Esenyurt Belediyesi Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyım atanmasına tepkiler sürüyor. Halfeti Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Karayılan: Kayyım halkların iradesini gasp etmektir. Kent uzlaşısı yerel yönetimlerin olmazsa olmazıdır.
Urfa Halfeti Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Karayılan, İstanbul Esenyurt Belediyesi Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyım atanmasına tepki gösterdi. Yeniçizgi haber sitesine konuşan Karayılan, halkların iradesini gasp etmek olduğunu belirterek, “Kayyım mantığının temeli toplumu bu antidemokratik uygulamalara tek adam yönetim biçimine alıştırmaktır. Ama buna karşı topyekün bir karşı duruş gerekli. Bizler irade kıyımına karşı sessiz kalmayarak yıllardır mücadele veriyoruz” dedi.
Halfeti Belediyesi’ni, 8 yıl sonra kayyım ve onun devamı AKP’li belediye başkanından geri alarak, halkın olanı yeniden halka kazandırdıklarını ifade eden belediye eş başkanı Mehmet Karayılan, “Halfeti halkı olarak 8 yıl aradan sonra halkımızın hakkı olanı belediyemizi yapılan bir çok kirli oyunlara rağmen geri kazandık. Burada kayyımı ve onun artığını püskürttük. Çok büyük devasa bir borçla belediyeyi alsak da, belediyenin mevcut kaynaklarını halkın hizmetine sunuyoruz. Halfeti halkı kayyım da her anlamda çok sıkıntılar çekti. Biz şimdi halkımıza olanaklar ölçüsünde, hatta imkanları zorlayarak hizmet vermenin çaba ve gayreti içerisindeyiz” şeklinde konuştu.
“Kayyım, Türkiye toplumuna en asgari şekilde demokrasinin olmazsa olmazı seçimlere yönelik bir saldırıdır” diye ifade eden Karayılan şöyle devam etti:
“Esenyurtta Türkiye halkları ortak iradesini göstermiş ve belediye başkanlarını yüksek oranda oyla seçmiştir. Orası bir mozaik ilçedir, yani Kürtdü, Türkü, Lazı, Alevisi tüm halkların, kimliklerin, inançların yaşadığı bir yere kayyım atanması hoyratça bir yaklaşımdır, iradeyi yok saymaktır. Belediye başkanı telefon görüşmesi gibi uyduruk gerekçelerle tutuklanıyor. Üstelik mahkeme karar vermeden yandaş medya hemen cezalandırdı. Dolayısıyla bu komplo ve kaosta halk, hukuka olan güvensizliği bir kez daha gördü."
"Ancak şunu da unutmamak gerekir ki kayyım bugün Esenyurta olurken, bizim bu bölgede yıllardır var. Bizler bu bölgede yıllardır halkın iradesinin gasp edilmesine sürekli tepki verdik, mücadele ediyoruz. Eğer bölgede bu hukuksuzluk yaşandığında her parti, kurum bunlara karşı ortak bir direnç sergileyebilselerdi bugün bu noktaya gelinemezdi. Bu hukuksuzluğa sesiz kalan başka siyasi partiler, kurumlar vs. yarın kendilerinin de bu zalimlikle karşı karşıya kalacağını bilmeleri gerektiğini anlamalılar diye düşünüyoruz” Komşunun evi yanarken yardım etmeyenler, bir gün kendi evininde yanacağını anlamaması gibi bir şey bu. Her ne kadar geç kalınmış olsa da Türkiye toplumları artık bu hukuksuzluğa karşı, millet iradesinin yok sayılmasına karşı sesiz kalmayarak kendi iradesine sahip çıkmalı. Herkesin bu komploya karşı duruş sergilemesi açısından hiçbirşeye geç kalınmış değildir. Türkiye toplumları kendi iradesine sahip çıkmalı.”
Yerel yönetimlere kayyım yöntemi ile el koymanın bir başka önemli gerekçesinin ise yerelin rantını belli yere kanalize etme kurnazlığının olduğuna da vurgu yapan Karayılan, “Esenyurt Belediyesi büyük bir ilçe olması nedeniyle, çok büyük bütçeye sahip. Dolayısıyla buradan bakıldığın da rantçı kesimin iştahı kabarıyor ve elinden giden o rantı kayyım ile yeniden alarak kanalize etme çabası var” diye konuştu.
Türkiye de demokrasinin olmazsa olmazı seçimler, kayyım yöntemi ile yıpratılarak halkın iradesinin yok sayıldığına vurgu yapan Halfeti Belediyesi Eş başkanı Mehmet Karayılan sözlerine şöyle devam etti:
“Fakat gelinen süreçte kayyımlar daha çok sorun yarattığı, tek adama hizmet ettiği, kaynakların yerel halka hizmet olarak değil, belirli yerlere aktarılarak yerel yönetimler borç batağına sokarak halka hizmet edilemez duruma getirdiğini herkes görmüştür, yada duymuştur. Dolayısıyla kayyım rejimi halka hizmet etmediği, hukuksuzluğa haksızlığa insanların tahammül etmediğini, halk yerel seçim sonuçları ile rejime defalarca göstermiştir. Güreşte yenilenin doymaması misali bir durum, yanlışın tekrarlanması gibi bir durum, bu hem yanlışı yapanı zayıflatacak, hem de toplumda ciddi yaralar açılacak. Onun için mevcut anlayış artık bu sistemin sürdürülebilir olmadığın görmelidir. Bu ülkeye daha fazla zarar verilmeden de bu kayyım aldatmacasından vazgeçilmeli, demokrasiye dönüş olmalıdır.”
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in kent uzlaşısı ile seçildiğine dikkat çeken Karayılan şunları söyledi:
"Kent uzlaşısı aslında yerel yönetimler için olmazsa olmazı bir durumdur. Çünkü bir kentin, yerelin yönetilmesinin en iyi yolu ortaklaşması, o yerelde yaşayan bir çok kesimin ortaklaşa kendi iradesini ortaya çıkartması, en demokratik bir yöntemdir. Mevcut iktidarın buna karşı olmasının asıl nedeni demokratik yönetime karşı olan hazımsızlığıdır. Düşünün bu ülkenin batısında Avrupa yakasında bir büyük ilçede kent uzlaşısı vuku bulmuştur. İktidarın buna karşı cephe alması bir hazımsızlıktır. Dolayısıyla kent uzlaşısına karşı çıkmak, suçlamak, çoğulculuğa karşı, tekçiliğin bir hazımsızlığıdır.
Kent uzlaşısı bir ilaç gibidir, tekçilik ise bir hastalık gibidir. Hastalığın panzehiri çokluktur, tekliğin panzehiri kent uzlaşısıdır. Bunu özellikle gündemleştirmeye çalışan kesimlerin ortak yaşam konusundaki hazımsızlığından kaynaklıdır. Ve bunu Türkiye toplumuna olumsuz gibi enjekte ederek kayyum mantığı ile hareket edilmesi, bu konuda Türkiye’nin demokrasiye geçilmesinin önünde bir uyduruk, yalan, savfsatadır. Kayyuma nedenmiş gibi doğaya, topluma, canlıların ortak yaşamına karşı bir kabulsüzlüktür. Tekçi zorba mantığını, topluma kabul ettirme safsatasıdır.”