Gaziantep Demokratik Kadın Platformu öncülüğünde bir araya gelen kadınlar ve sivil toplum örgütleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadına şiddete ve cinayetlere dikkat çekmek için Kırkayak Parkı’ndan Balıklı Meydanı’na kadar slogan atarak yürüdü
Gaziantep Demokratik Kadın Platformu Sözcüsü Gülfidan Özpolat, ‘’Bu ülkede kadınların hakikatini yok sayan, delilleri karartan, adaleti geciktiren her mekanizma erkek şiddetinin bir parçası’’ dedi.
Ekonomik kriz ve yoksulluğun yükü kadınların omuzlarına bindirildi
Kadınların yalnızca erkek şiddetiyle değil, aynı zamanda siyasi iktidarın eşitlik karşıtı politikalarıyla da mücadele ettiğini sözlerine ekleyen Özpolat, ‘’İktidar, yıllardır kadınların kazanılmış haklarını hedef alan bir toplumsal cinsiyet karşıtı söylem üretmekte; kadınların yaşamını güvence altına alan mekanizmaları zayıflatmakta ve toplumu daha baskıcı, daha eşitsiz bir çizgiye sürüklüyor. Ekonomik krizin derinleştiği, yoksulluğun büyüdüğü koşullarda bu yük en çok kadınların omuzlarına bindirildi’’ ifadelerini kullandı.
Kadınlar, düşük ücretli, güvencesiz, esnek ve yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda
Özelleştirmelerle kamusal hizmetler tasfiye edilerek sermayeye devredilirken, bakım emeğinin de kadınlara yüklendiğine dikkat çeken Özpolat, ‘’Kadın istihdamını artırmaya yönelik olduğu söylenen politikalar, bakım emeğinin doğal olarak kadınlarca ücretsiz olarak karşılanacağı bir “aile” anlayışına göre planlanıyor. Bu planda merkezi bütçeden kadının payına günde yalnızca 51 kuruş düşüyor. Ev içi emek, bakım emeği, yeniden üretim emeğini üstlenmek durumunda kalan kadınlar, düşük ücretli, güvencesiz, esnek ve yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda bırakılıyor’’ şeklinde konuştu.
Nafaka hakkı tartışma konusu yapılırken kadınlar ekonomik bağımsızlığını kaybediyor
Sığınma evleri yetersizken iktidarın çözüm üretmemesini eleştiren Özpolat, ‘’Nafaka hakkı tartışma konusu yapılırken kadınlar ekonomik bağımsızlığını kaybediyor. “Aile bütünlüğü” söylemi altında kadınların yaşam hakkı ikinci plana itiliyor. Cinsiyet eşitliği kavramı resmi belgelerden çıkarılırken, yerine “fıtrat” ve “roller” üzerinden kısıtlayıcı bir anlayış yerleştiriliyor. Bu politikaların tümü, şiddeti artıran zemini genişletiyor. Biz kadınlar biliyoruz ki şiddet, bu düzenin doğrudan sonucu’’ değerlendirmesini yaptı.
Kadınların can güvenliğinin olmadığı bir memlekette hiçbir şey yolunda değil
‘Bu ülkede kadınların her gün ölümle, saldırıyla, tehditle sınandığı bir düzene artık tahammül etmiyoruz’ diyen Özpolat, ‘’Kadınların can güvenliğinin olmadığı bir memlekette hiçbir şey yolunda değil. Türkiye’nin her yerinde kadınlar öldürülüyor. Her gün bir kadın daha öldürülüyor, kaybediliyor, susturuluyor. Türkiye’de kadın cinayetlerinin önü alınmadı; tam tersine politikalarla, söylemlerle, cezasızlıkla önü açıldı. Kadınlar korunmuyorsa bunun adı “yetersizlik” değil; siyasal tercih’’ ifadelerini kullandı. Haber Merkezi
