Başbakan Erdoğan, Beşar Esad’ın uyarısını dikkate almalı!
İçişleri Bakanlığı, KCK soruşturması kapsamında tutuklanan BDP’li Şırnak, İdil, Silopi, Cizre ve Uludere belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu 35 kişiyi görevden almış.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iki gün önce açıklanan zam paketine karşılık yapmamız gerekenleri açıklamış:
Sigara içmezsiniz olur biter.
Alkolü az tüketirsiniz.
Porche kullanacağınıza Fiat ve Wolkswagen kullanın!
Pazar gününün reaveti midir nedir, dün biraz karamsar gibiydim.
Ama bu iki haberi okuduktan sonra tüm karamsarlığım uçup gitti.
Ohh bee. Demokrasi budur işte dedim kendi kendime!
Başbakan Erdoğan, “Darbe Anayasası artık bu bedene uymuyor” diyor.
Doğru söylüyor.
Peki Teröröle Mücadele Yasası demokrasiye uyuyor mu?
Neden 9 yıldan beri, sokakta gezen adamı kolundan tutup sen teröristsin diye içeri atmanın dayanağını oluşturan bu yasayı değiştirmek için kılını kıpırdatmıyorsun?
Yasal zeminde siyaset yapan insandan eylem yapan öğrenciye, taş atan çocuğa, yazı yazan, röportaj yapan gazeteciye kadar kim varsa hepsini cezaevlerine tepiyorsun.
Halkın oylarıyla seçilmiş insanları bir kalemde görevden alıyorsun.
Bu; demokrasiyi hiçe saymak ve kendi vatandaşlarına eziyet etmek değil mi?
***
“Benim kendi halkına ateş eden, tanklar ve diğer ağır silahları kullanarak saldıran ve lider olduğunu iddia edenlerle kişisel dostluğumu sürdürmem mümkün değil. Esad bana ‘hapisanelerde sadece 83 politik tutsak kaldı’ dedi. Fakat gerçekte hapisanelerde binlerce insan var” diye Beşar Esad’ı halka şikayet eden siz değil miydiniz?
Şimdi siz, hapisanelerdeki yüzlerce gazeteciyi, siyasetçiyi dünyaya “onlar terörist” diye sunarak, Beşar Esad’la aynı konuma düşmüyor musunuz?
Neden Suriye’de yaşayan halkların özgürlüğü, Suriye’nin demokrasisi için gösterdiğiniz duyarlılığı kendi ülkenizin insanına layık görmüyorsunuz?
Zaten, demokrasinin yüz karası olan seçim ve siyasi partiler yasası ile halkın hür iradesinin sandığa yansımasını engelleyip, ardından kazara seçilebilenleri de hapse atıp, görevden aldıktan sonra, seçim yapmanın ne gereği var ki?
***
Başbakan Erdoğan’ın, “Üç çocuk yapın” uyarısı, bana hep garip gelmiştir. Hani işin müslüman, dini bütünlerin nüfusunu artırma gayreti olması bir yana, ülkeyi yöneten siyasetçinin, insanların yatak odasına bu kadar girmesi ve aç, yoksul, eğitimsiz olup da zaten başka bir eğlencesi olmayan yığınların üremesini teşvik etmesini çok garipserim.
Gerçi bu ülkede, Başbakan’ın her tekrarladığında benim biraz yüzümün kızarmasına neden olan çağrısına, “Başbakanım yarım düzine” diye yanıt vererek Başbakan Erdoğan’ın bile sınırlarını zorlayan edepten uzak gelinler yok değil ama, yine de bu bir siyasetçiye yakışan, şık bir çağrı olarak gelmiyor kulağıma.
***
Baktım son zamların ardından, Başbakan Erdoğan, hayatımıza müdahale alanını genişletmiş.
Sigara içmezsiniz olur biter.
Alkolü de az tüketirsiniz.
Yani, insanların neyi, ne kadar tükettiği kendi sorunudur, Başbakanlar’ı hiç alakadar etmez ama, hadi alkol ve sigara insan sağlığına zararlı diye bunlar bir ölçüde yenilir yutulur diyelim.
Peki bundan sonra sırada ne var?
Otomobil vergilerinin artmasına verdiği yanıta bakın!
Porche kullanacağınıza Fiat ve Wolkswagen kullanın!
Memlekette kaç tane Porche sahibi varsa?
***
Vallahi, hiçbir açıdan memleketin gidişatı pek iyi görünmüyor.
Bence Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eski bir dostun uyarılarına kulak verip,
“Bölge ülkeleri arasında siyasi, ekonomik, etnik yapının yanı sıra birçok alanda benzerlikler bulunuyor. Sonuç olarak kendisi de (Türkiye) aynı konulardan sıkıntılar yaşıyor. Eğer birileri bizim sorunlarımızı istismar etmeye kalkarsa, o zaman onun musibeti (sorunu) çok daha büyük olacak. Çünkü doğrudan etkilenecek. Düşmanlık da kendisine dönecek” diyen Esad’ın sözlerini dikkate alsa iyi olur.