Prof. Dr. Tayyar Arı, Arap ayaklanmasınınbütün dünyaya yeni yeni ışıklar yaktığını söylerken ayaklanmalara Tunus’un öncelik ettiğini, Mısır’ın ise bayraklaştırdığını söyledi
Zirve Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Abant Platformu’nun son oturumunda “Arap baharı ve Türkiye: Olası sonuçlar, senaryolar” konuşuldu. Başkanlığını Galatasaray Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Beril Dedeoğlu’nun yaptğı oturumda, konuşmacı olarak Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ehud R. Toledano ve ABD Dışişleri Enstitüsü eski direktörlerinden Peter Bechtold yer aldı. Platformda müzakereci olarakda Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tayyar Arı bulundu.
Ortadoğu sadece bizim içerisinde
bulunduğumuz bir coğrafya değil
Panelin açılışını Abant Platformu Yönetim Kurulu Üyesi, Galatasaray Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Beril Dedeoğlu yaptı. Dedeoğlu, platformun, farklı düşünce gruplarının kendini ifade etmesine izin verdiğini ve çözüm arayışı çabası ortamı oluşturduğunu ifade ederek, "Ortadoğu sadece bizim içerisinde bulunduğumuz bir coğrafya değil. Tüm dünyanın gelecek kaygısını ifade ediyor. En son yaşanan gelişmeler çerçevesindeki değerlendirmelerde bile farklı düşüncelerle karşılaşmak mümkün. Umarım yaptığımız toplantılar bizi daha istikrarlı ve barışçıl günlere taşıyıp, fikir zenginliği doğurarak bizi izleyenlere yol gösterir" dedi. Toplantı da ABD, Japonya, Dubai, İsrail, Fas, Mısır, Belçika, İngiltere, Fransa, Ürdün, Rusya, Ukrayna, Yunanistan, Pakistan, İtalya, Irak ve Tunus'tan gazeteci yazarlar, araştırma görevlileri, öğretim üyeleri, yabancı bürokratlar da hazır bulundu.
“Sıfır sorun politikası sıfır sonuç verdi”
Oturuma Tel Aviv Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Ehud R. Toledano AKP hükümetinin sıfır sorun politikasını eleştirirken “Sıfır sorun politikası sıfır sonuç verdi” yorumunda bulundu. Sıfır sorun politikasının başarısız olduğunu söyleyen Toledano, “Türkiye’nin şuanki politik durumuna bakmamız gerekirse Osmanlı Devleti’nin sabrının ve barışçıl yaklaşımının kalmadığını görebiliriz. Türkiye uzun yıllarca Arap yakınlığını gericilik olarak gördü ve bu sebepten dolayı Türk Arap ilişkileri bozuldu. Ve Türkiye ayaklanmalara hazırlıksız yakalandı” değerlendirmesinde bulundu.
Arap yönetimlerindeki kriz demek daha doğru olar
“Arap Baharı” sözünün kullanımını yanlış bulan Peter Bechtold bu sözün analitik olarak insanları başka bir yere götürdüğünü bunun yerine “Arap yönetimlerindeki Kriz” söyleminin daha doğru olacağını savundu. Türk Arap ilişkilerindeki kopmaların Osmanlı’nın son dönemlerinde gerçekleştiğini söyleyen Bechtold, bunun nedenini bu dönemde Arap bölgelerine gönderilen yöneticilerin yetersizliği olarak gösterdi ve “Son dönem yöneticilerinin kendilerini daha yüksek toprakların sahibi olarak görmeleri ilişkileri sarsmıştır” yorumunda bulundu.
Mısır’ın entellektüel birikimi fazla
Oturumun son konuşmacısı ve aynı zamanda müzareke başkanı olan Prof. Dr. Tayyar Arı, Arap ayaklanmasınınbütün dünyaya yeni yeni ışıklar yaktığını söylerken ayaklanmalara Tunus’un öncelik ettiğini, Mısır’ın ise bayraklaştırdığını söyledi. Mısır’ın bu denli etkili olmasında en önemli etkenin bu bölgenin entellektüel birikimi olduğunu söyleyen Arı, konuşmasında İsrail’i de eleştirdi. “Arap dünyasında yaşanan bu gelişmeler İsrail’i yalnızlaştıracak” öngörüsünde bulunan Prof. Dr. Tayyar Arı’ya göre İsrail barış masasına oturmazsa ileride daha zor şartlarla çözüme ulaşmak durumunda kalacak. İsrail’in bu tutumunun ABD ile olan ilişkilerinde de kopmalara neden olacağı görüşünde olan Arı, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını İsrail’le birlikteyken sağlayamayacağı kanaatinde.
Rejim değil, sistem değişmeli
Cumhurbaşkanlığı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü, ''Türkiye kesinlikle model ihraç etmiyor. Her ülkenin kararı kendi mutfağında pişirilmelidir'' dedi. Hürmüzlü, Abant Platformu'nun, Zirve Üniversitesi iş birliğiyle, ''Arap Baharından Sonra Ortadoğu'nun Geleceği ve Türkiye'' başlıklı konferansla başlayan 25. toplantısında, bu bölgede ve başka bölgelerde rejimi değiştirmenin değil sistemi değiştirmenin önemli olduğunu söyledi. Borçların olmaması ve kendi ayaklarının üzerinde durulması halinde o zaman gerçek bir bahardan ve Rönesans'tan bahsetmenin mümkün olacağını ifade etti.
Türkiye kesinlikle model ihraç etmiyor
Hürmüzlü, şöyle konuştu: ''Türkiye'de bunu yapmak istedik biz. Bunu da sizinle paylaşmak istiyoruz. Savunma sanayimizde sadece araştırma ve geliştirme konularında 5 bin mühendisimiz çalışıyor, üretimde değil sadece araştırma konusunda. Şu anda 175 üniversiteyle Türkiye'de artık ciddi bir şekilde nanoteknolojiye giriliyor. Atılımlar yapılıyor. Dünyanın 16. ekonomisiyiz. Avrupa'nın 6. ekonomisiyiz ama biz ilk onlara girmeden rahat bulmayacağız, onun için çalışacağız. Bu projeleri, bu tecrübeleri beraber paylaşalım. Bu bir model ihracı değildir. Türkiye kesinlikle model ihraç etmiyor. Her ülkenin kararı kendi mutfağında pişirilmelidir. Bunu çok iyi biliyoruz. Bunun bilinci içindeyiz. Bir ilham kaynağı olabilir Türkiye ama modeli değil tecrübeleri ilham kaynağı olabilir.''
Arap halkı kendi bilinci içerisinde hareket ediyor
Hürmüzlü, Arap, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan hareketleri halkların kendi bilinçleriyle yaptığına inandığını ifade etti.
''Batının tesiriyle bir takım olaylar oldu, bir takım rejimler oldu fakat bunları yıktık, nasıl yıktık'' diyenler olduğunu dile getiren Hürmüzlü, şöyle devam etti:''Bizim camia, bizim Ortadoğu dediğimiz Kuzey Afrika'da olan arkadaşlarımıza söylüyorum. Diyorlar ki 'twitterler, facebooklar, sosyal iletişim araçları bunları artık yıktı, biz ayaklandık'. Fakat twitter de facebook da internet de yine batıdan geldi. Bunu da ihmal etmememiz gerekir. Nereden geldiği önemli değil. Ben zaten Arap Baharının ismi eğer böyle konacaksa veya Rönesansının ki Rönesans Arapça’da uyanış demektir, Arap uyanışı meselesidir bu. Bunun nereden geldiğini ve nereden düğmeye basıldığını da söyleyenler var. Ben bunları Arap kardeşlerimize, halklarına da doğrusu bir saldırı olarak görüyorum. Arap halkları da Ortadoğu halkları da Kuzey Afrika halkları da kendi bilinçleri içinde bu hareketleri yapıyorlar kanaatindeyim. Hiçbir yerden komplo teorilerine bakarak bu şekildeki isnatlara gitmemiz doğru değildir diyorum.'' -
'Doğumlar sütrekli sezeryanla yapılıyor''
Hürmüzlü, bölgede rejimlerin doğumunun sürekli sezaryen olduğunu ve bu doğumların ya bir darbeyle ya tanklar üzerinde ya da oğula intikal ederek gerçekleştiğini vurguladı.Normal doğumların sandıktan çıkan doğumlar olduğunu dile getiren Hürmüzlü, ''Onun için Türkiye'de biz birçok hatalar yapmamıza rağmen bazen demokrasimiz de kesintiye uğramasına rağmen her zaman seçim sandığının namusunu koruduk. Bu bizi bu yere getirdi. Bu şekilde bir hareketle hepimiz, bu bölgede siz güçlü olursanız biz de güçlü oluruz. Bizim gücümüzden de siz de istifade edersiniz, diye bakıyoruz'' diye konuştu.Hürmüzlü, gelişmelerin çok iyiye ve doğruya doğru gittiğini, sadece rejimlerin değil sistemlerin de değişeceğini kaydetti.
''Bundan sonra ne olacak
Arap Baharından sonra Ortadoğu nasıl şekillenecek'' konulu oturumda daha sonra Kahire Üniversitesi'nden Pakinam Sharkavy ve Fas Sosyal Çalışmalar ve Araştırma Merkezi'nden Samir Boudinar söz aldı. Oturuma gazeteci Ali Bulaç da müzakereci olarak katıldı.
Zirve Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Abant Platformu’nun son oturumunda “Arap baharı ve Türkiye: Olası sonuçlar, senaryolar” konuşuldu. Başkanlığını Galatasaray Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Beril Dedeoğlu’nun yaptğı oturumda, konuşmacı olarak Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ehud R. Toledano ve ABD Dışişleri Enstitüsü eski direktörlerinden Peter Bechtold yer aldı. Platformda müzakereci olarakda Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tayyar Arı bulundu.
Ortadoğu sadece bizim içerisinde
bulunduğumuz bir coğrafya değil
Panelin açılışını Abant Platformu Yönetim Kurulu Üyesi, Galatasaray Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Beril Dedeoğlu yaptı. Dedeoğlu, platformun, farklı düşünce gruplarının kendini ifade etmesine izin verdiğini ve çözüm arayışı çabası ortamı oluşturduğunu ifade ederek, "Ortadoğu sadece bizim içerisinde bulunduğumuz bir coğrafya değil. Tüm dünyanın gelecek kaygısını ifade ediyor. En son yaşanan gelişmeler çerçevesindeki değerlendirmelerde bile farklı düşüncelerle karşılaşmak mümkün. Umarım yaptığımız toplantılar bizi daha istikrarlı ve barışçıl günlere taşıyıp, fikir zenginliği doğurarak bizi izleyenlere yol gösterir" dedi. Toplantı da ABD, Japonya, Dubai, İsrail, Fas, Mısır, Belçika, İngiltere, Fransa, Ürdün, Rusya, Ukrayna, Yunanistan, Pakistan, İtalya, Irak ve Tunus'tan gazeteci yazarlar, araştırma görevlileri, öğretim üyeleri, yabancı bürokratlar da hazır bulundu.
“Sıfır sorun politikası sıfır sonuç verdi”
Oturuma Tel Aviv Üniversitesi’nden katılan Prof. Dr. Ehud R. Toledano AKP hükümetinin sıfır sorun politikasını eleştirirken “Sıfır sorun politikası sıfır sonuç verdi” yorumunda bulundu. Sıfır sorun politikasının başarısız olduğunu söyleyen Toledano, “Türkiye’nin şuanki politik durumuna bakmamız gerekirse Osmanlı Devleti’nin sabrının ve barışçıl yaklaşımının kalmadığını görebiliriz. Türkiye uzun yıllarca Arap yakınlığını gericilik olarak gördü ve bu sebepten dolayı Türk Arap ilişkileri bozuldu. Ve Türkiye ayaklanmalara hazırlıksız yakalandı” değerlendirmesinde bulundu.
Arap yönetimlerindeki kriz demek daha doğru olar
“Arap Baharı” sözünün kullanımını yanlış bulan Peter Bechtold bu sözün analitik olarak insanları başka bir yere götürdüğünü bunun yerine “Arap yönetimlerindeki Kriz” söyleminin daha doğru olacağını savundu. Türk Arap ilişkilerindeki kopmaların Osmanlı’nın son dönemlerinde gerçekleştiğini söyleyen Bechtold, bunun nedenini bu dönemde Arap bölgelerine gönderilen yöneticilerin yetersizliği olarak gösterdi ve “Son dönem yöneticilerinin kendilerini daha yüksek toprakların sahibi olarak görmeleri ilişkileri sarsmıştır” yorumunda bulundu.
Mısır’ın entellektüel birikimi fazla
Oturumun son konuşmacısı ve aynı zamanda müzareke başkanı olan Prof. Dr. Tayyar Arı, Arap ayaklanmasınınbütün dünyaya yeni yeni ışıklar yaktığını söylerken ayaklanmalara Tunus’un öncelik ettiğini, Mısır’ın ise bayraklaştırdığını söyledi. Mısır’ın bu denli etkili olmasında en önemli etkenin bu bölgenin entellektüel birikimi olduğunu söyleyen Arı, konuşmasında İsrail’i de eleştirdi. “Arap dünyasında yaşanan bu gelişmeler İsrail’i yalnızlaştıracak” öngörüsünde bulunan Prof. Dr. Tayyar Arı’ya göre İsrail barış masasına oturmazsa ileride daha zor şartlarla çözüme ulaşmak durumunda kalacak. İsrail’in bu tutumunun ABD ile olan ilişkilerinde de kopmalara neden olacağı görüşünde olan Arı, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını İsrail’le birlikteyken sağlayamayacağı kanaatinde.
Rejim değil, sistem değişmeli
Cumhurbaşkanlığı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü, ''Türkiye kesinlikle model ihraç etmiyor. Her ülkenin kararı kendi mutfağında pişirilmelidir'' dedi. Hürmüzlü, Abant Platformu'nun, Zirve Üniversitesi iş birliğiyle, ''Arap Baharından Sonra Ortadoğu'nun Geleceği ve Türkiye'' başlıklı konferansla başlayan 25. toplantısında, bu bölgede ve başka bölgelerde rejimi değiştirmenin değil sistemi değiştirmenin önemli olduğunu söyledi. Borçların olmaması ve kendi ayaklarının üzerinde durulması halinde o zaman gerçek bir bahardan ve Rönesans'tan bahsetmenin mümkün olacağını ifade etti.
Türkiye kesinlikle model ihraç etmiyor
Hürmüzlü, şöyle konuştu: ''Türkiye'de bunu yapmak istedik biz. Bunu da sizinle paylaşmak istiyoruz. Savunma sanayimizde sadece araştırma ve geliştirme konularında 5 bin mühendisimiz çalışıyor, üretimde değil sadece araştırma konusunda. Şu anda 175 üniversiteyle Türkiye'de artık ciddi bir şekilde nanoteknolojiye giriliyor. Atılımlar yapılıyor. Dünyanın 16. ekonomisiyiz. Avrupa'nın 6. ekonomisiyiz ama biz ilk onlara girmeden rahat bulmayacağız, onun için çalışacağız. Bu projeleri, bu tecrübeleri beraber paylaşalım. Bu bir model ihracı değildir. Türkiye kesinlikle model ihraç etmiyor. Her ülkenin kararı kendi mutfağında pişirilmelidir. Bunu çok iyi biliyoruz. Bunun bilinci içindeyiz. Bir ilham kaynağı olabilir Türkiye ama modeli değil tecrübeleri ilham kaynağı olabilir.''
Arap halkı kendi bilinci içerisinde hareket ediyor
Hürmüzlü, Arap, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan hareketleri halkların kendi bilinçleriyle yaptığına inandığını ifade etti.
''Batının tesiriyle bir takım olaylar oldu, bir takım rejimler oldu fakat bunları yıktık, nasıl yıktık'' diyenler olduğunu dile getiren Hürmüzlü, şöyle devam etti:''Bizim camia, bizim Ortadoğu dediğimiz Kuzey Afrika'da olan arkadaşlarımıza söylüyorum. Diyorlar ki 'twitterler, facebooklar, sosyal iletişim araçları bunları artık yıktı, biz ayaklandık'. Fakat twitter de facebook da internet de yine batıdan geldi. Bunu da ihmal etmememiz gerekir. Nereden geldiği önemli değil. Ben zaten Arap Baharının ismi eğer böyle konacaksa veya Rönesansının ki Rönesans Arapça’da uyanış demektir, Arap uyanışı meselesidir bu. Bunun nereden geldiğini ve nereden düğmeye basıldığını da söyleyenler var. Ben bunları Arap kardeşlerimize, halklarına da doğrusu bir saldırı olarak görüyorum. Arap halkları da Ortadoğu halkları da Kuzey Afrika halkları da kendi bilinçleri içinde bu hareketleri yapıyorlar kanaatindeyim. Hiçbir yerden komplo teorilerine bakarak bu şekildeki isnatlara gitmemiz doğru değildir diyorum.'' -
'Doğumlar sütrekli sezeryanla yapılıyor''
Hürmüzlü, bölgede rejimlerin doğumunun sürekli sezaryen olduğunu ve bu doğumların ya bir darbeyle ya tanklar üzerinde ya da oğula intikal ederek gerçekleştiğini vurguladı.Normal doğumların sandıktan çıkan doğumlar olduğunu dile getiren Hürmüzlü, ''Onun için Türkiye'de biz birçok hatalar yapmamıza rağmen bazen demokrasimiz de kesintiye uğramasına rağmen her zaman seçim sandığının namusunu koruduk. Bu bizi bu yere getirdi. Bu şekilde bir hareketle hepimiz, bu bölgede siz güçlü olursanız biz de güçlü oluruz. Bizim gücümüzden de siz de istifade edersiniz, diye bakıyoruz'' diye konuştu.Hürmüzlü, gelişmelerin çok iyiye ve doğruya doğru gittiğini, sadece rejimlerin değil sistemlerin de değişeceğini kaydetti.
''Bundan sonra ne olacak
Arap Baharından sonra Ortadoğu nasıl şekillenecek'' konulu oturumda daha sonra Kahire Üniversitesi'nden Pakinam Sharkavy ve Fas Sosyal Çalışmalar ve Araştırma Merkezi'nden Samir Boudinar söz aldı. Oturuma gazeteci Ali Bulaç da müzakereci olarak katıldı.