Kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, geçen hafta Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı.
Denge ve Denetleme Ağı (DDA) 28 maddeden oluşan teklifle getirilen değişiklikleri değerlendirdi ve bir politika belgesi hazırladı.
DDA, raporda “4. Yargı Paketi, Türkiye’de yargı alanında sorun alanları olarak gösterilen uzun tutukluluk süreleri, somut delillere dayanmayan gerekçelerle verilen tutukluluk kararları, yargının etkinliği, yargı içerisinde denetim mekanizmalarının eksiklikleri gibi birçok konuda önemli fakat sınırlı değişiklikler getiriyor” denildi.
İdari Yargılama Usulü Kanununda yapılan değişiklikleri, “hakkı ihlal edilen davacının veya başvuranın haklarının daha hızlı korunması, mahkemeye erişim sürecinin hızlandırılması ve genel olarak yargı kararlarının geciktirilmemesi anlamında olumlu yönde yapılmış değişiklikler” olarak değerlendirildi.
- Yargı Paketi, adil yargılanma hakkı, kadına karşı şiddet, kadın cinayetleri ve çocuk istismarı suçlarına yönelik düzenlemeler içeriyor.
Sorunları derinleştiriyor
DDA, TCK ‘da cezayı arttırıcı/ağırlaştırıcı nedenlerin “boşanmış eşleri” kapsayacak şekilde genişletilmesine ilişkin de şu tespiti yaptı:
“Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenmesi bağlamında atılmış olumlu bir adımdır. Ancak, yapılan düzenleme, ceza ağırlaştırmasını geleneksel evlilik kurumu ve bu kurumun ortadan kalktığı boşanma durumuyla sınırlı tutuluyor. Bu bağlamdaki sınırlılık öldürme, kasten yaralama, eziyet, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından mağdur olan evli olmayan kadınları kapsamıyor.
Türkiye’de kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri sorunlarının boyutu düşünüldüğünde, kanunun sadece aile temelli değerlendirilmesi bu sorunların çözümüne ilişkin bakışın toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden yaklaşılmadığını bir kez daha ortaya koyuyor . Bu bakış, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sorunlarının arkasında yatan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini göz ardı ederek, çözüm yerine bu sorunların daha da derinleşmesine neden oluyor.”
İkili sonuç doğuruyor
Raporda, katalog suçlarda tutuklamanın "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillere" dayandırılması şartının, özellikle kadın cinayetleri ve cinsel istismar sanıklarının işledikleri suçlarda "orantısız koruma tedbiri sağladığı" vurgulandı.
Çoğu zaman tutukluluğun bir koruma tedbiri değil, "bir ceza veya sanığı etkin pişmanlığa zorlamak için bir araç olarak uygulandığını" belirtilen raporda, katalog suçlarda tutuklama için "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delil şartı"nın ikili bir sonuç doğurduğuna dikkat çekildi.
"Cinsel istismar ve saldırı davalarında işlenen suç ile ölçüsüz kararların ve koruma tedbirlerinin uygulanma ihtimali taşıdığı" ifade edildi ve "Türkiye'de cinsel istismar ve cinsel saldırı vakalarının sayısı ve bu süreçlerde karara bağlanan düşük ölçekli koruma tedbirleri ve kararlar, hem caydırıcılık bağlamında, hem de adaletin tesisi anlamında sorunlar yaratıyor" denildi.
