Hiçbir şeyin zor olmadığını ifade eden çocuk kitap yazarı Fevzi Günenç, bir eserin bir günde de bir yılda da yazılabileceğini söyledi.
“İyiyi, güzeli ve doğruyu
çocuklara anlatmayı hedefledim”
Bugüne kadar 50 kitabının yayınlandığını ve bu sayının iki katı kadarda yayınlanmayan kitabı olduğunu belirten Günenç, “Daha önce erişkinler için öykü yazan bir yazardım. 1954’den yılından beri Türkiye’nin çeşitli edebiyat dergilerinde öykülerim yayınlandı. Sonra bütün öykülere bir çocuğun penceresinden baktığımı fark ettim. Ondan sonra çocuk kitapları yazmaya başladım. İyiyi, güzeli ve doğruyu çocuklara anlatmayı hedefledim. Tabanca, vurma ve bomba gibi şeyler öykülerimde yer almaz. Bir gün kolejde söyleşiye katıldım. Baktım çocukların elinde tabanca hepsi birbirini kovalıyor. Bu görüntü bana çok acı geldi. Dolayısıyla sonra yanıma çağırdım ve tabanca ile kitapları değiştirmeyi teklif ettim, onlarda kabul etti. Aldığım silahları kırıp çöpe attım. Çünkü öylece çöpe atsam yine alıp oynarlardı” dedi.
Bir kitap zor yazılıyorsa yazılmamalı
“Hiçbir şey zor değildir. Bir kebapçı için kebap yapmak veya bir ekmekçi için ekmek yapmak ne kadar kolaysa bir yazar içinde yazı yazmak o kadar kolaydır” diyen Günenç, “Çünkü herkes kendi işini en kolay iş olarak yapar. Çocuk edebiyatına başladıktan sonra yerimi bulduğumu anladım ve kolay yazmaya başladım. Bir gün TRT’nin bir senaryo yarışması düzenlediğini duydum, son gece senaryo yazdım ve birincilik kazandı. Yani bir eser bir günde de bir senede de yazılabilir. Eğer bir kitabı yazmakta zorlanıyorsam anlarım ki o kitap yazılmamalı. Çünkü yazan zor yazıyorsa okuyan daha zor okur” ifadesini kullandı.
1980’en beri öğretmenler kitap önermez oldu
Liseli yıllarında öğretmenlerin okumak için dergi ve kitap önerdiğinin altını çizen Günenç, “Ama 1980’en beri öğretmenler kitap önermez oldu. Dolayısıyla başı boş kalan öğrenci ne bulursa onu okuyor. Çocuklara okumayı sevdirmek için kısa ve güldüren şeyler yazmak gerekiyor. Çocukları iyiye, doğruya ve güzele yönlendiren öyküler yazılmalı” diye açıklamalarda bulundu. Fatma Karabacak
“İyiyi, güzeli ve doğruyu
çocuklara anlatmayı hedefledim”
Bugüne kadar 50 kitabının yayınlandığını ve bu sayının iki katı kadarda yayınlanmayan kitabı olduğunu belirten Günenç, “Daha önce erişkinler için öykü yazan bir yazardım. 1954’den yılından beri Türkiye’nin çeşitli edebiyat dergilerinde öykülerim yayınlandı. Sonra bütün öykülere bir çocuğun penceresinden baktığımı fark ettim. Ondan sonra çocuk kitapları yazmaya başladım. İyiyi, güzeli ve doğruyu çocuklara anlatmayı hedefledim. Tabanca, vurma ve bomba gibi şeyler öykülerimde yer almaz. Bir gün kolejde söyleşiye katıldım. Baktım çocukların elinde tabanca hepsi birbirini kovalıyor. Bu görüntü bana çok acı geldi. Dolayısıyla sonra yanıma çağırdım ve tabanca ile kitapları değiştirmeyi teklif ettim, onlarda kabul etti. Aldığım silahları kırıp çöpe attım. Çünkü öylece çöpe atsam yine alıp oynarlardı” dedi.
Bir kitap zor yazılıyorsa yazılmamalı
“Hiçbir şey zor değildir. Bir kebapçı için kebap yapmak veya bir ekmekçi için ekmek yapmak ne kadar kolaysa bir yazar içinde yazı yazmak o kadar kolaydır” diyen Günenç, “Çünkü herkes kendi işini en kolay iş olarak yapar. Çocuk edebiyatına başladıktan sonra yerimi bulduğumu anladım ve kolay yazmaya başladım. Bir gün TRT’nin bir senaryo yarışması düzenlediğini duydum, son gece senaryo yazdım ve birincilik kazandı. Yani bir eser bir günde de bir senede de yazılabilir. Eğer bir kitabı yazmakta zorlanıyorsam anlarım ki o kitap yazılmamalı. Çünkü yazan zor yazıyorsa okuyan daha zor okur” ifadesini kullandı.
1980’en beri öğretmenler kitap önermez oldu
Liseli yıllarında öğretmenlerin okumak için dergi ve kitap önerdiğinin altını çizen Günenç, “Ama 1980’en beri öğretmenler kitap önermez oldu. Dolayısıyla başı boş kalan öğrenci ne bulursa onu okuyor. Çocuklara okumayı sevdirmek için kısa ve güldüren şeyler yazmak gerekiyor. Çocukları iyiye, doğruya ve güzele yönlendiren öyküler yazılmalı” diye açıklamalarda bulundu. Fatma Karabacak