ANASAYFA arrow right Güncel

Çözüm süreci, çok büyük bir sıçrama şansı yaratacak

Çözüm süreci, çok büyük bir sıçrama şansı yaratacak
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 03.56
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 03.56
Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, yaptığı basın toplantısında GTO olarak 1992-2013 yılları arasında yaptıkları hizmetleri değerlendirdi


Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, "Türkiye'de kanın durması, bırakın ekonomik anlamda, bu ülkenin birlik beraberliği ve geleceği anlamında çok hayati ve mutlaka başarılması gereken bir süreçtir" dedi. "1990'lı yıllardan 2013'e değerlendirme" konulu basın toplantısında, çözüm sürecine değinen Aslan, “Bu ülkede kanın durması, bu ülkenin sadece ekonomik olarak değil, siyasal, sosyal, kültürel olarak da sıçramasını beraberinde getirecektir" diye konuştu.

 


Daha demokratik ve saygın bir ülke
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çok sayıda yatırımcının teşvik uygulamasından yararlanmak istediğini hatırlatan Aslan, şunları kaydetti: "O kadar çok teşvik başvurusu olmaya başladı ki, Siirt'ten tutun Van'a kadar, hatta Hakkari'den bile var. Çünkü diğer yönlerin tümünü boş verin güvenlik olmadan ekonomik anlamda yatırım mümkün değildir. Dolayısıyla bu çözüm süreci; kucaklaşma, kardeşçe birlikte yaşama, ülkenin birlik beraberliği içerisinde bu ülkeyi, bu bölgede ve dünyada son derece saygın, küresel bir aktör haline getirmenin temel, olmazsa olmaz, başarılması gereken koşuludur. Elbette ki çözüm süreci, ekonomik olarak da çok büyük bir sıçrama şansını kendiliğinden beraberinde getirecektir." 

Türkiye'nin daha demokratik ve saygın bir ülke olması için süratle yeni bir anayasa yapması gerektiğine dikkati çeken Aslan, "Bu gömlek yamalı ve patladı, bırakın dar gelmeyi" dedi.


 

Gaziantep "liman şehri" olacak

Aslan, Polateli-Şahinbey Organize Sanayi Bölgesi'nin hizmete alınmasıyla Gaziantep'in "liman şehri" olacağını söyledi. 

Proje kapsamında yapılacak çalışmalarla Gaziantep ile İskenderun arasındaki deniz mesafesinin 95 kilometreye düşeceğini aktaran Aslan, şöyle konuştu: "O zaman, petro-kimyadan otomotive kadar bir çok yatırımın bu bölgede olmasıyla ilgili müthiş bir ivme kazanırız. Bugün otomotivcilerle görüşüyoruz ama denize yakınlık konusunda bir çekinceleri var. O bölgeyi kuralım, dolayısıyla bir otomotiv yatırımı bu bölgede müthiş pazar bulabilir. Birkaç yıl içinde inşallah o işi bitireceğiz. Sadece Gaziantep'i değil Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin şekli değişecek." Aslan; Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır, Libya ve İran gibi bölge ülkelerinin Gaziantep'te konsolosluk açmak için Dışişleri Bakanlığı nezdinde çalışma yaptığını söyledi. 




Göreve geldiklerinde Gaziantep Ticaret Odası ve Gaziantep Sanayi Odası arasında ciddi sorunlar yaşandığını da hatırlatan Başkan Aslan, “O tarihte işadamları bölünmüş ve bu iki kurum bir araya gelemiyordu. Dolayısıyla yerel yönetim ve siyasetçilerle de bir araya gelemiyordu. Çünkü işadamlarının ikiye bölündüğü bir ortam son derece sakıncalı bir durumdu. Dolayısıyla ilk meclis toplantımızda bu kentteki birlik ve beraberliği sağlamak, ortak aklı oluşturmak ve bizim oluşturduğumuz bu ortak akıl çerçevesinde şehrin tüm sivil toplum örgütlerini, yerel yöneticileri, siyasetçileri de bir birine kaynaştırmak el ele kol kola getirmek hedefiyle yola çıktık” dedi.

Aslan, “Bu şehirde sosyal, kültürel ve ekonomi anlamında ne gelişme varsa, bu şehir 200’e yakın ülke ile ticaret yapıyorsa, 6 milyar doları sadece kendi kapılarından gerçekleştirmişse ve bu rakam bu yıl 7 milyar dolara yürüyorsa bu başarı şehirdeki bütün kurumların ve yöneticilerin el ele vermesiyle sağlanmış başarılardır. Bu şehir sadece Türkiye’nin bu bölgesinin değil Ortadoğu’nun sanayi ve ticaret merkezi olma yolunda 90’lı yıllarda önüne bir hedef koydu. Bugün bütün Ortadoğu’ya bakın Gaziantep potansiyelinde üreten ve ihracat yapan ticaret yapan başka bir şehir yok. Dolayısıyla bu hedef uzun süredir el ele gerçekleştirmek istediğimiz bir hedeftir. Bu süreçte bölgemizdeki bütün ülkelerle serbest ticaret anlaşmasının imzalanmasını ki bunların tamamında Ticaret Odası diğer kurumlarımızla tamamen öncü rol oynamıştır. Bugün geldiğimiz noktada eğer bu şehir sadece Irak’a 2.5 milyar dolar ihracat yapıyorsa, nereden nereye geldiğimizin hatırlanmasını istiyorum. Dolayısıyla ortak akıl dediğimiz olay hepimizin el ele vermesi Gaziantep’i Ortadoğu’da sadece ticaret ve sanayi merkezi yapma değil, burayı bir turizm havzası merkezi yapmak. Biz 90’lı yıllarda 250 bin Zeugma takvimini tüm dünyaya dağıtırken bu vizyonu önümüze koymuştuk. Şuanda yurt dışında Türkiye’de en fazla tanınan iller arasında ilk sıralarda yer aldığımızı iddia edebilirim. İşte onun içindir ki 90’lı yıllarda AB’nin ilk bilgi bürosunu GTO bünyesinde kurduk. Hedefimiz bu şehri bir diplomasi merkezi yapma, bir finans merkezi yapma bir kongre ve fuarlar merkezi yapma, turizm havzası merkezi yapma sanayi ve ticarette de en önde gelen misyonu ile birlikte yepyeni bir model oluşturmaydı. Bu vizyonu ortak akılla tüm kurumlar olarak benimsediğimiz için ve bir çok yerde bir birimizi temsil ederek yürüttük ve yürütmeye de devam edeceğiz” diye konuştu.
Meslek örgütü olduklarını ve ilk olarak üyelerinin sorunlarının çözümü noktasında çalışmalar yaptıklarını ancak bunun yanında şehrin her türlü sorunun çözümü için oluşumların içerisinde olmaya gayret ettiklerini anlatan Başkan Aslan, “Bu şehrin eğitim, spor, kültür, sanat gibi her türlü sorunda elimizi taşın altına bugüne kadar koyduk bundan sonrada koyacağız. İkinci olarak ortaya koyduğumuz vizyon ve misyon buydu” dedi.
Gaziantep’in Türkiye’de en fazla göç alan il olduğunu ve ülkenin en kritik noktasında bulunan bir şehir olduğunu da hatırlatan Başkan Aslan, “Bu şehir hem dalga kıran görevini gördüğü gibi bir bomba patladığında herkes kenetlenerek birlik ve bütünlüğümüzü ortaya koydu. Bu şehirdeki kardeşliğin, birlik, beraberliğin ve güvenliği en az onlar kadar önemli olduğunu bu şehrin tarihini, kültürünü, sosyal yaşamının en az ekonomik gelişmeler kadar önemli olduğunu da bilincinde olarak önümüze bir vizyon koyduk. Bu nedenle biz bu şehrin unutulan tarihine sahip çıktık. Biz sadece para kazananların para kazanmayı dert edenlerin mesleki örgütü değiliz. Hem para kazanacağız ama bunu daha sosyal adaletli, daha sosyal barış, daha tarihimize kültürümüze, sahip çıkma anlayışında kullanmayı da üyelerimizle birlikte paylaşmayı göstermek ve bu doğrultuda yürümek anlamında gayret sarf eden bir kuruluş olacağız” dedi.
Yapacakları çalışmalardan değil yaptıkları çalışmalardan bahsetmeye özen gösterdiğini ifade eden Başkan Aslan, “Yaptığımız her çalışmada meclis üyelerimizden bütün personellerimize herkesin emeği var. Bugün GTO Türkiye’de en fazla üyeye sahip ve en fazla projeye sahip bir odadır. Çok uzun yıllar Türkiye AB fonları için zorunlu para ödedi ama Türkiye’ye bu fonlardan proje üretmediği için faydalanamıyordu. 1996 yılında ilk Avrupa irtibat bürosunu burada kurduktan sonra deneyimli bir ekiple çalışmalara başladık. İlk fonda 18 milyon EURO kullandık. Çok şükür bugün Türkiye yaptığı projelerle verdiği paradan daha fazlasını almaya başladı. Bu bölgede bu işin öncülüğünü ve şuanda Türkiye’de 18 tane Avrupa Bilgi Bürosu’nu 10 yıl boyunca biz yönettik. Bunlar ortak akılla gerçekleşen çalışmalar ve bizde bu ortak akılda bir aktörüz. Biz büyük konuşmuyoruz ve yaptıklarımızla konuşuyoruz” dedi.
Başkan aslan açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Çözüm sürecinin bölge ekonomisine katkılarının olup olmadığının sorulması üzerine Başkan Aslan, “Siirt’ten Van’a ve Hakkari’de bile teşvik baş vurusu var. Çünkü güvenlik olmadan ekonomik anlamda yatırım mümkün değildir. Bu çözüm süreci hem kucaklaşma, hem de ekonomik anlamda yatırımları beraberinde getirecektir. Yeni Anayasa konusunda da her zaman söylediğim gibi bu gömlek sadece yamalı değil artık patlamıştır. Türkiye eğer çok daha çağdaş bur ülke olacaksa, daha iyi ekonomik, demokratik ve daha saygın bir ülke olacaksa çok süratle yeni bir anayasa yapılmalıdır. Biz bu yeni anayasa yapılırken katılımcılığı çok ciddi bir şekilde savunuyoruz” diye konuştu.
Aslan, GTO seçimleri ile ilgili soru sorması üzerine polemik çıkarmak istemediğini ve GTO’nun Türkiye’nin önde gelen kuruluşları arasında olduğunu ve böyle bir kuruluşun yönetimine talip olmanın doğal bir davranış olduğunun altını çizerek, “Demokratik olarak aday olmak herkesin hakkıdır. Hem katılım hem de demokratik yarış açısından biz hiçbir rahatsızlığımız olamaz çünkü hedefimiz zaten bu. Sorunuzda değişimle ilgili de bir şeyler söylediniz. Bakın değişimin adını ‘Sen git ben geleyim’ derseniz o değişim değişim olmaz. Değişimi vizyonla olur, değişim söylenmemiş şeyleri, yeni ufukları ortaya koymakla ve bunu yönete bilme kapasitesi doğrultusunda üyeleri ikna etmekle olur. Tabiî ki herkesin düşüncesine saygı duymalıyız. Sorduğunuz için söylüyorum, Türkiye’de değişimi yakalayan kurumların en başında gelen odayız. Bizim projelerimiz ülkenin ihtiyacı olan projelerdir. Biz her şeyi biliyoruz ve yapacağız diye bir iddia içerisinde olamayız. Ama biz kurum olarak dün ne yaptıysak yarında o çalışmaları yürütmeye devam edeceğiz. Bir üzüntüm ise şuanda biz meclis seçimine doğru gidiyoruz. Yani guruplarda üyelerimiz kendilerini temsil edecek kişileri seçiyorlar. Yani başkanlık seçimi yapmıyoruz. Şimdi meclise üyeler seçilir, mecliste yönetime ve başkanlığa talip olacak arkadaşlarda çıkar meclis üyelerine talipliğini bildirir, meclis üyeleri de duruma göre değerlendirme yaparak özgür iradesiyle bir karar verir, ve herkeste ben başta olmak üzere bu özgür iradeye verilen karara saygı duyarız. Bizde bu güne kadar olan seçim süreci budur. Şimdi bu defa enteresandır, guruptan meclise seçilecek adaylarla ilgili bizim gurubumuzu bu arkadaşlar en iyi temsil eder kriteri yerine, sen şu başkana mı vereceksin? Kriteri konuşulmaya başladı ve ben buna çok üzülüyorum. Acaba üyeler meclise seçilecek insanların temsil kabiliyetine mi bakmalı? Yoksa kime vereceğine mi bakmalı? İşadamlarımız hiç kimsenin adamı değildir. Bu konuda herkesi tenzih ederim. Bizim işadamlarımız şahsiyetli ve özgür iradesiyle karar verecek insanlardır. Biz asla şucu bucu sözünü kabul etmiyoruz.SHA



Türkiye’de, 3-5 ay sonra çok
farklı şeyler konuşulacak
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Sekreteri Ayhan Ogan, çözüm sürecinde önlerinde uzun bir yol kalmadığını belirterek, "Türkiye'de 3-5 ay sonra çok farklı şeyler konuşulacak" dedi. 


Başkanı olduğu Sivil Dayanışma Platformu (SDP) tarafından düzenlenen Yeni Anayasa Çalıştayına katılmak için geçtiğimiz haftasonu Gaziantep'e gelen Ogan, çözüm sürecinde gelinen noktayı değerlendirdi. 


Türkiye için tarihi bir dönemeç
Terör örgütünün çekilme kararını açıklamasının Türkiye için "tarihi bir dönemeç" olduğunu ifade eden Ogan, "Çekilme kararı bugüne kadar bu iş üzerinde şüphe oluşturmaya çalışan mihraklara da en güzel cevaptır. 'Silahları bırakmazlar, geri çekilmezler, bunların hepsi palavra' diye suçlayan muhalefet kesimine de iyi bir cevaptır" diye konuştu. 
 Ogan, çekilme kararının süreçten endişe duyanları rahatlattığını ve akil insanlar dahil herkesin işini kolaylaştırdığını kaydederek, "Biz çekilmeyle değil, sonrasındaki yeni siyasi düzende, demokratik hukuk devleti içinde bu sorunları bir daha yaşamamamız için ülkemizin önünü açmak için hangi adımların atılması gerektiğiyle ilgileniyor ve bu bakış açısıyla bir rapor hazırlamaya çalışıyoruz" diye konuştu. 
 


Doğu Anadolu'da yatırımlar artıyor
Doğu Anadolu Bölgesi'nde ticaret ve sanayi odalarına müracaatların yaklaşık 10 katına çıktığına değinen Ogan, yatırım yapmak isteyen yerli, yabancı firma, kişi veya kurumların sayısının arttığını söyledi. 
 Ogan, "Bu bölgelerde artık kalkınma konuşulacak. Türkiye'de artık 76 milyon insanımızın eşitlik temelinde yaşamasının şartları konuşulacak. Önümüzde uzun bir yol yok. Türkiye'de 3-5 ay sonra çok farklı şeyler konuşulacak" dedi. 
 


Süreç koşulsuz bir kararlılıkla sürüyor
Ogan, sürecin 4 aydır tüm aktörler tarafından "koşulsuz bir kararlılıkla" yürüdüğünü vurgulayarak, süreçte akil insanların temaslarının da oldukça etkili olduğunu söyledi. Heyet gezilerinde görüştükleri halkın, üyelerin arkasından "hayır duası" ettiğini, sürecin kesintiye uğramaması için kendi çevrelerinde çalıştıklarını dile getiren Ogan, "Çevrelerindekilerin şüphelerini, kaygılarını gidermek için taşın altına elini koyan yüzlerce, binlerce insan var" diye konuştu. Ogan, süreci destekleyenlerin yanında az da olsa tepkilerle de karşılaştıklarını, endişelerin tamamen muhalefet partilerinin spekülatif şekilde ürettikleri korkulardan kaynaklandığını ifade etti. 


İçerde 700 kişi, 1000 kişi toplanıyor, dışarda
20 tane cahil cühelanın gürültüsü oluyor
Süreçte medyanın rolünü de değerlendiren Ogan, şunları kaydetti:"Medya barışın dilini kullanmalı. Biz seçme yapmadan salonlara herkesi davet ediyoruz, herkes özgürce konuşabiliyor. İçerde 700 kişi, 1000 kişi toplanıyor ama dışarda 20 tane cahil cühelanın gürültüsü medyada yer alıyor, sanki süreç bunlar üzerinden gidiyormuş gibi. Bu bir 'habercilik şehveti' diye bakıyorum ben. "
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *