Tüm-Bel-Sen Gaziantep Şube Başkanı Niyazi Çevik basın açıklaması yaptı. Çevik, kamu emekçilerinin 2018-2020 dönemi toplu sözleşme görüşmelerinin 1 Ağustos’ta başlayacağını ifade etti.
“4688 sayılı yasa ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası hukuk ve AİHM kararlarına aykırı içeriği ile grevli toplu sözleşmeli sendikal mücadelenin önünde engeldir” diyen Çevik, “Bu yasayla “Her sendikanın kendi üyesinin hak ve çıkarlarını savunma” ilkesi ayaklar altına alınmıştır. Yasanın bu halini Hükümet ile birlikte hazırlayan konfederasyon böylece üyesi olmayan yüz binlerce kamu emekçisinin iradesini gasp etmektedir. 4688 sayılı yasa ile kamu emekçilerinin hak ve çıkarını koruyup geliştirecek gerçek bir TİS yapmak mümkün değildir” diye konuştu.
Demokratik haklarımızı kullanmamızın
rahatsız edeceği açıktır
Temel hak ve özgürlükleri, sendikal hakları engellemek için kullandığı bir ortamda gerçek bir TİS yapma koşullarının olmadığını kaydeden Çevik, “İki kişinin dahi yan yana gelmesine izin verilmediği, grevlerin, eylem ve etkinliklerin, anayasal güvence altında olan basın açıklamalarının dahi yasaklandığı, alanların barikatlarla çevrildiği bir ortamda TİS taleplerimizi emekçilere ve kamuoyuna açıklamamızın, hükümetin dayatmalarına karşı itirazlarımızı ve demokratik haklarımızı kullanmamızın rahatsız edeceği açıktır” şeklinde konuştu.
Engel olarak KESK görülüyor
Memur-Sen’in 3 milyon kamu emekçisinin, 2 milyon emeklinin aileleriyle toplam 20 milyon emekçinin önümüzdeki iki yılını ipotek altına almaya çalıştığını ileri süren Çevik, “Memur-Sen yeni satış sözleşmesi imzalamanın önünde engel olarak KESK’i görmektedir. KESK sizin yeni bir satış sözleşmesi yapmanıza izin vermeyecek, çirkin pazarlıklarınızı teşhir edecek, bedeli ne olursa olsun sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinden taviz vermeyecektir” şeklinde açıklama yaptı.
2015 Satış Sözleşmesi ile 2016
enflasyon farklarını yok ettiler
Tüm-Bel-Sen Gaziantep Şube Başkanı Niyazi Çevik, konuşmasına şöyle devam etti: “2015 Satış Sözleşmesi ile 2016 enflasyon farklarını yok ettiler. 2016 yılında kamu emekçileri 12 ay çalıştı ama enflasyon farkı ve vergi dilimi soygunu ile 11 ay maaş aldı. Aile-eş yardımında, özel hizmet tazminatlarında, doğum ve ölüm yardımlarında, harcırahlarda, fazla mesai ücretlerinde, ek ders ücretlerinde artış olmadı. Hükümetin teklifinin altında bir teklife imza attılar. Haksız, hukuksuz bir şekilde gece yarısı KHK’leriyle ihraçlar, açığa almalara değil ses çıkarmak kendi üyelerini bile sendika binalarına sokmadılar. Sürgün, rotasyon, performansa göre ücretlendirme, iş güvencesinden yoksun olarak sözleşmeli çalıştırma, atamalar, kadrolaşma, mülakat gibi uygulamalarda ayırımcılık had safhaya ulaştı.”
OHAL’in kaldırılması gerektiğini savunan Çevik, “İş güvencesini tamamen yok eden, meclisi devre dışı bırakan, hukuksuz ve keyfi KHK’lar geri çekilmelidir. İhraç edilen ve açığa alınan tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilmelidir. Aradan geçen süreler için bütün hak kayıpları karşılanmalı. Emekçileri hukuksuzca işten çıkaran, iş barışını bozan, yerellerde imzalanmış TİS’leri bile tek taraflı fesheden, seçilmişlerin yerine atanmış kayyumlar geri çekilmeli. İnsanca yaşanacak bir ücret sağlanmalı ve bunun için en az ücret alan kamu emekçisinin maaşı Temmuz 2017 itibariyle kira, yakıt, ulaşım çocuk ve aile yardımı hariç 3.450 TL’ye yükseltilmeli. Kira yardımı olarak aylık 427 TL, aile-eş yardımı aylık 350 TL, çocuk yardımı 350 TL, asgari ücret tutarında yılda iki ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti ödenmeli ve kamu ve özel sektör dâhil tüm çalışanların ücretlerinin asgari ücret tutarındaki kısmı vergiden muaf tutulmalı, üzerindeki miktar için vergi kesintisinin en alt sınırına sabitlenmeli” diye açıklama yaptı.
Toplumsal fayda gözeterek sağlanmalı
En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ücretsiz nitelikli anadilinde hizmet verecek kreş ve bakımevlerinin açılması gerektiğini kaydeden Çevik, “İdarenin kamu emekçileri üzerinde çeşitli yöntemlerle uyguladığı baskılar son bulmalı, ayrımcı politikalardan vazgeçilerek özgür örgütlenme ortamı sağlanmalı ve kamu hizmetleri herkese parasız, eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde olmalıdır. Kamu hizmetleri işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözeterek sağlanmalıdır” ifadelerine yer verdi. Hüseyin Karataş
“4688 sayılı yasa ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası hukuk ve AİHM kararlarına aykırı içeriği ile grevli toplu sözleşmeli sendikal mücadelenin önünde engeldir” diyen Çevik, “Bu yasayla “Her sendikanın kendi üyesinin hak ve çıkarlarını savunma” ilkesi ayaklar altına alınmıştır. Yasanın bu halini Hükümet ile birlikte hazırlayan konfederasyon böylece üyesi olmayan yüz binlerce kamu emekçisinin iradesini gasp etmektedir. 4688 sayılı yasa ile kamu emekçilerinin hak ve çıkarını koruyup geliştirecek gerçek bir TİS yapmak mümkün değildir” diye konuştu.
Demokratik haklarımızı kullanmamızın
rahatsız edeceği açıktır
Temel hak ve özgürlükleri, sendikal hakları engellemek için kullandığı bir ortamda gerçek bir TİS yapma koşullarının olmadığını kaydeden Çevik, “İki kişinin dahi yan yana gelmesine izin verilmediği, grevlerin, eylem ve etkinliklerin, anayasal güvence altında olan basın açıklamalarının dahi yasaklandığı, alanların barikatlarla çevrildiği bir ortamda TİS taleplerimizi emekçilere ve kamuoyuna açıklamamızın, hükümetin dayatmalarına karşı itirazlarımızı ve demokratik haklarımızı kullanmamızın rahatsız edeceği açıktır” şeklinde konuştu.
Engel olarak KESK görülüyor
Memur-Sen’in 3 milyon kamu emekçisinin, 2 milyon emeklinin aileleriyle toplam 20 milyon emekçinin önümüzdeki iki yılını ipotek altına almaya çalıştığını ileri süren Çevik, “Memur-Sen yeni satış sözleşmesi imzalamanın önünde engel olarak KESK’i görmektedir. KESK sizin yeni bir satış sözleşmesi yapmanıza izin vermeyecek, çirkin pazarlıklarınızı teşhir edecek, bedeli ne olursa olsun sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinden taviz vermeyecektir” şeklinde açıklama yaptı.
2015 Satış Sözleşmesi ile 2016
enflasyon farklarını yok ettiler
Tüm-Bel-Sen Gaziantep Şube Başkanı Niyazi Çevik, konuşmasına şöyle devam etti: “2015 Satış Sözleşmesi ile 2016 enflasyon farklarını yok ettiler. 2016 yılında kamu emekçileri 12 ay çalıştı ama enflasyon farkı ve vergi dilimi soygunu ile 11 ay maaş aldı. Aile-eş yardımında, özel hizmet tazminatlarında, doğum ve ölüm yardımlarında, harcırahlarda, fazla mesai ücretlerinde, ek ders ücretlerinde artış olmadı. Hükümetin teklifinin altında bir teklife imza attılar. Haksız, hukuksuz bir şekilde gece yarısı KHK’leriyle ihraçlar, açığa almalara değil ses çıkarmak kendi üyelerini bile sendika binalarına sokmadılar. Sürgün, rotasyon, performansa göre ücretlendirme, iş güvencesinden yoksun olarak sözleşmeli çalıştırma, atamalar, kadrolaşma, mülakat gibi uygulamalarda ayırımcılık had safhaya ulaştı.”
OHAL’in kaldırılması gerektiğini savunan Çevik, “İş güvencesini tamamen yok eden, meclisi devre dışı bırakan, hukuksuz ve keyfi KHK’lar geri çekilmelidir. İhraç edilen ve açığa alınan tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilmelidir. Aradan geçen süreler için bütün hak kayıpları karşılanmalı. Emekçileri hukuksuzca işten çıkaran, iş barışını bozan, yerellerde imzalanmış TİS’leri bile tek taraflı fesheden, seçilmişlerin yerine atanmış kayyumlar geri çekilmeli. İnsanca yaşanacak bir ücret sağlanmalı ve bunun için en az ücret alan kamu emekçisinin maaşı Temmuz 2017 itibariyle kira, yakıt, ulaşım çocuk ve aile yardımı hariç 3.450 TL’ye yükseltilmeli. Kira yardımı olarak aylık 427 TL, aile-eş yardımı aylık 350 TL, çocuk yardımı 350 TL, asgari ücret tutarında yılda iki ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti ödenmeli ve kamu ve özel sektör dâhil tüm çalışanların ücretlerinin asgari ücret tutarındaki kısmı vergiden muaf tutulmalı, üzerindeki miktar için vergi kesintisinin en alt sınırına sabitlenmeli” diye açıklama yaptı.
Toplumsal fayda gözeterek sağlanmalı
En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ücretsiz nitelikli anadilinde hizmet verecek kreş ve bakımevlerinin açılması gerektiğini kaydeden Çevik, “İdarenin kamu emekçileri üzerinde çeşitli yöntemlerle uyguladığı baskılar son bulmalı, ayrımcı politikalardan vazgeçilerek özgür örgütlenme ortamı sağlanmalı ve kamu hizmetleri herkese parasız, eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde olmalıdır. Kamu hizmetleri işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözeterek sağlanmalıdır” ifadelerine yer verdi. Hüseyin Karataş