Kargıner, “İkinci yılına giren pandeminin de etkisiyle artan şiddet vakalarında kadınlar güvenebilecekleri bir hükümet, sığınabilecekleri bir sığınma evi, şiddet gördükleri evden kaçtıkları takdirde çalışacakları bir iş garantisi istiyor. Bunların sadece uygulanmayan kanunlarda olmasını değil, hayata geçmesini istiyor” dedi.
Kadınlar, korkmamak tehdit edilmemek sırf kadın olduğu için ölmemek istiyor
Kargıner, “Sokak ortasında samuray kılıcıyla öldürülmemek, apartman girişinde elinde bıçakla bekleyen tanımadığı bir adam tarafından bıçaklanmamak, dolmuş şoförünce tecavüze uğrayıp öldürülmemek, hayatının baharındayken vahşice yakılıp, parçalanıp, varille gömülmemek istiyor. Evde ya da sokakta şiddet tehlikesi ve tehdidi olmadan sürekli endişe hali yaşamdan hayatlarını yaşamak istiyor. Korkmamak tehdit edilmemek sırf kadın olduğu için ölmemek istiyor. Kadınlar yaşamak istiyor” şeklinde konuştu.
Katiller, az cezalar alıp elini kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor
“Devlet politikalarıyla kadına yönelik şiddet vakaları azaltılabilecek hatta yok edilebilecekken daha da arttırılmasının önü açıldığını, kadın katillerinin az cezalar alıp elini kolunu sallayarak aramızda dolaştığını görüyoruz” ifadelerini kullanan Kargıner, “2021 yılına gelindiğinde kadına yönelik şiddet vakalarına karşı alınan önlemler arttırılmalı ve imkanlar düzeltilmeliyken tam tersine kadın haklarına yönelik yıkıcı bir darbe vurularak 20 Mart gecesi Cumhurbaşkanı imzasıyla İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Bu eylem birçok kadının içinde bulunduğu umutsuzluk ve çaresizlik hissini daha da derinden hissettirmiş haksızlığa karşı verdikleri mücadelede tek başınalık hissini pekiştirdi” ifadelerini kullandı.
Şiddetin önü açıldı
Kargıner, “2021 yılı psikolojik, ekonomik, fiziksel, cinsel şiddete daha çok maruz kaldığımız, taciz, tecavüz ve istismara uğrama olasılığımızın katlanarak arttığı, istihdamda azalarak yoksulluğa terk edildiğimiz, devlet güvencesinden güvenlik hissinden mahrum kaldığımız bir yıl oldu. Sistematik olarak İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesi, 6284 sayılı kanuna karşı farklı algılar yaratılmaya çalışılması, mevcut kanunların yete
rince uygulanmaması, defalarca uzaklaştırma kararı aldıran, şikayetçi olan koruma talep edilen kadınların erkekler tarafından rahatlıkla öldürülmesi, şiddetin önüne geçilmek için hiçbir şey yapılmadığı gibi şiddetin önünün açıldığının da büyük bir göstergesi” dedi.
2021 yılında şu ana kadar 401 kadın erkek şiddetine kurban gitti
2019 yılının Türkiye’de son on yılda en fazla kadının öldürüldüğü yıl olduğu tespitini yapan Kargıner, “474 kadınımız erkek şiddetine kurban gitmiş, kadın olmanın bedelini canlarıyla ödemişti. 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş, 171 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. 2021 yılında ise şu ana kadar 401 kadın erkek şiddetine kurban gitti. 2010-2021 yılları arasında ki kadın cinayetleri sayısı yalnızca 2011 yılında düşüş yaşamıştı ki bu da İstanbul Sözleşmesinin ülkemizce imza edildiği yıl. Kadınların zaman geçtikçe hukuken, kültür sanat, eğitim alanında gelişip siyasette ve çalışma yaşamında daha çok yer edinmesi beklenirken, ülkemizde kadınların ilerlemesi ne yazık ki üçüncü sayfa haberleri yönünden artıyor” tespitini yaptı.
Gaziantep Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Av. Bengisu Kargıner, konuşmasını şu cümlelerle noktaladı: “Bir erkek bir kadını canavarca hisle, insanların gözü önünde, bıçakla, silahla ya da yakarak öldürse dahi ‘Namusum için öldürdüm, beni aldatıyordu, haksız tahrik vardı, gözüm dönmüştü’ gibi bahanelerle haksız tahrik ve iyi hal indirimi alabiliyor. Kadınlar en yakınlarındaki erkekler tarafından en güvenli yerleri olması gereken evlerinde öldürülüyor. Bir insanın yaşadığı, uyuduğu yerde evinde güvende hissetmemesi güvende olmaması, şiddet uygulayan eşinden kaçan kadının ailesi tarafından kabul edilmemesi babasından, erkek kardeşinden de şiddet görmesi, toplumun nasıl bir vahamet ve eğitimsizlik seviyesinde olduğunun bir göstergesi.” Âdem Kesenek
