1. Dünya Savaşı'nda Antep'in savunmasında kullanılan, makineli tüfek sesi çıkaran ve Fransız askerlerini korkutmak amacıyla kullanılan ''tak-takı'', Şahinbey Savaş Müzesi'ni ziyaret edenlerin dikkatini çekiyor.
Antep savunmasının sembol isimlerinden Tüfekçi Yusuf tarafından yapılarak şehrin farklı bölgelerine dağıtılan ''tak-takı'' yokluğun silahı olarak biliniyor.
Ağaçtan yapılan, tokmak, sap ve çarktan oluşan tak-takı, çevrildiği zaman makineli tüfek sesi çıkarıyor. Şahinbey Savaş Müzesi'ni sergilenen tak-takı, müzeye gelenlerin dikkatini çekiyor.
Savaş yıllarında mühimmat sıkıntısı çeken Anteplilerin tak-takı'yı kullanarak, düşmana korku saldığı biliniyor. Tak-takının sesini duyan düşman askerlerinin ''Anteplilerde silah var'' diyerek, korktuğu tarihi kaynaklarda yer alıyor.
Savaş Müzesi Müdürü Coşkun Köysu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tüfekçi Yusuf Usta'nın oğlu Mustafa Yıldırımdemir'in müzeye kazandırdığı tak-takının sesiyle ''düşmana elimizde çok sayıda mermi var'' dedirten bir alet olduğunu söyledi.
Tak-takıyı özellikle müzeyi ziyaret eden öğrenci gruplarına gösterdiğini kaydeden Köysu, şöyle konuştu:
''Öğrencilere tak-takının sesini dinletiyorum. Bu sesle birlikte müzedeki bütün bilgiler akıllarında kalsın, çıkmasın istiyorum. Okul gezisi ile müzemize gelen öğrenciler hafta sonu da ailesini yanına alıp müzeye geliyor. Tak-takı'nın sesini duymak için İstanbul ve Kayseri'den gelenlerde oldu.''
Savaş sırasında 85 bin civarında nüfusun bulunduğu şehrin, dar sokaklara sahip olduğunu kaydeden Köysu, ''Gaziantep'in şimdiki gibi geniş caddeleri yoktu. Bir iki ana caddenin dışında diğerlerinin hepsi dehlizdi. Baskınlar gece yapılırdı. Savaş envanterlerine bakıldığında baskınlar hep gece yapılmıştır. Antepliler dehlizlerde, gece tak-takı çevirince ses yankılanıp, büyüyor. Fransız karargahı da Anteplilerin elinde çok sayıda mermi var zannedip, gece baskını yapamıyorlar'' diye konuştu.
Müzenin öncelikle şehir halkına sonra bütün ulusa ve daha sonra da dünyaya, ''bu şehrin nasıl gazi'' olduğunu anlatmak için kurulduğunu söyleyen Köysu, şunları anlattı:
''1918-1921 yılları arasında şehrin çektiği bir dram var. Neticesinden 6 bin 317 şehit, 20 binden fazla gazisi olan bir şehirdeyiz. Müzemiz açıldığı günden beri 800 binin üzerinde ziyaretçi ağırladık. Ziyaretçilerimizden ücretsiz talep etmiyoruz. İnsanların burada öğrendikleri tarih bilgilerini güncelemelerini istiyoruz. Ya da tarih bilgilerini tekrar anımsasın istiyoruz. Memlekete, bayrağa ve bizi bugünleri armağan edenleri hatırlasınlar istiyoruz.''
Müzedeki eserleri kendilerinin topladığını anımsatan Köysu, müzeyi kurduktan sonra Antepli şehitlerin ve müdafilerin torunlarının müzeye ziyarete geldiğini, gelirken de yanlarında ata yadigarı eşyalarını getirdiklerini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çeşitli eserler getirildi ama bunların yanında özel eserlerde var. Fransız ve İngilizlere ait silahlarda var. Müzemizin koleksiyonu böyle oluştu. Bütün malzemeleri deftere kaydediyoruz. Bu şekilde bunların kaybolmasını ve yok olmasını ya da el değiştirmesini engellemiş oluyoruz.'' AA
Antep savunmasının sembol isimlerinden Tüfekçi Yusuf tarafından yapılarak şehrin farklı bölgelerine dağıtılan ''tak-takı'' yokluğun silahı olarak biliniyor.
Ağaçtan yapılan, tokmak, sap ve çarktan oluşan tak-takı, çevrildiği zaman makineli tüfek sesi çıkarıyor. Şahinbey Savaş Müzesi'ni sergilenen tak-takı, müzeye gelenlerin dikkatini çekiyor.
Savaş yıllarında mühimmat sıkıntısı çeken Anteplilerin tak-takı'yı kullanarak, düşmana korku saldığı biliniyor. Tak-takının sesini duyan düşman askerlerinin ''Anteplilerde silah var'' diyerek, korktuğu tarihi kaynaklarda yer alıyor.
Savaş Müzesi Müdürü Coşkun Köysu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tüfekçi Yusuf Usta'nın oğlu Mustafa Yıldırımdemir'in müzeye kazandırdığı tak-takının sesiyle ''düşmana elimizde çok sayıda mermi var'' dedirten bir alet olduğunu söyledi.
Tak-takıyı özellikle müzeyi ziyaret eden öğrenci gruplarına gösterdiğini kaydeden Köysu, şöyle konuştu:
''Öğrencilere tak-takının sesini dinletiyorum. Bu sesle birlikte müzedeki bütün bilgiler akıllarında kalsın, çıkmasın istiyorum. Okul gezisi ile müzemize gelen öğrenciler hafta sonu da ailesini yanına alıp müzeye geliyor. Tak-takı'nın sesini duymak için İstanbul ve Kayseri'den gelenlerde oldu.''
Savaş sırasında 85 bin civarında nüfusun bulunduğu şehrin, dar sokaklara sahip olduğunu kaydeden Köysu, ''Gaziantep'in şimdiki gibi geniş caddeleri yoktu. Bir iki ana caddenin dışında diğerlerinin hepsi dehlizdi. Baskınlar gece yapılırdı. Savaş envanterlerine bakıldığında baskınlar hep gece yapılmıştır. Antepliler dehlizlerde, gece tak-takı çevirince ses yankılanıp, büyüyor. Fransız karargahı da Anteplilerin elinde çok sayıda mermi var zannedip, gece baskını yapamıyorlar'' diye konuştu.
Müzenin öncelikle şehir halkına sonra bütün ulusa ve daha sonra da dünyaya, ''bu şehrin nasıl gazi'' olduğunu anlatmak için kurulduğunu söyleyen Köysu, şunları anlattı:
''1918-1921 yılları arasında şehrin çektiği bir dram var. Neticesinden 6 bin 317 şehit, 20 binden fazla gazisi olan bir şehirdeyiz. Müzemiz açıldığı günden beri 800 binin üzerinde ziyaretçi ağırladık. Ziyaretçilerimizden ücretsiz talep etmiyoruz. İnsanların burada öğrendikleri tarih bilgilerini güncelemelerini istiyoruz. Ya da tarih bilgilerini tekrar anımsasın istiyoruz. Memlekete, bayrağa ve bizi bugünleri armağan edenleri hatırlasınlar istiyoruz.''
Müzedeki eserleri kendilerinin topladığını anımsatan Köysu, müzeyi kurduktan sonra Antepli şehitlerin ve müdafilerin torunlarının müzeye ziyarete geldiğini, gelirken de yanlarında ata yadigarı eşyalarını getirdiklerini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çeşitli eserler getirildi ama bunların yanında özel eserlerde var. Fransız ve İngilizlere ait silahlarda var. Müzemizin koleksiyonu böyle oluştu. Bütün malzemeleri deftere kaydediyoruz. Bu şekilde bunların kaybolmasını ve yok olmasını ya da el değiştirmesini engellemiş oluyoruz.'' AA