“Sen Antebe fazla bir insansın” derdim

Kamil Gereçci: “Rahmetli Aykut’u 1960’lı yıllara dayanan uzun bir süreçten bu yana tanırım. Uzun yıllar mahalle komşuluğumuz vardı. Ayrıca 1968’de kendisi İngiltere’de matbaacılık eğitimi alırken, benim mühendislik eğitimim sırasında da birlikteliğimiz oldu. Aykut’un hedefi babasının kurduğu Gaziyurt Matbaası’nı ulusal çapta bir kurum haline getirmekti. Mezun olduğu Tarsus Amerikan Koleji sonrası, ABD dahil birçok ülkedeki birçok üniversitede eğitim alma imkanı varken, o baba mesleğini tercih etmiştir. Okulu bitirdikten sonra, matbaacılığın merkezi sayılan Heidelberg Üniversitesi’nde baskı teknikleri konusunda master derecesi almıştır. Baskı ve matbaacılık konusunda bu kadar üst düzey eğitim almış birisinin İstanbul’da kalarak kendi branşında faaliyet gösteren önemli kurumlardan birinde görev alması beklenirken, Aykut, ideallerini gerçekleştirmek üzere memleketi Gaziantep’e dönerek, matbaasının başına geçmiştir. Bu da içinde bulunan ‘ANTEPLİLİK’ duygusunun gücünü ortaya koyuyor. İdeallerinin bir parçası olan teneke kutu üzerine baskı tekniğini Gaziantep’e getiren ilk müteşebbistir. Aykut, gerçek anlamda bir entelektüeldir. Görsel ve yazılı yabancı yayın organlarını yakından takip eder ve buralardan derlediği bilgileri ve öngörüleri herkesle paylaşır, etrafında ufukların genişlemesine yardımcı olurdu.
Gaziantep Sanayi Odası’nın kuruluşunu neredeyse tek başına gerçekleştirdi diyebilirim. Markalaşma, tanıtım ve dışa açılım konularında önemli çalışma ve katkıları olmuştur. Tabii Gaziantep’in maalesef tedavi olmayan hastalığı olan “Kapasiteli adamları çekememe” sendromu Aykut’u da etkilemiştir. Seveni kadar sevmeyeni de olan bir insandı. Ben ona bazen “Sen Antebe fazla bir insansın” derdim. Bilim ve eğitime çok önem verirdi. Zaten üst düzey eğitimlerle yetiştirdiği iki kızı da buna en önemli örnektir. Işıklar içinde uyusun.”