Genç Feministler Federasyonu ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu öncülüğünde kadınlar Balıklı Parkı’nda 26 Haziran’da kendi evinin penceresinden şüpheli şekilde düşerek ölen Emel Akbaş için bir araya geldi adalet çağrısında bulundu
Cansu Bozkurt, ‘’Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak buradan sesleniyoruz: Emel Akbaş’ın daha önceki şikâyetlerinin dikkate alınmaması, MŞB’nin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun belirttiği hükümlere uymadan borçlanmaya gitmesi gibi ihlâller sonucunda bu cinayetin yolunun açıldığını, cezasızlık uygulamalarının fail erkeği cesaretlendirerek güçlendirdiğini biliyoruz’’ dedi.
Kadın cinayetleri bir güvenlik problemi olarak görülmeyip “güvensizlik” içinde bırakılıyor
6284 sayılı yasanın, şiddeti daha yaşanmadan bile önlemeye yönelik maddelere sahip olduğunu kaydeden Bozkurt, ‘’Sorun, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan cezalar ile ilgili de değil. Sorunun kendisi kadın cinayetlerini aklayan uygulayıcılarda. Cezalara verilen politik indirimler, cezasızlık algısı yaratarak fail erkekleri güçlendirmektedir. Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı politikalar, yasaların uygulanmasında engel teşkil etmekte, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri bir güvenlik problemi olarak görülmeyip “güvensizlik” içinde bırakılıyor. Diğer taraftan İstanbul Sözleşmesi gibi gerekliliği açık olan bir Sözleşme, ‘‘Türk aile yapısına’’ tehdit oluşturulduğu iddia edilerek uygulamadan kaldırılmış’’ şeklinde konuştu.
Kamusal bir tepkinin olduğunu duyurmayı görev biliriz
Bozkurt, ‘’Daha önce Gaziantep’te yaşanan ve “intihar” olarak şüpheli bırakılmak istenen Bahar Taşkömür davasının emsal teşkil etmesini diliyoruz. Bahar Taşkömür, eşi Eyüp Turan Karabağ tarafından ateşli silahla öldürülerek intihar süsü ile kapatılmak istenmiş; ancak mahkeme, bu algıyı bozarak cinayet suçundan “ağırlaştırılmış müebbet” cezasını onaylamıştır. Emel Akbaş işyerinde dahi kedileri, kuşları besleyen; evinde biri engelli iki kedisi bulunan, muavinlik sınavına hevesle hazırlanan ve iki aylık hamile olup geleceğe dair hayalleri ve umutları bulunan bir hikâye olarak geldi, bizlere. Olayın hemen ardından medyada yayınlanan görüntüler beraberinde birçok kişinin bizlere ulaşarak “Bu intihar değil, cinayet; kadına sahip çıkın” mesajları beraberinde dahi kamusal bir tepkinin olduğunu duyurmayı görev biliriz’’ açıklamasını yaptı.
‘Olayın gerçekleştiği 26 Haziran tarihinde, sabah 05.37’de alınan görüntü kayıtlarından Emel Akbaş ve eşi M.Ş.B’nin tartışmalarına şahitlik ediyoruz’ diyen Bozkurt, ‘’Kayıtlı bulunan görüntülerden Emel Akbaş’ın tartışma nedeniyle evinden çıkıp gidecekken eşi M.Ş.B’nin ardından gelerek bahçede tartışmayı uzatması sonucunda Emel Akbaş kaçarak aracına binmekte; aracıyla uzaklaşacakken ise araç hareket halindeyken eşi M.Ş.B, Emel Akbaş’ın bulunduğu araç kapısını açarak Emel Akbaş’ı zorla araçtan indirmek istemektedir. Emel Akbaş, bu zorlu ısrara rağmen direnerek aracıyla oradan hızla uzaklaşarak kaçmıştır’’ hatırlatmasını yaptı.
Türlü tehditlerle eve çağırdığı anlaşılan M.Ş.B’nin Emel Akbaş’ı 06.36’da eve geri döndürdüğüne dikkat çeken Bozkurt, ‘’Eve dönen Emel Akbaş’ın dışarıdayken aracının benzinini fullediği de daha sonra aracından çıkan benzin fişi ile kanıtlanmıştır. Dolayısıyla intiharı düşünen birinin aracına benzin almak gibi bir amaç taşımayacağı da ortada. Emel Akbaş’ın eve geri döndüğünde aracını bahçeye değil, “emaneten çıkmak amacıyla evinin önüne park ettiği” de görüntülerde yer almaktadır. Bu durumda şüpheli eş M.Ş.B’nin kısa sürecek bir görüşme sonrası Emel Akbaş’a “onu rahat bırakacağını” vaat etmesini doğrular, nitelikte. Dolayısıyla Emel Akbaş’ın evine girdikten 11 dakikalık az zaman süreci sonrasında 06.47’deki düşüş hadisesinin yaşanması, düşüş hadisesinin eşi M.Ş.B tarafından kurgulanmış olduğunu kanıtlar, nitelikte. Kayıtlı görüntülerde yer alan diğer unsur da Emel Akbaş düştükten sonra ardından düştüğü pencerenin perdesinin kapatılması’’ ifadelerini kullandı.