CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, açıklanan 2011 yılı ihracat rakamları için, “İhracat rekorunu kutluyoruz. Bu kadar zor koşullar altında bu ihracat artışını gerçekleştiren Türk girişimcisini tebrik ediyoruz. Ancak aynı zamanda kırılan bir başka rekor da ithalat rekorudur. Cumhuriyet tarihinin en yüksek dış açığını, en büyük cari açığını ve en yüksek ithalat rakamını yakaladık” dedi.
Oran, yaptığı yazılı açıklamada, ihracatçıları 2011’de gerçekleştirdikleri performans dolayısıyla kutladı. Ancak ithalat verilerine de dikkat çeken Oran, “Bu kadar zor koşullar altında bu ihracat artışını gerçekleştiren Türk girişimcisini tebrik ediyoruz. Ancak aynı zamanda kırılan bir başka rekor da ithalat rekorudur. Cumhuriyet tarihinin en yüksek dış açığını, en büyük cari açığını ve en yüksek ithalat rakamını yakaladık. İhracat rakamlarının sahibi var ama bu rekorun sahibi yok. Onun da sorumluları ortaya çıkmalı. İhracat artışının gerçek sahibi olan Türk girişimcisi hükümet tarafından ayağına bağlanmış kum torbalarına rağmen bu maratonu koştu ve çok önemli bir başarı elde etti” dedi.
Kum torbası
Oran, açıklamasında girişimcinin ayağına bağlanan “3 kum torbası”nı ayrıntılarıyla anlattı. “2011 yılında ihracat rakamlarında, girişimci kaynaklı bu artışa rağmen, hükümetin dış ticaret politikasının da iflas ettiğini gördük. Üç nokta çok önemli” diyen Oran, ilk olarak bu yıl ithalat rekoru kırıldığını söyledi. 204 milyar doları gösteren Kasım ayı rakamlarıyla bile Cumhuriyet tarihinin en yüksek ithalatının yapıldığını ifade eden Oran, yüzde 35’lik senelik ithalat artışı ile birlikte bunun duble rekor haline dönüştüğünü söyledi. İkinci noktanın ise dış ticaret açığı olduğunu ifade eden Oran, “Bu sayede hem cari açıkta rekor kırdık, hem de dış ticaret açığında. Bu yıl dış ticaret açığı 100 milyar doları geçecek” dedi. Oran şunları kaydetti:
“Üçüncü nokta ise ihracatın ithalatı karşılama oranı. Oran bu yıl 2002 ve 2001 yıllarının bile gerisinde. 2001 yılında Türkiye ithalatının yüzde 75’ini ihracatıyla karşılıyormuş. Bu yıl, üstelik de Kasım ayı rakamlarıyla ancak yüzde 55’ini karşılayabiliyoruz. Yani dış ticarette Türkiye net ithalatçı konumuna düştü. Örneğin en önemli ihraç kalemlerimizden otomotiv sektöründe de net ithalatçı konumdayız. Yine tarım sektöründe de geçmişin aksine ithalatçı durumuna düştük.”
Bağımsız kurumlar bağımsızlıklarını kaybettiler
Bir diğer önemli sorunun bağımsız kurumların bağımsızlıklarını kaybetmesi ve hükümetin hedefleriyle gerçekleşen rakamlar arasındaki farklılık olduğunu söyleyen Oran, “Bu öngörülemez, yatırım yapılamaz, güvenilemez bir atmosfer yaratıyor. Örneğin Merkez Bankası siyasi bağımsızlığını kaybetmiş durumda. Merkez Bankası’nın; 10 yıllık dalgalı kur rejim boyunca doğrudan müdahale ile yaptığı döviz satış toplamı 2.1 milyar dolar, son on üç aydaki döviz satış toplamı 11.1 milyar dolar. Çünkü; dövize talep ve döviz kurundaki hareket spekülatif değil reel. TL-Dolar kuru hâlâ 1.88 TL ve Merkez Bankası ne kadar satış yaparsa yapsın kur değişmiyor. fiimdi sormak lazım, 50 milyar dolar rezerv var diye övünen Başbakan şu an rezervin cari açığa oranında dünyanın en düşük seviyeye sahip ülkelerinden biri olmamız karşısında ne hissediyor? Siyasallaşmış Merkez Bankası’nın politikaları sebebiyle, duvara doğru gidiyoruz” dedi.
Türkiye’nin girişimcinin önünü açan, yeni bir stratejiye, yeni bir akla ihtiyaç olduğunu ifade eden Oran, “Ortak akıl geliştirilmeli, Ekonomik ve Sosyal Konsey’den çıkacak yeni bir ekonomik kalkınma programıyla net ihracatçı sektörlerin teşvik edileceği, yerli sanayinin geliştirileceği, daha çok istihdam, daha çok ihracat, daha çok kalkınmanın teşvik edileceği bu model ile Türkiye büyük dönüşümünü gerçekleştirmeli. Bu kapsamda en önemli noktalar sektörel kümelenme ile bölgesel kalkınma politikaları. Özellikle sektörel, bölgesel teşvik sistemi ele alınmayı bekliyor” diye konuştu. ANKA
Oran, yaptığı yazılı açıklamada, ihracatçıları 2011’de gerçekleştirdikleri performans dolayısıyla kutladı. Ancak ithalat verilerine de dikkat çeken Oran, “Bu kadar zor koşullar altında bu ihracat artışını gerçekleştiren Türk girişimcisini tebrik ediyoruz. Ancak aynı zamanda kırılan bir başka rekor da ithalat rekorudur. Cumhuriyet tarihinin en yüksek dış açığını, en büyük cari açığını ve en yüksek ithalat rakamını yakaladık. İhracat rakamlarının sahibi var ama bu rekorun sahibi yok. Onun da sorumluları ortaya çıkmalı. İhracat artışının gerçek sahibi olan Türk girişimcisi hükümet tarafından ayağına bağlanmış kum torbalarına rağmen bu maratonu koştu ve çok önemli bir başarı elde etti” dedi.
Kum torbası
Oran, açıklamasında girişimcinin ayağına bağlanan “3 kum torbası”nı ayrıntılarıyla anlattı. “2011 yılında ihracat rakamlarında, girişimci kaynaklı bu artışa rağmen, hükümetin dış ticaret politikasının da iflas ettiğini gördük. Üç nokta çok önemli” diyen Oran, ilk olarak bu yıl ithalat rekoru kırıldığını söyledi. 204 milyar doları gösteren Kasım ayı rakamlarıyla bile Cumhuriyet tarihinin en yüksek ithalatının yapıldığını ifade eden Oran, yüzde 35’lik senelik ithalat artışı ile birlikte bunun duble rekor haline dönüştüğünü söyledi. İkinci noktanın ise dış ticaret açığı olduğunu ifade eden Oran, “Bu sayede hem cari açıkta rekor kırdık, hem de dış ticaret açığında. Bu yıl dış ticaret açığı 100 milyar doları geçecek” dedi. Oran şunları kaydetti:
“Üçüncü nokta ise ihracatın ithalatı karşılama oranı. Oran bu yıl 2002 ve 2001 yıllarının bile gerisinde. 2001 yılında Türkiye ithalatının yüzde 75’ini ihracatıyla karşılıyormuş. Bu yıl, üstelik de Kasım ayı rakamlarıyla ancak yüzde 55’ini karşılayabiliyoruz. Yani dış ticarette Türkiye net ithalatçı konumuna düştü. Örneğin en önemli ihraç kalemlerimizden otomotiv sektöründe de net ithalatçı konumdayız. Yine tarım sektöründe de geçmişin aksine ithalatçı durumuna düştük.”
Bağımsız kurumlar bağımsızlıklarını kaybettiler
Bir diğer önemli sorunun bağımsız kurumların bağımsızlıklarını kaybetmesi ve hükümetin hedefleriyle gerçekleşen rakamlar arasındaki farklılık olduğunu söyleyen Oran, “Bu öngörülemez, yatırım yapılamaz, güvenilemez bir atmosfer yaratıyor. Örneğin Merkez Bankası siyasi bağımsızlığını kaybetmiş durumda. Merkez Bankası’nın; 10 yıllık dalgalı kur rejim boyunca doğrudan müdahale ile yaptığı döviz satış toplamı 2.1 milyar dolar, son on üç aydaki döviz satış toplamı 11.1 milyar dolar. Çünkü; dövize talep ve döviz kurundaki hareket spekülatif değil reel. TL-Dolar kuru hâlâ 1.88 TL ve Merkez Bankası ne kadar satış yaparsa yapsın kur değişmiyor. fiimdi sormak lazım, 50 milyar dolar rezerv var diye övünen Başbakan şu an rezervin cari açığa oranında dünyanın en düşük seviyeye sahip ülkelerinden biri olmamız karşısında ne hissediyor? Siyasallaşmış Merkez Bankası’nın politikaları sebebiyle, duvara doğru gidiyoruz” dedi.
Türkiye’nin girişimcinin önünü açan, yeni bir stratejiye, yeni bir akla ihtiyaç olduğunu ifade eden Oran, “Ortak akıl geliştirilmeli, Ekonomik ve Sosyal Konsey’den çıkacak yeni bir ekonomik kalkınma programıyla net ihracatçı sektörlerin teşvik edileceği, yerli sanayinin geliştirileceği, daha çok istihdam, daha çok ihracat, daha çok kalkınmanın teşvik edileceği bu model ile Türkiye büyük dönüşümünü gerçekleştirmeli. Bu kapsamda en önemli noktalar sektörel kümelenme ile bölgesel kalkınma politikaları. Özellikle sektörel, bölgesel teşvik sistemi ele alınmayı bekliyor” diye konuştu. ANKA