Müşteri falcı kadına soruyor:
“Hani, kocan para kazanacak dedin, niçin kazanmıyor?” “Hani kocam bana dönecekti, niye dönmüyor?”
Biri yalvararak yardım istiyor, biri seve seve yalan söyleyip, yolunu buluyor...
SABAH Araştırma Ekibi
Bir hoca...
Bir başka falcı...
Bu kez amacım hocaya gitmek, ya da suya baktırmaktı. Bir kez fala baktırmıştım. Fala bakmak adına insanların nasıl kandırıldığı hakkında bir fikrim olmuştu. Bunu düşünerek yola çıktık ama işler istediğimiz gibi yürümedi.
Günlerden cuma olduğu için hocalar başka hocalara veya başka yerlere ziyarete gitmişler. Adresini aldığımız ve kapısına vardığımız hocaları bulamadık. Özellikle 3 cuma kitap okuyan ve 10 bin lira alan bir hoca vardı ki, onunla görüşmeyi çok istedim. Kuran'ın belli bölümlerini okuyan, kocası, kızı, çocuğundan sorunları olan pek çok kadının gözdesi Sayın hocanın yeteneği çok gelişikmiş! Bana bu hocayı tavsiye eden ve götüren yakın akrabasının herkese okumadığını, okuyunca da sorunun mutlaka çözümlendiğini söylüyor.
Kadının kocası vefat etmiş. Bundan sonra gitmediği hoca kalmamış. Sonunda bu akrabası sayesinde işler yoluna girmiş. Yeni bir sevgili bulmuş. Çok mutluymuş. Aşığı eve gelmediği zamanlar hocaya biraz şeker, biraz pirinç vb. götürerek eve gelmesini sağlıyormuş. Kadın, diğer hocalar için «Fasafiso, hepsi düzenbaz, üçkağıtçı. Ben onlara ne paralar yedirdim de hiçbir faydasını görmedim. Seni götüreceğim çok gözde biri. Herkese yapmaz» diyor.
Acıklı, yıkılan bir yuva hikayesi anlattım. Kadının içi parçalandı, Reni dertlerimden kurtarmak için hocanın elinden geleni yapacağını söyledi. 10 bin liraya okunacak olan, Kuran’dan bölümler ve Ahmediye kitabı...
Hocanın daha aşağıya yapıp yapamayacağım soruyorum. Tanrı adına iş yaptığını söyleyen hocanın yüreği para için biraz olsun sızlamazmış. Hocayı evinde bulamıyoruz. Bu kez suya bakan hocayı bulmak istiyoruz, o da yok. Elimiz boş dönmesin diye meşhur bir falcı adresi alıyoruz. Falcıya vardığımızda 50-60 yaşlarında bir kadınla karşılaşıyoruz. Bizi pis, köhne ve karanlık bir odaya alıyor. Kadın hemen pencere yanındaki tahta divanına geçip yanı başındaki tüpü ateşleyerek kahve yapmaya başlıyor. Bizlerde tahta sandalyelerin üzerine geçerek kaderimizi (!) dinlemeye hazırlanıyoruz. Bizimle gelen bir müşteri ile beraber üç kişi oluyoruz. ilk fal benim. Yüzüme bakıp evli mi, bekar mı olduğumu soruyor. Geçen defadan ders aldığım için bu kez yalan söylüyorum Evli ve ayrılmak durumunda olduğumu ima yollu belirtiyorum. Başlıyor yalan üzeri ne yalanlar söylemeye. İlgisiz pek çok şey anlatıyor. Bende kağıt büyü olduğuna karar veriyor. Sıra yanımdaki arkadaşa gelince o da kendi durumunun aksine başka yalanlar söylüyor. Aynı şekilde yine yalanlar gerçekle ilgisiz sözler söylemeye başlıyor. Bu arada ağzımızdan laf almaya çalışıyor. Sert bir şekil de soru sorup yanıtlamamızı bekliyor. Bu arada içeri yeni bir müşteri giriyor. Bu hanım, kapı, kapı dola şıp geleceklerinin iyi olmasını diliyormuş. Son günlerde falcı hanımın başına bela olmuş. «Sen kocan para kazanacak dedin. Niçin kazanmıyor? Hani bana dönecekti, niye dönmüyor?» diye kavga ediyormuş. Eltisinin durumu iyi imiş. Yoksa ona başka bir yardım da mı bulundun» diye her gün sormaya geliyormuş «Ne olur bize yardım et» diyor. Çaresizlik içerisinde tek umut olarak falcı hanıma sığınıyor. Ne demeli bu insanlara. Biri yalvararak yardım istiyor. Yalandan da olsa iyi sözler edilmesi ile mutlu oluyor. Biri de seve seve yalan söyleyip, yolunu buluyor. Bizim fallarımız bittikten sonra 50 lira borcumuzu verip çıkıyoruz. Bu kez falı ucuza kapattığımızı düşünerek seviniyoruz. Şu falcılarda olmasa yaşam renklenmeyecek mi idi yoksa?!!