Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan kriz, küresel ekonomi için büyük tehdit oluşturuyor
FED'in tahvil alımlarını azaltacağı tarihin giderek yaklaşmasıyla piyasalardaki volatilite artıyor. Önceki evrelerde FED sıkılaştırmaya gittiği zamanlarda kargaşanın merkezinde olan gelişen piyasaların yine sahnede olduğuna şahit oluyoruz.
Financial Times'ın haberine göre, 2010 yılından beri alışılmadık para politikaları, gelişen piyasalara aylık 1 trilyon dolara yakın, benzeri görülmemiş miktarda sermaye akışı sağladı. Bu da sürdürülemez kredi büyümesine neden olmasının yanında varlık fiyatlarında artış ve pek çok ülkede volatiliteyi beraberinde getirdi.
FED, parasal genişlemeyi sonlandıracağının işaretini verdiğinde, gelişen piyasalar finansal sıkıntının odak noktası haline geldiler. Politika yapıcılar, para birimlerini korumak ve sermaye akışlarını önlemek amacıyla ek önlemlere gittiler.
Korunmasız ülkelerin dengelerini iyileştirmek, uzun dönemli güveni yeniden sağlamak ve verimlilik artışını artırmak için gerekli yapısal reformları hızlandırmak için hızlı hareket etmeleri gerekiyor.
Yaşananlar, küresel faiz oranlarında yeniden normalleşme ve dış dengesizliklerin hakim olduğu ülkelerde baskının artmasına neden oluyor.
Nisan ayından bu yana Endonezya yabancı rezervlerinin yüzde 14'ünü kaybederken, Endonezya yüzde 5,5'ini kaybetti. Eğer bu stres devam ederse, ödemeler dengesinde krizin yaşanması kaçınılmaz..Bu durum Türkiye, Ukrayne, Güney Afrika ve diğer gelişmekte olan ülkeler için geçerli.
Bu senaryo, küresel iyileşmeyi raydan çıkaran finansal risklere karşı uluslararası toplumların başarızlığını ortaya koyuyor.
FT'de yer alan makalede,gelişen ekonomilerde depresyondan kaçışı sağlarken, yeni balonların oluşması kaçınılmaz olduğu kaydedilirken çıkışı yönetmede etkin metodların önemine değiniliyor.
Her zamanki gibi, merkez bankasının iletişim stratejisinin önemli olduğunun altının çizildiği makalede, bunun volatiliteyi azaltabileceğine dikkat çekiliyor.
FED'in tahvil alımlarını azaltacağı tarihin giderek yaklaşmasıyla piyasalardaki volatilite artıyor. Önceki evrelerde FED sıkılaştırmaya gittiği zamanlarda kargaşanın merkezinde olan gelişen piyasaların yine sahnede olduğuna şahit oluyoruz.
Financial Times'ın haberine göre, 2010 yılından beri alışılmadık para politikaları, gelişen piyasalara aylık 1 trilyon dolara yakın, benzeri görülmemiş miktarda sermaye akışı sağladı. Bu da sürdürülemez kredi büyümesine neden olmasının yanında varlık fiyatlarında artış ve pek çok ülkede volatiliteyi beraberinde getirdi.
FED, parasal genişlemeyi sonlandıracağının işaretini verdiğinde, gelişen piyasalar finansal sıkıntının odak noktası haline geldiler. Politika yapıcılar, para birimlerini korumak ve sermaye akışlarını önlemek amacıyla ek önlemlere gittiler.
Korunmasız ülkelerin dengelerini iyileştirmek, uzun dönemli güveni yeniden sağlamak ve verimlilik artışını artırmak için gerekli yapısal reformları hızlandırmak için hızlı hareket etmeleri gerekiyor.
Yaşananlar, küresel faiz oranlarında yeniden normalleşme ve dış dengesizliklerin hakim olduğu ülkelerde baskının artmasına neden oluyor.
Nisan ayından bu yana Endonezya yabancı rezervlerinin yüzde 14'ünü kaybederken, Endonezya yüzde 5,5'ini kaybetti. Eğer bu stres devam ederse, ödemeler dengesinde krizin yaşanması kaçınılmaz..Bu durum Türkiye, Ukrayne, Güney Afrika ve diğer gelişmekte olan ülkeler için geçerli.
Bu senaryo, küresel iyileşmeyi raydan çıkaran finansal risklere karşı uluslararası toplumların başarızlığını ortaya koyuyor.
FT'de yer alan makalede,gelişen ekonomilerde depresyondan kaçışı sağlarken, yeni balonların oluşması kaçınılmaz olduğu kaydedilirken çıkışı yönetmede etkin metodların önemine değiniliyor.
Her zamanki gibi, merkez bankasının iletişim stratejisinin önemli olduğunun altının çizildiği makalede, bunun volatiliteyi azaltabileceğine dikkat çekiliyor.
RSS