ANASAYFA arrow right Güncel

AKP, kadınların eşit ve özgürce yaşayabileceği alanları daraltıyor

AKP, kadınların eşit ve özgürce yaşayabileceği alanları daraltıyor
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.00
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.00
Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada, “Türkiye’de başta eğitim hakkı olmak üzere, en temel insan hakları ve özgürlükler yok sayılmakta, en temel demokratik talepler bile tehditlerle, baskı ve şiddetle bastırılmaya çalışılmaktadır. Son olarak Başbakan’ın öğrenci evleri üzerinden başlattığı ve geçmişte de çokça örneğini gördüğümüz yaşam tazına yönelik doğrudan müdahaleler, siyasi iktidarın baskıcı ve otoriter uygulamalarına yenilerini eklemeye çalıştığını göstermektedir” denildi.

Eğitim Sen Şube Başkanı Ömer Faruk Koç, “AKP kadını ve kadın bedenini kendi siyasal pozisyonunu güçlendireceği bir alan olarak görmekte, muhafazakâr ve sözde “demokrat” bir parti olma vasfıyla koruduğunu iddia ettiği kadınların ve genç kızların eşitçe ve özgürce yaşayabildikleri alanları her geçen gün daha da daraltmaktadır” dedi.
Baskıcı ve otoriter yönetim anlayışı
Eğitim Sen tarafından düzenlenen eylemde, Başbakan Erdoğan’ın öğrenci evleriyle ilgili açıklamaları protesto edilirken, “Başbakan’ın halkın yaşam tarzına yönelik aşırı müdahaleci söylemleri, siyasi iktidarın kendine demokrat ve sahte özgürlükçü yüzünün herkes tarafından net bir şekilde görülmesini sağlamıştır. Siyasi iktidar, bu tür tartışmalar üzerinden toplumu kutuplaştırmaya ve en azından bir bölümünü yedeklemeye çalışmaktadır. Hükümetin asıl hedefi, yıllardır baskıcı ve otoriter yönetim anlayışı altında ezilen farklı toplum kesimlerinin ortak çıkarlar etrafında bir araya gelmesini engellemek, emek mücadelesini sindirmektir” dedi..
Eğitim politikası, hükümetin siyasal
ideolojik hedeflerine uyduruldu
Eğitim Sen adına açıklama yapan Ömer Faruk Koç, “Türkiye’de yıllardır çeşitli alanlarda ciddi sorunların yaşandığı ve bu sorunların giderek derinleştiği bilinmektedir. En yaygın kamu hizmeti alanlarından birisi olan eğitimde yıllardır çözüm bekleyen ve giderek ağırlaşan sorunlar, öğrencilerimizi ve velilerimizi olduğu gibi, eğitim ve bilim emekçilerini de olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir.Hiçbir hazırlık ve altyapı yatırımı yapılmadan hayata geçirilen 4+4+4 kademeli eğitim dayatması, bir taraftan eğitimi tamamen piyasalaştırıp, toplumun geleceğini ipotek altına alırken; diğer taraftan on binlerce öğretmeni ciddi anlamda mağdur etmiştir. Eğitim politikası, hükümetin siyasal-ideolojik hedeflerine uygun bir proje olarak hayata geçirilmiş, sadece eğitim alanı değil, tüm toplumsal yaşantımız siyasi iktidarın dünya görüşüne paralel bir içerikte biçimlendirilmek istenmiştir” diye konuştu..
Koç, “Eğitimde, özür grubu atamalarında, tayinlerde ve eğitim yöneticilerinin sözlü sınavlarla belirlenerek siyasi kadrolaşmanın artması yaşanan sorunları daha da derinleştirmiştir. Eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır yaşadığı sorunlar karşısında sesini yükseltmesi, alanlara çıkarak sorunlarına çözüm araması, siyasi iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı fazlasıyla rahatsız etmektedir. Kendisine muhalif her sesi, her düşünceyi bastırmak isteyenler, Türkiye’nin çeşitli illerinde sendikamıza ve üyelerimize yönelik idari ve siyasi baskılarını, özellikle Gezi direnişi sonrasında belirgin bir şekilde yoğunlaştırmıştır dedi..
“KESK ve Eğitim Sen’in almış olduğu grev kararına uyduğu için çok sayıda üye ve yöneticimiz hakkında yasa dışı bir şekilde başlatılan tüm idari soruşturma ve incelemeler derhal durdurulmalıdır” denen açıklamada,
“Bizleri soruşturma, sürgün ve tehditlerle sindirebileceğini savunanlar, kısa süre içinde nasıl büyük bir yanılgı içine düştüklerini göreceklerdir. İşyerlerinde yoğunlaşan baskılara, tehditlere ve giderek artan psikolojik yıldırma girişimlerine asla pabuç bırakmayacağımız bilinmelidir” denildi.
Geçtiğimiz hafta trikotajcılar sitesinde meydana gelen yangına da dikkat çekilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: “7 Kasım 2013 günü ilimiz Gaziler Caddesi Hacı Şireci İşhanı merkezinde meydana gelen Patlamada Ölen işçilerin yakınlarına başsağlığı diler 30 un üzerinde yaralanan vatandaşlarımızda acil şifalar dileriz. Bu olay iş güvenliği alanında yeterli ve kalıcı sonuçlara ulaşabilmek için, işten kaynaklanan ya da işle bağlantılı olarak meydana gelen kazaları, hastalıkları ya da sağlıkla ilgili diğer sorunları önlemeye dönük ulusal düzeyde, sistematik bir politikanın yaşama geçirilmemesinin bir sonucudur.Tehlike ve riskleri minimum düzeye indirmeye çaba sarf edecek bu yaklaşım, kaza ve hastalıkların neden olduğu yıkımları azaltacak, iş ile ilgili ortam ve koşulları iyileştirecektir.Çalışanların sağlığı ve güvenliği konusunda piyasa koşullarına bağlı ekonomik ve faydacı yaklaşım terk edilmelidir.” Özer Karınca

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *