AB Bakanı Çelik, Türkiye 2016 İlerleme Raporuna ilişkin, "PKK terör örgütüyle mücadelede orantısız güç kullanıldığı gibi bir ifadeyi kabul etmiyoruz. İfade rapora nasıl girmişse Avrupa Birliği kurumları için utanç vesikasıdır." dedi.
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Bakanlıkta, Avrupa Komisyonunun yayımladığı AB 2016 Türkiye İlerleme Raporu'na ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Bakan Çelik, Avrupa Birliği'nin, Avrupa'nın kurucularının güçlü perspektiflerinin çok gerisinde olduğunu söyledi.
AB'nin şu aşamada gelecek perspektifi üreten bir kurum olmadığını dile getiren Çelik, "Özellikle bugünkü raporun Türkiye'nin AB birlikteliğini pekiştiren ve müzakere sürecinin önünü açan bir tarafının olması çok önemliydi. Çünkü uzun zamandan beri AB sadece bildiri yayımlayan bir kuruma dönüşmüştür." diye konuştu.
Yapıcı ve yol gösterici olmaktan uzak bir raporla karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle dünyayı ve Türkiye'yi anlama, Türkiye'nin terörle mücadelesini doğru bir şekilde değerlendirme konusunda, Türkiye'nin özellikle reformlar konusunda attığı ilerici adımları kıymetlendirme konusunda pek çok değerlendirme eksikliği söz konusudur. Bu rapor, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine hizmet etmeyen bir anlayışla yazılmış ve katılım müzakereleri perspektifinden uzak. Bizim esas ilişkilerimizin omurgasını katılım müzakereleri teşkil etmektedir. Dolayısıyla katılım müzakerelerinde nasıl ilerleyeceğimizi ifade etmeyen, farklı iş birliği alanlarında somut öneriler ortaya koymayan değerlendirmeler sadece retorik düzeyinde kalıyor. Gece gündüz bildiri yayımlıyorlar, değerlendirme yapıyorlar."
"Raporda objektif değerlendirmeden
uzak bölümler var"
Türkiye'nin eleştiriye açık olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Raporun yayınlanması öncesi Komisyon nezdinde yoğun çaba sarf ettik. Objektif bir değerlendirme olsun ve yapıcı eleştiriler barındırsın diye. Bunların bir kısmı yansımış ama maalesef ciddi bir şekilde yapıcı eleştiriden uzak ve eleştirinin kalitesi konusunda ciddi kuşkular doğuran, objektif değerlendirmeden uzak çeşitli bölümler de var. Özellikle siyasi kriterler ile yargı ve temel haklar faslına ilişkin bölüm objektiflikten ve gerçekleri ifade etmekten maalesef çok uzaktır."
"FETÖ Nazileri
bile geride bırakır"
Türkiye'nin son bir yılda birçok terör örgütüyle karşı karşıya kaldığına, Suriye ve Irak sınırındaki gelişmelere ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) varlığına dikkati çeken Çelik, "Böylesi bir dönemde aslında bu, Avrupa Birliği için de yeni bir vizyon üretmek için somut önerilerle dünyanın önüne çıkmak için bir fırsattı fakat bu fırsatın bu raporla iyi değerlendirilemediğini görüyoruz." dedi.
Raporda FETÖ'nün darbe girişiminin kınanmasından duyulan memnuniyeti dile getiren Çelik, "Türkiye'nin anayasal kurumlarına verilen desteği teşekkürle karşılıyoruz. Ancak raporda darbe girişiminin faili olan Fetullahçı Terör Örgütüne dönük yürütülen çok yönlü ve son derece başarılı, bu ülkenin geleceği için de vazgeçilmez olan mücadelenin yeterince anlaşılamadığını, buna dönük bazı eleştirilere kesinlikle katılmadığımızı ifade etmek isterim. Biz bu mücadeleyi Türkiye'yi otoriterleştirmek isteyen sapık bir dini anlayış temelinde Türkiye'nin laik demokratik hukuk düzenini ortadan kaldırmak isteyen bir yapıya karşı veriyoruz." dedi.
Bu mücadele çerçevesinde orantılı tedbirler alındığını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: "Fetullahçı Terör Örgütü, demokrasiye, topluma ve devlet kurumlarına karşı düşmanlık ifade eden bir örgüttür. Dolayısıyla bizim önümüze herhangi bir şekilde yargıçlar, akademisyenler ya da gazeteciler gibi meşru kimlikler altında bir sorguya dönüştürülmesini kabul etmiyoruz. Bu terör örgütü Avrupa tarihinde Nazilerle kıyaslanabilecek, Nazileri bile geride bırakabilecek insanlık düşmanı, millet düşmanı işlere imza atmış bir terör örgütüdür. Dolayısıyla alınan tedbirlere ilişkin ifade ve endişelerin hepsinin yersiz olduğunun altını çiziyoruz. Bu konuda yürüttüğümüz mücadele hukuka uygundur."
Türkiye'nin hukuk devletiyle, demokrasi ve insan haklarıyla ilgili bütün yükümlülüklerine bağlı olduğunun altını çizen Çelik, "Hiç kimse attığımız adımların, terörle mücadele bağlamında yürüttüğümüz adımların hukuka aykırı olduğunu ifade edemez. Nitekim Avrupa Konseyi'nin kurucu üyeleri arasında yer alan ülkemiz, attığı adımlarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15. maddesine uygun hareket etmiştir. Sözleşmenin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarına uygun olarak hukuki adımlarını şekillendirmiştir." diye konuştu.
Çelik, devlet teşkilatının FETÖ'den temizlenmesinin hayati bir mesele olduğunu anlamakta güçlük çeken bazı çevrelerin rapordaki izlerinin görüldüğünü belirten Çelik, "Raporda siyasi kriterlerle, 23. yargı ve temel haklar faslına ilişkin bazı tespitler ülkemizin reform çalışmalarını yeterince taktir edememektedir." dedi.
"Türkiye söz konusu olunca
teleskop yerine mikroskop kullanıyorlar"
Çelik, AB'nin Türkiye'deki ifade özgürlüğüne yaklaşımına ilişkin ise "Gazeteci, yazar, akademisyen diyorlar. Şimdi bunlara sırf bu kimliğe sahip olduğu için dokunulmazlık talep ediyor pek çok Avrupa Birliği siyasetçisi. Aslında Avrupa içerisinde de böyle bir şey yok ama Türkiye söz konusu olunca maalesef bu meselelerde mikroskop yerine teleskop kullanmayı tercih ediyorlar." diye konuştu.
Çelik, şunları kaydetti: "Ayağımızı bastığımız yer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları açık bir şekilde terörü ve şiddeti öven, kışkırtan, teşvik eden her türlü söylemin ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilemeyeceğini söylüyor. Eğer Türkiye'de terör ve şiddeti öven, kışkırtan ve bunları teşvik eden söylemler karşısında Avrupa Birliğinin ilerleme raporuna ya da herhangi bir siyasetçisi karşısında bizim müsamahakar davranmamızı söylüyorsa yaptığı bu değerlendirme ve söylediği bu söz, doğrudan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına aykırıdır, ona saldırıdır."
"AB kurumları için 'Orantısız
güç' ifadesi utanç vesikasıdır"
Çelik, raporda yer alan PKK terör örgütüne ilişkin ifadeler hakkında ise "PKK terör örgütüyle mücadelede orantısız güç kullanıldığı gibi bir ifadeyi kabul etmiyoruz. Bu orantısız güç kullanma ifadesi bu rapora nasıl girmişse Avrupa Birliği kurumları için utanç vesikasıdır." diye konuştu.
DEAŞ konusunda "ama"ya tahammül etmeyen AB'nin PKK konusunda "ama"sız cümle kuramadığını söyleyen Çelik, bunların ikisinin de vahşi terör örgütleri olduğunu ve aralarında değer veya kıymet verme hiyerarşisinin olamayacağını belirtti.
Çelik, bu durumun "AB içindeki bazı siyasetçilerin PKK terörünün tehlikesini anlama konusundaki vizyon eksikliğinden ya da PKK'ya duydukları sempatiden kaynaklandığını" dile getirdi.
"Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu'nda PKK ile ilgili yapılan değerlendirmelerin hepsi AİHS'ye ve AİHM içtihatlarına aykırıdır." şeklinde konuşan Çelik, AB'nin terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'yı meşrulaştırma gibi bir çaba içine girilmesinin yanlış olduğunu vurguladı.
Çelik, AB makamlarının Türkiye'yi eleştirmek yerine, milletvekillerinin terör örgütüne destek veremeyeceğini, teröre dönük kışkırtıcı faaliyette bulunamayacağını ve terör propagandası yapamayacağına dönük AİHM içtihatlarına saygılı olması gerektiğini dile getirdi.
"Tüm fasılları açma
ve kapatmaya hazırız"
Türkiye'de herkesin her yeri ziyaret edebileceğini, kamuya açık toplantılara gidebileceğini, Türkiye'de görev yapan büyükelçilerin de istedikleri partilerin grup toplantılarına katılabileceğini dile getiren Çelik, "Ama böyle bir zamanlama içerisinde gidip de özellikle HDP grubunda boy göstermenin vermeye çalıştığı siyasi mesajı da biliyoruz." ifadelerini kullandı.
AB-Türkiye ilişkileri ilerletmek istediklerinin altını çizen Çelik, "Türkiye'nin AB Bakanı ve Başmüzakerecisi olarak ısrar ediyorum. Gelin 23. ve 24 fasılları açalım. Basın hürriyeti, ifade hürriyeti, yargı ve temel haklar, bu konuları konuşalım. Özgüven içerisinde masaya oturacağız ama 23. ve 24. fasılları açmadan, gece gündüz bu eleştirilere devam ediyorsanız, demek ki burada sadece söz konusu olan şey, bir bahanedir. Bunları sadece Türkiye'ye karşı gerçekçi bir özgürlük arayışı olarak değil, sadece siyasi eleştiri malzemesi olarak kullanıyorsunuz demektir." ifadelerini kullandı.
Vize serbestisi konusunda toplantı
Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Kati Piri'nin Türkiye hakkındaki açıklamaları konusunda Çelik, Piri'nin Türkiye gibi büyük bir ülkeyle ve Avrupa Birliği gibi büyük bir projenin geleceğine ilişkin olarak değerlendirme yapmasının AB kurumları açısından vahim olduğunu belirtti.
Çelik, "Derinlemesine anlamadığı meseleler hakkında maalesef kati hükümlerle yorum yapmaktadır. Bu sağlıklı bir değerlendirme değil. Çok da üzerinde durulacak bir mesele olarak görmüyorum." dedi.
Türk vatandaşlarına yönelik vize serbestisi konusunda ise Çelik, yarın Adalet, Dışişleri ile İçişleri Bakanları ile toplantı yapacaklarını belirterek, AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'ın bir süre sonra Türkiye'yi ziyaret edeceğini aktardı.
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn rapor hakkındaki açıklamaları konusunda ise Çelik, Han ile telefonda görüştüklerini anımsattı.
Çelik, "Hann'ın konuşmasının sonunda, 'Türkiye ne istediğini açıkça söylesin' ifadesi var. Peki, söylüyoruz. Biz, AB'ye tam üye olmuş, ırkçılıktan, İslamofobi ve antisemitizmden arınmış bir değerler Avrupa'sı görmek istiyoruz. Objektif ilkelere dayanan katılım müzakeresi istiyoruz." diye konuştu.AA
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Bakanlıkta, Avrupa Komisyonunun yayımladığı AB 2016 Türkiye İlerleme Raporu'na ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Bakan Çelik, Avrupa Birliği'nin, Avrupa'nın kurucularının güçlü perspektiflerinin çok gerisinde olduğunu söyledi.
AB'nin şu aşamada gelecek perspektifi üreten bir kurum olmadığını dile getiren Çelik, "Özellikle bugünkü raporun Türkiye'nin AB birlikteliğini pekiştiren ve müzakere sürecinin önünü açan bir tarafının olması çok önemliydi. Çünkü uzun zamandan beri AB sadece bildiri yayımlayan bir kuruma dönüşmüştür." diye konuştu.
Yapıcı ve yol gösterici olmaktan uzak bir raporla karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle dünyayı ve Türkiye'yi anlama, Türkiye'nin terörle mücadelesini doğru bir şekilde değerlendirme konusunda, Türkiye'nin özellikle reformlar konusunda attığı ilerici adımları kıymetlendirme konusunda pek çok değerlendirme eksikliği söz konusudur. Bu rapor, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine hizmet etmeyen bir anlayışla yazılmış ve katılım müzakereleri perspektifinden uzak. Bizim esas ilişkilerimizin omurgasını katılım müzakereleri teşkil etmektedir. Dolayısıyla katılım müzakerelerinde nasıl ilerleyeceğimizi ifade etmeyen, farklı iş birliği alanlarında somut öneriler ortaya koymayan değerlendirmeler sadece retorik düzeyinde kalıyor. Gece gündüz bildiri yayımlıyorlar, değerlendirme yapıyorlar."
"Raporda objektif değerlendirmeden
uzak bölümler var"
Türkiye'nin eleştiriye açık olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Raporun yayınlanması öncesi Komisyon nezdinde yoğun çaba sarf ettik. Objektif bir değerlendirme olsun ve yapıcı eleştiriler barındırsın diye. Bunların bir kısmı yansımış ama maalesef ciddi bir şekilde yapıcı eleştiriden uzak ve eleştirinin kalitesi konusunda ciddi kuşkular doğuran, objektif değerlendirmeden uzak çeşitli bölümler de var. Özellikle siyasi kriterler ile yargı ve temel haklar faslına ilişkin bölüm objektiflikten ve gerçekleri ifade etmekten maalesef çok uzaktır."
"FETÖ Nazileri
bile geride bırakır"
Türkiye'nin son bir yılda birçok terör örgütüyle karşı karşıya kaldığına, Suriye ve Irak sınırındaki gelişmelere ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) varlığına dikkati çeken Çelik, "Böylesi bir dönemde aslında bu, Avrupa Birliği için de yeni bir vizyon üretmek için somut önerilerle dünyanın önüne çıkmak için bir fırsattı fakat bu fırsatın bu raporla iyi değerlendirilemediğini görüyoruz." dedi.
Raporda FETÖ'nün darbe girişiminin kınanmasından duyulan memnuniyeti dile getiren Çelik, "Türkiye'nin anayasal kurumlarına verilen desteği teşekkürle karşılıyoruz. Ancak raporda darbe girişiminin faili olan Fetullahçı Terör Örgütüne dönük yürütülen çok yönlü ve son derece başarılı, bu ülkenin geleceği için de vazgeçilmez olan mücadelenin yeterince anlaşılamadığını, buna dönük bazı eleştirilere kesinlikle katılmadığımızı ifade etmek isterim. Biz bu mücadeleyi Türkiye'yi otoriterleştirmek isteyen sapık bir dini anlayış temelinde Türkiye'nin laik demokratik hukuk düzenini ortadan kaldırmak isteyen bir yapıya karşı veriyoruz." dedi.
Bu mücadele çerçevesinde orantılı tedbirler alındığını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: "Fetullahçı Terör Örgütü, demokrasiye, topluma ve devlet kurumlarına karşı düşmanlık ifade eden bir örgüttür. Dolayısıyla bizim önümüze herhangi bir şekilde yargıçlar, akademisyenler ya da gazeteciler gibi meşru kimlikler altında bir sorguya dönüştürülmesini kabul etmiyoruz. Bu terör örgütü Avrupa tarihinde Nazilerle kıyaslanabilecek, Nazileri bile geride bırakabilecek insanlık düşmanı, millet düşmanı işlere imza atmış bir terör örgütüdür. Dolayısıyla alınan tedbirlere ilişkin ifade ve endişelerin hepsinin yersiz olduğunun altını çiziyoruz. Bu konuda yürüttüğümüz mücadele hukuka uygundur."
Türkiye'nin hukuk devletiyle, demokrasi ve insan haklarıyla ilgili bütün yükümlülüklerine bağlı olduğunun altını çizen Çelik, "Hiç kimse attığımız adımların, terörle mücadele bağlamında yürüttüğümüz adımların hukuka aykırı olduğunu ifade edemez. Nitekim Avrupa Konseyi'nin kurucu üyeleri arasında yer alan ülkemiz, attığı adımlarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15. maddesine uygun hareket etmiştir. Sözleşmenin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarına uygun olarak hukuki adımlarını şekillendirmiştir." diye konuştu.
Çelik, devlet teşkilatının FETÖ'den temizlenmesinin hayati bir mesele olduğunu anlamakta güçlük çeken bazı çevrelerin rapordaki izlerinin görüldüğünü belirten Çelik, "Raporda siyasi kriterlerle, 23. yargı ve temel haklar faslına ilişkin bazı tespitler ülkemizin reform çalışmalarını yeterince taktir edememektedir." dedi.
"Türkiye söz konusu olunca
teleskop yerine mikroskop kullanıyorlar"
Çelik, AB'nin Türkiye'deki ifade özgürlüğüne yaklaşımına ilişkin ise "Gazeteci, yazar, akademisyen diyorlar. Şimdi bunlara sırf bu kimliğe sahip olduğu için dokunulmazlık talep ediyor pek çok Avrupa Birliği siyasetçisi. Aslında Avrupa içerisinde de böyle bir şey yok ama Türkiye söz konusu olunca maalesef bu meselelerde mikroskop yerine teleskop kullanmayı tercih ediyorlar." diye konuştu.
Çelik, şunları kaydetti: "Ayağımızı bastığımız yer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları açık bir şekilde terörü ve şiddeti öven, kışkırtan, teşvik eden her türlü söylemin ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilemeyeceğini söylüyor. Eğer Türkiye'de terör ve şiddeti öven, kışkırtan ve bunları teşvik eden söylemler karşısında Avrupa Birliğinin ilerleme raporuna ya da herhangi bir siyasetçisi karşısında bizim müsamahakar davranmamızı söylüyorsa yaptığı bu değerlendirme ve söylediği bu söz, doğrudan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına aykırıdır, ona saldırıdır."
"AB kurumları için 'Orantısız
güç' ifadesi utanç vesikasıdır"
Çelik, raporda yer alan PKK terör örgütüne ilişkin ifadeler hakkında ise "PKK terör örgütüyle mücadelede orantısız güç kullanıldığı gibi bir ifadeyi kabul etmiyoruz. Bu orantısız güç kullanma ifadesi bu rapora nasıl girmişse Avrupa Birliği kurumları için utanç vesikasıdır." diye konuştu.
DEAŞ konusunda "ama"ya tahammül etmeyen AB'nin PKK konusunda "ama"sız cümle kuramadığını söyleyen Çelik, bunların ikisinin de vahşi terör örgütleri olduğunu ve aralarında değer veya kıymet verme hiyerarşisinin olamayacağını belirtti.
Çelik, bu durumun "AB içindeki bazı siyasetçilerin PKK terörünün tehlikesini anlama konusundaki vizyon eksikliğinden ya da PKK'ya duydukları sempatiden kaynaklandığını" dile getirdi.
"Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu'nda PKK ile ilgili yapılan değerlendirmelerin hepsi AİHS'ye ve AİHM içtihatlarına aykırıdır." şeklinde konuşan Çelik, AB'nin terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'yı meşrulaştırma gibi bir çaba içine girilmesinin yanlış olduğunu vurguladı.
Çelik, AB makamlarının Türkiye'yi eleştirmek yerine, milletvekillerinin terör örgütüne destek veremeyeceğini, teröre dönük kışkırtıcı faaliyette bulunamayacağını ve terör propagandası yapamayacağına dönük AİHM içtihatlarına saygılı olması gerektiğini dile getirdi.
"Tüm fasılları açma
ve kapatmaya hazırız"
Türkiye'de herkesin her yeri ziyaret edebileceğini, kamuya açık toplantılara gidebileceğini, Türkiye'de görev yapan büyükelçilerin de istedikleri partilerin grup toplantılarına katılabileceğini dile getiren Çelik, "Ama böyle bir zamanlama içerisinde gidip de özellikle HDP grubunda boy göstermenin vermeye çalıştığı siyasi mesajı da biliyoruz." ifadelerini kullandı.
AB-Türkiye ilişkileri ilerletmek istediklerinin altını çizen Çelik, "Türkiye'nin AB Bakanı ve Başmüzakerecisi olarak ısrar ediyorum. Gelin 23. ve 24 fasılları açalım. Basın hürriyeti, ifade hürriyeti, yargı ve temel haklar, bu konuları konuşalım. Özgüven içerisinde masaya oturacağız ama 23. ve 24. fasılları açmadan, gece gündüz bu eleştirilere devam ediyorsanız, demek ki burada sadece söz konusu olan şey, bir bahanedir. Bunları sadece Türkiye'ye karşı gerçekçi bir özgürlük arayışı olarak değil, sadece siyasi eleştiri malzemesi olarak kullanıyorsunuz demektir." ifadelerini kullandı.
Vize serbestisi konusunda toplantı
Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Kati Piri'nin Türkiye hakkındaki açıklamaları konusunda Çelik, Piri'nin Türkiye gibi büyük bir ülkeyle ve Avrupa Birliği gibi büyük bir projenin geleceğine ilişkin olarak değerlendirme yapmasının AB kurumları açısından vahim olduğunu belirtti.
Çelik, "Derinlemesine anlamadığı meseleler hakkında maalesef kati hükümlerle yorum yapmaktadır. Bu sağlıklı bir değerlendirme değil. Çok da üzerinde durulacak bir mesele olarak görmüyorum." dedi.
Türk vatandaşlarına yönelik vize serbestisi konusunda ise Çelik, yarın Adalet, Dışişleri ile İçişleri Bakanları ile toplantı yapacaklarını belirterek, AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'ın bir süre sonra Türkiye'yi ziyaret edeceğini aktardı.
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn rapor hakkındaki açıklamaları konusunda ise Çelik, Han ile telefonda görüştüklerini anımsattı.
Çelik, "Hann'ın konuşmasının sonunda, 'Türkiye ne istediğini açıkça söylesin' ifadesi var. Peki, söylüyoruz. Biz, AB'ye tam üye olmuş, ırkçılıktan, İslamofobi ve antisemitizmden arınmış bir değerler Avrupa'sı görmek istiyoruz. Objektif ilkelere dayanan katılım müzakeresi istiyoruz." diye konuştu.AA