ANASAYFA arrow right 40 Yıl Önce

SABAH demir parmaklıklar arkasında kadınlarla... (2)

SABAH demir parmaklıklar arkasında kadınlarla... (2)
YAYINLAMA: 24 Ocak 2025 / 10.46
GÜNCELLEME: 24 Ocak 2025 / 10.46

Suçlu kim? (2)

Tüm olayların kaynağı cehalet

NURGÜN BALCIOĞLU

Hükümlü kadının küçük kızı annesine “Sen neden buradasın'’ diye soruyor

Koğuşta gördüğüm küçük kızı annesi alıp getiriyor. Pırıl pırıl bir çocuk. Ankara'dan 20 gün için annesinin yanına gelmiş. Koğuştan inerken annesine: «Bende gazeteci olacağım» demiş.

“Annem resimlerimizi çekip bizi gazeteye vereceksin diye yaklaşmıyor» diyor. Resim çekmediğimi kimsenin ismini de yazmayacağı mı söylüyorlar ama nafile... «Ben gazeteci olmaktan vazgeçtim» diyor.

E.A. kendini anlatmaya başlıyor. Adıyaman'ın Besni ilçesinde oturuyorlar.

-Bizde yabancıya kız vermezler. Beni de dayımın oğluna vermek istediler. Ancak ben sevdiğimle kaçtım. İki yıl mutlu bir evlilik sürdük. Bu arada ailemin sürekli öldürme tehdidi de eksik olmadı. Nihayet yeğenlerim kocamı öldürdü. Dayanamayıp bende yengemi öldürdüm. Şimdi kızım «Anne sen neden buradasın. Ne yaptın?» diye sorup duruyor, diyor.

Küçük kızı Ankara' da bir tanıdığının yanında ilkokula devam ediyor.

31 yıl hüküm ve cezaevinde geçen 10 yıl... dile kolay. E.A. artık birtakım şeylerin bilincine varmış.

-Bütün olaylar cahilliğimizden başımıza geldi. Aile baskısı. Sürekli kendi istedikleri olsun istiyorlar. Baskılar sonunda böyle acı olaylarla noktalanıyor deyince, diğer hanımlarda yakınıyorlar. H.B. sanki diyor, evleneceğimiz insanla bir ömrü paylaşacak olan bizler değiliz de ailelerimiz. Baskıları burada bile devam ediyor.

AF NE ZAMAN ÇIKACAK?

Konuşmalar arasında AF ne zaman çıkacak diye sorular geliyor. Ellerinde birkaç tane büyük gazete var. Her gün sürekli gazete izliyorlarmış ama yine de benden soruyorlar. İlgililer 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda AF çıkacağını söylüyorlar, diyorum. Af konusu açılınca hanımlar yalnızca siyasi suçluların sürekli gündemde tutulduğundan yakınıyorlar.

-Bizleri hiç düşünen konuşan yok. Bir kere televizyona çıkan gazeteci hep kader mahkumları için af af deyip durmuştu, diyorlar.

Cezaevinde hayata bağlayıcı en güzel sözün AF kelimesi olduğunu anlıyorum. Sözü bile sevinç yaratabiliyor. AF çıkacak mı sorusu daha sonra birkaç kere soruluyor.

KENDİSİNE SARKINTILIK EDEN KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ HÜKÜM GİYMESİNDEN ÜÇ GÜN SONRA GÖZLERİ GÖRMEYEN KOCASI BOŞANMA DAVASI AÇTI

G.K. 13 yaşında gözleri görmeyen biriyle görücü usulüyle evlendiriliyor. 14-11 ve 7 yaşlarında üç çocuğu var. 16 yıllık evlilik bir cinayetle sonuçlanıyor. G.K. kendisine sürekli sarkıntılık eden kişiyi sokak ortasında öldürmek zorunda kalıyor.

-Kocam ve aileme durumu söyledim, bir şey yapamadılar. Sonunda namusumu korumak için başımın çaresine bakmak zorunda kaldım, diyor.

Mahkeme 15 yıl 10 ay hüküm verdikten üç gün sonra kocası ziyaretine geliyor. Boşanmak istediğini söylüyor. Önce G.K. boşanmak istemiyor.

-İlk üç yıl çocuklarımın çamaşırını cezaevinde kendim yıkadım. Kocamın da gözleri görmediği için boşanmayı kabul ettim. Kocam yeniden evlendi. Şimdiki kadın özellikle kız çocuğuma eziyet ediyormuş. Çocuklarımı ancak özel günlerde ziyaretime gönderiyorlar.

Diyor. Önce cinayet işlediği için pişmanlık duymadığını, bir süre sonra pişmanlık duymaya başladığını ifade ediyor.

-Namusum ve ailem için bir şey yaptığımı sanıyordum. Oysa onlar bana destek olmadı, diyor.

HANIMLAR ÖRGÜ VE DANTEL YAPIYOR

Hanımların her birinin elinde ya örgü ya dantel var. Cezaevine ziyarete gelen yakınları aracılığıyla bu el işlerini satıyorlarmış. Daha çok sipariş üzerine çalıştıklarını öğreniyorum. Çoğunluğu cezaevinde açılan kursta okuma-yazma öğrendiklerini belirtiyorlar. Sohbetimiz arasında cezaevi müdürü birkaç defa yemekhaneye uğruyor. Müdür gelince konuşmalar kesiliyor, hep birlikte ayağa kalkıyorlar. Müdüre çay veya kahve ikram ediliyor.

Müdür gittikten sonra bir rahatlama oluyor. Tedirginliklerinin nedenini soruyorum.

-Biz kendi başımıza yaşamaya alıştık. Bir erkek görünce tedirgin oluyoruz, diyorlar.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *