KESK Dönem Sözcüsü İsmet Karatay, ‘’İktidar ve sermaye milyonlarca işsizi her türlü kötü ağır koşullarda çalışacak ucuz işgücü olarak görüyor. Çalışma yaşamının dışında tutulan her bir kişi hali hazırda çalışan işçilerin, emekçilerin de insan onuruna yakışır bir iş kavramından uzaklaşması anlamına geliyor’’ dedi.
Kamu emekçilerinin TİS kazanımları dahi kayyım atanan belediyelerde yok sayılıyor
Siyasi iktidarın yarattığı baskı koşullarında artık çalışanlar bakımından dahi iş güvencesi bulunmadığına dikkat çeken Karatay, ‘’Kayyım atanan belediyelerde izlenen politikalar sürgünler, görevden almalar veya işten çıkarmalarla sonuçlanıyor. Yerel yönetimlerdeki kamu emekçilerinin TİS kazanımları dahi kayyım atanan belediyelerde yok sayılıyor. Dahası, bu tür uygulamalar norm haline getiriliyor’’ ifadelerini kullandı.
Türkiye’de işçiler, emekçiler hak ettiği ücreti alamıyor
İnsan onuruna yakışır işlerde çalışabilmek için öncelikle yeterli ve nitelikli istihdamın sağlanması gerektiğini kaydeden Karatay, ‘’ 30 Eylül’de TÜİK’in açıkladığı yüzde 8,5 resmi rakamlar bile işsizliğin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Fakat biz gerçek rakamın TÜİK’in bu manipüle edilmiş verilerinin çok üstünde olduğunu biliyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de işçiler, emekçiler hak ettiği ücreti alamıyor. Geçtiğimiz Ağustos ayında tamamlanan TİS görüşmelerinin sonucu 4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon emekli bakımından maalesef yine yoksulluk ve sefalet oldu’’ açıklamasını yaptı.
KESK olarak işyerlerinde, sokaklarda ve alanlarda mücadelemizi yürüteceğiz
Karatay, ‘’Türkiye’de mevcut durumda ortalama kamu emekçisi maaşı ise emekli aylığına yansıtılmayan 18 bin 682 TL ilave seyyanen ödenek dahil ortalama 52 bin TL yani yoksulluk sınırının neredeyse yarısı civarında seyrediyor. Önümüzdeki günlerde TBMM’de 2026 bütçesinin görüşmeleri başlayacak. 2026 bütçesinde işçiler ve emekçilerin taleplerinin yer bulması için KESK olarak işyerlerinde, sokaklarda ve alanlarda mücadelemizi yürüteceğiz’’ şeklinde konuştu.
Türkiye 10 yıldır üst üste sendikal hakların en kötü olduğu ülkeler arasında
‘İşsizlik yüksek, ücretin düşük olduğu koşullarda sendikal hak ve özgürlüklerin de baskı altında olması kaçınılmaz’ diyen Karatay, ‘’ITUC’un her yıl Haziran ayında açıkladığı Küresel Haklar Endeksine göre Türkiye maalesef 10 yıldır üst üste sendikal hakların en kötü olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Benzer şekilde, ILO raporları da başta örgütlenme özgürlüğü olmak üzere sendikal hakların kullanımıyla ilgili ciddi ihlaller olduğuna dikkat çekiyor’’ değerlendirmesinde bulundu.
Tüm sorunların kadın kamu emekçileri bakımından daha ağır bir biçimde yaşandığını her platformda dile getirdiklerini sözlerine ekleyen Karatay, ‘’İşsizlik, ücret eşitsizliği, ağır çalışma koşulları, mobbing vb. konular kadın emekçilerin yaşamını derinden etkiliyor. Bakımdan, ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesinin onaylanması ve işyerlerinde cinsiyet eşitliğinin sağlandığı çalışma koşulları oluşturulması gerekiyor. Sonuç olarak, insan onuruna yakışır iş kavramının istihdam, çalışma koşulları, ücret ve sendikal haklar boyutunun olduğunun farkındayız. ITUC’un da dikkat çektiği gibi tüm bu alanlar ile demokrasi arasında sıkı bir bağ bulunuyor. Demokrasi alanındaki kazanımlarımızın işçiler, emekçiler için kazanım sağlayacağını biliyoruz’’ tespitini yaptı. Haber Merkezi