Gaziantep, tarımsal çeşitlilik ve üretim kültürüyle mücadelede önemli bir örnek teşkil edebilir
TMOOB Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Gamze Atar Kayabaşı, gıda güvencesi, yalnızca üretimle sınırlı bir konu olmadığını aynı zamanda sosyal adalet, halk sağlığı, çevre politikaları ve iklim kriziyle mücadele açısından bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurguladı.
Katılımcı, şeffaf ve bilim temelli bir yönetim anlayışı
Gıda krizlerinin küresel düzeyde arttığı bir dönemde, kentlerin yalnızca tüketim merkezleri değil sürdürülebilir üretim ve adil dağıtımın sağlandığı dinamik alanlar olmasının önemine vurgu yapan Kayabaşı, bu vizyonun yerel yöneticiler için artık bir seçenek değil, zorunluluk olduğuna dikkat çekti. ‘’Katılımcı, şeffaf ve bilim temelli bir yönetim anlayışıyla, bugünü ve geleceği güvence altına almak mümkün. Her düzeyde gıda güvencesinin ve güvenliğinin sağlanması yönündeki politikaların geliştirilmesi ve uygulanmasında meslek odaları, bilim insanları, yerel ve merkezi yönetimlerin birlikte yol alması her bakımdan toplumsal fayda sağlayacak’’ ifadelerini kullandı.
Gıda güvencesinin sağlanmasını destekleyici projeler yürütülmeli
Kayabaşı, ‘’Yerel yönetimler de gıda güvencesini sağlamak için iyi tarım uygulamalarıyla gıda üretimini teşvik etmek, kamu destekli üretici pazarları aracılığıyla kırsal üretici doğrudan kentteki tüketiciyle buluşturulmasını sağlanmak, iklim risk haritaları dikkate alınarak tarımsal destek planlaması yapımını desteklemek gibi faaliyetler gerçekleştirmeli. Üniversiteler, meslek odaları ve STK’larla iş birliği içinde iklim adaptasyon ve gıda güvencesinin sağlanmasını destekleyici projeler yürütülmeli’’ açıklamasını yaptı.
Gaziantep, tarımsal çeşitlilik ve üretim kültürüyle mücadelede önemli bir örnek teşkil edebilir
Kayabaşı, ‘’Gaziantep, sahip olduğu tarımsal çeşitlilik ve üretim kültürüyle bu mücadelede önemli bir örnek teşkil edebilir. Ancak bu potansiyelin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, merkezi ve yerel düzeyde bütüncül politikaların hayata geçirilmesiyle mümkün. Bu sürecin merkezinde bilim, planlama ve kamu yararı ilkelerinin yer alması gerektiği açık’’ şeklinde konuştu.
Gıda politikaları kent planlamasının ayrılmaz bir parçası haline geldi
Yerel yönetimlerin stratejik bakış açısını daha da geliştirmesi ve gıda politikalarını kent planlamasının ayrılmaz bir parçası haline getirmesinin kaçınılmaz olduğu vurgusu yapan Kayabaşı, ‘’Atıl durumdaki arazilerin toplum destekli tarım uygulamalarıyla değerlendirilmesi ve gıda güvenliği koşullarına uygun üretiminin teşvik edilmesi gibi politikalar, hem çevresel hem de sosyal fayda sağlayacak. Aynı zamanda dar gelirli vatandaşlar için gıda erişimini kolaylaştıracak sosyal destek programlarının da yerel düzeyde güçlendirilmesi gerekiyor’’ değerlendirmesinde bulundu.