Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Şubesi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın (ASHB) bütçesinin hak temelli, sosyal hizmetten, emekçiden ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzak olduğunu dile getirdi.
Şube Başkanı Yılmaz Sucu, ‘’Türkiye dünya ekonomik formu (WEF) tarafından Haziran 2023’te yayımlanan küresel toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporuna göre 146 ülke arasından 129. sırada yer alıyor. Yine 2019 OECD verilerine göre Türkiye yüzde 38 oranla kadına yönelik şiddetin en yüksek olduğu ülke oldu. Nitekim İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış bu verinin nedenini açıklıyor. Türkiye’de meydana gelen her 10 şiddet vakasının 8’i kadına yönelik oluyor. Bu kadınların yüzde 73 evli ve yüzde 63’ü şiddeti eşlerinden görüyor’’ dedi.
Yaşlılara bütçeden gereken ve yeterli kaynağı aktarmaktan imtina ediyorlar
Yaşlı bakım alanında kamu eli ile yürütülmesi gereken bakım hizmetlerinin eksik yürütüldüğünü kaydeden Sucu, ‘’Ülkenin tamamında kamuya ait 168 huzurevi varken, özel huzur evi sayısı 270 civarında. Kamuya ait huzurevlerinde bakılan yaşlı sayısı planlanan sayının altında kalarak 14 bin 800 olarak gerçekleşti. Huzurevi hizmetinin ücretsiz olması gerekirken bunun aksine oda ücretlerine yüzde 300 civarı zamlar yapılmış ve yaşlının cebindeki son kuruşa da göz dikildi. Ülke nüfusun her geçen yıl yaşlandığı ve yaşlıların bakım ihtiyaçlarının artacağı kesin olmasına rağmen ASHB bakanlığı bu gerçeği görmezden geliyor ve 3 yıllık planlamada bakılacak yaşlı sayısını yıl bazlı olarak 50 kişi arttırmayı teklif edebiliyor. Mevcut iktidar ülke nüfusu içerisinde sayısı 9 milyonlara ulaşan yaşlılara bütçeden gereken ve yeterli kaynağı aktarmaktan imtina ediyor’’ ifadelerini kullandı.
Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 12’ sine tekabül eden özel gereksinimli bireylerinde bütçeden hak ettikleri payı alamadığına dikkat çeken Sucu, ‘’ASHB'nın 2025 bütçe planında engelliler neredeyse yok sayılmışlar. Öyle ki 2024 yılında engelli aylığı bağlanan kişi sayısının 2025 yılında 14 bin 500 kişi azaltılması planlanmış. Engelli bireylerin ihtiyaçlarını ve gereksinimlerini ortadan kaldıracak bir politika üretmeden yok sayma dışında bu hedef nasıl gerçekleştirilebilir. Yine kurum bakımına ihtiyaç duyulan engelliler için sadece 2024 yılı itibari ile 106 resmi bakım merkezi varken bu sayının 2025 bütçe planında sadece 1 adet arttırılması planlanmış. Desteklenmesi gereken engelli bireylerin toplumsal yaşamın istedikleri her alanında etkinlik gösterebilmelerinin önündeki en büyük bariyeri maalesef iktidarın mevcut sosyal politikaları teşkil ediyor’’ şeklinde konuştu.
‘AKP iktidarı tarafından önceki yıllarda olduğu gibi bu yılki ASHB bütçesinde patriarkal yaklaşımla kadına yönelik bütçenin yeniden tırpanlanarak daha da azaltıldığı görülüyor’ diyen Sucu, ‘’Kadınlar ve erkekler arasında eşitsizliği doğal gören ve derinleştiren, cinsiyet rollerinin keskin biçimde ayrımına ve erkek egemen aile kurgusuna dayalı, patriyarkal zihniyeti perdelemek için icat ettiği terimle ‘aileerkil’ politikaları öne çıkararak toplumsal yaşamı kuşatmaya çalışan AKP iktidarı daha önce savunur göründüğü toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yaklaşımından vazgeçmiş. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ayrılan bütçede kadının sadece adı var kendisi yok. İktidar tarafından farklı toplumsal kesimlerin seslerini duymaktan, katılımcılıktan, şeffaflıktan, hesap verilebilirlikten uzak biçimde hazırlanan daha önceki bütçe tekliflerinde olduğu gibi 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nde de asıl öncelik kadınların güçlendirilmesine değil ailenin güçlendirilmesine verilmiş’’ tespitini yaptı.
6284 Sayılı Yasa AKP-MHP rejiminin müttefiki ve destekçisi grupların hedefinde
İstanbul Sözleşmesi’nden sonra 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un AKP-MHP rejiminin müttefiki ve destekçisi grupların hedefinde olduğunu sözlerine ekleyen Şube Başkanı Sucu, ‘’Siyasal iktidarın kadınların hakları ve hayatlarını siyasi pazarlık malzemesi yapması, kadınların kazanılmış haklarını her fırsatta tartışmaya açarak geri almaya çalışması, kadın düşmanı politikaları açıkça savunanları meclise taşıyarak meşrulaştırmaya çalışılıyor. Siyasal iktidar, 6284 Sayılı Kanun ve Medeni Kanun gibi kadınları psikolojik, fiziksel, cinsel ve ekonomik şiddete karşı koruyan yasaların tartışmaya açılmasının bile kadınlara karşı şiddeti körükleyen bir etki yarattığı gerçeğini görmekteyiz’’ şeklinde konuştu. Haber Merkezi