ANASAYFA arrow right Güncel

Bilimsel eğitim anlayışıyla açıkça çelişen çok sayıda değişik var

Bilimsel eğitim anlayışıyla açıkça çelişen çok sayıda değişik var
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.51
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.51
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yeni müfredatı açıklamasının ardından gözler eğitim camiasına çevrildi. Yeni müfredat değişikliği ile ilgili Sabah’a konuşan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “Bakan Yılmaz, çağın gereği
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yeni müfredatı açıklamasının ardından gözler eğitim camiasına çevrildi.
Yeni müfredat değişikliği ile ilgili Sabah’a konuşan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “Bakan Yılmaz, çağın gereği, ferdin ve toplumun ihtiyaçları doğrultusundamüfredatı yeniledik, açıklaması yapsa da, yeni müfredatta yapılan ve bilimsel eğitim anlayışıyla açıkça çelişen çok sayıda değişikliğin Türkiye’yi çağdaş dünyadan koparacak özellikler taşıdığı açık” dedi.

Ersönmez, “Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından, 2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren eğitim kademelerinin tamamında yeni müfredat uygulanmaya başlanacak. MEB tarafından 51 farklı dersin taslak programı anlaşılması güç bir aceleyle hazırlanmış, değerlendirme yapılamayacak kadar kısa bir süre askıya çıkarılmış, yeterince inceleme ve değerlendirme yapılmadan uygulamaya geçileceği açıklandı"

51 ayrı müfredat
programı yenilendi
Ersönmez, “Ülkenin eğitim sistemi ve geleceği açısından son derece önemli olan müfredat değişiklikleri ile ilgili olarak MEB süreci büyük ölçüde kapalı kapılar ardında sürdürmüş, müfredat taslakları ile öneri alma sürecini tamamen sembolik olarak ele almıştır. İlkokul ve ortaokul düzeyinde 17 lise düzeyinde 24 İHL’lerde 10 olmak üzere toplam 51 ayrı müfredat programı yenilendi. Yeni müfredat programı 2017-2018 eğitim öğretim yılında 1,5 ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlanacak” şeklinde açıklama yaptı.

Hiçbir ayrıntı kamuoyuyla
paylaşılmadı
“Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz yeni müfredatı tanıtmak için yaptığı basın toplantısında saha çalışmalarına 100 bine yakın öğretmen ve velinin katıldığını açıklamasına rağmen, söz konusu saha çalışmasına ilişkin hiçbir ayrıntının kamuoyu ile paylaşılmaması dikkat çekici” diyen Ersönmez, saha çalışması dışında müfredat taslaklarına ilişkin olarak MEB’e 185 bin kurumsal ve bireysel öneri sunulmuş, bu öneri ve değerlendirmelerin ne kadar dikkate alındığı ise yine somut olarak açıklanmamıştır. MEB, her konuda olduğu gibi, yeni müfredat konusunda da kendi bildiğini okumayı sürdürmüştür” diye açıklama yaptı.

Alışılmış ezber
tekrar edilmiştir
Yeni müfredat da Türkiye’yi çağdaş dünyadan koparacak özelliklerin olduğunu ileri süren Ersönmez, “Çağın gereği, ferdin ve toplumun ihtiyaçları doğrultusundamüfredatı yeniledik, açıklaması yapsa da, yeni müfredatta yapılan ve bilimsel eğitim anlayışıyla açıkça çelişen çok sayıda değişikliğin Türkiye’yi çağdaş dünyadan koparacak özellikler taşıdığı açık. Bakan Yılmaz, yeni müfredatın bugüne kadar yapılmış en demokratik, en katılımcı, en çoğulcu müfredat olduğunu iddia ederek, geçmiş yıllarda açıklanan müfredat değişikliklerinde dönemin bakanlarının söylediği alışılmış bir ezberi tekrar etmiştir. Bakan Yılmaz, yeni müfredatı hazırlarken çoğulcu bir yaklaşımı ele aldıklarını iddia etse de, Türkiye’nin eğitim müfredatındaki tekçi yaklaşımın özellikle tarih ders kitaplarında belirgin bir şekilde kendisini gösterdiği açık” diye konuştu.

Son derece önemli bir konu
daha oldu bittiye getirildi
Bakanlığın müfredat taslakları ile ilgili eleştiri ve önerileri ne kadar dikkate aldığının tartışılması gerektiğini vurgulayan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, konuşmasına şöyle devam etti: tartışmalıdır. Eğitim sistemi, tıpkı 4+4+4 düzenlemesinde olduğu gibi, müfredat gibi son derece önemli bir konu daha oldu bittiye getirildi. Müfredatın öğretmen, öğrenci ve velilerin görüşleri alınarak yenilendiğini iddia etse de, gerçekte böyle bir sürecin yaşanmadığı özellikle tarih derslerindeki ayıklamalar ve evrim teorisi ile ilgili önerilerin hemen hiç birinin dikkate alınmadığı görülüyor. Müfredat programlarının pilot uygulama yapılmadan, bilimsel bir inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulmadan önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren uygulanacak olması son derece sakıncalıdır. Müfredat değişikliği ilkokulda, ortaokulda, lisede işlenecek derslerin içeriği ve bunlarla ilgili önemli ve tüm toplumu ilgilendiren düzenlemelerdir. Müfredat değişikliklerini içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerekir. Oysa MEB’in sürecin başından sonuna kadar yapmaya çalıştığı ülkenin bugünü ve geleceğini ilgilendiren böylesine önemli bir konuda yangından mal kaçırır gibi hareket etmek oldu.”

Ersönmez, “Ders kitaplarında bir süredir sürdürülen sadeleştirme ve basitleştirme uygulamalarının doğrudan bilim, felsefe, tarih, sanat derslerini hedef alması, ünite ve kazanım sayılarının azaltılması başta tarih dersleri olmak üzere büyük ölçüde dini, milli öğeler ve referanslarla donatılmış bir müfredat oluşturulmuştur.Türkiye bu hamlesiyle eğitimde bilimin evrensel değerlerine doğrudan cephe alarak, Suudi Arabistan ile aynı çizgiyi benimsediğini gösteriyor. Bu tehlikeli adımın arkasında, bütün okullarda okutulan eğitim müfredatını, imam hatip müfredatı ile bütünleştirme çabaları bulunuyor” şeklinde açıklamada bulundu.

Bir ülkenin eğitim sistemi
toplumun gerçeğini yansıtır
Bir ülkenin eğitim sistemi, yaşanılan toplumun gerçekliğini yansıttığını kaydeden Ersönmez, “Burada sadece ekonomik düzey değil, toplumsallaşma süreçleri, cinsiyet eşitsizlikleri, siyasal-ideolojik konumlar, güç ilişkileri vb gibi bir dizi ilişki dikkate alınmalı. Soruna bu açıdan bakınca, yeni müfredat üzerinden eğitim sisteminde yapılmak istenenlerin ülkeyi ve toplumu katkı sunamayacağı görülüyor. Türkiye’nin eğitim müfredatı, ülkedeki kültürel, dilsel çeşitliliği, zenginliği yok sayan, farklı inanç, kimlikleri dışlayan, piyasanın ihtiyaçlarına yanıt vermeye çalışan, insanı değil, bireyi, bireyciliği özellikle etnik kimlik ve dini inanç üzerinden farklılıkları görmeyen bir içeriktedir. Yeni müfredatın eğitim biliminin temel ilkeleri göz önünde bulundurarak hayata geçirilmesini savunmayı sürdürecek, laik bilimsel eğitim karşıtı her türlü uygulama karşısında laik bilimsel eğitimi tüm gücüyle savunmaya devam edeceğiz. Demokratik, katılımcı, bilimsel, eşitlikçi ve adaletçi bir kültür inşa etmek için eğitimde ders kitaplar ve müfredatın yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini vurgulamakta fayda görüyoruz” ifadelerine yer verdi. Hüseyin Karataş


Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *