Van Belediyesi’ne kayyım atanmasına sert şekilde tepki gösteren KESK Gaziantep Şubeler Platformu, ‘’Bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; halk iradesine vurulan bu darbeden derhal vazgeçilmeli. Hukuk dışı yollarla baskı ve zor yöntemleriyle halkın iradesinin gasp edilmesine son verilmeli. Gözaltılar derhal serbest bırakılmalı seçilmiş belediye Başkanları görevine iade edilmeli’’ çağrısında bulundu.
Kimsenin kendini halk iradesi ve yargı yerine koyma hakkı yok
KESK Gaziantep Şubeler Platformu Sözcüsü Niyazi Çevik, ‘’Biliyoruz ki, kayyım politikası ülkede demokrasiden, barıştan, emekten yana olan herkese verilmiş bir gözdağı. Kimsenin kendini halkın iradesi ve yargının yerine koyma hakkı yok. Bu durum rejimin temel bir özelliği haline gelse de demokrasiye yapılan darbeleri kabul etmedik, etmeyeceğiz’’ şeklinde konuştu.
127 kişi gözaltına alındı
Ülkenin kayyım darbesi ile güne uyandığını kaydeden Çevik, ‘’Bir kez daha en demokratik haklardan olan seçme seçilme hakkı gasp edilmiş, İçişleri Bakanlığı, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan'ı görevden uzaklaştırılarak yerine Van Valisi Ozan Balcı'yı kayyum olarak atandı. Kararının tebliğinden sonra belediye binasının etrafında iradelerine sahip çıkan vatandaşlara müdahale edilmiş aralarında gazetecilerinde bulunduğu 127 kişi gözaltına alındı’’ hatırlatmasını yaptı.
Anti demokratik uygulamalarla haklarımızın gasp edilmesine alışmayacağız
Çevik, ‘’Bilindiği üzere halk 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde sadece belediye yöneticilerini seçmemiş aynı zamanda kayyum atanan yerlerde yüksek oy oranlarıyla kayyum politikalarını kabul etmediğini de gösterdi. Buna rağmen siyasal iktidar demokrasinin varlığının temel koşulu olan halk iradesine saygı duymak yerine, yine kayyum politikasına sarıldı. KESK olarak halkın iradesine, demokrasiye, emeğe, barışa darbe niteliğindeki kayyum politikalarını hiçbir dönem kabul etmedik, alışmadık. Bugün de kayyum darbesini kabul etmiyoruz. Anti demokratik uygulamalarla haklarımızın gasp edilmesine alışmayacağız’’ mesajını verdi.
İşçilerin direnişi toplumsal adalet ve demokrasi mücadelesini de simgeliyor
Başpınar’daki işçi grevlerine değinen Çevik, ‘’Başpınar OSB’de Şubat ayı başından itibaren binlerce işçinin sefalet zammına ve Mehmet Şimşek’in uyguladığı Orta Vadeli Program dayatmasına karşı başlattığı direniş, sadece işçilerin ekonomik hak arayışını değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve demokrasi mücadelesini de simgeliyor. Kışın zorlu koşullarına rağmen işçiler, düşük ücretlere ve artan sömürüye karşı birleşerek haklarını savunmak adına fabrikalarda direnişe geçmiş durumdalar. Bu direniş, sadece Başpınar OSB’deki işçilerin değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki emekçilerin de ortak mücadelesi haline geldi’’ açıklamasında bulundu.
Bu tür uygulamalar, işçilerin kararlılığını ve direncini asla kıramaz
Valilik tarafından Başpınar OSB’deki işçi direnişlerine karşı çıkarılan 15 günlük yasağın baskının stratejik bir parçası olduğunu sözlerine ekleyen Çevik, ‘’Valiliğin yasakları, işçilerin anayasal ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklarının haklarını ihlal etmek ve onları korkutarak sindirmek için atılan hukuksuz bir adım. Ancak bu tür uygulamalar, işçilerin kararlılığını ve direncini asla kıramaz. Başpınar’daki işçilerin bu mücadeleye verdiği yanıt, sadece Başpınar’daki fabrikalarla sınırlı değil. Emeğin haklarını savunanların yanında, grev ve örgütlenme hakkına yönelik her türlü ihlalin karşısında olduğumuzun bir ifadesi olarak, bu süreçte dayanışmamızı ve mücadelede birlikteliğimizi göstermek üzere direnenlerin yanında olmayı sürdüreceğiz’’ ifadelerini kullandı.