Popüler kültür kitap okumayı baltalıyor

Kitap okumanın insanın kişiliğini geliştirmede en etkili yol olduğunu belirten Selahattin Aksoy, “En kolay ve ulaşılabilir bilgiye kitap ve okumak sayesinde ulaşabiliriz. Kitap insanın çevreye saygısını, özgüvenini, hakka ve hukuka olan saygısını artırır, en önemlisi insanın kişilik gelişmesine katkıda bulunur. 1964 Yılından beri kutladığımız hafta sayesinde insanlara kütüphaneyi daha çok sevdirmeyi ve tanıtmayı amaçlıyoruz” dedi.

“Okumak gelişmişlik düzeyini belirler”

Gaziantep Üniversitesi Öğr. Gör. Halil İbrahim Yakar’da, kitap okuma oranının bir milletin gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılı olduğunu vurguladı.

Yakar, Türkiye'de okuma oranının dünya standartlarının çok altında olduğunu hatırlatırken, “Avrupa standartlarında yılda 100 kişiye düşen kitap okuma oranı 13,8 iken, ülkemizde bu sayı ancak 2,8. Bu da bizim okumaya ve öğrenmeye ilgisiz bir toplum olduğumuzu gösteren açık bir kanıt” dedi.

“Kütüphanelere sahip çıkmalıyız”

İnsan belleğinin üç türlü algılamaya sahip olduğunu belirten Yakar, “İnsanlar algılama olarak üç türlü belleğe sahiptir. Bunlardan birincisi canlı bellek, ikincisi gördüğümüz şeyleri algılayan maddesel bellek, üçüncüsü ise insanlar için en önemli olan ve tarihler boyunca bilginin alışverişini sağlayan bitkisel bellektir. Bitkisel bellek, yazılı kağıtların kullanılarak görülmeyen şeylerin algılanması olayıdır. Bitkisel belleğin mabetleri kütüphanelerdir. Kütüphaneler insanlık tarihi boyunca bilgi birikimlerinin ve hayat tecrübesinin aktarıldığı en önemli mekanlardır. Bu mabetlere sahip çıkmalı ve korumalıyız. Bu mabetlerin sayısı ne kadar artarsa ülkemiz açısından o kadar iyi olacağı kesindir” diye konuştu.

“Kitap okuma ihtiyacı 236. sırada yer alıyor”

Yakar, popüler kültürün kitap okumayı baltaladığını dile getirdiği konuşmasında, “kitap okumak hiçbir zaman boş vakit geçirme aracı olarak düşünülmemelidir. Kitap okumak insanlık için hava ve su kadar lazım olması gereklidir. Maalesef popüler kültürün elemanları her gün televizyona çıkıp boş vakitlerini kitap okumakla geçirdiğini belirtince, insanlar bundan etkileniyor ve kitap okumanın sadece boş vakti geçirme aracı olduğu gibi yanlış bir fikre sahip olunuyor. Bu bilgiye ve kitap okumaya yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Kitap boş vakit geçirme aracı, eğlenme aracı değildir. Kitap okumak bilgilenmek için yapılmalıdır. Türk insanının sorulan ihtiyaç sıralamasında kitap okumanın kaçıncı olduğunu söylesem inanamazsınız. Kitap okumak ihtiyaç sıralamamız da 236. sırada yer alıyor. Avrupa'da ise ilk 10 içerisinde, aradaki düşünce farkını anlayabiliyor musunuz” diye konuştu.

“Bilgiyi masal dinler gibi ulaşılamaz”

Bilgiye masal dinler gibi kulaktan dolma laflarla ulaşılmaya çalışıldığını, toplumda genel eğilimin okumak değil, dinlenmek olduğunu kaydeden İbrahim Yakar, “Bilgiye masal dinler gibi kulaktan dolma şekilde ulaşmaya çalışıyoruz. Böyle olunca da konular hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi insanlar haline geliyoruz. Bilgiye böyle ulaşılmaz. Bu dedikodudan öteye gitmez. Bilgiye değişik kişilerin yazdığı yazıları okuyarak ve araştırarak ulaşılır. Bilgi özümsenmesi gereken bir olaydır. Asla kulaktan dolma bilgi sahibi olmaya çalışmamalıyız” diye açıklamada bulundu.

“Eğitim sistemimiz okumayı engelliyor”

Yakar, kitap baskı sayısı arttıkça okuma oranının düştüğünü ülkemizde her yıl kitap baskı sayısı arttığını, ama okuma oranının azaldığını kaydetti. “Üzülerek söylüyorum okuma alışkanlığımız yok” diyen Yakar, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu da eğitim sistemimizin yanlışlığından kaynaklanıyor. Eğitim sistemimiz okumanın en sona düştüğü bir ortamı yaratıyor. Öğrencilere ödev veriliyor ama bunu mecburi olarak yaptıkları için kitap okumanın sadece okul hayatında gerekli olan bir araç gibi görüyorlar. Kitap okumayı bir alışkanlık olarak görmüyorlar. Bu bizim eğitim sistemimizin en büyük yanlışlığı”