ANASAYFA arrow right Güncel

Eşit ve özgür yaşam talebinin suç sayıldığı antidemokratik bir ülkede yaşıyoruz

Eşit ve özgür yaşam talebinin suç sayıldığı  antidemokratik bir ülkede yaşıyoruz
YAYINLAMA: 09 Mart 2025 / 16.20
GÜNCELLEME: 09 Mart 2025 / 16.20

Antepli kadınlar, Demokratik Kadın Platformu öncülüğünde, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Kırkayak Parkı’nda bir araya geldi. Emek sömürüsüne, savaşlara, yoksulluğa, eşitsizliklere, adaletsizliğe karşı meydanları dolduran kadınlar, şiddetsiz bir yaşam isteklerini yineledi

 ‘Eşit ve özgür yaşama talebinin suç sayıldığı antidemokratik bir ülkede yaşıyoruz’ sözleriyle konuşmasına başlayan Eğitim Sen Şubesi Kadın Sekreteri Gülfidan Özpolat, ‘’AKP/MHP iktidar bloğunun cinsiyetçi politikalarının yanında ekonomik krizler, anti demokratik uygulamalar, tüm yetkinin tek elde toplanması, hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlali, örgütlenme ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar yaşamlarımızı derinden etkiliyor. AKP-MHP iktidarının “Yeni Türkiyesi’nin bizi yaşama, barınma gibi temel haklarımızdan mahrum bıraktığını, seçme ve seçilme hakkımızı gasp ettiğini görüyoruz’’ dedi.

İktidar sözcüleri kadın düşmanı açıklamalarına devam ediyor

İktidar sözcülerinin kadın düşmanı açıklamalarına devam ettiğini kaydeden Özpolat, ‘’Neredeyse tüm kurumlar, plan ve programlarıyla ne zaman evlenmemizin uygun olduğundan, nasıl ve kaç çocuk doğuracağımız, nasıl yaşamamız, giyinmemiz ve davranmamız gerektiğini, hangi çalışma biçiminin bize göre olduğunu tarifleyerek bedenimiz, kimliğimiz ve emeğimizi kuşatma çabası içinde. Yani AKP-MHP iktidar bloğu bize aile dışında var olma seçeneği tanımıyor. Son günlerde adını sıkça duymaya başladığımız nüfus politikalarıyla iktidar, bakım emeğimizden daha yüksek verim alabilmenin, böylece kendi sorumluluğunu bizlerin sırtına yüklemenin hesabını yapıyor’’ şeklinde konuştu.

Torba yasa taslağında LGBTİ+’ların özgürlüklerinin ellerinden alınmasına sebep olacak maddeler var

Özpolat, ‘’İktidarın ‘2025 yılı Aile yılı olsun’ çağrısına cevap vermekte gecikmeyen yandaş kuruluşların evlilik ve aileye ilişkin bir anayasal düzenleme önerisi hazırlayarak işyerlerinde imzaya açmasının da gösterdiği gibi, bu söylemin var olan yasakları daha da arttırarak LGBTİ+ düşmanlığını derinleştirmeye ve nefret söylemlerine meşru zemin hazırlamaya yaradığı açık. Geçtiğimiz günlerde sızan ‘Torba yasa’ taslağında, LGBTİ+’ların yaşadığı ayrımcılık ve şiddet ortamının güçlenmesine, temek hak ve özgürlüklerinin ellerinden alınmasına sebep olacak maddeler var. Türkiye’nin imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelere ve bizzat kendi anayasasına aykırı olan bu maddelerin taslak olarak kalması ve meclis genel kurulunun gündemine dahi gelmemesini temenni ediyoruz’’ ifadelerini kullandı.

İktidarın kadınların siyasal temsilini gasp etmeye çalıştığını ifade eden Özpolat, ‘’Seçimle iş başına gelen kadın belediye başkanları ve meclis üyeleri, kayyum politikalarıyla görevlerinden alınıyor. Kayyum politikaları sadece yerel demokrasinin gasp edilmesi değil, aynı zamanda eş başkanlık ve eşit temsiliyet ile kadınların yerel yönetimlerde temsiline dönük bir saldırıdır. Halkın seçtiği eş başkanlar, meclis üyeleri kayyum düzeniyle görevden alınıyor. Kayyumlar tarafından TİS’ler iptal ediliyor, kadın daire başkanlıkları, kadın müdürlükleri ile oluşturulan sosyal politikalar ortadan kaldırılıyor’’ dedi.

Seçilmiş belediye başkanları ve eş başkanları birbiri ardına görevden alınıyor

2024’te artan işçi direnişlerinin 2025’te de hız kesmeden devam ettiğini sözlerine ekleyen Özpolat, ‘’Grev çadırlarında, fabrika önlerinde, meydanlarda en ön safta yine kadınlar var. Sendikalaşma çabaları işten çıkarmalarla, baskılarla engellenmeye çalışılıyor. Grev yasaklarına rağmen alana çıkan emekçiler içerisinde kadın emekçilerin sayısı ise her geçen gün artıyor. Emek mücadelesi veren sendikacılar, seçilmiş siyasetçiler, özgür basın emekçileri, sanatçılar cezaevlerinde. Seçilmiş belediye başkanları ve eş başkanları birbiri ardına görevden alınıyor. Doğrudan atamalarla yerel yönetimler kayyumlara devrediliyor. Görevi devralan kayyumlarla yerel yönetimler bünyesindeki cinsiyet eşitliği temelli kurullar ve merkezler işlevsizleştiriyor, toplu sözleşmeler geçersiz kılınıyor. Buna karşı ses yükseltmekse suç sayılıyor’’ tespitini yaptı.

Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor

Dünya genelinde her 3 kadından 1’inin fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını kaydeden Eğitim Sen Gaziantep Şubesi Kadın Sekreteri Gülfidan Özpolat, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Türkiye’de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024’ün Ekim ayından bu yana endişeyle takip ediyoruz. 2024’ün son aylarında Narin’in ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde artan kadın cinayetleri, eril yargının Muğla’da vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin haksız tahrik indiriminden faydalanabileceğine hüküm getirmesi bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele kararı olmadığını gösterdi.’’

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *