“8 Mart Dünya Kadınlar Günü” nedeniyle; Türk Sağlık-Sen Gaziantep Kadın Kolları Başkanı Zehra Bozgeyik Şehit Dr. Ersin Arslan toplantı salonunda bir basın açıklaması düzenledi.
Bozgeyik yaptığı açıklamada, “1857 yılında ABD’de tekstil işçisi kadınların hak arama mücadelesinin 129 can kaybı ile sonuçlandığı bir dramın tarihi olan 8 Mart, 1910 yılından itibaren Dünya Kadınlar Günü olarak anılmaktadır.
Hakları için mücadele eden çalışan kadınların, yaşadığı büyük bir facianın yıl dönümünü, ne yazık ki bu senede 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kadına yönelik mobbing, şiddet ve cinayetlerin artarak sürdüğü bir ortamda karşılıyoruz” dedi.
Böyle bir ortamın olmasının, kadına yönelik şiddette alınan önlemlerin ve yapılan yasal düzenlemelerin yetersiz kaldığının da göstergesi olduğunu dile getiren Bozgeyik, “Ülkemiz neredeyse her yeni güne dört bir taraftan gelen kadınların feryadı ile başlamaktadır.Hâlbuki bizim medeniyetimiz annenin ayaklarının altına cenneti koyan, ülke yönetiminde Hakanın yanında Hatuna da yer veren bir medeniyettir. Böyle bir kökten gelen, böyle bir medeniyetten beslenen bir toplumda bugün kadınların içinde bulundukları hal gerçekten bizim için çok acıdır. Biz ülkemize ve milletimize bunun yakışmadığını düşünüyor ve toplumda kadına bakışın ve kadın algısının medeniyetimizle örtüşerek yeniden ortaya konulması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Bozgeyi, “Siyasetçilerden, iş dünyasına, yöneticilerden sokaktaki vatandaşa kadar herkesin üstüne düşen görevler olduğuna inanıyor ve herkesin sorumluluğunu yeterince getirmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bu anlamda kamuda çalışan kadınların sorunlarının çözümü ve yaşadığı sıkıntıların giderilmesi içinde idarecileri ve hükümeti uyarıyoruz. Kadın kamu çalışanları özelliklede sağlık alanında hizmet veren kadınlarımız en fazla şiddete ve mobbinge uğrayan, ötekileştirmeyle karşı karşıya kalanlardır. Doğum ve süt izni ile ilgili düzenlemelerin bile uzunca bir süredir vaat olarak kaldığı, Kreş ve lojman gibi eksikliklerin giderilmediği kadın çalışanların güvenliğinin sağlanamadığı bir ortamda çalışan kadınların yüzünün gülmesi mümkün değildir.
Hamile iken hasta yakınları tarafından şiddete uğrayan ama hizmete devam diyen kadın doktorumuzun, Çalışma hayatının 3,5 yılını nöbet tutarak geçiren hemşirenin Zorlu şartlara rağmen hizmet üretmeye çalışan ebelerin, attlerin ve tüm kadın sağlık çalışanlarının, ailesi ve işi arasında âdete mekik dokuyan tüm kadın çalışanların cefakarlıklarının karşılığında tabiri caizse onlar için bir adım bile atılmadığını görmek üzüntü vericidir. Hizmetlerinin ve gösterdikleri fedakârlıkların karşılıklarını gereği kadar alamamaları kahredicidir. Kamuda çalışan kadınların sorunlarına çözüm bulmak ve taleplerini yerine getirmek bir mecburiyettir. Kamuda görevli kadın çalışanların sesine mutlaka kulak verilmelidir. Ağır iş yükünden kurtarılmalı, aile ve sosyal hayatlarına çalışma şartlarının olumlu katkı yapacağı düzenlemeler hayata geçirilmelidir” diye açıklama yaptı. Cihan ölmez
Bozgeyik yaptığı açıklamada, “1857 yılında ABD’de tekstil işçisi kadınların hak arama mücadelesinin 129 can kaybı ile sonuçlandığı bir dramın tarihi olan 8 Mart, 1910 yılından itibaren Dünya Kadınlar Günü olarak anılmaktadır.
Hakları için mücadele eden çalışan kadınların, yaşadığı büyük bir facianın yıl dönümünü, ne yazık ki bu senede 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kadına yönelik mobbing, şiddet ve cinayetlerin artarak sürdüğü bir ortamda karşılıyoruz” dedi.
Böyle bir ortamın olmasının, kadına yönelik şiddette alınan önlemlerin ve yapılan yasal düzenlemelerin yetersiz kaldığının da göstergesi olduğunu dile getiren Bozgeyik, “Ülkemiz neredeyse her yeni güne dört bir taraftan gelen kadınların feryadı ile başlamaktadır.Hâlbuki bizim medeniyetimiz annenin ayaklarının altına cenneti koyan, ülke yönetiminde Hakanın yanında Hatuna da yer veren bir medeniyettir. Böyle bir kökten gelen, böyle bir medeniyetten beslenen bir toplumda bugün kadınların içinde bulundukları hal gerçekten bizim için çok acıdır. Biz ülkemize ve milletimize bunun yakışmadığını düşünüyor ve toplumda kadına bakışın ve kadın algısının medeniyetimizle örtüşerek yeniden ortaya konulması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Bozgeyi, “Siyasetçilerden, iş dünyasına, yöneticilerden sokaktaki vatandaşa kadar herkesin üstüne düşen görevler olduğuna inanıyor ve herkesin sorumluluğunu yeterince getirmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bu anlamda kamuda çalışan kadınların sorunlarının çözümü ve yaşadığı sıkıntıların giderilmesi içinde idarecileri ve hükümeti uyarıyoruz. Kadın kamu çalışanları özelliklede sağlık alanında hizmet veren kadınlarımız en fazla şiddete ve mobbinge uğrayan, ötekileştirmeyle karşı karşıya kalanlardır. Doğum ve süt izni ile ilgili düzenlemelerin bile uzunca bir süredir vaat olarak kaldığı, Kreş ve lojman gibi eksikliklerin giderilmediği kadın çalışanların güvenliğinin sağlanamadığı bir ortamda çalışan kadınların yüzünün gülmesi mümkün değildir.
Hamile iken hasta yakınları tarafından şiddete uğrayan ama hizmete devam diyen kadın doktorumuzun, Çalışma hayatının 3,5 yılını nöbet tutarak geçiren hemşirenin Zorlu şartlara rağmen hizmet üretmeye çalışan ebelerin, attlerin ve tüm kadın sağlık çalışanlarının, ailesi ve işi arasında âdete mekik dokuyan tüm kadın çalışanların cefakarlıklarının karşılığında tabiri caizse onlar için bir adım bile atılmadığını görmek üzüntü vericidir. Hizmetlerinin ve gösterdikleri fedakârlıkların karşılıklarını gereği kadar alamamaları kahredicidir. Kamuda çalışan kadınların sorunlarına çözüm bulmak ve taleplerini yerine getirmek bir mecburiyettir. Kamuda görevli kadın çalışanların sesine mutlaka kulak verilmelidir. Ağır iş yükünden kurtarılmalı, aile ve sosyal hayatlarına çalışma şartlarının olumlu katkı yapacağı düzenlemeler hayata geçirilmelidir” diye açıklama yaptı. Cihan ölmez