Gaziantep Sabah Gazetesi

Türkiye'de eğitim harcamaları 1 yılda yüzde 100'e yakın arttı

Fri, 05 Dec 25 17:34:41 +0300

Türkiye'de eğitim harcamaları, geçen yıl bir önceki seneye göre yüzde 94,6 artarak 2 trilyon 200 milyar 338 milyon lirayı buldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılına ilişkin eğitim harcamaları istatistiklerini açıkladı. Buna göre, geçen yıl eğitim harcamaları 2023'e göre yüzde 94,6 artışla 2 trilyon 200 milyar 338 milyon liraya çıktı. Söz konusu dönemde harcamalarının en çok arttığı eğitim düzeyleri, yüzde 99 ile ilkokul ve ortaokul oldu. Türkiye'de eğitim harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYH) oranı 2023'te yüzde 4,2 iken, 2024'te yüzde 4,9'a çıktı. Devlet eğitim harcamalarının GSYH içindeki payı da 2023'te yüzde 3,5 iken, geçen yıl yüzde 4 düzeyinde gerçekleşti. Eğitim harcamaları hizmet sunucularına göre değerlendirildiğinde, devlet eğitim kurumlarınca yapılan harcamaların yüzde 33,4'ünü yükseköğretim, yüzde 21,3'ünü ortaöğretim oluşturdu. Özel eğitim kurumlarınca yapılan harcamaların yüzde 42,2'si yükseköğretime, yüzde 32'si ortaöğretime yapıldı. En fazla harcama ortaöğretimde Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması 2023'te 49 bin 45 lira iken, 2024'te 100 bin 307 lira olarak gerçekleşti. Öğrenci başına harcamanın en yüksek olduğu eğitim düzeyi 165 bin 467 lira ile yükseköğretim oldu. Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması, 2024'te bir önceki yıla göre ABD doları bazında yüzde 48,1 artarak 3 bin 53 dolar oldu. Öğrenci başına toplam eğitim harcaması da bir önceki yıla göre yüzde 104,5 yükseldi. Öğrenci başına eğitim harcamalarının en fazla artış gösterdiği eğitim düzeyi yüzde 122,4 ile ortaöğretim olarak hesaplandı. Bunu yüzde 105,2 ile ortaokul takip etti. T24

İlk hafta derbi oynanacak!

Fri, 05 Dec 25 17:34:06 +0300

Ziraat Türkiye Kupası'nda 2025/26 sezonunun grup etabında eşleşmeler belli oldu. Türkiye Kupası'nın ilk haftası derbiye sahne olacak. Türkiye Kupası'nın grup etabındaki eşleşmelerin belirleneceği kura çekimi Türkiye Futbol Federasyonu Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde gerçekleştirildi. Kura çekiminde elemelerden gelen Konyaspor, Ankara Keçiörengücü, Rizespor, Gençlerbirliği, Kocaelispor, Bodrum FK, Aliağa Futbol, Eyüpspor, İstanbulspor, Erzurumspor FK, Fatih Karagümrük, Beyoğlu Yeni Çarşı, Trabzonspor, Gaziantep FK, Boluspor, Fethiyespor, Iğdır FK, Antalyaspor, Alanyaspor ile kupaya doğrudan katılan Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Başakşehir ve Samsunspor yer aldı. Kura çekiminin ardından Türkiye Kupası'nın grupları şöyle oldu: A Grubu Galatasaray Başakşehir Trabzonspor Alanyaspor Fatih Karagümrük İstanbulspor B Grubu Samsunspor Eyüpspor Konyaspor Antalyaspor Gençlerbirliği Bodrum FK Iğdır FK C Grubu Fenerbahçe Beşiktaş Rizespor Gaziantep FK Kocaelispor Erzurumspor FK Keçiörengücü

Bahis soruşturmasında gözaltına alındılar

Fri, 05 Dec 25 17:32:42 +0300

Futbolda bahis iddialarına yönelik düzenlenen operasyon kapsamında, Fenerbahçe kaptanı Mert Hakan Yandaş'ın başkası üzerinden bahis oynadığı, Galatasaray futbolcusu Metehan Baltacı kendi takımına bahis oynadığı, eski Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak, eski hakem ve futbol yorumcusu Ahmet Çakar ve hakem Zorbay Küçük şüpheli finansal işlemlerinin tespit edilmesi sebebiyle gözaltına alındığı duyuruldu. Türkiye Futbol Federasyonu'nun hakemler hakkında bahis oynadıklarının tespit edildiğinin açıklanması üzere başlayan futbolda bahis soruşturmasında operasyonlar genişledi. Hakem, yönetici ve futbolcuların olduğu 46 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sabah saatlerinde operasyon yapıldı ve futbolcu ile kulüp yöneticileri gözaltına alındı. Gözaltına alınan isimler Gözaltına alınanlar arasında eski hakem ve futbol yorumcusu Ahmet Çakar, Adana Demirspor Spor Kulübü eski başkanı Murat Sancak, hakem Zorbay Küçük, futbolcular Mert Hakan Yandaş ile Metehan Baltacı da var. Savcılıktan açıklama İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen ve kamuoyunda "Futbolda Bahis Soruşturmaları” olarak bilinen soruşturmalar dizisinin ikinci bölümü kapsamında; MASAK Başkanlığından ve yasal bahis sitelerinden temin edilen veriler, açık kaynak araştırmaları ve Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun 13.11.2025 tarih ve 27 sayılı toplantısında hak mahrumiyeti cezası alan (101) futbolcu hakkında yapılan analiz çalışmaları ve diğer deliller sonucunda; -Kendi takımlarının maçına bahis oynadıkları tespit edilen ve aralarında Galatasaray Spor Kulübü futbol takımının profesyonel futbolcusu Metehan BALTACI'nın bulunduğu toplam (27) futbolcu, -Başkası üzerinden yasal bahis sitelerinden bahis oynadığı tespit edilen Fenerbahçe Spor Kulübü futbol takımının profesyonel futbolcusu Mert Hakan YANDAŞ, -28/04/2024 tarihinde oynanan Ankaraspor-Nazilli Belediyespor futbol müsabakası ile ilgili maç sonucunu etkilemeye yönelik tespitler nedeniyle Ankaraspor Kulüp sahibi Ahmet OKATAN, Ankaraspor Kulüp Başkanı Mehmet Emin KATİPOĞLU, Nazilli Belediyespor Başkanı Şahin KAYA ve 2 antrenörünün de bulunduğu tespit edilen (5) şahıs, -24/12/2023 tarihinde oynanan Ümraniyespor - Giresunspor futbol müsabakası ile ilgili maç sonucunu etkilemeye yönelik anlaşma tespiti nedeniyle l'i futbolcu toplamda 6 şahıs, -Banka hesaplarının incelenmesi neticesi şüpheli finansal işlemlerinin olduğu tespit edilen Adanademirspor Spor Kulübü eski başkanı Murat SANCAK, eski futbol hakemi ve halen spor yorumcusu Ahmet ÇAKAR ve eşi ile üst klasman hakemi Zorbay KÜÇÜK olmak üzere (7) şahıs, Olmak üzere İstanbul ilimiz ve 16 farklı ilde bulunan toplamda (46) şüpheli hakkında bugün saat:07.15 itibariyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne "6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanuna Muhalefet" suçundan verilen eş zamanlı yakalama, gözaltı, arama ve el koyma talimatı doğrultusunda (35) şüpheli yakalanarak gözaltına alınmıştır. (5) şüphelinin yurtdışında olduğu tespit edilmiştir. Diğer şüphelilerinin ise yakalanmaları çalışmalarına devam edilmektedir. Soruşturmalar titizlik ve kararlılıkla devam edecektir. Kamuoyunun bilgisine sunulur. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı" Gözaltı kararı verilen isimlerin listesi Haklarında gözaltı kararı verilen 46 şüpheli şu şekilde: "Kayserispor futbolcusu Abdulsamet Burak, Sakaryaspor futbolcuları Abdurrahman Bayram, Arda Türken, Yunus Emre Tekoğul, Sivasspor futbolcusu Ahmet Abdullah Çakmak, Amedspor futbolcuları Bartu Kaya, Oktay Aydın, Uğur Adem Gezer, Hatayspor futbolcusu Cengiz Demir, Pendikspor futbolcusu Emircan Çiçek, Boluspor futbolcuları Ensar Bilir, İsmail Kalburcu, Orkun Özdemir, Çorumspor futbolcusu Eren Karadağ, Serikspor futbolcusu Erhan Çelenk, Göztepe futbolcusu İzzet Furkan Malak, Uğur Kaan Yıldız, Manisaspor futbolcusu Kadir Kaan Yurdakul, Samet Karabatak, Fatih Karagümrük futbolcusu Kerem Yusuf Sirkeci, Erzurumspor futbolcusu Muhammed Furkan Özhan, Bandırmaspor futbolcusu Tolga Kalender, Alanyaspor futbolcusu Yusuf Özdemir, Adana Demirspor futbolcusu Yücel Gürol, Galatasaray futbolcusu Metehan Baltacı, Fenerbahçe futbolcusu Mert Hakan Yandaş ve bahis oynattığı kişi Ersen Dikmen, Trabzonspor futbolcusu Salih Malkoçoğlu, hakem Zorbay Küçük, eski Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak, Altayspor Kulübü yöneticisi Emrah Çelik, spor yorumcusu ve eski hakem Ahmet Çakar ile eşi Hayriye Arzu Çakar (yurt dışı), Ümraniyespor-Giresunspor maçıyla ilgili Cüneyt Semirli (yurt dışı), Ümit Kaya (yurt dışı), Koray Şanlı, Faruk Can Genç, Cenk Sarıtaş, Gamze Neli Kaya, Ankaraspor-Nazilli Belediyespor futbol müsabakası ile alakalı Ahmet Okatan, Gürhan Sünmez, Mehmet Emin Katipoğlu, Volkan Erten, Şahin Kaya, Konyaspor futbolcusu Allasane Ndao (yurt dışı), Adana Demirspor Başkanvekili Metin Korkmaz (yurt dışı)" Ne olmuştu? Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı (TFF) İbrahim Hacıosmanoğlu'nun 27 Ekim 2025 tarihinde "371 hakemin bahis hesabı bulunduğu ve 152'sinin aktif olarak bahis oynadığının tespit edildiği" şeklindeki basın açıklamasının ihbar kabul edilmesiyle operasyonlar başlamıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve ilk aşamada, büyük çoğunluğu hakemlerden oluşan 21 kişi hakkında arama el koyma ve gözaltı tedbiri uygulandı ve Eyüpspor Başkanı dahil 8 kişi tutuklanmıştı. 149 hakeme 8 ile 12 ay arasında hak mahrumiyeti cezası verilmişti. TFF, bahis soruşturması kapsamında hakemlerin ve yöneticilerin ardından 1024 futbolcuyu tedbirli olarak Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna (PFDK) sevk etti. 102 futbolcuya 45 gün ila 12 ay arasında cezalar verilmişti. T24

Altınbaş Üniversitesi tanıtım günleri düzenledi

Fri, 05 Dec 25 17:31:57 +0300

GAÜN Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen üniversite tanıtım günlerine adeta damga vuran Altınbaş Üniversitesi, “Kariyerine Altın Dokunuş” konferansına katılan yaklaşık 1.500 aday öğrenciye en doğru meslek tercihi için yol haritası sundu. Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Argun Karacabey, konferansın açılışında yaptığı konuşmada eğitimde fırsat eşitliğinden 21. yüzyıl yetkinliklerine uzanan kapsamlı bir çerçeve çizerek öğrencilere ilham veren bir açılış yaptı. Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Buket Aksu ise “Kariyerine Altın Dokunuş” konferansında 1.500 aday öğrenciye seslenerek kariyer yolculuğunu şekillendirmek isteyen gençlere hem yol gösteren hem de farkındalık kazandıran bir içerik sundu. Aday öğrenciler, fuardaki Altınbaş Üniversitesi standına da yoğun ilgi gösterirken Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Doç. Dr. Dicle Yurdakul tarafından uygulanan Eye Tracking (Göz Takibi) ile Mesleki Yönelim Belirleme çalışması büyük dikkat çekti. Aday öğrenciler, kendi mesleki eğilimlerini bilimsel bir yöntemle gözlemleyerek keşfetme fırsatı buldular. Öte yandan fuar kapsamında Gaziantep’te bulunan Altınbaş Üniversitesi heyeti, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e de nezaket ziyaret bulundular. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Argun Karacabey, Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Buket Aksu ve Kurumsal İletişim ve Tanıtım Daire Başkanı Tahsin Aksu’nun yer aldığı heyetle samimi bir sohbet gerçekleştiren Büyükşehir Belediye Başkanı Şahin, iki kurumun ortaklaşa yürüttüğü takı tasarımı projesinde hayata geçirilen eserleri inceledi ve birlikte ulusal ve uluslararası arena ses getirecek farklı projelere de imza atılabileceğini belirterek hızlıca çalışmalara başlanması için ilgili birimlere talimat verdi. Prof. Dr. Karacabey ise kurumlar arasında gerçekleştirilecek yeni projelerde güç birliği yapmaya hazır olduklarını vurguladı. Ziyarette Şahin’e Altınbaş Üniversitesi Yayınlarından çıkan kitaplar hediye edilirken görüşme hatıra fotoğrafı çekimiyle son buldu.

Acil durumlarda doğru müdahalenin önemine dikkat çekildi

Fri, 05 Dec 25 17:31:11 +0300

1–7 Aralık Acil Sağlık Hizmetleri Haftası kapsamında Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü, Sankopark AVM’de kurduğu bilgilendirme standıyla vatandaşları hayati konularda bilinçlendirdi. Hafta boyunca sürdürülen etkinliklerde acil durumlarda doğru müdahalenin önemine dikkat çekildi. Standda, trafikte ambulanslara yol vermede kullanılan “fermuar sistemi” uygulamalı olarak anlatıldı. Saniyelerin kritik olduğu acil durumlarda sürücülerin bu yönteme uygun hareket etmesinin, ambulansların hastaya ulaşma süresini doğrudan etkilediği vurgulandı. Etkinlikte ayrıca, ani kalp durması yaşayan bir kişiye 112 ekipleri gelene kadar kalp masajı yapılmasının yaşam şansını büyük ölçüde artırdığı bilgisi paylaşıldı. Sağlık personeli, maketler üzerinde uygulamalı eğitim vererek vatandaşlara temel yaşam desteğinin ilk adımlarını gösterdi. Toplu yaşam alanlarında kullanımı giderek yaygınlaşan OED (Otomatik Eksternal Defibrilatör) cihazı hakkında da bilgilendirme yapıldı. OED’nin ani kalp durmalarında kalbin ritmini düzenlemeye yardımcı olan, kullanıcıyı sesli ve görsel komutlarla yönlendiren ve herkes tarafından kolaylıkla kullanılabilen bir yaşam kurtarma cihazı olduğu aktarıldı. Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü, bu tür çalışmalarla toplumda acil durumlara yönelik bilinç ve doğru müdahale kültürünü güçlendirmeyi amaçladığını bildirdi.

Kanserde erken teşhis önemli

Fri, 05 Dec 25 17:26:59 +0300

Şahinbey İlçe Sağlık Müdürlüğüne bağlı Selma Adnan İnanıcı Sağlıklı Hayat Merkezi’nde kadın sağlığına dikkat çekmek amacıyla geniş katılımlı bir kanser taraması etkinliği düzenlendi. Programa Şahinbey İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Kübra Yıldız Aydın ve AK Parti Şahinbey Kadın Kolları Başkanı Fatmagül Aslandağ da katıldı. Kadın kolları üyelerinin yoğun katılım gösterdiği etkinlikte, kanserde erken teşhisin önemi vurgulandı. Katılımcılara meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve diğer tarama programları hakkında bilgilendirme yapılırken, Sağlıklı Hayat Merkezlerinde tamamen ücretsiz sunulan koruyucu sağlık hizmetleri tanıtıldı. Etkinlik kapsamında kadınlara merkezde mamografi ve HPV taramaları yapıldı. Ayrıca psikolog, diyetisyen ve fizyoterapi birimlerinin hizmetleri tanıtılarak isteyen katılımcılar ilgili danışmanlıklara yönlendirildi. Programın, kanser taramalarına yönelik farkındalığı artırmayı, kadınların ücretsiz koruyucu sağlık hizmetlerine erişimini güçlendirmeyi ve toplumda sağlıklı yaşam bilincini yaygınlaştırmayı hedeflediği belirtildi. Toplumun sağlıklı yaşam alışkanlıklarına erişimini kolaylaştıran Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), “Hastalığa değil, sağlığa yatırım” anlayışıyla hizmet veriyor. SHM’lerde beslenme danışmanlığı, fiziksel aktivite programları, ruh sağlığı desteği, sigara bırakma polikliniği ve KETEM birimleri aracılığıyla kanser taramaları gibi birçok hizmet tamamen ücretsiz şekilde sunuluyor. Vatandaşlar psikolog, diyetisyen ve fizyoterapistlerden danışmanlık alabilir; mamografi ve HPV taraması gibi erken tanı hizmetlerinden yararlanabilir. Randevulara MHRS, aile hekimleri veya SHM iletişim numaraları üzerinden ulaşılabiliyor. Gaziantep’te Sağlıklı Hayat Merkezleri; Abdulkadir Konukoğlu SHM, Selma Adnan İnanıcı SHM, Cumhuriyet SHM ve Nizip Salik Ekmekçi SHM olarak dört ayrı noktada hizmet veriyor.

Gaziantep FK, Ziraat Türkiye Kupasında gruplarda!

Thu, 04 Dec 25 19:06:08 +0300

Pazartesi günü karşılaşacağı Beşiktaş maçı öncesinde Yalova deplasmanına Türkiye Kupasında gruplara kalmak için çıkan Gaziantep FK maçı 0-2 kazandı. Yalova karşısında galibiyeti getiren golleri Boateng (P) ve Sorescu kaydetti. Rotasyonlu bir kadro ile mücadele eden Gaziantep FK maç sonrasında Beşiktaş maçı hazırlıklarına başlayacak.

Ülkenin tüm değerlerini üreten milyonların temel meselesi geçim

Thu, 04 Dec 25 18:48:44 +0300

Milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren ve 2026 yılından itibaren geçerli olacak ücretin belirleneceği Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ilk toplantısını 12 Aralık’ta yapacak ‘Bugün ülkemizin temel meselesi, bu ülkenin tüm değerlerini üreten milyonların temel meselesi geçim derdi’ ifadelerini kullanan DİSK Gaziantep Şube Başkanı Ali Güdücü, geçim sorununun bir tercih, bölüşüm, adalet ve demokrasi sorunu olduğuna dikkat çekti. Ülke patrondan çok vergi veren emekçiler ülkesi haline getirildi Güdücü, ‘’Gelirdeki adaletsizlik yetmezmiş gibi, adaletsiz vergi sistemiyle ülkemiz patrondan çok vergi veren emekçiler ülkesi haline getirildi. Biz işçiler, sanki zengin olmuşuz gibi yıl boyunca aylar ilerledikçe bir üst vergi dilimlerine geçiyoruz. Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanan oran yüzde 10’a düşürülmeli. Asgari ücret vergi istisnası vergiden değil matrahtan indirim yoluyla uygulanarak asgari ücretin bu istisnadan gerektiği gibi faydalanması sağlanmalı’’ dedi. Haneye en azından yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmeli Asgari ücretin, uluslararası standartlara uygun olarak sadece işçinin kendisi için değil, bakmakla yükümlü olduğu kişiler ile birlikte geçinebileceği bir ücret olarak hesaplanması gerektiğini sözlerine ekleyen Başkan Güdücü, ‘’Asgari ücret sadece enflasyona göre değil, genel ücret düzeyi ve ülke ekonomisindeki büyümeye bağlı olarak, dikkate alınarak toplu pazarlıkla saptanmalı. Hatta somut bir öneri olarak asgari ücret, Kişi Başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın belirli bir oranından düşük belirlenmemeli. Bu çerçevede asgari ücret tartışmalarında yoksulluk sınırı da dikkate alınmalı. Asgari ücret belirlenirken bir hanede iki kişinin çalıştığı varsayımından hareketle, haneye en azından yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmeli’’ açıklamasında bulundu. Asgari ücret bir kadın işçi sorunu Kadınlarda asgari ücretle çalışmanın çok daha yaygın olduğunu sözlerine ekleyen Güdücü, ‘’Asgari ücret ve altında ücret alanların oranı genelde yüzde 46,7 iken kadınlarda bu oran yüzde 60,1. Asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında ücret alanların oranı ise kadınlarda yüzde 63,7. Kadın işçilerin yüzde 67,4’ü asgari ücretin en fazla yüzde 10’una erişebiliyor. 2023’te erkeklerin aylık ortalama maaş ve ücret gelirleri asgari ücretin 1,9 katı düzeyinde iken kadınların ortalaması asgari ücretin 1,5 katı ücret ve maaş almaktadır. Yani asgari ücret bir kadın işçi sorunu’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Antep’te iki işçi yaşamını yitirdi çocuk işçi ölümlerinde rekor kırıldı

Thu, 04 Dec 25 18:47:17 +0300

Türkiye, pandemi ve deprem ayları hariç son 14 yılın en yüksek işçi ölümü bilançosunu yaşadı. Kasımda ölen 216 işçinin 13’ü çocuk, sadece 4’ü sendikalıydı. İSİG’in tüm yıl boyunca açıkladığı verilerle birlikte, 2024’ün ilk 11 ayında ölen işçi sayısı 1956’ya ulaştı. Böylece yılın tamamı daha bitmeden, Türkiye işçi sağlığı tarihinde en yüksek can kayıplarından biri yaşanmış oldu Kasım ayında Türkiye’nin 60 şehrinde ve yurtdışında altı ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayetleri sıralandı. Antep iş cinayetleri listesinde 2 ölümle yer aldı. 71 çocuk işçi öldü İSİG Meclisi, çocuk işçiliğinde yaşanan yükselmeye dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Son 15 yıldaki eğitim ve yoksullaştırma politikaları çocuk işçiliğini kitleselleştirdi. Artık kentlerin fabrikalarında, atölyelerde, AVM’lerde yüzbinlerce çocuk çırak veya stajyer adı altında çalıştırılıyor. 2024, 71 çocuk işçi ölümüyle en yüksek rakamın kaydedildiği yıl olmuştu; kasım sonu itibarıyla bu sayı 85’e çıktı.” Birinci sırada İstanbul var 24 ölüm İstanbul’da; 12’şer ölüm Kocaeli ve Şanlıurfa’da; 9 ölüm Manisa’da; 8’er ölüm Ankara, İzmir ve Ordu’da; 7 ölüm Diyarbakır’da; 6’şar ölüm Muğla’da; 5’er ölüm Adana, Bursa, Mersin ve Sakarya’da; 4’er ölüm Çanakkale, Elazığ, Hatay, Konya ve Malatya’da; 3’er ölüm Ağrı, Antalya, Batman, Bolu, Denizli, Hakkari, Kahramanmaraş, Mardin, Niğde, Tekirdağ, Trabzon ve Uşak’ta; 2’şer ölüm Gaziantep, Giresun, Isparta, Karaman, Kırıkkale, Osmaniye, Samsun, Sinop, Sivas ve Van’da; 1’er ölüm Afyon, Aksaray, Ardahan, Artvin, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Çankırı, Çorum, Düzce, Erzincan, Erzurum, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Nevşehir, Rize, Şırnak, Yozgat, Gürcistan, Hırvatistan, Kuzey Kıbrıs, Malta, Rusya ve Suudi Arabistan’da meydana geldi En çok iş cinayeti 71 ölümle inşaat sektöründe Kasım ayında en çok iş cinayeti 71 ölümle inşaat işkolunda meydana geldi. İkinci sırada 34 ölümle tarım işkolu var. Ölenlerin 18’i işçi ve 16’sı çiftçi. Üçüncü sırada ise 31 ölümle taşımacılık işkolu geliyor. İş cinayetlerine sektörel olarak baktığımızda ise inşaatta 73 işçi, sanayide 68 işçi, hizmette 41 işçi ve tarımda 34 işçi hayatını kaybetti. Ölüm nedenlerinde ilk sırada yüksekten düşmeler var. Bu ölümlerin yüzde 85’i inşaatlarda meydana geldi. İkinci sırada özellikle tarım, inşaat ve sanayide görülen ezilme ve göçük nedenli ölümler var. Üçüncü sırada ise yarısının taşımacılık işkolunda meydana geldiği trafik kazaları nedenli ölümler bulunuyor. En çok iş cinayeti İstanbul başta olmak üzere Kocaeli, Şanlıurfa, Manisa, Ankara, İzmir, Ordu, Diyarbakır, Muğla, Adana, Bursa, Mersin, Sakarya, Çanakkale, Elazığ, Hatay, Konya ve Malatya’da meydana geldi. Bu bölgeler sanayi merkezleri olmaları, tarımsal üretim veya inşa faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla öne çıkıyor. Kasım ayında en az 13 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti Ölen çocukların biri çiftçi, on ikisi (tarım, gıda, kimya, ağaç, büro ve inşaat işkollarında çalışan) işçiydi. İş cinayetlerinde ölenlerin 19’u kadın işçiydi. Ölen kadınların dokuzu tarım, altısı kimya, ikisi ticaret, biri sağlık ve biri güvenlik işkollarında çalışıyordu. Kasım ayında en az 12 göçmen işçi (dördü İranlı, üçü Mısırlı, ikisi Suriyeli, biri Afganistanlı, biri Rusyalı, biri Türkmenistanlı) hayatını kaybetti. Türkiye’de ölen göçmen işçilerin çoğu Suriyeli ve Afganistanlıdır. Ancak son dönemde özellikle deprem şehirlerinde ölen İranlı ve Mısırlı işçilerin varlığı bu ülkelerden gelen işçi göçünü de göstermektedir. Göçmen işçilerin sekizi inşaat, ikisi tarım, biri ticaret ve biri gemi işkollarında çalışıyordu. Ölen işçilerin en az 4’ü (yüzde 1,85) sendika üyesi, 212’si (yüzde 98,15) sendikasız. Sendikalı işçilerin biri enerji, biri liman, biri sağlık ve biri belediye işkollarında çalışıyordu.

Antep’te kanserden ölüm oranı yüzde 10 olarak belirlendi

Thu, 04 Dec 25 18:45:29 +0300

Türkiye'de en çok kanser vakası görülen iller açıklandı Türkiye'de en çok kanser vakalarının görüldüğü iller belli oldu. Listenin ilk sırasında Ağrı yer alırken, İstanbul kanser nedeniyle ölümlerin en çok olduğu iller listesinde 10'uncu sıraya yerleşti. Antep’te kanserden ölüm oranı yüzde 10 olarak belir Türkiye İstatistik Kurulu (TÜİK) verilerine göre Türkiye'de en çok kanser vakası görülen iller belli oldu. 2022 yılı verilerine göre hazırlanan listede iyi ve kötü huylu tümörlerin yol açtığı ölümler il bazında değerlendirildi. Listenin ilk sırasında Ağrı yer alırken, İstanbul 10'uncu sırada yer aldı. Kanser nedeniyle ölümlerin en çok olduğu iller hangileri? 1 – AĞRI Kanserden ölüm oranı yüzde 21,8 2 – KARS Kanserden ölüm oranı yüzde 18,8 3- IĞDIR Kanserden ölüm oranı yüzde 18,6 4 – ERZURUM Kanserden ölüm oranı yüzde 18,6 5 – BAYBURT Kanserden ölüm oranı yüzde 18,5 6 – ANKARA Kanserden ölüm oranı yüzde 18,5 7 – VAN Kanserden ölüm oranı yüzde 18,2 8. SAKARYA Kanserden ölüm oranı yüzde 18 9. TEKİRDAĞ Kanserden ölüm oranı yüzde 17.9 10 – İSTANBUL Kanserden ölüm oranı yüzde 17.8 Kanser nedeniyle ölümlerin en az görüldüğü iller hangileri? 1 – SİİRT Kanserden ölüm oranı yüzde 8,5 2 – KİLİS Kanserden ölüm oranı yüzde 10,0 3 – GAZİANTEP Kanserden ölüm oranı yüzde 10,0 4 – ŞANLIURFA Kanserden ölüm oranı yüzde 10,1 5 – HATAY Kanserden ölüm oranı yüzde 10,6 6 – OSMANİYE Kanserden ölüm oranı yüzde 10,8 7 – ÇORUM Kanserden ölüm oranı yüzde 10,9 8 – ŞIRNAK Kanserden ölüm oranı yüzde 11,4 9 – AYDIN Kanserden ölüm oranı yüzde 11,6 10 – YOZGAT Kanserden ölüm oranı yüzde 11,6. Sputnik

Yanlış ekonomi ve dış politika tercihleri ülkeyi giderek çıkmazın içine sürüklüyor

Thu, 04 Dec 25 18:44:16 +0300

Gaziantep Maden Mühendisleri Gaziantep İl Temsilciliği, ‘’Yanlış ekonomi ve dış politika tercihleri, ülkemizi giderek daha büyük bir çıkmazın içine sürüklüyor’’ ifadelerini kullandı. Ekonomik krizin sonuçları her geçen gün ağırlaşıyor 4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla açıklama yapan İl Temsilcisi Cuma Öztürk, ‘’Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Ekonomik krizin sonuçları her geçen gün ağırlaşmakta; iktidarın laiklikten, evrensel hukuktan, insan haklarından ve demokratik normlardan uzaklaşması toplum hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Biz maden mühendislerinin ve ülkemizin özlemi; barışın hâkim olduğu, hukuk devletinin esas alındığı, insan haklarına saygılı, demokratik ve mutlu bir ülkede yaşamak’’ şeklinde konuştu. Ülkemizin kalkınmasını mesleğimizin olmazsa olmaz ilkeleri olarak görmeliyiz İnsani bir meslek yaptıklarını ve toplum için ürettiklerini kaydeden Öztürk, ‘’Ülkemizin doğal zenginlikleri, halkın yararına kullanılmak üzere bize emanet edildi. Binlerce işçinin yaşamı, güvenliği ve sağlığı, mühendislik kararlarımızın doğrudan sorumluluğunda. Bilimin ve tekniğin gereklerini yerine getirirken, geçmiş deneyimlerden yararlanmak; insanın mutluluğunu, halkın refahını ve ülkemizin kalkınmasını mesleğimizin olmazsa olmaz ilkeleri olarak görmeliyiz’’ ifadelerini kullandı. Mücadelemizi her koşulda kararlılıkla sürdüreceğiz TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak, savaşa karşı barışı; ölüme karşı yaşamı savunmaya devam edeceklerini kaydeden Öztürk, ‘’Bağımsızlığı, özgürlüğü, eşitliği, demokrasiyi, laikliği ve cumhuriyeti savunmayı sürdüreceğiz. Bilimden, emekten ve halktan yana olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Mesleğimize, emeğimize ve ekmeğimize daima sahip çıkacağız. Mücadelemizi her koşulda kararlılıkla sürdüreceğiz. Her yerde ve her zaman söyledik, söylemeye devam edeceğiz’’ dedi. Öztürk, ‘’4 Aralık Dünya Madenciler Günü, kökenini madencilere miras kalmış mitolojik bir anlatıdan alır. Rivayete göre zor durumda kalan Santa Barbara, madencilere sığınmış ve onların dayanışmasıyla ayakta kalmış. Bu anlatı bile madencilik mesleğinin tarih boyunca ne kadar özel ve değerli görüldüğünün göstergesi. Santa Barbara’nın sığındığı ve karşılığını bulduğu bu dayanışma geleneğinin bir parçası olarak sizler de madencilik mesleğine adım attık’’ açıklamasını yaptı. Haber Merkezi

Meslek itibar ve güvenliğini sağlayacak politikalar hayata geçirilmeli

Thu, 04 Dec 25 18:40:05 +0300

Eğitim Sen Gaziantep Şubesi, Ankara’da bir lisede öğrencilerin öğretmenine karşı yaptığı davranışlara tepki gösterdi. Öğrenci zorbalığının, okulların giderek daha denetimsiz ve pedagojik destekten yoksun bırakılması sonucu yükselen bir sorun olarak karşımıza çıktığı vurgulandı. Şube Başkanı Ömer Parlakçı, ‘’Eğitim Sen olarak, hem öğrencilerin duygusal ve sosyal gelişimini güçlendirecek hem de eğitim emekçilerinin meslek itibarını ve güvenliğini koruyacak bütüncül politikaların derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulunuyoruz’’ dedi. Öğretmenlerine yönelik zorbalık içeren görüntüler, bizi derinden üzdü ‘Ankara’daki bir lisede öğrencilerin öğretmenlerine yönelik zorbalık içeren görüntüler, bizleri derinden üzdü’ diyen Parlakçı, bu olayın eğitim ortamlarının pedagojik açıdan ne kadar kırılganlaştığını bir kez daha gösterdiğine dikkat çekti. ‘’Öğretmenlerin itibarsızlaştırıldığı, çalışma koşullarının ağırlaştırıldığı bir ortamda öğrencilerin davranışları da kaçınılmaz biçimde olumsuz etkileniyor. Nitekim öğrenci zorbalığı, okulların giderek daha denetimsiz ve pedagojik destekten yoksun bırakılması sonucu yükselen bir sorun olarak karşımız çıkıyor’’ ifadelerini kullandı. Parlakçı, ‘’Öğretmen-öğrenci ilişkisinin sağlıklı kurulabilmesi ancak güvenli, destekleyici ve demokratik bir öğrenme atmosferiyle mümkün. Zira bu tür olaylar, bireysel vakalar değil, yıllardır ihmal edilen kapsayıcı eğitim politikalarının eksikliğinin bir sonucudur ve önüne geçmek için güçlü bir kurumsal irade gerektirir’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

İhracat önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1 arttı

Thu, 04 Dec 25 18:39:01 +0300

GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, kasım ayında Gaziantep’ten 837 milyon 860 bin dolarlık ihracat yapıldığını söyledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan kasım ayı ihracat rakamlarını değerlendiren Adnan Ünverdi, ocak-kasım döneminde ise Gaziantep’ten yapılan ihracatın önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1 oranında artışla 9 milyar 170 milyon 317 bin dolara ulaştığını belirtti. Gaziantep’in aylık ve dönem ihracatında 6’ncı sırada yer aldığını kaydeden Ünverdi, “2025 yılı sonuna yaklaşırken büyük bir azimle kent ve ülkemiz ekonomisine en büyük katkıyı veren sanayicilerimize, ihracatçılarımıza, çalışanlarımıza ve taş üstüne taş koyan herkese teşekkür ediyorum” dedi. Sanayinin lokomotif kenti alan Gaziantep’in tüm sektörleriyle üretim mücadelesini sürdürdüğünü kaydeden Ünverdi, “Özellikle emek yoğun sektörlerimizden yoğun talepler geliyor. Sektöre hareket getirmesi için düzenlediğimiz ayakkabı ve terlik üreticilerimiz ile tekstil ve hazır giyim sektörlerimizde faaliyet gösteren firmalarımız rekabet konusunda çok zorlandıklarını belirtiyorlar. Meslek komite toplantılarımızda, girdi maliyetleri ve uygun banka kredi imkanı konusu işletmelerimizden gelen öncelikli başlıklar olarak öne çıkıyor. Dün açıklanan kasım ayı enflasyon rakamlarının beklentilerin altında gelmesinin ardından 11 Aralık’ta Merkez Bankası’nın politika faizi açıklamasında üçüncü kez faiz indirimine gitmesini bekliyoruz. Finansman maliyetlerinin düşmesi üreten kesime biraz olsun nefes aldıracaktır” diye konuştu. Haber Merkezi

Beşiktaş-Gaziantep FK maçını Kadir Sağlam yönetecek

Thu, 04 Dec 25 18:36:54 +0300

Trendyol Süper Lig'de 15. hafta maçlarını yönetecek hakemler açıklandı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulundan (MHK) yapılan açıklamaya göre ligde, 15. hafta müsabakalarında düdük çalacak hakemler şunlar: Yarın: 20.00 Galatasaray-Samsunspor: Mehmet Türkmen 6 Aralık Cumartesi: 14.30 ikas Eyüpspor-Zecorner Kayserispor: Yasin Kol 17.00 TÜMOSAN Konyaspor-Çaykur Rizespor: Ümit Öztürk 20.00 RAMS Başakşehir-Fenerbahçe: Adnan Deniz Kayatepe 7 Aralık Pazar: 14.30 Gençlerbirliği-Mısırlı.com.tr Fatih Karagümrük: Ali Yılmaz 17.00 Kocaelispor-Kasımpaşa: Ali Şansalan 20.00 Göztepe-Trabzonspor: Atilla Karaoğlan 8 Aralık Pazartesi: 20.00 Beşiktaş-Gaziantep FK: Kadir Sağlam 20.00 Corendon Alanyaspor-Hesap.com Antalyaspor: Oğuzhan Çakır Muhabir:Mücahit Hüseyin Eroğul

Dış ticaret açığı kasımda 7,8 milyar dolar oldu

Thu, 04 Dec 25 11:54:58 +0300

İhracat kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,2 artışla 22,7 milyar dolara yükseldi. Aynı ayda ithalat yüzde 2,6 artarak 30,5 milyar dolar oldu. Kasım ayında dış ticaret açığı, yüzde 4 artarak 7,8 milyar dolar olurken, 11 aylık dönemde açık yüzde 12,4 artarak 82,5 milyar dolara ulaştı. Kasım ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış ihracat 270,6 milyar dolar ile rekor düzeye ulaştı. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, kasım ayına ilişkin dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre, ihracat, kasım ayında yıllık bazda yüzde 2,2 artışla 22,7 milyar dolar olurken; 11 aylık ihracat yüzde 3,7 artışla 247,2 milyar dolar oldu. Aynı dönemde ithalat yüzde 2,6 yükselişle 30,5 milyar dolar oldu. Ocak-Kasım döneminde ithalat yüzde 5,7 artışla 329,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Buna göre kasım ayında dış ticaret açığı ise, yüzde 4 artarak 7,8 milyar dolar olarak gerçekleşirken; ocak-kasım dönemi dış ticaret açığı yüzde 12,4 artışla 82,5 milyar dolar oldu.

81 ilde sahte alkol operasyonu yapıldı

Thu, 04 Dec 25 11:54:18 +0300

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, polis ekiplerinin 81 ilde eş zamanlı düzenlediği “alkollü içki kaçakçılığı ve sahteciliği” operasyonlarında toplam 169 şüpheli hakkında adli işlem başlatıldığını açıkladı. Operasyonlarda binlerce şişe sahte içki, etil alkol ve yasa dışı imalathaneler ele geçirildi; yılbaşı öncesi denetimler sıkılaştırıldı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, yılbaşı öncesi sahte içki kaynaklı zehirlenmelerin önüne geçmek amacıyla 81 ilde geniş kapsamlı sahte alkol operasyonu düzenlendiğini duyurdu. Operasyon polis ekipleri tarafından dün eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. 169 şüpheli hakkında adli i̇şlem başlatıldı Yerlikaya, operasyonlarda toplam 169 şüpheli hakkında adli işlem başlatıldığını açıkladı. Denetimlerin, özellikle sahte içki üretimi ve kaçak içki ticaretinin yoğunlaştığı dönemlerde artırıldığı vurgulandı. On binlerce şişe kaçak i̇çki ele geçirildi Bakan Yerlikaya, operasyonlarda ele geçirilen ürünlere ilişkin şu bilgileri paylaştı: 119 bin 564 şişe kaçak/sahte alkollü içki 2 bin 792 litre kaçak/sahte içki 48 bin 425 litre etil alkol 874 adet alkol aroması Ayrıca 12 yasa dışı imalathane deşifre edildi ve kapatıldı. Son 1 ayda 528 şüpheliye i̇şlem yapıldı Yerlikaya, son bir ayda yürütülen operasyonların bilançosunu da paylaştı ve şu ifadeleri kullandı: "Cumhuriyet başsavcılıklarımız ile Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığımız koordinesinde, il emniyet müdürlükleri KOM şube müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu son 1 aydır devam eden operasyonlarımızda 151 bin 800 şişe kaçak ve sahte alkollü içki, 91 bin 100 litre etil alkol ile 10 bin 448 litre kaçak ve sahte alkollü içki ele geçirdik. 29 yasa dışı alkollü içki imalathanesini deşifre ettik. 528 şüpheli hakkında adli işlem yapıldı. Sahte alkol üretimine yönelik operasyonlarımızı 81 ilimizde aralıksız sürdürüyoruz. Lütfen şüpheli durumları 112 Acil Çağrı Merkezimize bildirin. Biz gereğini yaparız. Emeği geçenleri tebrik ediyorum." sputnik

TFF, bahis soruşturmasında 35 futbolcunun cezasını onadı

Thu, 04 Dec 25 11:53:37 +0300

TFF Tahkim Kurulu, bahis soruşturmasında 35 futbolcunun aldığı cezayı onadı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu, bahis eylemi sebebiyle 45 gün ila 12 ay arasında hak mahrumiyeti cezası alan 35 futbolcunun itirazlarını reddetti. TFF'den yapılan açıklamaya göre kurul, 35 futbolcunun cezalara yönelik itirazlarını oy birliğiyle reddederek hak mahrumiyeti cezalarını onadı. Kurul, futbolcuların yaptığı itirazları inceledi ve cezalandırılmalarına dair kararda sübut, hukuki niteleme ve cezanın tayini bakımından bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşıldığı gerekçeleriyle cezaları onayladı. Cumhuriyet

Asgari ücret enflasyon karşısında 11 ayda 6 bin 574 TL eridi

Thu, 04 Dec 25 11:53:01 +0300

DİSK Araştırma Merkezi, kasım ayı enflasyon verilerinin ardından asgari ücretli çalışanların enflasyon karşısındaki kaybını hesapladı. Verilere göre yılın 11. ayında asgari ücretin enflasyon karşısındaki kaybı 6 bin 574 TL oldu. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), kasım ayına ilişkin enflasyon bültenini yayımladı. Bültende, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri eleştirilerek, “TÜİK aylık enflasyonu yüzde 0,87 olarak ilan etti. Bu durum, ücret artış döneminde işçilerin, emeklilerin ve memurların daha düşük zam almasına yol açacak. TÜİK, çalışanların ekmeğiyle oynamayı sürdürüyor” ifadeleri kullanıldı. Enflasyonun artış hızındaki düşüşün fiyatların düşmesi anlamına gelmediği hatırlatılan DİSK-AR bülteninde, enflasyonun farklı toplumsal sınıf ve kesimler üzerinde farklı etkileri olduğu aktarıldı. DİSK Araştırma Merkezi, kasım ayı enflasyon verilerinin ardından asgari ücretli çalışanların enflasyon karşısındaki kaybını hesapladı. Verilere göre yılın 11. ayında asgari ücretin enflasyon karşısındaki kaybı 6 bin 574 TL oldu. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), kasım ayına ilişkin enflasyon bültenini yayımladı. Bültende, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri eleştirilerek, “TÜİK aylık enflasyonu yüzde 0,87 olarak ilan etti. Bu durum, ücret artış döneminde işçilerin, emeklilerin ve memurların daha düşük zam almasına yol açacak. TÜİK, çalışanların ekmeğiyle oynamayı sürdürüyor” ifadeleri kullanıldı. Enflasyonun artış hızındaki düşüşün fiyatların düşmesi anlamına gelmediği hatırlatılan DİSK-AR bülteninde, enflasyonun farklı toplumsal sınıf ve kesimler üzerinde farklı etkileleri olduğu aktarıldı. T24

Beşiktaş-Gaziantep FK maçı 8 Aralık’ta

Thu, 04 Dec 25 11:52:17 +0300

Trendyol Süper Lig'de 15. hafta heyecanı yarın oynanacak tek maçla başlayacak. Haftanın açılış mücadelesinde Galatasaray, Samsunspor'u konuk edecek. RAMS Park'taki karşılaşma, saat 20.00'de başlayacak. Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulunun açıklamasına göre ligde haftanın programı şöyle: Yarın: 20.00 Galatasaray-Samsunspor (RAMS Park) 6 Aralık Cumartesi: 14.30 ikas Eyüpspor-Zecorner Kayserispor (Recep Tayyip Erdoğan) 17.00 TÜMOSAN Konyaspor-Çaykur Rizespor (MEDAŞ Konya Büyükşehir) 20.00 RAMS Başakşehir-Fenerbahçe (Başakşehir Fatih Terim) 7 Aralık Pazar: 14.30 Gençlerbirliği-Mısırlı.com.tr Fatih Karagümrük (Eryaman) 17.00 Kocaelispor-Kasımpaşa (Kocaeli) 20.00 Göztepe-Trabzonspor (Gürsel Aksel) 8 Aralık Pazartesi: 20.00 Beşiktaş-Gaziantep FK (Tüpraş) 20.00 Corendon Alanyaspor-Hesap.com Antalyaspor (Alanya Oba) t24

2024'te sağlık harcamaları yüzde 89 arttı

Thu, 04 Dec 25 11:50:33 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) "Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2024" verilerini yayımladı. Buna göre toplam sağlık harcaması 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 89,6 artarak 2 trilyon 359 milyar 151 milyon TL'ye yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2024" sonuçlarını yayımladı. Buna göre Türkiye'nin toplam sağlık harcaması, 2023'e kıyasla yüzde 89,6 artarak 2 trilyon 359 milyar 151 milyon TL'ye yükseldi. Genel devlet sağlık harcaması bir önceki yıla göre yüzde 86,1 artışla 1 trilyon 794 milyar 227 milyon TL olurken, özel sektör kaynaklı sağlık harcaması yüzde 101,8 artarak 564 milyar 924 milyon TL seviyesine ulaştı. Toplam harcamanın dörtte üçü kamudan Açıklamaya göre toplam sağlık harcamasının yüzde 76,1'i genel devlet tarafından finanse edildi. Özel sektörün payı yüzde 23,9 olarak hesaplandı. Alt kırılımlarda ise Sosyal Güvenlik Kurumu yüzde 39,5, merkezi devlet yüzde 36, hanehalkları yüzde 18,8, sigorta şirketleri yüzde 2,8, hanehalklarına hizmet eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve diğer işletmeler yüzde 2,4, mahalli idareler ise yüzde 0,6 pay aldı. Sağlık harcamasının GSYH'ye oranı arttı Sağlık harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıladaki payı, 2023'teki yüzde 4,6 seviyesinden 2024'te yüzde 5,3e çıktı. Cari sağlık harcamasının GSYH'ye oranı ise yüzde 4,9 olarak gerçekleşti. Harcamaların yarıdan fazlası hastanelere yapıldı 2024'te toplam sağlık harcamasının yüzde 54,6'sı hastanelerde gerçekleşti. Hastaneleri, yüzde 19,6 ile perakende satış yapan ve diğer tıbbi malzeme sunan yerler, yüzde 11 ile ayakta bakım hizmeti sağlayan kurumlar takip etti. T24

Yapay zeka, insan hayatını kolaylaştırmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor

Thu, 04 Dec 25 11:49:51 +0300

Programın açılışında konuşan ve yapay zekanın, insan hayatını kolaylaştırmaktan çok daha fazlasını ifade ettiğini belirten HKÜ Öğrenci Dekanı Dr. Öğr. Üyesi Özgür Osman Demir; “Bugün geldiğimiz noktada yapay zeka, insan hayatını kolaylaştırmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor; iş süreçlerini optimize ediyor, yeni fikirlerin doğmasına zemin hazırlıyor ve geleceğin mesleklerini şekillendiriyor. Bu dönüşümü doğru anlayan, veriyi etkin kullanabilen ve teknolojiyi yönlendirebilen gençlerimizin yetişmesi hem şehrimiz hem ülkemiz için kritik öneme sahiptir. Üniversitemizin uluslararası vizyonu ile Gaziantep’in teknoloji odaklı dönüşüm stratejileri doğrultusunda, bu zirve sadece bir etkinlik değil; geleceğin dijital ekosistemini birlikte inşa etme yolunda atılmış önemli bir adımdır. Zirvemizin, öğrencilerimize bu alanda yeni bakış açıları kazandıracağına yürekten inanıyorum” dedi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), Yapay Zeka Topluluğu ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi (GBB) iş birliği ile düzenlenen ‘teknoloji odaklı farkındalığı artırmayı’ ve öğrencileri sektörün uzman isimleriyle buluşturmayı hedefleyen “Yapay Zeka Zirvesi” yapıldı. HKÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe; HKÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Gül Rengin Küçükerdoğan, GBB Başkan Vekili Feray Yılmaz, GBB Genel Sekreter Yardımcısı Oya Alpay, HKÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hanifi Çanakçı, dekanlar, sektörden duayen isimler, iş insanları, uzmanlar, öğretim elemanları ve çok sayıda öğrenci katıldı. Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Feray Yılmaz: “Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak kurduğumuz bilim merkezleri, teknoparklarımız, Teknofest gençliğine verdiğimiz değer ve hayata geçirdiğimiz projelerle yapay zeka alanını en aktif şekilde kullanmaya gayret ediyoruz. Bu zirvede olduğu gibi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak her türlü etkinliğe katkı sunmaya devam edeceğiz. Sizlerin hayallerine ve fikirlerine ihtiyacımız var; bizler de belediye olarak bu hayallerin uygulayıcı kısmında yer alacağız” dedi. Yoğun ilgi gören zirve kapsamında; OptiWisdom CEO’su Prof. Dr. Şadi Evren Şeker “Veri Bilimiyle Şekillenen Yapay Zeka Vizyonu”, Eğitim Teknolojileri ve Yapay Zeka Uzmanı Ebru Karayel Çınar “Eğitimin Geleceğini Kodlayan Uzmanlık”, Rotatelab Kurucusu ve CEO’su Abdurrahman Koçak “Oyunda Yeni Çağ: AI Mode ON”, M&Y Yazılım Eğitim Akademi Genel Koordinatörü Mesut Yücedağ “Yapay Zeka Çağı: Bir Yazılımcının Yol Haritası”, Trunçgil Teknoloji’nin Kurucusu Ümit Tunç “Yapay Zeka Destekli Modern Web Mimarileri” ve NETAŞ’ta Siber Güvenlik – Ağ Eğitmeni Cemal Taner “Siber Dünyanın Gözü: Yapay Zeka” başlıklı sunum gerçekleştirdiler.Haber Merkezi

Hastanın ince bağırsağından yeni bir mide oluşturuldu

Thu, 04 Dec 25 11:49:07 +0300

Yutma güçlüğü şikâyetiyle hastaneye başvuran 55 yaşındaki hastada yemek borusunun alt kısmı ve midesini tıkayan dev kitle tespit edildi. Yemek borusunun alt kısmı ve midesinin tamamı alınan hastaya ince bağırsaktan yeni bir mide yapılarak sindirim sistemi yeniden oluşturuldu. Gaziantep’te 55 yaşındaki erkek bir hasta, yaklaşık iki aydır süren yutma güçlüğü, hazımsızlık ve mide yanması şikâyetleri üzerine Medical Point Gaziantep Hastanesi’ne başvurdu. Yapılan endoskopik incelemede, yemek borusunun çıkışını ve mide girişini büyük ölçüde tıkayan kitle tespit edildi. Kitle aynı zamanda diyafram kasına doğru uzanım gösteriyordu. Medical Point Gaziantep genel cerrahi doktoru, Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner tarafından hızlı şekilde ileri görüntülemeleri ve ameliyat öncesi hazırlıkları tamamlanan hastanın cerrahi tedaviye alınmasına karar verildi. Hastanın zorlu ameliyatı, Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde, genel cerrahi ekibi tarafından Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner başkanlığında, ekip üyelerinden Dr. Mesut Gül ile birlikte başarıyla gerçekleştirildi. Ameliyat kapsamında: - Yemek borusunun alt kısmı ve midenin tamamen çıkarılması (Parsiyel özefajektomi +total gastrektomi) - Kitlenin yayıldığı diyafram kası bölgesinin rezeksiyonu - Aynı seansta dalağın alınması (splenektomi) Ameliyatları başarıyla uygulandı. Ardından hastanın ince bağırsağından yeni bir mide oluşturularak yemek borusu ile sindirim sistemi devamlılığı yeniden sağlandı. Ameliyat sonrası dönem stabil seyreden hasta kısa sürede beslenmeye başladı ve takipleri sorunsuz şekilde sürdürüldü. Prof. Dr. İbrahim Tayfun Şahiner, mide kanserinde erken tanının önemine dikkat çekerek şu uyarıda bulundu: “Mide yanması, hazımsızlık, ekşime, geçmeyen mide ağrıları ve özellikle yutma güçlüğü gibi belirtiler kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Bu şikâyetlerin erken değerlendirilmesi tedavi başarısında kritik rol oynar.” Haber Merkezi

“Aklı midesinde olan insanları yönetmek kolay değildir...”

Thu, 04 Dec 25 11:09:19 +0300

Bir sanayicimizle konuştuk... “ANAP iktidarı şimdi süper zenginlerle süper fakirler yaratıyor..” Pamuk memleketi olduk diye sevinenler, şimdi pamuk ithaline başladı ANT Birlik, Çukobirlik ve Tariş’in elinde yaklaşık 60 bin ton pamuk bulunurken, sanayicilerin yurt dışından döviz ödeyerek pamuk ithal etmek zorunda bırakıldığı açıklandı. İşçi, köylü, esnaf, memur ve emekli kısaca ANAP iktidarının “Ortadirek” diye nitelendirdiği ve ortada bir şey bırakmadığı guruptan sonra, işadamları da iktidarın izlediği politikadan tedirgin olduklarını açıkladılar. Uygulanan politika konusunda görüşlerini açıklayan bir sanayicimiz, ANAP iktidarının “Süper zenginler” ve “Süper fakirler” yarattığını, bu durumdan en çok tedirgin olanların da yine varlıklı kimseler olduğunu belirterek “Çünkü gelecekte ki rejimin ne olacağından endişeliyiz. Aklı kafasında olan insanları yönetmek kolaydır. Ancak uygulanan ekonomik politika sayesin de vatandaşın aklı kafasından midesine inmiştir. Aklı midesinde olan insanları yönetmek ise mümkün değildir” dedi. Geçmiş yıllarda pamuk ihraç eden Türkiye'nin Sudan, Pakistan, Hindistan ve Suriye gibi ülkelerden pamuk ithal eder duruma gelmesinden yakınan sanayici, devletin elinde tuttuğu binlerce ton pamuğu sanayiciye vermeyişinin düşündürücü olduğunu ve devletin elindeki pamuğu ne yapacağının merak edildiğini söyledi. Hükümetin politikayla ticareti birbirine karıştırdığını söyleyen ve adının açıklanmasını istemeyen sanayici, ekonomide bilgisizlikle hedefe varılamayacağını savundu, ithalatın serbest bırakılmasıyla kaçakçılara sermaye verildiğini, limanlara sahillere ve resmi gümrük kapılarına sahip olamamanın, bu memleketi sürekli dar boğaza sokacağını söyledi. Sanayici “Gümrük kapılarında aranmadan geçen Tırların bir bedeli olduğu sürece bu ülke çok çekecektir” dedi. Tahtakale'de her gün iki bin dolara zorunlu ihtiyaç olduğunu söyleyerek, Merkez Bankasıyla Tahtakale arasında mutlaka 20-25 liralık bir kur farkı olduğunu çünkü kaçakçıya para gerektiğini belirtti. Geçen yıllarda AET ülkelerine yılda 30-100 bin ton civarında pamuk ihraç ettiğimizi belirten sanayicimiz, 1985 yılında ihracatın 10 bin tonda kaldığını, pamuğu elinde tutarak sanayiciye vermeyen iktidarın, vatandaşın bin metre kaput bezini kaça alacağını açıklaması gerektiğini vurguladı. İşçilerine verdiği paraları topladığında gözüne kabarık göründüğünü, ancak piyasadaki pahalılıkla, bir işçinin eline geçen parayı karşılaştırdığında “Bu adam bu parayla nasıl geçiniyor” diye hayretler içinde kaldığını söyleyen iş adamı, yüksek faiz ve sıkı para politikası nedeniyle yatırımların durduğunu, çalışan kesim geçiminden aciz iken, işsizler ordusunun milyonları aştığını ifade etti. Devletin gelecekte rejime sahip olamayacağını vurguladı. Dışarda itibarımız arttı sözlerinin aldatmaca olduğuna değinen işadamı, Avrupa’daki üretici firmaların Türkiye'ye mal satabilmek için bankalarına “Aman Türkiye'ye kredi verin” diye yalvardığını. Türkiye'nin Avrupa için mükemmel bir pazar olduğunu savundu. Geçmişe nazaran zorunlu gıda maddelerini bile alan ailelerin giderek azaldığını belirtip, bu ortamda sürekli temel atıp, açılış yapmanın politikadan başka bir şey olmadığını söylerken, iki yıldan beri bir moda haline gelen fonlarda toplanan paranın nereye gittiğinin belli olmadığını söyledi. Bu iktidara rağmen Türkiye'de etkili bir muhalefet olmamasını şanssızlık olarak değerlendiren sanayici, petrol fiyattan üçte bir oranında düşerken, KİT’lerin akıl almaz bir hızla zam yapmaya devam ettiğini, elektriğe çok sık zam geldiğini belirtti. Hükümetin, devletin hükümeti değil, birkaç kişinin hükümeti olduğunu ifade eden işadamı her gün kararnameyle bazı şirketlerin borcunun silindiğini, batmakta olan şirketlerin hükümet tarafından satın alınarak, bazı kişilere devlet kesesinden bağış yapıldığını söyleyerek, “Ne Demirel, ne de Ecevit zamanında görülmemiş soygunlar yapıyorlar. Hazineyi soyma modası son hızla sürüyor. Babasından davul çalmayı öğrenen Asım kalkıp İstanbul'a gidiyor, adı baterist oluyor. Başbakanın kızıyla evlenince milyarlık bir butik açıveriyor” dedi. Kendi ailesi içinde istikrar sağlayamayan Başbakan’ın ülkenin istikrarını nasıl sağlayacağını sorarak, başbakanın karısının elinde viski bardağı görmek istemediğini belirtti. İhracatçı şirketlerin Başbakan'ın karısına hediye verme yarışına girerek, milyonluk mücevherler verildiğini, Özal'ların servetinin bu şirketlerden geldiğini savundu. Başbakanın kızının ve damadının kapısında vatandaşın kesesinden çıkan parayla maaş alan koruma polislerinin beklemesini eleştiren işadamı, “Neden Cumhurbaşkanının da kızı, damadını ve torununu da koruma polisleri beklemiyor?” diye sordu.

Güzelim Kavaklık mesiresini eski Belediye Başkanı Ertuğ ne yaptı ise öyle duruyor...

Thu, 04 Dec 25 11:08:47 +0300

Bu belediyeden hayır yok mu?.. Gaziantep’in tek mesire yeri olan ve şehrin ortasında kalarak hemen hemen hiç bir kente nasip olmayan Kavaklık gibi bir mesire yerine ne yazık ki gereken ilgi ve özenin gösterilmediği belirtiliyor. Daha çok ortadireğe ve Kavaklık çevre sakinlerine hitabeden mesire yeri için biç bir çabanın harcanmadığı vurgulanarak Kavaklık'ın modem bir şekilde organize edilmesi isteniyor. Geç vakitlere kadar bu bakımsız durumuna rağmen Kavaklık'ta oturmak isteyenler bulunduğu, bu nedenle geceleri Kavaklık'ın ışıklandırılmasının vatandaşları memnun edeceği İfade ediliyor. Kavaklık'ın içi tamamen bir kaos. Akmayan bir dere ile toz toprak içinde öylece duruyor. Kavaklık'a girmek için Altın Çim'in kapısından geçiliyor. Bu kapıdan girenlerin ise dereye yuvarlanmamak, toza bulanmamak için büyük çaba harcadıkları söyleniyor. Kavaklık'ın A. Turan Ertuğ'un bıraktığı gibi durduğu, şimdiki belediyenin hiç bir girişim de bulunmadığı belirtiliyor. Gaziantep'in tek yeşili bu güzel yerin bir an önce düzenlenmesi isteniyor.

Ak-Gıda Yağ fabrikası ANAP İI Başkanı tarafından 2.5 milyar liraya Güneydoğu Birlikleri Kooperatifine satılmak isteniyormuş…

Thu, 04 Dec 25 11:07:58 +0300

İşe yaramayınca… Hasan Nehir’e ait Ak Gıda Yağ fabrikası bir müddet önce icra yolu ile satılmış, ANAP il başkanı ile iki ortağı bu fabrikayı 700 milyon liraya almıştı. Şimdi bize ulaştırılan sözüne inanılır bir kaynağın verdiği habere göre, 700 milyona alınan bu fabrika çalıştırılamayınca 2.5 milyar liraya Güneydoğu Birlikleri Kooperatifine satılmak için çalışmalara başlanmış. Olayın şöyle geliştiği anlatılıyor: Ak Gıda yağ fabrikasını çalıştırmak üzere 3 kişilik mütehassıs bir heyet getirilmiş. Heyet fabrikayı gezmiş, tetkik etmiş ve şöyle bir rapor vermiş: “Bu fabrika Hexan gazı ile çalışır. Fabrika tatile girince bu gazın tüm borulardan temizlenmesi gerekir. Oysa bu fabrika kapanınca böyle bir temizlik işlemi yapılmadığı için gaz borularda kalmış ve tüm boruları çürütmüş. Onun için fabrikayı çalıştırmak için en az 700 milyon lira tamir parası gerektir. Ayrıca işletme sermayesi olarak da daha büyük bir sermayeye ihtiyaç vardır” Fabrikanın yeni sahipleri bu raporu okuyunca “Bu kadar külfete girmeye ne lüzum var. Bunu satıp kurtulalım” demişler. Ve hemen teşebbüse geçerek Güneydoğu Birliklerine 2 5 milyar lira bedelle satmak için Ankara'ya adamlar göndermişler. Haberi veren kaynak şunları da ekledi: “Bu Güneydoğu Birlikleri Kooperatifi vurgun yeri midir?... Sen fabrikayı al... işletip para kazanacağına dört misli fiyatla Güneydoğu Birliklerine sat... İnsaf dinin yarısıdır diye atalarımızdan kalan bir sözümüz vardır...” Gazetemize ulaştırılan bilgileri böylece özetlemiş olduk. Bu haberin eksiği, fazlası olabilir. Arzu ederse fabrika sahibi ANAP il başkanı da bir açıklama gönderebilir, işin gerçek yönünü aydınlatabilir. Biz de memnunlukla yayınlarız...

Demirel’in ayağına kesilecek develer bulundu

Thu, 04 Dec 25 11:07:20 +0300

DYP’de heyecan var DYP’lileri “Demirel” heyecanı sardı. 3 Mayıs’ta İpek yolundan geçecek olan eski AP lideri ve Başbakanlardan Süleyman Demirel' in konvoyun durdurulduğu yerde halka hitap edeceği bildirildi. Yaklaşık 10 günden bu yana DYP Gaziantep örgütü yöneticilerinin mahalle mahalle dolaşarak Bursa konuşmasının kasetini kahvelerde izlettirdikleri ve DYP’lilerin coşkusunu artırmak için uğraştıkları açıklandı. DYP'nin yaklaşık 60-70 civarında basın mensubunun katılacağı konvoyda 10-15 bin arabanın bulunacağı belirtildi. DYP’liler Demirel'i DYP bayrağıyla karşılamayacaklarının nedenini “Çünkü o bir partinin mensubu değil, Türkiye'nin Başbakanı” diye açıkladılar. Dün üçüncüsü yapılan DYP’nin genişletilmiş İI Divan toplantısının ana konusunu Süleyman Demirel'in Gaziantep'ten geçmesi ve ara seçimler oluşturdu. Toplantıdan önce basın mensuplarıyla konuşan DYP İl Başkanı Şevket Olcay, bir soru üzerine, Mehmet Yazar'ın kendileri için önemini yitirdiğini belirterek, “Yazar Türkiye’deki diğer partileri ne kadar ilgilendiriyorsa bizi de o kadar ilgilendiriyor” dedi. Olcay “Bir gece ansızın” gelecek ara seçimlere hazır olmak zorunda olduklarını belirterek, iktidar politikasının işçi, köylü, esnaf ve tüm dar gelirlileri canından bezdirdiğini, vatandaşların iktidardan ümidini keserek, çareyi DYP iktidarında aradığını söyledi. DYP İI Başkanı, partisinin hazırlıksız girdiği yerel seçimlerde bile önemli derecede oy aldığını vurgularken, ara seçimlerin siyasi sonuç bakımından “Yasaksız Türkiye” kapılarını zorlayacağını bildirdi. Olcay, çevredeki kötü örneklerin devletin iyi yönetilmediğini gösterdiğini, “Yağma Hasan'ın böreği” kavgasının öncelik taşıdığını ifade etti.

Dr. Sacır yeniden Tabipler Odası başkanı

Thu, 04 Dec 25 11:06:48 +0300

Seçimlere iki liste girmişti Önceki hafta yapılması gereken Gaziantep Tabipler Odası başkanlığı seçimi ekseriyet temin edilemediği için bu haftaya ertelenmişti. Belediye tiyatro salonunda yapılan seçimlerde Refik Sacır yeniden Tabipler Odası başkanlığını kazandı. Gaziantep Tabipler Odası başkanlığı için Dr. Refik Sacır'la birlikte bir de Dr. İbrahim Konukoğlu listesi bulunuyordu. Dr. Konukoğlu listesinden sadece kendisi yönetime girebildi. Tabipler Odası yönetim kuruluna seçilen doktorlar şunlar: Refik Sacır, Cevdet Muşlu, Sermet Bayrak, Asım Başkaya ve İbrahim Konukoğlu.

Semt Kütüphanesi veya Sağlık Ocağı yapılması isteniyor

Thu, 04 Dec 25 11:06:18 +0300

Eski İstiklâl okulunun harap olmaktan kurtarılması için mahalle muhtarı çaba harcamaya başladı Tekke camimin için de bulunan 200 yıllık eski İstiklal İlkokulu kaderine terkedilmiş diğer tarihi eserler gibi yıkık dökük duruyor. 1923 yılından 1962 yılına kadar ilkokul olarak kullanılan ve çocukların cıvıldaştığı bir eğitim merkezi olan bu eski okul kaderine terk edilmişlikten kurtarılmayı bekliyor. 550 yıllık Tekke camii ile aynı bahçede bulunan okulun 1967 yıllarında bir kısmının bir nevi sağlık ocağı olarak kullanıldığı, daha sonra da Milli Eğitimin kitap ciltleme yeri olarak kullandığı tarihi okulda şimdi imam ve ailesi kalıyor. Okulun bahçesinde bulunan eskiden sınıf olan odaları ise vakfın iki öğrenci ile yoksul kişilere kiraya verdiği belirtiliyor. Kozluca mahallesi içinde bulunan cami ve eski İstiklal İlkokulu için mahalle muhtarı Asım Koruk şunları söyledi: “Bu okul 1967 yılından bu yana kullanılmaz bir halde yıkılmaya terk edilmiş öylece duruyor. 200-250 yıllık olan eski İstiklal İlkokulu diye bilinen bu eğitim kurumunu Vakıflar Milli eğitime dava açarak aldı. Vakfın malı olduğu halde burayı kurtarmak için hiçbir girişimde bulunmuyor. Tamir ettirildiği zaman semt kütüphanesi ya da sağlık ocağı olarak mahalle halkına hizmet verebilir. Böylece öğrenciler kendilerine çok uzak düşen kütüphanelere gitmekten kurtulur.” 550 yıllık Yavuz Sultan Selim'in yaptırdığı cami içinse mahalle muhtarı şu açıklamayı yaptı: “Eskiden bu camide Mevlana'nın müritleri bulunurmuş. Bu nedenle camiye Tekke cami denmiş. Şimdi caminin bahçesinde eski zatlar yatmaktadır. Burası Mevlana Tekkesine bağlıdır. Harabe halinden kurtarılması için Mevlana Vakfına müracaatlarımız oldu. Mevlana Vakfı başkanı Fevzi Halıcı yakın bir tarihte Gaziantep'e gelerek burayı kurtaracağını söyledi.”

Kimin gönlü olacak da bu makina çalışacak?..

Thu, 04 Dec 25 11:05:39 +0300

6 yıldır çalıştırılmayan suni böbrek makinasının daha ne zaman çalışacağı belli değil... Ağır böbrek hastaları için şehrimizde ilk defa kurulacak olan SSK Hastanesi hemodiyaliz servisinin hizmete girebilmesi için montaj çalışmalarının tamamlanması bekleniyor. Yaklaşık altı yıldan bu yana çalışmalar devam ettiği halde tamamlanamayan hemodiyaliz servisinin, hizmete girmesiyle her tür böbrek rahatsızlıkları şehrimizde tedavi edilebilecek. SSK Hastanesi üçüncü katında bulunan Hemodiyaliz servisinin tüm inşaat çalışmaları tamamlanmış durumda. Ancak Hemodiyaliz makinalarının satın alındığı firma ilgililerinin gelerek cihazları monte etmesinden sonra, servisin hizmete girebileceği belirtildi. SSK Başhekimi Dr. Mehmet Akdemir, ilgili firma ile görüşerek, servis inşaatının bitirildiğini bildirip, cihazların en kısa zamanda monte edilmesini istediklerini bildirdi. Serviste görev yapmak üzere üç hemşirenin daha Ankara'ya kursa gönderildiğini söyledi. Hemodiyaliz servisinde hemşire ve doktorların sürekli denetim altında tutacağı dört yataklı ilk kontrol odası bulunuyor. Ayrıca her hastanın başucunda bir telefon bulunacak. Hasta istediği anda da başucundaki kulaklıklar sayesinde müzik dinleyebilecek. SSK Hastanesine merkezi oksijen ve aspiratör kurulması çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu belirtilerek, merkezi sistem sayesinde hastanenin her odasındaki hasta için oksijen tüpü taşımak gerekmeyeceği, sistem sayesinde her hastanın başucundaki aletlerle oksijen sağlanabileceği açıklandı. Yine ameliyathanelerde kullanılan bayıltıcı gazın da merkezi sistem sayesinde her ameliyathanede anında hazır olacağı bildirildi.

Araban ve Yavuzeli’nde 15 kuyu açılacak

Thu, 04 Dec 25 11:04:51 +0300

Susuzluk... Bu yıl şehrimize düşen toplam yağış miktarı 428.3 kilogramda kaldı. Geçen yıl aynı süre içinde de 449.9 kilogram toplam yağış düşmüştü. Geçen yıl köylerde çekilen susuzluk bu yıl daha fazlasıyla çekilecek. Zira geçen yıl düşen yağmurdan 20 kilogram daha az yağış alındı bu yıl. Yapılan rasatlara göre günün en yüksek sıcaklığı 23 derece, en düşük sıcaklık ise 10 derece civarında olacak. Yine yağış beklenmiyor. Araban ve Yavuzeli ilçesi köylerinde susuzluğun giderilmesi amacıyla 15 kuyu açılacağı Vali Abdülkadir Aksu tarafından bildirildi. Kuyuların açılması işini YSE genel müdürlüğü yapacak. Kuyuların yerlerinin belirlenmesi amacıyla çalışmaların devam ettiği ifade edildi.

Demirel için 5 deve kesilecek

Thu, 04 Dec 25 11:04:23 +0300

DYP Gaziantep yetkilileri 2 deveyi 700 bin liraya aldıklarını 3 deveyi de aradıklarını söylediler Devesi bulunup da satmak isteyenlerin DYP'ye başvurması istendi Kapatılan Adalet Partisi Genel Başkanı ve eski başbakanlardan Süleyman Demirel 3 Mayıs’ta şehrimize gelerek İpekyol'da halka hitaben bir konuşma yapacak. Süleyman Demirel'in İpekyol'da 5 deve kesilerek karşılanacağı DYP yetkilileri tarafından açıklandı. İlgililer iki deveyi 700 bin lira vererek aldıklarını, her deveye 400 bin lira istenildiğini pazarlıkla 350 şer bin liraya aldıklarını söylediler, DYP yetkilileri üç deve daha almak istediklerini, fakat bulamadıklarını, devesi bulunanların DYP'ye başvurması halinde kendilerine parasını vereceklerini söylediler. DYP’lilerin halkın ilgisini çekmek amacıyla bu tür gösterilere başvurduğu siyasi çevrelerce ifade ediliyor.

Gazianteplinin birikimleri bu kadar hoyratça harcanamaz

Thu, 04 Dec 25 11:03:11 +0300

Prestij Sineması’nın ihalesine girmek isteyenlerin, ihale günü 12:00’ye kadar teslim süresi olan evrakı 11:50’de götürdüklerinde sorumlu memurun kapıyı kapatarak, onaylı evrakı almadığını söyleyen İsmet Vural, Prestij Sineması’nın değerinin çok altında bir fiyata satılmak istendiğini söyledi. Sinemacılar, sinemanın 3.5 trilyondan aşağı satılmaması gerektiğine dikkat çekti. Prestij sinemasının yeri değerinin altında satıldı Sinemanın bu kadar ucuza gitmesinden üzüntü duyduklarını söyleyen İsmet Vural, 11:50'de evrak götürdük. Oradaki görevli evraklarımızı kabul etmedi. Oysa 12:00’ye kadar süre vardı. Evrakı kayıt yaptırmış durumdaydık. Çünkü kayıt yapan Genel Sekreter Yardımcısı Hulusi Bey’in imzası var. Fakat üzüntümüz ihaleye girememek değil. Bu kadar değerli bir alanın değerinin çok ama çok altında bir fiyata satılması” şeklinde konuştu. Sinemanın ucuza satılması kente ihanettir Prestij Sineması’nın yerinin ucuza satılmasının kent ve Gaziantepliler adına çok üzücü bir durum olduğunu, ayrıca bu durumun kenti ihanet olduğunu söyleyen Vural, “Gaziantep ve Gaziantepliye ait olan bir yerin bu kadar ucuza gitmesi bu kent ve kentliye ihanetle eşdeğerdir. Sinemanın satışı oldu bittiye getirildi. Dolayısıyla değerinin çok altında bir fiyata satılmak isteniyor, üstelik de taksitle” diye konuştu. Vural, ihaleye verilen tekliflerin yeniden gözden geçirilmesini ve bu rakamlara 12 taksitle sinemanın kesin satışının yapılmaması gerektiğini sözlerine ekledi. 3.5 Trilyondan aşağı satılmamalı Sinemanın yalnızca bir salonundaki ses düzeninin 240 bin dolar olduğunu belirten sinemacılar, “Sinema yap-işlet-devret sistemine göre kiraya verildi. Bir süre sonra kira süresi bitiyor. Belediye zaten burayı satmasa bile kira dönemi bittiğinde 1 trilyonluk bir mal varlığı söz konusu. Büyükşehir belediye baş kanı Asım Güzelbey’in ihaleyi iptal etmesini bekliyoruz. Zira sinemanın 3.5 trilyondan aşağıya satılması çok büyük hata olur" diye konuştu.

Huzurlu Yaylası bitki müzesi gibi

Thu, 04 Dec 25 11:02:40 +0300

Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Zeynal, "bitki müzesi" konumundaki Huzurlu Yaylasının vakit geçirilmeden koruma altına alınması gerektiğini söyledi. Zeynal, Devlet Planlama Teşkilatı’nın desteklediği "Huzurlu Yaylası'nın Florastik Bakımdan İncelenmesi ve Koruma Altına Alınması" projesi kapsamında yürüttükleri bilimsel araştırmayı tamamladıklarını belirtti. 2002 yılında başlattıkları ve 85 bin YTL harcadıkları bilimsel araştırma projesi kapsamında Huzurlu Yaylasında alan çalışması yaparak bitki türlerini kayıt altına aldıklarını ifade eden Zeynal, "Huzurlu Yaylasındaki çalışmalarımız şırasında binlerce yıllık, adeta anıt görünümünde sedir ağaçlarıyla, Gaziantep'in diğer yörelerinde nadir bulunan pek çok bitki türüyle karşılaştık" dedi. Zeynal, Huzurlu Yaylasındaki bilimsel çalışmaları sırasında 420 dolayında bitki türünü kayıt altına aldıklarını, bu bitki türlerinden 160'ının nesli tehdit altında bulunan bitki türleri olduğunu vurgulayarak, "Kayıtlarımıza dayanarak söylüyorum, adeta bir bitki müzesi olan Huzurlu Yaylası vakit geçirilmeden koruma altına alınmalı" diye konuştu. Özveriyle gerçekleştirdikleri bilimsel çalışmanın sonuç raporuna hazırla makta olduklarını ifade eden Zeynal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğa sınırsız, bitkilerimiz tükenmez değil. Ama Gaziantep Huzurlu Yaylası sayesinde hala bitki türleri açısından önemli bir zenginliğe sahip bulunuyor. Bu zenginlik Huzurlu Yaylasının uzun yıllar insan yerleşimine kapalı kalması sayesinde günümüze ulaştı. Ancak, son yıllarda yayla turizmi amacıyla yaylaya yol açılıyor. Böyle olunca Huzurlu Yaylasının bitki müzesi olmaktan çıkmaması için önlem alınması gerekiyor. Projemizin sonuç raporunda milli park ya da bir başka koruma amaçlı statü ile yaylanın korunmasını önereceğiz. Çünkü, bu zenginliği bir kez kaybettik mi yeniden kazanmamız olanaksız. O halde bu hazinemizin değerini kaybetmeden anlamak ve önlem alarak gelecek nesillere ulaştırma görevimizi yerine getirmeliyiz." Zeynal İslahiye İlçesinde, Akdeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin birleştiği yerde bulunan Huzurlu Yaylasının, bitki türleri açısından sahip olduğu zenginliği farklı iklimlerin etkisinde bulunmasına borçlu olduğunu sözlerine ekledi.

Gaziantepspor Kulübü Başkanı İbrahim Kızıl’dan olay yaratacak açıklamalar

Thu, 04 Dec 25 11:02:12 +0300

İlk kez Sabah’a bu kadar açık ve net konuştu... Ben Türkiye'ye mal olmuş bir işadamıyım benim için Gaziantepspor bir geçim kaynağı değil... Ben onun bunun yapısıyla, emriyle veya dünyaya bakış açısıyla hareket edemem. Ben Gaziantepspor Kulübü olarak Gazianteplilerin vebali altına girdim. Benim için vebaldir. Yani benim için Gaziantepspor bir geçim kaynağı değildir.' Benim için manevi değeri önemli. İbrahim Kızıl bu tarihte geldi, Gaziantep Kulübü'ne bu hizmetleri oldu, bu katkıları oldu, Allah razı olsun dedirtmek için geldim." “Gaziantepspor’u çok kötü bir dönemde aldım. Hatta şunu söyleyebilirim. Gaziantepspor yönetimi kongre kararını almış, kongre günü tarihi belli olmuş, birkaç gün kala ansızın gece hiç kimsenin haberi olmadan yeni bir hoca getirmenin hiçbir anlamı yoktur. Bu Gaziantepspor’a yapılmış en büyük kötülüktür. Bu Gaziantepspor’a ve yönetime yapılan en saygısız ve en büyük kötülüktür. Yeni yönetim geldiği zaman kimin getirileceğine karar vermesi lazımdı.” Gaziantepspor Kulübü Başkanı İbrahim Kızıl’ın, arkadaşımız Zahide Yalçın’ın sorularını yanıtladığı röportaj Pazartesi günü Sabahta... Mutlaka okuyun…

Kredi kartı düzenlemesi bankaların parasını kurtarma politikası oldu

Thu, 04 Dec 25 11:01:18 +0300

Tüketici Hakları Koruma Derneği Başkanı İsmet Değirmenci, hükümetin, kredi kartı sorununa çözüm getirmediğini vurgularken, "Bu bir nevi uzlaşmadır ve bir nevi, bankaların parasını kurtarma politikası olmuştur" dedi. Tüketici lehine herhangi bir durum söz konusu değil Değirmenci, kredi kartı faiz oranlarının yüzde 20'den yüzde 18'e çekildiğini, taksitlendirmenin de 18 aya çıkarıldığını belirtirken, “Bu kararla tüketicinin lehine herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, 18 aya bölünen taksitlerin yüzde 27 faizle ödeneceğini savunan Değirmenci, bankaların bu karardan zarar etmediğini ve karlı çıktıklarını belirtti. 64 Günde 30 kişi intihar etti Kredi kartı borcu nedeniyle 64 günde 30 kişinin intihar ettiğini hatırlatan Tüketici Hakları Koruma Derneği Başkanı İsmet Değirmenci, birikmiş kredi borçları, faizlerin üst üste gelmesi ve bileşik faiz nedeniyle artan borcun, insanları bunalıma sürüklediğini, ve intiharla sonuçlandığını kaydetti. Anaparanın üzerine sürekli faizin katlanarak gelmesinin büyük bir sorun olduğunu ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini vurguladı. Hükümet soruna çözüm getirmedi Değirmenci, açıklamasında şu görüşleri savundu: "Ancak yeni çıkan kanunda böyle bir şey yok. Faiz üstüne faiz eklenerek tüketiciye ödeme planı getirilmiştir. Hükümet bu soruna çözüm getirmedi. Bana göre bankacılar bundan hiç zararlı çıkmadı. Bu bir nevi uzlaşmadır ve bir nevi bankaların parasını kurtarma politikası olmuştur. Türkiye'de şubeleri bulunan yabancı bankaların ülke dışındaki şubelerinde kredi kartı yıllık faiz oranı yüzde 10'dur. Ancak, aynı bankalar, Türkiye'de aynı faiz oranlarını uygulamıyor."

Tekstil sektörünün sorunları Bakanlar Kurulu’nda görüşülecek

Thu, 04 Dec 25 11:00:45 +0300

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Tekstil Sektör Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, tekstil zirvesine TİM Başkanı Oğuz Satıcı’nın davet edilmediği iddialarına ilişkin olarak, "Bazı insanlar dışardan gazel okuyor. Bu tamamen tekstil ekonomi zirvesiydi. Oğuz Bey telefon açsaydı (ben de geleyim) deseydi, başkan (Rifat Hisarcıklıoğlu) yok mu diyecekti? demezdi" dedi. Konukoğlu, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan tekstil zirvesinin iyi geçtiğini belirtti. "İki taraf da sorunlarını anlattı. Sayın Başbakanımız (Elimizden geleni yapacağız ama makul olanları yapacağız) dedi. Pazartesi günü Bakanlar Kurulunda bunların değerlendirmesini yapacaklar. Bakanlar Kurulu'nda bazı olumlu gelişmeler olacağı kanaatindeyim" dedi. Zirveye, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığında tekstil, hazır giyim ve deri sektöründen temsilcilerin katıldığını ifade eden Konukoğlu, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun, TİM Başkanı Oğuz Satıcıyı zirveye davet etmediği ve iş dünyası içinde derin çatlak olduğu yönündeki açıklamaları da eleştirdi. Konukoğlu, şunları kaydetti: "Bu tamamen bazı arkadaşların saptırması. Bazı insanlar dışardan gazel okuyorlar. Bu insanlar dışardan gazel okumasınlar. Bu tamamen tekstil ekonomi toplantısıydı. Zaman zaman Oğuz Satıcı ile başbakan ve bakanlar, ihracatçı birliği olarak toplantı yapıyorlar. Bu anlamda TOBB Başkanı olarak Rifat Bey gitmiyor. Sektör kurullarının zaman zaman bakanlar ile yaptığı toplantılar da oluyor. Başbakan ve bakanlar ile TOBB'un yaptığı her toplantıya Oğuz Satıcı gelecek diye bir kural yok ki. Oğuz Satıcı arkadaşımız, TİM Başkanıdır, kardeş kuruluştur. Tamamen görevi ayrıdır. Zaten zirveye, görevi olan arkadaşlar geldi. Mesela, Süleyman Orakçıoğlu TİM’in Başkan Vekili ve aynı zamanda TOBB Hazır giyim Sektör Kurulu Başkanı. Oğuz bey telefon açsaydı (ben de geleyim) deseydi, başkan (Rifat Hisarcıklıoğlu) yok mu diyecekti? Demezdi." Konukoğlu, İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Ayaydın'ın "zirveye katılanların sektörü temsil etmediği ve Abdülkadir Konukoğlu'nun bir holding patronu olduğu yönündeki" açıklamalarını da sert dille eleştirdi. Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı da olan Abdülkadir Konukoğlu, şunları söyledi: "Yalçın bey, (Konukoğlu Holding başkanı, zirvede ne geziyor) diyor. Demek ki, benim TOBB Tekstil Sektör Kurulu Başkanı olduğumu bilmiyor. Bu kendisinin ayıbı. Benim kadar tekstili bilemez, ben tekstilin içinde doğdum. Holding başkanı olmam, bu toplantılara gidemem diye bir olay olamaz. Tabi ki giderim. Türkiye'nin en büyük tekstil şirketi bizim şirketimiz. 14 bin tane adam çalıştırıyorum. Hiç adam çalıştırmasam dahi ben tekstil sektör kurulu başkanıyım. Zaten, Ekonomi Şurasında yeni zirve isteyen de bendim. Sayın başbakana, sektörün sorunlarını anlatmak için 3 dakikanın yetmeyeceğini belirttim ve bunun üzerine sayın başbakan yeni bir zirve sözü verdi. Hem zirveyi isteyeceğim, hem gitmeyeceğim. Böyle gülünç bir şey olamaz. Bazı insanlar dışardan gazel okuyor." Abdülkadir Konukoğlu, zirvede Ege, Denizli ve İzmir ihracatçı başkanlarının yer almadığı eleştirilerine de, "Denizli, İzmir gitmedi diye bir şey yok. Türkiye'de sektör kurulu başkanları bir tane. Zirvede zaten 3 sektör kurulu başkanı da vardı" karşılığını verdi.

Sokaktaki çocuklara doğru yolu göstermek zorundayız

Thu, 04 Dec 25 11:00:13 +0300

Vali Süleyman Kamçı, "Sokakta kalan ya da sokakta çalışmak zorunda kalan ve bizim arzu etmediğimiz hal ve hareket içinde kalan çocukları ıslah etmek, onlara doğru yolu göstermek, onlara rehberlik etmek zorundayız" dedi. Sokak Çocukları Tiyatro Grubu Vali Kamçıyı makamında ziyaret etti. Kamçı, ziyarette, çocukları kötü alışkanlıklardan uzak tutmak ve ülkenin geleceği olan çocuklara sahip çıkmak gerektiğini söyledi. Şahinbey ilçesindeki eski çocuk polisi binasını restore ettirdiklerini, bu binanın sokak çocuklarının rehabilitesi için kullanılacağını kaydeden Kamçı, şöyle devam etti: "Sokakta kalan ya da sokakta çalışmak zorunda olan ve bizim arzu etmediğimiz istemediğimiz hal ve hareket içinde kalan çocukları ıslah etmek, onlara doğru yolu göstermek, onlara rehberlik etmek zorundayız. Bu çocukları tiyatro, spor gibi değişik alanlarda faaliyetler içine alıp o kötü alışkanlıklardan uzak tutmak bizim görevimiz. Biz sizlere her zaman yardımcı olacağız. Ben sizleri kutluyorum. Sizlerin artık olumsuz hiçbir şeyin içinde olmasını istemiyoruz." Madde bağımlısı çocukların uçucu maddeleri nasıl elde ettiklerini soran Kamçı, uçucu maddelerin satıldığını ve çocukların kolay elde edebileceğini öğrenince, konunun emniyet birimleri tarafından incelenerek işlem yapılması talimatını verdi. Tiyatro grubu içinde yer alan ve ziyaret sırasında çeşitli taklitler yaparak dikkat çeken boyunun uzama problemi olan Mustafa Aslan ile yakından ilgilenen Kamçı, Aslan'ın sorunlarını dinledi. Vali Kamçı'dan boyunun uzaması için yardımcı olmasını isteyen Aslan, boyunun uzamasıyla birlikte askere giderek vatani görevini yerine getirmek istediğini söyledi. Kamçı da Aslan'a boyunun uzaması için doktorlarla görüşebileceğini ancak boyunun uzamasının artık mümkün olmayabileceğini söyledi. Sokak Çocukları Tiyatro Grubu sorumlusu Murat Doğan ise Şahinbey Belediyesinin tiyatro grubuna sponsor olduğunu, ancak çeşitli ihtiyaçlarının giderilebilmesi için Büyükşehir Belediyesi ile Şehitkamil Belediyesinin de sponsor olmasını beklediklerini belirtti. Kostüm ve yer sıkıntısı olduğunu. 48 kişilik ekibin her geçen gün arttığını kaydeden Doğan. "Önümüzdeki günlerde sayımızın 70-80'leri bulmasını bekliyoruz. Diğer sokak çocukları da bize katılmak istiyorlar" dedi

Esnaf Bağ-Kur affı ile kredi almaya başladı

Thu, 04 Dec 25 10:59:27 +0300

Gaziantep Merkez Esnaf Kefalet Kooperatif Başkanı Mustafa Akalın, esnafın 2006 yılında kredi başvurusunun geçen yıla göre yüzde 200 arttığını söyledi. Esnafın kredi talebinin Bağ-Kur borçlarının yeniden yapılandırılması üzerine gündeme geldiği ve Bağ-Kur borçlarının ödenmesi için talep edildiği belirtildi. Artan kredi tutarı kredi kullanılmasını arttırdı Bu yıl esnafa verilen kredi tutarının 15 milyar dan 25 milyara çıkarılması ile krediye talebin arttığını kaydeden Akalın, “Kredi faizinin düşmesi, kredi talebin de olumlu etki yaratmıştır. Bu yıl esnafa verilen toplam krediyi 4.5 Trilyondan 8 Trilyona çıkardık. Esnafa verilen kredi karşılığın da ipotek alıyoruz. Esnafın hesabını iyi yaparak kredi alması gerekir” dedi. Esnaf borç öderken zorluk çekebilir Kredi talebinin artmasının önemli bir nedeninin de esnafın bu yıl büyük sıkıntı içinde olmasından kaynaklandığını dile getiren Akalın, “Esnaf borçlarını kredi alarak kapatmak istiyor. Kredi başvurusu yapan esnafın çoğu üretim yapan esnaf kesimi. Bir önceki yıl kredi borcuna sadık olan esnafın bu yıl kredi borçlarını ödemekte zorluk çekeceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.

Asri mezarlık karşısına kırsal terminal yapılıyor

Thu, 04 Dec 25 10:58:56 +0300

Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı, asri mezarlık karşısında yıllardır atıl vaziyette duran mağaralar bölgesine kırsal terminal yapılacağını söyledi. Bölgede yıllardır biriken enkazların temizleme çalışmalarının başladığını belirten Özkarslı, “Alt yapı çalışmaları başladı en kısa zamanda bu bölgeye modern bir kırsal terminal yapacağız” dedi. Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı vatandaşların şikayeti üzerine asri mezarlık karşısındaki mağaralar olarak bilinen bölgede incelemede bulundu. Yıllardır çöp ve enkaz yuvası halinde çözüm bekleyen bölgede kırsal terminal yapılması için talimat veren başkan Özkarslı, "Bu bölgedeki vatandaşlarımız çöp ve pislikten oldukça rahatsız. Hem bu sorunu çözmek ve hem de projelerimiz arasında bulanan kırsal terminal yapımını hayata geçirmek içir start verdik. Ekiplerimizin yoğun çalışması sonucu bu bölge çirkin görünümden kurtulacak ve ilçemiz güzel bir terminale kavuşacak" diye konuştu. Mağların bulunduğu bölgede yaşayan mahalle sakinlerin Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı'nın duyarlı davranışı karşısında memnuniyetlerini dile getirdiler. Başta Mahalle muhtarı olmak üzere bazı mahalle sakinleri başkan Özkarslı ile birlikte söz konusu alanı gezerek karşılaştıkları sorunları anlattılar. Mahalleliler, beledi yenin kısa zamanda yıllardır çözüm bekleyen bu soruna el atmasının memnun olduklarını ifade ettiler. Başkan Özkarslı, mahalle muhtarları ve vatandaşlardan gelen en küçük şikayetti anında değerlendirerek çözüm üretmeye devam edeceklerini belirtti.

Sigaraya servet ödüyoruz!

Thu, 04 Dec 25 10:58:28 +0300

Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nazmi Bilir, günde bir paket sigara içen kişinin, 20 yıl boyunca 22 bin YTL, yani 15 bin dolar para harcadığını söyledi. Bilir, sigara kullanımıyla çeşitli sağlık sorunları arasında önemli ilişkilerin bulunduğunu belirterek, "Araştırmalar, sigara içen 3 kişiden 2’sinin, sigaraya bağlı nedenlerden dolayı erken öldüğünü ortaya koymaktadır. Sigara içenler, sigara içmeyen kişilere göre ortalama 12 yıl daha erken hayatını kaybetmektedir." dedi. Sigara kullanımının zararları arasında, sağlık sakıncalarına ek olarak ekonomik kayıpların da eklenmesi gerektiğini anlatan Bilir, şunları kaydetti: "Sigara içenler, sigara satın almak için har gün azar azar olmak üzere, zaman içinde oldukça büyük miktarda para harcamaktadır. 1 paket sigara fiyatının ortalama 3 YTL (2 dolar) olduğu düşünüldüğünde, günde bir paket sigara için bir kişi ayda 90 YTL (60 dolar), yılda bin 100 YTL (720 dolar) para harcamaktadır. 20 yıl boyunca sigara için 1 kişi, toplam olarak 22 bin YTL (15 bin dolar) para harcamış olmaktadır." Prof. Dr. Bilir, toplumsal düzeyde yapılacak çalışmalar arasında, eğitimin en önemli konular arasında yer aldığını belirterek, her yaştaki kişilere ve özellikle gençlere yönelik olarak, sigaranın sağlık üzerindeki zararlı etkileri ve sigara kullanımının yol açtığı ekonomik kayıplar konusunda eğitimlerin yapılması gerektiğini savundu. Bu eğitimlerin okulların eğitim programları içinde yer alabileceğini, bu amaçla eğitici konferanslar ve bilimsel toplantılar düzenlenebileceğini, medya kuruluşları aracılığıyla toplum eğitimi yapılabileceğini bildirdi.

İşsizlik oranı yerinde saydı

Thu, 04 Dec 25 10:58:02 +0300

Türkiye'de işsizlik oranı 2005 yılında, önceki yıla göre değişmedi ve yüzde 10,3 olarak gerçekleşti. Bu arada geçen yıl 255 bin kişiye, ilave istihdam sağlandı. TÜİK, 2005 yılma ilişkin "Hanehalkı İşgücü Anketi" sonuçlarını açıkladı. Verilere göre 2005 yılında, bir önceki yıla göre işsizlik oranı kentlerde yüzde 13,6'dan yüzde 12,7'ye inerken, tarımda yüzde 5,9'dan yüzde 6,8'e çıktı. Türkiye'de 2004 yılında 2 milyon 498 bin olan işsiz sayısı, geçen yıl 2 milyon 520'e yük seldi. Türkiye'de geçen yıl istihdam edilenlerin toplam sayısı, önceki yıla göre yaklaşık yüzde 1,2 oranında artarak 21 milyon 791 binden 22 mil yon 46 bine çıktı. Geçen yıl Türkiye'de kentlerde istihdam edilenlerin oranında yüzde 6,1 oranında artış yaşanırken tarımda yüzde "4,7 oranında geriledi. Buna göre, kentlerde istihdam edilenlerin sayısı 12 milyon 566 bine yükselirken tarımda 9 milyon 480 bine indi. Türkiye'nin kurumsal olmayan sivil nüfusu da geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 1,5 oranında artarak 70 milyon 556 binden 71 milyon 61'e yükseldi. BÖLGELER İTİBARI İLE İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI Verilere göre geçen yıl, işgücüne katılma oranının en yüksek olduğu bölge yüzde 65,4 ile Doğu Karadeniz bölgesi, en düşük olduğu bölgesi ise yüzde 37.2 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olarak belirlendi, işgücüne katılma oranları diğer bölgelerde. İstanbul'da yüzde 47.8. Batı Marmara'da yüzde 54. Ege'de yüzde 49.1. Doğu Marmara’da yüzde 50.2. Batı Anadolu’da yüzde 44.8. Akdeniz'de yüzde 49. Orta Ana dolu Bölgesinde 45.2, Batı Karadeniz'de yüzde 52,6. Kuzeydoğu Anadolu'da yüzde 51.8. Ortadoğu Anadolu'da yüzde 42,9 olarak saptandı. Aynı dönemde, işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge yüzde 13,8 ile Orta Anadolu Bölge si, en düşük olduğu bölge ise yüzde 4,1 ile Kuzeydoğu Ana dolu Bölgesi olarak belirlendi. İLLER BAZINDA İŞSİZLİK ORANI Verilere göre, Türkiye'de geçen yıl işgücüne katılma oranının en yüksek olduğu bölge, yüzde 65,4 ile (Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin Gümüş hane) bölgesi olurken, işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge ise yüzde 18 ile (Malatya, Elazığ. Bingöl, Tunceli) bölgesinde gerçekleşti. Türki ye'nin üç büyük ilinde, geçen yıl itibarı ile işgücüne katılma oranları İstanbul'da yüzde 47.8. İzmir'de yüzde 47,1. Ankara’da yüzde 46,5 olarak saptandı. Aynı illerde işsizlik oranı ise sırasıyla yüzde 11,4, yüzde 13,1, yüzde 11,2 olarak belirlendi KAYITDIŞILIK AZALDI Anket sonuçlarına göre Türki ye'de kayıt dışı çalışanların oranı geçen yıl, önceki yıla göre 2,9 puan azalarak yüzde 53’den yüzde 50,l'e geriledi. Buna göre, Türkiye'de 2005 yılında istihdam edilen 22 mil yon 46 bin kişinin yüzde 50,l'i, kayıt dışı çalışıyor. Ay nı döneme kırsal bölgede tarım sektöründe kayıtdışılık oranı yüzde 88,2, tarım dışı faaliyetlerde ise yüzde 34.2 olarak belirlendi. 2005 yılın da kentlerde kayıt dişilik oranı yüzde 35,9, kırsal bölgede yüzde 68,9 oldu.

Suriye’de Aleviler sistematik bir soykırıma uğratılıyor!..

Wed, 03 Dec 25 19:34:03 +0300

Alevi Bektaşi Federasyonu öncülüğünde Alevi Kültür Derneği Gaziantep Şubesi’nde bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, Suriye’de Aleviler’in öldürülmesine dikkat çekti Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Bülent İlik, ‘’Liderliğini Ahmet Şara’nın yaptığı HTŞ, iş başına geldiği günden bu yana Alevilere sistematik bir soykırım uyguluyor. Dürziler, Hristiyanlar başta olmak üzere birçok inanç ve etnik topluluktan insanlar katlediliyor. Alevi canlarımıza yönelik katliama, ev baskınları, birikimlerine ve mallarına el koyma, işkence, tecavüz, gençlerin ve kadınların kaçırılması ve benzeri, insanlık dışı yöntemlere karşı dünya kamuoyu ve sözde demokratik ülkeler sessiz kaldı’’ eleştirisini yaptı. Farklı inanç ve etnik topluluktan insanlar katlediliyor Suriye’de Aleviler, dünyanın gözü önünde sistematik bir soykırıma uğratıldığına dikkat çeken İlik, ‘’Orada palazlandırılan Selefi çeteler Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde katliamlar tertipliyor ancak ve ne yazık ki, bu eli kanlı cihatçı çeteler, birçok ülke tarafından desteklenip, silahlandırılıyor. Dünün uluslararası terör örgütü listesinde yer alan HTŞ ve kırmızı bültenle aranan terörist ve katil Colani’nin boynuna kravat takılıp, itibar sahibi ediliyor. Yaptırımlar art arda kaldırılıp, resmi anlaşmalar ile bu gruplara silah satılıyor veya hibe ediliyor’’ dedi. İlik, ‘’Alevi kurumları ve dost müsahip kurumlarımız, insan hakları savunucusu emek ve demokrasi güçleri olarak bir kez daha haykırıyoruz ve ilan ediyoruz. Bugün, Suriye’de yaşanmakta olan Alevi Soykırımı’nın, çeşitli inanç ve etnik topluluklara yönelik uygulanan zulmün ve her türlü cinayetin sorumlusu, sadece Colani ve HTŞ yönetimi değil, dün ve bugün bu yönetime, bu selefi çetelere destek veren bütün ülkeler ve hükümetler. Akan her kanın, dökülen her gözyaşının sorumlusu şeriatçı, selefi, cihatçı çeteler ve onları besleyip palazlandıran, onlara itibar kazandıran ülke yönetimleri’’ açıklamasını yaptı. Türkiye ve dünya halklarını göreve çağıracağız Alevi soykırımına seyirci kalan, Suriye’de yaşayan halklara yönelik uygulanan her türlü işkenceye, zorla göç ettirme, yağma ve talan uygulamalarına, işkencelere sessiz kalan, duyarsız olan herkesin, bu katliamlardan sorumlu olacağını kaydeden İlik, ‘’Son günlerde Alevi ve Hristiyan mahallelerine saldırlar düzenleniyor, evler, araçlar yakılıyor, gençler kaçırılıyor, insanlık onuru ayaklar altına alınıyor, mallar yağmalanıyor, insanlar kameralar önünde katlediliyor ve organize bir şekilde Aleviler soykırıma tabi tutuluyorken kimse sessiz kalamaz. Biz de sessiz kalmayacağız. Kardeşlerimizin, orada yaşayan canlarımızın acılarını duyumsayacağız. Yüreklerini yüreklerimizin yanına alacağız, Türkiye ve dünya halklarını göreve çağıracağız’’ mesajını verdi. Ahmet Şara hükümetine olan desteğinizi derhal sonlandırın AKP ve MHP’ye çağrıda bulunan İlik, ‘’Ahmet Şara hükümetine olan desteğinizi derhal sonlandırın. Kendi ellerinizle kurduğunuz bu hükümeti tanımayın ve bütün halkların ortak iradesi ile kurulacak inşa edilecek, eşit yurttaşlığa dayalı birleşik, laik ve demokratik Suriye Cumhuriyetinin önünü açın. Bu gerici hükümetle yaptığınız tüm siyasi, askeri, ekonomik anlaşmaları iptal edin. Halklara karşı kullanılan silah sevkiyatını durdurun. Siyonist İsrail ve HTŞ eliyle bölgede işlenen savaş suçlarını durdurun. İnsanlığa karşı işlenmiş suçların ve suçluların yargılanması sürecini başlatın. Uluslararası hukuka uygun hareket edin. Bağımsız insan hakları gözlemci heyetlerinin bölgede inceleme yapabilmeleri için engelleri kaldırın. Orada temel insani yardıma muhtaç olan canlarımıza yardım ulaştırabilmemiz için yardım koridorlarını açın. Biz Aleviler ve kurumlarımız başta olmak üzere bölgeye insani yardım ulaştırmaya hazır onlarca emek ve demokrasi gücü kurumları ve siyasi partiler var. Bölgeye gitmek ve bu yardımları ulaştırmak istiyoruz. Bizlere değil, eli kanlı çetelere engel olun’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

2025 son 10 yılın en kötü dönemiydi

Wed, 03 Dec 25 19:33:12 +0300

Esnafımız sigorta primlerini ödemekte zorlanıyor Yıl içerisinde hammadde girdilerinin yüzde 30 ile 50 arasında zamlandığını dile getiren Tuhafiyeciler ve Manifaturacılar Odası Başkanı Ali Kömürcü, gelen zamları mecburen ürünlere yansıtmak zorunda olduklarının vurguladı. ‘İnsanlar bir aldığı ürünü başka zaman alamıyor’ diyen Kömürcü, ticaretin canlanması için vatandaşın cebinde parasının olması gerektiğinin altını çizdi. ‘’Nakit para sıkıntısı azaldığından çarklar omuz zoruyla dönüyor. Ayrıca esnaf, önünü görmeden çek ve senet yazıyor. Bu yanlış, imza atmadan önce her şeyin düşünülmesi lazım. Ancak 2025 yılında esnaf çek ve senedini ödeyemiyor. Çünkü 2025 son 10 yılın en kötü dönemiydi’’ dedi. Kiraların yüksekliği hem vatandaşın hem de esnafımızın belini büküyor Sigorta primlerinin yüksek olduğunu belirten Kömürcü, ‘’Esnafımız sigorta primlerini ödemekte zorlanıyor. Hayatını devam ettirmek için de sigortasını ödemek zorunda. Çünkü özel bir hastaneye gittiğinde binlerce lira ödüyor. Ancak yalnızca sigorta priminin değil, vergilerin ve kiraların yüksekliği hem vatandaşın hem de esnafımızın belini büküyor’’ açıklamasını yaptı. Vatandaşın alım gücü düşüyor Suriyeliler’in ülkelerine dönmesiyle birlikte kiralarda bir gerilemenin yaşandığını sözlerine ekleyen Kömürcü, kiraların biraz daha düşmesi gerektiğini ifade etti. ‘’Mevcut fiyatlar oturulabilir kiralar değil. Piyasayı çok yüksek tutuyorlar, bunlarda ürünlerin fiyatına yansıyor. Çünkü zamlanan her şey ürünün fiyatına ekleniyor. Böyle olunca bu da müşterinin cebini etkiliyor. Dolayısıyla vatandaşın alım gücü düşüyor’’ şeklinde konuştu. Basit usulle çalışacak olanların defter tutma zorunluluğu bir yıl ertelendi Kömürcü, ‘’Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, enflasyonun düşürüleceğini söylüyor, beklentimizde bu yönde. Enflasyon düşerse sektör olarak bunun da faydasını göreceğimizi düşünüyoruz. Basit usulle çalışacak olanların defter tutma zorunluluğu bir yıl ertelendi. Çok iyi oldu hatta tamamen ortadan kaldırılmalı. Küçük esnafın defter tutması yanlış. Çünkü tek tek dikiş makinesi ile evini geçindirmeye çalışanlar var. O yüzden bu tür esnafın deftere geçmesini sağlıklı bulmuyoruz’’ ifadelerine yer verdi. Esnafın paraya ulaşması kolaylaştırılmalı Sektörün yeniden toparlanacağı aktaran Kömürcü, ‘’Hükümetimiz, ekonominin toparlanması için çalışmalar yapıyor. Bir an önce ekonomi alanında alınan tedbirlerin piyasaya yansımasını bekliyoruz. Kentte tekstil yüzde 50 oranında küçüldü. Her zaman dediğimiz gibi Gaziantep, bölgesel bir teşvik kapsamına alınmalı. Çevre iller teşvik kapsamında ama kentimiz yok. Bunun yanı sıra kredi faiz oranları biraz daha düşürülerek, esnafın paraya ulaşması kolaylaştırılmalı’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Kazanılmış haklar ortadan kaldırılarak yeni mağduriyetlere kapı aralanıyor

Wed, 03 Dec 25 19:31:17 +0300

3 Aralık Engelliler Günü’nde KESK Gaziantep Şubeler Platformu adına açıklama yapan BES Gaziantep Şubesi Örgütlenme Sekreteri Müslüm Demir, ‘’Meclis gündemine getirilen torba yasa teklifiyle, 1 Ekim 2008 öncesi sigorta girişi olan engelli kamu emekçilerinin emeklilik hakları ellerinden alınmakta, süreçler daha karmaşık ve erişilmez hale getiriliyor. Bu düzenleme, engelli bireylerin sosyal güvenlik haklarını kısıtlamakta, kazanılmış haklarını ortadan kaldırarak yeni mağduriyetlere kapı aralıyor’’ dedi. KESK Gaziantep Şubeler Platformu, engelli kamu emekçilerinin uzun yıllar mücadele ederek kazandıkları hakların, yeni bir yasal düzenlemeyle hedef alındığını söyledi. Engelli kadın kamu emekçileri dezavantajlı bir konuma itilecek Düzenlemenin engelli kadın kamu emekçilerini olumsuz etkileyeceğini kaydeden Demir, ‘’Toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle çifte ayrımcılıkla mücadele eden kadınlar, bu değişiklikle daha da dezavantajlı bir konuma itilecek. Engelli bir kadın kamu emekçisi, hem işyerinde hem de ev içinde bakım ve sorumluluk yüküyle mücadele ederken, bir yandan da karmaşık raporlama süreçleriyle uğraşmak zorunda bırakılacak’’ açıklamasını yaptı. Pek çok engelli kamu emekçisi emeklilik hakkını kaybedecek Vergi indirim belgesi ile emeklilik hakkının tamamen ortadan kaldırılacağını sözlerine ekleyen Demir, ‘’Emekli olmak isteyen engelli kamu emekçilerinden, SGK’nın sağlık kurullarından yeni bir “çalışma gücü kaybı oranı” raporu almaları istenecek. 2008 Ekim öncesi ise giren emekçilerin kazanılmış hakkı olan yüzde 40 oranından emekli olma hakkı kaldırılıp, yerine çalışırken iş kazaları kapsamında uygulanan ve maluliyet oranı olarak bilinen yüzde 60 şartı getiriliyor. Bu, pek çok engelli kamu emekçisinin emeklilik hakkını kaybetmesine neden olacak’’ ifadelerini kullandı. Kriterler engelli bireylerin çalışma hayatından dışlanmasına neden olacak Çalışma gücü kaybı üzerinden yapılan değerlendirmelerin, yalnızca yeni mağduriyetler yaratmakla kalmayacağını, aynı zamanda kazanılmış hakların gasp edilmesine yol açacağına ifade eden Demir, ‘’Bu düzenleme, engelli kamu emekçileri için emeklilik süreçlerini daha da zorlaştıracak, haklarına erişimi engelleyecek. Çalışma gücü kaybı oranı ve maluliyet oranı gibi kriterler, yalnızca bürokratik engelleri artırmakla kalmayacak, engelli bireylerin çalışma hayatından dışlanmasına neden olacak’’ tespitinde bulundu. Vergi indirim belgesi ile emeklilik hakkı korunmalı ve süreç kolaylaştırılmalı Kazanılmış hakların bu şekilde geri alınmasını kabul etmediklerini, bu düzenlemenin, yalnızca engelli kamu emekçilerine yönelik bir haksızlık değil, aynı zamanda Anayasa’ya, uluslararası insan hakları sözleşmelerine ve sosyal devlet ilkelerine aykırı olduğunu belirten Demir, ‘’Vergi indirim belgesi ile emeklilik hakkı korunmalı ve süreç kolaylaştırılmalı. Çalışma gücü kaybı oranı ve yüzde 60 maluliyet şartı kaldırılarak mevcut haklar güvence altına alınmalı. Engelli kamu emekçilerinin çalışma hayatındaki erişilebilirlik ve eşitlik taleplerine çözüm üretilmeli. Engelli kadın kamu emekçilerinin çoklu ayrımcılık yaşadığı gerçeği göz önünde bulundurularak özel düzenlemeler yapılmalı’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

İyileştirmeler adil, dengeli ve tüm kariyer mesleklerini kapsayıcı olmalı

Wed, 03 Dec 25 19:27:50 +0300

Kariyersen İl Temsilcisi Mehmet Tanrıverdi, ‘’Gelir Uzmanları olarak; iyileştirmelerin adil, dengeli ve tüm kariyer mesleklerini kapsayıcı şekilde yapılmasını savunuyoruz. Bu kurumun yükünü yıllardır sahada taşıyan kadrolar arasında ciddi bir ücret uçurumu oluşturacak her türlü düzenlemenin sorumluluğu, buna imza atan tüm taraflar üzerinde kalacak’’ ifadelerini kullandı. Taleplerinin görmezden gelinmesine tepki gösteren Kariyersen Gaziantep İl Temsilciliği üyeleri bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Gündeme gelen kanun teklifinin gelir uzmanlarının özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli etkiler yaratacağına dikkat çeken Tanrıverdi, ‘’Teklife tüm siyasi partilerin ortak imza vermiş olması, düzenlemenin sonuçlarına ilişkin sorumluluğun siyasi irade tarafından müştereken üstlenildiğini gösteriyor. Kamu gelirlerinin büyük bölümünü oluşturan vergi tahsilatının sürdürülebilirliği, mali disiplinin korunması ve mevzuatın sahada etkin biçimde uygulanması, gelir uzmanlarının özverili ve kesintisiz çalışmalarıyla sağlanıyor’’ açıklamasını yaptı. Gelir uzmanlarının 375 sayılı KHK kapsamına dâhil edilmesinin kurumsal yapının korunmasının, çalışma barışının sağlanmasının, eşitlik ve hakkaniyet ilkelerinin gözetilmesinin ve kamu hizmetlerinin etkin biçimde yürütülebilmesi açısından zorunlu olduğunu vurgulayan Tanrıverdi, meclisin, gelir uzmanlarının kuruma sağladığı katkıları dikkate alarak kurumsal bütünlüğü zedeleyecek eşitsizliklere geçit vermeyeceğinin altını çizdi. Gaziantep Defterdarlık çalışanları olarak iş bırakma kararı aldık Tanrıverdi, ‘’Gelinen bu noktada, taleplerimizin görmezden gelinmesi ve oluşacak mağduriyetlerin önüne geçilmemesi hâlinde, Gaziantep Defterdarlık çalışanları olarak iş bırakma kararı aldık. Bu karar, adalet, eşitlik ve hakkaniyet taleplerimizin bir sonucu olup, mesleğimizin ve kurumumuzun itibarını korumaya yönelik’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Çalışanlar, özlük hakları, çalışma koşulları ve idari yükler konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor

Wed, 03 Dec 25 19:26:30 +0300

EYSEN’in kararlı duruşunun, eğitim camiasında her geçen gün daha fazla karşılık bulduğunu ifade eden Eğitim Yöneticileri ve Çalışanları Sendikası Gaziantep İl Başkanı Osman Şahin, ‘’Okul yöneticilerinden yardımcı personele kadar eğitim sisteminde emek veren herkes, sistemin omurgasını oluşturuyor. Bu omurga ne kadar güçlü olursa, ülkemizin geleceği de o kadar sağlam olur. Ancak ne yazık ki çalışanlarımız; özlük hakları, çalışma koşulları, ücret dengesizlikleri ve idari yükler konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor’’ şeklinde konuştu. Sendika, sorunları dile getiren değil, aynı zamanda çözümler üreten bir yapı ‘Eğitim çalışanlarının sorunlarını görmezden gelmek, geleceği görmezden gelmek’ diyen Şahin, sendikanın sadece sorunları dile getiren değil, aynı zamanda çözümler üreten bir yapıda olduğunu vurguladı, sendikanın temel amacının, eğitim çalışanlarının hak ettikleri saygınlığı ve yaşam standartlarını elde etmeleri olduğunu söyledi. Şahin, ‘’Bizim mücadelemiz, kavga etmek için değil; doğruyu, adaleti ve hakkaniyeti sağlamak için. Sahadan aldığımız güçle, eğitim çalışanlarının sesi olmaya devam ediyoruz. EYSEN’in diğer sendikalardan ayrılan en önemli yönü; tarafsız, bağımsız, ilkeli, siyasi bağlantısı olmayan, samimiyeti ve şeffaflığı esas alan, üyeye doğrudan temas odaklı çalışma anlayışı’’ açıklamasını yaptı. Hedefimiz; güçlü, huzurlu ve adaletin hâkim olduğu bir eğitim ortamı oluşturmak Eğitimde adaletin sağlanmadan kalitenin artmayacağına dikkat çeken Şahin, eğitimin niteliğini artırmanın yolunun, çalışanların motivasyonunu artırmaktan geçtiğinin altını kalın harflerle çizdi. ‘’Bugün bir okul müdürünün, müdür yardımcısının, öğretmenin ya da personelin hakkı teslim edilmeden eğitimde kaliteyi konuşamayız. Hedefimiz; güçlü, huzurlu ve adaletin hâkim olduğu bir eğitim ortamı oluşturmak’’ dedi. Sorunların çözümü için, adil bir eğitim sistemi ve yarınlarımız için mücadeleye devam edeceğiz Gaziantep’te yürütülen çalışmaların model olabileceğini aktaran Şahin, ‘’Gaziantep teşkilatımız, eğitim çalışanlarıyla sürekli iletişim hâlinde olan, sahayı çok iyi okuyan ve çözüm üretme konusunda aktif bir yapıya sahip. Bu kararlılık Türkiye’nin her yerinde EYSEN’in büyümesini hızlandırıyor. Haklı sesimizi büyütmek, bir kişinin değil; hepimizin sorumluluğu. Sorunların çözümü için, adil bir eğitim sistemi için, yarınlarımız için mücadeleye devam edeceğiz’’ mesajını verdi. Haber Merkezi

Ürünün karakterinin ve bölgeyle bağının korunmasını sağlayan bir miras

Wed, 03 Dec 25 19:24:49 +0300

Gaziantep adına 24 ürüne coğrafi işaret tescili kazandırıldı GTB, Gaziantep adına yürüttüğü coğrafi işaret tescil çalışmalarıyla kentin kültürel ve gastronomik mirasına sunduğu katkılar nedeniyle teşekkür plaketiyle ödüllendirildi. Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonunda gerçekleştirilen programa; Vali Kemal Çeber, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. M. Zeki Durak, ilçe belediye başkanları, oda başkanları ve coğrafi işaret sahibi kurum temsilcileri katıldı. Programda konuşan GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, borsanın bugüne kadar Gaziantep adına 24 ürüne coğrafi işaret tescili kazandırdığını vurgulayarak, “Bu toprakların bereketi, kültürü ve üretim geleneği hepimize emanet. Biz de bu emaneti en doğru şekilde geleceğe taşımak için çalışıyoruz” dedi. Akıncı, şehrin Avrupa Birliği nezdinde tescil edilen beş ürününden Antep Lahmacunu ve Antep Fıstık Ezmesi’nin GTB tarafından tescillendiğini hatırlattı. Coğrafi işaretin sadece bir işaret değil, ürünün karakterinin ve bölgeyle bağının korunmasını sağlayan bir miras sistemi olduğunu belirten Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Coğrafi işaret; üreticiyi koruyan, tüketiciye güven veren, kentin kimliğini yaşatan güçlü bir unsurdur. Biz bu çalışmayı bir görev olarak değil, geçmişten kalan değerlerimizi geleceğe taşıma sorumluluğu olarak görüyoruz.” GTB Başkanı Akıncı, coğrafi işaretli ürünlerin üretim süreçlerini, geleneksel tekniklerini ve özgün niteliklerini anlatan kapsamlı bir kitap hazırlamayı planladıklarını da belirterek, “Bu eser, Gaziantep’in kültürel zenginliğini gelecek nesillere aktaracak kalıcı bir rehber olacak” diye konuştu. Konuşmaların ardından, teşekkür plaketi GTB adına Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı ve Genel Sekreter Özgür Bayram tarafından, Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. M. Zeki Durakın’ın elinden alındı. Gaziantep Valiliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Türk Patent ve Marka Kurumu iş birliğiyle düzenlenen “Sınai Mülkiyet Hakları ve Coğrafi İşaretler Farkındalığı Programı”nda, coğrafi işaret çalışmalarına katkı sunan kurum ve STK’lara teşekkür plaketleri verildi. Haber merkezi

Engelli çocuklar biraraya geldi

Wed, 03 Dec 25 19:24:00 +0300

Relief International Türkiye, ECHO desteğiyle Gaziantep'te düzenlediği Dünya Engelliler Günü etkinliğinde Türk ve Suriyeli engelli çocukları biraraya getirdi. Relief International Türkiye (RI), Avrupa Topluluğu İnsani Yardım Ofisi’nin (ECHO) desteğiyle yürütülen Türkiye'de Güvenli ve Kapsayıcı Sağlık ve Rehabilitasyon Hizmetlerine Erişim (SIHR) projesi kapsamında, Dünya Engelliler Günü dolayısıyla Gaziantep’te "Tek Bir Dünya: Farklı Renkler" temalı etkinlik düzenledi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle gerçekleştirilen programa, kentte yaşayan Türk ve Suriyeli çocuklar başta olmak üzere 80’in üzerinde engelli birey katılım sağladı. Etkinlik, RI’ın Türkiye’de fiziksel rehabilitasyon ve yardımcı teknoloji alanındaki çalışmalarına dikkat çekerken, sosyal uyumun ortak yaşam alanlarında filizlendiği mesajı öne çıktı. Üç farklı rehabilitasyon merkezinden çocuklar, aileler ve öğretmenlerin yer aldığı program, hem sığınmacı hem de ev sahibi toplulukların bir araya gelmesiyle güçlü bir katılım atmosferi oluşturdu. Programda kapsayıcı alanların önemi vurgulandı, farklı kültür ve yeteneklere sahip çocukların birlikte etkileşim kurarak büyümelerinin toplumsal uyuma katkısı anlatıldı. Türkçe ve Arapça gösterilen özel animasyon filmi, tüm çocukların ortak bir hikâyede buluşmasını sağladı. Gün boyunca el sanatları, eğitici oyunlar ve duygu ifadelerini teşvik eden çizim etkinlikleri gerçekleştirildi. Kurulan fotoğraf köşesi de etkinliğe renk kattı ve çocukların bu anları ölümsüzleştirmesine imkân tanıdı. Günün finali ise anlamlı bir mesajla yapıldı. Her çocuk rengârenk boyadığı elini ortak bir tuvale bastı ve bu tuval "farklı renklerin tek dünyada buluştuğu" birlik ve kapsayıcılık sembolü olarak programın simgesi haline geldi. Relief International, bu yıl Dünya Engelliler Günü odağına çocukları yerleştirerek, genç kuşakların toplumda anlayış ve sosyal uyumun güçlenmesindeki rolünü bir kez daha vurguladı. RI, ECHO’nun sürdürdüğü destekle birlikte Türkiye’de rehabilitasyon sistemlerinin güçlendirilmesi, yardımcı teknolojilere erişimin genişletilmesi ve tüm bireyler için eşit yaşam hakkının desteklenmesi yönündeki çalışmalarına devam edeceğini açıkladı. Haber Merkezi

Deprem güvenliğini sağlamak adına taşıyıcı sistemlerin oluşturulması gerek

Wed, 03 Dec 25 19:22:57 +0300

Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü tarafından, "Deprem ve Yapı Güvenliği" konulu seminer düzenlendi. İnşaat Mühendisliği Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen seminerde, betonarme yapılarda güçlendirme ve bina ekspertiz raporlarında deprem güvenliği açısından dikkat edilmesi gereken konular ele alındı. Seminerde ilk konuşmacı olarak GAÜN İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Eren Gülşan yer aldı. Prof. Dr. Gülşan, depremin büyüklüğü ve kuvveti, depreme bağlı hasarların nedenleri, depreme dayanıklı yapı tasarımı, dayanım, süreklilik ve rijitlik gibi konular üzerine detaylı sunum gerçekleştirdi. Ayrıca, deprem güvenliğini sağlamak adına taşıyıcı sistemlerin oluşturulması gerektiğinin altını çizdi. Seminerde bir diğer sunumu ise İnşaat Mühendisliği ve Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Erdinç Demirtaş yaptı. Demirtaş, gayrimenkul değerlemesinde deprem güvenliğinin rolünü ve bu konudaki önemli kriterleri katılımcılarla paylaştı. Deprem güvenliği konusundaki farkındalığın artırılması gerektiğini vurgulayan Demirtaş, gayrimenkul alım-satımında depreme dayanaklılık raporlarının önemine dikkat çekti. Haber Merkezi

Sektörün gücünü artırmak istiyoruz

Wed, 03 Dec 25 19:16:16 +0300

Aynı sektörde emek veren, aynı sorunlarla mücadele eden ve aynı çatı altında bir araya gelen elektronik esnafının ortak hedefinin belli olduğunu kaydeden Süleyman Fenci, ‘’İşimizi büyütmek, mesleğimizin itibarını korumak ve sektörün gücünü artırmak istiyoruz. Resmi kurumlarla koordineli bir şekilde çalışarak, kayıt dışı ile sıfır tolerans sloganı ile hareket haksız rekabeti önlemek için çalışacağız. Geçmişte ve bugün olduğu gibi gelecekte de esnafımızın hakkını koruyacağız’’ dedi. Gaziantep Elektronikçiler Odası Başkan Yardımcısı Süleyman Fenci, başkanlığa aday olduğunu açıkladı. ‘Benim yönetim anlayışım net’ diyen Fenci, ‘’Aidat zamanı hatırlanan değil, her zaman yanında olunan bir esnaf, sorunu halının altına süpüren değil, çözüme ulaştıran bir oda, kapısı kapalı değil, her zaman açık ve ulaşılabilir bir başkanlık, üyenin hakkını her platformda savunan, sektörün itibarını koruyan güçlü bir temsil elektronik sektörünün saygınlığını artırmak, esnafın işini kolaylaştırmak ve önünü açmak için güçlü bir yönetim ve sonuç odaklı bir çalışma modeli ortaya koyacağız’’ açıklamasını yaptı. Gelinen noktada odanın esnafına daha etkin hizmet sunması, daha güçlü temsil edilmesi ve sektörde biriken sorunların hızlıca çözüme kavuşmasının bilinen bir gerçek olduğunu belirten Başkan adayı Fenci, ‘’Biz göreve gelmeden önce odanın etkinliği ve saygınlığı kalmamıştı, kapısı açılmamaya yüz tutmuştu. Esnafımızın taleplerine yeterince cevap verilemediğini, iletişim kanallarının zayıfladığını ve oda–üye bağının kopma noktasına geldiğini hepimiz gördük. Bunları görerek daha iyi hizmet ile yola çıktık. Gelinen noktada ise tüm kamu kurum ve kuruluşlarında odamızın bir saygınlığı ve etkinliği bulunuyor’’ şeklinde konuştu. ‘Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen takım çantası, şarjlı matkap çantası gibi malzemeleri 740 esnafımıza ulaştırdık’ diyen Fenci, ‘’369 adet bisiklet, kupa bardağı dağıtımı gerçekleştirdik. Ramazan aylarında esnaflarımızla iftarda bir arata geldik. Ayrıca özel hastaneler ve diş hastanesi ile indirim protokolü imzaladık. 4 yıllık süreçte yaptıklarımız ortada, elde ettiğimiz başarılar belli, yeni dönemde bunların üzerine daha fazlasını koyarak yolumuza devam edeceğiz. Hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğimiz hayali vaatlerde bulunmadık’’ dedi. Haber Merkezi

Hayatımızın 3 bin saatini Türk kahvesi içmeye ayırıyoruz

Wed, 03 Dec 25 15:26:37 +0300

Türk kahvesi üzerine yapılan bir araştırma, Türk kahvesinin tüm yaş grupları için 'huzur, keyif ve ev sıcaklığının değişmez simgesi' olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Katılımcıların büyük çoğunluğu da 'Türk kahvesi olmazsa eksikliğini hissederim' yanıtı verdi. 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü öncesinde gerçekleştirilen anket, Türk kahvesinin toplumda ne kadar sevildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Katılımcıların büyük çoğunluğu 'Türk kahvesi olmazsa rutinim bozulur' derken, sonuçlara göre Türk kahvesini ortalama 6 dakikada içiyoruz ve haftada 8 fincandan azı yetmiyor. Hayatımızın yaklaşık 3000 saatini Türk kahvesi içmeye ayırıyoruz. Türk kahvesi her kuşak için vazgeçilmez X, Y Z kuşaklarının katıldığı 5 Aralık Türk Kahvesi Günü Tüketici Anketi, her kuşağın Türk kahvesini sahiplendiğini ve bu ritüelin herkesin ortak paydası olmaya devam ettiğini ortaya koydu. Tüm kuşakların ortak hissi ise 'huzur-keyif ve gelenek'. Haftada 8 fincandan azı yetmiyor Bin 100 kişinin katıldığı araştırmada bin 4 kişi Türk kahvesi müdavimi çıktı. Sonuçlar, Türk kahvesinin ortalama 6 dakikada içildiğini, haftada 8 fincandan az kahvenin yetmediğini ortaya koyarken, hayatımızın yaklaşık 3000 saatini Türk kahvesi içmeye ayırdığımız gözler önüne serildi. Kahve içmezsem 'rutinim bozulur' Sonuçlara göre tüm yaş gruplarında “Türk kahvesi olmazsa eksikliğinin hissedileceğini” söyleyenlerin yüksek oranlarda olması dikkat çekiyor. Her üç grup da günlük rutininde Türk kahvesi olmazsa “rutini bozulmuş” hissediyor. Ayrıca her üç kuşağın da kahveyi en çok evde, aile/eş ile tüketmesi, sosyal medya etkisine rağmen Türk kahvesinin hala güçlü bir ev ritüeli olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca Türk kahvesi içerken en sevilen sohbet konuları ev hayatı, eğitim, okul, iş hayatı ve spor gibi çeşitliyken, sağlığın artık en çok konuşulan ortak konu olması dikkat çekiyor. En çok sade ve orta kavrulmuş tercih ediliyor. Kahve en çok öğle saatlerinde tüketiliyor. En çok orta yaş grubu tüketiyor Sonuçlara göre Z Kuşağı Türk kahvesine hem geleneksel hem modern bir perspektifle yaklaşıyor. Y Kuşağı ise düzenli ve istikrarlı tüketim alışkanlıklarıyla Türk kahvesinin en güçlü savunucusu konumunda. X Kuşağı için ise Türk kahvesi “gelenek” ve “keyifli anların klasiği”. Türk kahvesi, özellikle orta yaş grubunda günlük tüketimde güçlü bir yer tutuyor. Gençler en çok aileleriyle Türk kahvesi içiyor Z Kuşağı Türk kahvesini en çok “huzur ve keyif” motivasyonuyla içerken kahvesine en çok sütlü çikolata eşlik ediyor. Gençlerin yüzde 92’si Türk kahvesini evde ve ailesiyle tüketiyor. En çok sade ve orta kavrulmuş kahveyi tercih ederken günde ortalama 2 fincan içiyor. Gençlerin çoğunluğu ise son dönemde Türk kahvesinin popülerliğinin arttığını düşünüyor. “Hiç olmasa eksikliğini hissederim” diyenlerin oranı ise yüzde 58 ile çoğunlukta. Y kuşağı için olmazsa olmaz Y Kuşağı için Türk kahvesi bir “motivasyon kaynağı” olarak öne çıkıyor. Yüzde 94’ü Türk kahvesini huzur ve keyif anı olarak görüyor, evde ve çoğunluğu eşiyle ve günde ortalama 2 fincan içiyor. En çok sade ve orta kavrulmuş kahve tercih edilirken, favori eşlikçileri sütlü çikolata ve su olarak öne çıkıyor. “Türk kahvesi olmazsa eksikliğini hissederim” diyenlerin oranı en yüksek bu kuşakta görülüyor. Bu oran, kahvenin onlar için bir alışkanlığın ötesinde günlük denge unsuru olduğunu gösteriyor. İçmediğinde “rutinim bozuluyor” diyenlerin oranı ise %47. Bu yaş grubu Türk kahvesini sosyal medyada hemen hiç paylaşmıyor, influencerlardan etkilenmiyor. X Kuşağı ise Türk kahvesini kültürel bir miras ve yerleşmiş bir alışkanlık olarak görüyor. yüzde 96 gibi büyük çoğunluğu kahvesini evde içiyor, sade ve orta kavrulmuş tercih ediyor. Günde ortalama 2 fincan ve en çok eşiyle birlikte tüketiyor. Bu yaş grubunda kahvenin en popüler eşlikçisi ise lokum. “Eksikliğini hissederim” diyenlerin oranı bu grupta da yüksek çıkarken sosyal medya ve influencer etkisi yok denecek kadar düşük. sputnik

DİSK'ten TÜİK'e 'enflasyon' tepkisi: 'Bunun adı düpedüz hırsızlık'

Wed, 03 Dec 25 15:26:01 +0300

DİSK Genel Başkan Yardımcısı Özkan Atar, TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamları üzerine "TÜİK yine milyonlarca insanımızın hakkını çalarak sermayeye aktarmaktadır. Bunun adı düpedüz hırsızlıktır" diye tepki gösterdi. Kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı. Bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu (Enflasyon Araştırma Grubu) ENAG kasım ayı enflasyonunu 2.13, yıllık enflasyonu 56.82 olarak açıkladı. Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre ise kasım ayı enflasyonu 0.87, yıllık enflasyon da 31.07 oldu. Milyonlarca kamu emekçisi, işçi ve emekliyi doğrudan etkileyecek oranların düşük seviyede açıklanması tepkiye yol açtı. "TÜİK yine gerçek enflasyonla ilgisi olmayan, siyasi iktidarın talimatıyla açıkladığı 0.87 lik kasım ayı enflasyon rakamıyla başta işçi, memur ve emekliler olmak üzere milyonlarca insanımızın hakkını çalarak sermayeye aktarmaktadır. Bunun adı düpedüz hırsızlıktır."

Emeklilere yapılacak net zam oranı aralık ayı enflasyonuyla netleşecek

Wed, 03 Dec 25 15:25:24 +0300

Emekli ve memur maaşlarında 5 aylık zam farkı kesinleşti; net artış oranı aralık verisiyle belirlenecek. Bu yıl da refah payı uygulanmazken, en düşük emekli maaşının yeni enflasyon oranına uygun yükseltilmesi için Meclis'e kanun teklifi sunulacak. Türkiye'de yaşayan milyonlarca emekli, yeni yılda alacakları enflasyon farkını merakla bekliyordu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), kasım ayı enflasyon verisini açıkladı. Açıklamaya göre aylık enflasyon yüzde 0,87, yıllık enflasyon ise yüzde 31,07 oldu. Son verilerle birlikte emeklilerin yeni yılda alacağı enflasyon farkının 5 aylık bölümü yüzde 11,20 olarak kesinleşti. Emeklilere yapılacak net zam oranı, 5 Ocak’ta açıklanacak aralık ayı enflasyon verisiyle netleşecek. Ekonomi yönetimi, son yıllarda emeklilere 'refah payı' uygulamasını kaldırmış, maaşlara yalnızca enflasyon farkı eklemişti. Bu yıl da herhangi bir ek ödeme yapılmayacak. Ocak ayında açıklanacak aralık ayı enflasyonuyla birlikte zam, doğrudan emekli maaşlarına yansıtılacak. Mevzuat gereği zammın yalnızca kök aylıklara yansıtılacak olması nedeniyle, en düşük emekli maaşının yeni enflasyon oranına uygun yükseltilmesi için AKP, Meclis’e kanun teklifi sunacak. Ekonomistlere göre yeni yılda en düşük emekli maaşı 19 bin TL seviyelerine yükselecek. Emekli Sandığı mensupları ve memurların maaş artışında enflasyon verileri ve toplu sözleşme payı dikkate alınacak. 5 aylık verilere göre memur maaşındaki artış yüzde 17,56 olarak netleşti. Memur zammı, 5 Ocak’ta açıklanacak aralık ayı enflasyon verisiyle kesinleşecek. Cumhuriyet

TÜİK’in enflasyon verilerine inanmamızı hiç kimse beklemesin!

Wed, 03 Dec 25 15:24:20 +0300

Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşıkn, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun 2025 yılı kasım ayı enflasyon açıklamasına, her ay izlediğimiz filmin yeni versiyonu, şaşırmadık, ifadeleriyle tepki gösterdi. TÜİK ve ENAG birbirinden farklı veri açıklıyor! TÜİK, 2025 kasım ayı enflasyonunu %0.87, yıllık enflasyonu ise %31.07 olarak açıklarken, akademisyenlerden oluşan Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu ENAG ise 2025 kasım ayı enflasyonunu %2.13, yıllık enflasyonu ise %56.82 olarak açıkladı. TÜİK’in güvenirliliği ve itibarı korunmalı TÜİK’in bir kamu kuruluşu olması nedeniyle güvenirliliğinin ve itibarının korunması gerektiğini belirten Taşkın, kurum yöneticilerinin bu konuda hassas olması gerektiğinin altını çizdi. Doğru bilgiye ulaşmanın her vatandaşın Anayasal hakkı olduğunu söyleyen Taşkın, çarşı-Pazar ve market fiyatları dikkate alındığında TÜİK’in açıkladığı verilerin inandırıcılığının çok zayıf olduğunu belirterek şunları ifade etti: Enflasyon verileri düşük gösteriliyor “Memur ve memur emeklilerine 8. Dönem Toplu Sözleşme ile 2026 yılı birinci 6 aylık dönem için %11, ikinci 6 aylık dönem için %7 maaş zammı yapılmıştır. Bunun üzerine 6 aylık enflasyon farkı eklenecektir. Ancak TÜİK tarafından açıklanan veriler de göstermektedir ki enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan sıkı para politikası nedeniyle memur ve memur emeklilerine daha az enflasyon farkı verilmesi amacıyla enflasyonun düşük gösterildiği görüşü kamu çalışanlarında hakim olmaya başlamıştır. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerine inanmak mümkün değildir. Bu oranlar, özellikle kamu çalışanlarının ve emeklilerin insanca yaşamak için gerekli olan beklentilerin kat kat altındadır. Bu oranlar, memur ve memur emeklisinin enflasyonun altında ezdirilmesi anlamındadır. Alım gücü düşen, hakkı korunamayan dar ve sabit gelirli memur ve memur emeklilerinin hakları elinden alınmaktadır. Bu tablo, ne yazık ki kurumlara güveni zedelemektedir. Dar ve sabit gelirli açlık ve yoksulluk sınırı arasında yıpratılmakta ve bilerek ve isteyerek yoksullaştırılarak sefalete sürüklenmektedir. Memur ve emeklilerin insanca yaşayabilmesi için enflasyonun üstünde bir maaş artışı yapılması gerekmektedir. T.C. Merkez Bankası 2025 yılı enflasyon oranını %29’dan %33’e çıkardı. Fakat gıda, akaryakıt ve enerji fiyatlarına gelen zamlar nedeniyle piyasada a’dan z’ye her şeye zam yapıldı. Memur ve memur emeklilerinin gıda, kira, ulaşım, elektrik, doğalgaz, okul masrafı gibi zorunlu ihtiyaçlarını göstermelik maaş artışıyla karşılaması mümkün değil. Memur ve emeklinin insanca yaşayabilmesi için enflasyonu üstünde bir artış yapılmalı, refah payı verilmelidir.” Haber merkezi

Antep’te KOBİ’lerin yüzde 71’inin sigorta güvencesi yok

Wed, 03 Dec 25 15:23:37 +0300

Gaziantep’te üretim ve istihdamın can damarı küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) yaklaşık yüzde 71’inin sigorta güvencesi yok. Şehirde faaliyet gösteren KOBİ’lerin tahmini verilere göre yalnızca yüzde 29’unun sigortanın sağladığı güvencelerden faydalandığına işaret eden Allianz Türkiye Elementer Ticari Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Öktem Örkün, ekonomik, iklimsel ve operasyonel risklere karşı toplum genelinde sigorta farkındalığının artması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye ekonomisine ve istihdamına önemli katkılar sağlayan KOBİ’lerin karşılaşabileceği ekonomik, iklimsel ve operasyonel riskler çoğalırken sigorta ürünlerinin sağladığı güvencelere duyulan ihtiyaç da artıyor. Tüm dünyada yükselen bir risk faktörü haline gelen orman yangınları ve doğal afetlerin yanı sıra makine, elektronik cihaz, ekipman ve emtia gibi değerli varlıkların arızası veya kaybı gibi pek çok riske karşı da güvence sağlayan sigorta, işletmelerin iş sürekliliğini sağlamaya yardımcı olurken, telafisi yıllar alacak maddi kayıplar için de bir kalkan görevi görüyor. Sigorta bu kadar kritik bir rol üstlenirken Gaziantep’te tahmini verilere göre 52.010* KOBİ vasfındaki işletmenin hala sigorta güvencesi olmadığını söyleyen Allianz Türkiye Elementer Ticari Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Öktem Örkün, kentte KOBİ’lerin yaklaşık yüzde 71’ine denk gelen bu rakamın toplumda sigorta bilinci açısından ciddi bir boşluğa işaret ettiğine dikkat çekti. KOBİ’ler için riskler çoğalıyor, sigorta ihtiyacı artıyor Türkiye gibi doğal afet risklerinin yüksek olduğu bir coğrafyada özellikle deprem, sel, yangın gibi olayların yanı sıra hırsızlık ve makine arızaları gibi tehditlerin de KOBİ’ler için öncelikli riskler arasında yer aldığını söyleyen Örkün, “Ekonomik, çevresel ve iklimsel risklerin arttığı günümüzde KOBİ’lerin sigorta ihtiyacı da hızla artıyor. KOBİ’lerin büyük çoğunluğu bina, makine ve stok gibi fiziksel varlıklara dayalı çalışıyor; bu varlıklarda oluşacak zararlar, işletmenin iş sürekliliğini ciddi şekilde sekteye uğratabiliyor. Aynı zamanda çalışanlara veya üçüncü şahıslara yönelik maddi ve bedeni zararlar da işletmeler için önemli mali yükler oluşturabiliyor” dedi. Örkün: “Uzman risk mühendislerimiz aracılığıyla KOBİ’lere destek oluyoruz” KOBİ’lerin artan afetler, yükselen hasar maliyetleri ve uzun süreli iş kesintilerinin yaratabileceği maddi manevi sonuçlar konusunda yeterince hazırlıklı olmadığını söyleyen Örkün, “Üretimden sanayiye her iş kolunda lokomotif bir rol üstlenen Gaziantep’te KOBİ’lerin yüzde 29 gibi düşük kalan sigortalılık oranını artırmak için yalnızca poliçe sunmanın ötesine geçmek gerekiyor. Sigortanın sağladığı güvencelere dair toplum olarak farkındalığı artırmamız, bunun yanında hem koruyucu hem de kapsayıcı çözümlerle KOBİ’lerimizi desteklememiz kritik önem taşıyor. Allianz Türkiye olarak KOBİ’lerin olası risklere karşı daha dirençli ve sürdürülebilir yapılar haline gelmesi için proaktif bir rol üstleniyor ve uzman risk mühendislerimiz aracılığıyla KOBİ’lerle deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Sanal Risk Analizi hizmetimizle artırılmış gerçeklik teknolojisini kullanarak, bir hasar meydana gelmeden önce risklerin tespit edilmesini ve önlenmesini sağlıyoruz. Bu süreci, Türkiye’nin ilk ve tek akredite deprem ve yangın test ve eğitim merkezi Allianz Teknik’te profesyonel danışmanlık hizmetleriyle tamamlayarak, yalnızca bireysel değil, toplumsal ölçekte de risk ve sigorta bilincinin yaygınlaştırılmasına katkı sunmaya çalışıyoruz” dedi. KOBİ’ler ayrı poliçeler yerine kapsayıcı çözümlerle destekleniyor Allianz Türkiye’nin KOBİ’lere özel olarak geliştirdiği İşyerim Sigortası ile yangın, deprem, sel, hırsızlık, sorumluluk, elektronik cihaz ve makine kırılması gibi pek çok risk tek bir poliçede teminat altına alınıyor, böylece işletmeler ayrı ayrı poliçeler yerine kapsayıcı bir teminat yapısına daha ekonomik koşullarda erişebiliyor. Teminat kapsamına ve işletme türüne göre farklılaştırılmış paket seçenekleri ile KOBİ’ler faaliyet alanlarına özel riskleri uygun primlerle teminat altına alabiliyor. Ayrıca eksik sigorta aramasına gerek kalmadan belirlenen limitler üzerinden koruma sağlayan Güvenli İşyerim sigorta paketleri ile küçük ölçekli işletmeler için hasar anında hızlı ve net çözümler sunuluyor. Haber merkezi

Yıllık enflasyon TÜİK'e göre yüzde 31.07, ENAG'a göre yüzde 56.82

Wed, 03 Dec 25 15:23:00 +0300

Kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı. ENAG kasım ayı enflasyonunu 2.13, yıllık enflasyonu 56.82 olarak açıkladı. TÜİK'e göre ise kasım ayı enflasyonu 0.87, yıllık enflasyon ise 31.07 olarak gerçekleşti. Bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) kasım ayı enflasyonu açıkladı. Buna göre Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aylık bazda yüzde 2.13 arttı. Yıllık enflasyon yüzde 56.82 olarak gerçekleşti. ENAG'a ekimde aylık enflasyonu yüzde 3.74, yıllık enflasyonu yüzde 60 olarak açıklamıştı. Eylül enflasyonu ENAG'a göre yüzde 3.79, yıllıkta bazda ise yüzde 63.23 olarak gerçekleşmişti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) da kasım ayı enflasyon rakamlarını açıkladı.TÜİK'e göre kasımda Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık 0.87 olarak gerçekleşti. TÜİK geçtiğimiz ay enflasyonu aylık 2.55, yıllık enflasyonu ise 32.85 olarak açıklamıştı. Eylül ayı enflasyonu TÜİK yüzde 3.23, yıllık bazda ise 33.29 olarak ölçmüştü.cumhuriyet

37. GAFSHOES Uluslararası Ayakkabı, Terlik, Saraciye ve Yan Sanayi Fuarı açıldı

Tue, 02 Dec 25 19:39:43 +0300

37. GAFSHOES Uluslararası Ayakkabı, Terlik, Saraciye ve Yan Sanayi Fuarı'nın açılış töreni kent protokolünün katılımıyla yapıldı. Gaziantep Sanayi Odası (GSO), Gaziantep Ayakkabıcılar Odası, KOSGEB, Türkiye Umum Ayakkabıcılar Federasyonu, Sayacılar Odası, Gaziantep Ayakkabı Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (GASİD) ve Terlik Ayakkabı ve Yan Sanayiciler Derneği’nin (TAYSAN) destekleri ile Akort Fuarcılık tarafından organize edilen 37. GAFSHOES Uluslararası Ayakkabı, Terlik, Saraciye ve Yan Sanayi Yaz Fuarı kapılarını açtı. Gaziantep’in tüm sektörlerde olduğu gibi ayakkabı sektöründe de öncü olduğunu dile getiren Gaziantep Valisi Kemal Çeber, konuşmasında şehrin üretim gücüne dikkat çekerek, ‘’Gaziantep, sanayisiyle Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden birisidir. Ayakkabı ve terlik sektörü de bu güçlü yapının en önemli parçalarındandır. GAFSHOES Fuarı da hem üretim potansiyelimizi hem de ihracat kapasitemizi dünyaya gösteren çok önemli bir platform özelliğindedir. Bu fuarın sektörümüze yeni pazarlar kazandıracağına ve geliştireceğine eminiz. Emeği olan herkese teşekkür ediyorum” dedi. İnovasyon ve markalaşmanın şehrin geleceğini şekillendirdiğini söyleyen Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de fuarın Gaziantep’in vizyonuna önemli katkı sunduğunu belirterek, “Gaziantep olarak üretim, tasarım ve markalaşma konusunda yeni adımlar atmak zorundayız. Bu şehirde ayakkabıcılık devam edecek. Gaziantep bu sektörde çok büyük potansiyele sahip. Fuarlarımız bu yüzden bizim için çok önemli ve fuarlarımızla sektörlerimize güç katmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Başar Küçükparmak da yapmış olduğu konuşmasında Gaziantep’in ayakkabı, terlik ve yan sanayi sektöründe İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer aldığını belirterek, şunları dile getirdi: ‘’Sektörümüzü geliştirmek ve büyütmek amacıyla her yıl GAFSHOES fuarımızı düzenliyoruz. Özellikle son dönemde zorluklar yaşayan sektörümüz için fuarımız çok daha önemli hale gelmiştir. 2024 yılında Türkiye’den yapılan toplam 1 milyar 86 milyon dolarlık ayakkabı ihracatının yüzde 12’si Gaziantep’ten yapılmıştır. Ancak artan maliyetler nedeniyle özellikle emek yoğun sektörlerimizin rakip ülkeler karşısında rekabet gücü hızla azalmaktadır. Bu sebeple sektörün sorunlarına yönelik çözümler üretilmelidir.’’ “Yıllardır hep altını çizdiğimiz, markalaşma ve katma değerli üretim konusunda adım atmamız gerektiği bir kez daha görülmüştür” diyen Küçükparmak, şunları kaydetti: “Teknolojinin hızla ilerlediği üretim ekosisteminde, yenilikçiliğe, tasarıma ağırlık vermeli, şehrimizdeki Ar-Ge ve tasarıma dayalı üretimlerle kendi koleksiyonlarımızı geliştirerek çalışmalara hız vermeliyiz. Bu doğrultuda Gaziantep Ayakkabı, Terlik ve Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışmalarımız devam ediyor. Bölgemizin ilk etap ön tahsisleri gerçekleştirilmiş, 88.8 hektarlık alanda imar, parselasyon, yol hafriyatları, kısmen de parsellerin hafriyatı tamamlanmıştır. Ön tahsis yapılan firmalara 2025 yıl sonuna kadar kuraları çekilerek parselleri teslim edilecektir. Diğer alt yapı çalışmalarımız Bakanlık ile irtibatlı bir şekilde yürütülmektedir. Faaliyete alındığında sektörümüz için yeni bir dönüm noktası olacağına yürekten inanıyor, 37. GAFSHOES Uluslararası Ayakkabı, Terlik, Saraciye ve Yan Sanayi Fuarımızın hayırlı olmasını diliyorum.’’ Gaziantep Ayakkabıcılar Odası Başkan Yardımcısı Mehmet Akif Erbalcı ise ayakkabı sektörünün kent ekonomisindeki yerine vurgu yaparak, “Gaziantep, ayakkabı üretiminde Türkiye’nin en güçlü şehirlerinden birisidir. Böylesi bir dönemde fuarlar bir iddiadır. Sıkıntılı bir dönemde birbirimize destek olarak çalışmak zorundayız. Esnafımız, ustalarımız ve üreticilerimiz bu fuar sayesinde hem kendilerini tanıtma hem de yeni iş bağlantıları kurma fırsatı buluyor. Teknoloji çok hızlı gelişirken sektörümüzü buna hazırlamak durumundayız. GAFSHOES Fuarı, sektörümüzün gelişimi ve sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyor” dedi. Yaklaşık 30 bin ziyaretçinin ağırlanmasının hedeflendiği fuar 4 gün boyunca 10.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Haber Merkezi

15-17 yaş grubundaki her dört çocuktan biri çalışıyor

Tue, 02 Dec 25 19:38:34 +0300

Eğitim Reformu Girişimi tarafından hazırlanan ve Türkiye'deki eğitim sisteminin mevcut durumunu mercek altına alan "Eğitim İzleme Raporu 2025" yayımlandı. Rapor, 15-17 yaş grubundaki her dört çocuktan birinin fiilen iş gücüne katıldığını ortaya koydu Rapor, çocuk yoksulluğunun ve buna bağlı olarak çocuk işçiliğinin artmasının, çocukların eğitim dışına çıkmasında temel bir etken olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye'de 15-17 yaş grubunda çalışan çocuk oranının artması ve çocukların önemli bir kısmının maddi yoksunluk içinde yaşaması, sosyoekonomik koşulların eğitim hakkının gerçekleşmesini engellediğini gösteriyor. Çocuğu ve öğretmeni merkeze alan nitelikli bir eğitim sistemi kurulmalı Rapor, bu tablonun, eğitime erişimde fırsat eşitliğinin sağlanması için kapsamlı sosyal ve ekonomik politikaların zorunluluğunu ortaya koyduğunu belirtiyor. "Eğitimde Yönetişim" başlığı altında, ERG mevcut sistemi eleştirerek yeni bir çerçeve öneriyor. Rapora göre, eğitimde yönetişim, yalnızca metrik odaklı bir denetim düzeni olmaktan çıkarılmalı; çocuğu ve öğretmeni merkeze alan nitelikli bir eğitim sisteminin kurulmasına hizmet etmeli. Hesapverebilirliğin bir amaçtan çok bir araca dönüşme riskine dikkat çekilen raporda, eğitim sisteminin dönüşümünde diyalog, şeffaflık ve hesapverebilirliğin kurucu bir rol üstlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Yeterli donanıma sahip öğretmen eksikliği yaşanıyor Rapor ayrıca, altyapı eşitsizliklerinin giderilmesi ve öğretmenlerin sürdürülebilirlik okuryazarlığının güçlendirilmesi gibi unsurların izleme-değerlendirme süreçlerinin sağlamlaştırılmasıyla desteklenmesini temel öneriler arasında sıralıyor. Rapor, öğretmenlerin mesleğe olan ilgisinin yüksek olduğunu (ilk kariyer tercihi öğretmenlik olanların oranı yüzde 73,6) belirtse de, bazı zorluklara dikkat çekiyor. Rapora göre, okullarda yeterli donanıma sahip öğretmen eksikliği Türkiye'de ilkokulda yüzde 21,34, ortaokulda yüzde 22,7 ve lisede yüzde 29,1. Bianet

2026’da satışlardan 70 milyar gelir sağlanacak

Tue, 02 Dec 25 19:37:40 +0300

Türkiye'nin en büyükleri arasında yer alan Yapı Merkezi, Taşyapı, Limak, IC IÇTAŞ, TürkTelekom, Turkcell, Ülker, Getir, Zorlu Enerji, THY, Rönesans İnşaat, GDZ elektrik, EnerjiSA, Cargill, Anadolu Efes Biracılık, Hürriyet ve CNN TÜRK 2023'te kurumlar vergisi ödemeyenler şirketler arasında… CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki Cumhurbaşkanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının 2026 yılı bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, özelleştirmelere dikkat çekti. “2026’daki satışlardan hedeflenen gelir 70 milyar TL” diyen Öztürkmen, iktidarın sadece toplamaktan vazgeçtiği vergiler nedeniyle kaybettiği gelirin miktarı 3,6 trilyon TL olduğunu belirtti. Her yıl zarar eden PTT’nin güncel borcunun 12,5 milyar TL olduğunu belirtip, PTT’nin arazilerinin satılmasına tepki gösterdi. En büyük kurumlar vergi ödemiyor Öztürkmen, “İktidarın Orta Vadeli Program'ında 2026 için özelleştirme hedefi 185 milyar lira olarak açıklandı. Yani özelleştirmeler bir önceki yıla göre 9 kat artacak.İktidar bugüne kadar devlete ait 17 liman ile TCDD'ye ait Mersin, Samsun, Bandırma, İskenderun ve Derince limanlarını sattı. En son bu yıl Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı ile Tekirdağ Çeşmeli Liman Sahası'nın ihale süreci tamamlandı. 2026’da 165 yeni ihale planlanıyor. Bu satışlardan hedeflenen gelir ise 70 milyar TL. Ancak iktidarın sadece toplamaktan vazgeçtiği vergiler nedeniyle kaybettiği gelirin miktarı 3,6 trilyon TL! Örneğin 2025'in ilk 6 ayında 1.2 trilyon TL hasılat elde eden Koç Holding, buna karşılık 15.3 milyar TL kurumlar vergisi ödemiş. Vergisinin gelirine oranı sadece yüzde 1,3. Bu nasıl oluyor? Biraz geriye doğru devam edelim… Türkiye'nin en büyükleri arasında yer alan Yapı Merkezi, Taşyapı, Limak, IC IÇTAŞ, TürkTelekom, Turkcell, Ülker, Getir, Zorlu Enerji, THY, Rönesans İnşaat, GDZ elektrik, EnerjiSA, Cargill, Anadolu Efes Biracılık, Hürriyet ve CNN TÜRK 2023'te kurumlar vergisi ödemeyenler şirketler arasında yer alıyor. 2020'ye gelelim... Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, son 10 yılda Cengiz İnşaat’a 30, Kolin İnşaat’a 36, Makyol İnşaat’a 24, Limak İnşaat’a 19 ve Kalyon Holdinge 19 kez vergi istisnası uygulandığını itiraf etmişti. Bu vergileri gözünü kırpmadan silen ekonomi yönetimi, 70 milyar TL için stratejik kurumlarımızı satmaktan çekinmiyor!G” dedi. PTT'ye ait en kıymetli gayrimenkulleri yok pahasına satışa çıkardınız “İktidar, 2026’da da “babalar gibi” satmaya devam edecek! Çünkü yönetemiyorlar” diyen Öztürkmen, “Bunun en çarpıcı örneği PTT'dir. Türkiye'nin en köklü kurumlarından biri olan 183 yaşındaki PTT'yi batırdınız. İktidarın arpalığı haline getirilen, personel alım listeleri dahi AKP teşkilatlarınca hazırlanan PTT’nin 2025 yılı için öngörülen zararı tek başına 4,5 milyar TL! Önceki 5 yıldaki toplam zararı ise 8 milyar TL. Güncel toplam borcu 12,5 milyar TL civarında. Liyakatsiz yöneticiler eliyle kurumu batırmakla kalmadınız, PTT'ye ait en kıymetli gayrimenkulleri yok pahasına satışa çıkardınız. Bu yıl, PTT’ye ait toplam 326 bin metrekarelik 50 arsa ve arazi satışa çıkarttınız. 2,2 milyar TL gelir bekliyorsunuz. PTT’nin varlıkları halkın malıdır. Bu özelleştirmeler millete ihanettir, çocuklarımızın geleceğinden çalmaktır. 1980’den bu yana yapılan toplam özelleştirme tutarı 73,2 milyar dolar. 65,2 milyar doları AKP döneminde yapılmış. Cumhuriyet tarihimizdeki özelleştirmelerin yaklaşık yüzde 95'inin altında AKP imzası var. Kamu varlıklarını satmakta ustalaştınız” ifadelerini kullandı. Satarak elde edilen gelirler faize gidiyor Öztürkmen, “Peki, milli varlıklarımızı satarak elde ettiğiniz gelirler ve halkımızdan topladığınız vergiler nereye gidiyor? Söyleyelim; faize gidiyor. 2026 bütçesinin en büyük gider kalemi faiz gideri! 2026’daki faiz ödememiz tam 2 trilyon 741,7 milyar TL. Günde ortalama 7,5 milyar TL… 2006 yılında bütçe içindeki payı %2,7 olan tarımsal destekleme ödemeleri, 2026 bütçe teklifinde %0,9’a kadar düştü. Ancak Tarım Kanunu 21. madde, "Milli gelirin en az yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilir" diyor. Kanuna göre 2026 yılı için çiftçiye 773 milyar lira destek ödenmesi gerekirdi. Ama yalnızca 168 milyar lira ayırdınız. Yani faize ödediğiniz paranın sadece 16’da 1’i! Faize ödediğiniz parayı yatırıma ve tarıma ayırsanız şahlanırdık! Özetle ülkemizin kaynak sorunu yoktur, kaynağı yönetemeyen, ekonomin çarkını çeviremeyen bir Saray iktidarı sorunu var” şeklinde konuştu. Öztürkmen, 2026 yılında satış listesinde olacak milli varlıkları şöyle sıraladı: -Kamuya ait otoyol ve köprülerin işletmeleri -Elektrik santralları - Elektrik iletim devimiz TEİAŞ - Elde kalan Limanlar -Araç muayene hizmetleri - Sümer Holding arazileri ile kamuya ait çok sayıda lojman ve tesis satış listesinde…

Erkekler Kasım’da 25 kadını öldürdü

Tue, 02 Dec 25 19:35:43 +0300

Erkekler, Kasım’da en az 33 kadını yaraladı, 23 kız ve oğlanı istismar etti. bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre, erkekler Kasım’da en az 25 kadını ve altı çocuğu öldürdü. Erkekler, Kasım’da en az 33 kadına şiddet uyguladı, en az 23 kız ve oğlanı istismar etti, dokuz kadını taciz etti. Erkekler, 20 kadını seks işçiliğine zorladı. Kasım’da en az kadının 37 ve sekiz çocuğunun ölümü basına "şüpheli” olarak yansıdı. 2025’in ilk on bir ayında erkekler 271 kadını öldürdü, 187 kadını taciz etti, 206 çocuğu istismar etti, 673 kadına şiddet uyguladı, 13 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 1015 kadını seks işçiliğine zorladı. 419 kadının ölümü basına "şüpheli" olarak yansırken, erkekler, en az 60 çocuğu öldürdü. Erkekler, dört kadını ayrılmak/istediği barışmak istemediği için, bir kadını reddedildiği için öldürdü. Erkeklerin 20 kadını öldürme bahanesi basına yansımadı. 17 kadını kocası, sevgilisi erkekler, üç kadını iş arkadaşı/arkadaşı, bir kadını damadı, bir kadını oğlu, bir kadını damadı, bir kadını husumetli olduğu erkek öldürdü. Bir kadını öldüren erkeklerin yakınlık derecesi basına yansımadı. Erkekler, 18 kadını ev içinde, yedi kadını ev dışında öldürdü. Erkekler, 21 kadını ateşli silahlarla, dört kadını kesici aletle öldürdü. bianet

Şirketlere yap–işlet modeli nedeniyle her yıl ödediğiniz milyarlardan kısın

Tue, 02 Dec 25 19:35:09 +0300

Türkiye Körler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Çetin, yaptığı açıklamada esnafının sorumlusunun engelliler olmadığını vurguladı. ‘’Maliye Bakanına, Cumhurbaşkanına ve kabinesine sesleniyoruz; enflasyonun sorumlusu engelliler değil. Engellilerin haklarını geri alarak ve kısıtlayarak enflasyonu düşüremezsiniz. Öncelikle yerli yabancı şirketlere yap –işlet modeli nedeniyle her yıl ödediğiniz milyarlardan kısın. Saraylarınızın ve köşklerinizin lüks harcamalarından kısın. Bakanlıkların ve kamu kuruluşlarının savurganlıklarını önleyerek israftan kurtulun’’ çağrısında bulundu. Bizim de bir oy gücümüzün olduğunu hatırlatmak isteriz Seslerini yükseltmekten kaçınmayacaklarını kaydeden Çetin, ‘’Engelli haklarını kısıtlamaya ve geri almaya çalışanlara bizim de bir oy gücümüzün olduğunu hatırlatmak isteriz. Haklarımızın gaspına karşı sessiz kalmayacağımızı bu politikalardan geri dönülmediği, kısıtlanan haklarımız geri verilmediği takdirde sokaklara çıkmaktan ve sesimizi yükseltmekten kaçınmayacağımızı belirtmek isteriz’’ ifadelerine yer verdi. Düzenlemeler sürekli değiştirilerek engellilerin birçok hakkı kısıtlanıyor 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla açıklama yapan Çetin, ‘’Engellilerin ihtiyaçları için tanınan 5 yılda bir ÖTV muafiyetli araç alımı 10 yıla çıkarılmış; fiyat limitlerinin yanı sıra araçların en az yüzde 40 yerli üretim olması gibi koşullarla bu imkan neredeyse kullanılamaz hale getirildi. Engelli emekliliğine ve rapor yönetmeliğine ilişkin düzenlemeler sürekli değiştirilerek engellilerin birçok hakkı kısıtlanıyor’’ açıklamasını yaptı. Kişilerin ihtiyacı için alınan araçlar dahi gelir sayılarak muhtaçlık aylığı kesiliyor Çetin, ‘’Çalışamayacak durumda olan muhtaç engellilerin durumu içler acısı. 2022 sayılı yasayla ödenen muhtaçlık aylıkları çocukların el harçlığı düzeyine düşürüldü. Yasada yapılan değişiklikle kişinin geliri değil, aile gelirinin kişi sayısına bölümüne göre kişi başına düşen gelir payı asgari ücretin 1/3’ünü aşan kişilere aylık verilmemekte; ödenenlerde geri isteniyor. Üstelik kişilerin ihtiyacı için alınan araçlar dahi gelir sayılarak muhtaçlık aylığı kesiliyor’’ şeklinde konuştu. Bakıma ihtiyaç duyan herkes sosyal devletin koruyuculuğu altında olmalı ‘2828 sayılı yasaya göre ödenen engelli bakım parası için de yine Aile geliri esası uygulanıyor’ diyen Çetin, ‘’Bakıma ihtiyaç duyan herkes sosyal devletin koruyuculuğu altında olmalı, bakım hizmeti verenlerin primleri devletçe ödenerek emeklilik hakları tanınmalı. Kuşkusuz engellilerin sorunları bunlardan ibaret değil. Eğitimden erişilebilirliğe, ayrımcılıktan mevzuata, sosyal güvenliğe kadar çok sayıda çözüm bekleyen sorunumuz var’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Açıklanan rakamlarla çarşı pazar enflasyonu arasında çok fark var

Tue, 02 Dec 25 19:33:30 +0300

Türk Tarım Orman Sen Şube Başkanı Cuma Erol, ek zam ve refah payının kaçınılmaz olduğunu vurgularken, ‘’Son 10 yılda resmi enflasyon rakamlarına göre memur maaşları ciddi şekilde erimiştir kaldı ki açıklanan enflasyon rakamları ile çarşı pazar enflasyonu arasında çok ciddi farklar var. Özellik le son yıllarda memur maaşlarına yapılan atışlar geçek enflasyonun çok altında kaldı” dedi. Geçtiğimiz günlerde üst düzey yöneticiler ve bazı uzman meslek mensuplarının maaşların da artış yapılmasına yönelik bir düzenleme TBMM plan bütçe komisyonun da kabul edildi. TBMM plan ve bütçe komisyonunda bu düzenlemenin kabul edilmesi memurun içinde bulunduğu ekonomik tablonun en net göstergesi’’ ifadelerini kullandı. Memur maaşları artan enflasyon karşısında eriyor alım gücü günden güne azalıyor Gıda fiyatları, kiralar, ulaşım giderleri ve temel ihtiyaç kalemlerindeki artıştan, sadece üst düzey bürokratlar ve bazı meslek guruplarının etkilenmediğini aynı zamanda tüm kamu çalışanlarının etkilendiğini kaydeden Erol, ‘’Kamu çalışanlarının yalnızca belli bir kesimine yönelik maaş artışı planlamak sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Son açıklanan yıllık enflasyon oranlarına bakıldığın da Açıklanan bu veriler bile ekonomik gerçekliği net bir şekilde gözler önüne sermektedir: memur maaşları artan enflasyon karşısında erimekte, alım gücü günden güne azalıyor’’ dedi. Memurlar kira ödeyemez, temel ihtiyaçlarını dahi rahatça temin edemez hale geldi ‘Özellikle son yıllarda hızla artan hayat pahalılığı, temel tüketim maddelerinden barınmaya, ulaşımdan sağlığa kadar her alanda hissediliyor’ diyen Erol, ‘’Maaşlarına yapılan sınırlı artışlar, memurların gerçek geçim koşullarıyla örtüşmüyor. Bu durum kamu çalışanlarının hem ekonomik hem de psikolojik açıdan ciddi şekilde yıpranmasına yol açıyor. Bugün memurlar kira ödeyemez, çocuklarının okul masraflarını karşılayamaz, temel ihtiyaçlarını dahi rahatça temin edemez hale geldi. Birçok kamu çalışanı ek iş yaparak geçinmeye çalışmakta, borçlanarak ay sonunu getiriyor. Bu durum, kamuda verimliliği ve hizmet kalitesini de olumsuz yönde etkiliyor’’ değerlendirmesini yaptı. Sesimizi yükselterek hakkımız olanı talep etmekten vazgeçmeyeceğiz Başkan Erol, ‘’Tüm kamu çalışanlarının mağduriyetini gidermek, gelir adaletini sağlamak ve eriyen maaşları yeniden insanca yaşam seviyesine çıkarmak adına acil ek zam ve refah payı verilmesi zorunlu. Bu ek zam, sadece bir ekonomik iyileştirme değil; aynı zamanda sosyal devlet ilkesinin, emeğe ve alın terine saygının bir gereği. Gerçekçi oranlarla ek zam yapılmalı. Refah payı verilmeli. Memurların alım gücü korunmalı ve artırılmalı. Kamu çalışanlarının hakkını savunmak, emeğe değer vermekle mümkün. Bizler sustukça kaybeden yine memurlar olacaktır. Bu nedenle sesimizi yükselterek hakkımız olanı talep etmekten vazgeçmeyeceğiz’’ mesajını verdi. Haber Merkezi

Sektörümüzün en büyük sorunu kayıt dışılık

Tue, 02 Dec 25 19:31:51 +0300

Elektronik sektöründe uzun yıllardan beri hizmet sunan Erdal Çapkur, Elektronikçiler Odası Başkanlığına aday olduğunu duyurdu. Esnaftan destek isteyen Çapkur, hizmet için aday olduğunu belirtti. Esnafın çözüm bekleyen sorunlarının olduğunu söyleyen Çapkur, ‘’Birçok sektör gibi sektörümüzün de en büyük sorunu kayıt dışılık. Odaya kayıtlı bin 400 dolaylarında esnaf var ise, bu rakamında üzerinde kayıt dışı çalışan var. Biz kesinlikle kayıt dışı çalışmaya müsaade etmeyeceğiz. Gerekirse her mahalleyi karış karış gezeriz. Haksız rekabeti önleyeceğiz. Üyelerimizin hakkını sonuna kadar savunacağız’’ şeklinde konuştu. Sektörü yeniden ayağa kaldıracak, esnafı hak ettiği noktaya getirecek ve sorunları çözecek projelerin bulunduğunu sözlerine ekleyen Çapkur, ‘’ ’Ara eleman sektörümüzün kanayan yarası. Şu anda meslek liseleri aracılığıyla eleman yetişiyor ama yeterli gelmiyor. Onun için meslek liselerinde bulunan elektronik bölümlerine daha fazla öğrenci yönlendireceğiz. Bunun yanı sıra yüksek kiralar esnafımızın belini büküyor. Yüksek kiralar konusunda çalışmalar yapacağız. Bizler kocaman ve büyük bir aileyiz. Esnafımızın ile el ele verdikten sonra üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yok. Destek esnaftan hizmet bizden’’ dedi. ‘Esnafımızı ön plana çıkartacak, odamızın temsiliyetini artıracak çalışmalar yapacağız’ diyen Başkan adayı Çapkur, ‘’Birçok sektör Büyükşehir Belediyesi’nden kooperatif kurarak işyeri ve konut yeri aldı. Bunun örneklerini çevremizde görüyoruz. Aynı şekilde bizler kooperatifleşip, konut ve işyeri talebinde bulunacağız. Esnafımızın sorunlarını bire bir iletmesi için bölge temsilcilikleri kuracağız. Yani her bölge de odamızın bir temsilcisi olacak. O bölgedeki esnafımız tüm sorunlarını bu temsilcimize, temsilcimizde bize iletecek’’ ifadelerini kullandı. Esnafın yaşadığı sorunları çözmek için gayret gösterip mücadele edeceklerini vurgulayan Çapkur, esnafın ve ailelerinin sağlık alanından en iyi şekilde yararlanmaları için özel hastaneler ile indirim anlaşmaları yapacaklarını ifade etti. ‘’Seçime yönelik çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Tüm üyelerimizin odamıza ait borçlarını ben üstlenip ödeyeceğim. Yeni bir vizyon yeni bir misyon sloganı, genç, dinamik ve aktif bir kadro ile yola çıktık’’ mesajını verdi. Haber Merkezi

AVM’ler, havaalanları ve istasyonlara otomatik şok cihazı konulacak

Tue, 02 Dec 25 19:18:26 +0300

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, otomatik şok cihazlarının havaalanı, AVM ve istasyonlar gibi insanların yoğun olduğu alanlarda bulundurulması için harekete geçildiğini söyledi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, otomatik şok cihazlarının yaygınlaştırılması için çalışmaların hız kazandığını söyledi. Otomatik Eksternal Defibrilatör (OED) Yaygınlaştırılması Programı'nda konuşan Bakan Memişoğlu, "Otomatik şok cihazlarının havaalanları, AVM'ler, istasyonlar gibi insan yoğunluğunun fazla olduğu alanlarda bulundurulmasını kademeli olarak artıracağız" dedi. Acil durumlarda saniyelerin önemli olduğunu dile getiren Bakan Memişoğlu şunları dile getirdi: Bu proje Türkiye'nin sağlık vizyonunda tarihi bir eşiktir. Bugün tanıtımını yaptığımız otomatik şok cihazları kalp durması gibi müdahalenin saniyelerle ölçüldüğü anlarda ambulans ekibi ulaşana kadar vatandaşımızın hayata tutunmasını sağlayacak bir yaşam köprüsüdür. Aselsan imzalı bu yerli cihazlarımız kullanıcı dostu arayüzü, Türkçe sesli komut sistemi, sizi yönlendiren akıllı teknolojisiyle vatandaşlarımızı o anın kahramanı yapabilecek donanımdadır. Cihaz ritmi analiz eden şok gerekip gerekmediğine karar verir. Kalabalık alanlarda bulundurulacak Bakan Memişoğlu, hazırlanılan OED Yönetmeliği'ye 2026-2028 yıllarını kapsayan stratejik plan çerçevesinde bu cihazların havalimanı, AVM ve istasyonlar gibi insan yoğunluğunun fazla olduğu alanlarda bulundurulmasının da kademeli olarak artırılacağını vurguladı. sputnik

Yerel asgari kurumlar vergisi beyanname verme ve vergilerin ödeme süresi uzatıldı

Tue, 02 Dec 25 19:17:03 +0300

GİB, Yerel Asgari Tamamlayıcı Kurumlar Vergisi beyanname verilme ve vergilerin ödeme süresi 15 Ocak'a kadar uzatıldığını duyurdu. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 2024 hesap dönemine ilişkin Yerel Asgari Tamamlayıcı Kurumlar Vergisi beyannamelerinin verilmesi ile tahakkuk eden vergilerin ödeme süresinin 15 Ocak'a kadar uzatıldığını duyurdu. Son ödeme günü 15 Ocak GİB'den yapılan duyuruya göre, 31 Aralık günü sonuna kadar verilmesi gereken 2024 hesap dönemine ilişkin yerel asgari tamamlayıcı kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 15 Ocak 2026 Perşembe günü sonuna kadar uzatıldı. sputnik

Çocukluk obezitesini önlemek için protokol imzalandı

Tue, 02 Dec 25 13:33:51 +0300

SANKO Üniversitesi Hastanesi Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi ile Gaziantep OSB Koleji arasında, erken yaşta obezite ile ilgili farkındalık oluşturmak ve çocukluk obezitesini engellemek amacıyla, “Sağlıklı Bedenler İçin Kaliteli Beslenme ve Kalıcı İyileşme” konusunda iş birliği protokolü imzalandı. Proje kapsamında SANKO Üniversitesi Hastanesi Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi’nin sağlık profesyonelleri, obezite hastalığına dikkat çekmek ve bu hastalıktan korunmak için uygulanabilir yöntemleri öğrencilerin yaşamına entegre edebilmeyi amaçlamaktadır. Protokol kapsamında SANKO Üniversitesi Hastanesi Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi tarafından OSB Koleji öğrencilerine yönelik bilgilendirme yapıldı. Toplantıda, SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı / Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi Cerrahları Dr. Öğr. Üyesi Başar Aksoy ve Dr. Öğr. Üyesi Ali Bora Üstünsoy, Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi Koordinatörü Sinem Hacıömeroğlu, Uzm. Diyetisyen Tuba Demirkıran, Psikolog Mehmetcan Aslan ile Fizyoterapist Esma Demircan “Obezitenin başlangıç noktasının belirlenmesi”, “Çocukluk obezitesinin önemi”, “Beslenmede doğru bilinen yanlışlar”, “Öğrencileri doğru beslenme konusunda bilinçlendirmek”, “Bireylerin her yaşta vücut yağ kütlelerini dengede tutabilmeleri için fiziksel aktivitenin önemini vurgulamak”, “Duygusal yeme bozukluğu” gibi konular hakkında bilgiler verdi. OSB Okul Müdürü A. Fatih Ağcabay, Müdür Yardımcıları İlhami Aslansoy ve Ahmet Hoşaf ile öğretmenlerin de katıldığı toplantı, öğrencilerin sorularının cevaplandırılmasıyla sona erdi.

GSO’ya “Kategori Dışı Projeler” ödülü verildi

Tue, 02 Dec 25 13:33:20 +0300

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından bu yıl 23’üncüsü düzenlenen Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri’nde Gaziantep Sanayi Odası (GSO), “Yeni Nesil Sanayici Platformu” projesi ile “Kategori Dışı Projeler” kategorisinde ödüle layık görüldü. Zorlu PSM’de gerçekleştirilen törende ödülü, Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi teslim aldı. Ünverdi, yaptığı değerlendirmede Gaziantep Sanayi Odası’nın insanı merkeze alan, yenilikçi, sürdürülebilir ve geleceğe odaklı projeler geliştirmeye devam edeceğini belirterek şunları söyledi: “Altın Pusula gibi ulusal ve uluslararası arenada prestije sahip bir ödül programında bu anlamlı ödüle layık görülmekten büyük gurur duyuyoruz. Yeni Nesil Sanayici Platformu, Gaziantep sanayisinin geleceğini emanet edeceğimiz genç sanayicilerimizin güçlenmesi, gelişmesi ve yarına daha güçlü hazırlanması amacıyla hayata geçirdiğimiz bir projedir. Gençlerimizin enerjisi, vizyonu ve yenilikçi yaklaşımı şehrimizin ve ülkemizin üretim gücüne önemli katkı sağlayacaktır. Bu ödül hem Odamızın hem de genç sanayicilerimizin başarısının tescilidir.” Programın ulusal ve uluslararası alanda yenilikçi projeleri destekleyen yapısıyla profesyonel başarıları teşvik ettiğini dile getiren Adnan Ünverdi, platform hakkında bilgiler vererek şunları dile getirdi: ‘’Yeni Nesil Sanayici Platformu, Gaziantep Sanayi Odası’na üye 35 yaş altı sanayicileri bir araya getirerek üretimden yönetime, dijital dönüşümden sürdürülebilirliğe kadar pek çok konuda bilgi paylaşımı ve gelişim ortamı sunuyor. Platform; üretimde verimlilik, kurumsal ve kişisel gelişim, dijital dönüşüm, ekonomi ve yeşil dönüşüm olmak üzere 5 farklı çalışma grubundan oluşuyor. Yeni Nesil Sanayici Platformu ile gençlerimizi geleceğin güçlü sanayicileri olarak yetiştirmek için çalışıyoruz ve ülkemizin geleceğine değer katmak için durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Bu noktada Gaziantep Sanayi Odası olarak bu ödülü almamızda emeği olan tüm çalışma arkadaşlarımıza, Yönetim Kurulumuza, Yeni Nesil Sanayici Platformu’nda yer alan genç sanayicilerimize, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği’ne ve jüri üyelerine çok teşekkür ediyor, yürekten kutluyorum. Bu özel gecede ödül alan herkesi tebrik ediyorum.’’

Aday sürücülerin belgesi iptal edilemeyecek

Tue, 02 Dec 25 13:32:41 +0300

Anayasa Mahkemesi, aday sürücülerin ehliyetlerinin idari kararlarla iptal edilmesine imkân tanıyan yasa hükmünü Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Mahkeme, düzenlemenin hangi hallerde iptal uygulanacağına dair açık kriterler içermediğini belirterek, temel hakların kanunla sınırlanabileceği gerekçesiyle karar verdi. Anayasa Mahkemesi, aday sürücülerin ehliyetlerinin iptal edilmesine yönelik düzenlemeyi iptal etti. Resmî Gazete’de yayımlanan karara göre, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ek 17. maddesinde yer alan “aday sürücülerin sürücü belgelerinin iptal edilme” ibaresi Anayasa’ya aykırı bulundu. İptal edilen maddede, bir yıl boyunca aday sürücü statüsünde bulunan kişilerin, yönetmelikte belirlenen şartların oluşması halinde sürücü belgelerinin iptal edileceği hükme bağlanıyordu. Belirsizlik ve idareye geniş yetki Düzenlemeyi inceleyen Yüksek Mahkeme, kanunda hangi durumlarda iptal uygulanacağına dair hiçbir somut ölçüt bulunmadığına dikkat çekti. Kararda: Yetkinin tamamen idareye bırakıldığı, Sınırlamanın kanunilik ilkesini taşımadığı, Ehliyet iptalinin, kişinin günlük yaşamının parçası haline gelen araç kullanımını engellediği için özel hayata bir müdahale niteliği taşıdığı vurgulandı. Mahkeme, temel hak ve özgürlüklerin yalnızca kanunla sınırlandırılabileceğini hatırlatarak iptal kararı verdi. 9 ay sonra yürürlüğe girecek AYM’nin kararı, düzenlemenin uygulanması ve yeni yasal çerçevenin hazırlanabilmesi için 9 ay sonra yürürlüğe girecek. Bu süre içinde aday sürücülere ilişkin yeni bir yasal düzenlemenin çıkarılması bekleniyor.

Türkiye Kupası'nda düdük çalacak hakemler belli oldu!

Tue, 02 Dec 25 13:30:27 +0300

Ziraat Türkiye Kupası 4. eleme turunda görev alacak hakemler açıklandı. Futbolda Ziraat Türkiye Kupası 4. eleme turunda yarın ve 3 Aralık Çarşamba günü oynanacak karşılaşmalarda düdük çalacak hakemler belli oldu. Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu tarafından yapılan açıklamaya göre, kupada yarın ve 3 Aralık'ta oynanacak maçları yönetecek hakemler şunlar: Yarın: 13.00 Muşspor-TÜMOSAN Konyaspor: Ömer Faruk Gültekin 15.30 Emre Gökdemir İnşaat Ankara Keçiörengücü-Zecorner Kayserispor: Fatih Tokail 18.00 Çaykur Rizespor-Atko Grup Pendikspor: Ömer Faruk Turtay 20.30 Sakaryaspor-Gençlerbirliği: Emre Kargın 3 Aralık Çarşamba: 13.00 Karacabey Belediyespor-Kocaelispor: Abdullah Buğra Taşkınsoy 13.30 Özbelsan Sivasspor-Aliağa Futbol: Burak Pakkan 13.30 ikas Eyüpspor-Astor Enerji Çankayaspor: Davut Dakul Çelik 13.30 İstanbulspor-SMS Grup Sarıyer: Erdem Mertoğlu 13.30 Karpedo Dondurma Kahramanmaraşspor-Erzurumspor FK: Yusuf Adnan Kendirciler 13.30 Muğlaspor-Sipay Bodrum FK: Oğuzhan Gökçen 15.30 Esenler Erokspor-Mısırlı.com.tr Fatih Karagümrük: Melih Aldemir 18.00 Beyoğlu Yeni Çarşı-Göztepe: Burak Olcar 20.30 Trabzonspor-İmaj Altyapı Vanspor: Gürcan Hasova

Kazada iki genç yaşamını kaybetti

Tue, 02 Dec 25 13:29:53 +0300

Araban ilçesinde kontrolden çıkan ve park halindeki kamyona çarpan otomobildeki 2 genç hayatını kaybetti. Kaza, Araban ilçesi Kale Mahallesi TMO önünde meydana geldi. İddiaya göre plakası ve sürücüsü öğrenilemeyen otomobil, kontrolden çıkarak park halindeki kamyona çarptı. Feci kaza sonrası otomobil hurda yığınına dönerken, ihbar üzerine olay yerine sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen ekiplerin yaptığı kontrollerde araçta bulunan Tunahan Yiğit ile Mehmet Çetinpolat‘ın hayatını kaybettiğini belirledi. Hayatını kaybeden iki gencin cenazesi olay yerinde tamamlanan işlemlerin ardından Gaziantep Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı. Kaza ile ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.cumhuriyet

Son bir haftada FETÖ’den 58 kişi tutuklandı

Tue, 02 Dec 25 13:29:19 +0300

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, FETÖ'ye yönelik operasyonlarda son iki haftada 121 şüphelinin yakalandığını, 58'inin ise tutuklandığını belirtti. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Bakan Yerlikaya, FETÖ'ye yönelik operasyonlara dair bilgi verdi. Yakalananlar arasında FETÖ’nün askeri mahrem yapılanması, öğrenci yapılanması, adliye mahrem yapılanması ve mahrem yapılanması içerisinde faaliyet gösteren isimler olduğunu belirten Yerlikaya'nın paylaşımı şöyle: "FETÖ’YE yönelik son 2 haftadır devam eden operasyonlarımızda; 121 Şüpheli Yakalandı -FETÖ’nün askeri mahrem yapılanması, öğrenci yapılanması, adliye mahrem yapılanması ve mahrem yapılanması içerisinde faaliyet gösteren, -Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock kullanıcısı olan, -Ankesörlü telefonlarla örgüt içindeki şahıslarla haberleşmeyi sürdüren, -Sosyal medyada FETÖ’nün propagandasını yapan 121 şüpheli Polislerimiz tarafından yakaladı. -58’i TUTUKLANDI. -29’u hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı. Diğerlerinin işlemleri devam ediyor. Cumhuriyet Başsavcılıklarımız ile EGM TEM Daire Başkanlığımız, KOM ve İstihbarat Başkanlıklarımız koordinesinde; Emniyet Müdürlükleri TEM ve KOM Şube Müdürlüklerince; Adana, Afyonkarahisar, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Batman, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kırklareli, Kocaeli, Kütahya, Malatya, Mersin, Muğla, Osmaniye, Sakarya, Siirt, Sivas, Şanlıurfa ve Tokat’ta gerçekleştirilen operasyonlarda; haklarından kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı bulunanlar da yakalandı. Emeği geçenleri tebrik ediyorum. Milli iradeye karşı kurulan tuzaklar bir bir bozuluyor. Devletimizin bütünlüğüne, milletimizin huzuruna kastedenlerle mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor"

Frankfurt’ta Antep rüzgarı esti

Tue, 02 Dec 25 12:04:03 +0300

Her sene geleneksel olarak düzenlenen Gaziantep Kültür ve Dayanışma Gecesi’nin 18.’si 29 Kasım 2025 tarihinde Frankfurt Griesheim Saalbau Salonu’nda bin beş yüz kişi katılımı ile yapıldı. Güzin Bakışoğlu, sunumunda, ‘Bir şehir düşünün. Dünyanın üzerinde hâlâ yaşanılan en eski şehirlerden biri olsun. 7500 yıllık geçmişinin imbiğinden süzülerek gelen sayısız tarihi ve kültürel zenginlikleriyle göz kamaştırsın, doğal güzellikleriyle nefesleri kessin. Efsane bağımsızlık savunmasıyla bir ulusun kaderini değiştirerek Gazi unvanını almış olsun. Ulu Önder Atatürk’ün nüfusa kayıtlı olduğu üç ilden de biri olma şerefini taşısın. Burası; köklü zengin kültür değerlerini yaşayıp, yaşatan ve memleket aşkıyla yürekleri çarpan yiğit evlatlarının Kahramanlık Destanı yazdığı, gökkuşağının bütün renklerini bağrında barındıran sanayi, ticaret, tarih ve kültür diyarı Kadim Kent Gaziantep. Yeryüzünde bu özelliklere sahip kaç şehir var dersiniz?’ diye konuştu. Geceye katılan konuklara ev sahibi olarak seslenen Frankfurt Gaziantep Dernek Başkanı Ökkeş Toy, ‘Gaziantep Kültür ve Dayanışma Gecemize hoş geldiniz, sizleri Gaziantep Derneğimiz adına candan selamlıyorum’ dedi. Başkan Ökkeş Toy, Bugün bu salonda geleneksel hale getirdiğimiz Gaziantep Kültür Gecesi‘nin 18.de sizdeğerli dostlarımızla bir arada olmanın onurunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Gaziantep‘te dayanışmanın, birlikteliğin gücünü ve önemini anlatan güzel bir sözvardır; ‘Ağaç yaprağıyla gürler‘ derler. Almanya’da yaşayan Gaziantepli hemşerilerimizin tarih, kültür ve geleneklerinden oluşan değerlerini yaşatmak, bir arada yaşadığımız Alman dostlarımızla olan bağlarımızı güçlendirmek amacıyla gösterilen çabanın içinde her bireyin katkısı bizler için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, bugün burada hepimiz Gaziantepliyiz‘ diye konuştu. Toy, ‘2005 yılında kurulan Frankfurt Gaziantep Derneği olarak, ‘Sosyal Sorumluluk Projeleri‘ kapsamında çalışmalarımıza ilk günkü heyecanla devam ediyoruz. Sosyal sorumluluk adı altında birçok çalışma yapan derneğimizin her bireyinin elini taşın altına koyarak, çocuklarımıza eğitim ve daha birçok konuda sunduğu destekleriyle dayanışma inceliğini gösterdiğini, onların gönüllerini süslediğimizin bilmesini isterim. Bu yıl, 18.sini gerçekleştirdiğimiz Gaziantep Kültür ve Dayanışma Gecemizde elde edilen tüm gelirin çocuklarımızın eğitim masrafı için kullanılacağını sizlerle paylaşmanın mutluluğu içerisindeyim’ dedi. Frankfurt Başkonsolusu İlknur Akdevelioğlu, ‘Gaziantepliler bölgemizde çalışkanlıkları ve bulundukları kültürel faaliyetlerle her zaman isimlerini duyuruyorlar. Bu akşam hepimiz Antepliyiz kendimizi Antepli hissediyoruz. Dernek Başkanı Ökkeş bey çok güzel noktalara değindi. Yurtdışında hemşeri derneklerimizin çok büyük önemi var ve anlamı var Gaziantep Türkiye için kıymetli kolyenin tanelerinden bir tanesi sanayisi ile Gastronomisi ve verimliliğiyle güzide bir şehirdir. Bu geceyi gerçekleştiren Frankfurt Gaziantep Derneği Başkanı Ökkeş Toy ve Yönetim Kurulu Üyelerini ayrıca teşekkür etmek istiyorum toplumsal değerleri, kültürel çalışmaları sergiledikleri için ve başarılarının devamını diliyorum’ dedi. Gecede sahne alan Gaziantepli sanatçı Nurseli Gaziantep türküleri ile geceye renk katarken, sanatçı Bülent Eskimez de seslendirdiği parçalarla davetlileri coşturdu. Son olarak sahne alan Gaziantepli ünlü sanatçı Hasan Çoban seslendirdiği yöresel parçalarla dinleyicileri mest etti. Geceye katılan protokol, yönetim üyeleri, Türkiye’den gelen misafirlerle aile fotoğrafı çektirdiler. Mehmet Kaleoğlu’nun Frankfurt Gaziantep Derneğine hediye ettiği imzalı Gaziantep forması derneğin eğitim çalışmalarına destek kapsamında düzenlenen açık artırmada 210 Euro’yla Sami Kavuş tarafından satın alındı. Galatasaray Dernek Başkanı Hasan Küşneci’nin getirdiği Galatasaray’ın parlayan yıldızı Osımhenim’in 45 numaralı forması artırmada 700 Euro’yla Ali Kökraf, Emre Can’ın imzalı forması açık artırmada 750 Euro’yla Yasemin Kurt tarafından satın alındılar. Ordu İl Kültür Müdürlüğü de, 2 gece 4 kişilik konaklamalı çekiliş hediyesi ile Yurdanur Tosun ve Ahmet Deliaslan’ın yüzünü güldürürken, THY Frankfurt Müdürlüğü’nün 2 kişilik THY Biletini Gönül Deliaslan ve Turan Kuzpınarı kazandı. Deva Hastanesi’nin ücretsiz sunduğu 2 adet Check-Up Emisa Holz ve Ebru Oğlu adlı gurbetçileri mutlu etti. Stantlarda konuklara Tutku Restoran sahibi Şef Turan Kuzpınarı Gaziantep yemekleri, Anteplioğlu Baklavaları tarafından baklava sunulurken, Gaziantep El Sanatları Sergisi, Gaziantep Tarihi Fotoğraf Sergisi, Çocuklar için Ebru sanatı, Türk Hat Sanatı (Kaligrafi) gibi çeşitli faaliyetlerde buluşmada yer aldı. Geceye katılan konuklara teşekkür eden Ökkeş Toy, ‘Destekleri için Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Meray Kuruyemiş Hessen Bayisine teşekkür ediyorum. Geceden elde edilecek gelir, dernek olarak çocukların eğitim masrafı için kullanılacak’ dedi. Program sonunda sponsorların sunduğu çeşitli hediye paketleri tombala çekilişi sonucu sahiplerini buldu. Programa; Frankfurt Başkonsolosu İlknur Akdevelioğlu başta olmak üzere, Hessen Milletvekili Turgut Yüksel, THY Frankfurt Şube Müdürü Serkan Binyar, Frankfurt Türk Sinema Festival Başkanı Hüseyin Sıtkı, Türk Müziği Gönül Dostları Derneği Başkanı Selma Ateş, Frankfurt Türk Tiyatro Derneği Başkanı Kamil Kellecioğlu, AOK Hessen Etnik Pazarlama Müdürü Necati Suözer, Sigarasız Yaşam Derneği Başkanı Mehmet Şaşmaz, Alman-Türk İş İnsanları Derneği Başkanı Turgut Sezgin, Deva Hastanesi Sahibi Dr. Beyhan Tahmazoğlu, Hamburg Gaziantepliler Derneği Başkanı Vahap Döner, Viyana Gaziantepliler Derneği Başkanı Mustafa İsçel ve İş İnsanları Ahmet Kalkan, Ömer Akkoç, Ahmet Deliaslan, Deniz Kurt, Mehmet Dörtkaş, Ayşegül Aydın, Sait Özcan yanı sıra çeşitli STK Başkanları ve temsilcileri, sponsor iş insanları ile Almanya’nın çeşitli kentlerinde yaşayan çok sayıda Gaziantepli katıldı.

Eserleri çıkarmak kadar gelecek nesillere aktarmak da önemli

Mon, 01 Dec 25 19:16:59 +0300

Gaziantep Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Engin, ‘’Gaziantep’te araştırılmayı bekleyen çok önemli arkeolojik alanlar var. Ancak eserleri çıkarmak kadar gelecek nesillere de aktarmak çok önemli. Aslında birinci görevimiz bu olmalı’’ dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, yurt dışındaki eserleri getirmek için çalışıyor Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Anadolu’dan yurt dışına götürülen eserlerin ülkemize getirilmesi için yoğun bir çaba harcadığını ve çalışmalar yaptığını belirten Engin, ‘’Gaziantep bölgesi çok zengin arkeolojik alana sahip bir havza olması nedeniyle kazılara hedef olmuş. Karkamış, Zincirli Höyük ve Sakçagözün’de çok sistematik olmayan kazılarla çok önemli buluntular çıkarılmış ve yurt dışına kaçırılmış. Avrupa’daki birçok müzede bu eserleri görebiliyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu eserleri getirmek için çaba harcıyor’’ değerlendirmesini yaptı. Yesemek Heykel Atölyesi ile ilgili yayın ve araştırma çalışmalarımız sürüyor Engin, ‘’Gaziantep Üniversitesi olarak, Zincirli Höyük kazılarında da etkiniz ama henüz çalışmalara başlamadık, başlamayı planlıyoruz. Yesemek Heykel Atölyesi ile ilgili yayın ve araştırma çalışmalarımız devam ediyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Valiliği ve Müze Müdürlüğü işbirliğinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz’’ ifadelerine yer verdi. Yüzey araştırma çalışmaları yapılıyor İslahiye bölgesinde iki kurtarma kazısı yaptıklarını kaydeden Engin, ‘’Yesemek Heykel Atölyesi dışında Hamaç Höyük ve Taşlıgeçit Höyük’te kurtarma kazıları yaptık. Şu anda bu iki höyüğün yayın çalışmalarını yapıyoruz. Bunun yanı sıra yüzey araştırma çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Üniversitemizden iki hocamız özellikle Araban ve İslahiye ile Nurdağı bölgelerinde yüzey araştırma çalışmalarını devam ettiriyorlar’’ şeklinde konuştu. Taşlıgeçit Höyük, bölge arkeolojisi açısından çok önemli ‘Taşlıgeçit Höyük, Tunç çağlarında Oylum Höyük bir önemli bir yerleşim alanı ama maalesef baraj altında kaldığı için yamaçları etkilendi’ ifadelerini kullanan Engin, ‘’Taşlıgeçit Höyük, bölge arkeolojisi açısından çok önemli. Çünkü Yesemek Heykel Atölyesi’nin yönetim merkezi. Ustalar, orada kalmış ve yaşamış. Son çalışmalar bunu gösteriyor. Ama maalesef baraj altında kaldığı için daha fazla bilgi elde etme imkanımız olmadı’’ dedi. Haber Merkezi

Aile hukukunda, arabuluculuk uygulaması yakın zamanda hayata geçirilecek

Mon, 01 Dec 25 19:14:24 +0300

Gaziantep Arabuluculuk Merkezi (GAMER) Kurucu Ortağı Av. Uzman Arabulucu ve Arabuluculuk Eğitmeni Serdar Serçe, aile hukukunda dava şartı arabuluculuk uygulamasının yakın zamanda hayata geçirileceğinin altını çizdi. Aile hukukunun, insan yaşamının en kırılgan alanlarına dokunan ve çoğu zaman tarafların duygusal yüklerinin ağır olduğu uyuşmazlıkları konu edindiğini ifade eden Serçe, ‘’Çekişmeli boşanma, nafaka, velayet gibi konular, sadece hukuki değil, aynı zamanda psikolojik ve toplumsal yansımalar içeriyor. Bu nedenle, klasik yargılama süreci, taraflar arasındaki çatışmayı derinleştirme potansiyeline sahip. Bu bağlamda arabuluculuk, tarafların karşılıklı rızaya dayalı bir çözüm üretmelerini amaçlayan, uyuşmazlık çözüm sistemleri arasında alternatif değil, destekleyici bir yöntem olarak günümüz dünyasında öne çıkıyor’’ açıklamasını yaptı. Yargının iş yükünün azaltılması gibi sebeplerle arabuluculuk tercih ediliyor Türkiye’de Arabuluculuğun aile hukukunda uygulanabilirliğinin, Anglo-Sakson sistemlerden başlayarak pek çok hukuk düzeninde uzun süredir tartışıldığına dikkat çeken Serçe, ‘’Özellikle çocukların yüksek yararının korunması, tarafların uzlaşmacı iletişime yönlendirilmesi ve yargının iş yükünün azaltılması gibi sebeplerle arabuluculuk tercih ediliyor. Türkiye’de 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3. maddesinde aile içi şiddet vakaları kapsam dışı bırakıldı. Bu yönüyle, aile arabuluculuğunun şiddet içeren ya da güç dengesinin ciddi şekilde bozulduğu dosyalarda uygulanamayacağı zaten yasal güvence altında. Ancak çekişmeli boşanma davaları, nafaka talepleri, mal paylaşımı gibi taraflar arası müzakere edilebilir konular, uygun şartlarda arabuluculuğa elverişli görülüyor’’ ifadelerini kullandı. Arabuluculuk, çok daha kısa sürede ve düşük maliyetle çözümler üretebilir Kadının ve çocuğu menfaatine olmayan bir arabuluculuk değil, onları destekleyen ve seslerini güçlendiren bir arabuluculuğun mümkün olacağını sözlerine ekleyen Av. Serçe, ‘’Mahkeme süreci, özellikle maddi açıdan daha kırılgan olan kadınlar ve korunmaya muhtaç olan çocuklar için uzun ve yıpratıcı olabiliyor. Arabuluculuk, çok daha kısa sürede ve düşük maliyetle çözümler üretebilir. Onarıcı ve psikolojik açıdan destekleyici bir süreç mahkemeler çoğu zaman tarafların duygu yükünü ve ilişkisel geçmişini dikkate almazken, arabuluculukta taraflar kendilerini daha özgürce ifade edebilir’’ dedi. Aile hukuku uyuşmazlıklarında tarafların vekil ile temsili de önem arz ediyor ‘Arabuluculukta özellik aile hukuku uyuşmazlıklarında tarafların vekil ile temsili de önem arz ediyor’ diyen Serçe, ‘’Arabuluculuk sürecine tarafların asaleten katılmaları yanında hak ve menfaatlerinin savunulması, dile getirilmesi, anlaşma ya da anlaşmamanın sonuçlarının daha iyi anlaşılması için tarafların arabuluculuk görüşmelerine avukatları ile birlikte katılması son derece önemli. Tarafların bir hukukçudan hukuki yardım almalarını arabuluculuk sürecinde önemsiyor ve tavsiye ediyoruz’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Kadınlar hayatın her alanında aktif olmalı

Mon, 01 Dec 25 19:13:03 +0300

“Ailenin bağdaştırıcı unsurlarını en çok sarsan faktörlerden biri kontrolsüz medya içerikleri. Sosyal medya, televizyon ve bazı programlar değerleri aşındırıyor” Ailenin temel direğinin kadın olduğuna söyleyen Semerci, kadınların hayatın her alanında aktif olması gerektiğinin altını çizdi. “Kadın, ailenin yalnızca temel yapısı değil; aynı zamanda toplumun ruhunu taşıyan birleştirici gücü olma özelliği taşıyor. Çocuklarımızı yetiştiren, iyi bir fert olmasını sağlayan ilk rehberler hiç şüphesiz kadınlar yani anneler olduğu unutulmamalı. Toplumun bireylerini sağlıklı, bilinçli ve güçlü bir nesil olarak yetiştiren yine anneler. Bir toplumun geleceği, annenin yüreğinde yeşerir” dedi. Ahlaki değerlerin çökertilmesine seyirci kalamayız Aile bütünlüğünü sarsan yapımlar karşısında toplumun her kesiminin bilinçlenmesi gerektiğine dikkat çeken Semerci, ‘’Toplumun en temel taşı olan aile. Çünkü bir toplumu ayakta tutan en değerli varlık yine aile. Ancak ahlaki değerlerin çökertilmesine seyirci kalamayız. Aile, toplumun nefesidir; bu nefesi kirleten her unsurun karşısında durmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Ailenin toplumun temel taşı olduğunu dile getiren Uluslararası Uyuşturucu ve Kadına Şiddet ile Mücadele Merkezi Derneği Genel Başkanı Ayten Semerci, Mutlu Birey, Mutlu Aile, Mutlu Toplum, Mutlu Ülke: Şiddet ve Kötü Alışkanlıklardan Korunma” panelinin toplumda büyük yankı uyandırdığını söyledi. Ailenin korunması için medya okuryazarlığının güçlendirilmesi lazım Semerci, toplumun bütün kesimlerini kapsayan bu tür farkındalık çalışmaların desteklenmesi çağrısında bulundu. “Ailenin bağdaştırıcı unsurlarını en çok sarsan faktörlerden biri kontrolsüz medya içerikleri. Sosyal medya, televizyon ve bazı programlar; değerleri aşındırarak sağlıklı aile yapısını tehdit eder hâle geldi. Bu tür içerikler özellikle gençler üzerinde davranış ve algı değişikliğine yol açıyor. Toplumun temel taşı olan ailenin korunması için medya okuryazarlığının güçlendirilmesi lazım’’ değerlendirmesini yaptı. Panelimizi ülke geneline yaymak için çalışıyoruz Panelin, hem bireysel farkındalığı artırdığını hem de aile ve toplum bütünlüğüne ışık tuttuğunu aktaran Semerci, “Panel süresince bireyden başlayarak aileye, toplumdan ülkeye uzanan güçlü bir bilinç ve birlik zemini oluşturduk. Katılımcıların gösterdiği yoğun ilgi ve olumlu geri dönüşler çalışmalarımızı daha da güçlendirdi. Şimdi bu panelimizi ülke geneline yaymak için çalışıyoruz. Bir sonraki panel üniversite bünyesinde planlandı. Gençlerin dinamizmi ve akademik dünyanın katkısıyla daha kapsamlı bir program hazırlanacak. Bu planlamaya yönelik ilk geri dönüşlerde bizi çok mutlu ediyor’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Bu tablo insan onuruna, sağlık emekçilerine ve hasta güvenliğine uygun yakışmıyor

Mon, 01 Dec 25 19:12:07 +0300

Gaziantep Üniversitesi Hastanesi Ayakta Kemoterapi Bölümü’nde görevli sağlık çalışanlarına verilen yemeğin içerisinden hamam böceği bulunması tepkiyle karşılandı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Gaziantep Şubesi Eşbaşkanı Yılmaz Sucu, ‘’Bu olay, bir sağlık kurumunda karşılaşılabilecek en ağır hijyen skandallarından biridir ve çalışan sağlığını, hasta güvenliğini ve hastanenin bütünlüğünü doğrudan tehlikeye atan bir yönetim zafiyeti. Bu tablo ne insan onuruna ne sağlık emekçilerine, ne de hasta güvenliğine uygun’’ eleştirisini yaptı. Olay basit bir aksaklık değil, yönetimsel, yapısal ve etik açıdan ciddi bir çöküşün göstergesi Kanser tedavisi gören hastalara hizmet veren birimde görevli bir hemşirenin, yemek kabında böcek çıkmasının hijyen protokollerine uyulmadığını, yemek üretim ve dağıtım süreçlerinin denetimsiz olduğunu, sağlık çalışanlarının en temel ihtiyaçlarının bile gözetilmediğini gösterdiğini kaydeden Sucu, bu olayın basit bir aksaklık değil, yönetimsel, yapısal ve etik açıdan ciddi bir çöküşün göstergesi olduğunu belirtti. Hastane içindeki enfeksiyon kontrolünü doğrudan tehdit ediyor ‘Bu olayın üstü örtülemez, normalleştirilemez, görmezden gelinemez’ diyen Sucu, ‘’Sağlık çalışanları zaten ağır iş yükü, uzun mesailer ve risk altında çalışırken; şimdi bir de kendilerine sunulan yemeğin bile güvenilir olmadığını görmek zorunda bırakıldı. Hijyen dışı bu durum, hem çalışan sağlığını hem de hastane içindeki enfeksiyon kontrolünü doğrudan tehdit ediyor’’ açıklamasını yaptı. Sağlık çalışanlarının beslenme hakkı güvence altına alınmalı Taleplerini dile getiren Başkan Sucu, ‘’Derhal bağımsız, kapsamlı bir inceleme başlatılmalı. Yemek üretimi, depolaması ve dağıtımı tüm ayrıntılarıyla, gerekirse dış bir denetim heyetiyle birlikte araştırılmalı. Sorumlular tespit edilip gerekli yaptırımlar uygulanmalı. Hijyen denetimindeki eksikliklere, süreçteki ihmallere neden olan yönetici ve sorumlular hakkında vakit kaybetmeden işlem başlatılmalı. Sağlık çalışanlarının beslenme hakkı güvence altına alınmalı. Temiz, güvenli, denetlenmiş ve insan onuruna uygun yemek hizmeti sunmak bir lütuf değil, zorunluluk’’ değerlendirmesini yaptı. Süreç açık, takip edilebilir ve hesap verebilir şekilde yürütülmeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Gaziantep Şubesi EşBaşkanı Yılmaz Sucu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Süreç açık, takip edilebilir ve hesap verebilir şekilde yürütülmeli. Bu olayın tekrarlanmaması için sistemsel önlemler alınmalı. Düzenli denetim, zararlı kontrolü, personel eğitimi ve hijyen protokollerinin yeniden yapılandırılması şart. Sağlık çalışanları bu koşulları hak etmiyor. Gaziantep SES olarak bu meseleyi sonuna kadar takip edeceğiz.’’ Haber Merkezi

ITECX’25’, bölgedeki üniversitelerin bilimsel potansiyelini ortaya çıkardı

Mon, 01 Dec 25 19:06:16 +0300

Gaziantep’in akademik gücü, bu kez küresel arenada kendini gösterdi. The Fibonacci International Conference on Engineering, Technology, and Mathematics (ITECX’25) adıyla düzenlenen uluslararası kongre, İtalya’nın başkenti Roma’da başarıyla tamamlandı. Mühendislik, teknoloji ve matematik alanlarında disiplinlerarası iş birliklerini teşvik etmeyi hedefleyen etkinlik, vizyoner yaklaşımı ve zengin bilimsel çeşitliliğiyle öne çıktı. Kongrenin vizyonu, bilimsel araştırmaların dünya çapında paylaşılmasını, yeni uluslararası iş birliklerinin kurulmasını ve yenilikçi çalışmaların literatüre katkı sunmasını esas alırken; misyon olarak farklı ülkelerden bilim insanlarını ortak bir platformda buluşturup bilgi üretimini desteklemek, genç araştırmacılara uluslararası bir sahne sunmak ve sürdürülebilir akademik etkileşimi güçlendirmek belirlendi. Kongre Başkanlığı’nı Gaziantep Üniversitesi’nden Doç. Dr. Süleyman Mete üstlendi. Düzenleme kurulunda ise Doç. Dr. Mehmet Başaran ile Mersin Üniversitesi’nden Doç. Dr. Faruk Serin ve İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Muhammet Gül gibi isimler aktif görev aldı. Özellikle Prof. Dr. Muhammet Gül’ün bilimsel birikimi ve uluslararası deneyimi, kongrenin bilimsel niteliğinin güçlendirilmesine önemli katkılar sağladı. Doç. Dr. Faruk Serin ise organizasyonun planlanması ve yürütülmesinde kilit rol oynadı. Ayrıca, İtalya merkezli Universita Telematica Internazionale Uninettuno’nun kongreye uluslararası katkısı da organizasyonun profesyonel altyapısını güçlendirdi. Uluslararası Fibonacci kuruluşu da iş birliği ve kurumsal destek sağlayarak sürecin sağlam temellere oturmasına katkıda bulundu. Uluslararası danışma kurulu ve kongre sekreterliğinde Gaziantep’ten akademisyenler de yer aldı. Danışma kurulunda Gaziantep Üniversitesi’nden Prof. Dr. Eren Özceylan ile Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Bayram Bala, sekreterlik görevlerinde ise Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Arş. Gör. Zeynep Yüksel ile Gaziantep Üniversitesi’nden Dursun Emre Epcim ve Hüseyin Başaran görev aldı. Kongrenin, yalnız Türkiye’den değil, dünyanın pek çok ülkesinden alanında uzman bilim insanını bir araya getirdiği belirtildi. Uluslararası katılımcıların katkıları, disiplinler arası iş birliğini güçlendirerek kongrenin bilimsel etkisini artırdı. ITECX’25’in, Gaziantep’in uluslararası bilim camiasındaki görünürlüğünü daha da pekiştirdiği ve bölgedeki üniversitelerin bilimsel potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdiği kaydedildi. Kongrenin gelecek yıllarda daha geniş katılım ve daha zengin içeriklerle devam etmesi bekleniyor.

Kadınlara ve kız çocuklarına savaş ganimeti adı altında el konuluyor

Mon, 01 Dec 25 19:05:39 +0300

Suriye’deki Alevilere yönelik soykırım devam ediyor Suriye’deki Alevilere yönelik soykırımın devam ettiğini söyleyen Pir Sultan Abdal Derneği Gaziantep Şube Başkanı Mehmet Erkek, ‘’Suriye'de başta Aleviler olmak üzere Ezidiler, Dürziler, Ermeniler ve gönlü demokrasiden yana olan sol sosyalist çevreler büyük bir tehdit altında’’ dedi. Uzun süredir Suriye'de sistematik bir biçimde Alevi soykırımı yapıldığını ifade eden Erkek, ‘’Son dönemlerde Humus ile Tartus kentlerinde yoğunlaşan Alevi ve Hıristiyan halkına karşı saldırılar hız kesmiyor. Kırsal kesimlerde ve Lazkiye kentlerinde Alevi kadınları kaçırılıyor. Erkekler, eşlerinin ve çocuklarının gözleri önünde hunharca işkence edilerek katlediliyor, mal varlıklarını, kadınlarına ve kız çocuklarına savaş ganimeti adı altında el konuluyor’’ şeklinde konuştu. Destekler Alevi toplumuna yönelik saldırılarında önünü açıyor ve güçlendiriyor ‘Dünyanın gözü önünde gelişen bu insanlık suçunu görenler sesiz kalanlar müdahale etmeyenler bu katliamın ortakları’ diyen Erkek, ‘’Dünyanın bir Çok ülkesinde başına ödül konulmuş Colani Türkiye Cumhuriyeti ve ABD tarafından devlet töreni ile karşılanması kabul edilir bir durum değil. Ayrıca bu destekler Alevi toplumuna yönelik saldırılarında önünü açıyor ve güçlendiriyor. Bütün bunlar açıkça bilinmesine rağmen uluslararası toplumun ve insan hakları kuruluşlarının sessizliği yada örtülü desteği bugün yaşanan soykırımının pervazsıza devam etmesine neden oluyor’’ değerlendirmesini yaptı. Erkek, ‘’Yaşanan saldırılara karşı sokağa çıkıp direnen sivil Halka karşı HTŞ çetelerinin ateş açması demokrasi amaçlarının olmadığının en önemli göstergesi. Biz Aleviler olarak çağrıda bulunuyoruz bu katil sürüsünün yapmış olduğu sistematik soykırımı nefretle kınıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Bir gün mutlaka soykırımların, katliamlarının hesabını verecekler Soykırım ve katliamların hesabının sorulacağını söyleyen Erkek, ‘’Bir kez daha haykırıyoruz ve diyoruz ki bu yobaz sürüsü bir gün mutlaka bu yaptıkları soykırımların, katliamlarının hesabını verecekler. Bu saldırıları ve soykırımı kabul etmeyen tüm dostları bugün günü saat 17. 30 da Düztepe Cem Evinin bahçesinde yapacağımız tüm merkezi ve yerel Alevi Derneklerinin katılımı gerçekleştireceğimiz açıklamaya davet ediyoruz’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Büyüme rakamları beklentinin altında kaldı

Mon, 01 Dec 25 15:45:18 +0300

Tarımda yüzde 12,7 azaldı Türkiye ekonomisi, 2025'in üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 3.7 büyürken; bir önceki çeyreğe göre ise büyüme, yüzde 1.1 oldu. Ekonomistler, ülke ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 3.97 büyüyeceğini öngörmüştü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Temmuz-Eylül 2025 dönemini kapsayan üçüncü çeyrek ekonomik büyüme rakamlarını açıkladı. Buna göre, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2025 yılı üçüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3.7 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.1 arttı. AA Finans'ın beklenti anketine katılan ekonomistler, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYH) yılın 3. çeyreğinde yıllık bazda yüzde 3.97 artacağını tahmin ediyordu. İkinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 1.6, yıllık bazda yüzde 4.8'lik büyüme kaydedilmişti. GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2025 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat yüzde 13.9, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 10.8, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 10.1, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar yüzde 9.6, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 7.1, sanayi sektörü yüzde 6.5, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 6.3, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 4.4, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 4.2, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 2.1 arttı. Tarım sektörü ise yüzde 12.7 azaldı.

Kupada Yalova FK 77-Gaziantep FK 4 Aralık’ta karşılaşacak

Mon, 01 Dec 25 15:44:41 +0300

Ziraat Türkiye Kupası'nda heyecan kaldığı yerden devam ediyor. 4. eleme turu, yarın oynanacak 4 karşılaşmayla başlayacak. Futbolda Ziraat Türkiye Kupası 4. eleme turu, yarın oynanacak 4 karşılaşmayla başlayacak. Türkiye Futbol Federasyonundan yapılan açıklamaya göre, Ziraat Türkiye Kupası'nın 4. eleme turu programı şöyle: Yarın: 13.00 Muşspor-TÜMOSAN Konyaspor (Muş Şehir) 15.30 Emre Gökdemir İnşaat Ankara Keçiörengücü-Zecorner Kayserispor (Eryaman) 18.00 Çaykur Rizespor-Atko Grup Pendikspor (Çaykur Didi) 20.30 Sakaryaspor-Gençlerbirliği (Sakarya Atatürk) 3 Aralık Çarşamba: 13.00 Karacabey Belediyespor-Kocaelispor (Karacabey M. Fehmi Gerçeker) 13.30 ikas Eyüpspor-Astor Enerji Çankayaspor (Recep Tayyip Erdoğan) 13.30 Özbelsan Sivasspor-Aliağa Futbol (BG Grup 4 Eylül) 13.30 İstanbulspor-SMS Grup Sarıyer (Esenyurt Necmi Kadıoğlu) 13.30 Karpedo Dondurma Kahramanmaraşspor-Erzurumspor FK (Batıpark Adem Şahan) 13.30 Muğlaspor-Sipay Bodrum FK (Muğla Atatürk) 15.30 Esenler Erokspor-Mısırlı.com.tr Fatih Karagümrük (Esenler Erokspor) 18.00 Beyoğlu Yeni Çarşı-Göztepe (Atatürk Olimpiyat) 20.30 Trabzonspor-İmaj Altyapı Vanspor (Papara Park) 4 Aralık Perşembe: 13.00 Yalova FK 77-Gaziantep FK (Yalova Atatürk) 13.30 Boluspor-Kahta 02 (Bolu Atatürk) 13.30 Fethiyespor-Bandırmaspor (Fethiye İlçe) 15.30 Alagöz Holding Iğdır FK-Orduspor 1967 (Eryaman) 18.00 Silifke Belediyespor-Hesap.com Antalyaspor (Silifke Şehir) 20.30 Arca Çorum FK-Corendon Alanyaspor (Çorum Şehir). cumhuriyet

HIV vakaları son 10 yılda yüzde 460 artış gösterdi

Mon, 01 Dec 25 15:44:04 +0300

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer, Türkiye’de son 10 yılda HIV vakalarında yüzde 460 artış görüldüğünü belirterek bulaş yolları, belirtiler ve tedavi sürecine dair kritik uyarılarda bulundu. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer, HIV ve AIDS konusunda önemli bilgiler paylaşarak özellikle son yıllarda Türkiye’deki hızlı artışa dikkat çekti. Dr. Özer, dünya genelinde genç kadınlarda HIV enfeksiyonu oranının genç erkeklere göre üç kat daha yüksek olduğunu belirterek, Türkiye’nin düşük yayılım grubunda yer almasına rağmen son 10 yılda HIV enfeksiyonlarında yüzde 460 artış yaşandığını vurguladı. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı’nın 2022 verilerine göre dünya genelinde 38,4 milyon kişinin HIV ile yaşadığı, bu grubun yüzde 54’ünü kadınların oluşturduğu biliniyor. Türkiye’de ise 7 Kasım 2024 itibarıyla 45 bin 835 HIV pozitif kişi ve 2 bin 438 AIDS vakası bulunuyor. Vakaların yüzde 81,8’i erkeklerden oluşurken, toplumda HIV hakkında doğru bilgi oranının son derece düşük olduğu ifade ediliyor. HIV’in; kan, sperm, vajinal sıvı ve anne sütü gibi vücut sıvılarıyla bulaştığını belirten uzman, en yaygın bulaş yolunun korunmasız cinsel ilişki olduğunu söyledi. Kan yoluyla bulaş, ortak enjektör kullanımı ve anneden bebeğe gebelik-doğum-emzirme dönemlerinde geçiş de diğer yollar arasında yer alıyor. Tokalaşma, sarılma, aynı tuvaleti kullanma veya havuz-hamam gibi ortamların HIV bulaştırmadığı özellikle vurgulandı. HIV enfeksiyonu uzun süre belirti vermeyebilir, ilk dönemde grip benzeri şikâyetler görülebilir. İlerleyen aşamalarda kilo kaybı, uzun süren ateş, gece terlemesi, ağız içi plaklar ve sık enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Tanıda ELISA testi ilk basamağı oluşturur, pozitif durumda Western Blot ile doğrulama yapılır. Günümüzde antiretroviral tedavi ile hastalığın kontrol altına alınabildiği ve düzenli tedaviyle yaşam süresinin sağlıklı bireylere yaklaştığı ifade edildi. HIV pozitif olmanın gebeliğe engel olmadığı, viral yükün baskılandığı durumlarda anneden bebeğe bulaş riskinin yüzde 1–2’ye kadar düşürülebildiği bildirildi. Tedavinin düzenli uygulanması, elektif sezaryen tercih edilmesi ve emzirmeden kaçınılması bulaşmayı önemli ölçüde azaltıyor. HIV’in etkin tedavilerle kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğu hatırlatılarak, doğru bilgiye erişimin artırılmasının ve erken tanının halk sağlığı açısından kritik önem taşıdığı belirtildi. Cumhuriyet

Denetim çöktü, gıda zehirlenmeleri tüm ülkeye yayıldı

Mon, 01 Dec 25 15:43:22 +0300

Türkiye’de gıda güvenliği bir toplumsal kriz haline dönüştü. Kasım ayında yalnızca basına yansıyan ve sayı verisi paylaşılan vakalarda yaklaşık 896 kişi gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere başvurmuş görünüyor. Bu rakam sadece bilinen vakaları yansıtıyor; gerçek sayı bu kadar kalmayabilir, çünkü birçok olay muhtemelen ya bildirilmemiş ya da basına yansımamış olabilir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz ve enflasyon, yurttaşları ucuz gıdaya yönelmek zorunda bırakıyor. Ancak “ucuz”un bedeli ağır olabiliyor: Tarihi geçmiş ürünler, uygun olmayan şartlarda depolama, yeniden paketleme, kayıt dışı üretim tüm bunlar gıda güvenliğini doğrudan tehdit ediyor. Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çağatay Güler, Türkiye’de gıda güvenliği ve halk sağlığı üzerine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gıda denetimlerinin dağıtılması ve Sağlık Bakanlığı’nın sürecin dışında kalmasının ciddi riskler doğurduğunu vurguladı. Güler, geçmişte bütün denetimlerin merkezi olarak Sağlık Bakanlığı tarafından yapıldığını belirterek, “Umumi Hafıza Kanunu gereği Belediyeler ve Sağlık Bakanlığı yetkiliydi. Sağlık Bakanlığı'nın çok iyi bir denetim ekibi vardı, her ilde geniş bir denetim ağı mevcuttu” dedi. Ancak daha sonra denetimlerin Tarım Bakanlığı’na devredildiğini, bunun sonucunda Sağlık Bakanlığı’nın kendini geri çektiğini ifade eden Güler, “Sanki sadece hastanelerle ilgilenen bir genel müdür gibi çalışmayı tercih ettiler” dedi. Denetimlerin bir kısmının Tarım Bakanlığı’na, bir kısmının da diğer bakanlıklara dağıtılmasının büyük bir sorun yarattığını vurgulayan Güler, “Çocuğunuzun aldığı oyuncağın sağlıklı olup olmadığını Sanayi Bakanlığı belirliyor. Tarım Bakanlığı ise Türkiye’nin gıda ihtiyacını karşılamakla görevli. Ancak insan sağlığıyla doğrudan ilgili konularda temel anahtar Sağlık Bakanlığı olmalıydı. Sağlık Bakanlığı’nın bu süreç dışında kalması, halk sağlığını riske atıyor” ifadelerini kullandı. Güler, gıda ve tarım ürünlerindeki kimyasal kalıntılara dikkat çekerek, “Tarım Bakanlığı elbette denetim yapıyor, ancak tarım ilacı kalıntıları, yani böcek kıran veya biyositler, doğrudan sağlık için ciddi tehlike oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı olsaydı bu riskleri görmezden gelmezdi” dedi. Güler, Avrupa’da bu ürünlerin kullanımının sınırlı olduğunu ve “kalıntıların analiz edilmesi gerektiğini” vurguladı. Prof. Dr. Güler, enflasyonun gıda zehirlenmelerini doğrudan etkilediğini belirterek, “Enflasyon dönemlerinde insanlar ucuz gıda tercih ediyor, midenin sesini bastırmak için riski göze alıyor. Bu, halk sağlığı kitaplarında da yazılı bir gerçek. Ucuz ürün peşinde koşarken tehlikeli maddelerle karşılaşabiliyorlar. Enflasyon olduğu zaman enflasyon dönemlerinde gıda zehirlenmeleri artar” dedi. Güler, gıda yardımlarında da denetim eksikliği olabileceğine dikkat çekti: “Cenazelerde, düğünlerde veya yoksullara yapılan yardımlarda dağıtılan gıdalar çok iyi denetlenmeli. Depolar boşaltılırken, gününü geçmiş ürünlerin aklama yöntemi olarak kullanılması ciddi risk oluşturur. İnsanlar bunu fark etmeyebilir ve sonuçları tehlikeli olabilir” dedi. Cumhuriyet

Türkiye satacak ürün bulamayacak

Mon, 01 Dec 25 15:42:47 +0300

TÜRKONFED Zirvesi’nde Migros ve Koton CEO’ları, Türkiye’nin üretim geleceği hakkında kritik uyarılar yayınladı; gıda tedarik zincirinden hazır giyim ihracatına kadar birçok alanda riskler masaya yatırıldı. Üreticilerin para kazanamadığı ve kârın yabancıya gittiği belirtilirken, CEO’lar bu tempoyla devam edilirse ithalat furyasının başlayabileceği konusunda kaygılarını dile getirdi. Migros İcra Kurulu Başkanı Ömer Özgür Tort ve Koton CEO’su Dr. Bülent Sabuncu, Antalya’da düzenlenen TÜRKONFED 26. İş Dünyası Zirvesi’nde gıda ve tekstil sektörlerindeki üretim sorunlarını masaya yatırdı. Tort, Türkiye’nin gıdaya erişim ve üretim konusunda ciddi riskler yaşadığını belirterek, üreticilerin para kazanamadığı için üretmek istemediğini söyledi. “Bu tempoda gidersek Türkiye’de satacak ürün bulamayabiliriz. O zaman ithalat furyasının içinde gıdayı da bu paydaşlardan biri haline getirmek zorunda kalabiliriz diye kaygımız var” ifadelerini kullandı. Tort, bitkisel proteinin ithalinin kolay ve ucuz olduğunu ancak yerli üretimi desteklediklerini vurguladı. Mercimek üretimi için Kayseri Şeker ile iş birliği başlattıklarını belirten Tort, “İthalatı çok rahat yapabiliriz ama yapmayacağız dedik. Kayseri Şeker ile iş birliği yaparak boş kalan tarlalarda mercimek üretimini başlattık. Bu hem tarlaya fayda sağlıyor hem de üretimi güçlendiriyor. İthalden daha pahalıya gelmesine rağmen bu mücadeleyi veriyoruz” dedi. Migros’un susam ve tahin üretiminde de benzer bir dönüşüm başlattığını aktaran Tort, “Sen üret, biz tamamını alacağız dedik. Tahin ve helvada yüzde 100 yerliye geçiyoruz, bu da kademe kademe gerçekleşiyor” diye konuştu. Patates üretiminde Niğde’deki aşırı tarımın verimi düşürdüğünü ifade eden Tort, endemik çeşitlere dönüş yapıldığını kaydetti. Ürün fiyatlarının oluşumunda nakliye ve toplu üretim maliyetlerinin kritik olduğunu belirten Tort, Antalya ve İstanbul arasındaki fiyat farklarını örnek vererek, “Ürün Antalya’da 5 lira, İstanbul’da 35 lira. Bunun çok basit bir matematiği var. Randımanlı üretim yoksa sıfır maliyetli bir ürünü İstanbul’da satmanın maliyeti 21 lira. Üretici 5 liraya üretmez. Tedarik maliyetini ve ortak üretim maliyetini düşürmemiz şart” dedi. Tort, gıda güvenliği konusunda hassasiyetlerini vurguladı: Bazı bahçelere giriyorum, bir bölümünün kendileri için ayrıldığını ve oraya ilaç kullanmadıklarını belirtiyorlar. Bu benim canımı çok acıtıyor. Bunu bana söylüyorlar, kim bilir söylenmeyen neler var. Bunun da kontrolü önce vicdanımızla. Biz kontrol etmeyi yükümlülük olarak görüyoruz. Yalnızca pestisit kontrolüne yılda 350-400 bin dolar harcıyoruz. Tüm ürünlerin üzerine QR kodu koyma sözü veriyorum. Herkesin bu sorumlulukta paydaş olması en değerlisi. Koton CEO’su Dr. Bülent Sabuncu, hazır giyim sektöründe ihracatın üç yıl önce 21 milyar dolardan bu yıl 16–16,5 milyar dolara gerilediğini söyledi. Sabuncu, Mısır’a kayan yatırımlar konusunda son iki ayda iki ayrı Mısır devlet bakanıyla görüştüklerini belirterek, “Kırılma her yerde ve herkes çalışıyor. Dünyada ilk 3’te iken şu an daha da alta indik. Koton olarak üretimin yüzde 81’ini Türkiye’den alıyoruz bunun için direniyoruz” dedi. Ayrıca genç kuşak tüketicilerin hızlı talep değişiklikleri ve yüksek iade oranlarının sektörü zorlaştırdığını ifade etti. TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, Türkiye’nin otomotiv, beyaz eşya ve savunma sanayisinde lider olduğunu belirterek, “Ancak fiyat rekabeti içinde olduğumuz Çin’de yüksek teknolojili ürün ihracatının payı yüzde 30’a dayanmışken bu oran bizde yüzde 3-4 seviyesinde kalıyor. Sanayide biz üretiyoruz, kâr başkasının hanesine yazılıyor” dedi. TÜRKONFED 26. İş Dünyası Zirvesi, ‘Küresel Kırılma Döneminde Türkiye’ temasıyla gerçekleştirildi. Sönmez, düşük katma değer, düşük gelir ve düşük verimlilik şeklinde bir kısır döngüye sıkışıldığını belirtti. BAKSİFED Başkanı Mustafa Cengiz, Türkiye’nin küresel dönüşümlere yön veren bir ülke olması gerektiğini vurguladı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise teknolojiden iklim krizine kadar pek çok alanda Türkiye’nin önemli fırsatlar yakalayabileceğini ifade etti. Cumhuriyet

'Deprem sanıkları muaf tutulsun!'

Mon, 01 Dec 25 15:42:13 +0300

6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybedenler, 11. Yargı Paketi kapsamında cezaevinden kademeli olarak 115 bin kişinin tahliye edileceği iddiası üzerine, TBMM Adalet Komisyonu'na, milletvekillerine ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a çağrıda bulundu. Aileler, deprem davalarında yargılananların bu düzenlemenin dışında bırakılmasını istiyor. 6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 kenti etkileyen 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden 34 ay geçti. Depremlerde en az 53 bin 737 kişi yaşamını yitirdi, 107 bin 213 kişi yaralandı. Evlat, anne, baba ve kardeşlerini kaybeden aileler, 34 aydır adalet arayışını sürdürüyor. Aileler, sanıkların "olası kast" suçlamasıyla yargılanmasını talep ederken, davalar çoğunlukla "taksirle ölüme neden olma" veya "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" açıldı. Şu ana kadar yalnızca Adana'daki Alpargün Apartmanı'nın müteahhidi Hasan Alpargün'e, "Olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 62 kez müebbet ve 865 yıl hapis cezası verildi. Diğer deprem davalarında, müteahhitler, fenni mesuller ve statik proje müellifleri 6 ile 21 yıl arasında hapis cezaları aldı. Ancak birçok sanık ceza almasına rağmen tutuklanmadı. Bazı davalarda sanıklara "iyi hal" indirimi uygulanırken, bazıları ise beraat etti. 1 Kasım itibarıyla Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 60'ı hüküm özlü olmak üzere toplam 208 kişinin tutuklu olduğunu açıkladı. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler tarafından Meclis'e sunulan ve kamuoyunda "11. Yargı Paketi" olarak bilinen teklif, Türk Ceza Kanunu (TCK) ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngörüyor. Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, 31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenen suçlardan "hüküm giymiş" kişiler de yeni düzenlemeden yararlanabilecek. 3 Aralık'ta Adalet Komisyonu'nda bu teklifin görüşülmesi bekleniyor. Teklifin yasalaşması halinde, 11. Yargı Paketi kapsamında cezaevinden kademeli olarak 115 bin kişinin tahliye edileceği öne sürülüyor. Depremde yakınlarını kaybedenler, 11. Yargı Paketi sürecini, ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Adalet Peşinde Aileleri Platformu Sözcüsü Döne Kaya, şöyle konuştu: "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 11. Yargı Paketi olarak sunduğu teklif kabul edilemez. Özellikle teklifin 27. maddesinde geçen 'suçun türüne bakılmaksızın' ve Ceza İnfaz Kurumu'nda olup olmadığına bakılmaksızın bu teklifin uygulanması talep ediliyor. Bu teklif açıkça genel bir aftır. Özellikle Temmuz 2023'ten önceki hükümlülerin serbest kalması için düzenlenmiş bir teklif olup, 6 Şubat 2023'te gerçekleşen depreme neden olan sanıkların da bu aftan yararlanması anlamına gelmektedir. Biz bunun benzerini Türkiye olarak 2000 yılında çıkarılan Rahşan Affı'nda yaşadık. 1999 Gölcük Depremi'nde sanıkların yargılanması için açılan 2 bin 100 davanın 1 bin 800'ü Rahşan Affı'ndan yararlanmıştır. Rahşan Affı'nın yarattığı bu cezasızlık kültürü bize 6 Şubat'ı yaşatmıştır. Benzer bir affın yeniden yasalaşması demek, 6 Şubat'ın tekrardan yaşanması demektir." "Bu sadece deprem davalarını etkileyen bir teklif değildir. 'Suçun türüne bakılmaksızın' ifadesi; kadın cinayetlerinden iş cinayetlerine, trafik kazalarından ölümlü bütün suçlara kadar geniş bir alanı kapsayan bir düzenlemedir. Bu yüzden biz bu teklifi kabul etmiyoruz. Cezasızlığın olduğu yerde ne adaletten ne yasadan bahsedebiliriz." "DEPREM DAVASINDAKİ SANIKLAR MUAF TUTULSUN" Malatya'daki Trend Garden Rezidans'ın yıkılması sonucunda kardeşi İbrahim Kurt'u kaybeden Hatice Açıkalın, şöyle konuştu: "Cenazelerimizi günler sonra çıkarıp defnedebildik. Acımızı, yasımızı yaşayamadan adalet peşine düştük. 1030 gündür adalet mücadelemizi devam ettiriyoruz. 1030 gündür, bizim canlarımızın toprak altında olmasına sebep olan sorumlulardan bir tanesi bile tutuklu değil. Biz, gerçek suçluların - suçları bilirkişi raporlarıyla sabit olan suçluların - bile ceza almasının bu ülkede ne kadar zor olduğunu, 6 Şubat depremlerinde can kaybı yaşayan ailelerden biri olarak yaşayarak öğreniyoruz. Mevcut ceza infaz yasasına göre maksimum 4 ila 7 yıl hapiste kalacak olan insanlar, 11. Yargı Paketi adı verilen bir düzenleme ile 31 Temmuz 2023 tarihinden önce işlenen suçlarda, suç türüne bakılmaksızın 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna geçebilecek ve/veya 3 yıl daha erken denetimli serbestlikten faydalanabilecek. Biz, 1,5 dakikada 53 binden fazla canımızı kaybettik. 13 milyondan fazla insan bu durumdan etkilendi. Bu kaybın sebebi deprem değildi; bu kaybın sebebi, rant uğruna cebine 3–5 kuruş fazla para girsin diye hırsla hareket eden insanların yaptığı sorumsuzluklardı. Ve bu sorumsuzlukların sonucunda bu insanlar mutlaka ceza almalıdır. Üstelik bu cezalar caydırıcı olmak zorundadır. Tekrar yaşanması muhtemel felaketlerde aynı kayıpları yaşamayalım, aynı acıları tekrar tekrar çekmeyelim diye mücadele ediyoruz. Cezanın asıl amacı caydırıcı olmasıdır. 11. Yargı Paketi'yle önümüze getirilen şey; yasalara, kanunlara uyan, emeğiyle, ahlakıyla, vicdanıyla, adalet inancıyla bu vatanı yükseltmeye çalışan biz halkın güvenli yaşam hakkını elinden alan bir düzenlemedir. Bu, suçu cezasız bırakmaktır. Aynı zamanda suça teşviktir. Çünkü cezasız bırakılan her suç tekrarlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu'ndan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki milletvekillerinden ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan bu düzenlemede deprem sanıklarını muaf tutmalarını istiyoruz." Kahramanmaraş'taki Ebrar Sitesi'nin yıkılması sonucunda yakınlarını kaybeden Fatma Irmak ise şu ifadeleri kullandı: "11. Yargı Paketi'nin mevcut haliyle kabul edilmemesi gerektiğini açıkça ifade ediyoruz. Özellikle 2023 Temmuz öncesinde işlenen ve kamu güvenliğini doğrudan ilgilendiren suçlarda ceza indirimine yol açabilecek düzenlemeler, adalet duygusunu zedelemekte; başta deprem, kadın cinayetleri, işçi ölümleri, kamu görevlisi ihmalleri ve gözetim hataları nedeniyle yakınlarını kaybeden aileler açısından onarılamaz yeni bir adaletsizlik riski doğurmaktadır. Toplumsal yara hâline gelmiş bu davalarda geriye dönük ceza indirimleri, sadece faillerin korunması anlamına gelir; hak arayan ailelerin mücadelesini ve adalete olan güvenini yok eder. Adaletin tesisi için, bu düzenlemelerin paketten çıkarılmasını talep ediyoruz."

Üretici ve market arasındaki fark yüzde 392.8'e ulaştı

Mon, 01 Dec 25 15:41:34 +0300

TZOB verilerine göre kasım ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkı en çok mandalinada görüldü. Üreticide 6,20 TL olan mandalina markette 30,56 TL’ye satılırken, zam şampiyonu pırasa yüzde 149,5 artışla öne çıktı. Üreticilerde ise kasımda en çok patatesin fiyatı arttı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) kasım ayına ilişkin üretici ve market fiyatları arasındaki farkları açıkladı. TZOB verilerine göre kasımda üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 392,86 ile mandalinada görüldü. Mandalinadaki fiyat farkını yüzde 206,87 ile portakal, yüzde 203,80 ile ıspanak, yüzde 191,39 ile maydanoz ve yüzde 189,17 ile havuç takip etti. Üreticide 6 lira 20 kuruş olan mandalina markette 30 lira 56 kuruşa, 16 lira 80 kuruş olan portakal 51 lira 55 kuruşa, 17 lira 53 kuruş olan ıspanak 53 lira 27 kuruşa, 5 lira 9 kuruş olan maydanoz 14 lira 82 kuruşa, 11 lira olan havuç 31 lira 81 kuruşa satıldı. Markette zam şampiyonu pırasa oldu Kasım ayında markette fiyatı en fazla artan ürün pırasa, fiyatı en fazla düşen ürün marul oldu. Kasım ayında markette 42 ürünün 18’inde fiyat artışı, 24 ’ünde fiyat düşüşü oldu. Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 149,5 ile pırasa oldu. Pırasadaki fiyat artışını yüzde 118,3 ile ıspanak, yüzde 71,7 ile fındık, yüzde 58,5 ile antep fıstığı takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 55 ile marul oldu. Maruldaki fiyat düşüşünü yüzde 46,6 ile portakal, yüzde 43,3 ile kuru soğan izledi. Üreticide en çok patatesin fiyatı arttı Kasım ayında üreticide 34 ürünün 10’nunda fiyat artışı olurken 18’inde fiyat düşüşü görüldü. 6 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 34,9 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat artışını yüzde 34,6 ile salatalık, yüzde 17,2 ile pırasa ve 15,8 ile kuru incir izledi. Üreticide en çok fiyat düşüşü ise yüzde 43,1 ile portakalda görüldü. Portakaldaki fiyat düşüşünü yüzde 38 ile mandalina, yüzde 36,5 ile karnabahar, yüzde 30,8 ile kabak izledi. T24

Türkiye’de işçilerin yarısı asgari ücretle ya da altında çalışıyor

Mon, 01 Dec 25 15:40:31 +0300

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından hazırlanan 2026 yılı Asgari Ücret Araştırması sonuçlarına göre Türkiye’de işçilerin yarısı asgari ücretle ya da altında çalışıyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), 2026 yılına ait “Asgari Ücret Araştırması”nı yayımladı. Asgari ücretin on milyonlarca yurttaşın derdi, milyonlarca işçinin ve hanenin yaşam koşullarını ilgilendiren çalışma hayatının en temel konularından, sınıf mücadelesinin temel alanlarından biri olduğu bildirilirken 2025’te asgari ücretin yıllık alım gücü kaybının 50 bin TL’yi aştığı ifade edildi. "Asgari ücret değil toplu sözleşme kapsamı genişletilmelidir" Araştırmada ayrıca Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısına ilişkin öneriler yer aldı. Asgari ücret tespitinin yalnızca işçi için değil, bakmakla yükümlü olunan aile bireyleri de dikkate alınarak yapılması gerektiği belirtilerek, "Asgari ücret değil toplu sözleşme kapsamı genişletilmelidir. Bu hüküm mevzuata yazılmalıdır” denildi. Ücret belirlemesinin genel ücret düzeyi ve ekonomik büyümeyle bağlantılı şekilde toplu pazarlıkla yapılması gerektiği vurgulandı. "Asgari ücret enflasyonun sebebi değil" Raporda, işçilerin yüzde 46,7’sinin asgari ücret ve altında gelir elde ettiği belirtilerek, kadınlarda bu oranın yüzde 60,1 olduğu ifade edildi. Raporda, asgari ücret artışlarının enflasyon veya istihdam kaybına yol açtığı iddiasının gerçeklerle uyuşmadığı belirtildi ve "Asgari ücret enflasyonun sebebi değil" denildi. "AB’de TİS kapsamı yükseldikçe, asgari ücretli oranı düşüyor" 1951–1974 arasında uygulanan bölgesel asgari ücret uygulamasının yeniden gündeme getirilmesine karşı çıkılan raporda, verimlilik artışının asgari ücrete yansımadığı vurgulandı. Türkiye’nin, Avrupa’nın en düşük asgari ücretli ülkelerinden biri haline geldiği belirtildi. AB ülkeleriyle karşılaştırmada, sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamının belirleyici olduğuna dikkat çekildi ve “AB’de TİS kapsamı yükseldikçe, asgari ücretli oranı düşüyor” denildi. Raporda özetle şu bulgular yer aldı: -"TİS kapsamındaki işçilerin ücretleri, kapsam dışında kalan işçilere göre yüzde 40 daha fazla. -Brüt asgari ücretin kişi başına GSYH’ye oranı 1974’te yüzde 80,6 iken, 2025’te yüzde 43,6’ya geriledi. -Asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldı. 24 ayın sadece 4 ayında açlık sınırının üzerinde gerçekleşti. -Asgari ücretli, 2005’ten bu yana 22 Cumhuriyet altını kaybetti. -Asgari ücrette vergi istisnası, vergiden indirim yöntemi yerine matrahtan indirim şeklinde uygulanmalı. -Gelir vergisinin ilk dilimi, 2000’de asgari ücretin 22 katıyken, 2025’te 6,1 katına geriledi. -2010’da 3,8 milyar TL olan prim desteği, 2024’te 267,8 milyar TL’ye yükseldi.” T24

Artrografi, eklem içi yapıları en ince ayrıntısına kadar inceleme olanağı sağlıyor

Mon, 01 Dec 25 15:38:56 +0300

Gaziantep Şehir Hastanesi Radyoloji Kliniğini bünyesinde uygulanabilen artrografi, eklem hastalıklarının tanısında yeni bir dönem başlatıyor. Bu özel görüntüleme yöntemi sayesinde omuz, diz, kalça gibi eklemler milimetrik hassasiyetle görüntülenebiliyor. Artrografi, eklem içi yapıları en ince ayrıntısına kadar inceleme olanağı sunuyor. Standart röntgenlerin sunduğu genel görüntülerin ötesine geçerek, eklemlerdeki kas, bağ, tendon ve kıkırdak dokularının detaylı biçimde değerlendirilmesini sağlıyor. Uygulama sırasında floroskopi, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans (MR) yöntemleri de kullanılarak son derece net görüntüler elde ediliyor. Tanı ve Tedavide Büyük Kolaylık Artrografi yöntemi özellikle diz ve omuz eklemlerinde yaygın olarak uygulanıyor; ayrıca bilek, ayak bileği, kalça ve dirsek gibi eklemlerin değerlendirilmesinde de yüksek doğruluk oranı sunuyor. Bu yöntemle; Eklemin yumuşak dokularındaki (bağ, tendon, kıkırdak, eklem kapsülü) yırtık ve hasarlar tespit ediliyor, Tekrarlayan eklem çıkıkları sonrası oluşan yapısal değişiklikler değerlendiriliyor, Protez eklemlerin durumu kontrol ediliyor, Kıkırdak veya sinovyal dokulardaki sorunlar ortaya çıkarılıyor, Enfeksiyon sonrası gelişen sinüs yolları ve eklem içindeki gevşek cisimler saptanabiliyor. Gaziantep’te Tek Merkez, Bölgeye Hizmet Gaziantep Şehir Hastanesi, Radyoloji Kliniği Hekimlerinden Uzm. Dr. Murat Aktaş tarafından yapılan Artrografi çekimini gerçekleştirebilen tek merkez olma özelliğiyle yalnız Gaziantep’e değil, çevre illere de hizmet veriyor. Güçlü teknolojik altyapısıyla hastane, eklem hastalıklarının erken tanısında bölgesel bir referans merkezi haline geldi. Gaziantep Şehir Hastanesi, ileri görüntüleme yöntemleriyle hastaların yaşam kalitesini artırmaya ve modern sağlık hizmetini herkes için erişilebilir kılmaya devam ediyor.

50 yatak kapasiteli Yeni OSB Hastanesi hizmete açıldı

Mon, 01 Dec 25 15:38:21 +0300

Gaziantep’in Organize Sanayi Bölgesi’nde yapımı tamamlanan 50 yatak kapasiteli Yeni OSB Hastanesi, hem OSB’de çalışan yüz binlerce emekçiye hem de Kuzeyşehir, Beykent gibi çevre mahallelerde yaşayan vatandaşlara 7/24 kesintisiz sağlık hizmeti sunmayı hedefliyor. 12.367 metrekarelik kapalı alana inşa edilen hastanede, 16 poliklinik, 3 diş polikliniği, 42 servis yatağı, 8 erişkin yoğun bakım yatağı, 3 ameliyat masası ve 2 Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Ünitesi odası bulunuyor. Ayrıca hastanede bilgisayarlı tomografi (BT), röntgen, ultrason, laboratuvar ve ağız-diş sağlığı hizmetleri de sunuluyor. Gaziantep Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nün destekleriyle uygun bir konumda inşa edilen OSB Hastanesi, bölgedeki acil ve poliklinik başvurularının büyük ölçüde karşılanmasını sağlayacak ve özellikle sanayi bölgesinde yaşanabilecek iş kazaları ile acil durumlara anında müdahale edilmesine olanak tanıyacak. Gaziantep İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Gaziantep’in sanayi bölgelerinde çalışan vatandaşlarımızın sağlığı her zaman önceliğimiz olmuştur. OSB Hastanesi’nin açılmasıyla hem acil durumlara daha hızlı müdahale edilebilecek hem de günlük poliklinik hizmetlerimiz daha verimli hale gelecektir. Modern altyapısı ve deneyimli kadrosuyla bu tesis, bölge halkımıza güvenli ve kaliteli sağlık hizmeti sunacak. Hastanenin yapımında emeği geçen Organize Sanayi Bölge Müdürlüğümüze teşekkür ederim. Hastanemizin Gaziantep’imize ve OSB çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.” Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü, şehir genelinde devam eden sağlık yatırımlarıyla hizmet kapasitesini her geçen gün güçlendirmeye devam ediyor. Şehir Hastanesi, Nizip Devlet Hastanesi, Oğuzeli Devlet Hastanesi, Nurdağı Devlet Hastanesi, OSB Hastanesi ile yeni açılan Aile Sağlığı Merkezleri ve Sağlıklı Hayat Merkezleri, vatandaşlara sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesini önemli ölçüde yükseltiyor. Önümüzdeki günlerde 300 yatak kapasiteli Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Ek Binası’nın da faaliyete geçmesi planlanıyor. Gaziantep, yapılan sağlık yatırımlarıyla bölgenin en güçlü sağlık merkezi haline gelmeye devam ediyor. Haber Merkezi

“Ayakta kalmakta güçlük yaşıyoruz”

Mon, 01 Dec 25 11:12:30 +0300

Tekstil sektörü içinde bulunduğu krizlerden kurtulduğu takdirde milyonlara istihdam olanağı sunabilir Güneydoğu İplik Sanayicileri Derneği Başkanı Ali Burnukara, hükümetten, istihdam ve barışın güvencesi tekstil sektörünün yaşadığı kriz ve olumsuzluklarından kurtulmasını sağlayacak önlemler almasını beklediklerini bildirdi. Burnukara, Türkiye’nin bir tekstil üretim merkezi olduğunu, sektörde faaliyet gösteren işletmelerin haksız rekabet ortamı nedeniyle ayakta kalmakta güçlük yaşadıklarını vurguladı. Dış ticaret açığı kapatılmalı Türk tekstil sektörünün bugün içinde bulunduğu olumsuz koşullardan kurtarılması halinde 10-15 yıl daha üretimini sürdürebileceğini kaydeden Burnukara, "Türk tekstil sektörü, yaşadığı kriz ve diğer olumsuzluklardan kurtarıldığı takdirde, milyonlarca insana aş ve iş imkanı sunabilir, ekonominin rahatlamasına, dış ticaret açığının kapatılmasına katkı sağlayabilir" dedi. Tekstil ürünleri ithalatını önlenmeli Burnukara, Türk tekstil sektörünün yaşadığı kriz ve olumsuzluklardan kurtulabilmesi için şu önerilerde bulundu: 'Dampingli ucuz tekstil ürünleri ithalatını önlenmeli. Dahilde işleme rejiminin, tekstilde Avrupa Birliği kriterleri uygulamaları ilkelerine uymadığından yürürlükten kaldırılmalı. Gümrüklerin denetlenmesi ve tekstil referans fiyat uygulamasının çok sıkı kontrol altında tutulmalı ve denetlenmek. Teşvik almayan illerin tekstil üreticilerinin, teşvikli iller gibi son 6 aylık SSK ve enerji giderleri teşvikli illerle aynı seviyeye getirilmeli ve uygulama sürdürülmeli. Tekstil ihracatında navlun primi ödenmesine başlanmalı. Tekstil ihracat döviz girdisine, en az 6 ay süreyle prim verilmeli. Tekstilde KDV oranı yüzde 8'e düşürülmeli." Tekstilcinin gözü bugünkü zirvede Burnukara, Güneydoğu İplik Sanayicileri Derneği olarak hükümetten, istihdam ve barışın güvencesi tekstil sektörünün yaşadığı kriz ve olumsuzluklardan kurtulmasını sağlayacak önlemler almasını istediklerini sözlerine ekledi. Tekstil işçileri de isyanda Tekstil sektöründeki krizden en çok etkilenen illerin başında Gaziantep’in geldiğini söyleyen DİSK Bölge Başkanı Muzaffer Subaşı da tekstil sektöründeki krizden işverenin yanı sıra işçilerin de önemli oranda zarar gördüğünü söyledi. “Bir kaç fabrikanın dışında işçi parasını ödeyen yok” “ Birkaç fabrika dışında hiç bir fabrika doğru dürüst işçi parasını vermiyor sayısını hesap edemediğimiz kadar tekstil fabrikalarında işçiler çıkarılıyor, vardiyalar azaltılıyor” diyen Subaşı, “Fabrikalardan paralarını alamayan işçilerin hepsi sendikasız işçilerdir. Bu işçileri hakkını aramak için sendika olarak faaliyete geçtik. Ferdi yapılan eylemler çözüm değildir, işçilerin sorunları karşısında birlik olması gerekir” dedi. “20 bin kişi ile yürürüz” “Tekstil sektöründe kriz var, krizi aşmak için işverenler üzerine düşen görevini yapması gerekir” diyen Şubaşı, “İşverenlerin karı sektördeki kriz ile azalırken bu zararı işçilerden çıkarmamaları gerekir. İşverenler tarafından işçi hakları göz ardı edilmemelidir. İşverenlerin iş barışını koruması gerekir. İşçi çıkarmaları devam ederse, iş barışı bozulur ve 100 kişi ile değil, 20 kişi ile eylem yaparız” şeklinde konuştu. ‘Boğazımıza kadar geldi” Subaşı, “Türkiye tekstilde var olan krizde sendika olarak işverenleri dert edemiyoruz, ama işçilerin de hakları için hükümetin üzerine düşen görevi yaparak çalışanları ve ülke ekonomisini düşünerek tekstil sektörüne çözüm getirmesi bekliyoruz. İlimizdeki bir kaç fabrika dışında tekstil fabrikaları işçilerin hakkını yok sayamaz. Burada işçilerin toplu sözleşme, sendika hakları var. Artık ilimizde işçilere yapılan bu haksızlık boğazımıza kadar gelmiştir. İşverenlerin işçi için artık insaf etmesi gerekir. 400 YTL asgari ücret alan işçilerin maaşını 4 taksitle vermek nasıl bir anlayıştır, anlayamadık” diye konuştu.

Kadın aleyhine olan yasalar düzeltilmeli

Mon, 01 Dec 25 11:12:00 +0300

Ülkemizde her üç kadından birinin, yalnızca kadın olduğu için dövüldüğünü, ruhsal, psikolojik, ekonomik baskıya maruz kaldığını, cinsel istismara ya da tecavüze uğradığını söyleyen Gaziantep Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Meriç Güzel, şiddetin kadının yaşamının bir parçası olarak görüldüğünü söyledi. İlimizde kadına uygulana şiddetin önlenmesi için Gaziantep Barosu Kadın Hakları Komisyonu kurulduğunu, buraya başvuran kadınlara hakları anlatılarak yol gösterildiğini bu hizmetten mağdur kadınların ücretsiz yararlanabildiğini kaydetti. “Haklarımızı bilmiyoruz” Güzel, Avrupa’da bile kadınlara şiddet uygulandığını dile getirirken, Kadınların haklarını bilmesi, şiddeti ortadan kaldırmanın ilk adımıdır. İlimizde, özellikle eğitimsizlik ve ekonomik nedenlerden dolayı kadınlar şiddete maruz kalmaktadır. Toplumda artık kadına şiddet doğal karşılanmakta. Kadınlarımızda şiddete maruz kaldığında haklarını bilmemektedir” şeklinde konuştu. Dayakçı kocaya 2 yıla kadar hapis var Kadına şiddet uygulayan eşin evden uzaklaştırılıp mağdur kadınının koruma altına alınabildiğini belirten Güzel, “Eğer şiddete uğrayan kadın isterse eşini 6 evden uzaklaştırabiliyor. Şiddet tekrarlandığında eşi 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası alabiliyor. Hatta bu süre zarfında kadın nafaka da alabiliyor. Fakat kadınlar bu haklarını bilmediğinden mağdur durumda kalıyor. İlimizde eşin evden uzaklaştırılması yanlış olarak nitelendiriliyor. Fakat büyük şehirlerde bu uygulama iyi netice veriyor” diye konuştu. Yeni çıkan yasada namus cinayeti ve bekaret kontrollerinde gençleri cezalandırıcı hükümler var “Yeni çıkan yasa ile namus cinayeti ile töre cinayeti ayrımı yapılmış, aşiret ya da aile kararlarına bağlı töre cinayetlerini nitelikli insan öldürme kapsamına alırken, kişilerin kendi namus anlayışları nedeniyle indirim yolunu açık bırakmıştır diyen Güzel, “Namus cinayetleri nitelikli insan öldürme kapsamına alınmalı ve her türlü namus cinayetine indirim uygulaması engellenmelidir. Ayrıca bekaret kontrolleri açıkça ve her koşulda yasaklanmalı, kadını isteği ve talebi olmadan genital muayeneler cezaya tabi olmalıdır” derken, “Ayrıca 15-18 yaş arasında gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkisini cezalandıran düzenleme kaldırılmalıdır” şeklinde ifade etti. Toplumdaki başarısızlığın sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır Ülkemizde kadın haklarını gelişimi Atatürk ile başlanıldığını, kadınlara seçme ve seçilme ha ki verilmiş olmasına rağmen, kadın okuma yazma bilmediğinden çoğu kez hakkını sınırlı kullanıldığını kaydeden Meriç Güzel, TBMM, İl Genel Meclisi, Belediye Meclisi’nde, meslek kuruluşlarında ve pek çok kurum ve kuruluşta kadınlar yeterince temsil edilememiştir” diye konuşurken, “Atatürk’ün ‘Toplumdaki başarısızlığın sebebi kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır’ sözü büyük anlam ifade etmektedir. Kadının aktif yaşamın her alanında özellikle de karar mercilerinde rol alması çok önemlidir" şeklinde açıklama yaptı.

Tarımda sulanabilir alanlar artmalı

Mon, 01 Dec 25 11:11:33 +0300

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, Türk tarımının istenilen seviyeye gelebilmesi için sulamanın hayati öneme sahip olduğunu belirterek, "Türkiye'nin sulanabilir alan miktarını her yıl 500 bin hektar arttırması gerekir, suyun olmadığı yerde rekabetçi bir tarımdan söz edilemez” dedi, Suyun olmadığı yerde rekabetçi bir tarımdan söz edilemez Günaydın, emek yoğun bir sektör olan tarımın Türkiye için vazgeçilmez olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin, başta Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığı zaman su lama alanı bakımından çok geri durumda bulunduğunu ifade eden Günaydın, şöyle konuştu: "Türkiye'nin sulanabilir alan miktarı şu anda 4,5 milyon hektar. AB ülkeleri ile rekabet edebilmemiz içirt bu alanın en az 8,5 milyon hektar olması gerekir. Türkiye, 2015 yılına kadar her yıl 500 bin hektar tarım arazisini sulayabilmesi gerekir. Kaldı ki Türkiye'nin, mevcut arazi yapısı düşünüldüğü zaman, sulanabilir miktarın 8,5 milyon hektarında üzerine çıkartılabilmesinin mümkün olabileceği görülür. Türkiye, AB'ye tam üyelik için mücadele eden bir ülke. Bu süreçte, AB üyesi ülkelerle rekabet etmek zorundayız. Aksi takdirde, bu ülkelerin açık pazarı haline gelebiliriz. Bu nedenle, tarımı rekabetçi bir yapıya kavuşturmak zorundayız. Sulu tarım bu süreçte çok önemli. Çünkü, sulu tarımın yapılmadığı bir ülkede, rekabetçi bir tarımdan söz edilemez. Türkiye, daha fazla zaman kaybetmeden, sulanabilir arazi miktarını arttırmak, tarımı iklim koşullarına bağımlı yapıdan kurtarmak zorundadır." Maliyetler düşürülüp verimlilik artırılmalı Tarımda, girdi maliyetlerinin düşürülüp, verimliliğin arttırılmasının zorunlu olduğunu ifade eden Günaydın, şunları kaydetti: "Maliyetler, tarım aleyhine gelişiyor. Buğday, pamuk, narenciye ve tütünün fiyatı bir önce ki yıla, göre daha düşük. Buna karşılık, tarımsal girdi fiyatları diye tanımladığımız zirai mücadele ilacı, mazot ve gübrenin fiyatı her yıl yüzde 35-40 oranında artıyor. Bu durum, üreticilerin elde ettiği geliri düşürüyor. Bunun sonucunda da. Türkiye, 2003 yılından beri sattığından daha fazla tarım ürünü ithal ediyor. AB ürünlerinin, pazarımızı ele geçirmesini önlemek için rekabetçi olmak durumundayız. Bunun yolu da maliyetleri düşürüp, verimliliği arttırmaktan geçer."

İnsan ve çevre sağlığı tehlikede

Mon, 01 Dec 25 11:10:52 +0300

Tarımsal üretimde kullanılan kimyasallar, yer altındaki sulara karışarak, sağlığımızı tehdit ediyor TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkan Vekili Ahmet Faruk Demir, tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların yer altındaki sulara karışarak, gıdalara bulaşarak insanlarda ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu söyledi. Demir, birim alandan daha fazla tarımsal ürün alınması amacıyla hızla artan miktarlarda kimyasal kullanımının, çevre ve insan sağlığını tehdit eden birçok sorunu beraberinde getirdiğini kaydetti. İnsan ve çevre sağlığı ikinci plana itiliyor Artan nüfusun besin ihtiyacının karşılanması için yıllardır ana hedefin üretimde verimliliği artırmak olduğunu, insan ve çevre sağlığının korunması konusunun hep ikinci planda düşünüldüğünü ifade eden Demir, "En yüksek miktarda ürün alabilmek için yoğun girdi kullanımı sonucu çevre sorunları arttı, sürdürülebilir tarım ve geleceğimiz tehlikeye girdi" dedi. Demir, tarımsal üretimde kimyasalların aşırı kullanımı sonucu ekolojik dengenin bozulduğuna dikkati çekerek, bu olumsuzluğu fark eden çağdaş ülkelerin ekolojik (doğa dostu) tarıma yöneldiklerini kaydetti. En tehlikelisi pestisitler Tarımsal üretimde aşırı kullanımı sonucu insan sağlığını olumsuz etkileyen kimyasal girdilerin başında hastalık ve zararlılarla mücadele amacıyla kullanılan pestisitlerin geldiğine dikkati çeken Demir, “Sızan sularla toprağın alt katmanlarına, oradan yer altındaki sulara ulaşan pestisit kalıntıları içme sulan yoluyla insana ulaşmakta, ciddi sağlık sorunlarına neden ol maktadır. Buharlaşarak atmosfere karışan pestisit kalıntıları ise yağmurlarla tekrar toprağa, sulara, gıda ürünlerine dolayısıyla dönüp dolaşıp yine insanlara ulaşmakta, insanlar yanında pek çok kuş ve hayvan türü de sorundan olumsuz etkilenmektedir" diye konuştu. DNA moleküllerini bozarak mutasyona neden oluyor Gelişmiş ülkelerdeki tüketicilerin pestisit kullanılarak üretilen tarımsal ürünleri satın alma maya başladığını belirten Demir. "İnsanlara ulaşan pestisitlerin akut ve kronik zehirlenmelere, kansere, alerjik reaksiyonlara, sinir sisteminde tahribata, öğrenme güçlüğü ve hafıza kaybına, organizmanın enzim denge sinin bozulmasına, DNA moleküllerinde bozulmalara ve mutasyona neden olduğu biliniyor" diye konuştu. Organik tarım zamanı Tarımsal üretimde pestisit ve benzer kimyasalların kullanımının sakıncalarını bilen ve dikkate alan ülkelerin organik tarıma yöneldiğini vurgulayan Demir, uzun vadeli düşünüldüğünde organik tarıma geçişin gerekli olmak bir yana, zorunlu olduğunu ifade etti. Organik tarımın ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal denge yi yeniden kurmaya yönelik olduğunu kaydeden Demir, organik tarımın çevre ve insana dost üretim sistemlerini benimsediğini söyledi. Organik tarıma önem verilmeli Demir, “İnsana ve çevreye verilen zarar ne deniyle tüm dünyada organik tarıma doğru bir yönelim meydana geldi. Organik tarım, kimyasal girdilerin daha az kullanıldığı, buna karşın biyolojik uygulamaların daha çok tercih edildiği bir tarımsal üre tim biçimidir. Organik tarım, insanların kimyasalların zararlı etkilerinden korunması daha kaliteli ürün üretimi, enerjiden tasarruf, erozyonun önlenmesi, su kalitesinin korunması, çiftçilerin ve tarımsal iş etmelerde çalışanların sağlığının korunması bütün insanlar ve diğer canlıların yaşam ortamı olan ekosistemin korunması için gerekli. Zengin tarımsal üretim potansiyeline sahip bulunan ülkemizde de organik tarımın üzerinde ciddiyetle durulmalı’' şeklinde açıklama yaptı.

Çocuk Hastanesi, 3 milyon insana hizmet vermeye çalışıyor

Mon, 01 Dec 25 11:10:18 +0300

Sağlık Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, 30 yıl önce 125 yataklı olarak 100 bin nüfuslu bir kentte sağlık hizmeti veren Çocuk Hastanesi'nin bugün aynı yatak sayısıyla 3 milyon insana sağlık hizmeti vermeye çalıştığını bildirdi. Dr. Yıldırım, Çocuk Hastanesinin bölge illerine sağlık hizmeti veren tek çocuk hastanesi olduğunu, bu nedenle her geçen gün artan hasta sayısı karşısında yetersiz kaldıklarını belirtti. 1963 yılında inşa edilen ve Göz Hastanesi olarak hizmet vermeye başlayan hastanenin, 1977 yılında Gaziantep Çocuk Hastanesine dönüştürülerek hizmet vermeyi sürdürdüğünü ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu: "Bu hastane 125 yataklı olarak 1977 yılında yeniden hizmete girdiğinde Gaziantep'in nüfusu yaklaşık 100 bindi. Bugün Gaziantep'in nüfusu 1.5 mil yon. Çevre illerin de nüfusunu kattığımızda bu sayı 3 milyonu buluyor. 30 yıl önce 125 yataklı olarak 100 bin nüfuslu bir kentte sağlık hizmeti ve ren bir hastane bugün aynı yatak sayısıyla 3 milyon insana sağlık hizmeti vermeye çalışıyor. Gelen hastayı kabul etmeme gibi bir lüks içerisinde değiliz. Gelen her hastayı kabul ettiğimiz için bir yatakta 2-3 hatta 4 has ta yatırmamız kaçınılmaz oluyor." Sağlık Müdürü Dr. Yıldırım, eski Sağlık Meslek Lisesi binasının 80 yataklı çocuk hastanesine dönüştürülmesi için başlattıkları çalışmanın sürdüğünü, gelecek aybaşında hizmete girmesi beklenen ek hastanenin hizmete girmesiyle sorunu şimdilik çözülmüş olacağını söyledi. Yıldırım, Çocuk Hastanesinin hasta yoğunluğu nedeniyle sık sık medyanın gündemine geldiğini, olayın ciddiyetini fark eden Sağlık Bakanlığının sorunun araştırılması için özel bir teknik heyet gönderdiğini ve bu heyetin verdiği rapor doğrultusunda da 200 yataklı yeni bir hastane yapılması için ihale açtığını kaydetti. Özel İdaresinin, 200 Yataklı Çocuk Hastanesi ek bina işi ihalesinin 19 mil yon 978 bin YTL bedelle sonuçlandığını ifade eden Yıldırım, ihaleyi alan firmanın binayı 20 Mayıs 2007'de kendilerine teslim edeceğini bildirdi. Yıldırım, 2007 yılı sonunda tamamlanıp hizmete açılması öngörülen hastanenin modern ve çağdaş bir yapıda olacağını sözlerine ekledi. Çocuk Hastanesi Başhekimi Dr. Mehmet Berk ise 43 yıl önce yapılmış bir binada sağlık hizmeti vermenin güçlüğü içerisinde olduklarını, bu güçlüklerle mücadele etmeye çalışırken Sağlık Bakanlığının 200 yataklı yeni bir hastane yapılması için başlattığı çalışma karşısında çok sevindiklerini söyledi. Berk, 125 yataklı hastaneye 15 ek yatak koyarak yatak kapasitesini 140'a çıkardıklarını, ancak gelen hastayı geri gönderemedikleri için şu anda hastanede 186 hastaya yataklı sağlık hizmeti verdiklerini kaydederek, "Hasta çocuk sayımız hafta sonları ne yazık ki 300'ü aşıyor. Koğuşlarda herkes yer yataklarında yatıyor. Sağlık Bakanımız başta olmak üzere tüm yetkililere sorunun çözümü için başlattıkları çalışmalardan ötürü teşekkür ediyoruz" diye konuştu. Bölgedeki çocuk sayısının Türkiye'nin diğer bölgelerin deki çocuk sayısıyla karşılaştırıldığında yüzde 50 fazla olduğuna dikkat çeken Dr. Berk, "Bu bölgedeki illerde her evde ortalama 6-7 çocuk var. Bu çocuk sayısı karşısında yatak sayımızın da nüfusla orantılı olması lazım" dedi.

İthalat hortladı

Mon, 01 Dec 25 11:09:37 +0300

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Tekstil Sektör Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile 28 Şubat’ta tekstil zirvesi yapacaklarını belirterek, "YTL’nin aşırı değer kazanmasından dolayı tüm ihracatın hemen hemen karsız ve zararla olduğunu, ithalatın hortladığını da izah edeceğiz” dedi. İhracat karsız veya zararla gerçekleşiyor Konukoğlu, Başbakan Erdoğan'ın tekstilciler ile 28 Şubat’ta yapacağı özel zirvede, ilgili bakanların yanı sıra TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, 3 sektör kurulu başkanının da bulunacağını söyledi. Zirvede tekstilin genel krizini, geleceğini anlatacaklarını ifade eden Konukoğlu. "Teşviklerin de bilhassa Gaziantep'te olmaması sanayici arkadaşları başta tekstil, olmak üzere çok büyük sıkıntılara soktu. Şu anda maliyetler artık kurtulamaz halde. YTL'nin hem dolara hem avroya karşı çok büyük değer kazanmasından dolayı tüm ihracatın hemen hemen karsız ve zarar ile ihracat olduğunu, ithalatın hortladığını da izah edeceğiz. KDV’nin üstünde çok duracağız. KDV'nin muhakkak yüzde 8'e düşmesi lazım” diye konuştu. KDV yüzde 8’e düşmeli Konukoğlu, tekstilin durumunun çok vahim olduğunu, tekstilciler ve konfeksiyoncuların yüzde 60-70'i durma noktasında olduğunu ifade etti. Konukoğlu, Başbakan ile yapacakları tekstil zirvesinden sonuç çıkmasını umduklarını dile getirerek, şöyle konuştu: "Söyleyeceklerimizin zaten tamamını kendileri de biliyor. Ama biliyor diye bunu söylememek de olmayacak. Biz hatırlatacağız. İşin vahim taraflarını da anlatacağız. Bu zirveden eğer bir şey çıkmazsa iş biraz daha kritiğe doğru gidecek. Tahmin ediyorum ki zirve boşa gitmeyecek." Türkiye kabuk değiştiriyor Türkiye'nin kabuk değiştirdiğine işaret eden Konukoğlu, tekstilin zaman içinde biraz daha azalacağını, ancak işçi ambarı tekstilin yerine henüz yeni bir sektörün yaralamadığını söyledi. Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tekstil kadar işçi istihdam eden şu anda hiçbir şey yok. Bu zamanla olacak. Yalnız herkesin kafasına şunu yerleştirmişler, (İngiltere ve Fransa tekstili bıraktı, İtalya ile Türkiye bırakmak üzere) deniyor. İngiltere'nin pamuğu yok. İngiltere, sömürgeleri bittiği zaman tekstili bıraktı. Fransa da pamuğu, sömürgeleri bitti ondan sonra bıraktı. İtalya'nın da pamuğu yok, moda yaratıyor. Ama Türkiye’nin pamuğu var. Onun için Türkiye'de tekstil bitmez." Zirvede iki rapor sunulacak TOBB Hazır giyim Sektör Kurulu ve İstanbul Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (IHKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu da zirvede 2 raporu sunacaklarını belirtti. Yüzde 78 değerli YTL ile hiçbir üreticinin dünyada ürün satamayacağı ve rekabet edemeyeceğini kaydeden Orakçıoğlu, Amerika ve Çin'in ise dünya ticaretinde rekabet kazanmak için kendi para birimlerini düşürdüğüne işaret etti. Orakçıoğlu, şunları kaydetti: "Dünyanın birçok ülkesi para birimini düşürerek avantaj kazanırken, Türkiye'de bu politikadan başka sanki hiçbir politika uygulanmaz, çıkmaz sokak gibi görülmesi en büyük handikabımız. Kemal Derviş döneminde başlayan bu programı 2 yıllık geçici olarak uygulanmaya konulmuştu. 2 yıl sonra reel sektörle ilgili önlemler de alınacağı söylenmişti. 2 yıl geçici olan program 5 yıllık kalıcı program haline geldi. Mali sektör rehabilite edilirken, bunun bedelini reel sektör ödedi. Ödemeye de devam ediyor." “Duyalı bir yaklaşım bekliyoruz” Orakçıoğlu, zirveye ilişkin olarak da "Sayın Başbakandan duyarlı bir yaklaşım bekliyoruz. Çünkü, kendisi sosyal adalete inanan insan” diye konuştu. Bu arada 28 Şubat’ta yapılacak zirveye katılacak TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki heyette, TOBB Tekstil Sektör Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, TOBB Hazırgiyim Sektör Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ve TOBB Deri Sektör Kurutu Başkanı Turgut Koşar ile Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı (GSO) ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Koçer'in de yer alacağı öğrenildi.

Derslik açığı kapatılamıyor

Mon, 01 Dec 25 11:09:07 +0300

Milli Eğitim Müdür Vekili Fikret Atak, 4 bin derslik açığının olduğu Gaziantep'te hayırseverlerin derslik ve okul yaptırma konusunda devletle yarıştığını iddia etti. Gaziantepli hayırseverlerin, okul ve derslik açığının giderilmesi için yürütülen "Eğitime Yüzde 100 Destek" ve "Okulunu Yap Adını Yaşat" kampanyalarına ilgisinin diğer illere örnek olacak boyutlarda olduğunu savunan Atak, “Gaziantepli hayırseverler derslik yaptırmada devletle yarışıyor. İlde geçen yıl devlet 41. hayırseverler 221 derslik yaptırdı” dedi. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin sanayi ve ticaret merkezi konumunda bulunan Gaziantep'in, diğer yerleşim merkezlerinden sürekli göç alan bir kent olduğunu vurgulayan Atak, göçe bağlı olarak artan okul ve derslik ihtiyacını gidermek için yoğun çaba harcadıklarını kaydetti. Olanaklar derslik açığını kapatmaya yetmiyor Milli Eğitim Bakanlığının bütçe olanaklarıyla inşa edilen okul ve dersliklerin, ihtiyacı karşılamaya yetmediğini ifade eden Atak. "Devlet ve hayırseverlerin okul ve derslik yatırımları sürüyor. Halen 4 bin dersliğe ihtiyacımız var. Geçen yıl okul ve derslik açığını kapatmak için yürüttüğümüz kampanyalara katılan 36 hayırsever ile 555 derslik yapımını öngören protokoller imzaladık. Dersliklerden 225'i bitirildi ve bize teslim edildi. 330 dersliğin yapımı ise sürüyor” diye konuştu. Gaziantep Bayındırlık ve İskan İl Müdürü Müslüm Atabey ise 2005 yılında Milli Eğitim Müdürlüğü adına 313 derslik yapımını öngören ihaleler yaptıklarını belirtti. 313 derslikten 4 Tinin yapımın tamamlandığını ve İl Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim edildiğini kaydeden Atabey 313 dersliğin yapımının sür düğünü ifade etti. Atabey, geçen yıl okul ve derslik yapımını öngören ihaleler yanında 3 lojmanı onardıklarını, 2 anaokulu ile bir yemekhane yapım işini ihale ettiklerini İl Milli Eğitim Müdürlüğü adına ihale ettikleri yatırımlar için geçen yıl 123 milyon YTL ödenek tahsis edildiğini sözlerine ekledi.

“Tarım ihmal edilerek kalkınma sağlanamaz”

Mon, 01 Dec 25 11:08:39 +0300

Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, Türkiye'nin tarım sektörünü ihmal ederek kalkınmasının mümkün olmadığını söyledi. Günaydın, Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Gaziantep Şubesi tarafından Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Salonunda düzenlenen "Türk Tarımının Geleceği" konulu konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye için tarımın hayati önem taşıdığını ve ihmal edilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. Çalışanın yüzde 33’ü tarım sektöründe istihdam ediliyor Türk tarımının, istihdam yönü ile vazgeçilemez olduğuna dikkati çeken Günaydın, "Türkiye'de, çalışan nüfusun yüzde 33'ü tarım sektöründe istihdam ediliyor. İstihdamın bu kadar yüksek olması, sektörü, işsizlik bakımından sorunlu bir ülke olan Türkiye’de vazgeçilmez kılıyor" diye konuştu. Daha fazla desteğe ihtiyaç var GSMH'ye yüzde 11 oranında katkı sağlayan tarım sektörünün kamu bütçesinden aldığı payın ise sadece binde 8 olduğuna işaret eden Günaydın, şöyle konuştu: "Ekonomi de çok önemli bir yere sahip olan Türk tarımının daha fazla desteğe ihtiyacı var. Bir tarım ülkesi olan Türkiye, ekonomide gerçek bir kalkınma gerçekleştirmek istiyorsa, en kısa zamanda, tarım ürünleri ithal eden ülke konumundan çıkıp, tarımın her alanın üreticilere daha fazla destek vermesi gerekir. Şu anda, Türk tarımı hiç de istenilen durumda değil. Türkiye, hızla kalkınmaya çalışan bir ülke, Türkiye'nin tarımı ihmal ederek kalkınması mümkün değildir. Türkiye, daha fazla zaman kaybetmeden, bir tarım politikası oluşturup uygulamaya koymak zorundadır. Bu arada, Türk tarımı, değişen dünya düzeninde, değişimlere ayak uydurmalı ve tarım sektöründe, diğer ülkelerle rekabet edebilecek bir noktaya gelebilmelidir. Artık, Dünya Ticaret Örgütü, diğer sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de belirleyici bir rol üstleniyor. Türkiye'nin de buna uyması ve uluslararası alandaki kurallara uygun hareket etmesi gerekir." AB sürecinde tarıma destek zorunludur Avrupa Birliğine (AB) giriş sürecinde bulunan Türkiye'nin tarıma daha fazla destek olmasının zorunlu hale geldiğini kaydeden Günaydın, şöyle devam etti: "AB müktesebatının 80 bin sayfasından, 40 bini tarım sektörü ile ilgili. AB, ortak tarım politikaları oluşturarak, tarımda önemli ölçüde verim artışı elde edip, dünyanın birçok ülke sine tarım ürünleri ihraç etmeyi başardı. Halen, AB ülkelerinde, tarımda üretim fazlası var ve kendilerine yeni pazarlar bula bilmek için yoğun bir mücadele içerisinde bulunuyorlar. Tarım sektöründe en büyük rakipleri ise ABD... Modern teknikler kullanarak tarımda üretim artışını gerçekleş tiren ABD, bir zamanlar AB ülkelerinin pazarı konumunda bulunan Tunus, Cezayir ve Fas gibi ülkeleri ele geçirmeyi başardı. AB ülkeleri, modern teknolojiyi de kullanarak tarımı her alanda destekliyor. Türki ye'de AB'ye giriş sürecinde, tarımını geliştirmek zorundadır.

Sultan Ana, tahliye oluyorsun sesini işitince elindeki sıcak su dolu tası fırlattı...

Mon, 01 Dec 25 11:07:27 +0300

23 Nisan bayramında cezaevindeki izlenimler: İçeride kalanlar: “Yıllar geçecek, ama derin izler bırakıp geçecek” diye söyleniyorlardı... Kadınlar koğuşuna geçiyoruz. Daha sakin, daha önce gazetemizde yaşamlarını, umutlarını yansıttığımız hanım mahkumlar kapıda görülüyor. Görüşe gelen yakınlarından önce hepsiyle tek tek kucaklaşıyorum. Koğuşu geçip yakınlarıyla da kucaklaşıyorlar, bu arada konuşuyoruz. Yarım saat çok çabuk doluyor. Önceden tanıyıp konuştuğum pırıl pırıl genç kadın mahkumlar, “İçeri gel, yemeğe bizimle kal” diye ısrar ediyorlar. Cezaevi müdüründen izin aldıktan sonra yanlarına giriyorum. Yemek hazırlayıp, çay pişiriyorlar. Hemen hepsi gergin. Dışarının çok kalabalık olduğunu biliyorlar. Arada “hayırlısıyla şu görüş bir atlatılsa bir şey olmadan” diye endişelerini dile getiriyorlar. Bu arada İnfaz Yasasından yararlanarak çıkan Sultan Ana'yı anlatıyorlar: -Hani sana, “Yaz kızım Sultan Ana af bekliyor diye yaz” diyen vardı ya, İnfaz Yasası çıktığında halini görecektin. Diğer illerde tutuktalar iki gün önceden salıverildi, evraklarımızı birbirine karıştırdıkları için burada İnfazdan yararlananlar iki gün geç salıverildiler. Sultan Ana'ya “Sen İnfazdan yararlanamayacaksın” diye korkutuyorlardı. Başka şehirlerdekilerin salıverilmeye başladığını duydukça Sultan Ana “Bizim şehirdeki infaz Yasası başka infaz Yasası mı?” diye kendini yiyip durdu. Son gün de nezle olmuştu. Buhar banyosu yaptırıyorduk. “infaz kararın geldi tahliye oluyorsun” dediklerinde sıcak su dolu tası fırlattı, nezlesi falan kalmadı. Kiminin bir ayı, kiminin üç ayı, kiminin de daha uzun yıllan var dört duvar arasında geçecek, infazdan yararlanıp çıkanlar bir garip burukluk içinde ayrılmış, kalanlar daha yıl veya yıllarca bu dört duvar arasında kalmanın huzursuzluğunu yaşıyorlar. “Yıllar geçecek ama derin izler bırakıp geçecek» diye söyleniyorlar. Bir süre sonra özgürlüğe kavuşacak hanımlarla görüşmek üzere vedalaşıyoruz. Yeniden erkekler koğuşunun bulunduğu avluya geçtiğimizde ikinci gurup görüşçülerin içeri alındığını, sarmaş-dolaş oluşlarını gözlüyoruz. Demir kapının önünde parçalanmış bir buket duruyor. Bir kadın ziyaretçi evlilik yıldönümleri olduğu için eşine getirmiş. Ancak kapıda görevliler önce itiraz edip sonra da içeri sokabilirsin deyince sinirlenip buketi parçalamış, kapının önüne fırlatmış. Bukette gerginliklerden parçalanmışlıklardan nasibini almış. Kapıdaki gardiyan açık görüşlerin mahkumlar ve yakınları için hiç iyi olmadığım söylüyor. Neden diye sorduğumda, mahkumun görüşten sonra çok gergin olduğunu, çocukların da sıra beklerken rezillik çektiklerini belirtiyor. Cezaevinden, insanların gönüllerince dolaşıp gezebildiği dünyaya ilk adımı attığımızda, bir yakınını kucaklamak için daha yüzlerce insan yerlerde oturup beklemeye devam ediyorlar..

Gaziantepli 20 hanım şehrimizde Liones Kulübünü kurdu

Mon, 01 Dec 25 11:06:54 +0300

Hanımlar Kulübü kuruldu Perşembe günü toplanan Liones kulübünde gazetemiz kurucusu Osman Tuzcu misafir konuşmacı olarak davet edildi. Şehrimizde ilk defa olarak Gaziantepli hanımlar bir kulüp kurdu, Liones adı verilen kulübün 20 kurucu üyesi var. Nüket Ersoy'un başkan olduğu Liones kulübünün üyeleri her perşembe günü toplanıp birlikte yemek yiyorlar, konuşuyorlar, misafir davet ederek konuşturuyorlar. Kulüpte prensip olarak büyük bir disiplin hüküm sürmektedir. Tabir caizse sivil askeri bir idare vardır. Herkesin her türlü söz hakkı yanında kulübün sıkı prensiplerine uyulması da şarttır. Yemekli toplantı perşembe günü saat 12-14 arasında 2 saat sürüyor. Bu yemek harfenelidir. Ancak davet edilmiş bulunan konuşmacı harfemeye dahil değildir. Yemeye başlamazdan önce, başkan tarafından kulübün prensipleri okunuyor. Ondan sonra sekreter Nazime Renklidağ bir “Dua” okudu, üyeler hep birlik le “Amin” dediler. Dua şöyledir: “Bağışlayan yüce Tanrım, yarattığın nimetlere hamd olsun. İnsanlığın barış ve mutluluğu, ülkemizin refahı, güvenliği ve yücelmesi için çalışmalarımızı başarıya ulaştır. Amin...” Duadan sonra kulüp amiri Emel Çimen konuk Osman Tuzcu'nun biyografisini okuyarak üyelere tanıttı. Daha sonra da kulüp başkanı Nüket Ersoy Osman Tuzcu'ya söz vererek bir konuşma yapmasını rica etti. Osman Tuzcu kulüp üyelerini selamlayarak başarılar diledi ve gazetecilik hakkında kısa bir konuşma yaptı. Liones kulübü 7.4.986 günü kuruldu. Kurucu üyeler şu hanımlardan teşekkül etmektedir: Nüket Ersoy, Necla Kalender, Sennur Çakırgöz, Sermin Ocak, Nazime Renklidağ, Neriman Gök, Emel Çimen, Ümit Kayalı, Macide Üzmen, Selma Yetkin, Funda Güneş, Gönül Erel, Meral Ceydeli, Sibel Ocak, Türkan Özüzümcü, Sema Büdeyri, Semra Küçükcan, Zühre Süzgün, Nurten Çakmur. Bunların içinden 13 kişilik idare heyeti seçildi. Liones kulübün gayesi şöyledir: Dünyada insanlar arasındaki anlayış ruhunu yaratmak ve özendirmek, iyi yönetim ve vatandaşlık ilkelerinin yerleşmesini ve gelişmesini sağlamak, Toplumun uygar, kültürel, sosyal ve moral kalkınmasına etkin katkılarda bulunmak, Kulüpleri arkadaşlık, dostluk ve karşılıklı anlayış bağları ile birleştirmek. Kulübün prensipleri ise şöyle özetlenebilir: Atatürk ilkelerine bağlı olmak, 18 yaşını bitirmiş olmak, Medeni haklarım kullanmaya yeterli olmak, Kamu hizmetlerinden yasaklı ve 5 yıldan fazla hapis cezasına mahkum olmamış bulunmak, Vatanını sevmek, ulusuna bağlı olmak, iyi ünlü, karakterli, hizmet sever olmak, Açık fikirli, başkalarına saygılı ve sözünün eri olmak, Aile yaşamında, mesleğinde ve çevresinde sorumluluk sahibi olmak. Liones kulübü bilgi komitesi üyesi Funda Güneş’te kulübün felsefesini açıkladı. Liones kelime anlamı Arslan demektir. Liones’in anlamı ise şöyle açıklanmaktadır: Liberty: Özgürlük İntelligence: Anlayış Our: Bizim Natlons: Ulusumuzun Safety: Güvenlik sözcüklerinin baş harflerinden meydana gelen sembol kelimedir.

Etin kilosu 1800 liraya fırladı

Mon, 01 Dec 25 11:06:11 +0300

Görelim sizi... Ete rayiç verilemiyor, zabıta sadece fatura üzerinden yüzde 12 kâr ile temizlik durumunu denetleyebiliyor Kasapların canı istedikçe zam yapıyorlar. Kış başında kilosu 1200 liradan satılmakta olan koyun kıyma dünden itibaren bazı kasaplar da 1700, bazılarında ise 1800 liradan satılmaya başlandı. Zam üzerine görüştüğümüz kasaplar, yaz sonuna kadar fiyatın 2000 lirayı bulacağını, ete belediyenin rayiç verme yetkisinin bulunmadığını söylediler. Sık sık zam yapılarak haksız kazanç sağladıklarını söylediğimiz kasaplar: “Biz aldığımız etin üzerine kârımızı koyarak satıyoruz. Bu işte kazançlı olanlar celepler, besiciler, yani mezbahada kesimi yaptırıp satanlardır” dedi. Belediyenin ete yapılan zam hususunda etkili olup olamayacağını sorduğumuz bir yetkili ise: “Bizim belediye olarak ete rayiç verme yetkimiz yok. Piyasada fiyatlar arz ve talep kanununa göre oluşur. Yem fiyatları, canlı hayvan fiyatlarının artması halinde istedikleri zammı yapıyorlar. Biz sadece kasapları, et için aldıkları fatura üzerinden kâr hadlerini ve temizlik durumlarını denetleriz. Kâr haddi yüzde 12'yi geçerse kanuni işlem yaparız” dedi. Vatandaşlar da kasapların canlarının her istemesinde zam yapmalarını önleyecek bir merci yok mudur, diye soruyorlar.

‘Bayram’ babamın yanında…

Mon, 01 Dec 25 11:05:34 +0300

23 Nisan bayramında Cezaevindeki izlenimler: ‘Bayram’ babamın yanında… 23 yaşında 5 çocuklu, kocası cezaevinde olan genç bir hanımla konuşuyorum... NURGÜL BALCIOĞLU Otobüsler tıklım tıklım dolu. Kadınlar ve çocuklar sabahın erken saatlerinden itibaren cezaevinin yolunu tutuyorlar. Otobüsteki çocuk kardeşine dönüp “Bugün bayram” diyor. Daha küçük olan, suratı asık bir şekilde dönerek, ablasına yanıt veriyor; “Bayram babamın yanında” Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için çocukların bir kısmı bayram yerine koşarken, bir kısmı da ceza evinde açık görüş olması nedeniyle babalarını veya annelerini kucaklayarak bayram yapmayı yeğliyorlar. Sabah saatlerinde cezaevinin önünü yüzlerce insan ve çocuk dolduruyor. Görevliler kadın ve erkekleri sıraya sokmakta güçlük çekince askerler kurt köpeklerini alıp halkı sıraya sokuyorlar. Daha kapıdan girişte kurt köpekleriyle askerleri halkın arasına dalarken görmek, gergin sinirleri biraz daha artırıyor, içerde, köpeklerden birinin bir gardiyana saldırdığını duyuyoruz. Dış kapıda giriş kağıdı alanlar görüş avlusuna bırakılmadan, gardiyanlar tarafından aranıyor. Avluya girip banklara oturunca, yeni bir bekleyiş başlıyor. Kocası cinayetten tutuklu genç bir kadın geliyor yanıma. 23 yaşındaki genç kadın beş çocuğu olduğunu anlatıyor. En küçük çocuğuna üç aylık hamileyken, kocasının cezaevine düştüğünü söylüyor. Masanın üzerine oturttuğu bir yaşındaki kızına soruyor, “Babaya ne diyeceksin?” Babasını doğduğu günden bu yana demir parmaklıklar arkasında gören minik kız “Baba nasılsın iyi misin diyeceğim” diye cevap veriyor. Genç anne özel bir işyerinde çalışarak çocuklarını geçindirdiğini söylüyor. -Çok gençsin beş çocukla yol beklemek zor değil mi diyorum. Başını sallayıp iç geçirdikten sonra “Zor da ne demek” diyor yalnızca. -Eşimle daha bir gün kavga etmedik, bir tokadını bile yemedim. Keşke çıksa da her gün kavga etsek diyor. Aynı sözleri kocasına da söylemiş. Ah çekerek ekliyor, “Af dediler af dediler, bizi ümitlendirdiler. Sonunda bir İnfaz Yasası çıkarıp bir kaç günü kalanları salıverdiler. Söylesene af çıkarırlar mı” diye soruyor. -Boşa ümitlenme artık af maf çıkaracakları yok. Hükümet dışardaki işsizlerle uğraşamazken, bir de ceza evlerini boşaltmaz diye cevap veriyorum. “Peki ne zaman kim, af çıkarır” diye soruyor bu kez de. -Cezaevlerini dolduran binlerce insanın, sosyo-ekonomik nedenlerin kurbanı olduğunu ve çoğunun gerçekten özgürlüğe layık insanlar olduğunu kabul edecek birileri gelene kadar diye yanıtlıyorum. Biraz sonra cezaevinin iç avlu kapısı açılıyor. Mahkumlar, tutuklular tek tek çıkmaya başlıyor. Gözler ışıldıyor, herkes yakınını aramaya koyuluyor. Bir anlık yakınlık ve mutluluk için. Tıklım tıklım dolu avluda ziyaretçiler kendilerini göstermek için masaların üstüne fırlayıp, kapıdan çıkan mahkumlara el sallayıp nerde bulunduklarını göstermeye çalışıyorlar. Karı-koca, çoluk-çocuk, anne- baba bir sevgi ve hasret yumağı içinde birbirleriyle sarmaş dolaş oluyorlar. Konuşmalar, sık sık kucaklaşmalar ve öpüşmelerle yeniden kesiliyor. Henüz ilk görüş, vakit öğleye yaklaşıyor. İçerdekilerin sabahtan bu yana, geldiler gelecekler umuduyla sinirli bekleyişleri, dışardakilerin sıramız ne zaman gelecek diye merakla sabırsızlıkla beklemeleri noktalanıyor, içerdekiler dışardakiler için, dışardakiler de içeridekiler için endişeli. Devamı Yarın…

Geçen yıl 6400 kişiden 1600’üne iş bulunabildi

Mon, 01 Dec 25 11:04:49 +0300

Üç ayda 2 bin kişi iş için başvurdu Geçtiğimiz yıl içinde ilimiz İş ve İşçi Bulma Kurumuna 6400 kişi iş için başvururken, bu yılın ilk üç ayında başvuru sayısı 2 bine ulaştı. Bunlardan 440‘ını kadınlar, 5930'unu da erkekler oluşturuyor. İş ve İşçi Bulma Kurumu ilgilileri, geçtiğimiz yıl içinde 580’i erkek, 30’u kadın olmak üzere 610 kişinin kamu işyerlerinde, 970 erkek, 25 kadın olmak üzere bin kişinin de özel işyerlerinde işe yerleştirildiğini duyurdu. Buna göre iş için başvuran 6400 kişiden ancak 1600 kişiye iş bulunmuş oldu. 1986 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylarında ise, kuruma 1960 erkek, 125 kadın olmak üzere toplam 2000 kişi başvurdu. Yılbaşından bu yana İs ve İşçi Bulma Kurumuna başvuranların 22’si yüksekokul, 260 lise ve dengi okul mezunu iken, 150’sinin ortaokul mezunu, 1650 sinin de okur-yazar veya ilkokul mezunu oldukları bildirildi. Yüksekokul mezunlarından 5’i, lise ve dengi okul mezunlarından 60’ı, ortaokul mezunlarından da 10’ununu kadınlar oluşturuyor. Okur-yazar olan 1600 kişiden ise 50’sinin kadın olduğu bildirildi.

Çocuk Bayramını coşkuyla kutladık

Mon, 01 Dec 25 11:04:21 +0300

Törene katılan çocuklar giysileriyle Kamil Ocak'ı çiçek bahçesine çevirdiler Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de büyük bir coşkuyla kutlandı. Sabah kurum ve kuruluşların Atatürk anıtı önüne çelenk konulmasıyla başlayan kutlama törenleri sabah saat 9.30 da Kamil Ocak stadında Milli Eğitim Müdürü Turgut Akan'ın konuşmasıyla devam etti. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürü Turgut Akan yaptığı açış konuşmasında küçüklere hitap ederek Ulu Önder Atatürk'ün bayramların en güzelini kendilerine armağan ettiğini bu armağana layık olmaya çalışmalarını isteyerek çocuklara söyle seslendi: “66 yıl önce bugün yurdun dört bir tarafından millet temsilcilerinin kendi kaderini belirlemek için toplandığı gün yüce Türk milletinin kendi kaderini ancak kendisinin belirleyeceğini dünyaya haykırdığı bugün, gene 66 yıl önceki kadar gururlu sevinçli ve sahip olduklarımızı sonuna kadar korumada kararlı bir şekilde bayramınıza kutluyoruz.” Hürriyetin, demokrasinin tadını Gazianteplilerin daha iyi bileceğine değinen Turgut Akan Gaziantep'te verilen binlerce şehidi, Şahin beyi unutmamak gerektiğini, bu nedenle, demokrasi ve hürriyeti içimize sindirmemizi istedi. Turgut Akan'ın konuşmasından sonra 64 ilkokulun rengarenk giysiler içinde katıldığı gösteriler başladı. İlk gösteriyi öğretmenleri eşliğinde sahanın ortasına Büyük Millet Meclisinin maketi ile birlikte yavru kartlar yaptı. Yeşil, mavi, kırmızı, bordo, eflatun renkli giysilerle sahanın ortasında bir çiçek bahçesine benzeyen çocuklar ellerindeki mavi ve kırmızı renkli şeritlerle oyunlarını sundular. Büyük coşku içinde kutlanan bayramda çocuklar geniş halkalar oluşturdular. Folklor gösterilerinden sonra flamalarla valinin önünde gösteri yürüyüşü ile devam ettiler. Geçit töreninde en çok ilgiyi Şahinbey çocuk yuvası ile kreşler gördü. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocukların bayramını izlemeye gelen vatandaşlar stadın içinde ve dışında büyük kalabalıklar oluşturdular. Kamil Ocak stadyumunda yapılan törenden sonra saat 14.00 de Anneler İlkokulundan 5 er kişilik bir gurubun valiyi, Org. Kenan Evren ilköğretim okulu garnizon komutanı Tuğgeneral Nizamettin Pasin’i, 25 Aralık ilkokulu öğrencileri de Belediye Başkanı Ömer Arpacıoğlu'nu ziyaret ederek, bir süre yönetimi ele aldılar.

Her güne zam haberleri ile uyanıyoruz ve iğneden ipliğe her şeyin fiyatı artıyor

Sun, 30 Nov 25 16:15:58 +0300

DEM Parti Antep İl Örgütü öncülüğünde Yeşilsu’da bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, emekten ve halktan yana bütçe taleplerini dile getirdi DEM Parti Emek ve Komisyon Sözcüsü Mehmet Bozgeyik, ‘’Her güne yeni zam haberleri ile uyanıyoruz. İğneden ipliğe her şeyin fiyatı artıyor ama çalışanların maaşları eridikçe eriyor. İşsizlik aldı başını gidiyor. Kadınlar işgücü ve şiddet kıskacında. Emekliler torununa harçlık veremiyor’’ değerlendirmesinde bulundu. Halk pazar artığı topluyor tencere ve pazar filesi boş Gençlerin umudunu bavula koyup ülkeyi terk ettiğini sözlerine ekleyen Bozgeyik, ‘’Halk pazar artığı topluyor. Tencere ve pazar filesi boş. Asgari ücretliler açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor. Ama iktidar hala ‘Ekonomi büyüyor’ diyor. Büyüyen sadece yoksulluk, sefalet, açlık. Büyüyen saraya, sermayeye, faize uçak filolarına ayrılan pay. Büyüyen siyasallaşma, yargı, adaletsizlik, cezaevleri, tutsaklar, mafya çete talan ve rant’’ dedi. 2026 bütçesi istikrar ve refah değil yoksulluk ve eşitsizlik bütçesi 2026 bütçesinin istikrar ve refah bütçesi olmadığını yoksulluk ve eşitsizlik bütçesi olduğunu anlatan Bozgeyik, ‘’2026 bütçesinde de kaynaklar yine sermayeye, silahlanmaya, faizcilere gidecek. Halkın sorunları daha da büyüyecek. Zamlar artarak devam edecek, ev kiralarındaki artış durmayacak., ilave vergilerle emekçilerin yükü artacak. Ancak başka bir bütçe mümkün’’ dedi. Milyonlarca işsize istihdam sağlayacak doğaya duyarlı yatırımlar yapılmalı Bozgeyik, ‘’Halkın kaynakları silahlanma ve güvenlikçi politikalara değil, eğitim, sağlık ve barınma gibi kamusal hizmetlere aktarılmalı. Milyonlarca işsize istihdam sağlayacak doğaya duyarlı yatırımlar yapılmalı. Barışın ekonomisiyle toplumsal refah yükseltilmeli. En düşük emekli maaşı 46 bin liraya, yoksulluk sınırının yarısına yükseltilmeli. Emeklilere bir asgari ücret tutarında bayram ikramiyesi verilmeli’’ ifadelerini kullandı. Asgari ücret 46 bin liraya yoksulluk sınırının yarısına yükseltilmeli ‘Hak gaspına uğramaksızın kademeli emeklilik sistemi getirilmeli’ diyen Bozgeyik, ‘’EYT mağdurlarının adil bir şekilde emekli olmaları sağlanmalı. Asgari ücret 46 bin liraya yoksulluk sınırının yarısına yükseltilmeli. Asgari ücret yılda iki defa yoksulluk sınırının yarısına denk gelecek zam yapılmalı. Ev emekçisi kadınların sağlık ve emeklilik primlerinin bütçeden ödenerek bütçeden emekli olmaları sağlanmalı’’ açıklamasını yaptı. Savaşa değil, barışa, ranta değil, emeğe bütçe istiyoruz Bu gidişata dur deme zamanının geldiğinin altını çizen Bozgeyik, ‘’Biliyoruz ki barış olmadan refah olmaz, refah olmadan barış kalıcı olmaz. Bunun için yoksulluğa karşı emeğin, savaşa karşı barışın yürüyüşündeyiz. Dört koldan Ankara’ya yürüyoruz. Bütçeden hakkımızı istiyoruz. Alın terimizin karşılığım olan ekmeğimizi, savaşa değil, barışa, ranta değil, emeğe bütçe istiyoruz’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Genç nüfus tehlike altında.. 2024’te 427 madde bağımlısı yaşamını yitirdi

Sun, 30 Nov 25 16:15:03 +0300

2025 Türkiye Uyuşturucu Raporu'na göre uyuşturucu bağımlılığında kırmızı alarm durumuna geçildi. 2022'de 246 olan ölüm vakası geçen yıl 427'ye çıktı. 30 yaş altı ölüm vakalarının büyük bölümünde ucuz ve kolay erişilebilir olan bonzai, metamfetamin gibi sentetik maddeler tespit edildi Karar'ın haberine göre; Emniyet’in hazırladığı '2025 Türkiye Uyuşturucu Raporu' son yılarda bonzai ve metamfetamin kaynaklı ölümlerin hızla arttığını gösterdi. sMadde kullanımında her geçen yıl meydana gelen artışı ortaya koyan rapora göre, 2013 yılında 232 olan doğrudan madde bağlantılı ölüm sayısı, 2017 yılında 941’e yükseldi. 2018 yılından itibaren azalmaya başlayan madde kullanımı kaynaklı ölenlerin sayısı 2022 yılında 246’ya geriledi. 2023’te 300 kaydedilen madde kullanımından kaynaklanan ölüm sayısı, 2024 yılında yüzde 42 artışla 427’ye yükseldi. Bonzai ve metamfetamin yüksek derecede tehlike oluşturuyor Ölümlerin yaş ve cinsiyet dağılımına da yer verilen rapora göre, geçen yıl 400 erkek, 27 kadın uyuşturucu kullanımından hayatını kaybetti, 244 ölüm çoklu madde kullanımından meydana geldi. 2024 yılında doğrudan madde bağlantılı ölenlerin en yaşlısının 75 yaşında olduğu ve bu ölümün tekil madde kullanımına bağlı gerçekleştiği belirlendi. Ölenlerin yaş ortalaması ise 34,7 oldu. 427 ölümden 4’ü 15-64 yaş aralığı dışında, 6’sı 15-18 yaş aralığında, 160’ı 30 yaş altında olarak kayıtlara geçti. Son yıllarda, bonzai ve metamfetamin kaynaklı ölümlerin toplum için yüksek derecede tehdit oluşturduğu vurgulanan raporda, doğrudan madde bağlantılı 427 ölümün 204’ünde bonzai, 142’sinde metamfetamine rastlandığı belirtildi. Bonzainin etki süresini hızlandırmak amacıyla içine haşere ve tarım ilacı katılıyor Türkiye’de sentetik kannabinoidlerin yaygınlaşmasının madde bağımlılığı sorununu çok daha tehlikeli aşamaya taşıdığının altı çizilen 2025 Türkiye Uyuşturucu Raporu’nda, yeni nesil uyuşturucu maddelerin, düşük maliyeti, iletişim ve teknolojideki gelişmelere bağlı kolay erişilebilir olması ve hızlı etki göstermesi nedeniyle özellikle genç nüfusun tehlike altında olduğu ifade edildi. Uyuşturucu ve hayal gösterici etkileri olan, sentetik kannabinoidlerin 300’ün üzerinde kimyasal çeşidi bulunduğu ve Türkiye’ye çoğunlukla Çin’den yasa dışı yollarla getirildiği belirtildi. Yeni nesil uyuşturucular kategorisindeki bonzainin, uyuşturucu ve hayal gösterici etkilere sahip, tamamen sentetik narkotik madde olduğu vurgulanan rapora göre, etki süresini hızlandırmak amacıyla içine haşere ve tarım ilacı gibi zehirler katılan bonzaiyi kullanan çoğu kişinin, yaşadığı zehirlenmeyi narkotik madde etkisi zannettiği anlatıldı. Ada çayı, damiana çayı, yavşan otu, kekik, esrar, kına, Hint kınası, kimyon gibi bitkisel ürünlere spreyleme yoluyla emdirilen bonzainin, kağıt üzerine spreylenmiş olarak ele geçirilmiş mevcutlarının bulunduğu ifade edildi. t24

Ekonomik krizin etkileri gözle görünür hale geldi

Sun, 30 Nov 25 16:13:36 +0300

Bölgenin en önemli üretim ve ihracat kentlerinden biri olan Antep’te, karşılıksız çekte olduğu gibi protesto edilen senette de artış yaşanıyor İşletmelerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar verilere yansımaya devam ediyor. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’ne göre kentte, karşılıksız çekte olduğu gibi protesto edilen senette de son yılların rekoru kırılıyor. Protesto edilen senetlerdeki yükseliş, işletmelerin ekonomik açıdan yaşadığı krizi bir kez daha gözle görünür hale getirdi. 11 aylık dönemde 5 bin 848 senet protesto edildi 2025 yılının 11 aylık protesto edilen senet istatistiklerine bakıldığında geçen yılın aynı dönemine göre bir artışın yaşandığı görüldü. 2024 yılının ocak-kasım döneminde 5 bin 170 senedin protesto edildiği şehirde, bu rakam bu yılın ocak-kasım döneminde 5 bin 848’e çıktı. Protesto edilen senette ülke genelinde ilk 10’dayız Türkiye genelinde protesto edilen senette ilk sırada 43 bin 303 ile İstanbul bulunurken, ikinci sırada 21 bin 160 ile Konya, üçüncü sırada 20 bin 160 ile Ankara, dördüncü sırada 15 bin 214 ile İzmir, beşinci sırada 12 bin 431 ile Antalya, altıncı sırada 11 bin 847 ile Bursa, yedinci sırada 5 bin 848 ile Antep, sekizinci sırada 5 bin 259 ile Kayseri, dokuzuncu sırada 4 bin 708 ile Samsun ve onuncu sırada ise 4 bin 638 ile Adana bulunuyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan illerin protesto edilen senet istatistiklerine bakıldığında listenin başında 5 bin 848 ile Antep yer alıyor. Antep’i, 3 bin 399 ile Şanlıurfa, 2 bin 289 ile Diyarbakır, 917 ile Mardin, 697 ile Batman, 676 ile Adıyaman, 520 ile Şırnak, 147 ile Kilis takip ediyor. Haber Merkezi

Faillere iyi hal indirimi kadın cinayetlerini körüklüyor

Sun, 30 Nov 25 16:12:09 +0300

Geçtiğimiz hafta Nizip’te bir kadının eşi tarafından öldürülmesine tepki gösteren Türkiye Komünist Partisi Gaziantep İl Başkanlığı açıklamasında, ‘’Kadınları koruyamayan, katleden, şiddetle hayatlarını karartan bu düzenin kendisi’’ ifadelerini kullandı İl Başkanı Fatma Yücetaş, ‘’Kadınlar, evde, işte, sokakta kısacası her alanda öldürülüyor. Kadın cinayetlerinin işlenmediği bir gün yok. Kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin uygulanan politikaların sonucu olduğu unutulmamalı. Faillere iyi hal indirimi verilmesi, kadınların çaresiz ve korunmasız bırakılması kadın cinayetlerini körüklüyor. Dolayısıyla yurdun dört bir yanında kadınlar suçlulara ve suça ortak olanlara karşı mücadeleyi büyütüyor, Gaziantepli kadınları eşitlik mücadelesine omuz vermeye çağırıyoruz’’ şeklinde konuştu. Faillerin silahlara bu denli rahat ulaşacağı çete düzeni besleniyor Kadınları uzaklaştırma kararlarına rağmen, elektronik kelepçeye rağmen korumayanların kadınların uğradığı her türlü şiddetin suç ortağı olduğunu sözlerine ekleyen Yücetaş, ‘’Faillerin silahlara bu denli rahat ulaşacağı çete düzenini besleyenler, iyi hal indirimleri ile cesaret verenler, ağızlarına doladıkları namusu öldürme sebebi görebilenler, aileyi kutsayıp boşanmak isteyen kadınları korumasız bırakanlar, kadınlara gidecek bir yer, çalacak bir kapı bırakmayıp çaresiz hissettirenler, kadınları aşiretlerin kölesi haline getirenler kadınların uğradığı her türlü şiddetin failidir, suçun ortağı’’ şeklinde konuştu. Tarikatçıları panellere çağıran üniversiteler d şiddetin failidir Yücetaş, ‘’Kayıpları, şüpheli ölümleri aydınlatmayıp faillere cesaret verenler, kadınların yaşam tarzlarıyla, kıyafetleriyle yargılanmasına zemin hazırlayanlar, çocuk ve yaşlı bakımını kadının üzerine yıkıp onu eve kapatıp sonra da kadının yeri evidir diyenler, kadınları çalışırken ucuz emek görenler, sendikalı olmalarına tahammül edemeyip kapının önüne koyanlar, eğitimi gericileştirip kız çocuklarının okumasına engel olanlar, kadınlar her gün öldürülürken zinanın cezası ölümdür diyerek ferman açıklayanlar, o fermancıları bünyesinde barındıranlar, tarikatçıları panellere çağıran üniversiteler, üniversitede kadın cinayetleri işlenmesine rağmen kılını kıpırdatmayan rektörler, televizyon yayınlarıyla şiddeti, cinayeti meşrulaştıran, kadınlar öldürülmeli diyenleri ekranlara çıkaranlar kadınların her türlü şiddetin faili’’ açıklamasını yaptı. Haber Merkezi

Sektörde ciddi bir daralma var

Sun, 30 Nov 25 16:10:46 +0300

Birçok sektör gibi fotoğrafçılık sektörü de zor günler geçiriyor. Vatandaşın alım gücünün gerilemesine bağlı olarak işlerin düştüğü sektörde dar boğazlığın devam etmesi halinde işyerlerinin kapanacağı vurgulandı. Tüm sektörlerde olduğu gibi fotoğrafçılık sektöründe de bir dar boğazlığın yaşandığını ifade eden Gaziantep Fotoğrafçılar Odası Başkanı Mevlüt Kamil Ustaoğlu, ‘’Emtia fiyatları dövize endeksli olduğundan çok pahalıya geliyor. Ekonomik şartlar ağırlaştığından emek ücretleri de artmış durumda, kiralarda yükseliyor. Dolayısıyla sektörümüzde de ciddi bir daralma var’’ dedi. Önünü göremeyen esnaf destek bekliyor Ülke genelinde birçok sektörü derinden etkileyen ekonomik krizden fotoğrafçılarda üzerine düşeni aldı. Dövize bağlı olarak emtia fiyatlarının pahalanması, kiraların yükselmesi, buna karşın ise işlerin düşmesi sektörün daralmasına yol açtı. 2026 yılının nasıl geçeceği konusunda bir belirsizlik olduğunu dile getiren esnaf, destek bekliyor. Sabırlı şekilde işlerin düzelmesini bekliyoruz ‘Teknolojinin getirdiği çok ciddi problemler var’ diyen Ustaoğlu, ‘’Yeni teknolojiye ayak uydurma ile ilgili ciddi sorunlar yaşıyoruz. Çünkü hepsinin temelinde ekonomik problem var. Yeni teknoloji yeni ekipman, yeni ekipman para ve harcama demek. O yüzden de sabırlı şekilde işlerin düzelmesini bekliyoruz’’ açıklamasını yaptı. Geleceğe yönelik çok bir öngörümüz yok Ustaoğlu, ‘’Hizmet almak isteyen insanların ekonomik durumu iyi olmadığından hizmeti dışarıdan alacak olanlar iki defa düşünüyorlar. Fotoğrafçılık sektöründe dükkan içi ve ağırlık olarak düğün olmak üzere iki kısım var. Buralarda da ayakta kalmak iyice zorlaşmış durumda. Geleceğe yönelik çok bir öngörümüz bulunmuyor. Nasıl olacağına yönelik en ufak bir fikrim yok. 2026 yılında ne ile karşılaşacağımızı da bilmiyoruz. Yani bir belirsizlik söz konusu’’ ifadelerini kullandı. 33 yıldan beri bu sektörün içerisindeyim ve meslek hayatım boyunca en kötü yıldı 2025 yılını değerlendiren Başkan Ustaoğlu, ‘’33 yıldan beri bu sektörün içerisindeyim ve meslek hayatım boyunca en kötü yıldı. Ülke genelinde 40’ın üzerinde odamız var, bu odalarla sürekli istişare içerisindeyiz. Hepsinin de ortak kanaati aynı. Maalesef içinde bulunduğumuz durum hiç de parlak görünmüyor. Dar boğazlık biraz daha devam ederse çok fazla işyerinin kapanacağı korkumuz var. Esnaflar takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tüm riskleri alıp, devlete tek kuruş yük olmadan kendi çarkını döndürmeye çalışan esnafın bu kadar zorluk içerisinde olması bizleri üzüyor’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Emlak Vergisi ikinci taksitinde son gün

Sun, 30 Nov 25 16:09:05 +0300

Bina, arsa ve iş yeri sahiplerinin ödemesi gereken emlak vergisinin ikinci taksiti için yarın son gün. Ödemeler belediyelerden ve e-devlet üzerinden yapılabilirken, gecikmesi durumunda yüzde 3,5 oranında faiz uygulanacak. Gayrimenkul sahiplerinin her sene iki taksitte ödediği emlak vergisinde ödemeler için sona gelindi. Bina, arsa ve iş yeri gibi taşınmazlara ait verginin ikinci taksitinin yatırılması için verilen süre yarın bitiyor. Mükellefler vergilerini, taşınmazın kayıtlı olduğu belediyeye giderek ya da e-Devlet üzerinden entegre belediyelerin online sistemleri üzerinden ödeme yapabilecek. Belirlenen sürede ödenmemesi halinde aylık yüzde 3,5 gecikme zammı uygulanacak. Brüt 200 metrekarenin altında tek konutu olan emekliler, emekli dul ve yetim aylığı alanlar emlak vergisinden muaf tutuluyor. Aynı şekilde engelliler, gaziler ve hiçbir geliri olmadığını belgeleyen vatandaşlar da bu vergiyi ödemiyor. Sözcü

Bireysel kredilerde takibe düşenler 1,5 milyonu aştı, icra ve iflas dosya sayısı 24 milyona yaklaştı!

Sun, 30 Nov 25 16:05:12 +0300

Geçinemeyen milyonlar borçlanmaya, borçlananlar ise icralık olmaya devam ediyor. Birgün’de yer alan ahbere göre, UYAP verilerine göre 29 Kasım itibarıyla icra dairelerindeki derdest halde bulunan icra ve iflas dosya sayısı 24 milyon 785 bin 181 oldu. Bu sayı geçen yılın 29 Kasım tarihinde 22 milyon 906 bin 875’ti. Yılın başından bu yana dairelere gelen dosya sayısı 9 milyon 658 bin 232 oldu. 2024’ün tamamında dairelere toplam 9 milyon 368 bin 168 yeni dosya gelmişti. Kasım ayında, dairelerdeki dosya sayısı 944 bin 551 arttı. Her gün binlerce dosya dairelere geldi. Güncel 29 Kasım verilerine göre cumartesi günü dahi 2 bin 937 yeni icra ve iflas dosyası dairelere geldi. 28 Kasım Cuma günü gelen dosya sayısı 27 bin 703’tü. Bireysel kredi veya kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı yükselirken yılın ilk 9 ayında icra dairelerine 7,5 milyondan fazla dosya gelmişti. Türkiye Bankalar Birliği’nin güncel verilerine göre bu yılın eylül ayında bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı 153 bin 566 oldu. Bireysel kredi borcunu ödeyemeyerek takibe alınan sayısı da 138 bin 444 olarak açıklandı. Yılın ilk 9 ayında bu borçları ödeyemeyen kişi sayısı, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artarak 1 milyon 661 bin kişiye ulaştı. Verilere göre tasfiye olunacak alacaklar da eylülde bir önceki yıla göre yüzde 141’lik devasa artış ile 246 milyar TL oldu. T24

Gaziantep FK Eyüpspor’a 2-1 yenilerek puan kaybetti

Sun, 30 Nov 25 16:04:12 +0300

Gaziantep FK, ligin 15. haftasında Beşiktaş'a konuk olacak Trendyol Süper Lig'in 14. haftasında konuk ettiği İKAS Eyüpspor'a 2-1 mağlup olan Gaziantep FK'nin inişli çıkışlı grafiği sürüyor. Gaziantep ekibi, ligin 9. haftasında taraftarı önünde Hesap.com Antalyaspor'u 3-2 mağlup ettikten sonra iç sahada Fenerbahçe'ye 4-0 yenildi. Bu mağlubiyetin ardından istikrarsız bir performans ortaya koyan kırmızı-siyahlılar, Corendon Alanyaspor ile deplasmanda 0-0, sahasında Çaykur Rizespor ile 2-2 berabere kaldı. Üç maçlık galibiyet hasreti, geçen hafta Zecorner Kayserispor karşısında alınan 3-0'lık skorla sona erdi ancak Güneydoğu temsilcisi, bu kez ağırladığı İKAS Eyüpspor'a 2-1 yenilerek yeniden puan kaybetti. Ligde 22 puanla ve maç fazlasıyla 6. sırada yer alan Gaziantep ekibi, rakip fileleri 21 kez havalandırırken kalesinde 22 gol gördü. Gaziantep FK, ligin 15. haftasında Beşiktaş'a konuk olacak. Sözcü

“Özel Sektörde Mühendisleri Ne Bekliyor?”

Sat, 29 Nov 25 15:07:45 +0300

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Makine Mühendisliği Bölümü tarafından, özel sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturan “Özel Sektörde Mühendisleri Ne Bekliyor?” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Makine Mühendisliği Bölüm Başkanlığı koordinasyonunda, Makine Mühendisliği TDP dersi kapsamında düzenlenen programda, mühendislik öğrencilerine sektördeki beklentiler, çalışma koşulları ve kariyer süreçlerine ilişkin bilgiler verildi. Etkinlikte, Gülsan Holding Üretim Bölüm Yöneticisi Taner Karabaş, üretim süreçlerinde mühendislerin görev alanları ve üretim hatlarında verimliliğe yönelik uygulamalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Teknik İşler Bölüm Yöneticisi İlker Döner, makine mühendislerinin sahada karşılaşabileceği teknik sorunlar, altyapı gereksinimleri ve çözüm yöntemlerine ilişkin bilgi paylaştı. İnsan Kaynakları Bölüm Yöneticisi Muhlis Çeliktürk ise mühendislerin işe alım ve kariyer süreçlerinde öne çıkan yetkinlikler ile sektörün beklentilerine yönelik açıklamalarda bulundu.

Avrupa’da yasaklandı, ciddi sağlık riskleri oluşturuyor

Sat, 29 Nov 25 15:07:10 +0300

Gaziantep Üniversitesi Gıda Mühendisliği Konferans Salonu’nda, enerji içeceklerinin içerdiği kimyasal maddeler ve bu içeceklerin sağlık üzerindeki etkilerinin ele alındığı bir seminer düzenlendi. Seminerin açılışında konuşan GAÜN Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazım Şekeroğlu, enerji içeceklerinin özellikle çocuklar ve gençler tarafından yoğun tüketildiğine dikkat çekerek, bunun ciddi sağlık riskleri oluşturabileceğini belirtti. Prof. Dr. Şekeroğlu, “Günde çok sayıda enerji içeceği içen kişiler var. Bu durum özellikle kalp üzerinde olumsuz etkilere yol açıyor. Bu nedenle bu konu üzerine çalışılması önemli. Güzel bir proje ve güzel sonuçlar almayı hedefliyoruz” dedi. Seminerde konuşma yapan Polonya Jagiellonian Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Tıbbi Bitkiler ve Mantar Biyoteknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. hab. Agnieszka Szopa, Polonya’da enerji içeceklerinin 18 yaş altı gençlere satışının yasaklandığını ifade etti. Prof. Dr. hab. Agnieszka Szopa, Polonya Lublin Medikal Üniversitesi Patobiyokimya – Kromatoğrafi Uygulamaları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eliza Blicharska ile birlikte yürüttükleri, Polonya Bilim Bakanlığı destekli “Enerji İçecekleri ve Seçilmiş Bitki Adaptojenlerinin Genç Yetişkinlerin Sağlık ve Ruh Hali Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi” başlıklı proje kapsamında GAÜN Biyoloji ve Gıda Mühendisliği Bölümleri ile çalışmalarını yoğunlaştırmak istediklerini söyledi. Programın ardından konuşan GAÜN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram, biyoloji ve gıda mühendisliği alanlarında enerji içecekleriyle ilgili yeni projeler geliştirilebileceğini belirterek misafirlere baret verdi. Haber merkezi

DİSK-AR: Geniş tanımlı işsiz sayısı 12 milyon sınırını aştı

Sat, 29 Nov 25 15:06:39 +0300

DİSK-AR'ın Kasım ayı İşsizlik Raporu'na göre, geniş tanımlı işsizlik son yılda 726 bin kişi arttı. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 29,6'ya dayandı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), TÜİK verilerini baz alarak hazırladığı Kasım 2025 tarihli İşsizliğin Görünümü Raporu'nu kamuoyuyla paylaştı. Rapora göre mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 29,6 seviyesine yükselirken, geniş tanımlı işsiz sayısı 12 milyon sınırını aşarak 12 milyon 66 bin kişi olarak gerçekleşti. Geniş tanımlı işsiz sayısında 12 milyon sınırı aşıldı DİSK-AR tarafından yapılan hesaplamalara göre geniş tanımlı işsiz sayısı Ekim 2025 itibarıyla 12 milyon 66 bin olarak kaydedildi. Bu veri, TÜİK tarafından 3 milyon 33 bin kişi olarak açıklanan dar tanımlı işsiz sayısının yaklaşık dört katına denk geliyor. Raporda geniş tanımlı işsiz sayısının son iki yılda 3,9 milyon, son bir yılda ise 726 bin kişi arttığı belirtildi. Geniş tanımlı işsizlikteki artışın temel sebepleri arasında zamana bağlı eksik istihdam (Kısmi Çalışma) ve potansiyel işgücü sayısındaki yükseliş yer aldı. Raporda zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin sayısının son bir yılda 605 bin kişi artarak 4 milyon 128 bine ulaştığı belirtildi. Benzer şekilde, iş aramayıp çalışmaya hazır olanları da kapsayan potansiyel işgücü sayısı son bir yılda 229 bin kişi artışla 4 milyon 905 bin kişiye yükseldi. Ekim 2025 verilerine göre geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 38,8 olarak hesaplanırken, bu oran erkeklerde yüzde 24,1 seviyesinde kaldı. Dar tanımlı işsizlik oranlarında da benzer bir tablo görülerek kadınlarda yüzde 11,3, erkeklerde ise yüzde 7,0 oranları kaydedildi. T24

Hazine 1 trilyon 250 milyar liralık iç borçlanmaya

Sat, 29 Nov 25 15:05:11 +0300

Hazine, Aralık 2025-Şubat 2026 döneminde 1 trilyon 336,5 milyar liralık iç borç servisine karşılık, 1 trilyon 249,8 milyar liralık iç borçlanmaya gidecek. Bakanlığın gelecek 3 aylık döneme ilişkin iç borçlanma stratejisinde, aralıkta 109,6 milyar liralık iç borç servisine karşılık 124,2 milyar liralık, ocakta 606,4 milyar liralık iç borç servisine karşılık 542,6 milyar liralık, şubatta 620,5 milyar liralık iç borç servisine karşılık 583 milyar liralık iç borçlanma yapılması öngörülüyor. Aralıktaki iç borçlanmanın 79,2 milyar lirasının piyasadan, 15 milyar lirasının doğrudan satışlardan, 30 milyar lirasının kamuya satışlardan, ocaktaki iç borçlanmanın 467,6 milyar lirasının piyasadan, 20 milyar lirasının doğrudan satışlardan, 55 milyar lirasının kamuya satışlardan, şubattaki iç borçlanmanın da 519 milyar lirasının piyasadan, 20 milyar lirasının doğrudan satışlardan ve 44 milyar lirasının kamuya satışlardan oluşması bekleniyor. Bu dönemde 15 tahvil ihalesi düzenlenecek, 3 kira sertifikasının doğrudan satışı yapılacak, 3 hazine bonosu ihraç edilecek. Aralıkta 124,2 milyar lira, ocakta 739,3 milyar lira ve şubatta 740,5 milyar lira ödeme yapılacak. Bu ödemelerin 267,3 milyar lirası dış borç servisinden oluşacak. T24

Öğrenciler okuldan koparak kontrolsüz ve riskli ortamlarda zaman geçiriyor

Thu, 27 Nov 25 18:34:44 +0300

Hayalet öğrenci uygulaması giderek yaygınlaşıyor Hayalet öğrenci uygulamasının giderek yaygınlaştığını belirten Gaziantep Özel Öğretim Kurumları Derneği (GÖKDER) Başkanı Bilal Yağdıran, ciddi bir uyarıda bulundu. Öğrencilerin okuldan koparak kontrolsüz ve riskli ortamlarda zaman geçirdiğini vurgulayan Yağdıran, bunun hem eğitim bütünlüğünü hem de öğrenci güvenliğini tehdit ettiğinin altını kalın harflerle çizdi. Hem yasal değil hem de eğitim sektörüne zarar verir Bu tür taleplerin kesinlikle kabul edilmeyeceğini ifade eden Yağdıran, bu taleple gelen öğrencilerin kaydını asla almayacaklarını söyledi. ‘’Devamsızlık sınav başarısızlığının temel nedenlerinden biri. Bu süreçteki akademik kayıpların hiçbir kursla telafi edilemez. Sınava hazırlığın yeri okul hayalet öğrenci uygulaması hem yasal değil hem de eğitim sektörüne zarar verir. Bu uygulamanın tamamen sona ermesini umut ediyorum’’ ifadelerine yer verdi. Milli Eğitim Bakanlığı merdiven altı kursları tespit ederek kapatıyor Kayıt dışı, ruhsatsız eğitim veren kurumlara değinen Yağdıran, ‘’Milli Eğitim Bakanlığı merdiven altı kursları tespit ederek kapatıyor ve yasaların öngördüğü cezaları uyguluyor. Derneğimize üye tüm kurumlar tamamen resmi ve denetimli. Şu an Gaziantep’te kayıt dışı çalışan bir kurum olduğuna dair tarafıma ulaşmış bir bilgi bulunmuyor’’ şeklinde konuştu. KDV düşürülmeli ve SGK prim desteği verilmeli KDV’nin düşürülmesi ve SGK prim desteğinin verilmesi gerektiğini vurgulayan Yağdıran, özel okulların ekonomik anlamda varlığını sürdürebilmesi için devlet desteğinin zorunlu hâle geldiğini sözlerine ekledi. ‘’Eğitim hizmetlerinde KDV oranının düşürülmesi, özel okul öğretmenlerinin SGK primlerinin bir kısmının devlet tarafından sübvanse edilmesi, elektrik ve su faturalarında mesken tarifesinin uygulanması lazım. Özel okullar üzerindeki ekonomik yükün hafifletilmesi hâlinde kurumların asli görevleri olan kaliteli eğitim hizmetine daha güçlü şekilde odaklanabilecek’’ değerlendirmesini yaptı. LGS, YKS ve KPSS gibi sınavların temelinde okuma ve anlama becerisi var Velilere çağrıda bulunan Başkan Yağdıran, çocukların ekran bağımlılığından uzak tutulmasını istedi. Türkiye’deki eğitim sisteminin yapısal olarak sınav odaklı olduğunun dile getiren Yağdıran, öğrencilerin okuma-anlama becerilerinin tüm sınavlarda belirleyici olduğunu vurguladı. “LGS, YKS ve KPSS gibi sınavların temelinde okuma ve anlama becerisi var. Velilerimiz çocuklarını kitap okumaya teşvik etmeli. Sosyal medya ve ekran karşısında geçirilen sürenin sınırlandırılması, çocuklarımızın bilişsel gelişimi için kritik önemde” şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Antep’te ekonomi ‘Error’ veriyor

Thu, 27 Nov 25 18:32:29 +0300

Türkiye’de ekonominin kalbinin attığı ketlerden biri olan Antep’te ekonomi ‘Error’ veriyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin lokomotif kentlerinden biri olan ilimizde karşılıksız çek sayısındaki artış sürüyor. 2025 yılının ocak-kasım döneminde 7 bin 26 çek karşılıksız çıktı Hayat pahalılığının arttığı ve yaşam zorlaştığı şehirde, ekonomik krizin ağır bilançosu yavaş yavaş ortaya çıkmaya devam ediyor. Kredi kartı ve bireysel kredi kartının borcunun tavan yaptığı kentte, yaşanan ekonomik sıkıntı Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine yansıdı. Geçen yılın ocak-kasım döneminde 5 bin 695 çekin karşılıksız çıktığı kentte, 2025 yılının ocak-kasım döneminde bin 331 artışla 7 bin 26 çek karşılıksız çıktı. Antep, karşılıksız çekte bölgede lider Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan kentlerin karşılıksız çek istatistiklerine bakıldığında ilk sırada 7 bin 26 karşılıksız çek ile Antep yer alıyor. İkinci sırada 4 bin 930 ile Diyarbakır, üçüncü sırada 3 bin 859 ile Şanlıurfa, dördüncü sırada bin 958 ile Batman, beşinci sırada bin 580 ile Mardin, altıncı sırada 836 ile Adıyaman, yedinci sırada 796 ile Siirt, sekizinci sırada 689 ile Şırnak ve ve dokuzuncu sırada ise 74 ile Kilis bulunuyor. Karşılıksız çekte ülke genelinde ilk sıralardayız Ülke genelinde karşılıksız çek istatistikleri incelendiğinde listenin başında 58 bin 478 ile İstanbul bulunuyor. İstanbul’u, 18 bin 566 ile Ankara, 16 bin 636 ile İzmir, 14 bin 134 Bursa, 10 bin 666 ile Antalya, 7 bin 362 ile Adana, 7 bin 26 ile Gaziantep, 6 bin 683 ile Mersin, 5 bin 597 ile Konya ve 5 bin 313 ile Kocaeli takip ediyor. Haber Merkezi

15 bin atamanın 40 bine tamamlanmasını istiyoruz

Thu, 27 Nov 25 18:31:00 +0300

Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ülke genelinde 86 bin ücretli öğretmen görev yapıyor. Ancak 2024 KPSS’ye girerek yüksek puanlar almış on binlerce öğretmen, mesleğini icra edebilmek için ek atama bekliyor Ek Atama Bekleyen Öğretmenlerin Sözcüsü Bahar Özdemir, ‘’Talebimiz; açıklanan 15 bin atamanın 40 bine tamamlanması ve branşlar arasında adil bir dağılımın sağlanması. Bu adım hem öğrencilerimizin nitelikli eğitim hakkını güvence altına alacak hem de biz öğretmenlerin emeklerinin karşılık bulmasını sağlayacak’’ dedi. Gaziantep’e istenirse 5 bin yeni öğretmen ataması yapılabilir Gaziantep’te birçok okulda norm kadro eksikliği bulunduğunu ifade eden Özdemir, ‘’Derslere ücretli öğretmenler adı altında öğretmenlik mesleğiyle alakası olmayan kişiler girmekte ve öğrencilerimiz kalıcı çözümler yerine geçici yöntemlerle eğitim adı altında eğitimsizlikle karşı karşıya. Gaziantep’te norm açığı resmi rakamlara göre beş binin üzerindedir. Yani sadece Gaziantep’e istenirse 5 bin yeni öğretmen ataması yapılabilir’’ dedi. Mevcut 15 bin atama, ne ülke genelinde ne de Antep özelinde ihtiyacı karşılamıyor Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 86 bin ücretli öğretmenin derslere girdiğini kaydeden Özdemir, bu sayının, öğretmen açığının ne denli ciddi olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. ‘’Gaziantep özelinde ise hızla artan nüfus, göç hareketliliği ve genç öğrenci sayısının yüksekliği sebebiyle öğretmen ihtiyacı her geçen gün daha da artıyor. 2024 KPSS’ye girerek yüksek puanlar almış on binlerce öğretmen, mesleğini icra edebilmek için ek atama bekliyor. Ancak mevcut 15 bin atama, ne ülke genelinde ne de Gaziantep özelinde ihtiyacı karşılamıyor. Yeni kurulan Öğretmen Akademisi sebebiyle 2027 yılına kadar yeterli atama yapılmayacağı ifade edilmekte; bu durum, hem eğitim sistemimizde hem de öğretmen adaylarının yaşamlarında telafisi güç yaralar açıyor’’ açıklamasını yaptı. Adil dağılımlı ek atama talebimizi Türkiye’nin dört bir yanında vurgulamaya devam ediyoruz Özdemir, ‘’2024 KPSS puanıyla ek atama bekleyen öğretmenler olarak 15 Nisan tarihinde açıklanan ve aynı zamanda son yıllarda ki en düşük atama sayısı olan 15 bin öğretmen atamasının oluşturduğu mağduriyeti ve 18 Nisan tarihinde MEB tarafından açıklanan adil olmayan branş dağılımları yüz binlerce öğretmenin emeği, beklentisi ve geleceği, açıklanan sınırlı atama sayısı ve sınırlı kontenjanlar yüzünden ne yazık ki karşılık bulamadı. Bu nedenle 2024 yılı için adil dağılımlı ek atama talebimizi Türkiye’nin dört bir yanında vurguladık vurgulamaya devam ediyoruz’’ şeklinde konuştu. Bazı branşlara ayrıcalık tanınırken, bizler perişan olduk ‘Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan adil olmayan branş dağılımları da bu mağduriyetin en büyük göstergelerinden biri’ diyen Özdemir, ‘’Bakanlık, 2024 KPSS’deki 15 bin atamada; sınıf öğretmenliğine 4387, özel eğitime 3 bin 87, din kültürüne bin 802, okul öncesine bin 321 kontenjan gibi bu 4 branşa toplamda 10 bin 588 kontenjan verirken, geriye kalan branşlardan biyoloji 27, tarihe 28, edebiyata 29 kontenjan gibi 72 branşa toplamda 4 bin 412 kontenjan verdi. Sadece bazı branşlara ayrıcalık tanınırken, bizler perişan olduk’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Birinci basamak sağlık hizmetleri ve halk sağlığında çok ciddi sorunlar yaşıyoruz

Thu, 27 Nov 25 18:30:58 +0300

Türk Tabipleri Birliği Aile hekimliği Kolu tarafından düzenlenen 3. Türkiye Aile Hekimleri buluşması, 5-7 Aralık tarihlerinde Gaziantep-Kilis Tabip Odası ev sahipliğinde yapılacak. Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı K. Doğan Eroğulları, ‘’Gaziantep’te yaşayan ve çalışan aile hekimlerimizi ve tüm sağlık emekçilerimiz de bu çalışmaya katkı sunmaya çağırıyoruz. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde ve halk sağlığında çok ciddi sorunlar yaşıyoruz’’ şeklinde konuştu. 3. Türkiye Aile Hekimleri buluşması Antep’te yapılacak Türk Tabipleri Birliği Aile hekimliği Kolu tarafından düzenlenen 3. Türkiye Aile Hekimleri buluşmasının, 5-7 Aralık tarihlerinde ilimizde tabip odası ev sahipliğinde düzenleneceğini kaydeden Eroğulları, ‘’Bundan önce 1. buluşma 2015 yılında, 2. buluşma ise 2019 yılında Antalya’da yapılmıştı ve ülkemizde aile hekimliği uygulamaları tartışılmıştı. Bu buluşmalarda yapılan tartışmalar ve öneriler daha sonra kitap haline getirildi ve önemli bir kaynak oldu. Şimdi üçüncüsü bizim ilimizde yapılacak’’ ifadelerini kullandı. Sorunlar masaya yatırılacak ve çözüm önerileri sunulacak ‘Birinci basamak sağlık hizmetleri, aile hekimliği uygulaması ve toplum sağlığı adına çok önemli bir toplantı’ diyen Eroğulları, ‘’Toplantıya tüm Türkiye’den Aile Hekimleri katılacak ve üç gün boyunca çok ciddi tartışmalar ve çalışmalar olacak. Toplam dört atölyede pandemi, deprem ,dijitalleşme ve piyasalaşma konuları üzerinde yoğun emek verilerek sorunlar masaya yatırılacak ve çözüm önerileri sunulacak’’ dedi. Ülkemizde çökmüş bir sağlık sistemi var Buluşmanın hem aile hekimliği sistemi ve toplumsal sağlığı hem de ilimizin, kültürümüzün tanıtılması açısından oldukça kıymetli olduğunu sözlerine ekleyen Eroğulları, ‘’Ülkemizde çökmüş ve şu anda sağlık emekçilerinin özverisiyle yürüyen bir sağlık hizmeti var. Koruyucu sağlık hizmetlerine bütçeden ayrılan pay her sene düşüyor. Bakanlık bütçesinin büyük bir kısmı 'şirket hastanesi' olan şehir hastanelerine akıtılıyor ve bir rant düzeni kurulmuş’’ tespitini yaptı. Buluşmadan sonra çıkacak çözüm önerileri çok ama çok önemli Pandemi ve depremin sağlık sisteminin nasıl çökmüş olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı K. Doğan Eroğulları, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Buluşmadan sonra çıkacak çözüm önerileri çok ama çok önemli. Halkın sağlığını gözeten, insanların hasta olmaktan korunduğu ve nitelikli bir sağlık hizmetinin sunulduğu, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin daha iyi bir ortamda sağlık hizmetinin mümkün olduğunu göstermek açısından son derece değerli bir toplantı.’’ Haber Merkezi

Dinamik ekonomik yapı ve güçlü sanayi gençlerin gelişimi için benzersiz bir zemin

Thu, 27 Nov 25 18:28:00 +0300

“Güç Gençte, Gelecek Gaziantep’te” Projesi Çalıştayı yapıldı Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın (TOG), Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ve Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) iş birliğiyle hayata geçirdiği, Türkiye’de ilk kez uygulanan bir iş birliği modeli olan “Güç Gençte, Gelecek Gaziantep’te” projesi önemli bir aşamayı geride bıraktı. Projenin ikinci fazını oluşturan çalıştay, 25 Kasım 2025 tarihinde gerçekleştirilirken 65 üniversite öğrencisi; sanayi temsilcileri, üniversite yöneticileri ve proje paydaşları bir araya geldi. Projenin ilk fazında, Gaziantep’in önde gelen 27 sanayi firması tarafından bildirilen intörn ihtiyaçları ile GAÜN öğrencilerinin alan ve bölüm bazlı başvuruları toplandı. Öğrenciler, genel yetenek testi ve mesleki kişilik envanterinden oluşan kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçirildi. Bu bütüncül süreç sonunda gerçekleştirilen öğrenci–firma eşleştirmeleri, gençlerin potansiyeli ile sanayinin nitelikli iş gücü ihtiyacı arasında güçlü bir köprü kurarak Gaziantep’in yerel kalkınma dinamiklerini destekleyen önemli bir adım oldu. Çalıştay kapsamında öğrenciler; GSO, GAÜN, TOG yöneticileri ve proje kapsamında yer alan firmaların temsilcileri ile doğrudan buluştu. Gençler, çoğu Türkiye’nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde yer alan firmaların yöneticileriyle tanışma, sektörel beklentileri öğrenme, mentorluk alma ve kariyer yolculuklarına yön verecek temaslar kurma fırsatı yakaladı. Toplum Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Seçkin Karataş “Gaziantep gibi üretim kapasitesi yüksek bir şehirde hayata geçirdiğimiz bu model, gençlerin potansiyelini merkeze alarak onları sadece iş gücünün bir parçası değil, toplumsal dönüşümün lideri olarak konumlandırıyor. TÜİK verilerine göre 2024 yılında 15–34 yaş grubunda işsizlik oranının %12,7 olarak gerçekleştiği düşünüldüğünde, gençlerin nitelikli deneyim alanlarına erişimi her zamankinden daha kritik. Bu çalıştayda bir araya gelen öğrencilerin sektör temsilcileriyle kurdukları temaslar hem öğrenme hem deneyim hem de güven inşa etme süreçlerine güçlü bir katkı sağlıyor” dedi. Genç istihdamına ve nitelikli iş gücüne büyük önem verdiklerinin altını çizen Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi ise “Sanayi kuruluşlarımız gençlerin dinamizmine ve üretim süreçlerine sağlayacakları katkıya büyük önem veriyor. Bu proje sayesinde firmalar ihtiyaç duydukları yeteneklere erken aşamada ulaşırken, öğrenciler de gerçek sektör deneyimine temas etme fırsatı buluyor. Bu iş birliği Gaziantep’in üretim kültürünü güçlendiren ve uzun vadede sanayiye nitelikli insan kaynağı kazandıran örnek bir model oluşturuyor” diye ekledi. Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan ise iş birliğine dair şunları ifade etti: “Gaziantep’in dinamik ekonomik yapısı ve güçlü sanayi kültürü, gençlerimizin gelişimi için benzersiz bir zemin oluşturuyor. Öğrencilerimizin sektör temsilcileriyle bir araya gelerek hem kendilerini ifade etmeleri hem de gelecekteki mesleki rollerine yönelik önemli iç görüler kazanmaları bizim için çok kıymetli. Bu modelin üniversitemize, öğrencilerimize ve kentimizin kalkınmasına uzun vadeli katkı sağlayacağına inanıyoruz.” “Güç Gençte, Gelecek Gaziantep’te” projesinde çalıştayın ardından yeni bir dönem başlıyor. Gençler temel iş yaşamı becerileri, sektör bilgisi ve kişisel gelişim alanlarında alacakları eğitimlerin ardından, Gaziantep’in önde gelen firmalarında intörnlük süreçlerine başlayacak. Böylece proje, hem öğrencilerin mesleki gelişim yolculuğunda hem de kentin nitelikli iş gücü kapasitesinin artırılmasında stratejik bir ilerleme kaydedecek.

673 trafik personeline etkili iletişim ve halkla ilişkiler eğitimi verildi

Thu, 27 Nov 25 18:27:44 +0300

Gaziantep Üniversitesi’nde (GAÜN), “Trafik Denetimlerinde Halkla İlişkiler ve İletişim Eğitimi” programı gerçekleştirildi. 2024-2027 Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planı kapsamında düzenlenen eğitim, Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan trafik personelinin halkla ilişkiler ve iletişim becerilerini geliştirmeyi, hizmet verdikleri toplum kesimiyle yaşanabilecek iletişim sorunlarını önlemeyi ve stresle başa çıkma yöntemlerini öğretmeyi amaçladı. Gaziantep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda, Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Süleyman Şahan, ilimizde görev yapan 673 trafik personeline etkili iletişim ve halkla ilişkiler tekniklerinden, toplumsal duyarlılık ve empati geliştirmeye; iletişim kaynaklı sorunların önlenmesi ile stres yönetimi ve stresle başa çıkma yöntemlerine kadar çeşitli konularda uygulamalı bilgiler aktardı.

İlk etapta 55, toplamda 115 bin kişi tahliye edilecek

Thu, 27 Nov 25 17:29:01 +0300

Pakete göre, 31 Temmuz 2023'ten önce suç işleyenler Covid-19 düzenlemesinden yararlandırılacak. Düzenlemeden 50-55 bin kişinin yararlanacağı tahmin ediliyor. AKP, 38 maddelik 11. Yargı Paketi'ni Meclis Başkanlığı'na sundu. Kamuoyunda "covid izni, kısmi af" olarak da adlandırılan uygulamanın kapsamını genişleten düzenleme de pakette yer alıyor. Paketin detaylarını açıklayan AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, covid düzenlenmesinin cezaevindekiler için af olmadığını belirterek, "Covid düzenlemesi bir af değildir. İlk etapta 54-55 bin civarı mahkûm tahliye olabilir. İlerleyen yıllarda bu sayı 80 bin 90 bine çıkabilir. Üç yıl daha erken denetimli serbestlik olacak" bilgisini verdi. Bugün Meclis'e sunulan düzenleme yasalaşırsa, 31 Temmuz 2023 tarihinden önce suç işleyen ancak cezası kesinleşmeyenler de denetimli serbestlik süresini dışarıda tamamlayabilecek. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler'in aktardığına göçre ilk etapta 54-55 bin, ardından da 90 bine kadar kişi covid düzenlemesiyle cezavinden çıkabilecek. Böylece, üç yıl daha erken denetimli serbestlik olacak. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da paketin sunulmasının ardından sosyal medyada yaptığı açıklamada, "Düzenlemeden ilk etapta 55 bin kişi, 6 ay içinde 60 bin kişinin de faydalanmasıyla toplam 115 bin kişi yasadan yararlanacak" dedi. "Covid izni" düzenlemesi neydi, nasıl genişleyecek? 2020'de pandemi nedeniyle açık cezaevinde bulunanlara verilen "covid izni" düzenlemesiyle, açık cezavine erken geçme ve denetimli serbestliğe erken ayrılma olanağı getirilmişti. Denetimli serbestliğe ayrılmalarına beş yıl veya daha az süre kalanların tekrar cezaevine dönmesine gerek kalmamıştı. 11. Yargı Paketi'nde, bu düzenlemenin kapsamı, "31 Temmuz 2023 öncesinde cezası kesinleşmemiş" olanları da kapsayacak şekilde genişletilecek. Pakette şu ifadeler yer aldı: "31/7/2023 tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle hükümlü olanlar, Covid-19 düzenlemesiyle getirilen 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve/veya denetimli serbestliğe ayrılma imkânından yararlanabilecek. Böylelikle, hükümlünün 31/7/2023 tarihi itibarıyla cezaevinde bulunması şartı aranmayacak."

Tarımsal destekler, suyu verimli kullanan ürünlere yönlendirilmeli

Thu, 27 Nov 25 14:48:40 +0300

'Ekolojik Mahşer' yaklaşıyor… Toprak nemi ciddi biçimde azalıyor, Su talebi artıyor, sulama baskısı yükseliyor, Bitkilerin büyüme dönemleri kayıyor Kuraklık, ani hava olayları, denetimsizlik tarım sektörünü kötü bir sona doğru hızla götürüyor. Biliminsanlarına göre önlem alınmazsa kısa bir süre sonra iklim krizinin tarım sektörü üzerindeki etkileri çok daha ağırlaşacak. Ülkenin yedi coğrafi bölgeye ayrıldığı ve bu bölgelerde yaşanan iklim şartları, ilköğretim çağlarında öğretilmeye başlanır. “Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı” cümlesi, herkesin hafızasına kazınmıştır. Akdeniz iklimini anlatan bu tanımlama, ülkenin büyük bir bölümünde yaşanan iklimi anlatırdı. Evet, artık-di’li geçmiş zaman kullanmaya başlayabiliriz. Çünkü her bir bölgeye ilişkin bizlere ezberletilen o tanımlamalara veda ediyoruz. Dünyanın ısısının artması ve iklimin değişimi sadece tanımlamaları değil; yaşamı da değişiyor. İklim krizinin en önemli yansımalarından biri ise tarım ve hayvancılık sektöründe yaşanıyor. Türkiye hiçbir zaman su zengini olmadı; ancak son yıllarda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı hızla azalıyor. Türkiye, 1.700 m³ sınırının altına inerek “su stresi altındaki ülkeler” kategorisine girdi. 1.000 m³ seviyesinin altı “su fakiri ülke” anlamına geliyor; mevcut gidişat bu sınıra hızla ilerlediğimizi gösteriyor. Bu gidişat, suya en bağımlı sektör olan tarımı da etkiliyor. Günlerce, haftalarca toprağa düşecek suya hasret olan çiftçinin tek derdi yağışlar değil elbette. Yağışın suyla nasıl bir araya geldiği de ayrı bir dert. Su döngüsü kimi zaman, aşırı hava olayları şeklinde tamamlanıyor. Dolu oluyor, sel oluyor, birkaç günde yağacak yağmur birkaç saat içinde yağıyor. İklim krizinin kendini en çok hissettiren yanı, ilkbahar yağışlarının azalması, yaz mevsiminin uzaması, buharlaşmanın artması ve topraktaki nemin azalması olarak kendini gösteriyor. Dünyanın ısıtılmasının 1,5 dereceyi aşmasının önemli bir eşik olduğu hep ifade edildi ve maalesef eşiğin aşılması engellenemedi. Isıtmanın ekosistemde ortaya koyduğu önemli değişimler özellikle İç Anadolu ve Marmara’da görülüyor. Sıcak iklimde yaşayan bazı zararlı böcekler artık bu bölgelerde görülmeye başladı. Yaz mevsiminin uzaması ile birlikte zararlı böcekler daha uzun süre hayatta kalabiliyor ve bir sezonda birden fazla kez üreme döngüsüne girebiliyor. Bu tablo, çiftçiyi daha fazla pestisit kullanmaya itiyor. Buğday Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de pestisit kullanımı 1979–2018 arasında yaklaşık 7 kat arttı. 2018 için tahmini değer 59 bin ton civarında veriliyor. Belma Özercan ve Rahmi Taşçı tarafından yapılan ve TÜİK verilerinin kaynaklık ettiği çalışmaya göre ise 2006’da yaklaşık 45 bin ton olan toplam pestisit kullanımını, 2020’de yüzde 17,7 artışla 53 bin ton civarına çıktı. Pestisitler ile zararlı böcekler yok edilmeye çalışılırken birçok yararlı böcek de yok oluyor. Dr. Bülent Şık tarafından hazırlanan Pestisit Atlası’nda bu durum “Ekolojik Mahşer pestisit ile geliyor” şeklinde ifade ediliyor. Pestisit Atlası, yapılan araştırmalarda böcek popülasyonlarının yüzde 41 oranında azaldığına ve bütün türlerin üçte birinin yok oluşla karşı karşıya kaldığına dikkat çekiyor. Birçok meyvenin tozlarını taşıyan kelebek ve arı popülasyonu hızla azalıyor. Ayrıca kullanılan pestisitler kanser, parkinson, alzehimer, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), duygulanım bozuklukları, anksiyete, depresyon, zekâ geriliği ve gecikmiş zihinsel gelişim gibi sağlık sorunlarına da neden oluyor. Zirai donun görünen maliyeti 21 milyar TL Çiftçi, zararlılardan oluşan gelir kaybını pestisit kullanarak önleme çalışsa da ani hava olaylarına karşı alabileceği bir önlem bulunmuyor. Geçtiğimiz yıl yaşanan zirai don nedeniyle tarımda oluşan zararın 21 milyar TL'yi bulduğu açıklandı. 1 Şubat 2025’te Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile 65 ilde 16 ürün için Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş (TARSİM) tarafından destekleme ödemesi yapılacak. Kararda tarım sigortası bulunmayan veya tarım sigortası bulunmasına rağmen don teminatı bulunmayanlara da ödeme yapılacağı duyuruldu. Maalesef zararın ne kadarının karşılandığına ilişkin bir veri yok. Ancak hepimizin bildiği gibi zirai don nedeniyle birçok tarım ürününün fiyatı 2025 yılında zirve yaptı. Tüketici hem meyve, sebze alırken fazla ödeme yapmak zorunda kaldı hem de ödediği vergiler ile TARSİM'e ödeme sağladı. Bu durumun önümüzdeki yıllarda da yaşanabileceği meteroloji uzmanları tarafından dile getiriliyor. Zirai don 36 ili etkiledi, ürünler zarar gördü Peki bir zamanlar 'tahıl ambarı' olarak anılan Anadolu'da ürün çeşitliliği ve üretim ne durumda? Artık sıkça, tahıl ürünlerinin ithal edildiğini duyuyoruz. Bu konuda yapılmış iki önemli çalışma var. Birincisi Doç. Dr. Barış Karapınar, Prof. Dr. Gökhan Özertan, Dr. Tetsuji Tanaka, Nazan An ve Tufan Turp tarafından TÜSİAD için 2020 yılında hazırlanmış ve "İklim değişikliği etkisi altında tarımsal ürün arzının sürdürülebilirliği" başlığını taşıyor. İkinci çalışma ise İTÜ'de Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu, Prof. Dr. Yurdanur Ünal, Meteoroloji Mühendisi Aslı İlhan ve Yüksek Meteoroloji Mühendisi Cemre Yörük tarafından 2017 yılında hazırlanmış ve "İklim değişikliğinin tarıma etkileri" başlığını taşıyor. Yani görüldüğü gibi kullanılabilir su miktarı kritik seviyeye düşmeden, ani hava olayları büyük sorun yaratır hale gelmeden, kuraklık, yüksek sıcaklık çiftçinin korkulu rüyası haline gelmeden önce akademisyenler soruna değinmiş ve çözüm önerileri sunmuşlar. İTÜ tarafından hazırlanan raporda Ege, Akdeniz ve İç Anadolu’da yaz yağışlarında sert düşüş yaşanması nedeniyle yaşanan üç kritik sonuca dikkat çekiliyor: Raporda net bir şekilde bazı bölgelerin bugünkü ürün desenini sürdüremeyeceğini belirtiyor. TÜSİAD raporu da bu bulguları destekliyor. Arpa ve mısırda iklim değişkenliğine yüksek duyarlılık olduğu, 2030-2050 yılları arasında buğday veriminde yüzde 6-9 oranından düşüş beklendiği saptması yapılıyor. Rapor, özellikle tahıllarda kuraklık yıllarında sert rekolte kayıpları yaşandığını gösteren geçmiş verileri de inceliyor. 2007–2008 kuraklığı: Buğday üretiminde milyon tonluk düşüş 2014 kuraklığı: Arpa üretiminde ciddi kayıp 2021 kuraklığı: İç Anadolu’da buğday verimi dramatik düştü. Ne yapmalı? Her iki raporda da sorunun etkilerinin azaltılmasına ilişkin öneriler yer alıyor: 1. Su yönetimi ve sulama reformu Havza bazlı su planlaması yapılmalı. Her havzadaki su arzı ve talebi yeniden hesaplanarak ürün desenleri buna göre düzenlenmeli. Salma sulama hızla terk edilmeli. Damla ve yağmurlama sulama zorunlu hale getirilmeli. Yeraltı suyu çekimi denetlenmeli. Ruhsatsız kuyular kapatılmalı; su kullanımı sayaçlarla izlenmeli. Su kayıpları azaltılmalı. Sulama altyapılarında modernizasyon yapılmalı; açık kanaletler yerine kapalı sistemlere geçilmeli. Su-yoğun ürünler azaltılmalı. Mısır, yonca, pamuk gibi yüksek su isteyen ürünler riskli havzalarda sınırlanmalı. 2. Ürün deseninin yeniden belirlenmesi Suya göre tarım yapılmalı. Tarımsal destekler, suyu verimli kullanan ürünlere yönlendirilmeli. Kuraklığa dayanıklı tohum ve çeşit ıslahı desteklenmeli. Buğday, arpa, nohut ve yem bitkilerinde iklim stresine dayanıklı çeşitler yaygınlaştırılmalı. İklim değişikliğiyle göç eden ürünlere uyum sağlanmalı. Zeytin, bağ ve bazı meyveler daha kuzeye ve daha yüksek rakımlara doğru kayıyor; bu kayış planlanmalı. 3. Toprak ve ekosistem sağlığının korunması Toprak organik maddesi artırılmalı. Organik gübreleme, malçlama ve azaltılmış toprak işleme teşvik edilmeli. Pestisit bağımlılığı azaltılmalı. Biyolojik mücadele uygulamaları yaygınlaştırılmalı; arıları ve tozlayıcıları tehdit eden pestisitler kademeli olarak sınırlandırılmalı. Doğal habitatlar korunmalı. Monokültür yerine ürün çeşitliliği desteklenmeli; ekosistem dengesi güçlendirilmeli. Toprak erozyonu ve çölleşmeye karşı koruma programları genişletilmeli. 4. Risk yönetimi, sigorta ve erken uyarı TARSİM iklim riskine göre yeniden düzenlenmeli. Primler, bölgesel risk seviyelerine göre dinamik hale getirilmeli; aşırı hava olaylarının artışı hesaba katılmalı. Hasar tespitinde uydu ve sensör kullanımı artırılmalı. Gerçek zamanlı veriye dayalı değerlendirme mekanizmaları devreye alınmalı. Meteorolojik erken uyarı sistemleri güçlendirilmeli. Çiftçilere don, dolu, sel ve sıcak dalgası gibi olaylar mobil uyarı sistemiyle iletilmeli. Afet sonrası üretim kayıplarının telafisi için ulusal destek programları uygulanmalı. 5. Teknoloji, veri yönetimi ve araştırma Dijital tarım veri tabanı kurulmalı. Tüm tarımsal verilerin toplandığı, açık ve erişilebilir ulusal bir platform oluşturulmalı. Uydu görüntüleri ve sensör tabanlı izleme sistemleri kullanılmalı. Havza bazında toprak nemi, su kullanımı ve bitki sağlığı düzenli olarak takip edilmeli. İklim uyumuna yönelik araştırma fonları artırılmalı. Üniversiteler, araştırma enstitüleri ve özel sektör ortak projeler yürütmeli. Tarımsal tahmin modelleri geliştirilerek planlama süreçlerine entegre edilmeli. 6. Ekonomik ve sosyal politikalar Ulusal İklim Uyum Fonu kurulmalı. Kuraklık, sel, don ve diğer iklim şoklarının ekonomik etkisini azaltmak için özel bir bütçe oluşturulmalı. Çiftçilere eğitim ve dönüşüm desteği verilmeli. Su verimliliği, biyolojik mücadele, toprak koruma gibi alanlarda yayım hizmetleri güçlendirilmeli. Gıda arz güvenliği için stratejik ürün planlaması yapılmalı. Buğday, arpa, nohut ve ayçiçeği gibi temel ürünlerin üretim kapasitesi uzun vadeli projeksiyonlarla yönetilmeli. Öneriler elbette iklim krizine yol açan etkenler ortadan kalkmadıkça sorunun çözümünü sağlamayacak. Etkinin azalması ise hem tarım sektörünün korkulu rüyalarını azaltabilecek hem de tüketiciye soluk aldırabilecek nitelikte. Ancak raporların hazırlandığı tarihten bu yana bu öneriler doğrultusunda herhangi bir adım atılmış değil.bianet

Vatandaşın hayatı zehir!

Thu, 27 Nov 25 14:47:45 +0300

Enflasyon, kira fiyatları, işsizlik... ASAL Araştırma, Kasım 2025'te halkın ekonomik önceliklerini belirleyen anket sonuçlarını duyurdu. Türkiye'deki en önemli ekonomik sorunların başında kira ve konut fiyatlarındaki artış ile gıda fiyatlarındaki yükseliş geliyor. Anket, yüksek enflasyon, faiz oranları ve temel maliyetlerin yurttaşın gündeminde ilk sırada olduğunu gösterdi. ASAL Araştırma, Kasım 2025 döneminde gerçekleştirdiği anket sonuçlarını açıkladı. 2 bin 15 kişinin katıldığı araştırmada, Türkiye ekonomisinin en önemli sorunları belirlendi. Katılımcıların yüzde 22,6’sı kira ve konut fiyatlarındaki artışı, yüzde 17’si gıda fiyatlarındaki yükselişi, yüzde 10,5’i yüksek enflasyonu, yüzde 5,4’ü faiz oranlarını ve yüzde 5,3’ü elektrik, su, aidat ve doğalgaz maliyetlerini ekonomik sorunlar arasında öncelikli gördü. Diğer sorunlar arasında ekonomi yönetimi (yüzde 4,9), işsizlik (yüzde 4,2), üretimde yetersizlik (yüzde 4,0), akaryakıt fiyatları (yüzde 3,8) ve vergi oranlarının yüksekliği (yüzde 3,5) yer aldı. Liyakatsizlik (yüzde 3,3), eğitim (yüzde 3,0), sosyal eşitsizlik (yüzde 2,7), kamuda israf (yüzde 2,2) ve diğer konular (yüzde 2,6) da katılımcılar tarafından dile getirildi. Ankete katılanların yüzde 1,8’i ise sorun olmadığını belirtirken, yüzde 3,2’si fikir beyan etmedi. Anket, halkın ekonomik kaygılarının önceliklerini net şekilde ortaya koyarken, kira ve gıda fiyatlarının yurttaşın gündeminde öne çıktığını gösteriyor. cumhuriyet

Türkiye’nin dış ticaret açığı 10 ayda 74,7 milyar dolar oldu

Thu, 27 Nov 25 14:45:48 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; ekim ayında genel ticaret sistemine göre ihracat yüzde 2,0, ithalat yüzde 7,2 artış kaydetti. Dış ticaret açığı ise ocak-ekim döneminde yüzde 13,3 artarak 74,7 milyar dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2025 yılı Ekim ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,0 artarak 23 milyar 941 milyon dolar, ithalat yüzde 7,2 artarak 31 milyar 521 milyon dolar olarak gerçekleşti. 10 ayda ihracat yüzde 3,9, ithalat yüzde 6,1 arttı Genel ticaret sistemine göre ihracat 2025 yılı Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,9 artarak 224 milyar 469 milyon dolar, ithalat yüzde 6,1 artarak 299 milyar 152 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ekimde enerji ürünleri ve altın hariç ihracat yüzde 3,8, ithalat yüzde 5,2 arttı Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2025 Ekim ayında yüzde 3,8 artarak 22 milyar 25 milyon dolardan, 22 milyar 826 milyon dolara yükseldi. Ekim ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 5,2 artarak 22 milyar 684 milyon dolardan, 23 milyar 865 milyon dolara yükseldi. Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Ekim ayında 1 milyar 10 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 4,5 artarak 46 milyar 721 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 95,8 oldu. Dış ticaret açığı ekimde yüzde 27,6 arttı Ekim ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27,6 artarak 5 milyar 938 milyon dolardan, 7 milyar 580 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ekim ayında yüzde 79,8 iken, 2025 Ekim ayında yüzde 76,0'a geriledi. Dış ticaret açığı Ocak-Ekim döneminde yüzde 13,3 arttı Ocak-Ekim döneminde dış ticaret açığı yüzde 13,3 artarak 65 milyar 913 milyon dolardan, 74 milyar 683 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ocak-Ekim döneminde yüzde 76,6 iken, 2025 yılının aynı döneminde yüzde 75,0'a geriledi. T24

Vergi, ceza ve harçlara zam geliyor

Thu, 27 Nov 25 14:45:07 +0300

Yeni yılda geçerli olacak Yeniden Değerleme Oranı Resmi Gazete'de yayımlandı. Karara göre vergi ve harçlara Ocak 2026'da yüzde 25,49 oranında zam gelecek. Ekim ayı enflasyon rakamlarının açıklamasıyla belli olan Yeniden Değerleme Oranı'nda değişiklik yapılmadı. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Yeniden Değerleme Oranı bu yıl yüzde 25,49 oldu. Geçen yıl bu oran yüzde 43.93 olarak açıklanmıştı. Yeniden Değerleme Oranıyla vergi, harç, ceza, çalışanların yemek ücretleri, ulaşım giderleri, kira vergisindeki istisna, temettü geliri olanların beyan sınırı, 5 yıl içinde alınan ve satılan gayrimenkullerden elde edilen kazanç vergisi, fatura ve amortisman sınırı, binek oto giderleri, emlak vergisi, IMEI kayıt ücreti, yurt dışı çıkış harcı gibi birçok kalemde değişiklik yaşanacak. Değişiklikler 1 Ocak 2026 tarihi itibarıyla devreye girecek. T24

İcra dosyalarında patlama yaşanıyor

Wed, 26 Nov 25 19:26:53 +0300

Her geçen gün derinleşen ekonomik krize bağlı olarak vatandaş gün geçtikçe borç batağına saplanıyor. Ocak ayında 22 milyon 255 bin 828 seviyesinde olan icra dosya sayısı 9 aylık sürede 24 milyon 890 bin 237’a yükseldi Türkiye’nin en büyük metropol şehirleri arasında bulunan Gaziantep’te kredi kartı ve bireysel kredi borcu tavan yaparken, aynı zamanda icralık dosya sayısında da bir artışın olduğunu ifade ediliyor. 2,5 milyon kişinin yaşadığı şehirde her 4 kişiden birinin icralık olduğunu kaydedildi. Şehirde yaşayan her 4 kişiden biri icralık Av. Güngör Sancılı, ‘’Ekonomik krizin gün geçtikçe arttığı kentimizde icra dosyalarında patlama yaşanıyor. Bu da vatandaşın ekonomik açıdan ne kadar zor durumda olduğunu ortaya koyuyor. Gözlemlediğimiz kadar bu şehirde yaşayan her 4 kişiden biri icralık. Eğer ekonomi böyle devam ederse icralık olanların sayısı artacak’’ dedi. Ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşiyor Ekonomik krizin her geçen gün daha da derinleştiği ve avukatların da bunu hisseder hale geldiğini ifade eden Sancılı, ‘’Gaziantep adliyesinde bulunan icra dosya sayısı son yıllarda artış gösterdi. Ancak şöyle de bir durum var. Kurumsal firmalar olan bankalar ve GSM operatörleri icra taleplerini genellikle Ankara, İstanbul gibi şehirlerden yaptığından bundan kentteki icra dosyalarına yansımaz. Bir de buna bir önceki yıldan devreden icra dosyalarını eklersek, dururum vahameti ortaya çıkar’’ ifadelerini kullandı. Aldığı maaş ile geçinemeyenler kredi kartına ve krediye başvuruyor Sancılı, ‘’Gaziantep’te yaşam koşulları gün geçtikçe artıyor, hayat pahalanıyor. Sebze ve meyve fiyatları cep yakıyor. En düşük ev kirası 15 bin liranın altında değil. Tüm bunlar sonucunda aldığı maaş ile geçinemeyenler mecburen kredi kartına ve krediye başvuruyor. Tabii belli bir zamanda sonra ödenemeyince icralık oluyorlar. O nedenle vatandaşın ekonomik açıdan rahatlayabilmesi ve borcunu ödeyebilmesi için çalışmalar yapılmalı’’ şeklinde konuştu. Son yıllarda gelir dağılımındaki adaletsizlik çok arttı Kentte gelir dağılımındaki adaletsizliğin had safhaya ulaştığına dikkat çeken Av. Sancılı, ‘’Son yıllarda gelir dağılımındaki adaletsizliğin çok arttığını söyleyebiliriz. Bunu günlük yaşamda da görebiliyoruz. Bu aynı zamanda bazı suçların artmasına neden oluyor. Örneğin; 20 yaşında bir kişi aynı yaştaki başka birinin arabasını, kullandığı telefonu ve yaşantısını görünce onu elde etmek için her türlü yasa dışı yapmaya başlıyor. İnsanlar, kolay yoldan para kazanma ve zengin olmak istiyor. Dolayısıyla suç oranlarının azalması için de toplumun tüm kesimi gelirden eşit şekilde hakkına düşeni almalı’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

“804 bin 250 çocuğumuz eğitim sisteminin dışında”

Wed, 26 Nov 25 19:26:10 +0300

Eğitim Reformu Girişimi'nin kamuoyuna duyurduğu "Eğitim İzleme Raporu 2025" başlıklı raporuna göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 24,9’u yani her dört çocuktan biri işgücüne katılıyor 2007 yılından bu yana her yıl eğitim alanındaki gelişmeleri izleyerek Eğitim İzleme Raporları’nda değerlendiren Eğitim Reformu Girşimi (ERG), Eğitim İzleme Raporu 2025’i Sabancı Center’da düzenlenen etkinlikle paylaştı. Raporda, eğitim politikaları "Eğitimde Yönetişim”, “Eğitime Erişim”, “Okul”, “Eğitimin İçeriği”, “Öğretmenler”, “Çoklu Krizler ve Eğitim” olmak üzere altı başlık altında değerlendirildi ve verilerle analiz edildi. ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık, yaptığı konuşmada Eğitim İzleme Raporu 2025’in her sayfasında eğitimin bir hak olduğu kadar çocuk koruma meselesi de olduğunun hatırlatıldığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Eğitime erişemeyen, okula devam edemeyen her çocuk aslında koruma sisteminin de ulaşamadığı bir çocuktur. Depremlerden ekonomik daralmaya, zorunlu göçten iklim krizine, küresel öğretmenlik krizinden dijital dönüşüme kadar eğitim, çoklu krizlerin ortasında ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak bu rapor durumun fotoğrafını umutsuz olmamız için çekmiyor, tam aksine neyin mümkün olduğunu, neyin değişebileceğini ve değişmesi gerektiğini gösteriyor. Her veri bir politika değişikliği için fırsat, her sorun bir çözüm arayışı için çağrı niteliğinde.” Açılış konuşmalarının ardından raporun yazarlarından Kıdemli Politika Analistleri Özgenur Korlu, Ekin Gamze Gencer, Politika Analisti Kayıhan Kesbiç ve Araştırmacı Gülen Naz Terzi rapordan öne çıkan bulguları sundu. Rapora göre, 2024-25 eğitim-öğretim yılında zorunlu eğitim çağında olmasına karşın yaklaşık 804 bin 250 çocuk eğitim dışında; bu çocukların yaklaşık 611 bin 612’si Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, 192 bin 638 kadarı ise yabancı uyruklu. Bu sayıya 18 yaş ve altında olup örgün eğitim kurumları yerine açıköğretim lisesine devam eden 273 bin 557 çocuk ve okulda geçirdikleri süreden fazlasını işletmelerde geçirdikleri için örgün eğitimde oldukları söylenemeyecek 392 bin 887 mesleki eğitim merkezi (MESEM) öğrencisi de eklendiğinde örgün eğitim dışında kalan çocuk sayısı 1 milyon 470 bin 694’e yükseliyor. Raporda, 14-17 yaş grubunda Türkiye Cumhuriyet vatandaşı eğitim dışındaki çocuk oranının son iki yıldır yüzde 8 seviyesinin üzerinde seyrettiği belirtiliyor. Muş, Ağrı ve Şanlıurfa’da 14-17 yaş grubundaki neredeyse üç çocuktan birinin eğitim dışında olması ise bu yaş grubuna yönelik müdahalelerin ve bölgesel eşitsizliklerin acilen önceliklendirilmesi gerektiğini gösteriyor. 15-17 yaşta her dört çocuktan biri çalışıyor Ekonomik krizin eğitime etkisinin de ele alındığı raporda, Türkiye’de 2024 itibarıyla çocukların yüzde 39,5’inin ‘yoksulluk veya sosyal dışlanma riski’ altında olduğu, bu oranın AB ortalamasının yüzde 24,2 olduğu belirtiliyor. Türkiye’de 15-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 24,9’unun, yani her dört çocuktan birinin işgücüne katıldığı vurgulanıyor. Türkiye’de 15–17 yaş grubunda çalışan çocuk oranının artması ve tüm çocukların neredeyse üçte birinin maddi yoksunluk içinde yaşaması, sosyoekonomik koşulların eğitim dışına çıkmada belirleyici olduğunu gösteriyor. “Yaygın eğitim örgün eğitimin alternatifi olmamalı” Eğitim İzleme Raporu 2025, örgün eğitim sistemindeki okulların, yaygın eğitim sistemine kıyasla, çocukları çocuk işçiliği ile çocuk yaşta, erken ve zorla evlilik gibi gelişimlerini engelleyecek risklerden koruma konusunda daha etkili araçlara sahip olduğunu belirtiyor. Bu sebeple yaygın eğitimin, hiçbir koşulda zorunlu eğitim çağındaki bir çocuk için örgün eğitimin alternatifi olarak kabul edilmemesi gerektiği vurguluyor. Rapora göre, 2024-25 eğitim-öğretim yılında 18 yaş ve altındaki 392 bin 887 öğrenci, MESEM programı kapsamında haftanın 4-5 gününü işletmelerde geçirdi. MESEM kapsamındaki işletmelerin iş güvenliği denetimlerindeki eksiklikler, program kapsamındaki öğrencilerin çocuk işçiliği, ihmal ve istismar gibi hayati risklere açık olmasına yol açıyor. Raporda açıköğretim liselerindeki öğrenci sayılarına da yer veriliyor. Buna göre, bir önceki yıla kıyasla açıköğretim liselerindeki 18 yaş ve altındaki öğrenci sayısı yüzde 14,2 azaldı; örgün eğitim kurumlarından açıköğretime geçiş yapan öğrencilerin sayısı ise yüzde 30,3 arttı. Okulöncesi eğitimdeki öğrenci sayısı azalıyor Raporda kademelere göre okullulaşma oranları da analiz ediliyor. 2024-25 eğitim-öğretim yılı itibarıyla okulöncesi eğitim hâlâ zorunlu eğitim kapsamında olmadığı vurgulanan raporda, okulöncesi eğitimdeki toplam öğrenci sayısının son iki yıldır belirgin biçimde düştüğüne işaret ediliyor. 2023-24’te 1 milyon 954 bin 202 olan öğrenci sayısı, 2024-25’te 1 milyon 741 bin 314’e gerileyerek yüzde 10,9 azaldı. 3-5 yaşta okulöncesi eğitim oranının en düşük olduğu iller ise; Urfa (%36,9), Mardin (%37,2), Diyarbakır (%38,6), Şırnak (%38,8) ve Maraş (%39,8) olarak belirlendi. Ayrıca raporda ortaöğretimde düzeltilmiş net okullulaşma oranlarına bakıldığında ise kız çocukların okullulaşma oranının yüzde 80’nin altında kaldığı il sayısının arttığı görülüyor. Bu iller; Urfa, Muş, Şırnak, Siirt, Ağrı, Bitlis, Mardin, Hakkari, Diyarbakır, Van ve Batman. Raporda bu durumun ortaöğretim çağındaki kız çocukların önemli bir bölümünün ortaöğretimde ya da üniversitede olmadığını; eğitime geç başladıkları için ortaokulda olduklarını ya da eğitim dışında kaldıklarını gösteriyor. Okulun koruyucu rolü neden önemli? EİR 2025’te okulun işlevinin yalnızca eğitim hizmetleri sunmak değil, aynı zamanda çocukları koruyucu kaynaklarla ilişkilendiren bir bağlantı noktası oluşturmak olduğu vurgulanıyor. 2024-25 eğitim-öğretim yılında politika düzeyinde okullar etrafında öne çıkan çocuk yoksulluğu, suça sürüklenen çocuklar olgusu ve çocuklarda bağımlılık yapıcı madde kullanımı gibi konulara da yer veriliyor. 2024 yılında Türkiye’de güvenlik birimlerine 202 bin 785 suça sürüklenen çocuk getirildiğini belirten EİR 2025, bu olgunun, okulun da arasında olduğu dayanıklılık ağlarının zayıflığı üzerinden de değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Maddi yetersizlik nedeniyle Türkiye’de her 10 çocuktan birinin günde taze meyve/sebze yiyemediğine, her dört çocuktan birinin düzenli protein tüketmediğine yer verilen raporda, okullarda ücretsiz ve sağlıklı okul yemeği verilmesi gerektiğine de dikkat çekiliyor. Göstergelerle ve analizlerle eğitimde son bir yılda yaşananların aktarıldığı rapor, Seda Akço tarafından kaleme alınan, etkili ve önleyici bir çocuk koruma sistemi için gerekli olan okula dair bir önsözle başlıyor. Başak Abdula’nın hazırladığı ve zorbalık üzerine son zamanda yapılan saha araştırmasının bulgularına yer veren sonsözle bitiyor. bianet

Yatırım programlarında önceliğimiz sulama olmalı

Wed, 26 Nov 25 19:25:29 +0300

“Fırat’ın suyunun bir an önce toprakla buluşturulması ve çiftçilerin üretimi aksattırmadan devam ettirmesini sağlamamız gerekiyor’ Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde çölleşme ve kuraklık riskinin arttığına dikkat çeken Ziraat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Yusuf Yılmaz, ‘’Şu anda Gaziantep’te yüzde 65 oranında dikili tarım yapılıyor. Yatırım programlarında birincil önceliğimiz sulama olmalı. Bunu her platformda dile getiriyorum’’ şeklide konuştu. 40-50 yıllık fıstık ağaçlarımız yok olma tehlikesi ile karşı karşıya Yılmaz, ‘’Kentimizde dikili tarım olarak Antepfıstığı, üzüm ve zeytin yetiştiriciliği yapılıyor. Bu ürünler kuraklığa dayanıklı ancak gelinen noktada kuraklık Antepfıstığını bile etkilemeye başladı. 40-50 yıllık fıstık ağaçlarımız yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. İlerleyen zamanlarda bölgemizde yetişen ürünler yetişmeyecek hale gelecek. Şu anda bunu görüyor ve yaşıyoruz. Üzüm yetiştiriciliği bu bölgenin en önemli geçim kaynaklarından biriydi ama son yıllarda kuraklıktan dolayı üzüm ağaçları sökülmeye başlandı. Şimdi Antepfıstığında da 2025 yılı yok yılı olduğu gibi önümüzdeki yıl da ürün yok. Zaman içerisinde Antepfıstığı da üzüm gibi üretim alanımızdan çıkacak değerlendirmesinde bulundu. Fırat’ın suyun bir an önce toprakla buluşturulmalı Türkiye’nin çölleşmesinin veya iklim krizinin zaman içerisinde oluştuğunu ifade eden Yılmaz, ‘’İklim krizi ve çölleşme uzun yıllardan beri gündemde olan ve gün geçtikçe de etkisini daha fazla hissettiriyor. Yani sinsi bir hastalık gibi yavaş yavaş ilerliyor. Ama 2024-2025 yıllarında iklim krizi etkisini daha fazla arttırdı ve çiftçilerin üretimden uzaklaşmasına yol açtı. Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın bu konuda eylem planları var lakin Fırat’ın suyunun bir an önce toprakla buluşturulması ve çiftçilerin üretimi aksattırmadan devam ettirmesini sağlamamız gerekiyor’’ şeklinde konuştu. Zeytin rekoltesi yüzde 70 düştü Zeytin hasadına değinen Yılmaz, ‘’Kuraklığa ve aşırı sıcaklıklara bağlı olarak bu sene zeytinde de yok yılı yaşanıyor. Rekoltede yüzde 70 oranında düşüş olup hasat tamamlanmak üzere. Önümüzdeki yılında bu yıldan farklı olacağını düşünmüyorum. Piyasada zeytinyağının tenekesi 5-6 bin lira arasında satılıyor fakat bu fiyatlar işçilik maliyetlerini bile kurtarmıyor’’ dedi. Öyle bir hale getirdiler ki gerçek ilesahtenin ayırt edilmesi çok zor Vatandaşı sahte zeytinyağı konusunda uyarmayı ihmal etmeyen Başkan Yılmaz, ‘’Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, denetim seferberliği başlattı. Sahte zeytinyağı en büyük sorunlarımız arasında yer alıyor. Yükselen girdi maliyetlerine bakacak olursak, zeytinyağı fiyatlarının 5-6 bin liradan daha fazla olması gerekiyor. Piyasada 4 bin liraya zeytinyağı satılıyor. Bunu öyle bir hale getirdiler ki gerçek ile sahtenin ayırt edilmesi çok zor. Ya analiz yaptıracak ya da güvendiği, tanıdığı kişiden alacak’’ önerisinde bulundu. Haber Merkezi

Yaptırımlar yetersiz, cezalar caydırıcı değil

Wed, 26 Nov 25 19:24:42 +0300

Son haftalarda artış gösteren gıda zehirlenmeleri Türkiye’de gıda güvenliğinin ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Kasım ayının ilk 3 haftasında 750’den fazla vatandaş gıda zehirlenmesi ile karşı karşıya kaldı Gıda zehirlenmeleri konusunda açıklama yapan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, ‘’Temel bir insan hakkı olan güvenli gıdaya ulaşabilmek ve halk sağlığını korumak, başta iktidar olmak üzere yetkili tüm kurum ve kuruluşların asli görevi’’ ifadelerini kullandı. İl Temsilcisi Gamze Atar Kayabaşı, ‘’Gıdada yaşanan güvenlik ihlallerinin ve hilelerin önüne geçilememesindeki en önemli etkenlerden bir diğeri ise yaptırımların yetersizliği ve verilen cezaların caydırıcı olmaması’’ dedi. Risk esasına göre etkili ve yeterli denetim yapılmalı Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tüm gıda üretim ve tüketim noktalarının gerek açılısından önce gerekse faaliyet suresince risk esasına göre etkili ve yeterli denetim yapması gerektiğini kaydeden Kayabaşı, ‘’Denetçi sayısı artmadığı halde denetim sayısının artıyor olması ise etkinliğinin azaldığını gösteriyor. Denetim ekipleri arttırılmalı ve denetim ekipleri içerisindeki gıda mühendisi sayıları da kesinlikle arttırılmalı. Çünkü̈ gıda mühendisliği, gıda mikrobiyolojisi, gıda güvenliği konusunda eğitimli ve yetkin olan meslek’’ açıklamasını yaptı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından acilen hayata geçirilmeli Yerel yönetimlerin, işporta tarzı, seyyar gıda satışı yapan ve herhangi bir izni veya ruhsatı olmayan noktalara kesinlikle izin vermemesi ve göz yumması gerektiğini kaydeden Kayabaşı, ‘’Hazır gıda sunumunun yapıldığı restoran, lokanta, büfe, fast food noktaları gibi yerler açılmadan önce, hem sahipleri hem de çalışanları gıda güvenliği eğitiminden geçirilmeli. Bu eğitim, gıda, su, personel hijyeni, gıda güvenliği konularında temel bilgileri içeren nitelikli bir eğitim olmalı, sınavlı ve belgeli olacak şekilde planlanmalı. Bir işletmecinin ancak bu belgeyi aldıktan sonra iş yerini açabileceği şeklinde bir yönetmelik Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından acilen hayata geçirilmeli. Belirli aralıklarla tekrarlanacak bu eğitimlerin verilmesi konusunda gıda güvenliği ve gıda mikrobiyolojisi alanında yetkin olan başta odamız olmak üzere ilgili meslek odaları görev almalı’’ ifadelerine yer verdi. Boşluğun giderilmesi için bir an önce gerekli düzenlemeler yapılmalı Küçük çaplı gıda işletmeleri ve satış̧ noktalarının herhangi bir teknik gözetim altında olmadığını sözlerine ekleyen Kayabaşı, bu boşluğun giderilmesi için bir an önce gerekli düzenlemeler yapılarak küçük gıda işletmelerini teknik gözetim altına almak için yetkilendirilmiş̧ gıda danışmanlığı sisteminin hayata geçirilmesini istedi. ‘’Yine zehirlenmelerin sık yaşandığı ve toplu tüketimin çok yoğun olduğu Milli Eğitim Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Gençlik Spor Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve üniversiteler gibi kurumlarda kendi iç kontrol ve denetim süreçleri için Gıda Mühendisi bulundurmaları alınacak önlemlerin başında geliyor’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

Yeni ayakkabı alamayan vatandaş eski ayakkabısını tamir ettiriyor

Wed, 26 Nov 25 19:23:34 +0300

Hayat pahalılığının ve yaşam koşullarının zorlaştığı Gaziantep’te yeni ayakkabı alamayan vatandaş, tamircinin yolunu tutuyor Ayakkabı fiyatlarının yükselmesi sonucunda yeni ayakkabı alamayan vatandaş eski ayakkabısını tamir ettirerek giymeye devam ediyor. Ayakkabısını tamir ettirmek isteyenlerin sayısının arttığını ifade eden esnaf, halkın alım gücünün gözle görülür şekilde azaldığının altını çizdi. Ayakkabısını tamir ettirmek isteyenlerin oranı yüzde 40-50 arttı Ayakkabı tamircisi Mustafa Karagülle’nin yaptığı açıklama halkın ekonomik durumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ayakkabısını tamir ettirmek isteyenlerin oranı yüzde 40-50 oranında arttığını dile getiren Karagülle, mesleğin yavaş yavaş yok olmasından dert yandı. Karagülle, ‘’Geçen yıllara göre ayakkabısını tamir ettirmek isteyenlerin oranı yüzde 40-50 oranında arttı. Bunda ayakkabı fiyatlarının yüksek olmasının ve vatandaşın alım gücünün düşmesinin büyük bir etkisi var. Fiyatlar yükselmeye ve alım gücü gerilemeye devam ederse ayakkabısını tamir ettirmek isteyen kişi sayısı artar’’ ifadelerini kullandı. Mesleğimiz yavaş yavaş yok oluyor Ara eleman yetişmemesinden dert yanan Karagülle, ‘’Bizler ayakkabı tamirciliğinin son nesilleriyiz. Bizden sonrası yok. Çünkü eleman yetişmiyor ve hiç kimsede bu mesleği tercih etmiyor. Bu mesleğimizin yaşaması ve canlanması için yardım eli uzatılmalı ve destek çıkılmalı’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Tüzmen, yolsuzluklarla gündemden düşmüyor

Wed, 26 Nov 25 17:53:37 +0300

Bir dönem dalgıç elbiseleriyle, ardından slip mayo ile karnını içeri çekerek poz verip basının gündemine gelen Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bu kez yolsuzluklarla anılmaya başlandı. Vatan Gazetesi’nin dünkü manşetinde, Kürşad Tüzmen’in, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından Eximbank’tan EGS Bank’a 64 trilyon usulsüz kredi verdirerek hazineyi zarara uğratmakla suçlandığı açıklandı. Hazine zarara uğratıldı Vatan Gazetesi’nin haberine göre; Başbakanlık Teftiş Kurulu Eximbank'ta yolsuzluk tespit etti. Tüzmen’in de aralarında bulunduğu yönetim kurulu üyeleri hakkında soruşturma açılması için Mart 2004’te Başbakan’a başvurdu, Erdoğan da izin verdi. Teftiş Kurulu soruşturma için ilgili kurum BDDK’yı görevlendirdi. 14 Aylık inceleme sonucunda Tüzmen ve 9 yönetim kurulu üyesinin EGS Dış Ticaret’e usulsüz kredi vererek Hazineyi zarar uğrattıkları sonucuna varıldı. Koltuğu sallanıyor BDDK murakıplarının hazırladığı raporda Kürşad Tüzmen dışındaki 9 yönetim kurulu üyesi hakkında TCK’nın 508 ve 510’uncu maddeleri gereğince, emniyeti suiistimalden 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılması istenirken, dokunulmazlığı olduğu için Anayasa’nın 83'üncü maddesine göre dönemin Eximbank Yönetim Kurulu Başkanı olan Tüzmen hakkındaki kararı Başbakan’ın vereceği bildirildi. İddiaları reddetti, ama inandırıcı bulunmadı Konuyla ilgili olarak dün bir basın toplantısı düzenleyen Tüzmen, 20 senelik bir bürokratik kariyerinin olduğunu söylerken, EGS ile 1993 yılından 2001 yılma kadar sorunsuz bir kredi ilişkisi yaşandığını belirterek, "Bu dönemde toplam 4.9 milyar dolar ihracat gerçekleştiren firmanın Eximbank'tan kullandığı kredilerin tutarı 445 milyon dolardır" dedi. Her zaman yaptığı işlerde alnının açık başının dik olduğunu vurgulayarak, "Müsteşarlıktan ayrılırken, (boynumuz yiğit boynu, bükülürse sevda büker) demiştim. O dönemlerde o kadar iş yaptık ve 20 küsur sene herhangi bir şeyle karşılaşmadık" dedi. Adı yolsuzluklarla anılır hale geldi Bir süre önce, PKK’ya yardım ve yataklık eden birine sınır kapısında free shop açma izni verdiği için manşetlere çıkan Gaziantep Milletvekili Kürşad Tüzmen, Kapıkule Gümrüğüyle ilgili soruşturmada hakkında irtikaba (rüşvet ve hileye) göz yummaktan soruşturma açılan Akif Sayan’ı Hakkari’ye baş müdür olarak atadığı için eleştirilere hedef olmuştu. Müsteşarlar baskıya dayanamadı Kapıkule Sınır Kapısı’nda ortaya çıkarılan kaçakçılık ve rüşvet olaylarının ardından Gümrük Müsteşar Vekili Cihat Ancın Kürşad Tüzmen’in makamına giderek istifasını vermişti. Ancın’ın bazı akaryakıt şirketlerinin ithalat ve ihracatıyla ilgili usulsüz lükleri nedeniyle işlemlerine onay vermediği ve bu nedenle bazı siyasilerden baskı gördüğü öne sürüldü. Gümrük Müsteşar Vekilliği’ne yine Tüzmen’in isteği doğrultusunda oturtulan özellikle free shop mağazalarıyla akaryakıt istasyonlarını sıkı denetime alan Rıza Tuna Tugay da sekiz ay önce üzerindeki baskılar nedeniyle istifa etmişti.

Pamuk olmuyor maydanoz verelim

Wed, 26 Nov 25 17:53:05 +0300

Pamuk yetiştiren çiftçi, para kazanamadığı gerekçesiyle maydanoz üretimine başladı. Maydanoz yetiştiriciliğinin, pamuktan çok daha karlı olduğunu belirten Cuma Kopar şunları anlattı: "Geçimimi, kendime ait olan arazide, pamuk yetiştirerek sağlıyordum. Ancak son yıllar da pamuğun para etmemesi nedeniyle çok az para kazandığım için pamuktan vazgeçip, maydanoz yetiştirmeye başladım. Yetiştirdiğim maydanozun satışını da ben yapıyorum. Maydanoz gerçekten pamuktan çok karlı bir iş. Artık, pamuk yetiştirmeyi düşünmüyorum. 20 yıldan beri pamuk üreten bir çiftçi olarak, gerçekten çiftçilerin çok zor durumda olduğunu ve daha fazla desteğe ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum."

Nakliyeciler geleceğe endişe ile bakıyor

Wed, 26 Nov 25 17:52:40 +0300

Nakliyeciler Odası Başkanı Zafer Aydıngüler, sanayi ve ticaret merkezi konumunda bulunan Gaziantep'te nakliyeci esnafının geleceğe endişe ile baktığını savundu. Aydıngüler odaya kayıtlı bine yakın üyeleri bulunduğunu, üyelerinin büyük çoğunluğunun, taşıyacak yük bulamadığı için aracının lastik masrafını dahi karşılayamayacak duruma geldiğini ifade etti. Taşıyacak yük bulmakta zorlanan esnafın, geleceğe endişe ile baktığına işaret eden Aydıngüler, sorunlara çözüm bulunamaması durumunda, çok yakın bir zamanda sektörde büyük bir kriz yaşanabileceğini öne sürdü. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan iller için Habur Sınır Kapısının hayati önem taşıdığını dile getiren Aydıngüler, şöyle konuştu: "Habur Sınır Kapısının bir aydan beri kapalı olması, sektörümüz açısından son derece olumsuz bir gelişme. Daha önce bu kapıdan Irak'a petrol ve gıda maddesi taşıyan esnafımız, bir aydan beri taşımacılık yapamamanın sıkıntısını yaşıyor. Birçok esnaf; aracının kontağını kapattı ve bu kapının tekrar açılmasını umutla bekliyor. Biz de oda olarak. Habur Sınır Kapısı'nın bir an önce açılabilmesi için girişimlerde bulunduk. Habur Sınır Kapısı, bölge ekonomisi için hayati öneme sahip. İlgili bakanlarımız, sorunun çözümü için girişimlerini sürdürüyor. Esnafımız, bu konudaki gelişmeleri çok dikkatli bir şekil de ve umutla takip ediyor." Nakliye firmalarının, yetki belgesi ve yüksek teminat nedeniyle de sıkıntı çektiğini anlatan Aydıngüler, sözlerini şöyle sürdürdü: "Esnafımız, büyük sıkıntılar ile karşı karşıya bulunurken, Ulaştırma Bakanlığı tarafından esnafımızdan 40 bin YTL’den başlayıp 200 bin YTL'ye ulaşan miktarlarda yetki belgesi ücreti talep ediliyor. Bakanlık, nakliye firmalarından 5 yıllık teminat istiyor. Bunun kaldırılması gerekir. Bu uygulama daha çok, holdinglerin işi ne yarayacaktır. Yani, bir anlamda, bu işi parası olan yapsın anlamına geliyor. Ulaştırma Bakanlığının hazırladığı Karayolu Taşıma Kanunu Yönetmeliğinin, başta nakliyeci esnafı olmak üzere ticaret ve esnaf odalarının görüşleri de alınarak yeniden düzenlenmesi çok önemli. Taşımacılık sektörü bakımından hayati önem taşıyan bu yeni düzenlemenin, masa başında alınan kararlarla uygulamaya konulması kabul edilemez. Türkiye, taşımacılıkta çok önemli bir ülke. Sektörle ilgili olarak yapılacak olan tüm düzenlemeler ve uygulamalar da mutlaka görüşlerimizin alınması gerekir."

Belediyeler ticari işletme değildir

Wed, 26 Nov 25 17:52:12 +0300

Belediyelerin ticari işletmeler gibi sadece kar gözeten kurumlar olamayacağını belirten TÜMTİS Şube Başkanı Kenan Öztürk, büyükşehir belediyesinin belediye otobüslerini 10 yıllığına kiraya vermesinin sosyal belediyecilik ve kamu hizmeti kavramıyla çeliştiğini söyledi. Kent Konseyi’nde otobüslerin satılmamasına karar verilmişti Otobüslerin satışı daha önce gündeme geldiğinde Gazianteplinin satış kararına tepki gösterdiğini ve üç günde 35 bin imza toplandığını, Kent Konseyi’nde de otobüslerin özelleştirilmemesi yönünde karar çıktığını hatırlatan Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü “1.5 Yıl önce büyükşehir belediye başkanı, otobüsleri özelleştireceğini söylediğinde Gazianteplimin tepkisiyle karşılaştı. Gaziantep’teki tüm sendikalar, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, aydınlar, 100 un üzerinde mahalle muhtarı bu otobüslerin satışına karşı çıkmıştı. Otobüslerin özelleşmesinin halkı mağdur edeceği düşüncesi oluştu. Belediyenin kamu taşımacılığından elini çekmemesi gerektiği şeklinde halkın haklı talepleri oldu. Bu tepkilerin üzerine belediye başkanı da, “Ben bu kenti tek başıma yönetmeyeceğim. Otobüslerle ilgili kararı kent konseyi versin’ dedi. Kent Konseyi’nde çıkan karar ise otobüslerin satılmamasına yönelikti. Bu olaydan sonra otobüslerin satılmayacağı, hatta 50 ile 70 arasında otobüs alınacağı çeşitli dönemlerde farklı açıklamalarda yer aldı" diye konuştu. Gazianteplinin karşı çıktığı kararların adını değiştirip yeniden meclise getiriyor Otobüslerin 10 yıllığına kiralanmasının satış la bir farkının bulunmadığını, kendilerinin dün satışa karşı oldukları gibi bugün satıştan farklı olmayan kiralamaya karşı olduklarını söyleyen Öztürk. “Belediye otobüslerinin ve hatlarının 10 yıllığına kiraya verilmesi kararı ile satış kararı arasında hiç bir fark yok. Her ikisinde de kamu taşımacılığı özel sektöre teslim edilmiş oluyor. Kamu taşımacılığı gibi hassas bir konu özel sektöre tamamen teslim edilmemeli. Dolayısıyla biz satış kararında olduğu gibi kiralama kararını da doğru bulmuyoruz. Özellikle satıştan vazgeçildiğinin söylenmesinin üzenden 1,5 yıl sonra aynı olayın adının değiştirilerek Gazianteplilere dayatılması hoş değil ' şeklinde açıklama yaptı. 35 Bin imzaya rağmen Güzelbey kararında diretiyor Seçimle göreve gelen belediye başkanının en temel hizmet olan kamu taşımacılığından halkı mahrum edemeyeceğini hatırlatan Öztürk. "Otobüslerin satışında olacağı gibi 10 yıllığına kiralama işleminde de 250 ye yakın üyemiz işsiz kalacak. Ayrıca Gaziantepliye rağmen en temel hak olan kamusal taşımacılığın özel sektöre teslim edilmesine karşıyız. Gaziantepli otobüslerin özel sektöre devrini istemediğini üç günde attıkları 35 bin imza ile onaylamışlardır" diye konuştu.

Yönetim bugün çocukların

Wed, 26 Nov 25 17:51:20 +0300

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 66. yılını kutluyoruz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 66. yılı tüm yurtta olduğu gibi şehrimizde de törenlerle kutlanıyor. Bayram nedeniyle tüm kamu ve özel kuruluşlar bayraklarla donatıldı. Törenlere Atatürk Anıtına çelenk konulması ve saygı duruşuyla başlanacak. İstiklal Marşının okunmasından sonra törene katılanlar Kamil Ocak Stadyumuna yürüyecekler. Stadyumda Vali, Garnizon Komutanı ve Belediye Başkanı halkın bayramım kutlayacaklar. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürü Turgut Akan'ın günün anlam ve önemini belirten konuşmasından sonra, Zübeyde Hanım ilkokulundan bir gurup öğrenci Vali, Garnizon Komutanı, Belediye Başkanı ve Milli Eğitim Müdürüne şehrimizdeki çocuklar adına birer buket verecekler. Öğleden sonraki törenlerde, Anneler ilkokulundan bir gurup öğrenci Vali Aksu'yu, Orgeneral Kenan Evren ilkokulundan bir gurup öğrenci Garnizon Komutanı Tuğgeneral Pasin’i, 25 Aralık ilkokulundan bir gurup öğrenci de Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürü Akan’ı makamların da ziyaret edecekler ve kenti bir süre yönetecekler. 23 Nisan nedeniyle askeri bando ve belediye bandosu da şehrin çeşitti yerlerinde gösteriler yapacaklar.

Sağdaki bölünmenin sandalye hırsından ileri geldiğini söyledi

Wed, 26 Nov 25 17:50:53 +0300

MDP Gaziantep İl Başkanı Karslıgil: Sağdaki bölünmenin sandalye hırsından ileri geldiğini söyledi Karslıgil, MDP’nin fesih kararı almasının yararlı, zararlı tarafları olduğunu da belirtti MDP Gaziantep İl Başkanı İzamettin Karslıgil, fesih kararı alınmasının zararlı ve yararlı yönleri olduğunu söyledi. Karslıgil, MDP’nin mecliste sandalyesinin bulunduğunu, hazineden 300 milyon lira yardım aldığını, fesih kararından sonra tüm il ve ilçelerdeki parti demirbaşlarının hazineye geçeceğini belirterek bunların MDP'nin zararına olduğunu belirtti. Ancak, tabana inemeyişi, Çankaya ve Asker Partisi diye sıfatlandırılışı ve politikacılarının çok tecrübesiz olmasının MDP'yi diğer sağ partilerin gerisinde bıraktığını, yapılan insaf dışı politikalarla partinin yıpratıldığını oyların 4 milyondan 1,5 milyona düştüğünü bu nedenle fesih kararını olumlu karşıladığını belirtti. Mehmet Yazar'la birlikte yeni kurulacak partinin başarılı olacağına inandığını bildiren Karslıgil, “Bu memleketi 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül’e getirenlerin çoğu DYP'de toplanmıştır. Bunu bilenler sağda milliyetçi muhafazakâr bir oluşum aramaktadır” dedi. Sağda kurulacak yeni partinin iktidara alternatif sağ olacağını ifade etti. MDP İl Başkanı Karslıgil, Yazar'ın dürüst ve namuslu çalışmayı prensip edindiğini, bu nedenle DYP ile prensiplerinin uyuşmadığını ve ayrıldığını, belirterek, Yazar'ın iyi bir lider olacağına inandığını söyledi. Karslıgil, Yazar'ın geçmişte de iyi bir lider olduğunu, DYP'ye girerek hemen genel başkan adayı olma cesaretini gösterdiğini belirtti. Şu anda Gaziantep'te MDP'nin 1364 üyesi olduğunu belirten Karslıgil ülkemizde “iki ekmek lahmacun, yemek ve 500 lira paraya oy verildiğini” ifade etti. MDP parti binasının giriş salonunda Semra Özal ile Zeynep Özal'ın basında çıkan resimlerinin bir panoda sergilenmesinin nedenini sorduğumuzda Karslıgil, “ANAP'ta sözde dini bütün kişiler toplandı. Bu dini bütün kişilerin başında bulunanların ne alemde olduklarını göstermek için astık” diyor. Dinçerler'in bakan olur olmaz etek boylarıyla ve başörtüyle uğraşmasını eleştiriyor. Sağdaki bölünme konusunda görüşlerini açıklayan Karslıgil, bu bölünmenin sandalye hırsından kaynaklandığını vurguladı.

Organize Sanayi Bölgesi de Sağlık Ocağına kavuştu

Wed, 26 Nov 25 17:50:25 +0300

İş kazalarına anında müdahale edilecek SSK’ya bağlı olarak hizmet verecek olan Başpınar Organize Sanayi Bölgesi sağlık istasyonu dün yapılan bir törenle açıldı. 68 fabrikanın faaliyette olduğu Organize Sanayi bölgesinde açılan sağlık ocağında 1 doktor ile 2 hemşirenin görev yapacağı açıklandı. Sağlık ocağının açılışında vali, belediye başkanı, komutanlar ve diğer yetkililer hazır bulundu. Organize sanayide bulunan işçilere 5SK ya gitmeden önce meydana gelen iş kazalarında, ilk yardımın yapılacağı, Organize sanayide çalışan 3 bin işçinin açılan bu sağlık ocağından faydalanacağı ifade edildi. Açılışta bir konuşma yapan Vali Abdülkadir Aksu “Ülkemizin sayılı sanayi kuruluşlarını bünyesinde barındıran bu yerde bir sağlık ocağının kurulması sevindirici bir olaydır. Burada çalışan sanayici ve işçilerin uğradıkları iş kazalarında hastane öncesi ilk tedavilerinin yapılması yaptırılan bu sağlık ocağı ile karşılanmış olacaktır” dedi.

Belediye otobüsü günde 90 bin kişi taşıyor

Wed, 26 Nov 25 17:49:57 +0300

Gaziantep belediyesine 324 milyon liraya mal olan 10 otobüs dün yapılan bir törenle hizmete girdi. Şehir içerisinde 90 otobüsle günde 80 bin ile 90 bin arasında yolcu taşındığı belirtilerek yeni hizmete girecek olan otobüslerle, duraklarda meydana gelen sıkışıklığın nispeten önleneceği ifade edildi. Belediye binası önünde yapılan törene vali, 22. Jandarma Sınır Tugay Komutanı, 5. Zırhlı Tugay Komutanı, ANAP il başkanı ve diğer protokol üyeleri katıldılar. Törenden önce bir konuşma yapan belediye başkanı yeni hizmete girecek olan otobüsler hakkında bilgi vererek maddi imkanlarının gelişmesiyle daha iyi hizmet vereceklerini belirtti. Belediye Başkanı Arpacıoğlu hemşerilerinden birtakım ricalarda bulunarak şunları söyledi: “Gerek bu otobüslere, gerekse diğerlerine en azından kendi mallan gibi bakma, koruma, temiz tutma yolunda elinizden geleni yapınız. Devletin ve milletin malında tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olduğunu hatırlardan çıkarmayınız” dedi. Belediye önünde yapılan törende belediye bandosu hazır bulundu. Bir dakikalık saygı duruşundan sonra bir kurban kesildi. Otobüsleri kullanacak olan şoförlerin alınlarına belediye başkanı tarafından birer parmak kan sürüldü. Kenar semtlere çalıştırılmayacak olan yeni otobüslerin merkezler de çalıştırılacağı söylenerek harekete hazır bekleyen otobüslerden birine vali, komutanlar ve diğer ilgililer binerek Organize Sanayi Bölgesinde hizmete girecek olan sağlık ocağının açılışını yapmak üzere Başpınar'a gidildi.

Pankreas kanseri erken dönemde belirti vermiyor

Wed, 26 Nov 25 14:18:51 +0300

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ahmet Balık, kansere bağlı yaşam kayıplarında dördüncü sırada yer alan pankreas kanserinin genellikle erken dönemde belirti vermediği için geç evrelerde tanı aldığını söyledi. Prof. Dr. Balık, “Pankreas kanseri, erken dönemde fark edildiğinde cerrahi tedavi ile uzun süreli sağ kalım mümkündür” dedi. Pankreasın, karnın üst arka kısmında, karaciğer ile dalak arasında yer alan, ekzokrin ve endokrin salgı gibi iki önemli işlevi olan bir organ olduğunu kaydeden Prof. Dr. Balık, “Ekzokrin kısmı sindirim enzimlerini üretirken, endokrin kısmı insülin ve glukagon gibi kan şekeri düzenleyici hormonları salgılar. Bu nedenle pankreas hem sindirim sistemi hem de metabolizma için hayati öneme sahiptir” şeklinde konuştu. Pankreas kanserinin belirtilerinin, tümörün yerleşim yerine göre değiştiğini anımsatan Prof. Dr. Balık, belirtileri şöyle özetledi: “- Pankreasın baş kısmındaki tümörler genellikle sarılık, idrarda koyulaşma, kaşıntı gibi bulgularla kendini gösterir ve bu sayede daha erken fark edilebilir. - Kuyruk kısmındaki tümörler ise uzun süre sessiz seyreder. İleri evrelerde kilo kaybı, halsizlik, sırt ağrısı, bulantı, iştahsızlık, karında şişkinlik ve kusma gibi şikâyetler görülebilir.” Pankreas kanseri için hem önlenebilir hem de önlenemeyen risk faktörleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Balık, risk faktörlerini şöyle sıraladı: “Önlenebilir risk faktörleri: - Sigara kullanımı (Riski 2 kat artırır) - Aşırı kilo ve hareketsiz yaşam - Diyabet - Kronik pankreatit (Özellikle alkol ve sigara kullananlarda) - Uzun süre kimyasallara maruz kalma Önlenemeyen risk faktörleri: - İleri yaş - Kadın cinsiyet - Genetik yatkınlık (Ailede pankreas veya diğer organ kanserleri). Sağlıklı beslenme, sigaradan uzak durma ve düzenli kontrollerle bu riskler önemli ölçüde azaltılabilir.” Pankreas kanserinin, erken dönemde genellikle belirti vermediği için tesadüfen saptandığını belirten Prof. Dr. Balık, tanıya yönelik şunları söyledi: “Tanıda ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR), endoskopi ve PET-BT kullanılır. Bu yöntemler hem tanı koymada hem de cerrahi planlamada büyük önem taşır.” “Pankreas kanserinde en etkili tedavi cerrahidir. Tümörün yeri ve damarlarla ilişkisine göre organın bir kısmı veya tamamı çıkarılır. Bu ameliyatlar ileri düzey deneyim gerektirdiği için özelleşmiş cerrahi ekipler tarafından yapılmalıdır” diyen Prof. Dr. Balık, şöyle devam etti: “Bazı hastalarda önce kemoterapi uygulanarak tümörün küçülmesi sağlanır, ardından cerrahiye geçilir. Genel Cerrahi uzmanları, bu süreçte onkoloji ve gastroenteroloji ekipleriyle iş birliği içinde çalışır. Ameliyat sonrası dönemde de hastaların yakın takibi büyük önem taşır.” Pankreas olmadan da yaşamanın mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Balık, şu noktalara dikkat çekti: “Ancak pankreas tamamen alındığında insülin eksikliği nedeniyle hastalar ömür boyu insülin tedavisi almak zorundadır. Ayrıca sindirim enzimleri de dışarıdan ilaç şeklinde verilir.” “Erken evre pankreas kanserinde, zamanında yapılan cerrahi müdahale ve uygun tedaviyle uzun süreli yaşam mümkündür” diyen Prof. Dr. Balık, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu nedenle özellikle aile öyküsü bulunan, sigara içen veya yeni gelişen diyabeti olan kişilerin düzenli kontrollerini yaptırması gerekir. Pankreas kanseri çoğu zaman sessiz ilerler; ama erken tanı ve cerrahi müdahale ile mücadele edilebilir. Unutmayın, vücudunuzu dinleyin, belirtileri hafife almayın. Erken tanı, pankreas kanserinde de hayat kurtarır.” Haber Merkezi

Bu ülkede gıda güvenliği hak getire!

Wed, 26 Nov 25 14:18:18 +0300

Gıda güvenliğinde kırılgan bir ülkeyiz TMMOB Gıda Mühendisleri Odası: Zehirlenme vakalarının artması Türkiye'de gıda güvenliğinin ne denli kırılgan olduğunu gözler önüne serdi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Üzümcü, “Gıda zehirlenmesi vakalarının son günlerde artması, Türkiye'de gıda güvenliğinin ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha acı şekilde gözler önüne sermiştir” dedi. Üzümcü, düzenlediği basın toplantısında, gıda kaynaklı hastalıkların bireyde akut ve kronik sağlık sorunlarına sebep olabileceğini, bağışıklık sistemi zayıf olan çocuklar, yaşlılar veya kronik hastalığı olan kişilerde daha ağır seyredebileceğini ve ölümle sonuçlanabileceğini ifade etti. Gıda kaynaklı hastalıkların ölüme neden olmadığı durumlarda da sağlık sorunlarının yanı sıra ülke ekonomisine ciddi zarar verdiğini, iş gücü ve üretimi düşürdüğünü, sağlık sistemi üzerinde yük oluşturduğunu ve toplumda gıdalara ve sektöre olan güvenin azalmasına neden olduğunu anlatan Üzümcü, şöyle konuştu: "Dolayısıyla, gıda kaynaklı hastalıklar ve zehirlenmelerin üzerinde ciddiyetle durulması ve acil çözümlerin alınması gereken hayati bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Gıda zehirlenmesi vakalarının son günlerde artması, Türkiye'de gıda güvenliğinin ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha acı şekilde gözler önüne sermiştir. Sadece kasım ayının ilk 3 haftasında 750’den fazla yurttaşımız gıda zehirlenmesi ile karşı karşıya kalmıştır. Basına yansıyan haberlere göre, Samsun'da bir okul yemekhanesinde hamburger yiyen 5 öğrenci, Karabük'te yardım kermesinde yemek yiyen 28 öğrenci, Kayseri'de bir okulda sucuk festivalinde 80 kişi, Rize'de mevlide gidip yemek yiyen 104 kişi, Bursa'da tavuk pilav yiyen 11 işçi, Trabzon'da düğün yemeği yiyen 100 kişi, Şişli'de bir restoranda yemek yiyen 25 kişi, Gümüşhane'de bir imam hatip ortaokulunda öğle yemeğinde pide ayran tüketen 29 öğrenci, Adıyaman'ın Besni ilçesindeki KYK yurtlarında akşam yemeğinin ardından 70 öğrenci, Sakarya'nın Ferizli ilçesinde açık ceza infaz kurumunda 131 mahkum, Gaziantep İl Göç İdaresi’ne bağlı Geri Gönderme Merkezi’nde verilen akşam yemeğinde 56 mülteci, Kocaeli'de özel bir lisede eğitim gören 14 öğrenci kantinden aldıkları tavuk ürününü tükettikten sonra gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. "Tüm bunların altında yatan temel neden gıda güvenliği ilkelerine uyulmamasıdır" Tüm bunların altında yatan temel neden gıda güvenliği ilkelerine uyulmamasıdır. Özellikle toplu tüketim yerlerinde artan maliyetler karşısında düşük kaliteli ürün kullanımı, hijyen gerekliliklerinin yerine getirilmemesi, soğuk/sıcak zincirin kırılması, maliyetten kaçınmak için dezenfektan kullanılmaması veya yeterli kullanılmaması, yeterli sayıda teknik personel çalıştırılmaması, restoran, büfe, lokanta, fast food noktaları gibi yerlerde ise düşük kaliteli ürün kullanımı, soğuk/sıcak zincire dikkat edilmemesi, çapraz bulaşıya neden olacak şekilde çalışılması, personel ve alet ekipman hijyeninin yeterince sağlanmaması gıda üretiminde kullanılan suyun doğrudan tüketime uygun su olmaması, işverenlerin ve bu alanlarda çalışan personellerin gıda güvenliği konusunda eğitimsiz olması gibi hatalar ön plana çıkmaktadır. "Denetim ekipleri arttırılmalı" TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak tekrar uyarıyoruz. Yerel yönetimler, işporta tarzı, seyyar gıda satışı yapan ve herhangi bir izni veya ruhsatı olmayan bu tür noktalara kesinlikle izin vermemeli, bunlara göz açtırmamalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı ise tüm gıda üretim ve tüketim noktalarının gerek açılışından önce gerekse faaliyet süresince risk esasına göre etkili ve yeterli denetim yapmalıdır. Denetçi sayısı artmadığı halde denetim sayısının artıyor olması ise etkinliğinin azaldığını göstermektedir. Denetim ekipleri arttırılmalı ve denetim ekipleri içerisindeki gıda mühendisi sayıları da kesinlikle arttırılmalıdır. Çünkü gıda mühendisliği gıda mikrobiyolojisi, gıda güvenliği konusunda eğitimli ve yetkin olan meslektir. "Küçük çaplı gıda işletmeleri ve satış noktaları herhangi bir teknik gözetim altında değil" Hazır gıda sunumunun yapıldığı restoran, lokanta, büfe, fast food noktaları gibi yerler açılmadan önce, hem sahipleri hem de çalışanları gıda güvenliği eğitiminden geçirilmelidir. Bu eğitim gıda, su, personel hijyeni; gıda güvenliği konularında temel bilgileri içeren nitelikli bir eğitim olmalı, sınavlı ve belgeli olacak şekilde planlanmalıdır. Bir işletmecinin ancak bu belgeyi aldıktan sonra iş yerini açabileceği şeklinde bir yönetmelik Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından acilen hayata geçirilmelidir. Belirli aralıklarla tekrarlanacak bu eğitimlerin verilmesi konusunda gıda güvenliği ve gıda mikrobiyolojisi alanında yetkin olan başta Odamız olmak üzere ilgili meslek odaları görev almalıdır. Ayrıca, küçük çaplı gıda işletmeleri ve satış noktaları herhangi bir teknik gözetim altında değildir. Bu boşluğun giderilmesi için bir an önce gerekli düzenlemeler yapılarak küçük gıda işletmelerini teknik gözetim altına almak için yetkilendirilmiş gıda danışmanlığı sistemi hayata geçirilmelidir. Yine zehirlenmelerin sık yaşandığı ve toplu tüketimin çok yoğun olduğu Milli Eğitim Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Gençlik Spor Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve üniversiteler gibi kurumlarda kendi iç kontrol ve denetim süreçleri için gıda mühendisi bulundurmaları alınacak önlemlerin başında gelmektedir. Gıdada yaşanan güvenlik ihlallerinin ve hilelerin önüne geçilememesindeki en önemli etkenlerden bir diğeri ise yaptırımların yetersizliği ve verilen cezaların caydırıcı olmamasıdır. Ceza alan ya da uygunsuzluk tespit edilen bazı firmaların tekrar tekrar isim değiştirerek farklı firmalarla gıda sektöründe devam ediyor olması ise dikkat edilmesi gereken başka bir konudur. Bu tarz yanlışlıkları engellemek için önerimiz 'Gıda İhtisas Mahkemeleri'nin ivedilikle oluşturulmasıdır. "Ülkemizde gıda güvenliğinin tam olarak sağlamasını talep ediyoruz" Ülkemizde gıda güvenliğinden tam anlamıyla bahsediyor olmak için sayılan bu önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesi zorunludur. Temel bir insan hakkı olan güvenli gıdaya ulaşabilmek ve halk sağlığını korumak, başta iktidar olmak üzere yetkili tüm kurum ve kuruluşların asli görevidir. Kamuoyu önünde bunu bir kez daha hatırlatıyor ve toplum sağlığını korumak için ülkemizde gıda güvenliğinin tam olarak sağlamasını talep ediyoruz." Cumhuriyet

Türkiye hayvan ithalatında dünya ikincisi

Wed, 26 Nov 25 14:16:56 +0300

Büyükbaş hayvan sayısının 2020’den bu yana gerilemesine rağmen artan ithalat et fiyatlarını düşürmedi; uzmanlar, Türkiye’nin hayvan ithalatında dünya ikincisi olduğu koşullarda ucuz et döneminin kapandığını, kemikli etten kıymaya tüm ürünlerde yeni zamların kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Düşen hayvan varlığına karşın artan ithalat et fiyatlarını geriletmedi; ucuz et döneminin kapandığı, tüm et ürünlerinde yeni zamların kaçınılmaz olduğu ifade ediliyor. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Mücahid Taylan’ın Macaristan’da et ticareti yaptığı iddialarıyla gündeme gelen sektörde, büyükbaş hayvan sayısı 2020’den 2024’e 18,1 milyondan 16,9 milyona indi. TÜİK verilerine göre bu yılın ilk yarısında büyükbaş varlığı yalnızca yüzde 1,2 artarak 17 milyon 188 bine çıktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem: Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Macaristan'da et ticareti yapan bir şirketin ortağı Tarım yazarları Ali Ekber Yıldırım ve Ergin Kahveci’nin aktardığı ABD Tarım Bakanlığı raporuna göre Türkiye, hayvan ithalatında dünya ikincisi. Raporda, 2026’da sığır varlığının yüzde 4 düşerek 14,3 milyona ineceği, 450 bin baş sığır ve 70 bin ton et ithal edileceği, ihracat yapılmayacağı belirtiliyor. Ekonomist Güldem Atabay da Almanya’da karkas dana etinin kilosu 7,03 avro iken Türkiye’de 10,2 avro olduğuna, son bir yılda artışın yüzde 43,6’ya ulaştığına dikkat çekiyor. Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sencer Solakoğlu, “2026’da geçmiş 15 yılın en sert üretim düşüşü yaşanacak. Kapasite kullanım oranları yüzde 5–10’a geriledi” derken, kemikli etin iki haftada 450 TL’den 550 TL’ye çıktığını, bu hafta yüzde 10–15 zam, ocaktan itibaren kıymaya en az yüzde 25, Kurban Bayramı öncesi ise en az yüzde 20’lik artış beklediğini belirtiyor. Cumhuriyet'in haberine göre, Solakoğlu, artık Avrupa’dan da ucuz karkas et bulup ithal etmenin mümkün olmadığını vurguluyor. Hayvancılıkta krizi körükleyen bir diğer unsur ise şap hastalığı oldu. Salgın nedeniyle 81 ilde hayvan pazarları kapatıldı, aşılama oranının yüzde 85’e ulaştığı yerlerde pazarlar yeniden açıldı. Eski Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker başkanlığındaki Tarım ve Gıda Politikaları Kurulu’nun raporunda, şap nedeniyle ekonomide yıllık 4,1 milyar dolarlık zarar oluştuğu belirtilirken, bakanlık bu tespitin gerçeği yansıtmadığını savundu. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, ithal ve kaçak hayvan girişlerinde denetim sorunlarına işaret ederek yeterli aşının üretilmesi, zamanında dağıtılması, üreticinin şap kayıplarının karşılanması ve kredi borçlarının yapılandırılması çağrısında bulundu. T24

Vergi kaçıranların belgesi askıya alınacak

Wed, 26 Nov 25 14:15:59 +0300

Marketlere üreticiden alım kotası geliyor Sebze ve meyve fiyatlarındaki dalgalanmaları azaltmak amacıyla uzun süredir üzerinde çalışılan Hal Kanunu’nda sona yaklaşıldı. Yılbaşında Meclis’e sunulması beklenen yasa taslağı, aracıların bir kısmını devreden çıkararak fiyat istikrarı sağlamayı hedefliyor. 4 kritik düzenleme Yeni Şafak’ın aktardığı bilgilere göre taslak; hal dışında satış yapan tüccarlara yetki belgesi zorunluluğu getirilmesini, rüsum ücretini düşük göstererek vergi kaçıranların belgesinin askıya alınmasını ve hal içinde komisyoncular arasında satışın tamamen yasaklanmasını içeriyor. Ayrıca zincir marketlerin ilk etapta ürünlerinin yüzde 20’sini doğrudan üreticiden alma şartı getirilerek rekabetin artırılması amaçlanıyor. Devlet ücretsiz arsa verecek Taslak düzenleme kapsamında üreticilerin sisteme daha güçlü dahil edilmesi için ek adımlar da planlanıyor. Buna göre üretici örgütlerine hallerde yüzde 25 oranında yer ayrılabilecek ve bu örgütler hal kurmak istemeleri halinde devletten ücretsiz arsa temin edebilecek. T24

Basınç yaraları sadece bir cilt problemi değil, hastaların yaşam kalitesini etkiler

Wed, 26 Nov 25 14:14:13 +0300

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Hastanesi, GAÜN Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi iş birliğiyle “Dünya Basınç Yaralarını Önleme Günü” kapsamında farkındalık programı düzenlendi. GAÜN Hastanesi oditoryumunda gerçekleştirilen programda, basınç yaralarının önlenmesine yönelik farkındalık oluşturulması hedeflendi. Programın açılış konuşmasını yapan GAÜN Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şenay Görücü Yılmaz, basınç yaralarının sadece bir cilt problemi olmadığını, hastaların yaşam kalitesini etkileyen, ağrı ve enfeksiyon riski taşıyan, hastanede yatış sürecini uzatan ve bakım kalitesinin önemli bir göstergesi olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Yılmaz, “Her bir basınç yarası sadece bir hasta için fiziksel bir yaradan öte bizler için de mesleki bir çağrıdır. Kanıta dayalı uygulamalar, yenilikçi teknolojiler ve multidisipliner yaklaşımla bu yaraların önüne geçebiliriz” dedi. Program, GAÜN Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenay Görücü Yılmaz ile GAÜN Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berna Kaya Uğur’un oturum başkanlığında gerçekleştirildi. Etkinlikte, basınç yaralarının önlenmesi ve tedavisine ilişkin kanıta dayalı uygulamalar ele alındı. GİBTÜ Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meryem Kılıç, basınç yaralarının önlenmesinde kanıta dayalı rehber önerilerini paylaşırken; GAÜN Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Sema Konatek, ameliyat ilişkili basınç yaralarında perioperatif risk değerlendirmelerine değindi. GAÜN Hastanesi Süpervizör Hemşiresi Mehmet Korkmaz, yoğun bakımda basınç yaralarının değerlendirilmesine yönelik uygulamaları aktardı. Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Hekimi Uzm. Dr. Zekeriya Sayın ise basınç yaralarının tedavisi ve yara yönetimi konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Düzenleme kurulunda Prof. Dr. Şükriye İlkay Güner, Prof. Dr. Özlem Ovayolu, Doç. Dr. Meryem Kılıç, Dr. Öğretim Üyesi Sibel Serçe, Dr. Öğretim Üyesi Sema Aytaç, Öğr. Gör. Dr. Aysun Özdemir, Arş. Gör. Dr. Sema Konateke, Arş. Gör. Dr. Tuğba Albayram, Arş. Gör. Dr. Ayşe Eminoğlu ve Arş. Gör. İlkay Dağlı yer aldı. GAÜN Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nurgül Özdemir, GAÜN Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Derya Aydın Şahin ve Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Zülfiye Çiftçi’nin de katılım sağladığı programa çok sayıda hemşirelik öğrencisi ve sağlık çalışanı da ilgi gösterdi. Programda, basınç yaralarının önlenmesine yönelik farkındalık oluşturulması amaçlandı.

El sanatları yaşatılırsa kent turizmi büyür

Wed, 26 Nov 25 14:13:25 +0300

Gaziantep El Sanatları Eğitim ve Araştırma Dermeği Başkanı Yusuf Mekikçi, el sanatlarının kent turizminin gelişmesinde önemli rol oynadığını belirterek, el sanatı ile uğraşan esnafa destek verilmesi gerektiğini dile getirdi. Gaziantep El Sanatları Eğitim ve Araştırma Derneği Başkanı Yusuf Mekikçi, kentin köklü el sanatı geleneğinin turizmin gelişmesinde önemli bir yere sahip olduğunu belirtti. Gaziantep’in kültürel mirasının yalnızca gastronomiyle sınırlı olmadığını ifade eden Mekikçi, özellikle bakır işlemeciliği, kutnu dokumacılığı, kilim dokuma, aba dokuma sedef kakma ve ahşap oymacılığı gibi el sanatlarının kente gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çektiğini söyledi. El sanatıyla uğraşan esnafın büyük bir emekle çalıştığını vurgulayan Mekikçi, bu alanın yaşatılması için daha fazla destek gerektiğini dile getirdi. Hem üretimin sürdürülebilmesi hem de gençlerin bu mesleklere yönlendirilebilmesi için teşvik ve eğitim programlarının artırılması gerektiğini kaydeden Mekikçi, “El sanatlarımız Gaziantep’in kimliğidir. Bu mirası korursak turizmde daha da güçlü bir konuma geliriz” dedi. Mekikçi, yerel yönetimler ve ilgili kurumlara çağrıda bulunarak el sanatları esnafının tanıtım, pazarlama ve mekân desteği konusunda desteklenmesini istedi. Gaziantep’in zengin kültürel birikiminin doğru politikalarla geleceğe taşınabileceğini ifade eden Mekikçi, el sanatlarının kentin ekonomik ve kültürel kalkınmasında önemli bir rol oynadığını sözlerine ekledi.

Kadınların her gün ölüm, saldırı ve tehditle sınandığı düzene artık tahammül etmiyoruz

Tue, 25 Nov 25 19:16:11 +0300

Gaziantep Demokratik Kadın Platformu öncülüğünde bir araya gelen kadınlar ve sivil toplum örgütleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadına şiddete ve cinayetlere dikkat çekmek için Kırkayak Parkı’ndan Balıklı Meydanı’na kadar slogan atarak yürüdü Gaziantep Demokratik Kadın Platformu Sözcüsü Gülfidan Özpolat, ‘’Bu ülkede kadınların hakikatini yok sayan, delilleri karartan, adaleti geciktiren her mekanizma erkek şiddetinin bir parçası’’ dedi. Ekonomik kriz ve yoksulluğun yükü kadınların omuzlarına bindirildi Kadınların yalnızca erkek şiddetiyle değil, aynı zamanda siyasi iktidarın eşitlik karşıtı politikalarıyla da mücadele ettiğini sözlerine ekleyen Özpolat, ‘’İktidar, yıllardır kadınların kazanılmış haklarını hedef alan bir toplumsal cinsiyet karşıtı söylem üretmekte; kadınların yaşamını güvence altına alan mekanizmaları zayıflatmakta ve toplumu daha baskıcı, daha eşitsiz bir çizgiye sürüklüyor. Ekonomik krizin derinleştiği, yoksulluğun büyüdüğü koşullarda bu yük en çok kadınların omuzlarına bindirildi’’ ifadelerini kullandı. Kadınlar, düşük ücretli, güvencesiz, esnek ve yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda Özelleştirmelerle kamusal hizmetler tasfiye edilerek sermayeye devredilirken, bakım emeğinin de kadınlara yüklendiğine dikkat çeken Özpolat, ‘’Kadın istihdamını artırmaya yönelik olduğu söylenen politikalar, bakım emeğinin doğal olarak kadınlarca ücretsiz olarak karşılanacağı bir “aile” anlayışına göre planlanıyor. Bu planda merkezi bütçeden kadının payına günde yalnızca 51 kuruş düşüyor. Ev içi emek, bakım emeği, yeniden üretim emeğini üstlenmek durumunda kalan kadınlar, düşük ücretli, güvencesiz, esnek ve yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda bırakılıyor’’ şeklinde konuştu. Nafaka hakkı tartışma konusu yapılırken kadınlar ekonomik bağımsızlığını kaybediyor Sığınma evleri yetersizken iktidarın çözüm üretmemesini eleştiren Özpolat, ‘’Nafaka hakkı tartışma konusu yapılırken kadınlar ekonomik bağımsızlığını kaybediyor. “Aile bütünlüğü” söylemi altında kadınların yaşam hakkı ikinci plana itiliyor. Cinsiyet eşitliği kavramı resmi belgelerden çıkarılırken, yerine “fıtrat” ve “roller” üzerinden kısıtlayıcı bir anlayış yerleştiriliyor. Bu politikaların tümü, şiddeti artıran zemini genişletiyor. Biz kadınlar biliyoruz ki şiddet, bu düzenin doğrudan sonucu’’ değerlendirmesini yaptı. Kadınların can güvenliğinin olmadığı bir memlekette hiçbir şey yolunda değil ‘Bu ülkede kadınların her gün ölümle, saldırıyla, tehditle sınandığı bir düzene artık tahammül etmiyoruz’ diyen Özpolat, ‘’Kadınların can güvenliğinin olmadığı bir memlekette hiçbir şey yolunda değil. Türkiye’nin her yerinde kadınlar öldürülüyor. Her gün bir kadın daha öldürülüyor, kaybediliyor, susturuluyor. Türkiye’de kadın cinayetlerinin önü alınmadı; tam tersine politikalarla, söylemlerle, cezasızlıkla önü açıldı. Kadınlar korunmuyorsa bunun adı “yetersizlik” değil; siyasal tercih’’ ifadelerini kullandı. Haber Merkezi

Doğaya; müsaade ettiği oranın ve yöntemin dışında müdahale olursa afet olur, ölürsünüz

Tue, 25 Nov 25 19:15:02 +0300

Kuraklığın her geçen gün etkisini arttırdığı ülkemizde çölleşmenin etkilerinin ele alındığı Türkiye Çölleşme Modeli lansmanı 25 Aralık Panorama Müzesi Konferans Salonu’nda yapıldı. Türkiye Çölleşme Modeli sunumu ile ülkenin çölleşme haritası incelendi. Veriler, artan sıcaklık artışına bağlı olarak çölleşme riskinin ilerleyen dönemlerde daha da yükseleceğini bir kez daha ortaya koydu En önemli afetlerden birisinin çölleşme ve kuraklık afeti olduğunu dile getiren Gaziantep Valisi Kemal Çeber, ‘’Doğayla çok oynamayacaksınız. Çünkü siz doğaya; doğanın size müsaade ettiği oranın ve yöntemin dışında müdahale ederseniz afet olur ve ölürsünüz. Dediğimiz oranın dışında müdahale ettiğinizde İstanbul, Ege ve yakın coğrafyada deprem olur, ölürsünüz. Başka yerde kaya düşer, yangınlar çıkar ölürsünüz. O nedenle iyice aklımızı başımıza almamız lazım’’ uyarısında bulundu. Kasım ayının 25’ine geldik ve hava ortada Çeber, ‘’Bir taraftan dünya küresel olarak bazı sorunlar yaşıyor. Ama yerel olarak herkes derinden hissediyor. Kasım ayının 25’ine geldik ve hava ortada. Hava ne kadar güzel diyoruz, fakat aslında hava ne kadar da kötü demeye başladı. Oğuzeli’ne yaptığımız ziyarette ‘5-10 metreden su çıkardı, şimdi 400 metrelere iniyoruz’ dediği zaman artık her bir hane, üretici ve insanın bireysel olarak hissetmeye başladığı bir sorun’’ açıklamasını yaptı. Dünya çok iyi bir yere gitmiyor ‘Dünyada bazı ülkelerin iklim krizinden dolayı başka ülkelerden toprak satın almaya başladığını duyuyoruz’ diyen Çeber, ‘’Hatta Türkiye’nin Güney’indeki iş insanlarının Karadeniz’den almaya başladığını duyar olduk. Yılın 286 günü Rize’de yağış var. Böyle bir memlekette 15 günden beri yağmur olmadığından bahsedildi. Mesele, sürekli yağış olduğu için Rize’de su depoları yok. Ama oradan ayrılacağım yıl belediyeler su deposu projeleri yapmaya başladı. Yani dünya çok iyi bir yere gitmiyor’’ şeklinde konuştu. Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Prof. Dr. Kasım Yenigün, ‘’Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, kurulduğu günden bu yana ‘Toprağı korumak, yaşatmak hayatı korumaktır’ anlayışını tüm çalışmaların odak merkezine yerleştirdi. Çünkü toprak sadece üzerinde yaşadığımız bir veya yürüdüğümüz bir zemin değil. Aynı zamanda medeniyetimizin hafızası, üretim gücümüzün kaynağı ve evlatlarımıza bırakacağımız geleceğin en temel dayanağı’’ dedi. Bugünden atacağımız adımlar 2060 ve 2070’den sonrasını değiştirecek Prof. Dr. M. Tuğrul Yılmaz, ‘’Karbon salımı yüksek olmaya devam ederse bu kötümser senaryoyu temsil ediyor, eğer gelişen yeşil teknolojilerle birlikte karbon salınımı düşürürsek bu da iyimser senaryoyu temsil ediyor. İyimser ve kötü senaryo arasında önümüzdeki 30 yıl arasında çok farklı görebiliriz fakat 2060-2070’li yıllardan sonra ise bu fark iyice açılacak ve çok belirgin olacak. Bugünden atacağımız adımlar 2060 ve 2070’den sonrasını değiştirecek’’ vurgusu yaptı. İklim değişiyor ama etkilerini azaltmak mümkün Prof. Dr. Tolga Görüm, ‘’İklim değişiyor ama etkilerini azaltmak mümkün. Özellikle Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çalışmalar, arazi kullanımı ile birlikte gelecek senaryolar kötümser tabloyu daha stabil hale getirip, geriye çevrilebilir’’ dedi. Haber Merkezi

Tekstildeki kadın işçiler, sigortasız güvencesiz, kayıt dışı çalışıyor

Tue, 25 Nov 25 19:13:48 +0300

Antep’in en önemli sektörleri arasında yer alan tekstilde kadın emek sömürüsü artarak devam ediyor. Küçük atölyelerde çoğunlukla sigortasız, güvencesiz, kayıt dışı çalışan kadın işçiler, ucun iş gücü olarak görülüyor Tekstilde kadın emek sömürüsünün diğer sektörlere göre daha fazla olduğunu söyleyen BİRTEK-Sen'in Avukatı Esmer Özer, ‘’Antep’te kadın işçiler yoğun olarak tekstil atölyelerinde çoğunlukla sigortasız, güvencesiz, kayıt dışı çalışıyorlar. Hem bakanlığın işverenleri koruduğu bir düzen içerisindeyiz hem de markalar nezdinde takip etmenin imkansız olduğu fason üretim zinciri oluşuyor. Bu da kadınların bize ulaşmasını zorlaştırıyor’’ dedi. Bunlar küçük atölyelerde çok daha can yakıcı şekilde yaşanıyor Özer, ‘‘Güvencesiz çalışma, işyerinde baskı, mobbing, tehdit, hakaret, cinsel saldırı, cinsel taciz vakaları, sendikal hakların engellenmesi çok sık ve yaygın olarak görülüyor. Bunlar küçük atölyelerde çok daha can yakıcı şekilde yaşanıyor. Örneğin; Malatya’da bir hazır giyim fabrikasında 800 işçinin 400’ü kadın işçi olsun. İşçi sayısının fazla olması, işçi hakları konusunda ve daha örgütlü hareket etme motivasyonu atölyedekilerden daha fazla oluyor. Fabrikada sorumluluğu işverene yükleyebiliyoruz, lakin atölyelerde bu çok zor’’ ifadelerine yer verdi. Yasal kılıf altında çocuk işçiliği sürdürülüyor Ekonomik krizin halk için olduğunu belirten Av. Özer, ‘’Antep, her sene ihracat rekorları kırıyor. Fabrikaların büyük bir kısmı İSO 500’e giriyor. Her sene kazançlarını arttırıyorlar. Ama halk açısından ciddi bir ekonomik kriz var. Çocuk işçiliği son dönemde de Türkiye’de artan bir eğilim gösteriyor. Özellikle yasal kılıf altında çocuk işçiliği sürdürülüyor. Kayıt dışı çalışan çocukların sayısını tespit etmemiz mümkün değil ama saha da yaptığımız gözlemlerle bile sayısının arttığını görebiliyoruz’’ değerlendirmesinde bulundu. Kadın emekçiler küçük atölyeler ve hazır giyimde yoğun olarak çalışıyorlar Tekstilin emek-yoğun bir sektör olduğunu dile getiren Özer, ‘’Tekstilde, kadın işçi sayısı diğer sektörlere göre daha yüksek. Ancak kadın emekçiler küçük atölyeler ve hazır giyimde yoğun olarak çalışıyorlar. Son dönemde iplik sektöründe de kadın istihdamı yavaş yavaş artmaya başladı. Ucuz işçilik yönünden erkeklerin yerine kadın işçilerin istihdam edildiğine yönelik duyumlar aldık. Bunu iplik fabrikalarında da duyuyoruz. Neredeyse hiç işçi kadın olmayan fabrikalarda bile kadın çalışan sayısı yükseliyor’’ şeklinde konuştu. İlişkili olduğumuz alanlarda kadın işçilerin örgütlenmeye başladığını görüyoruz Kadınların ucuz işgücü olarak görüldüğünü sözlerine ekleyen Özer, ‘’Kadın işçilerin daha az ses çıkaracağına dair bir inanç var. Antep’teki işçiler, her yıl direnişe çıkmaya, zam talep etmeye yatkın bir profil var. Ancak kadın işçilerde bu deneyim yok. Yani örgütlü hareket etmeye dair bilgi ve birikim olmadığından patronlarda bunu fırsata çeviriyor. Lakin, ilişkili olduğumuz alanlarda kadın işçilerin örgütlenmeye başladığını görüyoruz’’ açıklamasını yaptı. Haber Merkezi

Vatandaşın alım gücünün ne kadar düştüğünü görebiliyoruz

Tue, 25 Nov 25 19:12:30 +0300

Kömür satışları yüzde 80 geriledi Doğalgaz kullanımının yaygınlaşması, Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın ücretsiz kömürü dağıtımı ve havaların sıcak gitmesi kömür satışlarının dip yapmasına neden oldu. Kömür satışlarının yüzde 80 gerilediği sektör yavaş yavaş yok oluyor. Geçen sezon kömür satışlarından büyük bir hayal kırıklığı yaşanan kömürcüler, 2025-2026 kömür sezonundan da umduğunu bulamıyor. Maliyetlerin gün geçtikçe arttığı sektörde kepenkler birer birer inmeye devam ediyor. Bir zamanlarda en gözde meslekler arasında bulunan kömürcülük, Doğalgaz kullanımının yaygınlaşması, Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın ücretsiz kömürü dağıtımı ve havaların sıcak gitmesi sonucunda küçülüyor. Kömür satışlarımız çok kötü, adeta dibi gördük Gaziantep Mahrukatçılar Odası Başkanı Erdal Demir, ‘’Kömür satışlarımız çok kötü, adeta dibi gördük desem abartmış olmam. Paraya kazanamayan esnaf, birer birer dükkanlarına kilit vuruyor. Bu da sektörün daralmasına ve zaman içerisinde yok olmasına yol açacak’’ değerlendirmesini yaptı. Esnafın büyük umutlarla sezona başladığını lakin beklediği gibi olmadığını kaydeden Demir, ‘’Geçen sezon satışlarımız hiç iyi olmadığından tüm umutlarımızı bu sezona bağlamıştık ancak yine beklediğimizi bulamadık. Çünkü doğalgaz kullanımı yaygınlaşıyor, Sosyal Yardımlaşma Vakfı, ücretsiz kömür dağıtımı yapıyor. Bunun yanı sıra küresel iklim değişikliğine bağlı olarak havalar halen çok sıcak. Bu argümanlar kömür satışlarımızın çok düşmesine neden oldu’’ ifadelerini kullandı. Vatandaşın alım gücünün ne kadar düştüğünü görebiliyoruz Sektörün zor günler geçirdiğini sözlerine ekleyen Başkan Demir, ‘’Her sektör gibi bizim sektörümüzde zor günler geçiriyor. Kömürün tonu değişmemesine karşın vatandaşın alım gücünün ne kadar düştüğünü görebiliyoruz. Geçmiş yıllarda ton ile kömür alanlar şimdi tam tersi sadece yakacağı kadar alıyor. Maliyetler gün geçtikçe artarken, gelirler ise azalıyor. Bu da esnafın çarkını zor döndürmesine neden oluyor’’ tespitini yaptı. Kömürcülük büyük ihtimalle yakın zamanda tarihe karışacak gibi görünüyor Gelir ile gider arasındaki makasın açıldığına dikkat çeken Demir, ‘’Kömür satışları azalınca kazançlarda azalıyor, fakat giderler yükseliyor. Dükkan kiraları çok pahalı. Sigorta primleri yine öyle. Akaryakıtı hiç söylemiyoruz bile. Tüm bunlar hep gider. Birçok esnafın sigorta primini yatıramıyor. Bir çıkış yolu bulamayanlar mecburiyetten dükkanlarına kilit vurup mesleği bırakmak zorunda kalıyorlar. Ne yapacağımızı şaşırdık. Bir zamanların en gözde mesleklerinden biri olan kömürcülük büyük ihtimalle yakın zamanda tarihe karışacak gibi görünüyor’’ dedi. Haber Merkezi

Araç sayısı ile birlikte trafikteki sorun da artıyor

Tue, 25 Nov 25 19:11:20 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre araç sayısının her geçen gün arttığı Antep’te otopark başta olmak üzere birçok trafik sorunları artıyor. Üretim, istihdam ve ihracat bakımından önemli şehirler arasında bulunan Antep’te trafiğe kayıtlı araç sayısındaki artış devam ediyor. Eylül ayında 756 bin 858 aracın olduğu şehirde trafiğe kayıtlı araç sayısı ekim ayında 2 bin 869 artışla 759 bin 727’ye çıktı. İstatistiklere baktığımız trafiğe kayıtlı araç hızında da bir gerilemenin olduğu görülüyor. Eylül ayında 3 bin 471 araç trafiğe kaydını yaptırırken, ekim ayında 2 bin 69’a düştü. Bu rakam trafiğe kaydı yapılan araç sayısının her ay daha da gerilediğini ortaya koyuyor. Ekim ayında 23 bin 951 aracın devri yapıldı. Devri yapılan araçların; 14 bin 273’ünü otomobil, 414’ünü minibüs, 55’ini otobüs, 4 bin 448’ini kamyonet, 578’ini kamyon, 3 bin 439’unu, motosiklet, 20’sini özel amaçlı araçlar ve 724’ünü ise traktör oluşturdu. Kent trafiğindeki 759 bin 727 aracın; 319 bin 522’sini otomobil, 13 bin 674’ünü otomobil, 4 bin 812’sini otobüs, 121 bin 126’sını kamyonet, 25 bin 715’ini kamyon, 223 bin 502’sini motosiklet, bin 626’sını özel amaçlı araçlar ile 49 bin 750’sini ise traktör meydana getirdi. Haber Merkezi

Faturayı Türkiye’nin geleceği olan çocuklarımız ödememeli

Tue, 25 Nov 25 17:24:25 +0300

İlköğretimin birinci kademesinde uygulanmaya konulan yeni müfredat programının ciddi anlam da eksiklikler ve yanlışlıklar içerdiğini, bu programın alelacele uygulamaya konulmasının öğretmen ve öğrencileri olumsuz etkilediğini söyleyen Eğitim Sen Şube Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Eğitim programının hedefi, gerçekçi ve çok yönlü insan yetiştirmek olmalıdır. Yeni müfredat programında ciddi anlamda eksiklikler var. Bu konudaki yanlışlıklar düzeltilmeli, aksi takdirde fatura yine çocuklarımıza başka bir ifade ile Türkiye’nin geleceğine çıkartılacaktır” dedi. “Nitelikli eğitim nitelikli personelden geçer” Bozgeyik, “Yeni müfredat programının uygulanmasında ortaya çıkan sorunların ve eksikliklerin görülmesi ve giderilmesi için, öncelikle eğitim işkolunda yetkili sendika olan Eğitim Sen’in görüş ve önerilerinin MEB tarafından dikkate alınması gerekmektedir. Programın uygulanmasın da daha fazla sorun yaşan maması, ileride karşılaşılacak olumsuzlukların önüne şimdiden geçilebilmesi için eleştiri ve önerilerimizin önemsenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, yıllardır yapısal hale gelen eğitim sorunları yine yaşanacak, ortaya çıkan olumsuzluklardan milyonlarca öğrencimiz ve eğitim emekçileri etkilenecek” diye konuştu. Uygulayıcılar yeterince bilgilendirilmedi Büyük umutlarla uygulanmaya başlanan yeni müfredat programında yaşanan sorunlar ve eksiklikleri anketlerle tespit ettiklerini ve çok çarpıcı sonuçların ortaya çıktığını söyleyen Bozgeyik, “2004-2005 Eğitim öğretim yılında pilot ilde 120 ilköğretim okulunda eğitimde devrim diye adlandırılan yeni müfredat uygulanmıştı. Pilot okullarda olumlu ve olumsuz yönleri belirlenip değerlendirilmeden, 2005-2006 eğitim öğretim yılında tüm ilköğretim okullarının 1. kademesinde uygulamaya geçildi. Eğitim Sen olarak ilimizin ilköğretim okullarının 1. kademesinde müfredatın olumlu olumsuz sonuçları ile ilgili olarak bir anket çalışması yaptık. Yapılan ankette ilimiz merkezinde 16 okul olmak üzere, ilçelerde ve köy okullarında belirlediğimiz pilot okullarda çalışan yaklaşık 200 öğretmenden görüş aldık. Ankette müfredat değişikliğine neden gerek duyulduğunu, yeni ders kitaplarının. çalışma kitaplarının ve kılavuz kitapların işlenirliğini, ölçme ve değerlendirmenin, ders araç ve gereçlerin temini ve kullanılmasını, öğrencilerin derse katılımın, ses temelli eğitimin, el yazısının, programın tanıtımını ve müfredat birebir uygulayan öğretmen arkadaşların gördüğü diğer olumlu, olumsuz gözlemleri konularında görüşleri alındı” şeklinde açıklama yaptı. “Müfredat bilimsellikten uzaktır” Bozgeyik anketin değerlendirilmesinde çıkan sonuçları şöyle özetledi: “Müfredatın uygulanmasında bölge, çevre şartları yeterince dikkate alınmamıştır. Müfredatın hazırlanmasında öğretmenler, konunun uzmanları yeterince bilgilendirilmemiş, hizmet içi eğitim yetersiz kalmıştır. Müfredatın hazırlık aşamasında öğretmenlerin görüşlerine baş vurulmamıştır. Hazırlanan ders kitapları, çalışma kitapları, kılavuz kitapları içerik olarak yetersiz olmasının yanı sıra karmaşık bir hale getirilmiştir. Kılavuz kitaplarındaki günlük planların uygulanması zor ders saatleri yetersiz. Müfredat hazırlanırken düşünülen araç gereçler okulların büyük bir bölümünde yok. Ders kitaplarının basım ve dağıtımının zamanında yapılmaması. Ders kitaplarında öğrencilerin çoğunluğunun dünyasına hitap edecek somut örneklere yer verilmemesi. Türkçe kitabında çok ayrıntıya girilmesi. Sosyal bilgiler kitabının okumaya dayalı hazırlanması. Fen ve teknoloji kitaplarındaki deneyler için araç gereçlerinin okullarda olmaması. Ses temelli öğretimde öğrenciler daha erken okumalarına rağmen, hızlı, akıcı ve anlamlı okuyamıyorlar. Ders kitaplarının yeterli araştırma yapılmadan hazırlanmış olması. Öğretmenlerin yeni müfredata hakim olmaması, öğretmen ve öğrencilerde eski alışkanlıklarının devam etmesi. Müfredatın uygulanmasına hızlı geçiş tüm eğitimin bileşenlerini tedirgin etmiştir. Müfredat bilimsellikten uzaktır.” İnsan faktörünün göz ardı edildiği bir alandan başarı beklenemez “Dünyanın en kusursuz müfredat programını da hazırlamış olsanız, eğitim sistemi açısından son derece önemli olan insan faktörünü göz önüne almadığınızda başarılı olmanız mümkün değildir” diyen Bozgeyik, “Milyonlarca çocuğumuzu eğitecek eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal ve özlük sorunlarına çözüm üretmek noktasında somut adımlar atılmaması başta eğitimin niteliği olmak üzere, müfredat programının uygulanmasında da sürekli sorunlar yaratacaktır. Nitelikli eğitimin, öncelikle nitelikli personelden geçtiği gerçeği, yeni müfredat programının uygulanması aşamasında da kendisini göstermiştir' diye konuştu. Çocuk, toplumsal değerlere göre eğitilmelidir İlköğretim programının uygulanması aşamasında piyasasının istekleri değil, toplumun gereksinimlerinin dikkate alınması gerektiğini hatırlatan Bozgeyik, Çocuk, bireysel değerlerin yanı sıra toplumsal değerlere göre de eğitilmelidir. Müfredatta yer alan konu, amaç, hedef, öğretim ilke, yöntem ve kavramların, çocukların sosyal ve kültürel gelişim düzeyine uygun olmasına dikkat edilmelidir. Programın çocuğun doğasına uygun olarak uygulanması önemlidir. Müfredatta bilgi ve değerler somut ve gerçekçi olmalıdır. Müfredat kesinlikle sınav ve not sistemi üzerine kurulmamalıdır. Çünkü sınav ve not sistemi, geliştiren değil, eleyen ve seçen bir sistemin ürünüdür. Ölçme ve değerlendirme, öğrenci-öğretmen-veli üçgeninde kurulmalı ve sadece nicelik değil, niteliğin ölçülmesine ve geliştirilmesine önem verilmelidir” şeklinde açıklama yaptı.

Sınıfsız öğretmenler için çözüm üretildi

Tue, 25 Nov 25 17:23:53 +0300

Bir dönemi boş geçiren torpilli iki öğretmen için yayınımızdan sonra aynı okulda görev uyduruldu... Gazetemizden yayınlanan “Mehmetçik’te torpilli öğretmen yığılması var" başlıklı haber üzerine Mehmetçik İlköğretim Okulu’nda sınıfsız öğretmenler için çözüm üretildiği, öğretmenler den birinin raporlu bir öğretmenin yerine görevlendirildiği, tayini çıkan coğrafya öğretmeninin yerine de sınıf öğretmeni olmasına rağmen, bir dönem boyunca boş sınıf olmadığı için derslere giremeyen Sevdagül Korkut’un sosyal bilgiler öğretmeni olarak görevlendirildiği açıklandı. Türkçe öğretmeninin girmesi gerekirken sınıf öğretmeni verildi Ancak bu görevlendirmenin Türkçe öğretmenleri başta olmak üzere okulda huzursuzluk yarattığı vurgulanırken, “Sosyal bilgiler dersini Türkçe öğretmenlerinden biri ek ders olarak verebilir. Bu nedenle sosyal bilgiler öğretmeni atanırken, Türkçe öğretmenleri arasından bir tercih yapılmalı. Onların tüm saatleri dolu ise başka bir öğretmen atanabilir. Bu şartlarda Türkçe öğretmenleri uygun olmasına rağmen sınıf öğretmenin sosyal bilgiler dersine atanması da doğru değil” denildi. Hamile öğretmen rapor alınca derse girecek Yine Sevdagül Korkut gibi dönem başından beri sınıfsız ve öğrencisiz olan Gülnur Şimşek'in ise Pazartesi günü raporu bitecek bir başka öğretmenin yerine görevlendirildiği, ancak daha sonra Şimşek’in okulda hamile bir bayan öğretmenin rapor alacağı düşüncesiyle raporlu öğretmenlerin yerine görevini sürdüreceği kaydedildi.

Tahmis, nargilecilerin değişmeyen mekanı

Tue, 25 Nov 25 17:23:21 +0300

103 yıldır ayakta kalmayı başaran Tahmis Kahvehanesi kenti ziyaret edenlerin ve nargilecilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Türkiye'nin en eski 10 kahvehanesi arasında bulunan Tahmis Kahvehanesi, tahta sandalyeleri, nargileleri ve asma katıyla, nargile sevenlerin ve tarihin dokusunu hissetmek isteyenlerin ziyaret ettiği bir mekan, kahvehanenin bulunduğu mekanın Sancak Beyi Mustafa Ağa tarafından 1640 yılında Mevlevihane olarak yaptırıldığı ve 4. Sultan Murad'ın silahtarı Mustafa Paşa'ya armağan edildiği belirtildi. Mevlevihaneye ait dükkanlar ile hanın, 1901 ve 1903 yılları arasında çıkan iki büyük yangında zarara uğradığı, bu tarihlerde postnişin olan Feyzullah oğlu Şeyh Mehmet Münip Efendinin 130 bin kuruş harcayarak Mevlevihane'deki buğday hanını. Tahmis Kahvehanesini, süpürgeci odasını ve 33 dükkanı yeniden yaptırarak Mevlevihane'ye 1904 yılında vakfettiği söylenirken, şöyle denildi: "Mekan 1903 yılındaki yangından bugüne kadar kahvehane olarak kullanılmış. Deri üzerine, eski harfler le yazılı vakfiyenin orijinali şu anda Şeyh Mehmet Münip Efendinin torunu Erdem Ocak’ta. Büyük bir olasılıkla ceylan derisi üzerine yazılmış. Yazılar hala okunuyor, ancak bu belgenin 1904'de Şeyh Münip Efendi mi. yoksa 1640'da Sancak Beyi Mustafa Ağa tarafından mı hazırlandığı konusunda kuşkular taşıyorum. Bu konudaki araştırmalarım devam ediyor." Kahvehanenin eski müşterilerinin, mekanda 1904 ve 1930 yılları arasında kadın garsonların görev yaptığını anlattığı, ö donemde kahvehanede ramazan aylarında "Karagöz" oynatıldığını ifade edilirken, kahvehaneye saz getirilip dansöz ve köçek'te oynatıldığı, kahvehaneye gelen hikayecilerin en güzel hikayelerini anlattığı anlatılıyor. Kahvehanenin eski müdavimleri. "Kahvehane nargilesiz düşünülemezmiş ve hala da bu özelliğini koruyor. Tahmis Kahvehanesi günümüzde Gaziantep'te çekilen dizilerin büyük bir kısmında mekan olarak kullanılıyor. Kahvehane birçok kitaba da konu oldu. Mekan kent kültüründe önemli bir yere sahip. Gaziantep'i ziyaret edenler mutlaka Tahmis Kahvehanesi ne uğruyor. Tahta sandalyeleri, asma katı ve nargileleriyle alternatif bir mekan olan, kahvehane hala birçok kişinin ilgi odağı" dedi.

Tüketici Güven Endeksi arttı

Tue, 25 Nov 25 17:22:54 +0300

Tüketici Güven Endeksi, bu yılın Ocak ayında, bir önceki aya göre yüzde 2,3 artarak 101,74'e çıktı Endeks, 2005 Aralık ayında 99,45 düzeyindeydi. Güven endeksindeki artış, tüketicilerin "mevcut dönem ve gelecek dönem satın alma güçlerine, gelecek dönem genel ekonomik duruma ve mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı satın almak için uygunluğuna dair değerlendirmelerinin iyileşmesinden" kaynaklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Merkez Bankası tarafından her ay ortaklaşa düzenlenen ve tüketicilerin harcama davranış ve beklentilerinin değerlendirildiği "Tüketici Eğilim Anketinin 2006 Ocak ayı sonuçlan açıklandı. Endeksin alt kalemleri ve değişim oranlarına bakıldığında ise mevcut dönemde satın alma gücü endeksi. Aralık ayına göre artarak 87,48den 88,02’ye yükseldi. Gelecek dönem satın alma gücü endeksi ise 91,75den 94,60'a, gelecek dönem genel ekonomik durum 94.82’den 97,50'ye, mevcut dönemin dayanıklı tüketim malı satın alma için uygunluğu endeksi 132,den 139,35'e çıkarken, gelecek dönem iş bulma olanakları endeksi ise 90,69dan 89,22'ye indi, Endeksin 100den büyük olması tüketici güveninde iyimser durum, 100den küçük olması tüketici güveninde kötümser durum, 100 olması ise tüketici güvenin de ne iyimser ne de kötümser durum olduğunu gösteriyor.

Dilenci akını şehri sardı

Tue, 25 Nov 25 17:22:09 +0300

Kucağı çocuklu kadınlar iyi giyimli hanımları ve milli piyango bilet sancılarını takip ediyorlar Kutsal Ramazan ayının yaklaşması nedeniyle her yıl olduğu gibi bu yıl da kucaklarında çocuklarla birlikte dilenciler akın akın şehrimize gelmeye başladılar. Merhamet sanatkarları diye adlandırılan genç kadın dilenciler şehrin merkezi caddelerinde faaliyetlerini sürdürüyor. Profesyonel oldukları her davranışlarından anlaşılan kadın dilenciler özellikle şık giyimli hanımların peşine takılarak para almadan bırakmıyorlar. Para sızdırmak için bütün sanatlarını ortaya koyan dilenci kadınlar, çoğunlukla kocalarının ve çocuklarının hasta olduğunu, kendilerine bakacak kimsenin bulunmadığını işliyorlar. Merhamet sanatçıları ve simsarı dilenci kadınlar tecrübelerini kullanarak milli piyango bileti alanlardan da para dilenmekten geri kalmıyorlar. Her seyyar milli piyango satıcısının peşinde bir kadın dilenci özellikle Karagöz Caddesi çevresinde bu tür faaliyetlerde bulunuyorlar. Diğer dilenci kadınlar da Atatürk Bulvarı, Gaziler ve Hürriyet caddelerinde daha çok görülüyorlar. Belediye yetkililerinin ve emniyet görevlilerinin bu tür dilencileri ve merhamet simsarı kadınları toplayarak il sınırları dışına çıkarması isteniyor.

Bohçacı kadınlara dikkat!..

Tue, 25 Nov 25 17:21:42 +0300

Hırsızlık yaptıkları iddiası var... Lüks otomobillerde gezenleri var... Gurup halinde satış yapmak için evlere giren bohçacı kadınlardan bazıları hırsızlık yaptıkları gerekçesiyle polis tarafından bir süre önce toplanarak şehir dışına çıkarılmıştı. Toplanan bohçacı kadınların yerine lüks arabalıları geldi. Çıksorut semtinin Asri Mezarlığa bakan yamacın da arabalarını park ederek burada yaşamlarını sürdüren bohçacı kadınlar eşya satmak bahanesiyle girdikleri evlerden bazı eşyaları aldıkları söyleniyor. Güvenlik görevlilerinin bundan önce olduğu gibi yeniden bohçacı kadınlar olayına el koyarak yeni gelenleri de sınır dışı etmesi isteniyor. İyi niyetli, sadece nakış satmak için gelenlerin yanında kötü niyetlilerin de bulunduğu, çeşitli olaylar da etken oldukları ifade ediliyor.

Hanımlar için Kavaklık’ta piknik düzenlendi

Tue, 25 Nov 25 17:21:14 +0300

Gelir amacıyla bir de tiyatro gurubu getiriliyor Sağlanacak gelirle Kolej İlkokuluna kat çıkılacak Gaziantep Kolej Vakfı ilkokuluna bir kat daha çıkılması, eğitim ve öğretimin verimliliğini artırmak amacıyla yönetim kurulu yeni çalışmalar içine girdi. Gaziantepli hanımları bir araya getirerek güzel bir gün yaşatmak amacıyla Gaziantep Kolej Vakfı hanımlar için bugün saat 10. 30 da başlayıp saat 16 da bitecek bir piknik düzenledi. Kavaklıkta yapılacak olan hanımlar pikniğinden elde edilecek gelirle Kolej Vakfı ilkokulunun ikinci katı yaptırılacak. Kolej Vakfı ilkokulunun ikinci katına para temin etmek amacıyla bir de tiyatro getiriliyor. 5 Mayıs günü Arı sinemasında yurt çapında ün yapan Nisa Serezli, Tolga Aşkıner topluluğu “Çifte Kumrular” sahneleyecekler. Nisa Serezli ve Tolga Aşkıner tiyatro topluluğunun bundan önceki oyunlarında olduğu gibi Çifte Kumrular'da da başarılı olacağı, büyük bir ilgi toplayacağı vurgulanıyor. Gaziantep Kolej Vakfı ilkokulu yönetim kurulunun şehrimize kazandırdığı ilkokula bir kat daha yaparak hizmetlerini yoğunlaştırması takdirle karşılanıyor.

İl başkanı istifa etti... İlçe başkanı görevinden alındı…

Tue, 25 Nov 25 17:20:47 +0300

DSP kaynıyor Rahşan Ecevit, Cabir Tekin’in telefonla konuşma isteğine cevap vermedi DSP Gaziantep İl Başkanı Cabir Tekin'in istifasını açıklamasından sonra, merkez ilçe Başkanı Yılmaz Elma'nın da ocak ayı içinde yapılan bir toplantıda yönetim kurulunca görevinden alındığı öğrenildi. Ocak ayından bu yana görevden alındığı duyurulmayan Yılmaz Elma, çeşitli konularda basına açıklamalar yapmaya devam ediyor. DSP yöneticileri, Elma'nın görevden alındığının Ankara'ya bildirildiğini, ancak Ankara'dan henüz cevap alınamadığını söylediler. Ankara'nın bu aşamada kimsenin görevden alınmasını istemediği yolunda haberler verildi. Yılmaz Elma ise, kendisi hakkında Ankara'ya binlerce mektup gönderildiğini, kendisinin militan olduğu yolunda ihbarlar yapıldığını belirtirken, bu ihbarlar üzerine, partiye üye kaydetmesinin Genel merkezce yasaklandığını söyledi. Önceki gün ani bir açıklamayla il başkanlığından azlini isteyen İl Başkanı Cabir Tekin'in istifa haberinden partililerin bile haberi olmadı. Açıklamayı önce basına dağıtan Tekin, akşamki yönetim kurulu toplantısında yönetim kurulu üyelerine duyurdu. Parti il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri Tekin'in istifasının Ankara'dan kaynaklandığını Genel Başkan Rahşan Ecevit'in, Tekin'in telefonla görüşme taleplerine olumsuz yanıt verdiğini, bu soğuk tutum karşısında il başkanının istifa etmek gereği duyduğunu belirtirken, bazı partililer de Cabir Tekin'in parti içindeki yöneticilerle anlaşamadığı için istifa ettiğini belirtiyorlar. Cabir Tekin'in yerine il sekreteri Hayri Tuncel'in il başkanlığını yürüteceği, İlçe başlığını da ilçe sekreteri Zekeriya Güllübaş'ın yürüttüğü açıklandı. Cabir Tekin'in istifası üzerine bir açıklama yapan Zekeriya Güllübaş, Tekin'in istifasının DSP'nin gelişmesini engelleyici hiçbir yönü olmadığını, DSP'nin bir fikrin, bir düşüncenin ürünü olduğunu istifaların nöbet devrinden başka ifadesi olmayacağını belirterek, başkan ve yöneticiler olarak, kendilerinden beklenenin çok ötesinde çalıştıklarını söyledi. Güllübaş, başlangıçta kendilerine “Bunlar parti kuramaz, partiye bir bina bile bulamazlar” gözüyle bakıldığını, ancak çalışmalarıyla bu söylentileri aştıklarını bildirdi. DSP ilçe sekreteri, Türkiye'de geleceğin iktidarı gözüyle bakılan DSP'nin kuruluşundan bu yana görev yapan Cabir Tekin'e çalışmaları için teşekkür ettiklerini söyledi. İlgili çevreler 18 Mayıs’ta yapılacak büyük kurultayda Bülent Ecevit'in önemli bir konuşma yapacağını, kurultay sonrasında da il ve ilçe teşkilatlarının yeniden gözden geçirileceği bildirdiler.

Kapalı mekanlarda sigara içenlere işlem yapıldı

Tue, 25 Nov 25 14:37:10 +0300

Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü, Kahramanmaraş ve Kilis ile Ortak Tütün Denetimi yapıldı Gaziantep’te, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen “İller Arası Çapraz Denetim” uygulaması kapsamında geniş kapsamlı ve eş zamanlı tütün denetimlerine devam edildi. İl genelinde yapılan çalışmalara Gaziantep İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Doç.Dr. Mikail Özdemir ve İl Tütün Kontrol Birimi ekipleri sahada aktif olarak katıldı. Denetimlere ayrıca Gaziantep Tütün Denetim Ekiplerinin yanı sıra Sağlık Bakanlığı’nın çapraz denetimler talimatı üzerine Kahramanmaraş ve Kilis illerinin tütün denetim birimleri de katıldı. Saha incelemeleri sırasında işletme sahipleri ve vatandaşlara; kapalı alanlarda tütün kullanımının yasak olduğu, pasif etkilenimin ciddi solunum ve kalp-damar hastalıklarına yol açtığı hatırlatıldı. Ekipler, 4207 Sayılı Kanun kapsamındaki yükümlülüklerin titizlikle yerine getirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu denetimlerin, halk sağlığını korumaya yönelik önemli bir koruyucu sağlık önlemi olduğu belirtildi. Denetimlere ilişkin değerlendirmede bulunan İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, “Gaziantep’te vatandaşlarımızın sağlığını korumak adına dumansız hava sahası uygulamalarını büyük bir titizlikle sürdürüyoruz. İller Arası Çapraz Denetimler kapsamında gerçekleştirdiğimiz bu çalışmaların temel amacı; kapalı alanlarda tütün kullanımını önlemek, pasif etkilenimin yol açtığı sağlık risklerine karşı toplumsal farkındalığı artırmak ve 4207 Sayılı Kanun’un uygulanmasını güçlendirmektir. Sahada yaptığımız denetimlerde hem işletmelerimize hem de vatandaşlarımıza gerekli bilgilendirmeleri yapıyor, tespit ettiğimiz ihlallerle ilgili yasal süreci işletiyoruz. Bu denetimler, halk sağlığının korunmasına yönelik önemli bir önleyici tedbir olarak yürütülmektedir. Daha sağlıklı ve temiz bir Gaziantep için denetimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Tespit edilen ihlallerle ilgili gerekli idari işlemler uygulanırken, dumansız hava sahasının korunmasına yönelik bilgilendirme faaliyetleri de eş zamanlı olarak sürdürüldü. İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, daha temiz, sağlıklı ve tütün dumanından arındırılmış bir Gaziantep için denetimlerin devam edeceğini ifade etti. Haber Merkezi

1.5 milyonluk ihaleyi yardımcısına verdi

Tue, 25 Nov 25 14:36:36 +0300

AKP’li Meclis Üyesi Abdülkadir Sökücü’nün ortağı olduğu Shimall Otel’e 1.5 milyonluk yemek ihalesi CHP’lilere göre, 1.5 milyon lira harcandığı söylenen Gaziantep’in en lüks otelindeki iki yemek davetinde kimin ne zaman ne yediği belli değil. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, AKP’li Başkan Fatma Şahin yönetiminde çok konuşulacak bir ihaleye imza attı. Belediye, AKP’li Meclis Üyesi Abdülkadir Sökücü’nün yönetim kurulu üyesi olduğu Shimall Turizm Otelcilik Anonim Şirketi’ne iki ayrı yemek hizmeti alımı ihalesi verdi. İlk ihale, 13 Kasım 2025 tarihinde doğrudan temin yoluyla gerçekleştirildi. İhale bedeli 704 bin TL olarak kaydedildi ve 640 kişilik yemek hizmeti için sözleşme 13 Ekim 2025 tarihinde imzalandı. Aynı gün, ikinci bir doğrudan temin ihalesi ile 781 bin TL değerinde yemek hizmeti alımı yapıldı. Bu ihalede hizmet verilecek kişi sayısı ise 560 olarak belirlendi. Böylece, belediyenin aynı gün için düzenlediği yemek organizasyonunun toplam maliyeti 1 milyon 485 bin TL’ye ulaştı. Kişi başı maliyet ise yaklaşık bin 100 TL olarak hesaplandı. CHP’li Meclis Üyesi Ersin Atar, Sökücü’nün ihaleyi alan otelin ortağı olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Belediyenin yemek daveti verdiği bu kişilerin kim olduğu ve yemek organizasyonunun amacı açıklanmıyor. İhale ikiye bölünerek usulsüzlük, kanunun dolanılması var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturmalarında benzer vakalar suç olarak iddianameye yazıldı.” Otelin salonu yetersiz CHP’li Ersin Atar, belediyenin yemek daveti verdiği Gaziantep’in en lüks otelinin bin 200 kişilik salonu olmadığını belirtti. sözcü

“Kasapta Şubat ayı çok eğlenceli(!) olacak Et fiyatlarındaki sert yükselişi herkes görecek”

Tue, 25 Nov 25 14:35:58 +0300

“Türkiye gıda güvenliğinde alarm veriyor” diyen Solakoğlu, yanlış teşviklerin, yüksek faizlerin ve verimsizliğin sektörü çöküşe götürdüğünü söyledi Mesele Ekonomi YouTube kanalında yayımlanan son programda, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık sektöründe yaşanan derin kriz tüm boyutlarıyla ele alındı. Programın konuğu Sencer Solakoğlu, gıda fiyatlarındaki sert yükselişin nedenlerini, yaklaşan riskleri ve çıkış yollarını detaylarıyla anlattı. Solakoğlu’na göre Türkiye, gıda krizinin tam eşiğinde. Üretim düşüyor, hayvan sayıları azalmaya devam ediyor ve mevcut maliyet yapısıyla çiftçinin üretimi sürdürmesi neredeyse imkânsız hale geliyor. Özellikle yüksek faiz, artan kira maliyetleri, yanlış teşvik modelleri ve verimsiz üretim sektörün omurgasını kırmış durumda. “Şubat çok acı olacak” uyarısı Solakoğlu, özellikle şap hastalığı nedeniyle hayvan kayıplarının arttığını ve üreticinin yeni hayvan almakta zorlandığını söyledi. Bu nedenle önümüzdeki aylarda piyasada arzın daha da daralacağını belirterek şu uyarıyı yaptı: “Kasapta Şubat ayı çok eğlenceli(!) olacak. Et fiyatlarındaki sert yükselişi herkes görecek.” Maliyetler dünyadan %20 daha yüksek Mısır ve yem maliyetleri üzerinden yapılan hesaplamalara göre Türkiye’de hayvancılık maliyetleri ABD ve Avrupa’nın %20 üzerinde. Buna karşın Türkiye’de süt fiyatları ABD’nin bile altında. Bu durumun nedeni olarak Solakoğlu, gümrük korumalarıyla verimsiz üreticilerin desteklenmesi ve bilgi eksikliğinin sürdürülmesini gösteriyor. Gıda güvenliği tehdit altında Programda en kritik başlıklardan biri de gıda güvenliği oldu. Solakoğlu’na göre Türkiye’de antibiyotik kalıntısı, pestisit ve üretim kayıtlarının yetersizliği ciddi bir halk sağlığı riski oluşturuyor: “Bugün antibiyotikli etin sofralara gelmediğini kimse iddia edemez. Türkiye’de bunun kontrolü yok.” Çözüm: Eğitim, verimlilik ve gerçek kooperatifleşme Solakoğlu, mevcut destekleme modelinin Türkiye’yi çıkmaza soktuğunu belirterek çözüm önerilerini şu başlıklarla sıraladı: Teşviklerin doğrudan ürüne değil eğitim ve verimliliğe yönlendirilmesi Bölgesel üretim planlaması Gerçek ve güçlü kooperatifleşme Sözleşmeli tarımın yaygınlaşması Tarımda dijital izleme sistemlerinin devreye alınması Doğru bir reform paketinin uygulanması halinde 36 ay içinde Türkiye’nin gıda arzında büyük iyileşme sağlanabileceğini vurguladı. “Türkiye çok büyük bir potansiyele sahip ama yanlış yönetiliyor” Solakoğlu, hem üreticinin hem tüketicinin aynı anda mağdur olduğu mevcut yapının uzun vadede sürdürülemez olduğunu belirtti. Türkiye’nin ciddi bir tarımsal potansiyele sahip olduğuna ancak bu potansiyelin yönetim sorunları nedeniyle kullanılamadığına dikkat çekti. Artıgerçek

Yanlış politikalar, kurumsal yetersizlikler ve ekonomik baskıların bir sonucu

Tue, 25 Nov 25 14:35:08 +0300

Türk Tabipleri Birliği, gıda zehirlenmelerine ilişkin, "Artan toplu gıda zehirlenmeleri, yıllardır süregelen yanlış politikaların, kurumsal yetersizliklerin ve ekonomik baskıların bir sonucudur. Sağlıklı gıdaya erişim, teknik bir detay değil; halk sağlığının ve yaşam hakkının temel unsurudur. TTB olarak bilimsel, etik ve kamusal sorumluluğumuz gereği sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz." açıklamasını yaptı. Türk Tabipleri Birliği, gıda zehirlenmeleri ve denetimlere ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Türkiye’nin farklı illerinde art arda yaşanan gıda zehirlenmeleri, artık münferit olaylar olarak değerlendirilemeyecek ölçüde yaygınlaşmıştır. Yaşanan tablo, yalnızca denetim eksikliklerinin değil; ekonomik kriz, kurumsal zafiyet, uluslararası yükümlülüklere uyumsuzluk ve piyasalaştırma politikalarının birleştiği çok boyutlu bir kamu sağlığı krizini gözler önüne sermektedir. Adıyaman, Sakarya, Rize ve İstanbul’da son haftalarda yüzlerce kişi benzer yakınmalarla hastanelere başvurmuş; İstanbul’da 12 yaşındaki bir çocuğun yaşamını yitirmesi ise sağlıklı gıdaya erişimdeki sorunların çocuklar için ölümcül sonuçlar doğurabileceğini acı biçimde göstermiştir. Bu vakaların ortak noktası, çiftlikten çatala uzanan gıda zincirinin herhangi bir aşamasında yeterli ve etkin kamusal denetimin çalışmadığını ortaya koymasıdır. Türkiye, sağlıklı gıdaya erişimi güvence altına alması gereken pek çok ulusal ve uluslararası mekanizmaya taraftır: 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası, gıdayı üretimden tüketime tüm aşamalarıyla düzenleyen temel yasal çerçevedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Sağlık Tüzüğü, gıda kaynaklı acil durumlarda bildirim ve hızlı yanıt yükümlülüğü getirmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Codex Alimentarius Komisyonu standartları, üretim ve denetim süreçlerinde uyulması gereken bilimsel kriterleri belirlemektedir. Ancak son dönemde tarımsal ürünlerin yüksek pestisit kalıntısı nedeniyle uluslararası pazarlardan geri çevrilmesi, Türkiye’nin bu yükümlülükleri yerine getirmediğini ve denetim kapasitesinde ciddi bir gerileme olduğunu göstermektedir. Bu ürünlerin iç piyasaya düşük fiyatlarla yönelmesi ise halk sağlığı açısından ek risk yaratmaktadır. "SAĞLIKLI GIDAYA ERİŞİMİN BOZULMASINDA EKONOMİK KRİZ BELİRLEYİCİ HALE GELMİŞTİR" Sağlıklı gıdaya erişimin bozulmasında ekonomik kriz belirleyici hale gelmiştir: Üreticiler artan girdi maliyetleri nedeniyle ruhsatsız, kaçak veya doz aşımı pestisit ve veteriner ilacı kullanımına yönelmektedir. Halkın alım gücünün düşmesi, ucuz ve denetimsiz gıdaların tüketimini artırmaktadır. Besinlerin bozulmaya elverişli koşullarda saklanması ve taşınması riski büyümektedir. Küçük işletmelerde hijyen ve gıda yönetim sistemleri son derece yetersizdir. Bu süreç, sınıfsal eşitsizliklerin sağlıklı gıdaya erişim üzerinden yeniden üretildiğini; en çok yoksullar, çocuklar, işçiler ve turistik bölgelerdeki tüketicilerin etkilendiğini göstermektedir. Türkiye’de gıda kaynaklı hastalıkları izleyen bütüncül bir ulusal kayıt sistemi bulunmamaktadır. Bildirilen vakaların, gerçek vaka sayısının yalnızca yüzde 5-10’u olabileceği ifade edilmektedir. Bu durum; salgınların geç fark edilmesine, bilimsel analiz yapılamamasına, gerçek ölüm sayılarının kayıtlara yansımamasına yol açmaktadır. Veri yokluğu, sorunun köküne inmeyi ve koruyucu sağlık politikalarının oluşturulmasını engellemektedir. Türkiye’deki gıda kontrol görevlisi sayısı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Avrupa Birliği (AB) ortalamalarının oldukça altındadır. Tarım ve Orman Bakanlığı laboratuvarlarında analiz sonuçları 7-14 gün içinde çıkmakta, bu süre erken uyarı sistemini işlevsiz hâle getirmektedir. Tespit edilen uygunsuzlukların önemli bir kısmı yaptırıma dönüşmemekte, aynı işletmelerin tekrar tekrar listelere girdiği görülmektedir. Bu tablo, sağlıklı gıda alanında kalıcı bir cezasızlık kültürünün yerleştiğini göstermektedir. 2000’li yıllardan itibaren belediyelerin gıda denetim yetkileri sistematik biçimde sınırlandırılmıştır. Yerel düzeyde hızlı müdahaleyi mümkün kılan denetim mekanizmalarının işlevsizleşmesi, sağlıklı gıdaya erişimin yönetimini kırılganlaştırmıştır. Bilimsel temeli olmayan açıklamalar, medya manipülasyonları ve piyasaya bağlı bilgi üretimi, halkın doğru gıda bilgisine erişimini engellemektedir. Bu durum, salgın dönemlerinde 'yanlış bilgi-hastalık yayılımı' döngüsünü hızlandıran önemli bir halk sağlığı sorunudur. Mevcut erken uyarı sistemi; Gerçek zamanlı çalışmamaktadır, saha bildirimleriyle entegre değildir, dijital izleme araçlarını kullanmamaktadır. Bu nedenle olaylar ancak klinik vakalar ortaya çıktıktan sonra fark edilmektedir. Okul kantinlerinde denetim yetersizdir. Taşımalı eğitim kapsamında dağıtılan yemeklerde zehirlenmeler artmaktadır. Yoksul mahallelerde çocuklar düşük maliyetli ve yüksek riskli sokak gıdalarına maruz kalmaktadır. Çocukların sağlıklı gıdaya erişimi, doğrudan sınıfsal eşitsizliklerle ilişkilidir. Cumhuriyet

Türkiye, tarım arazilerinin yüzde 6.2’sini kaybetti

Tue, 25 Nov 25 14:34:33 +0300

İstihdam düştü, dışa bağımlılık arttı, gıda enflasyonu yükseldi, arazi azaldı CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe’nin hazırladığı rapora göre, AKP’nin iktidarda olduğu 23 yılda tarım sektöründe istihdam düştü, dışa bağımlılık arttı. Gıda enflasyonu artarken, tarım arazilerinde de kayıplar yaşandı. Tarımsal destekleme ödemelerinin bütçe içerisindeki payı da azaldı. CHP’li Karatepe’nin hazırladığı “tarım raporunda” yer alan değerlendirmeler özetle şöyle: İSTİHDAM DÜŞTÜ: AKP’nin iktidara geldiği 2002’de tarımda istihdam 7.5 milyon kişi iken, 2024’e gelindiğinde 4.8 milyona düştü. Toplamda 2.6 milyon kişilik bir istihdam kaybı söz konusu. Tarımın toplam istihdam içindeki payı da aynı dönemde yüzde 34.9’dan yüzde 14.8’e geriledi. Tarımın GSYH içindeki payı da yıllar içinde daraldı. 2002’de yüzde 10.2 olan pay, 2024 itibariyle yüzde 5.8’e düştü. GIDA ENFLASYONU: Türkiye, Avrupa’nın en yüksek gıda enflasyonuna sahip ülkesi konumunda. Tarımsal girdi endeksinde yıllık fiyat artışı yüzde 34.6; tarımsal üretici fiyatlarında yüzde 45.4; TÜFE gıda fiyatlarındaki artış ise yüzde 32.9. Gıda fiyatlarındaki artışlar, özellikle düşük gelir gruplarının refahı üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmakta. Yoksul nüfusun yüzde 66.6’sı et, tavuk ya da balık tüketemiyor. DIŞA BAĞIMLIYIZ: 2012-2023 yılları arasında tarımda kullanılan ithal girdilerin toplam girdilere oranı yüzde 14.5’ten yüzde 22.4’e çıktı. Tarımda ithal girdi kullanımının yarattığı en büyük sorunlardan biri, tarımsal üretim maliyetlerinin döviz kurundaki hareketlere daha duyarlı hâle gelmesidir. 2013 yılında 7.9 milyar dolar olan canlı hayvan ve gıda maddeleri ithalatı, 2023 yılında 15.8 milyar dolara yükseldi. 2025 yılının ilk dokuz ayındaki ithalat miktarı ise 12.3 milyar dolara ulaştı. 2013 sonrasındaki toplam gıda maddesi ithalatı 139 milyar dolara çıktı. BÜYÜK KAYIP: Türkiye’nin son 20 yılda tarım alanında karşılaştığı en önemli sorunlardan biri, tarım arazilerinde yaşanan kayıplar. AKP iktidarı döneminde Türkiye, tarım arazilerinin yüzde 6.2’sini kaybetti. Tarım alanları AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 41 milyon hektarın üzerindeydi. Son yıllarda 39 milyon hektarın altına indi. DESTEK AZALDI: 2006’da bütçe içindeki payı yüzde 2.7 olan tarımsal destekleme ödemelerinin, 2025 için gerçekleşme tahmini yüzde 1.1’e düştü. 2026 yılında tarımsal destekleme ödemelerinin bütçe içindeki payı yüzde 0.9’a inecek. 2026 yılı için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kurumsal bütçesi 541.8 milyar TL. Bunun içinde tarımsal destekleme ödemeleri 160 milyar TL. cumhuriyet

Yıkılan binaların sorumluluğunu ne belediyeler ne de AFAD kabul etti

Mon, 24 Nov 25 18:54:49 +0300

6 Şubat depremlerinde 53 bin kişiden fazlasının yaşamını yitirmesine neden depreme dayanaksız yapılar konusunda mahkemelere sunulan bilirkişi raporlarında belediyeler yüzde 18, Bakanlık yüzde 5, AFAD yüzde 2 kusurlu gösterildi Ancak onbinlerce insanın göçük altında can verdiği depremle ilgili ne belediyeler ne de AFAD kusur kabul etmedi. Belediyeler topu birbirine atıp, davaların husumet yönünden AFAD’a yöneltilmesi gerektiği şeklinde savunma yaparken, AFAD da sorumluluk kabul etmedi. Onbinlerin yaşamını yitirdiği fekalette bu kadar sorumsuzluk pes dedirtti. Büyükşehir topu Şehitkamil Belediyesi’ne attı Depremde 134 kişiye mezar olan Ayşe-Mehmet Polat Sitesi'ne ilişkin davada, yapı sahibi ve müteahhit, binayı projesiz ve denetimsiz inşa etmesi, resmi kurum ve idarelere başvuruda bulunmaması, kalitesiz malzeme kullanması ve ruhsat ile yapı kullanım izinlerini almaması nedeniyle yüzde 80 oranında kusurlu bulundu. Bu davada aldırılan bilirkişi raporunda ayrıca Şehitkamil Belediye Başkanlığı yüzde 10, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi yüzde 5, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yüzde 3 ve AFAD yüzde 2 oranında sorumlu sayıldı. Tüm kurumlar sorumluluğu reddetti 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenler için açılan idari davaların bilirkişi raporlarında müteahhitlere yüzde 75–80 oranında kusur verilmesine karşın belediyelere yüzde 5–20, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yüzde 3–5 ve AFAD’a yüzde 2–4 arası sorumluluk atfedildi. Buna rağmen kurumlar, savunmalarında sorumluluğu kabul etmeyerek davaların reddini talep etti Sorumlu yaşamını yitiren onbinler mi? Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden 33 ay geçti. Depremlerde en az 53 bin 737 kişi hayatını kaybederken, 107 bin 213 kişi de yaralandı. Depremde yakınlarını kaybedenler, ceza davasının yanı sıra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, AFAD ve ilgili belediyeler aleyhine idare mahkemesinde de dava açtı. İdare mahkemelerinde devam eden davalara ilişkin dosyalara giren ve kamu kurumlarına yüklenen kusur oranlarını tespit eden bilirkişi raporları derlendi. Büyükşehir Şehitkamil’i Şehitkamil Belediyesi Nurdağı ve AFAD’ı suçladı 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenler için açılan idari davalarda, bilirkişi raporlarına göre müteahhitlere yüzde 75-80 oranında kusur atfedilirken; belediyelere yüzde 5-20, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na yüzde 3-5 ve AFAD'a yüzde 2-4 arasında sorumluluk verildi. Savunmalarda, AFAD ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı sorumluluğu kabul etmeyerek, davaların reddini istedi. Yaşam Konutları davasında da müteahhit, şantiye şefi, yapı denetim firması ve müelliflere yüzde 75, Nurdağı Belediyesi'ne yüzde 12, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'ne yüzde 8, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na yüzde 3 ve AFAD'a yüzde 2 sorumluluk verildi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, sorumluluğun, "ilçe belediyesi ve AFAD'da", Şehitkamil Belediyesi ise davanın husumet yönünden AFAD'a yöneltilmesi gerektiğini savundu.

Öğretmenler, yoksulluk sınırının altında yaşıyor

Mon, 24 Nov 25 18:53:44 +0300

Eğitim İş Gaziantep Şubesi açıklamasında, ‘’Artık öğretmenler, geçim derdiyle boğuşan, sınıflarına buruk ve kaygılı giren eğitim neferleri haline getirildi’’ vurgusu yapıldı 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, öğretmenlerin durumunu bir kez daha ortaya koyan Şube Başkanı Ali Arpat, ‘’Yoksulluk sınırının altında yaşamaya zorlanan öğretmenler, emeklilik hayalini bile bir lüks olarak görür oldu. Liyakatsizce atanmış yandaş yöneticiler tarafından mobbinge uğrarken, haklarını savunduklarında sürgün ve soruşturmalarla baskı altına alındı’’ dedi. Öğretmenlik Meslek Kanunu garabetiyle diploma, emek ve kıdemler hiçe sayıldı Öğretmenlik mesleğinin, Cumhuriyet tarihi boyunca hiç olmadığı kadar değersizleştirilmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını kaydeden Arpat, ‘’Öğretmenlerin çalışma koşulları ağırlaştırıldı; mesleklerine dair söz hakları gasp edildi; aynı görev ve sorumluluğa sahip öğretmenler; öğretmen, uzman, başöğretmen, sözleşmeli ve ücretli diye ayrıştırıldı; Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) gibi garabetlerle diplomaları, mesleki emekleri ve kıdemleri hiçe sayıldı’’ şeklinde konuştu. 4 öğretmenden 1’i geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda Öğretmenlerin yarısından fazlasının barınma ihtiyacı için kira ödemek zorunda olduğunu ve kira ödeyenlerin yüzde 64’ünün kira bedelini ödemekte zorlandığına dikkat çeken Arpat, ‘’Her iki öğretmenden biri, kredi kartı borcunu ödeyebilmek için aylık gelirinin yarısından fazlasını kullanıyor. Her 3 öğretmenden 1’i kredi kartı borcunu düzenli ödeyemiyor. Öğretmenlerin yarısından fazlası yıl içinde hiç tatil yapamıyor. Her 2 öğretmenden 1’i, gelirinin giderini karşılayamadığını ifade ediyor. 4 öğretmenden 1’i geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda; ek iş yapan 10 öğretmenden 1’i ise kendi alanı dışında işlerde çalışıyor’’ dedi. Emekli öğretmenlerimiz derin bir yoksulluk ve güvencesizlikle yüz yüze ‘Öğretmenlerin yüzde 93’ü tasarruf yapamadığını belirtiyor’ diyen Arpat, ortaya çıkan tablonun öğretmenlerin yalnızca günlük yaşamlarını değil, mesleki saygınlıklarını ve gelecek umutlarını da tehdit ettiğini belirtti. ‘’Emekli öğretmenlerimiz de derin bir yoksulluk ve güvencesizlikle yüz yüze. Eşi çalışmayan emekli öğretmenlerin yüzde 70’i yani 10 emekli öğretmenden 7’si ek iş yapmak zorunda hissediyor. 65 yaş üstü emeklilerin yüzde 30’u yani neredeyse 3 emekliden 1’i hala ek iş yapıyor. Türkiye’de kira fiyatlarının OECD ülkelerine göre 5 kat yüksek olması nedeniyle, 4 emekliden 1’i maaşının yarısından fazlasını kiraya ayırmak zorunda’’ değerlendirmesini yaptı. Emekli ikramiyesiyle ev alabilmek artık tamamen imkansız Emekli ikramiyesiyle ev alabilmenin artık tamamen imkansız olduğunu vurgulayan Arpat, ‘’Bugün bir evin fiyatı, emekli ikramiyesinin en az üç katı. Emekli öğretmenlerin yüzde 93’ü tasarruf yapamıyor. Haftada 26–30 saat derse giren ücretli öğretmenlerin kazancı çoğunlukla asgari ücretin altında kalıyor. Yani devlet, kendi öğretmenini asgari ücretin dahi altında çalıştırılıyor. Ücretli öğretmenlerin 4’te 1’i ek iş yapmak zorunda’’ diye konuştu. Öğretmenlerimiz, geçinemedikleri, saygı görmedikleri, haklarını alamadıkları bir yaşamla karşı karşıya Başkan Arpat, ‘’İki ücretli öğretmenden biri ailesiyle yaşamakta; bağımsız bir yaşam kurması mümkün değil. 3 ücretli öğretmenden biri, yalnızca beslenme maliyetinin aylık 15 bin TL’nin üzerinde olduğunu belirtiyor. Bu, gelirin tamamına eşit. Bekar ücretli öğretmenlerin yüzde 97’si, mevcut gelirle evlenmenin mümkün olmadığını söylüyor. Bugün öğretmenlerimiz, geçinemedikleri, saygı görmedikleri, haklarını alamadıkları bir yaşamla karşı karşıya’’ ifadelerine yer verdi. Haber Merkezi

Kadınlar güvencesiz ve ucuz emek olarak görülüyor

Mon, 24 Nov 25 18:52:27 +0300

Antep'te 25 Kasım etkinliğinde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğlulları, 10 ayda 246 kadının katledildiğini belirterek, İstanbul Sözleşmesi'nin önemine dikkat çekti Hatimoğulları, süreç ile ilgili de 'süreç karşıtlarına rağmen çalışmaya devam edeceğiz' vurgusu yaptı. Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinen Azad-TJA) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadın buluşması düzenledi. Antep'te düzenlenen buluşmaya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da katıldı. Konuşmasında kadınların güvencesiz ve ucuz emek olarak görüldüğüne vurgu yapan Hatimoğulları, "Ev emekçisi kadınların sigortaları bile yok. Kadınlar evde de çalışıyor bunun için devletin bütün kadınlara sigorta vermesi ve zamanı geldiğinde emekli maaşı vermesi gerekiyor. Her alanda üreten biz isek yürüten de biz olmalıyız" diye belirtti. Daha çok örgütlenmemiz gerekiyor Son 10 ay içinde 246 kadının erkekler tarafından katledildiğini belirten Hatimoğulları, "Bir o kadar kadın için de şüpheli ölüm diyorlar. Devlet kadın katliamlarının üstü örtüyor. Bütün bunların son bulmasının yolu var, daha çok örgütlenmemiz gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, 6284 sayılı kanun etkin bir şekilde uygulansaydı bu kadar kadına şiddete tanıklık etmeyecektik" dedi. Konuşmasının devamında komisyon kararı ile İmralı’ya gidecek heyete değinen Hatimoğulları, 'bu kararın tarihi bir karar olduğunu' belirtti. Hatimoğulları sözlerine şöyle devam etti: "Bu kadar acının yaşandığı bir coğrafyada biz Türkiye'nin geleceği açısından bu süreci iyi görüyor ve önemsiyoruz. Sayın Öcalan yaptığı bu çağrıyla PKK son derece olumlu yanıt verdi. Şimdi bizim beklentimiz, komisyonun adaya gitmesi ve beklenen yasaların oluşturması. Hapishanede artık bir kardeşimiz, kadın yoldaşımız kalmasını istemiyoruz. Figen Yüksekdağ, Ayşe Gökkan ve Leyla Güven şahsında bütün tutsak kadınlara selam gönderiyoruz. Bütün süreç karşıtlarına rağmen bu sürecin başarıya ulaşması için 7-24 çalışmaya devam edeceğiz. Bunun en önemli öznesi kadınlar, bu kadar emek, beden, kimlik sömürüsünün yok olduğu bu topraklarda en canlı olan kadın hareketidir. Bizler daha çok örgütleneceğiz." Artıgerçek

Türk Eczacılar Birliği Genel Başkanı İrfan Demirci oldu

Mon, 24 Nov 25 18:50:00 +0300

Hafta sonu yapılan Türk Eczacılar Birliği Kongresi yapıldı. İki listenin yarıştığı seçimi önceki dönem Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı İrfan Demirci kazandı. Türk Eczacıları Birliği (TEB) 45. Olağan Büyük Kongresi Ankara’da Eczacıların yoğun katılımı ile yapıldı. Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı İrfan Demirci ile mevcut Başkan Arman Üney’in yarıştığı seçimi Demirci, kazandı. Demirci, 260 oy alırken, rakibi Üney ise 153 oyda kaldı. Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı Cem Mercan, İrfan Demirci’nin Türk Eczacılar Birliği seçimi kazanmasını şu sözlerle duyurmuştu, ‘’ Değerli meslektaşlarımız; Türk Eczacıları Birliği 45. Olağan Büyük Kongresi yapılan seçimlerle sona erdi. Onursal Başkanımız M.İrfan Demirci’nin başkan adayı olduğu liste seçimi kazanmıştır. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin yeni başkanı M.İrfan Demirci’yi tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.’’ Haber Merkezi

Öğretmenlerine sürpriz yaptılar

Mon, 24 Nov 25 18:50:07 +0300

Gaziantep’in Şahinbey ilçesindeki Kızılhisar İlkokulu’nda 24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında düzenlenen programda öğrenciler şiirler okudu, öğretmenleri için hazırladıkları gösterileri sergiledi. 2/B sınıfı öğretmeninin organize ettiği etkinlikte minikler, ellerindeki çiçek görselleriyle şarkılar söyleyerek öğretmenlerine anlamlı bir sürpriz yaptı. Gaziantep’te Şahinbey ilçesinde Beştepe Mahallesi’nde yer alan Kızılhisar İlkokulu’nda 24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında çeşitli etkinlikler düzenlendi. Öğretmenliğinin önemini içeren konuşmanın yapıldığı törende, öğrenciler şiir okudu. Çeşitli gösterilerin düzenlendiği programda 2/B Sınıfı Öğretmeni Merve Kaçan’ın organize ettiği gösteri de ise öğrenciler ellerinde çiçek görselleriyle şarkı söyledi

Türkiye'nin yeni nüfusu 85 milyon 980 bin 654

Mon, 24 Nov 25 18:49:37 +0300

Türkiye'nin nüfusu 1 Ekim itibarıyla 85 milyon 980 bini geçti. Ülke nüfusu bu yılın 9 ayında 315 bin 710 kişi arttı. Türkiye'nin nüfusu, 1 Ekim itibarıyla 85 milyon 980 bin 654 kişi oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üçer aylık dönemler için üretilen dönemlik nüfus istatistiklerini açıkladı. Buna göre, 2024 sonunda 85 milyon 664 bin 944 olan ülke nüfusu, bu yılın 9 ayında 315 bin 710 kişi, 1 Temmuz-1 Ekim döneminde ise 155 bin 800 kişi arttı. Böylece ülke nüfusu, 1 Ekim itibarıyla 85 milyon 980 bin 654 kişiye ulaştı. Erkek nüfusun oranı yüzde 50,02 (43 milyon 3 bin 770 kişi), kadın nüfusun oranı yüzde 49,98 (42 milyon 976 bin 884 kişi) olarak kaydedildi. T24

Anti mikrobiyal direnç hem bugün hem de geleceğin sorunu

Mon, 24 Nov 25 18:48:52 +0300

Her yıl 18-24 Kasım tarihleri arasında kutlanan Dünya Anti mikrobiyal Farkındalık Haftası kapsamında konuşan Gaziantep Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Meltem Peri, anti mikrobiyal direncin hem bugünün hem de geleceğin problemi olduğuna dikkat çekti. Antimikrobiyal ilaçlara dirençli enfeksiyonlar artarken; farkındalık, finansman, tanı kapasitesi, izleme sistemleri ve sorumlu antibiyotik kullanımının hâlen yeterli düzeyde olmadığını ifade eden Peri, bu durumun hem toplum sağlığını hem de hayvan sağlığı ve sektörünün sürdürülebilirliğini olumsuz etkilediğinin altını çizdi, antimikrobiyallerin, insan ve hayvan sağlığının vazgeçilmezi, ancak bu kritik ilaçların yanlış ve gereksiz kullanımının, bakterilerde direnç gelişimini hızlandırdığını belirtti. Antimikrobiyal direnç sorunlarının önemli bir bölümünün, hayvan sağlığında yanlış veya gerekmeksizin antibiyotik kullanımından kaynaklandığını belirten Peri, ‘’Gıda üretim zincirindeki hatalı uygulamalar ise dirençli bakterilerin insanlara geçiş riskini artırmakta; özellikle atık yönetiminin yetersiz olduğu bölgelerde çevresel yayılım, direncin kontrolünü daha da zorlaştırıyor. Veteriner hekimler, hayvan hastalıklarını önleyici tedbirleri güçlendirerek, örneğin aşılama, biyogüvenlik uygulamaları ile iyi bakım ve barınma koşullarını sağlayarak antibiyotik kullanım ihtiyacını en aza indiriyor’’ dedi. Peri, ‘Hastalık durumlarında tanıya dayalı, sorumlu ve akılcı antibiyotik kullanımını teşvik etmekte ve yasal mevzuatın doğru uygulanmasına katkı sağlıyor. Ayrıca hayvansal gıdalarda ilaç kalıntısı riskinin azaltılmasıyla sağlıklı ve güvenilir gıdaların tüketiciye ulaşmasında kritik bir rol üstleniyor. Hayvan atıklarının çevresel etkilerinin doğru şekilde yönetilmesi ise dirençli mikroorganizmaların yayılmasını önleyerek antimikrobiyal dirençle mücadelenin önemli bir ayağını oluşturmaktadırlar’’ şeklinde konuştu. Antimikrobiyal direnç ile mücadelenin, insan, hayvan ve çevre sağlığı disiplinlerinin birlikte çalıştığı Tek Sağlık yaklaşımı ile mümkün olacağını sözlerine ekleyen Peri, ‘’Dirençli bakteriler uluslararası sınırlar arasında hızla yayılarak insan, hayvan ve çevre arasında sürekli bir geçiş döngüsü oluşturuyor. Veteriner Hekimler ve Tıp Hekimleri ile Çevre Bilimciler arasında veri paylaşımı ve ortak eylem planlarının hayata geçirilmesi zorunlu’’ çağrısında bulundu. Haber merkezi

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 5. hafta heyecanı yarın başlayacak

Mon, 24 Nov 25 13:27:35 +0300

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 5. haftanın perdesi, yarın oynanacak maçlarla açılacak. Avrupa futbolunun kulüp düzeyindeki bir numaralı organizasyonunda 5. hafta müsabakaları, yarın ve 26 Kasım Çarşamba günü oynanacak. Ligde 9 puanla 9. sırada bulunan Galatasaray, yarın saat 20.45'te Belçika ekibi Union Saint-Gilloise'ı ağırlayacak. Şampiyonlar Ligi'nde 5. hafta maçlarının programı (TSİ) şöyle: Yarın: 20.45 Ajax (Hollanda) - Benfica (Portekiz) 20.45 Galatasaray - Union Saint-Gilloise (Belçika) 23.00 Manchester City (İngiltere) - Bayer Leverkusen (Almanya) 23.00 Chelsea (İngiltere) - Barcelona (İspanya) 23.00 Borussia Dortmund (Almanya) - Villarreal (İspanya) 23.00 Napoli (İtalya) - Karabağ (Azerbaycan) 23.00 Slavia Prag (Çekya) - Athletic Bilbao (İspanya) 23.00 Bodo/Glimt (Norveç) - Juventus (İtalya) 23.00 Olimpik Marsilya (Fransa) - Newcastle United (İngiltere) 26 Kasım Çarşamba: 20.45 Kopenhag (Danimarka) - Kairat (Kazakistan) 20.45 Pafos (Kıbrıs Rum Kesimi) - Monaco (Fransa) 23.00 Paris Saint-Germain (Fransa) - Tottenham (İngiltere) 23.00 Liverpool (İngiltere) - PSV (Hollanda) 23.00 Arsenal (İngiltere) - Bayern Münih (Almanya) 23.00 Atletico Madrid (İspanya) - Inter (İtalya) 23.00 Eintracht Frankfurt (Almanya) - Atalanta (İtalya) 23.00 Sporting (Portekiz) - Club Brugge (Belçika) 23.00 Olympiakos (Yunanistan) - Real Madrid (İspanya) cumhuriyet

4 öğretmenden 1’i ek iş yapıyor: Gelir gideri karşılamıyor, kira ödenemiyor

Mon, 24 Nov 25 13:26:45 +0300

24 Kasım Öğretmenler Günü, ekonomik kriz ve geçim sıkıntısının gölgesinde kutlanıyor. Eğitim-İş’in araştırmasına göre öğretmenlerin %50’si gelirinin giderini karşılayamıyor, %25’i ek iş yapmak zorunda kalıyor. Her 3 öğretmenden 1’i kredi kartı borcunu ödeyemiyor, %64’ü kira ödemekte zorlanıyor. Türkiye’de öğretmenler 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü ağır ekonomik koşullar altında karşılıyor. Eğitim-İş’in son araştırması, öğretmenlerin büyük bölümünün geçim sıkıntısı nedeniyle ek iş yapmak zorunda kaldığını ve maaşlarının temel ihtiyaçları karşılamaya yetmediğini ortaya koydu. Araştırmaya göre: Her 4 öğretmenden 1’i ek iş yapıyor. Öğretmenlerin %50’si gelirinin giderini karşılayamadığını söylüyor. Her 3 öğretmenden 1’i kredi kartı borcunu düzenli ödeyemiyor. Öğretmenlerin %57’si kirada oturuyor; bunların %64’ü kira ödemekte zorlanıyor. Türkiye’de şu anda öğretmen maaşı 61.138 TL, uzman öğretmen maaşı 67.768 TL. TÜİK verilerine göre maaşlar yıl başından bu yana 17.504 TL eridi; alım gücü 43.634 TL’ye düştü. Bu rakam iki asgari ücretten bile az. Öğretmenlerin %51’i yıl içinde hiç tatil yapamadığını, ekonomik gerekçelerle sosyal yaşamlarını kısıtlamak zorunda kaldıklarını belirtti. Emekli öğretmenler daha ağır şartlarda Araştırma, emekli öğretmenlerin koşullarının daha kötü olduğunu gösteriyor. 10 emekli öğretmenden 7’si geçinebilmek için ek iş yapıyor. 65 yaş üzerindeki emekli öğretmenlerin %30’u çalışmaya devam ediyor. 4 emekliden 1’i maaşının yarısından fazlasını kiraya ayırmak zorunda. Asgari ücretin altında çalışan ücretli öğretmenler Ücretli öğretmenler araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri oldu: Haftada 26–30 saat derse giren ücretli öğretmenlerin geliri çoğu zaman asgari ücretin altında kalıyor. Ücretli öğretmenlerin üçte biri, yalnızca beslenme maliyetinin aylık 15 bin TL’nin üzerinde olduğunu söylüyor. T24

Kamu kurumlarının kusur oranları ve savunmaları ortaya çıktı

Mon, 24 Nov 25 13:26:05 +0300

6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenler için açılan idari davaların bilirkişi raporlarında müteahhitlere yüzde 75–80 oranında kusur verilmesine karşın belediyelere yüzde 5–20, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yüzde 3–5 ve AFAD’a yüzde 2–4 arası sorumluluk atfedildi. Buna rağmen kurumlar, savunmalarında sorumluluğu kabul etmeyerek davaların reddini talep etti. 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenler için açılan idari davalarda, bilirkişi raporlarına göre müteahhitlere yüzde 75-80 oranında kusur atfedilirken; belediyelere yüzde 5-20, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na yüzde 3-5 ve AFAD'a yüzde 2-4 arasında sorumluluk verildi. Savunmalarda, AFAD ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı sorumluluğu kabul etmeyerek, davaların reddini istedi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, sorumluluğun, "ilçe belediyesi ve AFAD'da", Onikişubat Belediyesi de "Bakanlık, AFAD ve yapı denetim firmalarının sorumlu olduğunu" ileri sürdü. Şehitkamil Belediyesi ise davanın husumet yönünden AFAD'a yöneltilmesi gerektiğini savundu. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden 33 ay geçti. Depremlerde en az 53 bin 737 kişi hayatını kaybederken, 107 bin 213 kişi de yaralandı. Depremde yakınlarını kaybedenler, ceza davasının yanı sıra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, AFAD ve ilgili belediyeler aleyhine idare mahkemesinde de dava açtı. İdare mahkemelerinde devam eden davalara ilişkin dosyalara giren ve kamu kurumlarına yüklenen kusur oranlarını tespit eden bilirkişi raporları derlendi. Belediyeler yüzde 18, Bakanlık yüzde 5, AFAD yüzde 2 kusurlu Depremde 152 kişiye mezar olan Palmiye Sitesi'nde yakınını kaybeden bir depremzedenin açtığı idari davada, aldırılan bilirkişi raporunda, yapı müteahhidi, müellifler ve uygulamada görev alan meslek mensuplarının; işlerini kanun ve ilgili mevzuata uygun şekilde yerine getirmemeleri nedeniyle yüzde 75 oranında kusurlu olduğu tespit edildi. Onikişubat Belediyesi, proje ve uygulama aşamalarındaki denetimleri eksik yaptığı gerekçesiyle yüzde 11 oranında kusurlu sayıldı. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi ise "deprem kuşağında bulunan kentte afet ve acil durum planlarının hazırlanması, kurumlar arası koordinasyonun sağlanması ve halkın eğitimi konusunda gerekli adımları atmadığı" gerekçesiyle yüzde 7 oranında kusurlu olarak belirlendi. Bilirkişi Raporunda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da Palmiye Sitesi'nin planlama ve projelendirme aşamalarında yeterli denetim yapmaması, afet riski yüksek bölgelerde gerekli planlama ve kentsel dönüşüm çalışmalarını yürütmemesi ve dava konusu alandaki imar planını deprem riskleri gözetilmeksizin onaylaması nedeniyle toplam yüzde 5 oranında kusurlu bulundu. AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) ise deprem riski altındaki bölgede gerekli inceleme ve denetim faaliyetlerini yeterli düzeyde yürütmediği gerekçesiyle yüzde 2 oranında kusurlu sayıldı. Depremde 134 kişiye mezar olan Ayşe-Mehmet Polat Sitesi'ne ilişkin davada, yapı sahibi ve müteahhit, binayı projesiz ve denetimsiz inşa etmesi, resmi kurum ve idarelere başvuruda bulunmaması, kalitesiz malzeme kullanması ve ruhsat ile yapı kullanım izinlerini almaması nedeniyle yüzde 80 oranında kusurlu bulundu. Bu davada aldırılan bilirkişi raporunda ayrıca Şehitkamil Belediye Başkanlığı yüzde 10, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi yüzde 5, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yüzde 3 ve AFAD yüzde 2 oranında sorumlu sayıldı. Depremde 69 kişinin yaşamını yitirdiği Fuat Koku Sitesi'ne ilişkin davadaki bilirkişi raporunda da müteahhit, yapı denetim firması, statik proje müellifi ve şantiye şefi, inşaat uygulamasını sağlıklı yürütmemeleri ile proje ve uygulama aşamasındaki denetimleri tam olarak yerine getirmemeleri nedeniyle yüzde 69 oranında kusurlu bulundu. Raporda, Odabaşı ve Antakya Belediyeleri'ne yapının mevzuata uygun projelendirilmemesi, onaylanması ve uygunsuz beton sonuçlarına rağmen hakedişi onaylayarak yapıya iskan vermeleri nedeniyle yüzde 18; Hatay Büyükşehir Belediyesi'ne, afet riskini azaltmaya yönelik plan çalışmalarını yeterli düzeyde yürütmemesi nedeniyle yüzde 4; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na yapı denetim sistemi üzerinde sistematik bir denetim mekanizması oluşturmaması nedeniyle yüzde 5; AFAD'a ise afet durumu ile ilgili planlama, çalışma ve denetimleri yeterli düzeyde yürütmemesi gerekçesiyle yüzde 4 sorumluluk atfedildi. Depremde 63 kişinin hayatını kaybettiği Tutar Yapı Sitesi ile 40 kişinin yaşamını yitirdiği Yaşam Konutları ve 10 kişinin hayatını kaybettiği Beluk Apartmanı'na ilişkin davalarda da sorumluluk dağılımı bilirkişi raporlarıyla belirlendi. Tutar Yapı Sitesi davasında, müteahhit, müellifler ve uygulamada görev alan meslek mensuplarına yüzde 75, Çukurova Belediye Başkanlığı'na yüzde 12, Adana Büyükşehir Belediyesi'ne yüzde 8, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na yüzde 3 ve AFAD'a yüzde 2 oranında sorumluluk atfedildi. Yaşam Konutları davasında da müteahhit, şantiye şefi, yapı denetim firması ve müelliflere yüzde 75, Nurdağı Belediyesi'ne yüzde 12, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'ne yüzde 8, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na yüzde 3 ve AFAD'a yüzde 2 sorumluluk verildi. Beluk Apartmanı davasında ise yapı sahibi, müteahhit, fenni mesul, proje müellifleri ve şantiye şefi yüzde 75, Seyhan ve Çukurova Belediye Başkanlığı yüzde 15, Adana Büyükşehir Belediyesi yüzde 5, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yüzde 3 ve AFAD yüzde 2 oranında sorumlu sayıldı. Adıyaman'da ağır hasar gören bir binaya ilişkin açılan davada, Besni Belediyesi'ne yüzde 20, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na yüzde 3 ve AFAD'a yüzde 2 oranında sorumluluk atfedildi. Kim, nasıl savunma yaptı? Açılan idari davalarda AFAD, bakanlık ve belediyeler sorumluluğu kabul etmeyerek davaların reddini istedi. Ayşe-Mehmet Polat Sitesi ile Yaşam Konutları davasında AFAD, yaptığı savunmada, sunduğu hizmetlerin kötü, geç veya hiç işlememesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını ve herhangi bir kusur veya ihmali bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etti. Söz konusu davalarda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca yapılan savunmalarda, imar mevzuatı uyarınca şehir planlaması, yapılaşma düzeni ve yapı denetimi gibi konularda belediyelerin veya valiliklerin yetkili ve sorumlu olduğunu belirtti. Tazmini istenen zararların meydana gelmesinde Bakanlığın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı savunularak, davaların reddi istendi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, depremin mücbir sebep olduğunu, yapı ruhsatı, yapı kullanma izni ve denetim yetkisinin ilçe belediyelerine ait olduğunu, afetlere yönelik risk yönetimi ve önleme tedbirlerinin AFAD'ın sorumluluğunda bulunduğunu belirterek, kendisinin herhangi bir kusuru bulunmadığını ve davanın reddi gerektiğini savundu. "Husumet AFAD'a yöneltilmeli" Şehitkamil Belediyesi de açılan davada idare ile olay arasında hukuki bir nedensellik bağının bulunmadığını ve davanın husumet yönünden AFAD'a yöneltilmesi gerektiğini savunarak, "Gaziantep ilinin 3. ve 4. derece deprem bölgesi olduğu göz önüne alındığında, bu denli şiddette iki depremin üst üste olacağını öngörmek mümkün değildir. İlimizde meydana gelen depremin şiddeti, derinliği ve süresi dikkate alındığında kaçınılmazlık ilkesinin uygulanması zorunludur; dolayısıyla davanın bu yönden de reddine karar verilmesi gerekir" savunmasını yaptı. Nurdağı Belediye ise savunma yapmadı. Palmiye Sitesi davasında AFAD, Bakanlık ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi benzer savunmalar yaparken, afeti "mücbir sebep" olarak niteleyen Onikişubat Belediyesi de sorumluluğun Bakanlık, AFAD ve yapı denetim firmalarına ait olduğunu, ilçe belediyesinin olayla illiyet bağının bulunmadığını ve davanın usulüne uygun açılmadığını savundu. "Yetkili kurum Seyhan Belediyesi" Tutar Yapı Sitesi davasında Adana Büyükşehir Belediyesi, söz konusu binaya Yapı Ruhsatı'nın ilçe belediyesi tarafından verildiğini belirterek, 6 Şubat depreminde oluşan hasar ve zararlardan Belediyeye atfedilecek bir kusur veya ihmalin bulunmadığını kaydetti. Çukurova Belediyesi ise binanın yapım ve denetim aşamalarında belediyenin henüz kurulmadığını, yetkili kurumun Seyhan Belediyesi olduğunu vurguladı. Beluk Apartmanı davasında Çukurova Belediyesi, sorumluluğun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Adana Büyükşehir Belediyesi, Seyhan Belediyesi ve AFAD'da olduğunu öne sürdü. Seyhan Belediyesi ise söz konusu taşınmazın Çukurova Belediyesi'nin yetki ve sorumluluk alanında olduğunu ve depremde yıkılmasından kaynaklanan davacının eşinin vefatına ilişkin zarardan kendilerinin sorumlu tutulamayacağını savunmasını yaptı. (ANKA)

“Gelir ve servet dağılımı bozuluyorsa zenginlerin tasarruf oranları yükselirken yoksullarınki düşer”

Mon, 24 Nov 25 13:24:31 +0300

Hanehalkının tasarruf oranı 2018’de yüzde 16.5 iken 2024’te yüzde 11.3’e geriledi Meclis’teki bütçe gündemine, “ekonomide toparlanma” vurgusunun öne çıktığı iktidar açıklamaları eşlik ediyor. En iddialısı, “Kişi başına düşen milli gelirde rekora koşuluyor” söylemi. 2026’da kişi başı gelirin ilk defa 17 bin dolar eşiğini aşarak 18 bin 621 dolar seviyesine çıkacağı belirtilirken Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda ilginç bir hedef yer aldı: “Tasarruf eğitimi planı” Sabit gelirle adeta yaşam mücadelesi veren milyonların yeni yıla girerken en temel talebi geçinebilmek için yeterli zam. İktidarın gündeminde ise “finansal okuryazarlık seferberliği” başlığı altında “bütçe yönetimi eğitimi” var. TÜİK verileri hanehalkının tasarruf oranının 2018’de yüzde 16.5 iken 2024’te yüzde 11.3’e gerilediğini gösteriyor. 2025’te de ücretlerin enflasyon karşısındaki değer kaybı sürdü. DİSK-AR’ın yayınladığı son rapora göre ortalama bir işçinin on aylık kaybı 106 bin lirayı aştı. ING Türkiye’nin “Tasarruf Eğilimleri Araştırması” 2025 ikinci çeyrek raporunda “Tasarruf sahibi olma oranı yüzde 54. Tasarruf edemeyen yüzde 46’lık kesim içinde ise yakın zamanda tasarruf etmeyi planlayanların oranı yüzde 25” sonuçları yer alıyor. İktisatçı Prof. Hayri Kozanoğlu, “Gelir ve servet dağılımı bozuluyorsa zenginlerin tasarruf oranları yükselirken yoksulların iyice düşer” diyor. Geniş bir kesimin tasarruf bir yana, borçlanmak zorunda kaldığına dikkat çeken Kozanoğlu altını çiziyor: “Çalışma yaşındakilerin ancak düşük oranda tasarruf edebilmeleri de ileride bir ev alabilmeleri, işsiz kalmaları halinde bu dönemi az sarsıntıyla atlatabilmeleri, beklenmedik sağlık giderlerini karşılayabilmeleri, emeklilik döneminde maaşların yetersizliği veri alınırsa yaşam standartlarını korumaları açısından sakınca yaratır. Bugünün Türkiye’sinde tüm bu sorunlar keskince yaşanıyor.” İktisatçılar Dr. Levent Dölek ve İnan Mutlu da bir taraftan geliri baskılarken diğer taraftan yurttaşın tasarrufa yönlendirilmesini “komik” olarak nitelendiriyor. Dölek, “Dar gelirli gelirinin bir kısmını getiri beklentisiyle ayırdığında bu, tasarrufa değil, olsa olsa kumara yöneliyor. Geniş kitle yasal veya yasadışı kumar bataklığına batmış vaziyette” diyor. Kişi başı gelirde tırmanış göstergelerine ilişkin ise Dölek, “Dolar kurunun baskılandığı bir dönemde iktidar her veriyi dolar üzerinden konuşmaya meyilli. Aynı iktidar TL’nin hızla değer kaybettiği Nebati döneminde TL cinsinden konuşuyordu. Asgari ücret tartışmaları başlar başlamaz ücretin dolar karşılığı üzerinden tartışıldığını göreceğiz. Oysa halkın geçimini ve refahını ülke içindeki fiyatlarla ve hayat pahalılığıyla ölçeriz” diyor. İnan Mutlu da açıklamaları “hamaset” olarak niteliyor ve şunların altını çiziyor: TEMEL GİDERLER KARŞILANAMIYOR “Ellerinde uyduruk Dünya Bankası’nın kişi başı gelir rakamları dışında tutunacak dal kalmadı. Ülkenin toplam servetini kişilere bölerek yapılan yorumların bir kıymeti yok. Halk barınma krizi yaşıyor, enerji krizi yaşıyor. Ucuz ve sağlıklı gıdaya her geçen gün daha zor erişiyor. Gerçeği makyajlayınca gerçeklik değişmiyor. Koç’un Sabancı’nın Limak’ın servetini bana niye bölüyorsun?”

Öğretmen olmayan okula kilit vuruldu

Mon, 24 Nov 25 11:20:07 +0300

Kentteki öğretmen açığı kapatılamazken, köy okulları öğretmensizlikten açılamıyor, torpilli okullarda kadro fazlası öğretmenler, öğretmenler odasında oturup mesai dolduruyor... Milli Eğitim ise, bu olaylardan tamamen habersiz... Dört yıldır asaleten öğretmen ataması yapılamayalı Kızıl Karasakal İlköğretim Okulu, birinci dönemi vekil Öğretmenle tamamladı. Ancak vekil öğretmenin de ayrılması üzerine okulda ikinci dönem eğitime başlanamadı. Okul öğretmensiz, çocukların eğitimi ise yarım kaldı. Milli Eğitim Bakanlığı uluslararası örgütlerinde yardımıyla kız çocuklarının okula kazandırılması için çalışmalar yürütürken kent merkezine sadece 15 dakika uzaklıktaki Karasakal Kızıl Köyünde öğretmen olmadığı için kızlar ailelerinin okula göndermek istemesine rağmen okuyamıyor. Çünkü kız çocuklarının okula kazandırılması için mücadele ettiği ifade edilen Milli Eğitim Bakanlığı, Kızıl Karasakal İlköğretim Okulu’na asaleten öğretmen atamadığı gibi vekil öğretmeni de birinci dönemin sonunda çekti. Aileler kızlarım okutmak istese de öğretmensiz okul bu isteği karşılayamıyor Kız çocuklan, yaşıtları erkek çocuklar gibi köyde özgürce oynama olanağından da yoksun olduğu için çoğu evin yakınlarında bulunan at arabası üzerinde kardeşlerine bakıyor. Kardeşlerine bakmak zorunda olmayanlar biraz daha şanslı onlar taşlardan ocak yapıp, buldukları çöpleri de ocağın içine atıp evcilik oynayarak hayal dünyalarını, göreneklerle bütünleştiriyor. Oyun çağını biraz aşıp da okulun daha fazla özlemini çekenler ise örgü öğrenerek zaman geçiriyor. Vekil öğretmen de vedalaşıp gidince okula kilit vuruldu Kızıl Karasakal Köyü sakinlerinde Zöhre Öztürk, köylerindeki en büyük sıkıntının öğretmen eksiği olduğunu söyledi. Birinci dönem bir vekil öğretmenin görevli olduğunu, ancak onun da birinci dönemin sonunda öğrencileriyle vedalaşıp ayrıldığını söyleyen Öztürk, yılardır öğretmen sıkıntısı yaşandığını söyledi. Başladıkları okulu bir türlü tamamlayamıyorlar Vekil öğretmenle de olsa çocukların okula gitmesinin önemli olduğunu söyleyen Öztürk, çocukların ikinci dönemi iple çektiklerini, ancak onların çocuklan için ikinci dönemin şu anda halen başlamadığını belirtirken, “Köyün en büyük sorunu şu anda okul. Köylü çocuklarını okula göndermek istiyor. Fakat 3-4 yıldır bir türlü bir öğretmen atanmadı. Zaman zaman vekil öğretmenler atandı. Onlar da bu yıl olduğu gibi bir türlü yılı tamamlayamadı. Çocuklar okula büyük bir hevesle başlıyor. Ancak vekil öğretmenin ayrılmasından sora sudan çıkmış balığa dönüyor” diye konuştu. Kızıl Karasakal İlköğretim Okulunda öğretmen olmamasına ve okulun eğitim öğretime kapalı olmasına rağmen çocuklar, okul çevresinde oyun oynamaktan vazgeçmiyorlar.

Mehmetçikte torpilli öğretmen yığılması var

Mon, 24 Nov 25 11:19:37 +0300

Kim demiş öğretmen açığı var diye?.. Mehmetçik iğretim Okulu’nda öğretmen fazlalığından dolayı iki öğretmene ne sınıf ne de derslik verildi... Mehmetçik İlköğretim Okulu’nda torpilli öğretmenlerin yığılması nedeniyle öğretmen fazlası bulunduğu açıklandı. Derslik başına göre iki öğretmenin fazla olduğu ve bu öğretmenlerin zamanını öğretmenler odasında geçirdiği belirtildi. “Dersliklerde yeni düzenleme olunca öğretmen sınıfsız kalmış olabilir” Milli Eğitim Müdürü Fikret Atak ise "Derslikler de yeni düzenlemeler olmuş olabilir. Bilgisayar sınıfı açılmış dersliklerde birleştirmeler olduğundan öğretmenler sınıfsız kalmış olabilir. Çünkü öğretmen ataması yapılırken okul idaresinin istediği norm kadroya gören atama yapılır. Okul idaresi istemiştir ki öğretmen ataması yapılmıştır. Ancak daha sonra belki birleştirmelerden dolayı bu sorun ortaya çıkmıştır diye düşünüyorum diye konuştu. Şikayet eksiklikten değil fazlalıktan dolayı gelir Daha önce bu tür bir durumla karşılaşıp karşılaşmadığını. Mehmetçik ve merkezdeki diğer okullarda öğretmen fazlalığıyla ilgili bir şikayet ve duyum alıp almadığını sorduğumuz Atak. "Genelde şikayetler öğretmen eksikliklerinden dolayı gelir. Fazlalıktan dolayı gelmez. Bu okulla ilgili de bir şikayet gelmedi" dedi.

Devlet okulları başarısız

Mon, 24 Nov 25 11:19:04 +0300

Milli Eğitim Müdürlüğü’nün başarı sınavında devlet okulları sınıfta kaldı. İzle me ve Başarı Değerlendir me Sınavında dereceye giren özel okul ve devlet okulu öğrencileri için ayrı tören düzenlendi. Eğitimde ayrımcılık Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tüm illerde düzenlenen 2005-2006 eğitim öğretim yılı ilköğretim okulları arasında yapılan İzleme ve Başarı değerlendirme Sınavı’nda dereceye giren öğrenci ve okul yöneticilerine ödül verilirken çifte standart uygulandı. Milli Eğitim Müdürlüğü'nün yaptığı açıklamada sınavda dereceye özel okulların girdiği fakat devlet okullarının da başarıya teşvik edilmesi amacıyla böyle bir uygulama yapıldığı belirtildi. Eğitimdeki gerçek ortaya çıktı Özel Sanko Okulları Abdülkadir Konukoğlu Spor Kompleksinde yapılan ödül törenine Mili Eğitim Müdür Vekili Fikret Atak ile çok sayıda davetli ve öğrenci katıldı. Milli Eğitim Şube Müdürü Yalçın Kazak törende yaptığı konuşmada. "Yapılan izleme ve başarı sınavında ilkokul 6.7.8. sınıf öğrenciler arasında değerlendirmede aslında özel okullar dereceye girdi. Fakat devlet okullarında okuyan öğrencileri de teşvik etmek için devlet okulu ve özel okul öğrencileri ayrı ayrı ödül verilecektir" dedi. Marifet iltifata tabidir Marifetin iltifata tabi olduğunu vurgulayan Atak, ”Başarısız olanların da eksikleri tamamlayarak başarıyı yakalamaları için çalışmalarını istiyoruz. İlimizde son üç yılda Cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar derslik yaptırılmıştır. Fakat yine de yetersizlik devam ediyor. Bu açığı kapatmak için gece gündüz çalışacağız" diye konuştu. Yoları açacağız Ödül törenine ev sahipliği yapan Sanko Okulları Genel Müdürü Murat Köylüoğlu, "Başarı mücadele ve çalışma arzusu ile olacaktır. El birliği ile Gaziantep’in eğitim çıtasını daha yükseklere çıkarılacaktır. Eğitimin ilimizde yükselmesi için yolları açacağız" dedi.

300 Öğretmen de açığı kapatmaya yetmedi

Mon, 24 Nov 25 11:18:33 +0300

Millî Eğitim Müdür Vekili Fikret Atak, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından alınan 20 bin öğretmenden 300’nün Gaziantep’e gönderildiğini, bu sayıyla öğretmen açığını yine kapatamadıklarını söyledi. Atak, Gaziantep'te eğitim ve öğretimin kalitesinin artırılmasına yönelik olarak çalışmaların sürdürüldüğünü bu çalışmalar kapsamında öncelikle öğretmen açığını kapatmak istediklerini, bu kapsamda sözleşmeli, ücretli veya vekil öğretmen alımı yaparak sorunu kısa vadede çözümlemeye gayret ettiklerini belirtti. Öğretmen açığını kapatmak için eğitim-öğretim yılı başında Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak, sözleşmeli öğretmen alımıyla ilgili duyuru yaptıklarını kaydeden Atak, kuruma başvuruda bulunan öğretmen adaylarından eğitim durumlarına göre sözleşmeli, ücretli ve vekil öğretmen kadrolarıyla işe alıp eğitim sorununu kısa vadede çözmeye çalıştıklarını ifade etti. Öğretmen açığına köklü çözüm bulmak için Milli Eğitim Bakanlığının kadrolu öğretmen alması gerektiğini vurgulayan Atak, şunları söyledi: "Öğretmen açığımız, özellikle branşlarda çok fazla. Beden Eğitiminde 201, Bilgisayar Öğretmenliği 100, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 234, Fen Bilgisi 66, İlköğretim Matematik 97, İngilizce 254, Sınıf öğretmeni 257, Sosyal Bilgiler 75 ve Türkçe için 175 branş öğretmeni olmak üzere bin 459 öğretmene ihtiyaç var. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından alınan 20 bin öğretmenden Gaziantep'e 109'u sınıf, 191'i de branş olmak üzere toplam 300 öğretmen verildi. Bu sayıyı yeterli değil." Atak, öğretmen ve derslik ihtiyacını karşılamak için girişimlerin sürdürüldüğünü sözlerine ekledi.

Piknik için bir ayda bir milyon lira ödedik

Mon, 24 Nov 25 10:06:14 +0300

Dülük ormanları ışıklandırılıyor Tamamlanacak olan kır kahvesi 200 kişiye hitap edecek Havaların güzel gitmesi nedeniyle, Gaziantepliler piknik yapmak için Dülük ormanına akın ediyorlar. Hafta sonlarında Dülük ormanında adım atacak yer bulanamazken, Orman Bölge Şefliği son bir ay içinde Dülük ormanlarına piknik yapmak için gelen yurttaşlardan 1 milyon lira gelir sağlandığını bildirdiler. Orman sahasının ışıklandırılma işleminin önümüzdeki hafta için de bitirileceği, halkın bir yerde toplanarak sıkışıklık yaratılmaması için de yeni yollar yapılacağı bildirildi. Vatandaştan son bir ay içinde toplanan 1 milyon lira paranın yeni piknik masaları ilavesinde de kullanılacağı, Kahramanmaraş Orman Bölge Müdürlüğünün 200 civarında piknik masası yaptırdığı, masaların tamamlanmasından sonra gönderileceği açıklandı. Dülük Ormanları içinde ayrıca 300 tonluk su deposunun ikmalinin yapılacağını belirten ilgililer, yarım kalan kır kahvesinin yapılacağını, kır kahvesinde teraslar, soğuk hava deposu, fırınların yer alacağını söylediler. Kır kahvesinin ekim ayında bitmesi bekleniyor. Dülük ormanlarına giriş için halen taksilerden 150 lira, her vatandaştan da 50 şer lira giriş ücreti alınıyor.

Yanlış arsa ve Emlak beyannamesi verenlerden yüzde 50 ceza alınacak

Mon, 24 Nov 25 10:05:45 +0300

Yanlış beyanname verenlerin hazirana kadar ikinci bir beyanname verebilecekleri bildirildi Vatandaşlar tarafından gazetemize iletilen şikayetlerde haziran ayına kadar verilmesi gereken Arsa Emlak beyannamelerinde yanlışlıklar yapıldığını, bu yüzden de mağdur duruma düşmemek için ne yapılması gerektiğini sordular. Verilen bilgilerde arsaların ve sokakların bilhassa imara yeni açılan yerlerde tam belli olmadığı bu yüzden yanlışlıkların çoğaldığı ifade edildi. Konuyla ilgili olarak bilgilerine başvurduğumuz Belediye Arsa, Emlak Vergi bürosu yetkilileri şunları söylediler “Size iletilen şikayetler zaman zaman bizlere de gelmektedir. Belediye Arsa ve Emlak Vergi bürosuna uğrayan vatandaşlara gerekli bilgiyi vermekteyiz. Aynı şeyleri okuyucularınız için de yapalım. Bilerek veya bilmeyerek arsa, arazi ve evinin değerini az göstererek beyanname verenler süresinde ikinci bir beyanname veya yazı ile başvurarak düzelttirip farkını ödemedikleri takdirde ödenmesi gereken verginin yüzde ellisini ceza olarak alırız. Tabii ödenmesi gereken vergiyi de alırız. Şüpheye düşen yurttaşlar bize uğrasınlar yardımcı olalım.”

Yeniden 229 firma kuruldu

Mon, 24 Nov 25 10:05:17 +0300

Şehrimizde yılın ilk üç ayında 229 firma iş hayatına atıldı. Üç aylık kayıt yaptıran 229 firma, toplam 1 milyar 254 milyon 624 bin lira nominal sermaye ile kuruldu. Ticaret ve Sanayi Odasından aldığımız bilgiye göre, geçen yılın ilk üç ayında 222 firma kurulmuştu. Şehrimizde kurulan firmaların 180 adedi aile şirketi, 11 kolektif şirket 3 komandit şirket, 10 kooperatif, 15 anonim şirket, 9 limited şirket ve bir tane de banka kuruldu. Açıklamada geçen yılın ilk üç ayına göre iş terkleri ise yüzde oranında azaldı.

Halkın ucuz gıda maddesi temini için neden semt pazarları kurulmaz?

Mon, 24 Nov 25 10:04:51 +0300

Dar gelirli halkın ucuz gıda maddesi satın alabilmesi için şehrimizde semt pazarlarının kurulması isteniyor. Daha önce gazetemi ze başvuran okurlarımız seyyar satıcılarda gıda maddelerinin market ve bakkallardan daha ucuz satıldığını belirtmişti. Bunun üzeri ne yaptığımız araştırmalarda, halkın daha ucuz gıda maddesi satın alabilmesi için şehrimizde de semt pazarlarına İhtiyaç olduğu görülmektedir. Semt pazarları Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana illerinde haftanın belirli günleri ayrı ayrı semtlere kuruluyor. Şehrimizde belediyenin belirleyeceği yerlerde özellikle seyyar satıcı ve pazarcıların daha ucuz gıda maddesi satacakları belirtildi.

Trafikçiler 425 bin lira ceza kesti

Mon, 24 Nov 25 10:04:23 +0300

İlimizde yapılan trafik kontrollerinde 473 araç denetlendi. 23 araç hakkında suç tutanağı yapıldı, bir araç trafikten menedildi. İl Jandarma ve Trafik Müdürlüğünce toplam 425 bin lira peşin para cezası alındı.

Eksik ekmek yapanlar mahkemeye sevk ediliyor

Mon, 24 Nov 25 10:03:51 +0300

Bir süre önce yaptığımız yayında bazı francala ve pide fırınlarının eksik gramajlı ekmek sattığım, halkın ekmeğiyle oynatılmamasını bildirmiştik. Konuyla ilgili olarak yayınımıza Vali Abdülkadir Aksu imzasıyla gönderilen açıklamada ekmekçilerin sık sık kontrol edildiği, tespit edilen eksik ekmek satanların yakalanarak mahkemeye sevk edildiği bildirildi. Açıklamada belediye zabıtası tarafından ekmekçilerin aralıksız olarak denetlendiği halkın ekmeğini çalmak isteyenlere fırsat verilmediği ifade edildi.

Antep, yüzde 16,7 ile bebek ölüm hızında birinci sırada

Sun, 23 Nov 25 16:31:37 +0300

Gaziantep-Kilis Tabipler Odası ve Gerçek Eşitlik Çoğulculuk Kapsayıcılık Derneği işbirliğiyle “Sağlığa Eşit Erişim Hakkı’ paneli düzenlendi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları’nın konuşmacı olarak katıldığı panelde bireylerin sağlığa erişim hakkı ele alındı Bir ülkede sağlığın durumunun bebeklerin ölüm hızıyla ölçüldüğünü kaydeden DEM Parti Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, ‘’Türkiye, bebek ölüm hızı OECD rakamlarının üzerinde bulunuyor. Gaziantep, 16,7 ile bebek ölüm hızında birinci sırada, Urfa ise 16,2 ile ikinci sırada. Bu panelin Gaziantep’te düzenlenmesinin önemi bir kez daha ortaya çıkmış oldu’’ dedi. Şehir hastaneleri, müteahhitlerin hastanesi haline geldi Şehir Hastanelerinin bir rant mantığı ile açıldığını ifade eden Gergerlioğlu, ‘’Bir şehir hastanesi yerine 25 devlet hastanesi açılabilirdi. Ama iktidar rantiye ile kol kola girmeyi düşündü. Arsasını kendisi üretti, krediyi yurt dışından temin etti, her türlü kolaylığı sağladı. Şehir hastaneleri, müteahhidin hastaneleri haline geldi. 2026 yılı Sağlık Bakanlığı’nın bütçesi 1 trilyon 475 milyar TL. Bunun 136 milyar TL’si şehir hastanelerinin kirasına gidecek’’ ifadelerini kullandı. Kürt coğrafyasının olduğu bölgelerde sağlıkta hizmetler düşük seviyede Gergerlioğlu, ‘’Sağlık hizmetini en az alan yerler, Kürt coğrafyasının olduğu bölge ve buralar da sağlıkta hizmetler düşük seviyede. Uzman hekim oranları düşük, bebek ölüm hızları artmış durumda. Sağlık hizmetlerinin üçte biri özel sektöre devredilmiş durumda. Yoğun bakımlarda yeni doğan yoğun bakımlarda sorunlar var. Kamusal sevklerde sıkıntılar ve özel sektöre yönlendirmeler gördük’’ şeklinde konuştu. Cezaevlerinin kapasitesi 302 bin, ama mahpus sayısı 428 bin ‘Cezaevlerinin kapasitesi 302 bin, ama mahpus sayısı 428 bin. Bırakın sağlım hizmetini insanların yatağa yatağı’ yok diyen Gergerlioğlu, 120 binden fazla insanın cezaevinde yerde uyuduğunun altını çizdi. ‘’Kalabalık nedeniyle bir ay revir sırası bekleyenler var. Revize gitse hastaneye sevk ile ilgili problemler var. Hastaneye sevk edilse kelepçe takılıyor. Bu tamamen eşit olmayan sağlık hizmetidir’’ açıklamasını yaptı. Tüm bunlar buzdağının görünen yüzü CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, ‘’Sağlık hizmetinin öncelikle emek bağımlı bir hizmet olduğunu görüyoruz. Bu nedenle de çok daha yoğun bir insan emeği var, istihdama ihtiyaç var. Ülkemizde 1000 kişiye düşen hekim oranı 2,4 iken, OECD ortalaması ise 3,9. Yine 1000 kişiye 2,9 hemşire düşerken bu oran OECD 9,2. Tüm bunlar buzdağının görünen yüzü’’ değerlendirmesinde bulundu. Hekimler yüksek oranda hasta bakmaya ve operasyon yapmaya zorlanıyor Sağlıkta dönüşüm programı ile güvencesiz bir çalışmanın ortaya konulduğunu sözlerine ekleyen Şahbaz, ‘’Birinci basamak sağlık sisteminde hasta olunması veya izin alınması durumunda ücretler kesilmesi ve aynı zamanda performansa bağlı olarak ücretlendirme yapıldığından hekimler yüksek oranda hasta bakmaya ve operasyon yapmaya zorlanıyor. Bu da hem sağlıkta kışkırtılmış talebi hem de sağlık hizmetinde niteliğin azalmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra hızlı şekilde hasta bakmak zorunda kalan hekimlerimiz daha çok tetkik istemek zorunda kalıyorlar. Bu da yine sağlık siteminde bir tıkanıklığa sebep oluyor’’ tespitini yaptı. Biz hekimler yoksulların doğal avukatıyız Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları, ‘’Biz hekimler yoksulların doğal avukatıyız. Sağlığı etkileyen sosyal durumlar içerisinde birçok neden var. Gelir durumu, sosyal sınıf, etnik köken, ırk, cinsiyet, cinsel yönelim, meslek grubu birçok etken sağlığa erişimi doğrudan etkiliyor. Son yıllarda ülkemizde sağlığa erişimdeki adaletsizlik gözler görülür hale geldi. Öncesinde pandemi sonrasında ise deprem döneminde sistemin ne olduğunu net şekilde gördük’’ açıklamasını yaptı. Haber Merkezi

Erkekler son 5 yılda en az 1923 kadını öldürdü, 4436 kadını yaraladı

Sun, 23 Nov 25 16:30:19 +0300

Erkekler, 1 Ocak 2025- 21 Kasım 2025 dönemindeki 324 günde en az 262 kadını öldürdü, en az 668 kadına şiddet yaraladı. Aynı dönemde, en az 408 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı. bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre; erkekler, Türkiye’nin birçok ilinde 1 Ocak 2025-21 Kasım 2025 dönemindeki 324 günde, en az 262 kadını öldürdü. Ayrıca bianet erkek şiddeti çetelesi verilerine göre, erkekler 2020-2025 (21 Kasım 2025) yılları arasında en az 1923 kadını öldürdü, aynı yıllarda 1624 kadının ölümü de basına "şüpheli" olarak yansıdı. Erkekler, 2020-2025 (21 Kasım 2025) yılları arasında 4 bin 436 kadını da yaraladı. 2025’ün erkek şiddeti verileri 1 Ocak- 21 Kasım arasında basına yansıyan erkek şiddeti verilerine göre erkekler, 262 kadını öldürdü, 182 kadını taciz etti, 198 çocuğu istismar etti, 668 kadına şiddet uyguladı, en az 10 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 1000 kadını seks işçiliğine zorladı. Ayrıca, 408 kadının ölümü basına "şüpheli" olarak yansırken, erkekler, en az 58 çocuğu öldürdü. Kadınları kim öldürdü? En az 172 kadını kocası, sevgilisi gibi erkekler, 55 kadını baba, oğul gibi aile üyesi erkekler, beş kadını damadı, sekiz kadını komşusu, iki kadını iş vereni, iki kadını hırsız erkekler öldürdü. Ayrıca, beş kadını arkadaşı, bir kadını uzman çavuş öldürdü. En az 12 kadını öldüren erkeğin kim olduğu bilgisi basına yansımadı. Erkekler kadınları nasıl öldürdü? Erkekler 178 kadını ateşli silahla, 58 kadını kesici aletle, 14 kadını darp ederek öldürdü. Erkekler 8 kadını boğdu ve öldürdü. Ayrıca, iki kadını darp ederek öldüren erkekler, bir kadını da balkondan aşağı attı. Erkeklerin bir kadını nasıl öldürdüğü basına yansımadı. Erkekler kadınları nerede öldürdü? Erkekler 174 kadını ev içinde, 86 kadını ev dışında öldürdü. Erkeklerin iki kadını nerede öldürdüğü bilgisi basına yansımadı. Erkekler kadınları hangi “bahanelerle” öldürdü? Erkekler, 109 kadını ayrılmak istediği, barışmak istemediği için öldürdü. Erkeklerin 143 kadını öldürme bahanesi basına yansımadı. Erkekler beş kadını gasp etmek için beş kadını da kıskandığı için öldürdü. Hukuki Süreç Kadınları öldüren en az 299 kadın fail erkek vardı. Sadece 199 fail tutuklandı. En az 52 fail intihar etti. 34 fail gözaltına alındı. 12 fail kaçtı. Bir failin hukuki süreci basına yansımazken br fail adli kontrolle serbest bırakıldı. Bianet

Çürümenin bedelini en çok gençlerimiz ödüyor

Sun, 23 Nov 25 16:29:31 +0300

Dizilerde parlatılan mafya kültürü, kolay para propagandası ve suç özentisi, gençlerimizin önüne sahte bir “çıkış yolu” olarak konuluyor Sosyalist Cumhuriyet Partisi Gaziantep İl Başkanı Murat Soycan, ‘’Çürümenin bedelini ise en çok gençlerimiz ödüyor. Uyuşturucu kullanımının yaşı her geçen gün daha da düşüyor. Dizilerde parlatılan mafya kültürü, kolay para propagandası ve suç özentisi, gençlerimizin önüne sahte bir “çıkış yolu” olarak konuluyor. Üretimin tükendiği yerde, boşluğun mafyalaşma ve çeteleşme tarafından doldurulması tesadüf değil. Bu düzen, yoksulluğu ve çaresizliği örgütlü suçun sermayesi hâline getirdi’’ değerlendirmesini yaptı. Sanayiciler, yatırımcılar, hatta aile işletmeleri bile şehrimizi terk ediyor ‘Gaziantep, yıllardır üretimin, emeğin ve alın terinin şehriydi’ diyen Soycan, ‘’Bugün, artan maliyetler ve denetimsiz piyasa koşulları nedeniyle sanayiciler, yatırımcılar, hatta aile işletmeleri bile şehrimizi terk ediyor. Üretimin dışarıya kayması, fabrikaların kapanması demek. Fabrikalar kapandıkça işsiz kalan emekçilerimizin omzuna daha ağır yük biniyor; işsizlik büyüyor, yoksulluk derinleşiyor, toplumsal çürüme hızlanıyor’’ şeklinde konuştu. Ortaya çıkan tablonun iktidarın yıllardır sürdürdüğü yanlış ekonomi politikalarının, sıcak para bağımlılığının, tarımı ve sanayiyi tasfiye eden ithalatçı anlayışın bir sonucu olduğunu dile getiren Soycan, ‘’Gaziantep’in yükü ağırlaşırken, iktidar şehrimizin üretim gücünü korumak yerine günübirlik pansumanlarla sorunu ötelemekle yetindi. Bugün gençliği çaresizliğe mahkûm eden de iktidarın yarattığı bu ekonomik ve toplumsal kriz ortamıdır; işsizliğin, güvencesizliğin ve umutsuzluğun kaynağı siyasal tercihlerin bizzat kendisi’’ değerlendirmesinde bulundu. Emekçimiz işini kaybediyor, gençlerimiz umudunu yitiriyor İntihar olaylarının arttığına dikkat çeken Soycan, ‘’Son aylarda intiharların artışı, aile içi çatışmaların miras kavgalarına dönüşmesi, bireysel silahlanmadaki tehlikeli yükseliş, tüm bunların arkasında aynı gerçeği işaret ediyor. Bu düzen insanı insana düşman eden kapitalist sistemin krizidir. İnsanımız borcunu düşünmekten nefes alamaz hâle gelmiştir. Esnafımız ayakta kalmak için mücadele ediyor, sanayicimiz şehrini terk ediyor, emekçimiz işini kaybediyor, gençlerimiz umudunu yitiriyor’’ ifadelerini kullandı. Denetimsiz piyasalar, kur oynaklığı ve üretim karşıtı politikalar halkımızın tüm sorunlarını derinleştirdi Soycan, ‘’İktidarın tercih ettiği ekonomik model, Türkiye’yi de Gaziantep’i de borç batağına sürüklemiş; denetimsiz piyasalar, kur oynaklığı ve üretim karşıtı politikalar halkımızın tüm sorunlarını derinleştirdi. Uyuşturucu ve çetelerle mücadelede emniyetin çabası önemlidir; ancak tek başına yeterli olmayabilir. Sorunu kökünden çözmek, bataklığı kurutmak için Gaziantep halkımızın da bu mücadeleye sahip çıkması, sesini yükseltmesi ve yaşananlara karşı ortak bir tavır alması gerekmektedir. Çünkü mesele yalnızca suçla mücadele değil, toplumu çürüten düzenin tüm sonuçlarıyla yüzleşme meselesi. Bu düzeni sürdüren iktidar, sorunun yalnızca görünen kısmına müdahale ederek toplumsal krizi yönetiyormuş gibi yapmaktadır; ancak halkımızın yaşadığı gerçeklik ortadadır: çürüme, yoksulluk ve umutsuzluk siyasal tercihlerin sonucu’’ açıklamasını yaptı. Emekçiyi yoksullaştıran iktidarın çizdiği yol Gaziantep’i karanlığa itti Gaziantep’in sorunlarının, günübirlik “güvenlik tedbirleriyle” değil; üretimi yeniden ayağa kaldıran, emekçiyi koruyan, gençlerin geleceğini güvence altına alan köklü bir dönüşümle çözüleceğini belirten Başkan Soycan, ‘’Bu ülkeyi sıcak para politikalarıyla bağımlılığa sürükleyen, üretimi dışlayan, emekçiyi yoksullaştıran iktidarın çizdiği yol Gaziantep’i karanlığa itmiştir; çıkış, bu politikaların tümden reddedilmesiyle mümkün. Gaziantep halkımızın bu tabloyu değiştirecek gücü var. Şehrimizin emekçisiyle, esnafıyla, üreticisiyle, işçisiyle, gençleriyle birlikte örgütlü bir mücadele yürütmek mümkün. Uyuşturucuya, çeteciliğe, bireysel silahlanmaya, işsizliğe ve toplumsal çürümeye karşı gerçek çözüm; halkımızın kendi gücüne dayanması, birlikte ses yükseltmesi’’ dedi. Haber Merkezi

Suriyelileri çok iyi ağırladık ama artık ülkelerine dönmeleri gerek

Sun, 23 Nov 25 16:28:08 +0300

Kent Konseyi Başkanı Yusuf Erdem Güzelbey, “Yıllardır Suriyelilerle ilgili kayıt altına alınmaları, kayıt dışı çalışmalarının önüne geçilmesi gibi pek çok konuda yeni düzenlemelerin yapılacağı söylendi yetkililer tarafından ama gerçekleşmedi. Bir takım çalışmalar olduğu bize iletilmişti ama geri dönüş sürecinin başlamasıyla bunlar gerçekleşmedi. Bulunmuş olduğumuz coğrafyada, çevremizdeki devamlı olan bir kaostan dolayı Gaziantep ve Türkiye bir göç dalgası içerisinde kalıyor. Bu yüzden Suriyelilerin haricinde de Türkiye’nin bu konuda bir politikayı ve süreci üretmesi ve belirlemesi gerekiyor” dedi. Gaziantep Kent Konseyi Göç ve Sığınmacılar Çalışma Grubu tarafından, 25-26 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen “Gaziantep Göç Sivil Etkileşim Sempozyumu” kapsamında düzenlenen “Göç İstişare Toplantısı”, kentteki sivil toplum kuruluşlarının yoğun katılımıyla, kent konseyi binasında yapıldı. Kent Konseyi Başkanı Yusuf Erdem Güzelbey, 60 sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katıldığı toplantının açılışında yaptığı konuşmada göç, sığınmacılar ve uyum politikalarının ele alındığı sempozyumun ardından, raporlama öncesi tekrar sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) bir araya gelmek istediklerini söyledi. Sempozyumda STK oturumunun yapıldığı ancak oraya bazı STK’ların katılamadığını ve daha geniş kapsamlı istişare olması için bu toplantıyı organize ettiklerini ifade eden Güzelbey, yıllardır on binlerce Suriyeli misafiri ağırlayan Gaziantep’te vatandaşların artık bu misafirlik sürecini tamamlandığını, bundan sonra yapılacakların konuşulması gerektiğini söylediğini ifade ederek, şunları kaydetti: Güzelbey, “Suriyelilerle ilgili bir kısım gedeceklerini, bir kısım da kalacaklarını söylerken, bu beklentilerin esasında bir yerde buluşması gerekiyor. Bu açıdan da STK’ların görüşleri çok kıymetli. Biz STK’lar bir araya gelip de açıklamayı bütünsel olarak yaptığın da daha verimli ve güçlü bir sese dönüştüğünü de görüyoruz. Birlik içinde hareket etmemiz çok kıymetli olacağını düşünüyoruz” diye konuştu. Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi ve sempozyumdaki STK oturumunun da moderatorlüğünü yapan Beyhan Hıdıroğlu yönetimindeki toplantıda, katılımcı STK’ların temsilcileri, göç ve Suriyelilerle ilgili fikirlerini anlatıp, yapılması gereken şeyler hakkında görüş alışverişinde bulundular. Bu konudaki öne çıkan başlıklar ise şu şekilde oldu: Suriyelilerin kayıt dışı çalışmalarının, Gaziantep’te haksız rekabete yol açtığı, pek çok yerel işletmenin bu nedenle zarara uğradığını ve yapılan tüm denetimlerin yerel işletmelere yapıldığı, Gaziantep halkının misafir ettiği Suriyelileri çok iyi ağırladığını ama bunun artık sona erdiğini ve bir an önce ülkelerine dönmeleri gerektiği, ayrıca ülkesine dönmeyi düşünenlerin çocuklarını okula göndermediği ve kendi işletmelerinde çalıştırdığı ve bunun da bir sorun olarak ortaya çıktığı, Suriyelilerin kültür farkları ve kapalı bir toplum yapısı sergilemelerinden dolayı, entegrasyon sürecinin şu ana kadar yeterlince başarılı olmadığı, Suriyelilerin bu yıla kadar üniversite girişi, Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı (YÖS) üzerinden olmasından dolayı özellikle doktorluk, diş hekimliği gibi tüm mesleklerde eğitim alarak eğitimde eşitlik ilkesinin bozulduğu, denklik kazanmalarından dolayı yeterlilik sorunları olduğu, ayrıca sağlık konusunda merdiven altı çalışmalarının da devam ettiği, işyeri açma evrakları oda kayıtları sorunu olduğu , Eğitimden sağlığa, iş hayatından mahalle hayatına kadar pek çok alanda, nüfus fazlalılığından kaynaklı yaşanan sorunların kamu yönetimlerinin personel sayısının ve bütçenin yetmemesine yol açtığı, Gelen veya gelecek fonlarla, artık iş gücünün Suriye’de oluşmasına yönelik bir yol izlenmesi gerektiği , Toplantıda, gönüllü geri dönüşü hızlandırmak için, Suriyelilere yönelik sağlanan bazı kolaylıkların, istisnaların ve imkanların ortadan kaldırılması gerektiği de ön plana çıkan görüşlerden oldu. STK toplantısından elde edilen notlar, sempozyumdaki konuşmalarla birlikte analiz edilerek bir sonuç raporu hazırlanarak Gaziantep’teki ilgili kurum ve kuruluşlara sunulacak. Haber Merkezi

Tehlikeli kimyasalların kontrol altına alınması büyük önem taşıyor

Sun, 23 Nov 25 16:26:56 +0300

GSO Genel Sekreteri Yusuf İzzettin İymen, Gaziantep’in sanayisi, üretim hacmi ve ihracatıyla ülkemizin en önemli şehirleri arasında yer aldığını, kimya ve plastik sektörünün de Gaziantep’in üretim ve ihracatında önemli bir paya sahip olduğunu söyledi. Gaziantep’ten yıllık 10 milyar doların üzerinde ihracat yapıldığını belirten İymen, kimya ve plastik ürünleri ihracatının yüzde 12,6 ile kent ihracatında üçüncü sırada yer aldığını kaydetti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Gaziantep Sanayi Odası (GSO) iş birliğinde, tüm sektörleri doğrudan ilgilendiren, Kimyasalların Kaydı, Değerlendirmesi, İzni ve Kısıtlanması (KKDİK) Yönetmeliği kapsamında önemli başlıkların ele alındığı, “Kimyasallar Yönetimi Eğitim ve Bilgilendirme Toplantısı” GSO’da yapıldı. KKDİK Yönetmeliği çerçevesinde mevzuattaki güncel değişiklikler, firmaların kayıt, lisans ve izin süreçlerinde dikkat etmesi gereken noktalar ile kimyasalların risk değerlendirmesi konularında kapsamlı bilgilerin paylaşıldığı toplantıya, GSO Genel Sekreteri Yusuf İzzettin İymen, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Çevre ve Şehircilik Uzmanı Ahu Çekim, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Çevre Mühendisi Kenan Kama, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Mimar Pınar Saylam ve firma temsilcileri katıldı. Yeni üretim teknolojileri, artan çeşitlilik ve doğaya duyarlı üretimle birlikte standartların da değiştiğine vurgu yapan İymen, ‘’Gaziantep Sanayi Odası olarak işletmelerimizin bu değişim ve dönüşümü gerçekleştirerek standartlar konusunda sorun yaşamamalarını ve rekabetçiliklerini koruyarak artırmalarını istiyoruz. Değişikliklere ne kadar hızlı uyum sağlayabilirsek sektörümüz o denli öne çıkacak ve kazancını artıracaktır. İş süreçlerinde tehlikeli kimyasalların kontrol altına alınması, üretimi ve dağıtımının güvenli yapılması insan sağlığı ve çevre sağlığı açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple kimya sektöründeki mevzuat değişiklikleri, uyum süreçleri ve çözüme dayalı konular hakkında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın değerli uzmanları tarafından verilen bilgileri çok önemli buluyoruz ve kendilerine teşekkür ediyoruz’’ ifadelerini kullandı. Program kapsamında, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Uzmanları tarafından gerçekleştirilen sunumlarda, öncelikli kimyasalların yönetimi, uygulamada karşılaşılan sorunlara yönelik çözüm yolları ve firmaların yasal yükümlülükleri detaylı şekilde ele alındı. Katılımcılar, uyum süreçlerinde izlenmesi gereken adımlar konusunda bilgilendirilerek, KKDİK kapsamında firmaların karşılaşabileceği teknik ve idari süreçlere yönelik öneriler aktarıldı. Haber Merkezi

Türkiye’de yaşam süresi 78.1 yıla ulaştı, kadınlar erkeklerden 5 yıl fazla yaşıyor

Sun, 23 Nov 25 16:25:07 +0300

Sağlık Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçe sunum kitabında paylaşılan veriler, Türkiye’de doğuştan beklenen yaşam süresinin 78.1 yıla ulaştığını, bu süre kadınlarda 80.7, erkeklerde ise 75.5 yıl olduğunu ortaya koydu. Hürriyet’in bakanlık verilerinden aktardığına göre, 2024’te Türkiye’de 937 bin 559 doğum gerçekleşti. Bu sayı 2015’te 1 milyon 336 bin 908’di. Aynı dönemde doğurganlık hızı da ciddi düşüş gösterdi; 2015’te 2.16 olan oran, 2024’te 1.48’e geriledi. 2024 yılında kamudan ayrılan hekim sayısı 3 bin 248 oldu. 2025’in ilk 10 ayında ise bu sayı 2 bin 840 olarak kaydedildi. Evlilik öncesi SMA taramasında 2024’te 550 bin 559 kişiye test yapılırken, 2025’in ilk 10 ayında 435 bin 530 kişi tarandı. “İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa” kampanyası kapsamında 10 milyondan fazla vatandaşın boy ve kilosu ölçüldü; 2025’in ilk 10 ayında 930 bin 324 kişi diyetisyene yönlendirildi. Organ nakli ve bağış rakamlarında da dikkat çekici veriler yer aldı. 2015’te 2 bin 266 olan Hepatit B vakası, 2025’te 648’e düştü. 2025 yılında toplam 4 bin 391 organ nakli gerçekleştirildi. E-Nabız üzerinden organ bağışını onaylayan vatandaş sayısı 29 bin 623, düzenlenen organ bağış kartı sayısı ise 779 bin 902 olarak açıklandı. T24

50 bin kişi cezaevinden çıkacak

Sun, 23 Nov 25 16:23:27 +0300

Bu hafta Meclis'e sunulması beklenen 11. Yargı Paketi, MHP ve AKP arasında kurulan temas sonrası son dakikada ertelendi. Düzenlemenin, ilk aşamada 50 binin üzerinde mahkumun tahliyesine imkan tanıyacak "Kovid infaz düzenlemesi" nedeniyle ertelendiği öğrenilirken, bu hafta Meclis Başkanlığına sunulacak çalışmanın kabul edilmesiyle birlikte tahliye edilecek tutukluların detayları belli oldu. Aylardır kamuoyunda tartışmalara neden olan 11. Yargı Paketi, cuma günü yapılan son dakika görüşmesinin ardından yeniden ertelendi. Haziran ayında Meclis'te kabul edilen 10. Yargı Paketi'nden son dakikada çıkarılan 'kovid infaz düzenlemesi' nedeniyle ertelendiği öğrenilen taslak çalışma, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın girişimlerinin ardından 11. Yargı Paketi'ne resmen dahil edilecek. Geçmişte kabul edilen düzenleme ile 31 Temmuz 2023 tarihinden önce işlenen suçlarda - Açık cezaevinde izinde olup cezasının bitimine 5 yıl veya daha az kalanlar, talep aranmadan denetimli serbestliğe geçmiş, - Açığa ayrılmasına 3 yıl veya daha az kalanlara 3 yıl erken denetimli serbestlik verilmişti. Buna karşın söz konusu düzenleme, Anayasa'da yer alan 'suçun cezalandırılmasında suç tarihi esas alınır' ilkesine aykırı olarak, dosyaların kesinleşme tarihlerini dikkate almış ve yargılaması devam eden kişiler aynı suçu işlemiş olsalar da erken tahliye imkanından faydalanamamıştı. Bu durumun büyük bir hata olduğunu belirten Feti Yıldız, AKP ile kurduğu dirsek temasının ardından cuma günü yapılan görüşmelerde, kovid infaz düzenlemesinin suç tarihini esas alacak şekilde genişletilmesini talep etti. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, basın mensuplarına yaptığı açıklamada söz konusu düzenleme için Adalet Bakanlığı'nda etki raporu talep ettiklerini belirtirken, infaz düzenlemesinden kimlerin faydalanacağının detayları da belli oldu. Yapılacak çalışma, geçmişte çıkarılan yasa ile tamamen aynı özellikleri taşıyacak. Bu nedenle suç tarihi olarak 31 Temmuz 2023 kıstas alınmaya devam edecek bu tarihten önce işlenen suçlarda, sanığın tahliyesine 5 yıldan az süre kalması halinde doğrudan denetimli serbestlik imkanı sunulacak. Değişiklikle birlikte, tahliyelerde suç tarihinin esas alınacak olması nedeniyle, halihazırda yargılaması devam eden 31 Temmuz 2023 öncesinde işlenen suçlarda da hükmün kesinleşmesi halinde sanıklar aynı imkanlardan yararlanmayı sürdürecek. Bu nedenle ilk aşamada 50 bin mahkumu kapsaması beklenen düzenleme, ilerleyen yıllarda davalar sonuçlanmaya devam ettiği için çok daha geniş bir kesimi içerir hale gelecek. 2023'te kabul edilen düzenleme ile aynı şekilde, bu taslak çalışmada da örgütlü suçlar ve terör suçları düzenlemenin kapsamına dahil edilmeyecek. Yürütülen 'Terörsüz Türkiye' süreci ile paralel olarak, ilerleyen aylarda yeni bir infaz düzenlemesinin hazırlanması ve terör suçları ile örgütlü suçların bu tasarıya dahil edilmesi planlanıyor. Sözcü

Devletin ödemiş olduğu indirim iptal ediliyor

Sun, 23 Nov 25 16:22:51 +0300

15 milyon hane ve 45 milyon kişi etkilenecek Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, yeni yıldan itibaren elektrik faturalarının gizli zamlarla geleceğini belirterek, "Fakat adı zam değil. Devletin ödemiş olduğu indirim iptal ediliyor. 4 bin Kilowatt'ı geçene yüzde 150-160 gibi bir zam öngörülüyor" ifadelerini kullandı. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ise 4 bin kilovat sınırının dört kişilik bir ailenin temel elektrik ihtiyacını bile karşılamadığını savunuyor, zamdan 15 milyon hane ve 45 milyon kişinin etkileneceği düşünülüyor. Yeni yılda elektrik faturaları cep yakacak. Yeni düzenleme ile 4 bin kilovatı aşan kullanımlarda devletin sağladığı indirim iptal edilecek. Bu da kullanım durumuna göre faturaya zam olarak yansıyacak. Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin bu uygulamanın "gizli zam" olduğunu dile getirirken "100 TL olan ürünün fiyatını 130 TL yaptığımız zaman zam yapmış oluyoruz. Elektrikte de bir zam olayı ile karşı karşıyayız" değerlendirmesinde bulundu. Son birkaç yıldır elektrik faturalarında kilovat sınırı üzerinden indirim uygulandığını anımsatan Şahin, örneğin normal faturası 653 lira gelen ve 200 kilovat kullanım yapan bir tüketicinin 286 TL devlet desteği ile 286 TL'lik bir fatura ödemesi yaptığını söyledi. Yeni yıldan itibaren bu kilowat sınırının da düşürüldüğünü ve 4 bin kilowatı aşanın indirimden yararlanamayacağını belirten Şahin, "Zam denmiyor da indirimin iptali deniyor. Otomatikman 286 TL’lik fatura 653 TL olacak. Önümüzdeki sene vatandaş 4 bin Kilowatt'ı geçerse yüzde 150-160 gibi bir zam öngörülüyor" ifadelerini kullandı. Zamdan 15 milyon hanenin ve 45 milyon kişinin etkileneceği öngörülürken Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) da bunun örtülü zam anlamına geldiğini savunmuştu. EMO’ya göre 3 bin kilovat sınırı, dört kişilik bir ailenin temel elektrik ihtiyacını bile karşılamıyor. 2018’de sadece büyük sanayi tesislerini kapsayan sistem, haneleri de kapsayacak şekilde genişletildi. 2025'te faturaya devlet desteği getirilerek, sınır 5 bin kilovat olarak belirlendi. Ancak bu tüketim sınırı 1 Ocak 2026'dan itibaren 4 bin kilovata düşürülecek. Diğer yandan EMO'nun EPDK’nın kamu yararı yerine piyasa lehine hareket ettiğini savunarak 5 bin kilowat sınırının iptal edilmesi için açtığı davadan da henüz karar çıkmadı. Sözcü

Elektrik tarifesi 1 Ocak’ta değişecek

Sat, 22 Nov 25 14:31:25 +0300

Yıllık tüketim sınırının 4 bin kWh’ye düşmesiyle 2026 itibarıyla milyonlarca mesken abonesi Son Kaynak Tedarik Tarifesi (SKTT) ’ye dahil olacak. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) 31 Ekim'de aldığı kararla meskenlerde yıllık elektrik tüketim limitinin 2026 itibarıyla 4 bin kilovatsaat olarak belirlenmesinin ardından, gelecek yıl yaklaşık 2,5 milyon abonenin SKTT kapsamına girmesi bekleniyor. Bu rakam, Türkiye'deki 43 milyon mesken abonesinin yaklaşık yüzde 6'sına karşılık geliyor. Elektrik piyasasında serbest tüketici statüsü, abonelere tedarikçisini seçme ve ikili anlaşma yapma hakkı tanıyor. Bu kapsamda tüketici, elektrik enerjisini piyasadaki herhangi bir tedarikçiden belirlenen koşullarla temin edebiliyor. Ancak serbest tüketici olmasına rağmen ikili anlaşma yapmayan abonelerin elektriği, bulundukları bölgede görevli tedarik şirketi tarafından SKTT kapsamında sağlanıyor. SKTT, tüketim düzeyine göre iki farklı yapıda uygulanıyor. Yıllık tüketimi son kaynak limitinin altında kalan aboneler ulusal tarifeden yararlanmaya devam ederken, limit üzerindeki abonelere maliyetleri yansıtan dinamik bir tarife modeli uygulanıyor. Serbest tüketici mekanizması güçleniyor Elektrik tedarik şirketleri, ikili anlaşma yaptıkları serbest tüketicilere farklı fiyat koşulları sunabiliyor. Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında hazırlanan fiyat karşılaştırma tabloları, abonelerin SKTT birim bedelleri ve perakende tarifeleri ile tedarikçilerin tekliflerini karşılaştırarak indirim oranlarını şeffaf biçimde görmesini sağlıyor. Öte yandan Enerji Piyasaları İşletme AŞ'nin (EPİAŞ) devreye aldığı dijital teklif-anlaşma platformunun ise piyasada şeffaflığı, rekabeti ve karşılaştırılabilirliği artırarak serbest tüketici mekanizmasını güçlendirmesi hedefleniyor. Bu çerçevede, yüksek tüketimli ve SKTT'ye tabi abonelerin, EPDK'nin yayımladığı tedarikçi listesinde yer alan şirketlerle yeni sözleşmeler yaparak potansiyel indirimlerden faydalanabileceği değerlendiriliyor. T24

Hayvanat bahçesinde hayvanların koşulları için suç duyurusunda bulunuldu

Sat, 22 Nov 25 14:30:47 +0300

Gaziantep Hayvanat Bahçesi, hayvan refahına ilişkin ağır iddialarla gündemde. Hayvan davranışları araştırmacısı ve hayvan foto muhabiri Deniz Tapkan, yaptığı gözlemler sonrası belediye yönetimi ve hayvanat bahçesi sorumluları hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Tapkan, 5 Kasım’daki ziyaretinde, hayvanların yönetmeliğe aykırı koşullarda tutulduğunu ileri sürerek, “Ayılar ve fillerde depresyon belirtileri gözlemledim. Maymunlar, dar alanlarda dışkının üzerine dökülen yemleri arayarak besleniyordu” dedi. Cumhuriyet'te yer alan habere göre fil alanında tek bir ağaç bulunmadığını, ayıların yaşadığı bölümde bitki örtüsünün tamamen yok olduğunu, alanların şok telleriyle çevrili olduğunu aktardı. “Zeytin’in gelişi için hazırlık yapılıyor” Tapkan, ayrıca yetkililerin yavru goril Zeytin’in getirileceğini söylediğini iddia etti: “Yerimiz hazır, Zeytin gelsin de gerisi kolay” denildiğini belirten Tapkan, “2020’deki fotoğraflarla bugünkü görüntüler aynı. Hâlâ fayans ve beton üzerinde yaşayan hayvanlar var; Türkiye’nin en büyüğü diye tanıtılan maymun evi 5–10 metrekarelik dar odalardan ibaret” ifadesini kullandı. Yönetim iddiaları reddetti Cumhuriyet’in ulaştığı hayvanat bahçesi yönetimi ise Tapkan’ın iddialarını reddetti. Yapılan açıklamada:“Ayıların etrafındaki şok telleri, dünya genelinde kullanılan, voltajı düşük, amperi yüksek ve hayvana zarar vermeyen güvenlik sistemleridir. Timsahların beton üzerinde görüldüğü alan alttan ısıtmalıdır. Şempanze, maymun ve diğer türlerin barınakları düzenli temizlenir. Hayvanların yem arama davranışı bazen yanlış anlaşılmaktadır.” ifadelerine yer verildi. T24

İmar planı değişikliğinde değer artışının yüzde 90'ı kamuya aktarılacak

Sat, 22 Nov 25 14:30:15 +0300

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, imar planı değişikliklerinden kaynaklanan taşınmaz değer artışının kamuya aktarılmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen Değer Artış Payı Uygulama Yönetmeliği'ni yayımladı. Yeni düzenleme ile uygulama imar planı değişikliği sonucu ortaya çıkan değer artışının yüzde 90'ı kamuya değer artış payı olarak aktarılacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, imar planı değişikliklerinden kaynaklanan taşınmaz değer artışının kamuya aktarılmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen Değer Artış Payı Uygulama Yönetmeliği'ni yayımladı. Yönetmelikle taşınmaz maliklerinin talebi üzerine yapılan uygulama imar planı değişikliklerinden doğan değer artışlarının tespit edilmesi, kesinleşmesi ve kamuya aktarılmasına yönelik süreçleri düzenlenmesi amaçlanıyor. Bu kapsamdaki düzenlemeler; başvuru şartlarını, değerleme raporu süreçlerini, kıymet takdir komisyonlarının çalışma esaslarını, payın ödenmesi ve dağıtımını içeriyor. Şartlar neler? Uygulama imar planında değer artışına konu olabilecek değişiklikler; ada bazında en az 1000 m² yüzölçümlü alanlarda nüfus, yoğunluk, kat adedi veya fonksiyon artıran değişiklikler ve parsel bazında konut hariç fonksiyon değişiklikleri olarak tanımlandı. Riskli yapılarda yüzde 20'nin üzerindeki yoğunluk artışları da değer artış payına tabi olacak. Değer artış payı hesaplaması nasıl yapılacak? Taşınmazın plan değişikliği öncesi ve sonrası piyasa değeri, en az iki yetkili gayrimenkul değerleme kuruluşu tarafından hazırlanacak raporlarla belirlenecek. Kıymet takdir komisyonu, bu raporların ortalamasından aşağı olmamak üzere nihai değer artışını belirleyecek. Plan değişikliği talep eden taşınmaz sahipleri, değer artışının hesaplanması için hazırlanacak değerleme raporlarının ücretini ödemekle yükümlü olacak. Rapor bedelinin, planın askı sürecinden önce belirtilen hesaba 15 gün içinde yatırılması zorunlu hale getirildi. Aksi halde plan değişikliği iptal edilerek eski plana dönülecek. Değer artış payı alınmayacak durumlar hangileri? Bazı alanlar ve işlemler değer artış payı kapsamı dışında tutuldu. Bunlar arasında şunlar yer alıyor: Riskli alanlar ve rezerv yapı alanları, Kamu yatırımları ve kamu mülkiyetindeki taşınmazlar, Mazbut ve mülhak vakıflara ait alanlar, Emsale etki etmeyen yükseklik düzenlemeleri, İdare tarafından resen yapılan plan değişiklikleri. Süreç nasıl işleyecek? Kıymet takdir komisyonu, en az 5 uzman üyeden oluşacak ve tüm üyelerin katılımıyla karar alacak. Yetkili kuruluşlar tarafından hazırlanan değerleme raporlarında tutarsızlık olması halinde ek rapor talep edilebilecek. T24

Cezaları kesinleşen 149 hakemin kariyeri sona erdi!

Sat, 22 Nov 25 14:29:39 +0300

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu, bahis oynadıkları gerekçesiyle hak mahrumiyeti cezası verilen 67 hakemin itirazını reddetti. 82 hakem ise cezalara itiraz etmedi. Cezaları kesinleşen 149 hakemin kariyeri sona erdi. PFDK'ye sevk edilen hakemler Zorbay Küçük, Melih Kurt ve Mertcan Tubay'ın dosyalarının incelenmesi ise kurulda devam ediyor. TFF Tahkim Kurulu, bahis oynadıkları gerekçesiyle hak mahrumiyeti kararı verilen hakemlere ilişkin incelemelerini sürdürüyor. TFF'den yapılan açıklamaya göre Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na (PFDK) sevk edilen 149 hakeme 8 ila 12 ay ceza verildi. Bu hakemlerden 67'si karara itiraz etti. 82 hakem itiraz etmedi Tahkim Kurulu itirazları değerlendirdi ve verilen hak mahrumiyeti kararlarını onadı. PFDK'den ceza alan 82 hakem ise haklarındaki kararlara itiraz etmedi. Böylece cezaları kesinleşen 149 hakemin kariyeri sona erdi. Ayrıca PFDK'ye sevk edilen hakemler Zorbay Küçük, Melih Kurt ve Mertcan Tubay'ın dosyalarının incelenmesi ise kurulda devam ediyor. Ne olmuştu? TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun 27 Ekim tarihinde 152 hakemin bahis oynadığını açıklamasının ardından İstanbul Başsavcılığı da soruşturmanın derinleşeceğini duyurmuştu. Hacıosmanoğlu, 371 hakemin bahis hesabı olduğunu ve 152'sinin aktif olarak bahis oynadığının tespit edildiğini ifade etmişti. TFF organı Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) tarafından 149 hakeme 8 ile 12 ay arasında hak mahrumiyeti cezası verildiği, 3 hakem için incelemenin sürdüğü aktarılmıştı. 17'si hakem 21 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 19 şüpheli arasındaki Eyüpspor Kulübü Başkanı Murat Özkaya, Erkan Arslan, Nevzat Okat ve Yakup Yapıcı'nın arasında olduğu 8 şüphelinin tutuklanmasına karar verilmişti. 1024 futbolcu PFDK'ya sevk edildi Türkiye Futbol Federasyonu, bahis soruşturması kapsamında 1024 futbolcuyu tedbirli olarak Profesyonel Futbol Disiplin Kuruluna (PFDK) sevk etmişti. TFF'den yapılan açıklamada, Trendyol Süper Lig'den 27, Trendyol 1. Lig'den 77, Nesine 2. Lig'den 282, Nesine 3. Lig'den 629 futbolcu ile 9 profesyonel oyuncu olmak üzere bin 24 futbolcunun bahis soruşturması kapsamında disipline gönderildiği kaydedilmişti. Sadece bir kere bahis hareketi olduğu görülen 47 futbolcunun disiplin sevk işlemleri, telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vermemek adına ilgili kurumlardan gelecek cevabi evraklar neticesinde elde edilecek yeni delil ve bilgiler çerçevesinde değerlendirileceği vurgulanmıştı. PFDK futbolculara 45 gün ila 12 ay arasında cezalar verilmişti. T24

Süper kupanın ilk yarı final maçı 5 Ocak 2026 Pazartesi günü Gaziantep Stadı'nda

Fri, 21 Nov 25 15:44:57 +0300

10 Ocak'ta Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacak 2025 Süper Kupa finalinin yarı final programı da yapılan kura çekimi sonrasında belirlendi. 10 Ocak'ta Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacağını açıklanan 2025 Süper Kupa finalinin yarı final eşleşmelerinin de programı TFF Riva Hasan Doğan Millî Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde yapılan kura çekimi sonucunda netleşti. Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, yarı final maçlarının 5 Ocak 2026 Pazartesi günü Gaziantep Stadı'nda ve 6 Ocak 2026 Salı günü Yeni Adana Stadı'nda , final müsabakasının ise 10 Ocak 2026 Cumartesi günü Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacağını duyurmuştu.

Giyim ve tekstilde istihdam kaybı 114 bini aştı

Fri, 21 Nov 25 15:01:01 +0300

TEPAV'ın İstihdam İzleme Bülteni’ne göre ağustosta, giyim ve tekstil imalatında toplam 114 bini aşkın istihdam kaybı yaşandı. Mart ayından bu yana süren aylık artış eğilimi bu ay tersine dönerken toplam sigortalı çalışan sayısı aylık bazda yüzde 1,3 geriledi. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sigortalı çalışan verileri temel alınarak hazırlanan İstihdam İzleme Bülteni’nin Ağustos 2025 sayısı yayımlandı. Buna göre, Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenen çalışanlar dahil toplam sigortalı çalışan sayısı yıllık bazda yüzde 3,2 arttı, ancak aylık olarak yüzde 1,3 gerileyerek 26 milyon 158 bin 64 seviyesinde gerçekleşti. Böylece mart ayından bu yana devam eden aylık yükseliş eğilimi ağustos itibarıyla son bulmuş oldu. Giyim ve tekstilde sert daralma 88 alt sektörün 40’ında sigortalı ücretli çalışan sayısı yıllık bazda geriledi. En yüksek istihdam kaybı 77 bin 928 kişi ile giyim eşyaları imalatında yaşandı. Bu sektörde çalışan sayısındaki yıllık değişim yüzde 11,6’lık daralmaya işaret etti. Giyim sektörünü 36 bin 332 kişilik kayıpla tekstil ürünleri imalatı izledi. İki sektörde toplamda 114 bini aşkın istihdam kaybı yaşandı. En yüksek istihdam artışı bina inşaatında Ağustos 2025 itibarıyla yıllık bazda en yüksek istihdam artışı 140 bin 401 kişi ile bina inşaatı sektöründe gerçekleşti. Bu sektörü 130 bin 147 kişilik artışla perakende ticaret takip etti. Ayrıca yiyecek ve içecek hizmeti faaliyetleri (69 bin 219) ile insan sağlığı hizmetleri (53 bin 35) en çok istihdam artışı görülen diğer sektörler oldu. Perakende ticaret, iş yeri sayısını en fazla artıran sektör Türkiye genelinde faaliyet gösteren iş yeri sayısı ağustos ayında yıllık yüzde 6,7 artarak 2 milyon 248 bin 858’e yükseldi. En fazla iş yeri artışı 37 bin 14 ile perakende ticaret sektöründe kaydedildi. Artvin hariç tüm illerde iş yeri sayısı arttı Toplam iş yerlerinin yarısı İstanbul (%27), Ankara (%7,4), İzmir (%6,7), Antalya (%4,5) ve Bursa (%4,2) olmak üzere beş büyük ilde yoğunlaşırken ağustos ayında iş yeri sayısının en fazla arttığı il 5 bin 714 artışla Hatay oldu. Hatay’ı sırasıyla Ankara (4 bin 810), Kahramanmaraş (3 bin 376) ve Malatya (2 bin 928) takip etti. Bianet

Genel sağlık sigortası primi yüzde yüz artırıldı

Fri, 21 Nov 25 15:00:00 +0300

GSS kapsamında yer alan ve Ocak 2025’ten bu yana aylık 780 TL ödeyenlerin primi, bugünkü kararla 1.560 TL’ye yükseldi. Yeni tutar gelecek ay başında yürürlüğe girecek, yılbaşında asgari ücrete yapılacak artışla birlikte primler bir kez daha zamlanacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugünkü Resmi Gazete’de yayınlanan kararla Genel Sağlık Sigortası (GSS) primini yüzde 100 arttırdı. Brüt asgari ücrete endeksli olan yüzde 3’lük pirimi yüzde 6’ya çıkardı. Bu kapsamdaki sigortalılar Ocak 2025’ten bu yana aylık olarak 780,17 TL prim ödüyordu. Bugünkü kararla birlikte bu ücret 1560,34 TL’ye yükseldi. Zamlı prim gelecek ay başında yürürlüğe girecek. Ayrıca prim tutarı yılbaşında asgari ücrete yapılacak artışla birlikte bir kez daha zamlanacak. Genel sağlık sigortası, Türkiye’de yaşayan herkesin temel sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesini sağlayan, yürütmesi Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan zorunlu bir sigortalama sistemi. 1 Ocak 2012’den beri uygulanıyor. Hanedeki kişi başı gelir, brüt asgari ücretin üçte birinden düşük olan kişilerin GSS primleri devlet tarafından karşılanıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, bakanlığının 2026 yılı bütçesi görüşmelerinde yaptığı konuşmada devletin temmuz ayı itibarıyla 5,7 milyon kişinin GSS primini karşıladığını, yıl sonunda toplam ödemenin 128,7 milyar lira olmasının öngörüldüğünü söylemişti. bianet

Niğde’den Antep’e uzanan yasadışı bahis operasyonu

Fri, 21 Nov 25 14:59:21 +0300

Niğde Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda yürütülen soruşturma kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri 11 ay süren teknik ve fiziki takibin ardından geniş kapsamlı bir operasyon gerçekleştirdi. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçları çerçevesinde sürdürülen soruşturma kapsamında Niğde merkezli 14 ilde eş zamanlı baskın düzenlendi. Operasyon; Adana, Antalya, Aydın, Bursa, Gaziantep, Hatay, İstanbul, Kırklareli, Kocaeli, Mardin, Mersin, Muğla ve Şanlıurfa’da eş zamanlı olarak yürütüldü. Toplam 37 şüpheliye yönelik gerçekleştirilen operasyonda 27 kişi yakalanarak gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen şüphelilerden 13’ü tutuklanırken 11’i hakkında adli kontrol kararı verildi. Ayrıca 8 şüphelinin yurtdışında bulunduğu belirlenerek haklarında Kırmızı Bülten çıkarılması için gerekli işlemler başlatıldı. Operasyonda yapılan aramalarda 38 cep telefonu, 20 sim kart, 2 bilgisayar, 9 laptop, 4 tablet, 1 hard disk, 6 flash bellek, 4 SD kart, 22 CD, 1 fotoğraf makinesi, 23 adet 9x19 fişek ve 2 bıçak ele geçirildi. Soruşturma sürecinde yasa dışı bahis faaliyetlerine ilişkin yaklaşık 10 milyar TL tutarında para hareketi tespit edildi. Şüphelilere ait 447 banka hesabı, 3 tripleks daire, 2 villa, 1 dubleks daire, 14 mesken, 7 dükkan, 10 tarla, 3 arsa, 15 araç ve 8 motosiklet olmak üzere toplam 399 milyon TL değerindeki mal varlığına el koyma ve bloke işlemi uygulandı. Ayrıca 8 bin 187 kişinin yasa dışı bahis oynadığı tespit edilerek 7258 sayılı Kanun gereğince haklarında idari işlem başlatıldı. cumhuriyet

Kamu adına gerçekleştirilen seyahatlerin yolluk gideri 25,9 milyar TL oldu

Fri, 21 Nov 25 14:58:08 +0300

Kamuda tasarruf tedbirlerine rağmen yolluk harcamalarında yeni bir rekora ulaşıldı. Kamu adına Ocak-Ekim 2025 döneminde gerçekleştirilen seyahatlerin yolluk gideri 25,9 milyar TL oldu. 2023 ve 2024 yıllarının ortasında yayımlanan Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’ne rağmen yolluk harcamaları 2025 yılının Ocak-Ekim döneminde rekor seviyelere tırmandı. BirGün'den Mustafa Bildircin'in haberine göre; Kamu kurumlarınca yurtdışında görevlendirilen personelin yol, yemek ve konaklama masrafları için 2025 yılının 10 ayında 25 milyar 902 milyon 869 bin TL’lik kaynak kullanıldı. Ocak-Ekim 2025 döneminde imza atılan 25,9 milyar TL’lik yolluk giderinin 2 milyar 31 milyon 248 bin TL’si, yurtdışına görevlerinden kaynaklandı. Gider katlandı Genel bütçeden yapılan harcamalara yönelik veriler, kamunun yolluk giderinin yıllar itibarıyla katlanarak arttığını da gözler önüne serdi. 2019-2025 döneminde kamu adına gerçekleştirilen görevlerin yolluk masrafı, dönemlere göre şöyle sıralandı: 2019: 2 milyar 201 milyon TL 2020: 2 milyar 171 milyon TL 2021: 2 milyar 523 milyon TL 2022: 5 milyar 91 milyon TL 2023: 11 milyar 810 milyon TL 2024: 19 milyar 470 milyon TL 2025 (Ocak-Ekim): 25 milyar 902 milyon TL. t24

Bölgede İlk: Uyanık beyin ameliyatı başarıyla yapıldı

Fri, 21 Nov 25 14:57:05 +0300

Gaziantep Şehir Hastanesi’nde bölgenin ilk “uyanık kraniotomi” ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi. 36 yaşındaki erkek hasta, sağ kol ve bacağında güçsüzlük ve uyuşma şikâyetleriyle başvurdu. Yapılan beyin MR’ında, beynin hareket merkezine yakın bölgede tümör ile çevresinde ödem ve kanama tespit edildi. Operasyon, Anestezi Uzmanı Dr. Bekir Suat Kürkçüoğlu liderliğindeki anestezi ekibinin desteğiyle gerçekleştirildi. Uyanık beyin cerrahisinde hastayla ameliyat sırasında iletişim kurulduğu için, anestezi ekibinin uzmanlığı büyük önem taşıdı. Ameliyatı gerçekleştiren Beyin Cerrahisi Uzmanı Uzm. Dr. Özcan Sönmez, “Hastamızda hareket merkezine çok yakın bir bölgede kitle tespit ettik. Klasik cerrahide kalıcı kuvvet kaybı riski yüksek olduğu için uyanık yöntemle yapmaya karar verdik. Ameliyat sırasında hastamızla konuşarak ve muayene ederek el–kol fonksiyonlarını birebir kontrol ettik. Böylece önemli beyin bölgelerine zarar vermeden tümörü tamamen çıkarma şansımız oldu. Yaklaşık 3,5 saat süren ameliyat gayet başarılı geçti” dedi. “Bölgeye yeni bir cerrahi hizmet kazandırdık” Hastane Başhekimi Prof. Dr. Ilgın Türkçüoğlu, yapılan ameliyatın bölge için önemli bir kazanım olduğunu belirterek: “Gaziantep Şehir Hastanesi olarak geniş bir bölgeye hizmet veriyoruz. Bu nedenle özellikli cerrahi hizmetlerin artırılması için hekimlerimize her türlü desteği sağlıyoruz. Bu hastamızda bölgemizde daha önce uygulanmayan bir cerrahi başarıyla gerçekleştirildi ve hastamız sağlıklı şekilde taburcu edildi. Emek veren anestezi ve beyin cerrahisi ekiplerimize teşekkür ediyorum.” dedi. “Elim çok önemliydi, korkuyordum ama çok şükür iyi geçti” Telefon tamircisi olan hasta Seyit Fıstıkçı, “İşimde ellerim çok önemli olduğu için bir hasar kalır diye çok korkmuştum. Acıyacak zannetmiştim ama hiç öyle olmadı. Ameliyat çok güzel geçti, doktoruma ve tüm ekibe çok teşekkür ederim”dedi. Bu ileri teknik sayesinde hastanın fonksiyonları korunarak güvenli bir cerrahi süreç yönetilmiş, aynı zamanda bölgeye önemli bir özellikli cerrahi yöntem kazandırılmış oldu. Haber Merkezi

Çocuklarımız açısından kara bir tablo mevcut

Thu, 20 Nov 25 18:54:35 +0300

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü… Okulda olması gereken binlerce çocuk maddi sıkıntılar nedeniyle çalışıyor. Bu da iş kazalarını ve ölümleri getiriyor. İSİG’e göre son 12 yılda 814, son 11 ayda 82 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti… 16-17 yaş aralığında 9 bin 354 kız çocuğu ve 617 oğlan çocuğu zorla evlendirildi… Ülkede günde ortalama 18 "çocuğa karşı istismar suçu" işleniyor… Sağlıklı beslenemeyen 5 yaşın altındaki çocuklarda bodurluk oranı yüzde 10’a ulaştı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine son 12 yılda en az 814 çocuk işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2025 yılının ilk on ayında 1737 iş cinayeti yaşandı, bu işçilerden 72’si çocuk. Son 12 yılda en çok çocuk işçinin hayatını kaybettiği yıl şimdiden 2025 oldu. İSİG’e göre yıl başından bugüne dek en az 82 çocuk işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. İSİG, bunun çocuk işçi ölümlerinin sadece medyaya yansıyan kısmı olduğunun altını çiziyor. İnsanlar ölünce ‘Vatan sağ olsun’ diyorlar. Biz ölünce vatan olsa ne olacak? Dilovası'ndaki parfüm fabrikasında kızı Nisanur Taşdemir’i kaybeden baba Vedat Taşdemir, “Kızım nasıl yandıysa onlar da yansın. Çocuk işçilik yasaklansın. Devlet dar gelirli ailelere yardım etsin. İnsanlar ölünce ‘Vatan sağ olsun’ diyorlar. Biz ölünce vatan olsa ne olacak?” dedi. Tuğba Taşdemir, Nisanur Taşdemir, Cansu Esetoğlu, Alperen Uygun, Sedat Kurt, Yakup Güneş, Hikmet Sarıoğlu ve Muhammed Kendirci... Bu isimler, sadece son on günde iş cinayetlerinde hayatlarını kaybeden çocuk işçiler. Okul sıralarında eğitim hayatlarına devam etmesi gereken çocuklar; sanayide, tarımda, inşaatta, MESEM’lerde ucuz işgücü olarak sömürülmeye devam ediyor. Kamuoyu çocuk işçiliğinin yasaklanmasını talep ederken hükümetin buna ilişkin henüz bir çalışması yok. İşkence gören 15 yaşındaki çocuk da yaşamını yitirdi Son çocuk işçi ölümü Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde yaşandı. Bir marangoz atölyesinde kalfa ve arkadaşı tarafından kompresörle vücuduna hava verilerek işkence edilen 15 yaşındaki Muhammed Kendirci, 5 gün tedavi gördüğü hastanede dün yaşamını yitirdi. Türkiye’de çocuk yoksulluğu rekor kırıyor CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka "Türkiye’de çocuk yoksulluğu rekor kırıyor. OECD’nin “Hayat Nasıl 2024” raporuna göre; 15 yaşındaki öğrencilerin gıdaya erişimi açısından en kötü durumdaki ülke Türkiye" dedi. “Türkiye’de çocuk yoksulluğu rekor kırıyor. OECD’nin “Hayat Nasıl 2024” raporuna göre; 15 yaşındaki öğrencilerin gıdaya erişimi açısından en kötü durumdaki ülke Türkiye. Son 30 günde haftada en az 1 gün hiç yemek yiyemediğini söyleyen öğrencilerin oranı OECD ülkelerinde yüzde 8 iken bizde yüzde 20'ye dayanmıştır. Durum o kadar vahim ki; verileri gizlemekte ustalaşan TÜİK dahi çocuk yoksulluğunu gizleyemiyor.” Eğitim hakları gas ediliyor “TÜİK verilerine göre, her 4 çocuktan 1’i çalışıyor. Çocuklar; atölyelerde, tarlalarda, sanayide, fabrikalarda, inşaatlarda ağır koşullar altında çalışmak zorunda bırakılıyor. Millî Eğitim Bakanlığı, bir yandan karma eğitimi tartışmaya açarken diğer yandan zorunlu eğitimi kısaltmayı planlıyor. Çocukların eğitim hakkı gasp ediliyor. Yoksulluk nedeniyle çocuklarını okula gönderemeyen ailelere "şartlı eğitim yardımı” adı altında sembolik yardımlar yapılıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, eğitim dönemi içerisinde aylık 4 günden fazla devamsızlık yapılmaması koşuluyla iki ayda bir düzenli nakdi yardım veriyor. Ailelere, ilköğretime giden kız öğrenciler için 100 TL, erkek öğrenciler için 90 TL, liseye giden kız öğrenciler için 150, erkek öğrenciler için 130 TL ödeniyor. Hal böyle olunca da yoksulluk kıskacındaki aileler çocuklarını okula gönderemiyor.” 570 kız çocuğunun ise 30-44 yaş arası erkeklerle evlendirildiği ortaya çıktı “TÜİK’in 2024 yılı evlenme ve boşanma istatistiklerine göre de 16-17 yaş aralığında 9 bin 354 kız çocuğu ve 617 oğlan çocuğu zorla evlendirildi. Bu evliliklerde, kız çocuklarının büyük çoğunluğunun kendilerinden yaşça büyük erkeklerle evlendirildi. 8 bine yakın kız çocuğunun 20-29 yaş arası erkeklerle, 570 kız çocuğunun ise 30-44 yaş arası erkeklerle evlendirildiği ortaya çıktı. Gerçek tablonun çok daha korkunç olduğunu maalesef hepimiz biliyoruz. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün 2024 verilerine göre, çocukların cinsel istismarı suçundan açılan dosyaların toplam sayısı 15 bin 227 oldu. Verilere göre, ülkede günde ortalama 18 "çocuğa karşı istismar suçu" işleniyor. Sadece 2024 yılında mahkemelere toplam 18 bin 884 dosya taşındı.”Haber Merkezi

Ekonomik kriz ve yoksulluğun en ağır bedeli çocuklar ödüyor

Thu, 20 Nov 25 18:52:51 +0300

KESK Gaziantep Kadın Meclisi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, çocukları ve haklarını korumanın devletin ve toplumun ortak sorumluluğu olduğunun altını çizdi Türkiye’de çocukların sağlık, eğitim, güvenlik ve sosyal koruma alanlarında ciddi ihlallerle karşı karşıya kaldığını ifade eden Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Gülfidan Özpolat, ‘’Çocuk yaşta zorla evlilikler, cinsel istismar, çocuk işçiliği ve tutuklamalar devam ediyor. Ekonomik kriz, yoksulluk ve sosyal politikaların yetersizliği, en ağır bedeli çocuklara ödetiyor. Türkiye’de yaklaşık 2,3 milyon çocuk işçi bulunmakta ve her yıl yüzlerce çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. İSİG verilerine göre, son 12 yılda iş cinayetlerinde hayatını kaybeden çocuk sayısı en az 770’’ şeklinde konuştu. 2024 yılında olay sayısı yüzde 9,8 artışla 612 bin 651’e ulaştı Özpolat, ‘’Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan “Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistikleri” raporu, 2024 yılında güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara ilişkin çarpıcı veriler sunuyor. Toplam olay sayısı 612 bin 651’e ulaşarak önceki yıla göre yüzde 9,8 artış göstermiş. Bu olayların yaklaşık üçte biri (202 bin 785) suça sürüklenen çocuklar kategorisinde yer almakta ve bu sayı son 9 yılda yüzde 51,5’lik bir artışa işaret ediyor’’ ifadelerini kullandı. Cinayet suçuna karışan çocuk sayısı son 9 yılda yüzde 131 artarak bin 270’e yükseldi En yaygın suçlar arasında yüzde 40,4 ile yaralama, yüzde 16,6 ile hırsızlık ve yüzde 8,2 ile uyuşturucu maddelerle ilgili suçların öne çıktığını sözlerine ekleyen Özpolat, ‘’Özellikle uyuşturucu suçlarında son 9 yıldaki yüzde 119,5’lik artış dikkat çekici. Mağdur çocuklar ise 279 bin 620’ye ulaşmış ve bunların yüzde 55,3’ü yaralama mağduru. Bu veriler, çocuk suçluluğunun hem yaygınlaştığını hem de ağırlaştığını göstermektedir. Örneğin cinayet suçuna karışan çocuk sayısı son 9 yılda yüzde 131 artarak bin 270’e yükseldi. Uzun vadeli eğilimlere bakıldığında, 2010-2024 arası suça sürüklenen çocuk sayısının neredeyse iki katına çıktığı görülüyor’’ değerlendirmesini yaptı. Çocuk yoksulluğu ve eğitimden kopma çocukların suça sürüklenmesini arttırıyor Çocukların suça sürüklenmesindeki artışın öncelikle çocuk yoksulluğu ve eğitimden kopma en belirgin etkenler arasında olduğuna dikkat çeken Özpolat, ‘’TÜİK verilerine göre, suça sürüklenen çocukların büyük kısmı 15-17 yaş grubunda (erkeklerde yüzde 60, kızlarda yüzde 11) ve bu grupta okul terk oranlarının yüksek olması, suç eğilimini tetiklemiş. Uzmanlar, yoksulluk nedeniyle çocukların ucuz iş gücü olarak sömürülmesini ve bu süreçte organize suç örgütlerine bulaşmasını vurguluyor. Ayrıca aile içi şiddet veya göç nedeniyle ailelerin dağılması çocukların korunmasız kalmasına yol açıyor. Göçmen kaçakçılığı gibi suçlarda mağduriyet oranının yüzde 9,5’e yükselmesi, mülteci çocukların risk altında olduğunu gösteriyor’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

İstikrarsızlığın ve yoksulluğun daha fazla artacağı ortada

Thu, 20 Nov 25 18:51:53 +0300

DEM Parti Emek Komisyon Başkanı Mehmet Bozgeyik, ‘’Bütçe paylaşımının adil, halktan ve emekten yana olmadığını görüyoruz. Bütçenin içeriğine baktığımızda istikrarsızlığın ve yoksulluğun daha fazla artacağı ortada. Çiftçilere, KOBİ’lere, eğitime, sağlığa ve istihdama yeterince bütçe ayrılmadığı bir tablo ile karşı karşıyayız’’ dedi. KESK, 22 Kasım tarihinde düzenlenecek olan Adana mitingi öncesinde sivil toplum kuruluşlarına yönelik ziyaretlerine devam ediyor. Bu kapsamda DEM Parti Antep İl Başkanlığını ziyaret edildi. İnsanlar geçimini sağlayamadığı sürece borçlanıyor Halktan ve emekten yana bir bütçenin oluşması gerektiğini kaydeden KESK Genel Sekreteri Döne Gevher, ‘’Çalışanların yaşadığı yoksulluk temel gündemlerimizden birisi. İnsanlar geçimini sağlayamadığı sürece borçlanıyor. Bu borçlanmalar ise icraları beraberinde getiriyor. Şu anda icra oranların sayısı artmış ve her geçen gün de artıyor. İcralar sürecinde de toplumsal çürüme yozlaşmanın çok yaygınlaştığı, intiharların ve şiddetin arttığını da hep birlikte görebiliyoruz’’ ifadelerini kullandı. Bütçe; halktan ve emekten yana değil, ranttan, sermayeden yana Gevher, ‘’2026 yılına ait bütçe görüşmeleri sürerken dört bölgede miting gerçekleştireceğiz. 22 Kasım’da Adana’da düzenlenecek miting kapsamında ziyaretler yapıyoruz. Bütçenin emekten, halktan, kadınlardan, gençlerden olması talebiyle sahada olacağız. Bütçenin halktan ve emekten yana değil, ranttan, sermayeden yana olduğunu biliyoruz. Bütçe konusunda KESK ve bağlı sendikalar, ülke genelinde eş zamanlı olarak çalışmalar yürütüyor’’ dedi. Sefalet gün geçtikçe umutsuzluğu da beraberinde getiriyor OECD verilerine göre dünya genelinde milyonerlerin sayısının 1,2, ülkemizde yüzde 8 arttığını dile getiren Gevher, yoksulluğun derinleştiğinin altını çizdi. ‘’Bütçenin yüzde 50’ye yakını zengin kesime aktarılırken, kalan yüzde 50’si de ülke nüfusunun yüzde 80’ine aktarılıyor. Bu bir taraftan zenginlik diğer taraftan yoksul halk kesimini ortaya çıkarıyor. Yoksul halk kesiminin içerisinde bulunduğu sefalet gün geçtikçe umutsuzluğu da beraberinde getiriyor’’ açıklamasını yaptı. DEM Parti olarak eylemselliklere destek veriyoruz DEM Parti Antep İl Eşbaşkanı Mehmet Fesih Yeşil, ‘’Ülkenin içerisinde bulunduğu durum gerçekten vahim. İcra dosya sayısının geçen yıllara göre üç kat arttığını görüyoruz. Halktan toplanan paralar halka değil, yandaşlara ve sermayedarlara aktararak zenginin daha da zengin eden bir sistem var. DEM Parti olarak eylemselliklere destek veriyoruz’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Nizip Caddesi esnafı çaresiz!

Thu, 20 Nov 25 18:50:28 +0300

Gaziantep’in Nizip Caddesindeki ayakkabı imalathaneleri ile diğer atölyelerin yıl sonuna kadar şehir dışında kurulan 2 ayrı bölgeye taşınacağı açıklandı. Büyükşehir Belediyesi bu yıl sonuna kadar firmalar süre verdi ancak esnafın gideceği açıklanan bölgede henüz inşaat bile başlamadı. CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, zaten zor günler geçiren ayakkabı ve terlik firmalarının, binaları boşaltmaya zorlanmasına tepki gösterdi. Esnafın nereye gideceğinin belli olmadığını söyleyen Öztürkmen, yeni site tamamlanana kadar esnafa süre verilmesini istedi. Öztürkmen, "Gaziantep’te ayakkabı ve terlik üretimin kalbi olan Nizip Caddesi’nde faaliyet gösteren firmalar varlık savaşı veriyor. Gaziantep’teki terlik üreticilerinin büyük bir kısmını oluşturan küçük atölyeler, kira ve hammadde maliyetlerindeki yükseliş nedeniyle zor günler geçiriyor. Üretim maliyetlerindeki artış nedeniyle birçok işletmede üretim düşerken, firmalar dış pazarda rekabet gücünü kaybetti. Yüksek kredi faiz oranları, firmaların finansmana erişimini zorlaştırdı. Devletimizin esnafa destek olması gerekirken, bölgenin Bakanlar Kurulu kararı ile riskli alan ilan edilmesiyle birlikte yaşanan mağduriyet daha da arttı. Yeni ayakkabıcılar sitesi ve Ayakkabı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin tamamlanmamış olması, Nizip Caddesi esnafını çaresiz bırakıyor. Esnafımız, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan projenin onaylanmasını bekliyor. Bugün onaylansa projenin tamamlanması 4 yıl alır. Buna rağmen bu hafta esnafın çıkmaya zorlanması, belediyenin tebligatlar göndermesi kabul edilemez” dedi. “Esnafımız nereye gidecek, ne yapacak?” diye soran Hasan Öztürkmen, “Kaldı ki esnafımızın büyük bölümünün yeni siteden dükkan alacak gücü yok. Nizip Caddesi’nde 300 civarında firmamız faaliyet göstermektedir. Nizip Caddesinde, trafik sorunu, otopark sorunu başta olmak üzere ürün indirme ve yükleme sahalarının bulunmaması, sokakların dar olması ve elektrik gibi daha sayamayacağımız birçok sorunlar bulunmaktadır. Ayrıca bölge riskli alan ilan edildiği için işlerini büyütmek isteyen esnaf bankadan kredi alamıyor ve mülkiyetlerinin değerleri çok düştü. Elbette daha modern bir sanayi bölgesinde üretime devam edilebilir. Ama önce yeni site tamamlanmalı. Yeni siteden dükkan alacak esnafa kredi kolaylığı sağlanmalı. Esnafımız sağlıklı bir şekilde taşınma işlemini gerçekleştirene kadar dükkanlarına dokunulmamalı." Haber Merkezi

Tarlalarının hazırlığını yapan çiftçi kaygılı ve huzursuz…

Thu, 20 Nov 25 18:49:53 +0300

Ekim zamanı geldiğinden çiftçilerin bir telaş içerisinde olduklarını kaydeden Ziraat Mühendisi Karaca Bozgeyik, ‘’Tarlalarının hazırlığını yapan çiftçiler kaygılı ve huzursuz olarak tohumu toprağa atmaya hazırlanıyorlar. Çünkü toprağa atılan her tohum, artık sadece emekle değil, belirsizlikle de büyür hâle geldi. Bir zamanlar mevsimlerin düzenine güvenen çiftçi, bugün hem iklimin hem ekonominin dalgalanmaları arasında sıkışıp kalmış durumda’’ değerlendirmesinde bulundu. En büyük sıkıntılardan biri girdi maliyetlerindeki artış En büyük sıkıntılardan birinin girdi maliyetlerindeki artış olduğunu dile getiren Bozgeyik, ‘’Mazot, gübre, tohum ve ilaç fiyatları her yıl biraz daha yükselirken, çiftçinin hasat sonunda eline geçen kazanç çoğu zaman aynı hızla artmıyor. Ektiği ürünün değeri, çoğu zaman masrafını bile karşılamaya yetmez. “Acaba bu yıl da zarar eder miyim?” sorusu, çiftçinin aklından hiç çıkmıyor’’ ifadelerini kullandı. Eskiden tecrübeyle öngörülebilen hava şartları, artık sürprizlerle dolu Kuraklığa değinen Bozgeyik, ‘’En önemli sorun iklim değişikliğinin etkileri. Kurak geçen yıllar, aniden bastıran dolular, mevsimsiz yağmurlar ürünlerin verimini doğrudan etkiler. Eskiden tecrübeyle öngörülebilen hava şartları, artık sürprizlerle dolu. Çiftçi, toprağın dilini bilse bile gökyüzünün kararsızlığı karşısında çaresiz kalıyor’’ şeklinde konuştu. Pazarlama ve aracılık sistemi çiftçinin belini büker ‘Pazarlama ve aracılık sistemi çiftçinin belini büker’ diyen Bozgeyik, ‘’Tarladan çıkan ürün tüketiciye yüksek fiyatla ulaşsa da, bu kazancın çok azı çiftçinin cebine girer. Aradaki uzun zincir, alın terinin gerçek değerini gölgede bırakır. Ürününü değerinde satamayan çiftçi, yeni sezona borçla başlamak zorunda kalır’’ dedi. Çiftçilik yapanların yaş ortalamasının artması üretimin sürdürülebilirliğini zorlaştırıyor Tarımda genç nüfusun azalmasının geleceğe dair kaygıları arttırdığına dikkat çeken Bozgeyik, ‘’Zorlu çalışma koşulları ve belirsiz kazanç nedeniyle gençler toprağa küsmekte, şehirlerde başka işlere yöneliyor. Köylerde yaşayan insan sayısı azalırken, çiftçilik yapanların yaş ortalamasının artması üretimin sürdürülebilirliğini de zorlaştırıyor’’ açıklamasını yaptı. Ülkemizde ne yazık ki çiftçilik yapmak çiftçi olmak zor Ekim zamanı geldiği için çiftçinin aklının karıştığını ve kararsızlığının arttığını sözlerine ekleyen Ziraat Mühendisi Karaca Bozgeyik, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: ‘’Çiftçi yine de umutla toprağı sürmeye devam eder tohumu toprağa atmaktan vazgeçmez. Çünkü bilir ki ülkenin bereketi, toprağın 'verimi' onun sabrına ve emeğine bağlı. Keşke alın terinin karşılığını alabildiğimiz, emeğin değer gördüğü günler yine geri gelse. Ancak ülkemizde ne yazık ki çiftçilik yapmak çiftçi olmak zor.’’ Haber Merkezi

Zecorner Kayserispor-Gaziantep FK maçını Mehmet Türkmen yönetecek

Thu, 20 Nov 25 16:52:20 +0300

Trendyol Süper Lig'de 13. hafta maçlarında düdük çalacak hakemler belli oldu. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Merkez Hakem Kurulundan (MHK) yapılan açıklamaya göre, ligde 13. hafta müsabakalarını yönetecek hakemler şöyle: 22 Kasım Cumartesi: 14.30 Zecorner Kayserispor-Gaziantep FK: Mehmet Türkmen 17.00 ikas Eyüpspor-Mısırlı.com.tr Fatih Karagümrük: Cihan Aydın 20.00 Galatasaray-Gençlerbirliği: Ozan Ergün 23 Kasım Pazar: 14.30 Göztepe-Kocaelispor: Ali Yılmaz 17.00 Beşiktaş-Samsunspor: Atilla Karaoğlan 17.00 Corendon Alanyaspor-Kasımpaşa: Yiğit Arslan 20.00 Çaykur Rizespor-Fenerbahçe: Çağdaş Altay 24 Kasım Pazartesi: 20.00 TÜMOSAN Konyaspor-Hesap.com Antalyaspor: Oğuzhan Aksu 20.00 RAMS Başakşehir-Trabzonspor: Halil Umut Meler. T24

Harun Esen Sayburç Yarı Maratonunda ikinci oldu

Thu, 20 Nov 25 16:51:45 +0300

Gaziantep Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Spor Kulübü Master Atletizm Sporcusu Harun Esen Şanlıurfa’da Yapılan Tarihi Uluslararası Sayburç Yarı Maratonunda 1:32.14 Koşarak Yaş Grubu İkincisi oldu. Maratonun son 9 kilometresi komple eğimli çıkış olan parkurda birçok sporcunun zorluk çekmesi yarışı bırakanların olması yürüyenlerin olması atletleri psikoloji olarak etkilemiş olup Master Atleti Harun Esen bu zorlu parkurda gümüş madalya kazandı.

2026’da altın talebi artacak

Thu, 20 Nov 25 16:51:10 +0300

İsviçre merkezli UBS de altın tahminini yükseltti İsviçre merkezli dev bankacılık kuruluşu UBS, küresel piyasalarda altına yönelik talebin güçlenmesini değerlendirerek altın fiyat tahminini yukarı yönlü revize etti. Kurum, ons altın beklentisini yükseltirken, bu artışı destekleyen faktörler arasında FED'in olası faiz indirimleri ve süregelen jeopolitik belirsizlikler yer alıyor. Banka, yukarı yönlü senaryosunu da yeniden değerlendirdi. İsviçre merkezli bankacılık kuruluşu UBS, altın fiyatlarına ilişkin tahminini yukarı yönlü revize etti. Kurum, küresel piyasalarda altına yönelik talebin güçleneceğini değerlendirerek yeni beklentisini paylaştı. UBS, 2026 yılının ortası için altın fiyat hedefini ons başına 4 bin 200 dolardan 4 bin 500 dolara yükseltti. Banka, yukarı yönlü senaryosunu 4 bin 700 dolardan 4 bin 900 dolara çıkarırken, aşağı yönlü beklentisini ise 3 bin 700 dolar seviyesinde korudu. UBS, 2026’da altın talebinin daha da artacağını öngörüyor. Bu görünümü destekleyen faktörler arasında Fed’in olası faiz indirimleri, reel getirilerin düşük seyretmesi, jeopolitik belirsizliklerin sürmesi ve ABD iç politikasındaki değişimlerin etkisi bulunuyor.

Çocuk istismarının adli ve tıbbi yönleri anlatıldı

Thu, 20 Nov 25 16:50:36 +0300

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Hastanesi’nde, GAÜNKÖK (Bilimsel Araştırma ve Kök Hücre Topluluğu) tarafından “Adli Tıp ve Genetik Sempozyumu” düzenlendi. Etkinlik, alanında uzman akademisyenler, öğrenciler ve araştırmacıları bir araya getirerek yoğun ilgi gördü. Sempozyumun açılışında konuşan GAÜN Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve GAÜNKÖK Topluluğu Danışman Hocası Doç. Dr. Serdar Öztuzcu, bilimsel araştırmaların üniversiteler ve genç araştırmacılar için önemine değindi. GAÜNKÖK Başkanları Metehan Aslan ve Zeynep Beyzanur Kardaş ise topluluğun misyonunu, yürütülen projeleri ve bilimsel farkındalığı artırma hedeflerini katılımcılarla paylaştı. Program, adli tıbbın klinik ve hukuki boyutlarından genetik suç profilleme tekniklerine, olay yeri incelemeden çocuk istismarının adli ve tıbbi yönlerine kadar geniş bir içerikte sunumlarla devam etti. Günün ilk oturumunda GAÜN Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Akbaba, güncel adli vaka örneklerini ve klinik değerlendirmeleri aktardı. GAÜN Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aysun Baransel Isır, “Çocuk İstismarının Adli ve Klinik Yansımaları” başlıklı sunumunda mağdur çocuklara destek yöntemlerini ve önleyici yaklaşımları anlattı. Oturum, Cumhuriyet Savcısı Doğan Kaya’nın adli süreçlerde etik ve hukuki ilkeleri ele alan konuşmasıyla tamamlandı. Öğleden sonraki ikinci oturumda GAÜN Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Baran Çalışgan, suça sürüklenen çocukların psikiyatrik değerlendirme süreçlerini paylaştı. GAÜN Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevgi Gezici ise MAO-A ve HTR2B genlerinin adli tıptaki önemini anlatarak genetik koddan suç profiline uzanan süreci aktardı. Gaziantep Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri, olay yerinde delil toplama ve ipuçlarının değerlendirilmesine dair kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi. Oturum, olay yeri fotoğrafçılığı uygulamalarıyla sona erdi. Yoğun katılımla gerçekleşen sempozyum, sertifika takdimi ve kapanış konuşmalarının ardından son buldu.

İncelemenin ardından idari ve cezai işlem başlayacak

Thu, 20 Nov 25 16:02:12 +0300

Kaçak akaryakıta gözaltı başladı... AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler dün Sabah’a yaptığı açıklamada, “Akaryakıt kaçakçılığına adının karıştığını yazdığınız tüm şirketlerin hesapları Teftiş Kurulları tarafından didik didik edilecek" dedi... TBMM Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu raporunda adı geçen gruplar ve şirketler, Maliye Bakanlığı denetim birimlerince incelemeye alındı. Konuyla ilgili olarak Sabah’a özel demeç veren TBMM Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu Başkanı AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, Genel Yayın Yönetmenimiz Nurgün Balcıoğlu’na, “Siz bana soruyordunuz ya, komisyon rapor hazırlamış, ama akaryakıt kaçakçılarının cezası ne zaman verilecek diye. İşte, prosedür başlatıldı” diye konuştu. Kiler, denetim birimlerinin incelemelerin ardından akaryakıt kaçakçılığına karışan, bu şekilde ya da diğer yollarla vergi kaçıran kişi ve kuruluşlar hakkında idari ve cezai işlem yapılacağını açıkladı. Teftiş kurulları birbiri ardına devreye girecek Bir süre önce Ankara’da, kornişonun çalışmalarıyla ilgili olarak Genel Yayın Yönetmenimiz Nurgün Balcıoğlu’nun sorularını yanıtlayan Vahit Kiler, dün Sabah’a yaptığı açıklamada, “Raporda adı geçen ve sizin yazdığınız tüm şirketlerin başı dertte. Siz bana soruyordunuz, hani rapor hazırlamışsınız, ama bu kişiler hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. Bu olay da bir "üre sonra unutulup gidecek mi diye. Ancak, bugün de görüyorsunuz ki, olayın sıkı takipçisiyiz. Bu andan itibaren Maliye’nin Teftiş Kurulları, ardından Başbakanlık, Gümrük Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulları devreye girecek. Akaryakıt kaçakçılığı kesinlikle cezasız kalmayacak” diye konuştu. Maliye Bakanlığından talepte bulunuldu Akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararın araştırılarak, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu’nun, Türkiye'de ilk kez gazeteniz Sabah’ta yayınlanan raporunda, kaçakçılık yaptığı iddia edilen ya da konuyla ilişkilendirilen firmalar için Maliye Bakanlığı’ndan inceleme talebinde bulundu. Bu çerçevede Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları ve Teftiş Kurulu üst düzey yöneticileri ile Gelir İdaresi Başkanlığı Gelirler Kontrolörleri, geçtiğimiz hafta rapora ilişkin bir değerlendirme toplantısı yaptı. Toplantıda, TBMM Araştırma Komisyonunda görev alan denetim elemanları da birim yöneticilerine bir brifing verdi. Daha sonra raporda adı geçen gruplar ve firmalar, 3 ayrı denetim birimi arasında paylaştırıldı. Komisyonun çok ağır suçlaması var TBMM Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu Baş kanı Vahit Kiler, raporla ilgili yaptığı açıklamasında, akar yakıt kaçakçılığının boyutlarının tahmin edilen rakamların çok üstünde olduğunu belirtmişti. Akaryakıt kaçakçılığı yapan firmaların ismini vermekten kaçınan Kiler, "Rapor da kimler var demek yerine kimler yok desek daha rahat sayarız. Büyük firmalar, büyük dağıtım şirketleri, bu işin içinde. İsimleri, hangi yöntemlerle yaptıkları hepsi rapor da var. Bir ürün üzerinde vergi fazlaysa kaçak yolla mı getirilecek? Hele bunu yapanlar, ülkenin sayılı kuruluşlarıysa, büyük dağıtım firmalarıysa affedilir, yenilir, yutulur şeyler değil" demişti. Kiler, son 2 yılda sadece evraka dayalı olarak, devletin 10 katrilyon liranın üzerinde vergi kaybı bulunduğunu bildirmişti.

“Hükümet vatandaş lehine düzenleme yapmalı”

Thu, 20 Nov 25 16:01:36 +0300

Yoksulluğun giderek derinleştiği ülkemizde yaşamını sürdürmek zorunda kalanlar, kredi kartına yükleniyor. Kredi kartı borçlarını günü geldiğinde ödeyemeyince yüksek faiz yükü altıda kalanlar, bunun bedelini bazen canıyla ödemeye kalkışacak kadar bunalıma sürükleniyor. Yüksek kredi faizlerinin insanları canından bezdirdiğini, on binlerce insanın kredi kartını nasıl kapatacağını düşünürken, binlercesinin de içinden çıkamayacağı sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirten CHP Gaziantep Milletvekili Mustafa Yılmaz, kredi kartlarındaki yüksek faiz oranlarının önüne geçilmesi gerektiğini açıkladı. “İntiharlar devam edecektir” Kredi Kartları Yasa Tasarısı’nın bir an önce vatandaş lehine düzenlenerek yürürlüğe girmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz “Hükümet vatandaş lehine düzenlemeler yapmalı. Yokluk yoksulluk ne yazık ki bir Türkiye gerçeği. Vatandaşımız nakit olmayınca kredi kartına yükleniyor. Zaten parası olmadığı için de bunu ödemekte sıkıntı çekiyor. Bu kartların ödemesinin gecikmesi durumunda da astronomik faizler işliyor. Zaten ödeme güçlüğü çeken vatandaş artan bu faizi de karşılayamayınca bunalıma giriyor ve intihar ediyor. Bir devlet memuru olan polisin intihar etmesi ne kadar üzücü bir durum. Ancak yüksek kredi kartı faizlerinin devam etmesi durumunda ne yazık ki intiharların devam edeceğini düşünüyorum" diye konuştu. Hükümet gerçeklerden uzak Enflasyonun yüzde 10'un altında olmasına rağmen, kredi kartlarında yüzde yüzlük bir faizin kabul edilemez bir durum olduğunu söyleyen Yılmaz, “Hükmet, kredi kartlarıyla ilgili bir düzenlemeye gitmeli. Burada ne şiş yansın ne kebap. Bununla ilgili biz Meclis'te mücadelemizi veriyoruz. Fakat hükümet gerçeklerden uzak başka şeylerle uğraşmaya kalkıyor. Bakın bir insanın kredi kartını ödeyemediği için intihar etmesi ne kadar üzücü. İntiharların yanı sıra yüzbinlerce in san kasabın, bakkalın, önünden geçemiyor. Kredi kartına yüklense ayrı bir dert. Hükümet, burada üç-beş bankanın değil, halkın yanında yer almalı. Hükümet, oyu bu toplumun genelinden aldı. Onun için de toplumun yanında olup faizlerin düşürülmesi konusunda tavrını koymalı ve halkın lehine yönelik politikalar üretmeli” şeklinde açıklama yaptı.

Gaziantep, en fazla dumanlanan iller arasında

Thu, 20 Nov 25 16:01:09 +0300

Duman yoğunluğu en fazla olan iller arasında yüzde 62 dumanlanma oranı ile Gaziantep üçüncü sırada yer aldı. Türkiye'de geçen yılın Aralık ayında, kükürtdioksit açısından en fazla hava kirliliği Tekirdağ'da, duman açısından da Konya'da yaşandı. Türkiye İstatistik Kurumu, çevre istatistikleri kapsamında yaptığı hava kirliliği istatistikleriyle ilgili 2005 yılı Aralık ayı, kükürtdioksit ve partiküler madde (duman konsantrasyonu) yoğunluklarını açıkladı. Buna göre geçen yıl Aralık ayında, kükürt-dioksit konsantrasyonunun en yüksek olduğu il, 319 mikrogram/metreküp ile Tekirdağ oldu. Bu ili .218 mikrogram/metreküp ile Bayburt, 171 mikrogram/metreküp ile Siirt, 157 mikrogram/metreküp ile Kütahya ve 146 mikrogram/metreküp ile de Kayseri izledi. Söz konusu ay, duman konsantrasyonunun en yüksek olduğu illerin başında ise 193 mikrogram/metreküp ile Konya gelirken, bu ili 188 mikrogram/metre küp ile Kayseri, 167 mikrogram/metreküp ile Siirt, 149 mikrogram/metre küp ile Kütahya ve 130 mikrogram/metreküp ile de Elazığ izledi. Geçen yıl Aralıkta, kükürtdioksit ortalamalarında 2004 Aralık ayma göre en çok artış görülen il merkezleri yüzde 117 ile yine Tekirdağ, yüzde 80 ile Kocaeli (Körfez), yüzde 62 ile Konya, yüzde 56 ile Kocaeli (Gebze) ve yüzde 38 ile Kocaeli (Gölcük) oldu. Aynı dönem de, en çok azalma görülen il ve ilçe merkezleri ise yüzde 75 ile Elazığ, yüzde 70 ile Çorum, yüzde 53 ile Karaman, yüzde 52 ile Bursa (İnegöl) ve Kütahya. yüzde 46 ile de Tokat olarak belirlendi. Duman ortalamalarında ise 2005 Aralıkta, bir önceki yıl aynı aya göre en çok artış görülen il merkezleri yüzde 261 ile Elazığ, yüzde 118 ile Kocaeli (Körfez), yüzde 68 ile Kocaeli (Gölcük), yüzde 62 ile Gaziantep ve yüzde 43 ile Konya oldu. Aynı dönemde en çok azalma görülen il ve ilçe merkezleri yüzde 88 ile Bilecik, yüzde 65 ile Kırık kale, yüzde 59 ile Sivas, yüzde 57 ile Niğde (merkez) ve yüzde 50 ile Zonguldak olarak tespit edildi.

GAP bölgesi otomobil fakiri

Thu, 20 Nov 25 16:00:42 +0300

GAP bölgesi otomobil fakiri GAP Bölgesi’nde otomobil varlığı açısından en zengin il, bölgenin sanayi, ticaret ve ihracat merkezi konumunda bulunan Gaziantep. Gaziantep’te 16 kişiye bir otomobil düşüyor. Bölgenin otomobil varlığı açısından en fakir ili Şırnak’ta bir otomobile düşen kişi sayısı ise 91. GAP bölgesi, ekonomik gelişmişliğin göstergeleri arasında değerlendirilen otomobil varlığı açısından, Türkiye ortalamasına oranla yaklaşık 3 kat daha fakir konumda bulunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerinden derlediği bilgiye göre, Türkiye'deki 5 milyon 730 bin 320 otomobilin, 195 bin 856'sı GAP bölgesindeki 7 ilde. Türkiye genelinde 12 kişiye 1 otomobil düşerken, GAP Bölgesinde 34 kişiye bir otomobil düşüyor. GAP Bölgesinde otomobil varlığı açısından en zengin il, bölgenin sanayi, ticaret ve ihracat merkezi konumunda bulunan Gaziantep. Gaziantep'te 16 kişiye bir otomobil düşüyor. Bölgenin otomobil varlığı açısından en fakir ili Şırnak’ta bir otomobile düşen kişi sayışı ise 91.

Türktepe semti, “Kentsel Dönüşüm Alanı" ilan edildi

Thu, 20 Nov 25 16:00:17 +0300

Şahinbey Belediyesi tarafından hazırlanan '’Türktepe Kentsel Dönüşüm Projesi”, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin Şubat ayında yapılan Meclis Toplantısında kabul edilmişti. Projeye göre, Türktepe Semti’nde bulunan başta Antep evleri olmak üzere diğer tarihi mekanlar da aslına uygun restore edilecek.. Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Türktepe Semtinde yoğun olarak bulunan tarihi mekanların aslına uygun restore edilerek korunacağını söyledi. Proje kapsamında, Türktepe Semtinde bulunan 11 tarihi Antep evi, bir sağlık ocağı binası, bir ilköğretim okulu bina sının aslına uygun restore edilerek yok olmaktan kurtarılacağını ifade etti. Büyükşehir belediyesi olarak, ilçe belediyeleri ile birlikte, Gaziantep'te bulunan tarihi ve kültürel mekanların korunmasına büyük önem verdiklerini belirten Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Güzelbey, şöyle konuştu: "Tarihi Kentler Birliğine üye olan Gaziantep, sahip olduğu tarihi ve kültürel mekanları koruyup, kültür turizmini geliştirebilmek için önemli bir adım attı. Hazırladığımız projeler ile il genelinde, tarihi ve kültürel mekanların bulunduğu semtlerin ve sokakların korunmasına özel bir önem veriyoruz. Amacımız, sahip olduğumuz tarihi mekanları yok olmaktan kurtarıp, tarihi kent dokusunu ortaya çıkartabilmek. .Gaziantep, başta tescilli 528 Antep evi olmak üzere, han, hamam ve cami gibi tarihi mekanlar bakımından zengin bir ilimiz. Bu mekanların yanı sıra Zeugma Antik Kenti, Rumkale ve Yesemek gibi çok önemli tarihi mekanlara ve kültürel mirasa da sahibiz. Bunlar arasında, kent merkezinde bulunan tarihi Antep Kalesi de önemli bir yere sahip. Belediye olarak, kaleyi çevresi ile birlikte turizme kazandırmak için çalışmalarımız sürüyor."

Dereden sanki su değil, zehir akıyor

Thu, 20 Nov 25 15:59:34 +0300

Bedir Köyü sakinleri sanayi atıklarından etkilenen 23 köyden biri.. Köylülerin bir zamanlar içme suyu ihtiyacını karşıladıkları dereden son yıllarda zehir aktığı belirten köylüler, Organize Sanayi Bölgesi’ndeki arıtma tesisinin çalıştırılıp çalıştırılmadığı konusunda endişelerinin olduğunu dile getirdiler. Dereden sabah saatlerinde yükselen duman korkutuyor Sanayinin gelişmesiyle birlikte köyün doğal dokusunun bozulduğunu, köyün orasından geçen deredeki suya sanayinin kimyasal atıklarının bırakıldığını ve bu durumun köylülerin yaşamını olumsuz etkilediğini söyleyen Bedir Köyü Muhtar Vekili Kahraman Duru "Bizim çocukluğumuzda köyün içme suyunu şu anda zehir akan dereden karşılardık. Ancak daha sonra köye içme suyu geldi. Dereden yine hayvanlarımıza su içirir tarımsal alanları sulamada faydalanırdık. Yaklaşık 15 yıldır sanayi atığı karışan dere artık suyundan faydalanamadığımız bir hale geldi. Bırakın dereden su almak, çocuklarımız yaklaşır diye ödümüz kopuyor” dedi. Dereden su içen hayvan ölüyor Sabah saatlerinde, üzerinde dumanların yükseldiği ve çevreye kötü koku yayan dereden su içen hayvanların öldüğünü söyleyen Duru, "Sabah kalktığımızda derenin üzerinde bir duman oluyor. Sanayinin kimyasal atıklarının derenin üzerinden böyle sis ve duman yükselttiği söyleniyor. Bu durum sadece görüntü olarak ürkütmüyor, aynı zamanda kötü bir koku da yayıyor. Derenin rengi daha sonra içine bırakılan sanayi atıklarının rengi ne göre değişiyor. Bazen simsiyah oluyor, bazen lacivert, bazen de kızılımsı bir renk oluyor. Köyün çocukları tembihli, derenin yakınından ve uzağından geçmemeye çalışıyorlar. Öyle ki bazen dereden su içtiği görülen hayvan bile bir iki gün içinde zehirlenip ölüyor" diye konuştu. OSB Arıtma Tesisi kullanılmıyor mu? Son yıllarda köylüleri rahatsız eden bu durum karşısın da yetkili mercilere defalarca şikayet edildiğini, ancak OSB Arıtma Tesisi kurulduğunda sorunun çözüleceği düşüncesiyle yıllardır beklediklerini, tesis kurulduktan sonra da bir geliş me olmadığını söyleyen Duru. “Dereye kimyasal sanayi atıkları karışması son yıllarda bizleri çok rahatsız etti. Fakat biz bir gün arıtma tesisinin faali yete geçip dereyi kurtara cağı vaatleriyle oyalandık. Tesisin kurulması da ne bizi ne de bu atıklardan rahatsız olan 23 köyü kurtaramadı. Biz arıtma tesisinin enerji giderlerinden dolayı çalıştırılmadığı duyumlarını alıyoruz. Bu durum rahatsızlığımız daha çok artırıyor. Ayrıca buranın bu düşüncelerle düzelemeyeceği endişesini bize düşündürüyor" şeklinde açıklama yaptı. Köyümüzde kalmanın bedelini canımızla ödemek istemiyoruz Duru, sanayi tesislerine yakın olmanın bedelini canlarıyla ödemek istemediklerini ve dereden akan bu pis suyun önlenmesi gerektiğini söylerken, “Bir zamanlar köyümüze hayat veren bu dere artık korkulu rüyamız oldu. Sadece bizim değil, bizim dışımızda 22 köyü de olumsuz etkiliyor. Biz sırf sanayi bölgesine yakınız, sanayinin atıkları deremize akıyor diye köyümüze terk etmek istemiyoruz. Talat köyümüzde kalmak istememizin bedelini de bu dereden akan zehirle canımızdan olmakla ödemek istemiyoruz. Buna bir çare bulunması gerektiğini’ düşünüyoruz. Çünkü sabah saatlerinde üzerinden dumanlar yükselen, günün her saatinde koyu renk akan bu dere gerçekten bizim korkulu rüyamız oldu" diye konuştu

Otobüsler ve hatlar 10 yıllığına özelleştirilecek

Thu, 20 Nov 25 15:58:30 +0300

Gündemin ilk maddesi büyükşehir belediyesinin sınırları içerisinde toplu taşımacılık yapan belediyeye ait otobüslerde akıllı kart sisteminin kurularak 10 yıl süreyle işletilmesi veya işlettirilmesi hakkındaki madde oylamaya sunuldu ve kabul edildi. Büyükşehir belediye sınırları içerisinde toplu taşımacılık yapan belediyeye ait mevcut ve yeni açılacak hatlardaki otobüslerin 10 yıl süreyle işlettirilmesi hakkında hazır olan komisyon raporu oylamaya sunuldu ve onaylandı. Cep telefonlarının susmadığı büyükşehir belediye meclisi toplantısı, yoklamanın ardından çıkıp giden ve saatler süren 26 maddelik oturumda bir tek maddenin bile oylamasına katılmamasına rağmen yok sayılmayan meclis üyelerini de ağırladı. Yoklamada var gerçekte yoktu Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Şubat ayı dönem toplantısının ikinci birleşiminde, yoklamanın ardından salondan çıkıp giden AKP'li meclis üyesi Mustafa Karaca, bir daha meclise dönmedi. Yapılan oylamanın ardından salondan çıkarken, meclise başkanlık eden Ünsal Göksen’den izin almayan ve salondan ayrıldığını kayıtlara geçirtmeyen Karaca, 26 maddenin görüşüldüğü oturumda bir tek maddenin bile oylamasına katılmazken, yokluğu fark etmedi. Oturumun başında yoklamaya katılan, ancak kendi belediyesi ile ilgili maddenin bile oylamasına katılma zahmetini- göstermeyen eski Refah Partili, yeni AKP'li Karaca’nın meclis kurallarından ve siyasi sorumluluktan bihaber olduğu ifade edildi. 3 Meclis üyesi ret oyu kullandı İncilipınar Mahallesi 3, 4 ve 16 Nolu Caddelerde parkmetre tesis edilmesi, Beylerbeyi toplu konut 1/5000 ölçekli ilave revizyon nazım imar planı hakkındaki madde oylamaya sunulup kabul edildi. Gaziantep Kilis Yolu-Kızılhisar-Yamaçtepe bölgesi ve çevre otoyolu projesi dahilinde yapılan ilave imar planı hakkındaki mad denin komisyonda çalışmaları sürdüğü belirtilerek, komisyonun çalışmalara tamamlaması için ek süre istendi. Boyno Mahallesi 21L-la imar paftasında yapı nizamı tadilatı hakkındaki madde oylamaya sunuldu, konu hakkında görüş belirtmek istemeyen olmadı, ancak CHP’li meclis 3 meclis üyesi ret oyu kullandı. Recep Tayyip Erdoğan Parkı’nın devamı yapılacak Güvenevler Mahallesi 21K-Ib. Ic imar paftaları da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan parkının devamını sağlamak amacıyla yapılan plan tadilatı oylamaya sunuldu ve kabul edildi. Budak Mahallesi 21-lVb imar paftasında DDY alanı plan tadilatındaki madde ve Onat Kutlar Mahallesi 21Lllld imar paftasında verem savaş dispanseri hakkındaki maddeler de yapılan oylamanın ardından onaylandı. Öğümsöğüt’e ticari alan Öğümsöğüt Köyü, 23i nazım imar plan paftasında SS. Çamlıbel Yapı Kooperatifi nazım imar planı, Gazikent Mahallesi 22M- IIc imar paftasında ticaret tadilatı, Güneykent Mahallesi Karanlıkdere lSJ-IIa imar paftasında cami tadilatındaki maddeler de okunup oylamaya sunulmasının ardından onaylanarak kabul edildi. Güneş Mahallesi 19K-IIb ve 19L-Ia imar paftalarında mevcut teşekküle göre yapılan imar tadilatı. İsmetpaşa Mahallesi 20L-IId imar paftasında altı iki kat oto park üstü park plan tadilatı hakkındaki maddeler de oybirliğiyle onaylandı. Kırsal terminale giriş çıkış zamlandı Türktepe Mahallesi’nin kentsel dönüşüm alanı ilan edilmesi hakkındaki madde onaylanırken, Karataş toplu konut alanı Nüve Konut Projesi içerisinde nizam değişikliği ve spor alanı plan tadilatı hakkındaki 3 ret oyuna karşın çoğunluk oyuyla onaylandı. Belediye hizmet alanında bulunan ve imar planına göre park alanına gelen Aydınbaba Mahallesi afet riski taşıyan taşınmazların tahliye yıkım ve kamulaştırma işlemlerinin Şahinbey ilçe Belediyesi tarafından yapılması için yetki verilmesi hakkındaki madde oy birliği ile kabul edildi. İlan asma, tahsis ve bakım ücret tarifesi 2006 yılı için 350 YTL olarak önerilip onaylanırken, 1 Nolu Kırsal Terminal araç giriş çıkış ücretinin revize edilmesi hakkındaki madde de ise giriş çıkışlar 50 YTL'den 75 YTL’ye çıkarılması oylamaya sunuldu ve kabul edildi.

Tarım ülkenin kanayan yarası

Thu, 20 Nov 25 15:58:00 +0300

Ülkemizdeki tarım sektörünün kan kaybetmeye devam ettiğini söyleyen Ziraat Odası Başkanı Zihni Kepkep, “Ülkede hala tarım politikası uygulanamıyor. Çiftçilere verilen destek hala 2004 yıla ait destekler. Çiftçi girdi maliyetleri yüzünden ürettiği üründen kar edemiyor. Üretici dünya piyasasına göre ürününü satarken dünya piyasasının iki katı girdi maliyetleri ile ürün mal ediyor. Esas sıkıntı bu” şeklinde konuştu. Karlılık ve verim oranı arttırılmalı Ülkemizde özellikle bölgelere göre, ülkenin ihtiyaçları göz önüne alınarak desen ürün ve ihtiyaç ürün tarım politikasının uygulanması gerekir" diyen Kepkep. “Hangi bölgede hangi ürünün ekilmesi gerektiği ve ülkenin hangi ürüne ihtiyaç duyduğu tespit edilerek ürün ekimi gerçekleştirilmesi gerekir. Çiftçiler karlılık oranı ve ürün verimi artırmayan tarım politikaları uygulanmaz ise ülkemizde tarım sektörü bitmeye mahkum edilecektir" dedi. Tarım ve çiftçi gerçeği görülmeli Sadece çiftçiye verilen destekle tarım için yapılacakların bitmediğini ve yine buna rağmen verilen kredilerin bile 2004 yılma ait destekler veriliyor diye, tarım politikasında yapılan yanlış uygulamaları eleştiren Kepkep, “Devleti yönetenlerin ülkedeki tarım ve çiftçi gerçeğini görmesi gerekir. Tarım sektöründe yaşanan sıkıntılar ve gerçekler ortadadır. Kar edemeyip ihtiyaçlarını bile zor karşılayan çiftçi giderek tarımdan uzaklaşmaktadır” şeklinde ifade etti.

Nakliyeciler yeniden eylem hazırlığında

Thu, 20 Nov 25 15:57:35 +0300

Nakliyeciler Odası Başkanı Zafer Aydıngüler, nakliye firmalarının yetki belgesi ve yüksek teminat yüzünden sıkıntıda olduğunu belirterek, "Gelecek hafta salı veya perşembe günü Türkiye genelinde tekrar eylem olabilir" dedi. Nakliyecilerin sorunlarını olduğunu ifade eden Aydıngüler komisyoncu firmaların H1 nakliyat ambarı işletmecilerinin N2, kargo işletmeciliği yapan firmaların M1 yetki belgesi almalarında yüksek ücretler ve teminat istendiğini ifade ederek şunları söyledi: "40 bin YTL'den başlayıp 200 bin YTL'ye varan yetki belgesi fiyatlarında, indirim istiyoruz. K belgelerine verilen tavizi, uygulanan afları bizde istiyoruz. Ulaştırma bakanlığı, nakliye firmalarından 5 yıl teminat istiyor. Teminatların kaldırılması lazım. Gelecek hafta içinde salı veya perşembe günü Türkiye genelinde tekrar eylem olabilir. Uluslararası Nakliye Komisyoncuları Derneği (UNKO- DER) başkanlığında eylem hazırlığı yapıyoruz. 1 günlük eylem olacak. İşyerlerini kapata cağız, götürüp anahtarları Valiliklere teslim edeceğiz. Sesimizi duymalarını istiyoruz. Kamuoyunun bilgilenmesi için- bu eylemi yapacağız. Haklarımız verilene kadar gereken her şeyi yapacağız. Yeri gelirse Ankara'ya kadar yürüyeceğiz." Aydıngüler sonuçta Ulaştırma Bakanlığı tarafından yayınlanan Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliğinin, nakliyeciler ticaret ve esnaf odalarının görüşleri alınarak yeniden gözden geçirilmesini istedi.

Medeni Kanun Türk kadınını şeriat zincirinden kurtarmıştır

Thu, 20 Nov 25 15:57:09 +0300

Türk Medeni Kanunu’nun 80. yılı nedeniyle CHP İl Kadın Kolu Başkanı Gülten Gülsu, Türk Medeni Kanunu’nun, Atatürk devrimlerinin temeli, dinsel hukuk düzeninden laik hukuk düzenine geçişin belgesi, bir hukuk ve uygarlık anıtı olarak kabul edileceğini söyledi. Atatürk’ün laikliği gerçekleştirmek için yaptığı köklü değişiklikler arasında hiç kuşkusuz en önemli değişiklik, Medeni Kanun un kabulüdür’ diyen Gülsu, “Sosyal, ekonomik, kültürel yaşantımıza çağdaşlığı getiren bu kanun, Türk kadınını medeni haklara, toplumun temeli olan aile kurumunu da gerçek niteliklerine kavuşturmuştur” dedi. Şeriat özlemi çekenlere karşı mücadele etmeliyiz Medeni Kanunun kabulünün eşitlik ve özgürlük yolunda atılan en önemli adımdır olduğunu hatırlatan Gülsü Laik hukuk sisteminin somut bir göstergesidir. Kadını birey ve vatandaş olarak haklarının korunduğunun belgesidir. Medeni Kanun Cumhuriyet devrimlerinin tüm niteliklerini taşımaktadır. Medeni Kanun Türk kadınını şeriat zincirinden kurtarmıştır. Ne yazık ki bugünlerde 82 yıl öncesine dönmek isteyen ve şeriat düzenine dönmenin alt yapı çalışmalarını sürdüren bir iktidarın tehditleriyle dolu günler yaşıyoruz. İktidar tarafından sürdürülen bu çalışmalar. Cumhuriyetimizi, milletimizi ve özellikle kadınları tehdit ediyor” diye konuştu. Ülke iktidarının kadınlar lehine değil, aleyhine politikalar üreten bir tavır içinde olduklarını söyleyen Gülsu “AİHM'nin türbanla ilgili kararı üzerine Başbakan yine fetva verdi. Başbakan Erdoğan'ın zihninde kavramlar çatışıyor. Bir gün şeyhlerin rüyası ile devlet politikasını yönlendirme, bir başka gün laik, demokratik bir hukuk devletinde ulema sınıfı yaratma heveslerine kapılıyor. Ülke sorunları karşısında İslami referanslar kullanma alışkanlığından vazgeçemiyor" diye konuştu. Kadınların var olan haklan ellerinden alınmak isteniyor “Artık eşinin soyadının yanı sıra kendi soyadını kullanma hakkına sahip olan kadının bu hakkı elinden alınmaya çalışılmıştır" diyen Gülsu, “Bu gerici zihniyet beyanatlarda kağıt üzerin de somutlaşmasını sürdürürken yaşanan olaylar bu gericiliğin artık sadece sözlere, yazıya sığmadığını maalesef uygulamaya geçtiğini gösteriyor. Konya'da karikatür krizine tepki olarak gerçekleştirilen ‘Resula Sadakat Yürüyüşü nü gazetesi adına izleyip haber yapmakla görevli olan Sabah Gazetesi Muhabiri Aliye Çetinkaya görevini yerine getirirken gözü dönmüş kalabalığın hedefi haline geldi. Meslektaşları, tarafından alandan güçlükle uzaklaştırılan kadın gazetecinin başına gelenler arasında Atatürk devrimlerinin Türk kadınına 82 yıl önce verdiği hakların birer birer geri alınmaya çalışıldığının en somut ve çarpıcı göstergesi oldu” şeklinde açıklama yaptı. “Geriye değil ileriye gitmek istiyoruz” Cumhuriyet kadınları olarak hedeflerinin yıllar öncesine dönmek değil, ileriye gitmek olduğunu söyleyen Gülsu “Kadınları toplumsal hayatın gerisine iten, mesleklerini ellerinden alarak ekonomik bağımsızlığım yok eden, giderek kadını bir birey olmaktan çıkarmayı hedefleyenlerin yönettiği bir Türkiye'de, kadın gazetecinin başına gelen, şaşırılmaması gereken bir olaydı. AKP zihniyetinin bu derece açık hale gelen toplumsal uygulamaları ne biz CHP'li kadınları, ne de 82 yıl önce kendisine verilen hakları sonuna kadar savunmayı ilke edinen çağdaş Türk kadınını yıldırmayacaktır. CHP Kadın Kolları olarak bu saldırıların ve bu saldırıları gerçekleştiren orta çağ zihniyetinin sonuna kadar karşısındayız" diye konuştu.

Mart ayında fiyat artışları yüzde 4.6 oranında oldu

Thu, 20 Nov 25 15:56:14 +0300

Fiyat artışları gecen yıla göre yüzde 50 azaldı Ticaret ve Sanayi Odasından aldığımız bilgiye göre, bu yılın ilk üç ayında fiyat artışlarının geçen yılın ilk üç ayına göre yüzde 50 oranına indiği belirtildi. Ticaret Odasının tüketicinin günlük ihtiyaçları için yaptığı harcamalar göz önüne alınarak 163 kalem mal üzerinden piyasa araştırması yapıldı. Bu araştırmaya göre 1985 yılı ilk üç ayında fiyat artışları yüzde 15.8 oranında olurken, bu yıl aynı dönemlerde yapılan araştırmalarda ise fiyat artışları büyük azalma göstererek yüzde 7.52 oranına düştü. Fiyat artışlarında bir yükselme olmazsa bu yılın sonuna kadar enflasyonun yüzde 36,5 oranında olması bekleniyor. Bu yılki fiyat artışlarının yüzde 50'ye düşmesi nedeni ile yaptığımız görüşmelerde, uzmanlar petrol fiyatlarındaki düşüşün neden olduğunu gösteriyorlar.

Atatürk’ün armağanını dünya çocuklarıyla kutluyoruz

Thu, 20 Nov 25 15:55:45 +0300

Öğrenciler gösterilerini müzik eşliğinde sunacaklar 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlama törenleri için çalışmalara başlandı. 66. yılı kutlanacak olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramı olması nedeniyle son yıllarda dünya çocuklarının katılımıyla kutlanıyor. Şehrimizde kutlamalara 23 Nisan günü Atatürk anıtına çelenk konulmasından sonra Kamil Ocak Kapalı Spor salonunda devam edilecek Spor gösterilerde salonundaki askeri bando eşliğinde istiklal Marşı söylenecek. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürü Turgut Akan günün önemini belirten bir konuşma yapacak. Zübeyde Hanım ilkokulundan bir gurup öğrenci, vali, garnizon komutanı, belediye başkanı ve milli eğitim müdürüne birer buket verecekler. İlkokullarca düzenlenen gösteriler, geçit töreni ve belediye bandosu eşliğinde yapılacak.

Belediye İktisat Müdürü işe ne zaman gelir ne yapar?

Thu, 20 Nov 25 15:55:18 +0300

Peynirin kilosu 1200, sütün kilosu 200, yoğurdun kilosu 210 liradan satılacak Gazetemizi ziyaret eden bir gurup yurttaş yoğurt ve sütün fahiş fiyatla satıldığını bildirdiler. Bunların fiyatlarını da bilmediklerinden gerek seyyar süt satıcılarının gerekse bakkalların diledikleri gibi fiyatlarla oynadıklarını söylediler. Fiyatların tespiti ve ilgili yerlere ulaştırılmasında en yetkili yer olarak Belediye İktisat Müdürlüğü olduğundan konuyla ilgili bilgi almak istedik. Cevap olarak basına bilgi vereceklerini söylediler. Daha sonra bakkal olarak sütü ve yoğurdu kaça satmamız gerektiğini sorduk. Bu kez de müdür beyi bekleyeceksiniz, gelmedi dediler, iktisat Müdürlüğünün ne yaptığını öğrendikten sonra Belediye Encümeninin son kararlarını bulduk. Buna göre tam yağlı süt toptan 160 liraya, perakende 200 liraya satılacak. Yağı alınmış süt satanlar hakkında işlem yapılacak. Yoğurt az yağlı 90 liraya toptan alınacak 100 liradan satılacak. Tam yağlı yoğurdun toptan alış fiyatı 160, perakende satış fiyatı 210 lira. Peynir için belirlenen bir fiyat yok. Arz ve talep kanunu çalışıyor ve şimdilik yağlı peynir kilosu 1200 liradan satılıyor.

Demirel geliyor

Thu, 20 Nov 25 15:54:53 +0300

Eski Başbakanlardan, kapatılan AP Genel Başkanı Süleyman Demirel 3 Mayıs Cumartesi günü şehrimize gelecek DYP il başkanlığından aldığımız bilgiye göre Demirel 3 Mayıs cumartesi günü saat 3 te şehrimize uğrayacak. İpekyolu’nda halka kısa bir konuşma yapacak olan Demirel daha sonra Urfa'ya geçecek.

Altı usta Şehitkamil Okulunun restoresi için çalışıyor

Thu, 20 Nov 25 15:54:27 +0300

Eski Şehitkamil ilkokulunun restore çalışmaları devam ediyor. Bir yıl içerisinde restore edilerek semt kütüphanesi ve galeri olarak hizmet verecek olan eski Şehitkamil ilkokulunun restore çalışmalarına yaklaşık bir ay önce başlandı. Özel idarenin mülkiyetinde olan Şehitkamil ilkokulunun restoresini yapmak için 15 müteahhidin ihaleye katıldığı, inşaatın 80 milyon liraya ihale edildiği belirtildi. Asırlık olduğu söylenen eski Şehitkamil ilkokulunun restoresini alan müteahhidin restore çalışmalarında bazı güçlükleri olduğunu, bu güçlüklerin başında usta ve taş bulmak olduğu belirtildi. Şu anda 6 ustanın yürüttüğü restore çalışmaları büyük bir hızla devam ediyor. Okulun çatısının tamamen söküldüğü, iç bölmede bulunan yerlerinde yıkım işlerinin devam edeceği, dış yüzünün taraklanacağı ifade ediliyor.

Bir ayda 103 bin 500 kilo sigara tükettik

Thu, 20 Nov 25 15:53:33 +0300

Sigara tüketimi artıyor Sigarayı Bırakma Kampanyası sürerken, bölgemizde tüketilen sigaraya 2 milyar lira ödendi Sigarayı bırakma kampanyası başladığından bu yana ilimiz Tekel Bölge Başmüdürlüğü kanalıyla 2 milyar 45 milyon 426 bin liralık sigara satışı yapıldı. Aynı süre içinde Tekel tarafından satışı yapılan içki miktarı ise 276 bin 920 litreye ulaştı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in başlattığı sigarayı bırakma kampanyasından bu yana, sigara satışlarında geçen yıllara göre artış olduğunun kaydedildiğini belirten ilgililer, yabancı sigara kullanımının da artmasıyla bu sayının çok büyük rakamlara ulaştığını bildirdiler. İlgililer, bu rakamlar karşısında kampanyanın fiyaskoyla sonuçlandığını söylüyorlar. Tekel Başmüdürlüğü tarafından şubat ayı içinde ilimizde 57 bin 940 kilo sigara satışı yapılarak, 542 milyon lira gelir elde edildi. Tekel Başmüdürlüğüne bağlı bölge illere ise aynı ay içinde 45 bin 488 kilo sigara satışı yapılarak 428 milyon lira sağlandı. Mart ayında ilimizde 452 milyon 41 bin Ura değerinde, toplam 48 bin 690 kilo sigara satışı yapılırken, Tekel'e bağlı bölge müdürlüklerinde 69 bin 775 kilo sigara satışı yapıldı. Şubat ayında filimiz de 50 bin 545 litre içki tüketildi, bunun karşılığında 90 milyon 370 bin lira ödendi. Mart ayında içki tüketimin de önemli bir artış görüldü. Tüketim 91 bin 790 litreye çıktı. Tekel bu satıştan 125 milyon lira gelir sağladı. Aynı ay içinde Tekel’e bağlı çevre iller de ise 51 bin litre içki tüketilerek, Tekel’e 94 milyon 200 bin lira ödendi. Tekel iki aylık içki satışları sonunda 432 milyon 550 bin lira, sigara satışlarından ise 2 milyar 45 milyon 430 bin lira gelir elde etti.

Adliye içindeki vergi dairelerinin boşaltılması düşünülüyor

Thu, 20 Nov 25 15:53:04 +0300

3. Sulh Ceza mahkemesi kuruluyor Gaziantep adliyesinde 3. sulh ceza mahkemesi için çalışmalara başlandı. Bir ve ikinci sulh ceza mahkemesinin yeterli olmadığı gerekçesiyle 3. sulh ceza mahkemesine gereksinim olduğu, bu nedenle mahkeme kurma çalışmalarına başlandığı açıklandı. Şu ana kadar mahkemede oda yokluğu nedeniyle kurulama yan 3. sulh ceza mahkemesini kurma çalışmaları için adalet bakanlığına başvuruda bulunulduğu belirtilerek, adliye binası için de bulunan vergi dairelerinin boşalması halinde oda sıkıntısının kalkacağı 3. sulh ceza mahkemesinin burada çalışacağı açıklandı. Bakanlığın kuruluşa karar vermesi ile kadro göndereceği, dosyaların çok yoğun olduğu sulh cezaların, 3. sulh ceza mahkemesinin kurulması ile biraz rahatlayacağı açıklandı.

Karagöz caddesi ile Gaziler caddesi birbirine bağlanıyor

Thu, 20 Nov 25 15:52:34 +0300

Trafik rahatlayacak mı? Yıkım çalışmalarına eski Merkez Ortaokulundan başlandı Banka sokakla Baydar ve Nakıp sinemaları arasındaki yolun, birbirine bağlanması için yıkım çalışmaları başladı. Gaziler caddesi ile Karagöz caddesini bir birine bağlayacak olan yolun mayıs ayı içinde trafiğe açılacağı belirtildi. Bu yolun açılması için ilk yıkıma eski Merkez ortaokulundan başlandı. Eski Gazi ortaokulu ile diğer yıkılacak binaların istimlakının özel idare tarafından yapıldığı açıklandı. Yıkım çalışmalarının bir hafta süreceği, bu yolun açılması ile iki ana caddenin birbirine bağlanacağı ifade edilerek trafiğe bir rahatlık getireceği vurgulandı. Yıkım çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiği yıkımlarda belediyeye bağlı 15 işçinin çalıştığı belirtildi. Bu yol yapımı ile Karagöz caddesinden Gaziler caddesine geçişin kolayca sağlanacağı vurgulanarak yolun tek şerit olacağı açıklandı.

Kulüp başkanları, yorumcular ve eski hakemler de 'topta'

Thu, 20 Nov 25 15:51:43 +0300

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, futbolda şike ve yasa dışı bahis soruşturmasına ilişkin kritik açıklamalarda bulundu. MASAK raporlarının süreci hızlandırdığını belirten Gürlek, gerekirse yeni operasyonlar yapılabileceğini söyledi. Gürlek, “Futbol mutlaka temizlenecek; sürecin liglere zarar vermesine izin vermeyiz” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, Türkiye futbol kamuoyunu sarsan şike ve yasa dışı bahis dosyasına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Gürlek, soruşturmanın yalnızca futbolu değil, spor ekosisteminin tamamını ilgilendirdiğini belirterek sürecin hiçbir şekilde manipülasyona izin vermeden devam edeceğini ifade etti. 'MASAK raporu soruşturmayı hızlandırdı' Başsavcı Gürlek, sürecin en kritik aşamasının MASAK raporları olduğunu vurguladı. “Bizim şu aşamada en önemli işimizi kolaylaştıran husus MASAK raporu. Çok kapsamlı bir finansal analiz geldi. İlerleyen günlerde yeni bir operasyon daha yapabiliriz” dedi. Gürlek, sosyal medya üzerinden yürütülen manipülasyonlara dikkat çekerek, “Amacı süreci sulandırmak olan girişimleri yakından takip ediyoruz” ifadelerini kullandı. 'Futbol kesinlikle temizlenecek' Soruşturmanın spor kamuoyunda olumsuz bir algı oluşturmaması gerektiğini belirten Gürlek, “Kesinlikle futbolumuzun temizlenmesini istiyoruz. Bu sürecin devam eden liglere zarar vermesine izin vermeyiz” diye konuştu. Başsavcı, soruşturmanın yalnızca belirli kesimlerle sınırlı olmadığını vurgulayarak önemli bir mesaj verdi: “Kulüp başkanları, kulüp yöneticileri, spor yorumcuları olabilir… Havuzumuzda şike ve yasa dışı bahisle ilgili kim olursa üzerine gidiyoruz.” Tüm spor ekosistemi radar altında Başsavcı Gürlek'in açıklamalarına göre soruşturma kapsamında potansiyel şüpheli profilinin oldukça geniş olduğu görülüyor. Kulüp yöneticileri, futbol yorumcuları, menajerler ve organizasyon içinde rol alan herkes inceleme altında. Yetkililer, futbolun marka değerinin korunması için soruşturmanın hem hızlı hem de titiz biçimde yürütüldüğünü belirtiyor. sputnik

Dış ticaretin en önemli unsurlarından biri dil öğrenmek

Thu, 20 Nov 25 15:50:57 +0300

Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’nun, “Çarşamba Konferansları” serisi kapsamında düzenlediği “Sektör Buluşmaları” konferansında, dış ticaret alanındaki istihdam olanakları ele alındı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan GAÜN Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Ahmet Köprübaşı, dış ticaret sektörünün dinamikleri ve bu alandaki kariyer fırsatlarına değinerek etkinliğin verimli geçeceğini belirtti. Ayrıca, gelen konuklara teşekkür ederek, sektörel buluşmaların devam edeceğini ifade etti. Konferansa konuşmacı olarak katılan Kare Sentetik Gıda Tekstil Dış Ticaret Müdürü Mutlu Çakır, dış ticaretin en önemli unsurlarından birinin dil bilgisi olduğunu belirtti. Çakır, özellikle ikinci bir yabancı dilin öğrenilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayarak, dil yetkinliğinin sektördeki başarı için kritik bir faktör olduğunu ifade etti. Etkinlikte bir diğer konuşmacı olan Altunkaynak Şirketler Topluluğu Dış Ticaret ve Gümrük Müdürü Mesut Budak, dış ticaret sektöründeki gelişmeleri ve bu alandaki istihdam olanaklarını detaylandırarak, iş gücü piyasasında sektörün ihtiyaç duyduğu yetkinlikler hakkında bilgi verdi. Haber Merkezi

Yeni nesil POS cihazları kullanılacak

Thu, 20 Nov 25 15:50:28 +0300

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), kayıtlı ekonomiyi desteklemek ve vergi güvenliğini sağlamak amacıyla yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar ile ilgili tebliğ taslağını yeniden düzenledi. Taslak, perakende işletmeler için yeni nesil cihaz zorunluluğu getirirken, güvenli mobil ödeme sistemlerini kullananlara ise istisna tanıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), önceki gün yaptığı açıklamada tebliğ taslağının gelen görüşler doğrultusunda yeniden düzenlendiğini duyurdu. Açıklamada, 1 Aralık’a kadar ilgili form üzerinden taslağa ilişkin önerilerin iletilmesi istenirken, çalışmaların sürdüğü ve tüm geri bildirimlerin değerlendirileceği belirtildi. Taslak, perakende satış yapan veya hizmet sunan işletmeler için yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanımını zorunlu tutuyor. Buna karşılık, “Güvenli Mobil Ödeme ve Elektronik Belge Yönetim Sistemine” katılan işletmeler bu zorunluluğun dışında bırakılıyor. Ayrıca başkasına ait cihaz ya da mobil ödeme sistemlerinin kullanımı yasaklanırken; Türkiye genelinde en az 30 bayisi bulunan bayilik yapılarına, kendi sistemlerini anlaşmalı diğer işletmelere kullandırabilmesi için istisna tanınıyor. Taslakta e-ticaret yapanların sanal POS cihazı kullanmasına da izin veriliyor. Taslak düzenleme, POS cihazlarının amacı dışında kullanımına ilişkin bankalar ve ödeme hizmet sağlayıcılarına denetim sorumluluğu getiriyor. Bu yükümlülüklerin ihlali halinde cezai yaptırımlar uygulanacak. Uyum süresi, yürürlük tarihini izleyen ayın sonu olarak belirlenirken; yürürlük tarihi taslağın yayımlanmasını takip eden beşinci ayın başı olarak öngörüldü. Bu çerçevede işletmelere yaklaşık altı aylık bir geçiş süresi tanınmış oluyor. GİB, duyurusunda tebliğ taslağının amacını; “Kayıtlı ekonominin desteklenmesi, vergi güvenliğinin sağlanması, mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükelleflerin satış hasılatlarının doğru bir şekilde tespit edilmesi ile mal teslimi veya hizmet ifası karşılığında fatura veya fatura yerine geçen belgelerin tam ve doğru bir şekilde düzenlenmesini sağlamak” şeklinde açıkladı. Cumhuriyet

687 düzensiz göçmen ile 29 organizatör yakalandı!

Thu, 20 Nov 25 15:49:54 +0300

Bakan Ali Yerlikaya, 81 ilde yapılan denetimlerde 9'u yabancı uyruklu olmak üzere 29 göçmen kaçakçılığı organizatörü ile 687 düzensiz göçmenin yakalandığını duyurdu.️ İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 81 ilde göçmen kaçakçılığı organizatörleri ile düzensiz göçmenlere yönelik düzenlenen denetimlerin detaylarını sosyal medya hesabından paylaştı. Buna göre; 27 bin 738 personel ve 9 bin 27 ekip ile 5 bin 579 noktada, 4 bin 42 metruk bina, 7 bin 794 umuma açık yer, 470 terminal ve 3 bin 28 diğer yerler olmak üzere toplam 15 bin 334 yer kontrol edildi. Umuma açık eğlence mekanları, TIR garajları, terminaller, limanlar, toplu taşıma durak ve istasyonlarında 434 bin 295 kişinin kimlik kontrolünün yapıldı. 9'u yabancı uyruklu olmak üzere 29 göçmen kaçakçılığı organizatörü ile 687 düzensiz göçmen yakalandı. Bakan Yerlikaya, tespit edilen düzensiz göçmenlerin ülkelerine geri gönderilme işlemlerinin başlatıldığını belirterek, "Türkiye; göç yönetiminde, insan hak ve hürriyetlerine saygılı, hukuk ve medeniyet değerlerine bağlı, kamu düzeni ve güvenliğinden asla taviz vermeden tüm dünyaya örnek bir model sunmaktadır. Göç konusunu; düzenli-düzensiz göç, uluslararası koruma, gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş, göçmen kaçakçılığıyla mücadele ve sınır yönetimi gibi tüm boyutlarıyla ele alıyoruz" dedi.

Nakit çekim limiti artırılacak

Thu, 20 Nov 25 15:49:23 +0300

Kredi kartı limitleri değişiyor BDDK'nin, kredi kartlarından nakit avans işlemlerine yönelik uyguladığı kısıtlamalarda gevşeme sinyali geldi. Yeni yılda, taksitli nakit avans işlemlerinde hem vade sayılarının hem de nakit çekim tavan limitlerinin güncel ekonomik koşullara uyum sağlaması için artırılması bekleniyor. Bu düzenlemeyle kartlı işlemlerdeki sınırların yeniden değerlendirilmesi hedefleniyor. Haziran 2023’te göreve başlayan yeni ekonomi yönetimi, yüksek enflasyonla mücadele kapsamında bir dizi önlem hayata geçirirken, en dikkat çekici uygulamalardan biri kredi kartlarına yönelik kısıtlamalar oldu. 2024’ün ilk aylarında BDDK, bankalara gönderdiği sözlü talimat ile kredi kartlarından yapılacak taksitli nakit avans işlemlerinde vade sayısını 12’den 3’e düşürmüş, kart sahiplerinin toplam limitlerinin en fazla yüzde 25’ini nakit çekebilecek şekilde düzenleme yapmıştı. BDDK, kredi kartlarından yapılacak nakit avans işlemlerinde tavan tutarı 25 bin TL olarak belirlemiş ve talep enflasyonunu baskılamak amacıyla bu önlemleri yürürlüğe koymuştu. Ancak 2026 itibarıyla bu kurallarda gevşemeye gidilmesi planlanıyor. Sözcü'den alınan habere göre geçen süreçte TL’de yaşanan değer kaybına rağmen mevcut sınırların korunması, kartlı işlemlerde nakit avans kullanımının azalmasına yol açtı. Yeni yılda kredi kartlarından yapılacak taksitli nakit avans işlemlerinde, mevcut 3 aylık azami vadenin ilk aşamada 6 aya, ilerleyen dönemde ise geçmiş yıllarda olduğu gibi 12 aya yükseltilmesi hedefleniyor. Ayrıca kartlardan yapılacak nakit çekimlerinde belirlenen 25 bin TL’lik tavanın, mevcut ekonomik koşullar altında yetersiz olduğu tespit edildi. Sektör kaynakları, kartlı işlemlerde kullanılacak nakit tavanının 50 bin TL’ye çıkarılmasının beklendiğini, daha düşük limitli kartlar için ise yüzde 25’lik çekim sınırının artırılabileceğini aktardı. sözcü

Tekirsin Mahallesi okulları kütüphaneye kavuştu

Thu, 20 Nov 25 15:48:41 +0300

Daha yaşanabilir bir Gaziantep hedefiyle toplumun her kesimine yönelik çalışmalar yürüten Gaziantep Kent Konseyi Kadın Meclisince Şehitkamil ilçesine bağlı Tekirsin Mahallesi İlkokulu ve Ortaokulu’nda yaptırılan kütüphanenin açılışı yapıldı. Gaziantep Kent Konseyi’ndan yapılan açıklamaya göre, Kent Konseyi Kadın Meclisi ve Birbiletkitabınolsun Grubu iş birliğiyle düzenlenen konserden elde edilen kitaplarla oluşturulan 4. ve son Anne-Çocuk Kütüphanesi, Tekirsin Mahallesi’nde çocukların coşkusuyla açıldı. Şehrin farklı noktalarında hayata geçirilen bu kütüphanelerin, çocukların hayal gücünü geliştirmesi ve ve onları geleceğe daha umutla taşıması hedefleniyor. Kütüphane kurulmadan önce, Kent Konseyi’nce okulda yapılan incelemelerde uygun alan belirlendi, eksikler giderildi ve okul binasının boyası yenilendi. Böylece öğrencilerin daha düzenli, temiz ve motive edici bir ortamda kitaplarla buluşması sağlandı. Açılış, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında okul müdürü Mehmet Eray Özduran, Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Fatma Aslı Tezel ve meclis üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Törenin ardından Kadın Meclisi üyeleri ve TEMA Vakfı Şehitkamil Şubesi okul bahçesinde fidan dikerek öğrencilerle çevre bilinci üzerine bir etkinlik yaptı. TEMA’nın sunumunda çocuklara, doğaya duyulan saygının geleceği nasıl şekillendireceği anlatıldı. Fidan dikiminin ardından, Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Gaziantep Barosu Çocuk Hakları Komisyonu avukatları çocuklara temel haklarını anlattı. Program kapsamında ayrıca, desteğe ihtiyaç duyan ilkokul öğrencilerine çanta ve kırtasiye malzemeleri hediye edildi. Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Fatma Aslı Tezel, bugüne kadar yapılan konser ve çalışmalarla şehrin farklı bölgelerinde toplam dört okulun kütüphaneye kavuşturulduğunu belirterek, “Bu kütüphanelerle çocuklarımızın hayal güçlerinin güçleneceğine ve geleceğe umutla taşınacaklarına inanıyoruz. Kent Konseyi olarak kadınların ve çocukların yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. Haber Merkezi

Kadınlar, ev, işyeri ve sokaklarda şiddet tehdidi altında yaşıyor

Wed, 19 Nov 25 19:56:17 +0300

Gaziantep-Kilis Tabip Odası, Dr. Aynur Dağdemir’in ölüm yıldönümünde, ‘’Yitirdiklerimize rağmen hala etkili önlemler alınmıyor, her yıl yeni kayıplar, acılar yaşıyoruz’’ ifadelerini kullandı Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hayriye Didem Yıldız, ‘’Şiddet artık kadınları ıssız sokaklarda değil, en güvenli olması gereken alanlarda bile kolayca buluyor. Kadınların evinde, işyerinde ve sokaklarda şiddet tehdidi altında yaşadığı bir ülkede, sağlık alanının da güvenli olmasını beklemek giderek imkânsız hale geliyor. Kadınları yoksullaştıran, güvencesizleştiren ve aile içine hapsetmeyi hedefleyen; eşitsizlikleri derinleştirip değersizleştiren politikalar, onları hem evde hem işte hem de kamusal alanda sistematik şiddet riskiyle sürekli karşı karşıya bırakıyor’’ dedi. Yeni politikalar sürekli yükselen toplumsal şiddeti daha da besliyor Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin, sadece sağlık sisteminin sağlık personelini yalnızlaştırarak korunaksız bırakmasının sonucu değil, kadınlara yönelik toplumsal şiddetin, eşitsizliğin ve değersizleştirmenin bir yansıması olarak karşımızı çıktığını söyleyen Yıldız, ‘’Giderek yaygınlaşan şiddet dilinin, cezasızlığın, üzeri örtülen şiddet verilerinin, alınan siyasi kararların ve uygulanması hedeflenen yeni politikaların da sürekli yükselen toplumsal şiddeti daha da besleyeceğini görüyoruz’’ şeklinde konuştu. Hepsi boşanma veya ayrılık süreçlerinde erkek şiddetiyle yaşamdan koparıldı Dr. Aynur Dağdemir’in öldürülüşünün 10. yıl dönümünde hem de sağlık çalışanlarına hem de kadına yönelik şiddette yitirilenlerin anıldığı ve şiddete karşı hep beraber sesin yükseltildiği bir gün olduğunu kaydeden Yıldız, ‘’Her geçen gün yaşamın her alanında yükselen şiddet dalgası normalleşirken, sağlık çalışanlarının, özellikle de kadınların güvensiz çalışma alanlarında maruz kaldıkları şiddet her geçen yıl artarak daha görünür hale geliyor. Ancak tüm Alanya’da Dr. Melek Bağçe, Nizip’te Dr. Feray Balkan, İstanbul’da Hemşire Sibel Kavılı, Eskişehir’de Hemşire Tuğba Koç, Mersin’de Hemşire Ayfer Kaya, Denizli’de Hemşire Hülya Tortop, Bursa’da Diş Hekimi Yasemin Uludağ Çetin, Adana’da Hemşire Saniye Arslan ve Ebe Ayşe Merve Sağ. Hepsi boşanma veya ayrılık süreçlerinde erkek şiddetiyle yaşamdan koparıldı’’ ifadelerini kullandı. Yıldız, ‘’2025’i “Aile Yılı” ilan ederek, nüfus politikalarını gündeme alarak, medeni haklar, nafaka ve miras haklarını tartışmaya açarak kadın bedeni üzerinde tahakküm kurmaya çalışmaktan hiç vazgeçmeyen, kadını sadece “aile içinde” tanımlayan iktidar politikaları, eşitsizlikleri derinleştirerek kadına yönelik şiddetin hem görünmez hale gelmesine hem de artmasına ve meşrulaşmasına zemin hazırlıyor’’ açıklamasını yaptı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddet tüm alanlarda derinleşiyor Şiddetin sağlıkta, evde, sokakta, siyasette ve medyadan normalleştirildiği bu dönemde, şiddetin her türüne karşı ses çıkarmak, dayanışmayı büyütmek ve kadına karşı şiddeti önleyici politikaların hayata geçirilmesini ısrarla talep etmek zorunda olduklarını kaydeden Yıldız, ‘’Son dönemde hazırlanan 11. yargı Paketi, LGBTİ+’ların görünmez kılınması, haklarının geriletilmesi ve varoluşlarının kriminalize edilmesi yönünde düzenlemeler içeriyordu. Her ne kadar kadınlar ve LGBTİ+’ların mücadelesi sonucunda bu düzenlemeler geri çekilmiş olsa da toplumun bir kesimini hedef alan politikalar devam ediyor. Bu adımlar, şiddetin meşrulaştırılmasına ve ayrımcılığın normalleşmesine zemin hazırlıyor. Böylece LGBTİ+’lara yönelik nefret iklimi büyürken, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddet tüm alanlarda daha da derinleşiyor’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

Türkiye’de sigara kullanım oranı erkeklerde yüzde 41, kadınlarda 14

Wed, 19 Nov 25 19:55:34 +0300

Gençler, zararlı bir teklif yapıldığında hayır diyebilmeli Sigara kullanım yaşının düştüğünü söyleyen Yeşilay Gaziantep Şube Başkanı Prof. Dr. Haluk Şen, ‘’Tütün kullanımında çevre çok önemli. Eğer bağımlı bir arkadaş çevresi varsa maalesef risk altında olabiliyor. Arkadaşlarımız içiyor, beni aralarına almazlar gibi korkularla başlanabiliyor. Dolayısıyla gençlere, ‘Size zararlı olan bir teklif yapıldığında hayır demeyi’ bilmeli diyoruz’’ şeklinde konuştu. Bireysel tutum yerine profesyonel destek almak çok önemli Şen, ‘’Aileler, sigara içen çocukları varsa kesinlikle aşırı tepki ya da daha ileriye safha da şiddet uygulamalarını asla istemiyoruz. Bu konuda profesyonel destek almak çok önemli. Bunun içinde Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nin 115 nolu hattını arayıp ücretsiz olarak klinik-psikolog arkadaşlarla görüşme şansları var. Bireysel tutum yerine profesyonel destek almak çok önemli’’ değerlendirmesinde bulundu. Alkol bağımlılığı sadece kişiyi değil, ailesini ve çevresini olumsuz etkileyen bir faktör Alkol bağımlığına değinen Şen, ‘’2019 verilerine göre dünya genelinde 15 yaş üstünde alkol bağımlılık oranı yüzde 7 seviyesinde. Bu oran ise dünya nüfusunun 400 milyonuna denk geliyor. TÜİK’in 2019 verilerine göre ülkemizde alkol bağımlılığı yüzde 15 iken, 2022 yılında bu oran yüzde 12’ye geriledi. Alkol bağımlılığı sadece kendisi değil, ailesini ve çevresini de olumsuz etkileyen bir faktör’’ dedi. Büyüklerin çok dikkat etmesi lazım ‘Sosyal medya veya televizyon kanallarında rol modellerin kullanmaması ya da paylaşmaması gerekiyor’ diyen Şen, ‘’Çocuklarımız ve gençlerimiz rol model olarak babalarını veya aile büyüklerini seçtiklerinde eğer o aile büyüklerinin sigara kullanımı varsa maalesef çocuklarda bir özenti olarak başlayabiliyor. Buna büyüklerin çok dikkat etmesi lazım’’ açıklamasını yaptı. Sigara dumanında 5 binden fazla kimyasal maddeler mevcut Aktif içiciliğin dünya büyük bir sorun olduğunu dile getiren Şen, ‘’Özellikle akciğer hastalığından ölümler çok fazla olmakta. Sigara dumanında 5 binden fazla kimyasal ve bunların 80’inde ise kanser yapıcı maddeler mevcut. Bu da hem akciğer hem de diğer organların hastalıklarına sebep olabilmekte. Pasif içicilik, aktif içicilik kadar çok riskli. Kapalı alanlara sigara içilmesi yasak. Buna titizlikle riayet edilmesi’’ ifadelerini kullandı. Türkiye’de sigara kullanım oranı erkekler yüzde 41, kadınlarda yüzde 14 Şen, ‘’Gelişmekte olan ülkelerde yapılan çalışmalarda sigara kullanımı ile ilgili OECD verileri var. Ancak birkaç yıl öncesine ait olan veriler güncel değil. Türkiye’de sigara kullanım oranı erkekler yüzde 41, kadınlarda yüzde 14 olarak raporlanmış. Pandemi ve depremin etkisiyle bu verilerin değiştiğini düşünüyoruz’’ dedi. Haber Merkezi

Avrupa ödülüne layık görülen Antep’te vatandaş geçinemiyor

Wed, 19 Nov 25 19:53:31 +0300

Kişi başına bireysel kredi borcu 90 bin lira, kredi kartı borcu 65 bin liraya çıktı Türkiye’nin en büyük metropol şehirleri arasında bulunan, 2025 Euro Prize Avrupa ödülüne layık görülen Antep’te vatandaş, aldığı maaşla geçinemiyor, kredi kartına ve krediye hücum ediyor. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre 2,5 milyon kişinin yaşamını sürdürdüğü şehirde, vatandaşın borcu rekor kırdı. Söz konusu verilere göre geçen yılın eylül ayında 70 bin lira olan bireysel kredi borcu bu yılın aynı ayında 95 bin liraya, kredi kartı borcu 45 bin liradan 65 bin liraya çıktı. Borçlarda yaşanan artış vatandaşın ekonomik anlamda yaşadığı sıkıntıları bir kez daha gözler önüne serdi. Bireysel kredi borcu ile kredi kartı borcu rekor düzeye ulaştı Gelir dağılımında adaletsizliğin tavan yaptığı, ekonomik krizin iliklere kadar hissedildiği kentte bireysel kredi borcu ile kredi kartı borcu rekor düzeye ulaştı. Aldığı maaş ile ay sonunu getiremeyen vatandaş, kredi kartı veya bireysel kredi için bankanın yolunu tuttu. Ocak ayında bireysel kredi borcunun 77 bin lira olduğu şehirde bu rakam 8 ayın ardından 95 bin liraya, bireysel kredi kartı borcu ise 50 bin liradan 65 bin liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı borcunda 75 bin lira borç ile İstanbul, ilk sırada bulunuyor. İstanbul’u, 71 bin lira ile Adana, 70 bin lira ile Ankara, 65 bin lira ile Gaziantep, 64 bin lira ile Diyarbakır, 64 bin lira ile Batman, 63 bin lira ile Konya, 61 bin lira ile Antalya, 61 bin lira ile İzmir ve 59 bin lira ile Mersin izliyor. Bireysel kredi borcu en fazla olan illere bakıldığında 117 bin lira borç ile İstanbul listenin başında bulunuyor. İkinci sırada 116 bin lira ile Ankara, üçüncü sırada 102 bin lira ile İzmir, dördündü sırada 98 bin lira ise Adana, beşinci sırada 97 bin lira ile Kocaeli, altıncı sırada 97 bin lira ile Antalya, yedinci sırada 95 bin lira ile Gaziantep, sekizinci sırada 93 bin lira ile Eskişehir, dokuzuncu sırada 92 bin lira ile Bursa, ve onuncu sırada 92 bin lira ile Muğla geliyor. Haber Merkezi

Kışın lezzeti ama… Yiyebilene…

Wed, 19 Nov 25 19:43:55 +0300

Kış mevsiminin habercisi olan kestaneler görücüye çıktı. Ancak her ürün gibi kestanenin fiyatı da arttı. Birçok hastalığa iyi geldiği söylenen, kış mevsiminin vazgeçilmezleri arasında bulunan kestaneler, tezgahlarda yerini aldı. Lakin fiyatlar hem cep hem de el yakıyor. Pişmiş kestanenin kilogramı 700 lira, pişmemiş kestanenin kilogramı ise 350 liradan satışa sunuluyor. Vatandaşın alım gücünün azalması kestane satışlarını da olumsuz etkiledi. Geçmiş yıllarda kilo ile kestane alan vatandaş artık tadımlık veya gram ile alıyor. Ayrıca geçen yıl 600 liradan satılan pişmiş kestanenin kilogramı bu sene 700 liraya, pişmemiş kestanenin kilogramı ise 350 liraya çıktı. Vatandaş, ‘’Kestaneyi çok severiz ama hayat pahalılığı maalesef ki bizleri çok etkiledi. Geçmiş yıllarda kilo ile alır doya doya yerdik, şimdi ise ya tadımlık alıyoruz ya da gram ile. Bu gidişle önümüzdeki yıllarda alamayacak duruma geleceğiz gibi görünüyor’’ dedi. Haber Merkezi

Yeter artık, esnafın sabrı taştı, taşacak

Wed, 19 Nov 25 19:43:02 +0300

Biniş ücretlerinin 26 lira olduğu dönemde mazotun litresi 44 liraydı. Ama 6 ayda mazotun litresi 60 liraya çıktı, biniş ücretlerinde herhangi bir değişiklik yapılmadı Gaziantep Minibüsçüler Odası ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi arasındaki zam görüşmelerinden sonuç çıkmadı. Artan maliyetler karşısına ayakta durmakta zorlanan dolmuşçu esnafı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin kapısını çaldı, ancak umduğunu bulamadı. Yapılan görüşmede Gaziantep Minibüsçüler Odası, biniş ücretlerinin 48 lira olmasını talep ederken, Büyükşehir Belediyesi ise 33 lira talep etti. Gelinen noktada anlaşma sağlanamadı. Komisyona süre verildi Dolmuşçu esnafı büyük bir heyecanla Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisi Kasım ayı birinci birleşiminde biniş ücretlerine zam yapılmasını bekliyordu, ama büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Mecliste ücretlerine zam konusunu gündeme geldi, ama komisyon çalışmaları devam ettiğinden komisyona süre verildi. Biz sadece hakkımızı istiyoruz, fazlasında gözümüz yok Gaziantep Minibüsçüler Odası Başkanı Sofu Çolak, ‘’En büyük giderimiz mazotun litresi 60 liraya dayandı. Yeter artık, esnafın sabrı taştı taşacak, sabır taşı taşlayacak. Biz sadece hakkımızı istiyoruz, fazlasında gözümüz yok. Kasım ayında olmadı, Aralık ayında zammımızın verilmesini istiyoruz’’ ifadelerini kullandı. Bu rakam bizi kurtarmaz diyerek masadan ayrıldık Esnafın zor bir dönemden geçtiğini dile getiren Çolak, ‘’Biniş ücretlerinin 26 lira olduğu dönemde mazotun litresi 44 liraydı. Ama 6 aylık süre içerisinde mazotun litresi 60 liraya çıktı, biniş ücretlerinde ise herhangi bir değişiklik yapılmadı. Zam konusunda her zaman Büyükşehir Belediyesi’nin kapısını çaldık. En son görüşmemizde biniş ücretlerinin 48 lira olmasını talep ettik, kendileri yüksek olduğunu belirterek, kabul etmediler ve 33 lira teklif ettiler. Bizler bu rakam bizi kurtarmaz diyerek masadan ayrıldık’’ şeklinde konuştu. Esnafa; ‘Cebinden mazot al da arabanı çalıştır’ diyemem Bir aracın aylık giderinin 200 bin liranın üzerine çıktığını sözlerine ekleyen Çolak, ‘’En büyük gider kalemlerimizden birisi hiç şüphesiz mazot. Şu anda bir aracın aylık akaryakıt gideri 100 bin liranın üzerine çıktı. İki şoförün maaşı, sigortası, araçların bakımı, parçaları derken bir aracın aylık gideri 200 bin TL’yi geçiyor. Esnafımızın akaryakıt istasyonlarının yanından geçemiyor, çünkü borcu var. Gelir gideri karşılamıyor. Esnafa; ‘Cebinden mazot al da arabanı çalıştır’ diyemem. Bizlerde insanız, biraz vicdan biraz merhamet. Bizim de bakmakla yükümlü olduğumuz ailemiz var’’ açıklamasını yaptı. Esnafımızın yüzde 90’ı bankalara borçlu Biniş ücretlerine aralık ayında zam yapılmasının elzem olduğuna dikkat çeken Başkan Çolak, ‘’Esnafımızın yüzde 90’ı bankalara borçlu. 487 aracımızın yüzde 50’den fazlası satılık durumda. Bu rakamın ilerleyen zamanlarda artmasından endişe ediyoruz. Tekerimiz artık dönmeyecek noktada. Esnaf da ne yapacağını şaşırmış durumda. Tekrardan söylüyorum; hakkımız olan zammın bir an önce verilmesini talep ediyoruz. Fazlasını değil, hakkımızı istiyoruz’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Altın fiyatları orta vadede güçlü kalacak

Wed, 19 Nov 25 19:41:44 +0300

Goldman Sachs, altın fiyatlarının orta vadede güçlü kalacağını öngörüyor. Banka, kısa vadeli dalgalanmalara rağmen altının yatırımcılar için güvenli liman niteliğini koruyacağını belirtti. Altın fiyatları, 30 Ekim’de görülen 4 bin 336 dolar ile rekor seviyenin ardından yaklaşık bir ay içinde yüzde 6 gerileyerek salı günü 4 bin 62 dolar seviyesine indi. ABD dolarındaki güçlenme ve aralık ayında faiz indirimi ihtimalinin azalması, altın üzerindeki baskıyı artırdı. Goldman Sachs, altındaki düşüşün kalıcı bir trendin başlangıcı değil, geçici bir dalgalanma olabileceğini belirtti. Bankaya göre altın, bu yıl genel olarak güçlü performans gösterdi ve yaklaşık yüzde 75 değer kazanarak yatırımcıların güvenli liman arayışından faydalandı. Uzmanlar, altındaki gerilemede doların güçlenmesi ve ABD’de faiz görünümündeki değişimin etkili olduğunu belirtirken, altının kısa vadeli baskıya rağmen orta vadede güçlü kalmasının beklendiğini ifade ediyor. Cumhuriyet

Milyarderlerimizin mevduatı katlandı

Wed, 19 Nov 25 19:41:12 +0300

BDDK verilerine göre, 1 milyon lira ve üzeri mevduata sahip mudilerin sayısı artış göstermeye devam ediyor. Yurtiçi ve yurtdışında zenginlerin toplam mevduatı yükselirken, asgari ücretli yurttaşlar yaşam mücadelesi veriyor. Bu durum, gelir eşitsizliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan yurtiçi ve yurtdışı yerleşik kişilerin sayısı eylül ayı itibarıyla 2 milyon 736 bin 415 oldu. 2024 sonunda 2 milyon 7 bin 928 olan 1 milyon lira üzeri mevduata sahip mudi sayısı, 9 ayda 728 bin 487 kişi artış gösterdi. Bu mudilerin toplam mevduatı eylül sonu itibarıyla 20 trilyon 108 milyar 579 milyon liraya ulaştı. Mudi başına düşen ortalama mevduat ise 7 milyon 348,5 bin lira olarak hesaplandı. Asgari ücretli yurttaş yaşam mücadelesi verirken, BDDK verileri zenginlerin daha da zenginleştiğini ortaya koydu. Sene sonuna doğru yaklaşılırken, asgari ücrete gelecek zam merak edilirken milyonlarca yurttaş açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. Geçen yılın aralık ayında 14 trilyon 786 milyar 648 milyon lira seviyesinde bulunan söz konusu mudilerin toplam mevduatı, yıl sonuna göre 5 trilyon 321 milyar 931 milyon liralık artış kaydetti. Eylülde 1 milyon lira ve üzeri parası olan yurtiçi yerleşik mudilerin mevduatlarının 12 trilyon 33 milyar 65 milyon lirası yerel para cinsi, 4 trilyon 859 milyar 191 milyon lirası döviz tevdiat hesabı, 1 trilyon 837 milyar 79 milyon lirası kıymetli maden depo hesaplarından oluştu. Böylece yurtiçi yerleşik mudilerin toplam mevduatı 18 trilyon 729 milyar 336 milyon liraya ulaştı. Mudi başına düşen ortalama mevduat ise 7 milyon 430,4 bin lira olarak hesaplandı. BDDK verilerine göre, hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan yurtdışı yerleşik mudilerin sayısı eylül itibarıyla 215 bin 764’e yükseldi. Söz konusu mudilerin sayısı aralık ayına göre 36 bin 770 kişi artarken, hesaplarındaki para miktarı 264 milyar 918 milyon lira yükseldi. Yurtdışında yerleşik mudilerin bankalardaki mevduatlarının 409 milyar 511 milyon lirası yerel para, 894 milyar 851 milyon lirası yabancı para ve 74 milyar 881 milyon lirası kıymetli maden depo hesaplarından oluştu. Böylece yurtdışı yerleşik mudilerin toplam mevduatı 1 trilyon 379 milyar 243 milyon lira oldu. Mudi başına düşen ortalama mevduat da 6 milyon 392,4 bin lira olarak hesaplandı. cumhuriyet

2 bin 408 vergi müfettişi atandı, denetimler sıklaştırılacak

Wed, 19 Nov 25 19:40:18 +0300

Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde atamalar gerçekleşti. Vergide kayıt dışılıkla mücadele edecek 2 bin 408 vergi müfettişinin ataması yapıldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesindeki vergi müfettişliklerine atamalar gerçekleşti ve 2 bin 408 vergi müfettişi görev yerine atandı. Vergi Başmüfettişliğine ise Vergi Denetim Kurulu (VDK) Başkan Yardımcısı getirildi. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesindeki vergi müfettişliklerine 2 bin 408 atama yapıldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi başmüfettişliklerine ise VDK Başkan Yardımcısı Selçuk Sevinç ile Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) Aydın Defterdarı Serdar Şahin atandı. Vergi müfettişleri ne yapacak? Vergi müfettişi, işletmelerin ve bireylerin vergi yükümlülüklerini hesaplamak, vergi beyannamelerini kontrol etmek ve vergi kaçakçılığını belirlemekle yükümlü kamu görevlisi olarak çalışıyor. Rapor hazırlanacak Vergi dairesi personelleri yapacakları incelemeler neticesinde ortaya çıkan şüpheli işlemlere yönelik olarak rapor hazırlayarak vergi müfettişlerine sunacak ve sonrasında yapılan incelemelerle birlikte yaptırımlar uygulanacak. Vergi müfettişleri kayıt dışı ile mücadele ediyor Vergi müfettişleri yılın ilk yarısında 225,5 milyar lirayla tarihi düzeyde matrah farkını ortaya çıkardı. Vergi Denetim Kurulunun bu dönemde sadece vergi incelemeleriyle tespit ettiği matrah farkı 135 milyar lirayı buldu. Konuya ilişkin değerlendirme yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Kayıt dışıyla mücadele için attığımız adımlar sonuç veriyor, denetim sonuçları da bu alanda elde edilen büyük başarının göstergesi oldu." demişti.

Motorine 2.5 lira zam geliyor

Wed, 19 Nov 25 19:39:43 +0300

ABD'nin Rus petrol üreticileri Rosneft ve Lukoil'e ambargo uygulamasıyla birlikte rafinelerin kar marjlarında artış görülürken, bu durum motorin fiyatlarının da peş peşe zamlanmasına neden oldu. Akaryakıt sektörü kaynakları, perşembeyi cumaya bağlayan gece yarısından itibaren geçerli olacak şekilde motorinin litre fiyatında 2,5 TL'lik artışa gidileceğini duyurdu. Amerika Birleşik Devletleri'nin Rus petrol üreticilerinden Rosneft ve Lukoil'i kara listeye alması, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda ülkede akaryakıt fiyatlarının dalgalanmasına neden oldu. Petrol rafinerilerinin kar marjlarında yaşanan değişiklik, tüketicilere pompada zam olarak yansımaya devam ediyor. Ekonomist İris Cibre, rafineri marjlarının sürekli yükseldiğine dikkat çekerek, cuma gününden itibaren geçerli olacak şekilde motorine 2,5 TL zam yapılacağını belirtti. sözcü

Polislerin ikinci şark görevi kaldırıldı

Wed, 19 Nov 25 19:39:08 +0300

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ankara’da düzenlenen değerlendirme toplantısında kritik bir kararı açıkladı: Polisler için yıllardır uygulanan zorunlu 2. şark görevi kaldırıldı. Artık hiçbir emniyet personeline zorunlu 2. şark tebligatı yapılmayacak. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ankara’da 81 İl Emniyet Personel Şube Müdürleri ile bir araya geldiği toplantıda polis teşkilatını yakından ilgilendiren önemli bir düzenlemeyi duyurdu. Buna göre, emniyet personeli için uygulanan zorunlu 2. şark görevi tamamen kaldırıldı. Tebligat yapılmayacak Toplantıda konuşan Yerlikaya, “Artık hiçbir polisimize zorunlu 2. şark tebligatı yapılmayacak” diyerek yıllardır tartışılan görevlendirme sisteminde köklü bir değişikliğe gidildiğini belirtti. Sputnik

Pide ve lahmacun gibi ürünlerde denetim kaldırıldı, zehirlenmelerin önü açıldı

Wed, 19 Nov 25 19:37:42 +0300

Tarım Bakanlığı’nın 2023’te yayımladığı genelgeyle pide ve lahmacun gibi ürünlerde domuz ve tek tırnaklı hayvan eti dışında denetim kaldırıldı. Tez-Koop İş’ten Şükrü Durmuş, “Siyasi iktidar sermayeyi koruyor, dini maske gibi kullanıp halka ne yedirdiklerini biliyoruz” dedi. Artan zehirlenme vakaları yurttaşlarda endişe yaratıyor. Türkiye genelinde gıda zehirlenmesine yönelik olaylar ve şüpheler artış gösterdi. İktidar, söz konusu zehirlenmelerin önünü 6 Haziran 2023 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda, Kontrol Genel Müdürlüğü aracılığıyla yayımladığı genelgeyle açtı. Konuyu Cumhuriyet’e değerlendiren Tez-Koop İş Trabzon Bölge Temsilcisi Şükrü Durmuş, “Görevi gıdaları kontrol etmek olan insanlara bu görevi yapmayacaksın emri verildi devlet tarafından... Sorun sistemsel. Siyasi iktidar, sırf sermayedarları korumak adına düzenleme yapıyor. Olayı İslamiyete getirerek dini maske gibi kullanıp insanlara helal diye neler yedirdiklerini çok iyi biliyoruz” dedi. Türkiye genelinde gıda zehirlenmesine yönelik olaylar ve şüpheler artış gösterdi. Son bir haftada Trabzon'un Ortahisar ilçesinde bir düğünde ikram edilen tavuklu pilavı yiyen davetlilerden 100 kişi, Zonguldak'ın Alaplı ilçesinde bir düğünde ikram edilen tavuk döneri yiyen davetlilerden 8 kişi ve Kastamonu'nun Doğanyurt ilçesinde mevlit yemeğinde dağıtılan tavuklu pilavı yiyen davetlilerden 30 kişi gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere başvurdu. Ekonomik kriz ve gıdada güvencesizlik sonucu meydana gelen bu olaylar, yurttaşları korkuttu. İktidar, söz konusu zehirlenmelerin önünü 6 Haziran 2023 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda, Kontrol Genel Müdürlüğü aracılığıyla yayımladığı genelgeyle açtı. 81 il müdürlüğüne gönderilen genelgeyle birlikte, pide, lahmacun, börek ve benzeri ürünleri üretenlerin iç harç olarak kullandıkları malzemeye yapılan kontrollerde domuz ve tek tırnaklı hayvan eti dışında bir kontrol yapılmayacağı belirtildi. Yani bu genelgeyle birlikte ürünlerin iç harcına, çabuk bozulan tavuk eti başta olmak üzere at, sakatat, kelle gibi et ürünlerinin girmesinin yolu açıldı. Tez-Koop İş Trabzon Bölge Temsilcisi Şükrü Durmuş, son günlerde artan gıda zehirlenmesi vakalarındaki artışı Cumhuriyet’e değerlendirdi. Olayları söz konusu genelgenin bir sonucu olarak değerlendiren Durmuş, “Görevi gıdaları kontrol etmek olan insanlara bu görevi yapmayacaksın emri verildi devlet tarafından. Düğünlerde, askeriye ve yurtlarda toplu zehirlenmeler oluyor. Buradaki esas sorun, genelgeyle 'bakılmayacak denilen' gıdadaki beyaz et hızla bozulur. Tavuk ve tavuk ürenleri marketlere dağılır, süresi dolmadan toplanması ve imha edilmesi gerekir. Ama birçok firma dezenfektana batırıp kokusunu giderip kıyma haline getiriyor ve ürünlerin içine katarak pazarlıyor” dedi. Sorunun sonuç üzerinden değil nedenleri üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Durmuş, “Gariban bir kokoreççiyi içeriye atarak sorunu çözemezsiniz. Sorun sistemsel. Siyasi iktidar, sırf sermayedarları korumak adına düzenleme yapıyor. Geçmişte görevini yapan gıda mühendisi arkadaşlarımız, denetim yapan veteriner hekim arkadaşlarımız darp edildi. Vahşi bir sistem devam ediyor” ifadelerini kullandı. Durmuş, “Olayı İslamiyete getirerek dini maske gibi kullanıp insanlara helal diye neler yedirdiklerini çok iyi biliyoruz. Sırf yandaşlarına ve sermayeye rant elde etmek için yaptıkları işin tuzak olduğunu, parayı önceledikleri için bu yöntemleri kullandıklarını da biliyoruz” diye konuştu. cumhuriyet

Türkiye’de et ithalatının yarısı tek bir yabancı şirketin elinde!

Wed, 19 Nov 25 19:37:07 +0300

Türkiye'de et fiyatlarındaki sert artış, Et ve Süt Kurumu'nu rekor seviyede ithalata yöneltti; ancak alım ve satış süreçlerindeki şeffaflık tartışma konusu oldu. Yapılan incelemeler, devasa ithalatın büyük çoğunluğunun tek bir yabancı şirketten temin edildiğini ve piyasaya dağıtımın ise birkaç büyük market zincirinin kontrolünde olduğunu gösteriyor. Yerli üretimdeki düşüşün derinleşmesiyle bu durum, et piyasasında ciddi bir yoğunlaşma krizi yaratıyor. Yapılan incelemeye göre, 2023’ten bu yana Avrupa’dan gerçekleştirilen en büyük et ithalatı sözleşmeleri ile ESK’nın İstanbul’daki kombinası üzerinden dağıtım yaptığı şirketler netleşti. Son üç yılda ithal edilen 93 bin ton etin yarısının tek bir şirketten alındığı, piyasaya sunulan ithal etin ise büyük oranda 5-6 şirketin kontrolünde olduğu görülüyor. Halk TV’den Bahadır Özgür’ün köşe yazısında yer alan verilere göre Avrupa’dan yapılan ithalat Polonya, Macaristan, Romanya, İtalya, Fransa, Belçika ve Ukrayna’daki toplam 9 şirket üzerinden yürütülüyor. 2023–2025 döneminde bu şirketlerden alınan et miktarı 92 bin 700 tona ulaştı; ödenen tutar ise 20,8 milyar lira oldu. Bu dönemde ithal edilen etin 47 bin 900 tonu, yani yüzde 51’i, Polonya merkezli Polonia Beef’ten temin edildi. Şirkete ödenen ücret 10,4 milyar lira olarak kaydedildi. İkinci sırada 23 bin tonla Fransız Groupe Bigard bulunuyor. ESK’nın İstanbul’daki kombinadan yapılan satışlar, ithal etin yarısından fazlasının yalnızca 5-6 şirket üzerinden piyasaya ulaştığını gösteriyor. ESK, bu etleri maliyetine yakın bir fiyatla özellikle geniş dağıtım ağına sahip market zincirlerine veriyor. Ancak denetim süreçlerinin ne kadar işlediği tartışma konusu olmaya devam ediyor. 2023’ten bu yana dağıtılan 93 bin ton ithal etin 14,1 bin tonu Happy Center’ın sahibi Altun Gıda’ya satıldı. Onu 11,6 bin tonla Tarım Kredi Et Ürünleri AŞ. izledi. Üçüncü büyük alıcı 6,8 bin tonla Kim Marketler’in sahibi Ersan Alışveriş Hizmetleri AŞ. oldu. Onur Marketler’i bünyesinde barındıran Özcan Alışveriş Hizmetleri AŞ. 6,7 bin tonla dördüncü sırada yer alırken, Anpa Gross 4,2 bin tonluk payıyla beşinci sırada bulunuyor. Ardından Altunlar Gıda ve Bicen Mağazacılık geliyor. Bu şirketler toplam dağıtımın yüzde 54’ünü oluştururken, geri kalan 427 firmanın payı yüzde 46’da kaldı. Cumhuriyet

21 ilde emekli, dul ve yetim aylığı alanların sayısı, aktif çalışanı geçti!

Wed, 19 Nov 25 19:36:32 +0300

Türkiye’de 25 milyon 625 bin 750 aktif sigortalıya karşılık 16 milyon 677 bin 617 emekli, dul ve yetim aylığı alan kişi bulunuyor Sosyal güvenlik sistemine dair 2024 verileri Türkiye’deki çalışan-emekli dengesinin hızla bozulduğunu gösterdi. Çırak, stajyer ve kursiyerler hariç tutulduğunda, 21 ilde emekli, dul ve yetim aylığı alanların sayısının aktif çalışanların üzerine çıktığı görüldü. Ayrıca 8 ilde çalışan sayısı, emekli nüfusunun yalnızca yüzde 10 kadar üzerinde bulunuyor. Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre, sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğinde kritik bir gösterge olan aktif/pasif oranı, 2024 yılı genelinde 1,61 olarak kaydedildi. Ağustos ayında ise oran 1,60 seviyesine geriledi. Yıl sonu itibarıyla Türkiye’de 25 milyon 625 bin 750 aktif sigortalıya karşılık 16 milyon 677 bin 617 emekli, dul ve yetim aylığı alan kişi bulunuyor. 2024 yılındaki aktif sigortalı sayısında 1 milyon 406 bin 464 stajyer ve kursiyer ile 539 bin 241 çırak da yer alıyor. Çırak, stajyer ve kursiyerler hariç tutulduğunda zorunlu sigortalı çalışan sayısı 2024 yılı itibarıyla 23 milyon 202 bin 708 olarak belirlendi. Güncel tabloda, 21 ilde emekli, dul ve yetim aylığı alanların sayısı aktif çalışan sayısını aşmış durumda. Özellikle Sinop’ta 65 bin 514 emekliye karşılık yalnızca 48 bin 42 aktif çalışan bulunuyor. Benzer şekilde Zonguldak, Bartın ve Rize gibi illerde de aktif/pasif dengesi emekli nüfusu yönünde bozulmuş görünüyor. Denizli, Gümüşhane, İzmir, Kastamonu, Samsun, Sivas, Uşak ve Kırıkkale’de ise çalışan sayısı emeklilerden yalnızca yüzde 10 fazla. Örneğin İzmir’de 100 emekliye karşılık 110 çalışan bulunuyor. Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’da ise 5 milyon 558 bin aktif çalışana karşılık 3 milyon 392 bin emekli yer alıyor ve aktif/pasif oranı 1,64 seviyesine ulaşıyor. Ankara’da ise oran 1,46 olarak kaydedildi. T24

Epitel tabakası excimer lazer ile doğrudan uzaklaştırılabiliyor

Wed, 19 Nov 25 19:34:56 +0300

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Pelin Özyol, No Touch Lazer’in Transepitelyal PRK’nın miyopi, hipermetropi ve astigmatizma gibi kırma kusurlarının düzeltilmesinde kullanılan bir lazer cerrahisi yöntemi olduğunu söyledi. İşlem sırasında göz yüzeyine herhangi bir cerrahi aletle işlem uygulanmamasının temel özellik olduğunu anlatan Prof. Dr. Özyol, yöntemle ilgili şu bilgileri verdi: “Geleneksel PRK yönteminden farklı olarak, No Touch Lazer, korneanın en üst tabakası olan epiteli kaldırmak için mekanik bir uygulama veya alkol kullanmaz. Bunun yerine epitel tabakası excimer lazer ile doğrudan uzaklaştırılır. Ardından, aynı lazer cihazı, alttaki kornea dokusunu yeniden şekillendirerek görme kusurunu düzeltir. Tüm bu süreç, hasta sadece lazer cihazının ışığına bakarken, her iki göz için kısa sürede tamamlanır.” “İşlem sırasında göze dokunulmadığı için, cerrahi temastan çekinen hastalar için psikolojik bir konfor sağlar” şeklinde konuşan Prof. Dr. Özyol, No Touch Lazerin diğer özelliklerine ve uygulama alanlarına yönelik şöyle konuştu: “Korneada bir "flep" oluşturulmadığı için, bu kapakçıkla ilgili olası komplikasyon riskleri ortadan kalkar. Korneası ince olan veya klasik LASIK yöntemine uygun olmayan bazı hastalara alternatif olarak uygulanabilir. Diğer yüzey ablasyon yöntemlerinde olduğu gibi, epitel tabakasının kendini yenilemesi gerektiğinden, ilk birkaç gün ağrı, batma ve sulanma gibi geçici rahatsızlıklar görülebilir. Tam görme netliğine ulaşmak bir miktar zaman alabilir.” No Touch Lazerin, gözlük ve lens bağımlılığından kurtulmak isteyenler için bir seçenek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özyol, her yöntemde olduğu gibi, uygunluk için detaylı bir göz muayenesi ve hekim değerlendirmesinin kritik önemine sahip olduğunu belirtti. Haber merkezi

Küresel ekonomide belirsizliklerin arttığı bir dönemden geçiyoruz

Wed, 19 Nov 25 19:34:15 +0300

GSO Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Gaziantep sanayisinin Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri olmaya devam ettiğini vurgulayarak, ‘’Gaziantep, üretim gücü, ihracat kapasitesi ve istihdam oluşturma potansiyeliyle ülkemizin en güçlü sanayi şehirlerinin başında geliyor. Şehrimizin büyümesini sürdürülebilir kılmak, sanayicimizin önünü açmak ve geleceğe daha güçlü adımlarla ilerlemek için elimizden geleni fazlasıyla yapıyoruz. Küresel ekonomide belirsizliklerin arttığı bir dönemden geçiyoruz. Ancak Gaziantep’in girişimci ruhu, çalışkanlığı ve mücadelesiyle zorlukların üstesinden geleceğimize yürekten inanıyorum. Sanayicilerimiz her koşulda üretmeye, ihracat yapmaya ve istihdam oluşturmaya özveriyle devam ediyor’’ ifadelerini kullandı. GSO Kasım Ayı Meclis Toplantısı, GSO Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu başkanlığında, Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, Meclis ve Meslek Komitesi Üyelerinin katılımıyla yapıldı. GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi de konuşmasında politika faizindeki düşüş trendine işaret ederek, ‘’Merkez Bankası tarafından politika faizinde indirim yönündeki eğilim memnuniyet vericidir. Merkez Bankası iki aydır politika faizinde indirme gitmektedir. Merkez Bankası tarafından 7 kasımda gerçekleştirilen enflasyon raporu sunumunda, 2025 yıl sonu enflasyon tahmin aralığı, yüzde 25-29'dan yüzde 31-33 seviyesine yükselmiştir. Bu sürecin politika faizindeki düşüş eğilimini olumsuz etkilememesini arzu ediyoruz’’ dedi. Nefes Kredisi limitlerinin arttığını belirten Ünverdi, ‘’Nefes Kredisi limiti 25 milyar TL’den 50 milyar TL’ye çıkarıldı. Kredide 6 ay anapara ödemesiz dönem bulunacak ve toplam vade en fazla 36 ay olacak. Firmalar en çok 1,5 milyon TL’ye kadar kredi kullanabilecek. 2025 yılı içerisinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Nefes Kredisi ile KOBİ’lere sağlanan toplam destek 80 milyar TL’ye çıkacak. Ekonomik daralmanın ve zorlukların yaşandığı bu süreçte özellikle KOBİ niteliğindeki firmalarımızı sunulan imkanlardan faydalanmaya davete diyoruz’’ şeklinde konuştu. Türkiye ile Suriye arasında transit taşımacılığın bu ay itibarı ile yeniden başladığına dikkati çekerek, “Bu süreç ülkemiz ve özellikle şehrimizle, Suriye ve bölge ülkeleri arasında ikili ticaretin gelişmesine önemli katkılarda bulunacaktır. Sürecin geliştirilerek, şehrimizin Suriye’de daha fazla rol oynaması ve bölgeye olan ihracatımızın artması için bizler de elimizden gelen çabayı göstereceğiz’’ diye konuştu. Gaziantep’in ekonomik verileri hakkında da meclis üyelerine sunum yapan Ünverdi şunları dile getirdi: ‘’Şehrimiz en fazla ihracat gerçekleştiren iller arasında 2025 yılı Ekim ayında 6. sıradaki yerini korudu. İhracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,9 oranında arttı. En çok ihracatın yapıldığı ülkelerin başında Irak ve ABD yer aldı. İhracatın sektörlere göre dağılımına bakıldığında ise ilk sırada yüzde 36,1 ile tekstil ürünleri, ikinci sırada yüzde 34,2 ile tarımsal sanayi ve hububat ürünleri, 3. sırada ise yüzde 12,7 ile kimya ve plastik ürünleri bulunuyor.’’

Dünyada 48. Vaka

Wed, 19 Nov 25 19:31:28 +0300

Organları ayna görünümünde ters olan hastadan safra kanalındaki taşlar endoskopik yöntemle çıkarıldı. 66 yaşındaki kadın hasta, şiddetli karın ağrısı şikayetiyle hastanenin Acil Servisi’ne başvurdu. Yapılan tetkiklerde hastanın iç organlarının ayna görüntüsü şeklinde ters yerleşim gösterdiği tespit edildi ve Situs İnversus Totalis tanısı doğrulandı. Hastanın safra kanalında taş olduğu ve buna bağlı akut pankreatit atağı geçirdiği belirlendi. Tedaviyi gerçekleştiren Gastroenteroloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Ahmet Akbay, süreci şu sözlerle anlattı: “Karın ağrısı şikayetiyle başvuran hastamızın çektiğimiz MR görüntülerinde karın içi organlarının tamamen ters yerleşimli olduğunu gördük. Normalde sağda olması gereken karaciğer ve safra kesesi solda, solda olması gereken kalp ise sağ tarafta yer alıyordu. Hastamızın safra kanalında taş mevcuttu ve akut pankreatit atağı geçiriyordu. İleri endoskopik bir yöntem olan ERCP işlemini bu zorlu anatomik yapıya rağmen başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Bu durum dünyada ve Türkiye’de çok nadir görülmektedir. Oldukça zor bir işlemdi ancak başarıyla tamamladık; hastamız sağlığına kavuştu.” Tedavinin ardından sağlığına kavuşan Evin Aslan ise duygularını şu sözlerle ifade etti: “Gaziantep Şehir Hastanesi’ne geldim. Ahmet hocam ‘Hemen ameliyat olman lazım, iç organların ters’ dedi. Ameliyatımı yaptı, çok şükür sağlığıma kavuştum. Kendisine ve tüm ekibe çok teşekkür ediyorum.”Haber merkezi

Bütçeden kadınlarımıza ayrılan pay aylık 51 kuruş

Tue, 18 Nov 25 19:14:37 +0300

Ülkede her iki kişiden birinin asgari ücretle çalıştığını söyleyen KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, 2026 yılı bütçesinden kadınlara ayrılan bütçenin aylık 51 kuruş olmasını eleştirdi 2026 yılı bütçe görüşmeleri devam ederken KESK, işçiden, emekçiden, halktan, emekliden bir bütçe talebi ile sahaya iniyor. Bu kapsamda 4 şehirde miting düzenlenecek. Balıklı Meydanı’nda bir araya gelen KESK Gaziantep Şubeler Platformu, 22 Kasım tarihinde Adana’da düzenlenecek mitinge davet çağrısı yaptı. Her iki kişiden biri asgari ücretle çalışıyor Gevher, “OECD verilerine göre dünyada milyoner sayısı 1,2 oranında artarken, bu ülkede milyoner sayısı yüzde 38 arttı. Yani bütçenin büyük bir kısmı, yandaşa, sermayeye aktarılırken, emekçiler ve emekliler, açlık ve yoksulluk sınırı arasında bir yaşam mücadelesi veriyor. Bütçenin yüzde 16’sının savunma sanayisine ayrıldığını görüyoruz. Yani silah baronlarına yüzde 16’lık pay ayrılıyor. Oysa bu ülkenin savunması, güvenliği, demokratikleşme, barış ile mümkün olacak’’ açıklaması yaptı. 10 aylık süre içerisinde 317 kadın katledildi Gevher, ‘’10 aylık süre içerisinde 317 kadın katledildi. 317 kadının katledildiği yerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bütçesini açıklarken bakanlığa bağlı 25 sığınaktan bahsediyor, 2026 yılında sığınak sayısını 26’ya çıkaracaklarını söylüyor. Kadına yönelik şiddeti bu kadar arttığı, kadınların güvencesiz, kayıt dışı çalıştığı koşullarda kadınlara ayrılan bütçe ortada’’ değerlendirmesini yaptı. Her 5 gençten 1’i ne istihdam da ne de okulda Ülkede işsizliğin her geçen gün arttığına dikkat çeken Gevher, ‘’Her 5 gençten 1’i ne istihdam da ne de okulda. İşsizlik oranları yüzde 30’lara, kadın işsizliği yüzde 40’a çıktı. 2 milyon emekli açlık sınırının altında ücret aldığından çalışmak zorunda kalıyor. Çalışan emekli oranı her geçen gün artıyor. Yani emeklilerin insanca yaşayacağı bir ücret yerine yaşam süresini tartışan bir hükümet ile karşı karşıyayız’’ dedi. Demokratik bir bütçe talebi için alanlara çıktık ‘Bütçelerdeki tercihler hükümetlerin kimden yana tutum aldığını gösteriyor’ diyen Gevher, ‘’2026 bütçesine baktığımızda bütçe kalemlerinin yüzde 47’si dolaylı vergilerden oluşuyor. Dolaylı vergiler ise; sabah kalktığımız andan gece yatağa girene kadar yaptığımız temel ihtiyaçlarımız. Yüzde 26’sı gelir vergisinden oluşuyor. Bu ise çalışanların cebine girmeden gelirleri üzerinden alınan vergi. Sadece yüzde 11’i Kurumlar Vergisi dediğimiz sermayeden kesilen vergilerden oluşuyor. Bu nedenle demokratik bir bütçe talebi için alanlara çıktık. Halk için bütçe demek için alanlara çıktık’’ şeklinde konuştu. 2026 bütçesine dair 4 bölge de mitingler yapacağız ‘2026 yılı merkezi bütçe 23 Ekim’de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından sunuldu’ diyen Gevher, ‘’O günden beri merkezi bütçeye dair kalemler üzerinden tartışmalar yürütülüyor. Eğer emekçiler, bütçe hakkında daha fazla söz söyler, alana çıkar ve kamuoyu oluşturursa hükümet bütçe konusunda demokrasiye duyarlı bir pratiğin sahibi de olabilir. O nedenle her dönemde olduğu gibi 2026 bütçesine dair 4 bölge de mitingler yapacağız’’ ifadelerini kullandı. Haber Merkezi

Ekmek ve barış sloganı ile Ankara’ya yürünecek

Tue, 18 Nov 25 18:18:36 +0300

Barış istiyoruz’ sloganıyla başlatılan imza kampanyasının 15 kasım tarihi itibariyle sona erdiğini dile getiren DEM Parti Antep İl Eşbaşkanı Mehmet Fesih Yeşil, ‘’ Önümüzdeki günlerde de ‘Ekmek ve barış’ sloganı ile yeni bir çalışma başlatacağız. Bu kapsamda Türkiye’nin dört bir tarafından Ankara’ya yürünecek. Sivil toplum örgütlerini ziyaret edeceğiz, desteklerini bekleyeceğiz’’ dedi. DEM tarafından ülke genelinde Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna destek vermek amacıyla Ekim ayında ‘Barış istiyoruz’ sloganı ile başlatılan kampanya sona ererken, ‘Ekmek ve barış’ sloganı ile yeni bir çalışma başlatılıyor. Toplumun barışa olan ihtiyacını ve inancını bir kez daha gördük Toplumun barışa ihtiyacının olduğunu dile getiren Yeşil, ‘’Toplumun barışa olan ihtiyacını ve inancını bu imza kampanyası sürecinde bir kez daha görmüş olduk. Yeşilsu Parkında, Sankopark önünde Balıklı Meydanı’nda, üniversite meydanında, Güzelvadi ve Vatan Mahallerinin yanı sıra Nizip’te stant açtık. Sadece DEM Partisi’nin kitlesi değil, toplumun tüm kesimleri imza kampanyasına ciddi anlamda katkı sundular’’ şeklinde konuştu. ‘Toplum barış süreci gerçekten topluma mal oldu’ diyen Yeşil, ‘’İmza kampanyasına gösterilen yoğun ilgi ve katılım bizleri çok mutlu etti. 5 bin üzerinde vatandaş imza vererek barış sürecine ne kadar sahip çıktığını bir kez daha göstermiş oldu. 15 kasım tarihi itibariyle kampanyamız bitti, stantlarımızı kaldırdık. Toplumun yüzde 95’i barış ve bunun somutlaşmasını istiyor’’ ifadelerini kullandı. Toplum içerisinde güveni artıracak yasal ve hukuki adımlar atılmalı Somut adımların bir an önce atılması gerektiğini söyleyen Yeşil, ‘’Devletin, toplum içerisinde güveni artıracak, rahatlatacak ve kaynaştıracak yasal ve hukuki adımların bir an evvel atılmasını bekliyoruz. Bu adımların atılması gerçekten çok önemli. PKK, aldığı kararla sınır dışına çekilmesi de önemli. Dolayısıyla bizler barış için mücadele ediyoruz’’ değerlendirmesini yaptı. Barış olmazsa ekmek, adalet ve hukuk olmaz Yeşil, ‘’Barış olmazsa ekmek, adalet ve hukuk olmaz. Bu süreci, toplumun tüm kesimleri, sivil toplum örgütleri, kurum ve kurumlar birbiriyle kenetlenerek barış sürecinin taçlandırılması gerekiyor. Antep’te ise işçiler, emekliler ve emekçilerle bir araya geliyoruz, sorunlarını ve sıkıntılarını dinliyoruz. Bunları düzenleyeceğimiz yürüyüş kapsamında Ankara’da bir basın açıklaması ile dile getireceğiz’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

Sağlığa eşit erişim bireyin doğuştan sahip olduğu temel bir insan hakkı

Tue, 18 Nov 25 18:17:35 +0300

Gaziantep-Kilis Tabipler Odası ve Gerçek Eşitlik Çoğulculuk Kapsayıcılık Derneği iş birliğiyle “Sağlığa Eşit Erişim Hakkı’ paneli düzenlenecek. Panelde, sağlık hizmetlerinin tüm bireylere adil, ulaşılabilir ve eşit biçimde sunulmasının önemine vurgu yapılacak. Gerçek Eşitlik Derneği Başkanı Gül Yıldız Bozgeyik moderatörlüğünde yapılacak “Sağlığa Eşit Erişim Hakkı’ paneline, CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, İnsan Hakları Savunucusu Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları, katılacak. Sağlığa erişimin mevcut durumu, sorun alanları ve çözüm önerileri ele alınacak Gaziantep-Kilis Tabipler Odası ve Gerçek Eşitlik Çoğulculuk Kapsayıcılık Derneği iş birliğiyle “Sağlığa Eşit Erişim Hakkı’ paneli düzenlenecek. Panelde, sağlığa erişimin mevcut durumu, sorun alanları ve çözüm önerileri bilimsel, politik ve insan hakları perspektifleriyle ele alınacak ve kapsamlı şekilde tartışılacak olup katılımcıların görüş ve önerilerini paylaşacak. Sağlık hakkının korunması toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu Gerçek Eşitlik Derneği Başkanı Gül Yıldız Bozgeyik, ‘’Sağlığa eşit erişim, yalnızca bir hizmet talebi değil, her bireyin doğuştan sahip olduğu temel bir insan hakkı. Bu hakkın korunması ve geliştirilmesi, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğu’’ açıklamasını yaptı. Kamuoyunu daha adil bir sağlık sistemi için ses yükseltmeye davet ediyoruz Tüm kamuoyunu tartışmaya katkı sunmaya ve birlikte daha adil bir sağlık sistemi için ses yükseltmeye davet eden Bozgeyik, ‘’Toplum sağlığında yaşanan yapısal eşitsizlikler, ekonomik farklılıklar, bölgesel uçurumlar ve dezavantajlı grupların karşılaştığı erişim engelleri, toplumun geniş kesimlerini etkileyen ciddi bir hak ihlali niteliği taşıyor. Bu nedenle panelimiz; sağlığa erişimin mevcut durumunu, sorun alanlarını ve çözüm önerilerini bilimsel, politik ve insan hakları perspektifleriyle ele alacak kapsamlı bir tartışma zemini sunuyor’’ ifadelerini kullandı. Yıldız, sağlık hakkının evrenselliği, mevcut uygulamalardaki eşitsizlikler ve daha kapsayıcı bir sistem için hayata geçirilebilecek politikalar üzerine değerlendirmelerde bulunulacağının altını çizdi. Haber Merkezi

Ürünlerin piyasa değerinin belirlenmesine katkı sağlanıyor

Tue, 18 Nov 25 18:15:38 +0300

TİGEM mercimek ihalesi yapıldı GTB, bölge tarım ticaretinin güvenilir ve etkin platformu olarak, TİGEM Ceylanpınar İşletmesi’nin 2025 yılı mercimek istihsali ihalesine ev sahipliği yaptı. Toplam 1.989,02 ton çepelli ve 279,42 ton temiz mercimek, 14 parti halinde alıcılarla buluştu. İhale, pazarlık usulüyle gerçekleştirildi ve Gaziantep başta olmak üzere çevre illerden çok sayıda tüccar, sanayici ve sektör temsilcisinin katılımıyla yoğun bir rekabet ortamında tamamlandı. GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, ihalenin bölge tarım piyasalarına katkısına dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu organizasyon, ürünlerin piyasa değerinin belirlenmesine katkı sağlarken, bölge tarım ticaretine de önemli bir dinamizm kazandırdı. TİGEM ile yürüttüğümüz birçok ihale, tarımsal ticaretin sürdürülebilirliği açısından stratejik öneme sahip." Akıncı ayrıca tarımın ekonomik ve sosyal kalkınmadaki kritik rolüne vurgu yaparak şunları söyledi: "Adil ve rekabetçi piyasa koşulları oluşturmak, üreticiden tüccara her halkada değer yaratmak önceliğimizdir. Bu tür ihaleler sayesinde hem üretim hem ticaret kazanıyor, tarım sektörünün sürdürülebilirliği destekleniyor. GTB olarak bu anlayışla, sektöre değer katan her organizasyonun içinde olmaya devam edeceğiz."

İşletmelerin nakit akışı açısından çok önemli

Tue, 18 Nov 25 18:14:54 +0300

Nefes kredisinin ikinci paketi başladı GTB Başkanı Mehmet Akıncı, KOBİ’lere uygun koşullarda finansman desteği sağlamak amacıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde hayata geçirilen Nefes Kredisi’nin ikinci paketinin başladığını ve kredi hacminin 25 milyar TL’den 50 milyar TL’ye yükseltildiğini duyurdu. Akıncı, yaptığı açıklamada, TOBB, Kredi Garanti Fonu (KGF) ve bankaların iş birliğiyle oluşturulan Nefes Kredisi’nin, özellikle KOBİ’lerin finansmana erişim noktasında kritik bir destek sağladığını söyledi. 2 Ekim 2025 itibarıyla başlayan ilk dönemin ardından, TOBB Nefes Kredisi’nin ikinci paketinde toplam kredi hacminin 25 milyar TL’den 50 milyar TL’ye yükseltildiğini belirten Akıncı, bu adımın işletmelerin nakit akışını güçlendirmek ve ekonomik canlılığını sürdürmek açısından son derece önemli olduğunu ifade etti. Kredi başvurularının 19 Kasım 2025 Çarşamba günü itibarıyla alınmaya başlanacağını kaydeden Akıncı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Krediler, işletmelerimizin üretim ve istihdamı sürdürmelerine, çarkların dönmesine ve KOBİ’lerimizin geleceğe güvenle bakabilmesine önemli katkı sağlıyor. Gaziantep gibi üretim ve ihracat odaklı şehirlerde bu tür finansman desteği, sadece yerel değil, ülke ekonomisinin de büyümesi açısından kritik bir rol oynuyor. Her sağlanan kredi, yeni bir üretim, yeni bir istihdam ve yeni bir ihracat anlamına geliyor" Başvuruların Halkbank, Vakıfbank, Ziraat Bankası, Denizbank, Garanti Bankası, Akbank ve Ziraat Katılım şubeleri aracılığıyla yapılabileceğini hatırlatan Akıncı, sözlerini şöyle tamamladı: "TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere KGF yönetimine ve destek veren tüm banka yöneticilerine teşekkür ediyor, bu kredinin KOBİ’lerimiz için hayırlı olmasını diliyorum."

Milli piyango bileti satıcılığı tozlu raflarda yerini alacak

Tue, 18 Nov 25 18:13:45 +0300

Gaziantep Milli Piyangocular Odası Başkanı Sabri Yıldırım, ‘’Satışların düşmesine bağlı olarak milli piyango tezgahları birer birer kapanıyor. Geçmiş yılların en gözde mesleği olan milli piyango mesleği yakın zamanda tozlu raflarda yerini alacak gibi görünüyor’’ dedi. Halkın alım gücünün gerilediğini net şekilde görebiliyoruz İnsanların alım gücünün düşmesinin gözle görünür hale geldiğini söyleyen Yıldırım, ‘’Önceki yıllarda şans oyunları fiyat bakımından uygundu, herkes oynayabiliyordu. Ama gelinen noktada en düşük fiyat 100 lira oldu, 500 liraya kadar yükseliyor. Tabii bu paraları birçok insan veremiyor. Zaten vatandaş evine ekmeği zor götürüyor. Şans oyununa vereceği parayla evinin ihtiyacını alıyor. Bizim ki zevk işi, zorunlu değil. Parası olanlar oynuyor, olmayanlar oynamıyor. Dolayısıyla satışların düşmesine bağlı olarak halkında alım gücünün gerilediğini net şekilde görebiliyoruz’’ açıklamasını yaptı. Milli piyangoculuğun bir zamanların en gözde mesleklerinden biri olduğunu ancak zaman içerisinde bunun değiştiğini sözlerine ekleyen Yıldırım, ‘’Milli piyangonun özelleştirilmesiyle başlayan süreç aradan yıllar geçmesine karşın devam ediyor. Öncesinde komisyon oranlarımız yüksekti, istediğimiz zaman kredi kartı ile ürün bulabiliyorduk, hatta milli piyangonun şubesi vardı. Ama özelleştirilmeyle birlikte bunların tümünde tam tersi bir durum yaşanmaya başlandı’’ değerlendirmesinde bulundu. Yıldırım, ‘’Özelleştirmeyle birlikte komisyon oranlarımız çok düştü, kredi kartı ile ürün alamıyoruz, nakit almamız lazım ve şubemiz kapatıldı. Bunların sonucu olarak birçok esnafımız çarkını döndüremediğinden tezgahlarını kapatıp mesleği bıraktılar. Sorunlarımızın çözülmesi ve talepleri iletmek için birçok kamu kurum ve kuruluşa başvurduk lakin hiçbirinden olumlu bir dönüş alamadık, hatta bazen karşımızda muhatap bulamadık. Böylesine önemli bir sektör bu duruma düşmemeliydi’’ ifadelerini kullandı. Sektörün yeniden canlanması için desteğe ihtiyacının olduğunu vurgulayan Başkan Yıldırım, ‘’Bizler, bu mesleğin yaşatılması için çalışıyor ve çabalıyoruz. Bunun için de sesimize, çağrımıza ve taleplerimize karşılık verilmesini istiyoruz. Karşımızda bir muhatap olmasını bekliyoruz. Çok bir şey istemiyoruz; komisyon oranlarımız günümüz koşullarına göre revize edilsin, kredi kartı ile ürün alabilelim ve şubemiz açılsın. Bu talepleri karşılamak çok zor olmasa gerek’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

İnternet sitelerine erişilemiyor… Pek çok siteye giriş sağlanamıyor

Tue, 18 Nov 25 18:12:29 +0300

Türkiye genelinde pek çok internet sitesine ve platforma erişim sorunları yaşanıyor. Kullanıcılar özellikle sosyal medya ve haber sitelerine girerken hata aldıklarını bildiriyor. Sorunun hızla büyümesiyle birlikte X (Twitter) için de erişim problemleri rapor edildi. Kesintinin nedeni henüz açıklanmadı. Türkiye’nin farklı bölgelerinde kullanıcılar birçok internet sitesine erişimde ciddi problemler yaşıyor. Öğle saatlerinden itibaren artan şikayetler, sosyal medya platformlarından haber portallarına kadar geniş bir alanda kesinti yaşandığını gösterdi. X (Twitter) de erişim sorunlarından etkilendi Kullanıcıların en çok merak ettiği platformlardan biri olan X, akşam saatlerine doğru tamamen erişilemez hale geldi. Zaman akışı yenilenmiyor Gönderiler görünmüyor Bildirimler yüklenmiyor 3.250’den fazla kullanıcı erişim sorunu bildirdi. Şikâyetlerin yüzde 58’i X mobil uygulaması üzerinden geldi. Kullanıcıların yüzde 23’ü web sürümünde problem yaşadığını söyledi. Yüzde 10’u ise sunucu bağlantı hatası aldığını aktardı. Platforma hem mobil uygulama hem de web üzerinden erişimde kesintiler yaşanıyor. Kullanıcı şikayetleri ve hata raporları, özellikle üç büyük platformda yoğunlaştı: Twitter (X) YouTube E-Devlet Kapısı Bu sitelerde yaşanan yavaşlama, hesap giriş hataları, video yüklenmeme sorunları ve sayfa açılmama problemleri Downdetector gibi hata izleme sitelerine saniyeler içinde yansıdı. Şikâyet sayısında olağanüstü bir artış görüldü. 'İç hizmetlerde bozulma yaşıyoruz' Dünya çapındaki internet erişim sorunuyla ilgili bulut sağlayıcı Cloudflare’den açıklama geldi: X, Chatgpt gibi uygulamalara bulut hizmeti sağlayan şirket canlı durum sayfasında, ‘iç hizmetlerinde bir bozulma yaşadıklarını’ ve bunun bazı hizmetlerinin etkilenmesine yol açabileceğini duyurdu. Cloudflare, ek bir güncellemede ise, hizmetlerin toparlanmaya başladığını belirtti, ancak ‘müşterilerin düzeltme çalışmaları devam ederken normalin üzerinde hata oranları gözlemlemeye devam edebileceğini’ ekledi ve bu sorunu ‘araştırmaya devam ettiklerini’ söyledi. “İnternet çöktü mü?” sorusu trend oldu Öğle saatleri itibarıyla kullanıcılar arama motorlarına en çok şu soruları yazdı: “İnternet çöktü mü?” “İnternet neden yavaş?” “Twitter ve YouTube neden açılmıyor?”sputnik

Dolar milyoneri sayısı 236 bini aştı

Tue, 18 Nov 25 18:11:47 +0300

Türkiye’de 2024 yılında dolar milyoneri sayısı yüzde 8,4 oranında artışla dünyada en hızlı artan ülke oldu. Milyoner sayısı bir yılda yaklaşık 7 bin kişi artarken, Türkiye’nin toplam dolar milyoneri sayısı 236 bini aştı. İsviçre Bankası UBS’in hazırladığı, Küresel Servet Raporu 2025 verilerine göre, 2024 yılında Türkiye’de dolar milyonerleri arttı. Dikkat çekici bir konuma yükselen Türkiye, milyoner sayısındaki artışla dünyada açık ara lider oldu. Türkiye ilk sırada Verilere göre, dünyada 2024 yılında dolar milyonerleri bir önceki yıla göre yüzde 1,2 arttı. Türkiye’de dolar milyoneri sayısı ise yaklaşık 7 bin kişi artışla yüzde 8,4 oranında yükselerek açık ara önde yer aldı. Türkiye, milyoner büyüme hızında, yüzde 5,8 olan Birleşik Arap Emirlikleri’ni ve yüzde 4,4’lük Hindistan’ı geride bırakarak ilk sıraya yerleşti. Raporda, ülke sıralamasında Türkiye, 236 bin 363 dolar milyoneri ile orta büyüklükteki ekonomiler arasında öne çıkıyor. Bu rakam, ülkedeki yüksek enflasyon ve kur hareketlerine rağmen servet birikiminin güçlü şekilde sürdüğünü gösteriyor. Dünyada 684 bin yeni milyoner var Rapora göre, dünya genelindeki dolar milyoneri sayısı 2024’te yüzde 1,2 arttı ve milyonerlere 684 bin kişi daha eklendi. En yüksek artış kişi bazında ABD’de olurken, ülkede milyonerlere günde bin kişinin üzerinde yeni katılım oldu. Çin’de de 2024’te 141 bin yeni milyoneri olurken, küresel servet dağılımında ABD ve Çin, toplam servetin yarısından fazlasını elinde tutmaya devam etti. Servetin yapısı değişti Raporda, Türkiye’ye yönelik dikkat çeken bir diğer unsur da ülkedeki borçluluk seviyesinin son derece düşük olması oldu. Türkiye; Suudi Arabistan, Meksika, İtalya ve İspanya ile birlikte, toplam servet içinde borç oranının en düşük olduğu ülkeler arasında yer aldı. Enflasyon, servetleri eritti Diğer bir yandan Türkiye’de yerel para cinsinden medyan servet artışı en büyük düşüşü de yaşadı. Medyan ve ortalama servet, yerel para cinsinden enflasyon karşısında yüzde 21 geriledi ve en sert düşen ülke oldu. Yüksek enflasyonun etkisi burada görüldü. Türkiye’de dolar bazlı servet birikiminin hızlandığı görülürken, iç dinamiklerde, özellikle medyan servet ve alım gücünde gerilemenin sürdüğü dikkat çekiyor. Buna rağmen, Türkiye 2024’te küresel servet haritasında “en çok milyoner artışı yaşayan ülke” konumuna yükseliyor. t24

PFDK, bahis soruşturmasında TFF 2. Lig futbolcularına verilen cezaları duyurdu

Tue, 18 Nov 25 18:11:10 +0300

TFF’nin yaptığı açıklamaya göre, bahis oynadığı tespit edilen 282 futbolcudan 281’ine 45 gün ile 12 ay arasında değişen hak mahrumiyeti cezaları verildi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), yürütülen bahis soruşturması kapsamında TFF 2. Lig’deki futbolculara ilişkin kararını açıkladı. İnceleme kapsamında değerlendirilen 1024 futbolcudan 282’si disipline sevk edildi. TFF’nin yaptığı açıklamaya göre, bahis oynadığı tespit edilen 282 futbolcudan 281’ine 45 gün ile 12 ay arasında değişen hak mahrumiyeti cezaları verildi. Disiplin kuruluna sevk edilen isimlerden Canberk Aydemir hakkında ise yeni bir ceza uygulanmadı. Aydemir’in aynı eylem nedeniyle daha önce cezalandırıldığı, bu nedenle tekrar ceza tayinine gidilmediği belirtildi. PFDK, Canberk Aydemir’e 2 Eylül 2025 tarihinde 1 yıl hak mahrumiyeti cezası verildiğini kamuoyuna duyurmuştu.bianet

Genç işsizliği yüzde 15,3

Tue, 18 Nov 25 15:16:58 +0300

Türkiye'nin işgücü piyasasında işsizlik oranı sabit kalırken, ekonominin motoru olan sanayi sektöründe ciddi iş kaybı yaşanması dikkat çekti. İstihdamdaki artış büyük ölçüde hizmet sektörüne kaydı. Üstelik, zamana bağlı eksik istihdamı da kapsayan atıl işgücü oranı oldukça yüksek seviyesini koruyarak, piyasadaki sorunların derinleştiğini gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin işgücü piyasasında temmuz-eylül döneminde işsizlik oranı değişim göstermedi. İstihdam ve işgücüne katılma oranlarında küçük dalgalanmalar görüldü. TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırması verilerine göre, 15 ve daha yukarı yaştaki işsiz sayısı 2025 yılı III. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 26 bin kişi azalarak 3 milyon 10 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 8,5 olarak kaydedildi. Erkeklerde işsizlik oranı yüzde 7,0, kadınlarda ise yüzde 11,2 olarak gerçekleşti. İstihdam edilenlerin sayısı bir önceki çeyreğe göre 65 bin kişi artarak 32 milyon 558 bin kişiye ulaştı. İstihdam oranı yüzde 49,0 olarak kaydedildi; bu oran erkeklerde yüzde 66,2, kadınlarda ise yüzde 32,1 oldu. İşgücüne katılan kişi sayısı 35 milyon 568 bin kişi olarak hesaplandı. İşgücüne katılma oranı ise 0,1 puan azalarak yüzde 53,5 oldu. Erkeklerde bu oran yüzde 71,2, kadınlarda ise yüzde 36,2 olarak ölçüldü. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı 0,5 puanlık azalışla yüzde 15,3 seviyesinde gerçekleşti. Bu grupta erkeklerin işsizlik oranı yüzde 11,7, kadınların işsizlik oranı ise yüzde 21,8 olarak kaydedildi. Mevsim etkisinden arındırılmış verilere göre, istihdam edilenlerin yüzde 14,0’ü tarım, yüzde 19,8’i sanayi, yüzde 7,0’ı inşaat ve yüzde 59,3’ü hizmet sektöründe yer aldı. Tarımda 13 bin, inşaatta 40 bin, hizmet sektöründe 159 bin kişi artış görülürken, sanayi sektöründe 147 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin işbaşında olduğu sürelerin haftalık ortalaması 42,5 saat olarak gerçekleşti. Bu süre bir önceki çeyreğe göre 0,4 saat arttı. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı yüzde 29,4 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 18,9, potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı ise yüzde 20,3 olarak hesaplandı. Cumhuriyet

Toplu iğne bile üretemezken ülkenin yarısı borç batağına saplandı

Tue, 18 Nov 25 15:15:51 +0300

Özellikle borç ödemede zorlanan yurttaşların kredi kartına talebi artırdığı ve borçlarını bir yerden alıp bir diğerine yatırarak ay sonunu getirmeye çalıştığı da görülüyor AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "toplu iğne üretemiyorduk" söylemi, Türkiye'nin borç batağı gerçeğiyle tezat oluşturdu. Kredi ve banka kartı sayısının rekor seviyelere ulaşması, toplumun büyük bir bölümünün borçlu olduğunu ve ödemelerde zorluk yaşadığını gösteriyor. Özellikle genç nüfusun önemli bir kısmı borçlu durumda ve borçlanmayı geçim sağlamanın artık olağan bir parçası olarak görüyor. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AKP iktidarından önce "toplu iğne" üretemediği iddiasını geçen hafta Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nda düzenlenen anma programında yaptığı konuşmada yineledi. Erdoğan, "Bir zamanlar toplu iğne üretemiyorduk, artık böyle bir durum kalmadı. Şimdi toplu iğne değil top yapıyoruz" dedi. Erdoğan'ın bu sözlerinin ardından Bankalararası Kart Merkezi'nin (BKM) yayımladığı veriler dikkat çekti. Yayımlanan verilere göre Türkiye'de kredi kartı sayısı 138 milyon, banka kartı sayısı 216,6 milyon ve ön ödemeli kart sayısı 105,5 milyon oldu. Toplam kart sayısı son bir yılda yüzde 10 artış gösterdi. Özellikle borç ödemede zorlanan yurttaşların kredi kartına talebi artırdığı ve borçlarını bir yerden alıp bir diğerine yatırarak ay sonunu getirmeye çalıştığı da görülüyor. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi'nin verileri, bireysel kredi veya kredi kartı borcu bulunan kişi sayısının 42,4 milyona ulaştığını ortaya koydu. 2025'in ilk yarısında bireysel kredi veya kredi kartı ödemelerini yapamayan kişi sayısı 1 milyon 200 bini geçti. Araştırmalara göre Türkiye toplumunun yüzde 70'i borçlu durumda. Kredi kartı borcu en yaygın borç türü olarak öne çıkıyor; borçluların yüzde 77'si cari kredi kartı borcuna sahip. Gelirinin en az yarısını borç ödemeye ayıranların oranı yüzde 52 olurken, borcu olanların yüzde 48'i sık sık veya sürekli ödeme zorluğu yaşıyor. Kart sayısı ve kart borçlarının yükselmesi, Türkiye'nin tarihinin en yüksek faiz oranlarını verdiği dönemde artmaya devam etmesi ise yurttaşların artan yaşam maliyetleri karşısında kredi kartlarına mahkûm kaldığını gösteriyor. Yüksek faiz oranlarına rağmen yurttaşların borçlanmaya devam etmesi, ekonomik sıkıntının derinliğine işaret ediyor. 18-29 yaş arasındaki gençlerin yüzde 74'ü borçlu, yüzde 60'ı ise borçlanmayı hayatın olağan parçası olarak görüyor. Bu yaş grubunda borçlanma genellikle bugünü kurtarma ve geçim sağlama amaçlı yapılıyor. Araştırmalar, borçlanmada en çok kredi kartlarının kullanıldığını gösteriyor. Her beş kişiden ikisi ihtiyaç kredisi veya kredi kartı borcunu kullanırken, biri eş-dosttan borç alıyor. Hane gelirleri harcamaları ancak karşılayabiliyor ve gelir düşüklüğü borçlanmayı artırıyor. cumhuriyet

Benzine 1.30 kuruş zam gelecek

Tue, 18 Nov 25 15:14:51 +0300

Sektör temsilcileri, cumartesi gününden itibaren benzine 1 TL 30 kuruşluk yeni bir zam beklendiğini duyurdu. Akaryakıt fiyatlarında zam dalgası hız kesmiyor. Gazeteci Olcay Aydilek'in aktardığına göre, benzine son yapılan yapılan 3 lira 4 kuruşluk zammın ardından cumartesiden itibaren 1 lira 30 kuruşluk yeni bir zam daha yolda. Son dönemde Brent petrol fiyatlarındaki dalgalanma, döviz kurundaki artış ve vergi yükleri akaryakıt fiyatlarını yukarı çekerken, vatandaş her zam zamla birlikte artan ulaşım ve nakliye maliyetlerinin etkisini hissediyor.t24

2025'in ilk 10 ayında 217 kadın öldürüldü!

Tue, 18 Nov 25 15:14:18 +0300

Ali Yerlikaya kadın cinayetleri azaldı dedi!!! İnsaf İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, TBMM’de bakanlığının bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, 2025 yılının ilk 10 ayında 217 kadının öldürüldüğünü açıkladı. Yerlikaya, kadın cinayetlerinde geçen yıla oranla yüzde 25,2 azalma olduğunu belirterek, “Bir önceki yıla göre 73 daha az kadın cinayeti işlendi” ifadelerini kullandı. Yerlikaya, 67 ilde bin 556 vakanın elektronik izleme sistemiyle takip edildiğini, yılın aynı döneminde 158 bin 411 erkek hakkında önleyici tedbir ve 39 bin 735 kadın hakkında koruyucu tedbir kararı alındığını da aktardı. Konuşmasında trafik kazalarına da değinen Yerlikaya, “Sadece geçen yıl karayollarında meydana gelen kazalarda günde ortalama 17,4 vatandaşımızı kaybettik. Bu sayı, kasten öldürme suçlarına göre üç kat, uyuşturucuya bağlı ölümlerden 19 kat daha fazla” dedi. Yerlikaya, 1 Ocak–31 Ekim 2025 tarihleri arasında FETÖ’ye yönelik operasyonlarda 1.395, DEAŞ’a yönelik operasyonlarda 662, diğer terör örgütlerine yönelik operasyonlarda 228 kişinin tutuklandığını açıkladı. Aynı dönemde güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonlarda 41 bin 750’si ruhsatsız tabanca olmak üzere toplam 90 bin 574 silahın ele geçirildiğini ve 99 bin 327 kişi hakkında işlem yapıldığını belirtti. Yılın ilk 10 ayında kaçakçılık, narkotik, siber ve organize suçlara yönelik operasyonlar sonucu 552 suç örgütünün çökertildiğini, 6 bin 788 kişinin tutuklandığını ve suç gelirleri kapsamında yaklaşık 76 milyar lira değerindeki mal varlığına el konulduğunu ifade etti. Ayrıca, terör propagandası, yasa dışı bahis ve çevrimiçi dolandırıcılık dahil olmak üzere çeşitli suçlarla bağlantılı 163 bin 258 hesap veya kişinin tespit edildiğini, 27 bin 916 yasa dışı bahis sitesi, 39 bin 685 web sayfası ve 31 bin 59 sosyal medya hesabının erişime engellendiğini söyledi. T24

Araba plakası gibi hastane ruhsatı alınıp satılacak!

Tue, 18 Nov 25 15:13:31 +0300

İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, AKP’nin sağlıkta kurduğu rant düzenini, hastane ruhsatlarının “alınıp satılabilir lisanslara” dönüştürülmesini, özel hastanelere tanınan ayrıcalıkları ve yanıtlanmayan skandalları belgeleriyle anlattı. Sağlık Bakanlığı’nın 11 Kasım’da yayınladığı “Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği” için de önemli uyarılarda bulunan Çömez, yönetmeliğin, hastane ruhsatlarını “araba plakası gibi alınıp satılabilir” hale getirdiğini belirtti, “Bu bir rant hazırlığıdır” dedi. Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük kamu kaynak aktarımının enerji lisansları üzerinden yapıldığını belirten Çömez benzerinin sağlık sektöründe de yaşanabileceğine dikkat çekerek şu örneği verdi: “Enerji Bakanlığı gece yarısı 34 bin megavatlık depolamalı rüzgar-güneş enerjisi lisansı dağıttı. Çantacı rantiyeciler üşüştü. 50 bin dolara aldıkları lisansı 200-250 bin dolara sattılar. Rant 6 milyar doların üzerinde.” İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, AKP’nin 23 yıllık iktidarı boyunca sağlık sisteminde yarattığı tahribatı, usulsüz lisans dağıtımlarını, özel hastanelere sağlanan ayrıcalıkları, Yeni Doğan Çetesi skandalını, yabancı sağlıkçı uygulamasını ve yanık vakalarının saklandığı şehir hastanelerini belgeleriyle anlattı. Çömez, “Sorduğumuz hiçbir soruya cevap yok. Bu düzende hesap sorulamıyor. Sağlık sektörü bir rant düzenine dönüştürüldü” ifadelerini kullandı. 23 yıllık iktidarın tüm alanlarda çöküş yarattığını belirten Çömez, sağlıkta yaşanan yıkımın “orta ve uzun vadede en ağır faturayı çıkartacak” alan olduğunu söyledi. Çömez, “Tarımdan sanayiye, dış politikadan gençliğe, ülkenin bütün damarlarında tahribat var. Ama en büyük tahribat sağlıkta yaşandı” ifadelerini kullandı. Sağlık Bakanlığı’nın 11 Kasım’da yayınladığı “Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği” için de önemli uyarılarda bulunan Çömez, yönetmeliğin, hastane ruhsatlarını “araba plakası gibi alınıp satılabilir” hale getirdiğini belirtti. Çömez, “Bu bir rant hazırlığıdır” dedi. Çömez, Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük kamu kaynak aktarımının enerji lisansları üzerinden yapıldığını belirterek sağlık lisansı meselesinin de aynı modele benzediğini söyleyerek “Enerji Bakanlığı gece yarısı 34 bin megavatlık depolamalı rüzgar–güneş enerjisi lisansı dağıttı. Çantacı rantiyeciler üşüştü. 50 bin dolara aldıkları lisansı 200-250 bin dolara sattılar. Rant 6 milyar doların üzerinde” ifadelerini kullandı. Bu modelin şimdi sağlık alanına taşınmak istendiğini vurgulayan Çömez, “Hastanelerin, ayakta tedavi merkezlerinin lisansı ihaleyle dağıtılacak. Bu, yeni bir talanın işareti” diye konuştu. Çömez, eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya yönelttiği fakat bir buçuk yıldır cevapsız bırakılan şu soruları da paylaştı: “– Unkapanı’ndaki Tekel binaları Medipol’e verildi mi? – Beykoz’daki 220 bin metrekarelik Tekel arazisi tahsis edildi mi? – Üsküdar’daki okul yapımı için bağışlanan arazi Medipol’e devredildi mi? – Atatürk Orman Çiftliği’ndeki 555 bin m² alan hastanelere verildi mi? – Medipol Hastaneleri’ne 5 milyar TL (70 milyon dolar) teşvik sağlandı mı?“ Çömez, ““Bunların cevabı yok. Hesap sorduğum için hakkımda fezlekeler düzenlediler. Keşke dokunulmazlığım kalksa da mahkemede bu kepazeliği kanıtlasam” dedi. Pandemi döneminde yapılan aşı alımlarında büyük kamu zararı olduğunu da vurgulayan Çömez, “İngiltere’de 3 dolar olan aşıyı biz 12 dolara aldık. 70 milyon aşıda 9 dolarlık fark: 630 milyon dolar. Niye Sağlık Bakanlığı doğrudan üreticiden almadı da araya bir AKP’li şirket soktu? Cevap yok” dedi. Türkiye’yi sarsan “Yeni Doğan Çetesi”ne ilişkin ilk uyarıyı kendisinin yaptığını anımsatan Çömez: “20 Mayıs 2024’te, skandal patlamadan 6 ay önce Reyap Hastanesi’ni işaret ederek soru önergesi verdim. Bir yıl önce ifşa ettim. Cevap yok”ifadelerini kullandı. Çömez, denetim yapılmaması nedeniyle sağlık hizmetinin çete yapılanmalarına açıldığını belirtti. Türkiye’deki yabancı sağlık personeli uygulamasının ciddi güvenlik ve kalite riski taşıdığını söyleyen Çömez, “İngiltere’de doktorluk için yıllarımı sınavlarla verdim. Türkiye’de 6 bin Suriyeli sağlıkçı sınavsız çalışıyor. Dil yok, tıp sınavı yok, diploma kontrolü yok. Hepsine vatandaşlık verilmiş. ‘Biz Türkçe bilmiyoruz’ dediler, E-reçeteye Arapça konuldu” diye konuştu. AKP’nin sağlık sistemini yabancılar üzerine kurduğunu belirten Çömez, çarpıcı veriler paylaştı: “Yabancılara 150 milyon poliklinik ve 5 milyon yataklı tedavi hizmeti verildi. 4 milyon yabancı ameliyat edildi” Kan bağışı sorusunun bile yanıtsız bırakıldığını belirten Çömez, “6–7 milyon sığınmacı var ama bir tane kan bağışı kaydı yok” dedi. Çömez, sağlık politikalarının bilinçli şekilde özel hastaneleri büyüttüğünü söyleyerek “Devlette ameliyat sayısı 2 kat arttı, özelde 7 kat. Özel hastaneler teşvik edildi, devlet hastaneleri çökertildi” dedi. Çömez, kötü tıbbi malzemelerin ölümcül sonuçlar doğurduğunu vurgulayarak kişisel bir örnek paylaştı: “Yakınımı Çin’den gelen düşük kalite stapler yüzünden kaybettim. Doktor, ‘Barğırsakları tutmadı, ayrıldı’ dedi. Bu bir skandal, soruyorum: Cevap yok.” İş bulamayan genç diş hekimlerinin eylemine dikkat çeken Çömez, “Türkiye’nin yıllık ihtiyacı 1500 diş hekimi. Sadece Medipol Diş Hekimliği Fakültesi’nin öğrenci sayısı 2100. Eski bakanın üniversitesi ülkenin ihtiyacını aşıyor” diye konuştu. Türkiye’de eşi görülmemiş bir skandalın üzerinin örtüldüğünü belirten Çömez, “Bir yıl içinde ameliyatta 60 hasta yandı. Elektrik sistemi hatalı, cihazlar denetimsiz. Başka bir açıklaması yok. Başka ülkede bakan bir gün görevde kalamazdı” ifadelerini kullandı. Çömez, İngiltere’de gündem olan bir olayı da şöyle anlattı: “Türkiye’de hayatını kaybeden İngiliz bir vatandaşa İngiltere’de ikinci otopsi yapılıyor; cesedin içinde kalp yok. Kalbi koymamışlar. Soru önergesi verdim, cevap yok.” Çömez, Sağlık Bakanlığı’nın Ramazan Bayramı öncesi ani tatil ilanıyla sağlık sisteminin felç olduğunu belirterek “Binlerce ameliyat, binlerce kanser tedavisi ertelendi. Poliklinikler durdu. Milyarlarca liralık zarar oluştu” diye konuştu. Çömez, Sağlık Bakanlığı’nın tüm sorulara suskun kalmasının nedeninin “rant düzeninin korunması” olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Bu ülkede sağlık çökmüş durumda. Tıbbi malzeme yok, ilaç yok, hekim yok. Ama rantın hesabı sorulamıyor. Soru önergesine cevap yok, denetim yok. AKP’nin sağlıktaki tahribatı derindir ve faturası ağır olacaktır.” Türkiye’de eşi görülmemiş bir skandalın üzerinin örtüldüğünü belirten Çömez, “Bir yıl içinde ameliyatta 60 hasta yandı. Elektrik sistemi hatalı, cihazlar denetimsiz. Başka bir açıklaması yok. Başka ülkede bakan bir gün görevde kalamazdı” ifadelerini kullandı. Çömez, İngiltere’de gündem olan bir olayı da şöyle anlattı: “Türkiye’de hayatını kaybeden İngiliz bir vatandaşa İngiltere’de ikinci otopsi yapılıyor; cesedin içinde kalp yok. Kalbi koymamışlar. Soru önergesi verdim, cevap yok.” Çömez, Sağlık Bakanlığı’nın Ramazan Bayramı öncesi ani tatil ilanıyla sağlık sisteminin felç olduğunu belirterek “Binlerce ameliyat, binlerce kanser tedavisi ertelendi. Poliklinikler durdu. Milyarlarca liralık zarar oluştu” diye konuştu. Çömez, Sağlık Bakanlığı’nın tüm sorulara suskun kalmasının nedeninin “rant düzeninin korunması” olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Bu ülkede sağlık çökmüş durumda. Tıbbi malzeme yok, ilaç yok, hekim yok. Ama rantın hesabı sorulamıyor. Soru önergesine cevap yok, denetim yok. AKP’nin sağlıktaki tahribatı derindir ve faturası ağır olacaktır.” cumhuriyet

10 ayda 1.5 milyon işçi işten atıldı

Tue, 18 Nov 25 15:12:48 +0300

CHP TBMM Grubu’nun haftalık ekonomi raporuna göre, işsizlik maaşı başvuruları, bu yılın ilk 10 aylık döneminde geçen yıla göre yüzde 11.3 oranında artarak 1 milyon 491 bin 140 kişiye yükseldi. İşsizlik ödeneğine kendi kusuru dışındaki nedenlerle işten çıkarılanlar başvurabiliyor. Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre; işsizlik ödeneğinden yararlanacaklarda aranan koşulların ağırlığı yüzünden bu dönemde başvuranların sadece 727 bin 256’sına işsizlik ödeneği bağlanabildi. Ekim itibariyle fiilen işsizlik ödeneği ödenenlerin sayısı ise geçen yılın aynı ayına göre 60 bin kişi artarak 481 bin 226’ya yükseldi. Raporda, dar anlamda 3 milyon 750 bin, geniş anlamda da 11 milyon 702 bin işsizin bulunduğuna işaret edilerek, 481 bin gibi oldukça düşük sayıdaki işsize ödenek veren İşsizlik Sigortası Fonu’nun parasal varlığının ise son bir yılda 242 milyar lira artarak 565.2 milyar liraya kadar yükseldiğine dikkat çekildi. Fonun kaynaklarının büyük bir bölümünün ise “teşvik” adı altında işverenlere aktarıldığı belirtildi. cumhuriyet

Ağız ve diş sağlığı büyük önem taşıyor

Tue, 18 Nov 25 15:11:09 +0300

İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, 17-23 Kasım Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, ağız ve diş sağlığının sadece estetik değil, genel vücut sağlığı açısından da büyük önem taşıdığını vurguladı. Dr. Şahin, “Ağız ve diş hastalıkları, kalp-damar hastalıklarından diyabete kadar birçok sistemik hastalıkla doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle toplumun her kesiminde farkındalık oluşturmak ve düzenli ağız diş sağlığı kontrollerini teşvik etmek büyük önem taşımaktadır.” dedi. İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi ile Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri, hem tedavi edici hem de koruyucu hizmetlerle vatandaşlara geniş bir yelpazede sağlık hizmeti sunuyor. Dr. Şahin açıklamasında, “Şehrimizde ağız ve diş sağlığı hizmetlerini güçlendirmek adına hem fiziki kapasitemizi hem de uzman hekim kadromuzu sürekli geliştiriyoruz. Modern diş üniteleri, dijital röntgen sistemleri ve sterilizasyon standartlarımızla ulusal kalite göstergelerini yakalamış durumdayız.” ifadelerini kullandı. İl Sağlık Müdürü Dr. Şahin, vatandaşların sadece diş problemi yaşadıklarında değil, sağlıklı kalmak için de sağlık merkezlerine başvurmaları gerektiğini belirterek şu bilgileri paylaştı: “Sağlıklı Hayat Merkezlerimizde görev yapan diş hekimlerimiz ve sağlık personellerimiz aracılığıyla vatandaşlarımıza koruyucu ağız ve diş sağlığı danışmanlığı sunuyoruz. Burada doğru diş fırçalama tekniklerinden beslenme alışkanlıklarına kadar birçok konuda bilgilendirme yapılıyor. Amacımız, diş hastalıkları oluşmadan önce önleyici hizmetleri yaygınlaştırmak.” Dr. Şahin, özellikle çocuk yaşlarda kazanılan ağız bakım alışkanlıklarının kalıcı etkilerine değinerek, “Okul çağındaki çocuklara yönelik tarama ve eğitim çalışmalarımızla ağız diş sağlığı bilincini küçük yaşta yerleştirmeyi hedefliyoruz. Sağlıklı dişlere sahip bir nesil, geleceğe daha güvenle gülümser.” dedi. Açıklamasını farkındalık çağrısıyla sonlandıran İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, “Vatandaşlarımızdan yılda en az iki kez diş hekimi kontrolüne gitmelerini, çocuklarının ağız sağlığını düzenli olarak takip ettirmelerini istiyoruz. Unutmayalım, sağlıklı gülüşler sağlıklı bir geleceğin habercisidir” ifadelerini kullandı. Haber merkezi

Dört yüz ATV, UTV ve kros motoru, Huzurlu yaylasını alt üst etti

Tue, 18 Nov 25 15:10:18 +0300

İslahiye’nin Huzurlu Yaylası’nda düzenlenen “Kurtuluş” etkinlikleri doğayı huzursuz etti. Etkinliğe katılanlar bir yandan fidan dikerken diğer yandan, motosiklet ve ATV’lerle doğaya zarar verdi. Doğaseverler bu tür etkinliklerin doğa zarar verdiğini ve yapılmaması gerektiğini dile getirdiler İslahiye’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 105. yıl dönümü dolayısıyla Huzurlu Yaylası’nda anlamlı bir program gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında şehitler anısına 105 fidan toprakla buluşturuldu. Ancak kutlamalar çerçevesinde düzenlenen diğer aktiviteler, bölgede tartışma yarattı. Çevre il ve ilçelerden katılan yaklaşık dört yüz ATV, UTV ve kros motoru, Huzurlu-Karagöz yaylaları arasında motokros etkinliği gerçekleştirdi. Araçların yoğun kullanımı nedeniyle milli park ve turizm bölgesi statüsündeki alanlarda ciddi tahribat oluştu. Kastel yaylasında yapılan sürüşlerde motorların tekerlekleri doğal zemini bozarken, bitki örtüsü ve toprak dokusunda gözle görülür hasar meydana geldi. Vatandaşlar, kutlama amacıyla yapılan etkinliklerin doğayı olumsuz etkilemesine tepki göstererek, “Kurtuluşumuzu kutlayalım ama doğamızı kaybetmeyelim” mesajı verdi. Ekolojik hassasiyeti yüksek yaylalarda benzer organizasyonların daha kontrollü yapılması gerektiği vurgulandı. Haber merkezi

İşten çıkarılma korkusu sardı!..

Tue, 18 Nov 25 15:05:02 +0300

Tekstil sektöründe yaşanan sıkıntı yüzünden tüm işçilerin işten çıkarılması korkusu yaşadığına dikkat çekilirken, “Aşırı göç alan, eğitim seviyesi düşük ve nitelikli işçi sayısının az olduğu ilimizde sektörlerin zor anlar yaşayarak işçi çıkarması, sosyal patlamaya neden olabilir, insanlar geçinmek için her yola başvuracaklardır. Bu durumun göz ardı edilmemesi, işsizliğin sosyal boyutuna da bakılması gerekir” denildi. Tekstil sektöründeki daralma devam ederse durum kötü Tüm Dokuma. İplik, Trikotaj ve Giyim Sanayii İşçileri Sendikası Öz İplik - İş Şube. Başkanı Duran Güzelkaya, sektörde kapasitenin daralması ile birlikte işçi çıkarmaları ve işçilerin ücretsiz izne gönderilmesi ne devam edildiğini söyledi. Güzelkaya, “Sektörde henüz çalışan işçiler de her an işten çıkarılma korkusu içinde çalışıyor. Tekstil sektöründeki daralma devam ederse, işsiz sayısı artarken, mevcut çalışan işçiler de dayatma şartları altında çalışmaya mahkum edilecektir" şeklinde konuştu. işsizlik maaşı artırılmalı İşçilerin, her an işten çıkarılma korkusu ile yaşadıklarını, sektördeki durgunluktan dolayı çalışan müthiş bir çaresizliğin egemen olduğunu diye getiren Güzelkaya, “Çalışan işçilere dayatma olmaması ve işten çıkarılanların zor durumda kalmaması için işsizlik maaşına düzenleme getirilerek, bu maaşının daha makul seviyelere getirilmesi gerekir. Böylece işçiler dayatma ve korkuyla çalışmaktan korkmayacaktır” şeklinde konuştu. Sosyal patlama olabilir 'Özellikle tekstil ve iplik sektörü çok zor durumda ve sektörün geleceği pek parlak görünmüyor. Fabrikalar bir bir kapanıyor ve işçilerin çalışacakları alanlar azalıyor" diyen Güzelkaya. “Aşırı göç alan, eğitim seviyesi düşük ve nitelikli işçi sayısının az olduğu ilimizde sektörlerin zor anlar yaşayarak işçi çıkarması, sosyal patlamaya neden olabilir, insanlar geçinmek için her yola başvuracaklardır. Bu durumun göz ardı edilmesi işsizliğin sosyal boyutuna da bakılması gerekir” şeklinde açıklama yaptı.

Vatandaşın derdi değişmiyor: İŞ

Tue, 18 Nov 25 15:04:34 +0300

İki yıl aradan sonra yeniden düzenlenen Halkla Görüşme Günlerinde, vatandaşlar en çok iş talebinde bulundular. Vali Süleyman Kamçı, Vali Yardımcısı İsmet Bayhan ile Gaziantep Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Merkez Vakfı Müdürü Mecit İçdoğan, İl Özel İdaresi Lokali'nde düzenlenen Halkla Görüşme Günlerine gelen 30 vatandaşın sorunlarını dinledi. Kamçı, gazetecilere yaptığı açıklamada, vatandaşların genel sorunlarını, şikayet, istek ve ihtiyaçlarını tespit etmek, fakir vatandaşların taleplerini yüz yüze dinleyerek öğrenmek ve devlet imkanlarıyla giderilmesine yardımcı olmak amacıyla Halka Görüşme Günleri düzenlendiğini söyledi. Halkla Görüşme Günlerinin artık her hafta düzenleneceğini ifade eden Kamçı, "Vatandaşlarımız derdini bize birebir söyleyecek. Yapabileceğimiz hususlar varsa onu ilgili daireye aktaracağız” dedi. Kucağında 9 yasındaki oğlu Hakan ile gelen Fethiye Yılmaz oğlunun doğuştan kas hastası olduğunu belirterek tekerlekli araba verilmesini ve özürlü maaşı bağlanmasını istedi. Hiçbir sosyal güvenceleri olmadığını belirten Yılmaz, şunları söyledi: "Kirada oturuyoruz. Beyim 2 yıldır işsiz. Hiçbir yerden yardım almıyoruz. Oğlumu tedavi için Ankara'ya götürdük, çok masraf ettim. Hiç maddi durumum yok. Tekerlekli araba ve oğluma özürlü maaşı bağlanmasını okula gidebilmesi için de yardım istiyorum.' Yılmaz'ın dolmuş parası bile olmadığı için Düztepe semtinden yürüyerek geldiğini söylemesi üzerine Vali Kamçı, "Bir dolmuşa binecek para bulamıyor musun? O zaman köyünde dursaydın. Niye buraya geldin?" dedi. Kamçı, Yılmaz'dan telefon numarası alarak, oğlunun tedavisi için yol masrafını vereceklerini, diğer isteklerini kaymakamlık nezdinde çözmeye çalışacaklarını kaydetti. Daha sonra, görüşmeler basına kapalı yapıldı.

Gelecek yıl doğal gazla ısınacağız

Tue, 18 Nov 25 15:04:08 +0300

Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, hedeflerinin 2007 yılının kış aylarında konutlarda doğalgaz kullanımına başlanması olduğunu söyledi. Başkan Güzelbey, "Doğalgaz hem ucuz hem de çevre dostu bir yakıt” dedi. Geçtiğimiz cumartesi günü Sn. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın uydu aracılığı ile katıldığı törenle Organize Sanayi Bölgesi doğalgaza kavuştu. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey de Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısı öncesinde basın mensuplarının sorduğu sorular üzerine doğalgaz konusunda açıklamalar yaptı. Başkan Güzelbey, hedeflerinin 2007 yılının kış aylarında Gaziantep’te konutlarda doğalgaz kullanımına başlanması olduğunu belirterek; “Doğalgazın şehir içi dağıtım ihalesi bundan önce zaten gerçekleşmişti, ihaleyi alan firma Mayıs ayında kazılara başlayacak. Bizim bütün hedefimiz 2007 kışı geldiğinde Gaziantep’in büyük bir kısmının doğalgazı kullanmasıdır” şeklinde konuştu. Başkan Güzelbey, özellikle son yıllarda şehir içinde ciddi bir hava kirliliği söz konusu olduğunu ifade ederek, “Hava kirliliğini çözmenin en önemli yolunun doğalgaz kullanımı olduğuna inanıyoruz. Onun için de doğalgazın bir an evvel şehir içine dağıtılmasına büyük bir önem veriyoruz” dedi. Başkan Güzelbey, doğalgazın bir kolunun Karşıyaka ve Otogar tarafından, diğer kolunun da Güvenler ve İbrahimli bölgesinden şehre gireceğini söyledi.

Teknolojiye olduğu kadar insana da yatırım önemli

Tue, 18 Nov 25 15:03:41 +0300

Sağlıksız işleyen sağlık sistemi çarkında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin de bulunduğu, trilyonlarca para harcanarak yapılan hastane binasına yine trilyonlarca liralık teknoloji yatırımı yapıldığı, ancak bu yatırımların insan için olduğu bilinci yerleştirilemeyen bazı personelin hastaları canından bezdirdiği açıklandı. Hastalar kötü muamele görüyor Emekli Sandığına bağlı hastalar, aynı bölümlerin Gaziantep’teki özel hastanelerde de bulunmasına rağmen, özel hastaneleri değil. Fakülte Hastanesine para kazandırmak amacıyla gittikleri Gaziantep Üniversitesi’nde insan onuruna yakışmayan davranışlarla karşılaştıklarını belirtirken, onların bu serzenişini paylaşan bazı hastalar da “Fakülte Hastanesi’ndeki yatırım ve bina kapasitesinin sağlık alanında hizmet veren personelde de olacağı düşüncesiyle buraya tercih ediyoruz. Ancak, hasta kayıt kabulde başladığımız sorunlar, adım adım diğer bölümlerde de devam edince hakaretlerden usanıp tedavi olmadan gitmek zorunda kalıyoruz. Burada hasta kabulünde ya kayırma var ya da hasta nelerin hasta insanlar için var olduğu bilinci yok. Sabah saatlerinde geldiğimiz hastanede kaçıncı hasta olduğumuzu soruyoruz. Bize verilen sıra numarasına uyulmuyor kafalarına göre hasta almıyor. İtiraz ettiğimiz zaman ise azarlama ve hakaretlere maruz kalıyoruz” diye konuştu. 08:05’de verilen muayene saati 10:30’da ancak geliyor Sabah erken muayene olabilmek için sabah 07:30’da hastaneye geldiğini, kendisine muayene saati olarak 08:05 verildiğini, fakat kendisinden önce onlarca hasta alındığını ve saat 10:30’da, ancak muayene olmak zorunda kaldığını söyleyen bir hasta, “Hastanede çok zaman kaybetmemek için uykumdan fedakarlık edip saat 07:30’da hastaneye geldim. O saatte henüz sabah mesaisi başlamadığı için gece nöbeti bitmeyen görevliye evrakımı kendisine teslim edip edemeyeceğim sordum. O görevli de evrakları alıp kendisinden sonra nöbetçi görevliye teslim edeceğini söyleyince çok mutlu oldum ve kaçta muayene olabileceğimi sordum. O da bana ilk hasta olduğum için 08:05'i verdiğini söyledi. Benden sonra gelen hastaların da evraklarını aldı ve diğer hastalar da benden sonra sıraya girmiş oldu. Fakat doktor gelip muayene başladı ve onlarca hasta çağırıldı ben çağırılmadım. Bir yanlışlık olup olmadığını sormak için gittiğim görevliden, “Çık dışarı seninle mi uğraşa cağız” yanıtını aldım. Diğer hastaların yanında küçük düşmeme rağmen, bir başka gün gelmektense, beklemeye razı oldum. Saat 10:30’a doğru nihayet sıra bana geldi” şeklinde açıklama yaptı.

Toplu konut yoksa, kredi de yok...

Tue, 18 Nov 25 15:02:50 +0300

Şehrimize gelen Bayındırlık ve İskan Bakanı: Toplu konut yoksa, kredi de yok... Bakan, herkesin evi olmasının şart olmadığı kendisinin de kirada oturduğunu söyledi Şehrimize gelen Bayındırlık ve İskan Bakanı İ. Sefa Giray'a vilayette bir brifing verildi. Vali Aksu, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün yatırımlarını anlatarak, Karşıyaka semtini şehir merkezine bağlayacak bir üst geçit yapılmasının zorunlu olduğunu söyledi. Toplu Konut alanlarının imar planının yapılmadığını öğrenen bakan, imar planı yapılmadan toplu konut alanlarının bir değeri olmayacağını açıkladı. Şu anda toplu konutta kooperatif ve ferdi kredi kullanımı olduğunu hatırlatan Giray, ferdi kredi uygulamasının daha da artacağını belirtti. Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü İlgilileri, Gaziantep’teki beş nolu gecekondu önleme bölgesinin planının hazır olduğunu belirterek, bu bölgenin toplu konut alanı olarak belirlenmesi için, bakanlığa başvuru yapıldığını açıkladılar. Türkiye'de konut açığı bulunmadığını söyleyen Bayındırlık ve İskan Bakanı Sefa Giray, herkesin evi olacakta onda oturacak diye bir kural olmadığını, bazı insanların üç-dört evi varken, bazılarının kiracı olduğunu söyledi. Giray kendisinin de Suadiye de kirada oturduğunu belirtirken, “Ev alsam param yok muydu, çok şükür param var. Ama çok para yatırıp ev alacağıma, az bir parayla aynı evden yararlanabiliyorum” dedi. Böylece evi olmayan yurttaşlara tesellide bulunmuş olan bakan, evinin kirasını özel olduğu için söylemekten çekindi. “Suadiye'nin en güzel yerinde kira kaç lira ise o kadar kira veriyorum” demekle yetindi. Giray, Emlak Kredi Bankasının Toplu Konut Fonundan ödediği kredilerin üç yıl içinde yeniden dönmesi gerektiğini, krediler dönmediği takdirde bu paranın banka tarafından ödenmesinin gerektiğini bildirdi. Kooperatif inşaatlarının bir an önce bitirilerek ferdileşmenin sağlanmasını istedi. İstanbul'da 40 metre karelik toplu konutlar yaptıklarımı söyleyen Giray, bu konutların karı ve kocaya yeteceğini savundu. 60 metrekareden fazla konut yapılmasının vatandaşın daha çok paraya ihtiyacı olacağını belirtti. Almanya'da bulunan yurttaşlarımızın Türkiye'ye dönmeleri halinde konut açığı olup olmayacağının sorulması üzerine, “Ufak tefek sorunlar olabilir ama Almanya'dan döndüklerinde rahat ederler” diyen bakan, vatandaşlarınızın Avrupa’da yerleşmesinin Türkiye’ye büyük yararlar sağladığını, belirterek “O adamları orada tutmak lazım” dedi. Giray, yurtdışında bulunan vatandaşlarımız sayesinde ülkemizin daha kolay tanıtıldığını belirtti. Vali Aksu, Karayollarının Gaziantep'te bölge müdürlüğü açmasını istediğinde Giray, böyle bir çalışma olamayacağını söyledi. Safa Giray, öğle yemeğinden sonra da belediye, ANAP il başkanlığı ve Garnizon komutanlığını ziyaret ederek şehrimizden ayrıldı.

İlimizde okuma yazma bilmeyen sayısı 27 bine düştü

Tue, 18 Nov 25 15:02:20 +0300

Okuma bilmeyenlerin sayımından önce 35 bin kişinin okur-yazar olmadığı bildirilmişti Okuma kurslarına gitmeyenlerden önce 2 bin, sonra 10 bin lira para cezası alınacak, daha sonra mahkemeye sevk edilecek. Halk eğitimi başkanlığı yetkililerinden edinilen bilgilere göre, son yapılan sayımla ilimizde 27 bin kişinin okuma yazma bilmediği tespit edildi. İlgililer geçen sayımda ilimiz de 35 bin kişinin okuma-yazma bilmediğinin tespit edildiğini bildirdiler. Okuma-yazma bilmeyenler için derhal 40 kurs açıldı. Okuma yazma öğrenmesi için çağırılan 14-55 yaş arasındaki yurttaşlardan mazeretsiz olarak kurslara katılmayanlardan, birinci sefer için 2 bin, ikinci ikazda 10 bin lira para cezası almıyor. Üçüncü kez kursa katılması için yapılan ikaza uymayanlar mahkemeye sevk ediliyor. Mahkeme okuma-yazma bilmeyenler için 6 aya kadar hapis cezası veriyor. Çocuklu kadınlardan okuma-yazma bilmeyenler Milli Eğitim Müdürlüğüne 6 aylıktan küçük çocuklan bulunduğunu, belgeyle bildirdikleri takdirde, kursa katılmadan bir süre erteleniyor. Çocuklar biraz büyüyünce kurslara yeniden çağrılıyorlar.

Evlilikte önce anlaşmak, sonra çocuk yapmak, kuralını tatbik etmişler…

Tue, 18 Nov 25 15:01:53 +0300

Kadınlar ve sorunları (4) A.A., bakımsız olduğum zaman eşimin morali bozuluyor diyor Konuştuğumuz ev hanımlarından biri de genç anne adayı A.A., evliliğinin ilk günlerin de eşiyle annesinin anlaşamamasından doğan sorunları, olgunlukla çözümleyerek iki taraf arasında uyum sağlamayı başarmış bir hanım. Evliliğinin ilk yılında çocuk yapmayı düşünmediklerini, ancak eşiyle anlaşabildikleri yönler ağırlık kazanınca, evliliklerini yürüteceklerine karar vererek çocuk yapmak istemişler. Eşiyle anlaşarak evlenen A.A., evlilikten daha iyi şeyler beklediğini saklamıyor. Ancak, olumsuzlukları kafasında en aza indirmeye çalıştığını söylüyor. Bazı olaylar karşısında “Böyle olurmuş” diye kabullendiğini, bazen de hayal kırıklığına uğrayabildiğini söylüyor. Genç evli A.A., evliliğinin ilk günlerinde çıkan sorunların nedenini anlatırken -İlk günlerde annem bizi kendi tarafına çekmek istedi. Bana kendi ailem, ona da kendi ailesinin tutumu daha cazip geliyordu. Eşim, benim sık sık anneme gelmeme karşı çıkıyordu. Ben durumu idare ettim, şimdi iyiyiz. Eşimle geldiğimde annem suratım asıyordu. Bu defa eve gidince annen neden öyle yaptı diye kavga ediyordu. Annem bazı kişilerden, kocam hakkında kötü şeyler duyduğu için böyle davrandığını söylüyordu. Sonunda annem de eşimin duydukları gibi biri olmadığını anladı. A.A., ilk zamanlarda eşinin sinirli olduğunu gördüğü zaman ne oldu diye sorduğunu belirtiyor. Ancak deyip ekliyor “Eşim bundan hoşlanmadı. Ben sinirli olduğum zamanlar bir şey sorma, ben sana sonra neden sinirli olduğumu anlatırım, dedi. Ben de şimdi hiçbir şey sormam.” A.A evlenmeden önce çalışmayı düşündüğünü, ancak evlendikten sonra biraz rahata alıştığı için çalışmayı istemediğini söylüyor. Hem çalışıp, hem ev işleriyle uğraşmanın kendisine çok zor geleceğini belirtiyor. Çalışan kadınların iki işi birlikte çok iyi yürüttüklerini ifade ediyor. A.A. kabul günlerinin pek yararlı bir şey olmadığını kabul etmekle birlikte, kadınların çeşitli konuları konuşarak deşarj olduklarını söylüyor. Esiyle cinsel yönden uyumlu bir çift sayılabileceklerini söyleyen A.A. evliliğe çeşitli yayınları izleyerek hazırlandığını, eşiyle cinsel bir sorunu olmadığını belirtiyor. Ancak evlilik öncesinde eşiyle cinsel konularda konuşup tartıştığını sorduğum da “Ne kadar anlaşarak evlensem böyle bir konuyu konuşamadık” diyor. Bebek bekleyen A.A, şimdi de doğum ve bebek bakımı konuların da kitaplar okuduğunu, bazen bu kitaplara eşinin de ilgi duyması üzerine birlikte okuduklarını söylerken, özellikle eşi için mi yoksa sokağa çıkarken mi bakımlı olmaya dikkat ettiğini sorduğumda “Eşim için yapıyorum. O çok bakımlı olmamı istiyor. Önce berberin yolunu bilmezdim, şimdi bakımsız olduğum zamanlar moralim bozuluyor” diyor.

Çiftçilerin duaları kabul oldu

Tue, 18 Nov 25 15:01:14 +0300

24 saatte 17.3 kilogram yağmur düştü Köylünün yüzü güldü, ekinler, otlar kurumaktan kurtuldu Son 24 saat içinde şehrimize 17.3 kilogram yağış düştü. İlimizdeki tüm ilçelerin de bol yağış aldığı, Araban ve Nizip ilçelerinde yağışların mevsim normallerinin de üzerine çıktığı bildirildi. Bir hafta içinde 30 kilogramı aşkın yağışın düşmesi köylünün yüzünü güldürdü. Ekinler ve otlar kurumaktan kurtuldu. Bazı ekinlerin sarardığı, otların kuruduğu bildirilmişti. Son yağışlarla çiftçinin duasının yerini bulduğu ifade ediliyor. Meteoroloji Müdürlüğü elemanları tarafından yapılan rasatlara göre son 24 saat içinde şehrimize 17.3 kilogram yağış düştü. Bu yılın mevsimlik yağış toplamı 422.5, geçen yılın aynı süre içindeki yağış toplamı ise 447.3 oldu. Günün en yüksek sıcaklığı 24, gecenin en düşük sıcaklığı ise 10 derece civarında oldu.

Öğretmen açığı 100 bin, atama bekleyen 1 milyon öğretmen var

Mon, 17 Nov 25 19:23:29 +0300

CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, öğretmen atamalarının yetersiz olduğunu ve mülakat sisteminin bir an önce kaldırılması gerektiğini söyledi. “2025’de toplam 15 bin öğretmen atanacak. Toplam atama sayısı da branşlara ayrılan kontenjanlarda yeterli değil. Ek atama yapılması zorunluluktur. Bugün Türkiye'de resmi rakamlara göre öğretmen açığı 100 bine yaklaşmış durumdadır. Atama bekleyen öğretmen sayısı ise 1 milyona ulaşmıştır.” Dedi. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 15 bin öğretmen ataması için beklenen tercih sürecini bugün itibarıyla başlattı. Adaylar, KPSS puanının yüzde 50’si ile sözlü sınav puanının yüzde 50’sinden oluşan başarı sıralamalarına göre tercih ekranlarına erişebiliyor. MEB’in planlamasına göre öğretmen atamaları 24 Kasım Öğretmenler Gününde duyurulacak. Hasan Öztürkmen, “Milli Eğitim Akademisi’nin iktidarın kendi zihniyetine uygun öğretmen yetiştirmek için bir projesidir. Bir öğretmen adayının atanabilmesi için beş yıl lisans eğitiminden sonra KPSS'de yüksek puan alması gerekiyor. Sonra mülakatı geçmesi gerekiyor. Sonra 3-4 dönem akademi eğitimi alıyor. Ve asgari ücret seviyesinde maaşlara mahkum ediliyorlar. Öğretmenlerimiz 'biz eğitim fakültesini neden okuduk' diyorlar. Kendi kurduğunuz fakültelere güvenmiyor musunuz? Türkiye’de üniversitelerden her yıl ortalama 45-50 bin yeni öğretmen mezun olmaktadır. KPSS ile başarılı olan yüzbinlerce genç öğretmen, atama yetersizliği nedeniyle ya işsiz kalmakta ya da farklı sektörlere yönelmek zorunda bırakılmaktadır. Bu mağduriyet sadece bireysel bir hak kaybı değil; ülkemizin insan kaynağının, emeğinin ve geleceğinin heba edilmesidir” dedi. “90 bine yakın ücretli öğretmen görev yaparken, "öğretmen ihtiyacı yok" demek acizliktir. Siz öğretmen değil, ücretli köle arıyorsunuz. Ücretli öğretmenlik, güvencesizlik ve kalite sorunudur. 2023 yılında Türkiye genelinde görev yapan ücretli öğretmen sayısı 87 bin kişidir” diyen Öztürkmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ücretli öğretmen maaşı ayda 10 bin ile 13 bin lira arasında değişmektedir. Ücretli öğretmenler, yaz tatilinde maaş alamamakta, ders saatine göre ücret almaktadır. Ücretli öğretmenlerin gelirleri, çoğunlukla asgari ücretin yüzde 40-50 altında kalmaktadır. Ücretli öğretmenlerin çoğunda pedagojik formasyon veya alan uzmanlığı aranmamaktadır. Öğrenciler her yıl değişen, deneyimsiz ve geçici öğretmenlerle eğitim almak zorunda bırakılmaktadır. Öğretmen düşmanı Yusuf Tekin bir an önce istifa etmeli. Mülakat sisteminde değişiklik çözüm olmaz. Mülakatlar tamamen kaldırılmalıdır. Zaten KPSS yapılıyor. Mülakat olan yerde adalet olmaz. Mülakatı yapan kadrolar liyakatli değil ki oradan adil bir sonuç çıksın. Atama süreçleri şeffaf olmalı ve bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Yönetici adaylarına yönelik hizmet içi eğitim ve gelişim programları düzenlenmeli, liderlik ve yönetim becerileri geliştirilmeye çalışılmalıdır. Atama süreçlerinde sendikal aidiyetler ve siyasi görüşler etkili olmamalıdır.” Haber Merkezi

Ülke, çok ciddi anlamda ekonomik sıkıntıdan geçiyor

Mon, 17 Nov 25 19:22:13 +0300

Ülke genelinde olduğu gibi Antep’te de yaygın olan şap hastalığı dolayısıyla kapalı olan hayvan pazarı, hastalığın ortadan kalmasıyla yeniden açıldı. Pazarın açılmasıyla birlikte üreticiler, hayvanlarını getirmeye başladı Ülkenin ekonomik bir sıkıntıdan geçtiğini dolayısıyla alım gücünün gerilediğini aktaran Gaziantep Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birlik Başkanı Osman Türkman, ‘’Vatandaşın alım gücünün düşmesine bağlı olarak talepte de bir azalma oluyor ister istemez. Bu nedenle fiyatlarda istediğimiz aşamada değiliz. Ekonomik anlamda iyi bir hale gelebilirsek ve kırmızı et talebi artarsa canlı hayvanların olması gereken fiyata çıkabileceğini düşünüyoruz’’ değerlendirmesini yaptı. Üreticiler, hayvanlarını getirip pazarda satıyor Türkman, ‘’Şu anda ülkenin farklı bölgelerinden üreticiler, hayvanlarını getirip pazarda satıyorlar. Bu hem pazar hem de üretici açısından olumlu bir gelişme. Ancak fiyat artışına etki eder mi? Bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz’’ şeklinde konuştu. Geç de ol da ülke genelinde olduğu gibi bizim pazarımız da açıldı Canlı hayvan pazarının yeniden açılmasının sektörü yeniden hareketlendireceğini kaydeden Türkman, ‘’Aylardan beri Türkiye genelinde özellikle büyükbaş hayvanda görülen ve etkili olan şap hastalığına karşı pazarlar kapanmıştı. Kapananlar içerisinde Gaziantep hayvan pazarı da bulunuyordu. Pazarımız, küçükbaş hayvan sektörü açısından hareketli bir yer. Geç de ol da ülke genelinde olduğu gibi bizim pazarımızda açıldı’’ ifadelerini kullandı. Üreticiler, kasım ayında da arpa alacak Küçükbaş canlı hayvan fiyatlarında beklenen artışın olmadığının altını çizen Türkman, Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından dağıtımı gerçekleştirilen arpa dağıtımı hakkında ise şunları dile getirdi: ‘’Toprak Mahsulleri Ofisi, ekim ayında arpa satışına başladı. Bunu hem bizler hem de TMO, üreticilere duyurduk. İhtiyacı olanlar başvurularını yaptılar. Kasım ayında da almak istedikleri miktarın karşılığını yatırıp arpalarını alacaklar.’’ Küçükbaş hayvan başına 30 kilogram, büyükbaş hayvan başına 150 kilogram arpa veriliyor Birlik tarafından ekim ayında 160 ton arpa dağıtımının yapıldığını sözlerine ekleyen Türkman, bu ayda dağıtımı yapılacak arpanın 175 ton civarında olacağını belirtti. ‘’Üreticiler, istediği kadar alamıyor, bir kısıtlama var. Küçükbaş hayvan başına 30 kilogram, büyükbaş hayvan başına ise 150 kilogram arpa veriliyor. Üreticiler, ilçe tarım müdürlüklerinden güncel tescil hayvan işletme belgelerini alıyorlar. Buna göre arpalarını alıyorlar’’ dedi. Haber Merkezi

Kayıt dışı, hijyenik olmayan ve kaynağı belirsiz gıdalar büyük sorun

Mon, 17 Nov 25 19:21:27 +0300

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Gamze Atar Kayabaşı, yeniden ülke gündemine oturan gıda güvenliği için, “Bakanlık, yerel yönetimler, meslek odaları paylaşımcı bir çalışma ile çözüm yolu bulmalı” dedi Tüketicilerin bilinçlendirilmesinin de sürecin bir parçası olduğunu dile getiren Kayabaşı, ‘’WHO verilerine göre dünya genelinde gıda kaynaklı hastalıkların yüzde 40’ı tüketici düzeyinde yapılan hatalardan kaynaklanabiliyor. Tüketicilerin kayıt dışı, hijyenik olmayan ve kaynağı belirsiz gıdalardan uzak durmaları gerekiyor. Tüketicilerin güvenli gıda seçimi, satın alma ve saklama koşulları konusunda bilgilendirilmesi çok önemli’’ ifadelerini kullandı. Gıda güvenliği alanında atılması gereken bazı temel adımlar bulunuyor Türkiye’de gıda güvenliği alanında atılması gereken bazı temel adımların bulunduğunu ifade eden Kayabaşı, ‘’Gıda işletmelerinin kayıt altına alınması, denetim kadrolarının güçlendirilmesi ve denetimlerde gıda mühendislerinin sayısının artırılması gerekiyor. Gıda güvenliği bilimsel bir disiplindir ve bu nedenle denetimlerin ilgili mühendislik formasyonuna sahip uzmanlar tarafından yürütülmesi kritik bir unsur. Bunun yanında, laboratuvar altyapısının geliştirilmesi, hızlı analiz yöntemlerinin yaygınlaştırılması ve risk temelli denetim modelinin uygulanması; sistemin bilimsel doğruluk temelinde güçlenmesini sağlayacak’’ açıklamasını yaptı. Bakanlık, yerel yönetimler, meslek odaları paylaşımcı bir çalışma ile çözüm yolu bulmalı Ülkemizde gıda güvenliği alanında yaşanan sorunların sadece münferit vakalardan değil, sistemsel eksikliklerden kaynaklandığına dikkat çeken Kayabalı, ‘’Sorunların çözülebilmesi için bilim temelli, kamu yararına gıda güvenliği ve denetim politikalarının uygulanması, uzman kadroların güçlendirilmesi ve bütüncül bir gıda güvenliği yaklaşımının benimsenmesi gerekiyor. Başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere, yerel yönetimler, meslek odaları paylaşımcı bir çalışma ile çözüm yolu bulmalı’’ çağrısında bulundu. Laboratuvar altyapısı gıda güvenliği açısından kritik bir noktada yer alıyor Laboratuvar altyapısının gıda güvenliği açısından kritik bir nokta bulunduğunu sözlerine ekleyen İl Temsilcisi Kayabaşı, ‘’FAO’nun laboratuvar kapasitesi üzerine yayınladığı değerlendirme raporlarında, ülkelerde laboratuvar sayısının yetersiz olması veya analiz çeşitliliğinin sınırlı kalmasının, gıda kaynaklı hastalıkların izlenebilirliğini zorlaştırdığı belirtiliyor. Mikrobiyolojik analizlerin düzenli yapılmaması ve hızlı sonuç verebilen modern yöntemlerin (PCR, ELISA vb.) tüm bölgelerde yaygınlaştırılmamış olması, riskli ürünlerin piyasada tespit edilmeden kalmasına yol açabilir’’ uyarısında bulundu. Haber Merkezi

Antep’te konut satışları azaldı

Mon, 17 Nov 25 19:20:43 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, son birkaç aydan beri konut satışlarının arttığı Antep’te ibre tersine döndü. Türkiye’nin en büyük metropol kentleri arasında yer alan Antep’te, konut satışlarında ibre tersine döndü. 2024 yılının Ekim ayında 2 bin 488’i ilk el, 3 bin 86’sı ikinci el olmak üzere toplamda 5 bin 574 konutun satıldığı kentte, 2025 yılının aynı ayında, bin 672’si ilk el, 3 bin 133’ü ikinci el olmak üzere toplamda 4 bin 805 konut satıldı. Vatandaş, ikinci el konuta rağbet gösteriyor İstatistiklere bakıldığında vatandaşın daha çok ikinci el konuta yöneldiği görülüyor. Geçen yılın ekim ayında ikinci el satılan konut sayısı 3 bin 86 iken bu rakam bu yılın aynı ayında 47 artışla 3 bin 133’e yükseldi. İlk el konuta bakıldığında ise 2024 yılının ekim ayında 2 bin 488 ilk el konutun satıldığı kentte, 2025 yılının ekim ayında 816 azalışla bin 672’ye geriledi. Haber Merkezi

Dünya festivallerinde beğeni alan seçkin filmler gösterilecek

Mon, 17 Nov 25 19:19:19 +0300

Zeugma Film Festivali, sinemaseverlerle buluşuyor! Gaziantep’in kültür ve sanat yaşamının en önemli etkinliklerinden biri olan Zeugma Film Festivali, bu yıl 12. kez Kırkayak Kültür organizasyonuyla sinemaseverlerle buluşuyor.“Kesişme” temasıyla düzenlenen festival, 26-30 Kasım tarihleri arasında Paribu Cineverse Forum Sinemaları’nda izleyicilere kapılarını açacak. Onat Kutlar’ın “Sinema bir şenliktir” sözünden ilham alan festival, dünya festivallerinde beğeni toplayan seçkin filmleri ve yeniden restore edilen klasik eserleri izleyiciyle buluşturmayı sürdürüyor. Festivalin açılışı, 6 Şubat depreminin ardından yaşananları derin bir duyarlılıkla ele alan Orhan Eskiköy’ün belgesel kurmaca “Ev”filmi ile yapılacak. “Kesişme”-Hikâyelerimiz, Yollarımız ve Hayallerimiz Yapılan açıklamada, “Yollarımızın kesiştiği noktalar, kimliklerimizin, deneyimlerimizin ve mücadelelerimizin bir yansıması. Birbirimize dokunduğumuz her yerde, farklılıklarımızla ortak bir hikâye örüyoruz. Kesişen yollarımız; adaletin, dayanışmanın, görünürlüğün ve bir arada yaşamanın mümkün olduğunu da gösteriyor. Festival, sanatı herkes için erişilebilir kılmayı hedefliyor. Programda yer alan filmler, kültür, sanat ve diyalog aracılığıyla barışçıl, kapsayıcı ve paylaşımcı bir atmosfer yaratmayı amaçlıyor. Film gösterimlerinin ardından gerçekleşecek yönetmen katılımlı söyleşiler, izleyicilere sanatçılarla doğrudan buluşma fırsatı sunacak” denildi. 12. Zeugma Film Festivali Sinemaseverleri Sinemanın Büyüsüyle Buluşturuyor Festival, bu yıl da ulusal ve uluslararası festivallerde ödüller kazanmış yapımlarla dolu, unutulmaz bir hafta sunacak. Sinemanın birleştirici gücüne ve sanatın iyileştirici etkisine vurgu yapan festival, izleyicilerini bu kültürel şenliğe davet ediyor. Programda yer alan belgeseller, sinemanın hafıza tutuculuğunu hatırlatarak toplumsal hareketlere, barışa ve insan haklarına katkıda bulunmayı hedefliyor. Festival kapsamında, dünya sinemasının usta yönetmenlerinin son eserleriyle birlikte Türkiye sinemasının öne çıkan yapımları da gösterilecek. Jean-Pierre & Luc Dardenne kardeşler, Ali Asgari, Jafar Panahi, Pelin Esmer, Emine Emel Balcı ve Özcan Alper gibi isimlerin son filmleri festival programında yer alıyor. 12. Zeugma Film Festivali’nin Açılış Filmi: “Ev” Festivalin açılış töreni, 26 Kasım Çarşamba akşamı saat 20.00’de, Orhan Eskiköy’ün belgesel kurmaca filmi “Ev” ile yapılacak. Bu yıl da Türkiye sinemasından etkileyici hikâyeler festivalde izleyicilerle buluşacak. Programda yer alan filmler: O da Bir Şey Mi-Pelin Esmer Altın Koza’dan sekiz ödülle dönen film, İstanbullu yönetmen Levent ile hayatını yeniden kurmaya çalışan Aliye’nin kesişen hikâyesini anlatıyor. Hiçbir Şey Normal Değil-Ceylan Özgün Özçelik Belgesel ve kurmaca arasında gezinen film, dünyanın ilk “çevre dostu” otellerinden biri olan Naturland’ın absürt portresini sunuyor. Buradayım, İyiyim-Emine Emel Balcı Yönetmen Emine Emel Balcı’nın kişisel deneyiminden yola çıkarak şekillenen filmi; "Buradayım, İyiyim" doğum sonrası depresyon yaşayan genç bir annenin içsel mücadelesini merkezine alıyor. Bölük Pörçük-Bir Tuncel Kurtiz Biyografisi-Özcan Alper Usta sanatçı Tuncel Kurtiz’in elli yıllık sanat yolculuğunu anlatan kapsamlı bir belgesel. Gündüz Apollon Gece Athena-Emine Yıldırım Yönetmen ve senarist Emine Yıldırım’ın ilk uzun metraj filmi olan "Gündüz Apollon Gece Athena" filmi yetimhanede büyüyen Defne’nin, annesinin hayaletini bulmak için çıktığı mistik yolculuğu konu alıyor. Uluslararası Ödüllü Filmler Zeugma Film Festivali’nde Bu yıl Zeugma Film Festivali, dünya sinemasının öne çıkan yapımlarını sinemaseverlerle buluşturuyor. 2025 Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo ve Ekümenik Jüri Ödülü kazanan Jean-Pierre ve Luc Dardenne kardeşlerin “Genç Anneler” filmi, aynı festivalde Altın Palmiye Ödülüne layık görülen Jafar Panahi’nin “Görünmez Kaza” filmi, 2025 Venedik Film Festivali’nden yedi ödülle dönen Kaouther Ben Hania’nın “Hind Rajab’ın Sesi” filmi ve 2024 Venedik Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü kazanan Maura Delpero’nun “Vermiglio” filmi, bu yılın programında öne çıkan yapımlar arasında yer alıyor. Ayrıca, Hamburg Film Festivali En İyi Film, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Uluslararası Uzun Metraj Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ve Sinema Yazarları Özel Ödülü kazanan Ali Asgari’nin “İlahi Komedya” filmi ve İranlı yönetmen Zöhre Zamani imzalı "Numan” kısa filmi de festival kapsamında izleyiciyle buluşacak. Ayrıca, Goethe-Institut’un desteğiyle Sophie Linnenbaum’un “Figüranlar” ve Laurentia Genske & Robin Humboldt’un “Zuhur’un Kızları” filmleri ve Fransız Kültür’ün desteğiyle Ünlü Fransız çizer Aurel’in ilk yönetmen deneyimi olan animasyon filmi Josep ve Fransız Kültür Animasyon Kısa Film Seçkisi de gösterim programında yer alıyor. Zeugma Film Festivali, sinemaseverleri farklı kültürlerden hikâyelerle tanışmaya ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmeye davet ediyor.

Emeğin desteklemesi gerekirken yeni harçlarla cezalandırıyor

Mon, 17 Nov 25 19:18:07 +0300

Gaziantep Diş Hekimleri Odası Başkanı Dr. Dt. M. Yücel Özbaş, ‘’Diş hekimleri; yalnızca sağlık hizmeti sunan değil, aynı zamanda istihdam sağlayan, kira, personel, malzeme ve vergi giderlerini düzenli biçimde karşılayan üretken bir meslek grubu. Devletin bu emeği desteklemesi gerekirken, yeni harçlarla cezalandırması kabul edilemez’’ dedi. Gaziantep Diş Hekimleri Odası, her yıl 17-22 Kasım tarihleri arasında kutlanan Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası kapsamında 15 Temmuz Demokrasi Meydan’ında Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Yüzde 50’ye yakınını vergi olarak veren biz diş hekimlerine yapılmış bir zulüm 17 Ekim 2025 tarihinde TBMM’ye sunulan “Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”  ile diş hekimlerine her yıl muayenehanelere 40 bin TL polikliniklere 60 bin TL merkez ve hastanelerde 80 bin TL ruhsat yenileme harcı alınmasının gündeme getirildiğini kaydeden Özbaş, ‘’Gerekçesi her ne kadar vergi dışında kalan alanların kapsama alınması, kayıt dışılıkla mücadele edilmesi maksadı ile yapılmış olsa da yüzde 35 + yüzde 10 KDV ile kazancının yüzde 50’ye yakınını vergi olarak veren biz diş hekimlerine yapılmış bir zulüm’’ eleştirisini yaptı. Eksiklik başına 71 bin TL ve 143 bin TL gibi ağır cezalar ödendi Özbaş, ‘’Tek diş hekiminin çalıştığı muayenehanenin 40 bin TL, 50 diş hekiminin çalıştığı hastanenin ise 80 bin TL ödemesi dolayısıyla rakamsal adaletten ve mantıktan uzak. Geçen sene çıkarılan torba yasa ile Sağlık Müdürlüğü denetimlerinde tespit edilen usulsüzlüklerde uyarı yapılmaksızın cezai işlem uygulanmasına ve alt sınırının 50 bin TL olması kabul edilmişti. Bu yıl güncelleme ile birlikte meslektaşlarımız tespit edilen halk sağlığını olumsuz etkilemeyen eksikliklerden dolayı eksiklik başına 71 bin TL ve 143 bin TL veya bunun katları gibi ağır cezalar ödediler’’ açıklamasında bulundu. Kanun maddesi derhal iptal edilmeli veya öncesinde uyarı verilmeli ve 30 gün süre tanınmalı Hastaneler için bile ağır olan cezaların muayenehanesinde mesleğini icra eden diş hekimlerine uygulanmasının onları çok zor duruma düşürdüğünü sözlerine ekleyen Başkan Özbaş, ‘’Ceza alan hekimlerimizin belini büken bu kanun maddesi derhal iptal edilmeli veya öncesinde uyarı verilmeli ve 30 gün süre tanınmalıdır. Bunun dışında, BAĞKUR ve SGK’dan emekli olan meslektaşlarımızın emekli aylıklarının kamudan emekli olan meslektaşlarının emekli aylıkları seviyesine getirilmesi, meslek dışı sermaye sahiplerinin ağız ve diş sağlığı birimlerine ortak veya sahip olması, sağlıkta şiddet vakalarına karşı, yasal önlemlerin alınması, diş hekimliğinde mezuniyet sonrası sürekli eğitim zorunlu olması da çözülmesini beklediğimiz sorunların arasında yer alıyor’’ ifadelerine yer verdi. Haber Merkezi

Kariyer süreci uzun soluklu bir yolculuk

Mon, 17 Nov 25 19:16:58 +0300

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Kariyer Planlama ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGİAM) ile AIESEC Gaziantep iş birliğiyle “STEP 4 FUTURE” etkinliği GAÜN Atatürk Kültür Sahnesi’nde gerçekleştirildi. Öğrencilerin kariyer gelişimlerine katkı sunmayı, iş dünyasıyla doğrudan bağlantı kurmalarını ve staj–istihdam fırsatlarına erişimlerini artırmayı amaçlayan etkinlikte, farklı sektörlerden profesyoneller, girişimcilik ekosisteminden uzmanlar ve çeşitli kurum temsilcileri öğrencilerle bir araya geldi. Programın açılışında konuşan Kariyer Merkezi Sorumlusu Öğr. Gör. Dr. Şehnaz Okkıran, kariyer sürecinin uzun soluklu bir yolculuk olduğunu belirterek öğrencileri aktif olmaya davet etti. Okkıran, Kariyer Merkezi’nin sunduğu iş–staj eşleşmeleri, firma görüşmeleri ve eğitim olanakları hakkında bilgi vererek, “Kariyer uzun bir yolculuk. Bu değerli etkinliğe katılarak rakiplerinizden bir adım önde başladınız.” dedi. Etkinliğe; AIESEC Gaziantep Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Çaparkaya, Karnaval Petfood CEO’su Hakan Kömürcü, Varil Çorba Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şahin, Elmacı Pazarı Güllüoğlu Baklava 6. Kuşak Temsilcisi Murat Güllü, Mutlu Makarna Fabrika Müdürü Erdem Canbolat, Wimbolden Gaziantep Kurucusu Esin Özefe, Rotatelab Co-Founder& CEO’su Abdurrahman Koçak konuşmacı olarak katıldı. Etkinlik; kariyer odaklı oturumlar, sektör konuşmaları ve networking imkanlarıyla öğrencilerin profesyonel gelişimlerine önemli katkı sağlayacak. Haber Merkezi

İlk 10 ayda vergi tahsilatının yarısı KDV ve ÖTV’den

Mon, 17 Nov 25 19:15:45 +0300

2025 Ocak-Ekim döneminde geçen yıl aynı döneme nazaran tahsilat oranı en fazla olan gelir kalemi yüzde 91,4 artışla gelir vergisi oldu. Bunun ardından BSMV yüzde 63,7 ile, kolalı gazozlardan alınan ÖTV yüzde 53,3 ile, yüzde 58,3 ile özel iletişim vergisi, yüzde 64,7 ile dijital hizmet vergisi, yüzde 65,1 ile harçlar, yüzde 58,3 ile dahilde alınan KDV geliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı kendi internet sitesinde 2025 yılı Ocak-Ekim dönemi bütçe gerçekleşmelerini 17 Kasım Pazartesi günü yayımladı. Aşağıda detaylı şekilde göreceğiniz üzere vergi gelirlerinin yüzde 48,44’ünü KDV ve ÖTV tahsilatı oluşturmaktadır. Dolaylı vergilerin payı Ocak-Ekim döneminde yüzde 63,02; dolaysız vergilerin payı ise yüzde 36,98 olarak gerçekleşti. 2025 yılı Ocak-Ekim döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 11 trilyon 592,5 milyar TL, bütçe gelirleri 10 trilyon 152 milyar TL ve bütçe açığı 1 trilyon 440,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 9 trilyon 772,7 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 379,3 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. İlaveten 2025 yılı vergi tahsilat hedefinin yüzde 78,37’si gerçekleşmiş olup bazı vergilerde hedefin altında kalınmıştır. Diğer kalemlerin akıbetini ise aşağıda izah etmeye çalışayım. 2025 Ekim ayı bütçe gerçekleşmeleri 2025 yılı Ekim ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 370,3 milyar TL, bütçe gelirleri 1 trilyon 147,1 milyar TL ve bütçe açığı 223,2 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 1 trilyon 212,9 milyar TL ve faiz dışı açık ise 65,8 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Merkezi yönetim bütçesi 2024 yılı Ekim ayında 186 milyar 271 milyon TL açık vermiş iken 2025 yılı Ekim ayında 223 milyar 199 milyon TL açık vermiştir. 2024 yılı Ekim ayında 50 milyar 53 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2025 yılı Ekim ayında 65 milyar 791 milyon TL faiz dışı açık verilmiştir. 2025 Ocak-Ekim dönemi bütçe giderleri 2025 yılı Ocak-Ekim döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 11 trilyon 592,5 milyar TL, bütçe gelirleri 10 trilyon 152 milyar TL ve bütçe açığı 1 trilyon 440,5 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 9 trilyon 772,7 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 379,3 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Merkezi yönetim bütçesi 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde 1 trilyon 260 milyar 289 milyon TL açık vermiş iken 2025 yılı Ocak-Ekim döneminde 1 trilyon 440 milyar 477 milyon TL açık vermiştir. 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde 211 milyar 385 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2025 yılı Ocak-Ekim döneminde 379 milyar 312 milyon TL faiz dışı fazla verilmiştir. 2025 Ocak-Ekim dönemi bütçe gelir gerçekleşmeleri Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak-Ekim dönemi itibarıyla 10 trilyon 151 milyar 995 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Vergi gelirleri 8 trilyon 729 milyar 521 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 1 trilyon 143 milyar 762 milyon TL olmuştur. 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde bütçe gelirleri 6 trilyon 853 milyar 826 milyon TL iken 2025 yılının aynı döneminde yüzde 48,1 oranında artarak 10 trilyon 151 milyar 995 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2025 yılı Ocak-Ekim dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51,1 oranında artarak 8 trilyon 729 milyar 521 milyon TL olmuştur. T24

Hazır giyim ürünlerinin yüzde 60’ı polyesterden oluşuyor

Mon, 17 Nov 25 13:26:36 +0300

Sentetik tekstil ürünleri 5 ila 10 yıkamadan sonra mikroplastik kirliliğine yol açıyor Ticaret Bakanlığı’nın 30 Mart 2022 yayımladığı Avrupa Birliği (AB) Sürdürülebilir Tekstil Stratejisi’ne göre hazır giyim ürünlerinin yüzde 60’ı polyester başta olmak üzere sentetik ürünlerden oluşuyor. Düşük maliyeti nedeniyle özellikle ‘fast-fashion’ (hızlı moda) markaları tarafından tercih edilen sentetik tekstil ürünleri 5 ila 10 yıkamadan sonra mikroplastik kirliliğine yol açıyor ve yıllık 40 bin ton mikroplastik salınımı oluşuyor.1 Mikroplastik salınımı, küresel boyutunun yanında sentetik ürünleri kullanan kişiler için riskler barındırıyor. Polyester kullanımı neden bu kadar yaygın? Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarım bölümü mezunu tekstil üreticisi Ece Fikir’e göre, polyester, hafif, dayanıklı, suya karşı dirençli bir malzeme. Giyim sektöründe polyesterin yaygın kullanımının başlıca sebebi fiyatının ciddi oranda daha uygun olması: “Artık özellikle ülkemizde, ancak dünya genelinde de etkili olan hammadde sorunu, organik ürünlere ulaşımı zorlaştırarak onları lüks hâle getirdiği için son yıllarda birçok marka sentetik ürün kullanımını artırıyor. Özellikle seri üretimde uygun fiyatlı ve hızlı tedarik imkânı, polyesteri ön plana çıkarıyor. Ancak kumaş kalitesinin düşük olması, ürünün çabuk yıpranmasına yol açarak tüketiciyi daha sık yeni ürün almaya yönlendiriyor. Kıyafetlerdeki polyester kullanma döngüsü bu şekilde yaygınlaşıyor. Bu döngüde tüketici tarafında da ekonomik baskılar belirleyici bir rol oynuyor. “Artan yaşam maliyetleri ve alım gücündeki düşüş, insanların uzun ömürlü; fakat pahalı organik kumaşlar yerine daha ucuz alternatiflere yönelmesine neden oluyor. Ancak bu durum, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ürün kalitesi açısından uzun vadede olumsuz sonuçlar doğuruyor. Yine de ekonomik koşullar, birçok kişi için tercih değil zorunluluk haline geldiğinden, polyester kullanımı giyim sektöründe yaygınlığını korumaya ve hatta artmaya devam ediyor.” Fikir’e göre, sentetik kumaş kullanımının yol açacağı ilk sağlık sorunu, cildin hava almasını engelleyerek terleme, kötü koku oluşumu ve bakteri üremesini artırması. Öte yandan, polyester ürünler hassas ciltlerde alerjik reaksiyonlara da neden olabiliyor. Akut etkilerinin yanı sıra, polyester ürünlerin 5-10 yıkamadan sonra mikroplastik salınımına yol açması, hem insan vücudunda hem de diğer canlılarda mikroplastik birikimine neden olarak çeşitli kronik hastalıklara zemin hazırlayabiliyor. Mikroplastik nedir, nasıl doğaya karışıyor? Mikroplastik, boyutu 5 milimetreden küçük olan, biçimli ya da biçimsiz, suda çözünmeyen sentetik polimer yapılara deniyor. Çok küçük boyutlarda oldukları için atık su arıtma sistemleri mikroplastikleri arıtmak için yeterli gelmiyor. Bu durum, onların doğrudan nehir, göl ve deniz ortamlarına karışmasına neden oluyor.2 Bu parçacıklara yutma, solunum ve deri teması olmak üzere üç farklı yolla maruz kalıyoruz.3 Deri, vücudu bir çok yabancı maddeye karşı korumasına rağmen çok küçük boyutlarda olan bu parçacıklar kıyafetlerimiz ve kullandığımız tekstil ürünleri aracılığıyla deri bariyerini aşarak ya da ter kanalları gibi yan yollarla vücudumuza girebiliyor ve kan dolaşımımıza katılabiliyor; ancak deri yoluyla anlamlı miktarda mikroplastiğin vücuda girip girmediği, hangi boyut/şekil/yüzey özelliklerinin kritik olduğu konusu hâlâ tam olarak net değil.4 Tüketiciler olarak ne yapmalıyız? Giysi, yatak takımı ve ev tekstili alışverişlerimizde öncelikle, satın alacağımız ürünün etiketindeki kumaş bilgilerini kontrol etmeli ve sentetik olmayan, doğal kumaşlardan üretilmiş kıyafetleri tercih etmeliyiz. Doğal lifler, polyesterin birçok olumsuz yönünü taşımaz ve eğer organik kaynaklardan elde edilmişler ise çevre açısından da çok daha uygun bir seçenek sunar. Bununla birlikte, doğal malzemeler tercih edilirken de dikkatli olmak gerekir. Seçilen ürünlerin zararlı kimyasallar içermediğinden emin olunmalı; üretim zincirlerinin etik olup olmadığı, kimyasal kullanımına yönelik politikaların yeterliliği ve mümkünse sürdürebilirlik sertifikalı malzemelerin tercih edilmesi göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle uzun süre ciltle temas eden ürünlerde; iç çamaşırları, pijamalar veya yatak takımları gibi doğal kumaşlar seçmek büyük önem taşır. Bu durum, hassas cilde sahip kişiler ve özellikle bebekler için ürün alırken de ayrı bir öneme sahip.5 Sentetik kumaşlara alternatif olarak kullanabileceğimiz malzemeler, Organik pamuk Keten Kenevir (Hemp) Bambu lifi gibi bitkisel materyaller olabilir. Eğer mutlaka sentetik kumaştan yapılmış bir kıyafet kullanmamız gerekiyorsa (örneğin yağmurluk gibi), doğrudan tenimize temasını önlemek için altına pamuklu bir giysi giymeyi tercih edebiliriz. Ayrıca, kıyafetleri her kullanımdan sonra yıkamak yerine havalandırarak yeniden kullanmak da hem kıyafetlerin ömrünü uzatır hem de çevresel etkileri azaltır. Yıkamamız gerekiyorsa etiketinde yazan sıcaklıkta ve talimatlara uygun yıkamak mikroplastik salınımını ve zararlı etkilerini azaltmak açısından etkili olabilir. Alternatif bir tüketim mümkün mü? Fikir’e göre, polyester bazlı kıyafetlerin tüketiminin azaltılmasındaki kilit nokta, tüketici tercihlerinde yatıyor. Yeni dönem moda anlayışında giderek daha fazla önem kazanan “sürdürülebilirlik” fikri, artık müşterilerin de ilgilendiği bir alan haline gelmiş durumda. Organik giyimi ve sürdürülebilir üretimi ön planda tutan butik markaların tercih edilmesi ya da ikinci el kıyafet alışverişine yönelmek, seri üretimdeki talebi azaltarak polyester kullanımını düşürebilir. Ancak bu durum, üretim maliyetleri açısından fiyat artışlarını da beraberinde getirebilir: “Benim de bireysel olarak önem verdiğim bir konu olan sürdürülebilirlik, marka kurma sürecimde etkili bir faktör oldu. Gözlemlediğim en büyük problem, fast fashion nedeniyle ürünlerin hızla modasının geçmesi ve düşük kalite sebebiyle çabuk yıpranmasıydı. Bu duruma çözüm olarak zamansız ve farklı parçalarla kolayca kombinlenebilen tasarımlar üretmeye odaklandım. Bazı modellerimde brokar kumaş kullandığım için zaman zaman polyester tercih etsem de, tüm korselerimde yüzde 100 pamuklu astar kullanarak tene temasını engelliyorum. Ürünlerimin kaliteli işçiliği ve esnek bedensel uyumu sayesinde uzun ömürlü olmalarına dikkat ediyorum. Ayrıca kıyafetlerime tadilat yapmayı, giymediğim parçaları dönüştürmeyi ve yerli üreticileri desteklemeyi de önemsiyorum.” Sürdürülebilir tüketimin yaygınlaşması için bireysel tercihler kadar toplumsal farkındalık da büyük önem taşıyor. Kadın kooperatiflerinden alışveriş yapmak, yerel üreticileri desteklemek ve ikinci el mağazaları tercih etmek hem küçük üreticilerin varlığını koruyor hem de fast fashion markalarına olan talebi azaltarak polyester kullanımının düşmesine katkı sağlıyor. Kadın kooperatifleri ve yerel atölyeler, kadın istihdamını destekleyip el emeğine değer kazandırırken; ikinci el ve takas pazarları da hem bütçe dostu hem çevre dostu seçenekler sunuyor. Bu tür yerel girişimlerin desteklenmesi, modayı kısa ömürlü bir trend olmaktan çıkarıp daha bilinçli ve uzun vadeli bir tüketim kültürüne dönüştürebilir. Bianet

FETÖ’yü bitiremediler!

Mon, 17 Nov 25 13:25:53 +0300

Bakan Ali Yerlikaya, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik İstanbul merkezli 27 ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda aktif kamu görevlisi ve özel sektör çalışanı 71 şüphelinin yakalandığını bildirdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabındaki açıklamasında, FETÖ'ye yönelik, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinasyonunda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele ile İstihbarat Şube Müdürlüğünce çalışmalar yürüttüklerini belirtti. FETÖ'ye yönelik bu sabah eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonlarda, aktif kamu görevlisi ve özel sektör çalışanı 71 şüpheliyi yakaladıklarını bildiren Yerlikaya, şunları kaydetti: "İstanbul merkezli Adana, Aksaray, Ankara, Antalya, Balıkesir, Batman, Bolu, Çanakkale, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Kırıkkale, Kırşehir, Manisa, Malatya, Muş, Sakarya, Sivas, Tekirdağ, Amasya, Aydın, Bursa, Mersin ve Zonguldak'ta düzenlenen operasyonlarda yakalanan şüphelilerin FETÖ'ye üye oldukları, örgüte ait şirketlerde daha önce çalıştıkları, örgütün gizli haberleşme yöntemini kullandıkları ve örgütün emniyet mahrem yapılanması içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösterdikleri tespit edildi." Cumhuriyet

Borca belendik!

Mon, 17 Nov 25 13:25:20 +0300

Bireysel kredi borç bakiyesi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49 artarak 5 trilyon 300 milyar TL’ye ulaş Ekonomi yönetiminin ücretleri baskılamaya yönelik politikaları yurttaşları borca mahkûm etti. Kişi başına düşen ortalama borç son bir yılda yüzde 42,6 artarak 123 bin TL’ye yükseldi. Bireysel kredi borçlu sayısı ise 1,8 milyon kişi artarak 43 milyon kişiye dayandı. Bu durum, Türkiye nüfusunun yarısının bankalara borçlu olduğu anlamına geliyor. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi'nin eylül verilerine göre, toplam nakdi kredi hacmi 22 trilyon 223 milyar TL’ye ulaştı. Tasfiye olunacak krediler 630 milyar TL’ye dayanırken, ağustos ayına göre 38 milyar TL arttı. Son bir yılda tasfiye olunacak kredilerde yüzde 88’lik artış görüldü. Ticari kredi bakiyesi 17 trilyon TL’ye yaklaştı. Son bir yılda ticari kredi bakiyesi yüzde 40 artarak 16 trilyon 922 milyar TL oldu. Tasfiye olunacak ticari krediler ise yüzde 73 artışla 409 milyar TL’ye yükseldi. Sektörel bazda nakdi kredilerde en yüksek artış yüzde 49 ile inşaat ve diğer sektörlerde görüldü. Bunu yüzde 48 ile tarım, avcılık ve ormancılık, yüzde 46 ile turizm izledi. Geri ödenemeyen kredi oranı en yüksek sektör ise yüzde 4,5 ile inşaat oldu. Bireysel kredi borç bakiyesi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49 artarak 5 trilyon 300 milyar TL’ye ulaştı. Bu borçlarda en büyük pay, 2 trilyon 649 milyar TL ile kredi kartlarına ait. Bunu 1 trilyon 287 milyar TL ile ihtiyaç kredileri takip ediyor. Merkez Bankası politika faizini yüzde 39,5’e düşürse de bankaların kredi faizlerini çok da indirmemesi nedeniyle ihtiyaç kredisi kullanan kişi sayısı son bir yılda 1,9 milyon kişi azaldı. Tasfiye olunacak ihtiyaç kredisi oranı ise yüzde 3,9’dan yüzde 5,2’ye yükseldi. NEFES'ten Nisanur Yıldırım'ın haberine göre düşük ücretler nedeniyle nakit sıkıntısı yaşayan yurttaşlar kredi kartlarına yöneliyor. Bireysel kredi kartlarının borç bakiyesi 2 trilyon 649 milyar TL’ye dayandı. Eylül ayı itibarıyla 40,1 milyon kişi kredi kartı borçlusu oldu. Kişi başına düşen kredi kartı borcu son bir yılda yüzde 50,7 artarak 66 bin TL’ye yükseldi. Borç artışının en yüksek olduğu iller deprem bölgesi: Adıyaman yüzde 79,1 Kahramanmaraş yüzde 77,1 Hatay yüzde 70,4 Malatya yüzde 70 ile ilk dört sırada yer aldı. Asgari ücret ve birçok ücretin yoksulluk sınırının altında kalması nedeniyle, düşük faizli Kredili Mevduat Hesapları (KMH) da yoğun talep gördü. KMH kullanıcı sayısı 31,2 milyon kişiye ulaşırken, bakiyesi 670 milyar TL oldu. KMH bakiyesi son bir yılda yüzde 83 arttı. Kişi başına düşen KMH borcu 21 bin 507 TL’ye çıkarak neredeyse asgari ücretle eşitlendi. cumhuriyet

10 aylık bütçe açığı 1 trilyon 440,5 milyar TL oldu

Mon, 17 Nov 25 13:24:00 +0300

Hazine ve Maliye Bakanlığı ekim ayına ilişkin açıkladığı verilere göre, merkezi yönetim bütçesi ekimde 222,3 milyar TL açık verdi. 10 aylık açık ise 1 trilyon 440,5 milyar TL oldu. Hazine ve Maliye Bakanlığı, ekim ayına ilişkin bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 2025 yılı Ekim ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 370,3 milyar TL, bütçe gelirleri 1 trilyon 147,1 milyar TL volarak gerçekleşti. Böylece ekimde bütçe açığı 223,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Merkezi yönetim bütçesi eylülde 309,6 milyar TL açık vermişti. Ayrıca ekimde, faiz dışı bütçe giderleri 1 trilyon 212,9 milyar TL ve faiz dışı açık ise 65,8 milyar TL olarak gerçekleşti. 10 aylık açık 2025 yılı Ocak-Ekim döneminde ise merkezi yönetim bütçe giderleri 11 trilyon 592,5 milyar TL, bütçe gelirleri 10 trilyon 152 milyar TL olarak gerçekleşti. Böylece bütçede 10 aylık açık 1 trilyon 440,5 milyar TL oldu. İlk 9 aydaki bütçe açığı 1 trilyon 217,3 milyar TL olmuştu. 10 aylık dönemde, faiz dışı bütçe giderleri 9 trilyon 772,7 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 379,3 milyar TL olarak gerçekleşti.t24

15 bin öğretmenin atama süreci başladı

Mon, 17 Nov 25 13:23:26 +0300

Milli Eğitim Bakanlığı, 15 bin sözleşmeli öğretmen alımına ilişkin tercih sürecinin başladığını duyurdu. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yaptığı açıklamada atama başvurularının alınmaya başladığını belirterek, sürece ilişkin tarihleri paylaştı. Bakanlık açıklamasına göre, başvurular 21 Kasım Cuma günü saat 16.00’ya kadar alınacak. Atama sonuçlarının ise 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde açıklanması planlanıyor.

Dolar ve euroda yükseliş durdurulamayacak

Mon, 17 Nov 25 11:38:21 +0300

Alman devi Commerzbank, Türk lirasına yönelik yeni kur projeksiyonlarını yayımladı ve hem dolar/TL hem euro/TL için önümüzdeki dönemlerde kademeli fakat belirgin bir değer kaybı öngördü. Banka döviz kurlarındaki yükselişin gelecek dönemde durdurulamayacağını söyledi. Commerzbank, Türk lirasına ilişkin yeni kur projeksiyonlarını yayımladı ve hem dolar/TL hem euro/TL için önümüzdeki dönemlerde kademeli fakat belirgin bir değer kaybı öngördü. DOLAR/TL 57 LİRA OLACAK Bankanın güncel tahminlerine göre: 2025 Aralık: 44,00 2026 Mart: 45,00 2026 Haziran: 50,00 2026 Aralık: 55,00 2027 Aralık: 57,00 Yayımlanan raporda, dolar/TL’nin yıl içinde kontrollü biçimde yükselişini sürdüreceği ve 2026’dan itibaren hızlanacağı değerlendiriliyor. Güncel döviz kurları verileri ele alındığında dolar/TL 42,32 lira seviyesinde işlem görürken, Commerzbank'ın tahminine göre dolar/TL 2026'ta yüzde 30'luk bir yükseliş görülebilir. EURO/TL 60 LİRA EŞİĞİNDE Euro tarafındaki tahminler de dikkat çekti: 2025 Aralık: 51,48 2026 Mart: 53,55 2026 Haziran: 60,00 2026 Aralık: 67,10 2027 Aralık: 68,40 Güncel kur verilerine bakıldığında euro, 49,15 TL seviyelerinde işlem görüyor. Commerzbank'ın tahminine göre euro/TL bir yılda yüzde 36,5 yükselmesi beklenebilir. Commerzbank, euro/TL’nin özellikle 2026 ortasından itibaren hızlı bir tırmanış yaşayacağını, 2027’de ise 70 TL sınırına yaklaşacağını belirtti. Bankanın değerlendirmesinde, kurdaki bu yükseliş öngörülerinin enflasyon görünümü, dış finansman ihtiyacı ve küresel para politikalarındaki belirsizliklerle bağlantılı olduğu ifade edildi. sözcü

Geçici çözümler kalıcı hale geldi

Mon, 17 Nov 25 11:37:36 +0300

Depremin çocukları: 2,5 yılın ardından hak temelli bir bakış "Deprem bölgesinde hâlâ pek çok temel hak ve hizmete erişimde ciddi eşitsizlikler yaşanıyor. Bu tablo, bir kriz yönetiminin ötesinde, çocuk haklarının sürdürülebilir biçimde güvence altına alınması gerekliliğini hatırlatıyor." 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü yaklaşırken, 6 Şubat 2023’te Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Antep, Hatay, Maraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Urfa'da meydana gelen büyük depremin üzerinden 2,5 yıl geçti. O günden bu yana binlerce çocuk, yaşamın en temel unsurlarına barınma, eğitim, sağlık, güvenlik ve oyun hakkına erişim mücadelesi veriyor. Afet sonrası insani müdahalenin ilk aylarında çocuklar için güvenli alanlar kuruldu, geçici okullar açıldı, psikososyal destek ekipleri sahaya indi. Ancak bugün, acil müdahale döneminin geride kaldığı, toparlanma sürecinin kurumsallaşması gereken bir evrede, hâlâ pek çok temel hak ve hizmete erişimde ciddi eşitsizlikler yaşanıyor. Bu tablo, bir kriz yönetiminin ötesinde, çocuk haklarının sürdürülebilir biçimde güvence altına alınması gerekliliğini hatırlatıyor. Eğitim: Süreklilik ve eşitlik sorunu Depremde 20 bine yakın okul hasar gördü. Eğitim, en çok kesintiye uğrayan alanlardan biri oldu. Bugün hâlâ Hatay, Maraş ve Adıyaman gibi illerde öğrenciler konteyner sınıflarda eğitim görüyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeniden inşa programı sürüyor olsa da, eğitim alanında eşit erişim sağlanabilmiş değil. UNICEF’in 2024 raporuna göre depremden etkilenen çocukların yaklaşık dörtte biri düzenli olarak okula devam edemiyor. Özellikle kırsal bölgelerde ve geçici barınma alanlarında yaşayan çocuklar, ulaşım, materyal eksikliği ve öğretmen yetersizliği gibi nedenlerle eğitim hakkından uzak kalıyor. Afet dönemlerinde “okula dönüş” yalnızca öğrenme değil, çocukların psikososyal iyilik halinin yeniden kurulması anlamına gelir. Okul, çocuğa güven hissini, rutini ve topluluk aidiyetini geri kazandırır. Bu nedenle eğitim politikalarının artık afetin kalıcı etkilerini azaltacak uzun vadeli stratejilerle desteklenmesi gerekiyor. Barınma: Geçici olanın kalıcılaşması İnsani yardım literatüründe en riskli aşamalardan biri, “geçici çözümlerin kalıcı hale gelmesi”dir. Deprem bölgesinde bu durum açıkça görülüyor. Konteyner kentler ve geçici yerleşim alanları, planlanandan çok daha uzun süreli bir yaşam biçimine dönüşmüş durumda. Barınma koşulları iyileşse de, çocuklar açısından “güvenli alan” ve “çocuk dostu mekân” anlayışı henüz tam olarak karşılanabilmiş değil. Ergenlik çağındaki çocukların mahremiyet alanları, engelli çocukların erişilebilirliği ve küçük yaştaki çocuklar için oyun alanlarının yetersizliği hâlâ sahanın gerçeklikleri arasında. Barınma hakkı yalnızca fiziksel bir çatı meselesi değildir; çocuğun güven duygusu ve gelişim hakkı ile doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle barınma politikalarının artık çocuk refahı perspektifiyle yeniden değerlendirilmesi elzemdir. Sağlık ve psikososyal destek: Görünmeyen iyileşme süreci Deprem sonrası çocuk sağlığı hizmetlerinde önemli ilerlemeler kaydedilse de, özellikle ruh sağlığı hizmetlerine erişim hâlâ sınırlı. Yerel sağlık kurumları yeniden yapılanma sürecinde ancak, çocuk psikiyatrisi ve psikolojik danışmanlık hizmetleri birçok ilde yetersiz. Travma sonrası stres, kaygı ve uyku bozukluğu gibi belirtiler hâlâ sık görülüyor. İnsani yardım ilkeleri arasında yer alan “onarıcı destek” bu noktada kilit önem taşıyor. Afet yalnızca binaları değil, çocukların temel güven hissini de yıkar. Bu nedenle afet sonrası müdahaleler yalnızca fiziki değil, psikososyal onarım ekseninde de sürdürülmelidir. UNICEF ve sivil toplum kuruluşlarının sahadaki çocuk dostu alanları bu ihtiyacı karşılamada önemli rol oynasa da sürdürülebilirliği için yerel yönetim ve kamu desteği gerekiyor. Psikososyal destek bir proje faaliyeti değil, kamusal bir hak olarak ele alınmalıdır. Psikososyal destek erişilebilir ve sürdürülebilir olmalıdır. Koruma ve sosyal hizmet: Artan kırılganlıklar Depremden en çok etkilenen gruplar arasında çocuklar, engelliler ve göçmen topluluklar yer aldı. Afet sonrası dönemde sosyal hizmet kapasitesi olağanüstü bir yükle karşılaştı. Aile yapılarının dağılması, ebeveyn kaybı, göç ve yoksulluk, çocukların korunma riskini artırdı. STK’ların ve kamu kurumlarının birlikte yürüttüğü vaka yönetimi çalışmaları, çocuk işçiliği ve erken yaşta evlilik gibi riskleri azaltmada kritik rol oynadı. Ancak bölgedeki yoğunluk, uzun vadeli sosyal hizmet mekanizmalarının daha güçlü bir kurumsal yapıya ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. İnsani yardımın en temel ilkelerinden biri “hiç kimseyi geride bırakmamak”tır. Bu ilke, çocuk koruma alanında yalnızca acil destek değil, uzun süreli sosyal yeniden entegrasyon anlamına gelir. Politika düzeyinde ihtiyaçlar Deprem bölgesinde yürütülen çalışmaların büyük bir kısmı, insani yardımın ilk evresinde etkili oldu. Ancak artık ihtiyaç, “yardım”dan çok bir hak temelli yeniden yapılanma stratejisidir. Bu doğrultuda: • Eğitim altyapısı kalıcı okullarla desteklenmeli, uzaktan eğitim geçici bir çözüm olmaktan çıkarılmalı. • Çocuk dostu alanlar yerel yönetim bütçelerine dahil edilerek sürdürülebilir hale getirilmeli. • Psikososyal destek hizmetleri sağlık sisteminin bir parçası olarak kalıcılaştırılmalı. • Sosyal hizmet profesyonelleri için bölgede istihdam ve kapasite artırımı sağlanmalı. • Veri temelli izleme sistemleri kurulmalı; afet sonrası çocuk refahı düzenli olarak raporlanmalı. Sonuç: Umudu kurumsallaştırmak 2,5 yıl sonra, deprem bölgesinde artık acil yardım değil, sürdürülebilir refah konuşulmalı. İnsani yardımın hedefi yalnızca hayatta tutmak değil, yaşam kalitesini onarmaktır. Bu hedef, çocuklar için daha da anlamlıdır. Çünkü bir ülkenin geleceği, afet sonrası çocukların nasıl yaşadığıyla ölçülür. Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutlamanın en anlamlı yolu, o hakların sahada, çadırda, okulda, mahallede gerçekten yaşandığını görebilmektir. Çocuklar yardım değil, hak talep eder. Bizim görevimiz, o hakkı mümkün kılacak sistemleri kalıcılaştırmaktır. Bianet

Ara tatil sonrası ilk ders zili çaldı

Mon, 17 Nov 25 11:36:51 +0300

Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki yaklaşık 18 milyon öğrenci, 1,2 milyon öğretmenle eğitim ve öğretim yılının ilk ara tatilinin ardından bugün ders başı yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) takvimi doğrultusunda birinci dönem ara tatili, 10-14 Kasım'da uygulandı. Öğretmenler, ara tatilde mesleki çalışma programlarını okula gitmeden çevrim içi tamamladı. Öğrenciler, Atatürk Haftası'nın birinci ara tatile denk gelmesi nedeniyle Bakanlığa bağlı tüm okul ve kurumlarda, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emanet ettiği değerlere sahip çıkmak, vatan sevgisi ve millet bilincini güçlendirmek amacıyla 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü ile 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü'nün anlam ve amaç bütünlüğü içinde fidan dikim etkinliklerine katıldı. Tüm eğitim kademelerinde öğrenciler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve vatan sevgisine ilişkin duygu ve düşüncelerini yansıtan mesaj kartları hazırlayarak, diktikleri fidanlara yerleştirdi. 81 ilde bugün itibarıyla merkez ve tüm ilçelerde eğitim öğretim kaldığı yerden devam ediyor; 18 milyon öğrenci, 1,2 milyon öğretmenle ders başı yapıyor. 2025-2026 eğitim öğretim yılı birinci dönemi 16 Ocak 2026'da sona erecek. Yarıyıl tatili, 19 Ocak 2026 Pazartesi başlayacak ve 30 Ocak 2026 Cuma sona erecek. İkinci dönem, 2 Şubat Pazartesi başlayacak ve 26 Haziran Cuma gününe kadar devam edecek. İkinci dönem ara tatili ise 16 Mart 2026'da başlayıp 20 Mart 2026'da sonlanacak. Cumhuriyet

İstanbul genelinde deprem hazırlıkları için kullanılacak

Mon, 17 Nov 25 11:36:19 +0300

Dünya Bankası Türkiye'ye 554,4 milyon Euro'luk finansman sağlıyor Dünya Bankasından İstanbul genelinde acil durum hazırlık ve müdahale kapasitesinin güçlendirilmesi, afetlere dayanıklı ve enerji verimli kamu binalarının inşa edilmesi amacıyla 554,4 milyon Euro'luk finansman temin edildi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "İstanbul'un depreme hazırlık süreci, afet yönetimi kapasitesi ve kentsel dirençliliğin artırılmasına yönelik kamu yatırımlarına desteğimiz güçlü şekilde devam edecektir" dedi. Hazine ve Maliye Bakanlığından edindiği bilgilere göre, Türkiye'nin yurt dışından uygun koşullu dış finansman temin çalışmaları devam ediyor. İstanbul'un afet ve iklim dirençliliğinin artırılmasına yönelik tasarlanan İstanbul Kentsel Dirençlilik Projesi, 8 Ağustos'ta Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanmıştı. Proje kapsamında 554,4 milyon avro tutarında finansman sağlanmasına ilişkin anlaşma bugün imzalandı. Söz konusu proje, İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi tarafından yürütülecek. Projeyle İstanbul genelinde acil durum hazırlık ve müdahale kapasitesinin güçlendirilmesi, afetlere dayanıklı ve enerji verimli kamu binalarının inşa edilmesi amaçlanıyor. İstanbul için 1,9 milyar dolar dış finansman Böylece, Türkiye'nin bu yıl uluslararası kuruluşlardan sağladığı uygun koşullu dış finansman tutarı yaklaşık 14,7 milyar dolara ulaştı. Dünya Bankası finansmanı da dahil olmak üzere İstanbul'un afetlere karşı dirençliliğinin artırılmasına yönelik sağlanan dış finansman tutarı da 1,9 milyar dolara yükseldi. Ayrıca, 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen illerin yeniden inşası amacıyla sağlanan finansman tutarı da yaklaşık 7,5 milyar doları buldu. "Dünya Bankası ile güçlü ortaklığımız sürecek" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası ile uzun yıllara dayanan işbirliğinin olumlu sonuçlarının alındığını belirterek, "Dünya Bankası ile işbirliğimiz çerçevesinde, afet risklerinin azaltılması, iklim değişikliğine uyum ve sürdürülebilir şehircilik alanlarında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu güçlü ortaklık önümüzdeki dönemde de kararlılıkla sürdürülecektir. Sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refahı önceleyen ekonomi programımız doğrultusunda, Orta Vadeli Program çerçevesinde İstanbul'un depreme hazırlık süreci, afet yönetimi kapasitesi ve kentsel dirençliliğin artırılmasına yönelik kamu yatırımlarına desteğimiz güçlü şekilde devam edecektir" dedi. T24

“Yılbaşından bu yana artış 2.6 milyonu geçti”

Mon, 17 Nov 25 11:35:38 +0300

İcra iflas dosya sayısı 25 milyona dayandı İcra dairelerindeki icra iflas dosyası sayıları 25 milyona yaklaşırken, yılbaşından bu yana dosya sayısındaki net artış 2 milyon 666 bini aştı. 2024 yılında günlük ortalama 2 bin 633 dosya gelirken, 2025 yılı 11 Kasım itibarıyla yılbaşından bu yana gelen günlük ortalama dosya sayısı 8 bin 572 olarak hesaplandı. İlk kez 1 milyonu aştı Ekonomim'den yer alan habere göre; TBB verilerine göre bu yıl Ocak-Eylül döneminde bireysel kredi borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşen kişi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16.3 arttı ve 1 milyon 8 bin 777’ye ulaştı. Aynı dönemde bireysel kredi kartı borcunu ödemediği için takibe düşen kişi sayısı ise yüzde 21.8 artarak 1 milyon 261 bin 958’e çıktı. Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre icra dairelerine intikal eden dosya sayısı yılbaşından bu yana 2 milyon 666 bin adet artarak 24 milyon 992 bine ulaştı ve 25 milyon sınırına yaklaştı. Bu sayı 2024 yılı sonunda 22 milyon 256 bin seviyesindeydi. T24

Kadın örgütleri güçlenmeli ve toplumsallaşmalıdır

Mon, 17 Nov 25 10:12:35 +0300

Uçan Süpürge Genel Koordinatörü Halime Güner, kadın örgütlerinin toplumsallaşma sı ve güçlenmesi gerektiğini söyledi. Kadınlar için kazanılmış hakların ve olumlu yasaların farkına varılmasının ve bunların sahiplenilmesinin önemli olduğunu belirtti. Kadın örgütlerinin imaj sorununu ortadan kaldırması gerekiyor Türkiye’de kadınlara yönelik çıkarılan yasalarla önemli adımlar atıldığını, ancak uygulamada sorunlar yaşandığını ifade eden Güner şöyle konuştu: "1999 yılında Ailenin Korunmasına dair şiddete uğrayan kadınlara yönelik bir kanun çıktı, ancak bu kanundan valiliklerin ve belediyelerin birçoğunun bilgilerinin olmadığını gördük. Yasa bu anlamda yetmiyor. Geçen ay Adalet Bakanlığı bu konuda tekrar bir genelge yayınladı. Bu konuda sivil toplum örgütlerine de büyük görev düşüyor. Türkiye’de kadın örgütlerinin güçlenmesi ve imaj sorununu ortadan kaldırması gerekiyor. Kadın örgütleri toplumsallaşmalı, güçlenmeli ve yönetime katılarak gerekli yerlerini almalı. Kadına yönelik şiddet, Türkiye’de kadın hareketinin birinci gündem maddesidir Güner, Türk Ceza Kanununda yer alması istenmeyen 6 maddeye takılmak yerine, olumlu 40 madde konusunda bilgi sahibi olunarak uygulanmasını sağlamak gerektiğini ifade etti. Kazanılmış olan hakların tanıtılmasını çok önemsediklerini bildiren Güner, olumsuz yasalara ilişkin mücadeleyi de ayrıca yaptıklarını kaydetti. Kadına yönelik şiddetin Türkiye'de kadın hareketinin birinci gündem maddesi olduğunu, son zamanlarda yaşanan olayların da bunu pekiştirdiğini ifade eden Güner, "Kadının bir değer olması, kendisi için var olması gerekiyor. Kadın kendi için yok. Bu da birçok olumsuzluğu beraberinde getiriyor" diye konuştu. Güner, kadınlara yönelik çıkarılan yasaların farkında olunmaması nedeniyle bazı yanlış uygulamaların devam ettiğini kaydetti. Kadınlar, yaşamın her alanında eşit olmalı "Ailenin merkezinde kadın vardır. Dünya nüfusunun yarısını kadınlar oluşturuyor, diğer yarısı da kadınlardan olma. Ancak bu kadar önemli olan kadınlar eşit davranılmıyor' diyen Güner, "Eşitlik konusunda daha alacağımız yollar var. Öncelikle kadınların kendine inanması, kendine güvenmesi ve birey olması ve özgüvenini yakalaması çok önemli. Çünkü kendine güvenen kadın, yaşamın her alanında daha başarılı olur Biz bu manada kadınlarımıza bir katkımız olsun istedik. Uçan Süpürge ile görüştük ve 12 ili kapsayan çalışmayı yürütmeye başladık” diye konuştu. Kadınlara kendine inanmayı ve güvenmeyi anımsatıyoruz Toplantının ilki dün GTO Konferans Salonunda yapıldı. Cumartesi kentimizde sona erecek programın ardından yıl boyunca Adana, Mersin, Malatya, Erzurum, Eskişehir, Çanakkale, Kayseri, Trabzon, Konya, Bursa ve Denizli’de devam edecek kadınlara yönelik söyleşi, seminer ve spor aktivitelerini içeren projede yer alan etkinliklerle, kadınlara “sen önemlisin, kendini iyi hisset, kendine güven” mesajı verileceğini ifade eden Güner, pojede amaçlananın kadınlara, zaman zaman karşılaştıkları zorlukları aşmanın, kendine inanmak, kendine güvenmek ve kendini iyi hissetmekle mümkün olacağını anımsatmayı amaçladığı söyledi. " Nivea, sektörün yüzde 30’unu elinde bulunduruyor Bir kadın kuruluşu olan Uçan Süpürge ile ortaklaşa gerçekleştirdikleri etkinlikte tek amaçlarının satış ve tanıtım olmadığını, toplumun yarısını oluşturan kadınlara özgüven aşılamak ve onları daha yakından tanımak olduğunu söyleyen Güner, “Projedeki tek hedef satış değil. Ürünlerin tanıtımını bir şekilde yapıyoruz. Toplam cilt bakım pazarın da yüzde 30'luk bir pazar payı ile açık ara lideriz. 14 ürün grubumuz var. Kadın ürünleri ağırlıklı olmakla Nivea bir aile markası. Bebek ürünleri ve erkeklerin traş sonrası kullanacağı ürünlerden güneş kremi ve losyona kadar bine yakın ayrı ürün mevcut” dedi.

Belediyeler eğitim ve sağlığa destek vermelidir

Mon, 17 Nov 25 10:12:01 +0300

Vali Süleyman Kamçı, yerel yönetimlerden sağlık ve eğitime yeterince destek vermelerini beklediğini söyledi. Gaziantep'in metropol ilçeleri Şahinbey ve Şehitkamil belediyelerine bağlı 4 sosyal tesisin bir bölümünün sağlık ocağına dönüştürülmesi için İl Sağlık Müdürlüğüne devredilmesiyle ilgili valilikte protokol töreni düzenlendi. Vali Kamçı, törende sağlık ve eğitime yeterince yatırım yapılması gerektiğini ve bu konuda herkesi yardım etmeye çağırdı. Kamçı. Gaziantep'in artan genç nüfusu karşısında sağlık ve eğitim alanında hizmet açığı bulunduğunu, bu hizmet açığının tamamının devletten beklenmemesi gerektiğini belirterek, "Yerel yönetimlerden, sağlık ve eğitime yeterince destek vermelerini bekliyorum. Özellikle metropol ilçelerimiz Şehitkamil ve Şahinbey ilçe belediye başkanlarımızdan bu konuda ciddi destek vermelerini bekliyorum. Bu hizmetler, örneğin, arsa bağışı şeklinde olabilir" diye konuştu. Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı da Şehitkamil ilçesine bağlı Nurtepe Mahallesinde bulunan Dr. Bekir Öke Sosyal Tesislerinde yer alan bir bina ile Şirinevler Mahallesi Şirinevler Sosyal Tesislerinde bulunan bir bölümün sağlık ocağına dönüştürülmesi için iki tesisinde Sağlık Müdürlüğüne devredilmesi için bugün protokol imzalayacaklarını belirtti. Özkarslı, Vali Kamçının "Eğitim ve Sağlık alanlarına yatırım yapın" çağrısına kulak vereceklerini ve bundan sonra özellikle sağlık ve eğitim yatırımlarına aktif destek vereceklerini duyurdu. Şahinbey Belediye Başkanı Ömer Can ise Güzelvadi Mahallesinde bulunan Kürşad Tüzmen Sosyal Tesisinin bir bölümü ile Deniz Mahallesi Mehmet Tekerlek Sosyal Tesislerinde yer alan bir binanın sağlık ocağı yapılması için Sağlık Müdürlüğüne devretme ye kararlaştırdıklarını, bu mahallelerde uzun yıllardır süren sağlık sorunlarının da böylece sona ereceğini söyledi. Daha sonra Vali Süleyman Kamçı ile Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı. Şahinbey Belediye Başkanı Ömer Can arasında protokol imzalandı. İmza törenine İl Sağlık Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım da katıldı.

Öncüpınar kapısını sağlamlaştırdık...

Mon, 17 Nov 25 10:11:30 +0300

Geçmişte Öncüpınar sınır kapısında zafiyetin bulunduğunu ve bundan dolayı haksız kazanç elde etmek isteyenler burayı bir geçim kaynağı olarak gördüklerini ifade eden Gümrük Muhafaza Başmüdür Vekili Fikret Erol, “Öncüpınar sınır kapısında görevli sayısı arttırılarak buradaki kontroller ve uygulamalar sıkılaştırılmıştır. Bununla birlikte bu kapıda kaçak olaylarının daha çok üzerine gidilirken, deyim yerindeyse kapı gibi sağlam hale getirilmiştir" dedi. Kapılarımız kaçakçılara kapalı baskılar bize vız gelir Haksız kazanç elde etmek, kaçakçılık yapmak isteyenlerin zafiyet bulunan kapıları tercih ettiğini kaydeden Erol, “Haksız kazanç elde etmek isteyenler artık Gaziantep kapılarında umudunu kesmiştir. Öncüpınar kapısı artık güvenli bir durumdadır. Baskılara karşı yılmayacağız” şeklinde konuştu. 4 Free shop kapandı Gaziantep Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü’ne Karkamış, Öncüpınar, İslahiye ve Urfa Akçakale kapılarının bağlı olduğunu dile getiren diyen Erol, “Bu kapılarımız disiplin altına alınmıştır. Kapılardaki 4 tane free shop'ta usulsüz satış tespit edildiğinden kapatılmıştır. Kaçakçılar şimdi başka kapılara, hatta mayınlı bölgeler yönelmektedir” diye açıklama yaptı. 112 Ev telefonu ve 33 epilady aleti yakalandı “İran'dan gelen araçlarla başımız dertteydi. Bu araçlarda kaçak mazot getiriliyordu. Yapılan çalışmalarla bu durumun önüne geçilmeye çalışılıyor” diyen Erol, “Önceki gün İran’dan gelen THR 89593 plakalı araçta yapılan aramalarda 112 adet ev telefonu ve 33 adet epilady aleti yakalandı” dedi. İhracat ve ithalat ocak ayında düştü 2006 Ocak ayı ihracat ve ithalat değerlerini açıklayan Fikret Erol, "Ocak ayında ithalat- yüzde 35. ihracat ise yüzde 8 oranında azıldı. İthalattaki azalış dış ticaret açığının da azaldığını göstermektedir" şeklinde tespitte bulundu. Gümrükte bazı özel durumlarda kontrollü geçişler de yapılıyor Erol, gümrük kapılarında bazı durumlarda kontrollü geçiş yapıldığını jandarma ve polis ile anlaşarak kaçak eşya getirenlere geçiş izni verilmesini sağladıklarını bu sayede kaçakçıların içerideki bağlantılarının takip edilerek suçüstü yapıldığını da söylerken, “Bu tür durumlar Gümrük Müdürlüğü’nün bilgisi dahilinde yapılmaktadır" dedi. Kaçak cep telefonu neredeyse yok Fikret Erol, cep telefonlarının kayıt altına alınması ile birlikte kapılardan geçirilmek istenen cep telefonlarının sayısının yok denecek hale, geldiğini belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü: “Böylece kaçak cep telefonları yerine tel siz ev telefonlarına veya başka ürünlere yönelinmeye başlandı. Ayrıca halkımız ne kadar yoksul olursa olsun kaçak şeker veya çay gibi ürünlere yönelerek bunun üzerinden haksız kazanç elde edecek durumda olmamalıdır."

Hükümet tekstili umursamıyor

Mon, 17 Nov 25 10:10:49 +0300

Tekstilcilerin çok büyük sıkıntı içinde olduğunu, özellikle Çin ile rekabet edememekten kaynaklanan gerilemelerle tekstilde 2005 yılında kar oranının yüzde 1'in altında kaldığı bildirildi. Markalaşma ve teknolojik yatırma yönelmek gerekiyor Gaziantep Paylaşımcı Genç İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Mutafoğlu markalaşma ve teknolojik yatırımlara yönelmek gerektiğini vurgulayarak, 'Tekstil sektörünün iyi planlanmış farklılaşma politikaları ve entegre tesisler ile Uzakdoğu ve Çin ile mücadele edebileceğini düşünüyorum" dedi. Mutafoğlu, Türkiye'de ekonomideki olumlu şartların tüm sektörlere ve üretime yansımadığını belirterek, bunun da en önemli nedenlerinden bazılarının istihdam üzerin deki ağır kamu maliyeti, enerji fiyatlarının yüksekliği ve dengesiz ithalat artısı olduğunu anlattı. Tekstil, hazır giyim, plastik ve ayakkabı gibi emek yoğun sektörlerin Türkiye'de istihdamın yüzde 30'luk bölümünü oluşturduğuna dikkati çeken Mutafoğlu, bu sektörlerin, Çin'in izlediği haksız rekabet politikası yüzünden uzun yıllar mücadele etmesinin mümkün olmadığını kaydetti. Mutafoğlu, şöyle dedi: Gerek bölgemiz olarak, gerekse ülkemiz olarak istemesek de emek yoğun sektörlerden orta ve uzun vadede çıkmak zorunda kalacağız. Artık, markalaşma, Ar-Ge ve teknoloji yatırımlarına yönelmek zorunda kalacağız. Yine de tekstil sektörünün iyi planlanmış farklılaşma politikaları ve entegre tesisler ile Uzakdoğu ve Çin ile mücadele edebileceğini düşünüyorum." Yabancı sermaye girişinin önemini vurgulayan GAPGİAD Başkanı Mutafoğlu, yabancı sermaye girişi ne kadar çok üretime ve sanayileşmeye yönelik olursa o kadar ülkenin gelişimine ve menfaatine olacağını ifade etti. Mehmet Ali Mutafoğlu, "Ancak, ülkemizde üretken yabancı yatırımların yeterince hızlı olmayışı büyüme, istihdam ve istikrarla ilgili endişeleri de beraberinde getirmektedir" dedi.

Gaziantep’teki Toplu Konut alanları için 4 milyar lira ödenek ayrıldı

Mon, 17 Nov 25 10:05:04 +0300

Erbakan zamanında temeli atılan fabrika lojmanının belediyeye devredilmesi için çalışmalar var Gaziantep Toplu Konut alanlarının kamulaştırılması için, Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Fonundan 4 milyar liralık tahsisat yapılacağı açıklandı. 5 milyon metrekarelik toplu konut alanlarının kamulaştırılması ve alt yapısının tamamlanması için, fondan gelecek 20 milyar liradan ilk 4 milyarının gelmesinde Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler ve Gaziantep milletvekili Ata Aksu'nun gayretleri olduğu bildirildi. Ayrıca, Araban yolu üzerinde bulunan Sümerbank lojmanlarının belediyeye satılması için bir ön protokol imzalandığı haber verildi. Lojmanların Gaziantep belediyesine satılması konusunda da Devlet Bakanı Dinçerler ile Gaziantep milletvekili Ata Aksu'nun girişimleri olduğu söylendi. Belediyenin tüm işyeri şantiyelerinin bu lojmanlarda toplanmasının düşünüldüğü bildirildi. İlgili açıklamalar için görüşlerine başvurduğumuz belediye başkan vekili Asım Özsöyler, Toplu Konut Fonundan gelecek 4 milyar liralık tahsilat ve Sümerbank lojmanlarının belediyeye devredilmesi konusunda kendilerine sözlü bilgi geldiğini, ancak bu konuların henüz açıklık kazanmadığını belirtti. Yeni belediye sarayının proje yarışmasının jürisinde bulunmak üzere Ankara'ya giden belediye başkanı Arpacıoğlu ile teknik başkan yardımcısı Hakkı Tataroğlu ve belediye meclis üyesi Kamil Gereççi'nin Sümerbank lojmanlarının alım işlemleriyle ilgilenecekleri açıklandı. Arpacıoğlu’nun bir süre önce sünizit ameliyatı geçiren ANAP Genel Sekreteri Taşar'ı da ziyaret edeceği açıklandı. İlgililer, toplu konut alanları konusunda belediyede bir toplu konut birimi oluşturulduğunu söylediler.

“Ben, çocuklarım olmasa, kocamla aynı şehirde bile oturmam...”

Mon, 17 Nov 25 10:04:30 +0300

Kadınlar ve sorunları: (3) "Adana’da kadınlar kahvesinin olduğunu söyleyen Y.K. Gaziantep’te de bir kadınlar kahvesine ihtiyaç var” diyor Y.K. eşiyle tanışarak anlaşarak evlenen bir hanım. Ancak evlilikten beklediğinizi bulabildiniz mi diye sorduğumda, evlilikten istediği, beklediği şeyleri bulamadığını söylüyor ve “Eşimle daha iyi anlaşacağımızı sanıyordum. Ancak evlilik sonrasında anlaşamadığımız birçok konu çıktı” diyor. Kadınların birçok çileye rağmen evliliklerini yürütmelerinin tek nedeni olarak çocukları görüyor, “Ben çocuklarım olmasa kocamla aynı şehirde bile oturmam” diyor. Eşinin köyde yaşadığını, ancak haftada bir geldiğini belirten Y.K., aralarında pek tartışma çıkmadığını, hafta da bir görüşünce, onu da kavgayla geçirmemek için tartışmaktan kaçındıklarını söylüyor. Y.K. çalışan bir kadın olmak istemediğini, çünkü çalışan kadınların birçok sorunları olduğunu ve çoğunun hem çalışıp hem de ev işleriyle çocuk bakımını üstlenmekten memnun olmadıklarını belirtiyor. Gaziantep'e yakın bir şehir olan Adana'da kadınlar için kahvehaneler olduğunu söyleyen Y.K. şehrimizde de kadınların bir araya gelip çay içip oyun oynayacakları kahvehaneler açılmasını istiyor. Televizyon yayınları başladığından bu yana, sinemalara gidememekten yakınıyor. Çevresindeki kadınların kabul günü koymalarına bakarak bir süre kendisinin de kabul günleri yaptığını söylüyor. Ancak kabullerde kadınların birbirlerini çekiştirmeleri nedeniyle kabul gününü kaldırdığını ifade ediyor. Cinsel konuda da sorularımızı yanıtlayan Y.K, kendisine bu konuda hiçbir bilgi verilmediğini, ancak küçükken kadınların çocuk diye önem vermeyip yanında konuşmalarından birçok şeyi öğrendiğini belirtiyor. Cinsellik konusunda evlilik öncesi hiçbir şey okumadığını da ekliyor. Cinsel bakımdan her zaman eşine bağlı olduğunu, kendisinin hiç bir zaman düşüncelerini açığa vurmadığını söylüyor. Y.K. da konuştuğumuz diğer hanımlardan bazıları gibi isminin yazılmasını istemiyor. Biz de onun isteğine uyarak ismini baş harfleri ile belirttik.

Oduncular belediyeden daha ucuz odun satarız diyorlar

Mon, 17 Nov 25 10:03:56 +0300

Yayınımız etkisini gösterdi Mahrukatçılar başkanı 2 gün önceki yayınımız özerine yeni bir cevap vererek daha ucuz odun satacakları vaadinde bulunuyor Gaziantep Mahrukatçılar Derneği Başkanı Halil Baltacı şehrimizdeki tüm gazeteleri gezerek belediyenin yaptığı tanzim satışının kaldırılarak tahsis odunun kendilerine verilmesini istedi. SABAH Gazetesi olarak bunun sakıncalarını ortaya koyup birkaç oduncunun kazanmasına karşılık halka pahalı odun satılarak perişan edilmemesi gerektiğini bildirmiştik. Mahrakatçılar Derneği Başkanı Baltacı Gaziantep'teki oduncuların çok perişan bir durumda bulunduğunu, kendilerine tahsis odundan verilmesi halinde belediyenin koyacağı rayiçten ton başına 500 lira daha ucuza satacaklarını bildiren yazılı açıklama gönderdi. Baltacı, haksız kazanç ve karaborsayla kendilerinin de mücadele ettiğini, resmi kuruluşlara ve halka bekletmeden derhal teslimatı da yapacak tesislere sahip olduklarını açıkladı. Yapılan yazılı açıklama özetle şöyle; “Her önüne gelene tahsis yapılıp birkaç kişiye menfaat sağlanıyor. Şu anda kasaplık yapıp, hem de odun kömür satanlar var. Oduncuların ekmeğiyle oynanıyor. İşimiz elimizden alındığı için perişanlık içindeyiz.” SABAH: Mahrukatçılar Derneği Başkanı verdiği sözde durur, halka belediyeden ucuz odun, kömür satmak imkanı sağlarsa, SABAH halkımıza hizmette bir vazife daha yapmış olmanın mutluluğunu duyacaktır.

Vergi artışı 8,5 milyar oldu

Mon, 17 Nov 25 10:03:26 +0300

Milyonun üzerinde gelir vergisi ödeyenlerin sayısı 226 dan 557 ye çıktı Gaziantep Defterdarı Veysi Barsbay tarafından yapılan açıklamadan öğrenildiğine göre, bu yıl genel vergi gelirlerinde geçen yıla o ranla 4 milyar, gelir vergisinde ise 4.5 milyar liralık bir artış kaydedildi. Gelir Vergisindeki artış yüzde yüzü de geçti. 1985 yılı mart ayı sonu itibariyle vergi gelirleri, alınan cezalar hariç 11 milyar, 745 milyon 219 bin iken, 1986 yılı mart ayı sonuna göre 15 milyar 556 milyon 827 bin liraya ulaştı. Gelir Vergisi 1985 yılı mart ayı sonu itibariyle 3 milyar 581 milyon 076 lira iken, 1986 yılı mart sonuna göre 7 milyar 910 milyon 346 bin lira oldu. 1985 yılında şehrimizde milyonun üzerinde 226 kişi Gelir Vergisi öderken, bu yıl bu sayı 557'ye çıktı.

Vatandaşı daha zor ve meşakkatli bir yıl bekliyor

Sun, 16 Nov 25 17:55:13 +0300

Türk-İş Konfederasyonu tarafından yayınlanan açlık ve yoksulluk araştırma sonuçları hayat pahalılığını bir kez daha gözler önüne serdi Araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması yani açlık sınırı 28 bin 412 lira, gıdanın yanı sıra giyim, konut kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaları yani açlık sınırı ise 92 bin 542 lira olarak kayda geçti. Açlık sınırı 28 bin lira bandını aştı Bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti aylık 37 bin liraya dayanırken, mutfak enflasyonu ise aylık yüzde 1,58, on iki aylık yüzde 39, yıllık ortalama ise yüzde 40 oldu. Araştırma sonuçlarına göre asgari ücret, açlık sınırının 6 bin lira altında kaldı. Hayat şartlarının zorlaştığını toplumun tüm kesimleri görüyor Belediye İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gökalp, ‘’Hayat şartlarının ne kadar zorlaştığını toplumun tüm kesimleri yaşayarak görüyor. Araştırmalar, açlık ve yoksulluğun artacağını bizlere gösteriyor. Kısacası, vatandaşı çok daha zorlu ve meşakkatli bir yıl bekliyor’’ dedi. Asgari ücret görüşmelerinden çalışanların hiçbir umudu yok Gökalp, ‘’Anayasanın 55’inci maddesinde; “Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur” hükmü yer alıyor. Ancak, ülkenin ekonomik durumu ayrıntılı olarak raporlarla ortaya konulmasına rağmen çalışanların geçim şartları konusunda resmi bir çalışma yapılmıyor. Yakın zamanda asgari ücret görüşmeleri başlayacak ama çalışanların hiçbir umudu yok. Çünkü maaşları ne kadar olursa olsun bu pahalılık karşısında geçinemeyeceklerini biliyorlar. Maaşlar yükseldiğinde anında A’dan Z’ye her şeye zam geliyor. O zaman asgari ücreti yükseltmenin ne anlamı kalıyor?’’ sorusunu sordu. Türk-İş Konfederasyonu’nun uzun yıllardan beri açlık ve yoksulluk sınırı araştırması yapıp kamuoyuna açıkladığını kaydeden Gökalp, ‘’Sürekli vurgulandığı üzere; Türk-İş enflasyon hesaplaması yapmamakta, dört kişilik bir ailenin insanca geçimini karşılayacak yaşam maliyeti tutarını belirlemeye, fiyat artışlarının aile bütçesine getirdiği yükü hesaplamaya çalışıyor. Belirlenen tutar ücret olmayıp haneye girmesi gereken toplam geliri ifade ediyor. Yapılan araştırma, sanıldığı üzere çalışanların karnını doyurması için gereken tutarın tespit edilmesi değil, insan onuru ve değeri ile bağdaşacak bir yaşam sürmesi için yapılması gereken toplam harcamayı hesaplamak amacına dönük’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Özgür Özel, Antep'te partililerle bir araya geldi

Sun, 16 Nov 25 17:52:41 +0300

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, bir dizi programa katılmak üzere Gaziantep'e geldi. Özel'i havalimanında milletvekilleri, belediye başkanları, partililer ve vatandaşlar karşıladı. Özel, beraberindeki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve diğer partililerle daha sonra CHP Gaziantep İl Başkanı seçilen Vakkas Acar'a tebrik ziyaretinde bulundu. CHP Genel Başkanı Özel, basına kapalı gerçekleşen programda partililere de hitap etti. Özel, Gaziantep'teki temaslarını tamamladıktan sonra Kilis'e geçti.

Yüzde 100 hibe ile yapılacak projenin maliyeti 100 milyon Euro’dan fazla

Sun, 16 Nov 25 17:52:05 +0300

Türkiye’nin en büyük arıtma tesislerinden biri olarak gösterilen Belkıs İçme Suyu Arıtma tesisinin ihale süreci tamamlanmak üzere Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Hüseyin Sönmezler, ‘’İçme suyunun kalitesi çok önemli. Bunun içinde arıtma çok büyük önem arz ediyor. Bu anlamda Türkiye’nin en büyük içme suyu arıtma projelerinden biri olan Belkıs İçme Suyu Arıtma Tesisinin ihalesi sürecini tamamlamak üzereyiz. Yüzde 100 hibe ile yapılacak olan bu projenin maliyeti ise 100 milyon Euro’nun üzerinde. Toplamda 1 milyon metreküp arıtma kapasitesine sahip olan tesisin ilk etapta 700 bin metreküpünü devreye alacağız’’ dedi. Projenin yapımı için Türkiye hatta dünya genelinde büyük firmalar teklif sundu Belkıs İçme Suyu Arıtma Tesisinin ön yeterlilik ihalesinin yapıldığını söyleyen Sönmezler, ‘’Önümüzdeki aralık ayında da nihai ihale süreci tamamlanacak. Bu projenin yapımı için Türkiye hatta dünya genelinde büyük firmalar teklif sundu. Firma netleştiğinde 2026 yılının ilk aylarında tesisin temelini atmayı düşünüyoruz ve 2028 yılında da hayata geçecek’’ açıklamasını yaptı. Düzbağ regülatöründen ve Mizmilli kuyularından da besleniyoruz Barajların doluluk oranlarının tek başına bir anlam ifade etmediğini ifade eden Sönmezler, ‘’Bizim üç kaynağımızın sadece birisi baraj. Barajımızda 20 milyon metreküp kadar suyumuz var, bu kadar suyun olması da bizim için çok büyük bir avantaj ama biz sadece barajdan su almıyoruz. Düzbağ regülatöründen ve Mizmilli kuyularından da besleniyoruz. Ayrıca Düzbağ hattını Çetintepe barajından besleyerek yeni bir kaynağı da şehre kazandırmış olacağız’’ ifadelerini kullandı. Çöpler, malzemeler bir süre sonra ızgaraları tıkıyor ve sistem çalışmaz hale geliyor Kanalizasyon ve yağmur suyu hatları olmak üzere iki hatlarının olduğunu dile getiren Sönmezler, ‘’Yağmur meydana geldiğini yağmur suyu hatlarındaki ızgaraların temiz olması lazım. Ancak yağmur sularıyla beraber çöpler, malzemeler bir süre sonra ızgaraları tıkıyor ve sistem çalışmaz hale geliyor. Dolayısıyla sokaklarımızın temiz olması, yağış da herhangi bir sorun yaşamamak adına çok önemli. Bu konuda ilçe belediyelerimizle de irtibat halindeyiz’’ değerlendirmesinde bulundu. Doğru model ve sistemlerle, sistemin sürdürülebilir olması için çalışıyoruz ‘Çok kısa bir zaman yoğun bir yağış meydana gelebiliyor’ diyen Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Hüseyin Sönmezler, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Alt yapı çalışmalarımız şehrin tüm gelişme alanlarının yanı sıra köylerde ve ilçelerde devam ediyor. Eş zamanlı olarak yeni yerleşim alanlarının alt yapı çalışmalarını tamamlamaya çalışıyoruz. 2026 yılında da 16 milyar 250 milyon TL ile bu şehrin hizmetinde olacağız. Doğru model ve sistemlerle, sistemin sürdürülebilir olması için çalışıyoruz.’’ Haber Merkezi

Antep, 99.40 zeka seviyesi ile 49. sırada

Sun, 16 Nov 25 17:51:04 +0300

Türkiye'nin en zeki şehirleri açıklandı. Bir internet sitesinde yapılan IQ testine Türkiye'nin yedi bölgesinden ve tüm kentlerden 1 milyondan fazla kişi katıldı. Listede, ilk 10 ilin sıralaması dikkat çekti 1 milyonun üzerinde katılımcıyla gerçekleştirilen zekâ testinde 81 ilin zekâ ortalaması ortaya çıkarıldı. Türkiye’nin en zeki 10 şehri Kırklareli, Bursa, Balıkesir, Kocaeli, İstanbul, Çanakkale, Muğla, İzmir, Ankara ve Eskişehir olurken, Antep 99,40 IQ seviyesi ile 81 il arasında 49. Sıraya yerleşti. Zeka testlerine göre sahip olunan IQ puanı şu anlamları taşıyor: 0-25 arası çok ağır düzey zihinsel yetersizlik, 26-40 arası ağır düzey zihinsel yetersizlik, 40-55 arası orta düzey zihinsel yetersizlik, 55-70 arası hafif düzey zihinsel yetersizlik, 70-85 arası sınır zekâlı, 85-115 arası normal zekâlı, 115-129 arası üstün zekâlı, 129-145 arası dahi olarak anlamlandırılıyor. İşte Türkiye’nin en zeki şehirleri listesi… 81- Bingöl 94.19 80- Siirt 94.52 79- Hakkari 95.16 78- Artvin 95.36 77- Kars 95.84 76- Bitlis 95.96 75- Ağrı 96.06 74- Düzce 96.26 73- Iğdır 96.69 72- Amasya 96.88 71- Erzincan 96.97 70- Bilecik 97.14 69- Adıyaman 97.29 68- Ardahan 97.33 67- Hatay 97.36 66- Çankırı 97.53 65- Muş 97.73 64- Van 97.74 63- Yozgat 98.05 62- Şanlıurfa 98.07 61- Bayburt 98.29 60- Şırnak 98.43 59- Elazığ 98.46 58- Batman 98.75 57- Adana 98.76 56- Erzurum 98.97 55- Manisa 99.06 54- Tokat 99.09 53- Kilis 99.14 52- Diyarbakır 99.19 51- Kahramanmaraş 99.28 50- Mardin 99.32 49- Gaziantep 99.40 48- Ordu 99.58 47- Niğde 99.60 46- Aksaray 99.63 45- Malatya 99.75 44- Kastamonu 99.98 43- Nevşehir 100.01 42- Isparta 100.06 41- Sivas 100.09 40- Burdur 100.15 39- Afyonkarahisar 100.17 38- Gümüşhane 100.24 37- Sinop 100.29 36- Aydın 100.34 35- Osmaniye 100.39 34- Kırıkkale 100.46 33- Giresun 100.56 32- Mersin 100.71 31- Karabük 100.85 30- Samsun 100.87 29- Çorum 100.95 28- Bolu 100.99 27- Tunceli 101.17 26- Edirne 101.28 25- Kayseri 101.42 24- Kütahya 101.65 23- Kırşehir 101.74 22- Sakarya 101.78 21- Bartın 102.13 20- Denizli 102.14 19- Rize 102.32 18- Konya 102.36 17- Uşak 102.37 16- Karaman 102.52 16- Karaman 102.52 14- Zonguldak 102.68 13- Tekirdağ 102.82 12- Antalya 103.29 11- Trabzon 103.37 EN ZEKİ 10 ŞEHİR... 10. Kırklareli IQ: 103.38 9. Bursa IQ: 103.47 8. Balıkesir IQ: 103.59 7. Kocaeli IQ: 103.85 6. İstanbul IQ: 104.02 5. Çanakkale IQ: 104.02 4. Muğla IQ: 104.12 3. İzmir IQ: 104.51 2. Ankara IQ: 104.91 1. Eskişehir IQ: 105.20

Ölümler istisna değil, bu düzenin kendisi

Sun, 16 Nov 25 17:49:57 +0300

Kocaeli Dilovası Mimar Sinan Mahallesi’nde bulunan bir kozmetik fabrikasının deposunda çıkan yangında 4’ü kadın, 2’si çocuk olmak üzere 6 işçi yaşamını yitirmesi iş cinayetlerini bir kez daha gündeme getirdi Artan iş kazalarına ve iş cinayetlerine dikkat çekmek için bir araya gelen KESK Gaziantep Şubeler Platformu, ‘’Yaşanılan olay, bir kez daha gösterdi ki bu ülkede işçi sağlığı ve iş güvenliği kâğıt üzerinde bırakılmış, insan hayatı patronların kâr hırsına teslim edildi’’ ifadelerini kullandı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği kâğıt üzerinde bırakıldı KESK Dönem Sözcüsü İsmet Karatay, ‘’Ölümler birer istisna değil, bu düzenin kendisi. Patronlar daha fazla kâr etsin diye iş güvenliği önlemleri maliyet olarak görülürken, çocuklar eğitim hakkından koparılıp üretim çarkına mahkûm edilirken, devlet bu suça göz yummakta, sorumluluk almamakta, hatta suç ortaklığı yapıyor’’ eleştirisini yaptı. Alınmayan tedbirler, yapılmayan denetimler her gün yeni bir iş cinayetine neden oluyor ‘Alınmayan tedbirler, yapılmayan denetimler her gün yeni bir iş cinayetine neden oluyor’ diyen Karatay, ‘’Ölen her çocuk işçi, devletin korumasız bıraktığı, eğitimden kopardığı, iş cinayetlerine teslim ettiği bir neslin acı sembolü. Kadınlar düşük ücretli, sigortasız ve güvencesiz işlerde çalıştırılmakta; yaşamları, erkek egemen ve sömürücü düzenin ikincil kurbanı haline getiriliyor. Bu ölümler yalnızca iş güvenliği eksikliğinin değil, toplumsal eşitsizliklerin ve emek düşmanı politikaların da sonucu’’ açıklamasını yaptı. Bu koşullar altında yaşanan bir yangın kaza değil, bu, göz göre göre işlenen bir cinayet’’ Karatay, ‘’ Çok tehlikeli sınıfta yer alan bir kimyasal depoda çocuk işçilerin çalıştırıldığı, tesiste yangın söndürme ve tahliye sistemlerinin yetersiz olduğu, yalnızca tek çıkış kapısının bulunduğu, havalandırma ve patlama güvenliği önlemlerinin alınmadığı biliniyor. Mahalle sakinleri ve eski çalışanlar daha önce defalarca şikâyette bulunmuş, ancak hiçbir önlem alınmamış. Bu koşullar altında yaşanan bir yangın kaza değil; bu, göz göre göre işlenen bir cinayet’’ değerlendirmesinde bulundu. Her bir işçinin, çocuğun, kadının hayatı patronların kâr defterindeki bir satır olmaktan çıkarılmalı Yapılan şikayetlerin dikkate alınmadığını kaydeden KESK Dönem Sözcüsü Karatay, ‘’Her seferinde aynı cümleler kuruluyor; “İhmal var.” Oysa bu ihmal değil, örgütlü bir cezasızlık politikası. Her seferinde birkaç görevli “açığa alınmakta”, birkaç göstermelik gözaltı yapılmakta, sonra her şey unutuluyor. Artık yeter. Her bir işçinin, her bir çocuğun, her bir kadının hayatı patronların kâr defterindeki bir satır olmaktan çıkarılmalı. Bu ölümler “kaza” değil, bile bile işlenen cinayetler’’ eleştirisini yaptı. İş sağlığı ve güvenliği denetimleri bağımsız kurumlarca yapılmalı Çocuk işçiliğinin derhal sonlandırılması ve işyerlerinde kayıt dışı ve güvencesiz çalışmaya son verilmesi çağrısında bulunan Karatay, ‘’İş sağlığı ve güvenliği denetimleri bağımsız kurumlarca yapılmalı, meslek örgütleri ve sendikalar sürece dahil edilmeli. Taşeronlaştırma ve esnek çalışma biçimleri ortadan kaldırılmalı. Bizler KESK olarak sürecin takipçisi olacağımızı güvenceli iş güvenli gelecek için mücadelemizi sürdüreceğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz’’ dedi. Haber Merkezi

Sanat, görünenden çok fazlasını dile getirir

Sun, 16 Nov 25 17:48:54 +0300

Ressam Mehmet Ali Doğan, tuval üzerine akrilik boya tekniğiyle yaptığı eserlerinden oluşan “Sınırlanmış Alanlar Şamanik Görseller” resim sergisini SANKO Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturdu. Gaziantep İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Mehmet Aykanat, sergi açılışında yaptığı konuşmada sanatın sınırları olmadığını belirterek, sanatın ve sanatçının desteklenmesinin toplumların geleceği açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Sanatın hayatın bütünü olduğuna dikkat çeken sanatçı Mehmet Ali Doğan ise kendi dönemi içerisinde kendi kurgularını dönüştürerek elde ettiği eserleri sergilediğini söyledi. Bu çalışmalarda şeritler ve dokuların anlatıma güç kattığını anlatan Doğan, doğadaki güzeli bulmak için, enerjinin nesneleri kıvrıla kıvrıla değiştirmesini ve onlara yön vermesini izleyerek resimlerini oluşturduğunu kaydetti. Koşullandırıcı sınırların, yaşamda ne kadar yol gösterici olursa olsun, bir o kadar da arkasındaki bilinmezliğin dayanılmaz merakını, heyecanını, coşkusunu, umudunu ve korkusunu barındırdığına vurgu yapan Doğan, şöyle devam etti: “Bu çalışmada insanın, ne kadar başkalarından olduğunu sansa da en çok kendisi tarafından oluşturulan, ne kadar renkli, çekici olursa olsun sınırlarında yaşamak zorunda olduğunu, ne var ki kaçınılmaz olanın, her zaman hayallerin, arayışların, farklı dünyaların, yeni paradigmaların, yeni değerler dizilerinin sınırlar ötesindeki bilinmezliklerde var olacağı anlatımı estetik görsel düzenlemelerle sunulmuştur.” Geometrik formların eserlerinin yapı taşını oluşturduğunu, ruhlardaki aşkı ve duyguları ifade edebilme yeteneğine sahip insanların güzelliğin, estetiğin, zarafetin doruk noktasında olduğunun altını çizen Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:“İnsan bedeninin en kusursuzu ve mükemmeli yakalamaya çalışan halini görürüz. Adeta var oluşun üst anlatımı gibidir. Ruhsal ve bedensel güç, irade, kararlılık, emek ve zekâ, estetik duygusu ve artistik yetenekle birleşirse, insan için tüm duyguların ve ruhun ötesine ulaşılır. Sanatın gücü ortaya çıkar. Resimlerdeki yaralar, delikler, insanın aldığı darbeleri anlatıyor. Sanat, görünenden çok fazlasını dile getirir.” Haber Merkezi

Kamu çalışanları sendikal tercihlerini gözden geçirmeli

Sun, 16 Nov 25 17:47:57 +0300

Her türlü olumsuzluğa rağmen kamuda gerçek sendikacılığın adresi olmaya devam edeceklerini söyleyen Cuma Erol, ‘’Geçtiğimiz 8 toplu sözleşme süreçleri dikkate alındığında, kamuda yetki almış, sendikamsı yapıların kamu çalışanlarının, kamu emeklilerimizin hak ve menfaatlerini hangi noktaya taşıdıkları çok açık olarak ortada. Bu anlamda kamuda görev yapan kamu çalışanlarının sendikal tercihlerini yeniden gözden geçirmesi gerektiği gerçeği de aynı şekilde ortada’’ dedi. Türk Tarım Orman Sen Gaziantep Şubesi Genel Kurulu yapıldı. Tek liste ile gidilen seçimde mevcut Başkan Cuma Erol, güven tazeledi. Mücadele çıtamızı önümüzdeki dönemde daha da yükseğe çekmek zorundayız ‘Birliğimizi, dirliğimizi teşkilatımızın nizam ve intizamını bozmadan üyelerimiz ve kamu çalışanlarımız adına hakkı tutup kaldırmaya devam edeceğiz’ mesajını veren Erol, ‘’Mücadele çıtamızı önümüzdeki dönemde daha da yükseğe çekmek zorundayız. Kararlı mücadelemizi sürdürüp, 4688 sayılını kanunun, mevcut uluslararası normlara ve ülke bazında bizleri işçi sendikacılığına göre olumsuzlaştıran 13 aykırı uygulamanın mutlaka ortadan kaldırmak zorundayız. Memur ve memur emeklisinin, insanca yaşayabileceği ekonomik, sosyal ve mesleki haklarını tam olarak alacağı bir sonuna ermek için var gücümüzle mücadeleyi sürdürmek mecburiyetindeyiz’’ açıklamasını yaptı. Hedefler koyarak hak mücadelemizi artırmaya devam edeceğiz Erol, ‘’Türk Tarım Orman Sen 20 bine yaklaşan üye sayısı, 36’yı bulmuş şube sayısı ile 650 bin üyeli Türkiye Kamu Sen ailesi içerisinde hak mücadelesinin gerçek adresi olarak faaliyetine devam ediyor. 2001 yılında çıkan 4688 sayılı kanun sonrası tamamladığımız 7 genel kurulun ardından 8. genel kurul ile güç tazeleyerek, hedefler koyarak hak mücadelemizi daha da artırmaya devam edeceğiz’’ mesajını verdi. Sendikal mücadelede 33 yılın tamamlanmak üzere olunduğunu sözlerine ekleyen Başkan Erol, ‘’Türkiye Kamu Sen ve bağlı sendikalar, Türkiye’de memur sendikacılığının ilki ve gelinen noktada amiral gemisi olarak mücadelesine devam ediyor. Başlangıçta hiçbir hukuki altyapısı olmayan memur sendikacılığı, kararlı mücadelemiz sonucunda önce eksikte olsa bir kanun altyapısına ve devamında Anayasal dayanağa kavuşmuş oldu’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

Kar lastiği 5 ay boyunca zorunlu olacak

Sun, 16 Nov 25 17:42:02 +0300

Şehirlerarası kara yollarında yolcu ve eşya taşımacılığında kullanılan ticari taşıtlarda kış lastiği zorunluluğu başladı. Uygulama 5 ay boyunca sürecek. Ticari araçlarda zorunlu olan, özel araçlarda ise can ve mal güvenliğiyle sorunsuz seyahat için hayati görülen kış lastiği uygulaması bugün itibarıyla başladı. Uygulama ticari araçlar için 15 Nisan 2026 tarihine kadar 5 aylık dönemde zorunlu olacak.Yapılan denetimlerde, kış lastiği kullanması zorunlu olduğu halde kullanmayan firmalara, bu yıl için 5 bin 856 lira idari para cezası uygulanacak. Kış şartlarına göre önlemini almamış, kış lastiği olmayan araçların yolu kapatması ve insanların mağdur olmasını önlemek amacıyla başlatılan uygulamayla, karlı havalarda yolların kapanmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Ekipler, tedbirsiz, hazırlıksız yola çıkan araçları daha sıkı denetleyecek ve kış şartlarına uygun olmayan, kar lastiği olmayan araçların yola devam etmelerine izin vermeyecek. Kış lastikleri 7 derecenin altındaki sıcaklıklarda, ıslak, karlı ve çamurlu zeminlerde yaz lastiklerine oranla daha iyi yol tutuşu ve yüksek güvenlik sağlıyor. Öte yandan sürücüler, araçlarına lastik alırken üretim tarihlerine bakmaları gerekiyor. Lastik kullanılmamış olsa bile belli bir raf ömrü bulunuyor. Bekletilmiş lastikler, özelliğini kaybediyor ve balans tutmuyor. Zorunluluk sadece ticari araçlar için geçerli olsa da özel araç sahipleri de kış lastiği kullanabiliyor. Bu araçlar için de güvenlik açısından hava sıcaklığının 7 derecenin altına düştüğü dönemlerde söz konusu lastiklerin kullanılması öneriliyor. Lastik sökme ve takma işlemi, 16 inç ve altı jantlar için 1000 liraya, 17 inç ve üzeri jantlar için 1200-1500 liraya gerçekleştiriliyor. Yeni kış lastiği fiyatları da ebatlara göre değişiklik gösteriyor. 13 ve 14 inç jantların fiyatları 2 bin lira seviyelerinden başlarken, marka ve kalitesine göre 5 bin liraya kadar çıkıyor. Büyük inçli tek bir lastik fiyatı da 15 bin liraya kadar ulaşabiliyor. Lastik oteli bedeli de 4 lastik için değiştirme ücreti düzeyinde talep ediliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "1 Aralık'ta başlayıp 1 Nisan'da sona eren zorunluluğu, mevsimsel şartlar gereği 15 Kasım-15 Nisan olarak güncellemiştik. Böylece zorunlu kış lastiği uygulama süresini 4 aydan 5 aya çıkardık. Uygulama, şehirlerarası yollarda yolcu ve eşya taşıyan tüm ticari araçlar için zorunlu olacak. Hususi araç sahiplerinin de kış lastiği takmasını tavsiye ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Uraloğlu, kamyon, çekici, tanker ve otobüs türü araçların dingilleri üzerindeki tüm lastiklerinin, kamyonet, minibüs ve otomobillerin tüm lastiklerinin, ayrıca seyir esnasında değiştirilmek zorunda kalınan lastiklerin yerine takılacak lastiklerin de kış lastiği olmasının zorunlu olduğunu bildirdi Sadece buzlu zeminlerde kullanılabilen çivili lastiklerin de kış lastiği yerine geçtiğini aktaran Uraloğlu, şunları kaydetti: "Araçta patinaj zinciri bulunması veya kullanılması, kış lastiği zorunluluğunu ortadan kaldırmıyor, yine de araçlarımızda zincir, takoz ve çekme halatı gibi gerekli ekipmanların bulunmasını sağlayalım. Kış şartlarına uygun donanım ve ekipmanla seyahatlerimizi gerçekleştirmeyi ihmal etmeyelim." Cumhuriyet

Doğalgaz ithalatı yüzde 6,7 arttı

Sun, 16 Nov 25 17:40:16 +0300

Türkiye'nin doğalgaz ithalatı, eylülde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,7 artarak 3 milyar 605 milyon metreküp oldu. En fazla doğalgaz ithalatı, 1 milyar 447 milyon metreküple Rusya'dan yapıldı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun eylül ayına ilişkin "Doğal Gaz Piyasası Sektör Raporu"na göre ithalatın 3 milyar 212 milyon metreküpü boru hatlarıyla, 292 milyon metreküpü de sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesisleri aracılığıyla yapıldı. Böylece toplam doğalgaz ithalatı, bu dönemde yüzde 6,7 artarak 3 milyar 605 milyon metreküp oldu. Eylülde en fazla doğalgaz ithalatı, 1 milyar 447 milyon metreküple Rusya'dan yapılırken bu ülkeyi 958 milyon metreküple Azerbaycan, 807 milyon metreküple İran takip etti. Bu dönemde Cezayir'den 296 milyon metreküp, ABD'den ise 95 milyon metreküp LNG ithal edildi. Ülkede toplam doğalgaz tüketimi, eylülde yıllık bazda yüzde 6,3 artarak yaklaşık 3 milyar 108 milyon metreküpe ulaştı. Sanayi sektörünün doğalgaz tüketimi yüzde 7,1 artışla 1 milyar 102 milyon metreküp olarak kayıtlara geçti. Elektrik santrallerinde doğalgaz tüketimi yüzde 11,2 artarak 1 milyar 144 milyon metreküpe yükseldi. Konutlardaki doğalgaz tüketimi de bu dönemde yüzde 2,1 artarak 307 milyon metreküp oldu. Türkiye'de doğalgaz stok miktarı, eylülde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,2 artışla 5 milyar 312 milyon metreküpe çıktı. Doğalgaz stokunun 4 milyar 974 milyon metreküpü yer altı depolama tesislerinde, 337 milyon metreküpü ise LNG terminallerinde bulunuyor. cumhuriyet

Küllük, CHP'de birlik değil, ayrılık yaratıyor

Sun, 16 Nov 25 15:38:33 +0300

CHP İI Başkanı Nöfer Küllük'ün, kongreden beri halen kongrede aday olanları rakibi gibi görmeye devam ettiği belirtilirken, “Geçmiş yıllarda seçimden seçime CHP’ye gelen Nöfer Küllük, parti sorumluluğuyla hareket edip her platformda yerelde ve genelde muhalefet edenlerden rahatsızlık duyuyor. Kendisi konuşmadığı gibi, başkalarının konuşmasını da istemiyor” denildi. Kendisi muhalefet yapamıyor yapana da tahammül edemiyor Küllük’ün, eski il başkanı Yaşar Ağyüz’ün haklı gerekçelerle yaptığı muhalefet ve eleştirilerinden dolayı basında yer almasından rahatsız olduğu, bu nedenle de aylardır savunmasını almak için bahaneler aradığı belirtilirken, “Küllük, CHP İl Başkanlığı gibi önemli bir görevi yerine getirecek kapasiteye sahip olmadığı için, aylarca basında yer almadı. Ancak Ağyüz, deneyiminden ve kent sorunlarına duyarlılığından dolayı gündemden düşmedi. Ağyüz'e konuşma yasağı getirmekten kalkın disipline şevkini istemeye kadar gitti” şeklinde açıklama yapıldı. Küllük, geri planda kaldı Pakistan’a yardımdan Barolar Birliği Başkanı Erdoğan Özok’un toplantısına kadar pek çok etkinlikte geri planda kalan Küllük, 24 Ocak Uğur Mumcu’yu anma töreninde de pasif kalınca partililer tarafından eleştirildi. Eleştirilere tahammül edemeyen Küllük, kendisini eleştirenlerden biri olan Ağyüz’ün yazılı ve sözlü savunmasını istedi. Fakat görüntüyü kurtarmak için kendisine yakın bir iki kişiyi de savunmasını aldığı 5 kişiye dahil etti" denildi. Dışa dönük mücadele önemli Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Yaşar Ağyüz, parti aleyhine bir söyleminin olmadığını, kendisi için önemli olanın CHP’nin dışa dönük siyasi mücadelesinin sürmesi olduğunu belirtirken, partisi için çalışmaya devam edeceğini ifade etti. Olası bir erken seçime hazırlıksız yakalanmamak için CHP’nin yerelde ve genelde dışa dönük siyaset yapması gerektiğini, kendisinin bu bilinç ve sorumlulukla hareket ettiğini hatırlatan eski Şahinbey Belediye Başkanı Yaşar Ağyüz, parti içinde birlik ve dayanışmanın önemli olduğunu vurguladı. Siyaset kulislerinde il başkanı tarafından, aralarında Şahinbey eski Belediye Başkanı Yaşar Ağyüz’ün de bulunduğu 5 CHP’linin yazılı ya da sözlü savunmasının alındığı konuşulurken Ağyüz her zaman olduğu gibi bugün de parti ve partililik bilinciyle hareket ettiğini söyledi. Olayın görünen ve görünmeyen iki yüzü var Bu tür parti içi meselelerin, bazı yöneticiler tarafından sızdırıldığını, kendisinin de sorularımız üzerine bu konuya açıklık getirdiğini dile getiren Ağyüz, “Bu olayın bir görünen, bir de görünmeyen yüzü vardır. Görünen yüzü Uğur Mumcu’yu anma töreninde hiyerarşi gereği il başkanının konuşmasının zorunlu olduğunu söylemem gösteriliyor. Bu nedenle bu eleştiri ye ilişkin ifadem istendi. Ben de partinin kurumsal kimliğini il başkanı temsil eder, il bakanı var ise il başkanının konuşması gerektiğini söyledim. Bu olayın görünen yüzü” dedi. “Partiyi karalamadım” Görünmeyen yüzünün ise kendisinin siyasi sorumluluğu gereği yerelde ve genelde iktidar partisine karşı eleştiriler yaptığını, ancak öne çıkmasının bazı yöneticileri rahatsız ettiğini vurgulayan Ağyüz. ‘Ortada hiçbir parti sucu yok, partiyi karalamadım. Bu olayın görünmeyen yüzü de bazı konularda açıklama yapmam, görüş ve önerilerimi iktidar partisine karşı muhalefet yaparak sunmam, buradaki ve Ankara'daki bazı siyasetçilerin zoruna gidiyor” diye konuştu. Dışa dönük mücadele zorunluluğu var Ülkenin ve kendin içinde bulunduğu siyasi tablo da birlik ve bütünlüğün önemli olduğunu vurgu yapan Ağyüz, “Benim de iddiam, bugün içinde bulunduğumuz koşullar dayanışmayı ve birliği gerektiriyor. Dış dönük mücadelenin zorunluluğu var. ‘İhmal edilmiş partilileri kucaklaştıracağım' diyenlerin basit bir nedenden fırtına koparmaya çalışmalarını da parti için doğru bulmuyorum" dedi.

Kişi başına düşen çöp miktarı 1.34 kilogram

Sun, 16 Nov 25 15:37:59 +0300

Katı atıkların etkin ve verimli bir şekilde toplanması, taşınması ve uygun yöntemlerle zararsız hale getirilmesine büyük önem verildiği bildirdi. Çevre ve Orman Müdürü Mesut Niziplioğlu, insanların evsel ve endüstriyel faaliyetleri sonucu oluşan katı atıkların, hızlı nüfus artışı, yaşam standartlarının yükselmesi ve teknolojideki gelişmelerin sonucu olarak Gaziantep'te büyük artış gösterdiğine dikkati çekti. Bir sanayi merkezi olan Gaziantep'te, kişi başına düşen çöp miktarının 1,34 kilogram olduğunu işaret eden Niziplioğlu, 2005 yılı faaliyetlerine ilişkin olarak şu bilgiyi verdi: Bu doğrultuda, ilimizde faaliyet gösteren bitkisel yağ kullanarak sabun imalatı yapan 4 işletme, atık yağ destilasyonu ve geri kazanımı yapan 3 işletme ve kurşun eritme işlemi yapan 3 işletmenin Bakanlığımızdan lisans alma işlemleri devam ediyor. Ayrıca, 3 işletmenin de Bakanlığımız tarafından verilmiş olan Geri Kazanım İşletme Lisansı bulunmakta olup, atık yağ destilasyonu ve geri kazanımı yapan 1 işletmenin geçici çalışma izni iptal edildi." Niziplioğlu, 181 Alo Çevre Hattına yapılan şikayetler konusunda ise şunları kaydetti: "Telefon ile ve yazılı olarak yapılan şikayetleri değerlendirip, denetimler yapıyoruz. 2005 yılında, atık kirliliği konusunda 25 şikayet ulaştı ve ekiplerimiz toplam 96 tesisi denetledi. Buna ilave olarak, ilimizde faaliyet gösteren 3 kuruluş ve 27 şahsa, şehrin muhtelif yerlerine afiş yapıştırmak ve atık dökmek suretiyle çevre kirliliğine sebebiyet verdikleri gerekçesiyle 15 bin 633 YTL para cezası verildi. 2005 yılında Düzenli Katı Atık Depolama Tesisinde 295 bin 397 ton katı atık depolandı. Tıbbi atıkların bertaraf edilmesi için özel ve kamuya ait kuruluşlar ve belediyeler ile koordinasyon kuruldu. Bir firmaya Tıbbi Atık Taşıma Lisansı verildi, 466 bin 920 kilogram tıbbi atık bertaraf edildi. 2005 yılında 2 araca tehlikeli, atık taşıma lisansı verilip araç sayısı 4’e çıkarıldı."

14 Şubatın gözdesi Nergis’di

Sun, 16 Nov 25 15:37:33 +0300

Nergis, 14 Şubat’ta gülün dışında en fazla ilgi gören çiçeklerden biri oldu Nergis satıcıları, sabah saatlerinde başlayan yoğunluk üzerine akşama doğru yeniden Nergis getirttiklerini belirtirken, “14 Şubat Sevgililer Günü’nde en çok gülün ilgi göreceği düşüncesiyle her zamanki kadar Nergis’le yola çıktık. Fakat öğleye doğru satışlar diğer günleri katladı ve yeniden Nergis sipariş etmek durumunda kaldık” dedi. Nergis’in alıcısı çocuklar Nergis’i en fazla öğrencilerin aldığını ifade eden satıcılar, “Sabah saatlerinde okuldan çıkan öğrenciler yakınları için Nergis aldı. Nergis’in kırmızı gül gibi özel bir anlamı olmadığı için çocuklar Nergise yoğun ilgi gösterdi” diye konuştu.

Sağlıksız sağlık sistemiyle 3. dünya ülkeleriyle yarışıyoruz

Sun, 16 Nov 25 15:36:49 +0300

SSK Hastanelerinin devri ile tasarruf sağlanması amaçlanırken, ilaçta israf 10 kat arttı Sağlıklı bir sağlık politikası olmayan Türkiye'nin sağlık sisteminin, girmeyi düşündüğü AB ülkeleriyle kıyaslanamayacak kadar çelişki ve hatalarla dolu olduğunu söyleyen Tabipler Odası Başkam Prof. Dr. Kemal Bakır, sistemin ancak 3. Dünya ülkeleriyle kıyaslanacak bir yapıda olduğunu söyledi. Bakır, “Koruyucu hekimliği önleyen, çevre koşullarını düzenleyen, sağlıklı bir ortam yaratan, ücretsiz, eşit ve ulaşılabilir sağlık sistemini öneriyoruz. Bunun için de 224 Sayılı sağlıkta sosyalizasyonun hayata geçirilmesini istiyoruz” dedi. Sağlıkta dönüşüm çöküşü hızlandırdı Uygulamaya konulan sağlıkta dönüşümün sağlıkta çöküşü hızlandırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Bakır. “Sağlıkta idareci-işveren, hastane- ticarethane, hasta-müşteri gibi görülebiliyor. Ne yazık ki bu anlayış la sağlık sistemi, ancak III. Dünya ülkeleriyle kıyaslanabilir. Sağlıkta dönüşüm olarak başlayan sürecin şu andaki adının sağlıkta çöküş olduğunu görüp, çöküş dönemi yaşanmakta olduğunu düşünmekteyiz” diye konuştu. Sağlık ve eğitim, kimsenin vicdanına bırakılamayacak kadar önemlidir Sağlıkta iyileşme yapılması beklentisi sürerken, hekimlerin ücretlerinin aşağı çekilmesinin konuşulduğunu, sağlık ve eğitimin kimsenin vicdanına bırakılamayacak kadar önemli olduğunu hatırlatan Bakır, “Sağlıkta dönüşümün bir devrim yaratacağı öngörüleri vardı, ancak biz baştan beri bu haliyle sağlıkta dönüşümün sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmayacağını söylüyorduk ki öyle de oldu. Sağlıkta dönüşüm önceki iktidarların da yapmayı düşündüğü bir çalışma idi. Ancak pratiğe dökülmesine AKP iktidarı zamanında başlandı. Biz sağlıkta dönüşümde yer alan sosyal güvenlik kuruluşlarının tek çatı altında birleştirilmesine karşı değiliz. Ancak SSK Hastaneleri gibi sadece devletin payı olan kurumlar olmayan, aynı zamanda işçinin ve işverenin de hak sahibi olduğu kurumların bir gecede devrine karşıyız. SSK Hastaneleri’nin devrine Çalışma Bakanlığı bile karşı çıktı. Sonuçta SSK Hastaneleri’nin devriyle hastalar çeşitli sorunlarla karşılaştı” diye konuştu. Amaçlardan biri ilaç tasarrufu iken israf yaklaşık 10 kat arttı SSK Hastanelerinin devri sürecinde başlayan sorunların ilaçla devam ettiğini ifade eden Bakır, “SSK Hastaneleri’nin devriyle hastalar bir dizi sıkıntı yaşadı. Otomasyon işlemi gerçekleşemediği için, eczaneler ilaç veremedi, hastalar ilaç bulamadı. Şimdi durum daha da kötü. 2006'nın başında yeni bütçe uygulaması ile bir hekimin yazacağı ilaç sınırlandırıldı. Hedefledikleri ilaç tasarrufu idi. Ancak 2005 rakamlarına bakıldığında Sosyal Sigortalar Kurumu İlaç gideri, yaklaşık 10 kat daha artmış gibi görünüyor. SSK, sağlık hizmeti alan nüfusun yüzde 52 sini barındırdığı için eskiden, ilacı daha ucuz alabilmesi mümkündü. Ayrıca SSK’nın ilaç fabrikası vardı" şeklinde açıklama yaptı. 2006'nın başında yeni bütçe uygulaması ile bir hekimin yazacağı ilaç sınırlandırıldı. Hedefledikleri ilaç tasarrufu idi. Ancak 2005 rakamlarına bakıldığında Sosyal Sigortalar Kurumu İlaç gideri, yaklaşık 10 kat daha artmış gibi görünüyor. SSK, sağlık hizmeti alan nüfusun yüzde 52’sini barındırdığı için eskiden, ilacı daha ucuz alabilmesi mümkündü. Ayrıca SSK'nın ilaç fabrikası vardı” şeklinde açıklama yaptı. Yeşil kartlıların ve sosyal güvenlik kurumunun geliri nasıl karşılanacak? Yeşil kartla ilgili halen ciddi eksiklikler bulunduğunu, ye şil kartlılara ücretsiz ilaç dağıtıldığını, ancak bunların nereden ödeneceği konusunda kaynak açıklanmadığını hatırlatan Bakır, “Yeşil kartlılara ücretsiz ilaç dağıtıldı. Kaynak konusunda bir çalışma yapılmadı. Hastanelere ödeme yapmayıp sildiler. Hastaların sosyal güvenlik kuramlarından 3.5 katrilyonu silindi. 2005’in sehven olduğunu söylediler. Bu yıl için yeşil kartlılar ve sosyal güvenlik kurumunun gelirlini nasıl karşılayacaksınız?” dedi. Hastane işletme hasta da müşteri olmamalı AKP Hükümeti'nin hastaneleri ticarethane, hastaları da müşteri gibi gören bir zihniyete sahip olduğunu, bu zihniyetin kaygı verici bir süreci başlattığına dikkat çeken Bakır, “Sağlıkta dönüşümün hedefleri arasında gelen genel sağlık sigortası ve aile hekimliği projesini gündeme getirmeye çalışırken, hasta yerine ağızların dan ‘müşteri’ kelimesi çıkmaya başladı. Aile Hekimliği, Genel Sağlık Sigortası, hastaneleri ticarethaneye hastaları da müşteriye dönüştürmeye başladı. Genel sağlık sigortasında 127 YTL’nin altında gelire sahip olanlar katkı payı ödemeyecek, 127 YTL’nin üzerin de gelire sahip olanlar katkı ‘payı ödeyecek. Sadece 128 YTL gelire sahip olanların katkı payı ödemesi mümkün mü? Ülkede açlık sınırı ve yoksulluk sınırının rakamları belli, bu rakamlar, 127 YTL ile kıyaslanmayacağı gibi, genel sağlık sigortası ve aile hekimliği konusunda hükümet, kendi koyduğu asgari ücreti bile reddediyor diye konuştu. Paran kadar sağlık 127 YTL nin üzerindeki gelire sahip olanların katkı payı ödemek zorunda kalacak olmasının sağlık sistemini içinden çıkılamaz bir hale getireceğini, bu durumun uygulanması durumunda insanların arabasını kasko yaptırır gibi parası kadar sağlık hizmeti satın alabileceğini, ödeme gücü olmayanların ise sağlık-sistemin den tamamen yararlanamayacağını hatırlatan Bakır,‘'Ödediğiniz para kadar sağlık hizmeti bir anlamda kasgo gibi bir şey. Biz Tabipler Odası olarak ücretsiz sağlıktan yanayız. Sağlık ve eğitimin yerine hiçbir şey konamaz. Sağlık ve eğitim ücretsiz olmalı. İlaçların serbestçe eczanelerden alınması için kaynak bulunduğuna göre, ücretsiz sağlık için de kaynak yaratılabileceğine inanıyoruz. Yeter ki istensin. Halk arasında ‘Paran kadar konuş’ diye bir cümle vardır. Ne yazık ki paran kadar sağlıkta bundan başka bir şey değil” şeklinde açıklama yaptı. Hekim rehin almaz rehin alan idaredir Bakır, bu durumda yine sağlık çalışanlarım hedef seçileceğini, halka şirin görünmek için popilist davranan politikacıların, sağlık çalışanları ile halkı karşı karşıya getireceğini belirtirken, “Burada zarar görecek unsur arasında sağlık çalışanları var. Sağlık çalışanları hedef seçilecek ve sıkıntı yaşayacaktır. Başbakan çıkıp, ‘Ben hastayı rehin alan hekimi, rehin alırım diyor’ oysa hakim hastayı rehin almaz. Hastayı rehin alan idaredir” diye konuştu. Sağlıkta dönüşüm değil, çöküş yaşanıyor Alt yapısı sağlam atılmayan projelerin vatandaşla kurumları karşı karşıya getirdiği gibi vatandaşın daha çok mağduriyetine sebep öldüğünü yineleyen Bakır, “Tüm sosyal güvenlik kuramlarının özel hastanelere gidebilmesi, yeterli yatak kapasitesi ve polikliniklere sahip olunamayıp bazı hastanelerden hastaların sağlıklı hizmet alamamasını ortaya çıkardı. Sağlık çalışanları ile hastaları karşı karşıya getiren sıkıntılar buralarda da meydana gelmeye başlamıştır. Sonuç olarak sağlıkta dönüşüm olarak başlayan sürecin şu andaki adının sağlıkta çöküş olduğunu görüp, çöküş dönemi yaşanmakta olduğunu düşünmekteyiz” şeklinde ifade etti

Kalkınmada nasibini almayan tek şehir

Sun, 16 Nov 25 15:35:22 +0300

Milli Eğitim Müdürlüğünün arka bahçesine 4 katlı 60 yataklı öğretmenevi yaptırılıyor. 150 milyona mal olacak öğretmenevi aynı anda 60 öğretmeni konuk edebilecek. Milli Eğitim çevrelerinden edinilen bilgilere göre, Milli Eğitim Müdürlüğü binasının arka bahçesine 4 katlı, 60 yatak kapasiteli öğretmenevi yaptırılıyor. Kaba inşaatı tamamlanan öğretmenevi 150 milyona mal olacak. İlgililer yaz aylarında tamamlanacak olan öğretmenevinin aynı zamanda 60 öğretmeni konuk edebileceğini söylediler. Öğretmen evinde konuklama dinlenmesini sağlayacak her türlü konforun bulunduğu ifade ediliyor. Milli Eğitim Gençlik ve Spor müdürü Turgut Akan 12 Eylül 1980 den sonra bütün vilayetlerin kültürel faaliyetler ve bu faaliyetleri gerçekleştirecek yapılara kavuştuğunu, ne yazık ki Gaziantep'in bu alanda yeterince yararlanamadığını söyledi. Bu açığın kapatılması için 60 milyon harcanarak eski Halkevi salonunun restore edilerek modern bir tiyatro ve toplantı salonu hali ne getirildiğini, öğretmenevi inşaatının tamamlandığını bildirdi.

Kavaklık mesire yeri ışıklandırılıyor

Sun, 16 Nov 25 15:34:56 +0300

4 yılda tamamlanacak Hürriyet ve Ordu caddesinde yol ortasında kalan elektrik direkleri kenara alınıyor TEK yetkilileri tarafından verilen bilgilerden öğrenildiğine göre bu yıldan itibaren Kavaklık mesire yerinin ışıklandırılmasına Maanoğlu köprüsünden itibaren başlanacak. Tüm alanın ışıklandırılması 4 yıl içinde tamamlanacak. TEK yetkilileri Hürriyet caddesinde yol ortasında kalan elektrik direkleriyle Ordu caddesindeki elektrik direklerini kenara aldıracaklar. Çalışmaların derhal başlayacağı bildirildi. İlgililer her beton elektrik direğinin 100 bin lira olduğunu, arabaların çarpması sonunda direklerin heba olacağını, insana zarar verebileceğini bildirdiler.

Kadınlar ve sorunları: Pakize Özdil “Ya ben ya içki dedim, o içkiyi tercih etti” diyor

Sun, 16 Nov 25 15:34:30 +0300

Boşanma konusunda bu kadar açık ve samimi konuşan bir hanıma rastlamak gazetecilik yönünden benim için bir şans oldu. Pakize Özdil üç çocuk annesi ve eşinden ayrılmış bir ev hanımı. Erkek kardeşinin kayınbiraderiyle evleniyor. Ancak 15 yıllık evlilikten sonra eşi içkiyi kendisine ve çocuklarına tercih edince boşanmaktan başka çare bulamadığını, söylüyor. Pakize Hanım, evliliğinin ilk yıllarından itibaren başlayan olayları şöyle anlatıyor: -Evlendikten bir ay sonra eşim askere gitti. Asker yolu beklerken bir çocuğum oldu. Eşim askerlik dönüşün de de cezaevine girince 20 ay da öyle yol bekledim. Sonra bir çocuğumuz daha oldu. Kocamla iyi anlaşıyorduk ama arada içki içiyordu. Evin içinde kavgalar, dayaklar başladı. Ben yanlış bir hareket yaptığımı sanmıyordum. Ancak hamile olduğum halde dayak yediğim çok oldu. Pakize Özdil, kavgaların çok basit nedenlerden kaynaklandığını, üçüncü çocuğu da dünyaya gelince artık işin içinden çıkamaz duruma geldiğini söylüyor. Anne evine çocuklarıyla sığamama düşüncesi bir yanda, çocuklarından vazgeçememesi bir yanda 15 yıl geçiyor. Bu arada boşanmayı neden düşünmediğini soruyorum. -Bizde boşanmak ayıptı. Üç çocukla boşanmak da çözüm olmayacaktı. Kocam bir ay çalışıp iki ay geziyordu. Varlıklı bir ailenin kızı olmama rağmen aç yattığım günler çok oldu. Babamın vefatı üzerine bana büyük bir miras kaldı. Boşanmayı yine istemedim. Çünkü çocuklarımın ortada kalmasını istemiyordum Ancak içkiyi bıraktıramadım. Esrar da aldığı için evin içinde her gün patırtı oluyordu. Sonun da ya ben ya içki dedim içkiyi tercih etti. Ben de çocuklarımla birlikte oturmaya başladım. Eşinden boşanan Pakize Hanım, eşinin yalvarmaları üzerine, çocukları için beraberliği yeniden kabul ediyor. Ancak içki ve esrar devam edince bir ay sonra yeniden ayrılıyorlar. 15 yıldan beri eşinden ayrı olarak çocuklarını büyütüyor, oğlunu askere gönderiyor, kızını gelin ediyor. Boşandığı için de hiçbir zaman pişman olmadığını söylüyor. Her şeyini çocuklarıyla paylaştığı için fazla bir sorunla karşılaşmadığını belirtiyor. Yeniden evlenmeyi düşünmediniz mi dediğimde, -Çocuklarım olmasa düşünürdüm. Zaman zaman düşündüm. Ancak çocuklarıma kıyamadığım için kabul etmedim, diyor. Yeniden evliliği çocuklarıyla oturup konuştuğunu belirten Özdil “Nasıl olsa bir gün biz evlenip gideceğiz. Sen de evlen” dediler. Fakat düşündüğümde mutlu olamayacağımı anladım, deyip, sözlerini sık sık gözyaşlarıyla aralıyor. Pakize Hanım sorunları olduğunda eşiyle hiç tartışamadıklarını belirtirken, “Bir şey dediğim zaman ev başıma yıkılırdı” diyor. Kavgaların etkisiyle çok sinirli bir insan olduğunu söylüyor. Çocuklarının babasızlığın ezikliğini çektiğini anlatırken, iki çocuğunun psikolojik olarak hiçbir sorunları bulunmadığını, ancak, küçük oğlunun sinirli olduğunu anlatıyor. -Küçük oğluma içkici diyorlar, ama babasının yokluğundan oldu. Zaman zaman babamla annem yeniden birleşsin diye ister. Hatta 10 yaşındaydı intihara kalkıştı, uyku ilacı aldı. “Annemde babam da sağ olduğu halde neden bir arada değiller” diye. Kitap ve gazete okumayı sevdiğini söyleyen Pakize Özdil “Siz biraz önce okusaydınız ne olmak isterdiniz diye sormuştunuz ya” diyor. “Ben avukat olmak isterdim, tüm ezilmiş kadınları sorumsuz ve kötü erkeklere karşı sonuna kadar savunmak için...”

Gazi ve 100. yıl ortaokulları Folklorda birinciliği paylaştılar

Sun, 16 Nov 25 15:34:01 +0300

Liselerarası folklor yarışmasında Anadolu lisesi birinci olurken, ortaokullararası folklor yarışmasında da Gazi ortaokulu ve 100. Yıl ortaokulu 168 er puan alarak birinciliği paylaştılar. Gazi ortaokulu 24 kişilik, 100. Yıl ortaokulu da 16 kişilik ekiple yarışmaya katıldı. Yarışmada kazanılan başarı nedeniyle Gazi ortaokulunun 49 kişilik ekibi, akşam da davul zuma ile kendilerine yemek ziyafeti çektiler.

Polis teşkilatının kuruluşunun 141. yıldönümünü kutluyoruz

Sun, 16 Nov 25 15:33:20 +0300

Tören Zafer caddesinde yapılacak Polis teşkilatının kuruluşunun 141. yıldönümünü kutluyoruz. Saat 10 da Atatürk anıtına çelenk konularak saygı duruşunda bulunulacak. Törenlere daha sonra Zafer caddesinde devam edilecek. Saat 11 de polis birlikleri Nil kıraathanesi önünden başlayarak Zafer caddesine kadar gösteri yürüyüşü yapacaklar. Günün önem ve anlamını belirten konuşmaların ilkini Vali Abdülkadir Aksu, daha sonra Emniyet Müdürü Şükrü Nail Atalay yapacak. Şiirlerin okunmasından sonra geçit töreni yapılacak. Polis otoları şehir içinde gösteriler yapacaklar. Saat 18.30 da Kamil Orak kapalı spor salonunda kutlamalara şenliklerle devam edilecek. Polis Günü dolayısıyla sabahleyin yapılan orta dereceli okullar arası 5000 metre yarışında derece alanlara ödülleri verilecek.

Belediyenin ceza konusundaki açıklaması etkili oldu

Sun, 16 Nov 25 15:32:53 +0300

Emlak ve Arsa Beyannamesi doldurtmak isteyenler kuyruk oluşturmaya başladı Belediye tarafından bir süre önce yapılan açıklamada Emlak ve Arsa Vergisi beyannamesini vermeyenlerden 20 bin lira para cezası alınacağı açıklandı. Bu açıklama üzerine son günlerde azalmaya başlayan Emlak ve Arsa Vergisi beyanname yatırma işlemi yeniden hızlandı. Belediye tarafından yurttaşlara kolaylık sağlamak amacıyla tiyatro salonu fuayesin de ticaret lisesi öğrencileri tarafından Emlak ve Arsa Vergi Beyannameleri ücretsiz olarak dolduruluyor. Belediyenin son açıklaması üzerine burada beyanname doldurtmak isteyenlerde de bir artış gözlendi. Emlak ve Arsa beyannamelerini doldurtmak isteyenler kuyruk oluşturmaya başladılar.

Mart ayı fiyat artışları yüzde 4.6

Sun, 16 Nov 25 15:32:29 +0300

Fiyat artışlarının yüzde yüz gerilediği açıklandı Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada şehrimizde geçen yıla oranla fiyat artışlarında yüzde yüz bir düşüş kaydedildiği bildirildi Geçen yılın ilk üç ayında fiyat artışı 15.8 iken bu yıl aynı dönemde 7.52 olduğu ifade edildi. Ticaret odası yetkilileri 163 kalem mal üzerinde yaptıkları incelemede mart ayı fiyat artışının da yüzde 4.6 olduğunu söylediler. Geçen yıl mart ayında fiyat artışı 5.6 olmuştu. Ticaret Odası yetkilileri bu yıl şehrimizdeki fiyat artışının yüzde 36.5 olacağını, bunun enflasyon hızının düştüğünü gösterdiğini vurguladılar. Dün yaptığımız yayında Ticaret Odasının canlı hayvan ihracatıyla ilgili haberini vermiş yıllık 17 milyar ihracat yapıldığını bildirmiştik. Üç aylık ihracat tutarı 27.6 milyon doların Türk lirası karşılığı 17 milyar yapmaktadır. Bu yanlışlığı da düzeltiriz.

Kadınlar ve sorunları: Dayak yiyen kadınlarımız bu kadar çok mu?

Sun, 16 Nov 25 15:32:02 +0300

Boşanma davalarında ekonomik nedenler birinci sırayı alıyor Yapılan bir araştırmaya göre tüketici gözüyle baktığımız ev kadınlarının haftada 56 saatleri ev işleri ile geçiyor. Az gelişmiş ülkelerde ise bu çalışma saati 60 saate ulaşıyor. Çalışmayan kadınların sorunlarını araştırmak istediğimizde karşımıza bu kadar dertli hanımlar çıkacağını doğrusu beklemiyorduk. Ancak çalışmayan kadınlar arasında yaptığımız bir dizi söyleşi de bu kadınların çoğunun sorunları yoğunluğuna yaşadığını, ancak ekonomik bağımlılık ve toplumsal baskı nedeniyle içinde bulundukları ortamı genellikle kabullendiklerini gördük. Kocasından dayak yemeyen kadın sayısı yok denecek kadar az. Dayak aile için de erkeğin güçlülüğünün ve hükümranlığının bir simgesi olarak yerini korumaya devam ederken, bir veya birkaç tokadı dayaktan saymayan kadınlarımız var. 30 yıldan beri şehrimizde boşanma davalarına bakan avukat Durmuş Karaca boşanma davalarında ekonomik nedenlerin birinci sırada yer aldığım belirtirken, birçok davada eve bakmama, aileyi sefalet içine sürükleme, dövme, küfür, içki ve işsizliğin boşanma nedenlerinin başında geldiğini belirtiyor. Yine boşanma davalarına bakan avukat Handan Koral ise birçok kadının “Kocam değil mi döver” diyerek dayağı benimsediğini ve olağan saydığını belirtiyor. Daha önce boşanma nedenleri daha ciddi konulara dayanırken, ağırlaşan ekonomik şartlar nedeniyle, son üç-dört yılda boşanma nedenlerinin çok basitleştiğini söylüyorlar. Ev hanımlarının sorunlarını boşanma davalarına bağlamamızın nedeni merak edilmiş olabilir. Ancak çalışmayan kadınların çoğunluğu, “Ekonomik bağımsızlığımız olsa, toplumsal baskı ve çocuklarımız olmasa Türkiye'de kadınların bü yük bir bölümü boşanma davası açar” diyorlar. Bu sözleri duyan bir beyin ilk sözü ise “Allah ellerine fırsat geçirmesin” oluyor. Özellikle beylerin dikkatle okumasını istediğimiz kadınlar ve sorunlarını anlatmaya yarın Pakize Özdil'den başlıyoruz. Devam edecek

Zincirleme kazada 13 kişi yaralandı

Sat, 15 Nov 25 19:08:55 +0300

Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolu’nda meydana gelen zincirleme kazada 13 kişi yaralandı. Gaziantep'in Şehitkamil ilçesinde 12 aracın karıştığı zincirleme kazada 13 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre sağanak yağışla birlikte kayganlaşan Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) Otoyolu’nda otomobil hafif ticari araç, TIR ve kamyonetlerin bulunduğu 12 araç, çarpıştı. Çevredekilerin 112 Acil Çağrı Merkezi'ne yapılan ihbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri yönlendirilldi. Kazada yaralanan 13 kişi, ambulanslarla kentteki çeşitli hastanelere kaldırıldı. Otoyoldaki Gaziantep-Adana ve Gaziantep-Şanlıurfa yönündeki trafik akışı, D-400 kara yoluna yönlendirildi.cumhuriyet

Türkiye asgari ücretli çalışan sayısında AB birincisi

Sat, 15 Nov 25 19:06:40 +0300

Türkiye, asgari ücretli çalışan sayısında Avrupa birincisi oldu. Türkiye, neredeyse 20 AB ülkesinin toplamından daha fazla asgari ücretli çalışana sahip. BirGün'den Melisa Ay'ın haberine göre; hedef, öngörü ve gerçek enflasyonun da altında, yüzde 30'luk zam oranıyla yıla başlayan asgari ücret, bu yıl bir kez bile açlık sınırını görmedi. Türk-İş'in gösterge niteliğindeki açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasında, 4 kişilik bir ailenin sadece yaşamsal olarak gereken gıda harcamasını ifade eden açlık sınırı, Ocak 2025'te dahi 22 bin 104 liralık asgari ücretin 27 lira üzerindeydi. Asgari ücret, ocak ayında 72 bin 88 liralık yoksulluk sınırının yüzde 30'unu ancak karşılayabiliyordu. Ülkede ortalama ücret haline gelen ve milyonların tek gelir kaynağı olan asgari ücret, son olarak ekim ayında 92 bin 547 lira olan yoksulluk sınırının yüzde yüzde 23,88'inde kaldı. Türkiye, asgari ücretli çalışan sayısında Avrupa birincisi oldu. Ülkede 11,2 milyon kişi asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Eurostat verilerine göre Türkiye, neredeyse 20 AB ülkesinin toplamından daha fazla asgari ücretli çalışana sahip. Avrupa Birliği’ndeki 21 ülke genelinde toplam 12,8 milyon kişi kendi ülkelerinin asgari ücretleri ile çalışırken İngiltere'de bu sayı yaklaşık 1,9 milyon, Türkiye’de ise 11,2 milyon kişi oldu. Asgari ücretli çalışan sayısı Türkiye'yi takip eden ilk ülke olan Fransa'da 3,5 milyon, üçüncü sıradaki Almanya'da 3,2 milyon olarak hesaplandı.

Kimlik numarası sınırı kalktı

Sat, 15 Nov 25 19:05:59 +0300

Türkiye'de yapılacak 500 bin konut için başlatılan 'Yüzyılın Konut Projesi' için kimlik numarası sınırı kalktı. Yüzyılın Konut Projesi'ne başvuru için ikinci aşamaya geçildi. 500 bin konutun inşa edilecek projesi için bugünden itibaren TC kimlik numarasına bakılmaksızın tüm vatandaşlar başvuru yapabilecek. Projeye ilk beş günde kimlik numarasına göre 2.8 milyon kişi başvurdu. Başvurular 19 Aralık'a kadar sürecek. Projeye kimler başvurabilir? e-Devlet üzerinden başvurular 18 Aralık’ta, banka şubelerinden başvurular ise 19 Aralık’ta sona erecek. Şehit aileleri, terör, harp ve vazife malulleri için başvurular ücretsiz olarak sadece şubeler aracılığıyla yapılacak. Yetkili bankalar (Ziraat Bankası, Halkbank, Emlak Katılım Bankası) kimlik numarası ayrımı olmadan TOKİ’nin duyurduğu şubelerden başvuru kabul edecek. Başvuru şartları neler? 2+1 ve 1+1 tipinde yapılacak evlerin ilk teslimatının Mart 2027'de yapılması planlanıyor. Projede şehit yakınları, gaziler, engelliler, emekliler, gençler ve 3 ve daha fazla çocuğu olan aileler için özel kontenjan ayrıldı. Başvuru şartları ise şöyle sıralandı: 18 yaşını doldurmuş olmak -En az 10 yıldır Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak -Tapuda kendisi, eşi veya çocukları adına kayıtlı evi bulunmamak -Hane halkı aylık net geliri:İstanbul için en fazla 145 bin TL -Diğer iller için en fazla 127 bin TL Konutlar için ne kadar ödenecek? Konutların satış bedeli 1 milyon 800 bin TL’den başlayacak. Devlet güvencesiyle yüzde 10 peşinat ve 240 ay vade imkânı sunulacak. Taksitler; İstanbul’da 7.313 TL’den, Diğer illerde 6.750 TL’den başlayacak. Sosyal konutlar hangi illerde yapılacak? Türkiye'nin 81 ilinde hayata geçirilecek projede en fazla toplu konut İstanbul'da yapılacak. İstanbul’da 100 bin sosyal konut, Anadolu ve Avrupa yakasında belirlenecek bölgelerde inşa edilecek. Ankara’da 30.823 konut, Etimesgut, Gölbaşı, Mamak, Pursaklar, Sincan ve diğer 21 ilçede yapılacak. İzmir’de 21.020 konut, Menemen, Urla, Aliağa, Bergama, Foça, Seferihisar ve Selçuk ilçelerinde yer alacak. Bursa’da 17.225 konut, Karacabey, Nilüfer, Gemlik, İnegöl, Mudanya ve diğer ilçelerde inşa edilecek. Konya’da 15 bin konut, Meram, Karatay, Selçuklu ve 30’dan fazla ilçede yapılacak. sputnik

Sanayide istihdam kaybı bir yılda 187 bin 518’i buldu

Sat, 15 Nov 25 19:05:07 +0300

Sanayide istihdam kaybı bir yılda 187 bin 518’i buldu 132 bin 388’i tekstil sektöründe Sanayide yaşanan durgunluk istihdam kaybına yol açtı. Sanayide bir yılda kayıp 187 bin 518’i buldu. Bu kaybın 132 bin 388’i sadece tekstilde sektöründe yaşandı. BirGün'den Havva Gümüşkaya'nın haberine göre; emek yoğun sektörlerin başında gelen tekstil, giyim ve deri ürünleri imalatında çalışan sayısı hızla azalıyor. TÜİK’in verilerine göre ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 15 milyon 991 bin 589 kişi iken 2025 yılı Eylül ayında 16 milyon 169 bin 476 kişi oldu. Ücretli çalışan sayısındaki artış, deprem etkisiyle ivme kazanan inşaat sektöründeki yüzde 7,4 artış ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 2,5’lik artıştan kaynaklandı. Ancak alt detaylarına bakıldığında Eylül ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 3,7 azaldı. Sanayideki ücretli çalışan sayısı son bir yılda 187 bin 518 kişi geriledi. Burada en büyük düşüş, imalat sektöründe gerçekleşti. İmalat sektöründe çalışan sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 186 bin 971 kişi azalarak 4 milyon 713 bin 299 kişiye geriledi. Sadece tekstil, giyim ve deri ürünleri imalatında ücretli çalışan sayısı son bir yılda 132 bin 388 kişi azaldı. T24

İşsiz sayısı iki ayda 247 bin arttı

Fri, 14 Nov 25 13:33:59 +0300

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yayımladığı bültene göre, Türkiye'de işsiz sayısı artarak 3 milyon 75 bin oldu. Eylül ayında bu sayı 2 milyon 828 bin idi. İşçi sayısının 17 milyon 326 bin 143 kişi olduğu aktarılan bültende, sendikalı işçi sayısının 2 milyon 429 bin 527 olduğu bilgisi yer aldı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Çalışma Genel Müdürlüğü Kasım 2025 Çalışma Hayatı İstatistikleri Bülteni'ni yayımladı. İstihdam sayısının 32 milyon 491 bin olduğu belirtilen bültende, işsiz sayısının 3 milyon 75 bin olduğu ve atıl iş gücü oranının yüzde 28,6 olduğu bilgisi yer aldı. Bültende haftalık çalışma saatinin erkeklerde 45,1, kadınlarda 38,5 saat olduğu kaydedildi. Bültene göre; en çok ücretli çalışan sayısının yer aldığı sektör yüzde 57,1 ile ticaret ve hizmetler oldu. Bunu yüzde 30,6 ile sanayi yüzde 12,3 ile inşaat takip etti. Bültende aktif sigortalı sayısının 25 milyon 813 bin 500, pasif sigortalı sayısının 16 milyon 936 bin 679 olduğu kaydedildi. Bültende yer alan verilere göre; yaşlılık aylığı alanların sayısı 12 milyon 221 bin 021, ölüm aylığı alanların sayısı 4 milyon 379 bin 496 oldu. İşçi sendikalaşma oranı yüzde 14,02 İşçi sayısının 17 milyon 326 bin 143 kişi olduğu aktarılan bültende, sendikalı işçi sayısının 2 milyon 429 bin 527 olduğu bilgisi yer aldı. Rapora göre işçi sendikalaşma oranı yüzde 14,02. Kamuda sendikalaşma Kamuda 3 milyon 016 bin 495 kişiden 2 milyon 319 bin 157'si sendikalı. Kamu sendikaları arasında en çok üyeye sahip konfederasyon 1 milyon 78 bin 381 kişi ile MEMUR-SEN oldu. Onu Türkiye KAMU-SEN ile Birleşik KAMU-İŞ ve KESK takip etti. sputnik

12 ay sonrasına yönelik enflasyon beklentisi yüzde 23.49'a yükseldi

Fri, 14 Nov 25 13:32:38 +0300

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre, Tüketici Fiyat Endeksi'nde (TÜFE) yıl sonu artış beklentisi yüzde 31,77'den yüzde 32,20'ye yükseldi. 12 ay sonrasına yönelik enflasyon beklentisi ise yüzde 23.49'a yükseldi. TCMB'nin kasım ayı Piyasa Katılımcıları Anketi yayımlandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre, Tüketici Fiyat Endeksi'nde (TÜFE) yıl sonu artış beklentisi yüzde 31,77'den yüzde 32,20'ye yükseldi. Geçen ay yüzde 1,55 olan kasım ayı TÜFE artışı beklentisi, bu anket döneminde yüzde 1,59'a yükseldi. Cari yıl sonu TÜFE artışı beklentisi ise yüzde 31,77'den yüzde 32,20'ye çıktı. TÜFE'de artış beklentisi yükseldi TÜFE'de artış beklentisi 12 ay sonrası için yüzde 23,26'dan yüzde 23,49'a, 24 ay sonrası için de yüzde 17,36'dan yüzde 17,69'a yükseldi. Katılımcıların yıl sonu dolar/TL beklentisi 43,5632'den 43,4245'e gerilerken, 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi ise 49,7515'ten 50,6169'a yükseldi. Bir önceki anket döneminde 20,8 milyar dolar olan yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi, bu dönemde 20,9 milyar dolara çıkarken, gelecek yıl için cari işlemler açığı beklentisi de 25,4 milyar dolardan 24,3 milyar dolara geriledi. Cari yıl için büyüme beklentisi yüzde 3,4'e çıktı Ankette, cari yıl için Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) artış beklentisi yüzde 3,4'e yükselirken, gelecek yıl için yüzde 3,8 oldu. TCMB'nin politika faizine ilişkin gelecek ilk toplantı beklentisi yüzde 38,28, ikinci toplantı beklentisi yüzde 37,11 ve üçüncü toplantı beklentisi ise yüzde 35,81 oldu. Böylece politika faizine ilişkin yıl sonu beklentisi yüzde 38,28 olarak gerçekleşti. 12 ay sonrası için politika faizi beklentisi ise yüzde 29,32'ye yükseldi. Sputnik

YKS 20-21 Haziran’da

Fri, 14 Nov 25 13:31:56 +0300

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 2026 Yılı Sınav Takvimini paylaştı. Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) 20-21 Haziran 2026’da yapılacak. ÖSYM Başkanı Bayram Ali Ersoy, sınav tarihlerini sosyal medya hesabından duyurduğu paylaşımında şöyle dedi: “Kıymetli adaylar, 2026 ÖSYM Sınav Takvimi belli oldu. Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) 20-21 Haziran'da, Dikey Geçiş Sınavı(DGS) 19 Temmuz’da, Millî Savunma Üniversitesi Askerî Öğrenci Aday Belirleme Sınavı (MSÜ) 1 Mart’ta gerçekleştirilecek.”t24

ASM’lerde çalışanların idari ve mali sorunları göz ardı edilemez

Fri, 14 Nov 25 13:31:21 +0300

Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşkın, Aile Sağlığı Merkez’lerinde (ASM) çalışanların idari ve mali sorunlarının göz ardı edilemeyeceğini, hizmette sunumun ve kalitenin artırılması için öncelikli ve acilen Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin revize edilmesi gerektiğini belirterek basın açıklaması yaptı. Necip Taşkın, saha çalışmalarından edindikleri bilgilerle ilgili şu açıklamayı yaptı: 6 aylık sürenin 12 aya çıkarılmasıyla ASM çalışanlarının mağduriyetinin ileriye dönük ertelendiğini düşünüyoruz. “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde yapılan düzenleme ile 6 ay kayıtlı olduğu Aile Hekimliğine muayeneye gelmeyen hastalar için yarım katsayı ödenmesi nedeniyle maaştan %12-15 arasındaki kesinti yapıldı. Yani Aile Hekimine gitmeyen hastanın cezasını ASM çalışanlarına kestiler. Tepkiler üzerine 10 Temmuz 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile 6 aylık süre 12 aya çıkarıldı. Yapılan kesintiler de çalışanlara iade edildi. Ancak Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile sorununun tam olarak çözülmediğini biliyoruz. Gelmeyen hastaların 6 aylık süresinin 12 aya çıkarılmasıyla ASM çalışanlarının mağduriyetinin ileriye dönük ertelendiğini gördük. Saha çalışmalarından edindiğimiz bilgilere göre son 1 yıl Aile Sağlığı Merkezine başvurmayan ister yurt içinde ister yurt dışında olsun nüfus grupları arandığında hasta veya yakını tarafından ters, kırıcı ve incitici tepkilerle karşılaştıkları ifade ediliyor. Aile Sağlığı Merkezine son 1 yıl içerisinde hiç gelmeyen veya gelemeyeceği konumda olup da kayıt almayan hastalar nedeniyle çalışanlardan kesinti yapılmaması gerekir. Bu konuda çalışanların mağdur edilmemesi ve motivasyonlarının düşmemesi açısından, Aile Sağlığı Merkezine başvurmayan nüfus gruplarıyla ilgili kesintiler kaldırılmalıdır. ASM’lere atamalar kura sistemi ile olmalıdır. Diğer yandan ASM’lere personel atamalarında; kura ile atanan doktorlar gibi ebe, hemşire ve diğer personel atamaları da kura ile yapılmalıdır. Sağlık çalışanının özlük ve mali haklarının korunması açısından ebe, hemşire ve diğer personel atamalarının kura ile yapılması keyfiyeti ortadan kaldıracaktır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre yasal temel haklardan sayılan yıllık izin (dinlenme hakkı) hakkının kullanımında ASM’lerde uygulanan vekaletle izin yöntemi yasal olmayıp çalışanların dinlenme hakkının gaspı anlamına gelmektedir. Aynı zamanda çalışanların üzerine daha fazla iş yükü binmekte, yoğun ve yorucu mesai nedeniyle daha fazla yıpranmakta, ruhi ve bedeni sağlıkları tehlikeye düşmektedir. ASM’lerde çalışanların hasta ihmalkarlığı nedeniyle yaşadığı diğer bir sorunda performans cezasına çarptırılmasıdır! Gebelik bildirimini yapmayan veya bebek-çocuk aşı-izlemlerine gelmeyen hastalar nedeniyle çalışanlara performans cezası uygulanıyor, bu da maaşından kesintiye neden oluyor. ASM’lerde giderleri kısma düşüncesi var. Bu nedenle ihtiyaç duyulan malzemeler ya alınmıyor ya da eksik alıyor. Kış mevsimi nedeniyle şu an en büyük gereksinim ısınmadır. Ancak giderlerin asgari seviyede tutulması amacıyla ısınma, malzeme, temizlik gibi hem sağlık hizmetine yönelik malzemeler hem de hijyeni sağlamak için gerekli malzemeler alınmıyor veya kısıtlı alınıyor. ASM’lerin İşletme mantığıyla işletilmesi sadece çalışanları değil, aynı zamanda hizmeti alanları da mağdur etmektedir. Aile Hekiminin dışarıdan aldığı sağlık personelinin görev, yetki ve sorumluluklarının tam olarak belli olmaması nedeniyle görevle ilgili sıkıntılar yaşanmaktadır. Dışarıdan alınan sağlık personelinin görev, yetki ve sorumluluk sınırları resmi olarak belirlenmediği için banko personeli gibi çalıştırılıyor; kan alma, enjeksiyon, pansuman gibi yapması gereken işler ise atanmış ebe, hemşire gibi personelin üzerine kalarak iş yükünü artırıyor. İş yükü zaten fazla olan ve yoğun emekle çalışan ebe ve hemşire gibi sağlık çalışanlarının üzerine ekstra iş yükü eklenmesini doğru bulmuyoruz. Bu, çalışanların moral ve motivasyonunu düşürmektedir. Bu durum kabul edilemez. Sağlık çalışanlarının her zaman yanında olan sendikamız, ASM çalışanlarının sorunlarının ilgili makamlara iletilmesini görev addetmiştir. Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği başta olmak üzere ASM çalışanlarını memnun edecek bir düzenleme hayata geçirilmelidir. Performans, teşvik vs ile adeta yarıştırılan ASM çalışanları maaşlarının düşmemesi için güçlü bir irade ile çalışırken, özveriyle yürütülen hizmetin göz ardı edilmemesi gerektiği düşüncesiyle, ASM çalışanlarının tüm sorunlarının takipçisi olacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyoruz.”

Diyabet iyi yönetilmezse takdirde göz, böbrek ve sinir sistemini vuruyor

Fri, 14 Nov 25 13:30:41 +0300

14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında Gaziantep Üniversitesi(GAÜN) Hastanesi’nde Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı tarafından diyabet farkındalığını artırmaya yönelik çeşitli etkinlikler düzenlendi. Toplumda hızla artan diyabete dikkat çekmek ve vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla hastane girişinde sağlıklı beslenme standı, ücretsiz kan şekeri ölçüm standı ve ayak sağlığı standı açıldı. Etkinlik alanında eğitim posterleriyle diyabetin ne olduğu, belirtileri, doğru tedavi yaklaşımları ve diyabetle birlikte sağlıklı yaşamın önemi anlatıldı. Uzmanlar, diyabetin iyi yönetilmediği takdirde göz, böbrek, sinir sistemi ve kalp–damar sağlığında ciddi sorunlara yol açabileceğini vurguladı. Özellikle ayak yaralanmalarının önlenmesi ve tedavisinin dikkatle yapılması gerektiğine dikkat çekilerek bu süreçte ekip yaklaşımının hayati önem taşıdığı ifade edildi. Standa gelen vatandaşların kan şekeri ölçümleri yapılarak sağlıklı yaşam, beslenme, düzenli takip ile ilgili bilgilendirmelerde bulunuldu. Etkinlik kapsamında Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı öğretim üyeleri, Endokrin Kliniği’nde tedavi gören hastaları da ziyaret ederek diyabet yönetimi ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları konusunda bilgilendirmelerde bulundu. Uzmanlar, diyabetle yaşamın mümkün olduğunu ancak bunun düzenli takip ve doğru tedavi ile sürdürülebileceğini vurguladı. Haber Merkezi

Yüksek Riskli Gebeliklerin Yönetimi Programı birincilik getirdi

Fri, 14 Nov 25 13:27:45 +0300

Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen “Yüksek Riskli Gebeliklerin Yönetimi Programı” kapsamında, Şahinbey İlçe Sağlık Müdürlüğü Türkiye birinciliğine layık görüldü. Program kapsamında, yüksek riskli gebeliği bulunan kadınlar Halk Sağlığı Yönetim Sistemi (HSYS) üzerinden “Yüksek Riskli Gebelik” ekranlarından titizlikle takip ediliyor. Gebelere gebeliklerindeki risk durumları ve acil başvuru gerektiren haller hakkında bilgilendirme yapılarak gerekli durumlarda hastanelere randevusuz yönlendirme sağlanıyor. Yüksek Riskli Gebeliklerin Yönetiminde Örnek Başarı Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan değerlendirmelerde, Şahinbey İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün bu alandaki başarılı çalışmaları iki farklı dönemde Türkiye birinciliği ile ödüllendirildi. Sağlık Bakanlığı Kadın Üreme Sağlığı Daire Başkanı Dr. Tuba Esra Şahlar tarafından, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun selamlarıyla tebrik mesajı iletildi. Elde edilen bu büyük başarının ardından, Şahinbey Kaymakamlığı’nda düzenlenen törende, “Riskli Gebeliklerin Yönetimi Programı” kapsamındaki üstün gayretlerinden dolayı Şahinbey İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Kübra Yıldız Aydın, ÇEKÜS Birim Sorumlusu Sultan Çiçekli, Hemşire Meral İlknur Gezer ve Ebe Betül Gebel’e Başarı Belgesi takdim edildi. Törende konuşan Şahinbey Kaymakamı Mehmet Emin Taşçı, Şahinbey İlçe Sağlık Müdürlüğü ekibini tebrik ederek, “Anne ve bebek sağlığının korunması için gösterilen bu özverili çalışmalar, ilçemiz adına gurur verici bir başarıdır.” ifadelerini kullandı. Bu başarı, Şahinbey İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün anne ve bebek sağlığına yönelik yürüttüğü kararlı ve özverili çalışmalarla Türkiye genelinde örnek bir konuma ulaştığını bir kez daha ortaya koydu. Haber Merkezi

Ticosat kategorisinde Türkiye üçüncüsü olmuşlardı

Thu, 13 Nov 25 21:14:19 +0300

TEKNOFEST kapsamında düzenlenen Uluslararası Türksat Model Uydu Yarışması’nın Ticosat kategorisinde Türkiye üçüncüsü olan Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Elektrik Ar-Ge Model Uydu Takımı, GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan’ı makamında ziyaret etti. Ziyarette, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü öğrencisi Kazım Ağralı, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü öğrencisi Muhammet Çolak ve Makine Mühendisliği Bölümü öğrencisi Muhammet Demirkol yer aldı. Takım üyeleri, yürüttükleri çalışmalar ve katıldıkları yarışmalar hakkında Rektör Doğan’a bilgi verdi. Rektör Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, öğrencilerin proje ve yarışma süreçlerinde gösterdikleri çabanın önemli olduğunu belirterek, “Gaziantep Üniversitesi olarak öğrencilerimizin bilimsel ve teknik gelişimlerini destekliyoruz. Yarışmalara katılan ekiplerimize malzeme, altyapı ve danışmanlık desteği sağlamaya devam ediyoruz” dedi. Haber Merkezi

“Sınırlanmış Alanlar Şamanik Görseller” sergisi açılıyor

Thu, 13 Nov 25 21:13:18 +0300

Ressam Mehmet Ali Doğan, tuval üzerine akrilik boya tekniğiyle yaptığı eserlerinden oluşan “Sınırlanmış Alanlar Şamanik Görseller” resim sergisini bugün SANKO Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturacak. Mehmet Ali Doğan’ın, 26 eserinin yer alacağı “Sınırlanmış Alanlar Şamanik Görseller” resim sergisi SANKO Park AVM üçüncü katta bulunan SANKO Sanat Galerisinde yarın saat 17.30’da ziyarete açılacak. Mehmet Ali Doğan, 1970 yılında Elazığ’da doğdu. Karadeniz Ereğli’de İlkokul, ortaokul ve Endüstri Meslek Lisesi Torna Tesviye bölümünü okudu. İlk kişisel sergisini 19 yaşında Ereğli Halkevi’nde açtı. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden, 1995’te birinci olarak Prof. M. Zahit Büyükişleyen atölyesinden mezun oldu. Prof. Hasan Pekmezci özgün baskı atölyesinde öğrenimi süresince baskı teknikleri eğitimi aldı. Çankırı Karatekin Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Sanat ve Tasarım Anabilim Dalında yüksek lisans yaptı. Yurt içi ve yurt dışında 34 kişisel sergi açtı. Birçok karma etkinlik, yarışmalı sergiler, sanat fuarı, yarışmalarda jüri üyeliği ve çalıştaylara katıldı. Ulusal yarışmalarda 7 ödül aldı. Ankara DGS Galerisinde 1993 yılında çocuklara ders vermeye başladı, Güzel Sanatlar Fakülteleri ve liselerinde eğitim verdi. 2001 yılında Mehmet Ali Doğan Sanat Evini kurdu ve gençlere eğitim vermeyi özveriyle sürdürerek, 2 binin üzerinde gencin akademik eğitime başlamasına katkı sağladı. Kamu kurumlarında, müzelerde, özel koleksiyonlarda eserleri bulunuyor. UPSD üyesi olup, iki dönem BRHD Başkanlığı yaptı. Hocası Prof. Hasan Pekmezci ile Halk Bankası Sanat Danışmanlığı yapıyor. Çalışmalarını Ankara’daki özel atölyesinde sürdürüyor. Haber Merkezi

Toroslar EDAŞ, kesintisiz ve güçlü enerji sağlamak için şebeke kapasitesini artırdı

Thu, 13 Nov 25 21:12:19 +0300

Sektöre öncü teknolojileri ve insan odaklı çalışma anlayışıyla hareket eden Toroslar EDAŞ, Türkiye’nin en büyük sanayi şehirlerinden biri olan Gaziantep’in artan enerji ihtiyacını karşılamak için faaliyetlerini sürdürüyor. 2025 yılının ilk dokuz ayında yaklaşık 733 milyon TL’lik yatırımla çalışmalarına ara vermeden devam eden şirket, şehrin enerji altyapısını bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde güçlendiriyor. ‘Herkes için daha iyi bir gelecek’ vizyonuyla çalışmalarını sürdüren Enerjisa Dağıtım Şirketleri’nden Toroslar EDAŞ, Gaziantep’teki 11 bin 012 trafo ve 26 bin 738 kilometreyi bulan enerji hattı üzerinde, enerji arzının sürekliliğini sağlamak amacıyla bakım, modernizasyon ve yatırım çalışmalarına sürdürdü. Sanayi tesisleriyle Türk ekonomisinin önemli üretim merkezlerinden biri olan Gaziantep’te, Toroslar EDAŞ, kesintisiz ve güçlü enerji sağlamak için şebeke kapasitesini artırdı. Sanayi bölgesindeki enerji altyapısına yapılan yatırımlar, üretimin aksamadan devam etmesini sağlayarak ekonomik canlılığa katkı sundu. 2024 yılında en çok yatırım yapan 3 elektrik dağıtım şirketinden biri olan Toroslar EDAŞ 2025 yılının ilk dokuz ayı için belirlediği yatırım hedeflerini başarıyla gerçekleştirdi. Meşhur baklava ustaları, fıstık bahçeleri, tarihi çarşıları ve yıl boyunca düzenlenen gastronomi turizmi ile ünlü Gaziantep’in enerji altyapısını yatırımlarıyla güçlendirdi. Şehrin ekonomik ve turizm açısından kritik öneme sahip bölgeleri olan Tarihi Kapalı Çarşı ve Zeugma Mozaik Müzesi’nin olduğu yerlerde bakım ve güçlendirme çalışmaları yapıldı. Yılın ilk dokuz ayında 8 bin 534 aydınlatma armatürünün bakımı tamamlandı. Bunun yanı sıra, 140 trafo merkezi, 142 dağıtım merkezi, 151 saha dağıtım kutusu ile 921 kilometrelik hattın bakımı gerçekleştirilerek şehir genelinde aydınlatma ve enerji sürekliliğini güvence altına aldı. Gaziantep’te hizmet verdiği 950 binden fazla müşteriye daha kesintisiz ve kaliteli enerji sunabilmek adına yatırımlar kapsamında 1.010 kilometrelik yeni kablo tesisi ile 2 bin 136 yeni aydınlatma armatürünün montajını tamamlayan şirket, ayrıca, 543 yeni elektrik panosu ve 241 trafo kurarak altyapısını güçlendirdi. Toroslar EDAŞ, Gaziantep’te kış mevsimi öncesinde enerji arzının sürekliliğini sağlamak amacıyla kapsamlı hazırlık çalışmalarına devam ediyor. Şirket, olumsuz hava koşullarının etkilerini en aza indirmek için yıl boyunca sürdürdüğü bakım, onarım ve yenileme faaliyetlerini artırarak kent genelindeki altyapı dayanıklılığını güçlendirdi. Kritik şebeke unsurlarında gerçekleştirilen önleyici bakım ve kontrol çalışmalarıyla arıza risklerinin önüne geçilmesi hedeflenirken, saha ekipleri, yoğun yağış ve fırtına gibi zorlu kış koşullarında da enerji sürekliliğini sağlamak için 7/24 esasına göre görev başında olacak Toroslar EDAŞ, kesintisiz, güvenli ve sürdürülebilir enerji hedefi doğrultusunda Gaziantep’in tamamında altyapı yatırımlarını güçlendirerek, müşterilerine kaliteli hizmet sunma kararlılığını sürdürüyor. Operasyonel iş süreçlerini daha verimli hale getirebilmek için dijital dönüşümüne ağırlık veren Enerjisa Dağıtım Şirketleri kullanıcı memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmak için çalışmalarını sürdürüyor. 7/24 hizmet sunan www.toroslaredas.com.tr, Web ChatVolt, Toroslar 186 Mobil Uygulaması, WhatsApp İhbar Hattı ve 186 Çağrı Merkezi ile her kanaldan müşterilerine ulaşıyor. Sosyal medya üzerinden gelen talepleri de hızlıca karşılayarak Gazianteplilerin yanında olmayı sürdürüyor. Enerjisa Dağıtım Şirketleri’nin AYEDAŞ ve Başkent EDAŞ ile birlikte elektrik dağıtımındaki 3 şirketinden biri olan Toroslar EDAŞ, Gaziantep’teki enerji altyapısını güçlendirmek için yatırımlarına kararlılıkla devam edecek.

GAÜN bilimsel sıralamada 31’den 49. sıraya geriledi

Thu, 13 Nov 25 21:11:22 +0300

CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, Gaziantep Üniversitesi’nin Türkiye üniversiteleri arasında üç sıra daha gerilemesinin nedenlerini sordu. 2019 yılında üniversitenin 31. Sırada olduğunu hatırlatan Öztürkmen, son verilere göre 49. Sırada yer aldığını belirterek, üniversite yönetimini eleştirdi. Öztürkmen, “Gaziantep Üniversitesi, bilimsel alanlardaki sıralamalarda düşüş yaşamaya devam ediyor. Türkiye’deki üniversitelerin akademik performansını değerlendiren URAP 2025-2026 verilerine göre Gaziantep Üniversitesi geçen yıla göre üç sıra daha gerileyerek 49. Sırada yer aldı. URAP’ın ölçüm kriterleri; makale sayısı, atıf sayısı, doktora sayısı, öğretim üyesi/öğrenci oranı, uluslararası işbirliği, TÜBİTAK projelerini kapsıyor. Gaziantep Üniversitesi, bölgesel konumu gereği Orta Doğu ülkelerinden öğrenci çekme avantajına sahip olsa da, uluslararası proje ve ortak yayın sayısında artış sağlayamıyor. Geçen sene yine bu raporu değerlendirmiş, Gaziantep Üniversitesi’nin geri gidişine dikkat çekmiştim. Gaziantep Üniversitesi 2019 yılında Gaziantep Üniversitesi 31. Sıradaydı. Türkiye’deki üniversitelerdeki kalitesizlik, Gaziantep Üniversitesi ile sınırlı olmasa da şehrimizdeki üniversitenin Türkiye şartlarında bile daha gerilere düşmesi hepimizi tedirgin etmektedir. Gaziantep Üniversitesi, akademik başarıları ile değil, torpil ve özel kadro ilanlarıyla gündeme geliyor. Gaziantep Üniversitesi, Türkiye sıralamasında gerilerken, Türk üniversiteleri de dünya sıralamasında geriliyor. Üniversitelere ayrılan bütçe yetersiz. Akademik kadrolar, rektörler siyasetle içli dışlı. Rektörlük seçimi zamanında adaylar Ankara’da kapı kapı dolaşıyor. Çin ve Avustralya üniversiteleri dünya sıralamalarında hızla yükseliyor, çünkü devlet politikası olarak Ar-Ge’ye ve araştırma üniversitelerine destek veriliyor” dedi. “Üniversitelerde araştırma ofisleri kurularak, akademisyenlere proje yazımı, dergi seçimi, veri analizi konularında destek verilmelidir” diyen Özürkmen, önerilerini şöyle sıraladı: “Doktora tezleri, sadece savunma değil, uluslararası yayın üretimine dönüştürülmeli. Üniversiteler, başarılı doktora mezunlarını bünyesinde tutarak akademik sürdürülebilirlik sağlamalı. Yabancı üniversitelerle ortak proje, çift diploma ve değişim programları artırılmalı. Ama bu Orta Doğu ile sınırlı kalmamalı, dünyanın değerli üniversiteleri ile ortak projeler geliştirilmeli. Sanayi bölgeleriyle ortak Ar-Ge merkezleri kurulmalı. Akademik kadro atamalarında liyakat esas olmalı; üretken, yenilikçi ve etik değerlere bağlı akademisyenler desteklenmeli. Rektörün, dekanın, bölüm başkanlarının akrabaları kadrolara doluşturulmamalı. Performans değerlendirmelerinde yayın, proje, eğitim kalitesi ve öğrenci memnuniyeti dengeli biçimde dikkate alınmalı.” Haber Merkezi

Sayıştay Raporu, rant düzenini belgeliyor

Thu, 13 Nov 25 18:06:38 +0300

Sayıştay’ın Türkiye’nin en borçlu belediyeleri arasında yer alan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin 2024 yılı denetim raporu gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi: İhalesiz kiralamalar, sözleşmesiz personel alımları, gasp edilen işçi hakları… Belediyenin giderlerinin bir önceki yıla oran yüzde 45 arttığını ortaya rapora göre 2024 yılı 918 milyon TL’nin üzerinde zararla kapatıldı. Personel giderlerinin 679 milyon 449 bin 859 TL olduğu 2024 yılında, sosyal güvenlik primi giderleri 64 milyon 975 bin 703 TL, mal ve hizmet alım giderleri 2 milyar 595 milyon 84 bin 706 TL, faiz giderleri 1 milyar 83 milyon 910 bin 663 TL, cari transferler 165 milyon 878 bin 644 TL, sermaye giderleri ise 729 milyon 348 bin oldu. En büyük yargı mercii halktır halkın vicdanında yargılayacağız ‘Sayıştay konuştu, gerçekler ortaya çıktı’ diyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekili Hasan Şencan, ‘’CHP olarak açık söylüyoruz; halkın parasını, Gaziantep’in hakkını yedirmeyeceğiz. Bu usulsüzlükleri Ankara duymaz ama halk duyacak. En büyük yargı mercii halktır, halkın vicdanında yargılayacağız’’ dedi. 2024 Sayıştay raporu tüm gerçekleri ortaya çıkardı 2024 Sayıştay raporu ile tüm gerçeklerin ortaya çıktığını ifade eden Şencan, ‘’2024 Sayıştay Raporu, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde rant düzeninin kurulduğunu belgeliyor. 140 yapı izinsiz, 2003’ten bu yana ihalesiz kiralamalar, sözleşmesiz personel alımları, gasp edilen işçi hakları ne ararsanız var. Ortaya çıkan bu tablo, hem denetim hem disiplin hem de şeffaflıktan uzak olduğunun bir göstergesi’’ ifadelerini kullandı. Tüyü bitmemiş yetimin hakkının yenmesine müsaade etmeyeceğiz Şencan, ‘’Sayıştay, açıkça ‘Mevzuata aykırılıklar sistematik hale gelmiştir’ diyor. Bu tablo bir yönetim değil, keyfilik ve yandaşlık düzeni. Gaziantep halkının alın teriyle oluşturulan kaynaklar, birkaç kişinin çıkarına teslim edilemez Kamu malı kimsenin babasının malı değildir, bu şehir kimsenin arka bahçesi değil. Ekonomik krizin iliklere kadar hissedildiği böylesine bir dönemde tüyü bitmemiş yetimin hakkının yenmesine asla müsaade etmeyeceğiz’’ açıklamasını yaptı. Ekonomik krizin had safhaya çıktığı günümüzde bu kadar faiz ödemek neyin nesi? Büyükşehir Belediyesi’nin şeffaf yönetilmediğini ifade eden Şencan, ‘’Söz konusu rapora göre Büyükşehir Belediyesi 2024 yılında 1 milyar 889 milyon lira dahil olmak üzere son üç yılda faize ödediği para 3,8 milyar TL. Ekonomik krizin had safhaya çıktığı günümüzde bu kadar faiz ödemek neyin nesi? Bu para ile kente kaç tane okul, sağlık ocağı, oyun alanı ve yeşil alan yapılır. Halkın parası ile faiz ödemek hangi vicdana sığar? Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, artık ehil insanlar tarafından yönetilmeli. Bir sonraki yerel seçimde belediyeyi kazanacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın’’ mesajını verdi. Haber Merkezi

Ulaşabildiğimiz ilaç sayısı artmış olsa da adet sayısında sıkıntı yaşıyoruz

Thu, 13 Nov 25 18:04:05 +0300

Bulunamayan ilaç sayısında bir azalma olmasına karşın halen sıkıntı sürüyor. Vatandaş, eczane eczane ilaç arıyor Bulunamayan ilaç sayısında bir azalmanın olduğunu ancak sıkıntının devam ettiğini dile getiren Gaziantep Eczacılar Odası Başkanı Cem Mercan, ‘’Somutlaşan bir ilaç zammı beklentisi vardı, ama bu beklenti karşılanmadı, bu konuda net bir tarih de verilmedi. Bundan dolayı ilaç sevkiyatında geçtiğimiz aya iyi bir durumdayız, ama çözülmüş bir sorun ortada yok. Ulaşabildiğimiz ilaç sayısı artmış olsa da adet sayısında sıkıntı yaşıyoruz. Raflarımızı işleyebilir seviyeye çıkartmakta sıkıntı yaşıyoruz. Yani ilaç bulunuyor ancak ihtiyacı karşılayacak düzeyde değil’’ açıklamasını yaptı. İthal ilaçlarda kronikleşmiş bir sıkıntı var İthal ilaçlarda kronikleşmiş bir sıkıntının olduğunu sözlerine ekleyen Mercan, ‘’Sabit Euro kuru üzerinden bir güncelleme yapıldığı takdirde bile reel kurun çok altında kaldığı için ilaç ve ham madde ithalatında sorun yıllardan beri sürüyor. Dolayısıyla kronik hasta tedavisinde kullanılan ithal ilaçların teminindeki sıkıntı bu süreçten bağımsızdı, bu süreç devam ediyor’’ ifadelerini kullandı. Şu anda kısıtlı da olsa aşı geliyor Aşı sıkıntısına değinen Mercan, ‘’Bu dönemde vatandaşımız grip aşısı temininde sıkıntı yaşadılar. Dünya Sağlık Örgütü, Mayıs ve Haziran aylarında aşının içeriğinin belirlenmesi konusunda bir çalışma yapıyor. Salgına sebep olması beklenen grip suçları belirleniyor, aşı üretimi bunun üzerinden yapılıyor. Yani her yıl vurulduğumuz grip aşılarının içeriği birbirinden bağımsız. Ülkelerin grip aşı talepleri belirleniyor. Talebe göre ülkemize aşı geliyor. Bu sene grip vakaları erken görülmeye başlanınca o yüzden aşıya talep attı. Ülkeye gelecek aşı miktarı belli olduğundan fazladan aşı ithalatı çok kolay olmuyor. O yüzden aşı da bir sıkıntı yaşandı. Ama şu anda kısıtlı da olsa aşı geliyor’’ şeklinde konuştu. Eczanelerin ilaç temin etmek için çırpındığı bir süreç yaşıyoruz ‘Geçtiğimiz ayda bulunamayan ilaçların oranı yüzde 30’un üzerindeydi, ama bu oran düştü’ diyen Mercan, ‘’Şu anda uygulanan Euro kuru 22 lira civarında. Bunu yüzde 100 artışla güncel kur seviyesine getirilmesi ekonomik şartlarda çok da gerçekçi olmaz. Her yıl insanların bir veya iki ay ilaç aradığı, eczanelerin ilaç temin etmek için çırpındığı bir süreç yaşıyoruz. Dolayısıyla Euro kurunun güncellenmesinde bir değişiklik olması gerekiyor veya maliyete dayalı bir hesaplama yapılabilir. Çünkü 2000’li yıllarda uygulanmaya başlanılan ilaç fiyat kararnamesinde belirtilen hususlar, o günün ihtiyaçlarını belki karşılıyordu ama günümüz ekonomik gerçeklerinden çok uzak’’ değerlendirmesini yaptı.

Yağış yüzleri güldürdü

Thu, 13 Nov 25 18:03:00 +0300

Her yılın bir önceki yıldan daha kurak geçtiği Antep’te, kasım ayına gelinmesine karşın yağışın olmaması hem çiftçileri hem de vatandaşı tedirgin etmişti. Ancak dün öğlen saatlerinde meydana gelen yağış yüzleri güldürdü. Birçok vatandaş, yağmura hazırlıksız yakalanırken, korunmak için kapalı alanları tercih ettiler. Uzun zamanın ardından kurak seyreden hava yerini yağmura bıraktı. Dün meydana gelen yağış şehri etkisi altına alırken, yağış hem çiftçilerin hem de vatandaşın yüzünü güldürdü. Vatandaş, ‘’Bu yağmuru iple çekiyorduk desek abartmış olmayız. Küresel iklime bağlı olarak iklimler her sene değişiyor. Antep’te bu değişimden en fazla etkilenen şehirlerden birisi. Kasım ayına gelmiştik halen yağış yoktu, ama şimdi yüzler gülüyor. Çünkü yağmur yağdı. Umarım bu yağış yıl boyunca sürer’’ temennisinde bulundu. Haber Merkezi

Adalet ve eşitlik mücadelemizi Meclis çatısı altında dile getirdik

Thu, 13 Nov 25 18:02:05 +0300

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ziyaret eden Gaziantep Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları Federasyonu ve Dernek Başkanları, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer, CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu ve diğer siyasi partilerin milletvekilleri ile bir araya geldiler. Staj ve çıraklık sigortası mağdurlarının sorununun çözümü için yardım isteyen heyet, haklarını alana kadar mücadeleye devam edeceklerinin sinyalini verdi. Gaziantep Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları Federasyonu ve Dernek Başkanları, Ankara’ya çıkarma yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde siyasi partileri ziyaret eden heyet, staj ve çıraklık sigortası mağdurlarının sorununun çözümü için yardım istedi. Buluşma, sadece bir görüşme değil; adalet yolunda atılmış umut dolu bir adım Gaziantep Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları Derneği Başkanı Mehmet Kaplan, ‘’ Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları Federasyonu olarak, ülkemizin dört bir yanından gelen temsilcilerimizle birlikte TBMM’de ağırlandık. Yıllardır alın teriyle emek verip sigorta başlangıcı hakları gasp edilen biz mağdurlar, adalet ve eşitlik temelli mücadelemizi bir kez daha Meclis çatısı altında dile getirdik. Bu buluşma, sadece bir görüşme değil; adalet yolunda atılmış umut dolu bir adım’’ ifadelerini kullandı. Sorunları meclis çatısı altında dile getirdiklerini sözlerine ekleyen Kaplan, ‘’Yıllardır alın teriyle emek verip sigorta başlangıcı hakları gasp edilen biz mağdurlar, adalet ve eşitlik temelli mücadelemizi bir kez daha Meclis çatısı altında dile getirdik. CHP genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer ile bir araya geldik. Konuyu sürekli gündemde tuttuklarını ve sürekli olarak komisyonda dile getirdiklerini ve kanun teklifleri verdiklerini hakkımızı alana kadar mücadele edeceklerini söyledi. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, ise düzenlediği basın açıklaması ile sorunumuz dile getirdi’’ açıklamasını yaptı. Hakkımızı alana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz Haklarını alana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerinin mesajını veren Kaplan, ‘’Bizler, sadece hakkımızı istiyoruz, fazlasını istemiyoruz. Sorunu çözmek zor değil, aksine basit. Staj yaptığımız dönemde bize verilen SSK kartı üzerinde bir sigorta numarası bulunuyor. Bize o dönemde siz sigortalısının dediler, ama gerçek öyle değilmiş. Milyonlarca kişi EYT’den emekli oldu ama bizler olamadık. Dolayısıyla mağduriyetimizin giderilmesi için staj ve çıraklık döneminki sigortalarımızın geçerli sayılmasını talep ediyoruz. Bu bizim en doğal hakkımız’’ dedi. Haber Merkezi

Çocuk ve gençler sanatla terapi ediliyor

Thu, 13 Nov 25 18:00:51 +0300

Gaziantep Üniversitesi(GAÜN) Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği, çocuk ve ergenlerin tıbbi tedavi süreçlerini sosyal, sanatsal ve eğitsel etkinliklerle destekleyerek terapiye katılımlarını artırıyor. GAÜN Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği’nde tedavi gören çocuk ve ergenler, tıbbi müdahalelerin yanı sıra sosyal, sanatsal ve eğitsel etkinliklerle destekleniyor. Klinik bünyesinde haftada üç gün düzenlenen bu aktiviteler, çocukların ruhsal iyileşme süreçlerini güçlendirmeyi, duygularını ifade etme becerilerini geliştirmeyi ve sosyal uyumlarını artırmayı hedefliyor. Bu hafta düzenlenen etkinlik kapsamında hastalar, sınıf öğretmeni eşliğinde ortak bir tuval üzerinde grup boyama çalışması gerçekleştirdi. Etkinlik, çocukların kendilerini sanat yoluyla ifade etmelerini, odaklanma ve dikkat becerilerini artırmalarını sağladı. Ayrıca grup çalışması, iletişim ve iş birliği becerilerinin gelişimine katkıda bulundu. GAÜN Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Karadağ, etkinlikle ilgili şunları söyledi: “Sanat ve eğitim temelli etkinlikler, çocukların terapi sürecine aktif katılımını sağlıyor. Bu çalışmalar, özgüvenlerini güçlendiriyor, duygularını ifade etmelerine yardımcı oluyor ve sosyal becerilerinin gelişimine katkı sunuyor.” Etkinlikler, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Karadağ, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Baran Çalışgan ve sorumlu hemşire Hülya Öztürk koordinasyonunda yürütülüyor. Klinik ekibi, çocukların yalnızca tıbbi değil ruhsal, sosyal ve bilişsel yönlerinin de bütüncül şekilde desteklenmesini sağlıyor. GAÜN Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği, çocuk ve ergenlerin gelişimsel ve psikiyatrik ihtiyaçlarına duyarlı bu tür sosyal, sanatsal ve eğitsel faaliyetleri düzenli olarak sürdürmeye devam ediyor.

Muhammet Taha Güneş ve Nazım Sangare’yi 45 gün hak mahremiyeti cezası

Thu, 13 Nov 25 17:59:26 +0300

TFF bahis soruşturmasında futbolculara ceza yağdırdı Muhammet Taha Güneş ve Nazım Sangare’yi 45 gün hak mahremiyeti cezası Türkiye Futbol Federasyonu, bahis soruşturması kapsamında 102 futbolcuya hak mahrumiyeti cezası verildiğini açıkladı. Bahis oynadığı tespit edilen Gaziantep FK’lı futbolcular MUHAMMET TAHA GÜNEŞ’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 10- NAZIM SANGARE’nin, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına karar verildi. PFDK, Eren Elmalı'ya 45 gün hak mahrumiyeti cezası verdi. Metehan Baltacı 9 ay hak mahrumiyeti aldı. Baltacı'nın yanı sıra Eren Karadağ, Furkan Özhan, Yusuf Özdemir, Kaan Yurdakul'a da 9 ay ceza verildi. 12 ay ceza alan futbolcular ise Abdulsamet Burak, Ndao, Oktay Aydin, Orkun Özdemir ve Ali Şaşal Vural. 102 futbolcuya ceza TFF'den yapılan açıklama şöyle: Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun 13.11.2025 tarih ve 27 sayılı toplantısında FDT’nin 57. Maddesi uyarınca Kurulumuza sevk edilen Süper Lig ve 1. Lig sporcuları hakkındaki almış olduğu kararlar aşağıda belirtilmiştir. 1- İZZET ÇELİK’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 2- ENES KESKİN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 3- YUSUF ÖZDEMİR’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 9 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 4- BEDİRHAN ÖZYURT’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 5- EFE DOĞAN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 6- FURKAN ORAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 7- METEHAN BALTACI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 9 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 8- EVREN EREN ELMALI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 9- MUHAMMET TAHA GÜNEŞ’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 10- NAZIM SANGARE’nin, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 11- İZZET FURKAN MALAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 12- UĞUR KAAN YILDIZ’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 13- KEREM KAYAARASI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 14- MÜKREMİN ARDA TÜRKÖZ’ün, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 15- EGE ALBAYRAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 16- ALİ EMRE YANAR’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 17- FURKAN BEKLEVİÇ’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 18- KEREM YUSUF SİRKECİ’nin, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 19- CELİL YÜKSEL’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 20- BORAN BAŞKAN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 21- SALİH MALKOÇOĞLU’nun, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 22- ADİL DEMİRBAĞ’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, (oyçokluğu) 23- ALLASANE NDAO’nun, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 12 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 24- BERKAN ASLAN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 25- ABDULSAMET BURAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 12 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 26- ALİ FİDAN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 27- YÜCEL GÜROL’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 28- BARIŞ TİMUR’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 29- HASAN AKSU’nun, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 30- ALPEREN SELVİ hakkında, bahis eylemi nedeniyle incelemenin ve idari tedbirin devamına, 31- OKTAY AYDİN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 12 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 32- UĞUR ADEM GEZER’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 33- ARDA KEMAL GÜLMEZ’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 34- BARTU KAYA’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 35- ALBERK KOÇ’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 36- HASAN HÜSEYİN AKINAY’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 37- ATAKAN CANGÖZ’ün, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 38- ÜZEYİR ERGÜN’ün, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 39- EREN KARADAĞ’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 9 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 40- KADİR SEVEN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 41- ARDA HİLMİ ŞENGÜL’ün, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 42- CENGİZ DEMİR’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 43- SELİMCAN TEMEL’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 44- EMİRCAN ÇİÇEK’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 45- YUSUF ERATA’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 46- BATUHAN İŞEN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 47- HAKAN YEŞİL’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 48- TOLGA KALENDER’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 49- ENSAR BİLİR’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 50- TEMEL ÇAKMAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 51- MUSTAFA ALPTEKİN ÇAYLI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 52- İSMAİL KALBURCU’nun, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 53- ABDULSAMET KIRIM’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 54- ORKUN ÖZDEMİR’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 12 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 55- ABDURRAHMAN ÜRESİN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 56- EMİRHAN BALARISI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 57- EMRE KAPLAN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 58- YUSUF SAİTOĞLU’nun, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 59- ALPER BURAK DUMAN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 60- BERKAN MAHMUT KESKİN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 61- MURAT CEM AKPINAR’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 62- CENGİZHAN BAYRAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 63- MERT ÖNAL’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 64- MUHAMMED FURKAN ÖZHAN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 9 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 65- İLKAN SEVER’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 66- HÜSAMETTİN YENER’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 67- OSMAN ERTUĞRUL ÇETİN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 68- YUNUS EMRE GEDİK’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 69- ENES İŞİK’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 70- MUHAMMED ARDA KAHVECİ’nin, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 71- MUHAMMED BİRKAN TETİK’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 72- FARUK CAN GENÇ’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 73- MUSTAFA TAŞDEMİR’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 74- ABDULLAH DIJLAN AYDIN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 75- KEREM KABADAYI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 76- YUSUF ALİ ÖZER’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 77- ENVER AZMİ SARIALİOĞLU’nun, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 78- FATİH TULTAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 79- ALİ ŞAHİN YILMAZ’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 80- BARTU GÖÇMEN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına 81- FIRAT İNAL’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 82- SAMET KARABATAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 83- KADİR KAAN YURDAKUL’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 9 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 84- MEHMET ALBAYRAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 85- AHMET ABDULLAH ÇAKMAK’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 86- MERT ÇELİK’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 87- ÇAĞLAYAN MENDERES’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 88- ALİ ŞAŞAL VURAL’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 12 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 89- ABDURRAHMAN BAYRAM’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 90- ÖMER BERİŞ’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 91- YUNUS EMRE TEKOĞUL’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 92- ARDA TÜRKEN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 93- BURAK ASAN’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 94- ERHAN ÇELENK’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 95- SELİM DİLLİ’nin, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 96- MESUT CAN TUNALI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 97- ALİ AYTEMUR’un, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 98- BERŞAN YAVUZAY’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 99- ENGİN KADİR GICIR’ın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 3 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 100- AHMET EMİN KESKİN’in, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 101- EDİS KÖKSALDI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca ve FDT’nin 13. maddesinin uygulanması suretiyle takdiren ve neticeten 45 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, 102- MUHAMMET ALİ ÖZBASKICI’nın, bahis eylemi nedeniyle FDT’nin 57/2. maddesi uyarınca takdiren 6 AY HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir." T24

Tavuk eti üretimi arttı, yumurta üretimi geriledi

Thu, 13 Nov 25 13:29:37 +0300

TÜİK verilerine göre eylül ayında tavuk eti ve süt üretiminde hareketlilik sürüyor. Yumurta üretimi azalsa da süt ve süt ürünlerinde artış dikkat çekiyor. Eylül ayında tavuk eti üretimi 228 bin 846 ton olarak kaydedildi ve bir önceki aya göre hafif bir düşüş yaşandı. Tavuk yumurtası üretimi ise 1,73 milyar adet olarak gerçekleşti; bir önceki yılın aynı ayına göre üretimde yüzde 5,3 azalma görüldü. Ocak-Eylül döneminde tavuk eti üretimi artarken, yumurta üretiminde düşüş devam etti. Eylül ayında kesilen tavuk sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,3 artarken, Ocak-Eylül döneminde yüzde 10,3 artış gösterdi. Tavuk eti üretimi aynı dönemde yüzde 12,7 arttı. Ticari süt işletmeleri Eylül ayında 892 bin 886 ton inek sütü topladı. Bu miktar bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,7 azalırken, Ocak-Eylül döneminde yüzde 0,3 artış kaydedildi. Eylül ayında inek peyniri üretimi yüzde 1,3 artarken, ayran ve kefir üretimi yüzde 13,1, yoğurt üretimi yüzde 9,6 ve içme sütü üretimi yüzde 2,5 yükseldi. Tereyağı ve sadeyağ üretimi ise yüzde 2,4 azaldı. Ocak-Eylül döneminde ise tüm ürünlerde farklı oranlarda artış görüldü; tereyağı ve sadeyağ üretimi yüzde 8,8 artış gösterdi. Bir önceki ay 132 bin 359 ton olan içme sütü üretimi, Eylül ayında yüzde 4,8 artarak 138 bin 726 ton olarak gerçekleşti. Cumhuriyet

Pleistosen Dönem Yüzey Araştırması yapılacak

Thu, 13 Nov 25 13:28:49 +0300

Gaziantep Üniversitesi, Kent Konseyi ve Büyükşehir Belediyesi (GBB) Kültür A.Ş. arasında “Gaziantep İli Pleistosen Dönem Yüzey Araştırması Projesi” kapsamında iş birliği protokolü imzalandı. Protokol; Gaziantep genelinde Pleistosen dönemine ait yüzey araştırmalarının yürütülmesini, prehistorik çağlarda yaşamış avcı-toplayıcı toplulukların yerleşim alanlarının tespit edilmesini, elde edilen bulguların bilimsel yöntemlerle belgelenmesini, korunmasını ve raporlanmasını amaçlıyor. Elde edilecek veriler doğrultusunda hazırlanacak ortak raporun, kamuoyu ve ilgili kurumlarla paylaşılması planlanıyor. Proje kapsamında ayrıca arazi çalışmaları, laboratuvar incelemeleri ve teknik–lojistik destek süreçlerinde kurumlar arası iş birliği gerçekleştirilecek. GAÜN Rektörlük Makamı’nda gerçekleştirilen imza törenine; GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, Gaziantep Kent Konseyi Başkanı Yusuf Erdem Güzelbey, GBB Kültür A.Ş. Genel Müdürü Prof. Dr. Halil İbrahim Yakar, GAÜN Arkeoloji Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. İsmail Baykara, Dr. Öğretim Üyesi Timur Demir ve Dr. Öğretim Üyesi Salih Kavak ile GBB Kültür A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Osman Kartal katıldı.

Antep’te dolandırıcılar yakalandı

Thu, 13 Nov 25 13:28:02 +0300

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 23 ilde nitelikli dolandırıcılık şebekelerine yönelik son 10 gündür süren operasyonlarda; 14 vatandaşı dolandırdığı tespit edilen 64 şüphelinin yakaladığını duyurdu. Bunlardan 25'i tutuklandı, 39'u hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı. Bakan Yerlikaya ayrıca operasyonlarla ilgili şunları aktardı: Bu kişiler aracılığıyla işlenebilecek nitelikli dolandırıcılık suçundan vatandaşlarımızın maddi ve manevi zarar görmesini engelledik. Şüphelilerin banka hesaplarında 1 Milyar 815 Milyon TL işlem hacmi bulunduğu tespit edildi. Cumhuriyet Başsavcılıklarımız ile EGM Asayiş Daire Başkanlığımız koordinasyonunda; Adana, Afyonkarahisar, Ankara, Antalya, Aydın, Batman, Bursa, Çanakkale, Denizli, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kocaeli, Manisa, Mersin, Niğde, Sinop, Şanlıurfa, Şırnak ve Tokat İl Emniyet Müdürlükleri Asayiş Şube Müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu yakalanan şüphelilerin; Kendilerini kamu görevlisi olarak tanıtıp dolandırıcılık yaptıkları, Sahte internet siteleri üzerinden inşaat demiri satışı vaadiyle vatandaşlarımızı dolandırdıkları tespit edildi. Bu şahıslar hakkında Savcılıklarımızca soruşturma başlatıldı." Yerlikaya, "Güvenlik güçlerimizle birlikte, vatandaşlarımızı dolandıran suç şebekelerine ve yasa dışı yapılanmalara karşı mücadelemize aralıksız devam ediyoruz" diye ekledi.

Benzine 1,30 lira zam geliyor

Thu, 13 Nov 25 13:27:19 +0300

Petrol fiyatlarındaki dalgalanmanın etkisiyle akaryakıt fiyatlarında yeni bir artış daha kapıda. Benzinin litre fiyatına Cumartesi gününden itibaren 1,30 TL zam yapılması bekleniyor. Zamla birlikte İstanbul, Ankara ve İzmir’de benzin fiyatları 55 TL’nin üzerine çıkacak. Akaryakıt piyasasında fiyatlar yeniden hareketlendi. Küresel petrol fiyatlarındaki oynaklık, iç piyasadaki pompa fiyatlarını yukarı doğru çekmeye devam ediyor. Benzinin litre fiyatına cumartesi gününden itibaren geçerli olmak üzere 1,30 TL zam yapılması bekleniyor. Sputnik

Gecikme zammı ve tecil faizi de düştü

Thu, 13 Nov 25 13:26:00 +0300

Kamu alacaklarında gecikme faizi yüzde 3.7’ye düşürüldü Resmi Gazete'de Cumhurbaşkanlığı Kararı ile yayımlanan karara göre, kamuya borcu olanların gecikme faizinde indirim yapıldı. Buna göre, Kamu alacaklarında aylık gecikme faizi bugünden itibaren yüzde 3,7 olarak uygulanacak. Kamu alacaklarının süresinde ödenmemesi nedeniyle uygulanan aylık gecikme zammı oranının yüzde 3,7'ye, kamu alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesi halinde uygulanan yıllık tecil faizinin de yüzde 39'a indirilmesi kararlaştırıldı. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre kamu alacaklarının süresinde ödenmemesi nedeniyle uygulanan gecikme zammı oranı yeniden belirlendi. Kamu alacaklarının taksitlendirilmesi halinde alınan tecil faizi oranı da bugünden itibaren yürürlüğe giren Tahsilat Genel Tebliği ile tespit edildi. Hazine ve Maliye Bakanlığından edindiği bilgilere göre bu düzenlemelerle gecikme zammı ve tecil faiz oranları düşürüldü. Bu kapsamda Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da yer alan gecikme zammı oranı, her ay için ayrı ayrı uygulanmak üzere aylık yüzde 3,7'ye indirildi. Kamu alacaklarının ödemesinin gecikmesinden dolayı tatbik edilen gecikme zammı oranı, karardan önce aylık yüzde 4,5 olarak uygulanıyordu. Tebliğle de kamu alacaklarının taksitlendirilmesi halinde alınan tecil faizi oranı, yıllık yüzde 48'den yüzde 39'a düşürüldü. Yıllık tecil faizi, bugünden itibaren yapılacak müracaatlar üzerine taksitlendirilen alacaklara yıllık yüzde 39 uygulanacak. Bu düzenlemeden önce tecil edilerek ödenmesi gereken kamu alacaklarının taksit tutarlarına eski oranda, bugünden itibaren olanlara da yıllık yüzde 39 tecil faizi uygulanacak. Öte yandan, düşürülen faiz oranları nedeniyle yeniden yapılandırma benzeri düzenlemelere gerek kalmayacağı, mükelleflere taksitlendirme yolunun açık olduğu bildirildi. sputnik

Çocukların çöplüklerde yaşam mücadelesi!..

Wed, 12 Nov 25 20:07:57 +0300

Yoksulluğun ve maddi yoksunluğun en çok etkilediği kesim çocuk... TÜİK verilerine göre 10 çocuktan 4’ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında. Her 10 aileden biri çocuklarına yeni giysiler alamazken, her 10 aileden biri çocuklarına taze meyve ve sebze yediremiyor… Gelir adaletsizliği ve yoksulluğun en derin yaşandığı kentlerin başında gelen Antep’te, her gün yüzlerce çocuk çöplerden atık toplayarak yaşam mücadelesi veriyor. Kentin her köşesinde günlük yaşamın değişmez karesi olan bu görüntüler, kentte yaşanan yoksulluğu gözler önüne seriyor. Şiddet ve tehlikelere açıklar Yaşıtları okula giderken, onlar kar-kış, sıcak-soğuk demeden, boylarından büyük çöp toplama arabaları ile çöpleri karıştırıyor. Çok küçük yaşta sokakta çalışma onların sigara ve uyuşturucuya alışma, suça yönelme, şiddet ve tehlikelere maruz kalma riskini de artırıyor. Kendini koruyamayacak yaştaki bu çocuklar erken yaşta ya uyuşturucuya başlıyor veya suça karışıyor. Sağlıklı büyüme ve yaşama imkanlarından yoksunlar Yoksulluk içinde yetişen bu çocuklar sağlıklı yaşama, büyüme ve gelişme imkanlarından yoksun kaldıkları gibi, çocukluk döneminde yaşanan yoksulluk çoğu zaman yetişkinlik döneminde yaşanan yoksulluğun habercisi oluyor. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde milyonlarca çocuk yoksulluk içinde hayata gözlerini açıyor. Yoksulluk çocukların ruhsal ve bedensel sağlıklarını olumsuz yönde etkileyen bu ortamlarda yaşamasına neden oluyor. Hayata her açıdan yenik başlıyorlar Günümüzde binlerce çocuk tarımda, sanayide veya sokakta çalışmak zorunda kalarak aile bütçesine katkıda bulunma yükü altına girerken çocukluğunu yaşayamıyor. Hayata her açıdan 1-0 yenik başlıyor. Kentte uyuşturucu başlama yaşının çok düşük olması ve cezaevinde çok sayıda çocuk bulunması, çocuk yoksulluğunun sonucu olarak ağır bir tablo şeklinde karşımıza çıkıyor. Haber Merkezi

Antep’te ekonomik kriz ayyuka çıktı

Wed, 12 Nov 25 20:07:13 +0300

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, açılan, kapanan, tadil ve meslek terki veren esnaf sayılarını açıkladı. Türkiye’nin lokomotif illerinden biri olan Antep’te kepenk kapatan esnaf sayısı 900’e yaklaştı Ekonomik krizin gün geçtikçe daha da derinleştiği ülkemizde, sanayicisinden çiftçisine, imalatçısından esnafına kadar tüm sektörler üzerini düşeni alıyor. Ocak-Ekim döneminde 263 bin 801 yeni işyerinin açıldığı ülkemizde, 72 bin 132 esnaf ise dükkanına kilit vurdu, 21 bin 68 esnaf meslek terki verdi. Esnaf kepenkleri indirmeye devam ediyor Ülke genelinde olduğu gibi Antep’te ekonomik kriz iyice ayyuka çıktı. Dükkan kiralarının yanı sıra sigorta primlerinin yüksek olması, gelir-gider arasındaki makasın açılması sonucunda çarkını döndürmekte zorlanan esnaf kepenkleri indirmeye devam ediyor. Geçmiş yıllarda olmadı kadar kentin birçok noktasında dükkanlarda ‘Kiralık veya satılık’ yazısı dikkat çekiyor. Bu şekilde yazıların artması küçük esnafın yaşadığı ekonomik zorlukları bir kez daha gözler önüne serdi. 2026 yılının daha zorlu geçeceği ifade edilirken, basit usulle çalışanların defter tutmaya başlayacak olması ile birlikte kepenk kapatmaların artacağı kaydediliyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, verilerine göre 2025 yılının 10 aylık döneminde 5 bin 367 yeni işyerinin açıldığı şehirde 878 esnaf dükkanına kilit vurdu, 407 esnaf ise meslek terki verdi. Haber Merkezi

Esnafımız iş almaya temkinli yaklaşıyor

Wed, 12 Nov 25 20:04:00 +0300

Gaziantep Elektrikçiler Odası Başkan Yardımcısı Mustafa Taş, 2025 yılının zorlu geçtiğini söyledi Sektörün zorlu bir süreçten geçtiğini ifade eden Taş, ‘’Ülke genelinde yaşanan ekonomik sıkıntıdan her sektör gibi bizlerde nasibimizi aldık, almaya da devam ediyoruz. Dolayısıyla zor durumda olan esnaf nakit sıkıntısı yaşıyor. Malzeme fiyatlarının sürekli yükselmesi sonucunda önümüzü göremiyoruz. Bu şartlar altında esnafımız iş almaya korkuyor. Çünkü iş anlaşmaları 24 aylık olarak yapılıyor, bu süre zarfında neler olacağını bilmiyoruz. O yüzden esnafımız iş almaya temkinli yaklaşıyor’’ açıklamasını yaptı. Çarklarımız zor şartlarda dönüyor 2025 yılının sektör açısından iyi geçmediğine dikkat çeken Taş, 2026 yılından umutlu olduklarını belirtti. ‘’Bu yıl beklediğimiz gibi olmadı, esnafımız tüm beklentisini önümüzdeki yıla bağladı. Çünkü bu şekilde devam ederse sektörümüz küçülecek ve daralacak. Çarklarımız çok zor şarlar altında dönüyor. İş teklifleri verirken bile iki defa düşünüyoruz. Ama geçmişte böyle bir durum yoktu, anahtar teslimi iş yapardık. Çünkü önümüzü görebiliyorduk, lakin şimdi ne olacağını bilemiyoruz’’ dedi. Şu anda herhangi bir sıkıntımız yok Ara eleman sorununun ortadan kalktığını sözlerine ekleyen Taş, ‘’4+4+4 eğitim sistemi sonrasında ara eleman açığımız had safhaya ulaşmıştı. Ama oda olarak bu konuda gerekli çalışmaları yaptık. Şu anda Mesleki Eğitim Merkezleri ve meslek liselerinde elektrik bölümünde eğitim gören öğrencilerimiz mevcut. Bu şekilde ara eleman açığımızı kapatıyoruz. Şu anda herhangi bir sıkıntımız yok. Bu da bizi sevindiriyor’’ ifadelerini kullandı. Kayıt dışılığın ciddi bir problem olduğunu vurgulayan Başkan Yardımcısı Taş, ‘’Kayıt dışı konusu ciddi bir problem. Oda olarak bu konuda hiçbir şekilde taviz vermeden çalışıyoruz. Yeni işyeri açan esnafımızı ziyaret edip, odamıza kayıtlarını yapıyoruz, ama bazı esnaflar ‘Maliye’ye kaydımı yaptırdım’ deyip oda kaydını yaptırmıyor. O yüzden bir esnaf ilk önce oda kaydını ardından maliye kaydını yaptırmalı. Bu şekilde kayıt dışılığı en aza indirmiş oluruz’’ şeklinde konuştu. Zorlu süreci atlatabilmek için desteğe ihtiyacımız var Esnafa destek verilmesi gerektiği çağrısında bulunan Taş, ‘’Zorlu süreci atlatabilmek için desteğe ihtiyacımız var. Kredi faiz oranları düşürülmeli, can suyu olarak nitelendirilen uzun vadeli faizsiz, kredi imkanları sunulmalı. Ayrıca sigorta primleri çok yüksek, bu konuda bir çalışma yapılabilir. Esnafa verilen bir destekten zincirin halkasında ki tüm sektörler faydalanır. Bu şekilde de sektörler canlanır, esnaf ayakta kalır’’ değerlendirmesinde bulundu. Basit usulle çalışanların, defteri tutma yükümlülüğünü kaldırması çok zor Basit usulden deftere geçilecek olmasına değinen Taş, ‘’2026 yılından itibaren basit usulle çalışan esnafa defter tutma zorunluluğu getirildi. Basit usulle çalışanların, defteri tutma yükümlülüğünü kaldırması çok zor. Çünkü kazandığı para ile ancak çarkını döndürebiliyor. O nedenle esnafımızın bu uygulamadan muaf tutulmasını talep ediyoruz’’ dedi. Haber Merkezi

Otel fiyatları geçen yıla göre çok yüksek değil, ama yurt dışı pahalı

Wed, 12 Nov 25 20:03:57 +0300

2026 erken rezervasyonlar başladı. Geçmiş yıllarda konaklama ücretinin yüzde 25’ini ödeyen vatandaş istediği oteli ayırabiliyordu, ancak bu oran yüzde 50’ye yükseltildi. İnternet siteleri üzerinden otel satın alınmaması gerektiği konusunda vatandaşı uyaran seyahat acenteleri, mağduriyet yaşanabileceğinin altını çizdi. TÜRSAB GAP BTK Başkanı İbrahim Halil Kılınç, ‘’İnternet siteleri üzerinden otel alınmasını tasvip etmiyoruz. Çünkü sahte hesaplar açarak dolandırabiliyorlar. O yüzden vatandaşımız otellerini seyahat acenteleri aracılığıyla alsın. Herhangi bir mağduriyet yaşadığında başvurabileceği bir yer olsun’’ dedi. Erken rezervasyonlarının başladığını ifade eden Kılınç, ‘’Erken rezervasyon fırsatları geçen yıl açılmıştı ve uzun bir süre devam etti. Çünkü otellerin birçoğu boş kaldı. 2026 yılına binaen ise erken rezervasyonlar başladı. Seyahat acentelerimiz ise bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Otel fiyatları geçen yıla göre çok yüksek değil, ama yurt dışı fiyatları pahalı. Dolayısıyla yurt içindeki otellerin biraz daha fazla talep göreceğine inanıyoruz’’ açıklamasını yaptı. Yüzde 25 ön ödemeli erken rezervasyonlarının kaldırıldığını hatırlatan Kılınç, ‘’Geçmiş yıllarda vatandaş, toplam konaklama ücretinin yüzde 25’ini ödeyerek, otelini ayırtabiliyordu, geri kalanını ise otele giriş yapmadan bir hafta önce ödüyordu. Ama bu oran yüzde 50’ye yükseldi. Bu gerçekten çok yüksek. Çünkü ödemelerin aile ekonomisini zorlamaması lazım. O yüzden yüzde 25 ödeme daha cazipti. Bu konuda operatörlerimize taleplerimizi ilettik’’ ifadelerine yer verdi. Kılınç, ‘’Yurt dışından ülkemize gelen yabancı turistler ile vatandaşımızın aynı otele ödediği ücret aynı değil. Burada amaç ülkeye döviz kazandırmak. Lakin, bu ülkede yaşamını sürdüren vatandaş, daha uygun fiyatlı olarak tatilini yapabilmeli. Çünkü kendi tatil yerlerimiz ve ülkemiz. Hiç olmazsa vatandaşımız, yurt dışından gelen yabancı turistler ile aynı ücreti ödemeli’’ şeklinde konuştu. ‘Nasıl olsa fiyat artmıyor algısı var’ diyen Kılınç, ‘’Geçen yıldan kalma ‘Nasıl olsa fiyatlar artmıyor, tatile yakın alırım’ algısı devam ediyor. Lakin bu sene fiyatların yükseleceğine inandığımızdan vatandaşımız otellerini şimdiden erken rezervasyon ile seyahat acenteleri aracılığıyla alınması lazım. Online satış sitelerinin sahteleri yapılıyor, bunlara çok dikkat edilmesi gerekiyor. Seyahat acenteleri ile görüşüp o şekilde satın alma işlemini gerçekleştirsinler’’ uyarısında bulundu.

Liyakatsiz atamalar sağlık sistemine zarar veriyor

Wed, 12 Nov 25 20:02:56 +0300

Gaziantep’te bazı sağlık kurumlarında yönetici pozisyonlarının sendikal çıkarlar doğrultusunda dağıtıldığı iddiaları, sağlık çalışanları arasında büyük rahatsızlık yarattı. ‘Benim sendikama geç, senin birim değişikliğini yapayım” veya “Sendikama üye ol, seni birim sorumlusu yapayım’ şeklindeki söylemlerin yaygınlaştığına dair şikayetler üzerine açıklama yapan Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası (HEPSEN) Gaziantep Şube Başkanı Ayşe Kılınç, bazı sendika yöneticilerinin sendikal gücü bir baskı ve torpil aracı olarak kullandığını vurguladı. Liyakatsiz atamaların sağlık sistemine zarar verdiğine dikkat çeken Kılınç, liyakatsiz yöneticilerin görev aldığı kurumlarda verimliliğin düştüğünü, ekip ruhunun bozulduğunu ve sağlık hizmetlerinin niteliğinin azaldığını söyledi. ‘’Liyakatli yöneticiler, çalışanına güven verir, adaletli davranır ve kurumu ileriye taşır. Ancak koltuklar sendikal ya da kişisel sadakat üzerinden dağıtıldığında sistem çöker. Gaziantep’te ve ülkemizin her yerinde sağlık kurumlarının, ehliyetli, tarafsız ve liyakatli yöneticilerle yönetilmesi en büyük beklentimiz’’ değerlendirmesini yaptı. ‘Yöneticilik ayrıcalık değil, sorumluluktur’ diyen Kılınç, yönetici koltuklarının belirli sendikal grupların ödül mekanizması haline getirildiği, bu durumun ise çalışan motivasyonunu ve kurum içi huzuru ciddi şekilde zedelediği belirtti. ‘’Yöneticilik makamı, bir sendikanın lütfu ya da siyasi bir ödül değil. Her sağlık çalışanı, emeğiyle, bilgisiyle ve gayretiyle yükselme hakkına sahip. Torpil, kayırmacılık ve sendikal baskı, sağlık kurumlarında iş barışını yok ediyor. Bu anlayış hem çalışanı hem de hizmet alan vatandaşlarımızı olumsuz etkiliyor’’ şeklinde konuştu. Kılınç, ‘’Ne yazık ki bazı kurumlarda yönetici koltuklarına, sağlık çalışanlarını sendikal üyelik üzerinden yönlendiren kişiler oturtulmuş. ‘Benim sendikama geç seni sorumlu yapayım, birimini değiştiririm’ diyen bu anlayış, hem etik değerlerle hem de kamu vicdanıyla bağdaşmıyor. Sendika demek, çıkar değil emek ve adaletin sesi demek. HEPSEN olarak, bu çarpık düzeni kabul etmiyor, liyakat esaslı bir yönetim anlayışını savunuyoruz’’ dedi. Sağlık çalışanlarının haklarını savunmaya devam edeceklerini sözlerine ekleyen Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası (HEPSEN) Gaziantep Şube Başkanı Ayşe Kılınç, konuşmaya şu şekilde devam etti: ‘’Hiçbir sendika, hiçbir yönetici, çalışanı baskı altına alamaz. Bizler bu mesleği, insan sağlığına hizmet için seçtik. Herkesin hakkını korumak, torpil düzenine karşı çıkmak, sendikal mücadelenin özü. Susmayacağız, hakkı ve liyakati savunmaya devam edeceğiz.’’ Haber Merkezi

Kültürel mirası ile sanat eğitiminin çağdaş vizyonu buluşuyor

Wed, 12 Nov 25 20:01:46 +0300

155 Güzel Sanatlar Fakültesi dekanı ve 55 Konservatuvar müdürü katılacak Gaziantep Üniversitesi, 13–16 Kasım 2025 tarihleri arasında Türkiye’nin dört bir yanından gelecek Güzel Sanatlar Fakülteleri ve Devlet Konservatuvarları yöneticilerini ağırlayacak. Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK) ve Sanat Dalları Eğitim Konseyi (SDEK) tarafından düzenlenen Genel Kurul Toplantısı, sanat eğitimi alanında ülke çapında en kapsamlı buluşmalardan biri olarak değerlendiriliyor. Bu yıl Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı ev sahipliğinde gerçekleşecek toplantıya, 155 Güzel Sanatlar Fakültesi dekanı ve 55 Konservatuvar müdürü ile birlikte çok sayıda akademisyen katılacak. Toplantı kapsamında sanat eğitiminin güncel sorunları, müfredat yenilenmesi, yükseköğretimde sanatsal araştırma modelleri, dijital dönüşüm ve disiplinlerarası üretim alanları ele alınacak. Ayrıca, Türkiye’deki sanat fakülteleri arasında ortak proje geliştirme, öğrenci değişim programları ve ulusal sergi etkinlikleri üzerine kararlar alınması bekleniyor. Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada, bu toplantının kente hem kültürel hem de akademik prestij kazandıracağı vurgulanarak şu ifadelere yer verildi: “Gaziantep’in kültürel mirası ile sanat eğitiminin çağdaş vizyonunu buluşturmayı amaçlıyoruz. Bu toplantı, Türkiye’deki sanat eğitimi ağının yeniden yapılandığı bir dönemde stratejik öneme sahiptir.” Etkinlik boyunca katılımcılar, Gaziantep’in özgün kültürel zenginliğini yansıtan çeşitli sanat sergileri, konserler ve kültürel gezilerle kentin yaratıcı atmosferini yakından tanıma fırsatı bulacak. Haber Merkezi

Önümüzdeki yıl ons başına 5 bin doların üzerine çıkacak

Wed, 12 Nov 25 14:33:33 +0300

Dev bankaların analizleri yayımlandı: Altın fiyatları o seviyeyi görecek! JP Morgan Private Bank, altının önümüzdeki yıl ons başına 5 bin doların üzerine çıkmasını öngörüyor. Gelişmekte olan piyasalardaki merkez bankalarının alımları fiyatlardaki yükselişi destekliyor. JP Morgan Private Bank’a göre, altının ons fiyatı 2026 yılı sonuna kadar 5 bin 200–5 bin 300 dolar seviyelerine ulaşabilir. Kuruluşun küresel makro ve sabit getirili strateji başkanı Alex Wolf, bu seviyenin mevcut fiyatlardan yüzde 25’in üzerinde bir artış anlamına geldiğini belirtti. Merkez bankalarının alımları, altının son yıllarda değer kazanmasında kritik rol oynadı. Ekim ayında 4 bin 380 doları aşarak rekor seviyelere ulaşan fiyatlar, son haftalarda bir miktar geriledi. Wolf, gelişmekte olan ülkelerde merkez bankalarının döviz rezervlerinde altının payının hâlâ nispeten düşük olduğunu vurguladı ve alımların devam ettiğini ifade etti. Dünya Altın Konseyi verilerine göre, merkez bankaları eylül ayına kadar rezervlerine 634 ton külçe altın ekledi. Bu miktar, son üç yılın aynı dönemine kıyasla düşük olsa da, 2022 öncesi ortalamanın oldukça üzerinde. Dünya Altın Konseyi, 2025 yılı için yıllık alımların 750–900 ton arasında gerçekleşmesini öngörüyor. Altın alımlarında Çin öncülük ederken, Polonya, Türkiye ve Kazakistan da rezervlerini artırmayı sürdürüyor. Uzmanlar, altının güvenli liman niteliğinin güçlü kaldığını belirtiyor; Goldman Sachs, altının 2026’nın son çeyreğinde 4 bin 900 dolara ulaşmasını bekliyor.

Güzel Sanatlar öğrencileri sergi gezdi

Wed, 12 Nov 25 14:32:22 +0300

Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri, “Müzeler ve Sanat Galerileri” isimli fakülte seçmeli ortak dersleri kapsamında Resim Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülfem Karslıgil Marakoğlu eşliğinde SANKO Sanat Galerisi’ni ziyaret ettiler. Ziyaret sırasında Ressam Sezgin Yüksel’in “Yaşama Özdeş” isimli sergisini gezerek sanatçının eserleri hakkında teknik bilgiler alan öğrenciler, eserlerin sanatsal süreci üzerine fikir alışverişinde bulundular. Öğrenciler, galerinin kuruluş hikayesi, koleksiyon yapısı, geçmiş ve gelecek sergileri hakkında da bilgi aldılar. Dr. Öğr. Üyesi Gülfem Karslıgil Marakoğlu, bu tür etkinliklerin öğrencilerin sanat algısını geliştirdiğini ve sanat ortamıyla doğrudan temas kurmalarına olanak tanıdığını belirterek, Sanko Sanat Galerisine misafirperverliklerinden dolayı teşekkür etti. Ziyaret sonunda öğrenciler, sanatın farklı yönlerini yerinde deneyimlemenin kendileri için ilham verici bir deneyim olduğunu ifade ettiler. Haber Merkezi

Kök hücre tedavisi, hasarlı bölgeyi onarıyor

Wed, 12 Nov 25 14:28:57 +0300

Gaziantep Amerikan Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Seydi Demir, son yıllarda özellikle diz ekleminde kıkırdak dokusu bozulan hastalarda, kök hücre naklinin yaygınlaştığını ve başarılı sonuçlar verdiğini söyledi. Gaziantep Amerikan Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Seydi Demir, diz eklemindeki kıkırdak dokusu hasar gören hastalarda kök hücre uygulamasının olumlu sonuçlar verdiğini belirterek “Kök hücre tedavisi, hasarlı bölgeyi onararak hastalarımıza yeniden hareket kabiliyeti kazandırmaktadır.” dedi. Vücudunun yükünü en fazla çeken eklem, dizdir Kıkırdak dokusunun vücudun kendini yenileme kapasitesinin düşük olduğunu vurgulayan Dr. Demir, “Diz, vücudun en fazla yük taşıyan eklemidir. Zamanla aşınan veya zedelenen kıkırdak, ağrıya, tutukluğa ve yürüme güçlüğüne neden olur. Kök hücre tedavisi, bu hasarlı bölgenin kendi kendini onarmasını sağlar. Hastanın kendi yağ dokusundan veya kemik iliğinden alınan kök hücreler özel işlemlerden geçirilerek diz içine enjekte edilir. Bu yöntemle vücut, doğal bir iyileşme süreci başlatır” diye konuştu. Kök hücre tedavisi iyileşme sağlıyor Erken teşhisin tedavi başarısında büyük rol oynadığını vurgulayan Dr. Demir, diz ağrısı, merdiven inip çıkarken zorlanma veya sabah tutukluğu gibi belirtiler yaşayan vatandaşların ortopedi uzmanlarına başvurmaları çağrısında bulundu. Demir, Gaziantep Amerikan Hastanesi’nde uygulanan kök hücre tedavisinin, kentte birçok hastaya iyileşme umudu sunduğunu da sözlerine ekledi. Kök hücre tedavisi nedir? Kök hücreler, vücuttaki farklı hücre türlerine dönüşebilme yeteneğine sahip özel hücrelerdir. Bu hücreler hasarlı dokuların onarılmasını ve yeni, sağlıklı hücrelerin oluşumunu sağlar. Nasıl uygulanır? Hastanın kendi dokusundan (yağ dokusu veya kemik iliği) az miktarda örnek alınır. Bu örnek laboratuvar ortamında özel işlemlerden geçirilerek kök hücreler ayrıştırılır. Elde edilen kök hücreler, enjeksiyon yöntemiyle diz eklemine uygulanır. Uygulama genellikle ameliyatsız yapılır ve işlem süresi yaklaşık 1 saat kadar sürer. Hasta aynı gün taburcu olabilir. Dizdeki ağrı ve şişliği azaltır, Kıkırdak dokusunun kendini yenilemesini destekler, Hareket kabiliyetini artırır, İleri evreye geçmeden protez ameliyatı ihtiyacını geciktirebilir veya ortadan kaldırabilir. Erken veya orta evre kıkırdak aşınması (kireçlenme) olanlara, Spor yaralanması sonrası dizinde hasar oluşanlara, Cerrahi müdahaleden kaçınmak isteyen hastalara, Genç ve orta yaşlı bireylerde eklem koruma amacıyla uygulanabilir. Haber Merkezi

İhracatımız miktar endeksinde geriledi

Wed, 12 Nov 25 14:27:24 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu, eylül ayına ilişkin dış ticaret endekslerini açıkladı. Kurum, ihracat ve ithalat birim ile miktar endekslerindeki değişimleri ve dış ticaret haddindeki gelişmeleri paylaştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Eylül 2025 dönemine ilişkin dış ticaret endekslerini yayımladı. Verilere göre ihracat birim değer endeksi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6 arttı. Gıda, içecek ve tütünde yüzde 11,1; ham maddelerde yüzde 6,9; imalat sanayinde yüzde 5,8 artış kaydedilirken, yakıt kaleminde yüzde 7,1 düşüş yaşandı. İhracat miktar endeksi eylülde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 azaldı. Gıda, içecek ve tütünde yüzde 11,9; ham maddelerde yüzde 1; imalat sanayinde yüzde 3,1 düşüş görülürken, yakıtlarda yüzde 28,9 artış gerçekleşti. İthalatta artış sürdü İthalat birim değer endeksi eylülde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,7 yükseldi. Gıda, içecek ve tütünde yüzde 10,2 artış olurken, yakıtlarda yüzde 9,1; ham maddelerde yüzde 4,5 azalma kaydedildi. İthalat miktar endeksi ise aynı dönemde yüzde 6,9 arttı. Gıda, içecek ve tütünde yüzde 10,9; ham maddelerde yüzde 3,2; yakıtlarda yüzde 6,1; imalat sanayinde yüzde 3,5 artış izlendi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre ihracat miktar endeksi, ağustos ayına kıyasla yüzde 7,5 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seride ise yıllık bazda yüzde 6,7 düşüş kaydedildi. İthalat miktar endeksi aynı dönemde mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak yüzde 5,8, yıllık bazda ise yüzde 3,7 artış gösterdi. Dış ticaret haddi yükseldi İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan dış ticaret haddi, geçen yıl eylülde 85,8 iken 2025’in aynı ayında 89,4’e yükseldi. Bu artış, dış ticaret haddinde 3,6 puanlık bir iyileşmeye işaret etti. cumhuriyet

Cari açık 20 milyar doları aştı!

Wed, 12 Nov 25 14:26:32 +0300

Eylül ayında Türkiye’nin cari açığı dikkat çekti. TCMB verilerine göre, dış ticaret açığı sürerken hizmetler ve turizm gelirleri cari açığı dengelemeye katkı sağladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), eylül 2025 ödemeler dengesi verilerini yayımladı. Buna göre cari işlemler hesabında 1 milyar 112 milyon dolar, altın ve enerji hariç cari işlemler hesabında ise 6 milyar 803 milyon dolar fazla kaydedildi. Bu dönemde ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5 milyar 356 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yıllıklandırılmış verilere göre, eylül ayında cari açık yaklaşık 20,1 milyar dolar oldu. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret dengesi ise 64,8 milyar dolar açık verdi. Aynı dönemde hizmetler dengesi 62,6 milyar dolar fazla verirken, birincil ve ikincil gelir dengesi sırasıyla 17,6 milyar dolar ve 308 milyon dolar açık gösterdi. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler eylül ayında 7 milyar 707 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında taşımacılık hizmetlerinden 2 milyar 269 milyon dolar, seyahat kaleminden ise 6 milyar 259 milyon dolar net gelir sağlandı. cumhuriyet

Tapu işlemlerinde akıl almaz yöntemlere başvuruluyor!..

Wed, 12 Nov 25 13:17:06 +0300

Gaziantep’te çok geniş kesime hizmet verildiği için tapuda büyük yoğunluk yaşandığı, bu yoğunluğu fırsat bilen kötü niyetli kişilerin suç örgütleri kurarak, gayrimenkullerde akıl almadık uygulamalarla menfaat sağlamaya yeltenildiği vurgulandı. Sahtekarlığa yeltenen kötü niyetli bu insanlara meydan vermemek için prosedür gereği tapu işlemlerinin titizlikle yapılmaya çalışılması nedeniyle büyük sorunlar yaşandığına dikkat çekildi. Gaziantep’te sahtecilik olayları çok fazla Tapu Kadastro 13. Bölge Müdürü Cengiz Yıldırım, birçok sahtecilik ve usulsüzlük olayları ile karşılaştıklarını ve bunları titiz incelemeler sonucu fark ederek güvenlik kuvvetlerine bildirdiklerini söylerken, birçok olayda suçüstü yaptıklarını ifade etti ve “Gaziantep’te akla hayale gelmez sahtecilik olayları ile karşılaşıyoruz. Kötü niyetli insanlar, özellikle sahte kimlik, sahte vekaletname, sahte veraset ilamı ile tapu işlemi yaptırmak ve menfaat sağlamak için yoğunluğu fırsat bilerek bize geliyor. Kardeşinin kimliğinin üzerindeki fotoğrafı değiştirerek kendi fotoğrafını yapıştırmak gibi hilelere başvuran insanlar var. Gaziantep’te bu tür sahtecilik olayları çok fazla” şeklinde konuştu. Tapu’da yoğunluk çok fazla günde 1500 kişi geliyor “Tapu müdürlüğü çok geniş yelpazeye hizmet veriyor, ayrıca Gaziantep’te gayri menkule fazla önem verildiğinden işlem sayısı oldukça fazla” diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Günde bin 500’e yakın kişi müdürlüğümüze müracaat ediyor. Müdürlüğümüzde personel sıkıntısı yaşıyoruz. Yılda 500 bin kişiye hizmet veriyoruz ve bu sayı yetersiz personele göre çok fazla. Yoğunluğun diğer bir nedeni ise sahtecilik olaylarına karşı evrakların çok sıkı bir şekilde incelenerek işlem yapılması. Tapu işinde çok büyük sorumluluklar var” şeklinde açıklama yaptı. Müdürlük içine banka şubesi açılacak Harçların tahsili konusunda, sorunu gidermek için kısa bir zaman içerisinde müdürlük bünyesinde bir banka şubesi açılacağını kaydeden Tapu Kadastro 13. Bölge Müdürü Cengiz Yıldırım. “Böylelikle gecikmelerden meydana gelen sıkıntıların bir kısmı ortadan kalkacak ve tapudaki işlemler daha kısa zamanda yapılacaktır. Ayrıca teknik imkanlarda artırılacaktır” dedi. Meydan vermeyiz Yıldırım, rüşvet olaylarına meydan vermemek için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerin söylerken, “Yoğunluktan ve sıkı incelemelerden kaynaklanan gecikmeler, vatandaşlar tarafından tapu kadastro müdürlüğünde işler rüşvetlemi yapılıyor diye bir endişe ortaya çıkarmaktadır. Kesinlikle böyle bir durum yoktur. Zaten rüşveti alan da veren de suçludur. Burada Başbakan ve Cumhurbaşkanı da gelse aynı işlemlere maruz kalır. Rüşvete yol vermeyiz. Fakat her birimde kötü niyetli çalışanlar olabilir. Rüşvet veren varsa, gelsin ortaya çıkarsın bu durumda gerekeni yaparız. Tapu işlemleri çok önemli, yanlış kabul etmeyen işlemlerdir" şeklinde konuştu.

Hasta yükü yeni kurulacak semt polikliniklerine dağıtılacak

Wed, 12 Nov 25 13:16:28 +0300

Gaziantep Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Muhittin Aksoy, polikliniklerde artan hasta yükünü yeni kuracakları semt polikliniklerine yaymayı planladıklarını söyledi. Aksoy, yeni göreve başlaması nedeniyle düzenlediği tanışma toplantısında, hastane olarak Gaziantep'te en kaliteli sağlık hizmeti veren şehir konumda olduklarını belirtti. Gaziantep'in bölgesinde büyük bir metropol kent olduğunu, gerek Gaziantep’ten gerekse de çevre illerden gelen hastalarla birlikte günde yaklaşık 8 bin hastaya baktıklarını belirten Aksoy, "SSK, Bağ-Kur ve yeşil kartlı hastalarla birlikte gün Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Muhittin Aksoy de 8 bin hastaya poliklinik, acil ve yataklı tedavi hizmeti veriyoruz. Bu sağlık hizmetlerini daha kaliteli hale getirmek için gerek personel, gerekse araç-gereç ve yeni cihaz alımları yaparak bize başvuran hiç bir hastamızı başka hastanelere sevk etmemeyi hedefliyoruz" diye konuştu.

Tekstilci, girdi maliyetleri ve kur sıkıntısı yaşıyor

Wed, 12 Nov 25 13:15:53 +0300

TOBB Tekstil Sektör Kurulu Başkanı ve Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Tekstil Sektör Kurulu tarafından "Tekstil sektörünün sorunlarını ve isteklerini dile getirmek” üzere hazırlanan raporun, 14 Şu batla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacağı bildirildi. Tekstildeki bütün tarafların görüşleri alınarak hazırlanan rapor, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu tarafından, 14 Şubat Salı günü TOBB'un Ankara'da düzenleyeceği toplantıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a takdim edilecek, Türkiye'deki bütün oda başkanlarının katılacağı toplantıda, sektörlerin sorunları masaya yatırılacak. TOBB Tekstil Sektör Kurulu Başkanı ve Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, tekstilcilerin girdi maliyetleri ve kur yüzünden sıkıntılı günler geçirdiğini belirtti. TOBB Sektör Kurulu olarak tekstilin son durumu ve nereye gittiği konusunda rapor hazırladıklarını ifade eden Konukoğlu, raporun konfeksiyon, iplik ve dokuma sektörü temsilcileriyle birlikte hazırlandığını anlattı. Raporda en çok 3 konuyu vurgulayacaklarını belirten Konukoğlu, bunların yüksek enerji fiyatları, işçiliklerin üzerindeki ağır vergi yükleri ve KDV oranlarının yüksekliği olduğunu bildirdi. Konukoğlu, elektrik fiyatlarının rekabet güçlerini olumsuz etkilediğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "İşçiliklerin üzerindeki vergi yükleri kaldırılmalı. Türkiye'de patrondan çıkan ile işçinin eline geçen arasında yüzde 42 fark var. 100 lira patrondan çıkıyorsa, bunun 42 lirası vergi ve fonlara gidiyor. Elektriğe gelince, TRT fonundan tutun her türlü fonlarla beraber yükselmeler var. Bunun, düşmesini istiyoruz. Üçüncü isteğimiz, KDV'nin bir an önce yüzde 8'e düşürülmesi." Uzakdoğu ülkelerinden yapılan haksız tekstil ithalatına işaret eden Konukoğlu kurun devamlı aşağı gitmesinden dolayı çok büyük miktarda ithalatın Türkiye'ye girdiğini belirtti. Konukoğlu. "Türk sanayicisi ithalat yüzünden zor durumda. İthalatın önüne geçilmesi için kota konmalı veya anti damping yasasının biraz daha hızlı çalıştırılması gerek" diye konuştu. Emek yoğun sektör olan tekstilin işçi ambarı olduğunu anlatan Konukoğlu, hükümetin fedakarlık etmesi, sektörü iyileştirmek için bir an önce tedbir alması gerektiğine işaret etti. Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) verilerine göre, tekstil sektörünün ihracat artış hızı son yıllarda azalış trendine girdi. 2004 yılında 4 milyar 564 milyon dolarlık ihracat yapan sektör, geçen yıl 4 milyar 86 i milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. 2004 yılında bir önceki yıla göre yüzde 24.59 artış yaşanan tekstil ihracatında, 2005 yılında ise yüzde 6.50 artış görüldü. Sektörün ihracatı, bu yılın Ocak ayında ise 2004'in aynı ayma kıyasla yüzde 0.68 gerileyerek 338 milyon 234 bin dolar oldu.

Kötü yönetim verem ediyor

Wed, 12 Nov 25 13:15:08 +0300

Verem hastası, hastalığın insanı tüketen seyri yanında, ‘sağlıkta dönüşüm’ün çarkları arasında tükenmektedir” Yrd. Doç. Dr. Osman Elbek, yapılan çalışmalar ve dispanserlerde verilen hizmetlerin önemsenmesi üzerine 1977 yılında önü kesilen verem hastalığının son yıllarda ciddi anlamda artış gösterdiğini belirtirken, “Türkiye'nin verem savaşı alanında yaşadığı en büyük sorun, hastalığın kontrolü konusunda mutlak var olması gereken politik istek ve kararlılığın olmamasıdır” dedi. Verem hastalığı sıklıkla yoksulların hastalığıdır Verem hastalığını sağlık politikasında yapılan yanlışların artırdığının altını çizen Elbek, “Üzücüdür ki sağlık alanında giderek hız kazanan dönüşüm ve bu alanda yapılan reformlar hastayı müşteri, sağlık birimini ticarethane olarak gören bir zihniyetin uygulamalarıdır. Bu dönüşümün tek amacı, sağlık şirketine türlü yakınmalar ile başvuran müşterilerinden para kazanmaktır. Oysa ki verem hastalığı sıklıkla yoksulların hastalığıdır. Yine üzücüdür ki yeterli parası olma yan verem hastası, hastalığın insanı tüketen seyri yanında, ‘sağlıkta dönüşümün' çarkları arasında da tükenmektedir” diye konuştu. 1977’de frenlenen verem yeniden tırmanışa geçti SSK’nın devri ile illerdeki dispanserlerin durumunun netlik kazanmamasından dolayı verem hastalarının kayıt altına alınması ve tedavilerinin takibinin mümkün olmadığını, bu durumun veremin kontrolünü de zorlaştıracağını hatırlatan Elbek, “İlginçtir ki Osmanlı İmparatorluğu döneminde pek çok padişahın ölümüne neden olan verem hastalığının yaygınlığı 1964-77 yılları arasında yürütülen verem savaşı ile geriletilebilmiştir. Ancak 1977’li yıllardan itibaren hastalığın kontrol altına alındığını düşünen siyasi iktidarların veremle savaşa karşı ilgisi azalmış ve bunun sonucunda 1977’den sonra hastalık yeni den artışa geçmiştir. Ülkemiz açısından başka bir utanç tablosu da zorunlu olmasına rağmen tanı konulan hastaların, hastalıkla savaş amacıyla kurulan verem savaş dispanserlerine bildirilmemesidir. Bugün ülkemizde dispansere kayıtlı olan, yani resmi istatistiklerde yer alan hastaların ülkede beklenen hasta sayısının yaklaşık üçte biri olduğu düşünülmektedir” diye konuştu. Her on saniyede bir kişi veremden ölüyor Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmalarına göre, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde verem hastalığı konusunda artış bulunduğunu, dünya da her yıl 8 milyon yeni verem hastasının ortaya çıktığını ve 3 milyon kişinin veremden öldüğünü açıklayan Elbek, “Dünyada yaklaşık olarak her on saniyede bir kişinin verem hastalığından öldüğü açıklanıyor. Çok daha korkutucu olarak, Türkiye’nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkelerde tedaviye alınan hastaların yarısından fazlası eksik veya yetersiz tedavi edilmektedir. Bu eksiklik ve yetersizlik, ülkemizde dahil olmak kaydıyla dünya genelinde hastalığın ilaç karşısında direncini arttırmakta ve tedaviyi güçleştirmekte ve imkansızlaştırmaktadır” diye konuştu. Sağlığı bir insan hakkı olmaktan çıkarmaktadırlar Son dönemlerde sağlığın bir insan hakkı olmaktan çıkarılmaya çalışıldığını, sosyal devlet ilkesi anlayışının yerini gelirin kadar hizmet anlayışının aldığını, bu durumun sonucuda tedavi olma şansının azaldığını belirten Elbek, “Son dönemde sağlık alanında egemen hale gelen zihniyet, ideoloji, ülke bütçelerinde sağlık harcamalarının karşılanamayacak düzeye ulaştığını belirterek, sağlığı bir insan hakkı olmaktan çıkarmakta ve ihtiyacı olanın, gereksinim duyduğu anda, gereken bedeli ödeyerek sağlık hizmetini satın alması gerektiğini öngörmektedir. Üzücüdür ki ülkemiz de benzer bir zihniyetin etkisi altındadır. Bu dönüşümün bir yansıması olarak bütçe uygulama talimatları çıkarılmakta, genel sağlık sigortası ile sağlık hizmetine ulaşmak için devlete ödenen vergi dışında prim ve katkı payı adı altında hastadan ek para istenmektedir. Ülkemizin yoksulluk tablosunu ortaya koymak için büyük çalışmalara ihtiyaç yoktur. Aşevlerinin önlerinden geçmek, yeşil kart başvurularını izlemek, sokakta yaşayan evsizlerle temas etmek yeterlidir. Böylesi bir açık yoksulluğun yaşandığı, asgari ücretin yoksulluk sınırının çok altında belirlendiği bir ülkede, aylık 127 YTL kazancın üstündeki tüm bireylerden genel sağlık sigortası primi istemek, prim ödeyemeyenlere veya primlerini yatırsa da hastalandığı zaman tıpkı ilaçtaki gibi istenecek olan katkı payını ödeyemeyeceklere sağlık hizmetinin sunulmayacağı düşünüldüğünde yakın gelecekte verem hastalarını ve toplum sağlığını ne büyük bir tehlikenin beklediği anlaşılabilir" şeklinde açıklama yaptı. Pahalı ilaçlar hastalığın tedavisini engelliyor “Ülkemizin bu alanda yaşadığı bir diğer önemli sorun da pahalı ilaçlara hastaların ulaşımının engellenmesi temelinde hayata geçirilen bütçe uygulama talimatı gereği ucuz verem ilaçlarının piyasada serbestçe satılı yor olmasıdır” diyen Elbek, “Oysa ki verem ilaçları akılcı ilaç uygulaması gereği verem savaş dispanserleri öncülüğünde gözetim altında verilmesi gereken ilaçlardır. Ancak siyasi iktidarlar verem ilaçlarının ucuz olması nedeniyle hazineye ek yük getirmediğini düşünmekte ve önlem almamaktadırlar. Bu ihmalkarlığın ülkemizde ve dünyada ilaca dirençli verem hastalığın yaygınlaşmasına katkıda bulunduğu unutulma malıdır. Yeterli kayıt, ihbar ve denetleme sisteminin kurulamamış olması, verem savaşının verem savaş dispanserleri öncülüğünde tek elden yürütülemiyor olması, kimi zaman ilaçların temin edilememesi, verem kontrol çalışmalarının sağlık ocakları ile entegrasyonunun gerçekleşmemiş olması da bu alanda var olan diğer önemli sorunlardır" şeklinde ifade etti. Verem tedavi ile içinden çıkılamayacak bir sorun değildir Elbek, “Oysa ki verem hastalığı tüm zorluklarına rağmen içerisinden çıkılamayacak bir sorun değildir. Siyasi iktidarın istek ve kararlılığın olduğu, sağlık yakınmaları olan insanları para kazanılacak müşteri değil de tıbbın temel ilkesi gereğince hasta olarak görüldüğü, sağlık sisteminin zenginleri değil, yoksulları gözettiği bir or tamda, tedavi süresince hastaların ilaçları sorumlu bir kişi gözetiminde aldığı bir hastalık denilebilir. Bunu başarabilecek bir sağlık sistemi ise bugüne kadar ülkemizde uygulanan ‘dönüşüm’ politikasını reddetmekle mümkündür " diye konuştu. Kontrol altına alınmazsa verem 10 yıl içinde 20 kat artabilir Kontrol altına alınamaması durumunda verimin ileriki yıllarda daha da ciddi boyutlarda yaşanacağını açıklayan Elbek. “Çoğu gelişmekte olan ülkelerde 4 hastadan birisi dirençli verem mikrobuyla hastalanmakta ya da 4 hastadan 3 ünde duyarlı verem hastalığı tedavi sırasında yapılan hatalar nedeniyle dirençli hale gelmektedir. Bu gidiş kontrol altına alınmaz ise önümüzdeki on yılda dirençli verem hastalığının günümüzdekinden 20 kat daha fazla yaygın olacağı öngörülmektedir. Ve bilelim ki hastalığın direnç kazanması o ülkede verem savaşının bilimsel uygulamalar temelinde yapılmadığının, o ülkenin sağlık sisteminin hastalığın önemini göz ardı ettiğinin kanıtıdır" dedi.

Günde 30 doğum oluyor

Wed, 12 Nov 25 13:14:31 +0300

Leylek trafiği yoğun!... Gaziantep 75. Yıl Doğum Hastanesi'nde günde 30 normal doğum gerçekleştiğini ifade eden Başhekim Vekili Opr. Dr. Fethi Pınar, “Kentin göç alması ile birlikte doğum oranı artarken özellikle kentin kırsal kesim doğurgan özellik taşımaktadır. Bununla birlikte kadınların bilinçsizliği de olumsuz sonuçlara neden olmaktadır" dedi. Doğuma personel dayanmıyor 75. Yıl Doğum Hastanesi Başhekimi Pınar, “Hastanemiz 150 yataklı olup, 300’e yakın personelin hizmet gördüğü hastanede özellikle hemşire ve uzman doktor konusunda bölgenin en büyük kadın doğum hastanelerinden biri olunması nedeniyle önemli sıkıntılar yaşanmaktadır. Şu anda 25 doğum uzmanın çalışması gerekir ' şeklinde konuştu. İlimizde doğurganlık oranı çok yüksek Günde ortalama 30 doğumun gerçekleştiği hastanede. 10-15 tane cerrahi işlem yapıldığını, ayrıca günde 500-550 yakın hastaya hizmet verildiğini kaydeden Pınar, “Bölge ve özellikle ilimizde doğurganlık oranı çok yüksektir. Kapasitesi geniş olan hastanede doğurganlık oranının fazla olması ile sıkıntılar yaşanmaktadır. Batı kentlerine oranla ilimizde doğum oranı çok yüksek. Bunun sebebi göçle gelen yoğunlukla birlikte eğitimsizlik ve bilinçsizliktir" şeklinde açıklama yaptı.

Parası olan hastaların büyük şehirlerdeki doktorlara gitme alışkanlığı yaygınlaşıyor

Wed, 12 Nov 25 13:13:42 +0300

Doktorlara güven azaldı mı? Gaziantep Tabipler Odası Başkanı durumun nedenlerini anlattı Vatandaşlar doktorlara güvenlerinin kalmadığından, bir ihtisas dalında başvurdukları birkaç doktorun ayrı ayrı teşhis koymasından yakınıyorlar. Hangi doktora inanıp, hangi doktorun verdiği ilacı kullanacaklarını şaşırdıklarını belirtiyorlar. Caddelerimiz baştan aşağı doktor tabelalarıyla doluyken, artık parası olanların Adana, Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerdeki doktorlara gitmesi bu güvensizliğin sonucu olarak gösteriliyor. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Gaziantep Tabipler Odası Başkanı Refik Sacır, batılı ülkelerde doktorların her iki-üç yılda bir kurslara katılarak bu kurslar sonunda sertifika aldıklarını ve bunu muayenehanelerine asmak zorunda olduklarını belirtti. Sacır, tıp fakültesinden mezun olduktan sonra bir doktorun ömür boyu o bilgilerle çalışmasının mümkün olmadığını, ancak ülkemizde bazı doktorların tıptaki gelişmeleri kendi çabalarıyla öğrenmek zorunda kaldığını söyledi. Türkiye Tabipler Odasının, Sağlık Bakanlığına sürekli başvurarak doktorların günün gelişmelerini izleyerek kendilerini yenilemeleri için kurslar düzenlenmesi gerektiğinin hatırlatıldığını söyleyen Sacır, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının konuyla ilgilenip böyle bir çalışmaya girmediğini söyledi. Bu nedenle doktorların kendi çabaları ile gelişmeleri izlediğini, ancak yetersiz kaldığını belirtti. Tabipler Odası Başkanı Sacır, şehrimizde 200 civarında doktorun özel muayenehanesin de çalıştığını, bu sayının doğudaki illere göre çok fazla, batıdaki illere göre ise az kaldığını ifade etti. Sacır, Gaziantep Tabipler Odasına üye olan 220 civarında doktordan, 190 tanesinin mütehassıs, 30 unun da pratisyen doktor olduğunu bildirdi. Doktorların bir kısmının odaya kayıtlı olmadığını belirten Sacır, hastanelerde tam gün görev yapan doktorların 8-12 ile 14.00-17.00 arasında olmak üzere toplam yedi saat çalıştıklarını, yarım gün çalışan doktorların ise diğerlerinden bir saat az görev yaptıklarını söyledi. Tabipler Odası Başkanı, doktorların her iki-üç yılda bir kendi ihtisas dallarında açılacak kurslara katılarak kendilerini yenilemeleri gerektiğine dikkat çekerek, bakanlığın bu konuya eğilmesi gerektiğini söyledi.

Sinek mücadelesi ne zaman başlayacak? Belediyeden henüz ses yok

Wed, 12 Nov 25 13:13:05 +0300

Şimdiden uyarıyoruz... Her yıl tekrar tekrar yazarak ilgilileri uyarırız. Belediyeden bu yıl da ses çıkmıyor. Kara ve sivrisineklerle mücadelenin ne zaman yapılacağı yurttaşlar tarafından soruluyor. Geçen yıllarda mücadeleye geç başlandığı için yaz aylarında kara ve sivrisinekler şehri istila ederek halkı rahatsız etmişti. Belediye sinekle mücadele ekiplerinin neden çalışmalara başlamadığı soruluyor. Geçen yıllarda özellikle sivrisinekler yüzünden sıtma hastalığı yaygınlaşmıştı. Son yıllarda sıtma hastalığının devamlı artması karşısın da bu yıl daha dikkatli mücadele yapılmasının gerektiği vurgulanıyor. Sivrisineklerle mücadelenin tam zamanı olduğu, sinek yumurtası larvaların havaların ısınmasıyla birlikte çoğalacağı, sıtmalı vatandaşlardan hastalığı sağlıklı yurttaşlara taşıyacağı bildiriliyor.

Şehir içindeki telefon kabinlerinden ayda 12 milyon gelir sağlanıyor

Wed, 12 Nov 25 13:12:28 +0300

Bazı semtlerde telefonların ahizelerinin çalındığı ve kabloların koparıldığı bildiriliyor PTT’nin yaptığı çalışmalarla şehir içinde çeşitli semtlere konulan ankesörlü telefon kabinlerinin sayısı 110’a ulaştı. Şehir içinde kullanılan ve 24 saat açık bulundurulan ankesörlü telefon kabinlerinden 43 tanesi lokal şehir içi 68’i ise şehirlerarası ve milletlerarası konuşmaya açık tutuluyor. Ankesörlü telefon kabinlerinden ocak ayı içerisinde 12 milyon, şubat ayında 11 milyon 644 bin, mart ayında ise 13 milyon 840 bin liralık gelir elde edildiği açıklandı. Telefonların arızalanması durumunda teknik elemanlar tarafından devamlı tarandığı belirtilerek vatandaşların da bu hizmetin şuurunda olması istendi. Ankesörlü telefonların konduğu bazı semtlerde telefonlara zarar verildiği açıklanarak telefon ahizesinin çalındığı, kablolarının koparıldığı ve yumrukla telefona saldırdıkları ifade edildi. Bu gibi durumlarda olayın devam etmesi halinde, telefon kabinlerinin, milli servete zarar verilmesini önlemek amacı ile başka yerlere nakledildiği belirtildi. Telefonla konuşmak için çeşitli dalaverelere başvuranlar olduğu, bunların arasında 25 kuruşların bir liralıkların ezilerek jeton şekline getirip atıldığı, hatta çiklet bile atanların bulunduğu belirtildi. Telefonu olmayan semtlere bu yıl içinde hizmet götürüleceği, ipek yolu üzerine de 13 telefon kabini yerleştirildiği, 10 km. aralıklarla da 23 tane ankesörlü telefon kabini konulduğu yetkililer tarafından açıklandı.

Kuraklık çiftçiyi perişan ediyor

Wed, 12 Nov 25 13:11:37 +0300

Fırat’tan sulama olmadıkça, yağışsızlığa köklü çözüm bulunamayacak Araban ve Yavuzeli köylerine kuyular açılacak Köylerimizde kuraklık son hadde vardı. Ekinlerin susuzluktan yanmaması için birçok köyde “Yağmur duasına” çıkıldığı söyleniyor. Nisan ayında da yağış düşmezse ekinler yanacak. Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri bu yıl toplam yağış miktarının 390.4 kilogramda kaldığını, geçen yıl aynı süre içinde ise mevsimlik 433.8 kilogram yağışın düşmüş bulunduğunu ifade ettiler. Son günlerde havanın bulutlu olmasına rağmen yağışın düşmemesi köylülerin devamlı havayı izlemesine sebep oluyor. Geçen yıl yağışların bu yıldan fazla olmasına rağmen özellikle Yavuzeli ve Araban köylerinde büyük içme suyu sıkıntısı çekildi. 38 köye her gün içme suyu verildi. Su alabilmek için zaman zaman köylüler arasında kavgalar görüldü. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz Vali Abdülkadir Aksu, bu yılda köylere kuraklık nedeniyle içme suyu verileceğini, köklü çözümün Fırat nehrinden su getirmek olduğunu söyledi. Araban ve Yavuzeli’ndeki köylere geçici çözüm olarak DSİ genel müdürlüğünün kuyular açması istendiği, 10-15 köyün bu suretle kurtulabileceği bildirildi.

Emeklilerle ilgili yeni vergi iadesi uygulaması başladı

Wed, 12 Nov 25 13:08:53 +0300

Emeklilerle ilgili vergi iadesinin yeni uygulamasına başlandı. Her üç ayda bir verilmekte olan vergi iadelerinde önceden her ay için ayrı vergi iade formu dolduruluyordu. Yeni uygulamaya göre maaşların ilk 90 bin lirası için yüzde 20 ikinci 90 bin lirası için yüzde 15, ondan sonraki bölümü için ise yüzde 10 vergi iadesi uygulanıyor. Yeni uygulamada üç aylık fatura bir formda gösteriliyor. Faturaların dağılmasını önlemek için de üzerinde gerekli bilgiler bulunan bir zarfa konuluyor. Yeni uygulamadan hem memurlar, hem de emekliler memnun olduklarını söylediler.

Yeni 1000’likler 2 haftaya kadar piyasaya çıkacak

Wed, 12 Nov 25 13:08:15 +0300

Paramızın değeri düştükçe, ebatları da küçülüyor. Uzun süredir tedavülde bulunan bin liralık banknotların yerine 500 lira ebadında yeni tip 1000 liralıklar tedavüle girdi. 29 eylül günü tedavülden kalkacak olan eski tip 1000 liralıkların 1996 yılına kadar değiştirme müddetinin olduğu ve geçerliliğinin sürdüğü kaydediliyor.

Ehliyet almak isteyenler yılbaşından itibaren Milli Eğitim Müdürlüğünde kurs görecek

Wed, 12 Nov 25 13:07:44 +0300

400 öğrenci ve öğretmen trafik polisi görevi yapıyor Trafik Kanununda yapılan son değişiklikle trafik eğitiminin Trafik Şube Müdürlükleri ve Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından ortaklaşa yapılacağı yolundaki düzenlemeden sonra okullarda trafik eğitimi başladı. İlk ve orta dereceli okullardan dörder öğrenci ve ikişer öğretmen 19 Mayıs lisesin de seminere katılarak belge aldılar. 400 civarındaki öğrenci ve öğretmenin okul önlerinde öğrencilerinin geçişlerinde yardımcı oldukları açıklandı. 1987 yılı başından itibaren de ehliyet almak isteyenlerin Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurarak üç aylık kurslara devam edecekler, bu kurslarda başarılı olanlara sertifika verilecek. Sertifikasını alan vatandaşlar Trafik Şube Müdürlüklerine başvurarak ehliyetlerini alabilecekler. Bu kursların ehliyet almak isteyenlerin daha iyi bir sürücü olması için çok yararlı olacağını belirten ilgililer, Milli Eğitim Müdürlüğünün bu kursları Özel kuruluşlara da verdirebileceğini söylediler. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürlüğü ilgilileri ise bu konuda şimdilik bir çalışma yapılmadığını, kanun da yapılan değişiklikle ilgili yönetmeliğin henüz gelmediğini bildirdiler.

Nüket Ersoy, son yolculuğuna uğurlandı

Tue, 11 Nov 25 21:46:41 +0300

Geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybeden Gaziantep Kolej Vakfı Mütevelli ve Yönetim Kurulu Başkanı Nüket Ersoy, dün ikindi namazına müteakiben kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. Geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybeden Gaziantep Kolej Vakfı Mütevelli ve Yönetim Kurulu Başkanı Nüket Ersoy, dün ikindi namazına müteakiben kılınan cenaze namazının ardından sevenlerinin gözyaşları arasında aile mezarlığına defnedildi. Cenaze törenine; Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Kilis Valisi Tahir Şahin, Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Halil Uğur, Şehitkamil Belediyesi Başkanvekili Hakan Aslansoy, Gaziantep Kolej Vakfı Mütevelli ve Yönetim Kurulu üyeleri Sivil Toplum Örgütü temsilcileri ve sevenleri katıldı. 28 yaşında Yardımseverler Derneği başkanlığına seçilen Ersoy, Gaziantep'in ilk modern pastanesi olan “Kara Kedi”yi hizmete açtı. Başkanlığı döneminde elde edilen gelirle yüzlerce öğrenciye burs veren Ersoy, Gaziantep Kolej Vakfı’nda Kadınlar Kolu Başkanlığı ve uzun yıllar gönüllü olarak İngilizce öğretmenliği yaptı. 1986-1987 yıllarında şimdiki adı Şahinbey Lions Kulübü olan Gaziantep Lioness Kulübü'nün kurucu başkanlığı görevlerini yürüten Ersoy, başkanlığı döneminde 6 bin kişinin diyabet taramasını yaptırdığı proje ile Lions'un, "Top Ten" ödülünü alarak dünyadaki en başarılı üç kulüpten birisi oldu. 24 Kasım Öğretmenler Günü'nün tüm dünyada öğretmenler günü olarak kabul edilmesi için önemli çalışmalar yapan Ersoy, ABD'nin Illinois, Lousiana, Kentuky, Texas, Alabama ve New Mexico eyaletlerinde 24 Kasım öğretmenler günü olarak kabul edildi.

Son bir yılda elektriğe yüzde 300 zam yapıldı

Tue, 11 Nov 25 21:45:36 +0300

Ekonomik krizi iliklerine kadar hisseden vatandaş, son bir yılda elektriğe yapılan zam karşısında büyük bir şok yaşadı. 2024 yılının kasım ayında 1 kilovat/saat elektrik tüketim bedeli 2,80 lira iken bu durum, 2025 yılının aynı ayında 6,5 liraya yükseldi Son bir yıl içerisinde elektriğe yüzde 300 oranında zam geldiğini vurgulayan Tüketici Hakları Derneği Gaziantep Şube Başkanı Bülent Yılmaz, vatandaşı daha zorlu günlerin beklediğinin altını çizdi. 1 kilovat/saat tüketim bedeli 2,80 liradan 6,5 liraya yükseldi Yılmaz, ‘’2024 yılının kasım ayında bir vatandaş 767 kilovat/saat elektrik kullanmış. O dönemde ise 1 kilovat elektrik 2,80 liraydı ve geçen fatura 2 bin 140 liraydı. 2025 yılının kasım ayında gelen faturaya göre aynı vatandaşımız, bir ayda 389 kilovat/saat elektrik tüketmiş ve 2 bin 515 lira fatura çıkmış. Yani bu vatandaş, 1 kilovat elektrik için 6,5 lira ödemiş. Bir evde sadece buzdolabı, akşamlar birkaç saat televizyon, haftada iki gün bulaşık veya çamaşır makinesi çalışsa bu kadar tüketim yapar. Asgari ücretli maaşının yüzde 12’si elektrik faturasına gidecek. Böyle bir acımasız yönetim anlayışı olabilir mi?’’ sorusunu sordu. Asgari ücretlinin maaşının yüzde 12’si elektrik faturasına gidiyor Yılmaz, elektriğe yüzde 300 oranında zam yapılmasını eleştirirken ‘’İnsanlar, buzdolabı, çamaşır veya bulaşık makinesinin fişini mi çeksin, televizyon mu izlemesin ne yapsın? Kış ayında kombisini mi kapatsın? Sağlıklı beslenme ya da yüksek standartta yaşamayı çoktan geçtik. Bunları konuşmuyoruz bile. Bir asgari ücretli maaşının neden yüzde 12’sini elektrik faturasına versin?’’ ifadelerini kullandı. 2026 yılının daha da zorlu geçeceğini söyleyebiliriz Yılmaz, ‘’Bu kış her eve en az 2 bin 500 lira ile 3 bin lira arasında doğalgaz faturası gelecek. Bu şekilde olursa maaşın yüzde 15’i de doğalgaz faturasına gidecek. Su faturasını da eklersek, vatandaş maaşının yarısını elektrik, doğalgaz ve su faturasına vermiş olacak. Bu gerçekten anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir durum değil. Hal böyle olursa 2026 yılının daha da zorlu geçeceğini söyleyebiliriz’’ tespitini yaptı. Enflasyon denilen şey vatandaşın cebinden parasının alınması anlamına gelir Merkez Bankası’nı eleştiren Yılmaz, ‘’Bir Merkez Bankası, bir yıl içerisinde 4 defa enflasyon hedefi belirler mi? Kasım ayında yılsonu enflasyonunu değiştirir mi? Böyle bir ekonomi yönetimi olabilir mi? Devlet yönetmek ile ev yönetmek birbirine benzer. Sabit ücretli bir çalışanın aylık geliri 30 bin lira ise 40 bin lira harcayabilir mi? Devlette böyledir, ama hastane, otoyol, yatırımları kısmazsanız, israftan kaçınılmazsa bunun bedelini vatandaş ödüyor. Enflasyon denilen şey vatandaşın cebinden parasının alınması anlamına gelir. Fakat vatandaşın artık bunları görmesi ve kendisine bir yol çizmesi lazım’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

Kuraklık çok canımızı yakacak

Tue, 11 Nov 25 21:44:34 +0300

Antep adeta yalancı bahar yaşıyor… Kasım ortasına geldik halen tek damla yağış yok… Antep’te geçtiğimiz yıllarda Ekim sonu, Kasım başı sobalar ve kaloriferler yakılırdı. Küresel ısınma ve kuraklığın derin bir şekilde hissedildiği bölge ve kentte Kasım ortasına gelinmesine rağmen tek damla yağmur düşmediği gibi 20-22 dereceyi bulan sıcaklar yüzünden adeta yalancı bahar yaşanıyor. Kuraklığın tüm ekinleri ve canlıları alabildiğine kötü etkilediği süreç toprağı ve insanı suya hasret bırakacak.

Adaletin, demokrasinin ve insan haklarının gereği budur

Tue, 11 Nov 25 21:43:31 +0300

İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi, 2016 yılından beri tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş ve tüm siyasi mahpusların serbest bırakılmasını istedi Şube Başkanı Av. Bahri Oğuz, ‘’Bizler, hukuk devletinin temel ilkelerine ve yargı bağımsızlığına inanan insan hakları savunucuları olarak; adaletin, demokrasinin ve insan haklarının bir gereği olarak, seçilmiş siyasetçilere yönelik yargısal operasyon süreçlerinin uluslararası mahkemeler tarafından defalarca hukuksuz bulunduğunu hatırlatıyoruz. Bu nedenle Selahattin Demirtaş’ın ve hukuka aykırı biçimde cezaevinde tutulan tüm siyasi mahpusların bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz’’ şeklinde konuştu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar ile de sabit Selahattin Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 tarihinde yapılan siyasi bir yargı operasyonu ile gözaltına alınıp, tutuklanarak Edirne F Tipi Hapishanesine götürüldüğünü kaydeden Oğuz, ‘’Demirtaş’ın 9 yıllık tutukluluk süreci içerisinde hakkında yapılan yargılamaların hukuki saikler barındırmadığı çok farklı çevreler tarafından dile getirildiği gibi bu husus Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar ile de sabit. Son olarak 8 Temmuz günü AİHM tarafından Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk durumu hakkında verilen hak ihlali kararına karşı Türkiye Cumhuriyeti temsilcileri tarafından mahkemenin büyük dairesine yapılan itiraz başvurusu ret edilerek söz konusu ihlal kararı kesinleşmiş’’ hatırlatmasını yaptı. İnsan Hakları Derneği olarak, HDP milletvekillerine, belediye başkanlarına ve Kürt siyasetçilerine yönelik gerçekleşen tutuklamaların, ulusal ve uluslararası hukukla bağdaşır bir yanının olmadığını, aksine planlanmış siyasi kararlarla alındığını her defasında önemle belirttiklerini söyleyen Oğuz, ‘’Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma haklarını düzenleyen 67. Maddesinin, yine ifade, örgütlenme ve propaganda hakkını düzenleyen 24 ve 25. Maddelerinin, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını düzenleyen 19. Maddesinin açık bir şekilde sistemli şekilde ihlal edildiğine ve tutukluluk koşullarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmış, tutuksuz yargılamanın önemine işaret etmiştik’’ değerlendirmesinde bulundu. Kürt meselesinin demokratik çözümü umutlarının yeşerdiği ortama da zarar veriyor Oğuz, ‘’Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devamı, yalnızca bir bireyin özgürlüğünün ihlali anlamına gelmemekte; aynı zamanda Türkiye’de demokratik siyasetin alanını daraltmakta, toplumun adalet duygusunu zedelemekte ve Kürt meselesinin demokratik çözümü umutlarının yeşerdiği ortama da zarar veriyor’’ açıklamasında bulundu. Haber Merkezi

Antep’te, öğrencilerin üçte biri en az bir kez zorbalığa maruz kalıyor

Tue, 11 Nov 25 21:42:24 +0300

Hem çocuklar hem de gençler arasında günden güne artış gösteren akran zorbalığı, ailelerin en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi Akran zorbalığının artık okul bahçelerinden evlerin içine kadar uzanan bir sorun haline geldiğini ifade eden Psikolog Zeynep Yengil, ‘’Gaziantep’te yapılan yerel çalışmalar, öğrencilerin yaklaşık üçte birinin en az bir kez zorbalığa maruz kaldığını gösteriyor. Bu oran, okulun bulunduğu semte ve ailelerin eğitim düzeyine göre değişkenlik gösteriyor. Özellikle ekonomik güçlük yaşayan bölgelerde çocuklar, öfke ve rekabet duygularını daha fazla zorbalık davranışlarıyla dışa vurabiliyor’’ dedi. Akran zorbalığını Gaziantep özelinde değerlendiren Yengil, ‘’Gaziantep özelinde değerlendirildiğinde, şehrin hızlı göç alan yapısı, kalabalık okul ortamları ve sosyoekonomik farklılıkların belirginliği, akran zorbalığını besleyen faktörleri artırabiliyor. Bazı okullarda sınıf mevcutlarının fazla olması, rehberlik servislerinin yetersiz kalması ve velilerin farkındalığının düşük olması, çocukların yaşadıkları olumsuz deneyimlerin fark edilmeden büyümesine neden olabiliyor’’ diye konuştu. Çözüm, yalnızca okul duvarları arasında aranacak bir mesele değil ‘Çözüm, yalnızca okul duvarları arasında aranacak bir mesele değil’ diyen Psikolog Yengil, ‘’Akran zorbalığını önlemenin yolu, bütüncül bir iş birliğinden geçer. Okullarda zorbalık farkındalık programları, empati temelli drama çalışmaları, akran destek grupları ve öğretmen eğitimleri yaygınlaştırılmalı. Aileler, çocuklarıyla duygular üzerine konuşmalı; “dayanıklı ol” yerine “sana ne hissettirdi?” sorusunu sormalı. Rehber öğretmenlerin düzenli gözlemleri, okul idarelerinin duyarlılığı ve yerel basının bu konuda bilinç oluşturması, şehir genelinde önemli bir toplumsal koruyucu etki yaratabilir’’ ifadelerini kullandı. Siber zorbalık, çocuğun güven duygusunu derinden sarsıyor Çocuklar arasında zorbalığın giderek çeşitlenmesinin, özellikle sosyal medyanın etkisiyle sanal ortamlara taşınmasının, artık okul bahçelerinden evlerin içine kadar uzanan bir sorun hâline geldiğine dikkat çeken Yengil, ‘’Günümüzde çocuklar sadece teneffüslerde değil, telefon ekranlarının arkasında da birbirlerini incitebiliyor. Siber zorbalık, çocuğun güven duygusunu derinden sarsarken, utanç, değersizlik ve yalnızlık hissini de beraberinde getiriyor’’ şeklinde konuştu. Çoğu çocuk utandığı, suçlu hissettiği ya da “abartmakla” suçlanmaktan korktuğu için sessiz kalır Zorbalığa uğrayan çocuklarda sıklıkla okul başarısında düşüş, içe kapanma, özgüven kaybı, uyku ve iştah problemleri, depresif belirtiler veya kaygı bozukluklarının gözlemlendiğini kaydeden Yengil, ‘’Çoğu çocuk yaşadıklarını anlatmaz; utandığı, suçlu hissettiği ya da “abartmakla” suçlanmaktan korktuğu için sessiz kalır. Bu yüzden hem öğretmenlerin hem de ebeveynlerin çocukların davranışlarındaki ani değişimleri dikkatle gözlemlemesi büyük önem taşır’’ açıklamasını yaptı. Zorbalık yapan çocuklar da bu süreçte göz ardı edilmemeli Yengil, ‘’Zorbalık yapan çocuklar da bu süreçte göz ardı edilmemeli. Zorbalık, çoğu zaman çocuğun öfkesini, çaresizliğini ya da evde şahit olduğu olumsuz modelleri dışavurmasının bir biçimi. Evde cezalandırıcı, ilgisiz veya aşırı baskıcı tutumlar; empati gelişimini engeller ve çocuk, kendi duygularını tanımlamak yerine güç kullanarak kontrol kurmayı öğrenir. Bu nedenle hem mağdurun hem zorbanın psikolojik desteğe erişimi, iyileştirici sürecin en önemli parçası’’ değerlendirmesini yaptı. Bir çocuğun yüzündeki sessiz hüznü fark etmek, aslında bir toplumun geleceğini onarmanın ilk adımı olabilir Akran zorbalığının, bir çocuğun ya da gencin, kendisinden güçsüz gördüğü bir akranına kasıtlı ve tekrarlayan biçimde fiziksel, sözel, duygusal ya da sosyal zarar vermesi olduğuna dikkat çeken Psikolog Zeynep Yengil, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Yalnızca itme, vurma, alay etme gibi davranışları değil; dışlama, dedikodu yayma, sosyal medyada küçük düşürme gibi görünmez biçimleri de kapsar. Bu nedenle zorbalık, yalnızca okulun değil, toplumun ruhsal sağlığını ilgilendiren bir mesele. Gaziantep’in çocukları, yalnızca akademik başarıyla değil, duygusal güvenlikle de büyümeyi hak ediyor. Bir çocuğun yüzündeki sessiz hüznü fark etmek, aslında bir toplumun geleceğini onarmanın ilk adımı olabilir. Çünkü zorbalık yalnızca bir çocuğu değil, hepimizi incitir.’’ Haber Merkezi

Eğitim içerikleri 15 saatlik tek tip bir modele sıkıştırılmamalı

Tue, 11 Nov 25 21:40:00 +0300

Öğretmen Bilişim Ağı’na erişimde ciddi sorunlar yaşandı Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, ‘’2025/’26 eğitim öğretim yılı birinci ara dönem hizmet içi seminerlerinin başlamasıyla birlikte, ülke genelinde çok sayıda eğitim emekçisi, ilk gün Öğretmen Bilişim Ağı’na (ÖBA) erişimde ciddi sorunlarla karşılaştı. Yoğunluk, sunucu kapasitesinin yetersizliği, altyapı eksikliği ve sistemsel hatalar nedeniyle platforma giriş kimi zaman tamamen imkânsız hâle gelmiş; bu durum öğretmenlerin katılmamış gibi görünmesine ve ek ders kesintisi riskiyle karşılaşmasına yol açtı’’ dedi. Ara tatilde seminer veya ÖBA eğitiminin zorunlu tutulmaması gerektiğini vurgulayan Parlakçı, ‘’Ara tatillerin öğretmenlerin dinlenmesi, kişisel ve mesleki planlamasını yapması için olduğu gerçeği yok sayılarak öğretmenler uzun süreli ekran başı zorunluluğuna itiliyor. Bu durum açık bir dinlenme hakkı ihlali. Mesleki gelişim; branşlara, uzmanlık alanlarına ve öğretmenlerin ilgi ve ihtiyaçlarına göre çeşitlendirilmiş, daha kısa ve çoklu seçenekler içeren programlarla desteklenmeli. Eğitim içerikleri 15 saatlik tek tip bir modele sıkıştırılmamalı. Her öğretmeni aynı içeriklere zorlayan yaklaşım işlevsiz’’ açıklamasını yaptı. MEB’in teknik altyapı sorunlarını öğretmenlerin üzerine yıkması kabul edilemez Öğretmenlerin mesleki ve pedagojik özerkliğini esas alan yeni bir modelin benimsenmesi çağrısında bulunan Parlakçı, ‘’Merkezi ve zorunlu dijital içerikler yerine; okulun dinamiklerine göre şekillenen, öğretmenin deneyim ve ihtiyaçlarını dikkate alan, katılımı gönüllü ve işlevsel kılan esnek bir hizmet içi eğitim anlayışı oluşturulmalı. MEB’in teknik altyapı sorunlarını öğretmenlerin üzerine yıkması kabul edilemez. Yaşananlar bir hizmet içi eğitim faaliyeti değil, öğretmenin zamanını, emeğini ve mesleki özerkliğini yok sayan keyfi bir angaryaya dönüşmüştür. MEB derhâl sisteme erişemeyen tüm öğretmenlerin katılımını resen tanımalı, video ve sınav sürelerini teknik aksaklıkları dikkate alarak yeniden düzenlemeli. Oluşan tüm kayıt hataları düzeltilmeli, ek ders kesintisi ihtimali tamamen ortadan kaldırılmalı’’ ifadelerini kullandı. İçerikler pedagojik tasarımı yetişkin eğitiminin temel ilkeleriyle açık biçimde çelişiyor Parlakçı, ‘’Öğretmenler kendi öğrenme süreçlerini yönetebilecek kapasiteye sahip yetişkin bireyler. ÖBA’daki içeriklerin pedagojik tasarımı yetişkin eğitiminin temel ilkeleriyle açık biçimde çelişiyor. Öğrenme akışını bozan parçalanmış ve karmaşık video yapısı, öğretmenleri pasifleştiren kontrol mekanizmaları mesleki gelişime katkı sunmak yerine öğretmenlere yönelik adeta bir “sabır testi” uygulanmasına dönüştü. Güvenilir dijital altyapılar olmadan ne öğretmenin emeği korunabilir ne öğrencinin hakkı gözetilebilir ne de eğitimin niteliğinden söz edilebilir. Öğretmenleri suçlayan değil, öğretmenin emeğini ve uzmanlığını sürecin merkezine alan bir hizmet içi eğitim anlayışı artık ertelenemez bir gereklilik haline geldi’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Ekonomi ve hukuk gibi sorunlardan en fazla halk etkileniyor

Tue, 11 Nov 25 21:39:17 +0300

Türkiye’de bir demokrasi ve hukuk sorunu bulunduğunu belirten Demokratik Bölgeler Partisi Meclis Üyesi Avni Binici, toplumsal sorunların çözümü için mücadele etmeye devam edeceklerinin sinyalini verdi. Binici, ‘’İktidar tarafından şu ana kadar herhangi bir adım atılmadı ve şu anda bir oyalama taktiği yapılıyor. Sürekli olarak topu çeviriyorlar. Bu şekilde bir noktaya veya sonuca varılamaz. İlk adım olarak, mevcut infaz yasasının yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu sürecin başarıya ulaşması için her türlü desteği vermeye hazırız’’ dedi. Ekonomi, hukuk ve diğer sorunlardan en fazla etkilenen kesim halk DEM Parti tarafından başlatılan imza kampanyasının devam ettiğini ifade eden Binici, ‘’İmza kampanyasının amacı, çözüm sürecine toplumu dahil etmek. İki taraflı bir tartışmalı olarak bir süreç işliyor. Ancak bu süreç toplum olarak temel ihtiyaç, istek ve taleplerimizi, daha gür bir sesle dile getirmeliyiz. Çünkü ortaya çıkan ekonomi, hukuk ve diğer sorunlardan en fazla etkilenen kesim halk’’ açıklamasını yaptı. Gelinen aşamaya baktığımızda çok verici çok gelişmenin olduğunu görmekteyiz İmza kampanyası ile toplumun süreçten beklentilerinin dile getirildiğini söyleyen Binici, ‘’Sorunları, talep ve istekleri birinci ağızdan dinleyip Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ileteceğiz. İmza kampanyamız çok başarılı şekilde geçiyor, toplum çok büyük bir rağbet gösteriyor. Gelinen aşamaya baktığımızda çok verici çok gelişmenin olduğunu görmekteyiz. Mayıs ayında kendini fesih eden PKK’nın asgari güçlerini sınır dışına çekmesi önümüzdeki dönemler için umut verici adımlar’’ ifadelerini kullandı. Demokrasi ve adalet konusunda adımlar atılmalı Komisyonun toplumun temel sorunu olan demokrasi ve adalet konusunda adımlar atması gerektiğini kaydeden Binici, ‘’Toplumun yaşadığı sorunlar çözüme kavuştuğunda süreç daha da anlam kazanır. Sadece laf veya konuşmak ile olmuyor, icraat göstermek gerekiyor. Bunun yanı sıra yüksek vergiler, ekonomik sıkıntı, uyuşturucu gibi sorunların çözülmesi büyük elzem taşıyor’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

Artık herkes hastane açamayacak

Tue, 11 Nov 25 14:42:35 +0300

Sağlık sektöründe yeni dönem başladı. Sağlık Bakanlığı, özel hastane ve sağlık kuruluşlarının açılışına sınırlama getirdi. Artık her isteyen hastane açamayacak. Lisans sistemi getirildi; bu lisanslar ihale yoluyla verilecek, devredilemeyecek ve mülkiyet hakkı doğurmayacak. Resmi Gazete’de yayımlanan “Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği” ile Türkiye’de sağlık sektöründe köklü bir değişiklik yürürlüğe girdi. Buna göre artık hastane, tıp merkezi, diyaliz merkezi gibi özel sağlık kuruluşları açmak isteyen kişi ya da şirketler Sağlık Bakanlığı’ndan lisans almak zorunda olacak. Yönetmelikte düzenlemenin amacı, “Sağlık Bakanlığının planlamaları çerçevesinde, gerçek kişilere veya özel hukuk tüzel kişilerine sağlık alanında belirli bir hizmeti verebilme veya hastane ve benzeri özel sağlık kuruluşları açabilme yetkisi veren lisanslara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” şeklinde açıklandı. Belirli sayıda lisans, devri yasak Yeni düzenlemeye göre devlet, her yıl sağlık alanında belirli sayıda lisans oluşturacak. Bu lisanslar ihale yoluyla açık artırmaya çıkarılacak, ancak devredilemeyecek. Yani bir hastane satılsa dahi, lisans başka bir kişi veya kuruma aktarılamayacak. Yeni bir özel hastane açmak isteyenler, yalnızca Bakanlığın ilan ettiği ihalelere katılarak lisans alabilecek. Lisanslar özel bir mülkiyet hakkı yaratmayacak ve satılamayacak. Her yıl lisans planlaması yapılacak Sağlık Bakanlığı, her yıl yeni bir “sağlık tesis planlama ilanı” yayımlayacak. Bu ilanlarda hangi şehirde, hangi branşta ve kaç adet lisans verileceği belirtilecek. Yönetmelikte ayrıca şu ifadeler yer aldı: “Lisans verilmesi tek başına özel sağlık kuruluşu açma ve işletme hakkı vermez. Lisans sahibi, lisans alınan alanlarda ilgili mevzuat kapsamında ruhsat veya faaliyet izni almak zorundadır.” Yani lisans, doğrudan hastane ruhsatı anlamına gelmiyor. Lisans alan kişi, ayrıca faaliyet izni almak zorunda olacak. Lisans başvurusuna sıkı güvenlik şartı Yeni sistemle birlikte lisans başvurularına sıkı güvenlik ve etik kriterler de getirildi. Başvuru sahiplerinin sağlık alanında herhangi bir suç kaydının bulunmaması gerekecek. Yönetmelikte şu ifadeler yer aldı: “Yeni sağlık kuruluşu lisans ilanına başvurabilmek için gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişiliğinde pay sahibi olanların; 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 28’inci maddesinde sayılan suçlardan hüküm giymemiş olması, kamu görevinden ihraç edilmemiş olması ve ortaklık yapısında bu kişilerin bulunmaması zorunludur.” Ayrıca iflas etmiş, tasfiye sürecinde, konkordato ilan etmiş veya mahkeme idaresi altındaki şirketler de ihalelere katılamayacak. Sputnik

İnşaat maliyetleri yükselişini sürdürüyor

Tue, 11 Nov 25 14:39:22 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu İnşaat Maliyet Endeksi verilerini yayımladı. Yayımlanan verilere göre inşaat maliyetleri artışını sürdürüyor ve sektör genelinde fiyat baskısı devam ediyor. Bina ve bina dışı yapılar için maliyetlerde yükseliş eğilimi dikkat çekiyor. TÜİK verilerine göre, inşaat maliyet endeksi 2025 yılı Eylül ayında hem aylık hem yıllık bazda artış gösterdi. İnşaat maliyet endeksi bir önceki aya göre yüzde 0,87 yükselirken, yıllık artış yüzde 23,18 olarak kaydedildi. Aylık bazda malzeme endeksi yüzde 0,90, işçilik endeksi ise yüzde 0,82 arttı. Yıllık artışta malzeme endeksi yüzde 19,32, işçilik endeksi ise yüzde 30,99 seviyesinde gerçekleşti. Bina inşaatı maliyet endeksi de eylül ayında yükseldi. Aylık bazda yüzde 0,96 artan endeks, yıllık bazda yüzde 22,75 yükseldi. Aylık malzeme endeksi yüzde 1,06, işçilik endeksi yüzde 0,80 arttı. Yıllık değerlendirmede malzeme endeksi yüzde 18,82, işçilik endeksi ise yüzde 30,47 artış gösterdi. Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, eylülde aylık yüzde 0,57, yıllık ise yüzde 24,60 artış kaydetti. Aylık bazda malzeme endeksi yüzde 0,43, işçilik endeksi yüzde 0,87 yükseldi. Yıllık bazda malzeme endeksi yüzde 20,91, işçilik endeksi ise yüzde 32,86 artış gösterdi. cumhuriyet

İcra dosyaları kabarıyor milyonlar ‘kara listede’

Tue, 11 Nov 25 14:38:38 +0300

Bu yılın 9 ayında 1 milyon 661 bin kişi daha borcunu ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınırken, icra dairelerine de 9 milyon yeni dosya geldi CHP TBMM Grubu’nun Haftalık Ekonomi Raporu’na göre, bu yılın ocak-eylül döneminde 1 milyon 8 bin 777 kişi bankalara olan bireysel kredi, 1 milyon 261 bin 958 kişi de kredi kartı borcunu ödeyemediği için banka ve finans kuruluşları tarafından icra takibine alındı. Hem birden fazla bireysel kredi ve kredi kartı borcu için hem de kredi kartı borcu ve bireysel kredi borcu için icraya verilenler tek kişi sayıldığında bu dönemde toplam 1 milyon 660 bin 750 kişi “kara listeye” alındı. Bu yıl icra takibine alınanların sayısı (tek kişi) geçen yılın aynı dönemine göre 264 bin 342 kişi arttı. Önceki yıllarda aynı nedenlerle icra takibine alınan ve banka ve finans kuruluşlarına olan borcu hâlâ devam edenlerin sayısı 2 milyon 680 bin 483 kişiye, aynı nedenle varlık yönetim şirketleri tarafından takip edilenlerin sayısı da 2 milyon 172 bin 507 kişiye çıktı. Hem banka ve tüketici finans kuruluşları hem de varlık yönetim şirketleri tarafından takipte tutulanlar tek kişi sayıldığında toplam 4 milyon 164 bin 702 kişi yıllardır borcunu ödeyemediği için bankaların takibinde bulunuyor. 9 MİLYONU GEÇTİ Rapora göre, icra dairelerine 1 Ocak - 7 Kasım günleri adasında UYAP üzerinden gelen yeni dosya sayısı 2024 yılının aynı dönemine göre yüzde 14.3 oranında artarak 9 milyon 29 bine yükseldi. İcra dairelerine 2024 yılında bu dönemde 7 milyon 898 bin yeni dosya gelmişti. Aynı dönemde 6 milyon 372 bin dosya ya sonuçlandırıldı ya da işlemden kaldırıldı. Sonuçlanan dosya sayısı geçen yıla göre 124 bin adet arttı. UYAP üzerinden açılan ve icra dairelerinde derdest bulunan toplam dosya sayısı 7 Kasım itibariyle 24 milyon 912 bine çıktı. Derdest dosya sayısı son bir yılda net olarak 1 milyon 954 bin adet arttı. Cumhuriyet

Gaziantep FK’dan Muhammed Taha ve Nazım da var

Tue, 11 Nov 25 14:37:32 +0300

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), "bahis soruşturması" kapsamında bahis oynadığı tespit edilen 1024 futbolcuyu kamuoyuna duyurdu. Açıklanan 1024 futbolcudan 27'sinin Süper Lig'de forma giydiği tespit edildi. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevk edilen isimler arasında Beşiktaş ve Galatasaray'da forma giyen isimler olduğu belirlendi. Sevki gerçekleşen futbolcular arasında Ersin Destanoğlu, Necip Uysal, Eren Elmalı ve Metehan Baltacı da yer aldı. Ayrıca TFF Yönetim Kurulu'nun aldığı kararla Nesine 2. Lig ve Nesine 3. Lig'e de 2 hafta ara verildi. TFF, bahis oynadığı tespit edilen 1024 futbolcuyu PFDK'ye sevk etti. Sevki gerçekleşen isimlere arasında 27 Süper Lig oyuncusunun yanı sıra Beşiktaş'ta forma giyen Ersin Destanoğlu, Necip Uysal ve Galatasaray'da oynayan Eren Elmalı ve Metehan Baltacı'nın yer alması dikkat çekti. PFDK'dan yapılan açıklama şu şekilde: "Türkiye Futbol Federasyonu'nca profesyonel liglere yönelik olarak yürütülen bahis soruşturması kapsamında bahis oynadığı tespit edilen 1024 futbolcunun Futbol Disiplin Talimatı'nın 57. maddesi uyarınca 10.11.2025 tarihinden itibaren tedbirli olarak PFDK'ya sevk edilmesine karar verilmiştir. 1024 futbolcunun tedbirli olarak PFDK'ya sevk edilmesi nedeniyle, kulüplerin kadro eksiklerini tamamlayabilmesi adına yalnızca ulusal düzeyde, 2025-2026 sezonu kış transfer dönemine ilave olarak 15 günlük transfer ve tescil periyodu tanınması için FIFA ile ivedilikle görüşmelere başlanılmıştır. TFF Yönetim Kurulu'nun 10.11.2025 tarihli kararı ile TFF 2. Lig ve TFF 3. Lig müsabaka fikstürlerinin 2 hafta kaydırılmasına karar verilmiştir. TFF Süper Lig ve TFF 1. Lig müsabakaları daha önce ilan edildiği şekilde oynanmaya devam edecektir. Sadece tek bir kere bahis hareketi olduğu görülen 47 futbolcunun disiplin sevk işlemleri, telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vermemek adına ilgili kurumlardan gelecek cevabi evraklar neticesinde elde edilecek yeni delil ve bilgiler çerçevesinde değerlendirilecektir. Türkiye Futbol Federasyonu tarafından resmi kurumlarla yapılan yazışmalar devam etmekte olup bu gelecek cevaplara göre soruşturma genişletilerek devam edecektir." TFF'nin açıkladığı bahis oynayan 1024 futbolcu arasında Süper Lig'de forma giyen isimlerin listesi

Afet sonrası halk hafızası belgelendi

Tue, 11 Nov 25 14:36:13 +0300

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşenur Özdal ve öğrencileri, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin hazırladıkları bilimsel derleme çalışmasını GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan’a sundu. Doç. Dr. Ayşenur Özdal danışmanlığında yürütülen çalışma kapsamında, Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğrencileri deprem bölgesinden sözlü anlatılar derleyerek afet sonrası halk hafızasını belgeledi. Sahadan toplanan memoratlar, Doç. Dr. Özdal’ın oluşturduğu teorik ve bilimsel çerçeveyle birleştirilerek kitap haline getirildi. Çalışmanın hazırlanma sürecine tüm öğrenciler katkı sunarken, Mehmet Üzüm, İlkay Aslan, Gökhan Can Yıldırım, Abdülbaki Koca ve Betül Feyza Bayırlı temsilen eserin takdiminde yer aldı. Rektör Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, çalışmanın hem bilimsel hem de toplumsal açıdan önemli bir katkı sunduğunu belirtti. Doğan, “6 Şubat depremleri sadece fiziksel değil, toplumsal ve kültürel düzeyde de derin izler bırakan bir felakettir. Bu tür akademik çalışmalar, yaşananların bireysel ve toplumsal hafızadaki yansımalarını anlamamıza ve gelecekte benzer süreçlere daha bilinçli yaklaşmamıza olanak tanır. Öğrencilerimizin sahadan veri toplayarak bilimsel üretim sürecine dâhil olmaları, üniversitemizin araştırma ve eğitim vizyonuyla örtüşmektedir. Bu değerli katkılarından dolayı Doç. Dr. Ayşenur Özdal ve öğrencilerini tebrik ediyorum.” ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Özdal ise, çalışmaya verdikleri destekten dolayı Rektör Doğan’a teşekkür ederek, çalışma ile hem bilimsel literatüre hem de kültürel mirasın korunmasına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Haber Merkezi

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da imarlı arsa fiyatları enflasyonun üzerinde arttı

Mon, 10 Nov 25 20:52:32 +0300

Türkiye’de son 1 yılda konut imarlı arsa fiyatlarında ortalama artış yüzde 19,94 oldu. Bu yükseliş, enflasyonun altında kaldı. Ancak 11 ilde imarlı arsa fiyatlarındaki yıllık artış, enflasyonun üzerinde gerçekleşti. imarlı arsa fiyatlarının en çok yükseldiği illerin ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yer aldığı da görüldü. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından geçen hafta açıklanan verilere göre yıllık enflasyon ekim ayında yüzde 32,87 olarak gerçekleşti. Böylece önceki ay yüzde 33’ün üzerine çıkan yıllık TÜFE’de yön, yeniden aşağı döndü. Öte yandan tasarruf sahipleri ve yatırımcıların, birikimlerini enflasyona karşı korumak için tercih ettiği enstrümanlardan olan arsa fiyatlarında da dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. Sadece 11 şehirde arsa fiyatları enflasyonu yendi Türkiye’de son bir yılda konut imarlı arsa fiyatlarında ortalama artış yüzde 19,94 olarak gerçekleşti. Böylece arsa fiyatlarında yaşanan genel yükseliş enflasyonun altında kaldı. Ancak 11 ilde imarlı arsa fiyatlarındaki yıllık artış, enflasyonun üzerinde gerçekleşti. Bu şehirlerden arsa alanlar, birikimlerini de enflasyona karşı korumuş oldu. Arsa fiyatlarının en çok arttığı iller hangileri? Türkiye gazetesinin haberine göre Ekim 2025 itibarıyla son 1 yılda arsa fiyatları en çok yükselen, enflasyona karşı da galip gelen 11 şehir ve değer artışları şöyle: 1-Diyarbakır: 8.140 ₺/m2 (%66,12) 2-Şırnak: 6.147 ₺/m2 (%64,01) 3-Rize: 5.386 ₺/m2 (%55,22) 4-Ağrı: 1.971 ₺/m2 (%51,62) 5-Bitlis: 5.196 ₺/m2 (%51,18) 6-Van: 4.650 ₺/m2 (%51,02) 7-Ardahan: 3.724 ₺/m2 (%40,42) 8-Hakkâri: 3.212 ₺/m2 (%39,71) 9-Manisa: 5.960 ₺/m2 (%37,52) 10-Trabzon: 6.887 ₺/m2 (%35,01) 11-Karaman: 4.446 ₺/m2 (%33,03) 3 büyükşehirde durum ne? Bu arada Ankara’da arsa fiyatlarında yıllık artış yüzde 23,01, İstanbul’da yüzde 15,87 ve İzmir’de yüzde 18,37 oldu. Her 3 büyükşehirde de arsa fiyatlarındaki artış, enflasyonun gerisinde kaldı. Öte yandan imarlı arsa fiyatlarının en çok yükseldiği illerin ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yer aldığı da görülüyor. Listenin zirvesinde yer alan Diyarbakır, aynı zamanda değer artışında enflasyonu ikiye katladı. Batı Anadolu’da sadece yüzde 37’nin üzerinde artışla listeye girdi. sputnik

Her üç çocuğumuzdan biri okula aç gidiyor!..

Mon, 10 Nov 25 20:51:45 +0300

Aralık ayında TBMM’de başlayacak 2026 yılı bütçe görüşmeleri öncesinde KESK sahaya iniyor. Halktan ve emekçiden yana bütçe talebinin dile getirileceği bölgesel mitingler düzenlenecek. 5,5 milyon çocuğun yoksulluktan bir oyuncaktan dahi yoksun bırakıldığı koşullar protesto edilecek Tüm emekçileri 22 Kasım tarihinde Adana’da düzenlenecek mitinge davet eden KESK Dönem Sözcüsü İsmet Karatay, ‘’Bu ülke; her 3 çocuktan 1’nin okula aç gittiği, 5,5 milyon çocuğun yoksulluktan bir oyuncaktan dahi yoksun bırakıldığı, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan enflasyonu yarı yarıya düşük gösteren sanal TÜİK verilerine göre bile OECD ülkeleri içinde, AB ülkeleri içinde açık ara birinci sırada, dünyada ise 5. sırada olan bir ülke. Gıda enflasyonunda AB ortalamasını 10’a, OECD ortalamasını 8’e katlayan bir ülke’’ dedi. Demokrasi ve adalet, ekmek ve su kadar vazgeçilmezimiz ‘KESK olarak her zaman demokrasinin, adaletin işçiler ve emekçiler açısından ekmek kadar, su kadar vazgeçilmez olduğunu vurguluyoruz’ diyen Karatay, ‘’2026 bütçe teklifi ile halka, emekçilere dayatılmak istenen ağır tablo elbette ki halk iradesini yok sayan, en küçük itirazı bile baskı ve şiddet politikaları ile susturmayı hedefleyen, gittikçe otoriter hale gelen, emeğin haklarını yok sayan, uluslararası ve yerli sermayenin çıkarlarını temel alan anti demokratik bir sistemden besleniyor. Dolayısıyla KESK olarak, bu yakıcı süreçte yıllardır kim iktidarda olursa olsun savunduğumuz değerlerimize sahip çıkacak, emekten, halktan yana bütçe demokratik bir ülke için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz’’ şeklinde konuştu. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz Halktan ve emekten yana bir güçte istediklerini sözlerine ekleyen Karatay, ‘’Bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını, kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, yoksulluğu önleyici, dar gelirlileri, koruyucu tedbirlerin hayata geçirilmesi için bütçeden ayrılan payın arttırılmasını istiyoruz’’ çağrısında bulundu. 22 Kasım’da Samsun ve Adana, 29 Kasım’da Van ve İzmir’de bölge mitingleri var Karatay, ‘’Bütçe görüşmeleri süresince işkollarımız kendi bakanlık bütçelerinin görüşüldüğü günlerde değerlendirme ve taleplerini içeren basın açıklamaları, basın toplantıları, işyeri faaliyetleri vb. eylem ve etkinlikler düzenlemeye devam edecek. 22 Kasım’da Samsun ve Adana’da, 29 Kasım’da ise Van ve İzmir’de bölge mitingleri gerçekleştireceğiz. Aralık ayı başında bütçe TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye başlanacak. Yine aralık ayı içinde tüm çalışanlarını yakından ilgilendiren asgari ücret artışı süreci devam edecek. Bu süreçte KESK olarak bütçeye ve insanca yaşamaya yetecek ücrete ilişkin taleplerimizin karşılanmaması halinde, “üretimden gelen gücümüzü kullanma dahil işyerlerinden, alanlara uzanan bir mücadele hattını oluşturmaya devam edeceğiz’’ ifadelerini kullandı. Haber Merkezi

Ya kepenk kapatıyorlar ya konkordato ilan ediyorlar

Mon, 10 Nov 25 20:50:34 +0300

Antep’te tekstilin kalbinin attığı ve yüzlerce firmanın bulunduğu Avrat Pazarı’nda işler yolunda gitmiyor. Yüksek kiraların yanı sıra girdilerin artması, nakit para sıkıntısı, karşılıksız çek gibi sorunlar, firmaları çıkmaza sokuyor. Yüksek maliyetlerin altından kalkamayanlar ise ya kepenk kapatıyor ya da konkordato ilan ediyor. Sektör, dönem dönem hareketlenip, durgunlaşıyor Esnaf, ‘’30 yıldan beri Avrat Pazarı’nda esnaflık yapıyorum. Son 10 yıldan beri ise imalatçıyız. Piyasada hatırı sayılır bir firmayız. Sektör, dönem dönem hareketlendiği gibi dönem dönem ise durgunlaşıyor. Bu durum haftalık veya aylık değişkenlik gösterebiliyor. Yazlık ve kışlık ürünler üretiyoruz. Üretim biraz zor olduğu için kış sezonumuz kısa sürüyor. Yani yılın 4 ayında kışlık üretiyorsak, geriye kalan 8 ayında da yazlık üretiyoruz’’ ifadelerini kullandı. Duyduğumuz kadarıyla birçok firma konkordato ilan ediyor Ürünlerin satımında kalitenin çok önemli bir etken olduğunu dile getiren Esnaf, ‘’Kişisel müşterilerimiz haricinde yoldan geçen müşteri sayımız azalmış durumda. Piyasaya genelinde bir müşteri azlığı söz konusu. Duyduğumuz kadarıyla birçok firma konkordato ilan ediyor. Bunun nedeni ise gelirlerin azalması ve giderlerin artması’’ açıklamasında bulundu. Kiralar, geçen yıla nazaran çok fazla artmış durumda Yüksek kiralardan dert yanan esnaf, ‘’Kiralar, geçen yıla nazaran çok fazla artmış durumda. Her yıl kiralara yüzde 100 oranında zam yapmaya çalışıyorlar. ÜFE-TÜFE’yi umursayan yok. Dolayısıyla yüksek kiralar nedeniyle, esnaf dükkanlarını kapatıyorlar. Dükkanları devredenlerine 10 veya 20 bin Euro hava parası verildiğini duyuyoruz’’ dedi. Böyle devam ederse sektörün geleceğini iyi görmüyoruz Girdi maliyetlerine değinen Esnaf, ‘’Kazanmasan, üretmezsin mantığı var ama bu yanlış bir düşünce. En düşük elektrik faturamız 27 bin lira ile 30 bin lira arasında geliyor. 5 kilovat yaktığınızda ayrı 1000 kilovat yaktığınızda ayrı bir fiyat ile karşılaşıyorsunuz. Bu şekilde devam ederse sektörün geleceğini aydınlık görmüyoruz. Bunu yanı sıra nakit sıkıntısı olmasına rağmen herkes nakit ile çalışıyor. İplik, kumaş, işçilik nakit ödeniyor. Müşteri de bir kuruş ödeme yapmadan milyonluk ürün alıp gidiyor’’ tespitinde bulundu. Kapanmaların arttığını kaydeden esnaf, ‘’Tekstil kentte, iş yapamayan mağazalar buraya geliyor. Uygun kira için taşınanlar, bir sonraki yıl yüzde 100 zam artışı karşısında ne yapacağını şaşırıyor’’ diye konuştu. Büyük firmalar kapanınca küçük firmalar da zarar görüyor Piyasaların kötü olduğunu sözlerine ekleyen başka bir esnaf, ‘’İstanbul’daki büyük firmalar yurt dışına ürün gönderdiğinden çoğu kapanmış. Büyük firmalar kapanınca küçük firmalarda bundan zarar görüyor. Satışlar ise; çok fazla düştü. Geçmiş yıllarda ayda 20 bin parça üretim yapan firmalar, günümüzde 5 bin parça üretim yapıyor. Yani üretimleri 15 bin parça düşmüş’’ hatırlatmasını yaptı. Nakit sıkıntısı yaşanıyor Çarkların çok zor döndüğünü aktaran Esnaf, ‘’Nakit para sıkıntısı yaşanıyor. İmalatçılar, nakit paranın sıkıntısını yaşıyor. Firma, evrak ile satış yapıyor, ama işçiler, iplikçi ve kumaşçı nakit çalışıyor, bu da firmaları zor durumda bırakıyor. Dolayısıyla sektörün geleceğini çok iyi görmüyoruz’’ ifadelerini kullandı. Haber Merkezi

Antep’te 2 bin 636 aile “En Üst Seviyede” 95 bin 313 aile “En Alt Seviyede” yaşıyor

Mon, 10 Nov 25 20:49:30 +0300

CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, “Gaziantep, işsizliğin Türkiye ortalamasının üstünde olduğu, gelir dağılımının en adaletsiz olduğu şehirlerimiz arasında yer alıyor. TÜİK verilerine göre Gaziantep’te yaşayan 2 bin 636 aile “En Üst Seviyede” olurken, 95 bin 313 aile ise “en alt seviyede” yer alıyor. Sabit gelirlinin alım gücü günden güne eriyor. Kiralar ve faturalar maaşa ancak yetiyor. Vatandaş kazanamayınca, esnafın da yüzü gülmüyor” dedi. Çarşının-pazarın bereketi kalmadı “Esnafın yaşadığı sorunlar bitmek bilmiyor. Ekonomik durgunluk, vatandaşın maaşlarının erimesi nedeniyle, çarşının-pazarın bereketi kalmadı” diyen Hasan Öztürkmen, “Gaziantep’te esnafının en büyük sorunlarından biri de o bölgede yapılan panayır ve kermeslerdir. Özellikle başka şehirlerden gelip Gaziantep’te yalnızca günübirlik ya da birkaç günlük ticaret yapanlarla ilgili, “festival ya da alışveriş günleri” adı altında kentin ekonomisine zarar vermektedir. Korsan ürünler ya da elektronik aletler gibi sonradan bakım gerektiren ürünlerin satışı, bölgede temel hizmet veren esnafla çatışmaya neden olmaktadır. Gaziantep adına 107 tane coğrafi işaretli ürünümüz var. Yemek ve gıda ile alakalı ürünlerin başka şehirlerden gelmesi, hem hijyen sorunu yaratabilir hem de yerel markalara zarar verir. Kapalı alanda satılması gereken ürünleri çadırlarda satılarak hem görsel kirliliğe neden olmakta hem de insan sağlığını tehdit etmektedir. Restoran, lokanta, kafe gibi işletmelerin sunduğu hizmetleri veya el sanatlarında ustalık ve emek isteyen ürünleri satanlar, sadece kısa bir sürede kazanç elde edip ardından o şehre hiçbir katkı bırakmadan ayrılanlar geleneksel yapıyı bozmaktadır. Günübirlik veya kısa süreli seyyar ticaret yapanlar, Belediyeler, Maliye ve İçişleri Bakanlığı tarafından denetlenmeli. Şehrimize gelen esnafın vergi levhaları, oda kayıtları olmalı, fiş ve fatura düzenine uyulmalı. Aksi takdirde bu tür uygulamalar halk sağlığını tehlikeye atmaktan, tüketiciyi mağdur etmekten, vergi kaybından ve esnafın zarar etmesinden başka bir sonuca yaramaz” diye konuştu.

MEB, önce eğitimde derinleşen sorunları çözmeye odaklanmalı

Mon, 10 Nov 25 20:47:49 +0300

Eğitim İş Gaziantep Şubesi, 10 Kasım Atatürk’ü anma programının ara tatile denk getirilmesini eleştirdi. Şube Başkanı Ali Arpat, ‘’10 kasım anma törenlerinin ara tatile denk getirilmesini kabul etmediğimiz gibi bu konuda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i kınıyoruz. MEB, öncelikle eğitimde ayyuka çıkan ve gün geçtikçe derinleşen sorunları çözmeye odaklanmalı’’ açıklamasını yaptı. Birçok sorun halen çözülebilmiş değil Eğitimde sorunların gün geçtikçe derinleştiğini ancak çözüm anlamında bir çabanın gösterilmediğini sözlerine ekleyen Arpat, ‘’Sözleşmeli öğretmenlikten kalabalık sınıflara, öğretmene şiddetten okulların güvenliğine, temizlikten, çocukların yeteri kadar beslenememesine kadar birçok sorun halen çözülebilmiş değil. Okulda olması gereken 16-17 ve 18 yaşındaki çocuklar, Kocaeli’nin Dilova ilçesinde bir parfüm deposunda çıkan yangında yanarak can verdi. Bu durum çocuk işçiliğinin geldiği son noktayı ortaya koyuyor’’ ifadelerini kullandı. Eğitimin gericileşmesine ve piyasacı anlayışa teslim edilmesine asla izin vermeyeceğiz Arpat, ‘’Cumhuriyetimizin bağımsızlığını, egemenliğini, laikliği, kamusal eğitim hakkını, emeğin ve emekçinin onurunu, Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığında savunmaya devam edeceğiz. Aydınlık yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımızın özgür düşünen, bilimle donanmış, yurtsever bireyler olarak yetişmesi için; eğitimin gericileşmesine ve piyasacı anlayışa teslim edilmesine asla izin vermeyeceğiz’’ mesajını verdi. Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatacağız Atatürk yalnızca bir asker veya devlet adamı değil aynı zamanda ilke ve devrimleriyle çağları aşan bir düşünür, devrimci ve halk önderi olduğunu dile getiren Arpat, ‘’Atamızın ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’ sözleriyle çizdiği yolda tüm örgütlü gücümüzle yürümeye devam edeceğiz. Bugün vermekte olduğumuz laik, bilimsel, çağdaş, kamusal, parasız ve karma eğitim mücadelemizle, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirerek; “kimsesizlerin kimsesi” olan Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatacağız’’ dedi. Haber Merkezi

OSB’de elektrik tüketimindeki artış sürüyor

Mon, 10 Nov 25 20:46:54 +0300

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, ekim ayı, ülke genelindeki Organize Sanayi Bölgeleri’nin elektrik tüketim istatistiklerini açıkladı. İstatistiklere göre Antep OSB’de eylül ayında yüzde 10,55 olan elektrik tüketimi ekim ayında yüzde 11,1’e yükseldi. Ekim ayında bir önceki aya göre elektrik tüketiminin yüzde 1,78 oranda artış yaşanırken, geçen yılın aynı ayına göre de yüzde 1,99 arttı. Yılın 10 aylık döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre ise elektrik tüketimi yüzde 2,52 oranında yükseldi. Ekim ayında tüketilen toplam elektriğin yüzde 32,05, 10 Organize Sanayi Bölgesi’nde tüketildi. Bir önceki aya göre en fazla elektrik tüketimi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olurken, 2024 yılının ekim ayına göre en çok tüketim ise İç Anadolu Bölgesi’nde oldu. 2025 yılının Ocak-Ekim döneminde, 2024 yılının Ocak-Ekim dönemine göre en çok tüketim artışı yine İç Anadolu Bölgesi’ne ait. Ekim ayında tüketilen elektriğin yüzde 40,99’u 10 Organize Sanayi Bölgesi’ne ait. Antep OSB, yüzde 11,1 elektrik tüketimi ile tüm OSB’ler içerisinde ilk sırada yer almayı sürdürdü. Antep’i yüzde 5,78 ile Osmaniye, yüzde 3,87 ile Adana Hacı Sabancı, yüzde 3,62 ile Çerkezköy, yüzde 3,02 ile Bursa, yüzde 3 ile Manisa, yüzde 2,91 ile Konya, yüzde 2,69 ile Kayseri, yüzde 2,5 ile Eskişehir ve yüzde 2,48 ile İskenderun takip ediyor. Haber Merkezi

26’ıncı GAÜN Geleneksel Atatürk Koşusu yapıldı

Mon, 10 Nov 25 20:46:15 +0300

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Spor Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 87’inci yılı nedeniyle gerçekleştirilen 26’ıncı GAÜN Geleneksel Atatürk Koşusu yoğun bir katılım ile yapıldı. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile Büyükşehir Belediyesi katkılarıyla gerçekleşen Atatürk Koşusu, GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan’ın başlama işaretiyle başladı. 26’ıncı Geleneksel Atatürk Koşusuna; üniversite öğrencilerinin yanı sıra, Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı okullardan öğrenciler de katıldı. Koşuda dereceye giren öğrencilere madalyaları ve hediyeleri Rektör Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu ve Prof. Dr. Bayram Çetin, Genel Sekreter Prof. Dr. Taner Akçacı ile Spor Bilimleri Fakültesi akademik personelleri tarafından verildi. Haber Merkezi

Bir yılda 120 milyon ton atık ürettik

Mon, 10 Nov 25 16:30:27 +0300

TÜİK verilerine göre 2024’te Türkiye genelinde imalat sanayi, maden işletmeleri, termik santraller, OSB’ler ve hane halklarında toplam 120 milyon ton atık oluştu. Bunun 42,2 milyon tonu “tehlikeli atık” olarak kayıtlara geçti Türkiye İstatistik Kurumu, 2024 yılına ilişkin atık istatistiklerini açıkladı. Buna göre imalat sanayi iş yerleri, maden işletmeleri, termik santraller, OSB'ler ve hane halklarında 2024 yılında 42,2 milyon tonu tehlikeli olmak üzere toplam 120 milyon ton atık oluştu. İmalat sanayi iş yerlerinde 4,2 milyon tonu tehlikeli, toplam 24,4 milyon ton atık toplandı. Bu atığın yüzde 70,1'i satıldı veya lisanslı atık işleme tesislerine gönderildi, yüzde 12,1'i tesis bünyesinde geri kazanıldı, yüzde 10,8'i düzenli depolama tesislerine yönlendirildi, yüzde 2,6'sı yakma tesislerine gönderildi, yüzde 2,4'ü belediye veya OSB yönetimleri tarafından toplandı, yüzde 1,8'i iş yeri sahasında depolandı, yüzde 0,1'i ise diğer yöntemlerle bertaraf edildi. Maden işletmelerinde dekapaj malzemesi/pasa hariç 40,5 milyon ton atık oluştu. Dekapaj malzemesi/pasa dahil oluşan toplam 1 milyar 61 milyon ton atığın yüzde 99,99'u mineral atıklardan meydana geldi. Toplam atığın yüzde 85,1'i pasa sahalarında, atık barajlarında veya düzenli depolama tesislerinde bertaraf edildi, yüzde 12,5'i ocak içine geri dolduruldu, yüzde 2,4'ü ise diğer yöntemlerle geri kazanıldı ya da bertaraf edildi. Termik santraller 26,5 milyon atık üretti Termik santrallerde 10,4 bin tonu tehlikeli olmak üzere toplam 26,5 milyon ton atık oluştu. Toplam tehlikesiz atığın yüzde 84,6'sını kül ve cüruflar, yüzde 15,4'ünü diğer atıklar oluşturdu. Toplam atığın yüzde 86,9'u kül dağı ve kül barajında veya düzenli depolama tesislerinde bertaraf edilirken yüzde 13,1'i lisanslı tesislere gönderildi, maden/taş ocaklarının geri doldurulmasında kullanıldı veya diğer yöntemlerle bertaraf edildi. OSB müdürlüklerinin altyapı hizmetleri, atık su arıtımı ve benzeri idari faaliyetleri sonucu 196 bin tonu tehlikeli olmak üzere 397 bin ton atık ortaya çıktı. Oluşan atığın yüzde 95,5'i atık işletme tesislerine gönderildi, yüzde 4,5'inin diğer yöntemlerle bertarafı sağlandı. Toplam 1401 belediyenin 1392'sinde atık hizmeti verildiği görüldü. Bu hizmetin sunulduğu belediyelerde toplanan 32,3 milyon ton atığın yüzde 88,9'u atık işleme tesislerine, yüzde 10,9'u belediye çöplüklerine gönderilirken yüzde 0,3'ü diğer yöntemlerle bertaraf edildi. Belediyelerde toplanan kişi başı günlük ortalama atık miktarı 1,09 kilogram olarak hesaplandı. Belediyeler tarafından işletilen atık su arıtma tesislerinde 353 bin ton (kuru madde bazında) atık su arıtma çamuru oluştuğu tespit edildi. Tesislerde 195 milyon ton atık işlendi Atık bertaraf ve geri kazanım tesislerinde işlenen 195 milyon ton atığın 139 milyon tonu bertaraf edildi, 56 milyon tonu geri kazanıldı. Düzenli depolama tesislerinde 138 milyon ton ve yakma tesislerinde 448 bin ton atığın bertarafı sağlandı. Beraber yakma (ko-insinerasyon) tesislerinde 4,7 milyon ton atık yakılarak enerji geri kazanımı gerçekleştirildi. Kompost tesislerinde 124 bin ton, diğer tesislerde ise toplam 51,5 milyon ton metal, plastik, kağıt, mineral gibi atık geri kazanıldı. Atık istatistikleri kapsamında, Türkiye'deki tüm belediyelerden, 50 ve üzeri çalışanı olan imalat sanayi iş yerlerinden, kurulu gücü 100 megavat ve üzeri tüm faal termik santrallerden, altyapısı tamamlanmış tüm OSB müdürlüklerinden, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne referans yıl için üretim beyan eden maden işletmelerinden, lisanslı veya geçici faaliyet belgeli tüm atık bertaraf ve geri kazanım tesisleriyle lisansı olmasa da belediyeler tarafından ya da belediyeler adına işletilen düzenli depolama, yakma ve kompost tesislerinden veri derlendi. T24

Sıfır ve ikinci el araç satışlarında binde 2 oranında harç tahsil edilecek

Mon, 10 Nov 25 13:47:22 +0300

TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek yeni kanun teklifine göre, gayrimenkul satışında yanlış beyan verenlere uygulanacak ceza artacak. Sıfır ve ikinci el araç alım satımında ise binde 2 harç alınacak. Meclis’te yeni hafta: turizm, vergi ve sigorta düzenlemeleri gündemde. Meclis Genel Kurulu’nda bu hafta, turizm ve vakıflarla ilgili düzenlemeleri içeren kanun teklifinin görüşmelerine devam edilecek. Teklife göre Milli Parklarda çevre sorunu yaratan, havayı veya suyu kirleten, bitki örtüsüne zarar verenlere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası verilecek. Milli park alanlarında izin verilen yerlere otel ve konaklama tesisi yapılabilecek. Düşük vergiye karşı harç formülü Vergiye yönelik düzenlemeleri içeren kanun teklifi de yeni haftada Genel Kurul’da görüşülecek. Teklifle kuyumculuk, ikinci el taşıt satışı, bazı özel sağlık kuruluşlarının belgeleriyle, kıymetli madenler ve hayvancılık işletme ruhsatlarından yıllık vergi harcı alınacak. Araç alım satımında yeni dönem Tescil edilmiş araçların satış ve devir işlemlerine ilişkin harç istisnası kaldırılacak. Bu işlemlerden satış ve devir bedeli üzerinden bin liradan az olmamak kaydıyla nispi noter harcı alınacak. Sıfır ve ikinci el araç satışlarında binde 2 oranında harç tahsil edilecek. Emlakta yanlış beyana ceza artıyor Gayrimenkul satışında yanlış beyanda verilen yüzde 25 oranındaki ceza bir kat artırılacak. Mesken kira gelirlerinde, emekliler ile dul ve yetim aylığı alanlar hariç gelir vergisi istisnası kaldırılacak. Bu grup dışındakiler, kira geliri ne kadar olursa olsun vergi ödeyecek. Sigorta prim desteklerine yeni düzenleme Teklifle sigorta prim destekleriyle ilgili düzenleme de yapılıyor. Doğum hariç borçlanma prim oranı %32’den %45’e çıkarılacak. Durdurulan Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin ihya prim oranı da %45’e yükselecek. Prime esas kazanç üst sınırı asgari ücretin 7,5 katından 9 katına çıkarılacak. Cumhurbaşkanı’na, bireysel emeklilik fonlarında %30 olan devlet desteğini %50’ye kadar artırma ya da sıfıra kadar indirme yetkisi veriliyor. Vadeli çek uygulamasının süresi 31 Aralık 2028’e kadar uzatılacak. RTÜK’e yeni üye seçimi Genel Kurul’da ayrıca, AK Parti ve MHP kontenjanlarından RTÜK’e iki üye seçilecek. Plan ve Bütçe Komisyonu gündemi Meclis’te yeni hafta, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlıkların bütçe görüşmeleriyle devam edecek. Sputnik

Eylül’de sanayi üretimi azaldı!

Mon, 10 Nov 25 13:45:38 +0300

TÜİK’in eylül ayı sanayi üretim verilerine göre yıllık bazda artış yaşanırken, aylık bazda düşüş kaydedildi. İmalat sanayiinde üretim gerilerken madencilik sektöründe artış görüldü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, 2025 yılı eylül ayında sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,9 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 3,1, imalat sanayi endeksi yüzde 2,7, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise yüzde 5,3 artış gösterdi. Aynı dönemde sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 2,2 azaldı. Alt sektörler bazında değerlendirildiğinde, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 1,2 artarken, imalat sanayi endeksi yüzde 2,3 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 2,4 azaldı.cumhuriyet

Büyük Önderi anıyoruz

Sun, 09 Nov 25 15:55:17 +0300

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu büyük önder Atatürk, ebediyete intikalinin 87. Yıldönümünde tüm yurtta törenlerle anılıyor, Liderliği, vizyonu ve çağdaşlık yolundaki kararlılığı ile ülkeyi bağımsızlığına kavuşturan Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük mirası Cumhuriyete ve onun değerlere sahip çıkmak, korumak, bilim, eğitim ve özgür düşünce yolunda ilerlemeyi hedef edinen Türkiye, büyük atasını saygı ve minnetle bir kez daha saygı, minnet ve özlemle anıyor.

Aykut Tuzcu’yu özlem ve saygı ile andık

Sun, 09 Nov 25 15:54:00 +0300

Gazetemizin sahibi Aykut Tuzcu aramızdan ayrılışının 6. Yıldönümünde mezarı başında saygı ve özlemle anıldı. Asri mezarlıktaki aile mezarlığında çok sevgili dostu İtalyan Profesör Nicolo Marchetti’nin onun için özel olarak çizip tasarladığı bazalt taştan Hitit kral mezarı çok sevdiği yılbaşı çiçeği Kokinalarla süslendi. Sevenleri ve gazete çalışanları tarafından özlemle ve saygı ile yad ettiğimiz Aykut Tuzcu’nun mezar taşında Lui dilinde, “ Bu lahit Antep’in bilge insanı Aykut Tuzcu’ya aittir. Bu mezarı onun için sevenleri ve dostları yaptırdı” yazısı yer alıyor.

Fiyatlar güncellenmezse önümüzdeki sene ekilecek pamuk alanı azalacak

Sun, 09 Nov 25 15:53:54 +0300

Büyük umutlarla pamuk hasadına başlayan üreticiler, açıklanan fiyatlar karşısında büyük şok yaşadı. Geçen yıl olduğu gibi bu yılda pamuk alım fiyatı 25 lira olarak açıklandı Bu yıl hububattan Antepfıstığına, zeytinden birçok ürüne kadar hem rekolte hem de fiyat bakımından umduğunu bulamayarak büyük bir hayal kırıklığına uğrayan çiftçiler, pamuktan da beklediğini alamadı. Rekoltenin düşük olmasının yanı sıra fiyatlarında istenilen düzeyde açıklanmaması tepkilere neden oldu. Pamuk çiftçisi bitme noktasına geldi Pamuk çiftçisinin bitme noktasına geldiğini ifade eden Karkamış Ziraat Odası Başkanı İdris Bozkurt, ‘’Büyük umutlarla tarlasına pamuk eken üreticiler, açıklanan fiyat karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Bu fiyatlarla çiftçi para kazanamaz. Daha hasat sürüyor. Eğer fiyat konusunda bir güncelleme yapılmazsa, önümüzdeki sene ekilen pamuk alanı azalacak’’ uyarısında bulundu. Açıklanan fiyatlar asla kabul edilemez Çiftçini zor şartlar altında üretim yaptığını dile getiren Bozkurt, ‘’Bu yıl rekolte düşük olmasının yanı sıra açıklanan taban fiyatı çiftçiyi mağdur etti. Geçen yıl 23 liradan satılan alınan pamuk kilogramı bu yıl 25 lira olarak açıklandı. Çukobirlik ise 44 radıman pamuğun kilogramı fiyatını 31 TL fiyat belirledi. Ancak bölgemizde 44 randıman pamuk bulunmuyor. Bölge pamuk randımanımız 40 ve 41 geliyor. Bu da doğal olarak 31 TL olan taban fiyatını randıman düşük diye 25 ve 26 TL’ denk geliyor. Bu fiyatlar asla kabul edilemez’’ eleştirisini yaptı. Girdiler yüzde 100 artarken çiftçinin emeği olan pamuk sadece 2 TL zam alıyor Belirlenen pamuk fiyatlarının çiftçinin giderlerini bile karşılamadığını sözlerine ekleyen Bozkurt, ‘’Geçen yıl 23 TL’den alınan pamuk kilogramı bu yıl 25 TL açıklandı. Girdiler yüzde 100 artarken çiftçinin emeği olan pamuk sadece 2 TL zam alıyor. Talebimiz en azında 1 dolar yani 40 lira olması lazım. Aksi halde seneye ülkede pamuk üretimi hayal olur. İvedi bir şekilde pamuk fiyatının tekrar güncellenmesini talep ediyorum’’ çağrısında bulundu. Tüm girdiler pahalanırken, çiftçinin ürünü pahalanmıyor, aksine fiyatı düşüyor Çiftçinin girdilerinin sürekli yükselmesinden dert yanan Başkan Bozkurt, ‘’Geçtiğimiz haftalarda mazotun litresine 3 lira zam gelmişti, geçtiğimiz hafta ise 2 lira daha zam geldi. Şu anda mazotun litresi 60 liraya dayandı. Böyle bir şey olabilir mi? İlaç, gübre ve diğer girdilerde arttı. Bu girdi maliyetlerinde çiftçi nasıl üretim yapacak? Tüm girdiler pahalanırken, çiftçinin ürünü pahalanmıyor, aksine fiyatı düşüyor. Bu gidiş hiç hayrı alamet değil’’ uyarısında bulundu. Haber Merkezi

“İngilizceyi ana diliniz gibi bilmeniz yetmez, ikinci dili öğrenmelisiniz”

Sun, 09 Nov 25 15:53:04 +0300

“Devir değişti, iş yapış şekilleri akıl almaz hızla gelişiyor. Artık sadece mühendislik eğitimi almak ve bir yabancı dil bilmek yeterli olmuyor” diyen SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, “İngilizceyi ana diliniz gibi bilmenin yanı sıra, ikinci yabancı dili de aynı önemde öğrenmelisiniz. Yapay zekâ fırtınası esiyor. Yapay zekayı iyi kullanan ülkeler diğerlerini silindir gibi eziyor ve daha da şiddetle ezecek. Çin bu alanda akıl almaz, izahında zorlandığımız işler yapıyor, başarılar elde ediyor” dedi. Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Topluluğu ile Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (GİBTÜ) Mühendislik Topluluğu tarafından ortaklaşa, “Sanayi ve Öğrencilerin Buluşması” etkinliği düzenlendi. Gaziantep Havalimanı Oğuzeli Kavşağında bulunan Varil BBQ’da düzenlenen etkinlikte konuşan SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, öğrencilere hayat hikayesini anlattı ve başarılı olmaları için değerlendirmelerde bulundu. Ortaokul birinci sınıfta eğitimi bırakarak babasının işletmesinde çırak olarak çalışmaya başladığını ve her kademeyi hak ederek elde ettiğini belirten Konukoğlu, eğitimini tamamlamadığı ve İngilizce bilmediğinin üzüntüsünü her zaman yaşadığını söyledi. Üniversite eğitiminin öğrencilerin ufkunu açacağını, ancak onun içini doldurmanın öğrencilere kaldığını anımsatan Konukoğlu, işi bilmekten çok, iş bileni işin başına getirip, yönetmeyi bilmenin önemli olduğuna dikkat çekti. Toplantı öncesinde öğrencilere değerlendirmeler yapan Konukoğlu, mühendisliğin günümüzde sadece teknik bilgiyle sınırlı olmadığına vurgu yaptı. Yapay zekâ çağında mühendisliğin, sistem tasarımı, etik planlama ve toplumsal dönüşüm süreçlerini de kapsamadığını anlatan Konukoğlu, şöyle devam etti: “Biz sanayiciler, üniversitelerden; teorik, ezbere veya sadece bilgiye dayalı değil; gerçek dünya sorunlarını çözmeye odaklı, disiplinler arası düşünebilen ve çalışabilen, yapay zekâ ile iş birliği yapabilen mühendisler yetiştirmelerini bekliyoruz. Bu nedenle, eğitim müfredatlarının insan-makine etkileşimi, veri etiği ve sürdürülebilirlik gibi alanlarla da zenginleşmesini arzu ediyoruz. Sanayiciler olarak üniversitelerle iç içe olmak istiyoruz. Mühendislik artık sınıfta değil, üretimin kalbinde öğrenilmeli. “Gaziantep Sanayi Odası ve Gaziantep Üniversitesi arasında imzalanan protokol kapsamında mühendislik öğrencileri 8. sömestri döneminde intörn uygulaması kapsamında ‘çalışan bir mühendis’ gibi 4,5 aylık süreyi işletmelerde tam gün mesai yaparak değerlendiriyorlar ve başarıları ders notu olarak kabul ediliyor” diyen Konukoğlu, bu alanda Türkiye’ye örnek olunduğunu ve uygulamanın diğer illere de örnek olduğuna vurgu yaptı. Konukoğlu, “Biliyorsunuz işletmelerde artık ‘karanlık fabrika’ kavramı hâkim olmaya başladı. Hemen her üretim, bir oda içerisinden kontrol edilerek, çalışanın olmadığı işletmelerde otomasyon süreçleri ile yapılıyor. Ama ne yaparsanız yapın, yeterli olmuyor. Artık yavaş yavaş geleceğin teknolojilerine hazır olabilmek için dijital dönüşüm ve yalın üretim gibi verimli üretim sistemlerine de hâkim olmamız gerekiyor. Rekabet dünyada çok zorlaştı, verimlilik ön plana çıktı, yalın üretimin önemi üretim sektöründeki mühendislerin yakından takip etmesi gereken konularının başında gelmektedir. Sınırda karbon düzenlemesi ve karbon ayak izim hesaplamaları, buna bağlı olarak yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik çalışmaları üretimdeki tüm mühendislerin öğrenmeleri ve uygulamaları gereken olmazsa olmaz konulardandır.” Bu konuda Avrupa Birliği başta olmak üzere diğer ülkelerin de yavaş yavaş gündeme getirdiği sınırda karbon vergilerine firmaların hazırlıklı olabilmeleri için üretim mühendisleri başta olmak üzere tüm çalışanlar ve fabrika sahiplerinin yetkinleşmesinin kaçınılmaz olduğunun altını çizen Konukoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Aksi takdirde yeşil dönüşüm kapsamındaki bu kriterler maliyet artırıcı unsur olarak karşımıza çıkacak, rekabetçiliğimizi daha da azaltacaktır. Gaziantep Sanayi Odası, iş dünyasını bu süreçlere hazırlamak için çok önemli çalışmalar yapmaktadır. Bundan sonra yakın zamanda nasıl yol alınacağı, ne yapılacağı artık herkesin malumu ama yapay zekâ uygulamaları öyle gelişiyor ki, bir süre sonrası nasıl olacak, düşünmekte zorlanıyorum. İşte bu nedenle yapay zekâ ve en az ana diliniz kadar başarıyla iletişim kuracağınız en az iki yabancı dili okulda veya çabanızla öğrenerek mezun olun. Bunu bilerek kendinizi yetiştirin. İş hayatı çok zor ve acımasızdı, bundan sonra zor ve acımasız kelimeleri yaşanılan zorlukları karşılamaya yeterli olmayacak.” Prof. Dr. Mustafa Bayram, “Gaziantep’in temel kültürü sanayidir. Sevgili öğrenciler, Abdulkadir Konukoğlu’nun burada sizlerle sohbet etmesinin örneğini, Ankara’da, İstanbul’da, Silikon Vadisi’nde dahi görebilmeniz mümkün değil. Bu ortamı başka şehirlerde de göremezsiniz” diyerek, uygulamanın önemini dile getirdi. Haber Merkezi

Sektörün hareketlenmesi için kredi faiz oranları düşürülmeli

Sun, 09 Nov 25 15:52:09 +0300

Geçmiş yıllarda besicilerin kullandığı hayvancılık kredilerinin yüzde 7’den yüzde 22’ye çıkarılması sektörü zor durumda bıraktı. Yüzde 22 kredi oranı ise diğer masraflar eklenince yüzde 30 seviyesine kadar yükseliyor. Banka kredilerinin yüksekliğinden dert yanan Gaziantep Kırmızı Et Üreticileri Birlik Başkanı Şıh Mehmet Bayraktar, ‘’Hayvan kredileri yüzde 22 dolaylarında. Hayvanın sigortası, banka masrafı gibi giderleri de eklediğimizde oran yüzde 30’a çıkıyor. Sektörün bir nebzede olsa hareketlenmesi için kredi oranları yüzde 7’ye düşmeli’’ çağrısında bulundu. Ülkemizde büyükbaş hayvan sayısı azaldı Besicilerin ithal hayvanı beklediğini ifade eden Bayraktar, ‘’Kırmızı Et Üreticilerine bağlı besiciler halen hayvanlarını alamadı. Ama Et ve Süt Kurumu’na başvuranlar hayvanlarını aldı. Şap dolayısıyla ülke genelinde çok sayıda hayvan kesildi. Kesinler ise genellikle sütlü inek. Dolayısıyla ülkemizde büyükbaş hayvan sayısında bir azalma yaşandı. O yüzden besiciler, umut olarak ithal hayvanı bekliyor. Yılbaşına kadar hayvan dağıtımının tamamlanması gerekiyordu görünen o ki bu dağıtım 2026 yılına sarkacak’’ açıklamasını yaptı. Besiciler, büyük bir sabırsızlıkla ithal hayvanın dağıtılmasını bekliyor Yerli hayvanın kilogram fiyatının çok pahalı olduğunu sözlerine ekleyen Bayraktar, ‘’Etin kilogram fiyatı 460-470 lira civarında, herhangi bir yükselme yaşanmadı. Büyükbaş yerli canlı hayvanın kilogramı 400 lira olduğundan besiciler almaya korkuyor. 400 liraya alan üretici 460 liraya kestirirse para kazanamaz ki. O yüzden besiciler, büyük bir sabırsızlıkla ithal hayvanın dağıtılmasını bekliyor’’ ifadelerini kullandı. Arpa dağıtımı besicilere ilaç gibi geldi Toprak Mahsulleri Ofisi’nin arpa dağıtımı yaptığını hatırlatan Bayraktar, ‘’Arpa dağıtımı besicilere ilaç gibi geldi. Piyasada ise arpanın kilogram fiyatı 13,5 lira arasında satılırken, Toprak Mahsulleri Ofisi KDV dahil arpanın kilogramını 11, 75 TL’den satış yapıyor. Besici, arpasını aylık olarak alıyor. Hayvanı olmayanlarda arpa alıyor. Çünkü ithal hayvan geldiğinde TMO arpa dağıtımını durdurduğunda 14-15 liraya arpa alacak. O yüzden öncesinde arpasını alıyor’’ şeklinde konuştu. Gaziantep genelinde de çok hayvan kesildi Şap hastalığı dolayısıyla çok sayıda büyükbaş hayvanın kesildiğini hatırlatan Bayraktar, ‘’Bu hafta Gaziantep’te canlı hayvan pazarı açıldı. Türkiye genelinde hastalık yüzde 10 seviyesine kadar düştü. Ülke genelinde kesilen büyükbaş hayvan sayısının yüzde 30 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Gaziantep genelinde de çok hayvan kesildi’’ dedi. Haber Merkezi

Yaşam konutlarında 40 kişi hayatını kaybetmişti

Sun, 09 Nov 25 15:51:13 +0300

AKP'li müteahhit Yunus Kaya'nın 22 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor Gaziantep'te 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 40 kişinin hayatını kaybettiği Yaşam Konutları B Blok davasının 10'uncu duruşmasında, savcı AKP'li müteahhit Yunus Kaya'nın "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan cezalandırılmasını talep etti. Müşteki avukatı Serpil Yılmaz ise yapı ruhsatındaki imzaların sahte olduğunu ve sanığın durumu kasıtlı şekilde ihlal ettiğini belirterek, Kaya'nın "olası kast" ile cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti, sanığa ve avukatlarına savunma yapabilmeleri için gelecek celseye kadar süre verdi. Gaziantep'in Nurdağı ilçesi Başpınar Mahallesi'nde bulunan Yaşam Konutları B Blok, 6 Şubat depremlerinde yıkıldı. En küçüğü 6 aylık bebek olmak üzere 40 kişi hayatını kaybetti, 11 kişi yaralandı. İslahiye Cumhuriyet Başsavcılığı, eski AKP'li Meclis Üyesi müteahhit Yunus Kaya hakkında "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen 10. duruşmaya, başka bir deprem dosyasından tutuklu sanık Yunus Kaya SEGBİS üzerinden katıldı, depremde yakınlarını kaybedenler ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında binanın 2019'da yapımına başlandığını ve bu nedenle 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ile 2001 ve 2008 tarihli Yapı Denetim Kanunları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan ek bilirkişi raporuna atıfta bulunan savcı, sanık Yunus Kaya'nın yapım aşamasında rölöve ve projedeki taşıyıcı sistem eleman sayısı, boyut uyumsuzluğu ve donatı detaylandırmasındaki yetersizlikler nedeniyle sorumlu tutulduğunu hatırlattı. Savcı, yapının yürürlükteki yönetmeliklere ve bilimsel-teknik esaslara aykırı şekilde inşa edildiğini, sanığın binayı herhangi bir yapı denetim hizmeti almadan başlatıp tamamladığını belirtti. Kaya'nın dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ederek binanın yıkılmasına, ölüm ve yaralanmalara neden olduğunu vurgulayan savcı, sanığın "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan cezalandırılmasını talep etti. Müşteki avukatı Serpil Yılmaz, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin ek raporunda sanığın "asli kusurlu" olduğunun tespit edildiğini belirtti. Yılmaz, yapı ruhsatındaki imzaların sahte olduğunu, sanığın durumu kasıtlı şekilde ihlal ettiğini vurgulayarak, sanığın "olası kast"la cezalandırılmasını talep etti. Ayrıca dosyadan tutukluluk kararı çıkarılmasını istedi. Sanık Yunus Kaya, ek raporun kendisine ulaşmadığını belirterek, "Savunma yapmam ve itirazlarımı sunabilmem için ek raporun tarafıma tebliğ edilmesini talep ediyorum. Bu aşamada önceki savunmalarımı tekrar ederim" dedi. Mahkeme heyeti, sanığa ve müdafiilerine savunma yapabilmeleri için ek raporun ve bu celse alınan mütalaanın tebliğ edilmesini ve gelecek celseye kadar süre verilmesini kararlaştırdı. Heyet, müşteki avukatı Serpil Yılmaz'ın sanığın tutuklanması talebini ise sanığın farklı bir dosyadan tutuklu bulunması gerekçesiyle reddetti. Duruşma 12 Aralık'a ertelendi. 6 Şubat depremlerinde, dönemin Nurdağı Belediyesi'nin AKP'li Meclis Üyesi müteahhit Yunus Kaya'nın yaptığı Yaşam Konutları, Yunus Kaya Apartmanı ve CCK Apartmanı yıkıldı; yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Yunus Kaya, Yaşam Konutları'nı şöyle tanıtmıştı: "CCK Grup İnşaat olarak yapımına devam ettiğimiz 'Yaşam Konutları' ile hayatın tadını çıkaracaksınız. Eşsiz yaşam alanları sunan projemizle hayallerinizi gerçekleştireceksiniz. Estetik ve teknolojinin kusursuz yorumu kimileri için ayrıcalıklarla dolu bir yaşam, kimileri içinse büyük bir yatırım seçeneği. Rüyalarınızdan ilham aldık, Nurdağı'nın kalbinde size bir yer açtık." Depremin hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nurdağı'na giderek incelemelerde bulundu. Ziyaret sırasında Erdoğan'ın önünü kesen Ünal Yıldırım adlı yurttaş, "Sayın Cumhurbaşkanım, burada CCK Konutları diye bir müteahhit iş yaptı. Yaptığı konutların hepsi yerle bir oldu. En büyük zararı ilçemize CCK'den Yunus Kaya verdi. Bu kişi henüz yakalanamadı" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da vatandaşa, "Savcılık gerekeni yapıyor" diye yanıt verdi. Cumhuriyet

Birçok eğitim çalışanı ciddi sorunlar yaşıyor

Sun, 09 Nov 25 15:50:22 +0300

Gaziantep’teki teşkilatlanma sürecinin özveriyle yürütüldüğünü söyleyen Emin Okan Okyay, ‘’Bugün birçok eğitim çalışanı, ekonomik olarak güçlük çekmekte; sosyal haklar, mesleki itibar ve çalışma koşulları açısından ciddi sorunlar yaşıyor’’ tespitini yaptı. Eğitim Gücü Sen Gaziantep Şubesi 1. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Tek liste ile gidilen genel kurula Emin Okan Okyay, başkan olarak seçildi. Okyay, ‘’Atanamayan öğretmenler, yetersiz maaşlar, güvencesiz istihdam ve liyakatsiz uygulamalar, eğitim çalışanlarının karşı karşıya olduğu başlıca problemler arasında yer alıyor. Öğretmen ve eğitim çalışanları düşük ücret, yetersiz özlük haklar, resen görevlendirmeler, proje baskıları, icap görevleri, mobbing ve baskıcı yöneticilerle mücadele ederken Eğitim Gücü Sen, onları korumakla mükellef’’ değerlendirmesini yaptı. Yeni dönemde hedefimiz daha fazla eğitim çalışanına ulaşmak Bir kararlılık ortaya koyduklarını belirten Okyay, ‘’Eğitim Gücü Sen Gaziantep Şubesi olarak, eğitim çalışanlarının haklarını savunmak için daha güçlü bir şekilde sahada olacağız. Bizler sorunları uzaktan izleyen değil, yerinde dinleyen ve çözüm üreten bir sendikal anlayışla hareket ediyoruz. Yeni dönemde hedefimiz, daha fazla eğitim çalışanına ulaşmak ve sendikamızın ilkelerini Gaziantep’in her köşesine taşımak’’ açıklamasını yaptı. Eğitimde kaliteyi artırmak ve daha adil bir sistem için özveriyle çalışıyoruz ‘Eğitim Gücü Sen Gaziantep, eğitimin her kademesinde emeğin, adaletin ve dayanışmanın sesi olmayı sürdürüyor’ diyen Başkan Okyay, ‘’Her bir üyesi, öğretmenlerin haklarını korumak, eğitimde kaliteyi artırmak ve daha adil bir sistem için özveriyle çalışıyor. Bu şehirde eğitim adına atılan her adımda, Eğitim Gücü Sen’in kararlı ve vizyoner duruşu hissediliyor’’ ifadelerini kullandı. Eğitimde güçlü yarınlara ancak böyle fedakâr, bilinçli ve azimli bir ekiple ulaşılır Okyay, ‘’Sendikamızın Gaziantep yönetimi ve değerli üyeleri sadece sendikal faaliyetleriyle değil; öğretmenlere verdiği moral, birlik ve destekle de fark yaratıyor. Onların gayreti, geleceğimizin mimarları olan öğretmenler için büyük bir motivasyon kaynağı da oluşturuyor. Eğitimde güçlü yarınlara ancak böyle fedakâr, bilinçli ve azimli bir ekiple ulaşılır. Haber Merkezi

500 Bin konut için başvurular bugün başlıyor

Sun, 09 Nov 25 15:49:32 +0300

81 ilde 500 bin sosyal konutun inşa edileceği "Yüzyılın Konut Projesi" başvuruları bugün başlıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Yüzyılın Konut Projesi’nde başvurular pazartesi günü başlıyor" mesajıyla proje başvuru takvimine ilişkin ayrıntıları paylaştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı tarafından hayata geçirilen Türkiye’nin en büyük konut seferberliği Yüzyılın Konut Projesi’ne başvurular 10 Kasım’da (bugün) başlıyor. Proje kapsamında 81 ilde 500 bin sosyal konut inşa edilerek dar gelirli vatandaşlara uygun şartlarda ev sahibi olma imkanı sağlanacak. Bakan Murat Kurum, sosyal medya hesabından proje takvimine ilişkin paylaşım yaptı. Başvurular için iki yöntem var Paylaşılan infografikte başvuruların yetkili banka şubeleri ya da e-Devlet üzerinden olmak üzere iki şekilde yapılacağı belirtildi. Ziraat Bankası, Halk Bankası, Emlak Katılım şubeleri, yetkili banka şubeleri aracılığıyla başvuruların alınacağı kaydedildi. E-Devlet başvuruları için yoğunluk tedbiri E-Devlet üzerinden yapılacak başvurularda sistemsel yoğunluğu azaltmak için yalnızca kampanyanın ilk 5 gününde; T.C. Kimlik Numarası’nın (TCKN) son rakamına göre başvuru alınacak. Başvurunun yapılacağı 10 Kasım’da TCKN’nin son rakamı ‘0’ olan, 11 Kasım’da son rakamı ‘2’, 12 Kasım’da son rakamı ‘4’, 13 Kasım’da son rakamı ‘6’, 14 Kasım’da ise TCKN’nin son rakamı ‘8’ olan vatandaşların başvuruları alınacak. 15 Kasım itibarıyla da kimlik numarasına bakılmaksızın tüm vatandaşlar başvuru yapabilecek. Yetkili banka şubelerine yapılacak başvurularda ise kimlik numarası şartı aranmayacak. Şehit aileleri ve gazilerden başvuru ücreti alınmayacak E-Devlet üzerinden yapılacak başvurular 18 Aralık’ta, banka şubesi başvuruları ise 19 Aralık’ta sona erecek. Şehit aileleri, terör, harp ve vazife malullerinin başvuru işlemleri başvuru bedeli alınmadan sadece şubeler aracılığıyla yapılacak.

Gaziantep FK evinde berabere kaldı 2-2

Sun, 09 Nov 25 15:48:58 +0300

Gaziantep Futbol Kulübü, Trendyol Süper Lig'in 12. haftasında konuk ettiği Çaykur Rizespor ile 2-2 berabere kaldı. Stat: Gaziantep Hakemler: Oğuzhan Çakır, Bahtiyar Birinci, Özcan Sultanoğlu Gaziantep FK: Zafer Görgen, Perez (Dk. 60 Sorescu), Arda Kızıldağ (Dk. 60 Semih Güler), Abena, Rodrigues, Melih Kabasakal, Camara, Kozlowski, Maxim (Dk. 56 Ogün Özçiçek), Lungoyi (Dk. 81 Bacuna), Bayo (Dk. 81 Boateng) Çaykur Rizespor: Fofana, Muhammet Taha Şahin, Mocsi, Samet Akaydın, Hojer (Dk. 77 Mithat Pala), Papanikolaou, Buljubasic (Dk. 90+1 Alikulov), Rak-Sakyi (Dk. 65 Mihaila), Laçi (Dk. 65 Taylan Antalyalı), Emrecan Bulut, Sowe (Dk. 77 Jurecka) Goller: Dk. 2 Bayo, Dk. 74 Rodrigues (Gaziantep FK), Dk. 29 Sowe, Dk. 59 Rodrigues (Kendi kalesine) (Çaykur Rizespor) Sarı kartlar: Dk. 21 Melih Kabasakal, Dk. 31 Zafer Görgen (Gaziantep FK), Dk. 70 Muhammet Taha Şahin, Dk. 90+3 Taylan Antalyalı (Çaykur Rizespor) Haber Merkezi

Türk futbolundaki yasa dışı bahis skandalında Interpol devrede: 600’e yakın futbolcu ifadeye çağrılacak

Sun, 09 Nov 25 15:48:20 +0300

Türk futbolunda yasa dışı bahis soruşturması genişliyor. İnterpol’ün de dahil olduğu incelemede futbolcu, teknik direktör ve yöneticilerin Arnavutluk, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs merkezli siteler üzerinden bahis oynadığı tespit edildi. 600’e yakın futbolcu ifadeye çağrılacak. Türk futbolunu sarsan yasa dışı bahis skandalı genişliyor. İlk etapta hakemleri kapsayan soruşturmanın ardından ikinci dalga, kulüp başkanları ve futbolculara da sıçradı. Gelecek hafta yaklaşık 600 futbolcunun ifadeye çağrılacağı öğrenildi. İktidara yakın Türkiye gazetesinin haberine göre, olayların sadece Türkiye sınırlarıyla sınırlı kalmadığı, Interpol’ün (Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı) da soruşturmaya dahil olduğu bildirildi. Interpol tarafından Türk emniyetiyle paylaşılan bilgilere göre futbolcu, teknik direktör ve yöneticilerin Arnavutluk, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs merkezli yasa dışı bahis siteleri üzerinden oyun oynadığı tespit edildi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, 27 Ekim’de Riva’da düzenlediği basın toplantısında yasa dışı bahis oynayan hakemlerin belirlendiğini açıklamıştı. Hacıosmanoğlu, “Profesyonel liglerde 571 aktif hakemden 371’inin bahis hesabı olduğu ve 152’sinin aktif olarak bahis oynadığı tespit edildi” ifadelerini kullanmıştı. Bu açıklamanın ardından TFF Hukuk Müşavirliği, söz konusu 152 hakemi 28 Ekim’de Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na (PFDK) sevk etmişti.t24

Muhasebe ve denetimdeki gelişmeler ve mevzuat değişiklikleri ele alınacak

Sun, 09 Nov 25 15:47:36 +0300

Gaziantep Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, 5-6-7 Aralık tarihlerinde önemli bir bilimsel ve mesleki buluşmaya ev sahipliği yapacak. Kentte düzenlenecek kongre ile muhasebe ve denetim alanında güncel gelişmeler, mevzuat değişiklikleri ve dijital dönüşümün meslek üzerindeki etkileri kapsamlı şekilde ele alınacak. ‘Gaziantep, muhasebe dünyasının buluşma noktası oluyor’ diyen Gaziantep Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Ali İhsan Çelikbaş, ‘’Ülkemizin ekonomik gelişimi ve mali sisteminin güçlenmesinde büyük rol üstlenen muhasebe meslek mensupları olarak, bilgi paylaşımı ve mesleki dayanışmayı her zaman öncelikli hedefimiz olarak görüyoruz’’ şeklinde konuştu. Gaziantep Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası olarak Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği ile iş birliği içerisinde 5-6-7 Aralık tarihlerinde önemli bir bilimsel ve mesleki buluşmaya ev sahipliği yapacaklarını söyleyen Çelikbaş, ‘’Gaziantep’te düzenlenecek bu kongre, muhasebe ve denetim alanında güncel gelişmeleri, mevzuat değişikliklerini ve dijital dönüşümün mesleğimiz üzerindeki etkilerini kapsamlı biçimde ele almayı hedefliyor. Akademisyenlerin, uygulayıcıların, kamu temsilcilerinin ve sektör profesyonellerinin katılımıyla gerçekleşecek olan bu etkinlik, bilgi paylaşımını artırarak mesleğimizin geleceğine yön verecek’’ açıklamasını yaptı. Çelikbaş, ‘’Gaziantep, yalnızca güçlü sanayisi ve üretim kapasitesiyle değil, aynı zamanda köklü tarihi, kültürel zenginliği ve misafirperver insanlarıyla da bu tür etkinlikler için ideal bir şehir konumunda. Türkiye’nin en önemli sanayi merkezlerinden biri olan şehrimiz, aynı zamanda UNESCO tarafından “Gastronomi Şehri” unvanına layık görülerek kültürel çeşitliliğini tüm dünyaya kanıtladı. Katılımcılar, kongre süresince sadece akademik bir paylaşım içinde bulunmakla kalmayacak, aynı zamanda Gaziantep’in eşsiz mutfağını ve tarihini de yakından tanıma fırsatı bulacak’’ ifadelerini kullandı. Önemli organizasyonun gerçekleşmesinde emeği Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği, yerel yönetimlere, üniversitelere ve iş dünyasına teşekkür eden Çelikbaş, ‘’Amacımız, mesleki gelişimimize katkı sağlayacak, bilgi birikimimizi artıracak ve ülkemizin ekonomik yapısına değer katacak kalıcı bir platform oluşturmak. Kongremizin, muhasebe mesleğinin saygınlığını ve etkinliğini artıracağına, genç meslektaşlarımıza yeni ufuklar açacağına yürekten inanıyorum. Tüm meslektaşlarımızı ve ilgilileri bu önemli buluşmaya davet ediyoruz’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Sokakta yaşayanlar için valiliklere genel gönderildi

Sat, 08 Nov 25 14:02:38 +0300

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kışın sokakta yaşayan kimsesizlerin barınma ve temel ihtiyaçlarının karşılanması için 81 il valiliğine, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına genelge gönderdi. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Bakan Mahinur Özdemir Göktaş'ın imzasıyla gönderilen genelge kapsamında, kış aylarında sokakta tek bir vatandaşın dahi kalmaması için il ve ilçelerdeki evsiz, mekansız ve kimsesiz kişilerin tespiti yapılacak. Barınmaları, kamu kurumu misafirhaneleri ve oteller tarafından sağlanacak kimsesizlere, temizlik, sağlık, temel gıda, giyim ihtiyaçları ile gerekli durumlarda psikolojik destek de verilecek. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, genelgeyle ilgili yaptığı açıklamada şu mesajı verdi: “Bu kış, sokakta yaşayan hiçbir vatandaşımızı yalnız bırakmayacağız. Valiliklerimiz, belediyelerimiz ve vakıflarımızla birlikte herkesin sıcak bir yuvada kalmasını sağlayacağız.” T24

300 bin iş yeri kapanabilir

Sat, 08 Nov 25 14:01:43 +0300

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, esnafı zora sokan basit usule geçişte kolaylık ve gerekli hazırlık süreci tanınmazsa 300 bin iş yerinin kapanabileceğini söyledi. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, basit usulde alınan kararların sahadaki esnafı hazırlıksız yakaladığını belirterek, düzenlemenin ertelenmesi gerektiğini söyledi. Palandöken, “Basit usul kapsamındaki esnafların birçoğu için artık gün yaklaşıyor. Ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Muhasebe ücretleri, e-hacizler ve sürekli değişen vergi mevzuatı derken esnaf artık iş yapamaz hale geldi. Sayın Maliye Bakanımız, en azından belirli bir süre tanıyarak, örneğin bir yıl önceden hazırlık yapılmasına imkân sağlayabilirdi. Ancak uygulamanın başlamasına yalnızca bir ay kaldı. Bu kadar kısa sürede sistemleri nasıl kuracaklar, hangi parayla temin edecekler” ifadelerini kullandı. ''Esnaf sermaye sıkıntısı yaşıyor'' Basit usulde vergilendirilen esnafın sermaye sıkıntısı yaşadığını vurgulayan Palandöken, “Zaten sermayeleri buna müsait değil. Mevsim itibarıyla da zor bir dönemdeler. Enflasyonu düşürmenin yöntemi bence bu değil. Esnaf ayakta kalabilsin ki en azından devlete yük olmasın. Sosyal güvenlik primleri yılda yaklaşık 120 bin lira civarında. Eğer bu kişiler yükümlülüklerini yerine getiremezse, bu yük devlete binecek” dedi. TESK Başkanı, düzenlemelerin esnafın temsilcileriyle istişare edilmeden yapılmaması gerektiğini belirterek, “Bu tür kararlar Konfederasyonumuz ve meslek odalarıyla ortak akılla alınmalı. ‘Ben yaptım oldu’ anlayışı piyasada tedirginlik yaratıyor, durgunluğu artırıyor” diye konuştu. ''Vergi düzenlemesi esnafı zora sokuyor'' Palandöken, sık değişen vergi düzenlemelerinin esnafı zora soktuğunu belirterek, “Artık enflasyon karşısında esnafın nefes alabilmesini sağlayacak tedbirler alınmalı. Aksi halde 250 ila 300 bin işyeri kapanabilir. Cumhurbaşkanımızın 840 bin esnafı bu kapsamdan muaf tutmasının nedeni de buydu. Esnaf, ekonominin çarklarını döndüren, kendi kendine istihdam yaratan bir kesimdir” değerlendirmesinde bulundu. T24

Okullar ara tatilde, 17 Kasım’da yeniden ders başı yapılacak

Sat, 08 Nov 25 14:00:48 +0300

18 milyon öğrenci, bugün 2025-2026 eğitim öğretim yılının ilk ara tatiline çıktı. Okullarda son ders zilinin çalmasıyla birlikte eğitime ara verdi. Öğrenciler, hafta sonuyla birlikte toplam 9 gün tatil yapacak. Birinci dönem ara tatili 10 Kasım Pazartesi günü başlayıp 14 Kasım’a kadar sürecek. Ara tatile denk gelmesi nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım’la 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü etkinlikleri birleştirildi. Öğrenciler 17 Kasım’da yeniden ders başı yapacak. Yarıyıl tatiliyse 19 Ocak’ta başlayacak. Çocuklar 2 Şubat Pazartesi okula dönecek. Eğitim yılıysa 26 Haziran Cuma sonlanacak. İkinci dönem ara tatiliyse 16 Mart 2026’da başlayıp 20 Mart 2026’da bitecek. Sekizinci sınıf öğrencilerinin gireceği Liselere Geçiş Sınavı (LGS) da 14 Haziran 2026’da yapılacak.bianet

Sıfır gümrükle 1 milyon ton mısır ve 1 milyon ton arpa ithal edilecek

Sat, 08 Nov 25 13:59:44 +0300

Arpa ve mısır ithalatında tarife kontenjanları 1 milyon tona yükseltildi. Cumhurbaşkanı Kararı ile Hububat ve Bakliyat İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Kararda değişiklik yapıldı. Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, arpa ve mısır ithalatında tarife kontenjanları 700 bin tondan 1 milyon tona çıkarıldı. T24

AKP'li müteahhit Yunus Kaya'nın 22 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor

Sat, 08 Nov 25 13:58:55 +0300

Gaziantep'te 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 40 kişinin hayatını kaybettiği Yaşam Konutları B Blok davasının 10'uncu duruşmasında, savcı AKP'li müteahhit Yunus Kaya'nın "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan cezalandırılmasını talep etti. Müşteki avukatı Serpil Yılmaz ise yapı ruhsatındaki imzaların sahte olduğunu ve sanığın durumu kasıtlı şekilde ihlal ettiğini belirterek, Kaya'nın "olası kast" ile cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti, sanığa ve avukatlarına savunma yapabilmeleri için gelecek celseye kadar süre verdi. Gaziantep'in Nurdağı ilçesi Başpınar Mahallesi'nde bulunan Yaşam Konutları B Blok, 6 Şubat depremlerinde yıkıldı. En küçüğü 6 aylık bebek olmak üzere 40 kişi hayatını kaybetti, 11 kişi yaralandı. İslahiye Cumhuriyet Başsavcılığı, eski AKP'li Meclis Üyesi müteahhit Yunus Kaya hakkında "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açtı. İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen 10. duruşmaya, başka bir deprem dosyasından tutuklu sanık Yunus Kaya SEGBİS üzerinden katıldı, depremde yakınlarını kaybedenler ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. "BİLİNÇLİ TAKSİRLE ÖLÜME VE YARALANMAYA NEDEN OLMA' SUÇUNDAN CEZALANDIRILMALIDIR" Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında binanın 2019'da yapımına başlandığını ve bu nedenle 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ile 2001 ve 2008 tarihli Yapı Denetim Kanunları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan ek bilirkişi raporuna atıfta bulunan savcı, sanık Yunus Kaya'nın yapım aşamasında rölöve ve projedeki taşıyıcı sistem eleman sayısı, boyut uyumsuzluğu ve donatı detaylandırmasındaki yetersizlikler nedeniyle sorumlu tutulduğunu hatırlattı. Savcı, yapının yürürlükteki yönetmeliklere ve bilimsel-teknik esaslara aykırı şekilde inşa edildiğini, sanığın binayı herhangi bir yapı denetim hizmeti almadan başlatıp tamamladığını belirtti. Kaya'nın dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ederek binanın yıkılmasına, ölüm ve yaralanmalara neden olduğunu vurgulayan savcı, sanığın "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan cezalandırılmasını talep etti. MÜŞTEKİ AVUKATINDAN "OLASI KAST" VURGUSU Müşteki avukatı Serpil Yılmaz, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin ek raporunda sanığın "asli kusurlu" olduğunun tespit edildiğini belirtti. Yılmaz, yapı ruhsatındaki imzaların sahte olduğunu, sanığın durumu kasıtlı şekilde ihlal ettiğini vurgulayarak, sanığın "olası kast"la cezalandırılmasını talep etti. Ayrıca dosyadan tutukluluk kararı çıkarılmasını istedi. Sanık Yunus Kaya, ek raporun kendisine ulaşmadığını belirterek, "Savunma yapmam ve itirazlarımı sunabilmem için ek raporun tarafıma tebliğ edilmesini talep ediyorum. Bu aşamada önceki savunmalarımı tekrar ederim" dedi. DURUŞMA 12 ARALIK'A ERTELENDİ Mahkeme heyeti, sanığa ve müdafiilerine savunma yapabilmeleri için ek raporun ve bu celse alınan mütalaanın tebliğ edilmesini ve gelecek celseye kadar süre verilmesini kararlaştırdı. Heyet, müşteki avukatı Serpil Yılmaz'ın sanığın tutuklanması talebini ise sanığın farklı bir dosyadan tutuklu bulunması gerekçesiyle reddetti. Duruşma 12 Aralık'a ertelendi. NE OLMUŞTU? 6 Şubat depremlerinde, dönemin Nurdağı Belediyesi'nin AKP'li Meclis Üyesi müteahhit Yunus Kaya'nın yaptığı Yaşam Konutları, Yunus Kaya Apartmanı ve CCK Apartmanı yıkıldı; yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Yunus Kaya, Yaşam Konutları'nı şöyle tanıtmıştı: "CCK Grup İnşaat olarak yapımına devam ettiğimiz 'Yaşam Konutları' ile hayatın tadını çıkaracaksınız. Eşsiz yaşam alanları sunan projemizle hayallerinizi gerçekleştireceksiniz. Estetik ve teknolojinin kusursuz yorumu kimileri için ayrıcalıklarla dolu bir yaşam, kimileri içinse büyük bir yatırım seçeneği. Rüyalarınızdan ilham aldık, Nurdağı'nın kalbinde size bir yer açtık." Depremin hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nurdağı'na giderek incelemelerde bulundu. Ziyaret sırasında Erdoğan'ın önünü kesen Ünal Yıldırım adlı yurttaş, "Sayın Cumhurbaşkanım, burada CCK Konutları diye bir müteahhit iş yaptı. Yaptığı konutların hepsi yerle bir oldu. En büyük zararı ilçemize CCK'den Yunus Kaya verdi. Bu kişi henüz yakalanamadı" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da vatandaşa, "Savcılık gerekeni yapıyor" diye yanıt verdi. Cumhuriyet

10 ayda 317 kadın öldürüldü, yüzde 63,5’i kendi evlerinde katledildi

Sat, 08 Nov 25 13:57:53 +0300

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF), "Ekim 2025 Kadın Cinayetleri Raporu"na göre 1 Ekim – 31 Ekim tarihleri arasında 27 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Ayrıca raporda, 2025’in ilk 10 ayında 317 kadının öldürüldüğü bildirildi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, "Ekim 2025 Kadın Cinayetleri Raporu"nu yayımladı. Raporda, 1 Ekim – 31 Ekim tarihleri arasında 27 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, bu kadınlardan 22’sinin cinayete kurban gittiği 5’inin ölümünün ise şüpheli olduğu kaydedildi. Raporda, 2025’in ilk 10 ayında ise 317 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, bunların 241’inin kadın cinayeti, 76’sının ise şüpheli ölüm olarak kaydedildiği açıklandı. Raporda, öldürülen kadınların medeni durumlarına bakıldığında, 12'sinin evli, 6'sının bekar, 6'sının boşanmış olduğu görüldü. 36-50 yaş aralığındaki kadınlar yüzde 48 ile en yüksek oranda Yaş aralığına bakıldığında, katledilen en genç kadının 17 yaşında, yaşça en büyük kadının ise 69 yaşında olduğu tespit edildi. 36-50 yaş aralığındaki kadınların ise yüzde 48 ile en yüksek orana sahip olduğu bildirildi. 2025’in ilk 10 ayında ise 317 kadın erkekler tarafından öldürüldü Raporda, 2025’in ilk 10 ayında 317 kadın erkekler tarafından öldürüldüğü, bunların 241’i kadın cinayeti, 76’sı ise şüpheli ölüm olarak kaydedildiği açıklandı. Kadınların en çok aile içindeki erkekler tarafından öldürüldüğü tespit edildi. Olayların yüze 63,5’i kadınların kendi evlerinde gerçekleştiği; en yaygın öldürülme yönteminin ise ateşli silahlar olduğu kaydedildi. En çok vaka İstanbul, Diyarbakır, İzmir, Adana ve Antalya illerinde görüldü. "6 kadın boşandığı veya boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürülmüştür" Raporda, şu ifadelere yer verildi: "Cinayetlerin faillerine baktığımızda, kadınların 9'unun aile içindeki erkekler tarafından öldürüldüğü görülmektedir. Bu dönemde 6 kadın boşandığı veya boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürülmüştür. Bunun yanı sıra, 5 kadın ayrılmak istediği erkek, 1 kadın kızının bağlantılı olduğu erkek ve 1 kadın da tanıdığı bir erkek tarafından katledilmiştir. Öldürülme yöntemleri incelendiğinde, en yaygın yöntemin ateşli silahlar olduğu ortaya çıkmaktadır. Cinayetlerin 16'sında ateşli silah kullanılmış, 6 kadın kesici aletlerle, 1 kadın yüksekten düşerek ve 1 kadın boğularak katledilmiştir. Cinayetlerin gerçekleştiği mekanlara bakıldığında, kadınların büyük bir kısmının kendi evlerinde ya da yaşadıkları alanlarda öldürüldüğü görülmektedir. 17 kadın yaşadığı alanda, 7 kadın kamusal alanlarda, 2 kadın ormanlık alanlarda ve 1 kadın işyerinde öldürülmüştür." T24

Sermaye odaklı planlama kentleri kimliksizleştirdi

Fri, 07 Nov 25 14:52:18 +0300

Kentlerin yalnızca binalar ve yollarla tanımlanamayacağını vurgulayan mimarlar ve şehir plancıları, sermaye odaklı planlamanın kentleri kimliksizleştirdiğine dikkat çekerek kamu yararını önceleyen, adil ve güvenli kentler için mücadeleyi sürdüreceklerini açıkladı. TMMOB Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası İzmir şubeleri, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü dolayısıyla yaptıkları açıklamada kentlerin yalnızca fiziksel alanlar değil; toplumsal, kültürel ve ekonomik yaşamın ortak mekânı olduğunu vurguladı. Kamu yararını önceleyen, adil ve yaşanabilir kentler için mücadelenin süreceğini belirtti. Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Yıldırım, kentin yalnızca barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlara cevap veren fiziksel bir alan olmadığını söyledi. Kentlerin aynı zamanda toplumsal ilişkilerin, kültürel birikimlerin, ekonomik faaliyetlerin ve siyasal kararların yoğunlaştığı ortak yaşam alanları olduğunu belirten Yıldırım, “Kent, tarihsel birikimin ve mekânsal belleğin taşıyıcısıdır. Yapıları, meydanları, sokakları ve kamusal alanlarıyla yalnızca bugünü değil, geçmişin izlerini ve geleceğin olanaklarını da barındırır” dedi. Kentlerin teknik mekân olarak ele alınamayacağını vurgulayan Yıldırım, “Kent, insan hakları, toplumsal adalet ve kamusal yarar ilkeleriyle şekillenmesi gereken bir yaşam bütünüdür” ifadelerini kullandı. 8 Kasım’ın, meslek insanlarının ve halkın adil kentler üzerine düşünmesine olanak tanıyan önemli bir gün olduğunu söyleyen Yıldırım, “Her türlü kent suçuna ve adaletsizliğe karşı duran; yaşamı, emeği ve adil toplum düzenini savunan şehir plancısı dostlarımızın ve mimarların Dünya Şehircilik Günü’nü kutluyorum” diye konuştu. TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi ise 8 Kasım’ın aynı zamanda da “Dünya Kent Planlama Günü” olduğuna dikkat çekerek, “Kent hepimizin, mücadele sürüyor” mesajı verdi. Açıklamada, Arjantinli şehir planlama profesörü Carlos María della Paolera’nın kentin yaşamı iyileştireceğine inandığı ve bunun simgesi olarak güneş, hava ve doğayı temsil eden renklerde bir logo tasarladığı hatırlatıldı. Paolera’nın çalışmalarının, İkinci Dünya Savaşı’nın kentlerde yarattığı yıkım nedeniyle kesintiye uğradığı belirtilerek savaş sonrası yeniden yapılanma sürecinde 8 Kasım’ın kent planlamasının tartışıldığı gün olarak önerildiği ifade edildi. Dünya Şehircilik Günü kapsamında Türkiye’de bu yıl 49’uncusu düzenlenen etkinliklerin “Değişimin Eşiğinde” temasıyla gerçekleştiği kaydedildi. Açıklamada, serbest piyasanın doğayı ve insanı merkeze alan planlama ilkeleriyle çeliştiği, piyasa ekonomisinin doymak bilmeyen bir yapıya sahip olduğu belirtilerek “Kentler artık toplumun ortak ihtiyaçlarını değil, küçük bir azınlığın çıkarlarını gözetir hale geldi. Bu nedenle yaşam alanlarımıza ‘kent’ diyebilmenin sınırına gelmiş durumdayız” dendi. Planlamanın ancak kamu yararı gözetilerek yapılabileceğine vurgu yapılan açıklamada, küresel neoliberal politikaların kentleri sermayenin odak noktası haline getirdiği ifade edildi. Kamu yararını savunan şehir plancılarının itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı belirtilerek “Başta Tayfun Kahraman olmak üzere birçok şehir plancısı görevlerini yerine getirdikleri için tutsak edilmiştir” ifadelerine yer verildi. Şube, tüm meslektaşlarını adil, güvenli ve yaşanabilir kentler için birlikte mücadele etmeye çağırdı.t24

Motorine 2 lira zam geldi

Fri, 07 Nov 25 14:51:38 +0300

Petrol fiyatlarındaki dalgalanma akaryakıt pompa fiyatlarını yeniden değiştirdi. Motorin fiyatına 2 lira 7 kuruş zam yapıldı. Brent petrol fiyatlarının artışı ve döviz kurundaki yükseliş, akaryakıt fiyatlarına zam olarak yansıdı. Motorin fiyatlarına 2,07 TL’lik artış yapıldı. Yeni zamla birlikte motorin, Türkiye genelinde 57 ila 59 lira bandına çıktı.sputnik

"Her yıl 237 binden fazla çocuk hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybediyor"

Fri, 07 Nov 25 14:51:00 +0300

“Çocuklar İçin Temiz Hava Sempozyumu” üç panel ve bir forum oturumu ile tamamlandı. Sempozyumun sonuç bildirgesinde hava kirliliğinin önlenmesi için enerji, sanayi, ulaşım, kentleşme ve sağlık politikalarında çocuk odaklı yaklaşımların benimsenmesi gerektiği savunuldu. Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), kuruluşunun 10. yılında İstanbul’da “Çocuklar İçin Temiz Hava Sempozyumu” düzenledi. Sempozyumda Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl 237 binden fazla 5 yaş altı çocuk, kirli hava nedeniyle hayatını kaybettiği kaydedildi. THHP Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, “Ülkemizde ölüm sebepleri arasında hava kirliliği beşinci sırada. 2021’de 538 yeni doğan kirli hava nedeniyle yaşamını yitirdi. Hava kirliliği önlenebilir bir halk sağlığı sorunu" dedi. Sempozyumda, temiz hava hakkının çocukların temel bir insan hakkı olduğu vurgulandı ve bu hakkın korunması için atılması gereken adımlar tartışmaya açıldı. İklim krizi çocuk sağlığını olumsuz yönde etkiliyor Sempozyum süresince öne çıkan temel değerlendirmeleri ve öneriler bir bildirge ile paylaşıldı. İklim krizi, çocuklarda astım ve bronşiolit gibi solunum sistemi hastalıklarından ishal ve sıtma gibi bulaşıcı hastalıklara, yetersiz beslenmeden ruh sağlığı sorunlarına kadar çok boyutlu etkiler yaratmaktadır. Artan sıcaklıklar, kuraklık, orman yangınları ve hava kirliliği çocukların fizyolojik, bilişsel ve psikolojik gelişimini tehdit etmektedir. Çocuklar fizyolojik ve metabolik özellikleri nedeniyle hava kirliliğinin olumsuz etkilerine daha açıktır. Dünya çapında beş yaş altı ölümlerin yaklaşık onda biri, yenidoğan ölümlerinin ise %10’undan fazlası hava kirliliğine atfedilmektedir. 2021’de dünya genelinde 227.616 bebek, yaşamının ilk 27 gününde bu nedenle ölmüştür. Türkiye’de aynı yıl 538 yenidoğan ölümü hava kirliliğine bağlı bulunmuş; 0–6 günlük ölümlerin %10,1’i, 7–27 günlük ölümlerin %7,52’si hava kirliliğine atfedilmiştir. Hava kirliliği, çocukluk çağında solunum yolu hastalıklarının en önemli çevresel belirleyicilerinden biridir. PM2,5 ve PM10, akciğerlerin derin bölgelerine ulaşarak vücutta sürekli bir stres tepkisi oluşturur; bu da bağışıklık sistemini zayıflatır, çocukları zatürre, bronşiolit ve alerjik bronşit gibi hastalıklara karşı savunmasız bırakır. Gebelik döneminde yüksek ısı ve kirleticilere maruz kalmak, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riskini yükseltmekte, çocukların ilerleyen yaşlarda kalıcı sağlık sorunları yaşamasına neden olmaktadır. Gebelik boyunca annenin çevresel kirliliğe maruz kalması, fetüsün gelişimini ve yaşam boyu hastalık risklerini belirler. Çocuk işçiliği, parçacık madde (PM10/PM2,5), silika/kuvars tozu ve uçucu kimyasal buharlara maruz kalma yoluyla solunum sağlığını doğrudan tehdit eden bir hava kirliliği sorunudur. Çocukların akciğerleri hâlâ gelişim aşamasında olduğu için aynı dozdaki kirleticiler erişkinlere kıyasla daha ağır sonuçlar doğurabilir. Tekstil, metal/torna, mobilya/boya ve elektrik-inşaat gibi sektörlerde pamuk ve sentetik lif tozu, endotoksin, izosiyanatlar ve solvent aerosolleri kronik öksürük, hışıltı ve akciğer fonksiyonlarında düşüşle ilişkilidir. İklim krizi ve hava kirliliğinin Kirliliğin önlenmesi, sadece teknik önlemlerle değil; enerji, sanayi, ulaşım, kentleşme ve sağlık politikalarında çocuk odaklı yaklaşımların benimsenmesiyle mümkündür. "Çocuk odaklı iklim dirençliliği planları hazırlanmalı" Sempozyumda saptanan sorunların çözümü için hayata geçirilmesi gereken önerilerden bazıları şöyle: Çocukların temiz hava hakkını korumak için bilimsel veriye dayalı, adil ve sürdürülebilir politikalar geliştirilmelidir. Gebeler ve çocuklar için hava kirliliği uyarı ve koruma programları birinci basamak sağlık hizmetlerine entegre edilmelidir. Okul ortamlarında hava kalitesi izlenmeli; temiz hava odaları, bitkilendirme ve hava filtreleme sistemleri yaygınlaştırılmalıdır. Çocuk odaklı iklim dirençliliği planları hazırlanmalı; eğitim, sağlık ve sosyal hizmet kurumları bu kapsamda yeniden düzenlenmelidir. Enerji ve sanayi politikalarında çocuk sağlığı etkisi değerlendirmesi zorunlu hale getirilmelidir. Ruh sağlığı hizmetleri, afet sonrası ve uzun süreli iklim stresine maruz kalan çocuklar için güçlendirilmelidir. İklim kriziyle mücadele, çocuk hakları perspektifinden yeniden çerçevelenmelidir.bianet

149 Hakeme 8–12 ay men, 3 isim için inceleme sürüyor

Fri, 07 Nov 25 14:50:18 +0300

Süper Lig hakemi Zorbay Küçük’ün de aralarında bulunduğu 3 hakem hakkındaki soruşturma ise devam ediyor. TFF Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), bahis oynadığı tespit edilen 149 hakeme 8 ile 12 ay arasında değişen hak mahrumiyeti cezası verdi. Süper Lig hakemi Zorbay Küçük’ün de aralarında bulunduğu 3 hakem hakkındaki soruşturma ise devam ediyor. Cezalar Toplam sevk: PFDK’ya sevk edilen 152 hakem Cezalananlar: Bahis oynadığı belirlenen 149 hakem Devam eden soruşturmalar: Zorbay Küçük (Süper Lig), Melih Kurt (üst klasman), Mertcan Tubay (klasman) Küçük’ün savunması: Bahis oynamadığını, kimlik bilgilerinin çalındığını belirterek suç duyurusunda bulundu. 7 üst klasman hakemi 15 üst klasman yardımcı hakem 36 klasman hakemi 94 klasman yardımcı hakem Arka Plan TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, kısa süre önce yaptığı açıklamada, profesyonel liglerde görevli 571 hakemin 371’inin bahis hesabı bulunduğunu; bunlardan 152’sinin aktif biçimde bahis oynadığının saptandığını duyurmuştu. PFDK kararlarında üst klasman hakemlerinden Egemen Artun’a 10 ay, Mehmet Ali Özer, Muhammed Selim Özbek, Seyfettin Alper Yılmaz ve Yunus Dursun’a 8’er ay men cezası verildi. Hacıosmanoğlu, “Hakemlik onur mesleğidir; bu onuru kirletenler Türk futbolunda yer alamayacak” açıklamasını yaptı. Kararların ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 6222 sayılı Kanun kapsamında soruşturma başlattı. TFF, İstanbul Emniyeti ve MASAK iş birliğiyle yürütülen süreçte, şike veya bahis yoluyla menfaat sağlayanlara 1–3 yıl hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası öngörülüyor.bianet

Emekli maaşlarına yansıyacak zam yüzde 15.33

Fri, 07 Nov 25 14:49:18 +0300

TCMB, yılın son enflasyon raporunu açıkladı. Yeni tahminler emekli maaşları ve ekonomik beklentiler üzerinde etkili olacak. TCMB’nin açıkladığı yeni enflasyon beklentilerinin ardından milyonlarca yurttaş, ocak ayında emekli maaşlarına yansıyacak zam oranını merak etmeye başladı. Temmuz ayında SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 16,67’lik enflasyon farkı eklenmişti. TCMB’nin yüzde 32’lik yıl sonu enflasyon beklentisinin gerçekleşmesi durumunda, emekliler ocak ayında yüzde 15,33 zam almış olacak. Mevcut ekonomi yönetimi döneminde emekliler için herhangi bir refah payı ödemesi yapılmadı ve bu yıl da maaş zamlarının kesinleşen enflasyon oranıyla sınırlı kalması öngörülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 3 Ocak 2026’da açıklayacağı aralık ayı enflasyon verisiyle birlikte yaklaşık 16 milyon emekli ve memur emeklisinin zam oranı kesinlik kazanacak. cumhuriyet

Aykut Tuzcu’yu saygı ve özlemle anıyoruz…

Thu, 06 Nov 25 19:40:00 +0300

Gazetemizin sahibi Aykut Tuzcu’yu, aramızdan ayrılışının 6. Yılında saygı, minnet ve izlemle anıyoruz. Bölgenin en büyük matbaasını kurmak yanında, Antep ekonomisine ve kültürüne inanılmaz katkılar sağlayan Aykut Tuzcu aramızdan ayrılışının 6. Yılında Asri Mezarlık’taki mezarı başında Sabah Gazetesi çalışanları ve sevenleri tarafından anılacak. Gaziantep Sanayi Odası, Gaziantep Ekonomisini Geliştirme Vakfı (GAGEV), Avrupu Birliği Bilgi Bürosu gibi Gaziantep ekonomisine yön veren kurumların fikir babası ve kurucusu olan Aykut Tuzcu, Gaziantep’e ilk renkli fotoğraf laboratuarı ve ilk kitapçı dükkanını açarak, kentte ilk veb ofset baskı teknolojisini getirdi. Zeugma Antik Kenti ile Karkamış Antik Kenti’nin gün ışığına çıkarılarak dünyanın ilgisini çekmesi ve kent turizminin büyük canlılık kazanarak ilerleme kaydetmesinde olağanüstü çabası ile yurt içi ve yurt dışında büyük takdir toplayan Aykut Tuzcu, eğitimi, vizyonu ve öngörüleri ile yaşadığı sürece doğduğu kente çok büyük katkılar sağladı. Gaziantep’e yaptığı katkılar, kentin tarihine altın harflerle yazdırarak ölümsüzleşti.

Çiftçi, hububat ekimi konusunda kararsız

Thu, 06 Nov 25 19:39:28 +0300

Kasım ayına gelmemize rağmen halen yağışın olmaması hububat ekimi yapacak çiftçileri tedirgin etmeye başladı Çiftçiliğin kutsal bir meslek olduğunu vurgulayan Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak, ‘’Çiftçiler, hububat ekimi konusunda kararsız. Çünkü kuraklık halen devam ediyor. Hububat ekimi öncesinde olacak bir yağış toprağı işlemeyi kolaylaştıracak, tohumun daha iyi çimlenmesini sağlayacak. Kısacası yağış olmaması çiftçileri tedirgin ediyor’’ dedi. Son 35 yılın en kurak ekim ayını yaşadığımız dile getiriliyor Çolak, ‘’Geçmiş yıllarda hububat ekimi için yağıştan fırsat bulup ekim yapmakta zorlanırdık, güneşli hava bulduğumuzda ise hemen ekerdik. Bu seneyi ise yüzde 100 oranında kuraklık ile geçirdik, geçirmeye de devam ediyoruz. Hatta kasım ayının ilk haftasını bitirmemize rağmen yağış yok. Son 10-15 yıla bakıldığında her yılın bir önceki yıldan daha kurak geçtiğini görebiliriz. Ayrıca son 35 yılın en kurak ekim ayını yaşadığımız dile getiriliyor’’ şeklinde konuştu. Fırat’ın suyu topraklarımızla buluşturulmalı Kuraklığın çiftçinin kaderi olmaması gerektiğini bir kez daha dile getiren Çolak, ‘’Her zaman olduğu gibi şimdi de söylüyoruz, yaşanan kuraklık çiftçinin kaderi olmamalı. Daha fazla üretim ve kaliteli ürün isteniyorsa, çiftçinin köyde kalması önemseniyorsa, bir metrekare toprağın bile boş kalmaması isteniyorsa, zaman kaybedilmeksizin bir an önce Fırat’ın suyu topraklarımızla buluşturulmalı. Bunu söyleye söyleye dilimizde tüy bitti, ama söylemeye devam edeceğiz’’ açıklamasında bulundu. Kuraklık desteği verilecek denildi, ödemeler halen yapılmadı Sulu tarıma geçilmesi gerektiğini kaydeden Çolak, ‘’Sulu tarıma geçilmediği zaman çiftçinin köyde kalması için hiçbir neden kalmayacak. 2025 yılının hasat dönemini kuraklık ve verimsizlik içerisinde geçirdik. Çünkü hasat yapamayan çiftçiler, zarar etti. Belediyeler, çiftçinin yanında oldu ama Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çiftçinin yanında olması gerekiyor. Kuraklık desteği verilecek denildi, ödemeler halen yapılmadı. Adı konuldu ama bir türlü gerçekleşmedi. Çiftçilerimiz bu ödemeleri sabırsızlıkla bekliyor’’ değerlendirmesini yaptı. Çiftçi bu sene borcun altında kaldı Çiftçilerin borçlu olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Çolak, ‘’Çiftçilerimizin, Tarım ve Kredi Kooperatifleri, özel ve kamu bankaları, ilaç ve gübre bayisi ile akaryakıt bayilerine borcu var. 2025 yılı hasadına güvenerek çocuk evlendiren çiftçilerimiz bulunuyor. Yani çiftçi bu sene borcun altında kaldı. Dolayısıyla ekim yapabilecek durumda değil. O yüzden hükümet çiftçinin sesine kulak vermeli’’ çağrısında bulundu. Çiftçiler, tüm tarım ürünlerini TARSİM sigortası yaptırmalı Çiftçinin çok zorlu şartlar altında üretim yapmaya çalıştığını belirten Çolak, ‘’Harcamasından ve yaşantısından kısıp üretmeye yapmaya çalışan çiftçilerimiz var. Çiftçiler olarak bu fedakarlığı gösteriyorsak, devletin, ‘Sen üret ben senin arkandayım’ demesi lazım. Ekilmeyen tarlaların olmasından endişe ediyoruz. Boş tarla bırakmamak için çalışıyoruz, ama bunun için de devletin desteğini arkamızda hissetmemiz gerekiyor. Ayrıca 2024-2025 yıllarında yaşamadığımız afet kalmadı. Çiftçiler, nasıl sağlık sigortasını yaptırıyorsa, tüm tarım ürünlerini TARSİM sigortası yaptırmalarını istiyoruz’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Üvezler ağaçların yapraklarını tahrip ediyor

Thu, 06 Nov 25 19:38:31 +0300

CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, Gaziantep’i etkisi altına alan üvez salgınını gündeme getirmeye devam ediyor. Öztürkmen, salgına ilişkin “Tarıma herhangi bir zararı yok” diyen Gaziantep İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam’a tepki gösterdi. Sağlam’ın açıklamalarının talihsiz olduğunu belirten Öztürkmen, yetkililerin sorunu küçümsemek yerine sorumluluklarını yerine getirmeye davet etti. Öztürkmen, “Gaziantep’te son günlerde artan üvez istilası, hem kent merkezinde hem de tarım alanlarında büyük bir yıkıma neden oldu. Şehirdeki vatandaşlarımız pencerelerini açamıyor, dışarı çıkamıyor. Her gün onlarca şikayet alıyoruz. Vatandaş isyan ediyor. Tarım alanlarında ise zaten perişan olan çiftçimiz, üvez salgını nedeniyle daha da zor günlerden geçiyor. Üvezler ağaçların yapraklarını tahrip ediyor. Zaten kuraklık nedeniyle bütün sebze ve meyvelerde rekolte düşüşü yaşanmışken, kalıcı hasar söz konusu. Üvez istilasını Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdım. Açıklamam başta Gaziantep olmak üzere bölge illerinde milyonlarca izlendi. Şanlıurfa’dan Kilis’e kadar vatandaşlar, bu salgının kendi şehirlerini de etkilediğini söyleyen mesajlar gönderiyor. Gaziantep’i yönetenler ise sorunları görmezden gelip kulaklarının üstüne yatmaya devam ediyorlar. Gaziantep İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden konuya ilişkin henüz resmi bir açıklama yok. Gaziantep İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam, yerel basında çıkan açıklamasına göre, sorunun ciddiyetini görmezden geliyor. Sağlam, vatandaşın, üreticinin yaşadığı sorunları sıradanlaştırarak “Yağmur yağsa bir şey kalmaz” rahatlığında. limizde tarımdan sorumlu bir görevlinin bu açıklaması talihsizliktir. ““Tarıma herhangi bir zararı yok” iddiası yersizdir” diyen Öztürkmen, “Sayın Sağlam’ın iddiasının aksine bu üvezler, fıstık biti denilen canlılardan farklıdır. Halk arasında benzer zararlılar olarak görülse de, biyolojik olarak tamamen farklı türlerdir. İster üvez olsun ister fıstık biti, bu türlerin ağaçlara olan zararı küçümsenemez. Üvez böcekleri, bitki özsuyunu emerek beslenir. Antep fıstığında ve diğer ağaçlarda verimi düşürür, uzun vadede ağaç gelişimini zayıflatır. Belediyelerin, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün görevi, olası risklere karşı önlem almaktır. Küresel ısınmanın etkisi olarak, Gaziantep’te bu yıl hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyredeceğini tahmin etmek çok zor olmazdı. “Bu gece yağmur yağsa, yarın hiçbir şey kalmaz” demek talihsizliktir. Ya yağmur yağmazsa ne olacak? Bu yıl Gaziantep'te yağış, son 65 yılın en düşük seviyesinde. Seneye daha iyi olacağının emareleri yok. Biz her yıl yağmur yağmadığı için bu salgını mı yaşayacağız? Neden önlem alınmamıştır? Neden zamanında ilaçlama yapılmamıştır? Gaziantep’te verimli ovalar, tarım arazileri imara açılıyor. İslahiye’de zeytinliklere TOKİ konutları yapılıyor, maden adı altında ormanlarımız, zeytinliklerimiz tahrip ediliyor. Sanayi atıkları ile kirletilen Nizip Çayı, 30 yıldır temizlenmiyor. Oğuzeli’nde Sacır Deresine sanayi zehirleri akıyor, bu sorun 25 yıldır çözülmüyor. Barak ovası suya hasret. İl Tarım Müdürümüzü, sorunların üzerini örtmeye değil, sulama projelerinin takipçisi olmaya, zarar gören çiftçinin sorunlarıyla ilgilenmeye davet ediyorum” şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Kitap okumada sınıfta kalan bir kentiz

Thu, 06 Nov 25 19:37:50 +0300

Antep’te kitap okuma kültürünün gelişmediğini ifade eden Gaziantep Kitap ve Kırtasiyeciler Derneği Başkanı Eşref Savaş, ‘’Gaziantep’in her şeyiyle gururla bahsediyoruz ama maalesef kitap okumada sınıfta kalan bir şehiriz. Ülke genelinde kitap okuma sıralaması yapılsa son sıralarda yer alırız diye düşünüyorum’’ açıklamasını yaptı. Bu şehir kitap okumayı sevmiyor ‘Bu şehir kitap okumayı sevmiyor’ diyen Savaş, ‘’Neden kitap okunmuyor sorusunun cevabını bulamıyoruz. Sanayi şehri desek, İstanbul ve Bursa’da bir sanayi şehri. Ama bu illerde kitap okuyan kişiyi sayısı şehrimizdeki sayıdan daha fazla. Bunun yanı sıra Kayseri’de kitap okuma oranı çok yüksek. Hatta Kahramanmaraş ve Kilis’te bile çok yüksek’’ şeklinde konuştu. Kitap okuyan biri farklı bir insan olur Kitap okumanın bir alışkanlık olduğunu sözlerine ekleyen Savaş, ‘’Kitap okuyan birisi farklı bir insan olur. Kelime dağarcığı gelişir. Çünkü günlük 200-300 kelimenin dışında kelime kullanmıyoruz. Kitap okunduğunda bu sayı artar. Aynı zamanda dil, kelime sayısı zenginleştikçe güzelleşir. Algılama fonksiyonlarımız farklılaşır. Kitap okuyan bir insanın algılaması daha yüksek olur’’ değerlendirmesinde bulundu. Aslında her kitabın içerisinde ayrı bir dünya var Başkan Savaş, kitap okumanın farklı dünyaların kapılarını açtığını vurgularken, ‘’Aslında her kitabın içerisinde ayrı bir dünya var. Her kitabı olduğunda birbirinden farklı dünyaların kapısını aralıyorsun. Geçmiş yıllarda gazeteler bu boşluğu dolduruyordu. Şimdi gazete okumayan bir toplumdan bahsediyoruz’’ ifadelerini kullandı. Kitap okuma alışkanlığının kazandırılması aileden başlar Kitap okuma alışkanlığının aileden başladığını aktaran Savaş, ‘’Kitap okuma alışkanlığının kazandırılması aileden başlar. Çocuğa, ‘Kitap okumalısın veya kitap okuduğunda sana şunları alırım’ demek artık bir fayda sağlamıyor. Anne ve baba kitap okursa, çocuk da kitap okur. Belli bir zaman sonra o çocuk istese de kitap okumayı bırakmaz, alışkanlık haline getirir’’ dedi. Aileler, çay ve yemek saati yaptığı gibi aynı zamanda kitap okuma saati de düzenleyebilir Kitap okuma seferberliği başlatılması çağrısında bulunan Gaziantep Kitap ve Kırtasiyeciler Derneği Başkanı Eşref Savaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Kitap okuma seferberliği başlatılmalı ve sürdürülebilir olmalı. Aileler, çay ve yemek saati yaptığı gibi aynı zamanda kitap okuma saati de düzenleyebilir. Günün belli saatinde bu yapılsa birçok şeyin kendiliğinden değiştiği görülecek’’ diye konuştu. Haber Merkezi

Sermaye bizi yaşatmamak için can hıraş bir çaba içinde

Thu, 06 Nov 25 19:36:45 +0300

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Gaziantep Şubesi, Ali Can isimli sağlık emekçisinin iş kazası sonucunda hayatını kaybetmesine tepki gösterdi ‘Üzgünüz, öfkeliyiz’ diyerek sözlerine başlayan Şube Eşbaşkanı Yılmaz Sucu, ‘’Yaptığımız her eylemde mutlaka yüksek sesle haykırdığımız bir sloganımız var; yaşamak, yaşatmak istiyoruz. Biz yaşamak istedikçe, sermaye de bizleri yaşatmamak için can hıraş bir çaba içerisinde. Koşulunu bulduğu her yerde ülkemizde olduğu gibi azgınca saldırıyor. Ülkenin tüm olanakları, devletim tüm aygıtları azgınca saldırması için önüne serilmiş. Önünde duran bir güç yok’’ açıklamasını yaptı. 2025 yılının ilk 10 ayında iş cinayeti sayısı bin 737’ye ulaştı Sucu, ‘’Emeği, emekçinin haklarını görmeyen, karına kar katmaya çalışan sermaye ve onun işbirlikçileri kamu, özel ayrımı gözetmeksizin hizmet ürettiğimiz her alanda kazanılmış haklarımızı budamakta, çalışma haklarımızı ihlal etmekte, çalışma ortamlarımızı güvensiz ve risklere açık hale getiriyor. 2025 yılının ilk 10 ayında iş cinayeti sayısı bin 737’ye ulaştı. Elde edilebilen veriler bile durumun vahametini ortaya koymakta. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı güvende’’ eleştirisini yaptı. 2024-2025 eğitim öğretim yılında en az 72 çocuk işçi hayatını kaybetti 2024-2025 eğitim öğretim yılında en az 72 çocuk işçinin hayatını kaybettiğini kaydeden Sucu, ‘’Okulda olması gereken çocuklarımız bile sermayenin çarklarında öğütülüyor artık. Ali Can bir sağlık emekçisiydi. Sıranın kendine gelmesini beklemeyenlerdendi. Sağlığın ve sosyal hizmetlerin siyasetle bağını kuranlardandı ve kimilerinin hak arayan herkese yapıştırdığı etiketleri gururla taşıyanlardandı. Gelecek güzel günlere olan inancıyla Ege Üniversitesinde SES’imizdi, sloganımızdı, bildirimizdi, eylemimizdi’’ ifadelerine yer verdi. Bizim iş cinayetinde ölen her cana da yüreğimiz yanıyor Sucu, ‘’Sağlıkta tasarruf ölüm getirir diye haykırır her emekçi için “kadrolu güvenceli istihdam” talep ederdi. Sağlıkta taşeron mücadelesinde yaptığımız her eylemde en öndeydi. Güvencesiz istihdamın kölelik koşullarını dayattığını bilirdi. Taşeronlaşmanın yarattığı iş baskısının, maliyet kaygısının, alınmayan önlemlerin canını alacağını bilemedi Ali Can. Tıpkı iş cinayetleriyle hayattan koparılan diğerleri gibi. “Ateş düştüğü yeri yakar” derler. Ama bizim iş cinayetinde ölen her cana da yüreğimiz yanıyor. Şimdi daha çok canımız yanıyor’’ dedi. Haber Merkezi

Sağlık emekçisi, çalıştığının karşılığını alamıyor

Thu, 06 Nov 25 19:35:43 +0300

Enflasyon verilerine göre halkın tükenme noktasına geldiğini söyleyen Genel Sağlık İş Sendikası Gaziantep İl Temsilcisi Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu, ‘’Enflasyon artışına bağlık sağlık çalışanları her gün biraz daha yoksullaşıyor, alım gücü düşüyor. İnsanca yaşamak toplumun tüm fertlerinin hakkı. Ancak ne yazık ki sağlık emekçisi, günümüzde çalıştığının karşılığını alamıyor’’ dedi. Küçükosmanoğlu, ‘’Temel gıda ürünlerinden kiraya, çocuklarımızın okul masraflarından ulaşıma, faturalardan sağlık giderlerine kadar her alanda yapılan zamlar halkımızın belini büküyor. Buna karşın kamu emekçisine, emekliye ve asgari ücrete yapılan komik zamlar ise geçim derdini büyütmekte, halkımızı tükenme noktasına getiriyor. Halk ve sağlık emekçileri her geçen gün biraz daha fakirleşiyor. Sağlık emekçileri aldığı maaş ile ay sonunu getiremiyor’’ değerlendirmesini yaptı. TÜİK’in resmî verilerinin dahi artık pembe bir tablo çizemediği bir dönemdeyiz ‘Enflasyon verileri gösteriyor ki halkımız tükenme noktasına geldi’ diyen Küçükosmanoğlu, ‘’TÜİK’in resmî verilerinin dahi artık pembe bir tablo çizemediği bir dönemdeyiz. Halkımızın hissettiği gerçek enflasyon, TÜİK’in makyajlı rakamlarının çok üzerindedir; yoksulluğu ve hayat pahalılığını her gün iliklerimize kadar yaşıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Eşit işe eşit ücret politikasının hayata geçirilmesini istiyoruz Kamuya istihdam yaratmak yerine sözleşmeli, güvencesiz ve esnek çalışmayı dayatan siyasi iktidarın, emek sömürüsünü kurumsallaştırdığını sözlerine ekleyen Küçükosmanoğlu, ‘’Sağlık emekçileri sözleşmeli, güvencesiz çalışmaya devam ediyor. Aynı kurum içerisinde aynı işi yapmalarına karşın farklı maaş almaları çalışma barışına büyük zarar veriyor. Ortada bir adaletsizlik söz konusu. Bu adaletsizliğin ortadan kalması, iş yerinde çalışma barışının sağlanması için eşit işe eşit ücret politikasının hayata geçirilmesini istiyoruz’’ şeklinde konuştu. Enflasyon verileri, halkımızın içinde bulunduğu derin yoksulluğu bir kez daha gözler önüne serdi Küçükosmanoğlu, ‘’ENAG verilerine göre Ekim Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) bir önceki aya göre yüzde 3,74, yıllık bazda ise yüzde 60 artış gösterdi. TÜİK ise aylık enflasyonu yüzde 2,55, yıllık enflasyonu ise yüzde 32,87 olarak açıkladı. Açıklanan Ekim ayı enflasyon verileri, halkımızın içinde bulunduğu derin yoksulluğu bir kez daha gözler önüne serdi’’ açıklamasını yaptı. Emeğimizin hakkını alarak insanca yaşamayı talep ediyoruz Ne kamu emekçisinin ne emeklinin ne de asgari ücretlinin bu koşullarda yaşamayı hak etmediğini vurgulayan Genel Sağlık İş Sendikası Gaziantep İl Temsilcisi Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Genel Sağlık-İş olarak biliyoruz ki bu ülkenin kaynakları ve zenginlikleri hepimize yeter. Biz, insan onuruna yaraşır bir yaşamı; adil bir paylaşımı, emeğin değerinin verildiği, sömürünün sona erdiği bir düzeni istiyoruz. Ağır iş yükü, güvencesizlik ve yoksulluk içinde yaşamayı değil; emeğimizin hakkını alarak insanca yaşamayı talep ediyoruz.’’ Haber Merkezi

Maliyet yurttaşa yüklenecek!

Thu, 06 Nov 25 19:11:18 +0300

Doğalgaz sayaçlarına ‘emniyet kilidi’ takılacak Yeni dönemde doğalgaz sayaçlarına takılacak “emniyet kilidi” tartışma yarattı. Uygulamanın pilot illerde başladığı ve maliyetin yurttaşa yansıtılacağı belirtildi. Bütçedeki açığı kapatmak için yeni adımlar atan iktidar, bu kez doğalgaz sayaçlarına yönelik yeni bir uygulamayı gündeme aldı. Kış aylarının başlamasıyla birlikte doğalgaza yapılan zamların ardından sayaç değişim ücretleri ve servis bedellerine ek olarak “emniyet kilidi” dönemi başladı. Yurtdışından ithal edilecek olan ve yurttaşa 2 bin 500 TL’ye mal olacağı belirtilen bu kilitlerin, yeni gaz açılışlarında ve kombi değişimlerinde takılacağı ifade edildi. Uygulama ilk etapta Denizli, Aydın ve Konya’da pilot olarak başlatıldı. İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, uygulamanın dayandığı yasal zemini sorguladı. Öztürk, “Vatandaşa zorla ürün satmak, ekonomisi çökmüş milleti daha da çaresiz bırakmaktır. Vatandaş tenceresini kaynatamaz hale geldi, iktidar hâlâ yeni kazanç peşinde” dedi. AKP iktidarının vatandaşın değil, yakın çevresinin ekonomik çıkarlarını koruduğunu savunan Öztürk, “Vatandaşı soyan kararların altına imza atıyorlar” ifadelerini kullandı. Öztürk, TBMM’ye verdiği önergeyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’a şu soruları yöneltti: Neden Denizli, Aydın ve Konya pilot bölge seçildi? Ekstra maliyetin tamamının vatandaşa yansıtılmasının gerekçesi nedir? Bu uygulama vatandaş güvenliği için mi yoksa ticari bir kaygı mı var? Cumhuriyet

Altın satımında o bozdurma yöntemi yasaklanıyor

Thu, 06 Nov 25 19:09:46 +0300

Hazine ve Maliye Bakanlığı, kredi kartıyla yapılan altın alım satımlarına yönelik yeni adımlar attı. “Bozdurma işlemi” olarak bilinen yöntemle nakit elde edenlere sıkı denetim uygulanacak. Kuyumculara ağır cezalar yolda. Türkiye’de yüksek enflasyonun etkisiyle Türk Lirası hızla değer kaybederken, yurttaşlar birikimlerini korumak için altına yönelmeye devam ediyor. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimi kararı sonrası altın fiyatlarındaki yükselişlerin kalıcı olması beklenirken, kuyumcularda hareketlilik sürüyor. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan gelen yeni açıklama sektörde dikkat çekti. Enflasyonla mücadele kapsamında kredi kartı harcamalarına getirilen sınırlamaların ardından, bazı vatandaşların bu kısıtlamaları “kuyumcu işlemleri” üzerinden aşmaya çalıştığı tespit edildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) ortak çalışmasıyla, bankalara gönderilen yeni talimatla nakit avans ve taksitli işlemlere yeni sınırlar getirildi. Son dönemde kredi kartı ile altın alıp kısa süre içinde geri satarak nakit elde eden yurttaşların sayısında artış yaşandı. “Bozdurma işlemi” olarak bilinen bu yöntemle yapılan işlemler, ekonomi yönetimi tarafından enflasyonu tetikleyen unsurlardan biri olarak değerlendiriliyor. Bu kapsamda, söz konusu işlemlere aracılık eden kuyumculara ağır para cezaları uygulanacağı bildirildi. Bakanlık, kredi kartıyla yapılan altın alışverişlerini yakından izleyerek yasadışı nakit dönüşümlerine karşı kapsamlı denetimlerin süreceğini açıkladı. Cumhuriyet

İSİG 'İş Cinayeti Raporu'nu yayımladı: Ekim ayında en az 169 işçi yaşamını yitirdi!

Thu, 06 Nov 25 19:08:22 +0300

İSİG Meclisi'nin "İş Cinayeti Raporu"na göre, ekim ayında en az 169 işçi yaşamını kaybetti. Yılın on ayında "iş cinayeti" sayısı bin 737’ye ulaştı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, ekim ayına ilişkin İş Cinayeti Raporu'nu açıkladı. Rapora göre, ekim ayında 169 işçi, "iş cinayetlerinde" hayatını kaybetti. İşkollarına göre ölümlerin yüzde 27'si tarım/orman, yüzde 25'i inşaat/yol, yüzde 15'i taşımacılık, yüzde 6'sı metal, yüzde 5'i ticaret/eğitim işkollarında oldu. Bunların yüzde 23'ü ezilmeden, yüzde 20'si trafik servis kazasından, yüzde 17'si ise yüksekten düşmeden kaynaklandı. Yaşamını yitiren işçilerin 12'si kadın, 157'sini ise erkekler oluşturdu. Bunların 8'inin çocuk, 7'sinin ise mülteci/göçmen olduğu kaydedildi. 14 yaş ve altı 1 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 7 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 32 işçi, 30-49 yaş arası 61 işçi, 50-64 yaş arası 46 işçi, 65 yaş ve üstü 14 işçi ve yaşı bilinmeyen 8 işçi hayatını kaybetti. Ölümlerin 19'u İstanbul’da; 10'u Mersin’de; 9'u Ankara’da; 7'si Bursa’da; 6’şar ölüm Hatay, İzmir ve Ordu’da; 5’er ölüm Çanakkale ve Sakarya’da; 4’er ölüm Aydın, Denizli, Gaziantep, Kocaeli, Konya, Malatya ve Muğla’da; 3’er ölüm Aksaray, Antalya, Çorum, Kastamonu ve Tekirdağ’da; 2’şer ölüm Adana, Balıkesir, Bartın, Bilecik, Burdur, Edirne, Kahramanmaraş, Kayseri, Mardin, Nevşehir, Samsun, Sivas, Şanlıurfa ve Kazakistan’da; 1’er ölüm Adıyaman, Batman, Bitlis, Çankırı, Diyarbakır, Düzce, Giresun, Iğdır, Isparta, Kars, Kırklareli, Kütahya, Manisa, Muş, Niğde, Osmaniye, Rize, Şırnak, Uşak, Yozgat, Bulgaristan, Cezayir, Gürcistan, Karadağ ve Mısır’da meydana geldi. cumhuriyet

LGS sınav tarihi belli oldu

Thu, 06 Nov 25 19:06:37 +0300

Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki sınavın yapılacağı tarihi açıklandı. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Sınavla Öğrenci Alacak Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezî Sınav'ın 14 Haziran 2026 Pazar günü yapılacağını belirtti. Sınavın içeriğine ilişkin de bilgi veren Tekin, "8'inci sınıf öğrencilerimize yönelik LGS kapsamındaki merkezî sınavda tüm sorular, öğretim programlarında yer alan konu ve kazanımlar doğrultusunda hazırlanacak" dedi. T24

Ziraat Türkiye Kupası'nda Yalova FK 77-Gaziantep FK karşılaşacak

Thu, 06 Nov 25 19:05:32 +0300

TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'ndeki kura çekimine TFF 1. Başkan Vekili Mecnun Otyakmaz ve yönetim kurulu üyeleriyle kulüp temsilcileri katıldı. Kura çekiminde 10 yeni ekibin yanı sıra 3. eleme turunda rakiplerine üstünlük sağlayan 28 takım yer aldı. Tek maç eleme usulüne göre 2, 3 ve 4 Aralık'taki maçları kazanan 19 takım, adını grup aşamasına yazdıracak. Trendyol Süper Lig'de geçen sezon Avrupa kupalarına katılma hakkı kazanan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, RAMS Başakşehir ve Samsunspor, gruplarda doğrudan mücadele edecek. Ziraat Türkiye Kupası'nda 4. eleme turu eşleşmeleri şöyle: Emre Gökdemir İnşaat Ankara Keçiörengücü-Zecorner Kayserispor Yalova FK 77-Gaziantep FK Boluspor-Kahta 02 İstanbulspor-SMS Grup Sarıyer Özbelsan Sivasspor-Aliağa Futbol Muğlaspor-Sipay Bodrum FK Çaykur Rizespor-Atko Grup Pendikspor Muşspor-TÜMOSAN Konyaspor Beyoğlu Yeni Çarşı-Göztepe Arca Çorum FK-Corendon Alanyaspor ikas Eyüpspor-Astor Enerji Çankayaspor Fethiyespor-Bandırmaspor Karpedo Dondurma Kahramanmaraşspor-Erzurumspor Silifke Belediyespor-Hesap.com Antalyaspor Sakaryaspor-Gençlerbirliği Alagöz Holding Iğdır FK-Orduspor 1967 Karacabey Belediyespor-Kocaelispor Trabzonspor-İmaj Altyapı Vanspor Esenler Erokspor-Mısırlı.com.tr Fatih Karagümrük t24

500 bin sosyal konut projesi için başvurular T.C kimlik numarasına göre alınacak

Thu, 06 Nov 25 19:04:56 +0300

TOKİ, 81 ilde inşa edilecek 500 bin konutluk “Yüzyılın Konut Projesi” için başvuru sürecini başlatıyor. Başvurular, 10 Kasım Pazartesi günü saat 09.00’dan itibaren e-Devlet üzerinden alınacak. Başvuru yoğunluğunun önüne geçmek için TC kimlik numarasının son rakamına göre aşamalı sistem uygulanacak. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), “Yüzyılın Konut Projesi” için başvuru takvimini duyurdu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen projeye başvurular, 10 Kasım Pazartesi günü saat 09.00’dan itibaren e-Devlet üzerinden yapılabilecek. Bu kapsamda, vatandaşların kolay ve hızlı başvuru yapabilmesi için önceki TOKİ kampanyalarında olduğu gibi aşamalı başvuru sistemi devreye alınacak. Başvurular T.C. kimlik numarasına göre alınacak Başvuru sürecinde yoğunluk yaşanmaması amacıyla, TC kimlik numarasının (TCKN) son hanesine göre başvuru günleri belirlendi. Başvuru sistemi 15 Kasım itibarıyla tüm vatandaşlara açılacak ve 19 Aralık 2025 tarihine kadar devam edecek.

Çiftçinin yüzde 90’ı bankalar ve Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu durumda

Wed, 05 Nov 25 18:14:24 +0300

Girdi maliyetlerinin yükselmesi sonucunda zor günler geçiren Araban çiftçisinin yüzde 90’ı bankaya ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu, yüzde 30’u ise icralık… Çiftçinin kara kara düşündüğünü belirten Araban Ziraat Odası Başkanı Hasan Altun, ‘’Şu anda çiftçilerin yüzde 90’ı hem banka hem de Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu. Ayrıca çiftçilerin yüzde 30’u ise icralık olduğundan borçlarını ödemek için traktörlerini satmaya çalışıyorlar’’ dedi. Bakanlık, girdi maliyetlerini hesaplayarak destek vermeli Altun, çiftçilerin çok zorlu bir dönemden geçtiğini aktarırken, ‘’Büyükşehir Belediyesi’nin sunduğu mazot desteği üreticilere bir nefes aldırdı fakat yetersiz. Çünkü belediyenin verdiği mazot, çiftçinin bir günlük ihtiyacını karşılar. Dolayısıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından verilen desteklerin arttırılması gerekiyor. Bakanlık, girdi maliyetlerini hesaplayarak destek vermesi lazım’’ değerlendirmesinde bulundu. Her şeye zam geliyor ama üretilen ürünlere bir türlü zam gelmiyor Çiftçinin ürününün değerinde satılması gerektiğini vurgulayan Altun, girdi maliyetlerinin yükselmesinden dert yandı. ‘’Mazotun yanı sır gübreye, ilaca, elektriğe zam geldi. Bunlara gelen zamlar çiftçilerin maliyetini arttırıyor. Her şeye zam geliyor ama üretilen ürünlere bir türlü zam gelmiyor. Çiftçi para kazanamazsa üretimden uzaklaşıyor, bu da tarımın geleceği açısından iyi bir durum değil’’ tespitini yaptı. Şu anda ekim hazırlıkları yapılıyor ancak ekim yapılmıyor Araban’da hububat ekim hazırlıklarının başladığını ancak kuraklığın çiftçileri tedirgin ettiğini dile getiren Altun, ‘’Şu anda ekim hazırlıkları yapılıyor ancak ekim yapılmıyor. Çünkü havalar halen sıcak seyrediyor, yağış yok. Hububat ekildiğinde erken uyanacak bu da tehlikeli. Geçmiş yıllarda Ekim ayında yapılan hububat ekimleri küresel iklim değişikliği ile birlikte bir ay ileriye kaymış durumda’’ hatırlatmasını yaptı. Kuraklığın her geçen daha fazla hissedildiği günümüzde bir damla suyun bile çok önemi var Kuraklık tehlikesinin devam ettiğini ifade eden Altun, ‘’Yanı başımızda bir Fırat’ımız var ama suyu Suriye’ye akıyor. Geçen hafta Mardin’e gittik, her taraf yemyeşil, çünkü su var. Üretimin devamlılığı ve sürdürülebilirliği için sulu tarıma geçmemiz gerekiyor. Ardıl barajımız kurudu. Kuraklığın her geçen daha fazla hissedildiği günümüzde bir damla suyun bile çok önemi var’’ şeklinde konuştu. Geçen seneye göre sarımsak ekim alanımız yüzde 30 arttı 30 bin dönüm üzerinde arazide sarımsak ekimi yapıldığını sözlerine ekleyen Altun, ‘’Geçen seneye göre sarımsak ekim alanımız yüzde 30 arttı. Çünkü pamuktan zarar eden ve para kazanamayanlar sarımsak ekmeye başladı. Ancak yağış olmayınca yer altı suları ile sulama yapılıyor. Tabii bu da elektrik maliyetlerinin yükselmesine yol açıyor. Sarımsaklarımızda tehlikede. Yağışın olmasını bekliyoruz’’ açıklamasında bulundu. Haber Merkezi

GASKİ son 3 yılda 1 milyar 61 milyon lira faiz ödedi

Wed, 05 Nov 25 18:13:04 +0300

Sayıştay, Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü 2024 yılı denetim raporunu açıkladı. Söz konusu rapora göre GASKİ, 2024 yılında 731 milyon lira faiz ödemesi yaptı Sayıştay, Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü 2024 yılı denetim raporunu kamuoyuna açıkladı. Personel gideri 507 milyon lira, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri 57 milyon lira, mal ve hizmet alımına 3 milyar 200 milyon lira ve faize ise 731 milyon lira, cari transferler 36 milyon 812 bin lira, sermaye giderleri 1 milyar 720 milyon lira olmak üzere toplamda GASKİ’NİN 2024 yılı giderlerinin toplamı 6 milyar 253 milyon lira oldu. Tefecilerin eline düşmüş gibi faiz ödemeye devam ediyorlar CHP Gaziantep Şahinbey Önceki Dönem Meclis Üyesi Uğur Kalkan, GASKİ’nin, son 3 yılda 1 milyar 61 milyon lira faiz ödediğini duyurdu. Sayıştay’ın GASKİ raporunu paylaşan Kalkan, ‘’Onlar da tefecilerin eline düşmüş gibi faiz ödemeye devam ediyorlar. 731 milyonu 2024 yılında olmak üzere; son 3 yılda 1 milyar 61 milyon lira faiz ödemişler’’ dedi. 249 bin 905 abonenin 464 milyon lira vadesi geçmiş su borcu var ‘249 bin 905 abonenin 464 milyon lira vadesi geçmiş su borcu varmış’ diyen Kalkan, ‘’90 bin 727 Kişinin kimlik numarası bilinmiyormuş, bunların da 129 milyon lira borçları varmış. İlçe belediyelerine 150 milyon lira çevre temizlik ve buna ilişkin gecikme zamları gönderilmiyormuş. 64 İşçinin 6965 gün kullanılmamış yıllık izni varmış’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Büyümeden elde edilen kazanç toplumun her kesimlerine yansımıyor

Wed, 05 Nov 25 18:10:49 +0300

Mehmet Akif Sarıca: Zengin daha da zenginleşirken, geniş halk kesimleri yoksullaşıyor Gelir dağılımındaki adaletsizliğin her geçen gün daha da derinleştiğini söyleyen Sarıca, ‘’Ekonomik büyümeden elde edilen kazanç, toplumun tüm kesimlerine adil biçimde yansımamakta; zengin daha da zenginleşirken, geniş halk kesimleri yoksullaşıyor. Çalışanların önemli bir bölümü, açlık sınırının dahi altında olan asgari ücretle geçimini sürdürmek zorunda kaldı. Asgari ücret, adeta bir taban ücret olmaktan çıktı, ülkenin genel ücret standardı hâline geldi. Bu durum, gelir adaletsizliğini yapısal bir soruna dönüştürmekte ve emek kesiminin refah payından giderek daha az pay almasına yol açıyor’’ değerlendirmesinde bulundu. İşçinin yılın başında aldığı net ücret, vergi dilimlerindeki düzenlemeler nedeniyle azalıyor Ücretli çalışanlar üzerinde, hem doğrudan gelirlerinden hem de dolaylı olarak harcamalarından kaynaklanan ağır bir vergi yükü bulunduğunu sözlerine ekleyen Sarıca, ‘’Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve oranlar çalışanları mağdur ediyor. İşçilerin yılın başında aldığı net ücret, ilerleyen aylarda vergi dilimlerindeki düzenlemeler nedeniyle giderek azalıyor. Bu durum, toplu iş sözleşmeleriyle elde edilen ücret artışlarının anlamını yitirmesine neden oluyor. İşçilerin vergi nedeniyle uğradıkları gelir kaybının önlenmesi için acilen düzenleme yapılması gerekiyor. Sosyal devlet olmanın gereği olarak vergide adalet sağlanmalı, gelir vergisi tarifesi ve oranı ücretliler lehine yeniden düzenlenmeli’’ çağrısında bulundu. Ücret, ikramiye ve diğer özlük hakları ile çalışma koşulları bakımından hâlen önemli eksiklikler bulunuyor İl Başkanı Sarıca, ‘’696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kadroya geçirilen işçilerin, ücret, ikramiye ve diğer özlük hakları ile çalışma koşulları bakımından hâlen önemli eksiklikler bulunuyor. Bu eksiklikler, hem çalışanların yaşam standartlarını olumsuz etkilemekte hem de işyerlerinde çalışma barışını ve verimliliği zedeliyor. Kamu kurum ve kuruluşlarında kalıcı bir huzur ortamı ve adil bir çalışma düzeni tesis edilebilmesi için, söz konusu sorunların ivedilikle giderilmesi ve gerekli düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Ayrıca kamuda hâlen taşeron işçisi olarak çalışanlar bulunuyor. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) düzenlemesi dışında bırakılan işçilerin bir an önce kamuda kadroya alınmasını ve kamuda taşeron işçisi sorununun tamamen çözüme kavuşturulması gerekiyor’’ açıklamasını yaptı. Banka promosyonlarının tamamı çalışanlara aktarılmalı Banka promosyonlarına değinen Sarıca, ‘’Banka promosyonları, işçilerin maaş ödemelerinin belirli bir banka aracılığıyla yapılması karşılığında, banka tarafından işyeri adına ödenen maddi katkılar. Özel sektörde ve kamuda bulunan alt işverenlerin büyük bölümü, promosyon bedellerini kendi uhdesinde tutarak çalışanlara yansıtmıyor. Bu uygulama, eşitlik, hakkaniyet ve dürüstlük ilkelerine aykırı olduğu gibi, işçinin emeğinden doğan mali haklarının da ihlali anlamına geliyor. Bu nedenle, özel sektör işyerlerinde yapılan banka promosyon anlaşmalarından doğan tutarların, tamamının çalışanlara aktarılması gerekiyor’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Ne duyan, ne gören ne de tedbir alan var

Wed, 05 Nov 25 18:08:54 +0300

Antep’te böyle bir üvez istilası görülmedi… CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, son günlerde Gaziantep’i etkisi altına alan üvez istilasını Meclis gündemine taşıdı. Kuraklık ve ilaçlamadaki yetersizliklerden dolayı üvezlerin çoğaldığını dile getiren Öztürkmen, hem tarımla uğraşanların hem de şehir merkezinde yaşayanların zor günlerden geçtiğini belirtti. Gaziantep’te daha önce bu ölçekte bir üvez salgını olmadığını yaşanmadığını belirten Öztürkmen, hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesine ve yağmur yağmamasına değinerek, küresel ısınmanın hayatımız üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Öztürkmen TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Gaziantep’te son haftalarda yaşanan üvez böceği istilası, kentin bazı mahallelerinde vatandaşların hayatını olumsuz etkiliyor. Üvez, tarımsal üretkenliği tehdit eden önemli bir zararlı türdür. Daha önce Gaziantep'te böyle bir üvez istilası görülmedi. Sadece tarlalar değil, şehir merkezinde de vatandaşlar bunun mağduriyetini yaşıyor. Belediyeler ilaçlama yapmakta geç kalmıştır. Fıstık ağaçları, zeytin ağaçları tehdit altındadır. Kuraklığın, zirai donun vurduğu Gaziantep'i şimdi istilacı türler vuruyor. Gaziantep’te de tarım istihdamı günden güne düşüyor. Üretici destek beklerken, AKP köstek olmaya devam ediyor. Barak P2 Pompa İstasyonu ve Ana Kanalları bir an önce tamamlanmalı. P3 ve P4 pompaj sistemleri Yatırım Programına alınıp daha fazla zaman kaybedilmeden hayata geçirilmeli” dedi. Haber Merkezi

Vatandaşımız sigorta yaptırma konusunda duyarlı olmalı

Wed, 05 Nov 25 18:07:52 +0300

Zorunlu trafik sigortasından iş yeri sigortasına, yangın sigortasından tamamlayıcı sağlık sigortasına kadar tüm sigortaların önemli olduğunu dile getiren Tancan Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tancan, ‘’Neden sigorta yaptırıyorum, gerek yok denilmemeli. Vatandaşımız sigorta yaptırma konusunda duyarlı olmalı ve tasarruf olarak görülmeli’’ dedi. Sigortalatmaya gerek yok, ürünüm yanmaz, çalınmaz denilmemeli Vatandaşa çağrıda bulunan Tancan, ‘’Değerlerimizi sigortalatmaya gerek yok, ürünüm yanmaz veya çalınmaz denilmemeli. Yoğun kar yağışı olacağı veya deprem olacağı hiçbirimizin aklına gelmezdi. O yüzden hiçbir şey olmaz denilmemeli, önceden tedbir alınmalı. Sigorta bir tasarruf olarak görülmeli. Vatandaşımız, trafik poliçesini yaptırmayı ertelemesin. Her zaman sahadayız. Müşterilerimize daha iyi hizmet verebilmek için çevremizde meydana gelen hasarlı inceledik, incelemeye devam ediyoruz’’ şeklinde konuştu. Yaşanan olay bizim için bir tecrübe oldu İş yeri sigortasının önemine değinen Tancan, ‘’Geçmiş yıllarda Gaziantep’te yoğun bir kar yağışı yaşanmıştı. O dönemde Organize Sanayi bölgesinde faaliyet gösteren bir sigortalımız üretim yaptığı makine üzerine çatı çöktü ve aynı bölümde bulunan yine 5 makine yönlendirmelerimiz ile uzman restorasyon ekipleri tarafından titizlikle kurtarıldı. Yine aynı bölümde emtia ıslanması sonucu yaklaşık 100 ton ham madde kurutularak tekrar üretime kazandırıldı.. Çünkü her bir makine ve emtia milli servet değerinde. O dönem daha yüksek maliyetli olan hasar rakamını 71 milyon TL (3,500,000 usd) düşürerek mağduriyet giderdi. Bu yaşanan olay bizim için bir tecrübe oldu’’ ifadelerini kullandı. Müşteri memnuniyeti bizim için en önemli konuların başında yer alıyor Hizmet ve kaliteyi her zaman ön planda tuttuklarını kaydeden Tancan, ‘’Müşteri memnuniyeti bizim için en önemli konuların başında yer alıyor. En uygun sigortayı müşteriye sunuyoruz. Kaliteden hiçbir şekilde taviz vermeden çalışıyoruz. Şu anda Duisburg Bulvarı’nda hizmet vermekteyiz. Yeni iş yerimiz hem büyük hem de ferah, tüm müşterimizi ve vatandaşımızı bekliyoruz’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

İşçi ücretlerinde 10 aylık kayıp 1,8 trilyon TL'ye dayandı

Wed, 05 Nov 25 15:49:13 +0300

Ortalama bir işçinin on aylık kaybı 106 bin lirayı aştı DİSK-AR’ın Ekim 2025 raporuna göre, SGK kapsamındaki işçilerin 10 aylık kaybı toplam 1,8 trilyon TL’ye dayandı. Araştırmaya göre ortalama bir işçinin on aylık birikimli bireysel enflasyon, vergi ve kesinti kaybı ise 106 bin 524 TL oldu. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından aylık olarak hazırlanan Ücret Kayıpları İzleme Raporu'nun Ekim 2025 verileri yayımlandı. DİSK-AR tarafından sadece SGK kapsamındaki işçileri (yaklaşık 17 milyon) kapsayarak yapılan araştırmaya göre bir yandan enflasyon öte yandan artan gelir vergisi yükü nedeniyle harcanabilir gerçek (reel) ücretler büyük bir erozyonla karşı karşıya. Paylaşılan verilere göre, 2025’in onuncu ayında ortalama ücretin yarısı (yüzde 51,1’i) vergi, kesinti ve enflasyon nedeniyle eridi. DİSK-AR verilerine göre ortalama işçi ücretinde Ocak 2025 tarihinde enflasyon nedeniyle yaşanan kayıp 1.910 TL iken Ekim 2025’te bu miktar 10 bin 873 TL’ye yükseldi. Gelir ile damga vergisi ve enflasyon nedeniyle ocak ayındaki erime 4 bin 910 TL iken bu miktar ekim ayında 18 bin 268 TL oldu. Araştırmaya göre ortalama bir işçinin on aylık birikimli bireysel enflasyon, vergi ve kesinti kaybı ise 106 bin 524 TL oldu. Toplam kayıpların ise çok daha ürkütücü boyutlarda olduğu belirtilen raporda, sadece sigortalı işçilerin aylık enflasyon kaybının Ekim 2025’te toplam (tüm işçiler için) 184,6 milyar TL’ye ulaştığı enflasyon ve vergi kaynaklı toplam erimenin ise 310,1 milyar TL olduğu belirtildi. Araştırmada on aylık birikimli erimenin (on ayın toplamı) ise 1,8 trilyon TL’ye yaklaştığı kaydedildi. Artan gelir vergisi yükü nedeniyle tüm işçiler için yaşanan on aylık birikimli toplam ücret erimesi (kesintiler hariç) 794,6 milyar TL olurken enflasyonun yarattığı kayıp ise 994,4 milyar TL’ye ulaştı. Böylece enflasyon ile vergilerin işçi ücretlerine on aylık toplam faturasının en az 1 trilyon 789 milyar TL olduğu belirtildi. cumhuriyet

Beyin Sapı İmplantasyonu başarıyla uygulandı

Wed, 05 Nov 25 15:48:18 +0300

Türkiye’de yalnızca dört merkezde gerçekleştirilebilen beyin sapı implantasyonu ameliyatı, Şehir Hastanesi’nde başarıyla yapıldı. Osmaniye’den başvuran 1 yaşındaki Hamza Tuğra bebek, Gaziantep Şehir Hastanesi’nde bu yöntemle tedavi edilen ikinci hasta oldu. Doğuştan iç kulağı bulunmayan hastaya, beyin sapındaki işitme merkezine doğrudan yerleştirilen implant sayesinde sesleri algılaması hedefleniyor. Ameliyatı gerçekleştiren Kulak Burun Boğaz Kliniği’nden Doç. Dr. Secaattin Gülşen, “Doğuştan her iki iç kulağı gelişmeyen, dolayısıyla işitme sinirleri de bulunmayan hastamızın işitmesi mümkün değildi. İşitebilmenin tek yolu, beyin sapındaki işitme merkezine elektronik bir implant yerleştirmekti. Yaklaşık 2,5 saat süren bu ameliyatı 1 ay önce başarıyla gerçekleştirdik. Bu bölgede bu ameliyatı yapan tek merkez biziz. Türkiye’de sadece 4-5 merkezde uygulanabiliyor. Bugün cihazın açılışını yaptık, seslere yanıtları ölçtük. Bundan sonra duymaya devam edecek inşallah. Rehabilitasyon süreciyle birlikte dil gelişimi de hızla ilerleyecek. Bu mutluluğa vesile olmaktan büyük gurur duyuyoruz” dedi. Hamza Tuğra bebeğin babası Eyyup Çabuk ise, “Çocuğumuz doğuştan işitme engelliydi. Çare olarak Beyin Sapı Ameliyatı önerildi. Birçok yere başvurduk, bu ameliyatın sadece Gaziantep Şehir Hastanesi’nde yapıldığını öğrendik. Secaattin hocamız ve ekibi sayesinde ameliyatımız başarılı geçti. Bir babanın çocuğunun sesleri duyması kadar güzel bir şey olamaz. Hastanemize ve tüm ekibe teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Doğu, Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerinde bu ameliyatı gerçekleştiren tek merkez olma özelliğini taşıyan Gaziantep Şehir Hastanesi, ileri teknoloji ve uzman kadrosuyla bölge halkına umut olmaya devam ediyor. Haber Merkezi

Motorlu taşıt vergisi yüzde 25,49 artacak

Wed, 05 Nov 25 15:47:38 +0300

TÜİK’in ekim verileri sonrasında 2026 yılı için vergi artış oranı belli oldu. Yeni yılda MTV ve harçlarda artış beklenirken, Cumhurbaşkanı kararı belirleyici olacak. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ekim ayı enflasyonunu yüzde 2,55 olarak açıklamasının ardından 2026 yılı için yeniden değerleme oranı (YDO) yüzde 25,49 olarak belirlendi. Bu oran, vergi, harç ve cezaların yanı sıra Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) başta olmak üzere birçok kalemde zam oranını belirleyecek. Yeniden değerleme oranı kapsamında MTV ödemeleri de aynı oranda artacak. Bu yıl 2 bin 620 TL MTV ödeyen bir otomobil sahibi, gelecek yıl 3 bin 288 TL ödeyecek. Araçların motor silindir hacmine göre vergi tutarları da kademeli olarak yükselecek. Yeniden değerleme oranına paralel olarak ÖTV muafiyetli araçların alım üst limiti de artacak. Uzmanlara göre limitin 2 milyon 290 bin TL’den 2 milyon 873 bin TL’ye yükselmesi bekleniyor. MTV tutarlarının hesaplanmasında aracın tescil yılı, yaşı, motor hacmi ve bulunduğu vergi dilimi belirleyici oluyor. Artışlar bu orana göre yapılırsa 1-3 yaş aralığındaki ve motor hacmi 1300 cc’yi geçmeyen araçlarda MTV 6 bin 66 TL ila 7 bin 282 TL arasında olacak. 1301-1600 cc aralığındaki araçlarda 10 bin 667 TL ila 12 bin 689 TL, 1601-1800 cc aralığındakilerde ise 20 bin 542 TL ila 22 bin 420 TL aralığında MTV ödenecek. Model yılı daha eski olan araçlarda ise MTV tutarlarının 2 bin 361 TL ila 29 bin 432 TL arasında değişmesi öngörülüyor. Yeni yılda vergi ve harç oranlarının kesinleşmesi için cumhurbaşkanı kararı bekleniyor. Yetkinin kullanılması durumunda belirlenen oranlarda değişikliğe gidilebilecek. Cumhuriyet

Tarımsal girdi enflasyonu arttı

Wed, 05 Nov 25 15:45:24 +0300

Ana gruplarda bir önceki aya göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 2,79, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 0,95 artış gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 33,92, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 33,61 yükseliş görüldü. Alt gruplar Yıllık Tarım-GFE'ye göre 5 alt grup daha düşük, 6 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Haziranda yıllık bazda artışın az olduğu alt gruplar yüzde 17,91 ile tarımsal ilaçlar, yüzde 19,52 ile bina bakım masrafları oldu. Yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise yüzde 61,77 ile veteriner harcamaları, yüzde 40,98 ile gübre ve toprak geliştiriciler olarak kayıtlara geçti. Aylık Tarım-GFE'ye göre 8 alt grup daha düşük ve 3 alt grup daha yüksek değişim sergiledi. Haziranda bir önceki aya göre, artışın düşük olduğu alt gruplar yüzde 0,94 ile binalar, yüzde 0,95 ile malzemeler oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar yüzde 6,05 ile gübre ve toprak geliştiriciler, yüzde 4,48 ile enerji ve sağlayıcılar olarak hesaplandı. T24

Dolgu ve benzeri medikal estetik uygulamalarını mutlaka uzman hekim yapmalı

Wed, 05 Nov 25 15:44:39 +0300

Özel Hatem Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Özcan Öcük, son dönemde artış gösteren yanlış ve yetkisiz dolgu uygulamalarıyla ilgili önemli uyarılarda bulundu. Dr. Öcük, özellikle burun, dudak ve yüz hatlarına yapılan dolgu işlemlerinde “merdiven altı” olarak tabir edilen kontrolsüz uygulamaların ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. “Dolgu ve benzeri medikal estetik uygulamaları mutlaka uzman hekimler tarafından, uygun koşullarda ve Sağlık Bakanlığı onaylı ürünlerle yapılmalıdır” diyen Dr. Öcük, yanlış uygulamaların doku kaybı, kalıcı hasar hatta ölüm gibi ciddi sonuçlara neden olabileceğini vurguladı. “Merdiven altı yapılan işlemlerde sakatlık, doku kaybı, kalıcı hasarlar hatta ölümle sonuçlanabilecek ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.” Dolgu, botoks ve mezoterapi gibi işlemlerin yalnızca sertifikalı ve yetkin hekimler tarafından yapılması gerektiğini ifade eden Dr. Öcük, sözlerine şöyle devam etti: “Bu tür uygulamaların uzman olmayan kişilerce yapılması, istenmeyen ve geri dönüşü zor sonuçlar doğurabilir. İşlemlerin uygun koşullarda, uzman kişiler tarafından ve Sağlık Bakanlığı onaylı ürünlerle gerçekleştirilmesi büyük önem taşır. Danışanlarımızın hem görünüm hem de yaşam kalitesi beklentileri bizim için çok değerlidir. Bu nedenle tüm medikal estetik uygulamalarımız hijyenik koşullarda, güvenilir ve onaylı ürünlerle gerçekleştirilir.” Dr. Öcük, Hatem Hastanesi bünyesindeki Estetik Merkezi’nde yapılan işlemler hakkında da bilgi vererek şunları söyledi: “Gaziantep Özel Hatem Hastanesi Estetik Merkezi’nde; dolgu, botoks, lazer, fraksiyonel lazer, altın iğne ve mezoterapi gibi birçok medikal estetik işlem, bizzat uzman doktorlarımız tarafından yapılmaktadır. Bu sayede hastalarımız, hem kullanılan ürünlerin Sağlık Bakanlığı onaylı olmasından hem de işlemlerin hastane ortamında, son derece hijyenik koşullarda gerçekleştirilmesinden emin olabilirler. Komplikasyon riskimiz oldukça düşüktür ve hastalarımızın güvenliği bizim için her zaman en öncelikli konudur.” Haber Merkezi

Ülkenin üretimden çıktığı görülüyor, göstergeler üretmediğimizi söylüyor

Wed, 05 Nov 25 11:38:29 +0300

Güneydoğu iplik Sanayicileri Derneği Başkanı Ali Burnukara, son zamanlarda tekstilde ve genel olarak üretimde yaşanan sorunları dile getirdi. Burnukara, “İşsiz sayısının artışının getireceği felaketi düşünerek, Türkiye’yi ithalat cenneti olmaktan çıkarıp, çok üreten, ucuza üreten ülke konumuna getirmek bu hükümetin görevidir” diye konuştu... GADSİD Başkanı Ali Burnukara, tekstildeki krizle ilgili olarak Sabah’ın sorularını yanıtlarken, “Genele baktığımızda ülkenin üretimden çıktığını görebilirsiniz. Hatta yabancı yatırımcı firmalara baktığımızda hepsinin hizmet sektörü, finans sektörü gibi işler için geldiklerini görürsünüz. Bu da Türkiye’nin üretmeyen bir ülke konumuna geleceğinin ve nüfusu çok büyük olan ülkemiz için istihdam açısından iyi sonuçlar vermeyeceğinin göstergesidir” diye konuştu. Pamuk ipliği sektörü yüzde 50 kapasitelere düşmüş durumda Sabah: Önce şunu bilmek istiyoruz. OSB’nin bir yetkilisi kısa bir süre önce “Tekstil şaha kalkıyor” diye demeç verdi. Oysa, biliyoruz ki yakın zamanlarda, birçok tekstil kuruluşu kapılarını kapamak zorunda kaldı, örneğin Akkoza kapandı. Kapanmakla da kalmadı arsası hariç satışa çıktı. Bize Gaziantep’te tekstil sektörünün bir fotoğrafını çeker misiniz? Burnukara: Evet ben de bu sorduğunuz soruyu basından okumuştum. Hatta acaba ben başka bir yerde mi yaşıyorum diye hayıflanmıştım. Belki o zaman o beyanatı veren başkanlar piyasanın motivasyonunu yükseltmek için söylemiş olabilirler. Şu andaki duruma göre Gaziantep’teki pamuk ipliği sektörü yüzde 50 kapasitelere düşmüş durumda. Çalışan mevcut fabrikalarda belki ileriki günlerde fabrikalarını teşvikli illere taşıyarak veya başka ülkelere taşıyarak çözüm yolu arayışına gidebilirler. Akkoza’nın kapatma kararı alması bizleri de çok üzmüştür. Çünkü güçlü, köklü, işi bilen bir firma bile artık bu işte ekmek kalmadığını düşünmüşse gerçekte durum çok kötü bir seviyeye gelmiş demektir. Sabah: Teşviklerdeki düzenlemelerden sonra komşumuz olan Maraş, Adıyaman ve Urfa gibi illerdeki tekstil fabrikaları bizim yüzde 12-13 kar marjları ile önümüze geçti. Elimizden de bir şey gelmedi. Tekstil en yüksek istihdamı sağlayan sektör. Kapanan ve kapanacak fabrikalar istihdamı daha da kötü etkileyecek. Peki ne olacak? Burnukara: Teşvik verilen Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Adıyaman gibi illerle bizim aramızda yüzde 12-15 mertebesinde bir maliyet farkı var ve tekstilde yüzde 3 gibi bir kar marjı ile çalışıldığı düşünülürse pamuk ipliği sektörünün rekabet edemeyerek bitmesi normal karşılanmalıdır. Ancak bu sektörden boşalacak iş gücünü çalıştıracak başka bir sektör olmadığına göre, bu işin finalinde 15-20 bin işsiz insanla karşı karşıya kalacağız demektir. Bu işin çözümünü hükümetimiz düşünecektir, bizler ancak fikir üretebiliriz. Fikrimiz sorulduğunda doğru çözümü önerebiliriz. Sabah: İşler kötü ise neden 4’üncü Organizede arsa kalmadı? 5. kurulsa galiba orada da arsa bulmak mümkün olmayacak. Neden? Burnukara: Evet organizede 1,2,3 Organize Bölgesi en son 4. bölge düzenlendi. Bunlar 1. bitmeden 2., 2. bitmeden 3. organize sanayileri açıldı. Halen 2. ve 3. organize sanayinde çok büyük boşluklar mevcuttur,. 4. Organize Sanayi daha büyük arsa lazım olan sanayiciler için düşünüldü ve böyle hayata geçirildi. 4. Organize de Sanko, Gülsan, Merinos, Naksan gibi sanayicilerimiz büyük kapasitelerle üretime geçtiler! Sabah: Tekstil öldü mü? Niçin bugünleri daha önce göremediniz? Milyar dolar yatırıldı tekstile. Madem 5-10 sene sonra tekstil bitecekmiş, neden ileriyi göremediniz? Burnukara: Tekstil için Türkiye çok büyük yatırımlar yaptı. Tüm alt yapısını ve makine parkını dünyanın son teknolojileriyle geliştirdi. Tabi bu işi yaparken Türkiye’nin tekstil üretim ve ihracat merkezi olabileceği düşünülüyordu. Avrupa’da ve Amerika’da biten tekstil sektörü Avrupa’ya en yakın ülke olarak ve düşünce açısından batıya daha yakın olması dolayısıyla konjonktürde bu yönde idi. Ama bu düşünülürken Türkiye'nin pahalı enerji, pahalı işçilik giderine ve yüksek vergilere sahip olduğu düşünülmedi. Ayrıca gözden kaçan başka bir şey vardı o da Asya ülkelerinin (Çin, Hindistan vs ülkeler) teknoloji ve modayı takip edemeyeceği ve sermaye birikimlerinin olmaması gibi düşüncelerle Türkiye’nin tekstilde önüne geçemeyeceği düşünülüyordu. Halbuki ucuz girdiler ve sermaye birikimi bu ülkelere çok büyük avantaj sağlayarak dünya tekstilini ellerine geçirmeye yardımcı oldu. Bunun bu kadar kısa zamanda gerçekleşeceği de gözlerden kaçmıştı. Yine sanayiciyi yönlendirecek olan hükümetler ve tekstil ile ilgili sivil toplum birimleri uyarma cihetine de girmediler. Bunun neticesi geldiğimiz durumdur. Sabah: Sanayi şehri Gaziantep’te sanayicilik bitiyor mu? Artık istenen, üretmekten ziyade alıp satmak mı? Zaten son yıllarda yatırım da kalmadı değil mi? Burnukara: Gaziantep'te sanayicilik şu anda gıda maddeleri, halı, sentetik iplikler, sentetik çuval vs üretim yapan tesislerde şimdilik devam ediyor. Ancak bu tesislerin de teşvik alan illerin bu işlere de girinceye kadar devam edebileceği kanaatindeyim. Teşvikli illerde bu yatırımlar yapılırsa pamuk ipliği gibi aynı sonuçla karşılaşabiliriz. Zaten ülke geneline baktığımızda ülkenin üretimden çıktığını görebilirsiniz. Hatta yabancı yatırımcı firmalara baktığımızda hepsini hizmet sektörü, finans sektörü gibi işler için geldiklerini görürsünüz. Bu da demek oluyor ki Türkiye’nin üretmeyen bir ülke konumuna geleceğidir. Nüfusu çok büyük olan ülkemiz için istihdam açısından iyi sonuçlar vermeyeceğinin göstergesidir. Sabah: Rekabet yalnız Uzakdoğu’dan gelmiyormuş, gümrüklerde de çok işler dönüyormuş. Doğru mu bunlar? Burnukara: Evet haksız rekabet Uzak Doğu ülkelerinin dışında yeni sanayileşme çabasında olan ve yeni üretime başlayan ülkelerden gelen mallarda mücadele etmektedir. Ayrıca sorduğunuz gümrüklere gelince maalesef gümrük kapılarımızdan sınır ticareti kapsamına girmeyen malların ithal edildiğini görebilirsiniz. Bunun dışında diğer gümrüklerden adı ihtisas gümrüğü olsa bile mal fazlası, düşük kıymet gibi yöntemlerle gelen mallarla Türk sanayicisi rekabet etmek zorunda bırakılmaktadır. Sabah: Bir tekstilci anlattı. Kullandığı PE torbayı ve PP çuvalı hammadde fiyatına alıyormuş. Demek ki diğer sektörlerde de durum pek iyi değil. Maliyetine mal satılır mı? Ne olacak bu işin sonu? Burnukara: Şu anda talep darlığı sebebiyle her türlü sanayi ürününde fiyatlar maliyet fiyatlarına yakın bir şekilde devam etmekte. Talep durumuna göre bu tesisler tekrar karlı duruma geçebilirler. Çünkü bu bahsettiğiniz sektör yoğunluk olarak Gaziantep’te toplanmış durumdadır. Bu açıdan biraz rahat olduğu düşünülebilir. Sabah: Bazı çok ünlü ve sağlam firmalar bile çeklerini ödeyemiyorlarmış. Yani maliyetine satılan malların bile parası dönmüyor. Firmaların mali durumlarını nasıl etkiliyor bu olaylar? Türkiye’nin tek kurtuluş yolu istihdamdan geçer Burnukara: Talep darlığı şu anda hat safhada oluşundan dolayıdır ki, bu sebeple vadeler çok uzadı. Fabrikaların ödeme dengesi bu yüzden bozulmuş olabilir. Ama bu talep darlığı fazla uzun sürmezse kısmen de olsa normale dönebilir. Sabah: Neler yapılmalı, önerileriniz nelerdir? Burnukara: Türkiye’nin tek kurtuluş yolu istihdamdan geçer. Türkiye çok üretecek, ucuza üretecek, haksız rekabete karşı korunacak. Kanaatimce tek çare bu, çünkü göstergeler üretmediğimizi söylüyor. 2005 Yılı dış ticaret açığı 43 Milyar-USD (Bize göre çok daha fazla) ve her geçen ayda dış ticaret açığı yükselerek devam ediyor. 116 Milyar-USD ithalat (ağırlıklı tüketim malı ve ara mal ithalatı) 73 Milyar-USD ihracat üretimin neden durduğunun göstergesidir. Yoksa 70 Milyon nüfusun işsiz sayısının artışının getireceği felaketi düşünerek, Türkiye’yi ithalat cenneti olmaktan çıkararak çok üreten ucuza üreten ülke konumuna getirmek bu hükümetin görevidir.

Okullar, kara rağmen açıldı

Wed, 05 Nov 25 11:37:49 +0300

Kurban Bayramı ve kar tatilleri nedeniyle yaklaşık 1 aydır yarıyıl tatili yapan 13.5 milyon öğrenci ve 575 bin öğretmen, bugün ders başı yaptı. Milli Eğitim Bakanlığının 2005-2006 eğitim- öğretim yılı takvimine göre, yarıyıl tatilinin Kurban Bayramı ile birleştirilmesi dolayısıyla 6 Ocak Cuma günü yarıyıl tatiline çıkan öğrenciler, olumsuz hava koşulları nedeniyle okulların açılışının 30 Ocak'tan 6 Şubat'a ertelenmesi üzerine yaklaşık 1 ay tatil yapmışlardı. Öte yandan olumsuz hava koşulları nedeniyle bazı illerdeki okullarda eğitim ve öğretime başlanamadı. Öğrencileri, uzun yarıyıl tatilinin ardından, sınavlara hazırlanmakla geçirecekleri yoğun bir dönem bekliyor. Fen, Anadolu ve Sosyal Bilimler liselerinde okumak isteyen ilköğretim 8. sınıf öğrencileri, bugünden itibaren Ortaöğretim Kurumlan Öğrenci Seçme Sınavına (OKS) başvurabilecekler. OKS, 11 Haziran Pazar günü gerçekleştirilecek. İlköğretim 5, 6 ve 7. sınıflar ile liselerin 9, 10 ve 11. sınıflarında okuyan öğrencilerin katıldığı Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavına (DPY) başvurular da bugün başlayacak ve 28 Şubat'ta sona erecek. DPY. 6 Mayıs 2006 tarihinde yapılacak. Liselerin son sınıflarında okuyan öğrenciler de 18 Haziran Pazar günü yapılacak ÖSS'ye hazırlanacak. Üniversitelerin yabancı dil ile ilgili bölümlerinde okumak-isteyen adaylar ise 25 Haziranda YDS'ye katılacak. 1 Şubat'ta başlayan ÖSS başvuruları, 10 Mart'ta sona erecek. Olumsuz hava koşulları nedeniyle Çanakkale'de bir gün, İstanbul Çatalca Silivri, Beykoz ilçeleri, Edirne, Tekirdağ ve Hakkari illerinde ise eğitime iki gün ara verildi.

Yunus Emre İlköğretim Okulu'na Atatürk büstü yaptırıldı

Wed, 05 Nov 25 11:37:13 +0300

Genç işadamları Derneği Yunus Emre ilköğretim Okulu’na Atatürk büstü yaptırdı. GAGİAD Başkanı Ataman Şerbetçi, Turan Emeksiz Mahallesi'ndeki Yunus Emre İlköğretim Okulunun bahçe sinde yaptırdıkları Atatürk büstünün açılışı dolayısıyla düzenlenen törendeki konuşmasın da, Atatürk büstü için yaptıkları harcamayı derneklerinin eğitim fonuna yapılan bağışlarla karşıladıklarını bildirdi. "Atatürk Türkiye Cumhuriyetini ve ilkelerini siz öğrencilere ve bizlere emanet etti, hedefimiz onun çizdiği yolda ilerlemek ve ilkelerini gerçekleştirmek" diyen Şerbetçi, öğrencilerden derslerine çalışmalarını ve kendilerini geleceğe iyi hazırlamalarını istedi.

“Eczane açmak zorlaştırılacak”

Wed, 05 Nov 25 11:36:46 +0300

Sağlık Bakanlığının hazırladığı yasa tasarısının Haziranda yürürlüğe girmesi bekleniyor. Yasa eczacılar ve eczanelerle ilgili birçok yeni düzenleme getirecek. 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunu adı altında yapılacak değişiklikler, eczane açmayı zorlaştırıyor. Yasaya göre nüfusu 20 bine kadar olan yerlerde 2 bin 500 kişiye, nüfusu 20 binin üzerinde olan yerlerde ise 3 bin 500 kişiye bir eczane düşecek. Ancak özellikle büyük şehirlerdeki sayının fazla olması nedeniyle yasanın çıkmasıyla birlikte eczane açmak çok zor olacak. Sağlık Bakanlığının eczane açma sınırlamasına gideceğini duyan sıraya girdi. Kamu ve özel sektörde çalışan eczacılardan, eczacı olup da başka işle uğraşanlara kadar yüzlerce kişi işyeri açma belgesi almak için harekete geçti.

Ucuz odun ve kömür alma zamanı

Wed, 05 Nov 25 11:36:02 +0300

Odunun tonu 32 bin, kömürün tonu da 31.500 liradan satılıyor Fırsatı kaçırmayalım. Belediye odun tevzi deposunda 2000 ton kuru, kaliteli odun alıcılarını bekliyor. Piyasada aynı odun 44 bin liradan satılırken tevzi merkezinden 32 bin liraya veriliyor. Belediye ilgilileri 1500 ton da kaliteli kömür stoklan bulunduğunu, bunun tonunu da 31.500 liradan verdiklerini söylediler. Gazianteplinin gelecek yıl odun ve kömür sıkıntısı çekmemesi için depolara devamlı odun ve kömür getirildiği, ihtiyaç sahiplerinin şimdiden odun ve kömürlerini almaları salık veriliyor. Şimdi alınacak olan odun ve kömürde sıra beklenmediği, yaz mevsimi sonunda ister istemez kuyrukların oluşabileceği ifade ediliyor.

Vergi Rekortmeni 153 milyon ile Bahaettin Bayraktar

Wed, 05 Nov 25 11:35:32 +0300

Mustafa Şahin 115 milyon, Mehmet Özüzümcü 44 milyon, Ünsal Ersoy 43 milyon, Yusuf Karayılan da 40 milyon vergi ödediler Gaziantep Defterdarlığından edinilen bilgilere göre bu yılın da vergi rekortmeni Bahaettin Bayraktar. Bayraktar 153 milyon 130 bin 665 lira vergi ödedi. Bahaettin Bayraktar'ı 115 milyon 072 bin 137 lirayla Mustafa Şahin izliyor. Üçüncü sırada Durdu Mehmet Özüzümcü var. Özüzümcü de 44 milyon 405 bin 410 lira gelir vergisi ödedi. Beşinci sırayı 43 milyon 461 bin 663 lira gelir vergisi ödeyerek Ünsal Ersoy alıyor. İlk beşin son sırası Yusuf Karayılan'ın. Karayılan da 40 milyon, 141 bin, 515 lira gelir vergisi ödedi. Defterdar Veysi Barsbay önümüzdeki günlerde ilk on sırayı alan vergi mükelleflerini, daha sonra da Gaziantep'te milyonun üzerinde vergi ödeyenlerin tüm listesini vereceğini bildirdi. Defterdar Barsbay, kurumlar vergisi yatırma süresinin bu ayın sonunda dolduğunu, kısa sürede de kurumlar vergisinin açıklanacağını ifade etti.

PTT tarafından Hürriyet Caddesi’ne 15 telefon kabini konuldu

Wed, 05 Nov 25 11:35:04 +0300

Güzel hizmet takdirle karşılanıyor Halkın kolaylıkla haberleşmesini sağlamak amacıyla PTT tarafından vilayet binasının Hürriyet caddesine bakan duvarları dibine 8 adet, PTT binasının dış duvarları bitişiğine de 5 telefon kabinesi konuldu. Daha önce konulan az sayıdaki telefon kabinlerinin yurttaşların ihtiyacını karşılamaması karşısında yeni kabinlerin konulduğu, ilginin çok olduğu ifade edildi. PTT yetkilileri telefonları kullanan yurttaşların ahizeleri kendi malları gibi kullanmaları ve korumalarını istediler.

Amaç birinci olmak değil şehrin çiçeklenmesi

Wed, 05 Nov 25 11:34:36 +0300

Çiçek yarışması Mayıs’ta sonuçlanacak Yarışmaya katılma formu alınması isteniyor Şehrimizin bir taş yığını halinde görünmesini önlemek amacıyla vilayet ve belediyenin işbirliği ile bir süre önce “Balkon, Pencere, Bahçe” çiçek yarışması düzenlenmişti. Mayıs ayında sonuçlanacak yarışmaya katılmak için form alınması gerekiyor. Formlar Kültür Müdürlüğü ve Belediye Park ve Bahçeler Müdürlüğünden temin edilebiliyor. İlgililer amacın şehri çiçeklendirmek olduğu, bunun için illa birinci gelmek gerekmediğini vurgulayarak. “Bu yarışmaya herkes katılmalı ki şehrimiz bir çiçek bahçesine dönsün. Nasıl çiçek yetiştirileceğini park ve bahçeler müdürlüğünden, öğrenebilirsiniz” dediler.

Dün saat 13 sıralarında sallandık

Wed, 05 Nov 25 11:34:09 +0300

Kısa ve etkisiz zelzeleyi cihazlar tespit edemedi Dün saat 12.50 sıralarında Gaziantep sallandı. Çok kısa bir süre güçlükle hissedilen sarsıntıyı modem cihazlar tespit edemedi. Konuyla ilgili olarak bilgilerine müracaat ettiğimiz Meteoroloji Müdürlüğü yetkililer: “Son derece modem bir sismografımız var. Bunda bir tespit görmedik. Durumu Kandilli Rasathanesine de sorduk. Orada da her hangi bir tespit yok. Sarsıntıyı vatandaşların bize yaptıkları telefon müracaatlarından öğrendik” dedi.

Bir eser daha kurtulacak

Wed, 05 Nov 25 11:33:42 +0300

Eski Şehitkamil İlkokulu’nun restore işlemlerine başlandı. Bundan bir süre önce ihaleye çıkartılarak restore edilmek istenen Gazikent vergi dairesi yanında bulunan Şehit Kamil İlkokulunun ödeneğini Özel İdare Müdürlüğünün karşılaması ile 80 milyon liraya ihaleye verilmişti. Restore işlemlerine yeni başlandığı ve bu yılın sonunda dış cephesine dokunulmadan içinin yeni bir tarzda düzenleneceği belirtildi. Restore edildikten sonra bir katının Etnografya müzesi, bir katırım semt kütüphanesi, bir katının da Antep harbi müzesi olarak kullanılacağı açıklandı.

Genç kızların el emeği Ankara’da sergilenecek

Wed, 05 Nov 25 11:33:13 +0300

Sergide Sim, Sırma, Batik ve Antepişi nakışlar teşhir edilecek Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü 21 nisan tarihinde Ankara'da sergi açacak. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın alt katında bulunan binada sergilenecek olan eserler için genel müdürlüğe teklif yapıldığı bu tekliğin de kabul edildiği bildirildi. Sergilenecek olan eserlerin yanı sıra Gaziantep'i tanıtmak amacı ile sergiyi gezenlere Kültür ve Turizm rehberi adlı bir kitapçık verilecek. Sergiye gidecek eserleri Halk Eğitim Merkezi kursiyerlerinin hazırladığı ve her parçadan 50 tane el sanatı örneği götürüleceği belirtildi. Sergide genç kızların el emeği göz nuru olan sim, sırma, batik, Antep işi nakış ve makreme türü şeyler sergilenecek. Birkaç görevli öğretmeninin serginin düzeni ve açılışında bulunacağı ve Gaziantep'i en iyi şekilde temsil etmeye gayret harcayacakları ifade ediliyor.

Özkeçeci’nin şirketinin şimdiye kadar aldığı ihalelerin bedeli 365 milyon

Tue, 04 Nov 25 19:39:00 +0300

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 8 Eylül 2025’te düzenlediği çuval alımı ihalesini AKP Gaziantep Milletvekili Mehmet Eyüp Özkeçeci’nin aile şirketine verdi Kamu İhale Bülteni’nde yer alan bilgilere göre, TCMB 600 bin adet çuval alımı için ihaleye çıktı. İhaleye iki firma katıldı. İsmi açıklanmayan bir şirket 5 milyon 890 bin TL, Gaziantep merkezli Ünal Sentetik Dokuma Sanayi ve Ticaret A.Ş. ise 5 milyon 850 bin TL teklif sundu. Merkez Bankası, 26 Eylül’de Ünal Sentetik ile sözleşme imzaladı. Bizim ülkemizde kimse bu işlerin hesabını sormaz ama vatandaş bilsin BirGün'de yer alan habere göre söz konusu şirketin sahipleri arasında AKP’li milletvekili Mehmet Eyup Özkeçeci ve aile üyeleri bulunuyor. CHP’li eski Şahinbey Belediye Meclis Üyesi Uğur Kalkan, gelişmeyi eleştirerek şunları söyledi: “Hem iktidar partisinde milletvekili olacaksınız hem de Merkez Bankası’na çuval satacaksınız. Üzülerek söylüyorum ki bu durum maalesef sadece Türkiye’de yaşanır. Çünkü bizim ülkemizde kimse bu işlerin hesabını sormaz. Zaten hem AKP’de görevli olup hem de ihale peşinde koşanların sığındıkları en büyük liman bu. Kamu kayıtlarına göre, Özkeçeci’nin ortağı olduğu Ünal Sentetik şirketi 2011–2025 yılları arasında toplam 24 kamu ihalesi aldı. Bu ihalelerin toplam bedelinin 365 milyon TL’ye ulaştığı belirtiliyor. Deprem yardımları iddiası ile gündeme gelmişti Şirketin en fazla ihale aldığı kurumlar arasında Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ), Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (Çaykur) yer alıyor. Özkeçeci, daha önce yaptığı bir açıklamada kamu ihalelerine ilişkin eleştirilere, “Ben ticaret erbabıyım” sözleriyle yanıt vermişti. Milletvekili, 6 Şubat 2023 depremi sonrasında da tartışmaların odağında yer almıştı. O dönemde yurttaşların deprem bölgesine gönderdiği bazı yardım malzemelerinin, Özkeçeci’nin yöneticisi olduğu Ünal Sentetik fabrikasına götürüldüğü iddia edilmişti.

Yüksek faizler, üretici ve ihracatçılar üzerinde baskı yaratıyor

Tue, 04 Nov 25 19:36:52 +0300

GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, ekim ayında Gaziantep’ten geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,9 artışla 928 milyon 964 bin dolarlık ihracat yapıldığını söyledi. GTB Başkanı Mehmet Akıncı da Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan 2025 yılı Ekim ayı dış ticaret verilerini değerlendirdi. Akıncı, Gaziantep’in Ekim ayında 928 milyon 964 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini belirterek, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,9 oranında artış kaydedildiğini söyledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan ihracat rakamlarını değerlendiren Adnan Ünverdi, ocak-ekim döneminde ise Gaziantep’ten yapılan ihracatın önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,3 oranında artışla 8 milyar 333 milyon 234 bin dolara ulaştığını belirtti. Gaziantep’in hem aylık hem dönem ihracatında 6’ncı sırada yer aldığını kaydeden Ünverdi, “İş dünyası olarak tüm gücümüzle üretim, ihracat ve istihdamın sürdürülebilirliği için olağanüstü mücadele veriyoruz. Alın teri ve büyük bir kararlılıkla üreten sanayicilerimize, ihracatçılarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Artan zorluklar karşısında sektörlerden gelen konuların başında finansmana erişim ve maliyetler konusunun ilk sırada yer almaya devam ettiğini dile getiren Ünverdi, “Gerçekleştirmiş olduğumuz toplantı ve meslek komitelerimizden gelen talepler arasında sektörel güç kayıplarına vurgu yapılmaktadır. Küresel riskler ve belirsizliklerle birlikte dış pazarda talep azalırken, ucuz maliyetli ülkeler karşısında rekabetimiz zayıflamaktadır. Bu süreci aşmakta tüm mekanizmaların üzerine düşen konularda ülke ekonomisine katkıda bulunacak aksiyonları alması gerekiyor. Merkez Bankası politika faizinde indirime gidiyor ancak bunu reel piyasada göremiyoruz. Merkez Bankası eylül ayı faizini yüzde 40.5’e düşürmüştü, ekim ayında 100 baz puan indirerek yüzde 39,5’e indirdi. Her fırsatta altını çiziyoruz, çünkü kaynak sorunun yaşandığı böylesi sıkışık bir dönemde bankacılık sektörü bu indirimleri kredi faizlerine hızla yansıtmalıdır. Yüksek faizler, üretici ve ihracatçılar üzerindeki baskısını artırmıştır. Kış aylarında enflasyon artışları olası görülse de MB’nin faiz indirimlerine devam etmesi en büyük beklentilerimiz arasında yer almakta olup bu süreç piyasaları rahatlatacaktır” diye konuştu. Faiz indirimi reel sektöre etkin şekilde yansıtılmalı GTB Başkanı Mehmet Akıncı da Gaziantep’in Ocak–Ekim dönemindeki toplam ihracatının ise 8 milyar 333 milyon 234 bin dolara ulaştığını belirterek, Gaziantep’in bu performansla Türkiye’nin en fazla ihracat yapan 6’ncı ili konumunu sürdürdüğünü dile getirdi. Küresel ekonomide yaşanan dalgalanmalara ve artan maliyet baskılarına rağmen Gaziantep’in üretim istikrarını koruduğunu vurgulayan Akıncı, “Gaziantep, sanayideki çeşitliliği, güçlü tarımsal üretimi ve köklü ticaret kültürüyle ülke ekonomisine değer katmayı sürdürüyor. Bu tablo, kentimizin üretim kapasitesinin ne kadar dirençli olduğunu bir kez daha ortaya koymakta” dedi. Akıncı, son dönemde finansmana erişim konusunda yaşanan sıkışıklığın reel sektörün yatırım planlarını yavaşlattığını ifade ederek, kredi politikalarının üretim odaklı hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin önemli bir adım olduğunu ancak bunun reel sektöre etkin bir biçimde yansıması gerektiğini kaydeden Akıncı, “Üreticinin kaynak maliyetleri yüksek kaldığı sürece, yatırım iştahı sınırlı kalacaktır. Bankacılık sistemi, kredi kanalını üretime ve ihracata yönlendirmelidir” ifadelerinde bulundu. Küresel pazarlarda talep daralmasının sürdüğünü aktaran Akıncı, Türkiye’nin ihracatta sürdürülebilirliği sağlamak için verimlilik ve katma değer odaklı dönüşüme hız vermesi gerektiğini kaydetti. Akıncı “Enerji, lojistik ve girdi maliyetlerinin düşürülmesi; ihracat desteklerinin sade, ulaşılabilir ve sonuç odaklı hale getirilmesi bu anlamda büyük önem taşıyor. Gaziantep gibi üretim merkezlerinin küresel rekabette yerini koruyabilmesi bu yapısal adımlara bağlı” dedi. Açıklamasının sonunda ihracat başarısının yalnızca üretim rakamlarıyla değil, planlı ve uzun vadeli bir vizyonla sürdürülebileceğini belirten Akıncı, şu değerlendirmede bulundu: “Gaziantep’in başarısı, üreticisinin disiplini, ihracatçısının vizyonu ve çalışanlarının alın teri sayesinde kalıcı hale gelmiştir. Bizim için ihracat, sadece bir ekonomik faaliyet değil; emeğin, stratejinin ve istikrarın ortak ürünüdür. Gaziantep, Türkiye’nin üretim gücüne yön veren şehirlerden biri olmaya devam edecektir.” Haber Merkezi

Yüksek vergiler esnafın canını yakıyor

Tue, 04 Nov 25 19:36:12 +0300

Gaziantep Terziler ve Konfeksiyoncular Odası Başkanı Mehmet Mercan yaptığı açıklamada esnafın sorunlarını ve sıkıntılarını dile getirdi Esnafın, kayıt dışılıktan ara elemana, sigorta primlerinin yüksekliğinden girdi maliyetlerin kadar birçok sorunu olduğunu dile getiren Mercan, yüksek vergilerin esnafın canını yaktığının altını çizdi. Yüksek vergilerin esnafa omuzundaki yükü artırdığına dikkat çeken Mercan, basit usulle çalışan bir esnafın yıllık 10 bin lira civarında vergi ödediğini belirtti. 2026 yılında defter zorunluluğu getirilecek olması ile birlikte birçok esnafın dükkanına kilit vuracağını söyleyen Mercan, ‘’Odamız kayıtlı bin 300 civarında kayıtlı esnafımız var, kayıt dışı çalışanlarımızda bulunuyor. Oda olarak, kayıt dışı ile etkin şekilde mücadele ediyoruz. Esnafımızın hakkını sonuna kadar koruyacağız’’ dedi. Esnafımız, hem usta hem kalfa hem de çırak oldu Mercan, küçük esnafın ülke genelinde yaşanan ekonomik krizden etkilendiğini vurgularken, ‘’Esnafımız, yaptığı işe göre para kazanıyor. Vatandaş da para olmalı ki elbise, gömlek veya pantolon diktirsin. Bunun yanı sıra en büyük sorunlarımızdan birisi ara elaman. Geçmiş yıllarda her esnafın en az 2-3 çırak olurdu, şimdi ise hiçbir esnafımızın yanında çırak yoktur. Dolayısıyla esnafımız, hem usta hem kalfa hem de çırak oldu’’ değerlendirmesini yaptı. BAĞKUR primleri yüksek olduğundan esnafımız ödeyemiyor Sigorta primlerinin yüksek olmasını eleştiren Mercan, ‘’BAĞKUR primleri yüksek olduğundan esnafımız ödeyemiyor. Dolayısıyla prim borçları yapılandırılmalı veya geçmişe dönük borçları silinmeli. Küçük esnaf, bu ülkenin bel kemiği, sahip çıkılmalı. 2020 yılında bir pandemi sonrasında 6 Şubat 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli bir deprem süreci yaşadık. Bu zorlu dönemlerde esnafımızın yanında olduk, bundan sonrada olmaya devam edeceğiz’’ ifadelerine yer verdi. Bu gidişle 15-20 yıl sonra bir tane terzi kalmaz Ara elaman açığının had safhada olduğunu sözlerine ekleyen Mercan, ‘’Ara eleman açığını Çıraklık Eğitim Merkezleri aracılığıyla karşılamaya çalışıyoruz. Ancak açığımız devam ediyor. Bu gidişle 15-20 yıl sonra bir tane terzi kalmaz. Çünkü ara eleman olmadığından sektör günden güne küçülüyor. Arkadan çırak gelmeli ki mesleğin devamlılığı sağlansın. Mesleğimiz okulda öğrenilmez. Çocuk mesleği işyerinde öğrenir, okulda nasıl öğrenecek?’’ açıklamasını yaptı. Haber Merkezi

Koyun ve keçiye ne kadar destekleme veriliyorsa, arılı kovana da o verilmeli

Tue, 04 Nov 25 19:29:29 +0300

1 Eylül tarihinde başlayan arıcılık (Arılı kovan) desteği başvuruları, 14 Kasım tarihine kadar uzatıldı Arıcıları uyaran Gaziantep İli Arı Yetiştiricileri Birlik Başkanı Nebi Koca, ‘’Tarım ve Orman Bakanlığı, destekleme başvurularını 14 kasım tarihine kadar uzattı. Bu sürenin uzatılması kovan sayımı yapamayan arıcılarımız açısından iyi bir gelişme. Bu tarihe kadar kovan sayımı yapılmalı, il ve ilçe tarım müdürlüklerine bildirilmeli. Yoksa 2026 yılında verilecek hiçbir destekten yararlanamayacaklar’’ uyarısında bulundu. Kovan başı desteklemelerin günümüz şartlarına göre yetersiz Açıklanan kovan başı desteklemelerin günümüz şartlarına göre yetersiz olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Koca, ‘’Kovan başına 350-400 lira destek verilmesini bekliyorduk. Artış sevindirdi, ama ödenecek miktarların düşük olması ise üzdü. Bir koyun ve keçiye ne kadar destekleme veriliyorsa, arılı kovan başına da o kadar destekleme verilmeli. Bunu her zaman ve her platformda dile getiriyoruz. Bir arı, doğaya ve ekonomiye koyun ve keçi kadar katkı sağlıyor’’ ifadelerine yer verdi. 100 liradan başlayan arılı kovan desteklemeleri 240 liraya kadar yükseliyor 14 Kasım tarihinde sonra arılı kovan listelerinin askıya çıkacağını ve 2026 yılının şubat ayında ise ödemelerin gerçekleşeceğini sözlerine ekleyen Koca, ‘’Ne kadar arılı kocan sayımız olduğu listeler askıya çıktığında netlik kazanacak. Ondan sonra geçmiş yılların rakamları ile karşılaştırabileceğiz. Tarım ve Orman Bakanlığı, son iki yılda arıcılık sektörüne ciddi bir destek verdi. 100 liradan başlayan arılı kovan desteklemeleri 240 liraya kadar yükseliyor. Destekleme, birlik üyesi olup olmama, 40 yaş altı kadın ve erkek göre değişkenlik gösteriyor’’ açıklamasını yaptı. Mazotun litre fiyatının bir lira bile artması maliyetleri çok yükseltiyor Gezici arıcıların en büyük giderinin akaryakıt olduğunu aktaran Koca, ‘’Mazot, ana gider kalemlerimizden birini oluşturuyor. Çünkü arıcılarımız yıllık 4-5 bin kilometre mesafe kat ederek, gezgin arıcılık yapıyor. Yani buradan Hakkari veya Van’a oradan da Muğla’ya gidebiliyor. Dolayısıyla mazotun litre fiyatının bir lira bile artması maliyetleri çok yükseltiyor. Bu da arıcı için büyük bir yük oluşturuyor. Bal değerinde ve zamanında satılmazsa arıcı, ciddi bir ekonomik sıkıntı içerisine girer’’ değerlendirmesini yaptı. Balların fiyatları, bölgelere göre değişkenlik gösterebiliyor Antep Zahter balının kilogram fiyatının 1000 lira olduğunu kaydeden Gaziantep İli Arı Yetiştiricileri Birlik Başkanı Nebi Koca, konuşmasını şu şekilde devam ettirdi: ‘’Balların fiyatları, bölgelere göre değişkenlik gösterebiliyor. Ocak ayında maaşlara yapılan artış ile bal fiyatlarında bir güncelleme bekleniyor ama arz ve ve talebe bağlı olarak değişir.’’ Haber Merkezi

Tasfiye edilen ve kapanan şirket sayısındaki artış sürüyor

Tue, 04 Nov 25 19:28:30 +0300

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği verilerine göre ekonomik krizden en fazla etkilenen Antep için tehlike çanları çalmaya devam ediyor. Antep Organize Sanayi Bölgesi’nde tasfiye edilen ve kapanan şirket sayısındaki artış sürüyor. Türkiye’nin en büyük sanayi kentleri arasında bulunan Antep Organize Sanayi Bölgesi’nde işler yolunda gitmiyor. Konkordato ilanlarının arttığı, birçok üreticinin maliyet artışları nedeniyle üretimini başka ülkelere taşıdığı, ekonomik krize bağlı olarak kapanmalar yaşandığı OSB’de, firmalar bir çıkış yolu arıyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, 2025 yılının 9 aylık süreci kapsayan ocak-eylül döneminde açılan, kapanan, tasfiye edilen şirket, kooperatif ve gerçek kişi ticari işletme istatistiklerini açıkladı. Yılın ilk 9 ayında 488 şirketin tasfiye edilirken 475 şirket kapandı. Kurulan şirket sayısı bin 996 olarak kayda geçti. Geçen yılın ocak-Eylül döneminde 368 şirketin kapısına kilit vurulduğu şehirde, bu yılın aynı döneminde bu rakam 475’e çıktı. Tasfiye edilen şirket sayısı ise 379’tan 448’e yükseldi. Kurulan şirket sayısı da bin 930 iken 66 artışla bin 996’ya çıktı. Haber Merkezi

Eldiven ve gözlük gibi koruyucu ekipman zorunluluğu geldi

Tue, 04 Nov 25 12:49:20 +0300

Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapıldı ve yeni düzenleme bugün yürürlüğe girdi. Yönetmeliğe eklenen yeni maddelere göre, bisiklet, motosiklet, traktör, elektrikli bisiklet kullanıcılarına eldiven ve gözlük gibi koruyucu ekipman zorunluluğu geldi. Motosiklette arka tarafta oturan da artık zorunlu olarak gözlük ve eldiven takacak. Trafikte bugün yeni bir uygulama başlıyor. İçişleri Bakanlığı, Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde önemli değişikliklere imza attı. Bugün Resmi Gazete'de yayımlanan düzenlemeye göre, sürücü ve araç sicillerini tutmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü'nce (EGM) ihtiyaç duyulacak teknik bilgiler ile hukuki değişiklikler, kamu kurumlarının yanısıra, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya özel hukuk tüzel kişilerince elektronik sistemle yapılabilecek. Sürücü belgesi ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek bilgiler, EGM tarafından ilgili kurumlardan elektronik sistemle temin edilebilecek veya kanunlardaki istisnalar hariç olmak üzere bu amaçla sınırlı olarak paylaşılabilecek. Trafikte yeni dönem: Koruma başlığı ve gözlük zorunlu Bisiklet,elektrikli bisiklet,motorlu bisiklet,motosiklet ve 2001 yılı sonrası üretilen T3 kategorisindeki traktörlerde (üç tekerlekli yük motosikletleri ve karoseri ile korunanlar hariç), sürücülerin koruma başlığı ve koruma gözlüğü takması zorunlu oldu. Motosiklet sürücüleri dikkat Üç tekerlekli yük motosikletleri ile karoseri ile korunanlar hariç motosiklet sürücülerinin ve taşınan yolcuların koruyucu eldiven takmaları zorunlu hale geldi. Ayrıca yolcuları için de kask takma zorunluluğu devam ediyor. Cezası ne? Can güvenliği açısından zaruri olan ekipmanların bulunmaması nedeniyle kesilecek ceza 993 lira olarak belirlenmişti. Resmi Gazete'de yayımlandı Karar, Resmi Gazete'de şu şekilde yer aldı: “a) Üç tekerlekli yük motosikletleri ile sürücüsü ve yolcuları bir çerçeve veya karoseri ile korunanlar hariç, bisiklet, elektrikli bisiklet, motorlu bisiklet, motosiklet ve 14/8/2014 tarihli ve 29088 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarım ve Orman Araçlarının Tip Onayı ve Piyasa Gözetimi ve Denetimi Hakkında Yönetmelik (AB/167/2013) kapsamında 1/1/2001 tarihinden sonra üretilen T3 kategorisinde bulunan traktörlerde sürücülerin koruma başlığı ve koruma gözlüğü (koruma başlığında koruma gözlüğü olması durumunda ve bisikletlilerde koruma gözlüğü aranmaz), yolcuların ise koruma başlığı takmaları ve bağlamaları,” “b) Üç tekerlekli yük motosikletleri ile sürücüsü ve yolcuları bir çerçeve veya karoseri ile korunanlar hariç motosiklet sürücülerinin ve taşınmaları halinde yolcuların koruyucu eldiven takmaları,” MADDE 3- Aynı Yönetmeliğe ekli 1 sayılı cetvelin “C) HUSUSİYETLERİNE GÖRE ARAÇLARDA BULUNDURULACAK TECHİZAT” bölümünün Taşıt sütununda yer alan “Motorlu bisiklet, motosiklet, bisiklet ve elektrikli bisiklet (Sürücüsü bir çerçeve veya karoseri ile korunanlar hariç)” ibaresi “Bisiklet, elektrikli bisiklet, motorlu bisiklet, motosiklet ve Tarım ve Orman Araçlarının Tip Onayı ve Piyasa Gözetimi ve Denetimi Hakkında Yönetmelik (AB/167/2013) kapsamında 1/1/2001 tarihinden sonra üretilen T3 kategorisinde bulunan traktör (üç tekerlekli yük motosikletleri ile sürücüsü ve yolcuları bir çerçeve veya karoseri ile korunanlar hariç)” şeklinde değiştirilmiş ve aynı cetvele bu satırdan sonra gelmek üzere aşağıdaki satır eklenmiştir. T3 kategorisinde traktör ne demek? T kategorisi, tüm tekerlekli traktörleri kapsar. Bu maddedeki iki ila sekizinci fıkralarda belirtilen her bir tekerlekli traktör kategorisinin sonuna, tasarım hızına göre aşağıdaki ‘a’ veya ‘b’ işareti eklenir. Azami tasarım hızı 40 km/saate eşit veya 40 km/saatten düşük olan tekerlekli traktörler için ‘a’, azami tasarım hızı 40 km/saatin üzerinde olan tekerlekli traktörler için ‘b’ yazılır. T3 kategorisinde bulunan traktörler, çalışır durumdaki yüksüz kütlesi 600 kg’dan fazla olmayan tekerlekli traktörleri kapsar.

Erkekler Ekim’de 22 kadını öldürdü

Tue, 04 Nov 25 12:48:20 +0300

Erkekler, Ekim’de en az 79 kadını yaraladı, 14 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti. bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre, erkekler Ekim’de en az 22 kadını ve üç çocuğu öldürdü. Erkekler, Ekim’de en az 79 kadına şiddet uyguladı, en az 14 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, 14 kadını taciz etti. Erkekler, 150 kadını seks işçiliğine zorladı. bianet erkek şiddeti çetelesi video ve infografikleri bianet erkek şiddeti videolarını buradan izleyebilirsiniz. Ekim’de en az kadının 35 ve iki çocuğunun ölümü basına "şüpheli” olarak yansıdı. Şüpheli kadın ölümlerinin illeri Adıyaman (1), Aksaray (1), Antep (1), Antalya (1), Aydın (3), Balıkesir (1), Bartın (1), Bursa (2), Çankırı (1), Denizli (2), Edirne (1), Hakkari (1), Isparta (1), İstanbul (1), Kayseri (1), Konya (1), Malatya (3), Maraş (1), Muğla (1), Nevşehir (2), Ordu (2), Sakarya (1), Samsun (1), Siirt (1), Tekirdağ (1), Uşak (1), Van (1). Ekim’de erkeklerin öldürdüğü kadınlar Aysel Karakoç, Belgin A., Binnur G., Burçin Rezak A., Ebru Kaya, Fatma Funda Görkem, Gülben Duru, Gülhanım B., Gülistan Görkem, Hakkı Eren, Hasiba A., Hilal B., İlknur Kertlez, İzade T., Keziban P.A, Meliha Keskin, Mine A., Muradiye Gökmen, Nilay Kotan, Serpil G., Suzan E., Şennur Ç. bianet

“Mesele bütçe değil bunu bir hak olarak görüp görmemek”

Tue, 04 Nov 25 12:47:37 +0300

"Tüm öğrencilere bir öğün yemek vermenin maliyeti MEB bütçesinin yüzde 13'ü" “Okulda Beslenmenin Hakkını Verelim” kampanyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sulukule Gönüllüleri Derneği Gönüllü Koordinatörü Işıl Seray Gençer, ücretsiz ve sağlıklı beslenme meselesinde "sorunun bütçe değil devletin bakış açısı" olduğunu savundu. Sulukule Gönüllüleri Derneği’nin organize ettiği “Okulda Beslenmenin Hakkını Verelim” kampanyası sona erdi. Okulda ücretsiz ve sağlıklı beslenmenin mümkün olduğunu, ancak bunun sağlanması için bütüncül bir yaklaşıma ve iş birliğine dayalı bir modele ihtiyaç olduğunu vurgulayan kampanya geniş destek gördü. Hak temelli bir beslenme politikası için kurgulanan kampanyanın çıktılarını ve çocuklar için bunun neden önemli olduğunu Sulukule Gönüllüleri Derneği Gönüllü Koordinatörü Işıl Seray Gençer konuştu. Gençer, Türkiye’de kapsamlı veriler açıklanmadığı için okulda beslenme ihtiyacının giderilmesi gereken kaç öğrenci olduğunu hala bilmediğimizi belirterek yoksulluğun görünmez kılındığını bu konuda hala en güvenilir kaynağın Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verileri olduğunu söyledi. “İhtiyaçtan öte bir hak meselesi” OECD 2024 tarihli “Hayat Nasıl?” raporuna göre, Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 20’si haftada en az bir kez yeterli parası olmadığı için yemek yiyemiyor. Her beş çocuktan biri okula aç gidiyor ve günü yemek yemeden bitiriyor. Gençer OECD tarafından yapılan bu saptamanın şu soruları da beraberinde getirdiğini savunuyor: “Neden öğrencilerin bu hakka erişimi yok? Tüm kampanya süreci boyunca da vermek istediğimiz mesaj buydu; beslenme, tabii ki bir ihtiyaç meselesi; ama bundan öte bir hak meselesidir. Bu nedenle şöyle diyebiliriz: MEB verilerine göre, 2024–2025 eğitim-öğretim yılında örgün eğitimde 17 milyon 956 bin 523 öğrenci öğrenim görüyor. Bu öğrencilerin her birinin beslenme ihtiyacı ve hakkı vardır.” Okulda ücretsiz ve sağlıklı beslenme neden bu kadar önemli? Gençer, kayıtlara göre varlığından haberdar olduğumuz 17 milyon 956 bin 523 çocuğun okulda beslenmeye erişmesinin hayatlarında neyi değiştireceği sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: “Öncelikle, okul beslenmesi çocuğun okulla olan bağının güçlenmesini ve okula devamını sağlıyor. Aynı zamanda okul ikliminin iyileşmesine katkı sağlıyor; çocuklar kendilerini daha güvende hissediyor, aidiyet duyguları artıyor. Sağlık açısından düşünüldüğünde ise durum kritik öneme sahiptir. Çünkü çocukluk, merkezi sinir sistemi, bağışıklık sistemi ve beyin gelişiminin büyük ölçüde tamamlandığı bir dönemdir. Bu gelişimin sağlanması için sağlıklı besin öğelerine ihtiyaç vardır; okulda beslenme programları da çocukların bu besinlere düzenli erişebilmesi anlamına gelir. Ayrıca, okulda beslenme sadece fizyolojik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda önemli bir sosyal deneyimdir. Birlikte yemek yemek, paylaşmak ve eşit şartlarda bir araya gelmek, çocukların sosyal becerilerini ve okula uyumunu güçlendirir. Son olarak, okul beslenmesinin önemli bir boyutu da, ailenin üzerindeki ekonomik yükün azalmasıdır.” Açlığın çok boyutlu hali Okulda sağlıklı gıdaya erişemeyen çocukların derse odaklanamadığını, yorgunluk, halsizlik gibi durumların açığa çıktığını belirten Gençer bu çocukların “görülmediğini” sıklıkla "ders dinlemeyen" veya "başarısız" gibi etiketlerle de karşılaştığına da dikkat çekiyor. Bu etiketlerle başlayan sürecin devamında çocuğun okulla bağının zayıfladığını hatta durumun okul terkine kadar gittiğini söyleyen Gençer, “Sağlıklı beslenmeye erişememek, çocukların yalnızca öğrenme süreçlerini değil; fiziksel, duygusal ve zihinsel gelişimlerini de olumsuz etkiliyor. Ayrıca, konunun sosyal ve psikolojik bir boyutu da var. Yoksulluk, duygusal ve sosyal dışlanmayı da beraberinde getiriyor” değerlendirmesiyle çok boyutlu bir soruna işaret ediyor. “Mesele bütçe değil bunu bir hak olarak görüp görmemek” Ücretsiz ve sağlıklı okul yemeği konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin yetersiz olduğuna ilişkin iddiaları da değerlendiren Gençer, sorunun kaynağının “bütçe değil öncelik meselesi” olduğuna işaret ediyor. “Asıl mesele, beslenmenin bir hak olarak değil, yalnızca bir sosyal yardım konusu olarak görülmesidir. Bütüncül bir yaklaşımın eksikliği de çözüm önünde engel oluşturuyor. Oysa beslenme, eğitim ve sağlık hakkının ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmelidir. Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre, çocuk yoksulluğu oranında Türkiye %33,8 ile Kolombiya’nın hemen ardından ikinci geliyor. Bu oran, meselenin ne kadar acil olduğunu açıkça gösteriyor. Maliyet konusuna gelince, rakamlar bu ölçekte bir programın Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesi içinde yönetilebilir olduğunu göstermektedir. Yapılan hesaplamalara göre, tüm kademelerdeki öğrencilere ücretsiz bir öğün sağlanmasının toplam maliyeti, Bakanlık bütçesinin yalnızca yüzde 13’üne denk gelmektedir.” Bir çocuk bir öğünde kaç lira ile beslenebilir? 2024-2025 eğitim öğretim döneminde 185 günlük bir eğitim süresi göz önüne alınarak yapılan hesaplamalarda, bir çocuğunun okulda ücretsiz 1 öğün yemeğinin ortalama maliyetinin; okul öncesi için günde 36,05 ₺, ilk ve ortaokul için günde 48,91 ₺, lise içinse günde 61,77 ₺ olduğunu kaydeden Gençer, meselenin bütçe imkanlarından ziyade devletin konuyu bir hak olarak görüp görmemesi ile ilişkilendiriyor. Gençer sözlerini tamamlarken okulda beslenme sorununun negatif sonuçları nasıl çok boyutluysa pozitif sonuçlarının da çok boyutlu olduğuna “Üstelik okulda beslenme, çocukların bugünü kadar geleceğine de bir yatırımdır. Bu uygulamanın, uzun vadede sağlık ve eğitim harcamalarını azaltacağı düşünüldüğünde; bütçenin yalnızca yüzde 13’üne denk gelen bu giderin aslında yüksek olmadığı görülür.” sözleriyle değiniyor. bianet

Hayvancılığı destekleme ödemeleri üç döneme bölündü...

Tue, 04 Nov 25 12:46:20 +0300

Türkiye'de hayvancılığın geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla verilen desteklemelerin uygulama esaslarında değişikliğe gidildi. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan "Hayvancılık Desteklemeleri Uygulama Tebliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ" Resmi Gazete'de yayımlanarak 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Söz konusu tebliğ, Türkiye'de hayvancılığın sürdürülebilir şekilde geliştirilmesini, yerli üretimin, verimliliğin, kalitenin artırılmasını, hayvan hastalıklarıyla mücadele edilmesini ve yetiştiricilerin desteklenmesini amaçlıyor. Değişiklik kapsamında, aile işletmesi desteği alan toplam buzağı veya malak sayısı 10 başı geçemeyecek. Destekleme yılı takvimi son günü itibarıyla TÜRKVET'ten alınan kayıtlarda, hastalıktan ari olarak tespit edilen ve il müdürlüğü tarafından Hayvancılık Destekleme Sistemi'nde onaylanan işletmelerde doğan dişi buzağı/malaklara ilave destek verilecek. Destekleme yılı son günü alınan kayıtlarda bu sistemde ariliği askıda olan işletmeler, sonraki yılın 1 Temmuz TÜRKVET kayıtlarında arilik sertifikası iptal edilmeden yenilenmiş ve il müdürlüğü tarafından sisteme tanımlanmış ise ari işletme ilave desteğinden yararlanacak. Avrupa Birliği (AB) onaylı süt çiftliği sertifikası askıda olan işletmeler, TÜRKVET kayıtlarında sertifikası yenilenmiş ve il müdürlüğü tarafından sistemde tanımlanmış ise AB onaylı işletme ilave desteğinden faydalanacak. Tanzim edilen tespit tutanağının hayvan sahibi tarafından imzalanmış olması, destekleme başvurusu için yeterli olacak. Değişiklikle, daha önce iki dönem halinde yapılan destekleme ödemeleri üç döneme çıkarıldı. Her üç dönemde destekleme şartlarını sağlamadığı için destekleme alamayan kuzu ve oğlak yetiştiricileri, sonraki süreçte şartları sağlasa da destekleme kapsamına alınmayacak. Destekleme dönemlerinde, temel desteğe esas kuzu sayısı, destekleme yılı son günü itibarıyla TÜRKVET kayıtlarında yer alan kişiye ait toplam anaç koyun sayısının 1,5 katını geçemeyecek. Destekleme takvim yılı başlangıcı itibarıyla üzerinde işletme kaydı bulunan kadın yetiştiricilerin veya son takvim gününde 41 yaşından gün almamış yetiştiricilerin ilave desteğine esas dişi kuzu sayısı, temel desteğe esas kuzu sayısının yüzde 55'ini geçemeyecek. Başvurular, üçüncü dönem için bir sonraki yılın kasım ayının ilk iş günü başlayacak, aynı ayın üçüncü haftası son iş gününe kadar devam edecek. Aynı ilde birden fazla işletmesi bulunan yetiştiricilerin tek başvuru yapmaları yeterli olacak. Değişiklikte hayvan ve sürü sağlığı desteği verilebilmesinin şartları da yer aldı. Buna göre söz konusu destek, Bakanlık tarafından belirlenen veteriner biyolojik ürün ve hayvan tanımlama araçlarını sığır cinsi, koyun ve keçi türü hayvanlarına uygulattıran yetiştiricilere ödenecek. Veteriner biyolojik ürün ve hayvan tanımlama aracı uygulamalarının yapıldığı işletmelerin, TÜRKVET'te kayıtlı olması zorunlu olacak. Hayvan ve sürü sağlığı desteği yıl içinde üçer aylık dört dönem halinde ödenecek. Hayvancılık desteklemelerinin kontrolü ve denetimi kapsamında gerekli görülen laboratuvar analizleri Bakanlıkça yapılacak.cumhuriyet

Umutsuzluk sarmalı şans oyunlarına yöneltiyor

Tue, 04 Nov 25 12:45:36 +0300

Ekonomik kriz dönemlerinde şans oyunlarına yönelim de artıyor. Şans oyunlarının reklamları ise her yerde insanların karşısına çıkıyor. Milyonlarca insan yasal şans oyunlarına yönlendiriliyor. CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, “İnsanlar geçinemiyor, umutlarını şans oyunlarına bağlıyor. Bu bir sosyal çürümedir. Devletin görevi bu çürümeyi izlemek değil, durdurmaktır” dedi. CHP’li Bakırlıoğlu, geçtiğimiz günlerde yayınlanan yasa dışı bahisle mücadele genelgesinin “eksik” olduğunu söyledi. Bakırlıoğlu, “Sanal ortamda yasa dışı bahisle mücadele elbette önemli ama kumarın yasalı da yasa dışı olanı da toplumu çürütüyor. Devlet, gelir değil toplumsal fayda peşinde olmalı” dedi. Bakırlıoğlu, Türkiye’de “güvenli” olduğu iddiasıyla milyonlarca kişinin yasal şans oyunlarına yönlendirildiğine işaret ederek, “Reklamlarla, pazarlama teknikleriyle insanları şans oyunlarına çekiyorlar. E-ticaret platformlarında bile bu oyunlar oynanabiliyor” diye konuştu. Milli Piyango’nun özelleştirilmesi sürecine de işaret eden Bakırlıoğlu, şöyle devam etti: “Milli Piyango beş yıl önce Demirören Grubu’na devredildi. 2030 yılına kadar lisans verilmiş durumda. 2020 için 9 milyar 320 milyon TL taahhüt, sonraki yıllarda ise TÜFE + yüzde 20 artış öngörülmüş. 2024’ten itibaren enflasyon oranında artış var. Yani sistem her yıl hasılatı artırmak üzerine kurulu.” Bakırlıoğlu, özelleştirme sonrası etkin bir denetim yapılmadığına da dikkat çekerek, “Özelleştirmeden bu yana kimse bu yapıyı denetlemiyor. Bugün televizyonlarda bırakın alkol reklamını, alkolün kendisi bile gösterilemezken, yasal şans oyunlarının reklamları her yerde. Spor müsabakalarında oyuncu değişiklik panolarında bile sanal bahis reklamı görüyoruz. İktidar, kumarı görünür hale getirmiş durumda.” Bakırlıoğlu, yayımlanan genelgeyle yasa dışı bahisle mücadele edilmesini olumlu bulduğunu ancak sorunun köklü biçimde çözülmediğini belirterek, şöyle devam etti:“Varsayalım yasa dışı bahisle mücadelede başarılı olundu. Peki bu insanlar kumarı bırakacak mı ? ‘Milli Piyango güvencesiyle’ oynamaya devam etmeyecekler mi ? Eğer bu konuda da önlem alınmazsa akla şu soru gelir: Asıl amaç yasa dışı kumarı bitirmek mi, amaçlanan sadece bu mu ?” Ekonomik kriz dönemlerinde şans oyunlarının artışına da değinen Bakırlıoğlu, “İnsanlar geçinemiyor, umutlarını şans oyunlarına bağlıyor. Bu bir sosyal çürümedir. Devletin görevi bu çürümeyi izlemek değil, durdurmaktır” değerlendirmesini yaptı. Cumhuriyet

Avukatlık ücretlerine ortalama yüzde 36,15 zam yapıldı

Tue, 04 Nov 25 12:44:53 +0300

Resmi Gazete’de yayımlanan 2025-2026 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’yle avukat ücretlerine ortalama yüzde 36,15 oranında artış yapıldı. Buna göre sözleşmeli avukatlara ödenecek en az ücret 33 bin TL, dava ücretleri ise 9 bin TL ile 120 bin TL arasında değişecek. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) Resmi Gazete'de yayımlandı. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni 'Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre; kamu kurum ve kuruluşlarıyla özel ve tüzel kişilerin sözleşmeli avukatlarına ödeyecekleri ücret en az 33 bin TL, dava ücretleri ise 9 bin TL ile 120 bin TL arasında olacak. Avukatla büroda sözlü danışma ücreti ilk 1 saat için 4 bin TL, sonraki her 1 saat için bin 800 TL olarak belirlenirken, çağrı üzerine gidilen yerde 1 saate kadar sözlü danışma ücreti ise 7 bin TL oldu. Türkiye Barolar Birliği'nden (TBB) yeni tarife hakkında açıklama yapıldı. Yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi: "2025-2026 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde, maktu ücretlere ilişkin ortalama yüzde 36,15 oranında artış sağlanmıştır. Ayrıca Nisbi Tarife ücretini belirleyen üçüncü kısma yüzde 13’lük yeni bir dilim eklenmiştir. Asliye mahkemelerinde takip edilen davalarda belirlenen maktu ücret 45 bin TL'dir. Sulh hukuk mahkemesinde ücret 30 bin TL olarak tespit edilmiştir. Tüketici mahkemelerinde takip edilen davalar için maktu ücret 22 bin 500 TL olarak belirlenmiştir. İcra dairelerinde yapılan takipler için 9 bin TL olan maktu ücret, tahliyeye ilişkin icra takipleri için ise 20 bin TL’dir. Ağır ceza ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için maktu ücret 65 bin TL'ye yükseltilmiştir. İdare ve vergi mahkemelerinde duruşmasız takip edilen davalarda belirlenen maktu ücret 30 bin TL’dir. Avukatlık Kanunu 35'inci madde uyarınca anonim şirketlerde bulundurulması zorunlu olan sözleşmeli avukatların alacağı ücret 45 bin TL'ye çıkarılmıştır. Yapı kooperatiflerinde bulundurulması zorunlu sözleşmeli avukatlara ödenecek miktar 27 bin TL olarak belirlenmiştir. Tarife'nin 'Yargı Yerleri ile İcra ve İflas Dairelerinde Yapılan ve Konusu Para Olan veya Para ile Değerlendirilebilen Hukuki Yardımlara Ödenecek Ücret' başlıklı üçüncü kısmında yer alan miktarlar, oluşan mali tablo dikkate alınarak yarı oranında artırılarak yeniden düzenlenmiştir." Cumhuriyet

Öğrencilere staj ve saha eğitimi imkanı

Tue, 04 Nov 25 12:43:20 +0300

Gaziantep Üniversitesi ile Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) arasında iş birliği protokolü imzalandı. GAÜN Rektörlük Makamı’nda düzenlenen törene; Rektör Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Orhan Çoban, Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkan Yardımcısı Ahmet Şahade, UND Gaziantep Bölge Temsilcisi Erdinç Aykılıç ile UND üyeleri Yunus Başkara ve Gökhan Aydıngüler katıldı. GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, protokolün önemine vurgu yaparak, “Bu iş birliği, öğrencilerimizin sektörle doğrudan temas kurarak kendilerini geliştirmelerine önemli katkılar sağlayacak. UND ile kurduğumuz bu iş birliği, hem akademik çalışmalarımıza hem de öğrencilerimizin kariyer yolculuklarına değer katacaktır.” dedi. Protokol; öğrencilerin staj ve saha eğitimlerinin yanı sıra, akademik çalışmalar, seminerler, kongreler, ortak yayınlar ve sektörel buluşmalar gibi birçok alanda iş birliğini kapsıyor. Haber Merkezi

107 kilo kaldırarak Avrupa rekoru kıran Çan, altın madalyanın sahibi oldu

Tue, 04 Nov 25 12:41:00 +0300

Gaziantep Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi öğrencisi milli halterci Büşra Çan, Arnavutluk’un Durres kentinde düzenlenen “Gençler ve U23 Avrupa Halter Şampiyonası”nda önemli bir başarıya imza attı. Genç Kadınlar 86 kilo koparma kategorisinde 107 kilo kaldırarak Avrupa rekoru kıran Çan, altın madalyanın sahibi oldu. Aynı zamanda silkmede 132 kilo ve toplamda 239 kiloluk derecesiyle 2 gümüş madalya kazanan milli sporcu, Avrupa ikincisi olarak organizasyonu çifte madalyayla tamamladı. Avrupa Halter Federasyonu’nun (EWF) organizasyonuyla gerçekleştirilen şampiyonada Türkiye’yi başarıyla temsil eden Çan, elde ettiği derecelerle kariyerine önemli bir uluslararası başarı daha ekledi. Haber Merkezi

Huzurlu Yaylası sonbahara büründü

Tue, 04 Nov 25 18:37:00 +0300

Zeugma Dağcılık Kulübü Üyeleri, Huzurlu Yaylası’nda Sonbaharın renklerine yolculuk yaptı. Zeugma Dağcılık üyeleri, 10 kilometrelik yürüyüş parkurunu sonbaharın büyüleyici renklerini arasında tamamladı. Gaziantep’te doğa tutkunları, yaklaşık 2 bin rakımlı Huzurlu Yaylası’nda düzenlenen etkinlikte bir araya geldi. Zeugma Dağcılık üyeleri, 10 kilometrelik yürüyüş parkurunu tamamlayarak sonbaharın büyüleyici renklerini yakından görme fırsatı buldular Gaziantep’in doğa tutkunları, sonbaharın en güzel günlerinde Huzurlu Yaylası’nın eşsiz doğasında buluştu. Yaklaşık 2 bin rakımlı Huzurlu Yaylası, sararan yaprakları, sisli dağ manzaraları ve temiz havasıyla katılımcılara hem spor hem de fotoğraf açısından unutulmaz anlar yaşattı. Etkinliğe katılan doğa tutkunları, bir yandan 10 kilometrelik yürüyüş parkurunu tamamladı, diğer yandan da sonbaharın eşsiz renk cümbüşünü fotoğraf karelerine taşıdı. Etkinliğe katılan üyeler, “Huzurlu Yaylası, adını gerçekten hak eden bir yer. Hem yürüyüş yaptık hem de doğanın sunduğu renk şölenini fotoğrafladık. Gaziantep’te böyle güzelliklerin farkına varmak bile insana enerji veriyor” ifadelerini kullandı. ZEUGMA Dağcılık yöneticileri, bu tür etkinliklerin hem doğa sevgisini artırdığını hem de Gaziantep’in doğal ve kültürel değerlerinin tanıtımına katkı sunduğunu dile getirerek önümüzdeki haftalarda yeni rotalarda buluşacaklarını açıkladı. Haber Merkezi

Belediye, 234 milyar zarara uğratıldı!...

Tue, 04 Nov 25 10:53:46 +0300

Daha önce 10 milyon lira olan şartname bu kez 500 milyon lira oldu, ihaleye sadece iki firma girdi, ancak ihale düşük teklif veren firma yerine, 234 milyar fazla teklif veren firmaya verildi Şahinbey Belediyesi’nin 2005’in sonunda yaptığı araç kiralama ihalesinde belediyenin 233 milyar 904 milyon zarara uğratıldığı belirtilirken, ihalenin iptali için Kamu İhale Kurumu’na başvurulduğu açıklandı. İhaleye sadece iki firmanın katıldığı, ancak ihalenin verileceği firma için özel şartname hazırlandığı ve ihalenin önceden verildiği öne sürülürken, ihaleyi alan firmanın 592 milyar, diğer firmanın ise 358 milyar teklif verdiği, fakat Şahinbey Belediyesi’nin 233 milyar 904 milyon fazla teklif veren firmayı tercih ettiği bildirildi. İhalenin iptali için başvurduğunu söyleyen Gilgil Taşımacılık Nakliye Güvenlik Züc. Tem. ve Tic Ltd. Şti. ve Güzel Turizm Oto. Taş. Ltd. ortak girişimi yetkilileri, iptale kesin gözüyle bakıyor. Tüm söylentilere rağmen ihaleye girdik İhale saatinden itibaren Gilgil Taşımacılık Nakliye Güvenlik Züc. Tem. ve Tic Ltd. Şti. yetkilisi Yusuf Gilgil’in engellenmesine kadar çok sayıda problem yaşadıklarını söyleyen firma yetkilisi Hasan Güzel, “Belediye hizmetlerinde kullanılmak üzere 23 Aralık ‘ta düzenlenen araç kiralama ihalesine girdik. 500 milyon lira ödeyerek şartnameyi aldık. Ödeyeceğimiz bedelin yüzde 3’ünü yatırdık. Ardından şartnameye uygun olarak da evraklarımızı Şahinbey Belediyesi İhale Servisi’ne teslim ettik. Tüm söylentilere rağmen ihale gününe kadar ihalede bir kayırma olup olmayacağı yönünde ciddi bir endişemiz olmadı. Araçların çekme kuvveti ve modeli kadar renkleri de önemli 40 Aracın kiralanacağı ihalede aralarında son model jeepin de yer aldığı araçların sadece modeli değil renkleri bile belirtilirken, Madde 1 'de “Kiralanacak araçlarda aranacak şartlar” da 12. madde de “Klimalı araçlardan 3 (üç)ü siyah, larcivert veya füme renkli olacaktır” şeklinde madde yer alırken, 40 araçta aranan genel şartlar ise şöyle sıralanıyor: “Kiralanacak binek otolarından 6 adedi (en az 1500 cc, 2004-2006 model ABS ve klimalı) makam aracı olacaktır. 12 Adet binek (en az 1400 cc motor) 2004-2006 model olacaktır. 16 adet yandan camlı oto- H mobil (Kango, doblo gibi). 2 Adet çift kabinli kamyonet, 12 adet tek kabinli kamyonet, 1 adet 15 kişilik minibüs. 1 Adet 4x4 Jeep (En az 2000 cc motor kapasiteli) 2005- 2006 model ABS ve klimalı makam aracı tipinde olacaktır. Sadece iki firma katıldı İhalenin şartlarının verilecek firmaya göre düzenlediği için kendilerinin dışında dışardan ihaleye katılımcı olmadığını, ancak kendilerinin de istenilen tüm şartları yerine getirerek ihaleye girdiklerini söyleyen Güzel, “40 Aracın kiralanacağı ihale, Şahinbey Belediyesi Encümen Salonu'nda ll:0Û'de başladı. Şahinbey Belediyesi Başkan Yardımcısı Mehmet Çoban'ın komisyon başkanlığını yürüttüğü ihaleye bizim dışımızda sadece bir firma katıldı. Zarflar açıldığında bizim teklifimizin 358 milyar olduğu ve Seden Taşımacılık Araç Kiralama Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. ile Yeni Menzil Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. ortak girişiminin 592 milyar teklif verdiği açıklandı. Zarflarımız açıldıktan sonra bize bir hafta sonra bilgilendirileceğimiz söylendi. Düşük teklifi biz verdiğimiz için karar verilirken belediyenin çıkarları göz önünde bulundurulur diye düşünüyorduk” dedi. Şartlar ihalenin verileceği firmaya göre hazırlanmıştı İhalenin sonucunu öğrendiklerinde çok şaşırdıklarını ve ihale günü yaşanan süreci de değerlendirdiklerinde şartları özel olarak hazırlanan ve önceden verilen bir ihaleye girmiş olduklarını anladıklarını dile getiren Güzel, “29 Aralık 2005’de kesinleşen ihale kararını elden tebliğ ettiklerinde sonuca çok şaşırdık. Söz konusu ihalenin Seden Taşımacılık Araç Kiralama Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ile Yeni Menzil Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. ortak girişimde kaldığı açıklanıyordu. Bu sonuç üzerine belediyeye dilekçe verdik. Dilekçemize verilen cevabın üzerinde 05-01-2006 tarihi olmasına rağmen, postayla gelen tebliği 17-01- 2006’da aldık. Bundan da anlaşılıyordu ki haklılığımızın farkındalar ve bizim itiraz hakkımız olan yasal süreyi daraltmak istiyorlardı. Ama tüm oyunlara rağmen 25 Ocak 2006’da Kamu İhale Kurumu’na itirazımızı yaptık” diye konuştu. Kamu İhale Kurumu’ndan gelen yanıtın ardından yargıya gidilecek Güzel ve Gilgil, Kamu İhale Kurumu’ndan ihalenin incelenerek iptal edilmesi talebinde bulunduklarını belirtirken, ihale sürecini şöyle özetledi: “Şahinbey Belediyesi’nin yaptığı ihalede kamunun zarara uğratıldığını, ihalenin incelenerek iptal edilmesi gerektiğini ifade ettik. Bunun üzerine tarafımıza 2 Ocak tarihinde yapılan şikayet üzerine ilgili belediye ihale servisi tarafından 18 Ocak’ta 2005 sayılı yazı ile, ‘Seden Taşımacılık Araç Kiralama Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti-Yeni Menzil Turizm İnşaat San ve Tic. Ltd. Şti (ortak girişimin) 592 milyar teklif bedeli ile söz konusu ihalenin bu isteklide bırakılmasına karar verilmiştir’ denildi. 23 Aralık 2005 tarihinde Gilgil Taşımacılık Nakliye Güvenlik Züc. Tem. ve Tic Ltd. Şti. ve Güzel Turizm Oto. Taş. Ltd. ortak girişimi olarak ihaleye katıldık. İhale konusu işe teklif ettiğimiz toplam tutar 358 milyar olup, Seden Taşımacılık Araç Kir. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.-Yeni Menzil Turizm 'inşaat San ve Tic. Ltd. Şti. ortak girişi mi olan firma ise 592 milyar fiyat vermiştir. İhaleyi alan firma ile aramızdaki fiyat farkı 233 milyar olup bu kadar bariz bir fark olmasına rağmen, inandırıcı bir sebep olmadan ihale yüksek teklif veren firmaya verilmiştir.” “Kamu menfaatlerine aykırı bir ihale yapılmıştır” “Yüksek teklif verene ihaleyi vermek kamu menfaatlerine aykırıdır” diyen Güzel, “4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 12. maddesine aykırı olarak şartname hazır lanmış ve de kanunun amir hükmüne rağmen katılımı engellemek için şartnamede rekabeti önleyici, birbirine zıt hükümler konulmuştur. Bu durum eşitlik ilkesine ay kırıdır. 592 bin YTL toplam bedelle bu firmaya ihale verilmesi belediyenin menfaatlerine aykırıdır” dedi.

Bullalar temizleniyor

Tue, 04 Nov 25 10:53:16 +0300

Zeugma Antik Kentinde yapılan kurtarma kazıları sonucunda ortaya çıkartılan 100 bin mührün (bulla) temizliği için çalışma yapılıyor. Müze Müdür Vekili Arkeolog Mehmet Önal başkanlığındaki 9 kişilik bir ekip tarafından yapılan temizleme çalışmaları Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun desteklediği "Gap Bölgesinde Kültürel Mirasın Geliştirilme si Programı çerçevesinde 152 bin avro ile destekleniyor. Müdür Vekili Önal geçen yıl ekim ayında başlayan temizleme çalışmalarının 2007 yılının ekim ayında sona ereceğini söyledi. Temizlik çalışmalarının uzman kişiler tarafından yapıldığını ve mühürlerin temizliğinin titizlikle yapıldığını belirten Önal, şöyle konuştu: "Temizlik ekibinde 3 arkeolog, 1 resteratör, 1 fotoğrafçı, 1 bilgisayar uzmanı, 1 koordinatör yardımcısı ve 1 gliptik ustası yer alıyor. Uzman ekip, kimyasal ilaç kullanmadan, tamamen doğal yöntemlerle, mühürleri mikroskop altında, pamuk ve hassas temizlik aletleri kullanarak temizliyor. Çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor." Yapılan çalışmalar sonucunda, 100 bin mühürden 5 bininin temizliğinin yapıldığını ifade eden Önal, şu bilgileri verdi: "Ekibimiz, 5 bin mührü temizleyip, envanterini yaptı. Amacımız, Mayıs 2006 tarihine kadar, en az 15 bin mührü temizleyip. Müzemizde teşhir edebilmek. Bilindiği gibi, Gaziantep Arkeoloji Müzesi, 100 bin mühür ile dünyanın en zengin mühür koleksiyonuna sahip. Yaklaşık 3 aydan beri bu mühürleri, temizlik amacı ile sergileyemiyoruz. Müzemize gelen ziyaretçiler, mühürlere büyük ilgi gösteriyor." Bu yıl mayıs ayında temizliği tamamlanan 15 bin mührü teşhir ederek, ziyaretçilere sunacaklarını ifade eden Önal, "Müzemiz. Zeugma Mozaiklerinin yanı sıra 100 bin mühür ile de çok büyük bir kültürel zenginliğe sa hip. Amacımız, sahip olduğumuz bu değerleri, ziyaretçilerimizin hizmetine sunarak, Gaziantep’in sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulunabilmek”

Gaziantep’te asayiş berkemal

Tue, 04 Nov 25 10:52:49 +0300

Türkiye’de asayiş olaylarında yüz de 33 oranında artış yaşanırken Gaziantep‘te yüzde 20 oranında düşüş kaydedildiğini söyleyen Emniyet Müdürü Ali Yılmaz, “Gaziantep’te birçok olaya suçüstü yapılarak veya önemli tedbirler alınarak asayiş olaylarının asgariye düşürülmesi sağlanıyor” dedi. Yankesicilere özel önlem Özellikle artan yankesicilik ve cepcilik olaylarına karşı bu tür suçların işlendiği otobüs ve dolmuşlarda özel önlemler aldıklarını açıklayan Yılmaz, “Artık dolmuşçular ve otobüsçülerle anlaşarak hemen her otobüs ve dolmuşta özellikle dolmuş ve otobüslerin daha kalabalık olduğu zamanlar olan sabah ve akşam vakitlerinde sivil ekiplerimiz görev yapıyorlar. Böylelikle birçok yankesicilik ve cepcilik olaylarını suçüstü yapıyoruz. Amacımız bu kişileri yakalayarak vatandaşların rahatlıkla evlerine, işyerlerine gitmelerini sağlamaktır” şeklinde konuştu. Halk artık geceleri daha rahat “Geceleri sokağa çıkamıyoruz diyen aileler rahatlıkla geceleri dışarıya evlerini yanın da bulunan parklara gidebilirler” diyen Yılmaz, “Bu mekanlarda bulanan tinerci ve baleci olarak tabir edilen kişilere karşı özel önlemler alarak ekiplerimiz yoğun bir çalışma göstermektedir. Daha önceki dönemlere ait olan korkulardan halkın artık kurtularak sokağa rahatlıkla çıkmasını istiyoruz. Böyle bir şikayet karşısında da halkın hiç çekinmeden emniyet güçlerini aramasın; bekliyoruz" şeklinde belirtti.

Ağca’nın yeniden tutuklanması herkes için hayırlı bir şey oldu

Tue, 04 Nov 25 10:52:08 +0300

İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili, Papa II. Jean Paul’e 1981’de suikast girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca’nın tekrar hapse girmesine ilişkin olarak, "Mehmet Ali Ağca söz konusu olduğunda, İtalya'da işlenmiş bir suçla ilgili İtalya'da yatması gereken hapis süresini yatmıştı. Ve Türk adaletiyle halledilmesi gereken bir hesabı vardı. Anladığım kadarıyla da hesaplar tekrar yapıldığında, hapse dönüp geri kalan cezasını ödemesi söz konusu oldu. Bu da sanırım herkes için hayırlı bir şey oldu" diye konuştu. Türkiye, Ortadoğu ülkelerine atlama noktası İtalya ve Türkiye'nin çok önemli ticaret partnerleri olduğunu ifade eden Carlo Marsili, Türkiye'nin, son 2 yılda İtalyanların en çok yatırım yaptığı ülke konumuna geldiğini kaydetti. Marsili, şunları söyledi: "Bir yıl öncesine kadar İtalyan yatırımcıların odaklandığı bölgeler İstanbul ve Ege bölgesiydi. Dış ticaretten sorumlu bakanımızı, ben Gaziantep'e getirdiğimde aslında dikkati Türkiye'nin ticaret ve sanayi potansiyeli olan diğer bölgelere çekmekti. Gaziantep'i, Türkiye’deki sıralamanın en üstünde yer alan şehir olarak işaretlemiş olduk." Gelecekte yatırım ilişkileri artacak İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Marsili başkanlığındaki bir heyet, Vali Süleyman Kamçı’yı makamında ziyaret etti. Marsili, ziyarette yaptığı konuşmada, Vali Kamçı’yı tebrik ederek, yeni görevinde başarı diledi. Kendisi ve eşinin, Gaziantep'e ikinci kez geldiğini belirten Marsili, İtalya için Gaziantep'in çok önemli bir şehir olduğunu, sanayide üst sıralarda yer aldığını vurguladı. Marsili, "İtalyan işadamlarının yatırım yapması için Gaziantep'i tanıttık, reklamını yaptık. Bazı sonuçlar elde ettik. Gelecekte yatırım ilişkilerinin artacağına inancım sonsuz" dedi. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Marsili, İtalyan sanayicilerin Gaziantep'ten beklentisine ilişkin soruya karşılık, Türkiye-İtalya dış ticaret hacminin 2005 yılında yüzde 15 artarak 13.4 milyar dolar olarak gerçekleştiğine dikkati çekti. İlk etapta tekstil ve tarıma dayalı besin sektörü var İlk etapta tekstil ve tarıma dayalı besin sektörlerini yakaladıklarını, fakat Gaziantep'te işbirliğinin olası olduğu başka sektörler de bulunduğunu anlatan Marsili, ’ Söz konusu yatırımları yaparken gelecekte İtalyan ve Türk ortak üreticilerinin, hem Gaziantep'in Akdeniz'e Adana ve Mersin limanları nedeniyle irtibatının kuvvetli olması, hem de Ortadoğu ülkelerine bir atlama noktası olduğunu düşünerek gelecekte söz konusu bölgelere ortak ihracat yapılabilecek." Vali Süleyman Kamçı da konuşmasında, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Sanayi açısından çok önemli bir il olan Gaziantep'in dünyada birçok ülkeye ihracat yaptığına dikkati çeken Kamçı, İtalya ile olan ekonomik ilişkilerin daha üst seviyelerde geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "İtalya Büyükelçisinin burada olması bize güç veriyor" dedi. Kamçı, Büyükelçi Marsili'ye Gaziantep'in yöresel kutnu kumaşından yapılmış bir kravat ve gümüş tabak hediye etti. Marsili de Vali Kamçıya 19 İtalyan arkeoloğunun Türkiye'de yaptığı çalışmaları içeren bir kitap verdi. Ziyarete Marsili'nin eşi Selva Marsili de katıldı. Artık, somut proje ve işbirliği zamanı Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, İtalya ile ticari ilişkiler konusunda, "artık, somut proje ve işbirliği zamanı” dedi. İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili başkanlığındaki heyetin GSO'yu ziyareti sırasında, İtalya'nın İzmir Konsolosu Michele Tommasi ile Koçer "Ticari Vize Başvruları Konusunda İşbirliği Anlaşması'nı imzaladılar. Koçer, daha sonra düzenlenen "İtalya-Türkiye arasındaki işbirliği olanakları" toplantısında yaptığı , konuşmada, Türkiye'nin AB sürecinde en büyük destekçisi olan İtalya'nın Türkiye'deki firmalarla yaptığı ortaklıkları ve işbirliklerini çok önemli bulduklarını belirtti. İki ülke arasında politik, ticaret, kültürel alanda çok iyi ilişkilerin gündeme geldiğini kaydeden Marsili şunları söyledi: "İtalyan yatırımı ve faaliyetleri konusunda Gaziantep'i her zaman ön plana çıkardık. İnanıyorum ki, İtalyanların Gaziantep'e ilgisi somut hale gelecektir. Bizim için Gaziantep. İtalya doğru hatta Avrupa'ya doğru köprü vazifesi görüyor. Türkiye'nin AB yolunda kat etmekte olduğu bu safhalarda nasıl ki İtalya en önemli destekçisidir, bu sayede Gaziantep de payına düşeni alacaktır ve her zaman İtalya'dan destek görecektir." Marsili, Türk işadamlarının uzun süreli vize istekleri üzerine, şunları söyledi: "Şahsi pozisyonumu belirtmek isterim, Türk vatandaşlarına ben vizenin kaldırılması yönünde oy kullanırım. Üstelik eşimin de Türk olduğu düşünülerse ve yılardan beri bu hikayeyi tekrarlanan bir müzik halinde dinlediğim için bu konuda fazlasıyla bilinçliyim. Ama Şengen kurallarına biz de uymak zorundayız." Marsili, ticari faaliyetleri kanıtlanmış işadamlarına 5 yıllık vize vermenin sorun olmayacağını kaydetti.

350 Köyden, 235’inin yolu ulaşıma açıldı

Tue, 04 Nov 25 10:51:37 +0300

Gaziantep'te, yoğun kar yağışı sonrasında yolu kapanan 350 köy den, 235’inin yolu tekrar ulaşıma açıldı. Kar yağışı sonrasında, Gaziantep İl Özel İdaresine bağlı Köylere Yönelik Hizmet Biri mine bağlı 11 kişilik ekip, 25 araç ve 65 personelle yol açma çalışmaları başlattı. Yapılan bir günlük çalışma sonucunda, kapalı köy yollarının büyük çoğunluğu ulaşıma açılırken, halen kapalı olan 115 köy yolunun ulaşıma açılması için ekipler çalışmalarını aralıksız olarak sürdürüyor.

'Bu ev başımıza yıkılacak’

Tue, 04 Nov 25 10:51:09 +0300

Çukur Mahallesi Hasan Dai Sokakta bulunan eski Gaziantep Maliyesi’nin bulunduğu bina olarak ta bilinen tarihi mekanın duvarının bir kısmının binadan ayrılması ve yıkılma olasılığı çevre sakinlerini korkuttu. Durumu belediyeye bildirdiklerini ifade eden esnaf, belediyenin tedbir almadığını söylerken esnaf kendi imkanları ile yıkılma tehlikesi olan duvarı koruma altına aldı. Vatandaşlar ve esnaf belediyenin konuşa duyarsız kalmasına şaşırdığını ifade etti. Belediyeleri göreve çağırdılar İsyan edercesine bu ev başımıza yıkılacak diyerek Şahinbey ve büyükşehir belediyesini göreve çağıran esnaf, “Bu ev, birinin üstüne yıkılırsa ne olacak diye sitemde bulundu. Binanın alt katında elbise mağazası bulunan esnaf Cesur Kopçuk. Bir aydır bu binadan çökme sinyali veren sesler geliyordu. Duvarın da binadan ayrıldığını görünce dükkanı kapattık. Yoksa bu bina başımıza yıkılacak. Daha önce çatısı çöken bu binanın bu defa duvarın binanın ayrıldı. Fakat belediyelere bir ardır haber vermemize rağmen duyarsız kalıyorlar. Mağazayı kapattık görevliler bekliyoruz'’ diye yetkililere çağrıda bulundu.

Gelişigüzel yerlere cami yaptırılmamalı

Tue, 04 Nov 25 10:50:43 +0300

Cami yapılırken toplumun ihtiyaçlarının ve kent imarı dokusunun göz önünde bulundurulması gerektiğini söyleyen Memur Sen İl Başkanı Ahmet Tahiroğlu, “Nasıl ki her yere okul yapılamıyorsa, rastgele her yere de cami yapılmamalı. Cami yapılırken toplumun ihtiyaçları, caminin yapılacağı yer ve çevresindeki yapılar dikkate alınmalı” dedi. Arsa sahipleri gösteriş için cami yaptırmamalı Son yıllarda arsa bağışlayanların taleplerini yerine getirmek amacıyla yapılan bazı camilerin, yapılış yerleri ve cami imarı açısından uygunluk taşımadığını söyleyen Tahiroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Gelişigüzel şekilde gelişigüzel yerlere cami yapılmamalı. Önüne gelen de arsasını bağışlayıp uygun olmayan yerlere cami yaptırmamalı. ‘Ben buraya cami istiyorum' demek doğru bir davranış değil. Cami, yeri seçimimi ve caminin kapladığı alan ve imar durumu da çok önemli. Bunlardan önemlisi de gösteriş amacıyla cami yapılmamalı. Cami ibadet amacıyla yapılmalı ve tüm sosyal donatıları mevcut etkileyici yapılar olmalı” diye konuştu.

İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili Gaziantep’te

Tue, 04 Nov 25 10:50:05 +0300

İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili başkanlığındaki bir heyet, bugün Gaziantep’e geliyor. İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili. Ekonomi ve Ticaret Müşaviri Andrea Canepari, İtalya’nın İzmir konsolosu Michele Tommasi, İstanbul Ticaret Ofisi Müdürü Roberto Luongo, Ankara İtalyan Kültür Enstitüsü Müdürü Angela Tangianu ve İkinci Katip Simona De Martino'dan oluşan bir heyet yarın Gaziantep’te çeşitli katılımlarda bulunacağı belirtildi. İtalyan heyeti önce, GSO üyesi sanayici ve işadamlarıyla, "İtalya ve Türkiye arasındaki işbirliği olanakları” konulu toplantıda bir araya gelecek. Toplantıda İtalya ile Türkiye arasındaki ekonomik gelişmeler ve işbirliği imkanları masaya yatırılacak. Toplantı sonrasında İtalya’nın İzmir konsolosu Michele Tommasi ve GSO Yönetim Kurulu Başkanı Nejat Koçer tarafından "Ticari Vize Başvuruları Konusunda İşbirliği Anlaşması" imzalanacak-. Heyet daha sonra, GSO ve İtalyan Kültür Merkezi işbirliğiyle açılan GSO İtalyanca dil eğitimi kursunu ziyaret edecek.

Karşılıksız çekte son numara!...

Tue, 04 Nov 25 10:49:36 +0300

Piyasada son zamanlarda, karşılığı olmayan çeklerin arkasının yazılmaması için ilginç bir yöntem uygulanmaya başlandı. Herhangi bir iş veya hizmet karşılığı ödemeyi çekle yapanlar, günü geldiğinde çeki ödeyemeyeceğini anlayınca, bankasına gidip, “Şu numaralı çek isteğim dışında elimden çıkmıştır” veya “Çalınmıştır” diyor. Bunun üzerine banka, çek tahsil edilmek üzere gelindiğinde, “Bunu nereden buldunuz” diye çalman çeke el koyuyor veya çek sahibinin talimatı olduğu üzere ödeme yapılamayacağını bildiriyor. Küçük çaplı dolandırıcılık Çekin karşılığını ödeyemeyen şahıs, bu küçük çaplı dolandırıcılık işlemiyle bir süre için hem borcu ertelemiş oluyor, hem de karşılığı yok diye çekin arkasının yazılmasını engelliyor. Böyle bir durumda, şahsın bankasına yaptığı başvurunun yeterli olmadığını belirten hukukçular, “Şahsın rızası dışında elinden çıkan çek için yalnızca bankaya başvurması yetmez. Aynı başvuruyu emniyete de yapmalıdır. Aksi taktirde yalnızca müşteri beyanı ile çeki ödemeyen banka da sorumluluk altına girer” diye konuştu. Banka müdürleri sıkıntılı Son zamanlarda, bazı müşterilerden, “Çek iradem dışında elimden çıktı” şeklinde şikayetler geldiğini belirten bankacılar, “Müşteri geliyor, bu çek benim rızam dışında elimden çıktı veya çalındı diyor. O zaman emniyete yaptığınız başvurunun bir örneğini getirin diyoruz, tabi öyle bir başvuru olmadığı için getiremiyor. Belli ki çekin karşılığını yatıramayacak. Ama çekin arkasının yazılması halin de de bankayla sıkıntıya düşecek. O zaman çek verdiği insanın canını yakmayı deniyor. Bu tür olayları elimizden geldiğince önleme ye çalışıyoruz” dedi. Bankalar dolandırıcılığa alet olmamalı Bazı özel bankaların yetkililerinin ise, konuyla ilgili olarak Sabah'ın sorularını yanıtlarken şunları söyledi: “Müşterinin bize ödeme yapmayın demesi bizim için yeterlidir. Emniyet bu çek çalınmıştır diye dilekçe verip vermediği bizi ilgilendirmez” şeklindeki açıklaması, büyük bir sorumsuzluk olarak nitelendirildi. Bu bankaların yanlış bir tutum izlediğini ve yapılan dolandırıcılığa bilerek veya bilmeyerek ortak olduğunu belirten sektör yetkilileri, “Adam çekinin arkası yazılmasın diye karşı tarafın parasını ödemiyor ve canını yakıyor. O zaman ödeyemeyeceği çeki kullanmaması lazım” diye açıklamada bulundu. Gidişat iyi değil.. Son zamanlarda piyasanın iyice tıkandığını, insanların işini çevirebilmek için akla hayale gelmeyen yöntemlere başvurmaya başladığını belirten bankacılar, “Piyasa çok kötü. Hiç kimse memnun ve rahat değil. Herkes çok büyük bir sıkıntı içinde. Karşılıksız çeklerde önemli oranda artış var. Ekonominin gidişi ne yazık ki pek iyi görünmüyor” dedi.

Kuş gribinin Gaziantep ekonomisine etkisi araştırılıyor

Tue, 04 Nov 25 10:49:05 +0300

GTO'dan yapılan açıklamada, kanatlı sektör temsilcilerinin hükümete sunduğu sıkıntılar ve çözüm yollarının takip edildiği belirtilerek, sektörde faaliyet gösteren işadamlarının konu hakkındaki görüşlerini GTO Sanayi Servisi'ne bildirmeleri gerektiği ifade edildi. Kuş gribinin Türkiye'nin büyük bölümünü etkisi altına almasından sonra kanatlı sektörü üreticileri nin sorunları için toplanan Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulunun (ESDK) Ankara'da yaptığı toplantıda, GTO'nun da kuş gribinin Gaziantep ekonomisine olası etkileri hakkında sunduğu raporun görüşüldüğü belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "GTO'nun ilgili meslek komitesinin konu ile ilgili çalışmaları devam etmekte ve özellikle sektörün karşı karşıya kaldığı problemlerin çözümü konusu takip edilmektedir. Bu konuda Odamız tarafından yapılacak çalışmalara ışık tutması amacıyla, bu sektörde faaliyet gösteren ve ya kuş gribinden olumsuz etkilenen tüm üyelerimizin Odamız Sanayi Servisi'ne başvurmaları gereklidir. Sektörde faaliyet gösteren üyelerimizin sıkıntıları ve varsa çözüm önerilerini Odamıza bildirmeleri, TOBB aracılığıyla hükümet nezdinde yapılacak girişimlere katkı yapması itibariyle oldukça önemlidir."

TAG Otoyolu trafiğe kapandı

Tue, 04 Nov 25 10:48:32 +0300

350 Araç mahsur kaldı Yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle yaklaşık 350 aracın mahsur kaldığı Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolunda ulaşım tek şeritten verilmeye başlandı. Karayolları yetkililerinden öğrenildiğine göre TAG Otoyolu Gaziantep Nurdağı kesiminde mahsur kalan yaklaşık 300 araç ile Nur Dağı Gaziantep kesimindeki 50 araca ulaşan ekipler, 6 saat süren çalışma sonucunda gidiş ve dönüş istikametlerinde tek şeritten ulaşım sağlandı. Kontrollü sağlanan ulaşımda, TAG otoyoluna araçların zincirsiz çıkışlarına izin verilmediği belirtildi. Yetkililer, karın etkisini yavaş yavaş kaybetmeye başladığını, yol açma çalışmalarına Karayolları Mersin 9. Bölge Müdürlüğünden ekiplerin de katıldığını kaydetti. Yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle TAG Otoyolunda yaklaşık 350 araç mahsur kalmış, Karayolları Köye Yönelik Hizmet Birimi Müdürlüğüne ait greyderler yolu ulaşıma açmak için çalışma başlatmıştı. Zincirsiz yola çıkılmasına izin verilmedi Emniyet Müdürü Ali Yılmaz, yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) otoyolu başta olmak üzere tüm il bağlantı yollarında araçların zincirsiz yola çıkışına izin vermediklerini söyledi. Yılmaz, Gaziantep'te kar yağışının sürdüğünü, kar yağışının zaman zaman tipiye dönüşmesi nedeniyle kent merkezi ile tüm il bağlantı yollarında trafikte zaman zaman aksamalar meydana geldiğini söyledi. Gaziantep kent merkezinde, Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere Şehitkamil ve Şahinbey belediyelerine ait kar temizleme ekiplerinin yollarda kar temizleme ve tuz lama çalışmalarına devam ettiklerini belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şehir merkezinde sabah erken saatlerden itibaren Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerimiz vatandaşların işyerlerine rahat bir şekilde ulaşması için 14 ekip 65 trafik personeliyle çalışmalarını sürdürüyor. Aynı şekilde Gaziantep’i çevre illere bağlayan başta TAG otoyolu olmak üzere tüm yollarda zincirsiz olan araçların trafiğe çıkmasına izin vermiyoruz." Uçak seferleri iptal edildi Yurtta devam eden elverişsiz hava koşullan nedeniyle Gaziantep-İstanbul ve Elazığ-Ankara uçak seferleri iptal edildi. Gaziantep'te dün gece saatlerinden itibaren etkili olan kar yağışı ve sis yüzünden THY ve Onur Air'in sabah saatlerinde yapacağı Gaziantep-İstanbul uçak seferleri karşılıklı olarak iptal edildi. Yetkililer, öğleden sonra ki uçak seferlerinin hava koşullarının elverişli olması halinde yapılabileceğini söylediler. Elazığ'da da dün gece den itibaren etkili olan kar yağışı nedeniyle THY’nin TK 674 sefer sayılı Ankara-Elazığ uçak seferi iptal edildi. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerine göre, Elazığ'da kar kalınlığı 10 santimetreye ulaştı ve kar yağışı bugün da devam edecek. Karayollarında karla mücadele sürüyor Gaziantep'te yoğun kar yağışı hayatı olumsuz etkilerken, Köylere Yönelik Hizmet Birimi ekipleri kapalı olan Tarsus-Adana-Gaziantep (TAG) otoyolu başta olmak üzere. Gaziantep'in çevre illerle bağlantı yollarının zaman zaman kesilmesi nedeniyle takviye ekiplerle karayollarında karla mücadele çalışmalarını sürdürüyor. Özel İdaresine bağlı Köylere Yönelik Hizmet Birimi Müdür vekili İzzet Erdoğan. Gaziantep'te dün gece yarısından itibaren başlayan yoğun kar yağışının tipi şeklinde devam ettiğini, kapanan yaklaşık 350 köy yolunun açılması için başlattıkları çalışmaların olumsuz hava koşullan nedeniyle aksadığını söyledi.

Enver Bakırcı: “Atatürk olmasaydı bugün ezan sesini dinleyemezdik...”

Tue, 04 Nov 25 10:47:23 +0300

Refah Partisi SABAH’a nezaket ziyareti yaptı Muzaffer Erkendirci de: "Biz faizin karşısındayız kârdan hisse dağıtılması taraftarıyız...” Gazetemizin ciddi ve tarafsız yayını, Gaziantep’in ve yurdun çeşitli önemli meselelerine parmak bastığımız için Refah Partisi Gaziantep İl Başkanı Mustafa Saraçgil, İlçe Başkanı Ahmet Kasapbaşı, İl Teşkilatlanma Başkanı Ahmet Özkan, İl Sekreteri Enver Bakırcı, İlçe Sekreteri Muzaffer Erkendirci gazetemizi ziyaret ederek teşekkür ettiler. Görüşme sırasında Atatürk ilke ve devrimlerine ters düşen bir politika izlediğiniz söylentisi var, ne dersiniz sorumuzu Enver Bakırcı şöyle cevapladı. “Kemalist Atılım Birliği Gaziantep kurucularından ve halen üyesiyim. Biz Atatürk devrim ve ilkelerinin istismarına karşıyız. Atatürk olmasaydı bugün Ezan sesini dinleyemez cuma namazlarını kılamazdık.” Ekonomi politikanız nedir sorumuzu da Muzaffer Erkendirci cevapladı: “Faizin karşısındayız. Kârdan hisse dağıtılması ve alın terinin değerlendirilmesinden yanayız. Faiz bir gurup insanı kısa sürede zengin eder. Halk çoğunluğunu yoksul kalır.” İlçe sekreteri Erkendirci, kendilerine sağcı damgası vurmak istediklerini memleketi kamplara ayırmak istediklerini, kendilerinin ne sağcı, ne de solcu olmadıklarını, Türk toplumu olduklarını sözlerine ekledi. İl Başkanı Mustafa Saraçgil de “Seçilinceye kadar vatan millet diye konuşuluyor, sonra memleket unutulup menfaat yarışı başlıyor. Siz ne yapacaksınız?” sorumuzu şöyle cevapladı: “Partimizin genel ve temel felsefesidir. Biz de makam ve mevki önemli değildir. Halka ve hakka hizmet edebildiğimiz müddetçe kendimizi insan ve başarılı sayarız.”

Servet Elçi SHP İlçe başkanlığına adaylığını koymuyor

Tue, 04 Nov 25 10:46:48 +0300

“Yeterli muhalefet yapamadık” Servet Elçi SHP İlçe başkanlığına adaylığını koymuyor SHP ilçe Başkanı Servet Hurşit Elçi, merkez ilçe başkanlığı için aday olmayacağını söyledi. Her zaman bölücü ve parçalayıcı bir tutum içine girmekten kaçındığını belirten Elçi, ortada iki aday varken bir üçüncü adayın, oyları parçalamaktan başka bir işe yaramayacağını söyledi. Bir muhalefet partisinin ilçe yönetimi olarak yeterince muhalefet yapamadıklarını parti içi çalışmaların yoğunluğuna bağlanan Elçi, sosyal demokratların birliğini sağlamak için, kırıcı ve bölücü hareketlerden kaçındığını bildirdi. Elçi, merkez ilçe seçimleri konusunda şimdiye kadar hiçbir açıklama yapmadığını, çünkü adaylardan herhangi birini destekliyor durumuna düşmek istemediğini belirtirken, ilce kongresinin demokratik bir ortam içinde yapılacağını söyledi. 6 Nisan’da yapılacak ilçe kongresi için genel merkez üst düzey yöneticilerinin tümünün davet edildiğini söyleyen Elçi, bazı MKYK üyeleri ile milletvekillerinin merkez ilçe kongresine katılabileceklerini açıkladı. SHP merkez ilçe kongresi 6 nisan pazar günü saat 10.00 da TEK kulüp te yapılacak.

Şehrimiz güzel bir salona kavuştu

Tue, 04 Nov 25 10:10:45 +0300

Eski Kendirli Kilisesi yeniden restore edilerek işe yarar bir salon haline getirildi Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürlüğü yanındaki eski Kendirli Kilisesinin restore çalışmaları bu ay içinde tamamlanacak. Çok bakımsız ve harabe bir halde duran kilisenin temizlenip restore edilmesi sonunda, bina aslına uygun olarak çok yönlü bir salon haline getirildi. Halk Eğitim Başkanlığına tahsis edilen salonun restoresi için, şimdiye kadar 8 milyon lira harcandığı öğrenildi. Sahne altında soyunma odalarının da bulunduğu ve güzel bir görünüm alan salona koltuk montesi yapılmayacak. Salonun gerektiğin de spor ve sergi salonu, gerektiğinde de tiyatro, konferans ve seminer salonu olarak kullanılacağı belirtildi. Balkon düzenlemeleri, ışık düzeni ve ses cihazlarının da getirilerek monte edilmesiyle, salonun hizmete açılacağı ve Halk Eğitini Başkanlığı bünyesinde hizmet vereceği açıklandı.

Telefonda uzun konuşma hastalığı

Tue, 04 Nov 25 10:09:42 +0300

Faturaların kabarık gelmesi, telefonların üç dakikada bir para yazmasından ileri geliyor Şehiriçi telefonda üç dakikalık tarife uygulaması, vatandaşları uzun konuşma alışkanlığından vazgeçiremedi. Üç dakika uygulama sonunda vatandaşların uzun konuşma alışkanlığına paralel olarak PTT gelirinin arttığı açıklandı. İlgililer, şehir içi ve şehirlerarası numaratörlerin ayrı olmaması nedeniyle, gelirin ne kadar arttığının tespit edilmesinin mümkün olmadığını belirttiler. Ancak, vatandaşların uzun konuşma alışkanlığını bırakmadığını söyleyen yetkililer, bu nedenle faturaların kabarık gelmesi üzerine vatandaşların itirazı olduğunu, ancak numaratörlerin kontrol edilmesiyle, hiçbir arızanın olmadığının anlaşıldığını belirttiler. Vatandaşların telefonları amacına uygun kullanması ve kısa konuşmalar yapması gerektiğini hatırlatan ilgililer şehiriçi konuşmalarda numaratörün her üç dakikada bir, devletlerarası konuşmalarda ise 06 saniye de bir attığını söylediler. Şehirlerarası konuşmalarda ise numaratörün mesafeye göre attığı belirtilerek, 0-20 kilometre için numaratörün 40 saniyede, 300 kilometreden fazla yerler içinse 12 saniyede bir attığı belirtildi. Vatandaşların telefonun kısa konuşmalar için bir iletişim aracı olduğunu unutmaması istenirken kısa konuşmaların hatların uzun süre meşgul olmasını önleyeceği açıklandı.

Telefonda uzun konuşma hastalığı

Tue, 04 Nov 25 09:52:02 +0300

24 Valinin katıldığı Ankara toplantısı bitti

Tue, 04 Nov 25 09:51:29 +0300

Canlı hayvan ihracat fiyatının 1700 dolardan 1550 dolara düşürülmesi teklif edildi Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Ankara'da başlattığı Aile Planlaması ve Çocuk Sağlığı kurultayından dönen Vali Abdülkadir Aksu temaslarıyla ilgili geniş bilgi verdi. Nüfus Planlaması toplantısına Güney ve Doğu Anadolu illerinden 24 vali katılmıştı. Vali Aksu nüfus planlamasıyla ilgili çalışmaların şehrimizde eskiden beri yapıldığını, her cumartesi velilere bu konuda uzman doktorların okullarda geniş bilgiler verdiğini söyledi. Köylerde yapılan çalışmaların ise uzman doktorlar ile yürütüldüğünü, köylü yurttaşların genel sağlık taramasından da geçirildiğini bildirdi. Ankara'da Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Ekrem Pakdemirli ile canlı hayvan ihracatı konusunda görüşen Vali Aksu canlı hayvan ihracatında uygulanan 1700 doların 1550-1500'e düşürülmesi teklifini ilettiğini, gerekçe olarak da dış pazarların kaybedilmesi endişesinin bulunduğunu ifade etti. Vali Aksu canlı hayvan İhracatı konusunda şehrimizde bir seminerin düzenlenmesi için de girişimlerde bulunduğunu bildirdi.

Hac için 150 kişi başvurdu

Tue, 04 Nov 25 09:50:50 +0300

Hacca gitmek için il müftülüğüne şimdiye kadar 150 civarında Hacı adayının başvurduğu açıklandı. 14 Mart’ta başlayan başvuruların, 15 Nisan’a kadar devam edeceğini belirten müftülük ilgilileri, Hacı adaylarının 28 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında Habur Gümrük kapısından çıkış yapacaklarını söylediler

Çılgın sürat can yakıyor

Tue, 04 Nov 25 09:50:02 +0300

Atatürk, Kenan Evren Bulvarları, Ordu ve Otogar caddelerinde otolar, motosikletler yarış yaparcasına hızlı gidiyorlar Şehrimizin ana bulvar ve caddeleri yarış pisti haline geldi. Otolar motosikletler kelle götürür gibi büyük sürat yapıyorlar. Şehiriçi süratinin 40-50 kilometrede sınırlandırılmasına rağmen özellikle gençler buna uymuyor. Bu yüzden de nice canlar düşüncesizlik yüzünden, bencillik, egoizm nedeniyle boş yere kayboluyor. Atatürk, Kenan Evren Bulvarlarıyla, Ordu ve Otogar caddelerinde günün her saatinde otoların ve motosikletlilerin yarışlarını izleyebilirsiniz. Yayalar korkularından nereye kaçacaklarını şaşırıyorlar. Sürücüler de bundan büyük bir zevk alarak sadist duygularını tatmin ediyorlar. Son aylarda Trafik Müdürlüğünün gösterdiği üstün hizmet anlayışıyla, şehir içinde yarış düzenleyenlerin üzerine de giderek çılgın sürat hastalarını yakalaması, soruna çözüm getirmesi bekleniyor. Sorunun üzerine ciddi olarak gidilmediği, yasa, yasak nizam ve düzen dinlemeyenlerin gırtlaklarının sıkılmaması halinde çılgın sürat hastaları daha nice canlar almaya devam edecek.

Telefonlardaki kargaşa sürüyor

Tue, 04 Nov 25 09:49:34 +0300

01 sorulara cevap vermiyor Gaziantep PTT telefon rehberinde yer almayan 3 ile başlayan telefon numaralanın 01 istihbaratta kayıtlı olup olmadığı anlaşılamıyor. Ayrıca bir süre önce köylere bağlanan 114 ile başlayan telefon numaralarının yerine verilen numaralardan çoğunun da 01 de kayıtlı olmaması üzerine, vatandaşlar aradıkları yeri bulamamaktan şikayet ediyorlar. PTT ilgilileri, 3 ile başlayan telefon numaralarının hepsinin ve köylere tahsis edilen 114 ile başlayan numaraların yerine verilen numaraların 01 de kayıtlı olduğunu söylerken, 01 istihbaratı bu numaralar sorulduğunda cevap veremiyor. 01 de görev yapanlar, söyleyemedikleri her numara için “Diğerleri kayıtlı ama bu isme kayıtlı numara henüz bildirilmemiş” diye cevap veriyorlar. Pazende köylere bağlandığı halde, 114 ile başlayan numaraları söylemekten çekinmeyen görevlilere 114 lü numaraların köylere tahsis edildiğini hatırlatmak vatandaşlara düşüyor. Vatandaşlar, yeni telefon rehberleri basılıncaya kadar 3 ile başlayan telefon numaralarını ve köylere tahsis edilen 114 ile başlayan numaraların yerine verilenleri 01 yerine nereden öğrenebileceklerini soruyorlar.

Güzel Sanatlar Galerisinde 27 tablo sergileniyor

Tue, 04 Nov 25 09:49:03 +0300

Gaziantep Güzel Sanatlar Galerisinde 20 Mart’tan bu yana 27 eser sergileniyor. 4 Nisan’a kadar sürecek olan sergi her kesim tarafından olağan üstü bir ilgi ile izleniyor. Sergilenen eserlerin yanında 20 adet Atatürk fotoğrafı da bulunuyor. Güzel Sanatlar Galerisinde sergilenen resimler Ankara Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından gönderildi. Gönderilen eserler arasında ünlü ressam Eşref Üren'in de tabloları bulunuyor. Kendi çapında ün yapmış bulunan Türk ressamlarının galeride eserlerinin sergilenmesi ve yeteneklerin ortaya çıkartılması konusunda Kültür Müdürlüğü ilgilileri şunu söylediler: “Resimlerini sergilemek isteyen ressamlar, başvuru yaptıkları taktirde sergileriz. Biz resimleri sergilemek için bir masraf yapamayız. Kesim atölyesine gelince, öyle hayırsever Gaziantepliler var ki devletin yapamayacağını yapıyorlar. Bir Gaziantep evi alsınlar restore edelim. Orayı da atölye olarak kullanalım.” Sergilenen bu eserlerden sonra Turizm Haftası nedeniyle yeni resimler sergileneceği açıklandı. Güzel Sanatlar Galerisinde sergilenen eserler Kırkayak karşısı İl Halk Kütüphanesi altında izlenebilir.

Antep, en borçlu iller arasında yer aldı

Mon, 03 Nov 25 18:50:15 +0300

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından Türkiye’nin en borçlu illerini kamuoyuna duyurdu. Ekonomik krizi iliklerine kadar hisseden Antep, en borçlu iller arasında yer aldı. Söz konusu verilere göre en az borçlu il Bingöl oldu. Bingöl’ü, ise Hakkari, Ağrı, Şırnak ve Muş takip etti. En borçlu iller ise Karaman olurken, sonrasında ise İstanbul, Muğla ve Antep izledi. Ekonomik krizin gün geçtikçe derinleştiği, konkordato ilanların artış gösterdiği Antep’te vatandaş, ekonomik olarak zor günler geçiriyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 9 aylık verilerine bakıldığında Antep, kişi başına düşen borçlanmada 10 bin 680 lira ile listenin dördüncü sırasında yer aldı. Kentin, ilk sıralarda yer alması ise vatandaşın yaşadığı derin ekonomik krizi bir kez daha gözler önüne serdi. Ülke genelinde yaşanan ekonomiyi derinden hisseden Antep’te, 2025 yılının 9 aylık sürecinde toplamda 693 milyar 497 milyon 158 bin TL kredi kullandı. Kullanılan kredilerin ise 16 milyar 551 milyon 6935 bin TL’si ise takipteki alacaklar listesinde. Yılın 6 aylık döneminde ise takipteki alacaklı miktarı 13 milyar 990 milyon 666 bin TL idi. Haber Merkezi

Bu ülkenin huzura ve hukuka ihtiyacı var

Mon, 03 Nov 25 18:49:21 +0300

Yanlışlarla yüzleşilmesi gerektiğini vurgulayan DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, ‘’Yeni bir Türkiye’yi birlikte inşa edebiliriz. Bu ülkenin huzura ve hukuka ihtiyacı var. Huzurunda, hukukunda ülkesini birlikte inşa edebiliriz. Bizimde çağrımız parlamentoya, komisyona, Cumhurbaşkanına, Özgür Özel, Bahçeliye ve diğer siyasi partilerin aktörlerine, Öcalan’a. Bu barış sürecini bir an önce tesis edin. Bu topraklarda artık gözyaşı ve sokaklarda kan görmek istemiyoruz’’ dedi. 3 Kasım 1192 yılında öldürülen Antep HEP İl Başkanı Abdulsamet Sakık, ölüm yıldönümünde düzenlenen törenle anıldı. Anma törenine Kardeşi DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, Kızı Pınar Tekin Sakık, DEM Parti Antep İl Eş Başkanı Mehmet Fesih Yeşil ve partililer katıldı. Bu toprakları barışın, hukukun ve huzurun ülkesi yapacağız ‘Halen barış ve kardeşlik diyoruz’ diyen Sakık, ‘’Barışa destek verin, el uzatın. Hep birlikte bu topraklarda barışı büyütebilirsek, hepimizin birbirine kenetlendiği, bir Antep ve Türkiye’yi inşa edebiliriz. Biz gerçekten çok zor bir mücadeleden geldik. Bu zorlu mücadele de birçok arkadaşımı kaybettim. Bu topraklarda barışı inşa edeceğiz ve bu toprakları barışın, hukukun ve huzurun ülkesi yapacağız’’ mesajını verdi. Katiller devletin bahçesinden gelerek öldürdüler Sakık, ‘’Kardeşim burada öldürülürken Antep halkı, güvenlik güçleri tanıktı. Ama ölen bir Kürt’tü, onun için herkes sessizdi, devlet sessizdi. O gün bugündür, katilleri arıyoruz ama katilleri tanıyoruz. Biliyoruz, bu topraklarda Kürtlere karşı cinayet işlendiğinde failler bulunmaz, bulunduğu zamanda zaman aşımından aklanırlar’’ ifadelerini kullandı. 20 bin faili meçhul cinayet var Olayın takipçisi olacaklarını sözlerine ekleyen Sakık, ‘’Bu partiyi kurduğumuzda ben de bu kentteydim. Abim ile el ele verdik. ‘Bizim halkımıza karşı bir sorumluluğumuz var. Bir partimiz bir de canımız var’ dedik. Bu can halka ve partiye feda olsun. Abim, bu kararlılığın sonucu katledildi. ‘Kovmak istediler, çek git dediler, ama ‘Ben bu topraklardan geri adım atmam’ dedi. 20 bin faili meçhul cinayet var. Bu cinayetlerin nasıl işlendiğini biliyoruz’’ şeklinde konuştu. Hepimiz, dilimiz, kimliğimiz ve kültürümüzden var olmak istiyoruz Medeni devletlerin geçmişi ile yüzleştiğini kaydeden Sakık, ‘’Diyoruz ki; ‘Ey devlet, bugün barış iklimi var, barış için varız, Bu kadar hayat feda edildi. Abim, kız kardeşim, küçük kardeşim öldürüldü. Buna rağmen bu topraklarda barış istiyoruz, bu topraklarda kan istemiyoruz. Bu topraklarda Kürt’ün, Türk’ün özgürce yaşamasını istiyoruz. Hepimiz, dilimiz, kimliğimiz ve kültürümüzden var olmak istiyoruz. Biz bu topraklara aitiz, bu topraklar evladıyız. Buralara göç edip gelmedik. Bu topraklarda 1000 yıldır yaşıyoruz’’ açıklamasını yaptı. Haber Merkezi

Taklit ve tağşiş, halk sağlığını tehlikeye atıyor

Mon, 03 Nov 25 18:44:20 +0300

Gıda sahteciliğinin, ekonomi üzerinde çok boyutlu etkileri bulunduğunu söyleyen Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep Eski İl Temsilcisi Ergün Uğurluer, ‘’Günümüzde gıda sektörü, artan tüketici beklentileri ve küresel ticaretin getirdiği rekabet ortamı nedeniyle sürekli gelişirken, taklit ve tağşiş olayları da artış gösteriyor. Bu durum, sadece halk sağlığını tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomiye ve üreticilerin itibarına da zarar veriyor’’ dedi. Tağşişi, gıda maddelerinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin, mevzuata veya izin verilen özelliklerine aykırı olarak üretilmesi anlamına geldiğini ifade eden Uğurluer, ‘’Taklit; gıda maddesini ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerini; şekil, bileşim ve nitelikleri itibariyle evsafında olmayan özellikleri haiz gibi göstermek demek. Başka bir deyişle, taklit, örneğin mısır şurubundan yapılan bir karışımın gerçek bal olarak satılması gibi bir gıdayı özelliklerine sahip olmadığı başka bir gıda gibi göstermek demek. Tağşiş ise örneğin dana kıyması olarak satılan kıymaya kanatlı etinin karıştırılması gibi bir gıda ürününün içeriğine başka maddeler katılması veya ürün içeriğinin değiştirilmesi yoluyla hileli satışı’’ hatırlatmasını yaptı. Hemen her gıda ürününde taklit ve tağşişin yapılabilir Hemen her gıda ürününde taklit ve tağşişin yapılabildiğini sözlerine ekleyen Uğurluer, ‘’Taklit ve tağşişin sağlık üzerindeki etkileri oldukça ciddi. Ürünlerin orijinal içeriğinin değiştirilmesi veya düşük kaliteli, zararlı maddelerle zenginleştirilmesi aşağıdaki etkilere yol açabilir. Zehirlenme ve toksik etkiler, alerjik reaksiyonlar, gıda kaynaklı hastalıklar, kronik sağlık sorunları, besin değerinin düşmesi, gıda sahteciliğinin ekonomiye etkisi yaratıyor’’ ifadelerini kullandı. Taklit ürünler uzun vadede kaliteli ürünlere olan güveni azaltıyor Uğurluer, ‘’Taklit ürünlerin piyasada yer alması, marka ve sektör güvenini sarsmakta, uzun vadede kaliteli ürünlere olan güveni azaltıyor. Dürüst üreticilerin pazar payı daralırken, sahte ürün satan firmalar haksız rekabete yol açıyor. Kaliteli ürünlerin uluslararası pazarda temsil edilememesi, ihracatta yaşanan geri çevirmeler ve benzer sorunlar ülke ekonomisine zarar veriyor. Taklit ve tağşiş sonucu ortaya çıkan sağlık sorunları, kamu ve özel sağlık harcamalarında artışa neden oluyor’’ değerlendirmesini yaptı. Uygulamalar, tüketicilere sahte tat ve doku sunarken, gıda kaynaklı hastalık riskini de artırıyor Ürün alırken dikkat edilmesi uyarısında bulunan Uğurluer, ‘’Gerçek sızma zeytinyağı yerine düşük kaliteli yağların karışımı veya tamamen farklı bitkisel yağlar kullanılabilir. Doğal balın yerine bala glikoz veya mısır şurubu gibi malzemeler karıştırılabilir. Süt ürünlerine su, ucuz bitkisel yağlar, nişasta veya örneğin melamin gibi tehlikeli kimyasallar eklenebilir. Değerli et ve balık türlerinin yerine, daha ucuz türlerin etiket değiştirme yöntemiyle satılması veya et ürünlerine standart dışı diğer etlerin veya bitkisel proteinler karıştırılabilir. Kalitesiz ham maddelerin veya raf ömrünü yapay olarak uzatmak için sahte katkı maddeler kullanılabilir. Bu uygulamalar, tüketicilere sahte tat ve doku sunarken, gıda kaynaklı hastalık riskini de artırıyor’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

İnsanın sağlığı, hayvan ve çevrenin birlikte korunmasıyla mümkün

Mon, 03 Nov 25 18:43:17 +0300

İnsanın sağlığının, hayvan ve çevre sağlığının birlikte korunmasıyla mümkün olduğunu dile getiren Gaziantep Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Meltem Peri, ‘’İnsan sağlığının temeli, ‘Tek sağlık’ yaklaşımının uygulanmasında yatar. Veteriner hekimlik disiplini dışarıda bırakılırsa sağlık güvenliği bütüncül olarak sağlanamaz. Bu durum sadece veteriner hekimler için değil, tüm toplum sağlığı açısından da kaygı verici’’ şeklinde konuştu. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz sağlık krizinin altyapısını oluşturdu Peri, ‘’Çevremize baktığımızda; nüfus artışı, hızlı şehirleşme, ekosistemin ve habitatların tahribatı, yabani hayvanlara yapılan yanlış müdahaleler, yabani hayvan ticareti, biyoterörizm, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, gıda kıtlığı, yanlış beslenme alışkanlıkları, temiz su kaynaklarının azalması ve kuraklık, çevrenin geri dönüşümsüz atıklarla kirletilmesi, küresel ulaşımın kolaylaşması ile antimikrobiyal maddelere karşı direncin artması gibi başlıca nedenler, bugün karşı karşıya bulunduğumuz sağlık krizinin altyapısını oluşturmuş’’ değerlendirmesinde bulundu. İnsanlarda görülen bulaşıcı hastalıkların yaklaşık yüzde 61’i zoonotik İnsanlarda görülen bulaşıcı hastalıkların yaklaşık yüzde 61’inin zoonotik karakter taşıdığına dikkat çeken Peri, ‘’Yeni ortaya çıkan bulaşıcı hastalıkların, örneğin Ebola, HIV/AIDS, influenza ve COVID-19’un da dahil olduğu yaklaşık yüzde 75’i hayvan kaynaklı. Bugüne kadar tanımlanan bin 415 mikroorganizmanın 868’i zoonotik özellik göstermekte olup, bunların yaklaşık üçte biri hayvan-insan bulaşma potansiyeline sahip. Ayrıca, biyoterörizm amacıyla kullanılabilen hastalık etkenlerinin yaklaşık yüzde 80’inin hayvansal kökenli olduğu saptanmış. Yeni ya da yeniden ortaya çıkan bu hastalıklar dünya genelinde hızla yayılmakta ve her yıl milyonlarca insan ile hayvanı etkiliyor’’ tespitini yaptı. Veteriner hekimlik hizmetlerinin temel sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası Veteriner hekimlik hizmetlerinin temel sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olduğunun altını çizen Başkan Peri, ‘’hayvanlardan insanlara bulaşabilen zoonotik hastalıkların kontrolünde, antimikrobiyal dirençle mücadelede ve gıda güvenliğinin sağlanmasında tartışılmaz. Bu bağlamda; bir ülkede sağlık hizmetlerinde aksama olmadan tasarruf edebilmenin tek yolu, bütçede ağırlığın tedavi hizmetlerinden ziyade temel koruyucu sağlık hizmetlerine verilmesidir. “Korunma tedaviden daha etkilidir ve daha ekonomiktir” şiarı doğrultusunda, tek sağlık yaklaşımı sahada hazırlanmalı ve uygulanmalı’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Konkordato alan firmaların sayısı yüzde 72 yükseldi!

Mon, 03 Nov 25 12:53:18 +0300

Batık kredi miktarı 520 milyar liraya dayanırken konkordato alan firmaların sayısı 10 ayda yüzde 72 yükseldi. Nefes'in haberine göre; batık kredi miktarı 24 Ekim 2025 haftasında 519 milyar lirayı aşarken, 2025’in Ocak-Ekim döneminde konkordato geçici mühlet alan şirket sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 72 artışla 2 bin 326’ya yükseldi. Günde ortalama 8 firma için konkordato geçici mühlet kararı veriliyor. Bu yılın ilk 10 ayındaki konkordato sayısı da geçen yılın tamamını aşmış oldu. 2024’ün tamamında konkordato için geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı 1.723 olurken, 2018’den bu yana toplam 8 bin 613 dosya için geçici mühlet kararı verildi. Bu yılın ilk 10 ayında 196 şirket için iflas kararı verilirken 2018’den bu yana iflas kararı verilen şirket sayısı ise 803’ü buldu. Geçici mühlet başlangıcından iflas kararı verilme ortalama süresi de bu yıl ocak ayında 417 günken ekim ayında 390 güne geriledi. Konkordato için ret kararı verme süresi ise ekim ayında 436 gün oldu. Bu yılın ilk 9 ayında kapısına kilit vuran esnaf sayısı ise 83 bin 302’ye yükseldi. 2024’ün ilk 9 ayında kapanan şirket, kooperatif gerçek kişi ticari işletme sayısı 31 bin 453 iken, bu yılın aynı döneminde 1.326 adetlik artışla 32 bin 779’a yükseldi. Reel sektör, finansmana erişim zorluğu, üretimde daralma ve rekabet gücünde kayıp gibi ciddi sorunlarla boğuşurken, ödeme zorluğu nedeniyle mahkemeye başvuranlar da çığ gibi büyüyor. Konkordatotakip internet sitesinin verilerine göre, bu yılın ilk 10 ayında 1.351 firma konkordato için kesin mühlet kararı alırken, 1.061 firmanın ise konkordato talebi reddedildi. T24

Kasım ayı kira artış oranı

Mon, 03 Nov 25 12:52:38 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayı enflasyon oranını aylık yüzde 2,55 yıllık enflasyonu ise yüzde 32,87 olarak açıkladı. Buna göre ev ve dükkan sahiplerinin kasım ayında kiracılara yapabileceği tavan kira artış oranı yüzde 37,15 olarak gerçekleşti. TÜİK ekim ayı enflasyonunu yüzde 2,55 yıllık enflasyonu ise yüzde 32,87 olarak açıkladı. 12 aylık ortalamaya göre belli olan kasım ayı kira artış oranı ise yüzde 37,15 oldu. Kira artış oranı nasıl hesaplanır? Örnek Konut Kirası: 30.000 TL Kira Artış Oranı: Yüzde 37,15 Kasım 2025 Kira Artış Tutarı: 11.145 TL Kasım 2025 Kira Artış Oranı Dahil Zamlı Kira Tutarı: 41.145 TL Açıklanan rakamlara göre kirası 30.000 TL olan bir kiracının Kasım ayında ödeyeceği kira zammı 11 bin 145 TL olarak hesaplandı. Buna göre zamlı kira tutarı ise 41.145 TL olarak gerçekleşecek.t24 Yılın başından bu yana aylık kira artışları Ocak: Yüzde 56,35 Şubat: Yüzde 53,83 Mart: Yüzde 51,26 Nisan: Yüzde 48,73 Mayıs: Yüzde 45,80 Haziran: Yüzde 43,23 Ağustos: Yüzde 41,13 Eylül: Yüzde 39,62 Ekim: Yüzde 38,36 Kasım: Yüzde 37,15

TÜİK yine enflasyonun yarısını yuttu!

Mon, 03 Nov 25 12:51:30 +0300

ENAG'a göre yıllık enflasyon yüzde 60, TÜİK'e göre yüzde 33 Enflasyon rakamları açıklandı. ENAG'a göre göre ekimde enflasyon 3,74 arttı. Yıllık enflasyon ise 60 olarak gerçekleşti. TÜİK'e göre ise enflasyon yüzde 2,55 arttı. Yıllık enflasyon ise 32,87 olarak belirlendi. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ekim ayı enflasyonunu açıkladı. Buna göre Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aylık bazda yüzde 3,74 arttı. Yıllık enflasyon yüzde 60 olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), merakla beklenen ağustos ayı enflasyon verilerini duyurdu. Açıklanan verilere göre ekim ayında enflasyon yüzde 2,55 olarak hesaplandı. Yıllık enflasyon ise yüzde 32,87 olarak belirlendi. Enflasyon yılın ilk yedi ayında sırasıyla ocakta yüzde 5,03, şubatta yüzde 2,27, martta yüzde 2,46, nisanda yüzde 3, mayısta yüzde 1,53, haziranda yüzde 1,37, temmuzda yüzde 2,06 ağustosta yüzde 2,04 ve eylülde yüzde 3,23 oranında hesaplandı. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), 2025 Ekim ayına ilişkin E-TÜFE verilerini açıkladı. Buna göre ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE), ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 3,23 oranında arttı. Yıllık enflasyon artış oranı ise 65,49 olarak hesaplandı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi (TEFE) verilerine göre, toptan fiyatlar 2025 Ekim ayında yüzde 3,31 yıllık ise yüzde 40,84 artış kaydetti. İTO yetkilileri, bu artışın temel olarak gıda, maden ve kimyevi maddelerden kaynaklandığını belirtti. Madde sepetini 3 yıldır yayınlamıyor TÜİK, sonuncusunu 4 Nisan 2022’de yayımladığı madde sepeti fiyat listesini mahkeme kararın rağmen bu ayda da yayımlamadı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), TÜİK’i bu konuda dava etmiş, Ankara 6. İdare Mahkemesi de 31 Mart 2023 tarihli kararında bilgi edinme hakkı çerçevesinde DİSK’in TÜİK'ten istediği bilgilerin işçi konfederasyonunun görevi gereği elinde bulunması gereken bilgilerden olduğuna hükmetmişti. TÜİK temyiz davasını da kaybetmişti. Fakat aradan geçen 3 yıla rağmen TÜİK madde sepeti fiyat listesi hiçbir enflasyon verisinde açıklamadı. Madde sepeti listesinin yerine harcama grubu istatistikleri yayımlayan TÜİK’e göre endekste kapsanan 143 temel başlıktan 118 başlığın endeksinde artış gerçekleşti. 18 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 7 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. Gıda ve alkolsüz içeceklerde aylık artış TÜFE’nin üzerinde En yüksek ağırlığa sahip 3 ana harcama grubunun yıllık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 34,87 artış, ulaştırmada yüzde 27,33 artış ve konutta yüzde 50,96 artış olarak gerçekleşti. İlgili ana grupların yıllık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 8,44, ulaştırmada yüzde 4,34 ve konutta yüzde 7,75 oldu. Haber Merkezi

Kentler suç örgütlerinin istilası altında

Mon, 03 Nov 25 12:50:27 +0300

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 59 il merkezli "Çevrim İçi Çocuk Müstehcenliği ve Tacizi, Yasa Dışı Bahis ve Nitelikli Dolandırıcılık" suçlarına yönelik düzenlenen operasyonlarda; 190 şüpheli şahısın tutuklandığını, 111’i hakkında adli kontrol hükümleri uygulandığını duyurdu. İçişleri Bakanı Yerlikaya sosyal medya hesabından söz konusu operasyonların detaylarını şöyle duyurdu: “Siber Suçlarla Mücadele kapsamında 10 gündür süren operasyonlarımızda 539 şüpheliyi yakaladık.” Bu kişiler aracılığıyla işlenebilecek dolandırıcılık, çocuk müstehcenliği, yasa dışı bahis gibi siber suçlardan vatandaşlarımızın maddi ve manevi zarar görmesini engelledik. 59 il merkezli “Çevrim İçi Çocuk Müstehcenliği ve Tacizi, Yasa Dışı Bahis ve Nitelikli Dolandırıcılık,” suçlarına yönelik düzenlenen operasyonlarımızda; 190 şüpheli şahıs tutuklandı. 111’i hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı. Diğerlerinin işlemleri devam ediyor. Şüphelilerin; Müstehcen çocuk görüntüsü barındırdıkları, ”Ürün satışı, kiralık bungalov, sigorta ödemesi, evde iş ilanları, sosyal yardım bağış” temalarını kullanarak vatandaşlarımızı dolandırdıkları, Vatandaşlarımızın mobil bankacılık hesaplarına erişim sağlayarak, haksız kazanç elde ettikleri, Yasa dışı bahis ve kumar oynattıkları, pos tefeciliği yaptıkları, Yasa dışı para nakline aracılık ettikleri ve reklamını yaptıkları tespit edildi. EGM Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığımız ve MASAK koordinesinde; İl Emniyet Müdürlükleri Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu; Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Batman, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hatay, Hakkari, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Karaman, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Muş, Nevşehir, Ordu, Osmaniye, Rize, Samsun, Sakarya, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ, Trabzon, Uşak, Van, Yozgat ve Zonguldak’ta gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan şüphelilerin Savcılıklarımızca haklarında soruşturma başlatıldı. Operasyonlar sonucu; Yaklaşık 404 milyon TL değerinde 7 adet şirket, 3 adet konut ve 5 adet arsaya el konuldu. Milletimizin yanındayız, sizler için bu suç şebekeleriyle mücadelemizi aralıksız sürdürüyoruz. Lütfen daha dikkatli olalım. Şüphelendiğiniz bir durumda hemen 112 Acil Çağrı Merkezimizi arayın. Biz Gereğini Yapalım."

Her 7 kişiden biri sadaka ile geçiniyor

Mon, 03 Nov 25 18:51:00 +0300

Türkiye halkı dilenemez dilenci durumunda… 65 bin kişi aşevlerinden besleniyor… Son 12 yılda sosyal yardımla geçinen hane sayısı yüzde 63 oranında arttı… Bu rakamlar, insanların üretime hiçbir katkısı olmadan devletin yaptığı doyurmayan, aç da bırakmayan yardımla yaşamını devam ettirdiğini, yoksulluğun giderek katlandığını gösteriyor Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizlik her geçen gün artarken, vatandaş yoksulluk sarmalında kıvranıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre her 7 kişiden biri sosyal yardım alıyor. Açıklanan verilerde 2012 yılında 2 milyon 171 bin 614 hane düzenli sosyal yardım alırken, 2024’te rakam 3 milyon 537 bin 185’e yükseldi. 2012 yılında Türkiye nüfusu 75 milyon 627 bin 384 kişi iken, 2024 yılı itibarıyla 85 milyon 664 bin 942’ye yükseldi. 12 yılda nüfus yalnızca yüzde 13 artarken, sosyal yardıma muhtaç hane sayısındaki artış yüzde 63 oldu. Toplam nüfusun yüzde 13,6’sı yardıma muhtaç durumda Türkiye’de ortalama hane halkı büyüklüğü yıllara göre değişmekle birlikte Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2012’de 3.8 kişi, 2024’te ise 3.3 kişi olarak kabul ediliyor. 2012’de 2 milyon 171 bin 614 hane ile yaklaşık 8 milyon 251 bin 133 kişi düzenli sosyal yardım alıyordu. Bu, toplam nüfusun yüzde 10.9’una denk geliyor. 2024’te ise 3 milyon 537 bin 185 hane ile yaklaşık 11 milyon 672 bin 710 kişi düzenli sosyal yardıma muhtaç durumda. Bu da toplam nüfusun yüzde 13.6’sına karşılık geliyor. ALO 144 sosyal yardım hattına 2013 yılında 2 milyon 156 bin 564 başvuru Böylece 2024 yılında yaklaşık her 7 kişiden biri düzenli sosyal yardıma muhtaç hale geldi. Düzenli sosyal yardıma ihtiyaç duyan nüfus oranı yüzde 10.9’dan yüzde 13.6’ya çıktı. Bu da 3.4 milyon kişinin düzenli yardım kapsamında olduğunu ortaya koydu. Aylık geliri net asgari ücretin üçte birinden az olan 65 yaş üstü vatandaşlara yapılan 5 bin 390.41 TL tutarındaki yaşlı aylığından 2024 yılında 737 bin 837 kişi yararlandı. Yakacak yardımı 2024 yılında 1 milyon 637 bin 118 haneyi kapsadı. Barınma yardımı 2012’de 16 bin 70 hane iken, 2024’te 21 bin 380 haneye yükseldi. Aşevi yardımından yararlanan kişi sayısı 2013’te 23 bin 650 iken, 2024’te 65 bin 414’e ulaştı. ALO 144 sosyal yardım hattına 2013 yılında 2 milyon 156 bin 564 başvuru yapılırken, 2024’te bu rakam 4 milyon 947 bin 943’e yükseldi. Haber Merkezi

Tekstil sektörü küçülüyor şişiyoruz ve patlayacağız

Mon, 03 Nov 25 12:48:35 +0300

Tekstilden 145 bin 502 ve giyimden de 214 bin 742 kişi kovuldu Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, tekstil sektörüne dair verileri aktardığı yazısında fabrikaların kapandığını vurgulayarak Ağustos 2025'te 17 bin kişinin daha işten atıldığını belirtti. Kahveci'nin yazısı şu şekilde: "SGK verilerine göre Tekstil-Giyim sektöründe 2022 yılı başında kayıtlı çalışan sayısı 1 milyon 246 bin kişiydi. Ağustos 2022’den beri bu çalışan sayısı azalıyor. Geçen yıl ağustos ayından beri bu sayı 1 milyonun altına düştü ve bir daha o rakamı göremedik.Temmuzda sektörde çalışan sayısı 902 bin 831 kişiydi. Ağustosta bu sayı 17 bin kişi daha azalarak 885 bin 762 kişiye geriledi. Son bir ayda 6 bin 281 kişi tekstilden ve 10 bin 788 kişi de giyim sektöründen olmak üzere toplamda 17 bin 069 kişi daha işini kaybetti. Böylece Ağustos 2022’den bu yana tekstil-giyim sektöründe kayıtlı çalışan 360 bin 244 kişi işini kaybetmiş oldu. (Tekstilden 145 bin 502 ve giyimden de 214 bin 742 kişi kovulmuş oldu) Bu yıl, aylık bazda en fazla kayıp, mart ayında 17 bin 373 kişi ile yaşanmıştı. Şimdi ikinci büyük işten çıkarma dalgası yaşandı ve son bir ayda 17 bin 069 kişi işten atılmış oldu. Ana soruna tekrar dönelim: Ülkemizde fiyatlar dolar bazında acayip denilecek şekilde artıyor. Buna bağlı olarak ücretler düzeyinde de artışlar oluyor. Daha 4 yıl önce 300-400 dolar arasında seyreden asgari ücret bugün en az 700 dolar olmak zorunda. Ama bu ücret artışını karşılayacak bir değer üretimi gerçekleştiremiyoruz. Ve fabrikalar kapanıyor. Şu sıralar istihdamı genel düzeyde sadece koruyabiliyoruz. Bir artış yok ama ciddi bir azalış da henüz gerçekleşmedi. Bunu inşaat sektörü sayesinde başarıyoruz. Yani kalıcı değil, geçici bir durum. Ayrıca hizmetler sektöründe (tüketime dayalı) ve kamu sektöründe istihdam sağlanıyor. Hiçbiri gelişmeyi-büyümeyi yansıtan istihdam düzeyi değil. O nedenle şişiyoruz ve patlayacağız. Bu kesin." T24

ICEEECS 2025 tamamlandı, 20 farklı ülkeden bilim insanları katıldı

Mon, 03 Nov 25 12:47:44 +0300

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, uluslararası bilim camiasında adını güçlendirmeye devam ediyor. Uluslararası Balkan Üniversitesi iş birliğiyle 2. Uluslararası Elektrik, Elektronik, Enerji ve Bilgisayar Bilimlerindeki Gelişmeler Konferansı–ICEEECS2025, WOS indeksli 24–25 Ekim tarihlerinde Üsküp’te başarıyla gerçekleştirdi. 20 farklı ülkeden bilim insanlarının katılımıyla düzenlenen konferansta; elektrik, elektronik, enerji, çevre, iletişim ve bilgisayar bilimleri alanlarındaki en güncel araştırmalar paylaşıldı. Bu önemli bilimsel organizasyonla birlikte, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, bilim, teknoloji ve yeniliğin uluslararası merkezlerinden biri olma hedefini bir kez daha pekiştirmiş oldu. Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (GİBTÜ) ve Uluslararası Balkan Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen 2. Uluslararası Elektrik, Elektronik, Enerji ve Bilgisayar Bilimleri Konferansı (WOS/ICEEECS) Doç. Dr. İpek Atik’in başkanlığında toplandı. Dünya çapından 20 farklı ülkeden akademisyen ve araştırmacıların katıldığı etkinlikte, elektrik, elektronik, enerji ve bilgisayar mühendisliği alanlarında güncel gelişmeler masaya yatırıldı. Disiplinler arası iş birliğinin güçlendirilmesi ve küresel ölçekte yenilikçi çözümlerin paylaşılması konferansın ana hedefleri arasında yer aldı. GİBTÜ’den Doç. Dr. İpek Atik başkanlığında ve Uluslararası Balkan Üniversitesi ortaklığıyla düzenlenen 2. Uluslararası Elektrik, Elektronik, Enerji ve Bilgisayar Bilimlerindeki Gelişmeler Konferansı (WOS), 24–25 Ekim 2025 tarihlerinde gerçekleştirildi. Alanında önde gelen akademisyen ve araştırmacıların katıldığı konferansa, 20 farklı ülkeden bilim insanları katıldı. Elektrik, elektronik, enerji ve bilgisayar mühendisliği alanlarında güncel gelişmelerin ele alındığı etkinlikte, uluslararası bilimsel iş birliğinin güçlendirilmesi hedeflendi. GİBTÜ’nün konferanstaki rolü, üniversitenin araştırma kapasitelerini dünyanın önde gelen akademik ve endüstri paydaşlarıyla daha da pekiştirmek ve Gaziantep ile bölgenin bilim ve teknolojideki görünürlüğünü artırmak amacıyla atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Çeşitli mühendislik disiplinlerinden uzmanları, yenilikçileri ve profesyonelleri bir araya getiren birinci sınıf küresel bir platform olan Uluslararası Elektrik, Elektronik, Enerji ve Bilgisayar Bilimleri Konferansı, disiplinler arası iş birliğini teşvik etmek ve Elektrik Mühendisliği, Elektronik, Enerji Sistemleri, Bilgisayar Bilimleri, Makine Mühendisliği, Mekatronik, Otomasyon ve Biyomedikal Mühendisliği gibi çok çeşitli alanlardaki en son gelişmeleri vurgulamak üzere tasarlandı. 2. Uluslararası Elektrik, Elektronik, Enerji ve Bilgisayar Bilimleri Konferansı (WOS/ICEEECS) Başkanı Doç. Dr. İpek Atik, “21. yüzyılın karmaşıklıklarıyla boğuşurken, teknoloji, otomasyon, sürdürülebilirlik ve sağlık alanlarında en son teknoloji çözümlere olan ihtiyaç her zamankinden daha önemli. ICEEECS2025, WOS indeksli, akademi ve endüstriden düşünce liderleri ve uygulayıcıların dönüştürücü fikir ve teknolojileri keşfetmek üzere bir araya geldiği bir bilgi alışverişi katalizörü görevi görüyor. ICEEECS’te amacımız: Çığır açan araştırma ve yeniliklerin paylaşılacağı dünya standartlarında bir platform sağlamak. Küresel zorlukların üstesinden gelmek için disiplinler arası ortaklıkları teşvik etmek. Sektörlere yön veren gerçek dünya uygulamalarını ve gelişmeleri sergilemek. Yapay Zeka, Yenilenebilir Enerji, Akıllı Sistemler ve Biyomedikal Çözümler gibi gelişmekte olan teknolojileri keşfetmek.” dedi. BİLDİRİLER ÇİFTLİ KÖR HAKEM DEĞERLENDİRMESİNE TABİ TUTULDU Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin paydaş olarak katılımı, üniversitenin elektrik, elektronik, enerji sistemleri, bilgisayar bilimleri ve ilgili mühendislik alanlarındaki araştırma ve eğitim iş birliklerini güçlendirmeyi hedeflediğini ifade eden Doç. Dr. ipek Atik, şöyle konuştu: “ Konferansın teknik programında davetli konuşmacıların sunumları, paneller, eğitimler, özel oturumlar, postyerler ve düzenli oturumlar yer aldı. Bildiriler çiftli kör hakem değerlendirmesine tabi tutuldu ve tam metin bildiriler uluslararası veritabanlarında yer alacak şekilde yayımlanacak. Özetler ve poster çalışmalar ise ICEEECS2025, WOS indeksli tamamlayıcı bildiri kitabında ISBN numarasıyla basılacak.”

Başbakanın kardeşinin kısa zamanda çok zengin olması hakkında konuşmak istemedi

Sun, 02 Nov 25 16:51:09 +0300

ANAP İl İkinci Başkanı Başbakanın kardeşinin kısa zamanda çok zengin olması hakkında konuşmak istemedi Kadir Deniz ara seçimlerini muhakkak kendilerinin kazanacağını iddia etti SHP ve RP İl Başkanlarından sonra ANAP İl ikinci başkanı Kadir Deniz ara seçimler ve 45 ilde örgütlenmesini tamamlamamış partilerin seçime girmemesi konusunda sorularımızı yanıtladı. Deniz, ara seçimler için: -Galip Deniz Beyin ölümü Antep'te seçim atmosferinin yoğunlaşmasına ve seçimden dolayı bir yatırım programına da neden olabilir. Yatırımların ara seçim nedeniyle finansmanını erken sağlayıp bitirmeye çalışacağız. -Amcanızın zaman zaman partisinden istifa ettiği sıralarda, siz ANAP'a geçmesi için görüşmediniz mi? -Amcamla siyaset konusunda hiçbir şeyimiz olmadı. Baştan beri o tercihini, o yönde ben de ANAP yönünde yaptım. Yalnız MDP zaten çözülen bir parti. Galip Deniz de tek başına çözülen biri değil. İstifası da partisinin tutumu nedeniyle idi. -Kendisiyle yapılan bir söyleşi de iyi ki istifa ettim. Gurup toplantılarındaki sıkıntıdan kurtuldum diyordu. Yani milletvekili olarak ta pek yararlı olduğu söylenemez, değil mi? -MDP’nin yararlı olduğu söylenemez, yalnız Galip Deniz'in değil. -Ara seçimlerde aday olmayı düşünüyor musunuz? -Adaylık henüz gündeme gelmiş değil, ara seçimlerin yakın bir tarihte olacağını da sanmıyorum. Ara seçimler hiç olmayabilir. Boşalan sandalyelerin yüzde 5’i bulması gerekir. Parlamentoda hiçbir gurup seçim hazırlığı içinde değil. -Erken seçim gündeme gelebilir mi? -Erken seçim de olmaz. -Ara seçim olduğu takdirde aday olmayı düşünür müsünüz? -Partiye en yararlı ve seçimi en iyi götürecek adayı her ilde Özal'ın tek seçiciliği belirleyecek. Seçimi en iyi götürecek adayı belirleyenin Özal olması çok doğal. En doğruyu seçeceği kanaatindeyim. -Bu demokratik bir seçim olur mu o zaman? -Parti teşkilatlarının tasvibini alacak tabii. Bir otorite olması gerekir. Bilgisi görgüsü parti teşkilatının çok ötesindedir. -Yani aday olmayacak mısınız? -Olabilirim de olmayabilirim de -1988 seçimlerinde aday olacağınız söyleniyor. -Onda da olabilir de olmayabilirim de. Parti teşkilatında il ikinci başkanı olarak yürüttüğümüz fonksiyon küçümsenecek bir fonksiyon değil. -Sağda su anda dokuz parti oluştu. Mehmet Yazar'ın kuracağı partiyle bu sayı 10 olacak. Ancak 45 ilde örgütlenmesini tamamlamayan partilerin seçime girmemesi düşünülüyor bu konuda sizin görüşünüz nedir? -Girmelerini engelleyici değil aslın da o. Demokraside tek parti iktidarının ülke yararına olduğu şüphe götürmez. Çok partili koalisyonlar ülkeye çok çektirmiştir. Sağda dokuz parti pek ciddiye alınacak bir olay değil. -Bu kadar bölünme solda olsaydı, ANAP iktidarı yine böyle bir düzenlemeye gider miydi? -Tabii, solda aynı gelişmeler yok mu? Solda da SHP var, DSP var. -Başka yok ama -Olabilir, ama seçime daha iki sene var. Onlar da içlerinde bir takım gelişmelere gebe. Halen kaynaşma içindeler. -Ama onlar birleşme sağlayabildiler. -Hayır sağladılar sayılmaz. Kongreleri devam ediyor. Liderlerini tespit edemediler. -Liderler arasında bir çekişme olmadığı söyleniyor. -………… olabilir. -Sağ kesimin akılcı davrandığı kanısı yaygındır. Ortaya bu kadar parti çıkınca artık pek akılcı davranıldığı söylenemez herhalde? -Şimdi bakın sağda dokuz değil 19 parti olsa ANAP dışındaki bütün partilerin toplamı belli bir sağ oyu bölebilecek. -ANAP kurulduğundan beri dört eğilimi birleştirdi deniyordu. Ancak buna rağmen ANAP sağdaki boşluğu dolduramadığı için parti sayısı dokuza yükseldi deniliyor. -Sağda dokuz partiyi taban oluşturmuyor. Tavandan ANAP'ın içinden görev almak isteyip te göreve kavuşamayan üst düzey yöneticilerinin ANAP dışında bir takım alternatifler arayışından kaynaklanmaktadır. -Peki ANAP tabandan mı kurulmuştu? -Şimdi siz sordunuz ANAP dört eğilimi birleştirdi, neden dört eğilimi birleştirdiği halde sağda yeni partiler çıktı dediniz, ANAP dört eğilimden oy almıştır, ama bu eğilimler ANAP içinde birleşmiştir. Bugün dört eğilimden bahsedilemez. Biz misyon ve ideoloji partisi değiliz. -Ben ANAP tabandan mı kuruldu demiştim? -Tabii tabandan kuruldu. Özal ve çevresi Türk devletinin Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecekte ................. öyle kullanmayalım ..................................... Türkiye'nin problemlerini en iyi bilen partiyi kurdu sayın Başbakanımız. Tabanın sesini dinleyerek. 6 Kasım seçimlerinde tüzüğünü iyi oturtamamış partilere halkımız oylarıyla dersini vermiştir. -Ama 6 Kasım seçimleri öncesinde bazı kesimlerin MDP’yi desteklemeleri ve halkın o yönde oy kullanmasını istemelerinin de oylarınızı artırdığı söylenebilir. Tabii ki bir fikirdir ama MDP’nin dışında bir parti de olsa yine en büyük ANAP olurdu. Hatta mahalli seçimlerde ben sağı temsil ediyorum diyen DYP'den daha çok oy aldık inceleyin bakın. Oyumuz her geçen gün artıyor. -Ama yapılan araştırmaların hangisinin doğru olduğunu vatandaşta şaşırdı. Siz bir araştırma yaptırıyorsunuz, önümüzdeki seçimlerde yine iktidarız diyorsunuz, SHP yaptırıyor biz iktidarız diyor, DYP biz iktidarız diyor. -SHP'nin iktidar olması söz konusu değil bir defa. Sebebimde söyleyeyim, belli bir oy yüzdesinin üstüne çıkamamıştır, yine çıkamaz. -Bu defa ANAP iktidarının izlediği politika sayesinde çıkabilir belki. -Mümkün değil ANAP sayesinde oyları azalacaktır. -Ama size oy veren vatandaşlar bile sizden çok şikayetçi. -Biz SHP’nin şikayet edebileceği ve vatandaşı ikna yolunda istismar edebileceği hiçbir konu bırakmayacağız, seçimlere kadar. -Bir eıken seçim olduğunda SHP oyların büyük bir kısmını alırken, ANAP’ın oylarının büyük bir kısmını kaybedeceği söyleniyor. -Onu erken seçim olduğunda görürüz. Biz oyumuzu arttıracağız. SHP'de alabileceği ile kalacak. Bizim halkımız bilinçlidir. Tarihimiz boyunca siyasi tercihini en doğru şekilde yapmıştır. -Geçmiş iktidarlar çok eleştirilirdi. Ancak Anavatan Partisi için, bu kadar aile ve akraba zengin eden parti görülmemişti diyor vatandaşlar. -Bir takım şikayetlerde bulunanlar her devirde olagelmiştir. Muhalefet ruhlu bir insanı iktidar da yapsanız o yine tenkide devam edecektir. -Bunlar yalnızca muhalefetin eleştirileri değil somut olaylar yaşanıyor. Korkut Özal kendisiyle yapılan bir söyleşide ne başbakanın kardeşi olduğum için çıkar sağlamadım, ne de tarikat üyesi değilim diyebiliyor. -Ben o röportajı okudum, sorulara açık ve net cevap vermiş adam. Ticari işimi açıklamam, tarikatçılık da özel meseleni, sormanız gereksiz diyor. -Açık ve net cevap vermemiş -Ama demiyor ki tarikatçıyım, tarikatçıyım demiyor. -Değilim de demiyor -Değilim demesi gerekmez ki ............. bence soruların o şekilde sorulması yanlış. -Neden ağzından cevap almayacak sorular neden sorulsun? -Kişilerle olan konularda soru sormamak gerekir. -Neden, bir başbakanın kardeşinin durumu da vatandaşı ilgilendirir, belli yerdeki kişilere özel sorular da sorulabilir. -O da açıklamayabilir. -Ama saklayacağı bir şey olmasa açık açık söyleyebilir. -Bu konuyu Emin Çölaşan Bey yeterince incelemiş, bizim dışımızda bir konu. -Peki bir ara seçim olduğunda Gaziantep için durum ne olabilir? -Garanti biz alırız.

Belediye ekmeğe zam yaptı

Sun, 02 Nov 25 16:50:33 +0300

Zamsız günümüz geçmeyecek mi? Belediye Başkanı Ömer Arpacıoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre francala ve pide ekmeğe yapılan zam dünden itibaren uygulanmaya başladı. Pidenin ve francalanın tanesinin fiyatları sabit tutulurken, yumaklar küçüldü. Francalanın 425 gramı yine 60 liradan satılacak. Eskiden francalar 435 gram olarak yapılıyordu. Pidenin tanesi 165 grama indirildi. Yine 20 liradan satılacak. Eskiden bir pide 168 gramdı. Pidenin kilogramı 119.8 liradan 121.4 liraya, francalanın kilosu ise 132 liradan 135 liraya çıkarıldı.

İlimizde 100 kişiden 22’si okuma bilmiyor

Sun, 02 Nov 25 16:50:07 +0300

Biraz ayıp olmuyor mu?.. İl yetkilileri tarafından yapılan yazılı açıklamadan öğrenildiğine göre, ilimizdeki her yüz kişiden 22 si okuma-yazma bilmiyor. Okur-yazar sayısının kesin olarak belirlenmesi ve okur-yazar olmayan kimse kalmayıncaya kadar çalışılması için bugün mahalleler, köyler ve kasabalar gezilerek il çapında okuma – yazma bilmeyenlerin sayımı yapılacak. 14-45 yaş arasındaki yurttaşların okuma-yazma durumlarının belirlenmesinden sonra yeniden okuma-okuma kursları açılacak. Okuma-yazma bilmeyenlerin belirlenmesi işi sabah saat 8 de başlayacak, saat 17' ye kadar aralıksız devam edecek.

Köylü kadınların zamanlan değerlendiriliyor

Sun, 02 Nov 25 16:49:40 +0300

Yeşilce köyünde 17 hanım ev ekonomisi öğrendi Tarım il müdürlüğü tarafından Yeşilce (Büyük Araptar) köyünde açılan ev ekonomisi semineri dün sona erdi. Seminerin sona ermesi nedeniyle bir tören düzenlenerek başarılı hanımlara belgeleri verildi. Törende verilen bilgilerden öğrendiğine göre ev ekonomisi seminerine 17 hanım katıldı ve büyük başarı sağladı. Seminer süresince hanımlara, kışlık hazırlama, reçel yapma, turşu basma, salça yapma gibi önemli konular yaptırılarak öğretildi.

Kredi kartı faciasının sebebi yıllık gecikme faiz oranları…

Sun, 02 Nov 25 16:48:57 +0300

Türkiye’de yıllık enflasyon oranının yüzde 7 olduğunu, fakat bankaların yıllık gecikme faizinin kredi kartı faciaları yaşanmasına neden olduğunu söyleyen Tüketici Hakları Derneği Başkanı Bülent Yılmaz, “Kredi kartına uygulanan faiz, aylık yüzde 8’e denk gelmektedir. Kredi kartı faizlerine bir sınırlama getirilmelidir. Çünkü ülkemizde kredi kartı borcu yüzünden yaşanan olaylar toplumun sosyal dengesini bozmakta, intihar, boşanma ve hacizler artmaktadır” dedi. Enflasyonun üzerindeki faiz vatandaşı sıkıntıya sokuyor "Yıllık gecikme faizinin en azından devletin iç borçlanma faizinin iki katı kadar olması gerekir” diyen Yılmaz, “Bu yönde gecikme faizi oranında sınırlama getirilmesi ile kredi kartı çılgınlığının önüne bir nebze geçilmiş olacaktır. Enflasyon oranının üstünde olan faizler vatandaşları zor duruma sokmaktadır. Kredi kartı dağıtımının bir düzene getirilmesi gerekir” şeklinde konuştu. Krizin nedeni bankalar Bankaların yaşanan tüm felaketlere rağmen yeniden kredi kartı dağıtma çılgınlığına geçtiğini ifade eden Yılmaz, “Bankalar tezgahlar kurarak kredi kartı dağıtıp, vatandaşı tezgaha getirmektedir. Ekonomide ve siyasetteki krizlerin ana sebeplerinden biri bankalardır. Tüketicilere dağıtılan kredi kartlarında sorumluluğun bir kısmını bankalar almalıdır. 500 YTL maaş alan bir kişiye maaşının 4-5 katı tutarında kredi kartı verilmesi ve maaşın iki katı oranının aşılması bankaların sorumluluğundadır” şeklinde açıklamada bulundu. Mümkünse tek kredi kartı kullanın Yılmaz, tüketicilerin mümkün oldukça tek kredi kartı kullanması konusunda uyarıda bulunurken de, "Vatandaş kredi kartı kullanırken özellikle alış verişlere liste ile gitmeli, en uygun fiyatı araştırıp, en düşük gecikme faizi uygulayan bankanın kredi kartlarını kullanmalıdır. Ayrıca alışverişe aç karnına gitmemek gerekir” şeklinde açıklama yaptı.

Devlet, okullarındaki eğitim sistemini bitiriyor

Sun, 02 Nov 25 16:48:25 +0300

Devlet okullarına 20 bin öğretmen ataması ile ortalama 170 bin öğretmen açığının bulunduğunu ve hala ülkede 200 bin öğretmen atamasının iktidar tarafından yapılmadığını, açıkta bırakılan bu öğretmenlerin gizli olarak özel okullara peşkeş çekildiğini ileri süren Türk Eğitim Şen Şube Başkanı Bekir Avan, "İktidar kamu yararını düşünmek yerine, öğretmenleri özel okullara peşkeş çekerek devlet okullarındaki eğitim sistemini bitiriyor. Böylelikle ülkede sosyal devlet anlayışı çöküyor. İktidar toplumuna bu şekilde büyük bir darbe vuruyor" dedi. Öğretmen atamaları günü kurtarmak için yapılıyor “Ülkemizde çok fazla öğretmen açığı bulunmasına rağmen öğretmen atamalarını siyasete mal etmek doğru bir davranış modeli değildir” diyen Avan, “Toplum bu noktada iktidarın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyor. Ülkemizde öğretmen atamaları günü kurtarmak adına yapılmaktadır. Seçim tarihi ve seçim lafları dolaştıkça iktidar yetersiz olan bu çalışmaları yapmaktadır. Atamaların günü kurtarmak adına değil geleceği kurtarmak adına yapılması gerekir” şeklinde konuştu. Toplum eğitim ile yükselir Eğitim konusunda sağlam temeller atılması gerektiğini ifade eden Avan, "Toplum ancak eğitimle yükselir. Eğitim konusunda iktidarın doğru işler yapmasını temenni ediyoruz. Eğitimde var olan olumsuzlukların giderilmesi ve Devlet okullarına daha çok önem verilmesi gerekir” şeklinde açıklamada bulundu.

Gaziantep duman ortalaması en yüksek kentlerin basında geliyor

Sun, 02 Nov 25 16:47:59 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu, Kayseri, Gaziantep, Bursa-Orhangazi, Kütahya ve Ankara'nın duman ortalamasının çok yüksek olduğunu belirledi. Duman ortalamaları incelendiğinde, Ankara'da Cebeci ve Küçükesat semtlerinde hedef sınır değerlerinin aşıldığına dikkat çekildi. Duman ortalamalarında 2005 yılı Kasım ayında, önceki yılın aynı dönemine göre en çok artış görülen yerlerin Kocaeli-Gölcük, Gaziantep, Elazığ, Kocaeli-Körfez ve Bolu olduğu, aynı dönemde Kütahya, Burdur ve Karaman ile Bilecik-Merkez ve Tokat, Sivas ile Bursa-İnegöl'de duman oranları azaldı. TÜİK’in yeni verileri ışığında Kayseri, Kütahya, Bursa-Orhangazi, Erzurum ve Amasya'nın kükürtdioksit açısından havası en kirli yerler olduğu belirlendi. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2005 Kasım ayı verilerine göre, havası en kirli şehirler sıralamasında ilk sırada yer alan Kayseri'de kükürtdioksit (SO2) oranı 145, duman (partiküler madde) oranı ise 142 mikrogram/metreküpe (mg/m3) ulaştı. Havası kirli olan şehirler sıralamasında Kayseri'den sonra gelen Kütahya'nın havasındaki kükürtdioksit oranının 105, bu oranın sıralamada üçüncü sırada yer atan Bursa-Osmangazi ve Erzurum'da da 98'er mikrogram/metreküp olduğu tespit edildi. TÜİK istatistiklerinde ayrıca, kış başlangıcında Amasya’nın havasındaki kükürtdioksit oranı 97, Uşak'ta 93, Konya'da 81, Bursa-Merkez'de 78, Yozgat’ta 76, Kırıkkale'de 73 miligram/metreküp olarak belirlendi. Kükürtdioksit (SO2) ortalamalarında 2004 Kasım ayına göre en çok artış görülen il ve ilçe merkezleri sıralamasında, yüzde 138'lik artış ile Konya, yüzde 62 ile İzmir-Merkez, yüzde 57 ile Bolu, yüzde 50 ile Kocaeli-Körfez ve Samsun-Merkez, yüzde 46'lık artışla Yozgat ilk sıralarda yer aldı. Aynı dönemde Kütahya, Kırıkkale, Erzurum. Bilecik-Merkez ve Balıkesir'de hava kirliliğinde azalma görüldü. TÜİK, Kayseri, Gaziantep, Bursa-Orhangazi, Kütahya ve Ankara'nın duman ortalamasının çok yüksek olduğunu belirledi. Duman ortalamaları incelendiğinde, Ankara'da Cebeci ve Küçükesat semtlerinde hedef sınır değerlerinin aşıldığına dikkat çekildi. Duman ortalamalarında 2005 yılı Kasım ayında, önceki yılın aynı dönemine göre en çok artış görülen yerlerin Kocaeli-Gölcük. Gaziantep, Elazığ, Kocaeli- Körfez ve Bolu olduğu, aynı dönemde Kütahya, Burdur ve Karaman ile Bilecik-Merkez ve Tokat, Sivas ile Bursa-İnegöl'de duman oranlarının azaldı.

Kuşlar korkuttu

Sun, 02 Nov 25 16:47:31 +0300

Kuşların göç zamanı nedeniyle Gaziantep üzerinde geçen kuş grupları, tedirginlik yarattı. Hem korkuttu hem hayran bıraktılar Şehreküstü Mahallesi üzerinden geçen kuş sürüleri, gökyüzünden dans edercesine güzel bir uyum içinde uçarken insanları hayran bırakırken, kuş gribi nedeniyle de korktu yarattı.. Bazı vatandaşlar “İşte bunlar kuş gribini getiren kuşlar” derken gösteri yapan kuşları izlemekten de geri kalmadılar. Göç hastalık getirir mi? Gaziantep, kuş gribi bulunan iller arasına yer alırken, göçlerin yeni hastalıklara neden olup olmayacağı endişesi yaşanmaya başladı.

Sanatla geri kalmışlıktan kurtulabiliriz

Sun, 02 Nov 25 16:47:07 +0300

Sanat, toplumun tüm kesimlerin de ya yılmadıkça ülke geri kalmış kimliğinden uzaklaşamaz” diyen Ressam Emin Güler, “Sanatı küçümsememek gerekir. Yıllardır okullarda sanat dallarının iyi öğretilmemesinden dolayı ülkemizde kalıplaşmış tek yönlü insanlar yetişmiştir” dedi. Sadece bakıyorlar Sanko Sanat Galerisi'nde 40 eserini 16 Şubat tarihine kadar sergileyecek olan Ressam Emin Güler aynı anda eğitmen olduğunu ve Gaziantep’te tablolara verilen değer karşısında sevindiğini ifade etti. Güler. "Fakat tablolara sadece bakılmakla yetiniliyor. Büyük iller dışında diğer illerde tablo alma kültürü yoktur. Ekonominin gelişmesi ve sanatın toplumumuzda yerleşmesi ile bu kültürün de gelişecektir” şeklinde konuştu. Uçar ve Güler’in resim sergisi açıldı Denizli'de çalışan resim öğretmenleri Ruhsar Uçar ve Emin Güler resim sergisi açtılar. Sanko Sanat Galerisi'nde Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı ve Merkez İlçe Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı tarafından açılışı yapılan sergide yağlıboya tekniği ile yapılmış 80 eser yer alıyor. Ressam Emin Güler, sergi açılışında yaptığı konuşmada, Denizli'de oturmasına karşın, sanatın herkes tarafından paylaşılması gerektiği düşüncesinden hareketle Gaziantep’te sergi açılışı yaptığını belirtti. Sergi, 16 Şubat 2006 tarihine kadar açık kalacak.

Önemli olanın asgari ücretin değil, alım gücünün yükselmesi

Sun, 02 Nov 25 16:39:59 +0300

Milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren asgari ücret maratonu başladı ‘Önemli olanın asgari ücretin yükselmesi değil, alım gücünün yükselmesi’ diyen DİSK Gaziantep Şube Başkanı Ali Güdücü, ‘’Asgari ücret, 30 bin lirada olsa hiçbir şey değişmez ki olmayacağını biliyoruz. 2002 yılında asgari ücretli çalışan 14 çeyrek altın alabiliyordu ama günümüzde bu rakam 2’ye düştü. Yani çalışanın 12 çeyrek altını nereye gitti? Bu durum iyiye değil, kötüye gittiğimizin ve alım gücümüzün ne kadar düştüğünün bir işareti’’ şeklinde konuştu. 2026 çalışanlar ve emekçiler açısından daha zorlu geçecek Gaziantep’te yaşam koşullarının çok zor olduğunu dile getiren Güdücü, ‘’Asgari ücret için şimdiden rakamlar telaffuz edilmeye başlandı. Söylenen rakamlara bakacak olursak, 2026 yılının çalışanlar, emekçiler açısından daha zorlu geçeceğini söyleyebiliriz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan’ın asgari ücreti hükümetin belirlemediği yönündeki açıklaması, işinin ehli olmadığını gösteriyor. Asgari ücreti kim belirliyor?’’ sorusunu sordu. Hayat koşullarına göre asgari ücret en az 50 bin lira olmalı Asgari ücretin en az 50 bin lira olması gerektiğini kaydeden Güdücü, ‘’Ücretlere yüzde 15-20 zam yaptık demekle olmuyor. Ev kirası, elektrik, su faturaları, sağlık, ulaşım gibi temel ihtiyaçlar göz önüne alınarak ücret belirlenmeli. Dolayısıyla günümüz şartlarına ve hayat koşullarına baktığımızda asgari ücretin en az 50 bin lira olması gerekiyor. Çünkü bu paranın 20-25 bin lirası kiraya gidecek. Elektrik, su, ısınma, sağlık, ulaşım, mutfak masrafları derken, liste uzayıp gidiyor’’ ifadelerine yer verdi. İktidarın bir an evvel değişmesi gerekiyor Ülkede iktidar değişiminin şart olduğunu sözlerine ekleyen Güdücü, ‘’Mevcut hükümetin ülkeyi yönetemediğini, ekonomiyi batırdığını toplumun tüm kesimleri görüyor ve kabul ediyor. Memurundan işçisinden, çiftçisinden çalışanından haberdar olmayan iktidarın bir an evvel değişmesi gerekiyor’’ açıklamasını yaptı. 10 aylık sürecinde asgari ücret 9 bin lira eridi Güdücü, ‘’Öyle bir düzen inşa ettiler ki bütün çarkları işçiden alıp patrona vermek üzerine kurdular. Düzenin bütün çarkları yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapıyor. Ücret politikasında, vergi politikası her şeyi işçiden alıp patrona vermek gibi bir yol izleniyor.2025 yılının 10 aylık sürecinde asgari ücret 9 bin lira eridi. Yılın başında yüzde 30 olarak belirlenen asgari ücret resmi enflasyon karşısında bile 15 puan alacaklı duruma geldi’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Diğerleri mevsim sonbahar sanattır

Sun, 02 Nov 25 16:38:34 +0300

Cemal Süreyya, “Sonbahar sanat, diğerleri mevsimdir” demiş ya… Sonbaharın çevremizi kuşatan renk cümbüşü bu sözü anlatıyor adeta… Ağaçların yeşilden sarıya, turuncuya, mora, kahverengiye dönen renkleri, ressamın tuvalindeki renkleri kıskandıracak güzellikte… Yere dökülen kurumuş yapraklar, parklarda küçücük esintide trompet gibi başınıza yağan sorarmış yapraklarla sonbahar adeta bir renk şöleni sunuyor.

Kadının özgür yaşadığı, ekolojik tahribatın son bulduğu bir yaşamı inşa edeceğiz

Sun, 02 Nov 25 16:37:48 +0300

Yeşilsu’da bir araya gelen Dem Parti Antep İl Örgütü, demokratik kitle örgütlerinin çağrısı ile 1 Kasım tarihinin Dünya Kobani Dayanışma Günü ilan edildiği hatırlattı DEM PARTİ İstanbul Milletvekili Özgül Saki, ‘’Kobanide tüm ezilen haklara umut olan bir direniş sergilendi. IŞİD’e karşı inanılmaz bir insanlık savaşı verildi. Kobani’de küçük bir kasaba olabilir ama ezilen haklara umut oldu. Tüm halkların eşit ve özgür koşullarda yaşaması mümkün. Bunun örnekleri var. Dolayısıyla yeni dönemde bütün coğrafyada eşit ve özgür yaşamın koşullarını sağlamak için mücadele içinde olacağız. Kadınların özgürce yaşadığı, ekolojik tahribatın son bulduğu bir yaşamı inşa edeceğiz’’ dedi. Kapitalist güçler kendi emperyal hayallerini gerçekleştirmek istiyor Eşbaşkan Mehmet Fesih Yeşil, ‘’ IŞİD’in karanlık zihniyeti, kadınlara, halkların bir arada ortak yaşam iradesine, farklı inançlara düşmanlığı bugün de Ortadoğu’da kendini başka isimlerle eliyle var etmeye çalışıyor. Suriye’de inançları, kimlikleri hedef alarak Kürtlere, Alevilere, Dürzîlere yapılan saldırılar bunun göstergesi. Kapitalist güçlerin desteğiyle gerçekleştirilen bu saldırlar Ortadoğu halklarını birbirine düşürerek, inançları karşı karşıya getirerek kendi emperyal hayallerini gerçekleştirmek istiyor’’ açıklamasını yaptı. Yüksekdağ ve Demirtaş başta olmak üzere tüm Kobani tutsakları serbest bırakılmalı Kobani direnişini savundukları için cezaevlerinde tutsak edilen Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere tüm Kobani tutsaklarının serbest bırakılarak demokratik siyasetin önünün açılması gerektiğini söyleyen Yeşil, ‘’Sürecin daha hızlı işlemesi, demokratik siyasetin, toplumsal barışın inşasının önünün açılması bakımından hayati ve tarihi önemde olan bu çekilme kararı sürecin samimiyetini, barışa ve demokratik çözüme olan inancı bir kez daha ortaya koydu. Sürecin kurumsal zemini açısından önemli adımlar atılmış; Meclis’te, tüm partilerin katılımıyla Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kurulmuş, toplumsal barışın siyasal zeminini güçlendiren bir irade ortaya konmuş olsa da oluşturulan komisyonun sürecin baş müzakerecisi Öcalan ile şu ana kadar görüşmemiş olması, Kürt halkı ve diğer halklar açısından kabul edilemez’’ ifadelerini kullandı. ‘Abdullah Öcalan’ın, toplumun tüm kesimleriyle sürece dair tartışmalar yürütmesi, fiziksel özgürlüğüne yapılacak yasal düzenlemelerle kavuşması gerekiyor’ diyen Yeşil, ‘’Devlet üzerine düşen hukuki ve yasal düzenlemeleri hayata geçirmeli. Bu anlamda Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin başarıya ulaşması yalnızca Kürt halkının değil; tüm inanç ve kimliklerin, kısacası bütün bölge halklarının başarısı olacak’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

Binlerce öğrenci okula aç gidiyor!

Sun, 02 Nov 25 16:36:42 +0300

Devlet çocuklara bir öğün yemeği çok görüyor… Derinleşen yoksulluk okullarda açlık ve susuzluk krizine dönüştü. Uzmanlara göre, binlerce öğrenci yeterli beslenemeden okula gidiyor, çok sayıda okulda temiz su ve hijyen yok. CHP'nin "tüm öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek teklifi" TBMM'de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Türkiye'de artan yoksulluk, okul çağındaki çocukların en temel ihtiyaçlarını karşılamasını güçleştiriyor. Kantin fiyatları erişilemez hale gelirken birçok okulda temiz su ve hijyen sorunları sürüyor. Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, “Yetersiz beslenen çocuklarda büyüme ve gelişim geriliği görülür; 5 yaş altı bodurluk artar” dedi. Cumhuriyet'in haberine göre, Foggo, destek verdikleri 108 hanenin 91'inin çocuklara her sabah beslenme koymakta zorlandığını, “Ne bulursam onu koyuyorum” yanıtının yaygınlaştığını belirterek, “Bu açlık ve sağlıksız beslenme demek; gıda enflasyonunda birinciyiz” ifadelerini kullandı. Foggo'ya göre bazı okullarda temiz su olmadığı için çocuklar tuvalet çeşmelerinden su içiyor; bu durum hastalıkları artırıyor. Yerel yönetim uygulamaları da tartışılıyor. Beyoğlu Belediyesi devlet okullarına su sebili ve arıtma tesisatı kurarken, Şişli'de kayyım sonrası başlatılan “Bir Öğün Bizden” programı durduruldu, tepkiler üzerine kısmen sürdürüldü. Ulusal ölçekte ise CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek'in tüm öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek teklifi TBMM'de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Gökçek, “Yaklaşık 10 milyon çocuk yoksulluk içinde. Her üç çocuktan biri kahvaltı yapamıyor; kantinde bir tost-ayran-su 100 TL'yi buluyor” dedi ve Meclis'e önerdikleri programın yıllık maliyetini 4,8 milyar dolar olarak açıkladı.t24

Gelir-gider arasındaki makas kapanmayacak şekilde arttı

Sun, 02 Nov 25 16:36:06 +0300

Artan maliyetler karşısında ayakta durmaya çalışan minibüsçü esnaf, akaryakıtın litresine yapılan 3 lira zam ile büyük bir şok yaşadı Gaziantep Minibüsçüler Odası Başkanı Sofu Çolak, ‘’Mazota 3 lira zam gelmesi belimizi iyice büktü. Artık maliyet hesabı yapamaz olduk. Çünkü gelir-gider arasındaki makas kapanmayacak şekilde arttı. Gidişat hiç iyi değil. Zam aldığımız mazot 44 liraydı, şimdi 57,5 liraya yükseldi. Bu şartlarda teker nasıl dönecek. Biniş ücretlerine zam yapılması hem de desteklerin arttırılması kaçınılmaz hale geldi’’ dedi. Bu şekilde teker nasıl dönecek, esnaf evine ekmeği nasıl götürecek? Mazota yapılan zammın esnafın belini büktüğünü ifade eden Çolak, ‘’Sektör olarak zor günler geçiriyoruz, geçirmeye de devam ediyoruz. Dolara ve Euro’ya bağlı olarak parça fiyatları, araçların bakım ücreti, işçilik ve diğer giderler artarken, gelirlerimiz herhangi bir artış söz konusu değil. Yani gelirlerimiz artık giderlerimizi karşılamaz oldu. Bu şekilde teker nasıl dönecek, esnaf evine ekmeğini nasıl götürecek?’’ sorusunu sordu. Hakkımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz Çolak, ‘’Yılda bir defa zam alıyorsak, 4-5 defa mazota zam geliyor. Bunu anlatmaya çalışıyoruz fakat anlamak istemiyorlar. Dolayısıyla bizler hem zam istiyoruz hem de destekler artırılmalı. Bizler, sabahın 05:00’ten akşam 00:00’a kadar hizmet ediyoruz. Dolayısıyla evimize ekmek götürmek için zam almamız lazım. Zam da bizim en doğal hakkımız. Hakkımızı alana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz’’ mesajını verdi. Büyükşehir belediyesinden hiçbir sonuç alamıyoruz Esnafın gün geçtikçe çıkmaza doğru ilerlediğini sözlerine ekleyen Başkan Çolak, ‘’Ülke genelinde ekonomik kriz her sektör gibi bizim sektörümüzü de olumsuz etkiliyor. Zam aldığımız dönemde mazotun litresi 44 liraydı, aradan yaklaşık 4-5 ay gibi bir zaman geçti. Şimdi mazotun litresi 57,5 lira oldu. Son 4-5 ay içerisinde mazota 13 lira zam geldi. Buna karşılık ücretlerde bir artış olması lazım, ama yok. Zam konusunda büyükşehir belediyesinin kapısını çalıyor, lakin hiçbir sonuç alamıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Zor durumda olan esnaf, cebinden mazot almaz Zam konusunda büyükşehir belediyesinin kapısını çalmaya devam edeceklerinin sinyalini veren Çolak, ‘’Esnafımızın mevcut koşullarda çarkını döndüremediğini, çok zor şartlar altında hizmet ettiğini, giderlerimizin çok arttığını büyükşehir belediyesi yetkililerine söyledik, söylemeye de devam edeceğiz. Ancak gelinen noktada hiçbir dönüş yok. Maddi olarak zor durumda olan esnaf, cebinden mazot almaz. Zaten akaryakıt istasyonu, tamirci ve bankalara borçlu. Hiçbir petrolcü vadeli mazot vermiyor’’ şeklinde konuştu. Büyükşehir belediyesi esnafı gözden çıkardı Çolak, ‘’Bizler ne yapacağız. Belediye yetkilerinin biraz empati yapmalarını istiyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi, toplu taşımaya 3,5 milyar TL destek veriyor ve tüm binişler 35 lira. Kocaeli ise 17 katımız destek alıyor. Biz ise yılda sadece 100 milyon lira destek alıyoruz. Bir ekmeğin bile 12,5 lira olduğu kentimizde serbest binişler 5 lira. Serbest biniş ücreti de tam ücret olsun. Büyükşehir belediyesi esnafı gözden çıkardı’’ eleştirisini yaptı. Haber Merkezi

Sağlık Bakanlığı Antep’e 16 yeni ambulans gönderdi

Sun, 02 Nov 25 16:34:42 +0300

Gaziantep’in acil sağlık hizmetleri filosu güçleniyor. Sağlık Bakanlığı tarafından Gaziantep’e 16 adet tam donanımlı acil yardım ambulansı tahsis edildi. Bu yeni ambulanslar, kent genelinde acil sağlık hizmetlerinin kalitesini yükseltmeyi ve vatandaşlara daha hızlı ulaşmayı hedefliyor. Yeni ambulanslar sayesinde şehir merkezi ve ilçelerdeki acil sağlık hizmetlerinin etkinliği artarken, vakalara müdahale sürelerinin kısalması bekleniyor. Araçlar; ileri teknoloji tıbbi donanımları, hasta taşıma ve müdahale ekipmanlarıyla tam donanımlı şekilde hizmet verecek. İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin, ambulansların Gaziantep’e kazandırılmasının kentte sunulan acil sağlık hizmetlerini önemli ölçüde güçlendireceğini belirterek: “Gaziantep’in sağlık kapasitesini her alanda artırmak için yoğun şekilde çalışıyoruz. Sağlık Bakanlığımızın hedefi ve desteğiyle yürüttüğümüz girişimler sonucunda, 16 yeni tam donanımlı ambulansı ilimize kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Bu araçlar, vatandaşlarımızın sağlık hizmetine daha hızlı ve güvenli şekilde ulaşmasına katkı sağlayacaktır.” dedi. Dr. Şahin, Gaziantep’in güçlü bir sağlık altyapısına sahip olması için çalışmaların kararlılıkla sürdüğünü vurgulayarak: “Sağlık hizmetlerimizin kalitesini yükseltmek, her vatandaşımıza en kısa sürede ulaşmak temel hedefimizdir. Bu yatırımlar, ekiplerimizin özverili çalışmalarıyla birlikte büyük bir sinerji oluşturacaktır.” ifadelerini kullandı. İl genelinde hizmet verecek olan 16 yeni ambulansın kısa süre içinde göreve başlamasıyla, acil vakalara müdahale hızının artması ve vatandaşların sağlık hizmetine erişiminin kolaylaşması bekleniyor. Haber Merkezi

Montun 750 lira olduğunu duyan vatandaş soluğu tezgah başında aldı

Sun, 02 Nov 25 16:34:06 +0300

Türkiye’nin en büyük sanayi kentleri arasında yer alan Antep’te halkın yaşadığı derin yoksulluk bir kez daha gözler önüne serildi. Kışlık montun 750 lira olduğunu duyan vatandaş, sıraya girdi. Vatandaş kaliteye değil, cebindeki paraya göre alışveriş yapıyor Üretim, sanayi, istihdam şehri olarak anılan Antep’te gelir dağılımındaki adaletsizlik gün geçtikçe artıyor. Hayat pahalılığı karşısında yaşam mücadelesi veren vatandaş artık kaliteye değil, cebindeki paraya göre alışveriş yapmaya başladı. Şehrin en işlek caddesi olan Karagöz-Suburcu Caddesi’nde satılan kışlık montun 750 lira olduğunu duyan vatandaş soluğu tezgah başında aldı. Mağazada 2-3 bin liraya satılan montları alamayanlar, cebine uygun ürünlere yöneliyorlar. Ortaya çıkan bu manzara, yaşanan derin yoksulluğu bir kez daha kanıtladı. Vatandaşın yaşadığı ekonomik kriz gün geçtikçe derinleşiyor Avrupa ödülüne layık görülen, her yıl milyarlarca dolar ihracat yapan Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 559 bin hanenin 225 bininin alt ve en alt seviyede yaşamını sürdürdüğü şehirde, vatandaşın yaşadığı ekonomik kriz gün geçtikçe derinleşiyor. Kredi kartı ile bireysel kredi borcunun tavan yaptığı kentte insanlar, sadece yaşamak için mücadele ediyor. Alım gücü düşmesine bağlı olarak kaliteli bir mont alamayanlar, cebindeki paraya göre ürün almaya başladı. Haber Merkezi

Üretici ile market arasındaki fiyat farkı uçtu: Yüzde 382,9

Sun, 02 Nov 25 16:31:56 +0300

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ekim ayında üretici ile market arasındaki fiyat farkının yüzde 382,9 ile patateste zirve yaptığını açıkladı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ekim ayına ilişkin üretici ve market fiyatları arasındaki farkları açıkladı. Bayraktar, ekimde üretici ile market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 382,9 patateste görüldüğünü söyledi. Patatesteki fiyat farkını yüzde 284,1 ile kuru soğan, yüzde 242,1 ile marul, yüzde 229,5 ile maydanoz takip etti. Bayraktar, üreticide 5 lira 25 kuruş olan patates markette 25 lira 35 kuruşa, 4 lira 92 kuruş olan kuru soğan 18 lira 90 kuruşa, 17 lira 17 kuruş olan marul 58 lira 73 kuruşa, 5 lira 17 kuruş olan maydanoz 17 lira 2 kuruşa satıldığını belirtti. 36 ürünün 22'sinde fiyat artışı görüldü Ekim ayında markette 36 ürünün 22’sinde fiyat artışı, 14’ünde ise fiyat azalışı görüldüğünü aktaran Bayraktar, fiyatı en fazla artan ürünün yüzde 32,9 ile patates olduğu söyledi. Patatesteki fiyat artışını yüzde 30,3 ile kuru soğan, yüzde 24,4 ile domates, yüzde 12,2 ile yeşil soğan izledi. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 21,9 ile yeşil fasulye oldu. Yeşil fasulyedeki fiyat düşüşünü yüzde 16,6 ile limon, yüzde 15,7 ile sivri biber ve yüzde 8,8 ile kuru kayısı takip etti. Üreticide 15 ürünün fiyatı arttı Ekim ayında üreticide 28 ürünün 15’inde fiyat artışı, 10’unda fiyat düşüşü görüldüğünü belirten Bayraktar 3 üründe ise fiyat değişimi olmadığını söyledi. Bayraktar'ın aktardıklarına göre, üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 28,4 ile yeşil fasulyede görüldü. Yeşil fasulyedeki fiyat düşüşünü yüzde 15,2 ile fındık, yüzde 13,8 ile salatalık ve yüzde 13,6 ile kuru incir takip etti. Üreticide en çok fiyat artışı ise yüzde 69,2 ile kabakta görüldü. Kabaktaki fiyat artışını yüzde 50,3 ile domates, yüzde 25 ile Antep fıstığı, yüzde 19,9 ile patates izledi.t24

Salı günü yağmur geliyor

Sun, 02 Nov 25 16:31:00 +0300

Türkiye'de bu hafta ortasına kadar sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Hafta ortasından itibaren ise ülkenin kuzeybatı kesimlerinde ve Doğu Anadolu'nun batısında yağış beklendiği duyuruldu. Yağış beklenen iller arasında İstanbul da var. Türkiye yeni bir hava dalgasına hazırlanıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yayımladığı son raporda 30 il için kuvvetli sağanak uyarısı yaptı. Bu hafta hava nasıl olacak? Yağış var mı? Pastırma sıcaklıklarının etkili olduğu günlerin ardından hava bir anda değişecek. Sıcaklıklar mevsim normallerinin altına inecek, yer yer sel ve su baskınları yaşanabilecek. Salı günü itibarıyla Marmara Bölgesi’nin geneli, Batı Karadeniz kıyıları, Çanakkale ve Doğu Anadolu’nun batısında sağanak yağış bekleniyor. Hafta ortasında ise yağış alanı genişleyecek; çarşamba ve perşembe günleri ülkenin kuzey kesimlerinde aralıklarla yağış görülecek. Salı günü yağış beklenen iller Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Zonguldak, Bartın, Sinop, Kastamonu, Kilis, Gaziantep ve Adıyaman.sputnik

1 milyon 799 bin 172 kişi ehliyetini yenilemedi

Sun, 02 Nov 25 16:30:10 +0300

Eski ehliyetlerin, yeni tip sürücü belgeleriyle değiştirilmesi için verilen süre sona erdi. 2016'dan bu yana 35 milyon 794 bin 515 kişi yeni tip ehliyetini alırken, 1 milyon 799 bin 172 kişi yenileme işlemini yapmadı. Yeni tip sürücü belgeleri, 1 Ocak 2016'da verilmeye başlandı. Eski tip ehliyetlerin yenilenmesi için başlangıçta son tarih 31 Aralık 2020 olarak belirlenmişti. Bu süre, vatandaşların mağduriyet yaşamaması için 4 kez uzatıldı ve bugün sona erdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ekim ayı boyunca sosyal medya üzerinden vatandaşlara ehliyetlerini yenilemeleri yönünde çağrıda bulundu.Yerlikaya, paylaşımlarında sürenin bu kez uzatılmayacağını vurgulayarak, "Son güne kalmayın." mesajı vermişti. Bakanlık kaynaklarından edinilen bilgilere göre, çağrıların ardından ekimde 275 bin 608 kişi, bugün ise 40 bin 771 kişi ehliyetini yenilemek üzere başvuruda bulundu. 2016'dan bu yana 35 milyon 794 bin 515 kişi yeni tip ehliyetini alırken, 1 milyon 799 bin 172 kişi yenileme işlemini yapmadı. Bugün mesai bitimiyle eski tip ehliyetlerin geçerliliği sona erdi. Ehliyet yenileme bedeli, B sınıfı sürücü belgelerinde 15 lira yerine 7 bin 438 lira 60 kuruş olacak. T24

Hukuk üstünlüğü endeksinde Türkiye, 10 yılda 38 sıra geriledi

Fri, 31 Oct 25 14:02:34 +0300

Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre, 2015 yılında 80. sırada bulunan Türkiye, her yıl gösterdiği düşüş eğilimi ile 38 sıra kaybederek 2025’te 118. sıraya kadar geriledi. Dünya Adalet Projesi’nin (World Justice Project - WJP) salı günü yayımlanan 2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi verilerine göre 2024'te 117. sırada bulunan Türkiye, bir sıra daha gerileyerek 143 ülke arasında 118. sırada yer aldı. Endekste Türkiye’nin puanı 0,41 olarak ölçüldü ve bu skor Türkiye'nin son on yıldaki en düşük seviyelerinden biri oldu. Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde 15 ülke arasında 14’üncü sırada bulunan Türkiye, üst-orta gelir grubundaki 41 ülke içinde ise 37’nci sırada. Bu değer, Türkiye’nin hem küresel sıralamada hem de bölgesel ve gelir grubu sıralamalarında son sıralarda yer almasına yol açtı. "Yıllar içinde kademeli düşüş gösterdi" Euronews'te yer alan habere göre, 2015’te 0,46 olan Türkiye’nin endeks puanı yıllar içinde kademeli bir düşüş gösterdi. Hukukun üstünlüğü endeksi; hükümetin yetkilerinin sınırlandırılması, yolsuzlukla mücadele, açık yönetim, temel haklar, güvenlik, düzenleyici uygulamalar, medeni ve ceza adaleti gibi sekiz alandaki performansı ölçüyor. World Justice Project’in Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ülkeler 0 ile 1 arasında bir ölçekte değerlendiriliyor; 1 en güçlü, 0 ise en zayıf hukuk devleti uygulamasını gösteriyor. 'Temel haklar' kategorisinde 134. sırada Endeks verilerine göre Türkiye, son on yılda Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ciddi bir gerileme yaşadı. 2015 yılında 80. sırada bulunan Türkiye, her yıl gösterdiği düşüş eğilimi ile 38 sıra kaybederek 2025’te 118. sıraya kadar geriledi. 2016'da gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye, hukuk devleti sıralamasında 19 sıra geriye giderek 99. sıraya gerilemişti. Türkiye aynı zamanda "Temel Haklar" kategorisinde de 143 ülke arasında 134. sırada yer aldı. Bu başlık; ayrımcılığın önlenmesi, yaşam ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade ve inanç özgürlüğü, mahremiyetin korunması, toplanma özgürlüğü ve temel işçi haklarının güvence altında olması gibi göstergeleri kapsıyor. "En çok gerileyen ikinci ülke" Türkiye aynı zamanda hukukun üstünlüğü alanında son bir yılda en çok gerileyen ülkeler arasında ikinci sırada yer aldı. Türkiye’nin puanı 2024-2025 döneminde yüzde 1,9 düşerken, bu oran onu Sırbistan’ın ardından listenin üst sıralarına taşıdı. Macaristan ve Burkina Faso yüzde 2,0, ABD ve Meksika yüzde 2,8, Sudan yüzde 4,4 ve Rusya yüzde 4,9 gerileme ile dikkat çeken diğer ülkeler oldu. Buna karşılık Dominik Cumhuriyeti yüzde 2,1’lik artışla hukukun üstünlüğünde en çok ilerleyen ülke olurken, Senegal, Sierra Leone, Bangladeş, Gabon ve Kuzey Makedonya da yaklaşık yüzde 1,3-1,6 oranında iyileşme kaydetti. Arnavutluk, Sri Lanka, Brezilya, Botsvana ve Tayland gibi ülkelerde de yaklaşık yüzde 1’lik ilerleme yaşanırken, Çin, Polonya, Güney Kore ve Fas gibi ülkelerde daha sınırlı artışlar gözlendi.bianet

Gaziantep FK'den Myenty Abena'ya 2 maç men cezası

Fri, 31 Oct 25 14:01:56 +0300

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) kararları açıklandı. PFDK, Süper Lig'den 7 kulübe çeşitli cezalar verdi. Türkiye Futbol Federasyonu'nun internet sitesi üzerinden Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu kararları açıklandı. TFF'nin açıklamasına göre kurul, Trabzonspor'a taraftarlarının neden olduğu saha olaylarından 220 bin lira para cezası ile kısmi tribün kapama cezası uyguladı. Galatasaray'a taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat gerekçesiyle kısmi tribün kapatma cezası veren kurul, taraftarların neden olduğu saha olayları sebebiyle de sarı-kırmızılı kulübe 220 bin lira para cezası kesti. Kurul, aynı maçta Göztepe'ye de çirkin ve kötü tezahürattan kısmı tribün kapama cezası verdi. TÜMOSAN Konyaspor'a taraftarların neden olduğu saha olayları sebebiyle 220 bin lira para cezası kesen kurul, Kasımpaşa'ya da akreditasyon sisteminin işletilmemesinden dolayı talimatlara aykırılık gerekçesiyle 220 bin lira para cezasının yanı sıra kısmi tribün kapatma cezası uyguladı. Kurul, Beşiktaş'a taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle 520 bin lira para cezasının yanı sıra kısmi tribün kapama cezası kesti. Fenerbahçe'ye taraftarlarının neden olduğu saha olayları sebebiyle 220, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat gerekçesiyle 400 ve merdiven boşluklarının boş bırakılmamasından dolayı da 120 olmak üzere toplamda 740 bin lira para cezası verildi. Ayrıca sarı-lacivertlilere, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat sebebiyle kısmı tribün kapama cezası da uygulandı. Öte yandan kurul, Gaziantep FK'den Myenty Abena'ya ve Zecorner Kayserispor'dan Laszlo Benes'e rakip takım sporcusuna yönelik ciddi faulü nedeniyle 2 maç men cezası da kesti. Cumhuriyet

Eğitimde yeni sınav modeli geliyor

Fri, 31 Oct 25 14:00:32 +0300

İktidar, yıllardır defalarca değiştirdiği sınav sisteminde bir kez daha düzenlemeye hazırlanıyor. Öğrencilerin beceri düzeyleri dijital ortamda izlenecek, yapay zekâ açık uçlu soruları puanlayacak. 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı dün Resmi Gazete'de yayımlandı. Programda eğitime ilişkin hedeflerde en öne çıkan vurgu sınav sistemlerine ilişkin oldu. Programda "ölçme ve değerlendirme sistemi kapsamında öğretmenlerin mesleki yeterliklerinin artırılması, ölçme süreçlerinin dijital ortama taşınması ve öğrencilerin öğrenme çıktılarının bütüncül biçimde değerlendirilmesi" hedeflendi. Buna göre ortaokul ve lise düzeyinde Türkçe, matematik ve fen bilimleri alanlarında çoktan seçmeli ve açık uçlu sorular içeren Okul Tabanlı İzleme uygulanarak öğrencilerin öğrenme çıktıları ile beceri düzeyleri belirlenecek. Ölçme ve değerlendirme sistemi, eğitimin tüm kademelerinde yapılandırılacak. Ayrıca ölçme ve değerlendirmede bilgi ve iletişim teknolojileri aktif olarak kullanılacak. İki yıllık döngüler halinde ve 4, 8 ile 10'uncu sınıf düzeyindeki öğrencilerin öğrenim sürecinde edindikleri bilgi ve becerileri günlük yaşamda kullanabilme yeterliliklerini belirlemeyi ve zihinsel yetkinlik düzeylerini ölçmeyi amaçlayan Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi (ABİDE) araştırması elektronik ortamda e-ABİDE olarak gerçekleştirilecek. Merkezi sınavların değerlendirilmesinde teknolojik gelişmelere uygun yeni yöntemler uygulanacak ve yapay zeka kullanımı ile açık uçlu sorulara ait cevapların puanlanması sağlanacak. Cumhuriyet

Dış ticaret açığı üç ayın zirvesinde

Fri, 31 Oct 25 13:59:49 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan dış ticaret istatistiklerine göre, eylül ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,8 artarak 5 milyar 161 milyon dolardan, 6 milyar 903 milyon dolara yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2025 yılı Eylül ayına ilişkin dış ticaret istatistiklerini açıkladı. Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2025 yılı Eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,8 artarak 22 milyar 576 milyon dolar, ithalat yüzde 8,7 artarak 29 milyar 479 milyon dolar olarak gerçekleşti. Genel ticaret sistemine göre ihracat 2025 yılı Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,1 artarak 200 milyar 578 milyon dolar, ithalat yüzde 5,9 artarak 267 milyar 637 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı Eylül ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,8 artarak 5 milyar 161 milyon dolardan, 6 milyar 903 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Eylül ayında yüzde 81,0 iken, 2025 Eylül ayında yüzde 76,6'ya geriledi. Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı yüzde 11,8 artarak 59 milyar 974 milyon dolardan, 67 milyar 60 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ocak-Eylül döneminde yüzde 76,3 iken, 2025 yılının aynı döneminde yüzde 74,9'a geriledi.t24

Turizm geliri 9 ayda 50 milyar dolara ulaştı

Fri, 31 Oct 25 13:59:07 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, üçüncü çeyrekte turizm geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,9 artarak 24 milyar 257 milyon 815 bin dolar olurken 9 ayda ise 50 milyar dolara ulaştı. Ziyaretçilerden elde edilen gelirin 24 milyar 46 milyon doları doğrudan harcamalardan, 211 milyon doları ise transfer yolculardan geldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üçüncü çeyrek turizm istatistiklerini açıkladı. Turizm geliri temmuz, ağustos ve eylül aylarından oluşan üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,9 artarak 24 milyar 257 milyon 815 bin dolara yükseldi. Ziyaretçilerden elde edilen turizm geliri 24 milyar 46 milyon 779 bin dolar, transfer yolculardan elde edilen turizm geliri ise 211 milyon 37 bin dolar oldu. Ziyaretçilerin turizm gelirinin yüzde 16,1'ini ülkemizi ziyaret eden yurt dışı ikametli vatandaşlar oluşturdu. Bu çeyrekte ziyaretçiler tarafından yapılan harcamaların 15 milyar 975 milyon 385 bin dolarını kişisel harcamalar, 8 milyar 71 milyon 394 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu. Ülkemizden çıkış yapan ziyaretçi sayısı bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,9 artarak 23 milyon 639 bin 736 kişi oldu. Ziyaretçilerin yüzde 14,5'ini 3 milyon 438 bin 655 kişi ile yurt dışında ikamet eden vatandaşlar oluşturdu. Gecelik ortalama harcama 100 dolar Bu çeyrekte geceleme yapan ziyaretçilerin gecelik ortalama harcaması yüzde 5,4 artışla 100 dolar oldu. Yurt dışında ikamet eden vatandaşların gecelik ortalama harcaması ise 64 dolar oldu. Bu çeyrekte ziyaretçilerden elde edilen turizm geliri içerisindeki paket tur harcamalarının payı yüzde 33,6, yeme içme harcamalarının payı yüzde 19,9, uluslararası ulaştırma harcamalarının payı ise yüzde 11,1 oldu. Bir önceki yılın aynı dönemine göre sağlık harcamaları yüzde 20,3, konaklama harcamaları yüzde 17,3 ve yeme-içme harcamaları yüzde 14,8 arttı. 9 ayda rekor gelir Turizm gelirleri 9 aylık dönemde yüzde 5,7 artışla 50 milyar 36 milyon dolar oldu. Böylece 9 aylık dönem itibarıyla gelirlerde rekor görüldü. Aynı dönemde ziyaretçi sayısı ise yüzde 1,8 artışla 49 milyon 173 bin 56 olarak gerçekleşti. Gecelik ortalama harcama yüzde 6,8 artarak 103 dolar oldu. T24

Yoksulluk sınırı 92 bin TL'yi, açlık sınırı 28 bin TL'yi aştı

Fri, 31 Oct 25 13:58:18 +0300

Türk-İş her ay düzenli olarak yayımladığı açlık ve yoksulluk sınırına ilişkin verilerin ekim ayı sonuçlarını açıkladı. Buna göre ekimde yoksulluk sınırı 92 bin TL'yi aşarken, açlık sınırı da 28 bin lirayı aştı. Türk-İş "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması"nın Ekim 2025 sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, ekimde 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırı" 28 bin 412 lira oldu. Gıda, giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen "yoksulluk sınırı" 92 bin 547 lira olarak hesaplandı. Bekar bir çalışanın "yaşama maliyeti" ise aylık 36 bin 984 lira oldu. Eylülde açlık sınırı 27 bin 970 lira, yoksulluk sınır ise 91 bin 109 lira olarak hesaplanmıştı. Mutfak enflasyonu Ankara'da yaşayan 4 kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış, bir önceki aya göre yüzde 1,58 oranında gerçekleşti. Son 12 ay itibarıyla değişim oranı yüzde 39,06 olarak hesaplanırken yıllık ortalama artış yüzde 40,22 olarak gerçekleşti. Yılın ilk on ayındaki artış oranı ise yüzde 34,76 oranında oldu.t24

Gazişehir dörtlü turnuvaya katılıyor

Fri, 31 Oct 25 13:57:33 +0300

Gazişehir Gaziantep Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı “Göbeklitepe Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası” na katılıyor. Yeni sezon öncesi bu turnuvanın hazırlık anlamında çok iyi oluğunu belirten Menajer Ramazan Taşkın, “Turnuvaya Gazişehir Gaziantep, Şanlıurfa BŞB., İzmir BŞB ve Ankara TSK takımları katılıyor” dedi. Yeni sezon hazırlıklarını Talat Özkarslı Spor Salonunda devam ettiren Gazişehir Gaziantep Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, 22 Kasım 2025 tarihinde başlayacak olan Süper Lig öncesi Şanlıurfa’da hazırlık turnuvasına gidiyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı “Göbeklitepe Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası” 04 Kasım 2025 tarihinde başlayıp, 07 Kasım 2025 tarihinde sona erecek. Dörtlü hazırlık turnuvasının takımlar açısından oldukça yararlı olacağını belirten Gazişehir Gaziantep Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı Menajeri Ramazan Taşkın, “Takımların yeni sezon öncesi eksiklerini gidermesi açısından önemli bir turnuva. Bu turnuvayı gerçekleştiren ve bizleri bu turnuvaya davet eden Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesine teşekkür ediyorum. Ankara TSK, İzmir BŞB, Şanlıurfa BŞB ve Gazişehir Gaziantep tekerlekli sandalye basketbol takımlarının katıldığı turnuvası 3 gün sürecek. Burada galip gelmek ya da mağlup olmak çok önemli değil. Önemli olan tüm oyuncuların şans bulması ve 22 Kasım’da başlayacak Süper Lig öncesi hazır olmaları. Tüm takımlara başarılar diliyorum” diye konuştu. Haber Merkezi

Soğuk havalarda, bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde artıyor

Fri, 31 Oct 25 13:56:56 +0300

Gaziantep Şehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. İsmail Aydın, sonbahar ve kış aylarının gelmesiyle birlikte sık görülmeye başlayan zatürre (pnömoni) hastalığına karşı vatandaşları uyardı. Dr. Aydın, zatürrenin akciğer dokusunun iltihaplanması sonucu oluştuğunu belirterek, “Hastalık genellikle bakteriler, virüsler veya nadiren mantarlar nedeniyle ortaya çıkar. Soğuk havalarda, bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde, özellikle yaşlı bireylerde ve kronik hastalığı olan kişilerde daha sık görülür” dedi. Hastalığın belirtileri hakkında da bilgi veren Aydın, “Yüksek ateş, öksürük, balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve halsizlik en sık görülen belirtilerdir. Ancak özellikle kronik hastalarda ve yaşlı bireylerde bu bulgular daha ağır seyredebilir” ifadelerini kullandı. Tanı ve Tedavi Süreci Tanı sürecinde akciğer grafisi, kan testleri ve gerektiğinde balgam kültürü ile hastalığın saptandığını belirten Dr. Aydın, tedavide uygun antibiyotikler ve destekleyici ilaçların kullanıldığını söyledi. “Tedavi süresince bol sıvı tüketimi, istirahat ve ilaçların düzenli kullanımı son derece önemlidir. Gerekli durumlarda hastane yatışı yapılabilir.” ifadelerini kullandı. Dr. Aydın, risk grubundaki kişilere yönelik koruyucu önlemlere de dikkat çekerek şunları kaydetti: Risk gruplarına yönelik aşı önerilerinde de bulunan Aydın, “65 yaş üstü bireyler, kronik hastalığı olanlar ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler için zatürre ve grip aşıları önerilmektedir. Ayrıca sigarayı bırakmak, el hijyenine dikkat etmek, kalabalık ortamlardan uzak durmak ve sağlıklı ve dengeli beslenmek de önemli korunma yollarıdır.” dedi. Uzm. Dr. Aydın, vatandaşların belirtileri ciddiye alması gerektiğini vurgulayarak, “Belirtiler kötüleştiğinde veya yeni şikâyetler ortaya çıktığında zaman kaybetmeden bir hekime başvurulmalıdır” ifadelerini kullandı.

Başımızın en büyük belası uyuşturucu

Thu, 30 Oct 25 18:43:11 +0300

Türkiye’nin en büyük sorunları arasında ye alan uyuşturucu madde Antep’i örümcek ağı gibi sarmış durumda. Kullanım yaşının 12’ye kadar gerilediği şehirde, çocuklar her geçen gün bu bataklığa daha fazla saplanıyor Antep’in en eski mahalleleri arasında yer alan Cengiz Topel Mahallesi’nde, internet, sokak lambası, uyuşturucu ve fuhuş gibi sorunu bulunuyor. Ancak en önemli sorun uyuşturucu. Kullanım yaşının 12’ye kadar düştüğü mahallede vatandaş, fuhuştan, internetin olmamasından dert yandı. Çocuklarımız birer birer elimizden kayıp gidiyor ‘Başımızın en büyük belası uyuşturucu’ diyen Cengiz Topel Mahalle Muhtarı Ahmet Gümüş, ‘’Kullanım yaşı 12’ye kadar düştü. Özellikle satıcılar, okula giden çocukları kullanıyorlar. Komşular arıyorlar, bizlerde emniyete bildiriyoruz, geliyorlar, ancak çözüm yok. Çocuklarımız birer birer elimizden kayıp gidiyor’’ dedi. Uyuşturucu kullanan kişilerin sayısı arttığı gibi kullanım yaşı da düşüyor Uyuşturucu konusunda cezaların ağırlaştırılması gerektiğini dile getiren Gümüş, ‘’54 yıldan beri bu mahallede ikamet ediyorum. 10-15 yıl önceki Cengiz Topel mahallesi bu değildi. Uyuşturucu kullanan kişilerin sayısı arttığı gibi kullanım yaşı da düşüyor. Devletimiz, bataklığı kurutayım derken, bu esnada çocuklarımız birer birer kayboluyor. Bu konuda bir an evvel harekete geçilmesini talep ediyoruz’’ çağrısında bulundu. Zina suç olmaktan çıktığından çok rahat hareket ediyorlar Fuhuş konusuna değinen Gümüş, ‘’Bazı sokaklarımızda fuhuş yapıldığına dair telefonlar alıyoruz. Zina suç olmaktan çıktığından çok rahat hareket ediyorlar. Bu da çekirdek aile dediğimiz yapımızı bozuyor. Komşular bildiriyor ancak çözüm odaklı olunması gerekiyor’’ şeklinde konuştu. Sokaklarımız dahil her noktaya internet bağlanmasını talep ediyoruz 21 bin civarında kişinin yaşamını sürdürdüğü Cengiz Topel Mahallesi’nde seçmen sayısının ise 7 bin 100 olduğunu hatırlatan Gümüş, ‘’Mahallemizin en büyük sorunlarından biri Kahramanmaraş depremlerinden beri süregelen bir internet sorunumuz var. Eğitim camiası, internet üzerinden ders verdiğinden internet büyük önem arz ediyor. Bir an önce sokaklarımız dahil her noktaya internetin bağlanmasını talep ediyoruz’’ ifadelerini kullandı. Yaşadığımız alanı, çevremizi temiz tutmalıyız Vatandaşa seslenen Muhtar Gümüş, ‘’Vatandaşımız, çevresini temiz kullanmıyor. Örneğin, bir noktada 4 konteyner var, belediye ekipleri bunları boşaltıyorlar, lakin vatandaş, çöpleri konteynere atmak yerine çevresine atıyor. Kendi kapısının önünü süpürmeyen bir topluluk haline geldik. Dolayısıyla yaşadığımız alanı, çevremizi temiz tutmalıyız’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Babadan kalma yöntemlerle üretim ve pazarlamayı bırakmalıyız

Thu, 30 Oct 25 18:42:00 +0300

‘İki yıldan beri piyasalar sakindi, o yüzden bizlerde teknolojiye ayak uydurmak zorundayız’ diyen Gaziantep Ayakkabıcılar Odası Başkanı Mehmet Emin İnce, ‘’İşletmelerimizi makineleştirmek durumundayız. Babadan kalma yöntemlerle üretim ve pazarlamayı bir tarafa bırakacağız. O yüzden işletmelerimizin birleşmelerini tavsiye ediyoruz’’ şeklinde konuştu. İnce, ‘’Toplam ayakkabı ihracatımızın yüzde 65’ini, 200 metrekare altında bulunan işletmelerimiz tarafından gerçekleştiriliyor. Hedefimizi biliyoruz, üreticilerimizin, perakendecilerimizin ve toptancılarımızın gücüne güç katmak için çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Oda veya sektör olarak, sürekli değişen üretim koşullarına ayak uydurma yollarını aramaktayız. Bunları esnafımız ile birlikte en güzel şekilde paylaşarak, yapmış olduğumuz panellerle gerekli alt yapıya ulaşmalarını sağlıyoruz’’ ifadelerine yer verdi. Tüm zorlukları aşmak için büyük bir mücadele verdiklerini sözlerine ekleyen Başkan İnce, ‘’Karşımıza çıkan tüm zorlukları da aşarak yeni fırsatlar yaratmanın yollarını arıyoruz. Bunun yanı sıra markalaşma akşamdan sabaha olmuyor. Markalaşma trenini kaçırdık. Markalaşma konusunda neler yapabilirizin çalışması içerisindeyiz. Tüm paydaşlarımız ile birlikte bu alanda başarılı çalışmalara imza atacağımızı umut ediyoruz’’ açıklamasını yaptı. En az 10 marka çıkarabilecek bir potansiyele ve alt yapıya sahibiz Gaziantep’ten en az 10 ayakkabı markası çıkarabilecek bir potansiyele sahip olduklarını kaydeden İnce, ‘’En az 10 marka çıkarabilecek bir potansiyele ve alt yapıya sahibiz. Bunu da en kısa zamanda başaracağımızı ümit ediyoruz ve markalarımızdan da gurur duymak istiyoruz. O yüzden fuarlar, AVM’ler ve E-ticaret platformları bizim için çok önemli. Fuarlardan internet platformlarına kadar, sürdürülebilirlikten çeşitli iletişimlere kadar tüm paydaşlarımızla işimize ve sektörümüze hizmet sunmaya çalışıyoruz. Olumsuz şartlara rağmen sektörümüzü uluslararası rekabette daha üst sıralara taşımaya gayret gösteriyoruz. Hedeflerimizi biliyoruz, üretmek için çalışıyoruz’’ dedi. İthalat kaynaklı haksız rekabet var Elektrik maliyetlerine değinen İnce, ‘’Şu an daha teknolojik makineleri kullanarak, maliyetlerimizi en aza indirmek için KOSGEB, Kalkınma Ajansı ve Avrupa Birliği’nin desteklerini imalatçılarımıza ve firmalarımıza kullandırmak için oda olarak bir masa kurduk, çalışmalarımız sürüyor. Başta ithalat kaynaklı haksız rekabet olmak üzere karşı karşıya kaldığımız tüm zorlukların farkındayız. Zorlukları da el birliği ile aşmak için sektör temsilcilerimizle bir araya gelmeye özen gösteriyoruz. Ankara ve üst kurumlarla ilişkilerimizi iyi tutuyoruz ve gelecek günler daha aydınlık olacak’’ mesajını verdi. Haber Merkezi

Her yerden zeytin alınmaz

Thu, 30 Oct 25 18:41:24 +0300

Kış mevsiminin yaklaşmasıyla tezgahlarda yerini alan yeşil zeytinler alıcısını bekliyor, ancak fiyatlar cep yakıyor Kış mevsiminde kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi yeşil zeytin görücüye çıktı. Lakin vatandaşın alım gücünün düşmesi satışlara yansıdı. Satışların düştüğünü ifade eden esnaf, zeytin alırken dikkatli olunması konusunda uyarmayı ihmal etmedi. Antalya ürününü getirip Antep zeytini gibi satıyorlar Zeynep Köklü, ‘’Satışlarda zorlanıyoruz. Antalya ürününü getirip Antep zeytini gibi satıyorlar. Antalya’dan getirilen ürün sulak ama bizim buranın zeytini susuz olduğu için daha iyi ama ikisini de aynı fiyata satmaya çalışıyorlar. Aynı olamaz. Çünkü sulu zeytinler çürürken, susuz zeytinler çürümez. Bunu halkımıza anlatıyoruz’’ dedi. İnsanların merhametli olması lazım ‘İnsanların merhameti olması lazım’ diyen Köklü, ‘’Sulu zeytin alanlar gelip yeniden zeytin alıyorlar. Yazık, günahtır insanlar kolay para kazanmıyor. İnsanların dürüst olması gerekiyor. Halkımız eline alıp sıktığında çıkanın yağ olduğunu zannediyor, halbuki o su. Sulandığı için sulu. O yüzden her yerden zeytin alınmaz’’ uyarısında bulundu. Bir günde 500 kilo ürün satarken, şimdi haftada o kadar satılıyor Köklü, ‘’Sattığımız zeytinler kalitelidir, müşterilerimiz çok memnun. Hiçbir şekilde çürüme olmaz. Fiyatlar geçen yıl ile aynı. Şu anda kilogramı 120 lira dolaylarında. Satışlar çok durgun. Geçmiş yıllarda bir günde 500 kilogram ürünü satarken, şimdi ise bir haftada ancak satılıyor’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

Tarımda finansman istikrarı, üretimde istikrarı beraberinde getirir

Thu, 30 Oct 25 18:31:05 +0300

GTB Başkanı Mehmet Akıncı, Hazine destekli sübvansiyonlu tarım kredilerinde faiz indirim oranlarının yeniden eski seviyelerinde uygulanmaya devam etmesinin, üreticiler açısından son derece olumlu bir gelişme olduğunu belirterek, “Bu karar, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve gıda arz güvenliği adına son derece değerli bir adım” dedi. Resmi Gazete’nin 30 Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan yeni karara göre, Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Katılım aracılığıyla kullandırılan sübvansiyonlu kredilerde faiz desteği oranlarının yeniden önceki seviyelerine çekilmesi, tarım sektöründe memnuniyet yarattı. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, kararın üreticinin finansmana erişimini kolaylaştıracağını ve tarımsal üretimde sürekliliği destekleyeceğini ifade etti. Son dönemlerde üretim girdi maliyetlerinde artış olduğunu belirten Akıncı, “Bu nedenle faiz desteğinin korunması, üreticimizin elini güçlendirecek, üretim motivasyonunu artıracaktır. Bu yaklaşım, ülkemizin tarımsal üretim kapasitesine ve gıda arz güvenliğine doğrudan katkı sağlayacaktır” diye konuştu. Tarımın stratejik bir alan olduğuna işaret eden Akıncı, devletin bu alandaki destekleyici adımlarının gelecek açısından büyük önem taşıdığını dile getirdi. “Üreticimizi koruyan, emeğe değer veren ve üretim zincirini güçlü tutan her düzenleme hem kırsal kalkınma hem de ulusal gıda güvenliği için önemli bir yatırımdır” diyen Akıncı, kararın sektörde memnuniyetle karşılandığını söyledi. Akıncı açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Tarımda finansman istikrarı, üretimde istikrarı beraberinde getirir. Faiz desteğinin eski seviyelerinde sürdürülmesi, çiftçimizin emeğine ve alın terine verilen değerin en somut göstergesidir. Bu yaklaşım, sadece üretimin sürekliliğini güvence altına almakla kalmaz; aynı zamanda tarım sektörünün planlı ve sürdürülebilir büyümesine, kırsal kalkınmanın desteklenmesine ve ülke ekonomisinin güçlenmesine önemli katkılar sağlar. Üreticimizin güvenle üretime devam etmesi, toplumumuzun gıda güvenliğinin korunması açısından da büyük önem taşımaktadır.”

Bu durum hekimlerimizi üzdü ve kendilerini değersiz hissettiriyor

Thu, 30 Oct 25 18:30:26 +0300

Gaziantep Şehir Hastanesi’nde her ay bir konuda eğitim gören aile hekimlerine, şirket yetkililerinin izni olmadan su bile verilmediği, hatta internet veya prizlerinin dahi kullanılmasına izin verilmediği ileri sürüldü Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı K. Doğan Eroğulları, ‘’Hekimleri değersizleştiren ve ihtiyaçları görmeyen bir anlayış hakim. Çünkü birçok hekim arkadaşımız şeker, tansiyon hastası, hamile olan kadın meslektaşlarımız var. Bu durum hekimlerimizi üzdü ve kendilerini değersiz hissediyor’’ dedi. Rönesans Holding elektrik kullanımına izin vermiyor Eroğulları, ‘’Gaziantep Şehir Hastanesi’nde her ay sabah 09:00’dan akşam 17:00’a kadar hekimler seminer veriliyor. Bu eğitimlere bizlerde katıldık ve eğitim yaklaşık 8 saat sürüyor. Ancak seminere katılan hekimlere çay bile verilmiyor. Ayrıca yetkililer, Rönesans Holding’in elektriğin kullanılmasına izin vermediğini söyledi. Bu hastaneler şehir mi yoksa şirket hastanesi mi diye soruyorduk. Ortaya çıkan tablo bu hastanelerin şirket hastanesini olduğunu bize gösterdi’’ şeklinde konuştu. ‘İdareciler, hekimlerin ihtiyacı olan çay ve su vermek istiyorlarmış ama şirket yetkilileri buna izin vermiyormuş’ diyen Eroğulları, ‘’Yönetici kadrosundaki arkadaşların uygulamadan rahatsız olduğunu biliyorum, bizler konusunda çok iyi niyetleri var. Ortaya çıkan bu tablo şehir hastanelerinin şirket hastanesi olduğunu kanıtladı’’ açıklamasını yaptı. Bu hastanelerin kar amacı güden amacı güden yerler olduğunu anlıyoruz Eroğulları, ‘’Şehir hastanesinde çalışan arkadaşlarımızdan aldığımız bilgiye şirket yetkilisinin izni olan herhangi bir priz, alet-edevatı kullanmak veya oda içerisinde değişiklik yapmak mümkün değilmiş. İnternet konusunda çok ciddi kısıtlamalar var. Bilgi amaçlı olsa bile idarenin izin verdiği şeylerin dışına çıkılamıyormuş. Bu hastanelerin hekimleri ve sağlık emekçilerini değersizleştiren ve kar amacı güden amacı güden yerler olduğunu anlıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Haber Merkezi

Corendon Alanyaspor-Gaziantep FK maçını Oğuzhan Aksu yönetecek

Thu, 30 Oct 25 18:29:00 +0300

Trendyol Süper Lig'de 11. hafta maçlarını yönetecek hakemler açıklandı. Ligde 1 Kasım Cumartesi günü oynanacak Galatasaray-Trabzonspor maçında Cihan Aydın, 2 Kasım Pazar günü oynanacak Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinde Ali Yılmaz düdük çalacak. Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulunun açıklamasına göre, ligde 11. hafta maçlarında görev yapacak hakemler şunlar: Yarın: 20.00 RAMS Başakşehir-Kocaelispor: Batuhan Kolak 1 Kasım Cumartesi: 17.00 Göztepe-Gençlerbirliği: Yasin Kol 20.00 Galatasaray-Trabzonspor: Cihan Aydın 2 Kasım Pazar: 14.30 TÜMOSAN Konyaspor-Samsunspor: Ali Şansalan 17.00 Zecorner Kayserispor-Kasımpaşa: Kadir Sağlam 20.00 Beşiktaş-Fenerbahçe: Ali Yılmaz 3 Kasım Pazartesi: 20.00 ikas Eyüpspor-Hesap.com Antalyaspor: Alper Akarsu 20.00 Corendon Alanyaspor-Gaziantep FK: Oğuzhan Aksu 20.00 Çaykur Rizespor-Mısırlı.com.tr Fatih Karagümrük: Ömer Tolga Güldibi. T24

Az gören bireylerin yaşam kalitesi artacak

Thu, 30 Oct 25 18:28:00 +0300

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi arasında, az gören bireylerin yaşam kalitesini artırmak amacıyla “Az Görme Rehabilitasyon Merkezi” kurulmasına yönelik iş birliği protokolü imzalandı. Hazırlanan protokol kapsamında; görme kaybı yaşayan bireylerin tıbbi tedavi sonrası günlük yaşam becerilerinin geliştirilmesi, mevcut görme seviyelerinin en üst düzeye çıkarılması ve bağımsız yaşam becerilerinin desteklenmesi hedefleniyor. Protokol gereğince, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi rehabilitasyon alanının oluşturulması, eğitimlerin yapılacağı fiziki alanların hazırlanması ve merkezin ihtiyaç duyduğu teknik malzemelerin temininden sorumlu olacak. Gaziantep Üniversitesi ise bilimsel faaliyetlerin yürütülmesi, eğitim materyallerinin hazırlanması, sertifika programları düzenlenmesi ve öğrencilerin merkezde uygulama ve araştırma yapmalarını sağlayacak. Ankara Üniversitesi ise eğitim desteği, teknik malzeme belirleme ve bilimsel içerik hazırlama konularında katkı sunacak. Gaziantep Üniversitesi olarak toplumsal sorumluluk bilinci doğrultusunda her türlü bilimsel ve sosyal projeye destek vermeyi görev bildiklerini belirten GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, “Şehrimize kazandırılacak rehabilitasyon merkezine bilimsel altyapımızı, insan kaynağımızı ve teknik imkanlarımızı sunmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu merkez sayesinde görme kaybı yaşayan bireylerimizin günlük yaşamda daha bağımsız, üretken ve özgüvenli hale gelmelerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Büyükşehir Belediyemiz ve Ankara Üniversitemizle yürüttüğümüz bu iş birliğinin hem şehrimize hem de ülkemize örnek olacağına inanıyorum. Şehrimize değer katan her projenin içinde yer almaktan mutluluk duyuyor, katkı sunan herkese teşekkür ediyorum” dedi. Haber Merkezi .

Gençlerin iş tecrübesi kazanması sağlanacak

Thu, 30 Oct 25 18:27:25 +0300

Gaziantep Valiliği koordinesinde, Gaziantep Üniversitesi (GAÜN), Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (GİBTÜ) ve İŞKUR arasında “Gençlik Programı” sözleşmesi imzalandı. Gaziantep Valiliği’nde düzenlenen imza törenine; Gaziantep Valisi Kemal Çeber, GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut Doğan, GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir ve Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Aytekin Doğan katıldı. Program kapsamında öğrenciler, eğitim süreçlerine katkı sağlayacak çeşitli faaliyetlerde görev alacak. Öğrenciler, bu çalışmalar karşılığında günlük ihtiyaçlarını karşılamalarına destek olacak bir ücret de alacak. Gençlerin iş tecrübesi kazanmasına, istihdam becerilerinin gelişmesine ve toplumsal üretkenliğe katkı sunmasına yönelik olarak hazırlanan bu iş birliğinin, öğrencilerin kişisel ve mesleki gelişimlerine önemli katkılar sağlaması hedefleniyor. Haber Merkezi

İki bronz madalya kazanarak, Avrupa üçüncüsü oldu

Thu, 30 Oct 25 18:26:51 +0300

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Spor Bilimleri Fakültesi öğrencisi Harun Algül, Arnavutluk’un Durres kentinde düzenlenen Gençler ve U23 Avrupa Halter Şampiyonası’nda önemli bir başarıya imza attı. Erkekler U23 60 kilo kategorisinde yarışan Algül, koparmada 114 kilo ve toplamda 251 kiloluk dereceleriyle iki bronz madalya kazanarak, Avrupa üçüncüsü oldu. Haber Merkezi

19 kişi yaşamını yitirmişti, müteahhit halen yakalanamadı

Thu, 30 Oct 25 18:26:20 +0300

Gaziantep'te 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 19 kişinin hayatını kaybettiği Akar Apartmanı davasının 10. duruşmasında müşteki avukatları, sanıkların tutuklanmasını talep etti. Mahkeme, müteahhit Mesut Akar ve şantiye şefi Serdar Çelebi Köse'nin adli kontrolünün devamına karar verdi; duruşmalara katılmamaları halinde derhal tutuklanacakları ihtar edildi. Duruşma 4 Şubat 2026'ya bırakıldı. 6 Şubat depremlerinde Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde bulunan Akar Apartmanı'nın yıkılması sonucu 19 kişi yaşamını yitirdi, 7 kişi yaralandı. İslahiye Cumhuriyet Başsavcılığı, müteahhit Mesut Akar, şantiye şefi Serdar Çelebi Köse, yapı denetim şirketi yetkilileri Yahya Gökçil, Celalettin Kurt ve Mehmet Ali Unkun, denetçi Adnan Yıldız ve Ömer Kirik, yardımcı kontrol elemanı Serkan Dökülmez hakkında "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 10. duruşmaya, tutuksuz sanık müteahhit Mesut Akar ve taraf avukatları katıldı. Diğer sanıklar duruşmada yer almadı. "Sanıklar tutuklansın" talebi Cumhuriyet savcısı mütalaasında eksik hususların giderilmesini talep etti. Müşteki avukatlarından Abdullah Yalçın, beyanında sanık Serdar Çelebi Köse'nin duruşmaları takip etme zorunluluğu olmasına rağmen katılmadığını, sanık Mesut Akar hakkında ise kuvvetli "kaçma şüphesi" bulunduğunu ifade ederek, her iki sanığın tutuklanmasını veya mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda birden fazla adli kontrol hükmünün uygulanmasını istedi. Tutuksuz sanık Mesut Akar, "Benim kaçma şüphem yoktur, ben duruşmaları takip ediyorum. Beraatimi talep ederim" dedi. Duruşma 4 Şubat'a ertelendi Mahkeme heyeti, sanıkların adli kontrolünün devamına karar verdi. Sanıklar Mesut Akar ve Serdar Çelebi Köse'ye, CMK'nın 109/3-b maddesi uyarınca duruşmaları takip etme zorunluluğu şeklinde adli kontrol uygulanmasına, gelecek celse duruşmaya katılmamaları halinde CMK'nın 112/1 maddesi uyarınca derhal tutuklanacaklarının ihtar edilmesine hükmedildi. Duruşma 4 Şubat 2026'ya ertelendi.

‘İlansız’ 250 milyar liralık ihale yapıldı

Thu, 30 Oct 25 12:15:22 +0300

Kamuya, İhale Yasası hükümlerine tabi olmadan milyarlarca liralık alım devam ediyor Bu yıl için belirlenen 200 milyar liralık ilansız ve teminatsız kamu alımı hedefinin aşılacağı ortaya çıktı. İstisna kapsamındaki alımların payı da yüzde 12.5 olacak. Kamu ihalelerinde şikayet ve yerli lehine avantaj uygulamaları da artıyor. Kamu İhale Kurumu’nun güncel verileri, kamuya hem ilansız hem Kamu İhale Yasası kapsamı dışındaki alımların artarak ve bütün hızıyla sürdüğünü ortaya koydu. Kamu İhale Kurumu’na göre 2024’te ilan yapılmaksızın ve teminat alınmaksızın doğrudan temin yoluyla 250.3 milyar liralık kamu alımı yapıldı. Bu yıl 200 milyar liraya düşürülmesi hedefleniyordu. Ancak hedef tutmadı. Yıl sonunda geçrekleşmenin 250 milyar lira olması bekleniyor. 2026’da bu yolla kamuya 275 milyar lira, 2027’de 300 milyar lira, 2028’de ise 350 milyar liralık alım yapılması öngörülüyor. Bunun yanında, kamu için bazı alımlar da Kamu İhale Yasası kapsamı dışında yapılıyor. İlgili istisnalar Kamu İhale Yasası’nın 3. maddesinde düzenleniyor. AKP döneminde bu maddenin kapsamı genişletildi ve birçok alım Kamu İhale Yasası kapsamının dışına çıkarıldı. İstisnalar kapsamında geçen yıl kamuya 436.1 milyar liralık alım yapıldı. Bu yıl istisnalar kapsamında yapılacak alım tutarının 600 milyar lira olması bekleniyordu. Yıl sonu gerçekleşme tutarının 450 milyar lira olacağı tahmin ediliyor. Gelecek yılki hedef ise 500 milyar lira. 2027 ve 2028 yıllarında da istisnalar kapsamında her yıl için 600 milyar liralık alım yapılması öngörülüyor. İstisna kapsamındaki kamu alımları tutarının toplam kamu ihaleleri tutarına oranı geçen yıl yüzde 17.83 oldu. Bu yıl hedef yüzde 10’a düşürmekti. Ancak bu hedef tutmadı. Yıl sonunda gerçekleşmenin yüzde 12.5 olması bekleniyor. Gelecek yıllardaki hedef ise yüzde 10. Öte yandan şikâyet incelemelerinin toplam ihaleler içindeki payı geçen yıl yüzde 2.96 olarak kaydedildi. Bu yıl sonunda yüzde 4’e çıkması bekleniyor. Yine, yabancı uyruklu kişilerle imzalanan sözleşmelerin tutarının kamu alımlarına oranı geçen yıl 0.92 oldu. Bu yıl sonu itibarıyla 1.5’e çıkacak. Yerli istekliler lehine fiyat avantajı uygulanan ihalelerin toplam ihalelere oranı geçen yıl 41.62’ydi. Bu yıl itibarıyla 50’ye çıkacak. Yerli malı teklif eden istekliler lehine fiyat avantajı uygulanan ihalelerin toplam ihaleleri oranı da geçen yıl 63.66’ydı. Bu yıl ve sonraki yıllarda 50 olacak.cumhuriyet

Yurttaşın enflasyon beklentisi yükseldi!

Thu, 30 Oct 25 12:14:34 +0300

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, eylül ayına ilişkin sektörel enflasyon beklentilerini yayımladı. Piyasa katılımcıları ve hanehalkının enflasyon beklentisi artarken reel sektörün tahmini geriledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Eylül 2025 “Sektörel Enflasyon Beklentileri” verilerini yayımladı. Rapora göre, ekim ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri bir önceki aya kıyasla piyasa katılımcılarında 1,01 puan artarak yüzde 23,26’ya çıktı. Hanehalkı beklentisi 1,40 puan yükselerek yüzde 54,39’a ulaşırken, reel sektör beklentisi 0,50 puan azalarak yüzde 36,30’a geriledi. Sektörel enflasyon beklentileri eylül ayında tüm sektörlerde gerilemişti. Hanehalkı beklentisi bu dönemde 1,08 puan düşüşle yüzde 52,99 seviyesine inmişti. Gelecek 12 ayda enflasyonun düşeceğini öngören hanehalkı oranı, bir önceki aya göre 0,85 puan azalarak yüzde 26,50 olarak gerçekleşti.

Gaziantep FK 3 Kasım’da Alanya deplasmanında

Thu, 30 Oct 25 12:13:48 +0300

Galatasaray ve Trabzonspor ile Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşmaları 11. haftanın en önemli mücadeleleri olarak göze çarpıyor Trendyol Süper Lig'de 11. haftanın perdesi 31 Ekim Cuma Başakşehir-Kocaelispor karşılaşmasıyla açılacak. Tüpraş Stadı'nda oynanacak Beşiktaş-Fenerbahçe derbi mücadelesi, 2 Kasım Pazar günü saat 20.00'de başlayacak. Lider Galatasaray da, 1 Kasım Cumartesi günü saat 20.00'de en yakın takipçisi Trabzonspor ile karşı karşıya gelecek. Türkiye Futbol Federasyonu'nun açıklamasına göre ligde haftanın programı şöyle: 31 Ekim Cuma 20.00 RAMS Başakşehir-Kocaelispor (Başakşehir Fatih Terim) 1 Kasım Cumartesi 17.00 Göztepe-Gençlerbirliği (Gürsel Aksel) 20.00 Galatasaray-Trabzonspor (RAMS Park) 2 Kasım Pazar 14.30 TÜMOSAN Konyaspor-Samsunspor (MEDAŞ Konya Büyükşehir) 17.00 Zecorner Kayserispor-Kasımpaşa (RHG Enertürk Enerji) 20.00 Beşiktaş-Fenerbahçe (Tüpraş) 3 Kasım Pazartesi 20.00 ikas Eyüpspor-Hesap.com Antalyaspor (Stat belli değil) 20.00 Corendon Alanyaspor-Gaziantep FK (Alanya Oba) 20.00 Çaykur Rizespor-Mısırlı.com.tr Fatih Karagümrük (Çaykur Didi)

“Basit Bir Morarma, Hayati Bir Uyarı Olabilir!”

Thu, 30 Oct 25 12:13:12 +0300

Medical Point Gaziantep Hastanesi Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Eser’den Kanama ve Pıhtılaşma Bozuklukları Uyarısı Kanama ve pıhtılaşma bozuklukları, çoğu zaman fark edilmeyen ancak ciddi sonuçlara yol açabilen hastalıklar arasında yer alıyor. Medical Point Gaziantep Hastanesi Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Eser, toplumda sık görülen bu durumlara karşı erken teşhisin önemine dikkat çekti. Doç. Dr. Eser, “Vücutta nedeni açıklanamayan morluklar, uzun süren burun veya diş eti kanamaları, kadınlarda aşırı adet kanamaları gibi belirtiler pıhtılaşma bozukluklarının ilk habercisi olabilir. Bu tür durumlar asla hafife alınmamalıdır.” dedi. Kan pıhtılaşmasının, vücudun kendini koruma mekanizması olduğunu ancak bazı durumlarda bu sistemin aşırı veya yetersiz çalışmasının ciddi sonuçlar doğurduğunu belirten Eser, şu ifadeleri kullandı: “Pıhtılaşma sistemi dengesizleştiğinde, damarlarda istenmeyen pıhtılar oluşabilir. Bu da beyin, kalp veya akciğer gibi hayati organlarda tıkanmalara yol açabilir. Diğer tarafta, yetersiz pıhtılaşma ise kontrolsüz kanamalara neden olur. Her iki durum da hayatı tehdit edebilir.” Doç. Dr. Eser, ailede benzer hastalık öyküsü bulunan bireylerin, sık sık morarma veya uzun süren kanamalar yaşayan kişilerin mutlaka bir hematoloji uzmanına başvurması gerektiğini vurguladı. Son olarak, sağlıklı bir yaşam için düzenli kontrol ve erken tanının önemine değinen Eser, “Basit bir kan testiyle bile birçok kanama veya pıhtılaşma bozukluğu saptanabilir. Erken tanı hayat kurtarır” ifadelerini kullandı. HaberMerkezi

‘Adil yargılanma hakkının ihlali’ için en çok dava açılan ülkelerden biriyiz

Wed, 29 Oct 25 19:14:56 +0300

Adaletin önemine vurgu yapan Av. İbrahim Kaya, adaletin zedelendiği yerde, güvenin, ekonominin ve demokrasinin ayakta kalmasının mümkün olmadığına dikkat çekti Kaya, ‘’Vatandaş hakkını aramaktan korkuyor. Çünkü dava açmak pahalı, süreç uzun. Bu süre, Avrupa ortalamasının neredeyse üç katı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) istatistiklerinde ise Türkiye, ‘adil yargılanma hakkının ihlali’ gerekçesiyle hakkında en çok dava açılan ülkelerden biri konumunda’’ dedi. Dar gelirli vatandaş, yargı önünde hak aramaktan vazgeçebiliyor Türkiye’de yargılama giderlerinin fazla olmasının ve yargılamaların uzun sürmesinin vatandaşın hak arama hürriyeti önündeki en büyük engellerden biri olduğunu söyleyen Kaya, ‘’Dava açarken ödenen harçlar, bilirkişi ücretleri, tebligat masrafları ve avukatlık ücretleri birçok kişi için ciddi bir yük oluşturuyor. Özellikle dar gelirli vatandaşlar, bu yüksek maliyetler nedeniyle haklarını yargı önünde aramaktan vazgeçebiliyor. Adli yardım mekanizmaları bulunsa da, bu sistem her zaman yeterli ve erişilebilir düzeyde değil’’ ifadelerini kullandı. Vatandaş, dava açmak için gerekli harçları ödeyemiyor Mahkemeye erişim hakkının, adil yargılanma hakkının ayrılmaz bir parçası olduğunu aktaran Kaya, ‘’Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesi, bu hakkı açık biçimde düzenlemiş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına göre, bir ülkenin yargı sistemi, yalnızca teoride değil, pratikte de vatandaşlara gerçek bir başvuru imkânı sunmalı. Ancak Türkiye’de yüksek yargılama giderleri, bu hakkın yalnızca kâğıt üzerinde kalmasına neden oluyor. Vatandaş, dava açmak için gerekli harçları ödeyemediğinde, hakkını arama imkânını kaybediyor. Bu durum, hukuk önünde eşitlik ilkesini zedelemekte ve toplumsal adalet duygusunu zayıflatıyor’’ değerlendirmesini yaptı. Yüksek yargılama giderleri, adaletin erişilebilir olmasını engelliyor Yüksek yargılama giderlerinin, adaletin yalnızca maddi imkânı olanlar için erişilebilir hale gelmesine yol açtığını, böylece hukukun eşitlik ilkesinin zedelendiğini belirten Kaya, adil bir yargı sistemi için yargılama giderlerinin makul seviyeye çekilmesinin ve adli yardım sisteminin güçlendirilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Yıllarca süren davalar hak, hukuk ve adalet duygusunu derinden sarsıyor Av. Kaya, ‘’Mahkemelerde yıllarca süren davalar vatandaşın “hak, hukuk ve adalet” duygusunu derinden sarsıyor. Birçok yurttaş artık mahkeme koridorlarına adım atmak istemiyor. Çünkü adalete erişim, ekonomik durumu iyi olmayanlar için neredeyse imkânsız hale geldi. Artan yargılama giderleri vatandaşın en temel anayasal haklarından biri olan adil yargılanma hakkı çatısı altındaki mahkemeye erişim hakkını kısıtlıyor’’ şeklinde konuştu. Yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkı, bir ülkede toplumsal barışın temeli Yargıya erişimdeki eşitsizliğin en çok kadınları ve emekçileri vurduğunu dile getiren Av. İbrahim Kaya, konuşmasını şöyle tamamladı: ‘’Boşanma, nafaka ve şiddet davaları yıllarca sürerken; işten haksız yere çıkarılan bir işçi, dava açmak istediğinde yüksek harçlarla karşılaşıyor. Maddi gücü olmayan, hakkını arayamıyor. Bu da hukukun temel ilkesi olan eşitlik ilkesini fiilen ortadan kaldırıyor. Yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkı, bir ülkede toplumsal barışın temeli.’’ Haber Merkezi

500 bin konutun 13 bin 890’ı Antep’te yapılacak

Wed, 29 Oct 25 19:13:17 +0300

Konutlar devlet güvencesiyle, yüzde 10 peşinat ve 240 ay vadeyle satışa sunulacak… Fiyatlar 1 milyon 800 bin TL’den başlayacak Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi olan “Yüzyılın Konut Projesi” kapsamında yapılacak 500 bin konutun illere göre dağılımı açıklandı. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Konya en fazla konut inşa edilecek şehirler oldu. Başvurular 10 Kasım–19 Aralık tarihleri arasında alınacak. Antep’in payına 13 bin 890 konut düştü. İllerin nüfus yoğunluğu, barınma talebi ve kira artış oranı dikkate alındı Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi kapsamında hayata geçirilecek 500 bin konutun illere göre dağılımı belli oldu. 81 ilde yapılacak konutlarla birlikte hedef, konut fiyatlarını düşürmek, kira artışlarını frenlemek ve barınma sorununu hafifletmek. Proje kapsamında, her ilin nüfus yoğunluğu, barınma talebi ve kira artış oranları dikkate alınarak konut sayısı belirlendi. En fazla konutun yapılacağı ilk beş şehir İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Konya olarak açıklandı. Projeyle birlikte büyükşehirlerde olduğu kadar Anadolu’daki orta ölçekli kentlerde de konut üretimi artırılacak. Başvurular 10 Kasım–19 Aralık tarihleri arasında Vatandaşlar projeye 10 Kasım–19 Aralık tarihleri arasında başvurabilecek. İnşa ve ihale süreci kasım ayında başlayacak, ilk kuralar ise aralık ayında çekilecek. Projeye, 18 yaşını dolduran, en az 10 yıldır Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve üzerine kayıtlı evi bulunmayan herkes başvurabilecek. Kimler başvurabilecek? Başvuru yapacak vatandaşların; İstanbul için aylık hane geliri en fazla 145 bin TL, diğer iller için ise 127 bin TL olması gerekiyor. Projede şehit yakınları, gaziler, engelliler, emekliler, gençler ve çok çocuklu aileler için özel kontenjanlar ayrıldı: Şehit aileleri, terör ve vazife malulleri ile gaziler: yüzde 5 Engelliler: yüzde 5 Üç ve daha fazla çocuğu bulunan aileler: yüzde 10 Emekliler ve gençler (18-30 yaş): yüzde 20 kontenjan hakkına sahip olacak. Konutlar 2+1 ve 1+1 olacak Konutlar, yatay mimari anlayışıyla, geleneksel dokuya uygun biçimde tasarlanacak. Projede 2+1 ve 1+1 daire tipleri yer alacak. Amaç, modern yaşam standartlarını korurken şehir kültürünü ve komşuluk ilişkilerini güçlendirmek. Satış koşulları ve fiyatlar Konutlar devlet güvencesiyle, yüzde 10 peşinat ve 240 ay vadeyle satışa sunulacak. Fiyatlar 1 milyon 800 bin TL’den başlayacak. İstanbul’da taksitler 7 bin 313 TL’den, diğer illerde ise 6 bin 750 TL’den başlayacak. Vatandaşlar, kira öder gibi ev sahibi olma imkânına kavuşacak. Konutların Teslimi Mart 2027’de Başlayacak Projenin inşaat süreci 2025 yılı sonuna kadar hızla devam edecek. İlk teslimatlar Mart 2027 itibarıyla yapılacak. İllere göre konut dağılımı Proje kapsamında inşa edilecek 500 bin sosyal konutun illere göre dağılımı şöyle: İstanbul’da 100 bin, Ankara’da 30 bin 823, İzmir’de 21 bin 20, Bursa’da 17 bin 225 ve Konya’da 15 bin konut yapılacak. Bazı diğer illerdeki rakamlar ise şu şekilde: Adana: 12.292 Antalya: 13.213 Gaziantep: 13.890 Şanlıurfa: 13.190 Hatay: 12.639 Diyarbakır: 12.165 Kayseri: 7.562 Balıkesir: 7.548 Manisa: 7.229 Kahramanmaraş: 8.195 Kocaeli: 10.340 Malatya: 9.609 Van: 6.803 Tekirdağ: 6.865. t24

Üreticilerimize 9-12 milyon arasında katkı sağlamış olacağız

Wed, 29 Oct 25 19:12:21 +0300

Hayvancılık desteklemeleri açısından önem taşıyan yetiştirici birliklerinin 2025 yılı derecelendirme sonuçları açıklandı. Gaziantep Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği, geçen yıl olduğu gibi bu yılda 1. sınıf üretici örgüt unvanını elde etti Gaziantep Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlik Başkanı Osman Türkman, ‘’Gaziantep'te 150-200 bin kuzu-oğlağın destekleme kapsamına gireceğini düşünürsek diğer desteklere ilaveten üreticilerimize 9 ile 12 milyon TL katkı sağlamış oluyoruz’’ şeklinde konuştu. Bakanlık çalışmalarında birliğimiz görüşlerini daha çok ifade edebilecek Türkman, ‘’Üreticilerimiz ve birliğimiz; kuzu-oğlak desteği kapsamında diğer desteklere ilaveten kuzu-oğlak başına 60 TL alacaklar. Ziraat Bankası sübvansiyonlu kredilerinde yüzde 5 ek indirim sağlanacak. Hayvancılık yatırım projelerinde ise ek puan avantajı elde etmiş oluyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığının sektörle ilgili çalışmalarında birliğimiz görüşlerini daha çok ifade edebilecek’’ ifadelerini kullandı. Yapılan değerlendirme ve başvurular sonucunda Gaziantep Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin 1. sınıf üretici örgütü olmaya hak kazandığını söyleyen Türkman, ‘’Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2024 yılında uygulamaya konan üretici örgütlerin ve Kooperatiflerin derecelendirilmesi kapsamında birliğimiz 2024 yılında olduğu gibi 2025 yılında da Gaziantep'te 1. sınıf üretici örgütü olmaya hak kazanan tek kurum oldu. Türkiye’de yaklaşık 13 bin üretici örgütü ve Kooperatif içerisinde 2025 yılında 141 üretici örgütü ve Kooperatif 1. Sınıf Üretici Örgütü kapsamına girdi’’ dedi. Haber Merkezi

Enflasyon hedefi ile resmi harç ve vergi zamları birbiri ile uyuşmuyor

Wed, 29 Oct 25 19:11:36 +0300

2025 acenteler ve müşteriler açısından zorlu bir yıl oldu Her yılın bir önceki yılı arattığını ifade eden Roni Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Binici, ‘’Her zaman beklendiğimiz içerisinde bulunduğumuz yılın bir önceki yıldan daha iyi geçmesini yönünde. Ancak 2025 hem acenteler hem de müşteriler açısından zorlu bir yıl oldu’’ ifadelerini kullandı. Zorunlu trafik sigortası, her branş için büyük önem taşıyor Zorunlu trafik sigortasının önemine vurgu yapan Binici, ‘’Zorunlu trafik sigortası, her branş için büyük önem taşıyor. Enflasyonun yükselmesinden ve vatandaşın maddi gücünün zayıflamasından dolayı sigorta sektörün çeşitlilik azaldığı gibi aynı zamanda pazar payımız daralıyor. Kesilen poliçe adet bazında bir gerileme varken, rakamsal bir büyümenin olduğunu söyleyebiliriz. Bunun da nedeni sigorta fiyatlarının açıklanan enflasyonun üzerinde olması’’ açıklamasını yaptı. Önümüzdeki günlerde nelerle karşılaşacağımızı bile bilemiyoruz 2026 yılından umutlu olmadıklarını sözlerine ekleyen Binici, ‘’Ekonominin düzelmesini bekliyoruz, ancak bu konuda çok da umut var değiliz. Çünkü aynı beklentilerle 2025 yılına girmiştik, lakin beklediğimiz gibi olmadı. Önümüzdeki yıla istinaden ise bir ışık göremiyoruz. Hatta önümüzdeki günlerde nelerle karşılaşacağımızı bile bilemiyoruz’’ şeklinde konuştu. Sigorta şirketlerinin çok keyfi hareket etmesi sigorta acentelerini zorluyor Sigorta fiyatlarında artışın devam edeceğine dikkat çeken Binici, ‘’Sigorta şirketlerinin çok keyfi hareket etmesi sigorta acentelerini zorluyor, dolayısıyla bundan da tüketiciler olumsuz etkileniyor. 2025 yılında en fazla karşılaştığımız sorunların başında; zorunlu trafik sigortasının yanında ek branş satılmasının istenmesiydi. Geçen hafta bu şekilde ek branş satılmasını zorunlu kılan şirketler hakkında yasal bir düzenlemenin başlatılacağı açıklandı. Buna rağmen sigorta şirketleri aynı şekilde devam ediyor’’ dedi. Maliyet artışlarının poliçe fiyatlarına yansıyacağını aktaran Binici, ‘’Oto branşında poliçe düzenleniyorsa araç parça fiyatları ve işçilik yükselirse, sigorta şirketleri bunu poliçeye yansıtıyor. Aynı zamanda enflasyon hedefi ile resmi harç ve vergi zamları birbiri ile uyuşmuyor. Örneğin; enflasyon beklentisi yüzde 30 ise, Motorlu Taşıtlar Vergisi’nde yüzde 45 oranında bir artış yaşanması fiyatları yükseltir’’ değerlendirmesini yaptı. Sorunlar düzelmedikçe sektörün düzeleceğini düşünmüyoruz Hasar danışmanlık firmalarından dert yanan Binici, ‘’Hasar danışmanlık şirketlerine yönelik bir denetim söz konusu değil. Özellikle Ankara ve İzmir merkezli avukatlık bürolarının kazalarla ilgili vatandaştan vekâlet talep ediyorlar. Vatandaşın kişisel verilerine bunlar nasıl ulaşıyorlar, anlamış değiliz. Bu konuda da herhangi bir çalışma yok. Yani var olan sorunlar düzelmedikçe sektörün düzeleceğini düşünmüyoruz’’ tespitinde bulundu. Haber Merkezi

Bilimin ışığında yetişen gençler geleceğe yön verme gayretinde

Wed, 29 Oct 25 19:10:13 +0300

Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ), Cumhuriyet’in 102’nci yılı kutlamaları kapsamında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Fen Lisesi iş birliğinde “102 Yıllık Işık: Cumhuriyet ve Gençlik” programını gerçekleştirdi. Cumhuriyet coşkusunun kampüsün her köşesine yayıldığı etkinlik, HKÜ kampüs girişinden başlayan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Bando Takımı eşliğindeki Cumhuriyet Yürüyüşüyle başladı. Yürüyüşün ardından kutlama programı, HKÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde devam etti. Programa, HKÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Gül Rengin Küçükerdoğan, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Latife Özaydın, akademik ve idari personel, öğrenciler ile TOBB Fen Lisesi öğretmen ve öğrencileri katıldı. İstiklal Marşı ve Saygı Duruşu ile başlayan programın açılışında konuşan ve Cumhuriyetin, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinin en güçlü simgesi olduğuna vurgu yapan Küçükerdoğan; “Cumhuriyetimizin en kıymetli değerleri olan bilim ve eğitim ideallerini yücelten bir üniversite olarak, Türkiye’nin daha aydınlık yarınlara doğru ilerlemesine katkı sunmaktan gurur duyuyoruz. Hasan Kalyoncu Üniversitesi; araştırmayı, üretmeyi ve paylaşmayı esas alan yapısıyla, bilimin ışığında yetişen gençlerle ülkemizin geleceğine yön verme gayretindedir. Her bir öğrencimizle, Cumhuriyetimizin temellerini güçlendiren bir bilgi, emek ve inanç yolculuğunun parçası olmaktan onur duyuyoruz” dedi. Cumhuriyetin geleceğinin, öğrencilerin ufkunda, sorularında, merakında ve cesaretinde yaşadığını vurgulayan HKÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Özaydın, eğitimcilerin Cumhuriyetin çağdaşlaşma idealini yaşatma sorumluluğuna dikkat çekerek, görevlerinin yalnızca bilgi aktarmak değil; düşünen, sorgulayan, üreten ve evrensel değerlere bağlı gençler yetiştirmek olduğunu ifade etti. Etkinlikler kapsamında gerçekleştirilen programda “Cumhuriyet ve Gençlik” konulu konferansta konuşmacı olarak HKÜ Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Murat Erkoç yer aldı. Erkoç, yaptığı konuşmada Cumhuriyetin sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir aydınlanma ve özgürleşme hareketi olduğunu vurguladı. Programın sonunda HKÜ ve TOBB Fen Lisesi 102 Yıllık Yankı Korosu, TOBB Fen Lisesi Müzik Öğretmeni ve Koro Şefi Zişan Gülhan yönetiminde sahne aldı. Seslendirdikleri eserlerle dinleyicilerden büyük alkış alan koro, duygusal anlar yaşattı.Haber Merkezi

Kayıt dışının önüne geçilecek yetkisiz satışlar engellenecek

Wed, 29 Oct 25 19:08:53 +0300

‘Uzun süredir beklediğimiz, mesleğimizi daha düzenli ve güçlü hale getirecek yasal değişiklik nihayet yürürlüğe girdi’ diyen Kalyon Optik İşletmecisi Optisyen Engür Sena Öztokmak, ‘’Mesleğimiz ne yazık ki zaman zaman yetkisiz satışlar, sahte ürünler ve haksız rekabet gibi nedenlerle zarar gördü. Bu düzenleme sayesinde artık hem biz optisyenler hem de vatandaşlarımız daha güvenli bir sistemin içinde olacağız’’ açıklamasını yaptı. Optisyen sektörünü yakından ilgilendiren ‘Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı KHK’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ 27 Temmuz tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Göz sağlığının, insanların hayat kalitesini doğrudan etkileyen çok değerli bir konu olduğunu, bu yüzden her optisyenin, mesleğini bilgi, dürüstlük ve sorumlulukla sürdürmesi gerektiğini dile getiren Öztokmak, ‘’Yeni yasa, bu anlayışı destekleyen güçlü bir çerçeve sunuyor. Bizler de bu bilinçle hareket ediyor, her müşterimizin yalnızca estetik açıdan değil, sağlık açısından da en doğru gözlükle buluşması için çalışıyoruz. Vatandaşlarımızın bilinçli tercihler yapmasını, ruhsatlı optik mağazalarından güvenli ürünler almasını her zaman önemsiyoruz. Yeni dönemde meslektaşlarımızın dayanışmasının artacağına, vatandaşlarımızın da daha güvenilir hizmet alacağına inanıyorum’’ ifadelerini kullandı. Yapılan değişikliğin sadece bir yasal düzenleme olarak değil, mesleğin geleceğine atılmış umut verici bir adım olarak gördüğünü dile getiren Öztokmak, ‘’Optisyenlik artık sadece gözlük satmakla sınırlı olmayan, halk sağlığını koruyan, bilinçli bir hizmet alanı haline geliyor. Kayıt dışı çalışmanın önüne geçilmesi, yetkisiz satışların engellenmesi ve mesleki standartların yükselmesi, hem bizler hem de vatandaşlarımız için büyük bir kazanım’’ dedi. Yeni düzenlemenin, optisyen-gözlükçü odalarının ve Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği’nin yeniden yapılandırılmasını kapsadığını hatırlatan Öztokmak, ‘’Artık her ilde odalar kurulacak, bu odalar kendi yönetim, disiplin ve denetleme kurullarını oluşturacak ve hep birlikte Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği çatısı altında birleşeceğiz. Bu, mesleğimizin yıllardır ihtiyaç duyduğu birlik ve dayanışmanın yasal zemine oturması anlamına geliyor’’ değerlendirmesini yaptı. Mesleki dayanışma açısından herkesin bu sürece destek vermesi çok değerli Kanunla birlikte oda üyeliğinin mesleki faaliyet için zorunlu hale getirildiğine dikkat çeken Öztokmak, ‘’Mesleğini ciddiyetle yapan, kayıtlı ve denetlenebilir şekilde hizmet veren optisyenler için büyük bir güvence oluşturuyor. Artık özel sektörde çalışan optisyenler ve müessese sahipleri oda üyesi olmadan çalışamayacak. Kamuda çalışanlar için üyelik isteğe bağlı olsa da, mesleki dayanışma açısından herkesin bu sürece destek vermesi çok değerli’’ şeklinde konuştu. Aidat konusunda da geçmişe dönük borç talebi yapılmayacak. Yeni kurulan odalar sadece kuruluş tarihlerinden itibaren aidat alabilecek. Bu da herkesin aynı noktadan, eşit şartlarda başlamasını sağlayacak adil bir sistem anlamına geliyor. Kanun yürürlüğe girdiği için şimdi il bazlı oda kurulumları başlayacak, üyelik kayıtları toplanacak ve genel kurullar yapılacak. Bu sürecin sonunda Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliği resmen faaliyete geçecek. Bizler de mesleğimizi temsil eden güçlü bir yapının parçası olacağız’’ diye konuştu. Haber Merkezi

Kopuşun faturası ağır olacak

Wed, 29 Oct 25 15:36:01 +0300

Adaylık sürecinin durması, Türkiye ekonomisine olumsuz yansıyacak Türkiye, Avrupa Birliği adaylık haritasında tek kırmızı ülke oldu. Uzmanlara göre bu tablo yatırım, dış ticaret ve Gümrük Birliği’nde yeni risklerin kapısını aralıyor. Avrupa Birliği’nin “2025 aktüel durum” başlıklı genişleme raporunda, Türkiye’nin adaylık sürecine ilişkin değerlendirme, Ankara-Brüksel hattında yıllardır süren uzaklaşmayı yeniden gündeme taşıdı. Katılım müzakerelerinin 2005’te başlayıp 2016’da fiilen son bulduğu Türkiye, rapordaki aday ülkeler haritasında kırmızıyla işaretlenen tek ülke olarak yer aldı. “Adaylık süreci durduruldu” notuyla birlikte, “Demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve yargı bağımsızlığı alanında ciddi gerilemeler yaşanması nedeniyle başka fasılların açılmasının söz konusu olamayacağı” ifade edildi. AB’nin bu değerlendirmesi, Türkiye’nin Birlik’le ilişkilerinde yalnızca diplomatik değil, ekonomik açıdan da yeni bir tabloya işaret ediyor. Uzmanlara göre Ankara’nın AB’den uzaklaşması, yatırımcı güveninden dış ticaret akışına, Gümrük Birliği’nin geleceğinden finansal hareketliliğe kadar pek çok alanda etkisini gösterebilir. Prof. Serap Durusoy, kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerinde görülen aşınmanın hem iç ekonomik dengelerde hem de dış ekonomik ilişkilerde ciddi bir maliyet yarattığını vurguladı: “Küresel ticaretin tarife savaşlarından etkilendiği bu dönemde, Türkiye’nin en önemli ticari ortağı konumunda bulunan AB’den gelen bu olumsuz değerlendirme, dış ticaret üzerinde negatif bir etki yaratacak. Bu durum, cari fazla verme iddiasındaki ekonomi yönetiminin işini zorlaştıracak. Bu da enflasyonla mücadeleyi daha da zorlaştıracak. Dr. Murat Kubilay ise müzakerelerin iyi gitmeyeceğinin başından belli olduğunu; durumun sığınmacı sorunu, Türkiye demokrasisinde gerileme, AB’de sağın yükselmesi gibi hadiselerle doğrulandığını belirtti ve etkileri şöyle sıraladı: “Piyasa zaten Türkiye’nin böyle AB’nin avantajlarından yararlanamayacağını fiyatlamıştı. Fakat son durumlar, AB üyeliği olmasa da sanayi mallarındaki gümrük birliğine, buna hizmetlerin ve zirai ürünlerin dahil edilmesine olumsuz etki yapabilir. Artık yüzde 50’ye yakın pazar payı olan AB ile ihracat ve ithalatımızı güçlendirecek ilişkilerin kurulması zor. Finansal akımlar anlamında ise üyelik elbette bir artı olacaktı ama uzun zamandır bu konuda olumlu bir beklenti yoktu. Üyelik olmadığı için iş dünyasına belki vize konusunda kolaylık sağlanabilir ama bu, piyasalara ve ülkenin makroekonomik durumunda doğrudan etki edecek ölçekte bir ilerleme olmaz.” cumhuriyet

'Vatandaş ev kirasını ödemek için borç çekiyor'

Wed, 29 Oct 25 15:35:22 +0300

CHP’li Gülcan Kış, Hazine’nin borçlanma politikalarını eleştirerek yurttaşın borç yüküne dikkat çekti. Kış, ekonomik yönetimde şeffaflık eksikliğini ve halkın yaşam koşullarındaki zorlukları vurguladı. CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, Hazine’nin borçlanma stratejisini eleştirerek, yurttaşın borç yüküyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Kış, Hazine’nin 2025’in ilk yedi ayında 1 trilyon 700 milyar lira borçlandığını ve bunun 807 milyar lirasının fazla borçlanma olduğunu hatırlattı. Kış, Hazine’nin fazla borçlanmayı “nakit rezervi” olarak açıklamasına tepki gösterdi: Hazine kasasında 321 milyar lira tutarken, vatandaşın cebinde tek kuruş kalmadı. Ortalama kredi kartı borcu 120 bin liraya ulaşmış durumda. Asgari ücret 22 bin lira, emekli maaşı 14 bin lira. Artık bankalar ‘kira kredisi’ vermeye başladı; vatandaş ev kirasını ödemek için bile bankalardan borç çekiyor. Halk borçla yaşarken, Hazine borçla zenginleşiyor. Kış, Hazine’nin borçlanmayı “strateji” adı altında meşrulaştırmasının faiz lobilerine hizmet ettiğini ve ekonomik yönetimde şeffaflık eksikliği bulunduğunu vurguladı. Kış, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in tasarruf çağrılarına dikkat çekerek, “Vatandaşa sabır, memura tasarruf, emekliye kırıntı, ama Hazine’ye gelince sınırsız borçlanma. Şimşek’in modeli halkı değil, piyasa aktörlerini koruyor. Rasyonellik dedikleri şey; üretimi değil, faizi büyütmek olmuş” dedi. Kış sözlerini şöyle sürdürdü: Ekonomiyi borçla değil, güvenle yönetirsiniz. Şeffaflık yoksa, bütçe rakam değil, yüktür. Hazine’nin ‘nakit tamponu’ bahanesiyle yaptığı fazla borçlanma, halkın cebinden alınan paranın faiz lobisine aktarılmasıdır. Bu, milletin geleceğine vurulmuş bir zincirdir. Kış, Hazine’nin yanıtlarının ekonomik krizin boyutunu ortaya koyduğunu belirterek, “Bakanlık rakamlarla yüzleşmekten kaçıyor. Bu da Türkiye’nin ekonomi yönetiminde geldiği noktanın en açık göstergesidir. Hazine’nin eli kasada, gözü faizde. Biz halkın cebinden alınan her kuruşun hesabını sormaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. cumhuriyet

Çifte vatandaşlara zorunlu askerlik şartı kaldırılıyor

Wed, 29 Oct 25 15:34:49 +0300

Yeni düzenleme ile yurt dışı borçlanma ile emekli olan gurbetçi vatandaşlar Türkiye’de hem çalışıp hem de emekli aylığını alabilecek. Çifte vatandaşlığı olanlara ise zorunlu askerlik şartı kaldırılacak. Türkiye Gazetesi'nin haberine göre; yurt dışında borçlanma yoluyla emekli olan vatandaşların yaşadığı mağduriyetler gideriliyor. Yeni düzenleme ile tam zamanlı çalışma hakkı ile emekli maaşlarında kesintinin önüne geçilecek. Ayrıca çifte vatandaşlara zorunlu askerlik şartı kaldırılıyor.t24

Süper Lig'de 10 haftada 8 takım teknik direktör değiştirdi

Wed, 29 Oct 25 15:34:07 +0300

En erken teknik adam değişikliğine giden kulüp Gaziantep FK oldu Trendyol Süper Lig'de geride kalan 10 haftanın ardından 18 takımdan 8'inde teknik direktör değişikliği yaşandı. Süper Lig'de sezonun ilk 10 haftası geride kalırken istediğini bulamayan Gaziantep FK, Beşiktaş, Fenerbahçe, RAMS Başakşehir, ikas Eyüpspor, Zecorner Kayserispor, Hesap.com Antalyaspor ve Gençlerbirliği teknik direktör değişikliğine gitti. Bu sezon en erken teknik adam değişikliğine giden kulüp Gaziantep FK oldu. Sezona İsmet Taşdemir yönetiminde giren Gaziantep FK, 3. haftada Burak Yılmaz'ı göreve getirdi. Beşiktaş ve Fenerbahçe erkencilerden Beşiktaş ve Fenerbahçe, birer gün arayla teknik direktörleri ile yollarını ayırdı. Sezona Norveçli teknik adam Ole Gunnar Solskjaer yönetiminde başlayan Beşiktaş, Avrupa kupası elemelerinde istediği sonuçları alamadı. Portekizli çalıştırıcı Jose Mourinho yönetiminde yeni sezona giren Fenerbahçe ise hem Süper Lig hem de Avrupa kupaları elemelerinde beklentilerin altında kaldı. Solskjaer'in yerine Beşiktaş'ın başında daha önce şampiyonluk yaşayan Sergen Yalçın getirildi. Fenerbahçe'nin başına ise İtalyan çalıştırıcı Domenico Tedesco geçti. Sarı-lacivertliler, yeni teknik direktörünün liderliğinde ligde 4 galibiyet, 3 beraberlik alırken, UEFA Avrupa Ligi'nde 2 galibiyet ve 1 yenilgi yaşadı. Başakşehir de değişikliğe gitti Süper Lig'deki dördüncü teknik direktör değişikliğini RAMS Başakşehir yaptı. Geçen sezon ligi 5. sırada bitirerek UEFA Konferans Ligi'nde eleme oynama hakkı elde eden turuncu-lacivertliler, 2 tur geçmesine rağmen play-off'ta Romanya ekibi Craiova'ya elendi. Avrupa'ya veda eden Başakşehir, Süper Lig'deki 2 müsabakada da beraberlik yaşayınca teknik direktör Çağdaş Atan ile karşılıklı anlaşılarak yollarını ayırdı. Atan'ın yerine son olarak Almanya'nın Borussia Dortmund takımını çalıştıran eski milli futbolcu Nuri Şahin getirildi. Şahin yönetimindeki turuncu-lacivertliler, ligde çıktığı 7 müsabakada 2'şer galibiyet ile beraberlik ve 3 mağlubiyet yaşadı. Selçuk Şahin ile Markus Gisdol, görevlerinde 4 aydan fazla kalamadı Sezon başında ikas Eyüpspor'a gelen Selçuk Şahin ile Kayserispor'un başına geçen Markus Gisdol, takımlarında 4 aydan fazla görev alamadı. Emre Belözoğlu'nun Antalyaspor macerası 267 gün sürdü Geçen sezonun yarısında Antalyaspor'un başına geçen Emre Belözoğlu ile 267 gün sonra yollar ayrıldı. Belözoğlu'nun ardından takımın başına Erol Bulut getirildi. Son değişiklik Gençlerbirliği'nden Süper Lig takımları arasındaki son teknik adam değişikliğini Gençlerbirliği yaşadı. Başkent temsilcisi, dün teknik direktör Hüseyin Eroğlu ile yollarını ayırdı. Gençlerbirliği, Eroğlu'nun ardından takımın başına Volkan Demirel'i getirdi.t24

On Hotels Alanya Belediyespor’u 3-2 mağlup etti

Wed, 29 Oct 25 15:33:13 +0300

SMS Grup Efeler Ligi'nde mücadele eden Gaziantep Gençlik Spor Kulübü (GSK), ligin ikinci haftasında sahasında ağırladığı On Hotels Alanya Belediyespor’u 3-2 mağlup ederek ligdeki ilk galibiyetini elde etti. Şahinbey Spor Salonu’nda oynanan karşılaşma büyük bir heyecana sahne oldu. Baştan sona çekişmeli geçen maçı Gaziantep Valisi Kemal Çeber, AK Parti Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik ve Gençlik ve Spor İl Müdürü Numan Nafiz Şahin protokol tribününden takip etti. Setlerde Büyük Mücadele Maça iyi başlayan konuk ekip ilk seti 25-17 kazanarak öne geçti. Ancak ikinci sette dengeyi bulan Gaziantep GSK, 25-22’lik skorla durumu eşitledi. Üçüncü sette de üstünlüğünü koruyan kırmızı-siyahlılar, aynı skorla 25-22 kazanarak 2-1 öne geçti. Dördüncü sette Alanya Belediyespor’un üstünlüğü vardı; konuk ekip bu seti 25-15 kazanarak maçı tie-break setine taşıdı. Final setinde ise sahada yalnızca Gaziantep GSK vardı. Tribünlerin desteğini arkasına alan ev sahibi ekip, 15-11’lik skorla seti ve maçı kazanarak salondan 3-2 galip ayrıldı. Bozgeyik: “Gazianteplileri Takımımıza Sahip Çıkmaya Davet Ediyorum” Maçın ardından değerlendirmelerde bulunan AK Parti Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik, galibiyetin şehir adına büyük anlam taşıdığını belirterek, “Efeler Ligi’nde ilk galibiyetimizi aldık. Bu galibiyet sadece bir spor başarısı değil, Gaziantep’in spora verdiği değerin bir göstergesi. Takımımızın mücadelesiyle gurur duyuyoruz. Bundan sonraki maçlarda da tüm Gazianteplileri bu güzel salonu doldurmaya davet ediyorum.” dedi. Şahin: “Dar bütçeyle, büyük yürekle başarıyoruz” Gençlik ve Spor İl Müdürü Numan Nafiz Şahin ise duygularını şu sözlerle paylaştı: “Efeler Ligi çok kıymetli bir lig. Gaziantep olarak bu lige değer kattığımıza inanıyoruz. En dar bütçeyle, genç ve milli oyunculara şans vererek mücadele ediyoruz. Bu galibiyet, inançla nelerin başarılabileceğini gösterdi. Tribünlerde daha fazla seyirci görmek istiyoruz. Çünkü bu takım, bu şehir için oynuyor. Herkesin bu emeğe sahip çıkmasını bekliyoruz.” Bağcı: “Bu Galibiyet Takım Ruhunun Eseri” Gaziantep GSK Antrenörü Ali Bağcı ise galibiyeti şu sözlerle değerlendirdi: “Alanya gibi güçlü bir takımı yenmek bizim için gurur verici. Lige geç başlamamıza rağmen mücadeleyi bırakmadık. Oyuncularım sahada yüreklerini koydu. Bu galibiyet moral ve motivasyon açısından çok değerli. Gaziantep halkını tribünlere davet ediyoruz.” Haber Merkezi

Kredi kartı faciasının sebebi yıllık gecikme faiz oranları…

Wed, 29 Oct 25 12:29:50 +0300

Devlet, okullarındaki eğitim sistemini bitiriyor

Wed, 29 Oct 25 12:29:17 +0300

Gaziantep duman ortalaması en yüksek kentlerin basında geliyor

Wed, 29 Oct 25 12:28:47 +0300

Kuşlar korkuttu

Wed, 29 Oct 25 12:28:21 +0300

Sanatla geri kalmışlıktan kurtulabiliriz

Wed, 29 Oct 25 12:27:52 +0300

Başbakanın kardeşinin kısa zamanda çok zengin olması hakkında konuşmak istemedi

Wed, 29 Oct 25 12:27:09 +0300

Zamsız günümüz geçmeyecek mi?

Wed, 29 Oct 25 12:26:18 +0300

Belediye ekmeğe zam yaptı Belediye Başkanı Ömer Arpacıoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre francala ve pide ekmeğe yapılan zam dünden itibaren uygulanmaya başladı. Pidenin ve francalanın tanesinin fiyatları sabit tutulurken, yumaklar küçüldü. Francalanın 425 gramı yine 60 liradan satılacak. Eskiden francalar 435 gram olarak yapılıyordu. Pidenin tanesi 165 grama indirildi. Yine 20 liradan satılacak. Eskiden bir pide 168 gramdı. Pidenin kilogramı 119.8 liradan 121.4 liraya, francalanın kilosu ise 132 liradan 135 liraya çıkarıldı.

İlimizde 100 kişiden 22’si okuma bilmiyor

Wed, 29 Oct 25 12:25:45 +0300

Köylü kadınların zamanlan değerlendiriliyor

Wed, 29 Oct 25 12:25:17 +0300

Cumhuriyetin 102. Yaşı kutlu olsun

Tue, 28 Oct 25 22:06:00 +0300

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 102. yıldönümü tüm yurtta törenlerle kutlanıyor. Büyük Önder Atatürk’ün 29 Ekim 1923’te TBMM’de cumhuriyeti ilan etmesinin üzerinden 102 yıl geçti. Yalnızca saltanatın sonu değil; Türkiye halkının kendi kaderine el koyduğu tarih olan 29 Ekim 1923 Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü, yalnızca bir ilke değil, bugün bizlere yön veren tarihsel bir çağrıdır. Cumhuriyet, laiklik temelinde yükselmiş; yurttaşları kulluktan kurtarıp özgürlüğün sahibi yurttaşlar yapmıştır.

Kız çocukları, çocuk yaşta evlilik, şiddet ve istismarın hedefi haline getiriliyor

Tue, 28 Oct 25 22:05:31 +0300

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde bir haftadır kayıp olan 16 yaşındaki Hasret Akkuzu’nun cansız bedeni su kuyusunda bulunurken, 16 yaşındaki başka bir kız çocuğu karın ağrısı şikayetiyle hastanede doğum yaptı Eğitim Sen Gaziantep Şubesi Kadın Meclisi, yaptığı açıklamada, ‘Yaşanan bu iki olay, ülkemizde çocukların nasıl bir güvensizlik ortamında yaşadığını bir kez daha gösterdi’ ifadelerini kullandı. Gerici ideolojik hedefler çocukların yaşamını tehdit ediyor Eğitim Sen Gaziantep Şubesi Kadın Sekreteri Gülfidan Özpolat, ‘’Eğitimden uzaklaşan her çocuk, özellikle de kız çocukları, çocuk yaşta zorla evlilik, şiddet ve istismarın hedefi haline getiriliyor. Eğitim politikalarının çocukların gelişimi, güvenliği ve geleceği için değil; piyasa çıkarları ve gerici ideolojik hedefler doğrultusunda şekillendirilmesi, doğrudan doğruya çocukların yaşamını tehdit eden sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor’’ dedi. Yaşamları tehdit altında Bu olayların sadece bireysel bir trajedi değil, ülkemizde eğitimden sosyal politikaya, çocuk koruma sisteminden toplumsal cinsiyet eşitliğine kadar her alanda içten içe çürüyen ve çöken bir toplumsal ve siyasal düzenin sonucu olduğunu dile getiren Özpolat, ‘’İki kız çocuğu da son dönemde benzer biçimde yaşamını yitiren, istismara maruz kalan, çocuk yaşta doğum yapan diğer kız çocukları gibi örgün eğitim dışında kalmış, açık lise öğrencisi. Bu durum, çocukların örgün eğitim sürecinden koparıldığında nasıl savunmasız, güvencesiz ve yalnız kaldıklarının, yaşamlarının nasıl tehdit altında olduğunun en somut göstergesi’’ açıklamasını yaptı. Piyasacı, dinci, gerici, cinsiyetçi eğitim politikaları çocukları korumasız bıraktı Son yıllarda iktidar eliyle yürütülen politikalarla zorunlu eğitimin fiilen kısaltılmasının, çocuk yaşta “açık liseye yönlendirme uygulamaları, karma eğitim ile çelişen uygulamalar ve yoksul çocukların okuldan koparılmasının, çocukların eğitim hakkını olduğu kadar, yaşam hakkını da doğrudan tehdit eder hale geldiğini sözlerine ekleyen Özpolat, ‘’Devletin asli görevi, her çocuğun kamusal ve güvenli okullarda, nitelikli öğretmenler eşliğinde eğitim almasını sağlıyor. Ancak yıllardır uygulanan piyasacı, dinci, gerici, cinsiyetçi eğitim politikaları; laikliği, bilimi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alarak, çocukları korumasız bıraktı’’ şeklinde konuştu. Özpolat, ‘’Eğitim, çocukları yaşamdan, toplumdan ve eşitlikten koparan değil; onları güçlendiren, koruyan, özgürleştiren bir süreç olmalı. Kamusal, bilimsel, laik, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitim; yalnızca bir pedagojik tercih değil, “çocukların yaşam hakkını korumanın en temel güvencesidir”. Katledilen, 16 yaşında doğum yapan her kız çocuğu, bu ülkenin eğitim sistemine ve sosyal politikasına yöneltilmiş bir “suç duyurusudur”. Bu nedenle asıl sorumlular sadece failler değil, bu düzeni yaratan ve doğrudan çocukların yaşam hakkını tehdit eder hale gelen politikalar’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

Artık bilimsel ve mesleki gerçeklikler önemsenmeli

Tue, 28 Oct 25 22:04:43 +0300

Önceki akşam Balıkesir’e bağlı Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem, ülkemizdeki deprem gerçeğini bir kez daha hatırlattı İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, ‘’Bilimsel ve mesleki gerçeklikler artık önemsenmeli. Artık ülke olarak samimi olmalıyız. Kararlı olmalıyız. Tüm uyarılarımız çabalarımız bizim yalnızca mesleki değil, aynı zamanda insani ve vicdani bir sorumluluğumuz’’ dedi. Mevcut yapı stokunun envanteri çıkarılmalı Depremin ülkemizin önemli bir gerçeği olduğunu kaydeden Güçyetmez, ‘’Depreme hazırlıklı olmak güvenli yapı stoku ile başlar. Mevcut yapı stokunun envanterinin çıkarılması, mevcut durum tespit edilerek acilen güçlendirilmesi veya yenilenmesi gereken binalar belirlenerek bir plan doğrultusunda yapı stokunun depreme dirençli hale getirilmesi ivedilikle sağlanmalı’’ ifadelerini kullandı. Gerekli altyapıların sağlanması çok önemli ve hayati konular Güçyetmez, ‘’Deprem toplanma alanlarının belirlenmesi ve de korunması, iklim koşullarına göre belirlenecek gelecek senaryoları üzerinden gerekli hazırlıkların yapılması, iletişimin farklı kanallarla kesintisiz sağlanması için gerekli altyapıların sağlanması çok önemli ve hayati konular’’ şeklinde konuştu. Var olanlar eksiklikleri tespit edilmeli ve de acilen yenilenmeli Unutulan, görmezden gelinen, ihmal edilen, bilime rağmen kabul edilmeyen tüm konuların ivedilikle hatırlanması, ele alınması ve hukuki eksiklikler giderilmesi gerektiğini dile getiren Güçyetmez, yapı üretim sürecinin tüm aşamalarının uygun şekilde işlemesini sağlayacak kanunların ve yönetmeliklerin bir an evvel çıkarılması, var olanların eksiklikleri tespit edilmesi ve de acilen yenilenmesi çağrısını yineledi. Ülkemizin yerleşim politikaları fiziki planlaması hazırlanmalı Şube Başkanı Güçyetmez, ‘’Ülkemizin yerleşim politikalarının fiziki planlamasının hazırlanması, afet etkilerine dayanıklı yapım sistemlerinin olması gereken stratejisinin geliştirilmesi ve ilgili tüm kanun ile yönetmeliklerin afet risklerini azaltmaya odaklı olarak gereği gibi uygulanması bizi sağlıklı ve güvenli yaşam mekanlarına sahip olma amacına ancak ulaştıracak’’ açıklamasını yaptı. Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen ve çevre illerde de hissedilen depremden etkilenen tüm yurttaşlara geçmiş olsun dileklerini ileten Güçyetmez, afetin, bir doğa olayının kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlar olduğunu ve doğanın kendi kurallarının her zaman işleyeceğini, önemli olanın yaşanacak doğa olaylarını afete dönüştürmeyecek yapıların üretilmesi ve sağlıklı bir çevrenin yaratılması ifadelerini kullandı. Haber Merkezi

Geçtiğimiz yılın kaybı telafi edilmeli

Tue, 28 Oct 25 22:02:33 +0300

Tez-Koop İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Bilal Öztokmak, ‘’Geçmiş yılın enflasyonunun altında belirlenen tutar, yılın yarısında kendi belirlediği adını hedeflenen enflasyon koyduğu oranın bile altında kaldı. İşçi sınıfı bu tutumundan dolayı hükümetten alacaklı, önce geçtiğimiz yılın kaybı telafi edilmeli, sonrasında 2026 yılının hesabına girilmeli’’ dedi. Emeğinin çalışmasının karşılığında geçimini sağlayacak güvenceli bir yapı isteniyor 2026 yılında hükümetin asgari ücretteki tercihini aynı şekilde kullanması halinde toplumla arasındaki oluşan kırılma derinleşeceğini sözlerine ekleyen Öztokmak, ‘’Türk-İş konfederasyonumuzun aldığı karar son derece yerindedir, sonrasında Hak-İş konfederasyonu da davet edilmesi halinde bu komisyona katılmayacağını açıkladı ki bu da son derece önemli. Eğer hükümet bu tavrından vazgeçip işçinin kendisi ve ailesinin geçim şartlarına göre akılcı bilimsel ve uzlaşıyı önceleyen bir yapı oluşturmazsa işçi temsilcileri olmaksızın, işveren kesimi birlikte asgari ücreti belirleyecek, zaten fiiliyatta olan şey yıllardır böyle. Bir yurttaş olarak da bunu arzu etmiyoruz, ancak çalışma bakanının işçi konfederasyonlarının bu komisyonla alakalı sıkıntılarını anlamış değilim minvalinde ki açıklaması hayal kırıklığı oldu. Hâlbuki talep gayet açıktır, işçinin ve ailesini açlığa mahkûm etmeyecek, emeğinin çalışmasının karşılığında geçimini sağlayacak güvenceli bir yapı istiyor’’ açıklamasını yaptı. Her platformda dile getirmek, toplumsal duyarlılık oluşturmak zorundayız ‘Hükümetin tercihine karşılık sendika konfederasyonlarının ise sadece komisyona katılmayıp sergileyecekleri pasif direniş yeterli değil’ diyen Öztokmak, ‘’Asgari ücret politik bir konu değil, milyonlarca insanın ve çocuklarının günümüzün ve geleceğinin belirlenmesi. Ülkemiz insanlarının onurlu bir yaşam ile açlık arasında ki yol ayrımının adı. Her türlü günlük suni politik gündemlerin dışında halkın tek gerçek gündemidir. İşçi konfederasyonları halkın gündemini örgütlemeli ve yegâne gündem olmasını sağlayacak yöntemler uygulamalı. Bu yönde tarihi bir sorumluluk altındadır, yoksa salt masadan çekilerek emek sınıfının çıkarları korunamaz. Müzakere olmuyorsa uzlaşı olmuyorsa bu konuda etkili mücadele programları oluşturarak bunu halka açıklamak zorundadırlar. Emek sınıfı ve toplum bu konuda konfederasyonlardan açıklama beklemektedir. Bizler sorumluluğumuz gereği bunu her platformda dile getirmek, toplumsal duyarlılık oluşturmak zorundayız’’ mesajını verdi. Haber Merkezi

“Antep’in sorunları masada değil, sokakta görülür”

Tue, 28 Oct 25 22:00:26 +0300

CHP Gaziantep Eski İl Başkanı Neşet Uçar, partililere ve örgüt yöneticilerine dikkat çeken bir çağrıda bulundu ‘Her Cuma bir mahallede olmalı, halkın sofrasına, derdine, sokağına gitmeliyiz’ diyen Uçar, örgütü sahaya davet etti. ‘’Gaziantep’in sorunları masalarda değil, sokakta görülür. Bu kentin sesi atölyelerde, pazar yerlerinde, kahvehanelerde ve evlerde duyulur. Biz halktan kopmayız, biz halka gideriz’’ dedi. CHP Genel Başkan Özgür Özel’in Türkiye genelinde sürdürdüğü halk buluşmalarına atıfta bulunarak, benzer bir çalışmanın Gaziantep’te de başlatılması gerektiğini vurguladı. ‘’Gaziantep örgütü, her Cuma günü farklı bir mahallede esnafı, kadınları, gençleri ve emekçileri ziyaret etmeleri gerekiyor. Kadın kollarımız ev ev gezecek, gençlik kollarımız sokaklarda halkla buluşacak, il ve ilçe başkanlarımız esnafla, emekçiyle bir araya gelecek. Günün sonunda mahallenin kalbinde küçük ama güçlü bir miting düzenleyerek halkımıza sesleneceğiz’’ açıklamasında bulundu. Halk bizi dinlesin ama daha önemlisi biz halkı dinleyelim Ziyaretlerin sadece bir saha çalışması değil, aynı zamanda Genel Başkan Özgür Özel’in Gaziantep’te gerçekleştireceği büyük mitinge hazırlık olacağına dikkat çeken Uçar, kentin sorunlarının masada değil, sahada görüleceğini söyledi. Şehrin gerçek gündeminin halkın içinde anlaşılabileceğini ifade eden Uçar, ‘’Gaziantep’in sorunları masalarda değil, sokakta görülür. Bu kentin sesi atölyelerde, pazar yerlerinde, kahvehanelerde ve evlerde duyulur. Biz halktan kopmayız, biz halka gideriz. Halk bizi dinlesin ama daha önemlisi biz halkı dinleyelim’’ diye konuştu. Gaziantep’te yeniden umudu yeşerteceğiz CHP’nin sahaya yeniden inerek yurttaşların yaşadığı ekonomik ve sosyal sıkıntıları doğrudan dinleyeceğini, partinin asıl gücünün halktan geldiğini aktaran Başkan Uçar, büyük mitinge giden yolun mahallelerden geçtiğini ifade etti. ‘’CHP’nin Gaziantep’teki yeni saha planı yalnızca örgütsel değil, aynı zamanda bir dayanışma hareketi. Bu çalışma, büyük Gaziantep mitingine giden yolun ilk adımı. Her hafta bir mahallede olmalıyız, hiçbir kapı çalınmadan, hiçbir el sıkılmadan kalmayacak. Örgütümüzün enerjisiyle, kararlılığıyla bu süreci omuzlayacağız. Gaziantep’te yeniden umudu yeşerteceğiz. Çünkü biz yaparız. Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Bu ülkenin umudu hâlâ Cumhuriyet Halk Partisi’nde’’ mesajını verdi. Haber Merkezi

Burak Yılmaz yönetiminde ilk mağlubiyet 0-4

Tue, 28 Oct 25 17:06:36 +0300

Fenerbahçe, Süper Lig’in 10. haftasında Gaziantep FK'yı deplasmanda 4-0 mağlup etti. Sarı-lacivertliler, henüz 5. dakikada En-Nesyri ile öne geçti. Dakikalar 21'i gösterdiğinde Faslı golcü tekrar sahneye çıktı skoru ve 2-0'a getirdi. Karşılaşmanın üçüncü golü oyuna sonradan giren Talisca'dan geldi ve 81. dakikada fark 3'e çıktı. Gaziantep FK'da 86. dakikada Abena gördüğü kırmızı kartla takımını 10 kişi bıraktı. Maçta son sözü ise 88. dakikada Anderson Talisca söyledi. Bu sonuçla birlikte Fenerbahçe, puanını 22 yaptı ve zirveyi 6 puan geriden takibini sürdürdü. Burak Yılmaz'ın öğrencileri ise 17 puanda kaldı. Sarı-lacivertliler gelecek hafta Beşiktaş ile deplasmanda karşılaşacak. Gaziantep FK, Alanyaspor'a konuk olacak.

Kendi çiftçimizi korumadığımız sürece ithalata bağımlı hale geleceğiz

Mon, 27 Oct 25 20:59:16 +0300

Buğdayın maliyeti 10 lira ise devlet 12 lira veya daha yüksek fiyattan alım garantisi vermeli Ziraat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Yusuf Yılmaz, yaptığı açıklamada, ‘’Kendi çiftçimizi korumadığımız sürece ithalata bağımlı hale geleceğiz’’ uyarısında bulundu Çiftçinin para kazanacağı şekilde alım taahhüdü verilmesi gerekiyor Çiftçilerin zor durumda olduğunu dile getiren Yılmaz, ‘’Çiftçinin para kazanacağı şekilde alım taahhüdü verilmesi gerekiyor. Örneğin; buğdayın maliyeti 10 lira ise devletin 12 lira veya daha yüksek fiyattan alım garantisi vermeli. Kendi çiftçimizi korumadığımız sürece ithalata bağımlı hale geleceğiz. Gaziantep, un ve makarna üretiminde Türkiye’nin ilk sırasında dünyanın ise sayılı şehirleri arasında yer alıyor. Dolayısıyla buğday rekoltesi az olduğunda ithalat yapıp, işleyip, mamul haline getirip ihraç ediyoruz. Ama ülkemizdeki çiftçinin ürettiği buğday ile ithal edilen buğday aynı tutmamalıyız’’ ifadelerine yer verdi. Dikilmeyen ve ekilmeyen tarım arazilerinin kalmaması sağlanmalı Girdi maliyetlerinin çiftçinin belini büktüğünü söyleyen Yılmaz, ‘’Kuraklık nedeniyle çiftçiler, bu yıl hasat yapamadı, dolayısıyla giderlerin karşılığını alamadı. Elinde ne kadar para varsa gübre, ilaç ve mazot alacak olan çiftçi yine aynısını yaşar mıyım, hayal kırıklığına uğrar mıyım endişesi ve korkusu yaşıyor. O yüzden Tarım ve Orman Bakanlığı, mazot ve gübre destekleme ödemelerini öne çekerek, hesaplara yatırmalı. Dikilmeyen ve ekilmeyen tarım arazilerinin kalmaması sağlanmalı’’ şeklinde konuştu. Günümüz konjonktüründe mümkün görünmüyor Gübre ve akaryakıtta dışa bağımlı olduğumuzdan fiyatının düşmesinin zor olduğunu söyleyen Yılmaz, ‘’Enflasyonu sabit tuttuğumuzda veya düşürdüğümüzde girdi maliyetleri de buna bağlı olarak düşecek. Lakin günümüz konjonktüründe bu mümkün görünmüyor. En azından çiftçi, maliyetlerin üzerinde satış yaparsa yüksek girdilerden en az şekilde etkilenir’’ açıklamasını yaptı. Tarım ve Orman Bakanlığı ödemeleri bir an önce yapmalı Büyükşehir Belediyesi’nin mazot desteğine değinen Yılmaz, ‘’Tarım ve Orman Bakanlığı, yüzde 50 hibeli mazot ve gübre desteğinde bulunuyor, ama ödemeler bir sonraki yıl hesaplara yattığından enflasyon ve artan maliyetlerden dolayı yüzde 50’yi karşılamıyor. Büyükşehir Belediyesi şehirdeki 46 bin çiftçiye 5 milyon 116 bin litre mazot desteği veriyor. Bu destek hububat ekimi öncesinde çok önem arz ediyor. Buna bağlı olarak ise Tarım ve Orman Bakanlığı’da ödemeleri bir an önce yapmalı’’ dedi. Zirai ilaç bayilerine faizsiz kredi imkanı sunulmalı ‘Çiftçilerin ekonomisinin kötü olmasından zirai ilaç ve gübre bayileri çok olumsuz etkileniyor’ diyen Yılmaz, ‘’Zirai ilaç ve gübre bayileri, hasada vadeli satış yapıyorlar. Ama çiftçi hasattan istediğini alamayınca bu defa da bayilerin ödemesini yapamıyor. Bunun sonucu olarak ilaç bayileri de zor durumda. Dolayısıyla zirai ilaç bayilerine faizsiz kredi imkanı sunulmalı’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Çözüm olarak görülen uygulamalar, artık birer rant kapısına dönüşmüş durumda

Mon, 27 Oct 25 20:58:17 +0300

Ekonomik krizin gün geçtikçe etkisini arttırdığı Antep’te firmalar konkordato ilan etmeye devam ediyor Mali Müşavir Eren Ovayolu, ‘’Ekonomide, hukukta, hatta sosyal düzenin bazı alanlarında “çözüm” olarak görülen uygulamalar, artık birer rant kapısına dönüşmüş durumda’’ dedi. Bir sistemin, amacından sapmaya başladığında artık o sistem toplumun değil, çıkar gruplarının hizmetine gireceğine dikkat çeken Ovayolu, son dönemde ülkemizde böyle bir tablo ile karşı karşıya olunduğunun altını çizdi. Mevzuatın boşluklarının fırsata çevrilmesi “iş modeli” haline getirildi ‘’Rant kelimesi yalnızca para kazanmak anlamına gelmiyor; bazen zaman kazanmak, hesap vermemek, sorumluluktan kaçmak da bir rant. Birçok kişi, sistemin açıklarını kullanarak bu tür rantların peşine düşüyor. Gerçek emek veren, üretmeye çalışan, borcunu ödemeye gayret eden insanlar mücadele ederken, bazıları yalnızca mevzuatın boşluklarını fırsata çevirmeyi “iş modeli” haline getirdi’’ ifadelerini kullandı. Sistemin bazı noktaları kişisel çıkara dönüştürüldüğünde, dürüst olan cezalandırılır, hile yapan ödüllendirilir ‘Gaziantep’in üretim gücü, emeği ve alın teri bu tür kolaycılıklara kurban edilmemeli’ diyen Ovayolu, ‘’Konkordato bir ‘Çözüm yolu’ değil, dürüst işletmelere verilmiş bir ‘İkinci şans’ olmalı. Gerçek ekonomiyi ayakta tutacak olan da dürüstlük, denetim ve güven. Oysa bu tür kolaycı yaklaşımlar, sadece birkaç kişinin değil, tüm toplumun geleceğini çürütüyor. Bir ülkenin ekonomisi adalet, güven ve emek üzerine kurulur. Ancak sistemin bazı noktaları kişisel çıkara dönüştürüldüğünde, dürüst olan cezalandırılır, hile yapan ödüllendirilir. İşte en tehlikeli çürüme bu’’ değerlendirmesini yaptı. Konkordato bir fabrikanın çöküşü, bir mahallenin geçim kapısının kapanması demek Konkordato kelimesinin sık duyulmaya başlandığını sözlerine ekleyen Mali Müşavir Ovayolu, ‘’Bir dönem nadiren karşılaştığımız bu süreç, bugün ne yazık ki bölge ekonomisinde yaygın bir ‘Çıkış kapısı’ haline geldi. Gaziantep’te bazı firmalar, borçlarını ödemek yerine konkordato ilan ederek zamanı lehine çevirmeye çalışıyor. Hatta bazen aynı işletmeler, isim değiştirip yeniden faaliyete başlıyor. Bu durum, hem tedarik zincirini hem de küçük esnafı derinden sarsıyor. Oysa Gaziantep gibi üretim gücü yüksek bir şehirde, bu tür uygulamalar zincirleme etki yaratıyor. Bir fabrikanın konkordato ilanı, ona mal satan on küçük işletmenin de sarsılması anlamına geliyor. Kısacası, bir fabrikanın çöküşü, bir mahallenin geçim kapısının kapanması demek’’ şeklinde konuştu. Şeffaflık ve hesap verebilirlik olmazsa, konkordato sadece bir kaçış planı olmaya devam edecek Ovayolu, ‘’Artık rant kapısı haline gelen her uygulama, sadece ekonomik bir sorun değil; etik bir yıkım. Çünkü insanlar artık çabalamak yerine nasıl yırtarım? sorusuna yanıt arıyor. Devletin ve toplumun görevi, bu zihniyeti ödüllendiren düzeni değil, emeği koruyan adaleti yeniden inşa etmek. Gerçek reform, yasaları artırmakla değil; vicdanı ve sorumluluğu yeniden hatırlatmakla olur. Bir toplumda rant arayanlar değil, değer üretenler kazanıyorsa; işte o zaman düzen gerçekten işler. Bu nedenle hem yerel yönetimlerin hem ticaret odalarının hem de ilgili kurumların bu süreci daha sıkı denetlemesi gerekiyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlik olmazsa, konkordato sadece bir kaçış planı olmaya devam edecek’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Protesto edilen senette yaşanan artış endişe verici boyutlarda

Mon, 27 Oct 25 20:57:12 +0300

Kentte 9 aylık dönemde 5 bin 232 senet protesto edildi Ekonomik krizin her geçen gün arttığı Antep’te protesto edilen senette yaşanan artış korkutmaya devam ediyor. Ülkemizin ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük sanayi ve metropol şehirleri arasında yer alan Antep’te, ekonomik krizin etkilerini artarak sürüyor. Konkordato ilanlarının arttığı, küçük esnafın ve firmaların kepenk kapatmayı sürdürdüğü kentte, bu yılın ocak-eylül döneminde 5 bin 232 senet protesto edildi. Ülke genelinde 216 bin senet protesto edildi Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi, 2025 yılının 9 aylık döneminde protesto edilen senet istatistiklerini paylaştı. Ortaya çıkan tablo, ekonomik krizin geldiği boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. 2024 yılının 9 aylık döneminde 172 bin 659 senedin protesto edildiği ülkemizde, bu rakam 216 bin senet protesto edildi. Protesto edilen senet sayısının ilerleyen zamanlarda artmasından endişe ediliyor Antep’teki istatistiklere bakıldığında ülke genelinde olduğu gibi bir artışın olduğu göze çarpıyor. Geçen yılın ilk 9 ayında 4 bin 161 senedin protesto edildiği kentte 2025 yılının ilk 9 ayında bu sayı bin 71 artarak 5 bin 232’ye yükseldi. Protesto edilen senet sayısının ilerleyen zamanlarda artmasından endişe ediliyor. Antep, protesto edilen senette bölgede ilk sırada bulunuyor En fazla senedin protesto edildiği illere bakıldığında listenin başında 38 bin 182 ile İstanbul yer alırken, ikinci sırada 18 bin 602 ile Konya, üçüncü sırada 17 bin 873le Ankara, dördüncü sırada 13 bin 471 ile İzmir, beşinci sırada 10 bin 873 ile Antalya, altıncı sırada 10 bin 459 ile Bursa, yedinci sırada 5 bin 232 ile Gaziantep, sekizinci sırada 4 bin 618 ile Kayseri, dokuzuncu sırada 4 bin 176 ile Manisa ve onuncu sırada ise 4 bin 121 ile Adana izliyor. Ayrıca Antep, protesto edilen senette bölgede ilk sırada bulunuyor. Haber Merkezi

Sürecin durdurulması çalışanların hakkını gasp eden keyfî bir tutum

Mon, 27 Oct 25 20:55:00 +0300

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Gaziantep Şubesi, İl Sağlık Müdürlüğü personel maaş promosyon ihalesinin iptal edilmesine tepki gösterdi Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin haklarını savunmak için sürecin yakından takipçisi olacaklarını bildiren Şube sekreteri Turan Dinler, ‘’Sürecin yazılı bir gerekçe olmadan, şeffaflıktan uzak bir biçimde durdurulması, çalışanların hakkını gasp eden keyfî bir tutum’’ diye konuştu. Sağlık emekçileri arasında büyük bir belirsizlik ve tepki yarattı Dün yapılması planlanan Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü personel maaş promosyon ihalesinin, Sağlık Bakanlığı’ndan gelen sözlü talimat üzerine müdürlük yetkililerince iptal edildiğini söyleyen Dinler, ‘’Yaptığımız görüşmelerde, Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, ihalenin iptaline ilişkin Sağlık Bakanlığı’ndan yazılı bir talimat gelmediğini, ancak sözlü talimat doğrultusunda iptal işleminin gerçekleştirildiğini tarafımıza iletti. Bu durum, idari teamüllere ve yasal süreçlere aykırı bir uygulama olup, sağlık emekçileri arasında büyük bir belirsizlik ve tepki yarattı’’ ifadelerine yer verdi. Promosyon gelirleri sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için önemli bir destek niteliğinde Promosyon gelirlerinin, artan yaşam maliyetleri ve ekonomik zorluklar karşısında sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için önemli bir destek niteliğinde olduğuna dikkat çeken Dinler, ancak, sürecin yazılı bir gerekçe olmadan, şeffaflıktan uzak bir biçimde durdurulmasının, çalışanların hakkını gasp eden keyfî bir tutum olduğunu söyleyerek eleştirdi. Promosyon ihalesinin iptal gerekçesi kamuoyuna açıklanmalı Dinler, ‘’SES Gaziantep Şubesi olarak; promosyon ihalesinin iptal gerekçesinin kamuoyuna açık, yazılı ve resmî olarak açıklanmasını, sürecin adil, şeffaf ve katılımcı bir biçimde yeniden başlatılmasını, çalışanların herhangi bir hak kaybına uğramaması için gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin haklarını savunmak için sürecin yakından takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz’’ açıklamasını yaptı. Haber Merkezi

Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28,6

Mon, 27 Oct 25 15:50:31 +0300

Gerçek işsizlik açıklanan işsizliğin çok üzerinde! Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28,6 DİSK-AR, işsizlik verilerini açıkladı. TÜİK verilerine göre dar tanımlı işsizlik düşük kalsa da gerçek işsizlik hızla artıyor. Fark özellikle kadın işsizliğinde belirgin şekilde yükseldi. TÜİK’in Eylül 2025 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçları yayımlandı. Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,6, geniş tanımlı işsizlik oranı (âtıl işgücü) ise yüzde 28,6 olarak açıklandı. Türkiye genelinde 15 yaş ve üzeri dar tanımlı işsiz sayısı 3 milyon 75 bin olarak belirlendi. DİSK-AR verilerine göre, geniş tanımlı işsiz sayısı 11 milyon 705 bine ulaştı. Dar tanımlı işsizlik sınırlı görünse de, geniş tanımlı işsizlikte artış devam ediyor. Eylül 2023’te 8 milyon 435 bin olan geniş tanımlı işsiz sayısı Eylül 2025 itibarıyla 11 milyon 705 bine yükseldi. Zamana bağlı eksik istihdam edenlerin sayısı 3 milyon 119 binden 3 milyon 327 bine çıktı. Potansiyel işgücü de 4 milyon 256 binden 5 milyon 303 bine yükseldi. Eylül 2025 itibarıyla Türkiye’de 5,3 milyon kişi, çalışmak istemesine rağmen iş bulamıyor. TÜİK verilerine göre kadın işsizliği erkek işsizliğinin oldukça üzerinde seyrediyor. Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik erkeklerde yüzde 7,4, kadınlarda yüzde 11,1; geniş tanımlı işsizlik erkeklerde yüzde 22,7, kadınlarda yüzde 38,3 olarak kaydedildi. Geniş tanımlı kadın işsizliği ile erkek işsizliği arasında 15,6 puanlık fark bulunuyor. DİSK-AR raporuna göre, TÜİK’in resmi dar tanımlı işsizlerinin çoğu işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor. Raporda, "İşsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının ağır olması ve işsizlik sigortası kaynaklarının amacı dışında kullanılması sebebiyle işsizlerin büyük çoğunluğu işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor" denildi. Eylül 2025’te işsizlik ödeneği alabilenlerin sayısı 485 bin 419 kişi ile sınırlı kaldı; işsizlerin yüzde 84’ü ödenekten yoksun kaldı. cumhuriyet

Çalışanların yüzde 2’si asgari ücretin 7,5 katı kazanıyor

Mon, 27 Oct 25 15:47:51 +0300

Türkiye'de 4/a (SSK) kapsamında sigortalı çalışanların sayısı 17 milyona ulaşıyor. Bunlardan sadece 358 bin kişi asgari ücretin 7,5 katı veya daha fazla kazanıyor. Toplam çalışanların yüzde 2,1'ini oluşturuyorlar. Asgari ücretle çalışanların sayısı ise 6,8 milyon kişiyi buluyor. Prime esas kazançta üst sınır 2017 yılına kadar asgari ücretin 6,5 katı idi. 2017 yılında asgari ücretin 7,5 katına çıkartıldı. TBMM gündeminde bulunan kanun teklifi ile asgari ücretin 9 katına çıkartılacak. Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre; kanun teklifinin TBMM Plan Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri sırasında İYİ Parti Milletvekili Erhan Usta, prime esas kazançta üst sınır koymanın sebebini sorarak, “Üst sınırsız olsun, kaçtan yatırıyorsa yatırsın yatırmak isteyen adam. Bunun mantığı ne?” dedi. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı İsmail Ertüzün, üst sınır olmadığında işverenin de çalışanın da kısa vadede aleyhine olduğunu, çünkü daha yüksek prim ödemek zorunda kaldıklarını vurguladı. Ertüzün, “Çok yüksek, sınırsız bir sistem içerisinde bağlayacağınız emekli aylığı da vereceğiniz kısa vadeli sigorta kapsamındaki ödenekler de çok yüksek oluyor” diye konuştu. Genel ücret ortalaması dikkate alındığında prime esas kazanç için üst sınırının asgari ücretin 7,5 – 9 katı olmasının makul göründüğünü söyledi. Ertüzün’ün komisyonda verdiği bilgiye göre, halen asgari ücretin 7,5 katı üzerinden prim ödeyenlerin sayısı 358 bin kişi. Asgari ücret üzerinden prim ödeyenlerin oranı yüzde 40, asgari ücretin 2 katına kadar olanların oranı yüzde 72,5. t24

Güvenli bir doğum sürecine hazırlamayı hedefleyen değerli bir uygulama

Mon, 27 Oct 25 15:46:39 +0300

Gaziantep Üniversitesi Hastanesi’nde anne ve bebek sağlığını desteklemek amacıyla Gebe Okulu hizmete açıldı. GAÜN Hastanesi bünyesinde hizmet verecek olan Gebe Okulu, anne adaylarının gebelik sürecini bilinçli, güvenli ve sağlıklı şekilde geçirmelerini desteklemek amacıyla işleyiş gösterecek. Açılış töreninde Hastane Başhekimi Prof. Dr. Oğuzhan Saygılı, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Bahadır Demir, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Furkan Çetin, Hastane Başmüdürü Mustafa Kalkan ve Gebe Okulu Koordinatörü Rengin Behzetoğlu yer aldı. Törende konuşan Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Bahadır Demir, açılışın yalnızca bir eğitim biriminin başlangıcı değil, aynı zamanda anne ve bebek sağlığını önceleyen önemli bir adım olduğunu ifade etti. Demir, “Gebe okulları, Sağlık Bakanlığımızın Anne Dostu Sağlık Kuruluşları vizyonu doğrultusunda, gebelik sürecinin her aşamasında anne adaylarını bilgilendirmeyi, desteklemeyi ve güvenli bir doğum sürecine hazırlamayı hedefleyen değerli bir uygulamadır. Sağlıklı nesillerin temeli bilinçli annelikle atılır. Bu nedenle hastanemiz yalnızca tedavi hizmeti sunmakla kalmayıp, koruyucu ve eğitimsel çalışmalarıyla da toplum sağlığına katkı sunmayı görev bilmektedir” dedi. Demir, gebe okulunda kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının, ebeler, hemşireler, psikologlar, diyetisyenler ve fizyoterapistlerin anne adaylarına rehberlik edeceğini belirterek, “Eğitimlerde doğum öncesi hazırlık, doğum süreci, doğum sonrası bakım, emzirme, beslenme, egzersiz ve ruhsal destek gibi konular ele alınacak. Böylece anne adaylarının kaygıları azalacak, doğum deneyimleri daha bilinçli ve huzurlu hale gelecektir” diye konuştu. Gebe Okulu Sorumlu Hekimi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Furkan Çetin ise programın amacının gebeliği yalnızca tıbbi bir süreç olarak değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönleriyle bir bütün olarak ele almak olduğunu belirtti. Çetin, “Eğitimlerimiz multidisipliner bir anlayışla yürütülüyor. Uzman hekimlerimizin yanı sıra diyetisyen, fizyoterapist ve klinik psikologlarımız da sürece aktif katkı sunuyor. Anne adaylarımız gebelik sürecinde ihtiyaç duyabilecekleri tüm profesyonel desteği tek bir çatı altında alabiliyor” ifadelerini kullandı. Program kapsamında; gebelikte sağlıklı beslenme, doğuma hazırlıkta nefes ve gevşeme egzersizleri, doğru duruş ve hareket eğitimi, normal doğum bilinci, doğum ağrısı ile baş etme yöntemleri, lohusalık, emzirme, yenidoğan bakımı ve psikolojik destek gibi konularda eğitimler verilecek. Ücretsiz olarak sunulacak Gebe Okulu eğitimlerine, dileyen tüm anne adayları kayıt yaptırarak katılabilecek. GAÜN Hastanesi, anne ve bebek sağlığını önceleyen yaklaşımıyla, bölge halkına yönelik eğitici ve koruyucu sağlık hizmetlerini güçlendirmeyi sürdürüyor.

1.9 milyon ehliyet sahibi için son hafta

Mon, 27 Oct 25 14:47:30 +0300

Eski tip sürücü belgesi kullanan 1 milyon 904 bin 280 kişi, 31 Ekim'e kadar yenileme işlemi yapmazsa ehliyetleri geçersiz hale gelecek Eski tip ehliyetlerin 1 Ocak 2016'dan itibaren verilmeye başlanan yeni tip sürücü belgeleriyle değiştirilmesi için tanınan süre 31 Ekim 2025'te sona eriyor. Bugüne kadar 35 milyon 583 bin 584 ehliyet yenileme başvurusu yapıldı ancak 1 milyon 904 bin 280 kişi hala eski sürücü belgesini kullanmaya devam ediyor. Eski tip sürücü belgesi kullanan kişilerin, 31 Ekim'e kadar yenileme işlemi yapmaması durumunda ehliyetleri geçersiz sayılacak. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, eski tip sürücü belgelerinin yeni tip belgelerle değiştirilmesi sürecine ilişkin şu açıklamayı yaptı: "31 Ekim yaklaşıyor, sürenin uzatılmayacağını bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu tarihten sonra eski tip sürücü belgeleri kullanılamayacak ve eski tip sürücü belgesini yenilemek isteyen vatandaşlarımız, indirimli harç değerli kağıt ve hizmet bedelinden yararlanamayacaktır. Vatandaşlarımıza sesleniyorum; lütfen nüfus müdürlüklerimizden randevumuzu alalım, eski belgelerimizi yenileyelim." Ehliyet yenileme ücreti 7 bin 438 lira olacak eski sürücü belgelerinin yenilenmesi için 31 Ekim 2025'e kadar yalnızca 15 lira ödenmesi gerekirken, 1 Kasım itibarıyla bu ücret B sınıfı sürücü belgesi için 7 bin 438 liraya yükselecek. Kasım itibarıyla A, A1, A2, F sınıfı eski tip sürücü belgesi olanlar, harç, değerli kağıt ve vakıf hizmet bedeli dahil toplam 3 bin 643 lira 10 kuruş, B1, BE, C1, C1E, C, CE, D1, D1E, D, DE, G, M sınıfı eski tip sürücü belgesi olanların da 11 bin 235 lira 60 kuruş yatırmaları gerekecek.sputnik

2025’in ilk 6 ayında en az 477 bin hayvanın yaşam hakkı ihlâl edildi

Mon, 27 Oct 25 14:46:40 +0300

Hayvan Hakları İzleme Komitesi’nin raporuna göre, yılın ilk 6 ayında hepsi köpek olmak üzere en az 13 hayvan cinsel şiddete maruz kaldı. Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) Türkiye’de 2025 yılının ilk 6 ayını kapsayan hayvan hakkı ihlalleri raporunu yayımladı. Yalnızca haber sitelerinde yayımlanan haberlerin dahil edildiği araştırmada, en az 477 bin 952 hayvanın yaşam hakkının ihlâl edildiği belirlendi. Bunun yanı sıra en az 194 kovan arı ve 94 ton 660 kilogram deniz canlısının da yaşam hakkının elinden alındığı kaydedildi. Yaşam hakkının yanı sıra işkence, araçla ezme, zehirleme, dövüş, yasa dışı avcılık gibi kategorilerle hayvanların pek çok farklı yolla öldürüldüğü veya acıya maruz bırakıldığına dikkat çekildi. Rapora göre ilk 6 ayda en az 318 hayvan işkence ve acı verici muameleye maruz kaldı. 56 kovan arı zehirlendi Yasal yolla yapılan avcılığın ve ticaretin de hayvan hakkı ihlali olduğunun altını çizen HAKİM ekibi, raporun biçimi gereği sadece yasa dışı avcılığı ve ticareti değerlendirmeye aldıklarını belirtti. Nesli tehlike altında olan yaban keçisinin yanı sıra kınalı keklik, sincap ve ördek gibi en az 4 bin 625 hayvan ve 114 ton 688 kilogram deniz canlısının yasa dışı yollarla avlandığı saptandı. Araştırmada maymun, yılan, sakallı ejder, tarantula, köpek ve buzağı gibi pek çok türden en az 5 bin 852 hayvanın yasaya aykırı şekilde ticaretinin yapıldığı belirlendi. Kaza yoluyla en az 220, araçla ezme sonucu en az 10 ve ateşli silahla vurma nedeniyle en az 42 hayvanın hakkının ihlal edildiği kaydedildi. Ayrıca en az 237 hayvanın ve 56 kovan arının da zehirlendiği tespit edildi. Bu yılın ilk 6 ayında medyaya yansıyan haberlerde hepsi köpek olmak üzere en az 13 hayvanın cinsel şiddete maruz kaldığı belirlendi. Hayvan dövüşleri artıyor Raporda bazı hayvan hakkı ihlallerinin dönemsel olarak arttığına dikkat çekildi. Örneğin balık, köpekbalığı, yunus ve caretta caretta ölümlerindeki göze çarpan artışın, iklim krizi ve deniz kirliliği ile trafiği bakımından denetimsizliğin artmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Bunun yanı sıra Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumun da etkisiyle bahis gibi suçların işlenme oranının artmasıyla birlikte horoz dövüşü haberlerinin de arttığı tahmin ediliyor. Raporda horoz, köpek, deve, boğa gibi en az 3 bin 938 hayvanın dövüştürüldüğü kaydedildi. Bunların bazıları yasa dışı bahislerin yapıldığı ortamlarda, diğerleriyse belediyelerin düzenlediği festivallerde gerçekleşti. HAKİM’in medya ihlal raporunda Hayvanları Koruma Kanunu’nda 2024’te yapılan ve “Katliam Yasası” olarak bilinen değişikliğin etkilerine de yer verildi.bianet

26 kişi yaşamını yitirmişti, müteahhit ben değilim dedi

Mon, 27 Oct 25 14:45:31 +0300

Gaziantep'te 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 26 kişinin hayatını kaybettiği Kavak Apartmanı davasının 13. duruşmasında, sanık Ökkeş Kavak binanın müteahhidi olmadığını belirterek, beraatını istedi. 6 Şubat depremlerinde, Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde bulunan Kavak Apartmanı'nın bir kısmı yıkıldı ve 26 kişi yaşamını yitirdi. İslahiye Cumhuriyet Başsavcılığı, deprem döneminde AK Partili Nurdağı Belediye Başkanı ve müteahhit Ökkeş Kavak, yapı sorumlusu Mustafa Türkmen, şantiye şefi Serdar Çelebi Köse, uygulama denetçisi Mine Seçkin Sever, kontrol elemanı Ömer Faruk Özkaplan ve Fatma Doğan hakkında, "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan dava açtı. İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 13. duruşmasına, başka bir deprem davasından tutuklu bulunan sanık Ökkeş Kavak cezaevinden SEGBİS aracılığıyla katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu. "Suçsuzum, beraatime karar verilmesini talep ederim" Sanık Ökkeş Kavak, savunmasında, Kavak Apartmanı'nın müteahhidi olmadığını, binanın asıl yapımcısının C.O. olduğunu ileri sürdü. Ruhsatı güvene dayalı olarak imzaladığını ve binada 15 yıl oturduğunu belirten Kavak, herhangi bir hak ediş almadığını söyledi. "Bu bina depremde yıkılmadı, sadece birinci kat zemin katın üzerine çöktü. Suçsuzum, beraatime karar verilmesini talep ederim" diyen Kavak, mahkemece ODTÜ veya İTÜ'den rapor alınmasını istedi. Sanık Ökkeş Kavak'ın avukatları, dosya hakkında farklı bir heyet tarafından bilirkişi raporu alınmasını ve müvekkillerinin beraatine karar verilmesini talep etti. Duruşma 4 Şubat'a ertelendi Mahkeme heyeti, sanıkların adli kontrollerinin devamına karar verdi. Sanık Kavak'ın avukatlarının talebi doğrultusunda, muhtar Cevdet Mintaz'ın tanık olarak ifadesinin alınması için gerekli işlemlerin yapılmasına hükmeden mahkeme, davayı 4 Şubat 2026'ya erteledi.t24

Kalıcı yaz saatinin kazananı enerji şirketleri

Mon, 27 Oct 25 14:44:19 +0300

CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, kış saati uygulamasına geçilmesi çağrısında bulundu. Avrupa’da her yıl 26 Ekim’de kış saati uygulamasının başladığını belirten Öztürkmen, Türkiye’de ise 2016 yılında Resmî Gazete’de yer alan Cumhurbaşkanlığı kararı ile gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla bütün yurtta uygulanan mevcut ileri saat uygulamasının yani yaz saatinin kalıcı hale getirildiğini hatırlattı. Kış saati uygulamasına geri dönülmesi gerektiğini dile getiren Hasan Öztürkmen, ‘’Özellikle ikili eğitim yapan okullarımızda çocuklarımız güneş doğmadan, uykusunu yeterince almadan ve günün en soğuk saatlerinde eğitim-öğretim görmek için yollara düşüyor. Aynı şekilde akşam okul çıkış saatlerinde karanlığa kalmaktadırlar’’ dedi. Öztürkmen’in açıklamasından öne çıkanlar: Avrupa ülkeleri bugün kış saati uygulamasına geçti. Türkiye’de ise 2016 yılında Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla “yaz saati” uygulamasının kalıcı hale getirildi. Kış saati uygulamasının kaldırılması ile ilgili karar, Danıştay tarafından hukuki dayanağı olmadığı gerekçesi ile durdurulmuştu. Danıştay kararı olmasına rağmen 2017'de alınan kararla yaz-kış saati uygulaması ülkemizde kaldırıldı. Tasarruf gerekçesiyle başlatılan bu uygulamanın yıllardır fayda sağlamadığı çok net. Hem enerji tasarrufunu arttıracak hem de toplumsal yaşamı bir bütün olarak daha iyi etkileyecek, gün ışığından etkin şekilde yararlanma üzerine düzenlemeler yapılmalı kış saati uygulamasına geri dönülmeli. Sabahın kör karanlığında çocuklarımızı tehlikeye atmak, trafik kazalarını artıran bu sistem, yalnızca öğrencilere değil, tüm çalışan kesime de zulüm haline gelmiştir. AKP hükümeti, yıllardır halkın taleplerine ve bilimsel verilere kulak tıkayarak bu yanlış uygulamada ısrar ediyor. ‘Tasarruf’ gerekçesiyle hayata geçirilen uygulama 9. yılına girerken öğrenciler başta olmak üzere milyonlarca vatandaş mağdur oluyor. “Uygulama sayesinde büyük ve kesin ölçüde elektrik enerjisi tasarrufu sağlandı” diyebilir miyiz? Aksine, bütün araştırmalar enerji israfına işaret ediyor. Kalıcı yaz saati uygulaması ile özel sektörde faaliyet gösteren enerji şirketleri ek kazançlar sağlamıştır. Özel elektrik şirketleri, bu uygulamanın asıl kazananıdır. Özellikle batı illerimizde, güneşin geç doğacağı gerçeği ile birlikte, elektrik tüketiminin yoğun olduğu bölgelerin de batıda yer aldığı düşünüldüğünde; alınan karar, özellikle hanelerin elektrik faturasını artırıyor. Vatandaş kaybederken, elektrik şirketleri kazanıyor.”

Vatandaşın 521 milyonunu dolandırdılar

Mon, 27 Oct 25 14:43:04 +0300

Diyarbakır merkezli 11 ilde düzenlenen dolandırıcılık operasyonunda, sahte sosyal medya hesapları kullanarak bungalov ev kiralama vaadiyle kurdukları çağrı merkezi üzerinden ülke geneli 216 kişiyi dolandırdıkları belirlenen 26 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin banka ve kripto para hesaplarında 521 milyon 334 bin 200 lira işlem hacmi tespit edildi. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 6 aydır yürütülen teknik ve fiziki takip çalışmaları sonucunda sahte sosyal medya hesapları kullanarak bungalov ev kiralama vaadiyle kurdukları çağrı merkezi üzerinden ülke geneli 216 kişinin dolandırıldığı tespit edildi. Tespit edilen şüphelilerin yakalanmalarına yönelik Diyarbakır merkezli Adana, Ankara, Edirne, Gaziantep, Iğdır, Kayseri, Mardin, Mersin, Bursa ve Antalya’da düzenlenen eş zamanlı operasyonda 26 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerle ilgili yapılan incelemede banka ve kripto para hesaplarında 521 milyon 334 bin 200 lira işlem hacmi olduğu tespit edildi. Emniyetteki sorgu işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden 22’si çıkarıldıkları Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklanırken, 4'ü ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. cumhuriyet

Yeni trafik cezaları geçici olarak askıya alındı

Mon, 27 Oct 25 14:42:00 +0300

Trafikteki bir dizi ihlale ağır para cezası ve yaptırımlar getiren yasa tasarısı geçici olarak askıya alındı. Trafik cezalarının artırılmasına yönelik düzenlemeleri içeren kanun teklifinin geçtiğimiz hafta TBMM'de görüşülmesi bekleniyordu. NTV'nin aktardığına göre; düzenlemenin bütçe görüşmeleri sonrasında yeniden gündeme geleceği düşünülüyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, trafikte yeni döneme ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. Tasarıya göre, 30 kilometre hız limitli okul ve hastane önlerinde 76 kilometre hızla gidenlerin 30, 86'yla gidenlerin 60, 96'yla gidenlerin 90 gün boyunca ehliyetleri iptal olacaktı. Tasarıda yer alan düzenlemelerin bir bölümü şöyleydi: * Trafik cezalarına yapılacak yeni düzenleme ile birlikte, bir yıl içerisinde 5 kez hız ihlali yapan sürücüler psikiyatri uzmanına yönlendirilecek. * Yeni kanun teklifine göre, yerleşim yeri olan yerlerde makas atmanın cezası 90 bin TL ve 60 gün ehliyet iptali olacak. * Tek yönlü yollarda ters yönde gitmenin cezası 10 bin TL, bölünmüş yolda ters yöne girmeye 20 bin TL ve şehir dışı otoyollarda ters yönde gitmeye 90 bin TL para cezası ve 60 gün ehliyete el koyma uygulanacak. * Düğün ve benzeri konvoylarda yol kapama cezası 90 bin TL ve 60 gün ehliyete el koyulma olacak. * Köprü, tünel ve viyadüklerde yapılan yol kapamalara ise 180 bin TL ve 120 gün ehliyete el koyma ve trafikten men uygulanacak. * Geçiş üstünlüğü olan ambulans ve itfaiye gibi araçlara yol vermeme cezası 46 bin TL olacak ve 30 gün trafikten men ve ehliyet iptali uygulanacak. * Yeni kanun teklifine göre, 5 yılda 2 kere ambulans ve itfaiye araçlarına yol vermeyenlerin ehliyetleri iptal edilecek. cumhuriyet

Aktif 152 hakemin bahis oynadığı tespit edildi

Mon, 27 Oct 25 14:40:40 +0300

TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, gündem yaratan açıklamalarda bulunuyor. Hakemlerin bahis oynadığını belirten Hacıosmanoğlu, "Profesyonel liglerde 571 aktif hakemin 371'inin bahis hesabı var. 152'si aktif olarak bahis oynuyor" dedi. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde basın toplantısı düzenliyor. İbrahim Hacıosmanoğlu'nun açıklamaları şöyle: “Bugün sizlerle Türk futbolunun değişime ihtiyacı olduğu, ahlaklı çalışmalar neticesinde bazı doneler vereceğim. "7 üst klasman hakem, 15 üst klasman yardımcı hakem, 36 klasman hakem, 94 klasman yardımcı hakem. Bunların içinde 10 hakemin 10 binin üzerinde bahis oynadığı, bir hakemin tek başına 18.227 kez oynadığı, 42 hakemin ayrı ayrı 1000'in üzerinde futbol müsabakasında bahis oynadığı, bazı hakemlerin tek bir seferlik maç oynadığı tespit edilmiştir." "İnsanlarla iyi geçinip koltukta kalma derdimiz yok. Türk futbolunun içinde ne pislik varsa temizlemek görevimiz. Cenab-ı Allah müsaade ettiği süre içerisinde bunları yapacağız." "Çalışmaları FIFA ve UEFA ile paylaştık. Talimatlar açık olmasına rağmen hakem arkadaşlarımızın kendi adlarına hesap açıp bahis oynaması bizi de üzmüştür." "Gerekli işlemleri bugünden itibaren başlatıp kısa süre içerisinde disiplin kuruluna sevk edip talimatlara göre gerekli cezaları alacaklar. 6222 sayılı yasaya göre 5 yıllık bir sınırlama var. Bizim talimatlarda da 5 yıllık zaman aşımı var. 5 yıllık süre içerisine giren rakamlar bu saydıklarım." "Biz hakemlerle başladık ama ben ve yönetim kurulu arkadaşlarım dahil kendimizi de kontrol ediyoruz. Bunun da sonuçlarını yakın zamanda paylaşırız. Türk futbol ailesiyle ilgili de çalışmalarımız sürüyor. Biz TFF olarak nasıl kendi kapımızın önünü temizliyorsak Türk futbol ailesinin üstüne düşen görev de kendileriyle başlayıp futbolcuları dahil tüm unsurlarıyla kontrol edip paylaşmaları. Aksi durumda çalışmalarımızı güzide devlet kurumlarımızla yapıp paylaşacağız." "Güzide kulüplerimize çağrıda bulunuyorum. Biz hakemlerle başladık ama ben ve yönetim kurulu arkadaşlarım dahil, bu çalışmayı yaptığımız ilgili devlet kurumlarıyla kendimizi de kontrol ediyoruz. Bunun da sonuçlarını yakın zamanda paylaşırız. Türk futbol ailesiyle ilgili de çalışmalarımız sürüyor. Biz TFF olarak nasıl kendi kapımızın önünü temizliyorsak, Türk futbol ailesinin üstüne düşen görev de kendileriyle başlayıp futbolcuları dahil tüm unsurlarıyla kontrol edip paylaşmaları. Aksi durumda çalışmalarımızı güzide devlet kurumlarımızla yapıp paylaşacağız." "Soru talepleri geldi. Sorulacak bir soru, verilecek bir cevap yok. Bunlar kamuoyuna yeter. Titizlikle bu konu üzerinde duracağız. Herkesin desteğini bekliyoruz." t24

“Hasta hakları, sağlık hizmetlerinin en temel unsurlarından biridir”

Mon, 27 Oct 25 14:39:23 +0300

Gaziantep Üniversitesi Hastanesi’nde 26 Ekim Hasta Hakları Günü dolayısıyla “Hasta Hakları Günü” etkinliği düzenlendi. Etkinlik, Hasta Hakları Birimi’nde gerçekleştirildi. Düzenlenen etkinlikte Hastane Başhekimi Prof. Dr. Oğuzhan Saygılı, Hastane Başmüdürü Mustafa Kalkan, Hastane Müdürü Yılmaz Murat Çaycı, Hastane Müdür Yardımcısı Dilek Kıreker, Hasta Hakları Birimi çalışanları; birime başvuran hasta ve yakınları bir araya geldi. Etkinlikte hasta haklarına ilişkin bilgilendirici broşürler dağıtıldı. Etkinlik kapsamında Başhekim Prof. Dr. Oğuzhan Saygılı, birime başvuran hastaların şikâyet, talep ve isteklerini dinledi. Hasta Hakları Birimi çalışanlarıyla birlikte hastanede yatarak tedavi gören hastaları da ziyaret eden Başhekim, hastalarla yakından ilgilenerek onların memnuniyet düzeyini değerlendirdi. Klinik ziyaretlerinde hastaların mevcut durumları hakkında bilgi alınarak tedavi süreçlerine ilişkin geri bildirimler toplandı. Başhekim Prof. Dr. Oğuzhan Saygılı, günün anlam ve önemine ilişkin yaptığı açıklamada, “Hasta hakları, sağlık hizmetlerinin en temel unsurlarından biridir. Amacımız: Her hastanın saygı, güven ve memnuniyet çerçevesinde hizmet almasını sağlamaktır. Hasta haklarına gösterilen özen, sağlık hizmetlerinin kalitesini doğrudan etkiler. Bizler de bu bilinçle hareket ediyoruz” ifadelerini kullandı. Hasta Hakları Günü dolayısıyla düzenlenen etkinlikte, hasta memnuniyetinin artırılması ve bu konuda farkındalık oluşturulması hedeflendi. Haber Merkezi

Hizmetli açığı okulları hijyenik yerler olmaktan uzaklaştırdı!..

Mon, 27 Oct 25 12:22:32 +0300

Çocuklarımızın sağlığı Allah’a emanet!.. Eğitim-öğretimin en önemli sorunlarının başında, halen derslik, öğretmen ve hizmetli açığı olduğunu söyleyen Eğitim Sen Şube Başkanı Mehmet Bozgeyik, Gaziantep’te 4 bin derslik, 2 bin öğretmen 3 bin de hizmetli ve memur açığı olduğunu söyledi. Hizmetli olmadığı için okullar temizlenemedi Hizmetli açığının, okulları fiziksel ve hijyen açıdan olumsuz etkilediğini, pek çok okulun koridorlarında tozların uçuştuğunu ve öğrencilerin lavabolara giremediğini söyleyen Bozgeyik, bu kadar uzun tatilin ardından öğrencilerin yine temizlenmemiş okullarda eğitim- öğrenim göreceklerini vurguladı. Hizmetli sayısı her geçen yıl azalıyor Hizmetli ve memur açığının 10 yıldır derinleşerek devam ettiğini söyleyen Bozgeyik, “İlimizde de 3 bine yakın hizmetli açığı var. Hizmetli memur açığı öteden beri artarak devam eden bir sorun. Bu durum okulların, fiziksel ve hijyen koşullarını çok olumsuz etkiliyor. Okullarımız hijyenik açıdan öğretimi aksatacak düzeye gelmiştir. Okulların pek çoğunda öğrenciler uygun olmayan koşullar da eğitim öğretim görmek zorunda kalmıştır” dedi. 6-7 Hizmetlinin olması gereken okullarda bir tek hizmetli var 6-7 Hizmetlinin olması gerektiği okullarda bazen bir hizmetli bulunduğuna, bunların da diğer personel eksikliklerinden dolayı amacı dışındaki işlerde kullanıldığına dikkat çeken Bozgeyik, “Hizmetli eksiğinin olduğu bazı okullarda da çocuklar sınıf temizliğini yapmak zorunda kalıyor. Var olan hizmetliler de okullarda normal görevlerinin dışında kalorifer yakma, şoförlük, gece bekçiliği veya idarecilerin özel işlerini yaptırdıkları insanlar durumuna gelmiştir. Çocuklarımız sağlıksız koşullarda eğitimlerini sürdürürken, hükümet, okullardaki temizlik işlerinin özelleştirilmesiyle ilgili çalışmalar yürütmektedir” diye konuştu. 4 Bin derslik 2 bin de öğretmen açığı var İlimizde halen 4 bin derslik ve 2 bin civarında da branş öğretmeni açığı olduğunu açıklayan Bozgeyik sözlerine şöyle devam etti: “Türkçe, yabancı dil, resim, müzik, iş eğitimi olmak üzere 2 bin civarında öğretmen açığı var. 4 Bine yakında derslik açığı var. Hal böyle iken halen eğitimin sorunları göz ardı ediliyor. Acil şekilde bütçeden eğime ayrılan pay artırılmalı. Oysa ülkemizde bütçeden eğitime ayılan pay giderek düşüyor. Üstelik bütçeden eğitime ayrılan payın içinde, okulların bakım onarımından personel giderine kadar pek çok kalem var. Bütçeden eğitime ayrılan pay eğitimin yaralarını sarmayı bırakın okulların, onarım ve bakımlarına yetmiyor. Ondan sonra da okullar, bakım ve onarım konusunda yerel yönetimlere muhtaç ediliyor” şeklinde açıklama yaptı. Eğitimin sorunlarını çözme niyetleri yok Hükümetin eğitim öğretimin sorunlarını masaya yatırıp çözmek yerine kamusal anlamda eğitimin özelleştirilmesini teşvik ettiğini söyleyen Bozgeyik, “Kamusal kaynakların önemli bir kısmı özelleştirmeye ayrılıyor. AKP Hükümeti döneminde özel okullara ayrılan pay fazlalaştırılıyor. Türkiye genelinde Milli Eğitim Bakanlığı son 10 yıldır hizmetli, memur istihdamıyla ilgili hiçbir çalışma yürütmedi. Hükümet, çocukların sağlıksız koşullarda eğitim öğretim görmelerini sağlamak için çalışma yapması gerekirken okullardaki temizlik işlerinin özelleştirilmesiyle ilgili çalışmalar yürütmektedir” diye konuştu.

İtalyan iş adamların Gaziantep’e ilgisi sürüyor

Mon, 27 Oct 25 12:21:52 +0300

Türkiye ile ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmeye önem veren İtalya'nın, Gaziantep'e yatırım ilgisinin devam ettiği belirtildi. Yeni bir İtalyan heyeti 3 Şubat'ta Gaziantep'e gelecek. İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili başkanlığındaki heyette, Ekonomi ve Ticaret Müşaviri Andrea Canepari, İzmir Konsolosu Michele Tommasi, İstanbul'daki Ticaret Ofisi Müdürü Roberto Luongo ve Ankara'daki İtalyan Kültür Enstitüsü Müdürü Angela Tangiangu da yer alacak. Heyet üyeleri, Ticaret Odası, Sanayi Odası ye Gaziantep Avrupa İş Geliştirme Merkezi ziyaretinin yanı sıra Gaziantep Üniversitesi rektörüyle de görüşerek, üniversitede İtalyan dili bölümü oluşturulması imkanlarını değerlendirecek. GTO Genel Sekreteri Mesut Ölçal İtalyan heyetle görüşmelerinde işadamları arasındaki ilişkilerin nasıl geliştirileceği konusundaki çabalarını ve önümüzdeki dönemde hedefledikleri projeleri anlatacaklarını söyledi. Büyükelçi Marsili'ye bir rapor sunacaklarını belirten Mesut Ölçal, raporda, ilişkilerin yalnızca ekonomi alanında kalmaması gerektiğini, kültürel bağlamda işbirliği ve AB projelerinden yararlanma konusunda da karşılıklı çalışmalar yapılmasını öngördüklerini söyledi. Milano Ticaret Odası ile yapılan anlaşma gereğince GTO bünyesinde İtalyan Ticaret Masası kurduklarını ifade eden Ölçal, "Gaziantepli işadamlarında, İtalyanlar ile nasıl iş yapabileceği konusun da büyük ilgi var. İtalya Masası, onları muhatapları ile bir araya getiriyor" dedi. Gaziantep'te özellikle lojistik, plastik, makina sanayi, gıda, tekstil, ayakkabı sektörlerin de İtalyanlarla ortak işbirliği ve yatırım için büyük avantaj sunduğunu ifade eden Ölçal, şunları kaydetti: "İtalya'nın konuya çok sıcak baktığını biliyoruz. İtalyan Dış Ticareti Geliştirme Teşkilatı özellikle Türkiye'de yatırım yapacak veya ikili işbirliğine gidecek İtalyan vatandaşlarına iyi boyutlar da parasal destek veriyor. İşadamlarımızın birlikte çalışma düşüncesiyle bunlardan da istifade etmesi gerekiyor." İtalyan işadamlarıyla ilişkilerin ne zaman yatırıma dönüşeceği sorusuna karşılık Ölçal, şunları söyledi: "Bölgemiz, siyaset ve komşularla ilişkiler açısından biraz kritik bir noktada gözüküyor. O açıdan birtakım çekimserlikler var. Bu konuda hükümetin gerekli önemi göstermesi, yönlendirici olması gerekiyor. Bunları aştığımız zaman, burada herhangi bir konuda sorun olacağını sanmıyorum. İtalyanların, Türkiye'de yatırım yapma amaçları hem Türkiye-AB arasında işbirliği imkanlarının artırılması hem de 3. ülkelere yönelik- çalışmaların birlikte yapılması. Gaziantep, bunun için en elverişli yer." İtalya ile ilişkilerin geliştirilmesini çok önemsediklerini vurgulayan Ölçal, İtalya’ya davet edilen Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkunun 8-9 Mart'ta bu ülkeye yapacağı gezide GTO olarak yer alacaklarını kaydetti.

Doğalgaz kesintisi sanayiyi felce uğrattı

Mon, 27 Oct 25 12:21:06 +0300

Organize Sanayi Bölgesi’nde dün sabahtan itibaren doğalgazın kesildiği açıklandı. Birçok fabrikanın çalıştığı organize sanayi bölgesinde hiçbir haber verilmeden doğalgazın kesilmesine tepki gösterilerek, sanayicinin tedbir alma fırsatı bile bulamadığı ifade edildi. 700 Tesisten 70’inin doğalgaz kullandığı OSB’ye, yapılan girişimler üzerine öğleden sonra yeniden doğalgaz verilmeye başlandığı bildirildi. Yetkililer, “Ancak bu durum ne kadar devam eder bilmiyoruz” şeklinde açıklamada bulundu. Sıkıntılı bekleyiş sürüyor Organize Sanayi Bölgesi yetkilileri. BOTAŞ'tan gece organize sanayi bölgesinde doğalgazın kesileceğine ilişkin yazı aldıklarını belirterek, "700 sanayicinin 70'i doğalgaz kullanıyordu. Perişanız" dedi, BOTAŞ'tan gelen yazıda doğalgazın kesilmesinin nedeni ve kesintinin ne kadar süreceği konusunda bir bilgi bulunmadığı kaydedilirken. "Sabah 10.00'da keseceğiz diye yazı aldık. Sonra saat 13.00'e ertelendi. Bakanlık düzeyinde yapılan girişimlerin ardından akşam saatlerine doğru durum yeniden normale döndü. Ancak bu durumun kalıcımı geçici mi olduğu yolunda kesin bir bilgi verilmedi ’ şeklinde açıklama yapıldı. Sanayicilerin hepsi sıkıntıda GSO Başkanı Nejat Koçer, kesintiyle birlikte sanayicinin sıkıntıya düştüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Daha düne kadar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın, bu konuda sıkıntı olmadığını ifade eden açıklamaları vardı. Buralar üretim tesisleri. Herhangi bir tedbir almaksızın sabahleyin doğalgaz kesilmesi olmaz. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Bunun altında yatan sebepleri bilmiyoruz. Ancak, çok acil ve çok süratli çözümlenmesi lazım. Geçerli bir mazereti olabilir, hava şartlarından kaynaklanabilir. Ama, nedir problem, kesinti ne kadar sürecek bizi aydınlatmalarını istiyoruz. Bu tesisler bugünden yarına enerji değiştiremez ki. Sanayicilerin hepsi sıkıntı da. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına ulaşma ya çalıştım, ama şu ana kadar görüşemedim." Saatte 220 metreküp doğalgaz kullanılıyor Doğalgaz kesintisinin sanayide iş akış sürecini olumsuz etkileyeceğine, maliyet yükü getireceğine işaret eden Koçer, "Üretimde bir aksama kısmen olacak. Allah'tan doğalgaz kullanan fabrika sayımız şu anda üst noktada değil" dedi. Doğalgazın kesilip kesilmediğini tam bilmediklerini, boruların içinde kalanların geliyor olabileceğini kaydeden OSB yetkilileri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Gülere ulaşamadıklarını, BOTAŞ yetkililerinden de sağlıklı bir yanıt alamadığını belirtti. OSB'ye henüz 3 ay ön ce doğalgaz verildiğini hatırlatılarak, OSB'deki 700 sanayicinin 70'iniri doğalgaz aldığını ve bunların saatte 220 metreküp doğalgaz kullandığını, diğer sanayicilerin de doğalgaza geçme hazırlığı içinde olduğunu ifade edildi. Kesinti önceden haber verilmedi Yetkililer, kesintinin önceden haber verilmemesini eleştirerek, şöyle dedi: "Tedbir alma imkanımız olmadı. Çok sıkıntıdayız, perişanız. Bu çok vahim bir durum. Ne kesintinin nedeni, ne de süresi konusunda bir şey söyleyen var. Kesilirse perişan oluruz. Binlerce işçi sokağa dökülür. Çünkü, doğalgaz ile kızgın yağ üretiyoruz. Onunla da makinalarımızı çalıştırıyoruz. Gaz olmayınca makinalar duracak. Üretimde büyük aksamalar olacak. Firmaların zararının ne olacağını kelimelere, rakamlara dökmenin imkanı yok." Konuyla ilgili olarak akşam saatlerine doğru Sabah’ın sorularını yanıtlayan OSB yetkilileri, bölgeye yeniden doğalgaz verilmeye başlanmasıyla sıkıntının giderildiğini açıkladı.

Kuş gribinde Türkiye için göç yolu riski var

Mon, 27 Oct 25 12:20:36 +0300

Gaziantep-Kilis Tabip Odası, Sağlık Müdürlüğü ve Gaziantep Üniversitesi’nin, sağlık çalışanlarına yönelik olarak düzenlediği “Kuş gribi" eğitim seminerinde, hastalığın hafife alınamayacak kadar ciddi olduğu vurgulandı. Gaziantep Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Namıduru, 20 yüzyılda Asya'da ve İspanya'da çıkan çeşitli grip salgınlarında ölen insan sayısının 1. Dünya Savaşı'nda ölen insanların sayısı kadar olduğunu hatırlatarak, “Kuş gribinin insan insana geçmesi konusunda hala şüpheler var ve böyle bir durumda ülkemizde çok kötü sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye kuşların göç yolu üzerinde bulunduğu için önemli bir risk bölgesidir" dedi. Kuş gribi virüsü domuzdan değişim göstermekte İnsanlarda ortaya çıkan büyük grip salgınları ile birlikte bu hastalığın virüsünün de hayvanlarda görülmeye başlandığı ve insanlardaki grip sağlığı ile birlikte aynı hastalığın hayvanlarda çıktığı bilinmektedir” diyen Namıduru, “Virüsünün şekil değiştirerek hem insanda hem de hayvanda görülen bu gribin domuzda değişim gösterdiği bilimsel bulgular sonu ortaya çıkmaktadır' şeklinde konuştu. Kuş gribi hayvanlarla içli dışlı olan kişilerde daha çok görülüyor Kuş gribi vakalarının genellikle Uzakdoğu ülkelerinde ortaya çıktığını vurgulayan Namıduru, “Bunun başlıca sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, kuş gribinin en çok bu bölgelerde çıkması, insanların hayvanlarla içli dışlı olmasından kaynaklanmaktadır "şeklinde açıklama yaptı. Bazı insanlar kuş gribini belirtileri göstermeden atlatmaktalar Dünyada kuş gribinden ölen insan sayısının. Dünya Sağlık Örgü tünün yaptığı araştırmada 200 olarak belirlendiğini ve bunun bir standart istatistik bilgisinin olmadığını söylerken de, “Hastalık, hayvanlardan insana geçmesi ile birlikte 10 gün içinde kendini soğuk algınlığı ve grip hastalığı belirtilerine benzer şekilde gösteri yor ve kuş gribinde en önemli faktör yüksek ateş. Bu hastalık en fazla 30 gün içinde hastayı öldürmekle beraber bu hastalığa karşı iki çeşit tedavi şekli bulunmaktadır. Fakat kuş gribini in sanlara bulaştığında bazı insanlar etkilenmeyip bu insanların atlattığı görüşleri bulunmaktadır. Sağlık merkezlerine kuş gribi hastalığı ile gelen hastaların tümü zaten çok ağır vaka olarak gelmektedir” dedi.

Tarımda kuraklık riski ortadan kalktı

Mon, 27 Oct 25 12:20:09 +0300

Ziraat Odası Başkanı Zihni Kepkep, geciken yağışların Ocak ayında gelmesi ile birlikte tarımda kuraklık riskinin ortadan kalktığını söyledi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerde, Kasım ve Aralık aylarında yağışların çok yetersiz olduğunu Ocak ayındaki yağışların ise kuraklık endişesi içerisinde olan çiftçileri sevindirdiğini ifade etti. Hububat-bakliyat ekili alanların tamamen suya doyduğuna dikkati çeken Kepkep. "Kasım ve Aralık aylarının kurak gitmesi, çiftçileri endişelendirdi. Ancak, bu aylarda geciken yağışların Ocak ayında gelmesi ile birlikte, bölge çiftçisi rahat bir nefes aldı. Su anda, bölgede ekili alanlarda hiçbir olumsuz durum yok. Yağış miktarı yeterli, toprak suya doymuş durumda, hava sıcaklıktan da tarım için olumlu bir noktada bulunuyor" diye, konuştu. Bölgede, belirli günlerde görülen don ve yağan karın da ekili alanlara doping etkisi yaptığını belirten Kepkep, "belirli günlerde görülen don, ekili alanlardaki tarım zararlısı haşerelerin ölmesi bakımından olumlu oldu. Son günlerde bölgeye yağan kar da toprağın kabarıp, bitkiler için daha uygun bir ortam sağlaması bakımından son dere ce önemli" dedi. Kar yağışının yüksek kesimlerde 1 metreye kadar çıktığına işaret eden Kepkep, şöyle konuştu: "Güneydoğu Anadolu Bölge sinde, uzun zamandan beri yeterli kar yağışının olmadığını görüyoruz. Kar, ekili tarım alanları için çok yararlı olmasının yanında, yeraltı su kaynaklarının beslenmesi bakımından da son derece önemli. Ocak ayında, bölgeye yeterli, miktarda kar yağışının olması, yüksek kesimlerde kar kalınlığının bir metreye kadar çıkması, yeraltı su kaynaklarının beslenmesi bakımından olumlu. Hasat dönemine kadar gerek yağış gerekse iklim şartlarında olumsuz bir durum olmaması durumunda, bölgemizde tarımsal üretim bakımından hiç bir sorun yaşanmayacağını düşünüyorum." Kepkep. Türk tarımının istenilen seviyeye gelebilmesi için iklime bağımlı üretimden kurtarılıp başta sulama olmak üzere her atanda modern üretime geçilmesinin gerekli olduğunu da sözlerine ekledi.

İlk etapta 960 konut teslim edilecek

Mon, 27 Oct 25 12:19:42 +0300

Şehitkamil Belediyesi’nin toplu konut hamlesindeki önemli projesi olan Seyrantepe Toplu Konutları hızla yükseliyor. İlk etapta 960 konutun üyelere teslim edileceği belirtiliyor. Toplu konut alanındaki çalışmalar hızla devam ederken, ikinci etabın da kısa sürede başlayacağı belirtildi. Şehitkamil Belediyesi Başkan Yardımcısı İbrahim Akalın, Başak konaklarında 300 daireyi yoğun bir gayret sonucu üyelere teslim ettikten sonra Seyrantepe konutlarına hız verdiklerini söyledi. Toplu konut alanındaki seri bir çalışma gerçekleştirildiğine ve blokların hızla yükseldiğine dikkat çeken Akalın, şunları söyledi: “Şehitkamil Belediyesi olarak toplu konut alanında önemli projelerin altına imza atıyoruz. Seyrantepe Toplu Konutları da bu projelerimizin önemli parçalarından birisidir. Seyrantepe konut alanındaki bloklar hızla yükseliyor. Kısa zamanda 960 konutu üyelerimize teslim etmeyi amaçlıyoruz’ dedi. Vatandaşların kira öder gibi ev sahibi olmanın mutluluğunu yaşayacağına da dikkat çeken Akalın, şunları söyledi: “Şehitkamil Belediyesi olarak başak konaklarında yarım aldığımız inşaatları tamamlayarak vatandaşlarımızı da büyük maliyetlerden kurtardık. Şimdi ise Seyrantepe konutlarını da söz verilen tarihte halkımıza temsil edeceğiz. Öte yandan Belediyemizin kentsel dönüşüm kap samındaki çalışmaları da tüm hızıyla devam ediyor.” Akalın, konutların son sistem ve teknolojiye uygun olarak yapıldığını da sözlerine ekledi.

Bayram törenleri istasyon caddesinde yapılacak

Mon, 27 Oct 25 12:18:38 +0300

Hürriyet caddesi de bulvar oluyor Kaldırımlar daraltılarak düzenleniyor Şehir içi trafiğinin düzenli olması için çalışmalar çeşitli yönlerde devam ediyor. Trafik Müdürlüğü ekiplerinin şehir içinde ve ana yollarda yaptıkları devamlı denetimlerin yanı sıra Belediye Fen işleri Müdürlüğü de şehir içinde bazı düzenlemelere girdi. Suburcu – istasyon caddesinin Alleben köprüsüne kadar olan bölümünün gidişli, gelişli çift yol yapılmasından sonra, bu yolun tam karşısındaki Hürriyet caddesinde de düzenlemelere başlandı. Yol tam ortasından ikiye bölünerek burası da gidiş gelişli olacak. Bunu sağlamak amacıyla kaldırımlar daraltılıp, yol genişletiliyor. Hürriyet caddesinin gidişli gelişli düzenlenmesinden sonra bayram törenleri istasyon meydanı ve istasyon caddesine alınacak.

Sıra “Şapka Devrimine” dil uzatmaya mı geldi?

Mon, 27 Oct 25 12:18:10 +0300

İrtica hortlatılmak mı isteniyor? Son aylarda irticanın hortlatılmak istenmesi yolundaki davranışlar dikkat çekmeye başladı. Cuma hutbesinde bilgisiz bir imamın “Başı açık gezen kadınlar namuslu değildir. Kadınlarını başı açık gezdirenler Cehenneme gideceklerdir” diye vaaz etmesi camide bulunan birçok aydın müminin canını sıkmış, reaksiyon gösterilmesine neden olmuştu. Mehmet Paşa camiindeki olay sözlü olarak Vali Abdülkadir Aksu ve Cumhuriyet Savcılığına kadar intikal ettirilerek, camide görevli olmayan bir kişinin yaptığı konuşma uyarıya sebep olmuştu. Bu cuma hutbesi sonrasında da Şıhcan semtindeki Şıh Bican camiinde namaz sonrası buna benzer bir başka olay yaşandı. Şevket Aydın adlı yurttaş cuma namazı çıkışında camiin imamı tarafından uyarılarak “Fötr şapka giymeyin. Bunlar gavur icadıdır” demiş. Sıranın “Şapka Devrimine” geldiği dikkatleri çekiyor. Fes'in bir Balkan ülkesi giyeceği olduğunu ne yazık ki cahil imamlarımız bilmiyorlar. Terliğin (takke) ise bir Yunan giysisi olduğunu artık çok cahil olanların dahi bilmesi gerekir. Zira karikatürlerde bile Yunanlılar hep püsküllü terlikli (takkeli) olarak gösterilir. Bilgisiz kişiler din kisvesi adı altında ilticayı yeniden hortlatmak mı istiyor acaba? İlgililerin dikkatlerine sunulur.

Çelenk parası ile 2 ambulans alındı

Mon, 27 Oct 25 12:17:39 +0300

Sevgi ve takdir topladılar Sağlık Hizmetleri Vakfı çelenklerine ilgi her geçen gün artıyor. Bir aylık süre içinde Sağlık Hizmetleri Vakfının çelenklerinden 500 bin lira gelir sağlandı. Sağlık Hizmetleri Vakfının yaptırdığı çelenkler uzun bir süreden beri Belediye Şehir Tiyatrosunda sergileniyor. Vakıf yöneticileri, vatandaşların çelenklere büyük ilgi gösterdiğini belirterek, düğün, nişan ve nikahlara çelenk gönderen vatandaşların hem adının yazılıp gönderilmesinden, hem de çelenge verilen paranın sağlık hizmetlerine harcanmasından büyük bir memnunluk duyduklarını belirtiyorlar. Aydın vatandaşların gösteriş yerine, Sağlık hizmetlerine katkıda bulunmayı tercih ettikleri söyleniyor. İlgililer, çelenklerden elde edilen parayla bir ay kadar önce alınan iki ambulansın borcunun ödeneceğini, bundan sonraki çelenk gelirleriyle de Karşıyaka mahallesinde trafik hastanesi yapımı ve yoksul yurttaşların muayene ve tedavileri için harcanacağını bildirdiler. Sağlık Hizmetleri Vakfı Başkanı Dr. İhsan Karslıgil, vatandaşların düğün, nişan davetiyelerine de Sağlık Vakfı çelenkleri gönderilmesi konusunda not koymaları halinde, çelenk gönderme alışkanlığının daha iyi yaygınlaşacağını söyledi.

Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar Af’fa taraftar olmadığını söyledi

Mon, 27 Oct 25 12:17:08 +0300

Parlamento seçimlerinin yapıldığı günlerden beri, af konusu tartışıldı durdu. Sonunda da infaz yasasında yapılan değişiklikle konu kapandı. “Af mı”, yoksa “infaz Yasası değişikliği mi?” diye tartışılan günlerde, ANAP Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar, Meclis kulisinde kendisini dinleyenleri şaşkına çeviren açıklamalar yapıyordu. Çünkü, Ünal Yaşar bir hukukçuydu. Ünal Yaşar, kuliste yaptığı konuşmada, affın hiç bir zaman yarar sağlamadığını savunurken birden bire, “Elimde olsa Anayasa’ya af çıkarmak yasaktır diye bir madde koyarım” dedi. Çevresindekileri şaşkınlığa uğratan Yaşar, ilerlemiş ülkelerin hiç birinde böylesine sık sık af çıkarılmadığını da belirterek, Türkiye’yi bir anda ilerlemiş ülkeler safına çıkarı verdi.

İlçe ve köylerde ekinler için tehlike yok

Mon, 27 Oct 25 12:16:42 +0300

Önceki gün öğleden sonra ODTÜ, sahasına sağanak halinde yağış düştü. Ordu caddesinde kaldırım yağış alırken caddeye yağmur düşmedi. Baharla birlikte görülen bu tür tabiat olayları halkın ilgisini topladı. Meteoroloji Müdürlüğü yetkililerinden edinilen bilgiye göre dün rasat çevresine 1.4 kilogram yağış düştü. Şehir merkezinde ve diğer semtlerde ise yağış görülmedi. Bazı semtlerde ise serpeledi, yeri dahi ıslatmadı. Meteoroloji yetkilileri Nizip'teki rasatlarda dün 2.1 kilogram yağış tespit ettiklerini, bu yılın mevsimlik toplam yağışının 328.6, geçen yılın toplam yağışının ise 300.1 olduğunu bildirdiler. Araban ilçesindeki rasat merkezindeki belirlemelere göre haftalık toplam yağış 18.5 kilogram oldu. Mevsimlik yağış miktarı 350 kilogramı bulurken, geçen yıl aynı süre içinde 3302 kilogram toplam yağış düşmüştü. Köylerde ve ilçelerde ekinler için şimdilik bir tehlikenin bulunmadığı, gelecek günlerde yağış olmaması halinde tehlike olabileceği ifade edildi.

Başmüdür: “Çok kimse başvurmasın diye bu maddeyi koyduklarını söyledi”

Mon, 27 Oct 25 12:15:55 +0300

Memur olmak için sakın 20 yaşını geçirmeyin Başmüdür: “Çok kimse başvurmasın diye bu maddeyi koyduklarını söyledi” İmtihan gününü sorduğumuz PTT memuru “Siz vatandaş değilsiniz... Size söylemem” dedi. PTT'nin açacağı sınava başvuracak adaylarda yaş sınırı aranması vatandaşları çileden çıkardı. PTT’ye bayan santral memuru olmak için başvuracak adayların 18 yaşından küçük 20 yaşından büyük olmamaları ve lise mezunu olmalarını şart koşuyor. Teknisyen, tesisat ve şoför adayları için de askerliğini yapmış, tesisatçılara 25 yaşından, teknisyenlerin 27 yaşından gün almamış olmaları gerekiyor. Alınacak eleman sayısının 123 civarında olduğu, sınavların ise 6 ve 13 Nisan tarihlerinde yapılacağı açıklandı. Sınavlar için başvuru 31 Mart akşamında sona erecek. Yeni alınacak elemanlar Elbistan ve Şanlıurfa'da görev yapacaklar. Sınavlara başvurmak isteyen adaylar yaş sınırını öğrendiklerinde çok şaşırdıklarını, devlet dairelerinin açtığı sınavda belli bir yaşa kadar tüm vatandaşların şansını denemesi için olanak verilmesi gerektiğini söylediler. Gazetemize başvuran yurttaşlar “Bu uygulamanın nedenini anlayamadık. Daha önceden sınav açılacağını haber alsak, mahkemeye başvurup yaşımızı küçültürdük. Zaten devlet daireleri böyle yapmaya devam ederse, mahkemelerin önünde yaşını küçültmek isteyenler uzun bir kuyruk oluşturacak. Devlet dairesinin açtığı sınava girmek isteyen ve dört- beş yıldan beri iş arayıp bulamayanların günahı nedir? Devletin vatandaşa tanıdığı iş imkanı neden engelleniyor” diye yakınıyorlar. PTT Başmüdürü Nevzat Macit sınav için başvuruların çok olması halinde çalışmanın güçleştiğini ve izdiham olduğunu, bu nedenle yaş konusunda bir sınır koyduklarını söyledi. PTT önünde asılan ilanda sınav tarihlerinin belli olmaması üzerine, personel müdürlüğünü telefonla arayarak sınav tarihini sorduğumuz bir görevli, sınav tarihini bir vatandaşa söyleyebileceğini, ancak gazeteden aradığımız için bize söyleyemeyeceğini belirtiyordu. Görevliden sınav tarihini ancak bir vatandaş olarak sorup öğrenebildik.

Trafik polisleri birdenbire neden böyle kibarlaştı?

Mon, 27 Oct 25 12:15:16 +0300

Trafik Müdürü ile bir konuşma: Trafik polisleri birdenbire neden böyle kibarlaştı? “Ulan” yerine “Bey, beyefendi” diye hitap eden Trafik polisleri halkı şaşırtmaya başladı Son aylarda ilimizde görev yapan trafik polislerinin halka “Normal” davranmaya başlamasının, vatandaşlar da şaşkınlık uyandırması yanında “Acaba neden değiştiler, yoksa şehrimize yeni trafik polisleri mi geldi?” sorularını beraberinde getirdi. Vatandaşlar her gittikleri yerde horlanıp azarlanmaya alıştıklarını belirterek, artık bir devlet memurunun kendilerine normal davranmasını şaşkınlıkla karşıladıklarını belirtiyorlar. Gazetemiz yazan Adil Dai ile birlikte Trafik Şube Müdürü Mehmet Akıskalı ile görüşerek, trafikteki bu yenileşme ve şehrimizin trafik sorununun çözümlenmesi konusunda ne gibi çalışmalar yapıldığını öğrendik. Akıskalı, trafik polislerini sık sık toplayarak vatandaşa sert ve hakaret dolu davranış yerine, kibar davranmanın önemini anlattıklarını ve onları bu açıdan eğittiklerini söyledi. Vatandaşa iyi davranmayan trafik polislerinin kendilerine bildirilmesi halinde o memuru takibe aldıklarını bildirdi. Gaziantep'in trafiğini rahatlatmak için bir takım çalışmalar içine girdiklerini belirten Akıskalı, Gaziantep'in araç yönünden çok sıkışık olduğunu, bunu önlemek için Turizm Parkını açtıklarını ve burayı üç katlı bir otopark haline getirmeyi düşündüklerini söyledi. Yine doğumevi kavşağında da bir park yeri yaptırarak faaliyete soktuklarını bildirdi. Adliye arkasında otobüslere tahsisli yolun bir altındaki paralel sokağın Gaziler caddesiyle birleştirileceğini, böylece Maarif caddesinden Gaziler caddesine gitmek isteyen bir aracın, Elmacı Pazarından dolaşmasının önleneceğini açıkladı. Trafik Şube müdürü Akıskalı Karşıyaka köprüsünün tehlike arz ettiğini, bu köprünün genişletileceğini veya bir üst geçit yapılacağım, yine Maanoğlu köprüsüne de bir alt geçit yapılmasının planlandığını söyledi. Bu çalışmalar için bakanlıktan 204 milyon liralık ödenek istendiğini, bütün kavşaklara ışık ve yeşil dalga sistemi koyacaklarını bildirdi. Yeşil dalga sistemiyle örneğin, Doğumevi önünden çıkan bir aracın Balıklı ve Maarif kavşaklarında yeşil ışıkla karşılaşacaklarını böylece trafik akışının düzenli olmasının sağlanacağım bildirdi. Akıskalı, Bayramların yapıldığı Hürriyet caddesinde de bir takım düzenlemelere gideceklerini, bayramların istasyon meydanına kaydırılacağın, böylece askeri araçların geliş-gidişlerinin şehir dışına kaydırılarak, şehir trafiğinin aksamasının önleneceğini söyledi. Hürriyet caddesinin geniş yaya kaldırımlarının daraltılarak yolun genişletileceği, toptancılar ve yenihalin şehir dışına çıkararak, kamyonların şehir trafiğini aksatmasının önleneceği ifade edildi.

Dülük piknik alanına giriş ücreti artırıldı

Mon, 27 Oct 25 12:14:42 +0300

Bu yüzden sahreciler Burç ormanına gitmeye başladı Havaların ısınmasıyla birlikte piknik alanlarını akın akın sahreciler doldurmaya başladı. Dülük piknik alanında özellikle cumartesi ve pazar günleri yer bulunmazken son günlerde gidenlerde büyük bir azalma görülmeye başladı. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz sahreciler Dülük piknik alanına girişin pahalılandığını, arabaya ayrı ücret, içinde bulunanlara da ayrı ücret alınmaya başlandığını söyledi. Eskiden sadece arabalar için ücret talep ediliyor, içinde bulunanlardan alınmıyordu, deniliyor. Burç orman alanının tercih nedenlerinden birisinin de çok geniş bir alanı kapladığı, yurttaşların istedikleri yerde rahatlıkla piknik yapabildiği gösteriliyor. Dülük piknik alanına giriş için yurttaşlardan 50, taksilerden 200, kamyonlardan 400 lira alınıyordu. Şimdi ikiye katlandı.

Tarım Kredi Kooperatifleri hizmet binası açılacak

Mon, 27 Oct 25 12:14:11 +0300

Tarım Kredi Kooperatifleri Gaziantep Bölge Birliğinin yeni hizmet binası 26 mart cuma günü açılacak. Depo teşhir mağazası, büro ve lojmandan oluşan dört katlı binanın, 1070 metrekare alana kurulduğu ve 116 milyon 945 bin liraya mal olduğu bildirildi.

Hacıbaba Sağlık ocağı açıldı

Mon, 27 Oct 25 12:13:46 +0300

Hacıbaba mahallesinin sağlık sorununun çözümlenmesi için Gaziantep Sağlık Eğitim Vakfının da katkılarıyla Sağlık Müdürlüğü tarafından bir sağlık ocağı açıldı. Hacıbaba sağlık ocağında bir doktorla bir hemşire hizmet görüyor. Şehrin diğer kenar semtlerinde de sağlık ocakları açılması için çalışmalar sürüyor.

“Türkiye’de kadın olarak çalışmak zor değil, aksine kolay...”

Mon, 27 Oct 25 12:12:58 +0300

Amerikalı bir kadın gazetecinin Türkiye izlenimleri Türkiye’nin dışarıda tanıtılması için çok para harcaması gerektiğini, oysa Türkiye’nin bu konuda elini cebine atmadığını söyledi bayan gazeteci. Gaziantep Rotary Kulübün davetlisi olarak şehrimize gelen Amerikalı bayan gazeteci Ann Taboroff'un konuşması ilgiyle izlendi. Ann Taboroff'un konuşmacı olarak katıldığı Ticaret ye Sanayi Odası salonundaki konferansa, vali Abdülkadir Aksu, Belediye Başkanı Ömer Arpacıoğlu yanında, daire müdürleri, iş adamları ve Rotaryenler katıldılar. Konferansta bir konuşma yapan Gaziantep Rotary Kulüp Başkanı Aykut Tuzcu, Rotary Kulübün değişik ülke insanları arasında tanışıklığı artırmak amacına uygun olarak Amerikalı bayan gazetecinin davet edildiğini belirterek, Ann Taboroff'un kısa özgeçmişini anlattı. Değişik ülke insanlarının birbirlerini tanıma imkanı olursa dünya barışının daha kolay sağlanacağına inandığını belirten Tuzcu, Rotary Kulübün tamamen bağımsız ve amacı topluma hizmet olan bir dernek olduğunu, bir işin topluma yaradığı oranda değer kazanacağını savunduklarını söyledi. Dört buçuk yıldan beri Türkiye'de bulunan, bir bankanın halkla ilişkiler müdürlüğünü de yapan Amerikalı bayan gazeteci Ann Taboroff'ta Amerika gibi bir ülkeyi bırakıp ta neden Türkiye'de yasamayı tercih ettiği konusunda kendisine sürekli sorular sorulduğunu belirterek. «Türkiye'de kadın olarak çalışmak zor değil aksine kolay. Çünkü Türkler kadına büyük değer verip saygı gösteriyorlar. Türkiye bana büyük şans tanıdı. Buradaki yaşamın bir parçası olduğumu hissediyorum” dedi. Türklerin burada yaşayan yabancıları tuhaf karşıladıklarını ve eleştirine tahammülleri olmadığını, kendisinin şu andaki ortamı eleştirdiğinde “Sen yabancısın bizi eleştirmeye ne hakkın var. Sen 12 Eylül öncesini bilmiyorsun” diyerek, saldırgan bir tepki içine girdiklerini belirtti. Tahoroff kısa konuşmasından sonra kendisine yöneltilen soruları içtenlikle cevapladı. Türk basını hakkındaki görüşleri sorulduğunda, Türkiye'de gazeteciliğin pek ciddi olmadığını, haberlerin yüzde 50 sinin gerçekleri yansıtmadığım belirtirken, bu durumu Türkiye'de gazetecilerin az kazanmasına, asıl eğitim görmüş kişilerin bir iki yıl sonra başka bir işe geçmesine, bu nedenle gazeteciliği bilmeyen kişilerin yapmasına bağladı. Basın kartı almak istediğinde kendisine Türkiye hakkında iyi şeyler yazdın mı diye sorulduğunu belirten Taboroff, Türkiye’nin dışarda pek iyi bir imaj sahibi olmadığını vurgularken, devlet sanatçısı Yıldız Kenter'in Londra'da “Ben Anadolu” adlı oyunu İngilizce olarak sergilediği gece orada bulunan Başbakan Turgut Özal'ın bir resepsiyona katılarak oyunu izlemeye gelmemesini eleştirdi, olayı “Bu çok garip” diye niteledi. Dört buçuk yıldan beri Türkiye'de bulunması nedeniyle güzel bir Türkçe konuşan Taboroff, dışarıda Türkiye'nin iyi tanıtılması için çok para harcanıp reklam yapılması gerektiğini, oysa Türkiye'nin şimdiye kadar elini cebine atmadığını söyledi. Tahoroff, Türkiye'ye geleceği zaman haritada yerini bile bilmediğini belirtti. Amerikan eğitim sisteminde de çarpıklıklar olduğunu söyledi. Taboroff’un Türklerin eleştiriye açık olmadığı yolundaki sözleri bazı izleyenlerce yanlış olarak değerlendirilerek, kendisine Amerika'da ki zenci-beyaz çatışması gündeme getirildiğin de Amerikalı olarak hoşnut olup olmayacağı soruldu. Tahoroff, Amerika'daki zenci-beyaz, Almanya'daki Türk-Alman çatışmasının eğitim ve kültür seviyesinden kaynaklandığını, ancak kendisinin zenci-beyaz ayrımı gütmediğini söyledi. Zencilerle beyazların aynı lokantada yemek yiyebileceklerini belirten Taboroff, hemen ekledi “Tabii parası varsa” 6 Kasım seçimleri öncesinde Turgut Sunalp'ın seçim gezisi sırasında da Gaziantep'e gelip çok kısa bir süre kaldığını belirten Taboroff, Gaziantep'in hızla büyüyen bir şehir olduğunu, her tarafta yeni apartmanlar yükseldiğini söyledi. Taboroff'a Gaziantep Rotary Kulübünün bir flaması verildi. Taboroff aynı gün şehrimizden ayrıldı.

Bu yıl da köylerimiz susuzluktan kavrulacak

Mon, 27 Oct 25 12:12:25 +0300

İki aydır şehrimize bir damla yağmur düşmüyor Meteoroloji Müdürlüğü yetkililerinden edinilen bilgiye göre son iki aydır şehrimize bir damla yağış düşmedi. Mevsimin aynı şekilde kurak gitmesi ürünü etkileyerek verimin çok düşük olacağı vurgulanıyor. Erken bir kanaate varılmamakla birlikte nisan ayında düşecek yağışların da verimi artırabileceği, çiftçinin yüzünü güldürebileceği söyleniyor. Yapılan rasatlara göre yine yağış yok. Toplam yağış miktarı 378 kilogramda donmuş vaziyette. Şehrimizde günün en yüksek sıcaklığı 17 derece, gecenin en düşük sıcaklığı ise 3 derece civarında oldu.

6500 kitabın sergileneceği bir kitap fuarı açılacak

Mon, 27 Oct 25 12:11:48 +0300

Bayrak şehidimiz Şahinbey için de 27 Mart günü bir mevlit okutulacak Gaziantep Kültürünü, Folklörünü ve Musikisini Araştırma ve Yasatma Demeği kuruldu. Demek ilk olarak 21 mart cuma günü belediye şehir tiyatrosunda 6500 kitabın sergileneceği bir kitap fuarı açacak. 27 mart Şahin Bey'in ölüm yıldönümünde de Eyüboğlu camiinde bir mevlit okutulacak. Dernek kurucu üyelerinden Dr. Ahmet Korkut Tahaoğlu'nun da nisan ayı içinde İbni Sina ile ilgili bir konferans vereceği açıklandı.

Zeugma Müzesi ziyaretçi sayısında rekora ulaştı

Sun, 26 Oct 25 19:17:39 +0300

Dünyaca ünlü "Çingene Kızı" mozaiği başta olmak üzere birçok önemli esere ev sahipliği yapan Zeugma Mozaik Müzesi, açıldığı günden bu yana en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştı Gaziantep'te dünyaca ünlü "Çingene Kızı" mozaiği başta olmak üzere birçok önemli esere ev sahipliği yapan Zeugma Mozaik Müzesi, açıldığı günden bu yana en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştı. Kültür ve Turizm Bakanlığınca, tarihi İpek Yolu üzerinde 2011 yılında 30 bin metrekarelik alanda açılan Zeugma Mozaik Müzesi, Gaziantep'e gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerin uğradığı alanların başında geliyor. "Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü"ne sahip müzede başta "Çingene Kızı" mozaiği olmak üzere "Mars heykeli", Roma dönemine ait çeşmeler ve Fırat Nehri kenarındaki villalarda kurtarma kazıları sırasında çıkarılan eşsiz mozaikler sergileniyor. Ramazan Bayramı'nda 23 bin 654 ziyaretçi ile 3 günlük, 17 Mayıs'ta 8 bin 167 ziyaretçiyle günlük en yüksek ziyaretçi sayısına ulaşarak çifte rekor kıran Zeugma, yılbaşından bu yana 482 bin 436 ziyaretçiyle 2024'te 466 bin olan yıllık ziyaretçi sayısını geride bırakarak rekor tazeledi. Gaziantep Müze Müdürü Özgür Çomak, Kültür ve Turizm Bakanlığının çağdaş müzecilik anlayışıyla yaptığı ilk müzelerden biri olan Zeugma'nın açıldığı günden bu yana çok yoğun ilgi gördüğünü söyledi. Yıl sonunda da çok rahat 500 binli rakamların üzerine çıkacağız Müzenin ziyaretçi rekoru kırdığını dile getiren Çomak, "Açıldığı günden bu yana şu an 3,5 milyon rakamını geçtik. 2024 yılında 466 bin ziyaretçiyle tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaşmıştık. Kendi rekorumuzu egale ettik. Yıl sonunda da çok rahat 500 binli rakamların üzerine çıkacağız" diye konuştu. Zeugma'nın bölge turizmine de katkı sağladığına dikkati çekerek, Gaziantep'in "gastronomi şehri" olmasının yanında "kültür ve turizm şehri" olduğunu vurguladı. Çomak "Aynı zamanda müzeler şehri olan Gaziantep, benliğini, kimliğini, geçmişini ziyaretçilere müzeleriyle anlatıyor." ifadelerini kullandı. Özellikle Avrupa ve Asya ülkelerinden ziyaretçi gruplarının da müzeyi ziyaret ettiğine değinen Çomak, ziyaretçi sayısının önemli bir kısmını ise Güneydoğu Anadolu turlarına katılanların oluşturduğuna işaret etti. Ülkemize kültür ve turizm anlamında çok büyük katkılar sunuyor Ziyaretçi sayılarının salgın ve deprem dönemleri haricinde her yıl artış gösterdiğinin altını çizen Çomak, şunları söyledi: "6 Şubat 2023 depremlerinde ziyaretçi düşüşleri oldu. Müzemizde herhangi bir hasar oluşmadı ancak tedbir amaçlı 74 gün kapalı tuttuk. Buna rağmen o yıl 200 binli rakamlara ulaşmıştık. Depremlerden sonra bu çok önemli bir rakamdı ama 2024 ve 2025 yılı bize gösteriyor ki 2026 yılı, bu yılın da üstüne koyarak çok yoğun bir ziyaretçi ağırlayacak. Gelen herkes aslında Gaziantep'e, ülkemize kültür ve turizm anlamında çok büyük katkılar sunuyor. Ziyaretçi yoğunluğuna tabii Bakanlığımızın çok önemli tanıtımları da katkı sağlıyor." Zeugma'nın da gezilerin vazgeçilmez noktalarından biri oldu Tur rehberi Yasin Eyüpoğlu, eylül, ekim, kasım aylarında gerçekleşen Güneydoğu Anadolu turlarına ilginin bu yıl çok daha fazla olduğunu, Zeugma'nın da gezilerin vazgeçilmez noktalarından biri olduğunu anlattı. Ayşe Parlak ise Tekirdağ'dan Güneydoğu Anadolu turu için bölgeye geldiklerini ve Zeugma'yı çok beğendiğini söyledi. Hüseyin Çabuk da Gaziantep'e gezi amacıyla geldiğini belirterek, "Zeugma Mozaik Müzesi, muhteşem bir müze. Daha önce bu bölgede birkaç müze gezmiştim fakat burayı ayrıca güzel buldum çünkü mozaikler çok güzel ve gayet güzel saklanmış. Çingene Kızı'nı merak ediyordum, onu da görmüş oldum. Geldiğimiz için çok memnunuz." ifadelerini kullandı. cumhuriyet

Taş dolu tarlalar ekilmediği için üretim büyük zarar görüyor

Sun, 26 Oct 25 19:16:00 +0300

Şahinbey’de toplulaştırma sonucunda yapılan yeni parselasyon ile birlikte sınır taşları tarlaların ortasında kaldı. Bu durum çiftçilerin tarlasını ekmesine engel oluyor Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak, ‘’Kocaman taşların olduğu tarlalar ekilmediği için üretim büyük zarar görüyor. Aynı zamanda haşereler, taşların arasında gizlenerek ürünlere zarar veriyorlar. Dolayısıyla bu taşların bir an evvel kaldırılmasını istiyoruz’’ şeklinde konuştu. Toplulaştırma masa başında değil, saha da yapılmalı Toplulaştırmanın başarılı olmadığını sözlerine ekleyen Çolak, ‘’Hiçbir çiftçimiz, toplulaştırmadan memnun değil. Toplulaştırmanın masa başında değil, saha da yapılması gerektiğini her zaman dile getirdik. Ancak masa başında yapılan toplulaştırmadan hiçbir üretici memnun değil. Bizlerden hiçbir şekilde toprağın kalitesi sorulmadı. Toprakların kalitesini ancak köylerde yaşayanlar bilir. İyi ve kötü toprakları birbirine karıştırdılar. Bunun sonucu mahkemelik olanlar var. Dolayısıyla toplulaştırmanın saha da yapılarak yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyoruz’’ açıklamasında bulundu. Yeni parselasyon yapılınca kocaman taşlar çiftçinin tarlasının içerisinde kaldı Mezralar dahil olmak üzere Şahinbey’de, 17-18 köyde toplulaştırma çalışmalarının devam ettiğini vurgulayan Çolak, ‘’Toplulaştırma sorunların çözülmesi ve küçük arazilerin birleştirilerek büyük arazilere çevrileceğini beklerken, büyük arazilerimiz birkaç parçaya bölündü. Dolayısıyla yeni parselasyon yapılınca kocaman taşlar çiftçinin tarlasının içerisinde kaldı’’ dedi. Taşları çiftçilerin kaldırması mümkün değil Çolak, ‘’Birçok köy ve mezramızda sınır taşları çiftçinin tarlasının içerisinde kalmış durumda. Anlaşılan taşeron firma aracılığıyla sınırdaki taşların kaldırılacağı söylendi. Ama halen herhangi bir çalışma söz konusu değil. Kocaman taşları çiftçilerin kaldırmasının mümkünatı yok. Üreticiler, tarlasını gitmek için taşların bulunduğu sınırı dolaşmak zorunda kalıyor’’ ifadelerini kullandı. Bir metre ekilmedik tarım arazisi kalmayacaksa çağrımıza kulak versinler Tarım ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne seslenen Çolak, ‘’700-800 civarında çiftçimiz mağdur durumda. Bir an evvel ödenek çıkartılıp hububat ekimi öncesinde arazilerin ortasındaki taşların temizlenip başka bir noktaya taşınması lazım. Tertemiz bir şekilde tarlalar, üreticilerimize teslim edilmeli. Bir metre ekilmedik tarım arazisi kalmayacaksa bu çağrımıza kulak versinler’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Yoksulluğun nedeni gelir ve yargı adaletsizliği ile hukuksuzluk!

Sun, 26 Oct 25 19:15:02 +0300

Büro Emekçileri Sendikası Gaziantep Şube Başkanı İsmet Karatay, ‘’Yaşadığımız asıl yoksulluğun sebebinin başta gelir adaletsizliği olmak üzere, yargı adaletsizliği ve hukuksuzlukların inatla devam ettirilmesi. Bunun için iktidara, açıkladığı ve sürekli revize ettiği bu hayali ekonomik programlardan önce, hukukun üstünlüğüne uyması ve demokratik değerleri güvence altına alacak düzenlemeleri hayata geçirmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz’’ dedi. Emekçiler ve ufak tefek yatırım sahibi olan hane halkı suçlu olarak ilan edildi Açıklanan orta vadeli programda, esas itibarıyla düşük ücret politikasına devam edileceği, kamusal hizmetlerde alt yapı yatırımlarının kısıtlanacağı ve kamu kaynaklarının üretim ekonomisine değil; ranta, faize aktarılacağının beyan edildiğini ifade eden Karatay, ‘’İktidarın TÜİK ve yandaş sendikalar eliyle bizleri yoksulluğa mahkûm etmesi yetmiyormuş gibi, bizler aynı zamanda iktidarın üretim ve istihdam yaratmaktan uzak ekonomik programı yüzünden bir türlü tutturulamayan ve yüksek seyreden enflasyonun suçlusu olarak biz emekçiler ve ufak tefek yatırım sahibi olan hane halkı suçlu olarak ilan edildi’’ ifadelerini kullandı. Yoksulluğun derinleşmesi iktidarın umurunda değil Yoksulluğun derinleşmesinin iktidarın umurunda olmadığını dile getiren Karatay, ‘’Hiçbir oldu bittiyi kabul etmeyeceğiz. Yoksulluğun bu kadar derinleştiği bir süreçte iktidarla yandaş sendikalar arasında orta oyununa dönen toplu sözleşme masasında, iktidar mensuplarının sarayın arka kapılarında ikna edilen yandaş sendikalar ve hakem heyeti vasıtasıyla Merkez Bankası’nın 14 Ağustos’ta açıkladığı 2026 için yüzde 16, 2027 için yüzde 9 enflasyon hedefleri oranında zamma boyun eğen iktidar aparatı sendikaları buradan bir kez daha kınıyoruz’’ açıklamasını yaptı. Mülakat haksızlığına son verilmeli Şube Başkanı Karatay, ‘’2026 yılı bütçesinin tartışılmaya başladığı süreçte bütçeden emekçilere daha fazla kaynak ayrılmasına, kalıcı kazanımların elde edilmesi için grev hakkı içeren bir sendika yasası düzenlemesinin yapılmasını, Hakem Heyetinin olmadığı ve tarafların eşit temsiliyetini sağlayan yeni bir toplu sözleşme masasının kurulması yönünde mücadele edeceğimizi, mülakat haksızlığına son verilmesini istiyoruz. 3600 ek gösterge düzenlemesinin bir an önce yapılasını ve bütün ek ödemelerin temel ücrete yansıtılmasını, işyerlerimize kreş ve bebek bakım odalarının açılmasını, 5510 Sayılı Kanunun yarattığı mağduriyetlerin ortadan kaldırılmasını ve emeklilikte kamusal emekliliğin esas alınmasını talep ediyoruz’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Birçok vatandaş ay sonunu getiremez oldu

Sun, 26 Oct 25 19:14:09 +0300

Belediyeyi Sendikası Gaziantep Şubesi 13. Olağan Genel Kurulu Üyelerin yoğun katılımı ile yapıldı. Tek liste ile gidilen seçimde Şube Başkanı Ahmet Gökalp, güven tazeledi. Belediyeyi Sendikası Gaziantep Şubesi 13. Olağan Genel Kurulu Üyelerin yoğun katılımıyla Divan Otelde yapıldı. Divan Başkanlığını Belediye İş Sendikası Örgütlenme Daire Başkanı Murat Yurdakul’un yaptığı genel kurulda divan katipleri Malatya Şube Başkanı Osman Nuri Solmazgül, Mersin Şube Başkanı Naim Kaya, Adana Şube Başkanı Aytekin Aybar, Adıyaman Şube Başkanı Mehmet Akif Atlıhan oldu. Tek liste ile gidilen genel kurulda mevcut başkan Ahmet Gökalp, yeniden başkanlığa seçildi. Genel kurulda konuşan Belediye İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gökalp, birlik ve beraberliğe vurgu yaptı. ‘’Belediye İş Sendikası Gaziantep Şubesi olarak, bizler çok büyük bir aileyiz. Bu ailemiz ise gün geçtikçe büyüyor, büyütmeye de devam edeceğiz. Üyelerimizin özlük, sosyal ve ekonomik haklarının iyileştirilmesi için çalışmamızı sürdüreceğiz’’ dedi. Tüm üyelere teşekkür eden Gökalp, genel kurulun bir şenlik havasında geçtiğinin altını çizdi. ‘’Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılar sonucunda çok zorlu süreçten geçiyoruz, görünüşe göre de geçmeye devam edeceğiz. Alım gücümüz düştü, paramız enflasyon karşısında eridi. Birçok vatandaş ay sonunu getiremez oldu. Bu zorlu günlerin bir an evvel atlatılması gerekiyor’’ şeklinde konuştu. Örgüt ne kadar güçlü olursa bizim de sesimiz o kadar gür çıkar Üyeler için çalışmaya devam edeceklerini sözlerine ekleyen Gökalp, ‘’Şube olarak geçmişte olduğu gibi bugünde yarında üyelerimizin yanında olduk, olmayı da sürdüreceğiz. Belediye İş Sendikası, gücünü örgütlülüğünden alır. Örgüt ne kadar güçlü olursa bizim de sesimiz o kadar gür çıkar. Tabii üyelerimizde hiçbir zaman bizleri yalnız bırakmadı. Bundan dolayı da kendilerine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Yeni dönemde şubemizin bayrağını daha üst noktalara dikeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın’’ mesajını verdi. Haber Merkezi

Masa başında yapılan randevu planları hizmet kalitesini olumsuz etkileyecek

Sun, 26 Oct 25 19:13:14 +0300

Aile Hekimliği Derneği Başkanı Dr. Gökhan Erdoğan, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan yeni bir düzenleme ile aile hekimlerinin onayı alınmaksızın tüm aile hekimlerine otomatik randevu planları oluşturulmasına tepki gösterdi ‘Aile hekimi randevu planını kendi belirler’ diyen Erdoğan, uygulamanın, aile hekimliği sisteminin ruhuna ve sahadaki gerçekliğe uygun olmadığını vurguladı. ‘’ Sahada yürütülen birinci basamak sağlık hizmetlerinin planlı, etkin ve sürdürülebilir şekilde devam edebilmesi için bu yetkinin hekimde olması büyük önem taşır. Bakanlık tarafından masa başında atanan randevu planları, hem iş akışını hem de hizmetin kalitesini olumsuz etkileyecek’’ uyarısında bulundu. Hangi saatlerde muayene, aşılama, izlem ya da tarama yapılacağına hekim karar vermeli Randevu cetvelinin hekimin kendi inisiyatifiyle hazırlanması gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, ‘’Bir aile hekimi olarak vurgulamak isterim ki; randevu cetveli hekimin kendi inisiyatifiyle hazırlanmalı. Hekim, görev yaptığı bölgenin sosyoekonomik yapısını, nüfus özelliklerini ve hizmet önceliklerini en iyi bilen kişi. Bu nedenle hangi saatlerde muayene, hangi saatlerde aşılama, izlem ya da tarama yapılacağına hekimin kendisi karar vermeli’’ ifadelerini kullandı. Randevu planı sahayı bilen hekimin kararıyla şekillenmeli Aile hekimleri olarak vatandaşlara en nitelikli ve ulaşılabilir hizmeti sunmak istediklerini, bunun yolunun ise hekimlerin kendi çalışma düzenlerini belirleme hakkına saygı gösterilmesinden geçtiğini kaydeden Erdoğan, ‘’Randevu planı sahayı bilen hekimin kararıyla şekillenmeli. Ancak bugün aile hekimlerinin temel sorunu yalnızca randevu planı değil. Birinci basamağın gerçek sorunları, yıllardır çözüm bekleyen özlük hakları, ekonomik yetersizlikler ve aile sağlığı merkezlerinin fiziki koşulları’’ açıklamasını yaptı. Aile hekimlerinin özlük hakları, gelir güvencesi ve çalışma koşulları iyileştirilmeli Erdoğan, ‘’Biz aile hekimleri, vatandaşın sağlığı için görev yapıyoruz; enerjimizi bina sorunlarına veya idari yükümlülüklere değil, koruyucu sağlık hizmetlerine harcamak istiyoruz. Bu nedenle taleplerimiz açık. Randevu planı hekimin inisiyatifinde olmalı. Aile sağlığı merkezlerinin fiziki koşulları kamu tarafından sağlanmalı ve işletme giderleri kamu bütçesinden karşılanmalı. Aile hekimlerinin özlük hakları, gelir güvencesi ve çalışma koşulları iyileştirilmeli. Sağlık sisteminin temel taşı olan aile hekimliği, ancak hekimin emeğine, yetkisine ve insani çalışma koşullarına saygı gösterilerek güçlenebilir’’ tespitinde bulundu. Haber Merkezi

Fenerbahçe, Gaziantep deplasmanında

Sun, 26 Oct 25 19:12:02 +0300

Fenerbahçe, Trendyol Süper Lig'in 10. haftasında yarın Gaziantep FK ile deplasmanda karşılaşacak. Gaziantep Stadı'nda oynanacak müsabaka, saat 20.00'de başlayacak. Atilla Karaoğlan'ın yöneteceği karşılaşmada Ceyhun Sesigüzel ve Serkan Çimen, yardımcı hakem olarak görev yapacak. Ligde son oynadığı Fatih Karagümrük mücadelesini 2-1 kazanan sarı-lacivertliler, hafta arasında UEFA Avrupa Ligi'nde konuk ettiği Alman ekibi Stuttgart'ı da 1-0'lık skorla geçmeyi başardı. 9 hafta sonunda 19 puan toplayan Tedesco'nun öğrencileri, lider Galatasaray'ın 6 puan gerisinde üçüncü sırada. İlk kez sakat oyuncu yok Fenerbahçe, bu sezon ilk kez sakat oyuncusu olmadan bir mücadeleye çıkacak. Uzun süredir sahalardan uzak kalan kaptan Mert Hakan Yandaş, takıma dahil oldu. Sakatlığını atlattıktan sonra Suttgart mücadelesinin son bölümünde süre alan Jhon Duran'ın, Gaziantep FK deplasmanında da maça yedek kulübesinde başlaması bekleniyor. Teknik direktör Tedesco'nun, yarın Duran'a Stuttgart maçına göre daha fazla süre vermeyi planladığı öğrenildi. Kadro dışı bırakılan İrfan Can Kahveci ve Cenk Tosun ise yarınki maçta yok. Skriniar 11'e dönüyor Samsunspor deplasmanında gördüğü sarı kart nedeniyle cezalı duruma düşen Milan Skriniar, Fatih Karagümrük mücadelesinde takımını yalnız bırakmıştı. Cezasını tamamlayan Slovak savunma oyuncusunun Gaziantep FK karşısında ilk 11'de sahaya çıkması bekleniyor.t24

8,5 milyonu aşkın yeni dosya icra dairelerinde!

Sun, 26 Oct 25 19:10:59 +0300

2025'in başından bu yana 8,5 milyonu aşkın yeni dosya icra dairelerinde işleme alındı. Bankaların takibe aldığı borç bakiyesi 515 milyar liraya yükseldi. BirGün'ün haberine göre; UYAP verileri, mahkemelerdeki icra-iflas dosyası sayısı 25 milyona dayandığını ortaya koydu. Her gün ortalama 30 bin yeni dosya yurt genelinde icra dairelerinde işleme alınıyor. UYAP verilerine göre 25 Ekim itibarıyla icra dairelerindeki icra ve iflas dosya sayısı 24 milyon 773 bin 38 oldu. Bu sayı geçen yılın 25 Ekim tarihinde 22 milyon 992 bin 248’di. Yılın başından bu yana dairelere gelen dosya sayısı 8 milyon 510 bin 402 oldu. Ekim ayında bu sayı 117 bin 550 arttı. Her gün binlerce dosya dairelere geldi. Güncel 25 Ekim verilerine göre cumartesi günü dahi 5 bin 751 yeni icra ve iflas dosyası dairelere geldi. 24 Ekim Cuma günü gelen dosya sayısı 29 bin 553’tü. Takibe alınan vatandaş sayısında artış Güncel BDDK verilerine göre 17 Ekim ile biten haftada bankaların takipteki alacakları bir önceki haftaya göre 6 milyar 463 milyon lira arttı. Takipteki borç bakiyesi 515 milyar 73 milyon liraya çıktı. Takipteki alacakların 378 milyar 954 milyon lirasına özel karşılık ayrıldı. Takipteki borç bakiyesi, bu yılın ilk haftasında 293 milyar 695 milyon liraydı.t24

Bir dilim baklava 738 lira

Fri, 24 Oct 25 16:52:50 +0300

İstanbul'da bir tatlıcının internet sitesinde bir havuç dilimini 738 liraya, 4 dilim baklavayı ise 576 liradan satması sosyal medyanın gündemine oturdu. Bir tatlıcının internet sitesindeki baklava fiyatı sosyal medyada gündem oldu. Çok sayıda kullanıcı bir havuç diliminin 738 liraya, 4 dilim baklavanın ise 576 liraya satılmasına tepki gösterdi. Fiyatlardaki indirim de tepki çekti Türkiye'nin en sevilen tatlıları arasında birinci sırada oturan baklava fiyatlarındaki artış devam ederken, sosyal medyada ise bir dilim baklavanın fiyatı ortalığı karıştırdı. Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, İstanbul'da bir tatlıcının internet sitesindeki satış fiyatlarına göre bir dilim havuç dilimi 'indirimli' olarak 738 liraya, 4 dilim baklava da yine 'indirimli' olarak 576 liraya satılıyor. Fiyat listesine göre, bir dilim fıstıklı tel kadayıf 558 lira, üç dilim fıstıklı kuru baklava ise 648 lira. Fıstıklı baklavanın kilo fiyatının 2 bin 880 lira, midye baklavanın kilosunun satış fiyatının ise 3 bin 780 lira olduğu dikkat çekti. Fıstıklı dürümün bir kilosu ise 4 bin 140 lira.sputnik

Üniversite mezunları en çok ABD’ye gitmeyi tercih etti

Fri, 24 Oct 25 16:52:05 +0300

Türkiye'de geçen yıl yükseköğretim mezunlarının beyin göçü oranı yüzde 2 olurken, mezunlar en çok ABD'ye gitmeyi tercih etti. Türkiye İstatistik Kurumu, geçen yıla ilişkin yükseköğretim beyin göçü istatistiklerini açıkladı. Buna göre, yükseköğretim mezunlarının beyin göçü oranı 2024'te bir önceki yıla göre değişmeyerek yüzde 2 oldu. Bu oran kadınlarda yüzde 1,6, erkeklerde ise yüzde 2,4 olarak kayıtlara geçti. Devlet üniversitesi mezunlarında beyin göçü oranı 2023'te yüzde 1,7 iken, 2024'te değişmeyerek aynı kaldı. Vakıf üniversitesi mezunlarında beyin göçü oranı ise 2023'te yüzde 4,5 iken, 2024'te yüzde 4,3'e geriledi. Vakıf üniversitesi mezunları arasında 2024'te en yüksek beyin göçü oranı, yüzde 8,3 ile tam burslu eğitim alanlarda gözlemlenirken, bunu yüzde 3,7 ile kısmi burslu eğitim alanlar ve yüzde 3,6 ile ücretli eğitim alanlar izledi. En yüksek beyin göçü oranına sahip eğitim ve öğretim alanı, yüzde 6,7 ile bilişim ve iletişim teknolojileri oldu. Bu alanı, yüzde 4,4 ile mühendislik, imalat ve inşaat, yüzde 2,7 ile doğa bilimleri, matematik ve istatistik takip etti. Mezunların beyin göçü oranları incelendiğinde ise en yüksek beyin göçü oranına sahip lisans programı yüzde 15 ile moleküler biyoloji ve genetik olarak kayıtlara geçti. Bu bölümü, yüzde 10,8 ile işletme mühendisliği, yüzde 9,6 ile elektronik mühendisliği, yüzde 9,5 ile matematik mühendisliği ve yüzde 9,4 ile biyomühendislik izledi. Öğrenim diline göre mezunların beyin göçü oranları incelendiğinde, Fransızca eğitim alan mezunlar yüzde 9,9 ile en yüksek beyin göçü oranına sahip oldu. Fransızcayı, yüzde 6,2 ile İngilizce, yüzde 5,9 ile Almanca ve yüzde 4,7 ile Rusça takip etti. Bir lisans programını tamamlayanların göç etmeyi en çok tercih ettikleri ülke yüzde 19,6 ile ABD oldu. ABD'yi, yüzde 19,4 ile Almanya, yüzde 11,3 ile Birleşik Krallık, yüzde 7 ile Hollanda ve yüzde 5,2 ile Kanada izledi. ABD'ye göç eden mezunlar içinde en büyük paya sahip lisans programı, elektrik-elektronik mühendisliği olurken, Almanya, Birleşik Krallık ve Hollanda'yı en fazla bilgisayar mühendisliği bölümünden mezun olanlar tercih etti. Kanada'ya göç etmeyi tercih eden mezunlar arasında ise en fazla paya sahip olan lisans programı işletme oldu.t24

Türkiye’de gençlerin yarısı işgücünün dışında, kadınlarda istihdam oranı yüzde 28

Fri, 24 Oct 25 16:51:30 +0300

İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülen “Türkiye’de NEET Gençler: Profil ve İyi Olma Hali Araştırması”'na göre, Türkiye’de 18–29 yaş aralığındaki gençlerin yalnızca yüzde 46’sı bir işte çalışıyor. Çalışmayan gençleri yüzde 60'ı ise iş deneyimine sahip değil. Erkeklerin yaklaşık üçte ikisi (yüzde 63) istihdamdayken, kadınlarda bu oran yüzde 28’e düşüyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülen ve TÜBİTAK 2519 – COST Çalışma Grubu Destek Programı tarafından desteklenen “Türkiye’de NEET Gençler: Profil ve İyi Olma Hali Araştırması”, Türkiye’de 18–29 yaş aralığındaki gençlerin işgücüne katılımı, yaşam koşulları ve gelecek algısına dair çarpıcı bulgular ortaya koydu. Projenin niteliksel aşamasında Nisan–Temmuz 2024 tarihleri arasında İstanbul, Adana ve Mersin’de 96 derinlemesine mülakat ve iki odak grup görüşmesiyle toplam 108 gencin öyküsü dinlendi. Nicel saha ise 10 Mayıs–2 Haziran 2025 tarihleri arasında Fraktal Araştırma tarafından 29 ilde 2 bin 403 hane ile gerçekleştirildi. Araştırma, gençlerin “maddi durum”, “eğitim”, “sağlık ve psikososyal iyi oluş”, “aile”, “siyasal, sivil katılım, güven ve faillik” gibi çok boyutlu alanlarda iyi olma halini inceledi. Gençlerin yarısı işgücüne dahil değil Bulgulara göre, Türkiye’de 18–29 yaş aralığındaki gençlerin yalnızca yüzde 46’sı bir işte çalışıyor. Geri kalan yarısı ise işgücüne dahil değil. Bu tablo, genç işgücü piyasasının ikiye bölündüğünü ve önemli bir kısmının üretim sürecinin dışında kaldığını gösteriyor. Toplumsal cinsiyet bu farkı en belirgin biçimde etkileyen değişkenlerden biri. Erkeklerin yaklaşık üçte ikisi (yüzde 63) istihdamdayken, kadınlarda bu oran yüzde 28’e düşüyor. Lojistik regresyon analizine göre, erkeklerin istihdamda olma olasılığı kadınlara kıyasla 3,17 kat daha yüksek (p<0.001). Araştırmacılar bu farkın bireysel tercihlerden ziyade toplumsal cinsiyet rolleri, bakım sorumlulukları ve iş piyasasındaki cinsiyetçi yapının birleşik etkisiyle oluştuğunu belirtiyor. Çalışmayan gençlerin yüzde 60’ı hiç iş deneyimi yaşamamış Çalışmayan gençlerin büyük bir kısmı daha önce hiçbir işte çalışmadığını söyledi. Bu oran genel toplamda yüzde 60, kadınlarda yüzde 72, erkeklerde ise yüzde 46. Gençlerin üçte biri (yüzde 35) aktif olarak iş ararken, üçte ikisi ya iş aramayı bırakmış ya da bekleme durumunda. “İş bulmak zor” veya “uygun iş yok” diyenlerin oranı yüzde 64. “Herhangi bir nedenle iş arayacak olsanız, iş bulmanız kolay olur mu?” sorusuna yalnızca yüzde 18 “kolay” yanıtını verirken, yüzde 49 “zor”, yüzde 33 ise “imkânsız” dedi. Kadınlarda bu karamsarlık daha da belirgin: %87’si iş bulmanın zor olduğunu düşünüyor. Araştırma, bu umutsuzluğun özellikle düşük gelirli gençlerde “öğrenilmiş çaresizlik” duygusuna dönüştüğünü ve gençlerin çoğunun iş arama sürecinde kurumsal bir desteğe erişemediğini gösteriyor. Bu durum, işsizliğin bireyselleşmesine ve gençlerin “şans” ya da “tanıdık” üzerinden çözüm arayışına yönelmesine yol açıyor. Her üç gençten ikisi yurt dışına gitmek istiyor Araştırma, gençler arasında yurt dışına yerleşme arzusunun yaygınlığını da ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 67,8’i yurt dışına gitmek isteme nedenini “daha iyi iş olanakları” olarak belirtti. yüzde 36’sı Türkiye’de geleceğini göremediğini, yüzde 28,9’u “ülkenin kötüye gittiğini düşündüğü için”, yüzde 24,3’ü “daha iyi eğitim olanakları” arayışıyla, yüzde 22,5’i “daha fazla kişisel özgürlük isteğiyle”, yüzde 6’sı ise “düşünce özgürlüğü eksikliği nedeniyle” göç etmek istediğini söyledi. Araştırmacılar, bu bulguların göç arzusunun yalnızca ekonomik gerekçelerle değil, yaşam kalitesi, ifade özgürlüğü ve sistemsel adalet algısıyla da bağlantılı olduğunu gösterdiğini vurguluyor. Gençlerin üçte biri eğitimin “hayata hazırlamadığını” düşünüyor Gençlerin yalnızca yüzde 38,7’si aldığı eğitimin kendisini “hayata hazırladığını” düşünüyor. yüzde 32’si bu görüşe katılmıyor, yüzde 25,6’sı ise kararsız. Benzer biçimde, yüzde 36,2 “bu eğitim sayesinde iyi bir iş bulabileceğine” inanırken, yüzde 36,4 bu görüşü reddediyor. Araştırma, gençler arasında “eğitim–istihdam bağlantısı”na dair ciddi bir güvensizlik olduğunu; eğitimin artık istihdama giden güvenli bir yol olarak görülmediğini ortaya koyuyor.t24

KDV dâhil bir paket sigaradaki vergi 65,44 liradan 66,6 liraya çıktı

Fri, 24 Oct 25 16:49:58 +0300

Cumhurbaşkanlığı kararıyla sigara ve cep telefonlarında ÖTV oranları yeniden düzenlendi. Tütün ürünlerinde vergi oranı yüzde 45 olurken, cep telefonlarında yüzde 25 ila yüzde 50 arasında değişen yeni oranlar belirlendi. Cumhurbaşkanlığı kararıyla tütün ürünleri ve cep telefonlarında Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranları yeniden düzenlendi. Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, tütün içeren sigaralar ve diğer mamul tütün ürünlerinde ÖTV oranı yüzde 45 olarak belirlendi. Asgari maktu vergi tutarı 1,9750 TL, maktu vergi tutarı ise 16,0000 TL oldu. Telsiz (cep) telefonları için de ÖTV matrahı yeniden düzenlendi. Oranlar şöyle: * 4.500 TL ve altı için vergi oranı yüzde 25, * 4.500 – 9.000 TL arası için yüzde 40, * 9.000 TL üzeri için ise yüzde 50 olarak uygulanacak. Sigaraya zam bekleniyor Yeni düzenlemeye göre bir paket sigaradaki her dal için 1,975 TL asgari maktu vergi alınacak. Ayrıca maktu vergi 16 liraya yükseltildi. Böylece KDV dâhil bir paket sigaradaki toplam vergi tutarı 65,44 liradan 66,6 liraya çıktı. Bu artışın sigara fiyatlarına ortalama 1 TL civarında yansımasını bekliyor.t24

Kayıt dışı çalışanın bu kadar arttığı bir dönem yaşamadık

Thu, 23 Oct 25 19:14:42 +0300

Ekonomik krizin yanı sıra maliyet artışları sonrasında 2025 yılından umduğunu bulamayan buzdolabı ve çamaşır makinesi esnafı tüm umutlarını 2026 yılına bağladı Gaziantep Buzdolabı ve Çamaşır Makinesi Odası Başkanı Metin Ulu, ‘’Kayıt dışı sorunu her sektör gibi bizim sektörümüzün de en büyük sorunu ve bu sorun büyüyerek devam ediyor. Bu süreçte maliyetlerin yüksek olmasının altından kalkmayanlar, oda ve maliye kaydını sildirip kayıt dışı çalışmaya devam etti. Bugüne kadar kayıt dışı çalışanın bu kadar arttığı başka bir dönem yaşamadık, görmedik. Ancak oda olarak elimizden geldiği kadarıyla esnafımızın hakkını korumak, haksız rekabete engel olmak için çalışıyoruz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın’’ açıklamasını yaptı. 2025 yılı beklediğimiz gibi olmadı 2025 yılını değerlendiren Ulu, ‘’Uzun zamandan beri devam eden bir ekonomik sıkıntı söz konusu. Bu sıkıntı vatandaşı dolayısıyla da bizi etkiledi. Çünkü vatandaş da para olmalı bozulan eşyasını yaptırsın bizlerde para kazanalım. Ancak 2025 yılı beklediğimiz gibi olmadı. Umarım, 2026 yılı esnafımızın yüzünü güldürür ama duruma bakacak olursak hiç de öyle görünmüyor’’ şeklinde konuştu. Her sene bir önceki seneden daha kötü geçiyor ‘Her yıl bir önceki yıldan daha kötü geçiyor’ diyen Ulu, ‘’Atalarımız boşuna dememişler, ‘Gelen gideni aratır’ diye. Gerçekten de doğru bir söz. Her sene bir önceki seneden daha kötü geçiyor, bu gidişle de devam edecek gibi görünüyor. 2024 yılı 2023 yılından kötü geçmişti. O yüzden tüm umutlarımızı bu yıla bağlamıştık. Lakin, ekonomik kriz daha da derinleşti. Bu da sektörümüzü olumsuz etkiledi. İstediğimiz işi yapamamakla birlikte birçok esnafımız kepenklerini indirmek zorunda kaldı’’ dedi. Öngöremediğimiz maliyet artışları tüm kazancımızı alıp götürürdü Esnafın zorlu süreçten geçmeye devam ettiğini sözlerine ekleyen Başkan Ulu, ‘’Maliyet artışları tahmin edemediğimiz şekilde yükseliş gösterdi. Dükkan kiraları semtten semte değişmekle birlikte cep yakar duruma geldi. İşçilik giderleri yine öyle. Sigorta primlerini söylemeye bile gerek yok. Her şey yıl içerisinde birkaç defa zamlanırken, bizler ise sadece bir defaya mahsus tarife çıkartıyoruz. Lakin öngöremediğimiz maliyet artışları tüm kazancımızı alıp götürürdü’’ ifadelerini kullandı. Yetkililer, sesimizi duysun, çağrımıza kulak versin Sektörün yeniden canlanması için can suyu kredisi çağrısını yineleyen Gaziantep Buzdolabı ve Çamaşır Makinesi Odası Başkanı Metin Ulu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Can suyu kredisi verilmesi gerektiğini her zaman dile getiriyoruz, her platformda da söylemeyi sürdüreceğiz. Ama hiç kimse bu ülkenin sigortası ve bel kemiği olan küçük esnafın sesini duymuyor. Bu durum esnafımızı çok üzüyor. Zorlu günleri atlatabilmek, ayakta kalmak ve çarkımızı döndürmek için kredi talebimizi bir kez daha dile getiriyoruz. Yetkililer, sesimizi duysun, çağrımıza kulak versin.’’ Haber Merkezi

Kış soğuğunda battaniye ve yorgan ile ısınacağız

Thu, 23 Oct 25 19:13:05 +0300

Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği Gaziantep Şube Başkanı Ali Osman Özer, ‘’Emeklilerin korkulu rüyası kış geldi kapıya dayandı. Doğalgaz faturaları cep yakacak, kömürün tonu 10 bin lira, emekli maaşı ise 16 bin 881 TL. Dolayısıyla binlerce emeklimiz bu kışı nasıl geçireceğini kara kara düşünmeye başladı. Görünen o ki battaniye ve yorgan ile ısınacağız. O yüzden maddi durumu iyi olmayan emeklilerimize belediyelerin el uzatması çağrısında bulunuyoruz’’ şeklinde konuştu. İnsanca yaşamak milyonlarca emeklinin en doğal hakkı Açlık sınırı ile emekli maaşı arasında ki farkın 11 bin lirayı aştığını söyleyen Özer, ‘’Türk-İş Konfederasyonu verilerine göre ülkemizde açlık sınırı 27 bin lira, yoksulluk sınırı ise 90 bin lirayı aştı. Emekli maaşları ise 17 bin lira bile değil. Çarşı-pazar fiyatları el yakıyor. Pazara çıkamıyoruz. Emeklinin hakkı yoksulluk değil, eşitlik. İnsanca yaşamak milyonlarca emeklinin en doğal hakkı. Bunun için mücadelemizi sürdüreceğiz, mücadelen vazgeçmeyeceğiz’’ dedi. Kök maaşlarına derhal iyileştirme yapılması gerekiyor Emeklilere acilen seyyanen artış yapılması çağrısında bulunan Özer, kök maaşlarına derhal iyileştirme yapılması gerektiğinin altını çizdi. ‘’Emeklilere acilen seyyanen artış yapılmalı. Kök maaşlara derhal iyileştirme yapılması zorunlu. Bağ-Kur ve işçi emeklilerinin taban maaşları yetersiz. Bugün itibarıyla taban kök maaş 11 bin TL – 17 bin TL aralığında. Ortalama emekli maaşı ise 17 bin-18 bin TL seviyesinde. Emekliler açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Mevcut emekli aylıkları temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak’’ ifadelerini kullandı. Adil maaş bağlanmasını sağlayacak kapsamlıbir yasal düzenleme acilen yapılmalı Emekli maaşı ile asgari ücret arasındaki makasın açıldığını kaydeden Özer, ‘’2000 yılında taban emekli maaşı asgari ücretin 2 ila 2,5 katı iken, bugün emekli maaşı asgari ücretin yarısına düştü. Emekli maaşları reel olarak yüzde 250 oranında eridi. Prim ödeme gün sayısı ve çalışma koşullarına göre adil maaş bağlanmasını sağlayacak kapsamlı bir yasal düzenleme acilen yapılmalı. TÜİK ve emekli maaşlarına haciz konulması konulu davaların genel merkezimizce takibi devam ediliyor’’ açıklamasını yaptı. Katsayı temelli adil ve çağdaş bir Sosyal Güvenlik Yasası hayata geçirilmeli İntibak yasası ve yeni bir sosyal güvenlik düzenlemesinin zorunlu olduğunu sözlerine ekleyen Özer, ‘’Emekli aylık bağlamaları ve artışlarının gösterge ve katsayı sistemine göre belirlenmesi hem şeffaf hem de hakkaniyetli bir düzen sağlar. Bu sistem, emeklilik gelirlerinin ülke ekonomisindeki büyümeye ve refah payına paralel olarak artmasını mümkün kılar. Emekli aylıklarının belirlenmesinde hizmet, prim, gösterge ve katsayı temelli adil ve çağdaş bir Sosyal Güvenlik Yasasının yeniden düzenlenerek hayata geçirilmesi, hem sosyal güvenlik sisteminin geleceğini güvence altına alacak hem de emeklilerin insanca yaşam hakkını koruyacak’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Osman Tuzcu’yu saygıyla andık

Thu, 23 Oct 25 19:11:50 +0300

Sabah Gazetesi ve Gaziyurt Matbaası’nın kurucusu Osman Tuzcu’yu vefatının 30. Yılında mezarı başında andık. Antep basınına kalemiyle uzun yıllar hizmet eden ve bölgede matbaacılığın gelişmesine büyük katkı sağlayan Osman Tuzcu 1995 yılında aramızda ayrılmıştı.

Firmaların bu desteklerden en etkin biçimde yararlanmasını hedefliyoruz

Thu, 23 Oct 25 19:09:41 +0300

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ile Gaziantep Sanayi Odası (GSO) iş birliğinde, yatırımcılara yönelik “Teşvik Mevzuatı Tanıtım ve Bilgilendirme Toplantısı” yapıldı. Toplantıya, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü İmalat-1 Daire Başkanı Zeynep Kaplan, GSO Genel Sekreteri Yusuf İzzettin İymen, Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Emre Sağ, kurum yetkilileri ve firma temsilcisi katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan GSO Genel Sekreteri Yusuf İzzettin İymen, yeni yatırım teşvik sisteminin sanayiciler için büyük fırsatlar sunduğunu vurgulayarak, "Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile iş birliği içinde düzenlediğimiz bu toplantıyla, 30 Mayıs 2025 tarihinde yürürlüğe giren yeni teşvik mevzuatının kapsamını üyelerimize tanıtmayı ve firmalarımızın bu desteklerden en etkin biçimde yararlanmasını sağlamayı hedefliyoruz" diye konuştu. Küresel ekonomik şartların değiştiğine, üretim süreçlerinin dijital dönüşüm ve yeşil üretim gibi yeni standartlarla şekillendiğine dikkati çeken İymen, “Rekabetin her geçen gün daha da zorlaştığı bu dönemde, sanayicilerimizin teşvik mekanizmalarını etkin kullanarak üretimlerini güçlendirmeleri büyük önem taşıyor. Gaziantep, tarih boyunca üretimin, ticaretin ve girişimciliğin merkezi olmuştur. Bugün de ihracatta 10 milyar doları aşan katkısıyla Türkiye’nin en güçlü sanayi şehirlerinden biridir. Yeni teşvik sistemiyle birlikte, şehrimizin daha yenilikçi, yüksek katma değerli ve sürdürülebilir yatırımlara yönelmesini arzuluyoruz" ifadelerini kullandı. Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü İmalat-1 Daire Başkanı Zeynep Kaplan da konuşmasında yeni yatırım teşvik sisteminin üretim, ihracat ve istihdam odaklı bir yapıya dönüştürüldüğünü belirterek, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak Türkiye’nin üretim kapasitesini güçlendirmeyi, yatırım ortamını daha cazip hale getirmeyi ve bölgesel kalkınmayı desteklemeyi hedefliyoruz. Yeni teşvik sistemiyle birlikte, yatırımcılara daha hızlı, şeffaf ve sonuç odaklı bir süreç sunuyoruz. Özellikle yüksek katma değerli, teknoloji odaklı ve ihracata dönük yatırımların desteklenmesi önceliğimiz olacak. Gaziantep gibi üretim gücü yüksek şehirlerimizin bu sistemden en etkin şekilde yararlanmasını istiyoruz” dedi. Yapılan konuşmaların ardından, Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Emre Sağ, yatırım teşvik sistemindeki yenilikler, başvuru süreçleri ve destek unsurları gibi birçok konuda detaylı bilgilerin yer aldığı sunum gerçekleştirdi. Haber Merkezi

Kazancımızın yüzde 50’sini vergi olarak ödüyoruz

Thu, 23 Oct 25 19:09:07 +0300

Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi komisyonda kabul edildi Vergi kanunun komisyonda kabul edilmesiyle diş hekimlerinin alınan harç ücretleri de arttırıldı. ağız ve diş sağlığı muayenehaneleri ve ağız ve diş sağlığı polikliniklerinden alınan 20 bin TL’lik harç ücreti büyükşehirlerde 40 bin TL’ye, ağız ve diş sağlığı merkezleri ve ağız ve diş sağlığı hastanelerinden alınan harç ücreti ise 40 bin TL’den 80 bin TL’ye yükseltildi. Vergilerin çıkması kabul edilemez Gaziantep Diş Hekimleri Odası Başkanı Dt. Dr. Yücel Özbaş, ‘’Özelde çalışan diş hekimleri, SGK ve maliyeye yük olmadan vatandaşa hizmet veriyor. Yani hem SGK ve maliyenin yükü hafifliyor. Kazancımızın yüzde 50’sini vergi olarak ödüyoruz. Bunun üzerine vergilerin çıkması kabul edilemez’’ şeklinde konuştu. Alınan harç ve bedeller artıkbir “haraç” algısı yaratıyor Devletin, özel sağlık kuruluşlarından bu şekilde yeni kalemlerle gelir yaratmaya çalışmasının sosyal devlet anlayışıyla ve adil vergi sisteminin temel ilkeleriyle bağdaşmadığını sözlerine ekleyen Özbaş, ‘’Dişhekimleri; yalnızca sağlık hizmeti sunan değil, aynı zamanda istihdam sağlayan, kira, personel, malzeme ve vergi giderlerini düzenli biçimde karşılayan üretken bir meslek grubu. Devletin bu emeği desteklemesi gerekirken, yeni harçlarla cezalandırması kabul edilemez. Vergi, devletin kamu hizmetlerini finanse etmek için topladığı meşru bir kaynak. Ancak aynı hizmet alanına ilişkin, mükerrer biçimde alınan harç ve bedeller artık bir “haraç” algısı yaratıyor’’ ifadelerini kullandı. ‘Ekonomik yönetimin sorumluluğu, bütçe açığını yurttaşa yıkmayı değil, israfı önlemek, adil ve üretimi destekleyen bir mali sistem kurmayı gerektirir’ diyen Özbaş, ‘’ Söz konusu tutarlar her yıl Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan Yeniden Değerleme Oranına göre artırılacak. Teklif’in gerekçesinde, mevcut durumda harca tabi olmayan ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları ile ağız ve diş sağlığı hizmeti sunulan özel sağlık kuruluşlarına ait belgelerden yıllık harç alınması için bu düzenlemenin teklif edildiği belirtiliyor. Ancak, bilinmektedir ki, sağlık kuruluşlarına düzenlenen bu belgelerden Sağlık Bakanlığı ücret alıyor’’ dedi. Adil, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir mali sistem inşa edilmesini talep ediyoruz Özbaş, ‘’663 sayılı KHK’nın 57. maddesinde, 24 Temmuz 2025 tarihinde yapılan değişiklikle, “Bakanlık ve bağlı kuruluşlarınca düzenlenecek veya onaylanacak her türlü ruhsatlandırma, ürün üretim ve satış izin belgesi ve mesul müdürlük belgesi ile permi ve sertifikalar üzerinden iki milyon Türk lirasını geçmemek üzere Bakanlıkça belirlenecek tarifelere göre ücret alınır” kuralı getirilmiş. Aynı belgeden ilk düzenlenmede ayrı, her yıl da ayrıca ücret alınması; hele de bu ücretin dişhekiminin geliriyle ilişkisiz şekilde maktu ve çok yüksek belirlenmiş olması haksız ve adaletsiz. Bu haksız düzenlemeden derhal vazgeçilmesini, sağlık emekçilerinin ekonomik olarak nefes almasını sağlayacak politikaların hayata geçirilmesini, sosyal adaletin temini için, vergi ve harç politikalarının yeniden gözden geçirilmesini; adil, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir mali sistem inşa edilmesini talep ediyoruz’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

2026 da 2025 gibi geçerse çoğu esnafımız kepenk kapatabilir

Thu, 23 Oct 25 19:08:03 +0300

35 yıllık sektör hayatımda en kötü sezonumuzdan birini geçirdik Gaziantep Çiçekçiler Odası Başkanı Cuma Çelik, ‘’Önümüzde 24 Kasım Öğretmenler günü, Şubat ayında sevgililer günü sonrasında Anneler günü derken yeni bir sezona kavuşacağız. Hedefimiz ve beklentimiz yüksek. Ama 2026 yılı da 2025 gibi geçerse çoğu esnafımız kepenk kapatabilir’’ uyarısında bulundu. 2025 yılının sektör açısından kötü geçtiğini ifade eden Çelik, ‘’Çiçekçilik sektörü sadece Gaziantep değil, Türkiye genelinde durağan bir sezon geçirdi. Halkın alım gücünün gerilemesi satışlara yansıdı. 35 yıllık sektör hayatımda en kötü sezonumuzdan birini geçirdik diyebiliriz. 2026 yılının nasıl geçeceği kış mevsiminden ortaya çıkar’’ dedi. Her çiçekçi bir kişi çıkarmaya başladı Çiçek ürünlerinin kış mevsiminde pahalandığını ifade eden Çelik, ‘’Üretici, yaz mevsiminde havanın sıcaklığı ile ürünü üretirken, kış mevsiminde ise üretimi soba, kalorifer, doğalgaz ve sera ortamında yani ısıtma sistemi ile yaptığından fiyatlar yükseliyor. Bu yıl çiçek türlerinde yüzde 50 oranında bir artış bekliyoruz. Bu şekilde devam ettiği takdirde sektörün, önümüzdeki yıl yüzde 20 oranında küçüleceğini düşünüyoruz. Çünkü istihdam azalmaya başladı. Her çiçekçi bir kişi çıkarmaya başladı. Şoförsüz çalışan birçok esnaf bulunuyor. Giderlerimiz artıyor. İlerleyen zamanlarda aile şirketine döneceğiz’’ açıklamasını yaptı. Sektörün Ticaret İl Müdürlüğü tarafından denetlenmesini istiyoruz Dükkan kiralarına değinen Çelik, ‘’Öncelikle depozitonun kaldırılması ve bir sınırlama getirilmesi gerekiyor. gerekiyor. Çünkü esnaf dükkan kiralayacağı zaman önden 3 aylık depozito veriyor. Esnaf, 20 bin liraya dükkan kiralasa, 60 bin lira eksiden başlıyor. Bunun yanı sıra iş yeri kira artışlarında bakanlığımızın çalışmalar yapıp, belirlenen rakam üzerine çıkıldığında anında müdahale edilmesi gerekiyor. Hatta semt semt kira bedelleri çıkartılabilir. Sektörümüzün ilgili kurumlar ve özellikle Ticaret İl Müdürlüğü tarafından denetlenmesini istiyoruz’’ çağrısında bulundu. Küfemiz dolu, üzerine bir yük daha binmesini istemiyoruz Elektrik maliyetlerinin esnafın belini büktüğünü sözlerine ekleyen Çelik, yüksek gelen elek faturalarından dert yandı. ‘’Geçen ay işletmemize 17 bin dolaylarında elektrik faturası geldi. Doğuda yer aldığımız için ürüne ulaşım zor. Aldığımız ürünü aynı gün satamadığımız gibi sınırlı sayıda getiremiyor ki her zaman bulunsun diye. O yüzden muhafaza için soğuk hava kullanıyoruz. Kullandığımız soğuk havaların elektrik ile aydınlatma maliyetlerimiz çok yüksek. Daha zam gelirse yükün altında ezilecek gibi olacağız. Küfemiz dolu, üzerine bir yük daha binmesini istemiyoruz’’ değerlendirmesini yaptı. Haber Merkezi

Adil paylaşım yerine çalışanların emeğinin değersizleştirildiği bir tablo

Thu, 23 Oct 25 19:06:56 +0300

Hep-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ayşe Kılınç, Sağlık Bakanlığı’nın 100 bin TL’lik promosyon anlaşması ile çalışanların hakkının yine görmezden gelindiğini belirtti Yıllardır artan iş yükü, ekonomik zorluklar ve yetersiz özlük haklarıyla mücadele eden sağlık emekçilerinin Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı 100 bin TL’lik promosyon anlaşması büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını belirten Kılınç, ‘’Anlaşma, çalışanların beklentilerinin çok altında kalmış; kamu kaynaklarının adil paylaşımı yerine yine çalışanların emeğinin değersizleştirildiği bir tablo ortaya çıktı. Ekonomik koşulların ağırlaştığı, enflasyonun yükseldiği ve alım gücünün hızla düştüğü bir dönemde 100 bin TL’lik banka promosyonu, sağlık çalışanlarının emeğini karşılamaktan uzak. Aynı dönemde birçok kamu kurumunun ve belediyenin çok daha yüksek tutarlarda promosyon anlaşmaları yapmış olması, sağlık çalışanlarının neden yine “ikinci plana itildiği” sorusunu akıllara getiriyor’’ açıklamasında bulundu. Adaletsiz uygulamalar ile çalışanlar sürekli mağdur ediliyor Sağlık sisteminin bel kemiğini oluşturan hekimlerin, hemşirelerin, teknikerlerin ve idari personelin, pandemi döneminde olduğu gibi bugün de büyük bir özveriyle görevini sürdürdüğüne dikkat çeken Kılınç, ancak ne yazık ki alınan ekonomik kararların, bu emeğin karşılığını vermediğini aksine adaletsiz uygulamalar ile çalışanların sürekli mağdur edildiğinin altını çizdi. Çalışanların alın teri, masa başı pazarlıklarda yok sayıldı Sağlık emekçilerinin toplu sözleşme de olduğu gibi promosyonda mağduriyet yaşadıklarını sözlerine ekleyen Başkan Kılınç, ‘’Geçmişteki toplu sözleşme süreçlerinde de benzer şekilde çalışanların beklentilerinin karşılanmadığı, adil bir ücret artışı sağlanmadığı hatırlarda. Bugün promosyon anlaşmasında da aynı anlayışın devam ettiği görülüyor. Çalışanların alın teri, masa başı pazarlıklarda yok sayılmış; emek, bir kez daha değersizleştirildi’’ değerlendirmesinde bulundu. Sağlık çalışanları, sadece alkışlarla değil, hak ettikleri ekonomik ve sosyal değerle onurlandırılmalı Yaşanan durumun sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda motivasyon ve adalet duygusunun zedelenmesi anlamına geldiğini vurgulayan Kılınç, ‘’Hakkaniyetin olmadığı bir sistemde, verimlilikten ve hizmet kalitesinden söz etmek mümkün değil. Sağlık emekçilerinin haklarını savunma kararlılığıyla hareket eden Hep-Sen bu adaletsizliğe sessiz kalmayacaktır. Her platformda çalışanların hakkını koruma mücadelesini sürdürecek; promosyon anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi için gerekli tüm girişimleri yapacağız. Sendika olarak şeffaflık, adalet ve çalışanların refahını önceleyen bir yaklaşım talep ediyoruz. Sağlık çalışanları, sadece alkışlarla değil, hak ettikleri ekonomik ve sosyal değerle onurlandırılmalı’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Merkez Bankası politika faizini yüzde 40,5'ten yüzde 39,5 düşürdü

Thu, 23 Oct 25 19:06:06 +0300

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, politika faizini 100 baz puan indirerek, yüzde 40,5'ten yüzde 39,5'e düşürdü. Kurul ayrıca, gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 43,5’ten yüzde 42,5’e, gecelik vadede borçlanma faiz oranını da yüzde 39’dan yüzde 38’e indirdi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan başkanlığında bugün toplandı. Para Politikası Kurulu, 2025 yılına ilişkin yedinci faiz kararını açıkladı. Kurul politika faizini 100 baz puan indirerek, yüzde 40,5'ten yüzde 39,5'e düşürdü.t24

Yaprak toplama mesaisi başladı

Thu, 23 Oct 25 19:05:32 +0300

Antep’te son baharın gelmesiyle birlikte temizlik işçilerinin yaprak toplama mesaisi başladı. İşçiler, sokaklarda ve caddelerde yaprakları temizlemek için yoğun bir mesai harcıyor. Sonbaharın gelmesiyle beraber her yer sarı ve turuncu renge büründü Şehir merkezi, sonbaharın gelmesiyle beraber sarı ve turuncu renge büründü. Ağaçtan düşen yapraklar, renk cümbüşü oluşturuyor. Temizlik işçileri ise, sararıp düşen yaprakları toplamak için sabahın erken saatinde mesaiye başlıyor. Yaprakların temizlenmesiyle çevre tertemiz bir görünüme kavuşuyor. Vatandaş, ‘’Bu sene sonbahar erken geldi gibi. Parklarda ve caddelerde yaprak dökümlerini görüyoruz. Belediye ekipleri de yoğun bir şekilde bunları temizliyorlar. Ama güzel bir görüntü ortaya çıkıyor. Bizler bu görüntüden şikayetçi değiliz, ama etrafında temiz olması lazım’’ dedi. Haber Merkezi

"1 yetişkin işçiye 30 bin TL vermek yerine 2 çocuk işçi çalıştırıyorlar"

Thu, 23 Oct 25 11:56:41 +0300

İSİG Meclisi Ankara Temsilcisi Kansu Yıldırım, 1 haftada üç çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesini ve çocuk işçiliğini açığa çıkaran nedenleri değerlendirdi. Son bir haftada üç çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 16 yaşındaki Mustafa Eti çalıştığı fabrikada ısınmaya çalışırken yanarak, 15 yaşındaki Erol Yavuz ve 16 yaşındaki Ruhi Çıracı ise çalıştıkları atölyede üzerlerine kereste düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Çocukların başta yaşam hakkı olmak üzere eğitim, sağlık ve sosyal yaşam gibi temel haklarını da ihlal eden çocuk işçiliği aslında birçok konu başlığının hem nedeni hem de sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Güncel ve resmi verilerle ailesinin yanında temel ihtiyaçları karşılanamayan ve ailesinden alınma riski bulunan çocuk sayısı 2025'in ilk 6 ayında 171 bin 895’e yükseldi. OECD’ye göre Türkiye’de ‘şiddetli yoksulluk’ içinde yaşayan en az 6 buçuk milyon çocuk bulunuyor. Her beş çocuktan biri yeterli beslenemiyor. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) 2024 yılına ilişkin AB gelir ve yaşam koşulları istatistiklerine göre Türkiye’de yoksulluk riski bulunan toplam genç nüfus 2 milyon 870 bin. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Ankara Temsilcisi Kansu Yıldırım çocuk iş cinayetlerinin temelinde yatan nedenleri ve bu tablonun nasıl açığa çıktığını bianet’e anlattı. Yoksulluk bir mekanizma ile açığa çıkıyor “Çocuk iş cinayetlerinin arkasındaki en temel neden çocuk yoksulluğunun artışına bağlı olarak işçileşmedir. Çocuk yoksulluğuna neden olan en temel faktör ise iktidarın benimsediği ekonomik büyüme modelidir. Kısacası çocuk iş cinayetleri, çocuk yoksulluğu ile sermaye birikim rejimi arasında neden-sonuç bağları bulunur.” Yıldırım, derin yoksulluğu yaygınlaştıranın sadece “kötü ekonomi politikaları” olmadığına, yoksulluğun bir mekanizma ile açığa çıktığına işaret etti. “Çocukları yoksullaştırarak, okul hayatından kopararak, çocukluklarını çalarak işgücü piyasasına fırlatan, Türkiye kapitalizminin agresif büyüme stratejisidir. Özetle, çocuk emeğini yasallaştırarak, şirket iflaslarının ve finansman sorunlarının arttığı bir dönemde emek yoğun sektörlerin işçilik maliyetlerini düşürme, kobileri ayakta tutma yöntemidir. Örneğin bir organize sanayi bölgesinde çalışan patron yetişkin 1 işçiye 30 bin TL vermek yerine, bu paraya 2 çocuk işçi çalıştırmakta, daha az paraya daha uzun süre çalıştırarak kâr oranını artırmaktadır.” "Agresif büyüme temposu çocuğu işçileştiriyor" İSİG Meclisi verilerine göre son 12 yılda en az 800'ü aşkın çocuk işçinin çalışırken hayatını kaybetti. Yıldırım ve bu duruma yol açan nedenleri de şöyle özetledi: “Ölümlerin nedeni işyerlerinde İSG tedbirlerinin alınmamasından fazlasıdır. Türkiye’nin agresif büyüme temposu, daha çok çocuğu en güvencesiz şekilde işçileştiriyor. 2023-2024 döneminde 612 bin çocuk zorunlu eğitim dışında kalırken, kayıtlı ve kayıt dışı sektörlerin hepsini topladığımızda çocuk işçi sayısı 2 milyonu buluyor.” "Çocuğun savunmasızlığı ile sömürülmesi arasında ilişki var" Devletin bu tabloyu engellemek yerine resmi bir politikaya dönüştürdüğünü savunan Yıldırım, “Çocuk emeğinin gerek öğrenci-işçi, gerek işçi statüsünde birikim rejiminin parçasına dönüştürülmesinde üç adet resmi belge var; Kalkınma Planı, Orta Vadeli Programlar ve Ulusal İstihdam Stratejisi. Bunların tümü hem idari hem de hukuki boyutlarda çocuk emeğini sisteme daha çok adapte eder niteliktedir.” şeklinde konuştu. Çoğu işyerinde çocukların hakkını aradığı zaman şiddete maruz kaldığını da belirten Yıldırım “Antalya’da genç işçi Vedat’ın yaşadıkları karşımızdadır. Maaşını istediği için iş yerinde üç gün depoya kilitleyip işkence görmüştü. Çocukların savunmasız oluşuyla çocuk emeğinin daha vahşi biçimde sömürülmesi arasında köklü bir ilişki bulunuyor.” ifadelerini kullandı. Türkiye’de çocuk işçiliği yasası 4857 sayılı İş Kanunu’nun 71 inci maddesine göre, 18 yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçiler bakımından yasak olan işler ile 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış genç işçilerin çalışmasına izin verilecek işler, 14 yaşını bitirmiş ve ilköğretimini tamamlamış çocukların çalıştırılabilecekleri hafif işler ve çalışma koşullarına ilişkin usul ve esasları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. Genç işçi: 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişidir, Çocuk işçi: 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişidir. Çocuk hakları savunucuları yasada çocuk ve genç işçi tanımlamalarının ayrı ayrı yapılmasının, bunun yaş ile eşleştirilmesinin boşluk oluşturduğu ve çocukları korumadığı eleştirisinde birleşiyor. Bianet

"Türkiye 38 OECD üyesi ülke arasında enflasyon birincisi oldu"

Thu, 23 Oct 25 11:55:52 +0300

TEPAV son para politikası değerlendirmesinde, Türkiye’de enflasyonun OECD ülkeleri arasında Arjantin'i de geçerek en yüksek orana ulaştığını ve fiyat artışlarının kalıcı riskler taşıdığını belirledi. Kuruluş Merkez Bankası'na faiz indirimini pas geçme tavsiyesinde bulundu. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) ekim 2025 tarihli para politikası değerlendirme notuna göre, Türkiye, eylül ayında aylık bazda G20’de, yıllık bazda ise OECD içinde en yüksek enflasyona sahip ülke konumuna yükseldi. Erdoğan son kabine toplantısı sonrasında yaptığı basın toplantısında "Dünyanın içinden geçtiği fırtınalı dönemde, Türkiye liyakatli kadroların riyasetindedir, emin ve ehil ellerde güvendedir." demişti. Hükümet açıklamasından sonra yayımlanan TEPAV raporu, mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun temmuzdan bu yana yüzde 2,6 civarında seyrettiğini, bu durumun fiyat artışlarının ekonomiye yerleşmeye başladığını gösterdiğini belirtti. TEPAV hakkında Kendisini “kar amacı gütmeyen, partizan olmayan araştırma kuruluşu” olarak tanımlayan TEPAV yayımladığı para politikası değerlendirmeleri vb. çözümlemelerinde demokratik yönetişim ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, şeffaflığa vurgu yapıyor. Bir raporunda “adil ve hızlı çalışan bir yargı sistemi oluşturmak, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve demokratik değerlere saygı göstermek” gibi unsurların ekonomik sorunların çözümünde kritik önemde olduğunu" ifade ediyor. Önde gelen yöneticileri arasında iktisatçılar Güven Sak, İsmail Arslan, ilahiyatçı Hilmi Demir, şehir plancısı A. Burak Büyükcivelek, endüstri mühendisi Sibel Güven de var. Enflasyon beklentileri bozuldu Forbes Türkiye'nin özetlediği değerlendirmesinde TEPAV, enflasyonun düşüş eğilimine girmediğini ve beklentilerin çıpalanamadığını vurguladı. Kurumun çözümlemesine göre, 2026 için resmi enflasyon artış hedefi yüzde 16 olmasına karşın, piyasa beklentisi yüzde 22,1’e çıktı. TEPAV raporu, bu farkın ekonomi programına duyulan güvenin sınırlılığını gösterdiğini dile getiriyor. Fiyatlama davranışı bozuldu, riskler arttı TEPAV, kamunun belirlediği mal ve hizmetlerde tek seferlik yüksek fiyat artışlarının enflasyonu beslediğini, bütçe açığının yüksek seyrini koruduğunu ve bu durumun fiyatlama davranışlarını bozduğunu bildirdi. Kurum ayrıca iç pazardaki daralmanın ihracatçıyı zorladığını, Çin rekabetinin baskısının arttığını ve makroekonomik istikrarın korunması için politika güvenilirliğinin yeniden tesis edilmesi gerektiğini kaydetti. Politika faizini sabit tutma önerisi TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu, mevcut para politikasının korunması gerektiğini belirterek, haftalık repo faizinin yüzde 40,5’te sabit tutulmasını önerdi. Raporda, “Enflasyonun kalıcı biçimde düşürülebilmesi için kapsamlı bir ekonomik programın bir an önce hayata geçirilmesi gerek[tiği]" de tavsiye edildi. "Reform ve hukuk olmadan kalıcı istikrar sağlanamaz" “Ne Yapmalı?” başlığı altında, TEPAV kalıcı istikrarın ancak hukukun üstünlüğü, adil ve hızlı yargı sistemi ile sağlanabileceğini vurguladı. Raporda, kurumların bağımsızlığı, vergi ve kamu harcamalarının yeniden yapılandırılması, eğitimin niteliği ve yeşil dönüşüm gibi yapısal alanlarda ilerleme sağlanmadan kalıcı enflasyon düşüşünün mümkün olmayacağı ifade edildi.bianet

Yoksulluk paçalarımızdan akıyor

Thu, 23 Oct 25 11:52:39 +0300

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçe verileri “yoksulluk gerçeğini” ortaya koydu Milyonlarca kişinin hanesine giren gelir brüt asgari ücretin üçte birinden az olduğu için genel sağlık sigortası primleri devlet tarafından karşılanıyor. Bu kişiler ancak bu şekilde sağlık hizmetinden yararlanabiliyor. İhtiyaç sahibi milyonlarca haneye de elektrik tüketim desteği veriliyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçe verilerine göre, elektrik tüketim desteğinden yararlanan ihtiyaç sahibi hane sayısı geçen yıl 3.1 milyondu. Bu yıl ise bu destekten yararlanması planlanan hane sayısının 4.1 milyon olması planlanıyordu. Bütçeye göre yıl sonu gerçekleşme tahmini ise 2.8 milyon hane. Gelecek yıl 2.4 milyon, 2027’de 2.3 milyon ve 2028’de de 2.2 milyon hanenin bu destekten yararlanması hedefleniyor. Hanedeki kişi başı gelir brüt asgari ücretin üçte birinden düşük ise genel sağlık sigortası primleri devlet tarafından karşılanıyor. Örneğin şu anda brüt asgari ücret aylık 26 bin 5 lira, 50 kuruş. Üçte biri de 8 bin 668,5 lira yapıyor. Hanedeki kişi başı gelir 8 bin 668,5 liranın altında ise bu kişilerin genel sağlık sigortası primlerini devlet ödüyor. Bu kişiler ancak bu şekilde sağlık hizmetinden yararlanabiliyorlar. Bakanlığın bütçe verilerine göre, genel sağlık sigortası primi devlet tarafından karşılanan kişi sayısı geçen yıl 9.4 milyondu. Bu yıl 9.7 milyon kişinin primlerinin devlet tarafından karşılanması planlanıyordu. Yıl sonu için gerçekleşme tahmini ise 8.2 milyon kişi olarak belirlendi. Gelecek yıl 8.1 milyon, 2027’de 7.7 milyon, 2028’de de 7.4 milyon kişinin genel sağlık sigortası primlerinin devlet tarafından karşılanması öngörülüyor. İhtiyaç sahibi asker ailelerine yönelik yardım programı uygulanıyor. Bu programdan yararlanan kişi sayısı geçen yıl 39 bin 713’tü. Bu yıl 37 bin olması planlanıyor. Gelecek yıl ise hedef 32 bin kişi. 2027’de 25 bine, 2028’de de 22 bin kişiye düşmesi öngörülüyor. Aylık bağlanan yaşlı sayısı geçen yıl 805 bin 554’tü. Bu yıl 805 bin olması öngörülüyor. Gelecek yıl için hedef yaklaşık 800 bin. 3 BİN LİRA YARDIM! Bakanlığın bütçe verilerinde hane başı ortalama aylık sosyal yardım tutarlarına da yer verildi. Rakamların düşüklüğü dikkat çekti. Geçen yıl 3 bin 88 lira olan ortalama aylık sosyal yardım tutarının bu yıl sonunda 4 bin 100 lira olması bekleniyor. Gelecek yıl için hedef 5 bin 50 lira. 2027’de 5 bin 900 lira, 2028’de de 6 bin 900 lira olması hedefleniyor. Cumhuriyet

Gaziantep FK-Fenerbahçe maçı pazartesi oynanacak

Thu, 23 Oct 25 11:51:03 +0300

Trendyol Süper Lig'de 10. hafta 24 Ekim Cuma günü oynanacak tek maçla başlayacak. Haftanın açılış mücadelesinde Fatih Karagümrük, sahasında Kayserispor ile karşılaşacak. Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacak maç, saat 20.00'de başlayacak. Türkiye Futbol Federasyonu'nun açıklamasına göre ligde 10. haftanın programı şöyle: 24 Ekim Cuma 20.00 Fatih Karagümrük-Kayserispor (Atatürk Olimpiyat) 25 Ekim Cumartesi 17.00 Kocaelispor-Alanyaspor (Kocaeli) 20.00 Trabzonspor-Eyüpspor (Papara Park) 26 Ekim Pazar 14.30 Antalyaspor-RAMS Başakşehir (Corendon Airlines Park Antalya) 17.00 Galatasaray-Göztepe (RAMS Park) 17.00 Gençlerbirliği-Konyaspor (Eryaman) 20.00 Kasımpaşa-Beşiktaş (Recep Tayyip Erdoğan) 27 Ekim Pazartesi 20.00 Samsunspor-Çaykur Rizespor (Samsun Yeni 19 Mayıs) 20.00 Gaziantep FK-Fenerbahçe (Gaziantep). T24

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi kazancı 22 milyon euroyu geçti!

Thu, 23 Oct 25 11:50:24 +0300

Şampiyonlar Ligi’nin 3. haftasında Galatasaray, Norveç ekibi Bodo/Glimt’i 3-1 yenerken, kasasını da doldurmayı başardı. Lig aşamasına katılım karşılığında 18,62 milyon euro başlangıç primi alan Galatasaray, Frankfurt mağlubiyetinden eli boş dönse de evinde oynadığı iki maçta galibiyet primini kaptı. Bodo/Glimt karşısındaki galibiyetle 2 milyon 100 bin euro daha kazanan Galatasaray, Liverpool zaferinden elde ettiği gelirle birlikte toplamda 4 milyon 200 bin euro prim elde etti. Sarı kırmızılı ekip, lig aşamasında toplam gelirini 22 milyon 800 bin euroya (yaklaşık 1,1 milyar TL) yükseltti.t24

Tapudan notere, kiradan istisnalara vergi sisteminde değişikliğe gidiliyor

Thu, 23 Oct 25 11:49:49 +0300

Yeni vergi düzenlemesi Komisyon’da kabul edildi: Tapudan notere, kiradan istisnalara vergi sisteminde değişikliğe gidiliyor Vergi oranlarında düzenleme, KDV'de istisnalarının daraltılması, gayrimenkul ve tapu işlemlerinde vergi değişiklikleri, kayıt dışı ekonomiyle mücadele ve kamu gelirlerinin artırılması ile bütçe dengesinde düzenlemeleri içeren 36 maddelik kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Plan ve Bütçe Komisyonu, AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı. Komisyonda bugün, AKP’nin geçtiğimiz Cuma günü TBMM’ye sunduğu "Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 631 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" görüşüldü. 36 maddeden oluşan kanun teklifi, kayıt dışılıkla mücadele, vergi adaletinin sağlanması ve vergi dışı alanların kapsama alınmasını öngörüyor. Düzenlemeyle, bir takvim yılı içinde elde edilen mesken kira gelirlerine yönelik genel istisna kaldırılacak. Bu istisna yalnızca kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından emekli, maluliyet, dul ve yetim aylığı alanlar için yeniden düzenlenecek. Düzenlemede, krediyle alınan konutlarda kiraya verilen gayrimenkuller için ödenen faizlerin gider olarak indirilmesine ilişkin vergi avantajındaki farklılık azaltılacak. Kredili ve kredisiz alımlar arasında vergi yükünün eşitlenmesi amaçlanıyor. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılacak düzenlemeyle, dördüncü geçici vergi döneminin yeniden sisteme dahil edilmesiyle, geçici vergi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin kazançlarının 3,6,9 ve 12 aylık dönemlerde tespit edilmesi ve yılın son çeyreğine ait geçici vergi beyannamesinin alınması düzenlenecek. Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılacak bir diğer değişiklikle, portföyünün sürekli en az yüzde 51’i Borsa İstanbul hisse senetlerinden oluşan fonların bir yıllık elde tutma istisnası ile ilgili istisnanın; portföyünün en az yüzde 51’i BIST hisse senetlerinden oluşan ve özellikleri belirtilen bazı serbest fonlarda uygulanmaması düzenlenecek. Düzenlemeyle, TEFAS’ta işlem görmeyen, sadece nitelikli yatırımcılara satılan ve portföy sınırlaması olmayan bazı fonların istisna kullanımı engellenecek. Tapuda beyan edilen alım-satım bedelinin denetimi ve cezanın artırılması Düzenlemede, büyükşehirlerde il özel idareleri yerine kurulan yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarının adına kayıtlı taşıtların motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmesi sağlanacak. Harçlar Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle, gayrimenkul alım-satımlarında beyan edilen bedel emlak vergisi değerinden az olmamak üzere tapu harcı hesaplanıyor, gerçeği yansıtmayan beyanlarda aradaki fark için uygulanacak vergi zıyaı cezası mevcut yüzde 25’ten bir kat arttırılacak. Sıfır ve ikinci el araç işlemlerinde nispi noter harcı alınacak Teklifte yer alan düzenlemeyle, noterlerde yapılan sıfır araçların ilk tescili ve ikinci el araç satış/devri işlemlerinden, satış bedeli üzerinden ve asgari maktu harçtan az olmamak üzere nispi noter harcı alınacak. Özel sağlık kuruluşları, veteriner, kıymetli maden işletmelerinden yeni yıllık harçlar alınacak Düzenlemede, ayakta teşhis-tedavi yapan özel sağlık kuruluşları, ağız-diş klinikleri, veteriner muayenehaneleri, hayvan hastaneleri, kıymetli maden faaliyet izin belgeleri, ikinci el motorlu taşıt ve taşınmaz ticareti yetki belgeleri ile ticari havacılık ruhsatları gibi belgeler için yıllık harç getirilerek, bazı ruhsat harçları yıllıklaştırılacak. (MADDE 10) Vakıf yükseköğretim kurumlarında ücret belirleme esasları düzenleniyor 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle, vakıf üniversitelerindeki öğrenci ücretlerinin belirlenmesinde, mütevelli heyetin yetkisi korunuyor ancak ücretlerin güncellenmesine ilişkin esaslar cari yıl haziran ayı yıllık üretici fiyat endeksi artışı ile cari yıl haziran ayı yıllık tüketici fiyat endeksi artışı ortalaması da dikkate alınarak YÖK esaslarına göre belirlenecek. Düzenlemeyle noter tescilli ikinci el araç satış/devri işlemlerinde mevcut harç istisnası kaldırılacak. Düzenlemede, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarının mülkiyetindeki taşınmazların satışının KDV’den istisna edilmesi amaçlanıyor. UEFA organizasyonları için KDV istisnaları getiriliyor Düzenlemeyle, 2026 Avrupa Ligi Finali, 2027 Konferans Ligi Finali ve 2032 Avrupa Şampiyonası kapsamında UEFA ve yurt dışından gelecek katılımcılara ilişkin teslim ve hizmetler KDV, gelir ve kurumlar vergisinden geçici istisna edilecek. İstisna kapsamındaki yüklenilen KDV’nin indirim, iadesine imkan sağlanacak. Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) devlet katkısı oranının mali hedefler doğrultusunda belirlenmesine yönelik 'Cumhurbaşkanı'na bu oranı yüzde ellisine kadar arttırmaya ve sıfıra kadar indirmeye' yetki verilecek. Hazine net borç kullanım tutarı artırılacak Kamu Finansmam ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunu’na eklenen geçici maddeyle, 2023 Kahramanmaraş merkezli deprem harcamaları ve 2025 gelir yönlü bütçe gelişmeleri nedeniyle ortaya çıkan ilave finansman ihtiyacı ile Hazine nakit rezervinin belli bir seviyede tutulabilmesi amacıyla bütçe kanunu ile belirlenen net borç kullanım tutarı artırılacak. Düzenlemeyle, borçlanma tutarlarının artırılması, kendi nam ve hesabına çalışanların primlerini süresinde ödemeyip sonradan toplu ödeyerek canlandırmaları durumunda, durdurulan sürelerin ihya prim oranının daha yüksek tutulması, 5434 sayılı Kanun kapsamındakiler de dahil borçlanma prim oranları yüzde 45’e çıkarılacak. 5510 sayılı Kanun’un 81. maddesi kapsamındaki uzun vadeli sigorta kolları prim oranlarında artış yapılacak. Ayrıca düzenlemeyle, genç girişimcilere verilen bir yıllık prim desteği de kaldırılacak. Düzenlemeyle, Prime esas kazanç üst sınırı asgari ücretin 7,5 katından 9 katına çıkarılacak. SGK’dan gelir veya aylık alanlardan, kendi veya hak sahibinin sigortalılığı nedeniyle prim ve gecikme cezaları olanların bu borçlarının, bağlanan gelir/aylıklardan yüzde 25’i geçmeyecek şekilde kesilerek tahsil edilmesine imkan tanınacak. Kamu üniversite hastanelerine ek bütçe desteği ve terkin edilen tutarlar Düzenlemede, götürü bedel sözleşmeleri kapsamında 2025 sözleşme tutarından aşağıda kalan tahakkuk tutarları için üniversite hastanelerinin 2026’daki alacaklarından mahsup edilmesi yerine, terkin edilen bu tutarların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinden karşılanacak. Kurumlar Vergisi Kanunu geçici 2'inci maddesindeki dernek ve vakıflarca elde edilen kesinti suretiyle vergilendirilmiş kira, menkul kıymet, faiz gelirleri ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı uygulama birimlerindeki döner sermaye gelirleri nedeniyle iktisadi işletme sayılmama düzenlemesinin uygulama süresi 31 Aralık 2035 tarihine kadar uzatılacak. Kentsel Dönüşüm Başkanlığına malvarlığını ve taşınmazlarını teminat göstererek sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait bankalardan iç borçlanma yapabilecek. T24

Ürünlerimizin markalaşması kültürel bir mesele

Thu, 23 Oct 25 11:49:07 +0300

Zeytin hasadı başladı Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Akıncı, Gaziantep ve çevresinde zeytin hasadının başladığını duyurdu. Akıncı, zeytinin yalnızca tarımsal değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da Gaziantep için kritik bir ürün olduğunu vurgulayarak, fıstıktan sonra bölge ekonomisine en fazla katma değer sağlayan tarımsal ürünün zeytin olduğunu ifade etti. Akıncı, zeytinin Gaziantep ve bölge tarımındaki önemine dikkat çekerek, “Şehrimizde Antep fıstığından sonra en fazla üretimi yapılan zeytin hem çiftçimizin geçim kaynağı hem de bölge ekonomisinin can damarlarından biridir” dedi. Türkiye genelindeki zeytin üretimine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akıncı, “Türkiye, sofralık ve yağlık zeytin üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri konumunda. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) verilerine göre geçen yıl ülkemizde toplam 3 milyon 600 bin ton zeytin üretildi. Bunun 750 bin tonu sofralık, 2 milyon 850 bin tonu ise yağlık zeytin olarak gerçekleşti. Zeytinyağı üretimi yaklaşık 475 bin ton civarındaydı. Bu rakamlar, Türkiye’nin hem iç tüketimde hem de ihracatta ne kadar stratejik bir konumda olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı. Bu yıl Türkiye genelinde zeytin üretiminde bazı bölgelerde rekolte farklılıkları yaşanabileceğini belirten Akıncı, “İklim ve üretim koşullarına bağlı olarak Ege ve Akdeniz bölgelerinde kısmi rekolte düşüşleri öngörülüyor. Ancak üreticilerimiz hasada hazır ve kaliteyi koruma konusunda son derece bilinçli hareket ediyor” diye konuştu. Gaziantep özelinde de değerlendirmelerde bulunan Akıncı, “Soğuk hava, don ve iklim değişiklikleri zeytin üretimini etkileyen en önemli faktörler arasında yer alıyor. Geçtiğimiz kış döneminde yeterli yağış alınamaması ve özellikle aşırı sıcaklık ile don olayları üretimi etkiledi” dedi. Gaziantep’in zeytin üretiminde markalaşma ve ürün kalitesinin korunmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Akıncı, “Gaziantep zeytini, kendine has aroması ve yüksek yağ kalitesiyle öne çıkan bir üründür. Bu değerin korunması için üretimden tüketime kadar tüm zincirde titizlikle hareket edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Taklit ve tağşişe karşı farkındalığın artırılması gerektiğini dile getiren Akıncı, “Ürünlerimizin markalaşması sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir meseledir. Gerçek zeytinyağının değeri korunursa hem üreticimiz kazanır hem de tüketicimiz sofralarına güvenle kaliteli ürünü taşır” diye konuştu.

“Türkiye’de kadın olarak çalışmak zor değil, aksine kolay...”

Thu, 23 Oct 25 10:47:57 +0300

Bu yıl da köylerimiz susuzluktan kavrulacak

Thu, 23 Oct 25 10:47:25 +0300

Vali teşekkür etti

Thu, 23 Oct 25 10:46:57 +0300

Şehrimizde Olağan üstü Hal uygulamasının dün saat 17 den itibaren sona ermesi dolayısıyla Olağanüstü Hal Uygulaması sorumlusu ve başkanı Vali Abdülkadir Aksu bir bildiri yayınladı. Olağanüstü Hal Uygulaması süresince güvenlik görevlilerine yardımlarından dolayı yurttaşlara teşekkür etti. Olağanüstü Hal uygulamasının kalkması dolayısıyla yayınlanan 4 numaralı bildiri şöyle: “Sayın Gaziantepli vatandaşlarımın Olağanüstü Hal uygulaması esnasında gösterdiği hassasiyeti, Olağanüstü Hal uygulaması kalktıktan sonra da göstereceğinden hiç şüphem yoktur. Devlet ve millet düşmanlarına tekrar imkan tanımak, ülkemizi eski buhranlı günlere yeniden getirmemek için, cansiperane görev yapmakta olan güvenlik kuvvetlerine bundan böyle de yardımcı olacakları inancımı belirtirken, vatandaşlarıma teşekkür eder, sağlık ve huzur dolu günler temenni ederim.”

Olağanüstü Hal yönelimi Gaziantep'ten de bugün kalktı

Thu, 23 Oct 25 10:46:18 +0300

Normal yönetime döndük Bir süreden beri devam etmekte olan Olağanüstü Hal yönetimi bugün altı ille birlikte şehrimizde de kalkıyor. Böylece ilimiz de normal yönetime dönmüş olacak. Daha önce de bildirdiğimiz gibi Milli Güvenlik Kurulu tarafından alınan karar hükümete bildirilmişti. Bakanlar Kurulu da alınan tavsiye kararı doğrultusunda Gaziantep, Adıyaman, Artvin, Bursa, Erzurum ve Malatya illerinden Olağanüstü Hal durumunun kaldırılması için TBMM başkanlığına iletti. Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen durum Bakanlar Kurulunun aldığı karar doğrultusunda olumlu olarak çıktı. 19 Mart Çarşamba günü saat 17’den (bugün) itibaren altı ilde Olağanüstü Hal durumu kalkarak normal yönetime dönülecek

Belediye işçilerine yüzde 30 zam yapıldı

Thu, 23 Oct 25 10:45:48 +0300

Belediye - Belediye-İş Sendikası arasındaki Toplu sözleşme görüşmeleri bitti Gaziantep Belediyesi ile Belediye-İş Sendikası arasında 34 gündür devam eden toplu sözleşme görüşmeleri olumlu bir şekilde sonuçlandı. Belediye işçilerine birinci yıl yüzde 30, ikinci yıl artı yüzde 30 zam yapılacak. Aylığı 60 bin liradan aşağı olan işçilere ayrıca günde 250 lira fazla verilecek. Toplu sözleşme sonuçlarıyla ilgili olarak sendika başkanı Mahmut Karakaş tarafından yapılan açıklama şöyle: “Sosyal haklarla birlikte düşük ücretli olanlar yüzde 55, normal ücretliler yüzde 40 nispetinde birinci yıl için zam aldılar. Gelecek yılda ayrıca yüzde 30 zam yapılacaktır. Bu yolda anlaşma sağlanarak imzalandı. Haftalık çalışma süresi 40 saat olarak belirlendi. Ücreti günlük 2000 liradan aşağı olanlara ayrıca günde 250 lira ödenecek. İzin parası izne çıkan işçilere 25 bin lira olarak verilecek. Yakacak yardımı ağustos ayında 52 bin lira olarak verilecek. Şoförlere çalıştığı günlerde 175 lira ayrıca pirim ödenecek. Tahsile devam eden çocuklara bir defa yılda 3500 lira kırtasiye parası verilecek. Ölüm yardımı 25 bin lira, doğum yardımı 20 bin lira, evlenme yardımı ise 35 bin lira olarak belirlendi. İş kazası sonunda ölen işçiye 100 bin lira ödenecek. Çocuk yardımı birinci yıl 800, ikinci yıl 850 lira, ailelere ise 1000 lira. Zehirleyici işte çalışanlara günde 250 gram paket süt verilecektir.”

Belediye Park ve Bahçeler Müdürlüğü 28500 fidan dikti

Thu, 23 Oct 25 10:45:18 +0300

Şehit Karayılan mahallesindeki Etiler parkı da bu yıl halka açılacak 1 Mart’tan bu yana Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından 41 bin adet fidan dikildiği, resmi daire ve okullara da 7500 adet fidanın ücretsiz dağıtıldığı açıklandı. Park ve Bahçeler ve Fuar Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, Küçük Sanayi Sitesi civarı, Burç kavşağı, belediyeye ait D5 ve D6 su depoları olmak üzere toplam 76 dönüm alan ağaçlandırılarak, 28 bin 500 adet iğne yapraklı fidan dikildiği belirtildi. 3100 metrekarelik Kırkayak parkının üçüncü kısım inşaatıyla Şehit Karayılan mahallesinde bulunan 4600 metrekarelik Etiler parkının bu yıl tamamlanarak hizmete açılacağı bildirildi. Yeni yanılan Huzurevi binası bahçesine 9 bin tane fidanın Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından dikildiği, çevre orman fidanlarından temin edilen 100 bin adet fidanın 55 bininde gelecek yıllarda ekilmek üzere repikaj ve plastik torbalara alındığı açıklandı. Nizip caddesi, Şehreküstü ve Mezarlık kavşağında toplam 550 metrekarelik alanın çimlendirilerek çeşitli süs bitkileri dikildiği belirtildi. 100 Yıl Kültür Parkı proje çalışmalarının sürdüğü, mülkiyeti belediyeye geçmiş alanlarda, hazırlanan avam projeye göre yeşil alan çalışmalarına başlandığı açıklandı.

Geçen yıl patlayan su saatleri hala onarılamadı

Thu, 23 Oct 25 10:44:47 +0300

Bir saatlik su tüketimi 240 metreküpten 3000 metreküpe ulaştı Münire - Kemal Kınoğlu ilkokulundaki öğrencilerin velileri, geçen yıl soğuktan patlayan su saatlerinin henüz yapılmadığını, bu nedenle çok su tüketildiğini söylediler. Belediye Başkanı Arpacıoğlu’da, geçen yıl don yüzünden 30 bin saatin patladığını, bunlardan 25 bininin onarıldığını bildirdi. Arpacıoğlu saatlerin patlak olması nedeniyle su kullanımının arttığı belirtirken, geçen temmuz ayında şehrimizdeki 1 saatlik su tüketiminin 240 metreküp iken bu sene tüketimin 3000 metreküpe çıktığını söyledi. Geçen yıl patlayan su saatlerinden 5 bininin de onarılması için çalışmalar yapıldığı açıklandı.

Şubat ayı fiyat artışı yüzde iki oldu

Thu, 23 Oct 25 10:44:20 +0300

En fazla artış yüzde 81 ile kuru fasulye ve zeytinyağında meydana geldi Şehrimizde şubat ayı perakende satış fiyatları yüzde 2 oldu. Bu yıl içinde en fazla fiyat artışı yüzde 81 ile kum fasulye ve zeytin yağında, yüzde 69 oranında dayanıklı tüketim mallarında, yüzde 62 oranında da giyim eşyalarında gözlendi. Gıda maddelerinde yüzde 41, konut giderleri ile ilgili harcamalarda yüzde 9 artış görüldü.

Amerikalı bayan gazeteci Türkler’i anlatacak

Thu, 23 Oct 25 10:43:55 +0300

Gaziantep Rotary Kulübü tarafından şehrimize davet edilen Amerikalı gazeteci Arm Taboroff bugün saat 14 de Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda bir konuşma yapacak. Ann Tohoroff konuşmasında Türkiye ve Türkler’i nasıl tanıdığını dite getirecek.

Bakkallar pazar günü saat 13.00’te kapanacak

Thu, 23 Oct 25 10:43:25 +0300

Bakkallar demeği yönetim kurulu tarafından yapılan açıklamadan öğrenildiğine göre bundan sonra bakkallar pazar günleri saat 13 ten sonra çalışamayacak. Bakkallar derneği yöneticileri tarafından yapılacak denetimlerde çalıştıkları görülenler veya vatandaşlar tarafından çalıştığı şikayet edilenler hakkında yasal işlem yapılarak ağır para cezasına çarptırılacaklar. Açıklamada bakkalların da dinlenmeye hakları bulunduğu, biri dinlenirken, diğerinin çalışarak buna mani olmasına imkan verilmeyeceği bildirildi.

Şimdiye kadar 8.5 milyarlık fıstık alındı

Thu, 23 Oct 25 10:42:48 +0300

Almanya-İspanya ve İsviçre’ye bin ton Antep fıstığı ihraç edildi Güneydoğu Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri tarafından alınan 5200 ton fıstıktan 1000 tonunun Amerika, İspanya, Almanya ve İsviçre'ye ihraç edildiği bildirildi. 4 şubat tarihinde fıstık satan ve parasının 10 gün içinde verileceği söylenen bir vatandasın, halen parasını alamadığı yolundaki şikayetini ilettiğimiz Birlik Genel Müdürü Kürşad Solak, birlik tarafından 8.5 milyar liralık fıstık alındığını, bunun 7.5 milyarının ödendiğini, kalan 1 milyar lira borcun da önümüzdeki hafta içinde ödeneceğini söyledi. Baş fiyatın 1650 liraya çıkarılmasından sonra tüm fıstığın 20 ocak - 4 şubat tarihleri arasında alındığını belirten Solak, borcun dört milyar lirasının 10-15 günlük, 1 milyar lirasının 20 gün ile 1 aylık vadelerle ödendiğini, 2 milyarının ise günlük ödemelerle alındığını söyledi. Birlikten alacağı olan kişilerin bu konuda gerçeği yansıtmadıklarını savunan Kürşad Solak, Güneydoğu'nun borcunu en kısa sürede ödeyen birlik olduğunu vurguladı. Bir milyarlık borcun önümüzdeki hafta içinde ödenmesi için Ankara'ya gideceğini bildirdi. Halen Gaziantep merkez olmak üzere Şanlıurfa ve Nizip'te Antep Fıstığı alımlarına devam edildiği belirtilerek, bu alımlar için bir ay vade konduğunu şimdiye kadar alman 5200 ton fıstıktan 1000 tonunun ihraç edildiği ve yeni bağlantılar kurulmaya çalışıldığı bildirildi. İhracatta Amerika'nın ağırlığını koruduğu açıklandı. Birlik Genel Müdürü 2-3 bin ton Antep Fıstığı almayı planladıklarını bildirdi. Fıstık alımlarında ödeme güçlüğü çekmediklerini söyledi.

50 yıllık ağaçlar göz kırpmadan kökünden kesildi

Thu, 23 Oct 25 10:42:18 +0300

Kadınlar yalvardı ama işe yaramadı Gaziantep lisesinden Kırkayak parkının önüne kadar yol boyunca dizili bulunan ağaçların kesildiği gün, kabloların tahrip olması sonucu Atatürk Bulvarında bulunan binaların telefonları da kesildi. Ağaçlar dayanamayıp kesilirken evlerinin önündeki ağaçların kesilmemesi için dışarı çıkarak rica eden hanımların yalvarmaları, çabaları boşa gitti. Yarım asırlık ağaçların hangi akıllı belediyecilik anlayışı ile kesildiği vatandaşlar tarafından merak konusu olurken hangi mantığa hizmet edildiği ve kararın neden alındığını park ve bahçeler müdürlüğü ilgilileri şöyle açıkladılar. “Belediye encümeninden ağaçların kesilmesi için karar alındı. Ağaçlar çürüdüğü ve tehlike arz ettiği gerekçesi ile park ve bahçeler müdürlüğünün emri ile kesildi.” Park ve bahçeler Müdürlüğü bu açıklamayı yaparken vatandaşlar bu dut ağaçlarının geçen yıl budandığını ve yapraklarının caddeye çok güzel bir görünüm verdiğini belirterek bu olayı yapanları kınadıklarını söylediler.

Doğalgaz kesintisi sanayiyi felce uğrattı

Thu, 23 Oct 25 10:41:25 +0300

Kuş gribinde Türkiye için göç yolu riski var

Thu, 23 Oct 25 10:40:56 +0300

Tarımda kuraklık riski ortadan kalktı

Thu, 23 Oct 25 10:40:27 +0300

İlk etapta 960 konut teslim edilecek

Thu, 23 Oct 25 10:39:58 +0300

Önemli olan bataklığı kurutmak sinekleri öldürmek çözüm değil

Thu, 23 Oct 25 10:39:16 +0300

Hırsızlık, gasp, fuhuş, sokak çocukları sorununu ortadan kaldırmanın yolunun halkın gelir seviyesini artırıp, işsizliği sonlandırmak olduğunu söyleyen Tek Gıda İş Sendikası Şube Başkanı İzzet Özcan, “Önemli olan sinekleri öldürmek değil, bataklığı kurutmaktır. Bataklığı kurutmadığımız sürece sinekleri yok etmenin bir anlamı yok. Sokak çocukları sorunu başta olmak üzere sosyal sorunları çözmenin ilk ve temel adımı işsizliği bitirip halkın gelir seviyesini artırmaktır. Aksi çalışmalar günübirlik ve anlık çözümlerdir. Yarayı bir günlüğüne pansuman etmek yerine onu kurutacak ilaçları vermek lazım. Yokluğun ve yoksulluğun da ilacı bellidir. Eşit gelir dağılımı ve insanca yaşama koşulları” dedi. Yokluğun ve yoksulluğun ilacı, eşit gelir bölüşümü İşsizliğin sonuçları olarak sokağa dökülen çocukların birkaç tanesini alıp giydirmek ve doyurmanın çözüm olmayacağını hatırlatan Özcan, ‘İşsizliğin ortaya çıktığı yerde başlayan sorunlardan birkaç tanesini alarak sorunu çözmek mümkün değil. İnsanların işi yok, eğitimi yok, sanatı yoksa, çocuklarına bakamıyor. Sokak çocuğu, hırsızlık, gasp, kapkaç sorununu çözmek, çözmek belki uzun vadeli bir iş, asgariye indirmek istiyorlarsa çocukların ailelerinin yanında geçinebileceği ortamı sağlamaları gerekir. Ancak bu konuda yapılan bir çalışma olmadığı gibi Türkiye Cumhuriyeti sosyal devlet ilkesinden her geçen gün uzaklaşıyor” diye konuştu. Devlet baba olmalı Devletin sosyal barışı uygulaması için sosyal devlet ilkesinden ödün vermemesi gerektiğini, oysa yapılan özelleştirmelerle en ciddi kurumlan özel sektöre peşkeş çekerek mevcut işi olan insanları da zor durumda bıraktığını söyleyen Özcan, “Devlet her şeyden önce baba olup tüm halkına eşit haklar sağlamak zorunda. Oysa son yıllarda Tekel'de içinde olmak üzere halkın ve devletin çıkarı için üretken kurumlan haraç mezat birilerine sattı. Hükümet gelirlerin azlığından, söz ediyor. Bir taraftan kurumlar vergisini ve gelir vergisini düşürüyor. Diğer taraftan yıllardır bağıra bağıra söylediğimiz kayıt dışı ekonomiye karşı duyarsız kalıyor. Kar eden kurumları da satıyor. Bu nasıl bir yaklaşım, devlet bir kararı uygulamaya koyarken toplumun çıkarını düşünmeli. Çoğunluğa göre karar alıp uygulamalı, ülkemizde tam tersi bir süreç işliyor" şeklinde açıklama yaptı.

Bilirkişilik saltanatı sona eriyor

Thu, 23 Oct 25 10:38:48 +0300

Baro Başkanı Aziz Canatar, özellikle Kamulaştırma Yasasındaki yeni düzenlemelerle bilirkişilik saltanatının sona erdiği görüşünü dile getirdi. Canatar bilirkişilik kurumunun, davaya bakan hakimin, davayla ilgili olarak teknik bilgi edinmesi gereksiniminden ortaya çıktığını, ancak, geçmişten günümüze özellikle kamulaştırma davalarında bilirkişilik görevinin kötüye kullanıldığını öne sürdü. Bilirkişinin verdiği raporun, mahkemeyi bağlar hale geldiğini, kıymet takdiri yapılırken çok yüksek değerler biçildiğini ve devletin bu nedenle mülk sahiplerine yüksek paralar ödediğini kaydeden Canatar bu durumun bilirkişilik saltanatını doğurduğunu, keşifler sırasında tartışmaların yaşandığını, bilirkişilerin sıkıntıya girdiğini dava sahiplerinin de bilirkişileri etkilemeye çalıştığını anlattı. Canatar, yasalardaki yeni düzenlemelerle olayın olduğu gibi anlatıldığını ve kararın hakime bırakıldığını, böylece sıkıntının büyük oranda aşıldığını, daha objektif kararların alındığını belirtti. "Bilirkişilik saltanatı özellikle kamulaştırma işlemlerinde vardı, bu saltanat yeni Kamulaştırma Yasası ile sona erdi" diyen Canatar, teknik konularda bilirkişiye başvurulmasının zorunlu olduğunu, ancak hukuki konuların hakim tarafından araştırılarak karar verilmesi gerektiğini, hukuki konularda bilirkişiye başvurmanın yanlış olduğunu bildirdi.

“İşsizlik ve yoksulluğa çözüm rafa mı kalktı?

Thu, 23 Oct 25 10:38:18 +0300

Ülkenin en büyük sorununun işsizlik ve yoksulluk olduğunu, hükümetin ilk göreve geldiği günlerde işsizliğe çözüm üreteceğini ifade etmesine rağmen şu ana kadar hiçbir olumlu adım atmadığını hatırlatın DİSK Bölge Başkanı Muzaffer Subaşı, “Ülkenin halen en önemli sorunu işsizlik ve yoksulluk. İşsizlik ve yoksulluğa çözüm bulacağını söyleyen AKP iktidarı şu ana kadar bir tek olumlu adım atmadı. Yoksa hükümet, işsizlik ve yoksullukla mücadele etmek yerine işsizlik ve yoksulluk sorununu rafa mı kaldırdı?” dedi. Her ay işten çıkarmalar yaşanıyor Hükümetin iddia ettiği gibi istihdamın yüzde 1 bile artmadığını, aksine işsizlerin sayısına her ay yenilerinin eklendiğini söyleyen Subaşı sözlerine şöyle devam etti: “Hükümet, şu ana kadar işsizlik sorununun çözümüne yönelik ciddi adımlar atamadı. Ama birileri çıkıp bir yerlerde işsizliğin yüzde 1, bir diğeri çıkıp yüzde 1.5 azaldığını söylüyor. İstihdam artmadığı gibi işçiler mevcut işlerini kaybetmeye devam ediyor. Öncelikle, işten atılmalar durdurulmalı, daha sonra da yeni istihdam alanları yaratılarak, işsizlere iş imkanı sağlanmalı” diye konuştu. Sendikalı işçiden rahatsız oluyorlar İşverenin örgütlülüğü yok etmek ve çalışanın hayat standardını ipotek altına almak için sendikalı işçileri istemediğini, bazen sendikalı olmanın bile işten çıkarma nedeni olduğunu söyleyen Subaşı, “Sendikalı olduğu gerekçesi ile işçilerin işveren tarafından keyfi olarak işten atılmasına tanık oluyoruz. Özellikle sendikalı işçilerin işten atılma kaygıları ortadan kalkmalıdır. Örgütlü toplum olmak demokratik, bilinçli sorgulayan toplum demektir. Oysa işveren sendikalı işçiden rahatsız oluyor. Demek ki insani koşullarda işçi çalıştırmak istemiyor. Dayatmalarının insanı koşullardan uzak olduğunu biliyor ve endişesi artıyor" şeklinde açıklama yaptı. Ekonomik iyileşmenin tek ölçütü istihdamdır İhracat rakamlarının artmasının ekonomik iyileşme göstergesi olmayacağını, ekonomik iyileşmenin en büyük ölçütünün üretim olması gerektiğini, oysa işsizliğin artmasının da üretim olmadığını gösterdiğini belirten Subaşı, “İşten çıkarmalar, yatırım ve üretim olmadığının en büyük göstergesidir. Çünkü yatırım olan bir ülkede işten çıkarma değil aksine istihdamda artma olur. Oysa ülkemizde ve kentimizde işsizlik her geçen gün artıyor" şeklinde konuştu.

Yaşam krediye, ev takside bağlandı

Thu, 23 Oct 25 10:37:46 +0300

Emlakçılar, hareketlilik konusunda farklı kredilerle konut alındığı konusunda aynı düşünüyorlar Banka kredilerinin cazip hale gelmesinin konut satışlarında hareketlilik yarattığı, orta sınıfın oturduğu 35 milyarlık dairelerin değerlerinin bir anda 45-50 milyara fırladığı açıklandı. Her semtin emlakçısı hareketlilik konusunda farklı yorumlar yaparken, ortak düşünceleri kredi imkanının konut satışlarını cazip hale getirdiği yönünde. Müşteri sırada bekliyor 5 Yıla yakındır aynı yerde emlakçılık yapan Yılmaz Görgün, Kavaklık Mahallesi’ndeki evlerin parka yakın olması, güvenli bir bölge olmasın dan dolayı orta sınıfa hitap ettiğini, Kavaklıkta olan yoğun talepten olayı müşterilerin sırada beklediğini söyledi. Konut alanların yüzde 80’inin banka kredisi kullandığını, kredi kullanırken de kira öder gibi ev sahibi olmayı amaçladıklarını söyleyen Görgün, “Piyasada nakit hareket hiç yok. Konut alanların asgari yüzde 80’i banka kredisi kullanıyor. Sade konut için değil, genel anlamda piyasada kredi kullanma oranı yüksek” dedi. Faiz oranı düşerken gayrimenkul fiyatları arttı Konut satışlarının en büyük nedeninin bankaların konut kredisini cazip hale getirmesi olduğunu söyleyen Görgün, “Konut satışlarının artması ve hareketlilik yaşanmasının tek nedeni, banka kredilerinin faiz oranlarının düşmesi. Fakat bu şartlarda alıcı çok şanslı değil, çünkü düşük krediyle almasına rağmen alacağı gayrimenkulün fiyatı değerinin üzerinde arttı. Kredilerin düşmesiyle birlikte 35 milyarlık daireler, 45-50 milyara çıktı” diye konuştu. En çok ilgi gören iki oda bir salon Emlak sektöründeki hareketliliğin emlakçı sayısını da artırdığını hatırlatan Görgün, artık sertifikası olma yanların emlakçılık yapamayacağını belirtirken, “Piyasada satacak ev yok. En çok ilgi gören 2 oda bir salon. İbrahimli’de, Sarıgüllük’te daireler 110- 125 milyar civarında. Ancak belli bir kesimin gücü yetiyor. Orta sınıf genelde Kavaklık, Binevler, Karataş'tan tercih ediyor. Buralardan da özellikle tercih ettikleri iki oda bir salon. O nedenli küçük evler çok ilgi görüyor ve buralarda neredeyse satılık daire yok. Müşteri sırada bekliyor” şeklinde açıklama yaptı.

Brezilya, Irak’a Gaziantep üzerinden mal gönderecek

Thu, 23 Oct 25 10:37:02 +0300

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Brezilya ziyareti sırasında, Brezilya şirketlerinin ürünlerinin Irak’a nakliyatı için Ürdün’de kurduğu koordinasyon merkezini Türkiye’ye kaydırma ve Gaziantep’te depolar kiralamayı planladığı öğrenildi. Koordinasyon merkezi Türkiye’ye kaydırılacak Abdullah Gül ün temasları sırasında, Brezilya İhracatı Teşvik Ajansı’nın (APEX) Irak ve Ortadoğu’ya yönelik yatırımları için Ürdün'de kurduğu koordinasyon merkezinin Türkiye'ye kaydırılması konusunun ele alındığı açıklandı. Öncelikle Gaziantep düşünülüyor Brezilya Cumhurbaşkanı Lula Da' Silva'nın, Ürdün'deki bombalı saldırıların ardından Türkiye’yi merkez haline getirme kararı aldıklarını Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e iletti. Silva ve yetkililer, öncelikle Gaziantep, ikinci olarak da Şanlıurfa’yı düşündüklerini bildirdi. Mal stoklanması için depolar kiralanacak Görüşmeler sırasında Gaziantep’te depolar tutmaya hazırlanan Brezilya şirketlerinin ürünlerinin Irak’a nakliyatının da Türkiye tarafından yapılmasının planlandığı kaydedildi.

Gaziantep-Şanlıurfa karayolunun 38 kilometrelik bölümü yenilendi

Thu, 23 Oct 25 10:36:32 +0300

Gaziantep-Şanlıurfa karayolun da yürütülen yenileme çalışmaları kapsamında 38 kilometrelik kesiminde asfalt çalışmalarının tamamlandığı bildirildi. Karayolları 5. Bölge Müdürü Mahmut Çelikcan Gaziantep-Şanlıurfa karayolunun Gaziantep- Nizip İlçesi arasında kalan 38 kilometrelik kesimde asfalt yenileme çalışmalarının tamamlandığını söyledi. Gaziantep-Nizip kesiminin uzun yıllardır asfaltının yenilenmediğine dikkati çeken Çelikcan, şöyle konuştu: "Mevcut yol beton asfaltla kaplanmıştı. Ancak, ekonomik ömrünü uzun süredir doldurmuştu. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle yolun asfaltlanma işleri hep ertelendi. Geçen yılın ilk yansında bu kesimdeki 38 kilometrelik bölümün asfaltlanması için proje hazırlayıp ihalesini gerçekleştirdik. İhaleyi kazanan ilgili firma 38 kilometrelik kesimin asfaltını tamamlayıp bize teslim etti. Bu kesimdeki yolun tamamı trafiğe açıldı." Çelikcan, Gaziantep-Nizip kesiminde kalan 38 kilometrelik kesimin asfaltlanması için 9 milyon YTL harcama yapıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gaziantep-Şanlıurfa karayolu toplam 140 kilometre uzunluğunda. Bu kesimin bir bölümü bizim sınırlarımızda bir bölümü de Diyarbakır Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü hudutlarında kalıyor. Diyarbakır hudutlarında kalan kesimin asfaltlanma çalışmaları geçen yılın ortalarında tamamlanmıştı. Bizim sınırlarımızda kalan kesimde ise ödenek yetersizliği nedeniyle yolu geç bitirmek zorunda kaldık. Toplam 140 kilometrelik kesimin tümü böylece asfaltı yenilenerek hizmete açıldı. Ayrıca, yolun yan taraflarına gidiş gelişli birer emniyet şeride de yaparak yol trafiğinin rahat ve emniyetli yapılmasını da sağlamış olduk.”

Ayakkabıcılar Avrupa pazarına açılmak istiyor

Thu, 23 Oct 25 10:36:05 +0300

Türkiye’de ayakkabı sektörünün merkezlerinden olan Gaziantep'te sanayici, Avrupa pazarlarına açılarak ihracatını artırmak istiyor. Ayakkabıcılar Odası Başkanı İbrahim Buğur, Türkiye'de ayakkabı sanayine hakim olan illerden birisi olan Gaziantep'te 500 civarında imalatçı ve 600’ün üzerinde mağaza bulunduğunu belirtti. Dünya piyasalarında rekabet edecek kaliteye sahip olduklarını ifade eden Buğur, Gaziantep'teki ayakkabıcıların ekonomik ve pazar bulma sorunları yüzünden şu anda yüzde 20-30 kapasiteyle çalıştığını, tam kapasite çalışılması durumunda günlük 30-40 bin çift ayakkabı üretilebileceğini kaydetti. Buğur, geçen yıllara göre iç piyasada satışların düşük olduğunu belirterek, "Şu anda esnaf ve imalatçı kesim çalışmıyor. Piyasa durgun. Kar gözetmiyor. İşçisini sokağa bırakmamak için yüzde 20-30 kapasiteyle çalışıyor. Zararına ^çalışıyor" dedi. Ekonomideki "gelişmenin henüz esnafa tam yansımadığını kaydeden Buğur piyasanın canlandırılması gerektiğini vurgulayarak. "Piyasa hareketli olursa Türkiye'nin her tarafına her gün ayakkabı satarız" diye konuştu. Ayakkabı sektöründe çok önemli bir yere sahip olan Gaziantep'in bu yönünü dış pazarlarda tanıtmak ve ihracatını artırmak için çalışmalar yapacaklarını anlatan İbrahim Buğur, Avrupa ülkelerinin çok büyük ihracat potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Buğur Ayakkabıcılar Sitesindeki 330 imalatçının 1-2 bin kişiyi istihdam ettiğini belirterek, şöyle konuştu: "Avrupa pazarlarına açılmak istiyoruz. Bu pazarlara açılsak ihracat yapabilsek buradaki esnaf yüzde 20-30 kapasite yerine yüzde 100 kapasiteyle çalışır. İstihdamı da 6-7 bine çıkar. Ancak küçük esnafın sermayesi yetersiz. Direkt olarak AB ülkeleriyle bağlantımız zayıf kalıyor." Tanıtıma ağırlık vereceklerini aktaran Buğur, fuarlarda daha fazla yer alacaklarını. Gaziantep'te 26 Ocak’ta açılacak Ayakkabı Saraciye ve Yan Sanayi Fuarının (GAPSHOES) ardından İstanbul ve yurtdışında düzenlenecek fuarlara da katılacaklarını söyledi. İbrahim Buğur, fuarların iç piyasanın hareketlenmesi ve yurt dışı iş bağlantıları kurmaları için önemini vurgulayarak, "Dışarıya açılma, ürettiğimizi satma yolunda ne gerekiyorsa yapacağız" dedi.

Menfezler tıkanınca her köşe başı bir gölet oldu

Thu, 23 Oct 25 10:35:37 +0300

Belediyelerin menfezlere bakım yapmadığı, tıkanan menfezlerin suları çekmediği belirtilirken, gölet haline gelen yollar da vatandaşların haklı tepkisine neden oluyor. Göl haline gelen caddede su kaldırım boyuna çıktı Kent merkezinde bile yolun karşısına geçmek için bazı yerlerde neredeyse dizine kadar suya batmak zorunda kalan vatandaşlar, “Marka kent dedikleri il 5 santimetrelik karın erimesiyle gölet haline geliyor. Kimi çıkıp Gaziantep’in. AB’ye en hazır il olduğunu söylüyor, kimisi de çıkıp hiçbir alt yapı sorunu kalmadığını belirtiyor. Oysa Gaziantep'in kenar mahalleleri köy yollarından daha kötü kent merkezi de gördüğünüz gibi cadde ve kaldırım birbirinden ayrılamaz bir durum da küçük göletlerden oluşuyor" dedi. Belediyeler alt yapı sorunu kalmadığını düşünüp çalışmıyor Belediyelerin de marka şehir Gaziantep rüzgarına kendini kaptırıp, bu kentin alt yapı sorununun bulunmadığını düşünüp çalışma ihtiyacı hissetmediğini belirten vatandaşlar, “Birileri Gaziantep'i övdükçe bu kentin hiçbir sorunu bulunmadığını söyledikçe belediyeler de esas görevlerini yapmamaya başladı. Onlar inandı ki Gaziantep’in hiçbir sorunu yok bir de marka. Onlar da belediyecilik yapma gibi bir vizyonları olmadığını düşünüp başladılar sivil toplum örgütlerinin görevlerini üstlen meye. Tiyatro topluluğu kurup, amatör heyecanla reklam için olmadık şişirmeler yapmaya, zaman bolluğundan 'ihtiyar meclisi kurup, ihtiyarları bir tas çorba için ayaklarına getirme ye okul bahçesinden çalıp meydan açma gibi ilginç ve gereksiz hobilerle zaman doldurmaya başladı" diye konuştu.

En az 21 yıl ceza alması gerekiyor

Wed, 22 Oct 25 17:51:12 +0300

AKP'li müteahhit Yunus Kaya'ya iyi hal indirimiyle verilen 13 yıl hapis cezasına itiraz edildi İslahiye Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 Şubat depremlerinde 67 kişinin hayatını kaybettiği Yunus Kaya Apartmanı davasında AKP'li müteahhit Yunus Kaya'ya iyi hal indirimiyle verilen 13 yıl 9 ay hapis cezasına itiraz etti. İstinaf mahkemesine yapılan itirazda, sanığın birden fazla deprem dosyasında sanık olduğu, yargılama sürecinde pişmanlık göstermediği ve daha önce kaçma girişiminde bulunduğu belirtilerek, iyi hal indiriminin uygulanmaması ve cezanın en az 21 yıl olarak belirlenmesi gerektiği belirtildi. Depremde yakınını kaybeden Uğur Kalkan, savcının itirazıyla "bir nebze" umutlandıklarını belirterek, "Bu kadar insanın hayatını kaybettiği bir ortamda; bizlerin tek isteği adalet. Adalete olan inancımızı kaybetmek istemiyoruz. Sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz" dedi. 6 Şubat depremlerinde, Gaziantep'in Nurdağı ilçesi Kurudere-1 Mahallesi'nde bulunan Yunus Kaya Apartmanı'nın yıkılması sonucu, 3 aylık bebeğin de arasında bulunduğu 67 kişi hayatını kaybetti, 19 kişi ise yaralandı. İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi'nde 8 Ekim'de görülen karar duruşmasında AKP'li müteahhit Yunus Kaya'ya "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan iyi hal indirimiyle 13 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Mimari proje müellifi Veysi Tekin ise aynı suçtan 6 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası aldı ve yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulandı. Yunus Kaya'yı Mersin'de sakladığı gerekçesiyle yargılanan Murat Kaya ise "suçluyu kayırma" suçundan 5 ay hapis cezası aldı; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Başsavcılık, yerel mahkemenin verdiği karara itiraz ederek dosyayı istinaf mahkemesine taşıdı. İtirazda, sanık Yunus Kaya'nın birden fazla deprem dosyasında sanık olduğu, yargılama sürecinde pişmanlık göstermediği ve daha önce kaçma girişiminde bulunduğu gerekçesiyle "iyi hal" indiriminin uygulanmaması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, sanığın temel cezasının eksik olduğu, cezanın en az 21 yıl olarak belirlenmesi gerektiği ve müteahhitlik belgesinin geri alınma süresinin 1 yıldan 3 yıla çıkarılması gerektiği ifade edildi. Mimari proje müellifi Veysi Tekin hakkında ise, temel cezasının eksik belirlendiği, bilinçli taksir artırımının yeterince uygulanmadığı ve "iyi hal" indiriminin dosya esasına uygun olmadığı belirtildi. Ayrıca, sanığın birden fazla deprem dosyasında sanık olduğu, pişmanlık göstermediği ve mimarlık belgesinin geri alınma süresinin 1 yıldan 3 yıla çıkarılması gerektiği kaydedildi. İtirazda, sanık Murat Kaya'ya "suçluyu kayırma" suçundan verilen 5 aylık hapis cezasının eksik olduğu vurgulandı. Dosya kapsamında, Murat Kaya'nın sanık Yunus Kaya'nın saklanmasına ve kaçmasına yardımcı olduğunun tespit edildiği, cezanın alt sınırdan belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu kaydedildi. Ayrıca, sanığın duruşmadaki tutumunda pişmanlık göstermemesi gerekçe gösterilerek "iyi hal" indiriminin uygulanmaması gerektiği ifade edildi. Başsavcılık, "Usul ve esas yönünden hukuka aykırı bulunan kararın kaldırılması" talebinde bulundu. Yunus Kaya Apartmanı'nda yakınını kaybeden ve Şahinbey Belediye Meclisi'nin eski meclis üyesi CHP'li Uğur Kalkan, süreci şöyle değerlendirdi: "Geçtiğimiz günlerde mahkemenin verdiği karar bizleri bir kez daha üzmüştü. 67 kişinin hayatını kaybettiği bir tabloda verilen cezaları bizler de çok az bulduk. Davayı ilk günden bu yana takip ediyorum. Bugün İslahiye'deki cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunu görünce bir nebze de olsa umutlandım. Bu kadar insanın hayatını kaybettiği bir ortamda; bizlerin tek isteği adalet. Adalete olan inancımızı kaybetmek istemiyoruz. Sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz." NE OLMUŞTU? 6 Şubat depremlerinde, Nurdağı Belediyesi'nin AKP'li Meclis Üyesi ve müteahhidi Yunus Kaya'nın yaptığı Yaşam Konutları, Yunus Kaya Apartmanı ve CCK Apartmanı yıkıldı, yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Depremin hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nurdağı'na giderek incelemelerde bulundu. Ziyaret sırasında Erdoğan'ın önünü kesen Ünal Yıldırım adlı yurttaş, "Sayın Cumhurbaşkanım, burada CCK Konutları diye bir müteahhit iş yaptı. Yaptığı konutların hepsi yerle bir oldu. En büyük zararı ilçemize CCK'den Yunus Kaya verdi. Bu kişi henüz yakalanamadı" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da vatandaşa, "Savcılık gerekeni yapıyor" diye yanıt verdi. Hakkında yakalama kararı bulunan Yunus Kaya, 23 Şubat 2023'te yurt dışına kaçmaya çalışırken Mersin'de yakalanarak gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Soruşturma kapsamında, Yunus Kaya'nın Mersin'in Erdemli ilçesinde akrabası Murat Kaya'nın yanında saklandığı, halen Kırıkkale Vali Yardımcısı olan eski Nurdağı Kaymakamı Seyfullah Ordueri tarafından Mersin'in Erdemli ilçesine getirildiği tespit edildi.

Toplumun ruhsal, ekonomik ve sosyal dokusunu yansıtan bir halk sağlığı sorunu

Wed, 22 Oct 25 17:48:00 +0300

Ekonomik krizin gün geçtikçe zorlaştığı, gelir dağılımındaki adaletsizliğin had safhaya ulaştığı Antep’te intiharların ardı arkası kesilmiyor. Eylül ayında en az 4 kişinin intihar ettiği kentte, dün ise Ümmü Gülsüm Erkek Öğrenci Yurdu’nda kalan bir öğrenci, 11. kattan atlayarak intihar etti İntiharın yalnızca bireysel bir karar değil, toplumun ruhsal, ekonomik ve sosyal dokusunu da yansıtan karmaşık bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyleyen Psikolog Zeynep Yengil, ‘’İntiharın önlenmesi, yalnızca sağlık profesyonellerinin değil, hepimizin sorumluluğu. Her birimiz, çevremizdeki birinin sessiz çığlığını fark edebilir, yargılamadan dinleyebilir, destek olmayı seçebiliriz. Unutulmamalıdır ki, umutsuzluk bulaşıcı olduğu kadar, umut da bulaşır. Her samimi temas, her iyi niyetli dinleyiş, bir hayatı yeniden hayata döndürebilir’’ açıklamasını yaptı. Mahallelerde, okullarda ve üniversitelerde duygusal destek alanları oluşturulmalı Gaziantep’te hızlı kentleşme, ekonomik belirsizlik, işsizlik ve yoğun çalışma temposunun, bireylerin psikolojik dayanıklılığını zorlayan önemli faktörler arasında yer aldığını dile getiren Yengil, ‘’Gençlerin gelecek kaygısı, ebeveynlerin geçim baskısı ve toplumsal olarak güçlü görünme zorunluluğu, duyguların bastırılmasına yol açabiliyor. Bu nedenle yerel düzeyde yapılacak en etkili önlem; mahallelerde, okullarda ve üniversitelerde duygusal destek alanlarının oluşturulması. Belediyelerin ve yerel sivil toplum kuruluşlarının psiko-eğitim programlarını artırması, ailelere yönelik farkındalık atölyelerinin düzenlenmesi, risk altındaki bireylerin erken dönemde yönlendirilmesini kolaylaştıracak’’ dedi. Psikolojik açıdan bakıldığında intihar davranışı çoğu zaman tek bir nedene dayanmaz İntiharın son yıllarda özellikle genç yaş gruplarında artış göstermesinin, bu konunun artık sadece kriz anlarında değil, gündelik yaşamın bir parçası olarak konuşulması gerektiğini gösterdiğini kaydeden Yengil, ‘’Psikolojik açıdan bakıldığında intihar davranışı çoğu zaman tek bir nedene dayanmaz. Kişinin duygusal yükleri, yaşadığı stres, geçmiş travmaları, ilişkilerindeki çatışmalar ve içinde bulunduğu çevresel koşullar birbirine eklenerek dayanılmaz bir ağırlığa dönüşebilir’’ ifadelerini kullandı. İnsan ilişkilerinde küçük bir temas, büyük bir umudu tetikleyebilir Birçok insanın, intiharı düşündüğünde aslında ölmek değil, acısını dindirmek istediğini fakat o anda aklın önüne geçen yoğun umutsuzluk ve tükenmişlik duygusunun, kişiye başka bir çıkış yolu bırakmadığını vurgulayan Yengil, bu nedenle duyguların bastırılmadan ifade edilebildiği, yargılanmadan dinlenilen her ortamın koruyucu bir alan olduğunu belirtti. ‘’Kendini kötü hissediyor gibisin, konuşmak ister misin?” demek bile çoğu zaman bir fark yaratır. İnsan ilişkilerinde küçük bir temas, büyük bir umudu tetikleyebilir’’ dedi. Aileler, arkadaşlar ve öğretmenler belirtileri fark ettiğinde sessiz kalmamalı Uyarı işaretlerini fark etmenin hayati önem taşıdığını vurgulayan Yengil, ‘’Kişinin hayattan keyif almamaya başlaması, içine kapanması, “artık kimseye yük olmak istemiyorum” gibi ifadeler kullanması, uyku ve iştah düzeninde değişiklikler ya da birdenbire beklenmedik bir rahatlama göstermesi, riskin arttığına işaret edebilir. Aileler, arkadaşlar ve öğretmenler bu belirtileri fark ettiğinde sessiz kalmamalı; kişiyi yargılamadan dinlemeli ve bir uzmandan destek alınmasını sağlamalı. Çünkü en tehlikeli an, çoğu zaman kişinin yalnız kaldığı, umudun tamamen azaldığı an’’ değerlendirmesini yaptı. Psikolog Zeynep Yengil, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Koruyucu faktörler arasında kişinin kendini değerli hissettiği ilişkiler, yaşamda anlam ve amaç duygusunun varlığı, duygularını ifade edebilme becerisi ve destek alabileceği güvenli sosyal çevre bulunur. Ruh sağlığı hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması, okul ve üniversitelerde psikolojik danışmanlık birimlerinin güçlendirilmesi, gençlere duygusal dayanıklılık ve stresle başa çıkma becerilerinin kazandırılması uzun vadede intihar riskini azaltır. Bu süreç, yalnızca terapötik müdahaleyle değil; toplumun genelinde “yardım istemenin zayıflık değil, cesaret” olduğu bilincinin yaygınlaşmasıyla mümkün.’’ Haber Merkezi

MESEM’ler, çocukları ihmal ve istismar riskine açık hale getiriyor

Wed, 22 Oct 25 17:46:04 +0300

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre; 2013’ten 2024’e kadar 713 çocuk çalışırken, 9 çocuk MESEM kapsamında çalışırken öldü Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı K. Doğan Eroğulları, ‘’MESEM’lere kayıt yaptıracak öğrencilerden istenen koşullar içinde ‘Öğrencinin herhangi bir sağlık sorununun bulunmaması” maddesi yer alıyor. Eğitim ortamının yerini işyeri ile değiştiren, sınıfsal eşitsizlikleri derinleştiren, çocukları ihmal ve istismar riskine açık hale getiren MESEM’ler en yakın zamanda kaldırılmalı, çocuk işçiliğiyle mücadele kararlı biçimde sürdürülmeli, çocuk işçiliğinin tamamen yasaklanması sağlanmalı’’ çağrısında bulundu. Bir çocuk kendi yaş dönemine özgü sağlıklı bir yapıya sahip olsa bile bedensel, ruhsal ve zihinsel açılardan gelişimini tamamlamadığını ve devletlerin, çocukların yetenek ve yaratıcılığının olağan gelişimi için gerekli asgari koşulları sağlamakla yükümlü olduklarını hatırlatan Eroğulları, ‘’Ergenlik dönemi soyut muhakemede bulunabilme, dikkatin etkili kullanımı, dürtü kontrolü, risk analizi gibi işlevlerin nörobiyolojik olarak yeterince gelişmediği ancak ödül ve motivasyonla ilişkili bölgelerin oldukça aktif olduğu bir dönem. Bu durum onların riskli durumları algılamalarında, dikkat ve beceri gerektiren durumlarda zorlanmalarına, ayrıca düşünmeden hareket etmelerine yol açmakta ve dolayısıyla işyerlerinde kaza geçirme risklerini artırıyor’’ değerlendirmesini yaptı. MESEM’lere kaydolan çocukların büyük çoğunluğun orta ve dar gelirli ailelerden geliyor MESEM’lere kaydolan çocukların büyük çoğunluğunun orta ve dar gelirli ailelerden geldiğine dikkat çeken Eroğulları, ‘’Sosyoekonomik düzey düştükçe çocukların bilişsel gelişim açısından daha geriden geldiği düşünüldüğünde, akranlarını yakalayabilmeleri için özel çabaya gereksinim duyan çocukların, işyeri ortamında bu farkı kapatabilmeleri mümkün görünmüyor. 3308 sayılı kanunda ‘Tehlikeli ve çok tehlikeli işler veya özellik arz eden mesleklere alınacak çırakların öğrenim ve yaş durumu, ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir’ hükmü yer alıyor. Çocukların değil ‘Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde’, bunların dışındaki işlerde bile çalıştırılmaması gerekir. Çünkü bütün işyerlerinde belli ölçülerde her türlü risk var. Çocuklar için riskin olmadığı bir işyerinden söz edilemez’’ ifadelerine yer verdi. Çocukların akıl ve bilime dayalı eğitim olanaklarına kavuşması sağlanmalı Eroğulları, ‘’ILO belgelerinde ‘Çocuk işçiliği’, çoğu kez çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından zararlı işler olarak tanımlanır. Bu tanımlar kapsamında çocuk işçiliğinin çocukları köleleştireceği ailelerinden ve eğitimlerinden koparacağı, onları ciddi tehlikelerle, hastalıklarla karşı karşıya bırakacağı aşikar. Çocukların örgün eğitim dışına çıkmasına neden olan bütün, bireysel, toplumsal ve ekonomik sorunlar ortadan kaldırılmalı, herkesin eşit ve özgürce, akıl ve bilime dayalı eğitim olanaklarına kavuşması sağlanmalı’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Vatandaş ikinci el konuta rağbet göstermeye başladı

Wed, 22 Oct 25 17:45:11 +0300

Türkiye İstatistik Kurumu Eylül ayı konut satış istatistiklerine göre Antep’te sıfır daire fiyatlarının tavan yapması sonucunda vatandaş ikinci el konuta rağbet göstermeye başladı. İpotekli konut satışlarındaki artış korkutmaya devam ediyor Türkiye’nin yanı sıra bölgenin metropol şehirleri arasında yer alan ve sanayi şehri olarak bilinen Antep’te, inşaat maliyetlerindeki yaşanan artış sonrasında sıfır daire fiyatlarının yükselmesi vatandaşı ikinci el konuta yönlendirdi. İlk ve ikinci el konut arasında fiyat bakımından yüzde 50 oranında bir fark olduğu görülürken, ipotekli konut satışlarındaki artış da korkutmaya devam ediyor. Eylül ayında 4 bin 65 konut satıldı 2,5 milyon kişinin yaşamını sürdürdüğü şehirde, geçen yılın eylül ayında bin 290’ı ilk el, 2 bin 725’i ikinci el olmak üzere 4 bin 15 konutun satılırken, bu yılın aynı ayında bin 130’u ilk el, 2 bin 935’i ikinci el olmak üzere toplamda 4 bin 65 konut el değiştirdi. İpotekli konut satışı incelendiğinde yüzde 54 oranında bir artışın olduğu görüldü. 2024 yılının Eylül ayında 339 bin ipotekli konut satışının yapıldığı kentte, 2025 yılının eylül ayında bu rakam 523 bine yükseldi. Antep, en fazla konutun satıldığı iller arasında En fazla konutun satıldığı illere bakıldığında ilk sırada 24 bin 119 konut satışıyla İstanbul bulunuyor. İkinci sırada 13 bin 417 ile Ankara, üçüncü sırada 8 bin 544 ile İzmir, dördüncü sırada 5 bin 184 ile Mersin, beşinci sırada 5 bin 146 ile Bursa, altıncı sırada 4 bin 65 ile Gaziantep, yedinci sırada 4 bin 48 ile Konya, sekizinci sırada 3 bin 774 ile Tekirdağ, dokuzuncu sırada 3 bin 358 ile Balıkesir ve onuncu sırada ise 3 bin 296 ile Adana geliyor. Haber Merkezi

Antep, mutfağı ile sınırladı zorluyor

Wed, 22 Oct 25 13:22:00 +0300

Dünyanın en iyi 30 yemek şehri belli oldu…. Türkiye adına gurur verici sonuçlardan biri, Gaziantep’in 18’inci sıraya yerleşmesi oldu UNESCO’nun "Yaratıcı Şehirler Ağı"nda yer alan Antep, yüzyıllardır süregelen kebap, baklava ve Antep fıstığı kültürünü modern yorumlarla birleştirerek dünya sahnesinde fark yarattı. TasteAtlas ekibi, Antep mutfağını "otantik, köklü ve yenilikçi" olarak tanımladı. Şehrin gastronomik mirası, sadece Türkiye’nin değil; tüm dünyanın ilgisini çeken bir lezzet rotası haline geldi. Gaziantep’in ardından İstanbul, 24’üncü sırada yer alarak Türkiye’nin gastronomi gücünü ikiye katladı. Metropol, sokak lezzetlerinden fine dining restoranlara, balık ekmekten mezelere uzanan zengin mutfak yelpazesiyle öne çıktı. TasteAtlas’ın kapsamlı araştırması, 17 bini aşkın şehir arasından dünyanın en lezzetli mutfaklarını belirledi. On binlerce değerlendirmeyle şekillenen listeye Türkiye’den iki şehir damgasını vurdu. Kültürel zenginliği ve özgün lezzetleriyle dikkat çeken şehirler, dünya gastronomisinde adeta zirve yarışı başlattı. İngiltere’nin köklü gazetelerinden Daily Mail, seyahat ve gastronomi platformu Taste Atlas'ın verilerine dayandırdığı haberle dünya mutfak sahnesindeki en iyi 100 şehiri açıkladı. Türkiye, iki şehriyle ilk 30’a girerek dünya gastronomi liginde güçlü bir yer edindi. Gastronomi turizminin yükselişine dikkat çeken bu kapsamlı araştırma, yarım milyona yakın değerlendirme sonucunda belirlendi. Araştırmanın birincisi, "pizza ve makarnanın başkenti" olarak bilinen Napoli oldu. İtalya, listeye damgasını vurarak ilk sıralarda Milano, Bologna ve Floransa gibi şehirlerle güçlü bir şekilde temsil edildi. 17 binden fazla şehrin mutfak kültürü, yerel lezzetleri ve gastronomik çeşitliliğiyle yarıştığı listede, sonuç sadece bir tat sıralaması olmaktan öte, adeta dünya gastronomisinin güncel haritasını ortaya koydu. Şehirlerin yemek çeşitliliği, kültürel mirası, yöresel özgünlüğü ve kullanıcı puanları dikkate alınarak hazırlanan listenin ilk sıralarına Avrupa kentleri damga vurdu. Listenin zirvesine, pizza ve makarnanın başkenti sayılan İtalya’nın Napoli kenti yerleşti. Onu yine İtalya’dan Milano, Bologna ve Floransa izledi. İlk 10’da ayrıca Mumbai (Hindistan), Roma, Paris, Viyana, Torino ve Osaka (Japonya) gibi dünya metropolleri kendilerine yer buldu. Listenin Türkiye açısından en dikkat çekici yönü ise, iki şehrimizin ilk 25 arasına girmesi oldu. Türkiye, iki şehriyle ilk 25’e girerek dünya gastronomi liginde güçlü bir yer edindi. Taste Atlas değerlendirmesinde, “Bir şehrin mutfağı sadece yemeklerinden değil, tarihinden, kültüründen ve insanından da izler taşır” ifadeleriyle gastronomik zenginliğin kültürel bir miras olduğu vurgulandı. Türkiye adına gurur verici sonuçlardan biri, Gaziantep’in 18’inci sıraya yerleşmesi oldu. Kendine özgü mutfağı, UNESCO tescilli lezzetleri ve geleneksel tatlarıyla öne çıkan bu kadim kent, yüzyıllardır süregelen kebap, baklava ve Antep fıstığı kültürünü modern yorumlarla birleştirerek dünya sahnesinde fark yarattı. UNESCO’nun 'Yaratıcı Şehirler Ağı'nda yer alan Gaziantep mutfağı, TasteAtlas ekibi tarafından 'otantik, köklü ve yenilikçi' olarak tanımlandı. Şehrin gastronomi mirası, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın ilgisini çeken bir lezzet rotası haline geldi. Gaziantep’in ardından İstanbul, 24’üncü sırada yer alarak Türkiye’nin gastronomi gücünü ikiye katladı. Metropol, sokak lezzetlerinden fine dining restoranlara, balık ekmekten mezelere uzanan zengin mutfak yelpazesiyle öne çıktı. Çok kültürlü gastronomi dokusu ve kozmopolit yapısı, İstanbul’un mutfağının zenginliğini belirleyen temel unsurlar oldu. TasteAtlas, bu kozmopolit yapıya vurgu yaparak, 'Bir şehrin mutfağı, tarihinin ve insanının izlerini taşır' ifadelerini kullandı. Gaziantep’in geleneksel lezzetleri ve İstanbul’un çok kültürlü mutfağı, ülkenin zengin gastronomi kimliğini uluslararası platformda bir kez daha gözler önüne serdi.t24

Bütçenin gelir kalemlerinde en büyük artış gelir vergisi kaleminde

Wed, 22 Oct 25 13:21:21 +0300

2026 yılı bütçe taslağı açıklandı. Taslağa göre 2026 yılında bütçe giderlerinin 18 trilyon 929 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 16 trilyon 216 milyar olarak açıklandı. Bütçenin gelir kalemlerinde en büyük artış gelir vergisi kaleminde oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından 2026 yılı merkezi bütçe taslağı hazırlandı. Bütçe taslağına göre yılında bütçe giderlerinin 18 trilyon 929 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 16 trilyon 216 milyar olması bekleniyor. Geçtiğimiz yıl 2025 yılı bütçe taslağından giderler 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 12 trilyon 800 milyar lira olarak öngörülmüştü. Geçen yıla oranla yeni bütçe taslağında giderlerde 4 trilyon 198 milyar, gelirlerde 3 trilyon 800 milyar artış öngörüldü. Bütçe gelirlerinin alt kalemleri şu şekilde: Gelir Vergisi 3 trilyon 517 milyar lira, Kurumlar Vergisi 1 trilyon 613 milyar lira, Özel Tüketim Vergisi 2 trilyon 532 milyar lira, Katma Değer Vergisi 3 trilyon 993 milyar lira, Diğer Vergi Gelirleri 2 trilyon 128 milyar lira, Vergi Dışı Gelirler ise 2 trilyon 433 milyar liradır. Vergilerde en önemli artış gelir vergisinde 2026 yılı bütçe taslağının gelir kalemlerinde geçen yıla oranla en önemli artış oranı gelir vergisinde bekleniyor. 2025 bütçe taslağında 2 trilyon 130 milyar lira olarak görülen gelir vergisi gelirinin 2026 yılında 3 trilyon 517 milyar olması bekleniyor. Bu artışta gelir vergisine yönelik yeni alınan önlemlerin etkili olması bekleniyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçen hafta yaptığı açıklamada “Yüksek gelir grubundan olan bazı mesleklerin, düşük gelir beyan ettiğinin tespit edildiğini” açıklamıştı.

Dışarıdan alınan yiyecekler çocukların sağlığını riske atıyor

Wed, 22 Oct 25 13:20:23 +0300

Gaziantep’te son günlerde artan gıda zehirlenmesi vakaları, özellikle okul çağındaki çocukları tehdit ediyor. Beslenme çantalarındaki uygun saklanmayan gıdalar, kantin ürünleri ve dışarıdan alınan yiyecekler, çocukların sağlığını riske atıyor. Çocuklarda gıda zehirlenmesinin ciddiye alınması gerektiğini vurgulayan Medical Point Gaziantep Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. M. Erkan Altuncu, aileleri dikkatli olmaları konusunda uyardı: “Gıda zehirlenmesi; bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı ve ateş gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler basit bir rahatsızlık gibi düşünülmemeli. Özellikle küçük yaş gruplarında sıvı kaybı çok hızlı gelişir ve bu durum hayati tehlike oluşturabilir.” Dr. Altuncu, çocukların okula götürdüğü gıdaların uygun koşullarda saklanmaması durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti: “Özellikle yoğurt, süt, tavuk gibi çabuk bozulan gıdalar sıcak havalarda çok daha risklidir. Soğuk zinciri kırılan ürünlerde bakteri üretimi başlar. Veliler, beslenme çantasına koydukları yiyecekleri dikkatle seçmeli, tercihen soğuk tutan çantalar kullanmalı.” Ayrıca okul kantinlerinin de hijyen açısından düzenli denetlenmesi gerektiğini belirten Altuncu, sağlıklı gıda erişiminin çocuk sağlığı açısından kritik önemde olduğunu söyledi. Gıda zehirlenmesi şüphesi durumunda şu adımlar öneriliyor: Çocuk bol sıvı almalı, Evde geçen hafif semptomlar bile ciddiye alınmalı, En kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı. Uzm. Dr. M. Erkan Altuncu, “Basit görünen bir mide rahatsızlığı, aslında ciddi bir enfeksiyonun habercisi olabilir. Tanı ve tedavi mutlaka bir hekim tarafından yapılmalıdır,” diyerek aileleri dikkatli olmaya çağırdı.

Sanayicilerimiz her türlü zorluğa rağmen üretim, ihracat ve istihdamdan vazgeçmiyor

Wed, 22 Oct 25 13:19:36 +0300

GSO Ekim Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu başkanlığında, Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, Meclis ve Meslek Komite Üyelerinin katılımıyla yapıldı. Toplantıda, Gaziantep sanayisinin mevcut durumu, komite üyelerinin dile getirdiği sektörel sorunlar, ihracat performansı, ekonomik gelişmeler ve yürütülen projeler ele alınarak değerlendirmelerde bulunuldu. Toplantının açılış konuşmasını yapan GSO Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Gaziantepli sanayicilerin güçlükler karşısında büyük bir dirençle çalışmaya devam ettiğini belirterek, “Türkiye’nin en güçlü üretim merkezlerinden biri olan Gaziantep’te, sanayicilerimiz her türlü zorluğa rağmen üretim, ihracat ve istihdamdan vazgeçmiyor. Bizim gücümüz, birliğimizden, girişimciliğimizden, yenilikçiliğimizden ve çalışkanlığımızdan geliyor. Bundan sonra da mücadelemizi sürdürecek, ülkemizin kalkınması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu. GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi de konuşmasında, ‘’Banka kredi maliyetleri ve finansmana erişim konusu çözülmedikçe sanayi, üretim, ihracat ve bunlara bağlı olarak istihdamın sürdürülebilirliği risk altındadır. Sanayimizde, özellikle tekstil sektörü başta olmak üzere üretim kapasitelerinde önemli düşüşler söz konusudur. Finansmana ulaşamayan sanayicilerimiz bu süreçte öz kaynaklarıyla mücadelesini sürdürmektedir. Bu kaynakların da azalırken işletme giderlerinin devam etmesi, artan maliyetler ve daralan piyasa koşulları göz önünde bulundurulduğunda finansman konusu bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Bu doğrultuda, Merkez Bankası politika faizini düşürmeye devam etmektedir. Geçtiğimiz ay politika faizi yüzde 43’ten 250 baz puan indirimle yüzde 40,50'ye düşürülmüştür. İş dünyası olarak bu indirimlerin gecikme olmadan ticari kredilere yansımasını beklediğimizi bir kez daha ifade ediyorum’’ dedi. Ekonomi yönetiminin geleceğe dair açıklamalarına dikkati çeken Ünverdi, “Sıkılaştırmanın devam edeceği, döviz kurunda düşük kur politikasının sürdürüleceği belirtilmemiştir. Konkordato konusunda istismarların önüne geçmek için çalışma yürütüldüğü de ifade edilmiştir. Şehrimizde de bu yönde abartılı çıkan listelere yönelik geçtiğimiz hafta bir açıklama yaptık ve gerçek rakamları kamuoyu ile paylaştık. Alacakların güvence altına alındıktan sonra iflas erteleme kararı verilmesi gerektiğinin altını çizdik. Bu gelişmeler ışığında, 2026 yılının da zor geçeceğini şimdiden öngörmek mümkündür. Dezenflasyon sürecinin devam ediyor olması ekonomimiz adına umut verici konuların başında gelmektedir. Bizler de ülkemiz ekonomik koşulların iyileşmesi için şartlar ne olursa olsun çalışmaya, üretmeye, ihracata ve istihdama devam edeceğiz’’ şeklinde konuştu. Gaziantep’in Suriye’nin yeniden yapılanma sürecine üretim ve ticaret hacmi ile en büyük katkıyı verebilecek kent konumunda olduğunu dile getiren Ünverdi, ‘’Bu süreçte Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu, Sayın Valimiz ve kent protokolümüzün katılımıyla Suriye’ye üst düzey ziyaretlerde bulunulmuştur. Firmalarımızın Suriye’de başta altyapı, inşaat, gıda ve tekstil gibi birçok alanda çalışma yapabilmesi için Gaziantep Sanayi Odamız tarafından ikili görüşmeler yapılmıştır. Geçiş sürecinde olan Suriye’de güvenlik ve istikrarın devam etmesi birinci önceliktir. Gaziantep bu süreçte ikili ticaretin ve diplomatik ilişkilerin geliştirilmesinde etkin rol üstlenmektedir. Gaziantep Sanayi Odası olarak öncelikli beklentimiz iki ülke arasında özel bir ekonomik bölgenin kurulmasıdır. Suriye’nin yeniden yapılanması çerçevesinde; yeni yatırımlara, yeni istihdam alanlarına ihtiyaç duyması iki ülke arasında kurulacak özel bir ekonomik bölge ile çok kolay koordine edilecek ve yönlendirilebilecektir’’ diye konuştu. Gaziantep’in ekonomik verileri hakkında da meclis üyelerine bilgiler veren Ünverdi, ‘’Şehrimiz en fazla ihracat gerçekleştiren iller arasında 2025 yılı Eylül ayında da 6. sıradaki yerini korudu. İhracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,5 oranında arttı. En çok ihracatın yapıldığı ülkelerin başında Irak ve ABD yer aldı. İhracatın sektörlere göre dağılımına bakıldığında ise ilk sırada yüzde 35,7 ile tekstil ürünleri, ikinci sırada yüzde 34,5 ile tarımsal sanayi ve hububat ürünleri, 3. Sırada ise yüzde 12,6 ile kimya ve plastik ürünleri bulunuyor. İhracat yaptığımız toplam ülke sayısı 182’dir” dedi. Konuşmaların ardından, Asko Glob All Marketing firmasının, TOBB öncülüğünde hazırlanan Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında yer almasından dolayı, GSO Meclis Üyesi Sami Konukoğlu’na plaket takdiminde bulunuldu. Ayrıca, Sistem Global Yönetici Ortağı Cengiz Aydemir, GSO ve ASELSAN iş birliğinde Gaziantep’te yapılacak yatırımla, savunma sanayi ve sivil alanda kullanılan “Slip Ring-Kayar Bilezik” üretimi konusunun yatırım aşamaları hakkında meclis üyelerine bilgiler vererek, sürecin yatırımcılar açısından nasıl ilerlediğine dair sunum gerçekleştirdi. Gaziantep sanayisinin rekabet gücünü artıracak projeler, mesleki eğitim ve nitelikli iş gücü çalışmaları ile yeni dönem hedeflerinin de değerlendirildiği GSO Ekim Ayı Meclis Toplantısı, meclis ve meslek komite üyelerinin görüş ve önerilerini dile getirmelerinin ardından sona erdi. Haber Merkezi

Tedavi sürecinde hasta psikolojik ve sosyal açıdan da desteklenmeli

Wed, 22 Oct 25 13:17:31 +0300

Gaziantep Üniversitesi ve SANKO Üniversitesi iş birliğiyle “Meme Kanserinde Bütüncül Yaklaşım: Erken Tanı, Semptom Yönetimi ve Cerrahi Sonrası Bakım” başlıklı panel düzenlendi. GAÜN Hastanesi oditoryumunda gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını yapan GAÜN Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Şen, meme kanserinin yalnızca tıbbi bir sorun olmadığını, aynı zamanda sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan toplumu etkileyen önemli bir sağlık problemi olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Şen; erken tanının hayat kurtardığını, toplum temelli tarama programlarının etkinliği ve bireylerin kendi sağlık sorumluluklarını üstlenmelerinin önemini dile getirdi. Ayrıca tedavi sürecindeki bireylerin yalnızca biyolojik değil, psikolojik ve sosyal açıdan da desteklenmesi gerektiğini belirtti. Panelin oturum başkanlıklarını SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nimet Ovayolu ile GAÜN Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurgül Özdemir üstlendi. Panel kapsamında, GAÜN Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Esin Tekcan Şanlı güncel tarama programlarını; GAÜN Ebelik Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Seher Durğut kendi kendine meme muayenesinin önemini; SANKO Üniversitesi Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Ebru Karaaslan cerrahi sonrası güncel hemşirelik uygulamalarını; GAÜN Ayaktan Kemoterapi Ünitesi Sorumlu Hemşiresi Özlem Uzunöz ise kemoterapi alan meme kanseri hastalarında semptom yönetimini anlattı. Düzenleme kurulunda Prof. Dr. Nimet Ovayolu, Prof. Dr. Özlem Ovayolu, Prof. Dr. İlkay Güner, Dr. Öğr. Üyesi Sibel Serçe, Dr. Öğr. Üyesi Sema Aytaç, Öğr. Gör. Dr. Aysun Özdemir, Arş. Gör. Dr. Tuğba Albayram, Arş. Gör. Dr. Sema Konateke ve Arş. Gör. Zahide Güler Ezer yer aldı. Meme Kanserinde Bütüncül Yaklaşım: Erken Tanı, Semptom Yönetimi ve Cerrahi Sonrası Bakım konulu panele çok sayıda hemşirelik öğrencisi ve sağlık çalışanı katılım sağladı. Panel, katılımcılara klinik uygulamalarda güncel bilgiler sunmayı, hasta bakımını güçlendirmeyi ve meme kanseri tanısı alan bireylerin yaşam kalitesini artıracak yaklaşımları paylaşmayı amaçladı. Haber Merkezi

Ağrı kontrol altına alınarak hastaların yaşam kalitesinin artırılması amaçlanıyor

Wed, 22 Oct 25 13:16:56 +0300

Gaziantep Şehir Hastanesi Algoloji Kliniği, yaşam kalitesini düşüren her türlü kronik ağrının tanı ve tedavisinde hastalarına bilimsel, teknolojik ve multidisipliner bir yaklaşım sunuyor. “Algoloji”, kelime anlamı olarak “ağrı bilimi” demektir. Bu tıp dalı, ağrının yalnızca bir belirti değil, başlı başına bir hastalık olduğunu kabul eder ve ağrıyı kontrol altına alarak hastaların yaşam kalitesini artırmayı amaçlar. Gaziantep Şehir Hastanesi Algoloji Kliniğinde en sık tedavi edilen ağrılı hastalıklar arasında kronik bel ve boyun ağrıları, kas-iskelet sistemi kaynaklı ağrılar, kanser ağrıları, migren ve trigeminal nevralji gibi dirençli baş ve yüz ağrıları, ameliyat veya travma sonrası iyileşmeyen ağrılar ile zona (herpes zoster) sonrası gelişen ağrılar yer almaktadır. Bu ağrılı durumlar, bireylerin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını etkilediği için klinikte her hastaya kişiye özel ve bütüncül bir tedavi planı uygulanmaktadır. Bilimsel ve Teknolojik Tedavi Yaklaşımları Klinikte ağrı tedavileri, hastanın ağrısının nedenine ve türüne göre planlanmakta; en güvenli ve etkili sonuçlar için ileri teknolojik yöntemler kullanılmaktadır. • Floroskopi (C-Kollu Skopi): Ameliyathane koşullarında gerçekleştirilen girişimsel ağrı tedavilerinde iğne yerleşimi radyolojik görüntüleme altında yapılmakta, bu sayede işlemin doğruluğu ve güvenliği artırılmaktadır. • Ultrasonografi Eşliğinde Uygulamalar: Poliklinik koşullarında sinir, kas ve tendon dokuları detaylı olarak görüntülenerek radyasyonsuz ve konforlu tedavi imkânı sunulmaktadır. • Radyofrekans Tedavisi: Özel iğneler aracılığıyla ağrıyı ileten sinir uçlarının kontrollü ısı ve elektrik enerjisiyle devre dışı bırakılması sağlanarak uzun süreli ağrı kontrolü elde edilmektedir. Kanser Ağrılarında Özel Uygulamalar Klinikte kanser hastalarının ağrılarının hafifletilmesi amacıyla epidural veya intratekal kateter uygulamaları yapılmakta, uygun hastalarda ise nörolitik blok (sinir yakma) tedavileri uygulanmaktadır. Bu yöntemler sayesinde hastaların ağrısız bir yaşam sürmeleri, ilaç kullanımının azalması ve günlük aktivitelerini daha rahat gerçekleştirebilmeleri hedeflenmektedir. Gaziantep Şehir Hastanesi Algoloji Kliniği, alanında uzman hekim kadrosu ve ileri teknolojiye sahip donanımıyla, bölge halkına güvenli, etkili ve hasta odaklı ağrı tedavileri sunmaya devam ediyor. Haber Merkezi

Oylum Höyük’te Hitit izleri…

Tue, 21 Oct 25 18:27:55 +0300

Anadolu arkeolojisi açısından yalnızca yerel değil, uluslararası öneme sahip bir bulgu… Kilis’teki Oylum Höyük kazılarında, binlerce yıllık bir sır daha açığa çıktı. Arkeologlar, Hititçe ve Akkadça çivi yazılı dört tablet ile Hititli yöneticilere ait mühür baskıları keşfetti. Uzmanlara göre bulgular, Oylum Höyük’ün M.Ö. 14-13. yüzyıllarda bölgesel bir yönetim merkezi olduğunu kanıtlıyor. Uzmanlar, tabletlerin çözülmesiyle birlikte Hititlerin bölgedeki yönetim ağı, ticari ilişkileri ve toplumsal yapısı hakkında yeni bilgilere ulaşılabileceğini belirtiyor. Edebi metinler ve ekonomik belgeler bulundu Kazılarda bulunan tabletlerin içerikleri, kazı ekibinde yer alan Hititolog Doç. Dr. Metin Alparslan tarafından incelendi. Bulgulara göre, Hititçe tabletler edebi metinler, Akkadça tabletler ise ekonomik ve imar faaliyetlerine ilişkin kayıtlar içeriyor. Engin, “Belgelerin çıkarıldığı yapı kalıntısının, Hititli yöneticilere ait avlulu ve anıtsal bir yapı olduğu anlaşıldı,” diyerek yapının idari işlevine dikkat çekti. Geç Tunç Çağı’na ait tabakalara ulaşıldı Gaziantep Üniversitesi’nden Prof. Dr. Atilla Engin başkanlığında yürütülen Oylum Höyük kazılarında, yeni bir arkeolojik hazine bulundu. Kazı ekibi, iki Hititçe ve iki Akkadça olmak üzere toplam dört çivi yazılı tablet ile beş adet kilden mühür baskısını ortaya çıkardı. Prof. Dr. Engin, “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kilis Valiliği’nin destek verdiği 2025 yılı çalışmalarında Geç Tunç Çağı’na ait tabakalara ulaştıklarını açıkladı. Hititlerin yönetim merkezi Oylum Höyük müydü? Prof. Dr. Engin, geçmiş kazılarda da kral mühür baskıları ve bir Hitit tableti bulduklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “Bu yılki buluntular, yapının bir yangın sonucu tahrip olduğunu, ancak aynı zamanda Oylum Höyük’ün M.Ö. 14-13. yüzyıllarda Hitit hakimiyetinde önemli bir siyasi ve ekonomik merkez olduğunu kanıtlıyor.” Kazı ekibi, önümüzdeki yıllarda yapının tamamını açığa çıkarmayı ve daha fazla yazılı belgeye ulaşmayı hedefliyor. Arkeologlar için yeni bir dönüm noktası Bu son keşif, Anadolu arkeolojisi açısından yalnızca yerel değil, uluslararası öneme sahip bir bulgu olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, tabletlerin çözülmesiyle birlikte Hititlerin bölgedeki yönetim ağı, ticari ilişkileri ve toplumsal yapısı hakkında yeni bilgilere ulaşılabileceğini belirtiyor. Sputnik/haber merkezi

Kentte her 3 kişiye bir araç düşüyor

Tue, 21 Oct 25 18:24:05 +0300

Türkiye’nin en büyük metropol şehirleri arasında yer alan Antep’te trafiğe kayıtlı araç sayısındaki yükseliş sürüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre kentte her 3 kişiye bir araç düşüyor. Eylülde araç sayısı 756 bin 868’e çıktı Türkiye İstatistik Kurumu, eylül ayı motorlu kara taşıtları istatistiklerini kamuoyuna duyurdu. 2,5 milyon kişinin yaşadığı Antep’te trafiğe kayıtlı araç sayısındaki yükseliş otopark başta olmak üzere birçok sorununun artarak devam etmesini sağlıyor. Temmuz ayında 753 bin 397 olan araç sayısı, eylülde 756 bin 868’e çıktı. Şehir trafiğindeki 756 bin 868 aracın 318 bin 267’sini otomobil, 13 bin 638’ini minibüs, 4 bin 835’ini otobüs, 120 bin 651’ini kamyonet, 25 bin 679’unu kamyon, 222 bin 439’unu motosiklet, bin 620’sini özel amaçlı araçlar ile 49 bin 739’unu traktör meydana getirdi. Eylül ayında 25 bin 903 aracın devrinin yapıldığı tespit edildi. devri yapılan araçların; 15 bin 41’ini otomobil, 490’ını minibüs, 53’ünü otobüs, 4 bin 518’ini kamyonet, 715’ini kamyon, 4 bin 310’unu motosiklet, 39’unu özel amaçlı araçlar ile 737’sini ise traktör oluşturdu. Antep, araç sayısında ülke genelinde ilk 10’da yer alıyor Ülke genelinde en fazla araca sahip illere bakıldığında listenin başında 6 milyon 136 bin 920 ile İstanbul yer alıyor. İkinci sırada 2 milyon 949 bin 309 ile Ankara, üçüncü sırada 2 milyon 60 bin 740 ile İzmir, dördüncü sırada 1 milyon 653 bin 683 ile Antalya, beşinci sırada 1 milyon 311 bin 285 ile Bursa, altıncı sırada 941 bin 136 ile Adana, yedinci sırada 868 bin 836 ile Mersin, sekizinci sırada 756 bin 868 ile Gaziantep izliyor. Haber Merkezi

Su, üretim dengemizin korunması açısından hayati öneme sahip

Tue, 21 Oct 25 18:23:01 +0300

Gaziantep Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Akıncı, artan sıcaklıklar ve azalan yağışların tarımsal üretim üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, su kaynaklarının korunması ve verimli kullanılmasının ülke ekonomisi için kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Akıncı, suyun sadece bir doğal kaynak değil, aynı zamanda üretimin, istihdamın ve gıda güvenliğinin temelini oluşturduğunu söyledi. Türkiye genelinde ve özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan kuraklığın artık dönemsel bir sorun olarak değil, kalıcı bir gerçeklik olarak ele alınması gerektiğini belirten Akıncı, “İklim değişikliği artık kapımızda değil, evimizin içinde. Yağış rejimleri değişti, sıcaklıklar yükseldi, su kaynakları giderek azalıyor. Bu tablo, artık ‘doğal bir döngü’ değil, yapısal bir dönüşümün göstergesi. Bu nedenle suyun etkin yönetimi, üretim dengemizin korunması açısından hayati önem taşıyor” dedi. Gaziantep’in hem tarımsal üretim hem de sanayi açısından suya bağımlı olduğuna dikkat çeken Akıncı, “Fırat Havzası’ndaki her damla su, sadece tarımı değil; sanayiyi, ihracatı ve istihdamı da besliyor. Ancak barajlardaki düşen su seviyesi ve yeraltı sularının aşırı kullanımı tarımsal üretim üzerinde baskı oluşturuyor” ifadelerini kullandı. Suyun planlı ve verimli kullanılmasının artık bir zorunluluk olduğunu kaydeden Akıncı, modern sulama sistemlerine geçişin hızlandırılması gerektiğini söyledi. Damla ve yağmurlama sulama yöntemleriyle su kayıplarının azaltılabileceğini aktaran Akıncı, “Suyun her damlası, üretim ve gelecek için hayati bir değer. Bu nedenle suyu planlı ve verimli kullanmak artık bir seçenek değil, zorunluluk. Nitekim Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2025 Su Yılı Raporu’na göre, Türkiye genelinde yağışlar uzun yıllar ortalamasının yüzde 26, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 29 altında gerçekleşti. Bu veriler, ülkemizin son 52 yılın en kurak dönemini yaşadığını ortaya koyuyor” dedi. Suyun stratejik bir değer olduğuna işaret eden Akıncı, devlet kurumları, yerel yönetimler, sanayi kuruluşları ve çiftçilerin ortak sorumlulukla hareket etmesi gerektiğini dile getirdi. Akıncı, “Suyu sadece tüketilecek bir kaynak olarak değil, korunması gereken bir değer olarak görmek zorundayız. Çünkü her damla, üretimin, emeğin ve geleceğin teminatıdır” diye konuştu. Haber Merkezi

Ekonomiyi yönetemeyen iktidar, çareyi vatandaşın sırtına binmekte buldu

Tue, 21 Oct 25 18:22:16 +0300

Ağır ekonomik kriz altında inim inim inleyen vatandaş ve esnafa, yeni vergilerin yolu göründü. AKP’li milletvekillerinin TBMM’ye sunduğu ve bu hafta görüşülecek 36 maddelik yeni torba yasa teklifi kuyumcudan veterinere, özel hastaneden havacılık şirketlerine kadar birçok meslek grubu ve işletmeyi yakından ilgilendiriyor Ekonomiyi yönetemeyen iktidarın, çareyi yine vatandaşın sırtına binmekte bulduğunu kaydeden CHP Gaziantep Milletvekili Av. Hasan Öztürkmen, vatandaşın vergisinin faize gittiğinin altını çizdi. ‘’Vatandaş bu yılın ilk dokuz ayında yaklaşık 8 trilyon Lira vergi ödedi. Ücretlilerden alınan verginin, toplam gelir vergisi içindeki payı yüzde 90'ı aştı. Yani yük yine, sabit gelirlinin omuzuna bindi’’ şeklinde konuştu. Birçok izin ve yetki belgesi, artık her yıl yenilenecek Öztürkmen, ‘’Yeni torba yasa teklifiyle, kuyumcudan veterinere, özel hastaneden havacılık şirketlerine kadar birçok meslek grubu ve işletmeye yıllık harç ödeme zorunluluğu gelecek. Bu kapsamda daha önce yalnızca ruhsat alınırken bir defaya mahsus ödenen birçok izin ve yetki belgesi, artık her yıl yenilenecek. Askerlik borçlanma maliyetleri yükselecek. Araç satışı yapılırken de artık nispi noter harcı ödenecek. Yasa teklifiyle birlikte sıfır araçların ilk tescil işlemlerinde ve ikinci el satışlarında noterler tarafından satış bedeli üzerinden binde 2 oranında harç alınacak. Asgari tutar ise 1000 TL olacak’’ ifadelerini kullandı. İşletmeler maliyetlerini yine vatandaşa yansıtacak Yeni düzenlemeye göre, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ve nüfusu 30 bini aşan ilçelerde harçların bir kat artırımlı uygulanacağına dikkat çeken Öztürkmen, ‘’Örneğin; nüfusu 1 milyona yakın Şahinbey ve Şehitkamil’de faaliyet gösteren bir kuyumcu ile nüfusu sadece 30 binin biraz üzerinde olan Araban, Oğuzeli, Nurdağı gibi ilçelerdeki kuyumcular aynı rakamı yani 60 bin lirayı ödeyecek. Özel sağlık kuruluşları, veteriner muayenehaneleri, ve çok sayıda işletme, yıllık harç kapsamına alınacak. Bu işletmeler maliyetlerini yine vatandaşa yansıtacak’’ şeklinde konuştu. Devlet işletmelerden vergi alamayınca, kazançlarına bakmadan hepsinden harç almaya kalkıyor ‘Devlet işletmelerden vergi alamayınca, kazançlarına bakmadan hepsinden harç almaya kalkıyor’ diyen Öztürkmen, ‘’Ankara’nın Çankaya ilçesindeki, İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki bir işletme ile Gaziantep’in Nurdağı ilçesindeki bir işletme her yıl aynı harcı ödeyecek. Bu yaklaşım, zaten adaletsiz olan vergi sistemini daha da bozacak. Küçük ve orta ölçekteki esnafı zora sokacak’’ uyarısında bulundu. Bütçede faiz giderlerinin 2 trilyon 741,7 milyar TL olacağı öngörüldü 2025 yılı ilk 9 ayında bütçe açığının 1 trilyon 217 milyar liraya ulaştığını, hükümetin, 12 aylık kaynağı 9 ayda bitirdiğini, şimdi önümüze 2026 için makyajlı bir tablo koyduklarını belirten Öztürkmen, ‘’2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Teklifi, 17 Ekim Cuma günü TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Önümüzdeki günlerde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek. Bütçede faiz giderlerinin 2 trilyon 741,7 milyar TL olacağı öngörüldü. Deprem için ayrılanın dört katı. Sağlık hizmetlerine ayrılan bütçeden daha fazla. Bütün eğitim kurumlarımıza aktarılan paraya eşdeğer’’ değerlendirmesinde bulundu. Yıllardır bu tablo değişmiyor CHP Gaziantep Milletvekili Öztürkmen, ‘’2026 yılı bütçesinde tarım için 888 milyar TL kaynak ayrıldı ve bunun 168 milyar TL’sinin doğrudan tarımsal destek programlarına tahsis edildi. Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre çiftçilere milli gelirin yüzde 1’i oranında tarımsal destek verilmesi gerekiyor. 2026 yılı için Gayrisafi Yurt İçi Hasıla 77,3 trilyon lira olarak öngörülüyor. Yasal olarak bunun yüzde 1’i, yani en az 773 milyar lira çiftçiye destek olarak verilmeliydi. Ama iktidar, yalnızca 168 milyar lira ayırmış. Yıllardır bu tablo değişmiyor. Tarım Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2006'dan bu yana yüzde birlik rakama hiç ulaşılmadı’’ diye konuştu. Bütçenin gelir hedefinde yük yine vatandaşın omuzunda 2025 yılında her 100 liralık verginin 18 lirasının faize gittiğine dikkat çeken Öztürmen, ‘’Bütçe geliri hedeflerinde 3 trilyon 993,4 milyar TL ile Katma Değer Vergisi (KDV) ve 2 trilyon 531,5 milyar TL ile Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) öne çıktı. Bütçenin gelir hedefinde yük yine vatandaşın omuzunda’’ dedi. Haber Merkezi

Son 50 yılda görmediğimiz zirai don ve kuraklık yaşadık

Tue, 21 Oct 25 18:20:21 +0300

Şahinbey Ziraat Odası Başkanlığında bir araya gelen Antep’teki Ziraat Odası Başkanları, çiftçinin son durumunu anlattı. Son 50-60 yılın en kurak döneminin yaşandığına vurgu yapan Ziraat Odaları Başkanları, sulama projelerinin bir an önce tamamlanıp hayata geçirilmesi çağrısında bulundu. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hububat ekimine başlandığını ifade eden Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak, ‘’Şu anda tarlalarda hazırlıklarımız devam ediyor. Ancak bu süreçte çiftçilerin yüksek girdilerden kaynaklı olarak sıkıntı yaşadığını görüyoruz. Bu sene son 50 yılda görmediğimiz zirai don ve kuraklığı yaşadık. Dolayısıyla sezonu zarar ile kapattı. Ceplerinde paraları olmadığı gibi, gübre, ilaç, petrol ve bankalara olan borçlarını ödeyemediler. Bundan dolayı bir sonraki yılın mart ve nisan aylarında ödenen mazot ve gübre destekleme ödemelerinin şimdiden hesaplara yatırılmalı’’ ifadelerini kullandı. 100 yıllık Antep fıstığı ağaçları kuruma tehlikesi ile karşı karşıya Girdi maliyetlerinin pahalılığından dert yanan Çolak, gübrenin tonunun 25 ile 30 bin lira arasında değişkenlik gösterdiğinin altını çizerken, ‘’1- 2 kilogram buğday veya arpa satarsak bir kilogram gübre alabiliyoruz. Akaryakıt fiyatlarının yüksekliğinden dolayı petrole gidileceği kalmadı. Çiftçi köyde tutmamız gerekiyor diye söyleniyor, ama kalması için bir nedeni olmalı. Her yıl bir önceki yıldan daha kurak geçiyor. 100 yıllık Antep fıstığı ağaçları kuru tehlikesi ile karşı karşıya. Fırat akıyor, çiftçi bakıyor. Fırat’ın suyu topraklarımızla buluşmadığı müddetçe çiftçi köyde kalmaz, tarlaları da ekecek kimse bulamayız’’ uyarısında bulundu. Sulama projelerinin tamamlanıp hayata geçmesini talep ediyoruz Karkamış Ziraat Odası Başkanı İdris Bozkurt, ‘’Son 60-70 yılın kurak Ekim ayını geçiriyoruz. P1 ve P2 sulama projelerimizin bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. Çünkü fıstık ağaçlarımızı kuruma noktasına geldi. Bu ağaçlar sulanmaz ise kuruyacak. Fırat yanı başımızda akıyor, ama biz bakıyoruz. Dolayısıyla sulama projelerinin tamamlanıp hayata geçmesini talep ediyoruz’’ şeklinde konuştu. Pamuğun kilogram fiyatı 43 liraya yükseltilmeli Pamuk hasadına başlanıldığını hatırlayan Bozkurt, ‘’Pamukta her sene dinlediğimiz şarkıyı ne yazık ki bu sene de dinliyoruz. Adana Çukobirlik, pamuğun kilogram fiyatını 23 lira olarak açıkladı, ama 17 liradan para aldık. Bu sene kilogramı 31 lira olarak duyuruldu, fakat 26 liradan ödeme yapıldı. Geçen yıl akaryakıtın litresi 23 liraydı, şimdi ise 56 lira. Bu şekilde pamuk çiftçisi bir daha ekim yapar mı? Köylerde 59 olan çiftçi yaş ortalaması 70’e yükselir. O yüzden pamuğun kilogram fiyatı güncellenip 43 liraya yükseltilmesi gerekiyor’’ çağrısında bulundu. Bir ülke tarım ile kalkınır, o yüzden tarıma yatırım yapılmalı P2 sulama projesinin ihalesinin yapıldığını sözlerine ekleyen Nizip Ziraat Odası Başkanı Sıddık Durmaz, ‘’P3 sulama projesi ile beraber Nizip ve Karkamış’ta sulanmayacak arazi kalmayacak. Bu projelerin hızlı şekilde bitirilmesini istiyoruz. Bunun yanı sıra Antep fıstığında ithalat modası çıktı. Bu çiftçinin moralini de bozdu. Çünkü artık her sene ithal olacak korkusu başladı. Geçen yıl fiyatlar çok düşük iken sahip çıkanı görmedik. Çiftçinin elinden 230 liraya aldıkları fıstığı 600 liraya sattılar. İthalat doğru bir şey. Eli nasırlı çiftçilerimizin alın terine dokunmasınlar. Bir ülke tarım ile kalkınır, o yüzden tarıma yatırım yapılmalı’’ açıklamasını yaptı. Yüksek olan girdilerin düşürülmesini talep ediyoruz Yavuzeli Ziraat Odası Başkanı Bekir Sakar, ‘’Son 50-60 yılın en kurak sezonunu yaşadık. Bunun yanı sıra zirai don olayı yaşandı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanımız ve Genel Başkan Yardımcımız, il-il, ilçe-ilçe, köy-köy dolaşıp zira dondan zarar gören çiftçileri tespit edip Tarım ve Orman Bakanlığımıza bildirdi. Bakanlık, zira dondan zarar gören çiftçilerin hesaplarına ödemeyi gerçekleştirdi. Ayrıca yüksek olan girdilerin düşürülmesini talep ediyoruz’’ dedi. Haber Merkezi

Kadın emeği en ağır koşullarda sömürülüyor

Tue, 21 Oct 25 16:13:56 +0300

Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, BİRTEK-SEN’in raporunu meclis gündemine taşıdı Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN), 19 Ekim 2025’te Şanlıurfa’da yaptığı basın toplantısında “Güneydoğu Tekstil Sektöründe Kadın Emeği ve Sendikal Algı Raporu”nu kamuoyuna sundu. Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, raporu Meclis gündemine taşıdı. Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’a yazılı soru önergesi veren Karaca, raporu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuna da iletti. Karaca, “Uluslararası tekstil tekelleri Türkiye’yi ‘sendikasız işçi cenneti’ olarak görüyor. Kadın emeği en ağır koşullarda sömürülüyor. Bakanlığın bu köle düzenine karşı planı nedir?” diye sordu.” “Bu raporun her satırı bir direniş kaydıdır” BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen de “Fabrikalarda örgütlenmeye çalışan kadınlar yalnız değildir. Bu raporun her satırı bir direniş kaydıdır. Adaletin ve eşitliğin sağlanacağı bir düzen, ancak örgütlü işçilerin mücadelesiyle mümkündür”dedi. BİRTEK-SEN’in saha çalışması, kadın emeğinin görünmez kılındığı, haklarının sistematik biçimde gasp edildiği bir tabloyu açığa çıkarıyor. Sendika, raporu “bir araştırmadan öte, kadın işçilerin direniş belleği” olarak tanımlıyor. Depremin etkilediği Adıyaman, Urfa, Malatya ve Adana illerinde 116 kadın işçiyle yapılan görüşmelere dayanan rapor, bölgedeki kadın emeği sömürüsünü çarpıcı biçimde gözler önüne serdi. Kadın işçilerin büyük bölümü asgari ücret ya da altında gelir elde ediyor; hiçbir katılımcının maaşı 30 bin TL’yi aşmıyor. Türk-İş verilerine göre bir kişinin yaşama maliyeti 33 bin 587 TL. Fabrikaların çoğunda 10–12 saatlik mesailer normal, sipariş dönemlerinde ise 18 hatta 36 saate kadar uzuyor. Urfa’da Levi’s’e üretim yapan kadınlar, “Bir günü aşan vardiyalarda çalışıyoruz” diyor. Bir kadın işçi şöyle anlatıyor: “Sabah 8’de başladık, gece 4’e kadar çalıştık. Eve gidip uyuyorsun, sabah yine aynı. Ne zaman yemek, ne zaman hayat?” Kadınların yüzde 95,7’si, ürettikleri markaların ürünlerini satın alamadığını söylüyor. Zara, Levi’s, Bershka gibi küresel markalara üretim yapan işçiler, “Kendi emeğimizin ürününe bile erişemiyoruz” diyor. Bir işçi, “Zara’nın güneş desenli bir kotunu yaparken çok beğenmiştim. Paramı biriktirdim ama Türkiye’de satılmadığını öğrendim.” sözleriyle bu çelişkiyi özetliyor. Tacize karşı şikâyet mekanizmaları işlemiyor Kadınların %42,2’si işyerinde tacize maruz kaldığını belirtiyor; ancak yarısından fazlası şikâyetçi olamıyor. Kadınlar “işini kaybetme korkusu” nedeniyle sessiz kalıyor. Bir işçi, “Ustabaşına söylesek ‘sen yanlış anlamışsındır’ diyorlar” diyerek çaresizliği anlatıyor. Regl izni ve tuvalet hakkı ‘zincire’ bağlı Kadınların %92,2’si regl döneminde zorlandığını, %74’ü tuvalet kullanımının sınırlandırıldığını söylüyor. BİRTEK-SEN Urfa Temsilcisi Funda Bakış, “Kadınlar regl olduklarını söylemeye utanıyorlar. Tuvalet izni alabilmek için zincir gibi izin istemek zorundalar.” dedi. ‘Deprem oldu, dışarı çıkmamıza izin vermediler’ Rapora göre iş güvenliği önlemleri büyük ölçüde kâğıt üzerinde. Kadınların %66,1’i işyerinde kaza yaşandığını belirtirken, %44,6’sı “depreme veya sele karşı hiçbir önlem yok” diyor. Bir kadın işçi, artçı sarsıntılar sırasında bile içeride tutulduklarını anlattı: “Deprem oldu, dışarı çıkmak istedik. ‘Bir şey yok’ deyip bırakmadılar.” Kadınların %97,2’si, denetimlerin ardından hiçbir iyileşme olmadığını söylüyor. “Fabrikalara denetim geleceği önceden bildiriliyor, kişisel koruyucu ekipmanlar sadece o gün takılıyor.” ifadeleri, sistemin çürümüşlüğünü gözler önüne seriyor. Kadınların %62’si gece 22.00’den sonra işten çıkıyor. Ancak yalnızca %14,3’ü evinin kapısına kadar bırakılıyor. Urfa’dan bir işçi: “Bazen gece 3’te çıkıyoruz. Servis beni karanlık bir kavşakta bırakıyor. Korkuyorum ama mecburum.”Kadınların sadece %27,7’si çalıştıkları yerde kreş olduğunu belirtiyor. İşverenlerin, 150 kadın sınırını aşmamak için kadın istihdamını bilerek sınırladığı da raporda yer alıyor. Kadınların %51,7’si sendikasız. Sendika üyesi olanlar da baskı ve işten atılma korkusu altında. Bir işçi şöyle diyor: “Sendikaya güvensem bile patron öğrenirse işten atar.” Yine de birçok kadın, “Sendikalı olmak hak aramanın tek yolu” diyor.bianet

Yılın ilk yağmuru toprakla buluştu

Tue, 21 Oct 25 12:33:04 +0300

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 21 Ekim Salı gününe ilişkin hava durumu raporunu yayımladı. Rapora göre; Ege, Akdeniz, İç Anadolu'nun güneyi, Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Gaziantep, Kilis çevrelerinin yağışlı geçeceği, kuzeydoğu kesimlerinin yükseklerinde ise karla karışık yağmurun görüleceği tahmin ediliyor. Güney Ege kıyıları ile Siirt, Bitlis ve Şırnak çevrelerinde görülecek yağışların yerel kuvvetli olması bekleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; yurt genelinin parçalı, yer yer çok bulutlu, Ege, (Mersin hariç) Akdeniz, İç Anadolu'nun güneyi, Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Gaziantep, Kilis çevrelerinin yağışlı geçeceği, yağışların güney ve batı kesimlerde yer yer gök gürültülü olmak üzere sağanak, kuzeydoğu kesimlerde ise yağmur, yükseklerinde karla karışık yağmur şeklinde görüleceği tahmin ediliyor. Güney Ege kıyıları ile Siirt, Bitlis ve Şırnak çevrelerinde görülecek yağışların yerel kuvvetli olması bekleniyor. Gece ve sabah saatlerinde Batı ve Orta Karadeniz'in iç kesimlerinde pus ve yer yer sis görüleceği tahmin ediliyor. Parçalı ve çok bulutlu, bölgenin doğusu ile Gaziantep ve Kilis çevrelerinin aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. GAZİANTEP 13°C, 23°C Aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı. Cumhuriyet

Aşı, toplum sağlığı açısından hayati öneme sahip

Tue, 21 Oct 25 12:32:25 +0300

Çocuk yaşta aşılama yoksul ve göçmen bölgelerde düşüşe geçiyor, bağışıklık riske giriyor Prof. Dr. Küçükosmanoğlu, “Covid19 aşıları sırasında yaşanan tartışmalar, çocukluk çağı aşılarına yönelik algıyı da olumsuz etkiliyor. Bazı kesimlerin yaydığı yanlış ve yanıltıcı bilgiler toplum üzerinde etkili olabiliyor” dedi. Türkiye’nin birçok kentinde yoksul ve dezavantajlı mahallelerde yaşayan çocuklar, temel aşılara erişemiyor. Özellikle göçmen çocukların bir kısmı tamamen aşısız durumda. Aile hekimliği sistemi üzerinden yürütülen aşılama hizmetleri bu bölgelerde ya yetersiz kalıyor ya da hiç ulaşılamıyor. Uzmanlar, düşen aşılama oranlarının sadece bu çocukları değil, tüm toplumu tehdit eden bir halk sağlığı sorununa dönüştüğüne dikkat çekiyor. Cumhuriyet’e konuşan İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, Türkiye’nin en başarılı olduğu sağlık konularından birinin aşılama olduğunu belirterek “Bu konuda geçmişten gelen güçlü bir altyapımız ve teşkilatımız var, aşılama hizmetlerine büyük önem verilir. Ücretsiz aşı hizmeti, oldukça kapsamlı bir hizmettir. Ancak son yıllarda birkaç nedenle bu alanda önemli aksamalar yaşanıyor” dedi. Bu aksamalardan birinin özellikle göçmen çocukların hem kayıt süreçleriyle ilgili hem de aşı takvimlerine ulaşımıyla ilgili yaşanan sorunlar olduğuna değinen Küçükosmanoğlu, “Covid19 aşıları sırasında yaşanan tartışmaların, çocukluk çağı aşılarına yönelik algıyı da olumsuz etkilediğini görüyoruz. Bazı kesimlerin aşılarla ilgili yaydığı yanlış ve yanıltıcı bilgiler toplum üzerinde etkili olabiliyor” diye konuştu. Bir diğer önemli sorunun göçmen ve yoksul aileler gibi dezavantajlı kesimlerden gelen çocukların aşıya erişememesi olduğunu ifade eden Küçükosmanoğlu, “Nitekim geçtiğimiz yıllarda, özellikle iki yıl önce, kızamık vakalarında ciddi bir artış yaşanmıştı; bu da aşılamadaki aksamanın somut bir göstergesi. Çocuklar açısından aşılar hem kendi sağlıkları hem de toplum sağlığı açısından hayati öneme sahiptir. Aşıların belirli oranlarda uygulanması, toplum bağışıklığını sağlamak için kritik rol oynar. Bu nedenle, özellikle dezavantajlı gruplara ulaşmak için özel çaba gösterilmesi gerekiyor” dedi. cumhuriyet

Son iki yılda 200 firma kapandı, 15 bin kişi işsiz kaldı

Tue, 21 Oct 25 12:31:42 +0300

Altın ve mücevher sektörü zorda Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği Başkanı Mustafa Kamar, altın ithalatındaki kota nedeniyle sektörün büyük zorluk yaşadığını anlattı. Kamar, altındaki erişim zorluğunun fiyatları tetiklediğini ve küresel piyasalarda 130 bin dolar olan altın fiyatının Türkiye'de 140 bin dolara ulaştığını anlattı. Kamar, "Son iki yılda kapanan mücevher üreticisi ve ihracatçısı 200’ü geçti, yaklaşık 15 bin kişi işsiz kaldı. Sektörde 40 bin çalışan, 6 bin firma var. Her yerde işçi çıkarma var. Sene sonunda çok daha kötü olacak” ifadelerini kullandı. TÜİD Başkanı Mustafa Kamar, İstanbul Kuyumcukent'te yaklaşık 300 sektör temsilcisiyle birlikte gerçekleştirdiği toplantıda, altın ithalatına getirilen kotanın üretim ve ihracatı sekteye uğrattığını söyledi. Altın temininde yaşanan zorlukların piyasada fiyatları yükselttiğini belirten Kamar, dünya genelinde 130 bin dolar seviyesinde olan altının Türkiye'de 140 bin dolara çıktığını ifade etti. Ekonomim'de yer alan habere göre; Kamar, altın fiyatlarındaki artışın sektörde ciddi bir dengesizlik yarattığını vurguladı. Küresel piyasalardaki fiyatlarla Türkiye arasındaki farkın rekor seviyelere ulaştığını dile getiren Kamar, bunun sektörün uluslararası rekabet gücünü zayıflattığını belirtti. “Her kota kendi zenginini yaratıyor” Altın ithalatındaki kısıtlamaların bazı firmalara avantaj sağladığını öne süren Mustafa Kamar, bu durumun sektörde haksız rekabete neden olduğunu kaydetti. Kamar, “Bu uygulamayı kötüye kullanan firmalar belli. Devletin bu konuda adım atması gerekiyor. Tüm sektör aynı şekilde cezalandırılmamalı” dedi. Kapanan dükkanlar istihdam kaybına neden oldu Kota uygulaması nedeniyle İstanbul’da yaklaşık 200 kuyumcunun faaliyetlerine son verdiğini aktaran Kamar, bu durumun yaklaşık 10 bin kişilik istihdam kaybına yol açtığını söyledi. Kapanan işletmelerin büyük bir kısmının faaliyetlerine başka ülkelerde devam ettiğini belirtti. İhracatta büyük kayıp yaşandı Mustafa Kamar, altın ithalatındaki kısıtlamaların Türkiye'nin ihracat potansiyelini de olumsuz etkilediğini ifade etti. Türkiye’nin bir dönem küresel pazarda yüzde 10'luk bir paya ulaştığını hatırlatan Kamar, “Bugün 6 milyar dolar seviyesinde olan ihracatımız, kota olmasaydı 23 milyar dolara çıkabilirdi” şeklinde konuştu. t24

Antep ile birlikte 50 ildeki FETÖ operasyonlarında 154 kişi tutuklandı

Tue, 21 Oct 25 12:30:56 +0300

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, FETÖ'ye yönelik 50 ilde son 1 ayda düzenlenen operasyonlarda 286 kişinin gözaltına alındığını, 154 şüphelinin tutuklandığını duyurdu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda FETÖ'ye yönelik operasyonlara ilişkin detayları aktardı. Bakan Yerlikaya, şu ifadeleri kullandı: 50 ilde FETÖ’ye yönelik son 1 aydır polisimiz tarafından devam eden operasyonlarımızda; 286 şüpheliyi yakaladık. 154'ü tutuklandı. 79'u hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı. Diğerlerinin işlemleri devam ediyor. Cumhuriyet Başsavcılıklarımız ile EGM TEM Daire Başkanlığımız, KOM ve İstihbarat Başkanlıklarımız koordinesinde İl Emniyet Müdürleri TEM ve KOM Şube Müdürlüklerimizce yapılan çalışmalar sonucu; Adana, Afyonkarahisar, Aksaray, Ankara, Antalya, Aydın, Batman, Bingöl, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Sakarya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tokat, Trabzon ve Zonguldak'ta düzenlenen operasyonlarda yakalanan şüpheliler; terör örgütünün 'güncel yapılanması, finans yapılanması, askeri mahrem yapılanması ve mahrem yapılanması' içerisinde faaliyet yürütmek, örgütün kripto haberleşme programı ByLock kullanıcısı olmak, ankesörlü telefonlarla örgüt içerisinde sorumlu şahıslarla irtibatta bulunmak suçlarından aranıyordu. Operasyonlarda, FETÖ soruşturmaları kapsamında ifade ve teşhislerde adları geçen, haklarında kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı olanlar da yakalandı.t24

Kar yolları teslim aldı

Tue, 21 Oct 25 10:42:02 +0300

Türkiye genelinde etkili olan kar yağışı Gaziantep’te de hayatı olumsuz etkiliyor Kardan dolayı ana arterler başta olmak üzere kentin önemli bir kısmında yolların kapandığı, trafik akışının güçlükle sağlandığı belirtilirken, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerinin yol açma çalışmaları konusunda yetersiz kaldığı vurgulandı. Karın kendiliğinden erimesini bekliyorlar Geçmiş yıllara oranla kar temizleme çalışmalarının yok denecek kadar az olduğunu söyleyen vatandaşlar, “iki gündür kar yağıyor, belediyeler ne tuzlama nede yol açma çalışması yapıyor. Anlamıyoruz bunlar karın durmasını ve kendiliğinden erimesini mi bekliyor? Toplu taşıma araçlarının seyri sefer yaptığı ana arterlerde yol temizleme çalışması olmadığı gibi en fazla insanların dolaştığı yollarda tuzlama çalışması da yok. Karda yürümek zorunda kalanlar her an bir yerlerini kırma endişesi yaşarken, araçlarla gidenler birinci viteste bile korkarak ilerliyor. Kar ve buzdan hareket edemeyen araçlar, arkalarında kilometrelerce kuyruklar oluşmasına neden oluyor. Bu şekilde kar ve donsuz günlerde 10-15 dakika süren yollar bir saati aşıyor, trafik seyrinin yavaşlaması hayatı olumsuz etkiledi” diye konuştu. Köy mahallelerin hali içler acısı Şehir içindeki yollarda kar temizleme çalışmalarının olmamasından dolayı bu kadar mağduriyet çeken vatandaşlar, köy statüsünden çıkıp büyükşehir belediyesine bağlanan mahallelerin ise çok daha kötü durumda olduğunu belirtirken, “Köy statüsünden mahalleye geçen köy mahallelere şu ana kadar bir tek hizmet gitmedi. Köy Hizmetleri kapandığı için buralara hizmet götürecek tek birim büyükşehir belediyesi. Büyükşehir belediyesi de araçları olmadığı bahanesiyle buraya şu ana kadar bir tek hizmet götürmedi. Çamur içinde olan yollar, karsız günlerde bile çamurdan geçilmiyordu, şimdi halini varın siz hesap edin” dedi. Kar yağışı ve yoğun sis, havayolu ulaşımını da olumsuz etkiledi Kar yağışı ve yoğun sis nedeniyle Türk Hava Yolları (THY) ve Onur Air'in Gaziantep ile İstanbul uçak seferleri karşılıklı olarak iptal edildi. Yetkililer, havaalanı pistinin uçak kalkış ve inişine elverişli olduğunu, erteleme kararlarının Gaziantep ve İstanbul'da yaşanan elverişsiz hava koşulları nedeniyle alındığını söylediler. 3 Bin 58 köy yolu ulaşıma kapandı Soğuk hava ve kar yağışı yurt genelinde yaşamı olumsuz etkiliyor. 9 ilde 3058 köy yolu ulaşıma kapalı bulunuyor. Yetkililer kar yağışı ve buzlanmaya karşı sürücüleri uyardı. Soğuk hava ve kar yağışı yurt genelinde yaşamı olumsuz etkili yor. Van, Hakkari, Ağrı, Kayseri, Sivas, Eskişehir, Diyarbakır, Bilecik ve Kırıkkale'de 3058 köy yolu ulaşıma kapalı bulunuyor. Kar nedeniyle Van'da 220, Hakkari'de 100. Ağrı’da ise 506 köy yolu ulaşıma kapandı. İl Özel Müdürlüğü Karla Mücadele ekipleri, söz konu su köylerde yol açma çalışmalarını sürdürüyor. Karayolları Bölge Müdürlüğü yetkilileri de Yüksekova-Dağlıca, Yüksekova-Şemdinli-Alan ile Hakkari-Çukurca ayrım 9. Bölge Hududu yollarında ulaşımın sağlanamadığını, yol açma çalışmalarının aralıksız sürdürüldüğünü kaydettiler. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri ise Van ve Hakkari'de zaman zaman kar yağışı beklendiğini dün gece eksi 14 derece olan hava sıcaklığının bulutlanma nedeniyle bugün eksi 8 dereceye yükseldiğini belirttiler. Gece saatlerinde karayollarında buzlanma oluşacağına dikkati çeken yetkililer, sürücüleri uyardılar.

Kız çocuklarının sayısı artıyor

Tue, 21 Oct 25 10:41:31 +0300

Sokakta çalışan çocuklar arasında kız çocuklarının sayısı giderek artıyor. Kız çocukları bir şey sattırmak için değil, dilenmesi için kullanılıyor. Gaziantep Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Aybüken Yıldırım, Avrupa ülkelerine göre ülkemizde ve ilimizde çocuk suçlu sayısının artış gösterdiğini belirtirken, "Sokakta çalışan çocukların sokak çocuğu olma riski çok fazladır. Sokakta yaşayan çocuklarda suç işleme eğilimi görülüyor ve bu son yıllarda bu sayı giderek artıyor. Bu çocuklar arasında erkek çocuklar daha çok hırsızlık yaparken kız çocukları cinsel yönden kullanılıyor" dedi. Gaziantep'te sokak çocukları konusunda çalışmaların yetersiz kaldığını söyleyen Yıldırım, "Sokak çocukları konusunda Baro olarak geniş çaplı bir çalışma yapacağız. Bu konuda ne kadar erken çalışma yapılırsa o kadar çocuk sokaktan ve riskten kurtulmuş olur. Özellikle sokakta çalışmak ve yaşamak zorunda olan bu çocukların ailelerine ulaşılması ve risk altında olan çocukların rehabilite edilmesi, sokakta çalışmak ve yaşamak zorunda olan çocuklara meslek kazandırılması gerekir. Ayrıca suç işleyen çocuklara nasıl davranılması gerektiği ve onları neler yapılacağı konusundaki uygulamalarda da ciddi anlamda eksiklik var. Özellikle çocukların geleceği açısından sokakta suç işleyen çocuklara psikolog ve sosyolog desteği verilmelidir” şeklinde konuştu.

Cezalar yüzde 9.8 artırıldı, ancak denetimler azaldı

Tue, 21 Oct 25 10:41:02 +0300

Sağlıksız gıda üretimi yapan veya satanlara 2006 yılı için verilecek cezaların yüzde 9.8 artırıldığını, ancak şu anda tüm ağırlıklarını kuş gribi konusundaki bilgilendirmelere ayırdıkları için denetimlerin azaldığını söyleyen Tarım İl Müdürü İbrahim Yılmaz, “Tarım Bakanlığının, 5179 Sayılı Gıda Kanunu gereği her yıl para cezaları artırılıyor. 2006 yılında, sağlıksız gıda üretimi yapan veya satanlara verilen para cezaları yüzde 9,8 artırıldı. Ancak şu anda tüm enerjimizi, halkımızı kuş gribine karşı bilgilendirmeye ayırdığımız için denetimler oldukça azaldı” dedi. Kuş gribinden korunmayı anlatan 5 bin broşür dağıtıldı Kuş gribi hastalığı konusunda halkın bilinçlenmesinin çok önemli olduğunu söyleyen Yılmaz, il genelinde 5 bine yakın broşür dağıtıldığını söyledi. Köyler, ilçeler başta olmak üzere kanatlı hayvanların olduğu her alanda bilgilendirme çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Yılmaz, ara verilen denetimlere yeniden ağırlık verilebileceğine işaret ederken, “2006’da sağlıksız gıda satanlara verilen en düşük para cezası 220 YTL en yükseği ise 24 bin 419 YTL oldu. En yüksek peşin para cezası, gıda üretimi yapan firmalara veriliyor. İnsan sağlığını tehlikeye düşüren firmalara 24 bin 419 YTL'ye kadar peşin para cezası verilebiliyor, ayrıca bu firmalar hakkında, halkın genel sağlığını tehlikeye düşürdükleri gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyoruz. 224 YTL ile 6 bin 104 YTL arasındaki peşin para cezasını biz veriyoruz. Bu rakamların üstündeki para cezalarını ise ilgili mahkemeler veriyor” diye konuştu. Yılmaz, şu anda öncelikli konularının kuş gribi konusunda halkı bilgilendirmek olduğunu, ancak önümüzdeki günlerde yeniden denetime ağırlık vereceklerini sözlerine ekledi.

Eğitim-Sen 11’inci yaş gününü kutladı

Tue, 21 Oct 25 10:40:34 +0300

Eğitim-Sen’in kuruluş yıl dönümü nedeniyle bir kokteyl düzenlendi. Eğitim Sen üyelerinin yanı sıra KESK’e bağlı diğer sendikaların temsilcilerinin de katıldığı kokteylde konuşan Eğitim Sen Şube Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Eğitim ve bilim emekçilerinin sesi Eğitim- Sen 11 yaşında. Eğitim Sen, 11 yıllık tarihinde demokrasi mücadelesinin öznesi olmuş, anti-demokratik yasalara, toplum üzerindeki baskılara, her türlü ayrımcılığa, baskılara karşı mücadele etmiş, sendikal mücadelenin önündeki her türlü yasal engelin ortadan kalktığı, farklı kimlik ve kültürlerin kendilerini özgürce ifade edildiği, kamusal alanda tüm kesimlerin temsil edildiği demokratik bir Türkiye yaratılması için mücadele etmiştir” dedi. “Eğitim Sen sokakların sesi olarak bugünlere taşınmıştır” ‘'Eğitim ve bilim emekçilerinin tarihi, güzel bir gelecek, insanca yaşam ve demokratik bir Türkiye için yürütülen mücadelenin tarihidir'’ diyen Bozgeyik, "11 Yıllık mücadele geleceğe taşınacak bir çok değeri yaratırken, aynı zamanda geçmişten alınan değerlerin bugüne taşınmasını da sağlamıştır. 11 Yıllık Eğitim Sen tarihi, eğitim ve bilim emekçilerinin yüz yıllık mücadele tarihine yaslanmış, TÖS, TÖB-DER. Eğit-Der, Eğitim-İş, Eğit-Sen sürecinden aldığı gelenek üzerinden inşa edilmiştir. Türkiye’de yeşeren güzel bir gelecek umudunun 12 Eylül karanlığı altında bastırıldığı, neoliberal politikaların uygulama alanlarını genişletmek için tüm demokratik kitle örgütlerinin ve sendikaların kapatıldığı yılların ardından, Eğitim-Sen eğitim ve bilim emekçilerinin bu karanlığı yırtan fiili mücadelesi sonucunda sokaklarda inşa edilmiş, sokakların sesi olarak bugünlere taşınmıştır” diye konuştu.

Esnaf hedeflediği satışı yapamadı

Tue, 21 Oct 25 10:40:06 +0300

Sobadan mangala, maşadan kebap şişine kadar metali işleyip satan eski hal esnafı, kışın yarısı olmasına rağmen kış için hazırladıkları ürünleri satamadıklarını söyledi. Satışların her geçen yıl daha düşük kar marjıyla gerçekleştiğini söyleyen Aslan Hancıoğlu, “Çocukluğumdan beri sobacılık yaparım, 30-40 yıldır da kendi işyerim var. Ama son bir iki yıldır olduğu kadar hiç satışların kötü olduğu dönemi yaşamadık. Burada 10 YTL’ye soba satıyoruz, akşama kadar onlarca kadın gelip fiyatını soruyor, ancak almadan gidiyor. Bu yıl soba satışlarından zaten çok fazla bir beklentimiz yoktu. Fakat, şiş, mangal, maşa, boru ve benzeri ürünlerde de satış çok az. Siftahsız kapattığımız günler oluyor. Vatandaş en ucuz ürünü bile pahalı buluyor, çünkü alım gücü yok” diye konuştu. Esnaf 40 yıldır yaptığı işi bırakmak zorunda kalıyor Esnafın hedeflediği satışı gerçekleştiremediğini, satış yapanların da en düşük kar marjıyla ya da sermayesine satış yaparak kısmi bir hareketlilik sağ lamaya çalıştığını söyleyen Hancıoğlu, “İnsanlar 40 yıldır yaptıkları meslekleri terk eder duruma geldi. Çalıştığı süreç içinde Bağ-Kur primi ödeyip de emekli olabilenler, emekli maaşları da olduğu için biraz rahat. Ancak sosyal güvencesi ol mayanlar ve eskisi gibi mesleğinden geçimini sağlamak isteyenlerin ise işi çok zor. Sadece ben değil, diğer arkadaşlarım da satış yapamamaktan satış yapsa bile maaliyetine satış yapmaktan rahatsız. Bu şartlarda pek çok meslek sahibi 40 yıldır yaptığı işten para kazanamaz ve neredeyse işini terk etmek durumda kaldı” dedi.

Köylerde okuma-yazma oranı yüzde 86, şehirde ise 74...

Tue, 21 Oct 25 10:39:12 +0300

Muhtarlar ya çalışmalı ya da gitmeli... Vali Aksu, bu olayı yüz kızartıcı bulduğunu saklamadı Vali Abdülkadir Aksu dün saat 14 de Belediye Tiyatro salonun da şehir merkezindeki mahalle muhtarlarıyla bir toplantı yaptı. Toplantıya Belediye Başkanı Ömer Arpacıoğlu ile Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Müdürü Turgut Akan'da katıldı. Önce mahalle muhtarlarının dilek ve şikayetlerini dinleyen Vali Aksu, daha sonra görevini yerine tam olarak getirmeyen muhtarlara öfkelenerek zorla muhtar yapılmadıklarını, istemeyenin derhal işi yapacaklara terk edebileceklerini söyledi. Her muhtarın mahallesindeki okur-yazar sayısını, kimlerin oturduğunu, kimlerin sivil savunma kurslarından geçmediğini bilmesi gerektiğini söyleyen Vali Aksu: “Kimseyi zorla muhtar yapmadılar. Mademki isteyerek muhtarlık vazifesini üstlendiniz, kapı kapı gezerek mahallenizde okuma yazma bilmeyenleri teker teker tespit edeceksiniz. Okuma-yazma seferberliğimiz okuma bilmeyen tek kişi kalmayıncaya kadar devam edecektir. Köylerimizde bu işi başardık. Köyler de okuma-yazma bilenlerin oranı yüzde 86’dır. Şehir merkezinde ise bu oran yüzde 74 tür. Bu muhtarlarımızın ilgisizliğini gösteriyor” dedi. Belediye Başkanı Arpacıoğlu’da mahalle muhtarlarından mahallelerinin sorunlarını dinleyerek tespitler yaptı. İmkanlar oranında gerekenin yapılacağını söyledi.

Huzurevi için teşekkür mektupları geliyor

Tue, 21 Oct 25 10:38:21 +0300

Halk, Gaziantep Huzurevinin kısa zamanda örnek bir yer olarak açılmasını istiyor Gaziantep’e bir Huzur Evi kazandıranlara ve burasının faaliyete geçirilmesi için ilgililerin devamlı dikkatlerini çeken SABAH Gazetesine halkımız teşekkürlerini mektupla ve telefonla bildiriyorlar. Son olarak da eski idare kurulunun çalışmadığını, yenisinin seçilmesi gerektiğini yazmamızın üzerine yine teşekkür telefonları ve mektupları almaya başladık. Ancak Gaziantepliler yeni seçilen bu idare kurulunun çok çalışmasını ve en kısa bir zamanda Gaziantep Huzur Evinin örnek bir şekilde açılışa hazırlanmasını beklemektedir. Dün de Mehmet Dokuzoğlu ve Muhittin Uman isimli okurlarımızdan şu mektubu aldık. Aynen yayınlıyoruz: “Şehrimizin sorunlarını dile getiren kıymetli abimiz sayın Osman TUZCU SABAH Gazetesi sahibi Değerli uyarı yazılarınızla Gaziantep içinde yapılan Huzur Evinin faaliyete geçmesi için yeni yönetim kurulunun kurulmasını sağladığınız için size ve bu görevi üstlenen değerli Dr. Mehmet Kutlar, Süheyla Tahaoğlu, Meral Dai, Şemsi Ayata ve Dr. A. Hurşit Battal hemşerilerimize içten gelen sevgi ve teşekkürlerimizi sunarız. Ahmet Dokuzoğlu - Muhittin Uman”

50 yıllık ağaçlar acımasızca kökünden kesiliyor

Tue, 21 Oct 25 09:59:20 +0300

Ağaç katilleri mi?... İnsan katili olur da ağaç katili olmaz mı? Atatürk Bulvarı’nda Akyol ilkokulunun karşısında bulunan kaldırımdaki ağaçlar hiç acınmadan kökünden kesiliyor. Hangi amaçla kesildiği bilinmeyen ağaçların kimi memnun edeceği vatandaşlar tarafından merak konusu oluyor. Bu kaldırımlarda bulunan ağaçların o caddeyle yaşıt olduğunu söyleyen yurttaşlar bu ağaçların en az 50 yıllık olduğunu söylüyorlar. Daha çok ağaç dikmek dururken böyle bir şey yapılması caddeden geçen vatandaşlarca tepki ile karşılanıyor. Belediyenin araba ve birçok işçi ile yaptığı bu marifeti, yapılması istenen hizmetler de göstermesi yine caddeden geçenlerce söyleniyor.

Su kesintilerinden kurtulamayacak mıyız?

Tue, 21 Oct 25 09:58:48 +0300

18 Mart salı günü sular kesilecek Belediye Başkanı Ömer Arpacıoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre 18 mart salı günü şehirde sular 24 saat kesilecek. Suların kesilmesine gerekçe olarak TEK'in terfi pompalarında bakım yapacağı gösteriliyor. Tüm semtlere suyun kesildiği gün 2-3 saat aralıklı olarak su verilecek. Vatandaşların yine de tedbirli olması isteniyor. Vatandaşlar sık sık görülen su kesilmeleri ve arızalardan bıktıklarını bildirerek, “Su kesilmelerinden kurtulamayacak mıyız?” diyorlar.

Sarf edilen milyonlar bir işe yaramadı

Tue, 21 Oct 25 09:58:17 +0300

Yıllardır boş duran binanın Ziraat Fakültesi olarak hizmet vermesi isteniyor Kilis ilçesine 7 kilometre mesafede MKE tarafından uzun yıllar önce binası tamamlanan, içine konulacak makina bulunmadığı için öylece kalan şişeleme fabrikası yerinin Ziraat Fakültesi olarak tahsis edilmesi isteniyor. Gazetemizi ziyaret eden yurttaşlar, çocuklarını yüksek okul ve fakültelerde okutmakta güçlük çektiklerini, beş öğrenciden ancak birisinin yüksek okula girebildiğini, yüzbinlerce gencin üniversite kapılarında beklediğini söylediler. Vatandaşlar: “Elimizde her türlü imkan var. Yağ var, un var, şeker var, bunlardan yararlanıp helva yapacak kişiyi bulamıyoruz. Derdimizi milletvekillerimize, bakanımıza ulaştırın. Bu işte ilk kıvılcım valilikten gelmelidir. Hazır ODTÜ Gaziantep Kampüsü de var. Buraya bağlanabilir. Yeni kurulacak Ziraat Fakültesi. Tarım için her türlü ortam da hazır, Zeytin var, bağ var, tarla tarımının her çeşidi yapılıyor. Ormanlık alan da Kilis'in hemen yanında. Daha ne islerler? Bu işin üzerine ciddi olarak gidilmesini Gaziantep'i seven herkesten bekliyor, istiyoruz.”

Sevgili Genel Başkanımız Özgür Özel’e Veli Ağbaba hayırlı olsun

Mon, 20 Oct 25 20:10:38 +0300

CHP’den istifa ettiğini açıklayan eski il başkanı Hayri Sucu, “Genel merkez ve özellikle Veli Ağbaba’nın baskılarıyla gerçekleşen oyunlar, Gaziantep’te partimize yapılmış ağır bir ihanettir” dedi. Gaziantep’te parti adına hiçbir şey kalmaya “Vakkas Acar’ın seçimi kazanmasını bu baskılara bağlayanları ve Reis Reisoğlu’nu daha yukarıya taşıma çabasını şiddetle kınıyorum” diyen Hayri Sucu, Bu anlayışla devam ederseniz Gaziantep’te parti adına hiçbir şey kalmayacak. Yıllarını bu bu davaya vermiş, insanlar paramparça edildi. Artık bu partide benim için yer kalmamıştır. Bugün itibariyle Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa ediyorum. Sevgili Genel Başkanımız Özgür Özel’e Veli Ağbaba hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. Haber Merkezi

Antep ve bölgede kadın, hazır giyim sektörünün sömürü aracı

Mon, 20 Oct 25 20:07:14 +0300

BİRTEK-SEN’in yürüttüğü araştırma, Türkiye’nin küresel tekstil pazarında ucuz ve güvencesiz emekle rekabet ettiğini, bu yükün en ağır biçimde kadınların omzunda olduğunu ortaya koydu. Dünyaca ünlü markalara üretim yapan Güneydoğu’daki tekstil fabrikalarında binlerce kadın işçi düşük ücret, uzun mesai, taciz ve sendikasızlıkla karşı karşıya. Yasalar kâğıt üstünde var ama sahada yok Türkiye’nin tekstil sektörü ihracatta liderliğini korurken, üretimin merkezinde yer alan kadın işçiler sömürünün en ağır yükünü taşıyor. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) tarafından yayımlanan “Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tekstil Sektöründe Kadın Emeği ve Sendikal Algı Raporu” bu tabloyu sahadan gözlemlere ortaya koydu. Rapor 2025 Mart–Haziran döneminde; 116 yüz yüze anket ve 9 derinlemesine görüşme ve uzman katkılarıyla Güneydoğu’da tekstil fabrikalarındaki kadınların yaşamını mercek altına alıyor. Görüşmeler, Şanlıurfa, Malatya, Adıyaman, Adana ve Gaziantep’te fabrika işçileriyle yapıldı. 36 saate varan vardiyalar, keyfi maaş kesintileri, taciz ve mobbing vakaları Rapor Adana, Malatya, Adıyaman, Gaziantep ve Şanlıurfa illerinde 116 kadın işçiyle yapılan anket ve görüşmelere dayanıyor. Günde 10-12, bazen 36 saate varan vardiyalar, keyfi maaş kesintileri, taciz ve mobbing vakaları, yetersiz iş güvenliği önlemlerine dikkat çekiliyor. Kadınların yüzde 62.2’si fazla mesaiye zorlanıyor, yüzde 44.7’si mesaiye kalmayı reddettiklerinde baskıya maruz kaldıklarını, yüzde 40’ı tehdit edildiğini, yüzde 14.9’u ise hakarete uğradığını belirtiyor. İşçiler yaşam maliyetinin çok altında gelirle geçinmeye çalışıyor. Yüzde 95.7’si ürettikleri markalı giysileri satın alamadığını söylüyor. İşverende “kadınlar daha itaatkâr ve sendikalaşmaz” anlayışı hakim Araştırmaya göre kadın emeği, ucuz işgücü politikalarının merkezinde. Bölgedeki birçok fabrika İŞKUR aracılığıyla genç kadınları işe alıyor, ancak evlilik ve çocuk sonrası kadınlar hızla işten kopuyor. Doğum ve emzirme/ süt izni, kreş ve güvenli ulaşım gibi temel haklar sadece kâğıt üzerinde. Kadınlar ev içi bakım yükümlülükleriyle fabrika baskısı arasında ezilirken bir işçi şu sözle yaşadıklarını özetliyor: “Ne patrona yarandım ne aileme.” Bir başka işçi, ped değiştirmesi gerektiğini belirttiğinde ‘biraz daha tut’ yanıtıyla karşılaştığını aktarıyor. Ayrıca işverenlerin “kadınlar daha itaatkâr ve sendikalaşmaz” anlayışı, kadınların en kırılgan halkaya dönüşmesine neden oluyor. Kadınların yüzde 62’si zorla fazla mesaiye kalıyor Rapor, Türkiye’nin Avrupa’nın 3., dünyanın ise 7. büyük tekstil tedarikçisi olduğunu ve bu konumun ucuz, örgütsüz ve güvencesiz kadın emeği sayesinde sağlandığını belirterek kadınların büyük bir kısmının sigortasız veya eksik sigortalı çalıştırıldığına dikkat çekiyor. Fazla mesai ve uzun çalışma saatleri ise kadınların yaşamını alt üst etmiş görünüyor. Görüşülen kadınların %62’si zorla fazla mesaiye kalıyor, %54,5’i asgari ücret veya altında maaş alıyor. Mesaiye kalmadıysan ertesi gün daha fazla üretim isteniyor Bir kadın işçi yaşadığı fazla mesai baskısının evliliğini etkilediğini şöyle anlatıyor:"O kadar çok mesaiye kalıyordum ki.. Hep kötü anne ve eş oldum. Ne patrona yarandım ne aileme. En sonunda boşanmak zorunda kaldım. Çocuklarım benimle görüşmeyi bile istemiyor” Malatya’dan işçi Adile ise, *Sabah 8’de başladık, gece 4’e kadar çalıştık. Servisle eve gidiyorsun, uyuyorsun, tekrar aynı döngü. Ne zaman yemek, ne zaman hayat?" diye soruyor. çŞu çarpıcı sözler de Gaziantep’ten Beyhan’a ait: “Mesaiye kalmadıysan ertesi gün daha fazla üretim isteniyor. Hatta bir kadının yüzüne kumaş fırlatıldı, ‘dün (mesaiye) kalmadın, bugün çıkamayacaksın’ diyerek." Bazen işçiler fabrika üretiminden sonra kendilerine temizlik yaptırıldığını da söylüyor. Şanlıurfa’dan Cemile, “Fazla mesaiye kalmazsan bedelini ödüyorsun. Bandı bıraktırıp temizliğe gönderiyorlar bazen. Ya da ütü gibi en ağır işlere gönderiyorlar. Dersini almazsan da işten kovuyorlar.” Çocuklarımı sabah görmeden çıkıyorum akşam geldiğimde uyumuş oluyorlar Fazla mesai her ne kadar “gönüllü” olsa da işçiler fazla mesaiye kalmak istemediklerinde türlü hakaretlere maruz kaldığını aktarıyor: “Üretim hızına yetişemezsen fazla mesaiye kalmadığın için, hemen ‘tembelsin’ yaftası yapıştırılıyor. Sonra da çıkış veriliyor. Yani fazla mesaiye kalmamak bile bir ‘yetersizlik’ bahanesi olabiliyor." diyor Şanlıurfa’dan Fidan. Bircan ise, “Mesainin sonunda artık elimi kapatamıyorum sinir sıkıştığı için. Eve gittiğim zaman dinlenemiyorum. İşe gitmek için uyandığımda hala önceki günden ağrılarım devam ediyor.” diyor. Malatya’dan Adile ve Fatma’nın şu sözleri oldukça çarpıcı: “Çocuklarımı sabah görmeden çıkıyorum, akşam geldiğimde uyumuş oluyorlar.” “Geçen gün kızımın saçlarının uzadığını fark ettim. Uzun zamandır görememişim, karşıma alıp saçını örme zamanım olmamış.” Kadın işçilerin yüzde 95,7’si kendi ürettikleri ürünü satın alamıyor TÜİK verileri ve saha gözlemleri ışığında rapor, 40 yaş üstü kadınların sektörde neredeyse tamamen dışlandığını vurguluyor. Fabrikalar, “itaatkâr ve hızlı çalıştığı” varsayılan genç kadın işçileri özellikle tercih ediyor. Raporda; ünlü markaların bölgede fabrikalara üretim yaptırdığı belirtilirken aynı markaya üretim yapan iki fabrika arasında ücret farkı %50’ye kadar çıkabildiği vurgulanıyor. Anket çalışmasına göre kadın işçilerin %95,7’si kendi ürettikleri ürünü satın alamıyor. Bir kadın işçi, ““Bir markanın güneş desenli bir kotu vardı. O kadar beğenmiştim ki kalitesini yaparken sürekli okşuyordum. Paramı biriktirip satın almaya karar verdim. Ancak Türkiye’de satışı yoktu.” diyor. Kadınların %62’si gece 22.00’den sonra işten çıkıyor. Ancak yalnızca %14,3’ü evine kadar servisle ulaşabiliyor. Çoğu organize sanayi bölgelerinde karanlıkta yürümek ya da sabaha kadar fabrikada beklemek zorunda kalıyor. Müdür ‘Taksiyle git’ dedi. Param yoktu *“Saat gece 2'de çıktım. Servis beni organize sanayide indirdi. Oradan evime kadar tek başıma yürüdüm. Güvende hissetmediğimi şoföre söyledim, ‘Sen erkek gibi kadınsın zaten, sana bir şey olmaz’ dedi.” (Kadın işçi, Malatya) *“Gece vardiyasından sonra servis gelmedi. Müdür ‘Taksiyle git’ dedi. Param yoktu. Üç saat fabrikada bekledim, sabah mesaisiyle birlikte döndüm.” (Beyhan,Gaziantep) Kadınların %42,2’si tacize maruz kaldığını belirtiyor. Ancak bu vakaların yalnızca %45,8’i şikayet ediliyor. Kadınların sessiz kalma nedenleri arasında damgalanma korkusu (%33,7), işten atılma korkusu (%24,2) ve şikayet merci eksikliği (%8,4) öne çıkıyor. Bir kadın işçi, “Kimseyle konuşmamaya çalışıyorum. Bir şey paylaşırsam dedikodu olur, kulağı amire gider diye korkuyorum.” diyor. BİRTEK-SEN Malatya temsilcisi Halime Sancak bu durumu şöyle özetliyor: “Tekstilde işe başlamak için herhangi bir tecrübeye gerek yok. Genç kadınlar İŞ-KUR aracılığyla hemen işe alınıyor. Zaten bütün fabrikalardaki koşullar aynı. Birini bıraksan başka birisinde işe başlayabilirsin. Genç kadınları yönetmek daha kolay. Sömürüldüğünü, ayrımcılığa uğradığını bile bilmiyor. Hatta kimi zaman yaşadıklarının taciz olduğunu bile ayırt edemiyor. Bazen ustabaşları bu genç kadınlara sarılıyor, dokunuyor. Kadınlar rahatsız oluyor ve bunun rahatsız edici davranış olduğunu anlamıyor”bianet

Antep CHP içinde bağnaz bir 'tarikata' dönüşmüş yapı var

Mon, 20 Oct 25 20:05:24 +0300

Önceki gün gerçekleşen CHP Gaziantep 39. İl Kongresi sonrasında açıklama yapan İl Başkan Adayı Karaca Bozgeyik, sert açıklamalarda bulundu… Kongre sonucuna tepki gösteren eski il başkanlarından Hayri Sucu ise dün partisinden istifa etti ‘Gaziantep CHP içinde adını burada söylemeyeceğim kendisi dışarıda gölgesi burada bir 'kuklacı' var’ diyen Bozgeyik, ‘’Gaziantep CHP içinde bağnaz bir 'tarikata' dönüşmüş yapılar var. Bu küçük 'tarikatların' taleplerine boyun eğseydik seçimi kazanabilirdik. Gaziantep CHP içinde dış mahreçli bir milletvekili olarak 'aktör' Veli Ağbaba ve ekip arkadaşlarının bir tiyatrosu vardı’’ şeklinde konuştu. Genel merkez; önümüzdeki sürecin partimize zarar vereceğini duysun Bozgeyik, ‘’Figüranlar rolüne büründürdüğü ilçe başkanları ile çirkin kirli ve sol sosyal demokratlara hiç yakışmayacak bir oyun sergilediler. Bütün Gaziantep'in gözü önünde sergilenen bu oyunu CHP genel merkezimizin duyması için söylüyorum; önümüzdeki sürecin partimize zarar vereceğini duysunlar. Çünkü benim genel merkezde ya da başka yerlerde bunları anlatacağım 'dostlarım' yok. CHP Nurdağı ilçe başkanı Fatih Dinç ise cesaretin, duruşun ve vicdanın bu partinin umudu ve geleceği’’ açıklamasını yaptı. İl Başkanı seçilen Vakkas Acar’ı tebrik eden Bozgeyik, kendisi ile hiçbir sorunu bulunmadığını sözlerine eklerken, ‘’Etrafını saran kirli yapının beklentilerini karşılarken umarım zorlanmaz kolaylıklar dilerim. Gençler, kadınlar ve bu partiye emek vermiş dostlarım var. O yoldaşlara şunu söylemek isterim; demokrasi mücadelesinden bir milim geri adım atmak yok. Hem parti içi hem de Türkiye demokrasisi mücadelesinden’’ şeklinde konuştu. Tuzak kuran, 'pastadan pay kapmak' için pusuda bekleyenlerin beklentilerini göremedik Seçimde mücadele veren arkadaşlarına teşekkür eden Bozgeyik, ‘’Önceki gün yapılan seçimler neticesinde seçimi ben ve arkadaşlarım kaybettik. Bu mücadelemize omuz veren bütün arkadaşlarımın emeğine yüreğine sağlık. Biz kimsenin adayı değildik. Biz birleştirici barıştırıcı bir yaklaşımla meselenin Karaca Bozgeyik'in il başkanlığını kazanma meselesi olmadığını anlatmaya çalıştık. Bunu anlatmakta önemli ölçüde başardık. Başaramadığımız nokta şu; kongre kazanmak için tuzak kuran, 'pastadan pay kapmak' için pusuda bekleyenlerin beklentilerini göremedik’’ ifadelerini kullandı. Söylenecek çok söz olduğunu kaydeden Bozgeyik bitmediğini ve bitmeyeceğini belirtirken, o kavganın yeryüzü eşitliğin, dostluğun, adaletin, demokrasinin yüzü oluncaya dek mücadele edeceğinin altını kalın harflerle çizdi. Haber Merkezi

Yatırım aracı dövizden altına kaydı

Mon, 20 Oct 25 20:04:13 +0300

2026 yılından çok da umutlu olmadıklarını dile getiren Durdu Döviz Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Cihan Sancılı, yatırım aracının dövizden altına kaydığının altını çizdi. ‘’Sektörün geleceğini çok parlak görmüyoruz. Çünkü faizler kademeli olarak düşürülüyor ancak bunun piyasalara yansımalarını görmüyoruz’’ dedi. Bankaların faizleri düşürmemesi başlı başına bir handikap Merkez Bankası’nın faiz indirme politikasının henüz piyasalara yansımadığına dikkat çeken Sancılı, ‘’Piyasaların aynı şekilde devam etmesi paraların halen bankalarda olduğunun bir göstergesi. Dolayısıyla büyük bir faiz indirimi olmadığı müddetçe ise paraların piyasaya çıkacağını düşünmüyoruz. Ayrıca bankaların faizleri düşürmemesi başlı başına bir handikap. Kredi faiz oranlarında çok da değişen bir şey yok’’ şeklinde konuştu. Tek çiçek ile bahar gelmez, onu da biliyoruz 2025 yılında dolar, Euro ve altın fiyatlarının yükseliş yaşandığını hatırlatan Sancılı, ‘’Altın fiyatları yüzde 50, gümüş fiyatları ise yüzde 75 oranında artış ile yılı tamamlayacağız gibi görünüyor. Ama aynı şeyi döviz için söyleyemeyiz. Çünkü döviz piyasası ciddi olarak baskılandı. Dolayısıyla dövizin her şeyin gerisinde kaldığını söyleyebiliriz. Tek çiçek ile bahar gelmez, onu da biliyoruz’’ ifadelerini kullandı. Paraların bankalarda olması yıl içerisinde nakit sıkıntı yaşatıyor Tekstil ve halı başta olmak üzere birçok sektörde sıkıntı yaşandığını söyleyen Sancılı, ‘’Organize sanayi bölgesi içerisinde faaliyet göstermemiz hasebiyle ekonomik anlamda konulara vakıf durumdayız. Durumların çok da iç açıcı olmadığını görüyoruz, zaman zaman da konuşuyoruz. Bunun yanı sıra paraların bankalarda olması yıl içerisinde nakit sıkıntı yaşatıyor’’ diye konuştu. Enflasyon ile mücadelede çok da başarılı olunduğunu düşünmüyoruz Sancılı, ‘’Enflasyon rakamlarını sürekli olarak revize ediyorlar, güncelliyorlar. Lakin enflasyon ile mücadelede çok da başarılı olunduğunu düşünmüyoruz. Çünkü hepimiz nihai bir tüketici olduğumuz için sebze, meyve ve diğer ürünlerin fiyatlarını görüyoruz. Akaryakıt fiyatlarında artış yaşandığında A’dan Z’ye tüm ürünler etkileniyor. Enflasyonla mücadelede politikaları değiştirirlerse önümüzdeki yıl başarılı olunabilir’’ önerisinde bulundu. Önümüzdeki yıldan çok da umutlu değiliz Sektörel bazda işlerde bir artışın yaşandığını sözlerine ekleyen Sancılı, ‘’Kuyum sektöründe bir hareketlilik söz konusu. Altına talep olduğundan satışlarımız alışlarımızdan fazla. Dolar ve Euro’ya artık yatırım aracı gözüyle bakılmıyor. Sadece ödemesi döviz ile olanlar döviz alıyor, onun dışında alım yok. Önümüzdeki yıldan çok da umutlu değiliz’’ değerlendirmesini yaptı.

Ekonomik krizin faturasının veteriner hekimlere çıkarılması kabul edilemez

Mon, 20 Oct 25 20:02:57 +0300

Bu hafta vergi istisnalarının kaldırılması ve vergi dışında kalanların vergi kapsamına alınmasına yönelik yasa teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülecek. Yasa teklifi kapsamında veteriner muayenehanelerinden 10 bin TL, polikliniklerden 20 bin ve hayvan hastanelerinden 40 bin TL harç alınması öngörülüyor. Yeni torba yasa ile Veteriner hekimlere yapılan haksızlıklara bir yenisinin daha eklendiğini ifade eden Gaziantep Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Meltem Peri, ‘’Yaşanan ekonomik krizin faturasının, devlete hiçbir yük getirmeyen; aksine istihdam yaratan, vergi, kira ve personel giderlerini karşılayan, halk sağlığına yaptıkları katkılarla kamu hizmeti görevini üstlenen veteriner hekimlere çıkarılması kabul edilemez bir haksızlık. Büyükşehirlerde ve nüfusu 30 binin üzerindeki ilçelerde bu tutarlar iki katı olarak uygulanacak’’ ifadelerini kullandı. Düzenlemenin 1 Ocak 2026 tarihinde yürürlüğe girmesi planlanıyor Düzenlemenin 1 Ocak 2026 tarihinde yürürlüğe girmesinin planlandığını söyleyen Peri, ‘’Bir veteriner hekim, işyeri açarken ruhsat veren Tarım ve Orman Bakanlığı’na tüm harç ve bedelleri zaten ödüyor. Buna ek olarak, E-reçete, İTS ve ATS gibi sistemlerin getirdiği bürokratik yükler, e-ticarette yasadışı veteriner tıbbi ürün satışları ve kamudaki istihdam eksikliği nedeniyle artan klinik sayısı, meslektaşlarımızı zaten sürdürülemez koşullara sürüklüyor. Şimdi de her yıl alınması öngörülen bu yeni harç düzenlemesi, mükerrer bir yükümlülük oluşturarak kamuoyunda doğal olarak bir “haraç” algısı yaratıyor’’ şeklinde konuştu. Aynı hizmet için alınan mükerrer ücretler, artık açıkça adalet duygusunu zedeliyor Veteriner Hekimlere destek olunması ve engellerin kaldırılması çağrısında bulunan Başkan Peri, ‘’Kamu otoritesinin görevi, insan ve hayvan sağlığını korumak için özveriyle çalışan veteriner hekimleri cezalandırmak değil; onların mesleklerini sürdürebilmesini kolaylaştırmak ve uzun süredir bekleyen mevzuat düzenlemelerini tamamlamak. Devlet, vergi yükünü adil biçimde dağıtarak çalışanlara ve üretenlere destek olmalı; harçlar yerine kazanç üzerinden adil bir vergi sistemi kurmalı. Aynı hizmet için alınan mükerrer ücretler, artık açıkça adalet duygusunu zedeliyor’’ açıklamasını yaptı. Adaletli ekonomik politikaların hayata geçirilmesini talep ediyoruz Sağlık sınıfında görülmeyen ve sürekli negatif ayrımcılığa tabi tutulan veteriner hekimler olarak, tamamen haksız olan bu düzenlemeden ivedilikle vazgeçilmesini talep ettiklerini kaydeden Peri, ‘’Hayvancılığın sürdürülebilmesi için büyük özveriyle çalışan, hayvan ve halk sağlığına önemli katkılar sunan; devletin sigorta ve destek sistemlerinden yararlanmadığı hâlde hazinenin yükünü hafifleten veteriner hekimlere destek verilmeli. Zaman kaybetmeden, tüm çalışanların nefes almasını sağlayacak adaletli ekonomik politikaların hayata geçirilmesini ve sosyal devletin gereği olan düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz’’ çağrısında bulundu. Haber Merkezi

Her zaman kadınları ön plana çıkarmaya çalışıyoruz

Mon, 20 Oct 25 20:01:38 +0300

Tilkiler Köyü Eğitim Kültür Sağlık ve Dayanışma Derneği Eğitim Kültür ve Kadın Komisyonu Sorumlusu Av. Gizem Ede, ‘’Kadınlar, bizim için önemli bir rol model. Gelecek nesillerin yetişmesinde en büyük rolü annelerimiz üstleniyor. Dernek olarak her zaman kadınları ön plana çıkartmaya çalışıyoruz’’ dedi. Tilkiler Köyü Eğitim Kültür Sağlık ve Dayanışma Derneği tarafından kadınlara yönelik Rumkale-Halfeti turu düzenlendi. Toplumda kadınlara yeteri kadar değer verilmiyor Toplumda kadınlara yeteri kadar değer verilmediğinin altını kalın harflerle çizen Ede, ‘’Toplumda yeteri kadar değer verilmediği için bu yönde çalışmalar yapıyoruz. Bunun yanı sıra yer yıl eğitime katkı gecesi düzenliyoruz. Bu derneğimizin gelenekselleşmiş bir etkinliği. Önemli gecede derneğimizden bursa almış, mezun olmuş ve mesleğine başlamış bir kişi konuşma yapıyor’’ ifadelerine yer verdi. Kadının yer aldığı her alana dokunuyoruz, dokunacağız Etkinliklerle aidiyet duygusu oluşturmaya çalıştıklarını kaydeden Ede, ‘’Kültür alanında birçok çalışmamız mevcut. Köylerimize taziye evleri yapıyoruz, okul projemizin startını vereceğiz. Sağlık alanında çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Örneğin; kadınlar KETEM taramalarından geçiyor. Kadının yer aldığı her alana dokunuyoruz, dokunacağız. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz’’ açıklamasını yaptı. Ede, ‘’Dernek olarak kadınlara yönelik Rumkale-Halfeti gezisi düzenledik. Geçen yıllarda gezimize 100 kadın katılırken, bu yıl ki gezimize 270 kadın katılım sağladı. Birlik ve beraberliğimiz pekişti, çok olumlu dönüşler aldık. Bu tür etkinliklerin artarak devam etmesi ve yeni turistik yerler gezmek isteniyor. Bizler de bunun için elimizden geleni yapacağız’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi

"Eğitimde eşitsizlik derinleşiyor çocuk işçiliği meşrulaştırılıyor”

Mon, 20 Oct 25 14:47:52 +0300

"Eğitimde yol alıyoruz masalı çöktü, çocuk işçiliği hızla artıyor" TÜİK ve MEB verilerini inceleyen Eğitim-İş, "Zorunlu eğitim kâğıt üzerinde varlığını sürdürürken, gerçekte çocuklar ucuz işgücü pazarına mahkûm ediliyor." açıklamasını yaptı. Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) eğitim süresinin azaldığını, okul terkinin arttığını ve çocuk işçiliğinin önünün açıldığını vurgulayarak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) verilerine dayalı bir açıklama yayınladı. Şu tespitler önce çıktı: - Muhtemel Eğitim Süresi (MES) – yani okula başlayan bir çocuğun mevcut okullaşma oranları sabit kalırsa eğitimde geçirmesi beklenen süre – 2022 yılında 18,2 yıl iken, 2023’te 17,9’a, 2024’te ise 17,2 yıla gerilemiştir. - MES 2024’te 11,9 yıla düşerek 12 yıllık zorunlu eğitimin altına düşmüştür. - 2022-2023 döneminde 442 bin, 2023-2024 döneminde 612 bin çocuk zorunlu eğitim dışında kalmıştır. - Çocuk işçi sayısı 2022’de 619 bin, 2023’te 759 bin, 2024’te ise 869 bine yükselmiştir. Çocuklar okulda kalacak kadar korunamıyor Türkiye’de MES, çocukların gerçekten mezun olup olmadığını ya da nitelikli öğrenim görüp görmediğini ölçmüyor yalnızca eğitim kurumunda kayıtlı kalma süresini tahmin ediyor. Daha yüksek sayılar bazen eğitim sisteminin daha uzun sürmesinden, bazen de öğrencilerin sınıf tekrarına zorlanmasından kaynaklanabiliyor. Bu nedenle açıklamada “Uzun eğitim süresi tek başına başarı değil; tersine, tekrarlar ve okulda kalma sorunlarıyla da ilgili olabilir. Bu göstergenin düşüşü, yalnızca okul dışında kalan çocukların arttığını değil, aynı zamanda çocuk işçiliğinin patladığını da kanıtlıyor. Kısacası, çocuklar ya hiç okula gitmiyor, ya da okulda kalacak kadar korunamıyor.” denildi. Zorunlu eğitim kağıt üzerinde kaldı Eğitim-İş açıklamada artan yoksulluk, derinleşen ekonomik kriz ve iktidarın yanlış politikaları nedeniyle çocukların eğitimden kopmak zorunda kaldığına da dikkat çekerek “Zorunlu eğitim kâğıt üzerinde varlığını sürdürürken, gerçekte yol çocuklar ucuz işgücü pazarına mahkûm ediliyor. Böylece en temel hakları olan eğitim ellerinden alınıyor. Bu tablo, “eğitimde yol alıyoruz” masalının çöktüğünü gösteriyor.” ifadelerini kullandı. Ortaya çıkan bu tablonun normalleştirilmemesi gerektiği de belirtilen açıklama “Çocukların yeniden okula dönmesi, çocuk işçiliğinin engellenmesi, eşit, laik ve kamusal eğitimin güçlendirilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. eğitim haktır, pazarlık konusu yapılamaz.” sözleriyle sonlandırıldı. bianet

Fahiş fiyat, stokçuluk ve haksız ticari uygulamalara 2,1 milyar ceza kesildi

Mon, 20 Oct 25 14:47:03 +0300

Ticaret Bakanlığı, 2025’in ilk 9 ayında 427 bin firma ve 26,9 milyon ürünü denetledi Ticaret Bakanlığı, 2025 yılının ilk 9 ayında (Ocak–Eylül) fahiş fiyat, stokçuluk ve haksız ticari uygulamalara yönelik piyasa denetimlerinin sonuçlarını açıkladı. Bakanlık verilerine göre, 426 binden fazla firma ve 26,9 milyon ürün denetlenirken, toplam 2 milyar 100 milyon TL idari para cezası uygulandı. En fazla ceza haksız ticari uygulamalara Bakanlığın iç denetim raporuna göre, 2025'in ilk 9 ayında yürütülen kontroller kapsamında otomotiv, emlak, kuyum, gıda ve elektronik sektörleri dahil olmak üzere 94 bini aşkın işletme incelendi. Bu denetimlerde 4 binden fazla kişi ve firmaya toplam 773 milyon TL ceza kesildi. • Haksız ticari uygulama ve ödeme süreleri: 290,1 milyon TL • Fahiş fiyat uygulamaları: 254,5 milyon TL • Kuyum sektörü: 108,6 milyon TL • Emlak sektörü: 86,4 milyon TL • Otomoiv sektörü: 88,6 milyon TL • Elektronik ileti ve çalışma saatleri denetimleri: 34,7 milyon TL Tüketici ve ürün güvenliği alanında 492 milyon TL ceza Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü tarafından yılın ilk 9 ayında 25.462 gerçek ve tüzel kişi denetlendi. Mevzuata aykırılık tespit edilen 1.650 kişi ve firmaya toplam 491.839.017 TL idari para cezası kesildi. Bu cezaların dağılımı denetim alanlarına göre şöyle gerçekleşti: • Tüketici sözleşmeleri (Ön ödemeli konut, abonelik, mesafeli satış, taksitli satış, paket tur, devre tatil vb.): 266.597.681 TL • Reklam ve haksız ticari uygulamalar: 188.716.434 TL • Ürün güvenliği ve piyasa gözetimi denetimleri: 36.524.902 TL En fazla denetim İstanbul'da Ticaret İl Müdürlükleri aracılığıyla 2025 yılının ilk 9 ayında 306.756 firma denetlenirken, aykırılık tespit edilen 66.447 firmaya toplam 833.814.709 TL idari para cezası uygulandı. Denetimlerin en yoğun olduğu ve ürün bazında en çok cezanın kesildiği iller de açıklandı: • İstanbul: 7.711.150 ürün denetlenirken, 155.152 ürün için 562.287.915 TL idari para cezası kesildi. • Ankara: 4.519.643 ürün denetlendi. • Antalya: 3.953.429 ürün denetlendi. Rekabet Kurumu'ndan 7,6 milyar TL ceza Ticaret Bakanlığı açıklamasında, Rekabet Kurumu'nun da 2025'in ilk 9 ayında 191 firmaya 7,6 milyar TL idari para cezası uyguladığını duyurdu. Geçen yıl bu rakam 7,7 milyar TL olarak kaydedilmişti. Cezaların ağırlıklı olarak gıda, sigorta, finans, inşaat ve kimya sektörlerinde yoğunlaştığı belirtildi. T24

22 yaşındaki hastaya böbrek nakli yapıldı

Mon, 20 Oct 25 14:44:49 +0300

Gaziantep Şehir Hastanesi, bölgenin organ nakli alanındaki öncü merkezlerinden biri olmaya devam ediyor. Hastanede gerçekleştirilen böbrek nakilleri, deneyimli hekim kadrosu ve multidisipliner ekip çalışmasıyla başarıyla sürdürülüyor. 2022 yılından beri yetmezliği olan Osmaniyeli 22 yaşındaki hasta, tedavi için Gaziantep Şehir Hastanesi Nefroloji Kliniği’ne başvurdu. Hastanın değerlendirmeleri tetkik ve tahlilleri Nefroloji Uzmanı Dr. Şayeste Akkan Eren tarafından yapılarak böbrek nakli için uygun olduğu saptandıktan sonra, Organ Nakil Kliniği’ne yönlendirildi. Organ Nakil Kliniği’nden Doç. Dr. Ercan Korkut ve ekibi tarafından gerçekleştirilen operasyon başarıyla tamamlandı. Doç. Dr. Ercan Korkut, yapılan nakillerin birçok birimin ortak çalışmasıyla yürütüldüğünü belirterek, “Organ nakillerimiz; Nefroloji Kliniği, Organ Nakil Koordinatörlüğü, Ameliyathane, Genel Cerrahi Yoğun Bakım ve Organ Nakli Servisi ile arka planda görev alan tüm ekiplerin multidisipliner iş birliğiyle devam ediyor. Tüm ekibimize emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Biz organ nakli ekibi olarak, nakillerin kadavradan yapılmasını ve bu vesileyle organ bağışının önemine dikkat çekmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı. Ameliyat sonrası sürecini paylaşan hasta ise, “Osmaniye’den geliyoruz, Gaziantep Şehir Hastanesi’ni tercih ettik. Çok şükür ameliyatım başarılı geçti. Ercan hocamız, servis hemşirelerimiz ve tüm ekip her aşamada bizimle ilgilendi. Hastane çok temiz, özel hastanelerden farkı yok. Herkesten Allah razı olsun.” dedi. Gaziantep Şehir Hastanesi, sadece Gaziantep’e değil; çevre illere de hizmet veren güçlü sağlık altyapısıyla organ nakli operasyonlarını başarıyla sürdürmeye, organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmaya ve hastalara umut olmaya devam ediyor.

CHP genel merkezi Antep’i gözden çıkardı

Sun, 19 Oct 25 20:11:12 +0300

Genel merkez ve Veli Ağbaba baskısı aşılamadı… CHP ilçe kongrelerinin tamamlanmasının ardından 39. İl Kongresi Şato Restoranda yapıldı. İki adayın yarıştığı seçimde Vakkas Acar, 347 oy ile CHP’nin yeni il başkanı olurken, tabanın desteğiyle aday olan Karaca Bozgeyik 228 oy aldı. Seçim sürecinde olduğu gibi seçime de ‘İthal aday’ damga vurdu. CHP Gaziantep Eski Milletvekilleri Yaşar Ağyüz ve Bayram Yılmazkaya’dan CHP eski İl Başkanı Hayri Sucu’ya kadar birçok kişi, Vakkas Acar’ın aday olmasını eleştirdi. Antep, Veli Ağbaba’nın babasının çiftliği mi? CHP Gaziantep Eski İl Başkanı Hayri Sucu, ‘’İl Başkanı çıkarılırken, Parti Meclis Üyesi Hikmet Erbilgin, beni davet etti görüştük. Kimin aday olabileceğini söyledi. ‘Ben olurum’ cevabını verdim, genel merkez istemez, ‘Vakkas Acar’ olsun dedi. Öyle bir şey olmaz dedim. Gaziantep, Veli Ağbaba’nın babasının çiftliği mi?’’ sorusunu sordu. Bu Antep’i size vermeyeceğiz ‘Sizin iradeniz Veli Ağbaba’nın elinde mi, böyle bir şey olabilir mi?’ Sucu, ‘’İl Başkanı çıkarılırken, Parti Meclis Üyesi Hikmet Erbilgin, beni davet etti görüştük. Kimin aday olabileceğini söyledi. ‘Ben olurum’ cevabını verdim, genel merkez istemez dedi. Eski genel başkanı Hayri Sucu’yu istemez, Özgür Özel’de mi istemez. Genel merkez değil, Veli Ağbaba istemiyor. Vakkas Acar, listesindeki isimleri bile söyleyemez. Sizin iradeniz Veli Ağbaba’nın elinde mi, böyle bir şey olabilir mi?. İlçe başkanlarına baskı yapılıyor. Kim iradesini teslim eder? Bu Antep’i size vermeyeceğiz. Vakkas başkan, git memleketinde Kurultay Delegesi ol da seni göreyim’’ dedi. Yabancı aday transferini ilk defa görüyoruz CHP Gaziantep Eski Milletvekili Yaşar Ağyüz, ‘’Konsey kararı gibi isim açıklıyorlar. Bunu 12 Eylül’de gördük. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de demokrasi ve Cumhuriyete sahip çıkma mücadelesi verirken, parti içi demokrasiyi yok etmeye hakkımız var mı? Konsey üyeleri ile vitrine çıkıp, mikrofon karşısında el kaldırarak bu işler olmuyor. İl ve ilçe başkanları, kendi başarısızlıklarını örtbas etmek için çıkardılar. Futbol kulüplerinde yabancı oyuncu transferini gördük, yabancı antrenör transferi de gördük. Fakat yabancı aday transferini ilk defa görüyoruz’’ ifadelerini kullandı. Kurtarıcı arıyoruz dışarıdan biz futbol kulübü değiliz ‘Örgütü bilen sorunları bilen arkadaşlarımız var. Bu insanların önünü neden kesiyorsunuz’ diyen Ağyüz, ‘’Kurtarıcı arıyoruz dışarıdan. Biz futbol kulübü değiliz. ‘Gel yabancı antrenör bizi kurtar. Yapamadık bu işi sen yap’ diyorlar. Nerede görülmüş böyle bir anlayış’’ ifadelerini kullandı. Bu seçim 28 kurultay delegesi götürme seçimi değil CHP Gaziantep Önceki Dönem Milletvekili Bayram Yılmazkaya, ‘’Hiçbir il başkanı, görevi bırakırken yaşadığı ilin dışından başka birisini aday yapmadı. İlk defa burada oluyor. Herkesin aday olma hakkı var ama bu seçim 28 kurultay delegesi götürme seçimi değil. Türkiye’nin 6’ncı büyük ilinde yaşıyoruz. Binlerce sanayi ve emekçinin olduğu bir ilde yaşıyoruz. Bu seçimde Gaziantep’in önüne vizyonumuz ve misyonumuz yüksek şekilde çıkmalıyız’’ değerlendirmesinde bulundu. Birilerinin ve Reisoğlu’nun adayı var. Kimse kimseyi kandırmasın Partiyi, yollarını, köylerini bilmeyen bir yapı ile başarılı olamayacağını kaydeden Yılmazkaya, ‘’Vakkas Acar’ın buradan aday olması doğru değil. Kaç defa söyledik, başka birini çıkaralım dedik. Fakat olmaz dediler. Şimdi genel merkezin adayı diyorlar, genel merkez benim. Birilerinin ve Reisoğlu’nun adayı var. Kimse kimseyi kandırmasın’’ diye konuştu. CHP’den istifa edip AK Parti’ye katılan Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz’ı eleştiren CHP Parti Meclisi Üyesi Ali Abbas Ertürk, ‘’Bugün sizin oyunuzu alan, alın terinizi çalan, kendi açığını kapatmak için Tayyip Erdoğan’ın yanına topuklayan, size ihanet eden kişiyi de sizlerin vicdanına havale ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, birliğini ve bütünlüğünü sağlayacak, et ve tırnak gibi olacak’’ dedi. Ülkede demokrasinin çok kesintiye uğradığını söyleyen Ertürk, ‘’Bu ülkede haksızlık ve hukuksuzluk yapıldı. Ama biz eskiden demokrasiyi generallere karşı korumak zorunda kalıyorduk, bugün Erdoğan’ın talimatlı hakim ve savcıların karşı korumak zorunda kalıyoruz. Ülkenin geldiği en acı nokta bu. Biz milletin iradesini, sandıktan çıkan sivil siyasetçilere karşı korumak zorunda kalıyoruz. Yoksa bu ülke çok bedel ödedi’’ şeklinde konuştu. Delegelere baskı kurdunuz CHP Gaziantep İl Başkan Adayı Karaca Bozgeyik, ‘’Delegeleri aradınız, ‘Seni ben yazdım, hatırım yok mu, benim işyerimde çalışıyorsunuz’ dediniz. O delegelere baskı kurdunuz. Seçimi kaybedebiliriz ama tarih sizi affetmeyecek. Ey tarih ‘Bu ilçe başkanlarının yaptıklarını karakaplı defterine yaz’. Tarihi cesurlar yazacak. Bembeyaz bir sayfa açmaya geliyoruz. CHP’ni köyler, mahalle, sokaklar ve meydanlarla buluşturacağız. Köy yollarının tozunu yutmaya, sokak nefes aldıracağız’’ diye konuştu. Bembeyaz bir sayfa açacaklarını vurgulayan Bozgeyik, ‘’Gülen yüzümüz, samimiyetimiz evlere çay içmeye geleceğiz. Tutulmamış hiçbir söz kalmayacak, verilmedik hiçbir hesap kalmayacak. Şehrin sokaklarını CHP siyaseti ile buluşturacağız. Çocuklarla, gençlerle, kadınlarla yeni bir Gaziantep geleceği kurmaya geleceğiz. Koltuklarda oturmaya değil, gönüllere taht kuracağız’’ ifadelerine yer verdi. Halka sarılacak bir siyaset anlayışını görünür kılacağız CHP İl Başkanı Reis Reisoğlu’na yüklenen Bozgeyik, ‘’İl binası ve altına da düğün salonu yaptıracaktınız. Şunu bilin ki birçok partilimiz ne kızını evlendirebildi ne de oğlunu. Neden; il binası ve altına düğün salonu yaptırmanızı bekledi. Sabah fabrikaya gidecek işçilere simit dağıtacaktınız. Bir defa dağıttınız. İl başkanlığı dönemimizde işçilerle yan yana koltuklarda fabrikalara gideceğiz. Gaziantep’te geçmiş kongreler üzerinden bir hesaplaşma yapılıyor. Bu parti, geçmiş kongrelerin hesaplaşmalarını bırakıp, geleceğe yürüyecek bir siyaset anlayışını, mahallelerden, köylerden sokaklardan yeşertmesi gerekiyor, bunu da hep beraber yapmalıyız. Siyaset, yukarıya baklava ve fıstık taşınarak yapılmayacak. Halka sarılacak bir siyaset anlayışını görünür kılacağız’’ değerlendirmesinde bulundu. İçimizde ayrışmalar ve kavgalar var CHP Gaziantep İl Başkan Adayı Vakkas Acar, ise şunları söyledi: ‘’Saklamaya, gizlemeye gerek yok, hepimiz biliyoruz. Ben inkar edecek değilim. Ne yazık ki partimizin sorunları var. Görmezden gelemeyiz, yok sayamayız, bu bizim gerçeğimiz. Olmamız gereken oy oranının çok altındayız. İçimizde ayrışmalar ve kavgalar var. Hepimizin şikayet ettiği disiplinsizlikler var. Halkımızın helal oylarıyla partimizin kazandığı, iki belediye başkanlığı elimizden alındı. İşimiz zor, kolay değil. Önümüzde dikenli yollar var. Parti içi sorunları çözmek, azaltmak ya da ortadan kaldırmak zorundayız. Bunun farkında ve bilincindeyim.’’

Gaziantep FK evinde 3 golle sevindi

Sun, 19 Oct 25 19:25:56 +0300

Süper Lig'in 9. haftasında Gaziantep FK sahasında Antalyaspor'u 3-2 mağlup etti. Ev sahibi ekibe galibiyeti getiren golleri Drissa Camara, Kacper Kozlowski ve Mohamed Bayo kaydetti. Antalyaspor'un golleri ise son dakikalarda Bachir Gueye'den (2) geldi. Trendyol Süper Lig'in 9. haftasında Gaziantep FK sahasında Antalyaspor ile karşı karşıya geldi. Mücadeleye güzel ve atak bir oyunla başlayan Gaziantep FK 4. dakikada Drissa Camara'nın golüyle 1-0 öne geçti. Gelen gol sonrası baskısını arttıran Gaziantep FK 17. dakikada Kacper Kozlowski ile farkı ikiye çıkardı. Her geçen dakika oyunun kontrolünü iyice eline alan Kırmızı-siyahlılar 31. dakikada Mohamed Bayo'nun golüyle skoru 3-0'a getirdi ve ilk yarı bu skorla sona erdi. Antalyaspor 84. dakikada Bachir Gueye ile farkı ikiye indirdi ve 86. dakikada Bachir Gueye ile skoru 3-2'ye getirse de sonucu değiştiremedi ve Gaziantep FK mücadeleden 3-2 galip ayrıldı. Gaziantep FK bu galibiyetle puanını 17'ye yükseltirken, Antalyaspor ise 10 puanda kaldı. Ligin gelecek haftasında Gaziantep FK, evinde Fenerbahçe'yi konuk edecek. Antalyaspor ise Başakşehir deplasmanına gidecek. İLK 11'LER Gaziantep FK: Burak, Perez, Arda, Tayyip, Rodrigues, Camara, Melih, Kozlowski, Maxim, Lungoyi, Bayo Antalyaspor: Julian, Bünyamin, Giannetti, Dzhikiya, Paal, Soner, Safuri, Ballet, Abdülkadir, Storm, Cvancara

Tarımda üretimin sürdürülebilirliği, üreticinin emeğinin karşılığını almasıyla mümkün

Sun, 19 Oct 25 18:34:40 +0300

‘’Çiftçilerimiz, gıda zincirinin ilk halkasını oluşturan en kritik aktörler. Üreticilerin emeğinin karşılığını alması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, destekleme politikalarının güçlendirilmesi ve genç nüfusun tarıma teşviki, sektörün geleceği açısından hayati öneme sahip” Çiftçisi üretmeyen ülkelerin açlık ve yetersiz beslenme sorunu yaşamasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Karkamış Ziraat Odası Başkanı İdris Bozkurt, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin, üreticinin emeğinin karşılığını almasıyla mümkün olduğuna dikkat çekti. Genç nüfus tarıma teşvikinin sektörün geleceği için hayati öneme sahip Genç nüfusun tarıma teşvikinin sektörün geleceği için hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Bozkurt, ‘’Çiftçilerimiz, gıda zincirinin ilk halkasını oluşturan en kritik aktörler. Üreticilerin emeğinin karşılığını alması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, destekleme politikalarının güçlendirilmesi ve genç nüfusun tarıma teşviki, sektörün geleceği açısından hayati öneme sahip. Tarımsal gelirlerin istikrara kavuşması, hem kırsal yaşamın sürdürülebilirliğini hem de ülke ekonomisinin direncini artıracak’’ şeklinde konuştu. Tarımsal üretim ulusal güvenlik ve toplumsal istikrar meselesi Tarımsal üretimin üstü açık bir fabrika gibi iklim şartlarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu, bu sene yaşanan doğal afetlerin birçok ürünü büyük ölçüde etkiledi ve sektördeki koşulları ağırlaştırdığını belirten Başkan Bozkurt, ‘’2025 yılı, ülke tarımı açısından tam anlamıyla bir doğal afet yılı oldu. Çiftçilerimiz verilecek desteklerle ayakta kalacak, gelecek yılki üretimini planlayabilecek. Tarım sektörü, bir ülkenin ekonomik bağımsızlığının ve gıda güvencesinin temel dayanağıdır. Üretimin sürekliliği, doğal kaynakların korunması ve kırsal kalkınmanın güçlendirilmesiyle mümkün. Tarımsal üretim sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve toplumsal istikrar meselesi’’ değerlendirmesini yaptı. Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 19’unun israf ediliyor Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 19’unun israf edildiğini sözlerine ekleyen Bozkurt, ‘’Gıdaların yüzde 13’ü hasat ve lojistik aşamasında kaybediliyor. Çöpe atılan gıda aynı zamanda su kaynaklarının da kaybıdır. Gıda israfının önlenmesi sürdürülebilir bir gelecek için kritik önem taşıyor. Ülkemizde günde 12 milyon ekmeğin çöpe gitmesinin ve dünyada üretilen gıdanın yüzde 30’unun henüz rafa çıkmadan kaybolması büyük bir sorun. Gıdayı israf edecek lüksümüz yok’’ ifadelerini kullandı. Sağlıklı beslenmenin sağlanması gibi çok yönlü bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor Bozkurt, ‘’Açlıkla mücadele için gıda sistemlerinin dönüştürülmesi ve güçlendirilmesi, eşitsizliklerin ele alınması ve herkes için uygun fiyatlı ve erişilebilir sağlıklı beslenmenin sağlanması gibi çok yönlü bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor. Dünyada gıda güvenliği ancak devletlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm diğer aktörlerin de aktif katılım ve diyaloğuyla mümkün olabilir. Üretilen gıdanın dengeli dağıtılması, gıda kayıp ve israfın en aza indirilmesi de büyük önem taşıyor’’ dedi. Haber Merkezi

İktidarın sürekli yaz saati uygulaması toplum sağlığını olumsuz etkiliyor

Sun, 19 Oct 25 18:32:55 +0300

Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, ‘’Siyasi iktidarı sürekli yaz saati uygulamasından vazgeçmeye çağırıyor; okullara gidiş ve geliş saatlerinin sağlıklı, güvenli ve verimli bir eğitim-öğretim sürecine uygun şekilde düzenlenmesi için, okulların tam güne geçmesi yönünde gerekli çalışmaların bir an önce başlatılmasını talep ediyoruz’’ dedi. Yargı kararına rağmen sürdürülmesi kabul edilemez İktidarın toplumsal yaşam ve eğitim alanındaki dayatmacı tavrının, öğrenciler ve toplum sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratan son örneğinin kış saati uygulaması olduğunu dile getiren Parlakçı, ‘’Türk Tabipleri Birliği’nin kamuoyuyla paylaştığı açıklamada da ayrıntılı biçimde ifade edildiği üzere, biyolojik saatimizi altüst eden ve toplum sağlığını olumsuz etkileyen bu uygulamanın, yargı kararıyla hukuksuzluğu tespit edilmesine rağmen sürdürülmesi kabul edilemez’’ ifadelerini kullandı. Veli, öğrenci ve öğretmenler ciddi sıkıntılar yaşıyor Sabit saat uygulamasında, kış aylarında çocukların daha gün aydınlanmadan, karanlıkta okula gitmek zorunda kaldığını sözlerine ekleyen Parlakçı, ‘’Gaziantep’te ikili eğitim yapan okullarda eğitimin sabah 06.50 - 07.10 saatlerinde başlamasından kaynaklı olarak, veliler, öğrenciler ve öğretmenler ciddi sıkıntılar yaşıyor. Velilerle yaptığımız görüşmelerde; çocuklarını sabah 05.00’te uyandırmak zorunda kaldıklarını, çocukların okuldan soğuduklarını, karanlıkta okula giden çocuklarından endişe duyduklarını ve kendilerinin çocuklarını okula götürmek zorunda kaldıklarını dile getirdiler’’ açıklamasını yaptı. Öğlenci hava kararınca okuldan çıkıyor Parlakçı, ‘’Erken saatte uyanmak zorunda olan öğrencilerin yaş aralığı da düşünüldüğünde, bu durumun okula uyumlarını ve akademik başarılarını olumsuz etkilediği; dolayısıyla tüm eğitim sistemini zora sokan bir yönü bulunduğu açıkça görülmektedir. Öğretmenlerle yaptığımız görüşmelerde de öğrencilerin ilk derslerde uykulu oldukları, kahvaltı yapamamalarından kaynaklı olarak ders veriminin düştüğü belirtilmiş. Aynı şekilde, öğlenci devrenin karanlıkta okuldan çıkması nedeniyle güvenlik, eve geç kalma gibi pek çok sorun yaşanıyor’’ değerlendirmesinde bulundu. Bilimsel verilere dayanmak yerine uyarıları görmezden geliyorlar Psikologların, erken ya da geç saatte başlayan derslerin öğrencilerin fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimleri açısından uygun olmadığı görüşünde olduğunu belirten Parlakçı, ‘’İktidar, bilimsel verilere dayanmak yerine tüm bu uyarıları görmezden gelerek uygulamaya devam ediyor. Düzeltilmesi mümkün ve hiçbir faydası olmayan bu uygulamanın; veli, öğrenci, okul yöneticileri ve biz öğretmenlere yaşattığı sorunlar göz önüne alındığında, sürdürülmesi anlamsız ve maliyetli hale geldi’’ dedi. Haber Merkezi