Sivil toplum kuruluşlarından asgari ücret tepkisi yükselmeye devam ediyor. Balıklı Meydanı’nda buluşan BİRTEK-SEN üyeleri, açlık sınırı altındaki asgari ücreti kabul etmediklerini söylediler
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, ‘’Sermayenin, patronların bir dediğini iki etmeyen saray rejiminin uyguladığı ekonomik programla, milyonlarca işçi için insanca bir yaşam hayal bile olmaktan çıkmış, yoksulluk bile lüks haline gelmiş, açlık ise kelimenin tam anlamıyla tek gerçeğimiz haline geldi’’ şeklinde konuştu.
Saraydakilerin kulağı halkın ve işçi sınıfının sesine kapalı
Milyonlarca işçinin tepkisinin, feryadının bu iktidar için hiçbir anlamı olmadığını söyleyen Türkmen, ‘’Saray iktidarının bir avuç büyük patron ve kapitalist tekeller dışında kimsenin sözüne, sesine, taleplerine kulak asmadığını biliyoruz. Saraydakilerin kulaklarının halkın ve işçi sınıfının sesine sağır olduğunu biliyoruz. İşte o yüzden, iktidara değil, tuzu kuru patronlara değil, açlığa, sefalete ve köleliğe mahkum edilmek istenen işçilere sesleniyoruz; Antep Başpınar’dan başlayarak, Türkiye’nin dört bir yanındaki bütün tekstil işçilerini sendikamıza üye olmaya, BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
Asgari ücret işçinin talepleri ve yaşam koşulları dikkate alınmadan belirlendi
Önceki yıllarda, zam yapıldıktan birkaç ay sonra açlık sınırının altına düşen asgari ücretin, tarihte ilk defa daha açıklanır açıklanmaz, henüz işçilerin cebine girmeden açlık sınırının altında kaldığına dikkat çeken Türkmen, ‘’Asgari ücretle çalışan 11 milyondan fazla işçiyi doğrudan; hemen her alanda asgari ücrete yapılan zam oranı emsal alınacağı için, bütün işçi ve emekçileri de dolaylı olarak etkileyecek olan asgari ücret zammı, bir kez daha işçilerin talepleri, rızası ve yaşam koşulları dikkate alınmadan belirlendi. Saray iktidarı, asgari ücreti bir kez daha, sadece patronların, yerli ve yabancı tekellerin, uluslararası emperyalist finans çevrelerinin istek ve beklentilerini dikkate alarak belirledi’’ dedi.
Türkmen, ‘’Yoksulluk sınırı 100 bin TL’ye, açlık sınırı 30 bin TL’ye dayanmışken, asgari ücretin 28 bin 75 TL olarak belirlenmesi, işçilere ‘açlıktan ölün’ demek; ‘siz insan değilsiniz’ demek; milyonlarca işçinin onuruyla alay etmek. Geçen yıl, 2025 asgari ücreti belirlenirken, gerçeğin çok altında olan TÜİK enflasyonu bile yüzde 45 olmasına rağmen, 15 puan altında, yüzde 30 olarak belirlenen asgari ücret artışı, bu yıl da enflasyonun altında kaldı. Son iki yılda, bırakın asgari ücreti arttırmayı, asgari ücretin enflasyon karşısında yaşadığı kaybı telafi etmek için bile en az yüzde 100 zam yapılması gerekiyordu. Açlık sınırının bile altında bir ücrete, enflasyonun çok çok altında zam oranlarına, kölelik koşullarında çalışmaya ve sefalet içinde bir yaşama mahkum değiliz’’ açıklamasını yaptı.
