İnsanların şiddete eğilimli varlıklar olduğuna vurgu yapan Psikolog Halil Acar, hem fiziksel hem ve sözlü şiddetin arttığının altını çizdi. “Geçmiş yıllarda fiziksel şiddet bir problem iken şimdi şiddet uygulayan birisi ne toplum ne de devlet tarafından eskisi gibi yadırganmıyor, cezalandırılmıyor. Cezalandırılmadığından yaptıklarını haklıymış gibi görüyor. Bu da daha fazla şiddet uygulamasına zemin oluşturuyor” tespitini yaptı. “İş işten geçmeden eğitim, ekonomik ve toplumsal anlamda çalışmalar yapılmalı” uyarısında bulundu.
Çok fazla ayrıştırıldık kutuplaştırıldık
Son 5-10 yıldan beri şiddet olaylarının arttığını söyleyen Acar, “Artık çevremizdeki insanlara eskisi gibi tatlılıkla yaklaşmıyoruz, birbirimize saygı göstermiyoruz, komşularımıza, iş veya okuldaki arkadaşlarımıza, kardeşimize değer vermiyoruz. Çünkü çok fazla ayrıştırıldık, kutuplaştırıldık. Birisine şiddet uygulamak için başka bir gruptan olması yetebiliyor. Yani kendimizi haklı gösterip, karşı tarafı mağdur edebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Toplumsal bir zorbalık var
Psikolog Acar, toplumsal bir zorbalığın geliştiğini sözlerine eklerken, “İnsanların güzel bir yaşantısı olmadığı için bazı noktalarda zayıf düşebiliyor. Ekonomik olarak problem yaşayan bir birey fiziksel olarak da rahat hissedemiyor. Kira, faturalar, mutfak ve çocukların eğitim harcamalarını karşılayamama düşüncesi kişiyi inanılmaz derecede tetikliyor. Bu ruh halindeki kişi herhangi bir problemle karşılaştığında normal olarak tepki göstereceğine farklı bir şekilde tepki gösterebiliyor. Bu durum belli bir zamandan sonra toplumun içerisinde yerleşiyor” açıklamasında bulundu.
İnsanların yeniden birliktelik içerisinde yaşayabileceği bir yapının oluşturulması lazım
‘Cezayı işleyen birisi cezalandırılmadığı zaman başka kişiler de ceza işleyebiliyor ve karşıdaki insanlara şiddet uygulayabiliyor’ diyen Acar, toplumun iyi bir noktaya gitmediğini sözlerine ekledi. “Sevgi, emek gerektirirken, kötü işler emek gerektirmiyor. Emek vermeyen bir toplum haline dönüştüğümüz için güzel bir yere gitmiyoruz. Toplum olarak güzel şeylere emek vermemiz, güzel örnekleri fazlalaştırmamız gerekiyor. Bunun için insanların yeniden birliktelik içerisinde yaşayabileceği bir yapının oluşturulması lazım. Okuldaki çocuklar yetişkin bir birey olduklarında komşularına, iş arkadaşlarına, çevresine saygılı bir şekilde eğilim gösterebilmelerini sağlamamız gerekiyor. Bir nesli kaybettik. O yüzden mevcut nesli değiştirmemeye çalışmamalıyız. Şimdiki neslin de diğer nesle benzemeleri için gerekli adımları atmalıyız. İş işten geçmeden eğitim, ekonomik ve toplumsal anlamda çalışmalar yapılmalı” çağrısında bulundu.
Eğitimde eskisi gibi iyi değiliz, okumuyoruz ya da edebi düşünmüyoruz
Toplumsal cinnette artış yaşandığını belirten Psikolog Halil Acar, konuşmasını şöyle tamamladı: “İnsanların yükü çok ağırlaştı. Eğitimde eskisi gibi iyi değiliz, okumuyoruz, ya da edebi düşünmüyoruz. Edebi düşünmeyen bir birey doğal olarak zorbaca düşünebilir. Çevresine önem ermeyen bir bireyin hem fiziksel hem sözel olarak güzel davranabileceğini pek düşünmüyorum.” Adem Kesenek
