Yeni sistemi anlatan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, okullardaki müfredat takvimine göre, tüm Türkiye genelinde altı temel derse ait (Türkçe, fen bilgisi, matematik, din kültürü ve ahlak bilgisi, yabancı dil, TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük) sınavlara ilişkin soruların Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanacağını, okullara gönderileceğini ve ortak sınav gerçekleştirileceğini bildirdi.
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu, Başkan Lütfi Elvan başkanlığında toplandı. Bakanlığının bütçesine ilişkin sunum yapan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, yeni eğitim sistemiyle tek tip insan yetiştirme anlayışından ve endoktrinasyon çabalarından vazgeçildiğini, insanın doğuştan getirdiği ya da iradi tercihleriyle oluşturduğu kişisel farklılıklara saygı duyan, onları güvence altına alan çoğulcu bir yaklaşım geliştirildiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı, eğitim öğretim hizmetlerinde hedefin, kız-erkek ayırımı yapmaksızın herkesin sağlıklı bir eğitim almasını sağlamak, ulusal ve küresel düzeyde ihtiyaç duyulan bilgi, değer ve becerileri öğrencilere kazandırarak onları hayata hazırlamak olduğunu kaydetti.
Kamuoyunda Seviye Belirleme Sınavı (SBS) olarak bilinen elemeye dayalı ortaöğretime geçiş sınavını 2013 yılı itibarıyla kaldırıldığını hatırlatan Milli Eğitim Bakanı, “Getirilen yeni uygulamayla birlikte ortaöğretime geçiş, öğrenci ve okul odaklı bir hale dönüştürülmüştür. Gerçek başarı; temel derslerin yanı sıra, yabancı dil, spor ve sanat dallarında da kendisini geliştirmiş, uluslararası platformlarda kendi akranlarıyla rekabet edebilecek bir donanıma erişmiş ve evrensel değerlerle birlikte medeniyet değerlerimizi de özümseyebilmiş bir öğrenci profilinin oluşturulmasıyla yakalanabilir” diye konuştu.
Bakanlığının, uzun vadede merkezi sınavların olmadığı ve çocukların bireysel yetenek ve eğilimlerine göre eğitim alabildiği bir yapıyı hayata geçirmek için önemli bir adım attığını belirten Bakan Avcı, “Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir yerleştirme sürecini hayata geçirmiştir. Sürecin uzun vadeli hedefi ‘her çocuğu kendi özgünlüğü ve özelliği içinde kabul etmek, kendi yetenek ve eğilimlerine göre orta ve yüksek öğretime yönlendirebilmek’tir. Bu amaçla, orta vadede test sınavları yerine açık uçlu sınavların yapıldığı ve FATİH Projesi kapsamında dağıtılan tabletlerin daha etkin kullanıldığı bir yerleştirme sürecini aktif hale getirmeyi planlamaktayız” dedi.
Yeni sistemi anlatan Milli Eğitim Bakanı şöyle devam etti: “Öngördüğümüz en temel husus; içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılında çocuklarımızın ilave bir sınava girmemesi ve eğitim öğretim süreci içinde zaten yeter sayıda mevcut olan sınav sonuçlarının yerleştirmeye esas alınmasıdır. Yeni sistemin işleyişi de oldukça basittir. Bilindiği üzere, çocuklarımız, aldıkları derslere göre bazı derslerden iki, bazı derslerden de üç yazılı yoklamaya tabi tutulmaktadır. Üç yazılısı olan derslerin ikinci yazılıları ile iki yazılısı olan derslerin birinci yazılıları tüm Türkiye genelinde ortak sınav olarak gerçekleştirilecektir. Okullardaki müfredat takvimine göre, tüm Türkiye genelinde altı temel derse ait (Türkçe, fen bilgisi, matematik, din kültürü ve ahlak bilgisi, yabancı dil, TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük) sınavlara ilişkin sorular Bakanlığımızca hazırlanacak, okullara gönderilecek ve ortak sınav gerçekleştirilecektir. Değerlendirmeye ilişkin hesaplama da oldukça basittir. Çocuğun okul notlarının akademik ortalaması hesap edilecek; 6, 7 ve 8 inci sınıf yıl sonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının yüzde 30’u ile 8 inci sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanının yüzde 70’inin toplamı, yerleştirmeye esas puanı oluşturacaktır.”
Yeni dönemde değişen en önemli hususlardan birinin de, anne baba olarak herkesin yaşadığı “ya bir şey olur da çocuğum sınava giremezse” endişesini ortadan kaldıracak telafi sınavının hayata geçirilmesi olduğuna işaret eden Milli Eğitim Bakanı, “Normal zamanda sınava giremeyen ve mazereti olan bütün çocuklarımız makul bir süre içinde telafi sınavlarına girecekler. Bunun da sınav stresini azaltacak önemli bir tedbir olduğu aşikardır. Sınav stresi açısından aldığımız bir diğer önlem de ‘dört yanlış bir doğruyu götürür’ uygulamasından vazgeçilmesidir” diye anlattı. Uzun vadede temel hedefin, çocukları yeteneklerine göre ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sürecini hayata geçirmek olduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı, “Temel mantığımız ise, kuşkusuz her çocuk özeldir” dedi. Serbest kıyafet uygulamasına işaret eden Milli Eğitim Bakanı, “Serbest kıyafet uygulaması önümüzdeki dönemde de devam edecek, ancak serbest kıyafet seçim seçenekleri arasında forma da yer alacaktır. Artık resmi ve özel, bütün okullarımızda öğrenci kıyafeti velilerimizin yüzde 51’inin tercihi ile belirlenecektir” diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, her yıl olduğu gibi bakanlığının bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesinden yine en büyük payı alarak 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak öngörüldüğünü söyledi. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Bakanlığının bütçesine ilişkin sunum yapan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “Hükümetimizin eğitime verdiği önemi göstermek üzere, 2014 yılında da genel bütçeden en büyük payı eğitime ayırması, bu doğrultudaki hedeflerimize ulaşma azim ve imkanımızı artırmaktadır” dedi.
2003 yılından 23 Ekim 2013 tarihine kadar, 39 bin 575’i hayırsever tarafından olmak üzere toplam, 205 bin 36 dersliğin yapımı tamamlanarak eğitim öğretimin hizmetine sunulduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı şöyle devam etti: “2002-2003 yılından bugüne kadar 956 adet ilköğretim ve ortaöğretim pansiyon binası açılmış, 110 bin 605 yeni yatak kapasitesi sağlanmıştır. Böylece koğuş sisteminden oda sistemine geçiş hızlandırılmıştır. 2002-2003 eğitim öğretim yılında bin 450 pansiyonda 348 bin 311 öğrenci kalmakta iken, 2013 yılında 2 bin 347 pansiyonda 435 bin 174 yatak kapasitesinden 342 bin 408 öğrenci faydalanmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan karşılanan şartlı eğitim yardımıyla 2003 yılından 2013 yılı Şubat ayına kadar ilk ve ortaöğretimdeki 15 milyon 176 bin 425 çocuğumuzun annelerine 2 milyar 536 milyon TL ödeme yapılmıştır. İlköğretimdeki kız çocukları için 25 TL, erkek çocukları için 20 TL, ortaöğretimdeki kız çocukları için 45 TL, erkek çocukları için 35 TL aylık ödenmekte iken; 23 Aralık 2010 tarihinden itibaren ilköğretimdeki kız öğrenciler için 35 TL, erkek öğrenciler için 30 TL, ortaöğretimdeki kız çocukları için 55 TL, erkek çocukları için 45 TL aylık ödenmektedir. İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine verilen aylık yurt içi burs ücreti 2002 yılında öğrenci başına 12,63 TL iken, 2013 yılında 135,6 TL’ye yükseltilmiştir. Böylece 2002 yılına göre yüzde 973,4’lük artış sağlanmıştır. Yatılı öğrenciler için öğrenci başına günlük ödenen yemek ve yatak bedelleri 2002 yılında 1,42 TL iken, 2013 yılında 7,54 TL’ye çıkarılmıştır. Böylece 2002 yılına göre yüzde 431’lik artış sağlanmıştır.
Öğrencileri nitelikli bir eğitim öğretim hizmetine kavuşturmak amacıyla, taşınan öğrenci sayısı 1997-1998 eğitim öğretim yılında 281 bin 833 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında 812 bin 260’a yükseltilmiştir. 2011-2012 eğitim öğretim yılında, 78 ilde 71 bin 291 kız, 88 bin 513 erkek öğrenci olmak üzere, toplam 159 bin 804 ortaöğretim öğrencisi taşımalı eğitim uygulamasından yararlanmıştır. Zorunlu eğitim süresinin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması nedeniyle, 2012-2013 eğitim öğretim yılında taşımalı ortaöğretim uygulaması kapsamına 11 ve 12’nci sınıflar da dâhil edilmiş olup, bu doğrultuda 172 bin 111 kız öğrenci ve 205 bin 529 erkek öğrenci olmak üzere, toplam 377 bin 640 öğrenci taşınmış ve 300 bin 557 öğrenci yemek hizmetlerinden yararlanmıştır. Taşımalı ortaöğretim uygulamasına ilişkin olarak 2014 yılı bütçesine 680 milyon TL kaynak tahsisi yapılmıştır. Halen kız çocuk brüt okullaşma oranının erkek çocuk brüt okullaşma oranına olan göreceli büyüklüğünü gösteren cinsiyet oranları, ilköğretimde 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 85,63 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 91,10’a çıkmış, 2012-2013 eğitim öğretim yılında yüzde 101,76’ya ulaşmıştır. Ülkemizde dezavantajlı grupların, engelli çocuklarımız ile kız çocuklarımızın toplumsal hayata katılımını sağlamak amacıyla yürütülen çalışmalarla birlikte, yukarıdaki verilere göre ilköğretimde kız ve erkek çocukların brüt okullaşma oranları arasındaki fark 1997-1998 eğitim öğretim yılında 13,83 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında 8,9 olarak gerçekleşmiş, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise 1,87 oranında kız çocuklarının lehine artış olmuştur. Ortaöğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranları 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 74,70 iken, 2002-2003’de yüzde 72,32’ye düşmüş ve 2012-2013 döneminde ise yüzde 94,15’e ulaşmıştır. Ortaöğretimde kız ve erkek çocukların brüt okullaşma oranları arasındaki fark 2002-2003’te 25,84 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise 5,83’e düşürülmüştür. Yükseköğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranları 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 69,58 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 74,33’e çıkmış, 2012-2013 döneminde ise yüzde 88,05’e ulaşmıştır.”
AK Parti hükümetleri döneminde eğitimin ülkenin en öncelikli konusu olarak ele alındığını belirten Milli Eğitim Bakanı, “ Her yıl olduğu gibi Bakanlığımız bütçesi Merkezi Yönetim Bütçesinden yine en büyük payı alarak 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak öngörülmüştür. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi, 2002 yılında 7,5 milyar TL iken, 2013 yılında yüzde 532 artışla 47,4 milyar TL olmuştur. 2014 yılında ise 55,7 milyar TL’lik bir bütçe öngörüldüğünden, artış oranı 2002 yılına nazaran yüzde 642,6 olmuştur.Bakanlığımızın 2002 yılında Konsolide Bütçeden aldığı pay yüzde 7,60 iken, 2013 yılı bütçesinde yüzde 11,76; 2014 yılı bütçesinde ise yüzde 12,81 olarak öngörülmüştür.Yine Gayri Safi Yurtiçi Hasıladan (GSYH) 2002 yılında aldığımız pay yüzde 2,13 iken, 2013 yılında yüzde 3,02 olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında ise bu oranın yüzde 3,24 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.Türkiye’deki tüm kamu yatırımı ödenekleri bir önceki yıla göre ortalama yüzde 11 artarken, Bakanlığımız 2014 yılı yatırım ödeneğinde bir önceki yıla göre yüzde 31 oranında artış sağlanmıştır” dedi.
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu, Başkan Lütfi Elvan başkanlığında toplandı. Bakanlığının bütçesine ilişkin sunum yapan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, yeni eğitim sistemiyle tek tip insan yetiştirme anlayışından ve endoktrinasyon çabalarından vazgeçildiğini, insanın doğuştan getirdiği ya da iradi tercihleriyle oluşturduğu kişisel farklılıklara saygı duyan, onları güvence altına alan çoğulcu bir yaklaşım geliştirildiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı, eğitim öğretim hizmetlerinde hedefin, kız-erkek ayırımı yapmaksızın herkesin sağlıklı bir eğitim almasını sağlamak, ulusal ve küresel düzeyde ihtiyaç duyulan bilgi, değer ve becerileri öğrencilere kazandırarak onları hayata hazırlamak olduğunu kaydetti.
Kamuoyunda Seviye Belirleme Sınavı (SBS) olarak bilinen elemeye dayalı ortaöğretime geçiş sınavını 2013 yılı itibarıyla kaldırıldığını hatırlatan Milli Eğitim Bakanı, “Getirilen yeni uygulamayla birlikte ortaöğretime geçiş, öğrenci ve okul odaklı bir hale dönüştürülmüştür. Gerçek başarı; temel derslerin yanı sıra, yabancı dil, spor ve sanat dallarında da kendisini geliştirmiş, uluslararası platformlarda kendi akranlarıyla rekabet edebilecek bir donanıma erişmiş ve evrensel değerlerle birlikte medeniyet değerlerimizi de özümseyebilmiş bir öğrenci profilinin oluşturulmasıyla yakalanabilir” diye konuştu.
Bakanlığının, uzun vadede merkezi sınavların olmadığı ve çocukların bireysel yetenek ve eğilimlerine göre eğitim alabildiği bir yapıyı hayata geçirmek için önemli bir adım attığını belirten Bakan Avcı, “Kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir yerleştirme sürecini hayata geçirmiştir. Sürecin uzun vadeli hedefi ‘her çocuğu kendi özgünlüğü ve özelliği içinde kabul etmek, kendi yetenek ve eğilimlerine göre orta ve yüksek öğretime yönlendirebilmek’tir. Bu amaçla, orta vadede test sınavları yerine açık uçlu sınavların yapıldığı ve FATİH Projesi kapsamında dağıtılan tabletlerin daha etkin kullanıldığı bir yerleştirme sürecini aktif hale getirmeyi planlamaktayız” dedi.
Yeni sistemi anlatan Milli Eğitim Bakanı şöyle devam etti: “Öngördüğümüz en temel husus; içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılında çocuklarımızın ilave bir sınava girmemesi ve eğitim öğretim süreci içinde zaten yeter sayıda mevcut olan sınav sonuçlarının yerleştirmeye esas alınmasıdır. Yeni sistemin işleyişi de oldukça basittir. Bilindiği üzere, çocuklarımız, aldıkları derslere göre bazı derslerden iki, bazı derslerden de üç yazılı yoklamaya tabi tutulmaktadır. Üç yazılısı olan derslerin ikinci yazılıları ile iki yazılısı olan derslerin birinci yazılıları tüm Türkiye genelinde ortak sınav olarak gerçekleştirilecektir. Okullardaki müfredat takvimine göre, tüm Türkiye genelinde altı temel derse ait (Türkçe, fen bilgisi, matematik, din kültürü ve ahlak bilgisi, yabancı dil, TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük) sınavlara ilişkin sorular Bakanlığımızca hazırlanacak, okullara gönderilecek ve ortak sınav gerçekleştirilecektir. Değerlendirmeye ilişkin hesaplama da oldukça basittir. Çocuğun okul notlarının akademik ortalaması hesap edilecek; 6, 7 ve 8 inci sınıf yıl sonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının yüzde 30’u ile 8 inci sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanının yüzde 70’inin toplamı, yerleştirmeye esas puanı oluşturacaktır.”
Yeni dönemde değişen en önemli hususlardan birinin de, anne baba olarak herkesin yaşadığı “ya bir şey olur da çocuğum sınava giremezse” endişesini ortadan kaldıracak telafi sınavının hayata geçirilmesi olduğuna işaret eden Milli Eğitim Bakanı, “Normal zamanda sınava giremeyen ve mazereti olan bütün çocuklarımız makul bir süre içinde telafi sınavlarına girecekler. Bunun da sınav stresini azaltacak önemli bir tedbir olduğu aşikardır. Sınav stresi açısından aldığımız bir diğer önlem de ‘dört yanlış bir doğruyu götürür’ uygulamasından vazgeçilmesidir” diye anlattı. Uzun vadede temel hedefin, çocukları yeteneklerine göre ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sürecini hayata geçirmek olduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı, “Temel mantığımız ise, kuşkusuz her çocuk özeldir” dedi. Serbest kıyafet uygulamasına işaret eden Milli Eğitim Bakanı, “Serbest kıyafet uygulaması önümüzdeki dönemde de devam edecek, ancak serbest kıyafet seçim seçenekleri arasında forma da yer alacaktır. Artık resmi ve özel, bütün okullarımızda öğrenci kıyafeti velilerimizin yüzde 51’inin tercihi ile belirlenecektir” diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, her yıl olduğu gibi bakanlığının bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesinden yine en büyük payı alarak 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak öngörüldüğünü söyledi. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Bakanlığının bütçesine ilişkin sunum yapan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “Hükümetimizin eğitime verdiği önemi göstermek üzere, 2014 yılında da genel bütçeden en büyük payı eğitime ayırması, bu doğrultudaki hedeflerimize ulaşma azim ve imkanımızı artırmaktadır” dedi.
2003 yılından 23 Ekim 2013 tarihine kadar, 39 bin 575’i hayırsever tarafından olmak üzere toplam, 205 bin 36 dersliğin yapımı tamamlanarak eğitim öğretimin hizmetine sunulduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı şöyle devam etti: “2002-2003 yılından bugüne kadar 956 adet ilköğretim ve ortaöğretim pansiyon binası açılmış, 110 bin 605 yeni yatak kapasitesi sağlanmıştır. Böylece koğuş sisteminden oda sistemine geçiş hızlandırılmıştır. 2002-2003 eğitim öğretim yılında bin 450 pansiyonda 348 bin 311 öğrenci kalmakta iken, 2013 yılında 2 bin 347 pansiyonda 435 bin 174 yatak kapasitesinden 342 bin 408 öğrenci faydalanmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan karşılanan şartlı eğitim yardımıyla 2003 yılından 2013 yılı Şubat ayına kadar ilk ve ortaöğretimdeki 15 milyon 176 bin 425 çocuğumuzun annelerine 2 milyar 536 milyon TL ödeme yapılmıştır. İlköğretimdeki kız çocukları için 25 TL, erkek çocukları için 20 TL, ortaöğretimdeki kız çocukları için 45 TL, erkek çocukları için 35 TL aylık ödenmekte iken; 23 Aralık 2010 tarihinden itibaren ilköğretimdeki kız öğrenciler için 35 TL, erkek öğrenciler için 30 TL, ortaöğretimdeki kız çocukları için 55 TL, erkek çocukları için 45 TL aylık ödenmektedir. İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine verilen aylık yurt içi burs ücreti 2002 yılında öğrenci başına 12,63 TL iken, 2013 yılında 135,6 TL’ye yükseltilmiştir. Böylece 2002 yılına göre yüzde 973,4’lük artış sağlanmıştır. Yatılı öğrenciler için öğrenci başına günlük ödenen yemek ve yatak bedelleri 2002 yılında 1,42 TL iken, 2013 yılında 7,54 TL’ye çıkarılmıştır. Böylece 2002 yılına göre yüzde 431’lik artış sağlanmıştır.
Öğrencileri nitelikli bir eğitim öğretim hizmetine kavuşturmak amacıyla, taşınan öğrenci sayısı 1997-1998 eğitim öğretim yılında 281 bin 833 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında 812 bin 260’a yükseltilmiştir. 2011-2012 eğitim öğretim yılında, 78 ilde 71 bin 291 kız, 88 bin 513 erkek öğrenci olmak üzere, toplam 159 bin 804 ortaöğretim öğrencisi taşımalı eğitim uygulamasından yararlanmıştır. Zorunlu eğitim süresinin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması nedeniyle, 2012-2013 eğitim öğretim yılında taşımalı ortaöğretim uygulaması kapsamına 11 ve 12’nci sınıflar da dâhil edilmiş olup, bu doğrultuda 172 bin 111 kız öğrenci ve 205 bin 529 erkek öğrenci olmak üzere, toplam 377 bin 640 öğrenci taşınmış ve 300 bin 557 öğrenci yemek hizmetlerinden yararlanmıştır. Taşımalı ortaöğretim uygulamasına ilişkin olarak 2014 yılı bütçesine 680 milyon TL kaynak tahsisi yapılmıştır. Halen kız çocuk brüt okullaşma oranının erkek çocuk brüt okullaşma oranına olan göreceli büyüklüğünü gösteren cinsiyet oranları, ilköğretimde 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 85,63 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 91,10’a çıkmış, 2012-2013 eğitim öğretim yılında yüzde 101,76’ya ulaşmıştır. Ülkemizde dezavantajlı grupların, engelli çocuklarımız ile kız çocuklarımızın toplumsal hayata katılımını sağlamak amacıyla yürütülen çalışmalarla birlikte, yukarıdaki verilere göre ilköğretimde kız ve erkek çocukların brüt okullaşma oranları arasındaki fark 1997-1998 eğitim öğretim yılında 13,83 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında 8,9 olarak gerçekleşmiş, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise 1,87 oranında kız çocuklarının lehine artış olmuştur. Ortaöğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranları 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 74,70 iken, 2002-2003’de yüzde 72,32’ye düşmüş ve 2012-2013 döneminde ise yüzde 94,15’e ulaşmıştır. Ortaöğretimde kız ve erkek çocukların brüt okullaşma oranları arasındaki fark 2002-2003’te 25,84 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ise 5,83’e düşürülmüştür. Yükseköğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranları 1997-1998 eğitim öğretim yılında yüzde 69,58 iken, 2002-2003 eğitim öğretim yılında yüzde 74,33’e çıkmış, 2012-2013 döneminde ise yüzde 88,05’e ulaşmıştır.”
AK Parti hükümetleri döneminde eğitimin ülkenin en öncelikli konusu olarak ele alındığını belirten Milli Eğitim Bakanı, “ Her yıl olduğu gibi Bakanlığımız bütçesi Merkezi Yönetim Bütçesinden yine en büyük payı alarak 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olarak öngörülmüştür. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi, 2002 yılında 7,5 milyar TL iken, 2013 yılında yüzde 532 artışla 47,4 milyar TL olmuştur. 2014 yılında ise 55,7 milyar TL’lik bir bütçe öngörüldüğünden, artış oranı 2002 yılına nazaran yüzde 642,6 olmuştur.Bakanlığımızın 2002 yılında Konsolide Bütçeden aldığı pay yüzde 7,60 iken, 2013 yılı bütçesinde yüzde 11,76; 2014 yılı bütçesinde ise yüzde 12,81 olarak öngörülmüştür.Yine Gayri Safi Yurtiçi Hasıladan (GSYH) 2002 yılında aldığımız pay yüzde 2,13 iken, 2013 yılında yüzde 3,02 olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında ise bu oranın yüzde 3,24 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.Türkiye’deki tüm kamu yatırımı ödenekleri bir önceki yıla göre ortalama yüzde 11 artarken, Bakanlığımız 2014 yılı yatırım ödeneğinde bir önceki yıla göre yüzde 31 oranında artış sağlanmıştır” dedi.