Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Kanun Hükmünde Kararnamelerle görevlerinden ihraç edilen kamu emekçilerini işlerine iade edilmesi talebiyle Diyarbakır’dan başlattığı ‘Adalet, Eşitlik ve İşimizi Geri Almak İçin Yürüyoruz’ yürüyüşüne Antep’te devam etti. Yeşilsu’da bir araya gelen KESK’liler, ‘Hak, hukuk, adalet’ gibi sloganlar atarak, Balıklı Meydanı’na kadar yürüyüp basın açıklaması yaptı
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, ‘’Bir ülkede savaş politikalarında ısrar eden bir iktidar varsa o ülkede demokratik tüm uygulamalar rafa kaldırılır, halklar antidemokratik uygulamalarla baş başa bırakılır. Demokrasinin olmadığı yerde emek mücadelesi görünmez olur, emeğin değeri düşürülür ve mücadelesi dağıtılır. Bunun sonuçları tam da ülkemizde yaşadığımız sonuçlar’’ şeklinde konuştu.
İşyerlerinde baskı, mobbing, hukuksuzca sürgünler boy göstermeye başladı
Bir ülkede başlayan hukuksuzluğun her tarafa sirayet ettiğini ifade eden Koçak, ‘’Ona karşı direniş ve tutum alma çok daha büyük bir mücadele ile gerçekleşiyor. İşyerlerinde baskı, mobbing, hukuksuzca sürgünler boy göstermeye başladı. Bugün daha da büyüyerek devam ediyor. Bu ülkede muhalif insanların çocukları üniversiteleri bitirdikleri halde kamu da göreve başlayamıyor. Çünkü KHK hukuksuzluğunun akabinde mülakat denilen bir skandalı getirdiler. Seçim dönemlerinde mülakatın ne anlama geldiğini açıkça itiraf ettiler’’ ifadelerini kullandı.
Muhalif olan bütün belediyeler, kayyım tehdidi ile baş başa kaldı
Koçak, ‘’Ayten Çeri, arkadaşımız Antep halkının gittiği hastanelerde, yıllarca emek vermiş bir sağlık emekçisiydi. Hiçbir hukuki süreç olmadan, hiçbir hukuksal gerekçesi ortaya konulamadan, 9 yıllık ihraç süreci içerisinde hayatını kaybeden arkadaşlarımızdan biri oldu. KHK’lar, hukuksuzluk, adaletsizlik, sadece kamu emekçilerine bu KHK hukuksuzluğu. Başlayan hukuksuzluk süreci belediyelere atanan kayyımlarla devam etti. 2016 yılı itibariyle Kürt illerine atanan kayyım kültürü ülkenin dört bir yanına yayılmış durumda. Muhalif olan bütün belediyeler, kayyım tehdidi ile baş başa kaldı’’ açıklamasını yaptı.
Ülkenin yeraltı kaynakları bu iktidar tarafından her gün uluslararası şirketlere peşkeş çekiliyor
Alevilerin, Kürtlerin, Arapların, AKP’li olmayan Türkmenlerin, Çerkezlerin geleceklerini göremez hale getirildiğini vurgulayan Koçak, ‘’Kamu da kapılar bizlere kapatılmış. Demokratik uygulamaların ortadan kalkması, demokrasinin rafa kaldırılması bununla da bitmiyor. Demokrasi yoksa bir ülkede hiçbir şey hakkın bizimle devam edeceğine dair bir güvence yok. Nerede mi gördük, Samandağ ve Adıyaman’da insanların tapulu arazilerine el koyan bir iktidar var. Bu ülkenin yeraltı kaynakları bu iktidar tarafından her gün uluslararası şirketlere peşkeş çekiliyor. Bir yerde dur demek zorundayız’’ dedi.
300 kamu emekçisi bu süreçte hayatını kaybetti
9 yıl önce başlayan KHK zulmünün sürdüğünü sözlerine ekleyen Eş Genel Başkanı Koçak, ‘’Bundan 9 yıl önce başlayan KHK zulmü, halen devam ediyor. KESK’li 4 bin 800 arkadaşımızın ihraç edilmiş olduğu KHK süreci zulmünde, bu ülkede 150 binden fazla kamu emekçisi görevlerinden ihraç edildi. Dönemin Adalet Bakanı ‘Kurunun yanında yaşında yandığını biliyoruz. Yapacak bir şey yok’ demişti. Onun açısından kurunun yanında yanan yaşlar olarak görünenlerin her biri birer hayattı. 300 kamu emekçisi bu süreçte hayatını kaybetti’’ değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi