ANAP İl İkinci Başkanı Kadir Deniz’le bir konuşma:
“Müstehcenlik önlenmeli, eğitim mukaddesatçılıkla ele alınmalı...”
ANAP’lılar Demirel’e şans tanımıyor. Milletvekiliyle oynayan dansöz değil, şarkıcıymış.
Geçtiğimiz günlerde bir İstanbul gazetesinde eski AP lideri Süleyman Demirel'le yapılan bir söyleşi yayınlandı.
Demirel, ANAP’ın dört eğilimi birleştirdiğini söyleyen bir parti olduğunu belirterek, “O zaman bu parti bir hiçtir. ANAP iktidardan düştüğünde de yok olacaktır. ANAP eğer iktidar olmasaydı durumu MDP ve HP'den farksız olurdu” diyordu.
Eski AP liderinin bu sözlerini ANAP il ikinci başkanı Kadir Deniz'e ileterek, ANAP hakkındaki bu görüşlere karşı ne düşündüklerini sorduk.
- Eski AP liderinin, partiniz hakkındaki bu görüşlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Demirel geçmişte bir kitle partisinin lideriydi. Bugün bizde kitle partisiyiz. Kitle partilerinin içinde toplumun her kesiminden gelen gurupların ve fikirlerin oluşturduğu bir birlik vardır. ANAP‘ta da birlik oluşmuştur. Biz gelecekte yalnızca SHP'yi rakip olarak görüyoruz.
- Yani ANAP'ın iktidardan düştüğü anda dağılacağı fikrine katılmıyor musunuz?
- Bu görüş yanlıştır. ANAP birlik içindedir, aktif bir yapısı vardır. Bu yapısının gereği olan durumlar kimseyi umutlandırmamalıdır.
- Eski AP lideri son açıklamalarında “Ben karşımda sol isterim. Ben fikirlerimi söylerken, karşımda kendi fikirlerini söyleyen bir sol olmalıdır ki demokrasi olsun” diyor. Bu görüşü AP liderinin siyasal düşüncelerinde bir olgunlaşma olarak niteleyebilir misiniz, siz de parti olarak karşınızda bir sol istiyor musunuz?
- Bu konuşma liderin şu anda içinde bulunduğu durumdan kaynaklanan ve geçmişle tenakuza düşen bir açıklamadır. Fakat biz de demokrasilerde yapıcı muhalefetin gereğine inanan bir partiyiz.
- Yani karşınızda sol partilerin olmasını istiyor musunuz?
- İstesek te istemesek te bir partiyiz ve muhalefet partileri de olacaktır. İstememek kendimizi inkar olur. Ancak haksız yere saldıralı ve iktidarı yıpratan bir muhalefet hizmetleri engelleyerek devletin gücünü zayıflatır.
- Demirel açıklamalarında “Seçim ne kadar erken yapılırsa Türkiye için o kadar yararlıdır” diyor.
- Yenilen güreşçi güreşe doymazmış. Muhalefettekilerin erken seçim istemesi doğaldır. Erken seçim ANAP gibi alternatifsiz bir partinin ancak lehinedir. Erken seçim olsa bile ANAP büyük bir çoğunlukla yeniden iktidara gelecektir.
- Sağdaki yeni oluşumların oylarınızı böleceği söyleniyor ne dersiniz?
- Seçimlerdeki baraj sistemi nedeniyle bölüneceğini sanmıyorum. Zaten ANAP dışındaki partiler küçük partilerdir. Demirel bir misyon partisini destekliyor. Misyonu neyse o misyonun taraftarlarıyla kalırlar.
- Sağ kesimdeki yeni arayışlar partinize olan güvenin ve ilginin azaldığını göstermez mi?
- Genel sekreterimizle bir haftalık gezi yaptık. İlginin azalıp azalmadığını orada görmek mümkündü DYP'dekiler bizim geçmişte birlikte çalıştığımız arkadaşlardır. Biz onları da ikna edeceğimizi umuyoruz. Herkesi ikna etmeye çalışacağız.
- Sıkı ikna etmeye çalışanlar olmuyor mu?
- Muhakkak oluyor. Siyaset ikna sanatıdır. Ancak büyük parti olmamız, ikna gücümüzün fazlalığını gösterir.
- Eski siyasilerden Bölükbaşı'nı dinlemeye çok giden olurmuş. Ancak seçim zamanı geldiğinde umulan oy çıkmazmış. Partinize şimdi gösterilen ilginin seçim sandıklarına akacağı düşüncesinde misiniz?
- Biz yapıcı bir partiyiz. Türkiye'nin meselelerini biliyoruz. Halli için en uygun kararları uyguluyoruz. Vatandaşın geçmişte taş taş üstünde bırakmamış partilere oy vereceğini sanmıyorum.
- Taş taş üstüne bırakmayanı tercih etmeyebilir ama, zam üstüne zam yapanı da tercih eder mi?
- Vatandaşlarımız yapılanların sağlıklı olduğuna inanmış ve sonucunu beklemektedir. Her divan toplantısında istediği tek şey var. Müstehcenliğin önlenmesi ve eğitimin mukaddesatçılıkla ele alınması oluyor.
- Yalnız vatandaş, divan toplantısından çıktıktan sonra dansözlerle oynayan ANAP'lı milletvekillerinden, müstehcenliğin önlenmesini isterken, yanlış kapı çalmıyor mu?
- Gaziantep'teki yemekte dansöz yoktu. Biz özellikle çıkarmadık. Milletvekiliyle oynayan da dansöz değil şarkıcıydı.
- Aynı şey değil mi?
- Aynı değil hem oynamak bizim gelenek ve göreneklerimiz içindedir. Düğünde oynayıp, ölüde ağlamayan sosyal insan değildir. Müstehcenliğin sınırlarını belirleyeceğiz. Neyin sanat, neyin sanat olmadığı tespit edilecek.
- Milletvekilinin karşısında oynadığı şarkıcıyı da sanatçı olarak kabul edip, öyle değer verir misiniz?
- Elbette sanatçı olarak değer veririz.
- Teşekkür ederiz.