Üniversite öğrencisi Feray Şahin, 2 yıl önce Mersin’de bir erkek tarafından öldürüldüğünde 23 yaşındaydı. Ailesi, Şahin’in 26’ıncı yaş gününde açıklama yaptı.
“Ferah yaşasaydı bugün 26 yaşında gencecik bir mimar olacaktı” ifadelerinin yer aldığı açıklamada şöyle devam etti: “Feray, ne yazık ki kadın cinayetlerinin ne ilki, ne de sonuncusu oldu. Türkiye’de ne yazık ki artarak devam eden kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet karşısında, suçlulara gereken en ağır cezanın verilmeyerek meşrulaştırılması, katilleri ve suç işleyenleri adeta cesaretlendiriyor. Birçok kadın katili gibi Feray’ı öldüren o sırada polis olan Fatih Burak Aykul da maalesef gencecik bir kızı öldürmenin cezası olarak 5 yıl 3 ay gibi komik bir cezayla, hatta ödül gibi indirimli bir cezayla bugün aramızda ve hiçbir şey olmamış gibi geziyor.”
Ferah’ı öldüren erkeğin cezasız yargılandığına dikkat çekilen açıklamada, “Hak, hukuk, adalet bunun neresinde? Aile karar itiraz etti ve dosya on beş aydır Yargıtay’da bekliyor. Katil sokakta hiçbir şey olmamışçasına, pimi çekilmiş bomba gibi geziyor. Geciken adalet, adalet değil!. Katil cinayeti işledikten sonra delillerin önemli kısmını bilinçli olarak yok ederken, cinayete kaza süsü vererek mahkemeyi yalanlarıyla yönlendirdi. Kasten insan öldürmek suçundan Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 1,5 yıl yargılanan katile yargıçlar, “Niçin öldürdün? Delileri neden yok ettin?” diye tek bir soru sormadı. O katil mahkeme tarafından açıkça korundu. Ve ödül gibi ceza ile sokağa bırakıldı. Bu katil bugün insanların arasında, pimi çekilmiş bir bomba gibi geziyor. Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesi ne yok edilen delileri sorgulamadı, eksik toplanan delilleri değerlendirmedi. En önemlisi de Adli Tıp Kurumu raporu uzaktan atışla Feray’ın öldürüldüğünü tespit etmesine rağmen, o Mahkeme bu raporu da yok sayarak takdir hakkını kullanarak karar verip, hukuk cinayeti işledi. Ve Gencecik kızın kanını yerde bıraktılar” denildi.
‘Kadınlar değil, katiller korunuyor’
Türkiye’de her geçen yıl artan kadın cinayetlerine değinilen açıklamada, Bunun en önemli sebebi ise iktidarın kadın politikaları, erkek egemen yargı ve cezasızlık. Mahkemelerde ödül gibi cezalar katillere cesaret veriyor, kadın cinayetlerinin artmasına yol açıyor. Takım elbise giydiği için indirim alan, serbest kalan erkekler gözünü kırpmadan kadınları acımasızca öldürüyor. Kadınlar değil, katiller korunuyor. Kadına yönelik şiddete karşı etkili politikalar üretilmiyor. Hükümet, ilgili bakanlar, yargı bu konuda somut olarak adım atmıyor. Kadınların yaşamına saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Kadın düşmanı politikalarla kadınların onlarca mücadele ile kazandığı haklarına saldırılar bugün 6284 sayılı Kanunun, güvencelerimizden biri olan İstanbul Sözleşmesi’ne ve nafaka hakkına saldırı şeklinde önümüze çıkıyor. Bizler yaşamak istiyoruz, bizler hayatı istiyoruz dedikçe kadını şiddet sarmalı içine hapsetmeye çalışan bu politikalar her geçen gün onlarca kadının hayatına mal oluyor Ankara’da bir kadın boşandığı erkek tarafından ağır şekilde yaralandı. Cezasız bırakma, iyi hal ve tahrik indirimleri ile teşvik edilen aynı zamanda meşru kılınan bu politikaların karşısında duruyoruz” ifadelerine yer verildi.
‘Kadınlar korunsun istiyoruz’
Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin son bulması için önleyici politikaların geliştirilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, “Kadın cinayetlerinde ‘haksız tahrik indirimi’ ve ‘iyi hal indirimi’ uygulamalarından vazgeçilsin. Katiller değil, kadınlar korunsun istiyoruz” denildi. Fatma Karabacak