Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, Meclis’te görüşülecek Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesini değerlendirdi. Çobanoğlu, yasal oranın bile altında kalan çiftçi destekleme bütçesinin çiftçinin değil şirketlerin cebine gittiğini belirtti.
Meclis Genel Kurulu’nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri dün başladı. Muhalefet partilerinin eleştiri ve şerhlerine rağmen Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen bütçenin bu yıl da büyük payı "savunma" ve "güvenlik" harcamalarına ayrıldı.
Üretim ve kalkınmayı ilgilendiren kalemlere ayrılan pay ise en düşük seviyelerde kaldı. Meclis’te 14 Aralık'ta görüşülecek Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçesi 438 milyar lira olarak teklif edilirken, bunun 178 milyar lirası yatırımlar, 135 milyar lirası tarımsal destek ve 11,5 milyar lirası da depremden etkilenen kentler için kullanılacak.
Yanı sıra tarım sektörüne sağlanacak vergi muafiyeti için 200 milyar, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT ve ihracat destekleri için ise 205 milyar liralık kaynak ayrıldı. Yani küçük üretici için dönüm ve alım desteği olarak ayrılan bütçenin neredeyse 3 katı tarım şirketlerine vergi muafiyeti, ihracat desteği ve kredi sübvansiyonu olarak ayrılmış durumda.
Çiftçiler Sendikası (Çiftçi Sen) Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, tarıma ayrılan bütçe, çiftçinin durumu ve sürdürülebilir tarım konularını değerlendirdi.
2006 yılında AKP tarafından çıkarılan yasaya göre tarımsal destekleme olarak Gayri Sahi Milli Hasıla'nın yüzde 1'inin ayrılması gerektiğini aktaran Çobanoğlu, bunun yapılmadığını ve desteklemenin en fazla yüzde 0,6 düzeyine çıktığını söyledi.
Destekleme adı altında verilen paraların da küçük çiftçinin cebine gitmediğini belirten Çobanoğlu, şunları söyledi:
"Bu destekler ağırlıklı olarak şirketlere verilen desteklerdir. Küçük üreticilere verilen destek bunların yanında devede kulak kalıyor. Çünkü çiftçiye koşullu destek veriliyor. Örneğin lisanslı depoculuğa ürününü yatırır ve orada korur, bekletirse yüzde 75 kira desteği veriliyor. Yüzde 75 destek ise lisanslı depocuların cebine gidiyor. Yine sertifikalı tohum ve fidan kullanılırsa destekleme veriliyor.
Dolayısıyla verdiği destek doğrudan doğruya tohum ve fide şirketlerine gidiyor. Sadece birçok ürün dönümüne en fazla 250-300 lira gibi bir paradan bahsediliyor. 20 dönüm bağı olana 5-6 bin lira bir destek veriliyor ki bu mazot maliyeti bile değil. Ki bunu alabilmek için de Ziraat Odası'na, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne üye olacak, oralara aidat ödeyecek. Aldığı paranın bir kısmını yine buralara verecek."
2024 hasat döneminin bu yüzden çiftçiler için yoksullukla geçtiğini sözlerine ekleyen Çobanoğlu, “Borçlarını ödeyemeyen bir çiftçi topluluğu söz konusu, birçoğunun arazisi ipotekliydi, bankalar ödeyemeyen çiftçilere yüksek faizlerle borçlarını erteliyor veya arazilerini satışa çıkarıyor. Çiftçide bir an önce borçtan kurtulayım telaşı içinde. Üretim yaparsa, daha da borçlanacağını düşünüyor. Bunun yerine üretim yapmamayı tercih eder hale geldi" dedi.