Suç oranlarının yükselmesi kaçınılmaz olur ve toplum düzeni ve güvenliği yara alır
9. yargı paketi içerisinde yer almamasına rağmen kamuoyunda ceza affı ve denetimli serbestlik ile ilgili konular tartışılmaya başlandı. Eski milletvekili Ufuk Uras’ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüştükten sonra ‘Kısmi af’ olabileceği izlenimi edindiğini söylemesi konuyu gün yüzüne çıkardı.
Av. Boran Çelik, ‘’Af tarihçemize baktığımızda her aftan sonra suç oranları yükseliş göstermiştir. Bir defaya mahsus cezada indirim öngörülmesi gerekiyor. Bu husus belirli şartlar ile ceza- ıslah durumu gözetilerek ve bazı suçlar hariç tutularak düzenlenmeli. Beklenen afta bu duruma el atılmaz ise tarih yine tekerrür edecek, suç oranlarının yükselmesi kaçınılmaz olacak ve toplum düzeni ve güvenliği yara alacak’’ şeklinde konuştu.
Cezaevlerinin doluluk oranı beklenmedik bir hızla yükseldi
Rahşan Affını hatırlatan Çelik, ‘’Rahşan Affı 20 Aralık 2000 tarihinde düzenlenerek yürürlüğe girdi. O tarihte ülkemizdeki bütün ceza evlerinin toplam kapasitesi 70 bin mahkumdu. 1980 darbesinin sıkı yönetiminin sona ermesine müteakip toplumun rahatlamasının getirdiği ‘İstibdat dönemi bitti’ düşüncesi suç oranlarına da etki yaptı ve ceza evleri maksimum kapasitesinin üstüne çıktı. Mahkumlar tahliye oldu. Ancak ceza evlerinin doluluk oranı beklenmedik bir hızla tekrar yükseldi. 3 yılda tekrar eski duruma dönüldü’’ hatırlatmasını yaptı.
Atılan her adımda toplum düzeni gözetilmeli
‘Hukukumuzda cezanın amacı cezalandırmak değil ıslah etmek’ diyen Çelik, ‘’Mahkûm ıslah olduğu takdirde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin umut hakkı gibi düzenlemeleri ile normal hayata karışabiliyor. Fakat genel af ile birlikte ceza evleri boşalacak ve herhangi bir ıslah olma şartı aranmayacak. Bu sebeple toplum nezdinde suç oranlarının yüksek seviyelere çıkacağını öngörmemek imkânsız. Eğer şarta bağlanırsa bu özel af olur bu nedenle, toplumumuzdaki ve şehrimizdeki suç oranları göz önüne alındığında gerekliliği tartışmaya açık Toplum düzeni her şeyin üzerinde. Atılan her adımda toplum düzeni gözetilmeli’’ şeklinde konuştu.
Terör, cinsel saldırı gibi suçlar kapsam dışı bırakılmalı
Toplumda infial yaratacak, terör, cinsel saldırı gibi suçların kapsam dışı bırakılması gerektiğini kaydeden Çelik, ‘’ Zira suç bağımlılığı denilen bir kavram vardır ve bu bağımlılığı da tespit etmek imkânsız. Buna göre genel af kapsamında normal hayata karışan, toplumun tabiri ile kader mahkumları dışındaki kişilerin ıslah olmayarak ve gerçekleştirilen affı bir güç olarak görerek tekrar suça karışma potansiyeli yüksek. Bu nedenle çıkması beklenen affın net ve sert şartlara bağlanması elzem. Dolayısıyla cezaların süresi göz önünde bulundurulmalı. Zira ağırlaştırılmış müebbet cezası alan bir mahkûm ile 5 yıl ceza alan mahkûmun aynı düzeyde af alması hakkaniyete aykırı düşecek’’ ifadelerini kullandı.
9. yargı paketi kapsamında doğrudan bir genel af beklenmediğine dikkat çeken Çelik, ‘’Genel anlamda infaz yasasında yapılacak katılaştırma nedeniyle, toplum nezdinde cezai müeyyidelere sahip kişilere son bir şans tanınması ve belirli şartlar altında cezalarında indirim yapılması bekleniyordu. Fakat infaz yasasının bir yargı paketi ile düzenlenmeyecek kadar büyük sorunlara sahip olması nedeniyle, infaz yasasını ayrı bir başlık altında ele alma gereği doğurdu. Bu nedenle toplumun cezada indirim beklentileri yerine gelmedi’’ açıklamasında bulundu.