Doç. Dr. Çağhan Kızıl, Türkiye’nin COVID-19 mücadelesinde kriz yönetiyor gibi hareket etmediğine ve bilimsel saikleri dikkate almadığına vurgu yapıyor.
Türkiye’de ilk Covid-19 vakası 11 Mart'ta açıklandı. Ardından da sosyal izalosyon çağrıları yapıldı. Dün yani 6 Nisan pazartesi itibarıyla COVID-19 nedeniyle açıklanan rakamlara göre, bugüne kadar 202 bin 845 kişiye test yapıldı. Toplam vaka sayısı 30 bin 217, Covid-19 nedeniyle ölen kişi sayısı ise 649.
Almanya’da Dresden Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağlı olarak sinir bilim ve genetik üzerine çalışan Doç. Dr. Çağhan Kızıl, koronavirüs salgınına dair bianet’in sorularını yanıtladı.
Son rakamlar salgına dair bize ne söylüyor?
11 Mart’ta ilk vaka açıklandığından beri hazırlanan grafikler bize Türkiye’nin salgının artış hızı açısından dünyanın en ilerisinde olduğunu gösteriyordu. Bu değişmedi. Gerekli önlemler alınmazsa bu enfeksiyon fütursuzca yayılmaya devam edecek. Şu an asla zaman kaybedilmeden acil önlem alınması gerekiyor. Önlem alınmayan her gün bu yayılma hızının devam edeceği ortada.
Ocağın başından beri tüm dünyada uygulanan izolasyon, kapatma vs adına ne söylerseniz söyleyin, Türkiye’de tam olarak uygulanmıyor. Yani, belli bir yaşın altı sokağa çıksın belli bir yaş üstü evde kalsın demekle bu izolasyon gerçeklemiş olmuyor. İnsandan insana bulaşan bu hastalığı ancak insan temasını azaltarak yavaşlayabiliriz. Çin’de böyle yapıldı. Bunun yapıldığı ve yapılmadığı ülkelerdeki farkları görüyoruz. Türkiye’de test sayısı artıyor bu iyi bir gelişme ancak herkese test yapamadığımızdan görünen mevcut sayılarla da ancak küçük bir fotoğrafı görmüş oluyoruz.
Hayır. Bunu anlatmak istiyorum. Pandemi süreci kriz yönetimin bir parçası olması gerek. Ama öyle bir durum söz konusu. Ocak’tan beri dünyanın pek çok ülkesinde projeksiyonlar hazırlandı. Türkiye’de veriler şeffaf olmadığı için bir projeksiyon var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Siyasiler dünyanın bir çok ülkesinde gerçeği söyledi.
Hiç bir şey yok bu bizi etkilemeyecek denmedi. Bilim insanlarının çoğunlukta olduğu toplumda ne yapılması gerektiği işletildi. Siyasi liderleri ikna etmekten çok ortak akıl yaratıldı.
Testler yapıldı vaka takipleri yapıldı. İnsanların evde kalabilmesi için çalışanlar için özel izinler çıkarıldı. Türkiye’de böyle bir durumdan söz edemiyoruz.
Bilim sosyal yaşamı azaltın diyor. Bunu en üst seviyede yapın diyor ama Türkiye’de bunu da göremiyoruz. Hurafeler toplumda yayılıyor bunu siyasilerden tutun da toplumun her kesiminde görüyoruz.
İnsanların çok muzdarip olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle güvenilir bilim insanları dinlemelerini ve duydukları her şeye inanmamalarını istiyorum. Tüm açıklamaları dikkatlice dinlemek ve bilimse bilgiye göre hareket etmek gerekiyor. bianet
Türkiye’de ilk Covid-19 vakası 11 Mart'ta açıklandı. Ardından da sosyal izalosyon çağrıları yapıldı. Dün yani 6 Nisan pazartesi itibarıyla COVID-19 nedeniyle açıklanan rakamlara göre, bugüne kadar 202 bin 845 kişiye test yapıldı. Toplam vaka sayısı 30 bin 217, Covid-19 nedeniyle ölen kişi sayısı ise 649.
Almanya’da Dresden Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağlı olarak sinir bilim ve genetik üzerine çalışan Doç. Dr. Çağhan Kızıl, koronavirüs salgınına dair bianet’in sorularını yanıtladı.
Son rakamlar salgına dair bize ne söylüyor?
11 Mart’ta ilk vaka açıklandığından beri hazırlanan grafikler bize Türkiye’nin salgının artış hızı açısından dünyanın en ilerisinde olduğunu gösteriyordu. Bu değişmedi. Gerekli önlemler alınmazsa bu enfeksiyon fütursuzca yayılmaya devam edecek. Şu an asla zaman kaybedilmeden acil önlem alınması gerekiyor. Önlem alınmayan her gün bu yayılma hızının devam edeceği ortada.
Ocağın başından beri tüm dünyada uygulanan izolasyon, kapatma vs adına ne söylerseniz söyleyin, Türkiye’de tam olarak uygulanmıyor. Yani, belli bir yaşın altı sokağa çıksın belli bir yaş üstü evde kalsın demekle bu izolasyon gerçeklemiş olmuyor. İnsandan insana bulaşan bu hastalığı ancak insan temasını azaltarak yavaşlayabiliriz. Çin’de böyle yapıldı. Bunun yapıldığı ve yapılmadığı ülkelerdeki farkları görüyoruz. Türkiye’de test sayısı artıyor bu iyi bir gelişme ancak herkese test yapamadığımızdan görünen mevcut sayılarla da ancak küçük bir fotoğrafı görmüş oluyoruz.
Hayır. Bunu anlatmak istiyorum. Pandemi süreci kriz yönetimin bir parçası olması gerek. Ama öyle bir durum söz konusu. Ocak’tan beri dünyanın pek çok ülkesinde projeksiyonlar hazırlandı. Türkiye’de veriler şeffaf olmadığı için bir projeksiyon var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Siyasiler dünyanın bir çok ülkesinde gerçeği söyledi.
Hiç bir şey yok bu bizi etkilemeyecek denmedi. Bilim insanlarının çoğunlukta olduğu toplumda ne yapılması gerektiği işletildi. Siyasi liderleri ikna etmekten çok ortak akıl yaratıldı.
Testler yapıldı vaka takipleri yapıldı. İnsanların evde kalabilmesi için çalışanlar için özel izinler çıkarıldı. Türkiye’de böyle bir durumdan söz edemiyoruz.
Bilim sosyal yaşamı azaltın diyor. Bunu en üst seviyede yapın diyor ama Türkiye’de bunu da göremiyoruz. Hurafeler toplumda yayılıyor bunu siyasilerden tutun da toplumun her kesiminde görüyoruz.
İnsanların çok muzdarip olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle güvenilir bilim insanları dinlemelerini ve duydukları her şeye inanmamalarını istiyorum. Tüm açıklamaları dikkatlice dinlemek ve bilimse bilgiye göre hareket etmek gerekiyor. bianet