Ziraat Mühendisi Karaca Bozgeyik, çölleşme ve iklim krizinin hepimizin sorunu olduğuna vurgu yaptı
Dünyanın yavaş yavaş kuruduğunu söyleyen Bozgeyik, ‘’Tarım, iklim krizinden en çok etkilenen sektörlerden biri. Kuraklık nedeniyle verim düşüyor, ürün kalitesi bozuluyor, üretim maliyetleri artıyor. Aynı zamanda tarımın kendisi de bu krize katkı sağlıyor. Aşırı sulama, kimyasal gübreler ve yanlış toprak kullanımı, doğayı daha da zorluyor’’ dedi.
Küresel iklim krizi etkisini her geçen gün daha fazla hissettiriyor
Küresel iklim krizinin etkisinin her geçen gün daha fazla hissedildiğini sözlerine ekleyen Bozgeyik, bu krizin aynı zamanda toprakları kuruttuğunu, tarımı tehdit ettiğini ve yaşamın devamlılığını temelden sarstığını sözlerine ekleyen Bozgeyik, ‘’Kuraklık, iklim krizinin en sert yüzlerinden biri. Yağış rejimleri değişiyor, mevsimler kayıyor ve su kaynakları azalıyor. Türkiye gibi yarı kurak iklim kuşağında yer alan ülkelerde bu durum hem doğrudan insan hayatını etkiliyor hem de tarımsal üretimi büyük bir tehdit altına alıyor’’ ifadelerini kullandı.
Barajlar boş ve yeraltı suları çekildi
Birçok bölgede artık toprağın suya kavuşması için aylarca beklenildiğini vurgulayan Ziraat Mühendisi Bozgeyik, barajların boş ve yeraltı sularının çekildiğini, bu durumun susuzluğun yanı sıra aynı zamanda gıda güvencesini için büyük bir risk oluşturduğunun altını çizdi.
Orta Anadolu, Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde çölleşme riski her geçen yıl artıyor
Kuraklık ile birlikte gelen diğer sorunun çölleşme olduğuna dikkat çeken Bozgeyik, ‘’Çölleşme, toprağın verimliliğini yitirerek yaşamı sürdüremez hale gelmesidir. Aşırı otlatma, ormansızlaşma, yanlış tarım uygulamaları ve suyun bilinçsiz kullanımı; bu süreci hızlandırıyor. Bir zamanlar bereketli olan topraklar artık çatlaklarla dolu. Orta Anadolu, Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde çölleşme riski her geçen yıl artıyor. Çölleşen toprak, sadece tarımı değil, yerinden edilen insanları, azalan hayvan popülasyonlarını ve bozulan ekosistemleri de beraberinde getiriyor’’ tespitini yaptı.
Gıda fiyatları yükseliyor, tüketici ile üretici arasındaki uçurum derinleşiyor
Bozgeyik, ‘’Küçük çiftçiler geçimlerini sürdüremiyor, kırsala göç artıyor. Gıda fiyatları yükseliyor, tüketici ile üretici arasındaki uçurum derinleşiyor. Tüm bu sorunların kalbinde iklim krizi var. Fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma, karbon salınımı gibi insan faaliyetleri; dünyanın dengesini bozuyor. Artan sıcaklıklar, seller, kuraklıklar ve yangınlar artık sadece uzak haberler değil; hayatlarımızın bir parçası’’ açıklamasında bulundu.
Sürdürülebilir tarım uygulamaları yaygınlaşmalı
İklim krizinin etkilerini durdurmak için artık zamanla yarışıldığını vurgulayan Ziraat Mühendisi Karaca Bozgeyik, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Karbon salımını azaltmak, yenilenebilir enerjiye geçmek, suyu ve toprağı korumak hayati bir sorumluluk. Sürdürülebilir tarım uygulamaları yaygınlaşmalı. Toprak ve su yönetimi bilinçle yapılmalı. Ormanlar korunmalı ve yeni yeşil alanlar oluşturulmalı. Bireysel olarak da su tasarrufu, doğa dostu tüketim ve çevre bilinci artık bir tercih değil, zorunluluk. Kuraklık ve çölleşme sadece çevre sorunu değil; aynı zamanda bir adalet, ekonomi ve gelecek sorunudur. Bu kriz, hepimizin ortak meselesi. Unutmayalım ki toprağı korumak, hayatı korumaktır.’’