Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, okullardaki 45 dakikalık ders sürelerinin 30 dakikaya düşeceği yönünde çalışmalar yaptıklarını söyledi. Ders süreleriyle ilgili Sabah’a açıklama yapan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “Belli bir zaman dilimi veya eğitimi belli bir dersliğe sığdırmaktan vazgeçilmesi doğru bir yaklaşımdır. Ancak bu yapılacak işe de eğitim bilimcileri, sendikalar, öğrenci, veli, üniversiteler ve öğretmenlerle ortak yapılacak çalışma bizi en doğru sonuca götürecektir” dedi.
Ülkemizde ders sürelerinin, teneffüslerin, ders işleme ve uygulama şekillerinin uzun süreden beri tartışıldığına dikkat çeken Ersönmez, “Belirli zaman aralıklarına sıkıştırılan eğitimin günümüz çağında verimliliği ile ilgili ve bu uygulamanın çağın koşullarına yanıt verilmediğine dair görüşler yaygınlaşmış durumdadır. Eğitimi belli zaman ile sınırlamak veya belli zaman içinde gerçekleştirmeye zorlamanın, çocuklarımızdaki verimi, üretkenliği, araştırma, inceleme, muhakeme etme gücünü, bilgiye ulaşmayı kolaylaştırmadığını görebilmekteyiz. Bir çok uluslar arası eğitim uygulamaları da, deneyimler de bu sonucu bize vermektedir” ifadesini kullandı.
Uygulanan ders saatleri ve ders
içi uygulamalar çok eskiye dayanıyor
Günümüzde uygulanan ders saatlerinin, dinlenme sürelerinin veya ders içi uygulamanın, zaman ve planlama olarak çok eskiye dayandığını hatırlatan Ersönmez, hızla gelişen dünyada teknolojik, bilimsel çağa, yeni insan modeline uygun olmadığımızı belirtti. Günümüz ile 1970’lerin çocuklarının koşullarının, alt yapılarının, hazır oluşmuşluklarının, bilgiye ulaşma sürelerinin aynı olamayacağının herkesin bildiğini sözlerine ekleyen Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’de ders saatleri içindeki eğitim modelinin, teknik, metot, uygulama ve süreçlerinde yeniden değerlendirilmesi, derslik, alt yapılarının da günümüz koşul, teknoloji ve ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi de önemli bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır. Derslikler de eğitim için ayrılan sürenin verimli olabilmesi de aynı zamanda derslik oturma düzenlerinden tutalım da, derslik başına düşen öğrenci, dersliklerin araştırma, incelemeler uygun olması, yine derslik mantığının her öğrencide eğlenceli bir bilim alanı duygusu ve etkisini yaratması gerekmektedir. Ders süreleri yeniden düzenlenirse, derslik yapıları da çağımıza, öğrenci seviyesine, toplumsal güncellik ve ihtiyaca uygun hale getirilirse ve bilimsel bir müfredat ile desteklendiğinde öğrenciler süreye takılmadan, sıkılmadan okulda zamanı daha istekli geçirebilecekleridir.
Ortak yapılacak çalışma
bizi en doğru sonuca götürecek
“Beli bir zaman dilimi veya eğitimi belli bir dersliğe sığdırmaktan vazgeçilmesi doğru bir yaklaşımdır” diyen Ersönmez, “Ancak bu yapılacak ise de eğitim bilimcileri, sendikalar, öğrenci, veli, üniversiteler, öğretmenlerle ortak yapılacak çalışma bizi en doğru sonuca götürecektir. TEOG, LYS,YGS,müfredat, ders kitaplarının hiçbir alt yapının oluşturulmadan değiştirilmesinin sıkıntılarını tüm toplum olarak yaşamaktayız. TEOG, LYS, YGS, müfredat deneyim ve tecrübesi üzerinden ders sürelerini düşürülmesi gibi ciddi çalışmalar günübirlik kararlarla çabucak hayata geçirilmemelidir” dedi. Hüseyin Karataş
Ülkemizde ders sürelerinin, teneffüslerin, ders işleme ve uygulama şekillerinin uzun süreden beri tartışıldığına dikkat çeken Ersönmez, “Belirli zaman aralıklarına sıkıştırılan eğitimin günümüz çağında verimliliği ile ilgili ve bu uygulamanın çağın koşullarına yanıt verilmediğine dair görüşler yaygınlaşmış durumdadır. Eğitimi belli zaman ile sınırlamak veya belli zaman içinde gerçekleştirmeye zorlamanın, çocuklarımızdaki verimi, üretkenliği, araştırma, inceleme, muhakeme etme gücünü, bilgiye ulaşmayı kolaylaştırmadığını görebilmekteyiz. Bir çok uluslar arası eğitim uygulamaları da, deneyimler de bu sonucu bize vermektedir” ifadesini kullandı.
Uygulanan ders saatleri ve ders
içi uygulamalar çok eskiye dayanıyor
Günümüzde uygulanan ders saatlerinin, dinlenme sürelerinin veya ders içi uygulamanın, zaman ve planlama olarak çok eskiye dayandığını hatırlatan Ersönmez, hızla gelişen dünyada teknolojik, bilimsel çağa, yeni insan modeline uygun olmadığımızı belirtti. Günümüz ile 1970’lerin çocuklarının koşullarının, alt yapılarının, hazır oluşmuşluklarının, bilgiye ulaşma sürelerinin aynı olamayacağının herkesin bildiğini sözlerine ekleyen Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’de ders saatleri içindeki eğitim modelinin, teknik, metot, uygulama ve süreçlerinde yeniden değerlendirilmesi, derslik, alt yapılarının da günümüz koşul, teknoloji ve ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi de önemli bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır. Derslikler de eğitim için ayrılan sürenin verimli olabilmesi de aynı zamanda derslik oturma düzenlerinden tutalım da, derslik başına düşen öğrenci, dersliklerin araştırma, incelemeler uygun olması, yine derslik mantığının her öğrencide eğlenceli bir bilim alanı duygusu ve etkisini yaratması gerekmektedir. Ders süreleri yeniden düzenlenirse, derslik yapıları da çağımıza, öğrenci seviyesine, toplumsal güncellik ve ihtiyaca uygun hale getirilirse ve bilimsel bir müfredat ile desteklendiğinde öğrenciler süreye takılmadan, sıkılmadan okulda zamanı daha istekli geçirebilecekleridir.
Ortak yapılacak çalışma
bizi en doğru sonuca götürecek
“Beli bir zaman dilimi veya eğitimi belli bir dersliğe sığdırmaktan vazgeçilmesi doğru bir yaklaşımdır” diyen Ersönmez, “Ancak bu yapılacak ise de eğitim bilimcileri, sendikalar, öğrenci, veli, üniversiteler, öğretmenlerle ortak yapılacak çalışma bizi en doğru sonuca götürecektir. TEOG, LYS,YGS,müfredat, ders kitaplarının hiçbir alt yapının oluşturulmadan değiştirilmesinin sıkıntılarını tüm toplum olarak yaşamaktayız. TEOG, LYS, YGS, müfredat deneyim ve tecrübesi üzerinden ders sürelerini düşürülmesi gibi ciddi çalışmalar günübirlik kararlarla çabucak hayata geçirilmemelidir” dedi. Hüseyin Karataş