Tek sorumlu AKP iktidarıdır

Hatay’ın Reyhanlı ilçesi’nde 46 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan patlama ile ilgili olarak dünya basınının en dikkat çekici yorumu, “Suriye’deki savaş Türkiye’ye sıçradı” şeklinde olanıydı.

Bu yorumun hemen ardından, Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere verdiği desteğe ve patlamanın Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesine rastlamasına dikkat çekiliyordu.

Başbakan Erdoğan ise, “Alçakça katledilen masum insanlar, AK Parti teşkilatının mensupları, AK Parti seçmenleri değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarıdır, aziz milletimizin mensuplarıdır” diye savunmaya geçti.

Aylardan beri, Suriye sınırının kalbura döndüğü, yol geçen hanı olduğu, Suriyeli muhaliflerin sabah gidip hükümet güçleriyle çarpışıp, akşam Türkiye’deki kampa döndüğü dikkate alındığında, Başbakan Erdoğan’ın olaydaki sorumluluğunu nasıl açıklamak lazım gelir?

Şimdi bunları söylemek, fırsatçılık ve Türkiye düşmanlığı mı oluyor?

                                               ***

CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, kısa bir süre önce TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, "Gaziantep ilimiz Suriye'nin yeniden yapılanması için bir üs gibi kullanılıyor" derken,  “AKP, sınırlarımız güvende diye açıklama yapsa da bütün bölgede açıkça sınır ihlalleri yapılıyor. Sınır tam anlamıyla kevgire dönmüş durumda" 
demişti.

Resmi kayıtlara göre bugüne kadar 299 bin 75 Suriye vatandaşının Türkiye'ye giriş yaptığını ifade eden Serindağ, "Bunların 106 bin 505'i geri dönmüş. Gelenlerin yarısı geri dönmüş. Eğer gelenler gerçekten savaştan kaçtılarsa, savaş ortamı sona mı erdi de geri döndüler?” diye sormuştu.

                                               ***

AKP iktidarının CHP milletvekillerinin Suriyeli muhaliflerin barındığı Apaydın kampını gezmesine de izin vermemiş olması bile bugün Başbakan Erdoğan’ın, “Alçakça katledilen masum insanlar, AK Parti teşkilatının mensupları, AK Parti seçmenleri değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarıdır, aziz milletimizin mensuplarıdır” şeklindeki sözlerine başlı başına bir yanıt oluşturur.

Adama, “Sen bu ülkenin toprakları üzerinde kimden, ne saklıyorsun” demezler mi?

                                               ***

Independent  Reyhanlı saldırısı için, “Türkiye, kanlı iç savaşta Suriye isyanı davasını çok önemli bir destekçisi. Ankara, topraklarının Suriyeli isyancılarca lojistik üs ve tertipleme merkezi olarak kullanılmasına izin verdi” yorumunu yaparken Türkiye düşmanlığı mı yapıyor, yoksa gerçek bir tespitte mi bulunuyor?

New York Times, 90 bin nüfuslu Reyhanlı’da, 25 bin Suriyeli yaşadığına dikkat çekerken,  CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, verdiği soru önergesinde, "Suriye Enformasyon Bakanı Ümran Zuabi’nin 'Halep yakınındaki Han El Assal’da kullanılan kimyasal silah büyük olasılıkla Türkiye’den getirildi' dediğini hatırlattı.

                                                               ***

Dün, Reyhanlı’daki patlamalar nedeniyle Hatay ve İstanbul’da AKP’yi protesto eden emek ve demokrasi güçleri, patlamanın sorumlusunun AKP iktidarı olduğuna dikkat çekerken,

"Patlamanın yaşandığı ilçemiz, AKP iktidarı tarafından Suriyeli silahlı muhaliflerin ve uluslararası cihatçıların üssü konumuna getirilmiş bir sınır kentimizdedir. Bu şekilde Suriye sınırındaki diğer pek çok kentimiz gibi çatışmaya açık hale getirilmiş, halkımız savaşın hedefi yapılmıştır.

Tayyip Erdoğan'a ve Ahmet Davutoğlu'na sesleniyoruz. Savaş istiyordunuz, alın size savaş! Sorumluluk sizin, ancak akan kan bizim. Artık Türkiye'yi ve bölge halklarını ateşe atan bu savaş kışkırtıcısı politikaya tahammülümüz yok” diye haykırdılar.

                                                               ***

Herşeyi bir yana bıraksak bile, patlayıcı yüklü araçların rahatlıkla sınırdan girmiş, girebilmiş olması bile başlı başına hükümetin, iktidarın ülkesinin sınırlarını ve vatandaşlarını tehlikelere karşı koruyamama zaafının bir sonucu değil midir?

Sınır güvenliğini hiçe saymak , insanların can güvenliğini sağlayamamak en büyük kusur sayılmaz mı?

Hiçbir savunma, Reyhanlı’daki patlama ve meydana gelen can kayıplarının tek sorumlusunun, AKP ve Başbakan Erdoğan olduğu gerçeğini değiştiremez.