ANASAYFA arrow right Güncel

Eğitimin partiler üstü olması gerek

Eğitimin partiler üstü olması gerek
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.53
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.53
Sürekli değişen eğitim sisteminin, insanlarda yarattığı etkiyi Uzman Psikolog Hayrettin Şahin’e sorduk. Şahin, eğitim sisteminin sürekli değişmesinin çocuklarda belirsizliğe, gerginliğe, strese, kaygıya ve endişeye yol açtığını söyledi
Sürekli değişen eğitim sisteminin, insanlarda yarattığı etkiyi Uzman Psikolog Hayrettin Şahin’e sorduk. Şahin, eğitim sisteminin sürekli değişmesinin çocuklarda belirsizliğe, gerginliğe, strese, kaygıya ve endişeye yol açtığını söyledi
Ülkemizde gelecek kaygısının had safhada olduğunu belirten Şahin, “Eğitim sistemimiz bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmuyor ve herkes torbaya dolduruluyor. Yani kişilerin yeteneklerini ortaya çıkarabilecek ve muhalefetiyle, iktidarıyla herkesin ortak paydada buluşabileceği bir eğitim sisteminin ortaya çıkarılması gerekiyor. Bunun partiler üstü olması lazım. Hangi parti gelirse gelsin aynı sistemi sürdürmeli” diye ekledi.
Sistemin sürekli değişmesi
psikolojik sorunlara yol açabilir
İnsan beyninin her zaman değişime kapalı olduğunu kaydeden Şahin, “Beyin diyor ki bir şey yap, alışkanlık haline gelsin, bunu sürekli kullan ve iki de bir değiştirme. Bundan dolayı insanlar değişikliği sevmezler. Bilinmeyen şey her zaman bilinç altımız tarafından olumsuz bir şekilde karşılanır. Mesela yeni bir yere taşındınız o ortama uyum sağlayıncaya kadar kendinizi tedirgin hissedersiniz. Eğer bir ortamda belirsizlik varsa, bizi germeye başlıyor. Çocuklarbda kendilerini eğitim sisteminde bir sisteme adapte ettiklerinde ona göre hazırlıklara başladıkları zaman rahatlıyorlar. Beyin ve bilinçaltı tedbirini ona göre almaya başlıyor. Ama 3 veya 6 ay sonra bu sistem yerine yeni bir sistem getirdiğiniz zaman yine bir uyum süreci başlıyor. Çocuklar tam buna uyum sağladı ve alıştı derken, sistemi yeniden değiştiriyorsunuz. Bu da çocuklarda belirsizliğe, gerginliğe, strese, kaygıya ve endişeye yol açar. Yapılan araştırmalara göre gençlerin sınav kaygısı ameliyat kaygısından daha öndeymiş. Onun için ülkemizde gelecek kaygısı had safhada. Siz de gelecek ile ilgili planları sistemleri ve teknikleri sürekli değiştirirseniz, ilerde travmalara yol açan psikolojik sorunlara yol açabiliyorsunuz” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“Hangi parti gelirse gelsin
aynı sistemi işletmesi lazım”
“Belirsizlik olduğu zaman gergin olursunuz, gergin olmanız başarınızı etkiler. Başarısız, mutsuz ve huzursuz olursunuz. Bu da sizi depresyona, endişe veya kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunlara götürebiliyor” diye uyarılarda bulunan Şahin, “Eğitim sistemimiz bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmuyor ve herkes torbaya dolduruluyor. Yani kişilerin yeteneklerini ortaya çıkarabilecek ve muhalefetiyle, iktidarıyla herkesin ortak paydada bulunabileceği bir eğitim sistemini ortaya çıkarılması gerekiyor. Bunun partiler üstü olması gerekiyor. Hangi parti gelirse gelsin aynı sistemi işletmesi lazım. Avrupa ve dünyanın değişik yerlerinde çok başarılı eğitim sistemleri var. O eğitim sistemleri alınıp ülkemizin biyolojik yapısına uygun, gelenek ve göreneklerine uygun sistem haline getirilebilir. Ya da toplumumuza özgü bireylerin bireysel özelliklerini ortaya çıkaracak bir sistem getirilebilir. Ama bunun için ortak akla ihtiyaç var” ifadelerine yer verildi.
Eğitim sadece okula
gidip gelmek değil
Hangi sistem gelirse gelsin, okuyan bir millet olmadığımızı vurgulayan Uzman Psikolog Hayrettin Şahin, konuşmasına şöyle devam etti: “Eğitim sadece okula gidip gelmek değildir. Hatta hayatta başarılı olmanın tek yolu üniversite sınavları değil. Toplum olarak ara elemana da ihtiyacımız var. Yani hastanede doktora ihtiyacımız olduğu gibi kapıcıya da ihtiyacımız var. Burada kişilerin bireysel yeteneklerinin önünün açılması gerekiyor. Yetenek ve kabiliyetlere uygun eğitim sistemi getirildiğinde daha başarılı olurlar. Hiçbir özelliği olmayan okullar var, ama oradan mezun olmuş birisi hiçbir iş yapamıyor. Hiçbir iş yapamayacaksa, ülke ekonomisine katkıda bulunamayacaksa bu adamın iki veya dört senesini çalmanın mantığı yok. Üniversitelerin kalifiyeli öğrenci yetiştirmeleri gerekiyor. Onun için üniversiteler fabrika ve atölye gibi çalışmalı.”
Toplum olarak eğitimi maddi araç
ve gereç vasıtası olarak görüyoruz
Her anne ve babanın çocuğunun iyi yerlerde olmasını istediğini sözlerine ekleyen Şahin, “Benim çocuğum doktor olup mutsuz olacaksa olmasın, aşçı olup mutlu olacaksa aşçı olsun. İyi bir aşçı veya usta, lokantalar zinciri sahibi olabilir. Toplum olarak eğitimi maddi araç ve gereç vasıtası olarak görüyoruz. Ailelerin ön yargıyla değil, çocukları dinleyerek veya izleyerek çocuğum ne yapabilir diye düşünmesi gerekiyor ve ondan sonra çocuğunu bilimsel bir şekilde yönlendirmesi lazım. Anne-babası için üniversite okuyan çok insanla karşılaştım. Anne ve babalar kendilerinin yapamadığı şeyleri çocuklarının yapmasını isterler. Egolarını tatmin etmek için çocukları araç olarak kullanıyorlar. Onun için eğitim anlamında çocukları suiistimal etmesinler” diye konuştu. Hüseyin Karataş
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *