Nurdağı ilçesine bağlı Gökçedere köyünde 40 dekar alanda soya yetiştiriciliği denemelerine başlandığını hatırlatan Apaydın, “Haziran ayında dekara 10 kilogram ile ekimini yaptığımız soya bitkisi, 70 günlük sürenin sonunda olgunlaşma sürecine girdi. Bu süreç boyunca dört defa sulama işlemi ve kırmızı örümcek, yeşil kurt gibi haşereler ile mücadele amaçlı bir defa çeşitli pestisitlerin uygulaması yapıldı. 30-35 gün sonra biçerdöver ile mekanize bir şekilde hasat yapacağımız soyadan dekara 350 kilogram ürün bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Çevredeki üreticilerin soyaya ilgisi büyük
Çevredeki üreticilerin soyaya ilgisinin büyük olduğuna dikkat çeken Apaydın, “Dönem dönem yetiştiricilik yaptığımız alanı ziyaret eden üreticiler ürünün bu yıl beklentileri karşılaması halinde kendilerinin de gelecek yıl soya yetiştiriciliği yapmak istediklerini beyan ettiler. Bizler ise bu bağlamda gerekli teknik desteği sağlayacağımızı kendilerine taaddüt ettik. Gerek tarımda sürdürülebilirlik gerekse karlılık açısından soyanın ürün desenimize girmesinin faydalı olacağını düşünüyorum” diye belirtti.
Nurdağı’nda 110 bin dekar, İslahiye’de 130 bin dekarda buğday yetişiyor
Bölgemiz tarım alanlarının büyük çoğunluğunda tarla tarımı ve tarla tarımı yapılan alanların ise yine büyük çoğunluğunda buğday yetiştiriciliği yapıldığını hatırlatan Apaydın, “Nurdağı için 110 bin dekar, İslahiye için 130 bin dekar dolaylarında buğday yetiştiriciliği yapılıyor. Bölgemizde buğday hasadı Haziran ayının ilk ve ikinci haftalarında gerçekleşirken, tekrardan ekimi Kasım ayının ilk haftasında yapılıyor. Arada kalan yaklaşık 150 günlük süreçte çeşitli ürünlerin sulanabilir alanlarda ikinci ürün yetiştiriciliği yapılabiliyor. Bu bağlamda bu vejetasyon süreci içerisinde mevcut ekolojik koşullarda soyanın da kazançlı ve verimli bir şekilde yetiştiriciliğinin yapılabileceğini düşünüyorum” dedi.
Ziraat Mühendisi Akın Apaydın, konuşmasını şöyle tamamladı: “Apaydın, “Yetiştiriciliği sadece ikinci ürün olarak değil yetiştiriciliği yapılacak çeşidin olum olgunluğuna bağlı olarak ana ürün olarak da yetiştirmek mümkün. Bunun yanı sıra ihtiva ettiği yüksek yağ ve protein oranı ile gerek insan beslenmesinde gerek hayvan beslenmesinde kullanılabilmesi sayesinde önemli bir endüstri bitkisi haline gelerek kolayca pazarlanabilme imkânı buluyor. Ticaret borsalarında işlem görmesi ise pazarlamayı kolaylaştırdığı gibi ürünün ticari değerini korumasını sağlıyor.” Özer Karınca
RSS