DİSK Bölge Başkanı Muzaffer Subaşı ekonominin iyiye gittiği iddialarının koca bir yalan olduğunu, tekstil sektöründe işverenin de işçinin de sıkıntı yaşadığını belirtirken, “Gaziantep’te 3-4 fabrikanın dışındakiler kapasitelerinin çok altında çalışıyor” derken, Tekstil Sanayi İşverenleri Derneği Genel Sekreteri Kemal Çeliktürk de, tekstil sektöründeki işverenlerin önlerini görmediğini söyledi.
Tekstil sektörü sıkıntılı
Gaziantepli kimi tekstilcilerin, sektörün yaşadığı genel ve özel sorun ve sıkıntılar nedeniyle vardiya sayısını azaltarak üretimi kısmayı tercih ettiklerini ifade eden Çeliktürk, pek çok işletmenin elektrik fiyatlarının yüksekliği nedeniyle gece üretim yaptığını kaydetti. Tekstil sektöründe yatırımların teşvikli illere kaydığının gözlendiğini belirten Çeliktürk, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin tekstil ürünleri üretim merkezi konumundaki Gaziantep'in, teşvik uygulamasından olumsuz etkilendiğini söyledi.
Teşvikten olumsuz etkilendiler
Gaziantepli tekstilcilerin 5084 sayılı teşvik yasasının yanı sıra diğer illerdekilere oranla daha yüksek maliyetli girdi kullandıklarını ifade eden Çeliktürk, "Durumu hiç de iç açıcı olmayan tekstil sektöründe yatırımların teşvikli illere kaydığı gözleniyor. Tekstil sektöründe yatının yapacaklar için teşvikli illerde üretim maliyetleri daha düşük. Bu durum Gaziantep'te yapılacak tekstil yatırımlarını frenlemiş durumda. Girişimciler önlerini göremediği için bekleme safhasında" dedi.
Vardiya sayısı düşürüldü
Çeliktürk, Gaziantep'in tekstil sektöründe kaydettiği gelişmeyle övünç duyulmasını ve bu başarının cezalandırılmak bir yana ödüllendirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Gaziantepli sanayiciler kendi yağıyla kavrulmayı biliyor. Ancak, herkesin bir dayanma noktası var" diye konuştu.
Halkı sanal rakamlarla oyalıyorlar
Ekonomik iyileşmeden söz edenlerin ülke gerçeklerini görmezden geldiğini, halkı sanal rakamlarla oyaladığını söyleyen DİSK Bölge Başkanı Muzaffer Subaşı, “Geçmiş yıllarda üç vardiya çalışılan fabrikalar bile tek vardiyaya düşmüştür. İşletmelerin çoğu yüzde 30-40 kapasite ile çalışıyor. İşin üzücü tarafı bu gerçekler, halktan gizleniyor. Ülkemizde ve kentimizde pembe bir tablo yaratılmaya çalışılıyor" dedi.
Subaşı, iradesiz yöneticilerin ülkeyi getirdiği kaos ortamının faturasının işçiye ödetilmek istendiğini, oysa kötü süreçten en çok etkilenen işçinin hiçbir suçu olmadığına dikkat çekerken, “Uluslararası sermayenin örgütleri IMF politikası, dünya ticaret örgütü bizlere sunmak için yoksulluk re çeteleri dayatıyor. Sermayenin iktidarları bu reçeteleri fazlasıyla uygulamaya çalışıyor. ‘Bütçe açığımız var, borçlarımız var diye durmaksızın sırtımıza yeni yükler yüklüyorlar. Bu açıkları biz mi yarattık? Devlet bankaları. şirketleri hortumlayanlar biz miyiz? İşletmeleri zarar ettiren’ bizler miyiz? Elbette hayır. Peki o zaman bedelini niye biz ödüyoruz. Nedeni belli çünkü bu onların düzeni. Adı üstünde bu düzen sömürü düzeni. Sermaye düzenlerine boyun eğen insan çalışanları köleleştirecek her yolu deniyor” dedi.
“Kim inanır bunların ‘Yoksulluğu önleyeceğiz’ demesine”
Eğitimden sağlığa sosyal güvenceden tüm alanlara sosyal devleti daha da küçültmeyi amaçlıyor. Özelleştirme ile bir yandan kamu mallan yağmalanıyor, öte yandan emekçiler işsiz bırakılıyor. Kim inanır onların ‘işsizliği önleyeceğiz' demelerine. Kim inanır bunların ‘Yoksulluğu önleyeceğiz' demesine. Kim inanır sermayenin iktidarına?” diye konuştu.
RSS