Bu coğrafyada yaşıyorsak deprem her zaman olacak

Arabistan ve Afrika’nın birçok bölgesinde deprem yaşanmadığını kaydeden Canpolat, “Depremin meydana gelmesi için kırık-çatlak sisteminin olması lazım. Kırık-çatlak olunca dereler, vadiler, ovalar ve sulak alanlar oluşuyor. Örneğin; Japonya deprem sorununu 100 yıl önce çözmüş. Bu ülkede 7,5 büyüklüğündeki depremler bile sadece sarsıntı olarak görülüyor. Ülkede, ‘Bu iş veya sorumluluk bende kalsın ya da benden kalmasın’ düşüncesi sonucunda merkezi bir idare oluşmamış. Şehirlerde ise afet anında toplanma alanları imara açılmış durumda” şeklinde konuştu. 

Olası bir depremde en fazla İslâhiye ve Nurdağı zarar görecek

Canpolat, olası bir depremde en fazla İslâhiye ve Nurdağı’nın zarar göreceği uyarısında bulunurken, “Gaziantep merkezi deprem potansiyeli çok yüksek değil, İslâhiye ve Nurdağı Doğu Anadolu Fay hattı üzerinde kuruldu. Ancak 7 büyüklüğünde bir deprem yaşandığında şehirde mühendislik hizmeti almamış yapılar hasar görecek, bu kaçınılmaz” tespitini yaptı.

‘Deprem anında evin içindeki mobilyadan, binaların yangın, su tesisatlarının tümünün Deprem Yönetmeliğine uygun şekilde yapılmış olması gerekiyor’ ifadelerini kullanan Canpolat, “Gaziantep’te bir deprem yaşanmadığından gündemimizde yok, lakin her zaman aklımızda olmalı. Ayrıca deprem konusunda eğitim verilmesi ve bir bilincin oluşması gerekiyor” dedi.

Türkiye’de şehirleşme kültürünün gelişmediğine dikkat çeken Jeofizik Mühendisleri Odası Güneydoğu Anadolu İlleri Bölge Temsilcisi Burhan Canpolat, konuşmasını şöyle tamamladı: “Şehirleşme planlaması 1999 yılındaki büyük depremden sonra konuşulmaya başlandı. İmara açılan yerde bina 7-8 metre aşağı iniyor. Burasını neye göre imara açıyorsunuz. Bir bilgi yok. Çünkü öncesinde böyle bir planlama yok. Varsa da kâğıt üzerinde kalmış ve uygulanmamış. Ordu’da dere yatağına bina yapılmasına kim müsaade etti? Vatandaşı kendi haline bırakırsanız her şeyi yapar. O nedenle en büyük büyük sorumluluk idarelere düşüyor.” Ali Göksular