Gaziantep Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyeleri, “Hak savunucuları olarak herşeyden üstün tuttuğumuz çoçuklarımızın Dünya Çocuk Hakları Gününü kutlar; onlar için daha güzel bir dünya kurmak adına çalışmaktan bir an olsun vazgeçmeyeceğimizi gururla belirtmek isteriz” dedi.
Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle yapılan açıklamada, ““Yaşanacak güzel bir dünyanın teminatı, mutlak onlara güzel bir gelecek sağlamaktan geçmektedir. Yarınlarımız, umutlarımız, geleceğimiz dediğimiz çocuklara bugünü dar ettiğimizin farkına varmanın ve artık onlara hesap vermenin vakti gelmiştir.
Dünyanın dört bir yanında devam etmekte olan büyüklerin iktidar, para, güç savaşında en çok zarar gören çocuklardır. Huzur hakkı elinden alınarak yersiz yurtsuz bırakılan savaşın çocuklarının deyim yerindeyse geleceği çalınmıştır. Bir çocuğun tüm masumiyetiyle şarkı söylerken yanı başında patlayan bomba, aslında biz büyüklerin yüreğine düşmelidir. Çocukların ne şarkıları ne oyunları ne de rüyaları; patlayan bombalarla, toplarla, silahlarla yarım kalmamalıdır.
Çocukların en iyi sağlık düzeyine kavuşma ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, Çocuk Hakları Sözleşmesi 24.maddesinde düzenlenmiş ve taraf devletlere bu konuda yükümlülükler yüklenmiştir. Ancak geçtiğimiz günlerde savaş mağduru 7 yaşında Suriyeli bir çocuk, nüfus cüzdanı olmadığı gerekçesiyle dört ayrı hastaneden müdaha edilmeyerek geri gönderilmiş ve hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde yaşanan çocuk ölümlerinden sadece biri bu… Bu ülke, uykusunun en güzel yerinde, sıcacık yatağında panzerle ezilerek öldürülen iki kardeşi de gördü; hain terör saldırısında Barış Mitinginde katledilen Muhammed Veyseli de . Devlet ölmemesi için önlemler alması, yaşam hakkını sonuna kadar koruması gerekirken bazen de kendi kıydı yavrularına..
Çocukların ekomik olarak sömürülmesi ve tehlikeli işlerde çalıştırılması da yine Çocuk Hakları Sözleşmesinde düzenlenmiş olup taraf devletlerden biri olarak bizi de bağlamaktadır. Yine ülkemizde ekonomik zorluklar nedeniyle eğitim hakkını kullanamayan bir sürü çocuk erken yaşlarda zor ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır.
Tüm bu saydıklarımızın ötesinde en vahim olanı da ruhu ve yüreği simsiyah olan istismarcılar nedeniyle manevi dünyalarında kapanmayacak yaralar açılmasıdır. Cezaların caydırıcılığını yitirmiş olması, yaş sınırı ne olursa olsun istismar ve rıza sözcüklerinin aynı cümlede hafifletici mahiyette telafuz edilmesi Merkezimiz tarafından kabul edilebilir bir durum değildir.
Çocuklar ne kendi evebeynlerinin boşanma ve velayet tesisi gibi karşılıklı hesaplaşmalarının, ne dünya devletlerinin güç ve iktidar savaşlarının, ne devletin bizzat bir canavara dönüşerek kendi eliyle yaptığı kıyımların ne de cinsel istismar olaylarının mağduru olmamalıdır.
Bizler, çocuklarımızın haklarını korumak ve onlara güzel günleri yaşayacakları bir dünya inşa etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. İçimizde büyüttüğümüz çocuk sevgisi ve güzel bir dünya umuduyla buna inanıyoruz. Sevgili çocuklar sizler de inanın, inanın güzel günler göreceğiz denildi.
Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle yapılan açıklamada, ““Yaşanacak güzel bir dünyanın teminatı, mutlak onlara güzel bir gelecek sağlamaktan geçmektedir. Yarınlarımız, umutlarımız, geleceğimiz dediğimiz çocuklara bugünü dar ettiğimizin farkına varmanın ve artık onlara hesap vermenin vakti gelmiştir.
Dünyanın dört bir yanında devam etmekte olan büyüklerin iktidar, para, güç savaşında en çok zarar gören çocuklardır. Huzur hakkı elinden alınarak yersiz yurtsuz bırakılan savaşın çocuklarının deyim yerindeyse geleceği çalınmıştır. Bir çocuğun tüm masumiyetiyle şarkı söylerken yanı başında patlayan bomba, aslında biz büyüklerin yüreğine düşmelidir. Çocukların ne şarkıları ne oyunları ne de rüyaları; patlayan bombalarla, toplarla, silahlarla yarım kalmamalıdır.
Çocukların en iyi sağlık düzeyine kavuşma ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, Çocuk Hakları Sözleşmesi 24.maddesinde düzenlenmiş ve taraf devletlere bu konuda yükümlülükler yüklenmiştir. Ancak geçtiğimiz günlerde savaş mağduru 7 yaşında Suriyeli bir çocuk, nüfus cüzdanı olmadığı gerekçesiyle dört ayrı hastaneden müdaha edilmeyerek geri gönderilmiş ve hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde yaşanan çocuk ölümlerinden sadece biri bu… Bu ülke, uykusunun en güzel yerinde, sıcacık yatağında panzerle ezilerek öldürülen iki kardeşi de gördü; hain terör saldırısında Barış Mitinginde katledilen Muhammed Veyseli de . Devlet ölmemesi için önlemler alması, yaşam hakkını sonuna kadar koruması gerekirken bazen de kendi kıydı yavrularına..
Çocukların ekomik olarak sömürülmesi ve tehlikeli işlerde çalıştırılması da yine Çocuk Hakları Sözleşmesinde düzenlenmiş olup taraf devletlerden biri olarak bizi de bağlamaktadır. Yine ülkemizde ekonomik zorluklar nedeniyle eğitim hakkını kullanamayan bir sürü çocuk erken yaşlarda zor ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır.
Tüm bu saydıklarımızın ötesinde en vahim olanı da ruhu ve yüreği simsiyah olan istismarcılar nedeniyle manevi dünyalarında kapanmayacak yaralar açılmasıdır. Cezaların caydırıcılığını yitirmiş olması, yaş sınırı ne olursa olsun istismar ve rıza sözcüklerinin aynı cümlede hafifletici mahiyette telafuz edilmesi Merkezimiz tarafından kabul edilebilir bir durum değildir.
Çocuklar ne kendi evebeynlerinin boşanma ve velayet tesisi gibi karşılıklı hesaplaşmalarının, ne dünya devletlerinin güç ve iktidar savaşlarının, ne devletin bizzat bir canavara dönüşerek kendi eliyle yaptığı kıyımların ne de cinsel istismar olaylarının mağduru olmamalıdır.
Bizler, çocuklarımızın haklarını korumak ve onlara güzel günleri yaşayacakları bir dünya inşa etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. İçimizde büyüttüğümüz çocuk sevgisi ve güzel bir dünya umuduyla buna inanıyoruz. Sevgili çocuklar sizler de inanın, inanın güzel günler göreceğiz denildi.