Kilo sorunu ile obezitenin giderek arttığını ve tehlikeli boyuta geldiği tespitini yapan Diyetisten Hasret Ay, “Gaziantep obezite maalesef tehlikeli bir boyutta. Sağlık Bakanlığı’nın araştırmasına göre, Türkiye’nin obezite ortalaması yüzde 31,5. Ancak şehrimizde bu oran yüzde 36, kadınlarında ise ortalama yüzde 45’e kadar yükseliyor” tespitini yaptı.
Obezite tehlikeli bir duruma gelmişken her haneye ulaşmalıyız
‘Obezite tehlikeli bir duruma gelmişken her haneye ulaşmamız gerekiyor’ diyen Ay, “Aç kalmak, metabolizmayı yavaşlatır. Bu yüzden kilo vermeniz yavaşlar hatta kilo alırsınız. Thrifty Fenotip/Genotip hipotezine göre; kıtlıkla mücadele etmiş bir organizma besin bolluğunda, yüksek oranda yağ depolayarak olası bir kıtlık-açlık durumuna kendini hazırlar. Yani, uzun süre açlık sonucunda tükettiğiniz besini vücudunuz olası bir uzun süreli açlık durumu için yağ olarak depolar. Bu sebeplerden dolayı ara öğün yapmayı ihmal etmememiz gerekiyor. Ara öğün yapmak; metabolizmayı hızlandırır, kan şekerini dengeler, yemek yeme hızını düşürür, ana öğünlerde gereğinden fazla tüketmenin önüne geçer” dedi.
Diyetisyenin bir beslenme uzmanı olduğunu dile getiren Ay, “Diyetisyen beslenme bilimini her detayıyla bilen bir kişi. Ama bizde sanki sadece kilo vermek için diyetisyene gidilir gibi bir algı var. Bize yalnızca kilo vermek isteyenler gelmez. Kilo almak isteyenler, kronik rahatsızlığı olanlar, veganlar, çeşitli gıdalara alerjisi olan insanlar ya da hiçbir problemi olmayıp sadece daha sağlıklı beslenmek için gelen danışanlarımız da oluyor. Yani diyetisyene kilo alıp vermekten ziyade daha sağlıklı bir yaşam için gelinmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Diyet konusunda çok fazla bilgi kirliliği var
Diyetisyen Ay, diyet konusunda çok fazla bilgi kirliliği olduğuna dikkat çekti. İnsanlar internetten gördükleri sağlıksız ve şok diyetleri uygulayabiliyorlar. Ancak beslenme uzmanı olmayan birinden diyet tavsiyeleri almak, internette gördüğümüz şok diyetleri uygulamak, başkasına verilen diyetleri uygulamak aynı şekilde insan sağlığını olumsuz etkiler. Yani diyet kişiye özel. Birine iyi gelen bir program, diğer kişilere kötü sonuç verecek. Ben diyetin paylaşılması taraftarı da değilim. Bu yüzden internetten görüp kendileriyle kıyasladıkları insanların diyetlerini yapıyorlar. Özellikle kişi değerlendirilmeli, kan tetkiklerine kesinlikle bakılmalı ve anamnez alındıktan sonra bir beslenme düzeni oluşturulmalı. Bu konuda uzman kişilerle görüşülmesi en doğru karar” şeklinde konuştu.
Diyetler kişiye göre değişiklik gösteriyor
Diyet programlarının kişiye özel olduğunun altını çizen Ay, “Doğru bir diyet, kişinin yaşına, cinsiyetine, fiziksel aktivite ve sağlık durumuna uygun olmalı, yani kişiye özel olmalı. Çünkü bu faktörler diyetin kalorisini içeriğini, öğün saatlerini tamamen değiştiriyor. Örneğin diyabetik diyetler, karaciğer koruyucu diyetler, besin intoleranslarında kullanılan diyetlerin hepsi birbirinden farklı. Bu yüzden diyetler kişiye göre değişiklik gösteriyor” dedi.
Günlük hayatımızdaki hareketi arttırmalıyız
Diyetisyen Hasret Ay, konuşmasını şöyle bitirdi: “Diyet ve spor kombinasyonu ideal olandır. Birey devam edebileceği düzeyde bir programla zayıflamalı. Sürdürülebilir olmayan her yol başarısızlıkla sonuçlanır. Aslında kişinin ne istediği çok önemli bu konuda. Vücut geliştirmek mi istiyor yoksa sadece kilo vermek mi amacı ona göre yapacağı spor da değişkenlik gösterecek. Yaptığı spora göre de vücut gereksinimleri değişecek. Burada önemli olan ne spor beslenmesiz ne de beslenme sporsuz olur. Beslenme ve spor birlikte düşünülmeli. Herkesin diyet yapsa da yapmasa da her gün en az 10 bin adım atması gerekir. Asansör varsa da merdiveni kullanmak, toplu taşıma kullanıyorsak bir durak önce veya sonra inip yürümek. Kısacası kendi kendimize günlük hayatımızdaki hareketi arttırmalıyız.” Özer Karınca
