“Her sofrada üç ekmek bire indi lokmalar küçüldü”

“Her sofrada üç ekmek bire indi lokmalar küçüldü”

AF ile ilgili sorumuzu da Olcay şöyle cevapladı: “Adam öldürene 20 yıl yerine altı buçuk yıl veriliyor. Neredeyse adam öldürme teşvik edilmiş oluyor…”

-Sayın Olcay, hükümetin uyguladığı ekonomik politikayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Her sofrada 3 ekmek bire indi, lokmalar küçüldü. Sanayi ve ticari guruplarda holdingleşme çoğaldı, milli gelir azaldı.

Küçük örneklere bakıp her şey iyi demek mümkün değil. Allaha şükür biz serbest meslek sahibi olmamıza rağmen, az çok kazanıp muhanete muhtaç olmuyoruz ama, enflasyona yetişemiyoruz. Gören, bakmasını bilen insanlar bu kötüye gidişi değerlendirebilir.

Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir, eylül ayında fıstık 600 lira iken, ocakta 1600 lira olmuştur, önce satan cezalandırılmıştır. Depolayan tüccar kazanmış, kazandırılmıştır.

Pahalılık ve işsizlik çoğalmıştır. Halk etkinliğini yitirmiştir. İşte demokrasi bu yüzden güzeldir. Kenar semtlerdeki, kırsal kesimdeki insanların sandıktan çıkacak oyları, politikacıyı iyi yönlendirmelidir. İşsizlik ve sefalet demokrasinin olmadığının en açık örneğidir.

-Efendim erken seçim hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Erken seçimden çok, gerçek seçim olmasını istiyoruz. Siyasi hayat bize göre tam rayına oturmamıştır. Biz 30-40 senelik bir misyonun devamıyız. Buna rağmen mecliste temsil edilemiyoruz.

Bir güzellik yarışması düşünün. Yalnız bir ailenin 3 kızı katılabilsin yarışmaya. Bunların biri birinci, biri ikinci, biri üçüncü olur elbet. Gerçek anlamda demokrasi değildir bu.

-DYP ve DSP'nin 1982 anayasasını beğenmeyerek anayasayı değişme yolunda, ortak hareket etmek için anlaşmalarına ne diyorsunuz?

-O hareket yanlış yorumlandı... Bu anayasa içinde benimsediğimiz hükümler de var, benimsemediğimiz de. Esasen anayasa, halkın temsilcilerinin hazırlaması ile oluşmalıdır. Ancak 1961 ve 1982 anayasaları adı üzerinde danışmanlar hazırladı. Bunlar tepki anayasalarıdır. Hem hür irade hem yüzde 90 tasvip garip bir durum.

Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda, tüm siyasi akımların meclise girebildiği yeni bir anayasa oluşturulmalı. Günkü anayasada kendi özüne ters düşen durumlar var.

-Peki efendim, Özal hükümetinin hazırladığı infaz yasası hakkında ne düşünüyorsunuz?

-O kanunla, “af” devamlı yapılmak istenmekte. O zaman cezanın caydırıcılığı kalmıyor. Adam öldürene 20 yıl hapis verilirken bu 6,5 yıla indiriliyor. Nerdeyse  adam öldüren kişi teşvik edilecek. “Af” bir kere olur, bir daha yapma denir. İnfaz kanunu, af değil, cezayı hafifletme kanunudur.

-Sorularımızın sonuna yaklaşırken, herkesçe çok merak edilen Yazar olayından bahsetmeden geçemeyeceğiz. Eski Türkiye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yazar büyük gösterilerle partinize girdi. Genel başkan olacağını umuyordu, olamadı. Dolayısıyla partinizden de pek hoşnut kalmadı. Şimdi sağda yeni arayışlar içerisinde. Yeni bir partiden söz ediliyor. Siz nasıl görüyorsunuz, ne diyorsunuz bu konuda?

-Yazar'ın siyasi üslubunu gerçekçi bulmuyorum. Partilerin yarış sahaları kongrelerdir. Yazar kongrede küçümsenmeyecek bir oy almıştır. Ancak tatmin olmamıştır. Kendini, burayı bozan Truva Atı gibi görüyor galiba. “DYP'ye inandı mı” bu kendine oy verenleri dahi düşündürüyor. Bizi beğenmiyorsa gitsin, samimiyetine güvenemiyoruz.

-Son olarak, AP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in, 5 ili kapsayan bir geziye çıkacağını, bu illerin içinde Gaziantep'inde olduğunu bir gazetede okuduk. Gezi ve tarihi hakkında bir fikriniz var mı?

-Demirel'in siyasi yasağı yoktur ama seyahat özgürlüğü vardır. Bu yadırganacak bir olay değildir. 60 yaşında bir adam. Uzun yıllarını bu işe verdi. Görevden ayrılan bir insana ilgi göstermek gayet iyidir. Gelirse eski bir AP'lı olarak bizi ihya eder, hatıra gideririz.

-Demirel'i DYP'li olarak karşılamaz, ilgi göstermez misiniz?

-Demirel'in partimizde bir görevi yoktur. DYP organı olarak değilde..Esasen DYP, Menderes ile, AP ile başlayan akımın taklidi değil, kendisidir.

-Teşekkür ederiz.