ANASAYFA arrow right Ekonomi

“Gaziantep, tartışmasız, dünyanın fıstık ve baklava başkentidir”

“Gaziantep, tartışmasız, dünyanın fıstık ve baklava başkentidir”
YAYINLAMA: 15 Nisan 2020 / 22.57
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 00.14
‘The New York Times’ muhabiri Seth Kugel, gazetesinin ‘Gezi ekinde’ Gaziantep’te geçirdiği 4 muhteşem günüm dediği hikayesini tam 18 resimle süsledi. Gaziantep, New York Times’a ikinci kez konuk oluyor. İlki 2000 yılının Mayıs ayında, Zeugma’yı dünyaya duyurduğu, birinci sayfasında, tam yarım sayfa yer alan Stephan Kinzer’in muhteşem haberiydi. Bu kez de, aynı gazette ‘Zeugma Müzesi’ni haber yapmak için muhabirini Gaziantep’e yolladı. Ancak, New York Timez muhabirini müze yetkilileri içeri sokmadılar. Seth Kugel; sinirlenmedi, hırslanmadı tam tersine Antepliler’in olağanüstü misafirperverliğini keşfetti, çok sevdiği artepfıstığını ve baklavasını yazarak bizi övdü, övdü… Bu muhteşem hikayenin size Seth Kugel’ın resimleri eyliğihde bir özetini sunuyoruz. Arzu edenler, yazının sonudaki web adresinden Seth Kugel’ın hikayesinin tamamını okuyabilirler. Kugel, Gaziantep mecerasını yazmaya Haydargiloğlu Baklavaları’nın sahibi Faruk Haydargil’in şu sözleri ile başlıyor: “Sizin Teksas’ta kovboylarınız, bizim Gaziantep’te baklavamız var…” Bu sözler Kugel’ın çok hoşuna gidiyor, haberinde Haydargil’e önemli yer veriyor. “Haydargil’in dükkanının bulunduğu caddede o kadar çok fıstık ve baklava satan esnaf var ki, nerede ise iki dükkanının biri bu işle uğraşıyor. Aynı işi yapan bu kadar insane nasıl ayakta kalabiliyor?” “Fıstığı çok seviyorum. Antep’i de o kadar çok sevdim ki, Akdeniz kıyısından da haber yapmak varken, tercihimi burası için kullandım ve tam 4 günümü burada geçirdim.” “New York’taki Türk Kültür ve Turizm Bakanlığı ofisinden Haziran ayında gazetemize bir basın açıklaması gönderilmişti: Gaziantep’te ki “Zeugma Müzesi” açıldı, diye. İşte o zaman hemen kararımı verdim, mutlaka Gaziantep’e gitmeliyim! Hele bir de benim gibi fıstıktan nefret(!) eden birisi için çok kolay bir karar oldu.” “Genel olarak Antep’i ucuz buldum. Sağa sola gitmek için taksi parası harcamaya gerek yok.Tarihi evler, çarşılar, kale, oteller ve dünya kadar lokanta hepsi şehir merkezinde, birbirine yürüyüş mesafesinde.” ”İstasyon Caddesi ile Dayı Ahmet Ağa Sokak’ın keşistiği yerde, köşede arkadaş canlısı Mehmet Usta’nın dönerci dükkanı var. Hem çok lezzetli, hem de çok ucuz: 1.5 TL.” “2 yıldızlı Belkıs Hotel’de kaldım. Normalde tek kişilik oda fiyatı 40 liraymış. Bana 5 lira indirim yaptılar, geceliği 35 liraya kaldım. Otelden memnun ayrıldım.” “Antep’in en zarif lokantalarında, zor bulunan yöresel yemeklerin de fiyatları hep makuldü. Şehrin en ünlü lokantası olan İmam Çağdaş’da kebab, salata ve baklavaya 28 lira ödedim.” “Bakırcılar çarşısı, kalenin tepesi, diğer çarşı-pazar dururken ben, fısıtk takıntılı bir adam olduğum için, kalktım ‘Gaziantep Fıstık Aratırma Enstitüsü’ne gittim. Enstitüde en iyi İngilizce konuşan çalışanı olan Kamil Sarpkaya’ya kendimi teslim ettim. Kamil, tekstil mühendisi olan eşi ve eşinin meslektaşları ile beni pikniğe davet etti. Şehre 45 dakika mesafede, bir fıstık bahçesinde, tam da gün batımında, kendimi fıstık kırarken ve ağacından vişne toplayıp yerken buldum. Aş ışığı altında ızgara balık ve tavuk kanadı yemek asla unutamayacağım bir hatıra oldu. Benim gibi çok gezen bir insan için bir ülkenin misafirperverliğini diğer ülkelerle karşılaştırmak doğru olayabilir, ama Türkiye ve Gaziantep bir başka…” “Antep’te 18 liraya da baklava var, 40 liraya da. Burada Kamil’e hak veriyorum. O, en ucuz baklavayı alıyormuş, ama Gaziantep’in en ucuz baklavası, Türkiye’nin diğer yerlerindeki en pahalı baklavadan çok daha nefis… Ancak, Gaziantep’te pahalı baklava satılan yerlerde de sanata ve ustalığa duyulan saygıyı hep hissettim.” “En beğendiğim yer Çelebioğulları oldu. Şehrin muhtelif semtlerinde 3 ayrı yerleri varmış. Burada ‘havuç dilim’ yerken dükkanın sempatik personeli benim gibi elinde kamera olan bir Amerikalı ile yakından ilgilendiler. Bir ara televizyonda haber sunan güzel bir kadını işaret ederek, ‘Fıstık’ deyişime herkes katıla katıla güldü. Böylece ilk Türkçe şakamı yapmış oldum! Yediklerim kaç para tutu bilmiyorum, çünkü benim aparamı başka bir müşteni ödedi. İnanılmaz bir misafirperverlik.” ”Antep’te fıstık herşeyin içine girmiş. Kebabta, yemekte, pastada, dondurmada… Beni Twitter’da takip eden Antepli Bora Kahraman, beni sabah kalvatısında katmer yemeğe davet etti. Onun da içinde fıstık vardı ve dehşetti. Ama Antepliler’in sabah kalvaltılarında ciğer dürümü yemelerine ne demeli?” “Ve… Asıl ziyaretimin sebebi ‘Zeugma Müzesi’ne gittim. Beni içeri koymadılar! Ne söyleydiysem, beni müzenin yanına bile yaklaştırmadılar. Neden? dedim. Belki Ağustos’ta açılacak, dediler. Gerçi buna da inanmadım ama neden gazeteme basın açıklaması gönderipte, müze açıldı, gelin ziyaret edin dediler, işte bunu anlamak çok zor. Neyse, ben de web sayfalarından izler, ona göre bir şeyler yazarım diye düşündüm. Ne gezer, dünyanın en büyük mozaik müzesinin web sayfası da yok!”
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *