İşsizlik Fonu’nda ki paraların İş-Kur aracılığıyla patronlara teşvik adı altında verildiğini savunan DİSK Tekstil İşçileri Sendikası Gaziantep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, “Binlerce kişiyi işten çıkaran fabrikalar, bir ay sonra İş-Kur’dan kursiyer adı altında işçi aldı. İş-Kur’dan kursiyer adı altında fabrikalara gönderilen ve maaşları İşsizlik Fonu’ndan ödenen işçiler, mesleği yeni öğrenen işçiler değildir. Hükmet bu tür uygulamalarla, işsizlik fonundan patronlara aktarılan teşvikler ve kursiyer işçi uygulamasıyla, işçilerin cebinden aldığı paraları patronların cebine koyuyor. İş-Kur’un görevi, işçilerin dar günleri için biriken ve işsiz kaldığında alması gereken parasını patronlara aktarmak mıdır?” dedi.
Krizin faturasını
işçiler ödüyor
OSB’deki fabrikaların büyük çoğunluğunun Pazar günü bile çalıştığını açıklayan Türkmen, "Antepli fabrika patronları kriz koşullarında bile üretime ve büyümeye devam ederken, krizin yükü altında ezilen ise işçiler oluyor" şeklinde konuştu.
Kriz döneminde işçilerin çalışma
koşulları daha da ağırlaştı
Kriz döneminde işçilerin çalışma koşullarının daha da ağırlaştığına dikkat çeken Türkmen, “Ülkenin kaynaklarının artık patronlar için değil, alın teri ile çalışan ve ihtiyacı olan işçiler için kullanılması lazım. Ayrıca sendikalı işçiler ya işten atılıyor ya da baskıya maruz kalıyorlar. Sendikalı olmak işçilerin en doğal hakkıdır. Hiç kimse buna engel olamaz. Ama OSB’deki işçiler sendika üyesi olduklarından işten atılıyorlar. Sendikalı olduğundan işçiyi işten atmak veya baskı kurmak Anayasal suçtur, patronlara artık bu suçu işlememe çağrısı yapıyoruz. Yetkililerden de bu suçu işleyen patronlara karşı gerekeni yapmalarını bekliyoruz” diye açıklama yaptı.
Ekonomik krizler tek bir
nedenle açıklanamaz
Ekonomik krizlerin tek bir nedenle açıklanamayacağını ve krizlerin kapitalist sistemin doğasında olduğunu belirten Türkmen, “Kapitalist sistem, krizler olmadan ayakta duramaz. Dünya 5 veya 10 yılda bir ekonomik krizlerle sarsılır. Kapitalizm de üretim ve ekonomik faaliyetler, toplumun veya ülkenin ihtiyaçlarına göre değil, küçük bir kesimin kar hırsına göre şekilleniyor. Dolayısıyla bu durum sürekli krizlere ve milyonlarca insanın yoksullaşmasına neden oluyor” değerlendirmesinde bulundu.Ülke kaynakları küçük bir
azınlığa peşkeş çekiliyor
Türkmen, “Türkiye’de yaşanan ve gittikçe derinleşen ekonomik krizin ortaya çıkmasında kapitalist sistemin doğal işleyişinin yanı sıra, AK Parti’nin 17 yıldan beri uyguladığı ekonomik politikalarında etkisi vardır. Uygulanan politikalar zenginlerin daha da zengin olmasını amaçlıyor. Çılgın projeler diyerek anlatılan projelerin tümü ülke kaynaklarının heba edildiği projelerdir. Ülke kaynakları, inşaat şirketlerine, müteahhitlere, yandaş şirketlere aktarılıyor. Dolayısıyla emekçilerden, vatandaştan ve işçilerden vergiler adı altında alınan paralar ve ülke kaynakları teşvikler, krediler ve ihaleler yoluyla sürekli küçük bir yandaş sermaye kesimine peşkeş çekilirse, ekonomik kriz kaçınılmaz olur” ifadelerini kullandı.
İşçiler geçinemiyor,
çocuk işçilik artıyor
Ekonomik krizin faturasını işçilerin ödediğini kaydeden Türkmen, “Geçen yıl Ağustos ayında kriz başladığında ülke genelinde binlerce kişi işsiz kaldı. İşçilerin en fazla çıkarıldığı illerden birisi de Gaziantep’tir. Ekonomik krizle birlikte enflasyon da arttı. Çarşı ve pazarda enflasyon yüzde 50’dir. Elektrik, doğalgaz ve gıda ürünlerinin yüzde 50 arttığı bir ülkede enflasyonun yüzde 9 çıkması ne kadar inandırıcı? İşçiler, Pazar günü çalışmalarına ve ek mesaiye kalmalarına rağmen aldıkları ücretlerle geçinemiyorlar” şeklinde konuştu.
Gaziantep’te çocuk yaşta
çalışanların oranı sürekli artıyor
Gaziantep’te çocuk yaşta çalışanların oranının sürekli arttığına dikkat çeken DİSK Tekstil İşçileri Sendikası Gaziantep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçinemediğinden lise ve ortaokul çağındaki çocuklarını işe gönderen ve ek iş yapan işçiler var. Gaziantep, işçiler açısından ekonomik krizden en çok etkilenen illerden biri ama patronlara yansıması bakımından en az etkilenen illerden biridir. Yapılan açıklamalarda Gaziantep’in ihracatı Türkiye ortalamasının üzerinde. Demek ki patronlar kriz koşullarında bile para kazanmaya devam ediyor. Ancak fabrikalarında çoğunda kriz bahanesiyle işçiler işten atılıyor ve hakları ellerinden alınıyor.” Fatma Karabacak
Krizin faturasını
işçiler ödüyor
OSB’deki fabrikaların büyük çoğunluğunun Pazar günü bile çalıştığını açıklayan Türkmen, "Antepli fabrika patronları kriz koşullarında bile üretime ve büyümeye devam ederken, krizin yükü altında ezilen ise işçiler oluyor" şeklinde konuştu.
Kriz döneminde işçilerin çalışma
koşulları daha da ağırlaştı
Kriz döneminde işçilerin çalışma koşullarının daha da ağırlaştığına dikkat çeken Türkmen, “Ülkenin kaynaklarının artık patronlar için değil, alın teri ile çalışan ve ihtiyacı olan işçiler için kullanılması lazım. Ayrıca sendikalı işçiler ya işten atılıyor ya da baskıya maruz kalıyorlar. Sendikalı olmak işçilerin en doğal hakkıdır. Hiç kimse buna engel olamaz. Ama OSB’deki işçiler sendika üyesi olduklarından işten atılıyorlar. Sendikalı olduğundan işçiyi işten atmak veya baskı kurmak Anayasal suçtur, patronlara artık bu suçu işlememe çağrısı yapıyoruz. Yetkililerden de bu suçu işleyen patronlara karşı gerekeni yapmalarını bekliyoruz” diye açıklama yaptı.
Ekonomik krizler tek bir
nedenle açıklanamaz
Ekonomik krizlerin tek bir nedenle açıklanamayacağını ve krizlerin kapitalist sistemin doğasında olduğunu belirten Türkmen, “Kapitalist sistem, krizler olmadan ayakta duramaz. Dünya 5 veya 10 yılda bir ekonomik krizlerle sarsılır. Kapitalizm de üretim ve ekonomik faaliyetler, toplumun veya ülkenin ihtiyaçlarına göre değil, küçük bir kesimin kar hırsına göre şekilleniyor. Dolayısıyla bu durum sürekli krizlere ve milyonlarca insanın yoksullaşmasına neden oluyor” değerlendirmesinde bulundu.Ülke kaynakları küçük bir
azınlığa peşkeş çekiliyor
Türkmen, “Türkiye’de yaşanan ve gittikçe derinleşen ekonomik krizin ortaya çıkmasında kapitalist sistemin doğal işleyişinin yanı sıra, AK Parti’nin 17 yıldan beri uyguladığı ekonomik politikalarında etkisi vardır. Uygulanan politikalar zenginlerin daha da zengin olmasını amaçlıyor. Çılgın projeler diyerek anlatılan projelerin tümü ülke kaynaklarının heba edildiği projelerdir. Ülke kaynakları, inşaat şirketlerine, müteahhitlere, yandaş şirketlere aktarılıyor. Dolayısıyla emekçilerden, vatandaştan ve işçilerden vergiler adı altında alınan paralar ve ülke kaynakları teşvikler, krediler ve ihaleler yoluyla sürekli küçük bir yandaş sermaye kesimine peşkeş çekilirse, ekonomik kriz kaçınılmaz olur” ifadelerini kullandı.
İşçiler geçinemiyor,
çocuk işçilik artıyor
Ekonomik krizin faturasını işçilerin ödediğini kaydeden Türkmen, “Geçen yıl Ağustos ayında kriz başladığında ülke genelinde binlerce kişi işsiz kaldı. İşçilerin en fazla çıkarıldığı illerden birisi de Gaziantep’tir. Ekonomik krizle birlikte enflasyon da arttı. Çarşı ve pazarda enflasyon yüzde 50’dir. Elektrik, doğalgaz ve gıda ürünlerinin yüzde 50 arttığı bir ülkede enflasyonun yüzde 9 çıkması ne kadar inandırıcı? İşçiler, Pazar günü çalışmalarına ve ek mesaiye kalmalarına rağmen aldıkları ücretlerle geçinemiyorlar” şeklinde konuştu.
Gaziantep’te çocuk yaşta
çalışanların oranı sürekli artıyor
Gaziantep’te çocuk yaşta çalışanların oranının sürekli arttığına dikkat çeken DİSK Tekstil İşçileri Sendikası Gaziantep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçinemediğinden lise ve ortaokul çağındaki çocuklarını işe gönderen ve ek iş yapan işçiler var. Gaziantep, işçiler açısından ekonomik krizden en çok etkilenen illerden biri ama patronlara yansıması bakımından en az etkilenen illerden biridir. Yapılan açıklamalarda Gaziantep’in ihracatı Türkiye ortalamasının üzerinde. Demek ki patronlar kriz koşullarında bile para kazanmaya devam ediyor. Ancak fabrikalarında çoğunda kriz bahanesiyle işçiler işten atılıyor ve hakları ellerinden alınıyor.” Fatma Karabacak
RSS