Doğum şekli üzerinden kadınlara baskı yapılmasının doğru olmadığını söyleyen Gaziantep-Kilis Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Gökçe Kolağası, ‘’Aileyi güçlendirmek, ancak bireylerin haklarına saygı gösteren, özgür ve bilimsel yaklaşımlarla mümkündür. Kadınları belirli doğum biçimlerine yönlendirmek yerine, onları doğru bilgiyle desteklemek bu hedefe ulaşmanın en insani yol’’ dedi.
Yaklaşım, kadınların bedeni ve karar hakkı üzerinde baskı kurmak
Yetkililere seslenen Kolağası, ‘’Topluma sağlık hizmeti sunarken niyetiniz doğru olabilir. Ancak kullanılan dil, verdiğiniz mesajlar ve yayınladığınız videolar hem tıbben yetersiz hem de sosyal olarak ayrımcıdır. Kadınları korkutmak, vicdanlarına yük bindirmek ya da tercih ettikleri doğum biçimi üzerinden onları “başarısız” göstermek kabul edilemez. Bu yaklaşım, kadınların bedeni ve karar hakkı üzerinde baskı kurmak’’ açıklamasını yaptı.
Devletin “Aile Yılı” başlığı altında yürüttüğü bazı projelerde benzer bir zihniyetin izleri görülüyor
Kolağası, ‘’Devletin “Aile Yılı” başlığı altında yürüttüğü bazı projelerde de benzer bir zihniyetin izleri görülüyor. Kadını, sadece “anne” kimliğiyle tanımlayan bu yaklaşım hem toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmiyor hem de doğum tercihlerine dair dayatmacı politikaları meşrulaştırma riski taşıyor. Sağlık politikaları bireylerin ihtiyaçlarına, kadınların haklarına ve bilimsel verilere dayanmalı’’ ifadelerini kullandı.
Kolağası, ‘’Kadınlara doğum sürecinde seçme hakkı tanımak, onları doğru ve tarafsız şekilde bilgilendirmek, esas olan budur. Toplumda anne-bebek sağlığı böyle korunur, baskı ve yönlendirmeyle değil. İdeal bir sağlık politikası; bilime, toplumsal eşitliğe ve bireyin karar hakkına dayanmalıdır. Kadınların doğum süreçlerinde bilgiye erişimi, desteklenmesi ve tercihlerine saygı gösterilmesi, sağlıklı bir toplumun en temel göstergelerinden’’ şeklinde konuştu.
Son zamanlarda devlet eliyle yürütülen “Normal Doğum Eylem Planı” kapsamında yayımlanan kamu spotları ve mesajların, doğum sürecine yönelik doğru bir bilgilendirme içermediğini, aksine, kadınların doğum tercihlerine dolaylı yoldan müdahale eden, sezaryen doğumu değersizleştiren bir dile tanık olunduğunu belirten Kolağası, ‘’Şunu açıkça ifade etmek gerekir: Bir doğum yöntemi, diğerine üstün değil. Vajinal doğum da sezaryen de tıbbi gerekçelere ve kadının tercihine göre değerlendirilmesi gereken yöntemlerdir. Sezaryen, kimi zaman hayat kurtarır. Bu gerçeği görmezden gelerek sezaryeni bir başarısızlık gibi sunmak, yalnızca kadınları damgalamaz; aynı zamanda hekimlerin mesleki kararlarını ve hasta-hekim güvenini de zedeler’’ uyarısında bulundu.
Her doğum şekli, doğumu yapan kadının ve doğacak bebeğin koşullarına göre şekillenir
Kolağası, ‘’Kamuoyunda sıkça kullanılan “normal doğum” ifadesi de sorunludur. "Vajinal doğum" demek hem daha doğrudur hem de sezaryeni "anormal" bir seçim gibi göstermenin önüne geçer. Bir doğum şekli diğerinden daha ahlaki, daha “doğru” ya da “doğal” değildir. Her doğum şekli, doğumu yapan kadının ve doğacak bebeğin koşullarına göre şekillenir’’ değerlendirmesinde bulundu.