Yıllardan beri Doğu ve Güneydoğu’da HDP’li belediyelere kayyum atanmasına sessiz kalan ((*)Papazı dövdürmeyecektiniz)
CHP’liler Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasına ve yerine kayyum atanmasına tepkili…
Esenyurt Belediyesi Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınmasına, sonrasında ise tutuklanmasına ve kayyum atanmasına Türkiye genelinde olduğu gibi Antep’ten de tepki sesleri yükseldi. Halkın iradesi ile seçilmiş bir Belediye Başkanı’nın tutuklanması, demokrasi darbe olarak nitelendirildi. CHP önceki dönem İl Başkanı Karaca Bozgeyik, ‘’Esenyurt Belediyesi Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması halkın idaresine ve demokrasiye bir darbedir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediyelerine karşı yapılmaya çalışılan kayyum hareketi ülke demokrasisine bir darbe vurdu’’ dedi.
Halkın iradesine saygı duyulmalı
Sürecin hakkaniyetli ve vicdanlı yürütülmesi gerektiğini dile getiren Bozgeyik, ‘’Asıl hedef İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Bu yapılanlardan barış, demokrasi ve normalleşme çıkmaz. O nedenle halkın iradesine saygı duyulmalı. Kendi iktidarını korumaya çalışan AKP, belediye başkanları üzerinden siyaset yürütmeye çalışıyor’’ ifadelerini kullandı.
CHP Eski İl Başkanı Neşet Uçar, ‘’Esenler Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in göz altına alınmasının ardından tutuklanması aslında aslında ilerleyen dönemde İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu hakkında görülen “ahmak” davasında verilecek olası karara karşı toplumun nabzını ölçmek için atılmış bir adım olarak toplumda değerlendiriliyor. Ayrıca bu operasyonlar ile topluma İstanbul’da ilçe belediye başkan adaylarını İmamoğlu’nun belirlediği ve dolaylı olarak İmamoğlu’nun da benzer temaslarının olduğu imasında bulunuluyor. Bu aslında 14 ve 28 Mayıs seçimlerine giderken Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı kurulan terör kumpasları ile büyük benzerlikler taşıyor’’ ifadelerini kullandı.
Uçar, ‘’Nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin çeşitli üniversitelerde uzun yıllar akademisyen olarak görev yapmış bir kimsenin birdenbire tutuklanması ve Esenyurt Belediyesine kayyum görevlendirmesi millet iradesini gasp ediyor. Özer hakkında yürütülen soruşturmanın 10 yıl kadar önce gerçekleştirdiği telefon görüşmelerine dayandığına yönelik iddialar var. Eğer ülkemizde 10 yıl önceki telefon görüşmeleri veya benzeri diyaloglar mercek altına alınırsa bu Cumhuriyet Halk Partililer dışındaki diğer tüm siyasilerin çok ciddi soruşturmalar ile karşı karşıya kalması demek olur’’ açıklamasını yaptı.
Tüm siyasi partilerin bu konuda tavır alması ve tepki göstermesi gerekir
CHP Gaziantep Eski İl Başkanı Lütfü Demir, ‘’Esenyurt Belediye başkanının tutuklanması, anti-demokratik bir karar olmasıyla beraber bir hukuk garabetidir. Yapılan bu tutuklama halkın özgür iradesine bir darbedir. Aynı zamanda bu diğer partilere bir göz dağıdır. Yiğitler bir kere, korkaklar ise her gün ölür. Dolayısıyla bu nereye kadar böyle devam edecek? Tüm siyasi partilerin bu konuda tavır alması ve tepki göstermesi gerekir’’ şeklinde konuştu.
Anti-demokratik uygulamalara karşı direnç göstereceğiz
‘Anti-demokratik uygulamalara karşı direnç göstereceğiz’ diyen Demir, ‘’Böyle bir ülkeye yatırımcı gelir mi? Gelmez. Belediye Başkanı’nın tutuklanması aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nda bir göz dağıdır. Bu tür fragmanları çok daha önce çok izledik’’ diye konuştu.
AKP, kaybettiği belediyeleri anti demokratik yollarla almaya çalışıyor
CHP Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Hasan Şencan ise şu şekilde konuştu: ‘’Esenyurt Belediyesi’ne atanan kayyum, AKP’nin anti-demokratik uygulamalarına bir yenisini ekledi. Hukuk sopasıyla ülkeyi dizayn etmeye çalışan AKP, kaybettiği belediyeleri anti demokratik bir şekilde almaya çalışıyor. Esenyurt bahane, gözleri İBB’de. Yıllarca milli iradeden bahsedenler, Erdoğan’in iradesinde buluştular. Halkı yok sayanlar şunu iyi bilsin, kuruluşun ve kurtuluşun partisi CHP olarak, bu kumpas davalar ile ne geri adım atarız ne de boyun eğeriz. Mücadele etmek bizim işimiz, bildiğimiz en iyi işi yapacağız. Artık geri durmak yok, kara veba gibi ülkemizin başına çöreklenenleri başımızdan def etmek için hazırız.’’ Haber Merkezi
(*) Papazı dövdürmeyecektiniz
Üç arkadaş var. Bu üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni. Ama Ermeni olan aynı zamanda papaz. Sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı. "İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler. "Kaç paraysa veririz," diyerek yemeye başlamışlar. Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyorlar. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünüp. Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış. Üçüncüsü de Türk. Dönmüş Ermeni'ye, "Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helali hoş olsun. Bu da Kürt'tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümü mü?" demiş. Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt'ün hoşuna gitmiş. Adam, papazı bir güzel dövmüş. Kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış. Bağ sahibi biraz sonra Kürt'e dönmüş. "Müslümansın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. Bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, çünkü o Türk'ür. Kardeşimdir," diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış. Bu durum Türk'ün hoşuna gitmiş. Biraz sonra Türk'e dönmüş ve "Tamam anladık Türksün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?" diyerek Türk'e de vurmaya başlamış. Türk yumrukla yere yuvarlanınca Kürt'e dönmüs ve "Biz," demiş "papazı dövdürmeyecektik."